20 Mayıs 2013 Yeni Ticaret Düzeninde Türkiye ABD Başkanı Barack Obama, ikinci kez başkan seçilmesinin ardından 13 Şubat 2013 te Kongre de yaptığı açılış konuşmasında ABD ile AB arasında serbest ticaret anlaşması için bu yıl içinde görüşmelere başlanacağını duyurdu. Ertesi gün AB Komisyonu Başkanı Manuel Barroso ve Komisyon un ticaret komiseri Karel De Gucht, serbest ticaret anlaşmasının iki büyük bloku birleştiren dev bir anlaşma olduğunu ifade ettiler. Kulislerde İngiltere başbakanı David Cameron ve Almanya başbakanı Angela Merkel in bu anlaşma konusunda olukça istekli olduğu konuşuluyor. Temmuz 2013 te başlayacak görüşmelerin 1-2 yıl içinde bitirilmesi planlanıyor. Üst düzey yetkililerden gelen olumlu mesajlardan her iki tarafın da gerekli siyasi ve ekonomik motivasyonlara sahip olduğu anlaşılıyor. Fakat bu girişim AB ve ABD nin ilk serbest ticaret anlaşması denemesi değil, 1990larda bu tür anlaşmalar için efor sarf edilmiş ama başarılı olunamamıştı. Bu rapor, AB-ABD serbest ticaret anlaşmasının ne anlama geldiğini, zamanlamasını, başarı ihtimalini ve olumlu sonuçlanması halinde Türkiye ye olası etkilerini tartışacak.
Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı(TTIP) nedir? AB ve ABD arasındaki ekonomik ilişkiler, dünya ekonomisindeki en büyük iş birliği örneğidir. 2012 yılı verileri AB bölgesi ile ABD arasındaki toplam ticaretin yaklaşık 500 milyar Euro olduğunu gösteriyor. AB bölgesine ABD yatırımı, ABD firmalarının tüm Asya ya olan yatırımlarından 3 kat daha fazla, ABD ye olan AB yatırımları ise AB nin Çin ve Hindistan a yaptığı toplam yatırımın 8 katı büyüklüğünde. Bu kadar iç içe geçmiş iki ekonomi bu entegrasyonu daha da ileriye taşıyacak bir anlaşma yapmaya hazırlanıyor. Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı iki ekonomik gücü serbest ticaret anlaşması ile bir ticaret bloğu haline getirmeyi planlayan bir girişim olarak dikkat çekmektedir. Bilgi olarak, serbest ticaret anlaşmaları tarafların karşılıklı olarak tarifeleri, ithalat kotalarını ve ticaret kısıtlamalarını kaldırdığı anlaşmalardır. AB ve ABD serbest AB ve ABD arasındaki ekonomik ilişkiler, dünya ekonomisindeki en büyük iş birliği örneğidir. ticaret anlaşması da öz olarak bunu amaçlamaktadır fakat bu iki ekonomik güç arasında tarım dışı gümrük tarifeleri göreceli olarak oldukça düşüktür (% 3 civarında). AB ve ABD arasındaki, ticarette ortaya çıkan en önemli engel ise tarife dışı engellerdir. Bu engeller arasından da en çok sorun yaratan madde ise iki ülke arasındaki farklı standart tanımları ve düzenleme mekanizmalarının farklı uygulamaları olmuştur. Uzmanlar bu tür engellerin klasik tarife uygulamalarının % 20-30 u oranında zarar yarattığını söylüyorlar. Örneğin mevcut uygulamada, ABD ve AB güvenlik standartlarının birbirinden farklı olması otomobil endüstrisinde ticarete zorluk çıkarmaktadır. Bu yüzden, AB-ABD arasındaki serbest ticaret anlaşması iki ülkenin düzenleyici kurumlarındaki mevcut kuralların uyumlu hale getirilmesini amaçlamaktadır. Hizmet ticaretinin kolaylaştırılması, tarım sektöründeki tarifelerin azaltılması ve diğer tarife dışı engellerin kaldırılması anlaşmanın ikincil amaçlarını oluşturmaktadır. Diğer taraftan ise, Doha görüşmelerinin başarısızlığa uğramasından sonra küresel ölçekte kural konulmasına yönelik zorlukları AB ve ABD bu anlaşmayla aşmak istemektedirler. Doha görüşmelerinde en çok tartışılan konulardan olan fikri mülkiyet hakları, elektronik ticaret ve iletişim teknolojisine ilişkin düzenlemelerin bu serbest ticaret anlaşmasıyla belli kurallara bağlanması amaçlanmaktadır. Böylece AB ve ABD küresel ölçekte örnek teşkil edecek kurallar yaratmak istemektedirler. 2 Yeni Ticari Düzende Türkiye
