2009 BİLGE SÖYLEŞİ 3 NÜKLEER İRAN E. Bakan/Büyükelçi İlter TÜRKMEN İLE SÖYLEŞİ ELİF KUTSAL Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi 03.11.2009
2 Uluslararası ilişkiler, dış politika, iç ve dış güvenlik gibi alanlarda ülkemizin önde gelen uzmanları ile farklı konularda söyleşiler yapmak ve bunları kamuoyunun dikkatine sunmak BİLGESAM ın amaçlarından birisidir. Bu amaca uygun olarak söyleşiler serisine başlamış bulunuyoruz. Bilge Söyleşi adı altında yayınlanacak olan bu söyleşilerin üçüncüsünü bugün yayınlıyoruz. Eski Dışişleri Bakanımız İlter Türkmen ile yapılan bu söyleşi stajyerlerimizden Elif KUTSAL tarafından gerçekleştirildi. Yararlı olması dileğiyle dikkatinize sunuyoruz. Her ülke barışçıl amaçlar doğrultusunda nükleer enerji üretimi yapmakta özgür ve şimdiye kadar yapılan denetlemelerde İran ın nükleer silah üretimi olduğuna dair bulgulara rastlanmadı ve İran ın nükleer çalışmalarının uzun yıllardır devam ettiği biliniyordu. Durum böyleyken, nükleer İran düşüncesi bölgesel ve küresel aktörler tarafından neden bir tehdit unsuru olarak görülmeye başlandı? İran şu anda silah üretimi yapmıyor ancak uranyum zenginleştirme programı yürütüyor. Nükleer enerji üretimi yapmak için bu kadar zengin uranyuma ihtiyaç yok. Bu programda belli bir noktaya ulaştığı zaman da silah üretme kapasitesine sahip olabilecek. İran ın plütonyum zenginleştirme konusundaki isteği de göz önüne alındığında nükleer programının NÜKLEER SİLAH POTANSİYELİNİN YANINDA İRAN, HİZBULLAH I VE HAMAS I SİLAHLANDIRMASI, IRAK TA NÜFUZ ELDE ETME ÇABALARI, KÖRFEZ DE ETKİLİ BİR ROL OYNAMASI VE YAHUDİ SOYKIRIMI NI REDDETMESİ SEBEBİYLE DE BÖLGESEL VE KÜRESEL AKTÖRLERİN TEPKİSİNİ ÇEKİYOR. silah üretimine doğru gittiğine hiç şüphe yok. Bunların yanında İran ın orta ve uzun menzilli füzelere sahip olduğunu da biliyoruz. Bu füzeler nükleer başlık taşımaktan başka bir şey için kullanılmaz. Bu sebeple şu anki programın nükleer silah üretimi amaçlı olduğu konusunda kuvvetli kanıtlar var.
3 Bir de unutmamak lazım ki İran Nükleer Silahsızlanma Anlaşması nı imzalamış bir ülke. Bu nedenle, nükleer silah üretimi yaptığı takdirde anlaşmayı ihlal etmiş olacak. Çünkü bu anlaşma ile devletler nükleer silah imal etmemeyi garanti ediyor. Tüm mesele silahlanmanın yayılmasını durdurmak, Hindistan ve Pakistan yeteri kadar kâbus yarattı. Bu nedenle İran ın nükleer silah üretmesi istenmiyor. Nükleer silah potansiyelinin yanında İran, Hizbullah ı ve Hamas ı silahlandırması, Irak ta nüfuz elde etme çabaları, Körfez de etkili bir rol oynaması ve Yahudi Soykırımı nı reddetmesi sebebiyle de bölgesel ve küresel aktörlerin tepkisini çekiyor. Gittikçe kötüleşen ekonomisi, politik bölünmüşlüğü, sosyal çalkantıları ve izole edilmişliği ile uğraşmakta olan, uluslararası camianın sırt çevirdiği İran gerçekte ne kadar güçlü? Son başkanlık seçimlerinde birçok problem yaşandı ama rejim hala çok kuvvetli. Bilindiği gibi İran ın iki ordusu var, birisi milli ordusu diğeri ise tamamen dini liderlere bağlı rejimi koruyan ayrı bir ordu. Ayrıca İran enerji kaynakları açısından da oldukça zengin bir ülke ve tarihe dayanan köklü bir kültüre sahip. Rejim bugünkü dünyaya uyan bir rejim olmasa da hala çok güçlü ve ben kısa vadede rejimin sarsılabileceği kanaatinde değilim. İran ın en büyük sorunlarından biri, dengesiz bir ekonomiye sahip olması. Örneğin petrolü var ama rafine petrolü ithal ediyor çünkü petrolünü işleyecek rafinerisi yok; gaz yatakları oldukça zengin ancak bunları işletmek için gerekli yatırımı yapamıyor çünkü ne sermayesi ne de teknolojisi buna yetmiyor. Ayrıca Şah ın devrilmesi sırasında ve sonrasında İran çok büyük bir dış göç verdi. Yetişmiş nüfus, mesleklerinde ilerlemiş bilim adamları bu dönemde İran ı terk etti. Bu da büyük bir zaaf.
