AKOFiS FİLİSTİN. Halkla İlişkiler Başkanlığı

Benzer belgeler
BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

ULUSLARARASI FİLİSTİN ZİRVESİ 2018

Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara Karşı Filistin Halkının Tutumu (Anket)

TÜRKİYE DEMİRYOLU ULAŞTIRMASININ SERBESTLEŞTİRİLMESİ HAKKINDA KANUN

AKOFiS. Halkla İlişkiler Başkanlığı

ENGELLİLER KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR BİLGİ NOTU

SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ

İhvanı Müslimin'in kısa tarihi

İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE

YABANCILAR VE ULUSLARARASI KORUMA KANUNU

İÇİNDEKİLER EDİTÖR NOTU... İİİ YAZAR LİSTESİ... Xİ

MESLEK ODALARI-VİZE VE ONAY İŞLEMLERİ İLE İLGİLİ KANUNİ DÜZENLEME

Devrim Öncesinde Yemen

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler

Yak ndo u Medyas nda Türkiye ve AB Müktesebatlar - srail örne inde

ŞEHİT YAKINLARI VE GAZİLERE TANINAN YENİ HAKLAR

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

İkrime Sabri: Mescidi Aksa nın. Bir Karışından Bile Taviz Vermeyiz

Asker-İhvan-Devrim üçgeninde Filistin ve Türkiye dayanışma hareketi

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

AKOFiS ÖDEME VE MENKUL KIYMET MUTABAKAT SİSTEMLERİ, ÖDEME HİZMETLERİ VE ELEKTRONİK PARA KURULUŞLARI HAKKINDA KANUN. Halkla İlişkiler Başkanlığı

ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ

DEMOKRATİKLEŞME PAKETİ

Sayın Büyükelçiler, Değerli Kongre üyeleri, Çok değerli dostum Sayın Zügayir ve Brosh, Kıymetli basın mensupları,

YAKIN TARİH PERSPEKTİFİNDE FİLİSTİN

Güncel Jeo-Politik ve D-8 Cuma, 08 Aralık :55

YAZILI SINAV SORU ÖRNEKLERİ TARİH

Türkiye 1991 den sonra İsrail ile ilişkilerinde genelde İsrail in en çok sorun yaşadığı Filistin

ÖN SÖZ... XI KISALTMALAR... XIII KAYNAKLAR VE ARAŞTIRMALAR... XV GİRİŞ... 1 I. ARNAVUTLUK ADININ ANLAM VE KÖKENİ...

TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ. 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri

AKOFiS SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU Halkla İlişkiler Başkanlığı

SAYIN BASIN MENSUPLARI;

Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı. Ali SEMİN. BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 1

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak Üçlü İtilaf...

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

AKOFiS İŞ GÜVENLİĞİ PAKETİ 17 KASIM Halkla İlişkiler Başkanlığı

Değerli Çekmeköy Anadolu İmam Hatip Lisesi Öğrencileri

Güncel Bilgiler. y a y ı n l a r ı

TÜRKİYE DE BULUNAN SURİYELİ MÜLTECİLER

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

ABD'nin Kudüs'ü "İsrail'in başkenti" olarak tanımasına tepkiler

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ...

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

İslam Dünyasından Darbe Girişimine Tepkiler

Bush, Suudi Kralıyla petrol fiyatı konuştu

Trump ın Kudüs Kararı ve Avrupa nın Petrol Kaygısı

YERALTI SULARI HAKKINDA KANUN

ANKARA FORUM (Bilgi Notu)

MANİSA'DAN KUDÜS İZLENİMLERİ

Sudan'da Türk-Sudan İlişkileri Sempozyumu düzenlendi

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları

Kafiristan nasıl Nuristan oldu?

TOPRAK KORUMA VE ARAZİ KULLANIMI KANUNU

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir.

İsrail. 08 Haziran 2010 TÜRK KIZILAYI MÜDAHALE FAALİYETİ. Yaralıların Tahliye Operasyonu. Afet Yönetimi Müdürlüğü FAALİ YET RAPORU

Değerli S. Arabistan Cidde Uluslararası Türk Okulu

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

A) Siyasi birliklerini geç sağlamaları. B) Sömürge alanlarını ele geçirmek istemeleri. C) Sanayi devrimini tamamlayamamaları

TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA GÜÇ KULLANMA SEÇENEĞİ ( )

FİLİSTİN DEKİ UZLAŞI GÖRÜŞMELERİ: ÖNCEKİLERDEN FARKLI OLACAK MI?

İktisat Tarihi

Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya

USTAD Tahlil Nisan-2011

Uluslararası Üniversiteler Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Darbeci Kurşununa Hedef Oldu

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

3 Hedef 3 Görev BÜLTEN Seçimleri İçin İSTANBUL AZİZ BABUŞCU B İ L G İ. NOTU FİLİSTİN MESELESİ 2 de İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU PLANI VE KAZANIM TESTLERİ

ŞANLIURFA EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü İNTERNET HABERLERİ. İnternet Haber Sitesi : Tarih:

BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KANUNU

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

BM Güvenlik Konseyi nin Yeniden Yapılandırılması

Lozan Barış Antlaşması

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu

IKBY-Irak Merkezi Hükümeti Çekişmesi ve Türkmenlerin Durumu

GENEL BAŞKANIN MESAJI

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

Filistin halkı desteğinizi bekliyor!

Suriye'den Mekke'ye: Suriyeli üç hacı adayının hikâyesi

Cansu KOÇ BAŞAR ROMA STATÜSÜ BAĞLAMINDA İNSANLIĞA KARŞI SUÇLARDA DEVLET POLİTİKASI

Vizyon Siyasi Kalkınma Merkezi tarafından düzenlenen Filistin Ulusal Projesi Görüşler ve Perspektifler Sempozyumu Filistin in çeşitli kesimlerinden

Moro Müslümanları Üzerine 99 KENDİ LİDERİNİN KALEMİNDEN BANGSAMORO MÜCADELESİ

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı.