AB ve ABD arasındaki serbest ticaret anlaşmasını hızlandıran çok önemli ekonomik ve siyasi etkenler mevcuttur. Anlaşmayı Hızlandıran Etkenler AB ve ABD arasındaki serbest ticaret anlaşmasını hızlandıran çok önemli ekonomik ve siyasi etkenler mevcuttur. Birinci etken, bu anlaşmanın AB ve ABD nin eski performanslarından çok uzak olan ekonomilerine katkı yapması beklentisidir. AB de ekonomideki durağanlık devam etmekle birlikte Fransa, İspanya ve İtalya gibi önde gelen ekonomilere sahip ülkelerde ekonomik göstergeler gelecek için oldukça karamsar bir tablo çiziyor. ABD de de durum çok farklı değil. Artan işsizlik Obama yı iç politikada fazlasıyla zora sokuyor. AB ve ABD nin bu durumu ve Çin in gittikçe artan siyasi ve ekonomik profili Batı nın düşüşü söylemini öne çıkarmaya başladı. ABD li uzmanlar 2030 yılında Asya ülkelerinin ekonomik güçlerinin ABD ve AB ekonomisinin toplamından daha fazla olacağını belirtiyor. Bu göstergeler üzerinden baktığımızda iki gücün ekonomik bir blok oluşturma kararının gayet yerinde olduğu söyleyebilir. Serbest ticaretin büyüme üzerindeki etkisi dikkate alındığında uzmanlar, bu anlaşmanın gerçekleşmesi halinde AB nin büyüme rakamlarına yıllık yarım puan pozitif etki yapacağını ifade ediyorlar. Bu anlaşmanın ABD nin de istihdam sorununa çare olacağı söylenebilir. İkincisi, AB-ABD ortaklığının iki ülkenin dünya ticaretini düzenleme gücünü artırmasıdır. Çok taraflı ticaretin liberalleştirilmesi için en önemli girişim olan Doha görüşmelerinin başarısızlıkla sonuçlanmasıyla ABD ve AB diğer ülkelerle serbest ticaret anlaşmalarına hız verdiler. ABD, Transpasifik Ticaret Anlaşması çerçevesinde Japonya ve Güney Kore ile 3 Yeni Ticari Düzende Türkiye
görüşmelerde önemli yol kat etti. Şimdi de ABD ve AB arasında serbest ticaret bloğu kurulması girişimiyle birlikte çok taraflı Doha görüşmelerinin yapamadığı ticarette liberalleşme misyonunun bu şekilde gerçekleşmesine çalışılıyor. Bu girişime iki açıdan bakmak mümkün. Doha görüşmelerinde ABD ve AB nin taleplerine karşı çıkan gelişmekte olan ülkeler böylesine geniş bir bloğun oluşma tehdidi nedeniyle pozisyonlarını daha ılımlı bir noktaya çekebilirler. İkinci olarak ise, AB ve ABD gibi iki büyük gücü barındıran bir bloğun üzerinde anlaştığı normlar küresel ölçekte etkili olabilecek düzenlemelerdir. Bu da AB ve ABD nin çıkarını gözeten düzenlemelerin küresel norm olma ihtimalini ortaya koyduğundan iki ekonomik güç için çok iyi bir haber. Üçüncüsü, bu anlaşmanın gerçekleşmesi ile ABD ve Avrupa arasında işbirliği çok önemli bir boyuta taşınacak olmasıdır. Son on yılda, ABD nin Irak ve Afganistan müdahalelerinde ve diğer dış politika tercihlerinde AB nin homojen olarak ABD yi desteklemesi hiçbir zaman mümkün olmadı. ABD nin son zamanlarda Asya yı eksen alan