4 İran toplumunda çok önemli bir rolü de kadınlar oynuyor. Bakıldığında İran daki rejim dinci bir rejim, Taliban da dinci bir rejim. Ancak Taliban kız okullarını kapatıyor, kızların okumasını, sokağa çıkmasını engelliyor. İran da bunun tersi oldu. Kızların eğitim olanakları arttırıldı. Bu sayede çarşaf giyseler bile kadınların özgürleştirilmesi bir ölçüde başlatılmış oldu. İran ın bundan sonraki evriminde kadınların da hem rejim destekçisi hem de muhalif olarak önemli bir rol oynayacağını öngörüyorum. Kısacası, böyle bir rejimin ilelebet sürmesi imkânsız ama görülebilir bir istikbalde çökecektir demek de yanlış olur. Yalnız şunu da unutmamak lazım, İran dünyayı şaşırtan bir ülkedir. Şah ın devrilmesi de beklendik bir durum değildi. İran ın nükleer silah elde etme potansiyeline sahip olması küresel bir tehdit midir, yoksa bölgesel mi? Küresel tehdit demek çok iddialı olur. İran küresel değil, bölgesel bir tehdittir. Ama ABD, İran tehdidini gayet ciddiye alıyor. Polonya ya füze rampaları, Çek Cumhuriyeti ne radarlar yerleştirmek istedi ancak vazgeçti. Şimdilerde denizde kısmen Karadeniz de konuşlandırılmış bir sistem geliştiriyor. Bu çerçevede Türkiye den de bahsedildi. Henüz resmi bir girişimleri olmadı ama Obama nın Erdoğan ı 29 Ekimde Washington a davet etmesi de akıllara nükleer İran a karşı alınacak önlemlere karşı Türkiye nin tavrını İran ın bundan sonraki evriminde kadınların da hem rejim destekçisi hem de muhalif olarak önemli bir rol oynayacağını öngörüyorum.
5 ölçmek amaçlı mı sorusunu getiriyor. İran ın nükleer çalışmalarının altında yatan ana sebep nedir? İran ın birincil amacı İsrail in bölgesel nükleer silah tekelini kırmak ve İsrail e karşı bir tehdit unsuru oluşturarak İsrail in hareket alanını daraltmak. İkinci olarak, bölgedeki nüfuzunu arttırarak bölgesel liderliği ele geçirmek. İran ın nükleer silaha sahip olması, nükleer barış tezine göre bölgeye barış/istikrar getirir mi? İran ın nükleer silahım olursa barış olur argümanı illüzyon mu gerçek mi? Silahlanmayla barışın gelmesi biraz zor. Nükleer bir İran Ortadoğu barışı için büyük bir tehdit oluşturuyor çünkü nükleer silahların yayılması büyük bir güvensizlik ortamı yaratıyor. Demokrasilerde nükleer silah kullanmak zordur, kamuoyu ve şeffaflık prensibi gibi öğeler nükleer silah kullanımını zorlaştırır. Ancak İran gibi gizlilik içinde yaşayan bir rejimin nükleer silaha sahip olması oldukça korkutucu. Nitekim Pakistan örneğinde bunu görüyoruz. İstikrarsız bir ülkede silahların sorumsuz insanların eline geçmesi olasılığı çok yüksek ve endişe verici. Bu sebeple, nükleer silah kullanımının da ciddi şekilde kontrol altında olması lazım. ABD de gidip gördüğüm bir füze merkezinde alınan önlemler işin ciddiyetini yansıtıyordu. Örneğin, yetkili subayların evli ve çocuk sahibi olması, son iki gün içinde alkol almamış olması gibi şartlar vardı. Füzenin fırlatılması için hem Başkan dan hem de Hava Kuvvetleri Komutanı ndan onay gerekiyordu. Nöbetçi subayların ikisine de silah verilmişti çünkü birisinin sorumsuzca davranması durumunda diğeri vurarak onu durdurmalıydı. Peki, Pakistan da sarsılan bir hükümet olduğunda nükleer silahları kim kontrol ediyor? Bu silahların teröristlerin eline geçmesi durumunda neler olur?