politikaları da, örneğin Transpasifik Ticaret Anlaşması, AB ile olan bir uzaklığı gösteriyordu. Bu anlaşma Atlantik in iki yakasında Soğuk Savaş zamanından beri devam işbirliğinin bir durağanlıktan sonra tekrar canlanması için çok önemli bir fırsat olarak gösteriliyor. ABD nin bu işbirliği hareketiyle Çin e karşı güçlü bir blok kurmak için önemli bir adım attığı da söylenebilir. Anlaşmaya Karşı Gelişen Etkenler AB nin ortak tarım politikasında vereceği tavizler anlaşmanın geleceği için oldukça önemli. ABD ve AB yi serbest ticaret anlaşmasına iten bu denli güçlü etkenlere karşın iki taraf arasında bazı konulardaki anlaşmazlıklar bu anlaşmanın başarıyla sonuçlanmasının çok da kolay olmayacağını gösteriyor. 1998 yılındaki ilk Transatlantik Ticaret Anlaşması girişiminde AB nin ortak tarım politikası çerçevesindeki geniş sübvansiyonların ortadan kalkma ihtimali görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlanmasına neden olmuştu. Özellikle Fransa nın tarım politikası konusundaki sert tutumu 1992 deki başarısızlıkta önemli rol oynamıştı. Geriye dönüp baktığımızda da bu tartışmalı konuların hala aynı zorlukta devam ettiğini görüyoruz. Tarım ürünlerinin ticareti ile ilgili konular görüşmelerin bel kemiğini oluşturuyor. AB ve ABD arasındaki mevcut tarife sisteminde tarım dışı oranlar oldukça düşük ama tarım ürünleri ihracatında zorluklar hala devam ediyor. AB, ortak tarım politikasıyla oldukça geniş bir destek sistemi uyguluyor. AB nin bu konuda vereceği tavizler anlaşmanın geleceği için oldukça önemli. Bir başka önemli konu ise AB nin ABD de üretilen genetiği değiştirilmiş organizmalı (GDO) tarım ürünlerine uyguladığı kısıtlamalar. 4 Yeni Ticari Düzende Türkiye
Fransa Devlet Başkanı Hollande gıdalarda olması gereken sağlık ve güvenlik şartları konusunda pazarlık yapılmayacağını vurguladı. Başta Fransa olmak üzere AB nüfusunun oldukça büyük kesimi GDO lu gıdalar konusunda hassasiyet sahibi ve hükümetler de bu bahaneyle kısıtlamaları uyguluyorlar. Fransa Devlet Başkanı Hollande da gıdalarda olması gereken sağlık ve güvenlik şartları konusunda pazarlık yapılmayacağını vurguladı. ABD tarafında da Çin tehlikesi yüzünden yerli üreticilerin gittikçe artan korumacı talepleri bu anlaşmanın önünü tıkayan nedenlerden biri olabilir. ABD de serbest ticaret anlaşmaları konusunda kongre oldukça fazla söze sahip, yani Obama nın bastırması bu anlaşmanın başarısı için yetmeyebilir. Devlet desteğinin sorun olduğu diğer alan ise havacılık sektörü. Bu sektörü duopol bir yapı haline getirmiş olan Airbus ve Boeing arasındaki rekabet davası Dünya Ticaret Örgütü nde görülmüş en uzun dava. İki firma da birbirlerini adaletsiz devlet desteği almak ile suçluyor. İki firmanın pazardaki büyüklüğü de AB ve ABD yi sektörde karşı karşıya getirmiş durumda. Bu dava anlaşmaya doğrudan dahil olmasa da görüşmelere yakından etki edecek bir faktör olacak. Analşamanın başarıyla sonuçlanması da Airbus ve Boeing arasındaki anlaşmazlıkları çözmek için büyük bir adım olacak. Diğer bir görüşmeleri çetin geçecek alan ise kültür sektörü olacak. Bu sektörün içine televizyon ve radyo kanalları ve film sektörü de giriyor. Fransa bu sektörü 1993 yılında Uruguay ticaret görüşmelerinde ilk kez ortaya attı ve yerel kültür sektörünün diğer ticaret materyallerinden ayrılmasını ve destek ve kota uygulanabilmesini önerdi. ABD bu önlemi korumacı tedbirlerin devamı olarak görüyor ve şiddetle karşı çıkıyor. Fransa Ticaret Bakanı Nicole Bricq kültür sektörüne yönelik korumacı tedbirlerin ülkesinin olmazsa olmazı olduğunu açıkça ifade etti. Bricq bu sözlerinden bir gün önce de serbest ticaret anlaşmasının AB ekonomisine olası etkisinin abartıldığını söylemişti. Sonuç olarak, ilk girişimde olduğu gibi bu serbest ticaret anlaşması girişiminde de Fransa nın pozisyonu oldukça önemli olduğu anlaşılıyor. Ama son açıklanan ekonomik verilerde Fransa nın yeniden resesyona girmesi görüşme masasında Fransa nın elini oldukça zayıflatacak. Fransa nın yeniden resesyona girmesi görüşme masasında Fransa nın elini oldukça zayıflatacak. 5 Yeni Ticari Düzende Türkiye
Transatlantik Ticaret Anlaşması ve Turkiye AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış Türkiye nin bu anlaşmadan zararlı çıkması durumunda Gümrük Birliği ni gözden geçirmeyi düşünebileceğini ifade etti. Türkiye, 1996 yılından beri AB ile Gümrük Birliği anlaşmasını işletmektedir. Bunun anlamı, mallar hiçbir gümrük kısıtlaması olmaksızın Türkiye ve AB bölgesi arasında dolaşmaktadır. Bu anlaşmaya göre, AB nin serbest ticaret anlaşması yaptığı ülkeler Gümrük Birliği kapsamındaki ülkelerle gümrüksüz şekilde ticaret yapabilecekler ama bunun tersi üçüncü ülkenin takdirine bırakılmıştır. Bunun anlamı, AB ve ABD arasındaki serbest ticaret anlaşması gerçekleşirse ABD malları Türkiye ye gümrüksüz şekilde girebilecek fakat Türk malları ABD de gümrüğe tabii olacaklar. Bu durum da Türkiye deki firmaların rekabet gücünü azaltacak bir gelişme olacak. Şubat 2013 te serbest ticaret anlaşması için görüşmelerin başlayacağı açıklamaları geldikten sonra Türkiye de üst düzey yetkililer rahatsızlıklarını dile getirdiler. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Türkiye nin AB-ABD serbest ticaret görüşmelerine katılması gerektiğini veya ABD ile paralel bir anlaşma yapılmasını dile getiren açıklamalar yaptılar. AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış Türkiye nin bu anlaşmadan zararlı çıkması durumunda Gümrük Birliği ni gözden geçirmeyi düşünebileceğini ifade etti. Bu açıklamalardan sonra AB Komisyonu Gümrük Birliği anlaşmasını Dünya Bankası na göndererek inceleme raporu istedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ın 16 Mayıs 2013 te ABD Başkanı Barack Obama ile görüşmesinde önemli gündem maddelerinden biri de serbest ticaret anlaşmasının Türkiye ekonomisine etkisi üzerineydi. Başbakan, ABD ziyaretine yüze yakın CEO ile giderek Türkiye-ABD arası ekonomik ilişkilere ne kadar önem verdiğini gösterdi. Obama, ortak basın toplantısında, Türkiye ile ekonomik ilişkileri derinleştirmeyi düşünüyoruz dedi, fakat ayrı bir serbest ticaret anlaşması imzalanacağı yönünde bir mesaj vermedi. ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden ise Obama ve Erdoğan ın serbest ticaret bloku oluşturma konusunda anlaştıklarını açıkladı. Üst düzey bir ekonomi komitesinin oluşturulacağı ve serbest ticaret bloku için çalışma yapacağı ifade edildi. Bu da Türkiye nin serbest ticaret anlaşması konusunda istediği sözleri aldığını gösteriyor.