6 Bu bakımdan Obama büyük bir vizyon değişikliği yaptı. Şimdiye kadarki görüş yalnız beş ülkenin nükleer silaha sahip olabileceği ve gerisinin sahip olamayacağı yönündeydi. Bu görüş Nükleer Silahsızlanma Anlaşması nda da kabul edilmişti. Ancak Obama, nükleer silahlardan arındırılmış bir dünya vizyonunu getirdi. Tek nükleer silah kullanan devlet biziz diyerek üzüntüsünü dile getirdi. Soğuk Savaş dönemi ve sonrasında nükleer problemler müzakere ve diplomasi yoluyla bir çözüme kavuşturuldu. İran nükleer krizinde de bu yollarla çözüme ulaşılabilir mi? Soğuk Savaş döneminde füze savunma sistemlerinin geliştirilmesi kısıtlanmıştı çünkü Mutually Assured Destruction vardı. Yani sen beni vurulabilirsin ama sen de mahvolursun. Asıl vazgeçirici güç buydu. İki tarafta da sorumluluk vardı. O zamanki denge daha sağlamdı. Şimdiyse birçok devletin nükleer silahı var ve bir de teröristlerin eline geçme olasılığı var. Bu nedenle daha dengesiz bir sistem içindeyiz. İran konusunda diplomasinin işe yarayacağına inanıyorum. Obama bir müzakere açılımı yaptı, hepimiz sonucunu bekleyip göreceğiz. Şimdiye kadar küçük de olsa olumlu gelişmeler yaşandı. Qum da ortaya çıkarılan nükleer merkezlerin Uluslararası Atom enerjisi Kurumu tarafından kontrol edilmesini ve tıbbı çalışmalar için ihtiyaç duyduğu zenginleştirilmiş uranyumu İran dışından zenginleştirilmiş halde almayı kabul etti. Tabii, İranlılar çok iyi diplomatlardır ve diplomasi yoluyla zaman kazanma oyununu da gayet başarılı bir şekilde oynuyorlar. Nereye kadar gideceğini göreceğiz. ABD NİN ASKERİ MÜDAHALE SENARYOSU DA OLDUKÇA GERÇEKÇİ. ABD İSTERSE İRAN DAKİ NÜKLEER SANTRALLERİ DARMADAĞIN EDEBİLİR. HATTA BU ASKERİ MÜDAHELEYİ İSRAİL BİLE YAPABİLİR. NİTEKİM GEÇMİŞTE İSRAİL, IRAK IN VE SURİYE NİN SANTRALLERİNİ TAHRİP ETMİŞTİ. YİNE DE ASKERİ MÜDAHALE ARTIK OBAMA YÖNETİMİYLE UZAK BİR İHTİMAL OLARAK GÖZÜKÜYOR.
7 AB İran a askeri müdahale yapılmasına tamamen karşı çıkarken Obama nın tüm olasılıklar masada açıklaması ABD nin askeri müdahale seçeneğini de göz önünde bulundurduğunu gösteriyor. İran a askeri müdahale gerçekten geçerli bir senaryo mu? Bu konuda ne yaparsa ABD yapacak, AB değil. ABD nin askeri müdahale senaryosu da oldukça gerçekçi. ABD isterse İran daki nükleer santralleri darmadağın edebilir. Hatta bu askeri müdahaleyi İsrail bile yapabilir. Nitekim geçmişte İsrail, Irak ın ve Suriye nin santrallerini tahrip etmişti. Yine de askeri müdahale artık Obama yönetimiyle uzak bir ihtimal olarak gözüküyor. Türkiye nin yanı sıra, İran ın nükleer çalışmalarına açıkça karşı çıkan ve durdurulması için çaba gösteren bölgedeki tek ülke İsrail olarak gözüküyor. Orta Doğu daki Arap ülkelerinin konu hakkındaki suskunluğunun sebebi nedir? Ortadoğu daki Arap ülkelerinin bazı korkuları var. Körfez ülkeleri, olası bir ABD ya da İsrail askeri müdahalesi durumunda İran ın kendilerini cezalandırmasından korkuyor. İran, Körfez ülkelerinin petrol üretim kapasitesini tahrip edebilir ve bunun için nükleer silahlara gerek duymaz. İran a karşı Arap ülkelerinin yapabilecekleri bir şey yok. Türkiye-İran ilişkilerini nasıl yorumluyorsunuz? İran ile ilişkilerimiz çok ilginç. Bir yandan dostuz ve geniş ölçüde menfaatlerimiz örtüşüyor ama bir yandan da rekabet içindeyiz. Örneğin ekonomik ilişkilerimiz gayet iyi gidiyor, karşılıklı üst düzey ziyaretler yapılıyor ve Türkiye İran dan enerji alıyor. Ama Irak konusunda aramızda bir rekabet var. Buna en güzel örnek Kuzey Irak taki Kürt bölgesinde nüfuz elde etme yarışı. Türkiye buradaki Kürt TÜRKİYE BURADAKİ KÜRT YÖNETİMİYLE YAKINLAŞTI, ERBİL DE BAŞKONSOLOSLUK AÇACAK, YENİ SINIR KAPILARI AÇILACAK. ORADAKİ KÜRT YÖNETİMİNİN DE ARZUSU TÜRKİYE YE YAKLAŞMAK. BUNLARIN HEPSİ TÜRKİYE İÇİN ÇOK OLUMLU GELİŞMELER. FAKAT TÜRKİYE NİN GEÇ KALMASI DURUMUNDA İRAN IN IRAK TA ETKİSİNİ ARTTIRMASI KAÇINILMAZ OLACAK VE BU DURUM DA TÜRKİYE NİN ÇIKARLARINA OLDUKÇA TERS DÜŞECEK.