Sonuç Başbakan Erdoğan ın ABD ziyaretinden sonra Türkiye, serbest ticaret anlaşması konusunda istediği sözleri almışa benziyor. AB ve ABD serbest ticaret bloku oluşturmak için 15 yıl sonra yeniden görüşmelere başlıyorlar. 15 yılda iki tarafın da ekonomisi krizlerle ve durgunluklarla ağır yaralar alırken, başta Çin olmak üzere gelişmekte olan ülkeler dünya ekonomisini şekillendirmeye başladılar. Uluslararası konjonktür AB ve ABD yi kendi aralarındaki prosedürel problemleri çözüp bir araya gelmeye zorluyor. Doha görüşmelerinin başarısızlıkla sonuçlanmasında sonra oluşan belirsizlikte AB ve ABD ortaklığı kuralsızlığın hüküm sürdüğü dünya ticaretinde küresel bir norm gücü yaratabilir. Fakat AB de kemer sıkma politikalarıyla gittikçe artan hoşnutsuzluk ve ABD de Kongre nin siyasi tercihleri bu anlaşmanın sonucunu etkileyen en önemli etkenler olacak. Türkiye tarafında ise suların şimdilik durulduğu söylenebilir. Türkiye nin ABD ile serbest ticaret bloğuna girerek kota ve tarife gibi yerel firmaların lehine kullanabileceği araçlardan feragat etmesi kötü bir durum olabilir. Fakat Türkiye nin müzakerelerine katılamadığı fakat etkilendiği bir anlaşma yerine şartlarını müzakere edebileceği bir konuma gelmesi çok önemli bir gelişme olduğu açıkça söylenebilir. 7 Yeni Ticari Düzende Türkiye
Hakkımızda Küresel Sorunlar Platformu İstanbul Bilgi Üniversitesi ev sahipliğinde kurulmuş olan bir düşünce kuruluşudur. Platformumuz; insan hakları, sürdürülebilir barış, demokrasi ve refahın arttırılması doğrultusunda, demokrasilerin olmazsa olmazı olan, düşünce kuruluşları, üniversiteler, sivil toplum örgütleri ve kamu kuruluşları ile ortak çalışmalar yürüterek bölgemizde ve dünyamızda vuku bulan sorunların çözüm süreçlerine katkı sağlamaktadır. Platformumuz; karar vericilerin, akademik çevrelerin, medyanın ve iş dünyasının referans aldığı bir düşünce kuruluşu olup, Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa, Kuzey Afrika ve Ortadoğu, Asya Pasifik, Kafkaslar Orta Asya ve Afrika bölgelerinin siyasi, kültürel ve ekonomik gelişmelerini takip eder ve yaptığı çalışmaları kamuoyu, akademik çevreler ve karar vericiler ile paylaşır. İstanbul Bilgi Üniversitesi Santral Yerleşkesi Kazım Karabekir Cad. No: 2/13 34060 Eyüp İstanbul +90 (0212) 311 7248 www.kureselsorunlarplatformu.org info@kureselsorunlarplatformu.org 8 Yeni Ticari Düzende Türkiye