8 yönetimiyle yakınlaştı, Erbil de başkonsolosluk açacak, yeni sınır kapıları açılacak. Oradaki Kürt yönetiminin de arzusu Türkiye ye yaklaşmak. Bunların hepsi Türkiye için çok olumlu gelişmeler. Fakat Türkiye nin geç kalması durumunda İran ın Irak ta etkisini arttırması kaçınılmaz olacak ve bu durum da Türkiye nin çıkarlarına oldukça ters düşecek. Türkiye nin nükleer İran karşısındaki tavrı nasıl olmalı? Türkiye bu problemle ilgili iki önemli güçlük yaşayacak. Birincisi Türkiye nin şu anda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyesi olmasından kaynaklanıyor. Güvenlik Konseyi daimi üyeleri ve Almanya nın katıldığı İran daki 5+1 görüşmeleri sonucunda İran ile uzlaşılabilirse bir sorun olmayacak. Ama uzlaşıya varılamazsa Güvenlik Konseyi ne gidilecek ve İran a karşı yaptırımlar istenecek. Bu noktada Türkiye ne yapacak? Biz İran ın nükleer bir güç olmasına taraftar değiliz ama İran ile gayet iyi ve yakın ilişkilerimiz var. O zaman biz yaptırımlar konusunda nasıl oy kullanacağız? İkinci problem de İran ın nükleer silah üretmesinin Türkiye nin güvenliği için pek de iç açıcı olmaması. Zaten endişe edilen noktalardan birisi de İran ın nükleer silah üretmesi durumunda bölgedeki diğer devletlerin de silahlanma yoluna girme olasılığı. Türkiye askeri önlem olarak patriot füzeleri aldı, ancak İran ın füzelerine karşı ne kadar etkili olacak bu patriotlar bilmiyorum. İran ın nükleer silahları olursa, Türkiye nükleer silah üretme yoluna gitmese dahi, İran ın füzelerini havada yok etme kapasitesine ulaşmalıdır.
9 İLTER TÜRKMEN E. Bakan/Büyükelçi Bulunduğu başlıca görevler: 1961 64 : Washington Büyükelçiliğinde Müsteşarı 1964 68 : Dışişleri Bakanlığı nda Genel Müdür ve Genel Sekreter Yardımcısı 1968 72 : Atina Büyükelçisi 1972 75 : Birleşmiş Milletler nezdinde Daimî Temsilci 1979 80 : Birleşmiş Milletler Teşkilatı nda Genel Sekreter Yardımcısı 1980 83 : Dışişleri Bakanı 1984 88 : Birleşmiş Milletler nezdinde Daimî Temsilci 1988 91 : Paris Büyükelçisi 1991 96 : Birleşmiş Milletler Teşkilatı nda Genel Sekreter Yardımcısı ve Filistin Mültecilerine Yardım Örgütü Genel Komiseri Ortadoğu ve Balkan İncelemeleri Vakfı Dış ve Savunma Politikası Grubu Başkanı Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Bilge Adamlar Kurulu Başkan Yardımcısı ELİF KUTSAL 2005 yılında Ataköy Lisesi'nden mezun oldu. Koç Üniversitesi 4. sınıf öğrencisidir. İşletme ve Uluslararası İlişkiler çift ana dalı yapmaktadır. Çok iyi derecede İngilizce, başlangıç düzeyinde Rusça biliyor. BİLGESAM'ın Yaz 2009 2. Dönem staj öğrencisidir.