Avrupa Birliği Yol Ayrımında B R E X I T

ÜLKE RAPORLARI ÇİN HALK CUMHURİYETİ Marksist-Leninist Tek Parti Devleti Yüzölçümü 9,7 milyon km 2

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA DEMOKRATİKLEŞME SÜRECİNDE KÜRT VE ERMENİ MESELELERİNİ TARTIŞTI!

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ

MISIR IN SİYASAL HARİTASI

DURAP 20 OCAK - 04 ŞUBAT

Cezayir'den yükselen bir ses: Yalnızca İslam hükmedecek!

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir.

TÜRKİYE - GANA STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

Trinidad ve Tobago 1990: Latin Amerika'nın ilk ve tek İslam devrimi

i si vi M at er g i ği D ç G en , 2 a y ı S ay G e ü k ü e Ne Anlama Gelir?

İsrail Seçim Sonuçları: Barış Yanlıları Knesset de Güç Kaybediyor

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF TÜRKİYE CUMHURİYETİ İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Transkript:

FİLİSTİN Halkla İlişkiler Başkanlığı

TA K D İ M Değerli; Ana Kademe, Kadın Kolları, Gençlik Kolları MKYK üyemiz, Bakan Yardımcımız, Milletvekilimiz, Ana Kademe, Kadın Kolları, Gençlik Kolları İl Başkanımız ve Belediye Başkanımız; AK Parti Genel Merkez Halkla İlişkiler Başkanlığımız bünyesinde faaliyet gösteren AKOFİS Asistan Programı, iktidarımızın devrim niteliğindeki çalışmalarını bilgi notu formatına dönüştürerek sizlere gönderen bir programdır. Halkla ilişkiler çalışmalarınızda sizlere yardımcı olacağı düşüncesiyle bugüne kadar sizlere çeşitli konularda dokümanlar gönderen AKOFİS, FİLİSTİN konusunda hazırladığımız bilgi notunu da bilgi ve dikkatinize sunmaktadır. AKOFİS in bilgi ve hatırlatma şeklindeki hizmetleri bundan sonra da devam edecektir. Sizlere daha iyi hizmet vermek amacıyla kendisini süreklilik ilkesi içinde geliştirmeyi ilke edinen AKOFİS le ilgili soru, görüş ve değerlendirmeleriniz bizlere yol gösterecektir. Bu düşüncelerle son çalışmamızı bilgi ve dikkatlerinize sunar, başarılı çalışmalarınızın devamını dilerim. Salih KAPUSUZ Ankara Milletvekili Genel Başkan Yardımcısı Halkla İlişkiler Başkanı

MÜSLÜMAN COĞRAFYANIN MAZLUM TOPRAĞI FİLİSTİN Filistin, 20. yüzyılın ve onu takip eden 21. yüzyılın bölgesel ve küresel barışı tehdit eden en derin kriz alanı olmuştur. Bölgenin yerleşik halkı olan Müslüman Filistinlilerle tarihi ve dini gerekçelerle bölgede hak iddia eden İsrailoğullarının ulus kurma mücadelesi bölgeyi dünyanın en istikrarsız ve sancılı bölgesi kılmıştır. Aslında o coğrafyayı dünya kamuoyunda görünür kılan, ulus kurma mücadelesi değil vahye dayalı 3 dinin de belli sebeplerden dolayı Eski Kudüs ü kutsal topraklar olarak zikretmesidir. Kutsal kitabımızda da belirtildiği gibi Mescid-i Aksa ve çevresini yani Kudüs ü mübarek kılması, Mescid-i Aksa nın Müslümanların ilk kıblesi olması ve Miraç ın gerçekleştiği yer olması nedeniyle Kudüs tüm Müslüman âlemi için vazgeçilmeyecek, İslam ile sembolleşmiş kutsal bir şehirdir. Aynı şekilde Süleyman Mabedi nin Kudüs te olduğuna inanılması, Ağlama Duvarı ve İsrail Krallığının bulunduğu yer olması nedeniyle de Yahudiler için, Hz. İsa nın doğduğu ve Hristiyanlığın neşet ettiği yer olması Hristiyanlar için Kudüs kutsal bir şehir olarak adledilmektedir. Üç dinin takipçileri içinde manevi bir miras olarak kabul edilen Kudüs, dini-kültürel-siyasi bir zeminde tarih boyunca en çetin mücadele alanı olmuştur. Din savaşlarının merkezi olmuştur. Filistin in bu konumu, Filistin sorununu ulusal bir sorun olmaktan çıkarıp bölgesel sorunun çok daha üzerinde küresel nitelikli bir sorun haline getirmiştir.

MÜSLÜMAN COĞRAFYANIN MAZLUM TOPRAĞI FİLİSTİN Temelleri 1891 yılına, Yahudilerin Filistin topraklarına göç etmesine kadar dayanan Filistin sorunu, günümüze kadar hem Filistin topraklarındaki Filistin halkının hem de Filistin toprakları dışında mülteci sıfatı ile yaşayan Filistin halkının maruz kaldığı haksızlıklar ve katliamlar neticesinde tarihi süreç içinde giderek derinleşmiş ve vahim bir hal almıştır. Bu sorunun yaşandığı tarihi süreçte, sorunun zeminini oluşturan 4 kırılma noktası vardır; 1891 yılında Osmanlı topraklarındaki Filistin e Yahudi yerleşiminin başlaması, 1918 yılında bölgede Osmanlı hâkimiyetinin son bulup İngiliz mandasının başlaması, 1948 yılında İsrail devletinin kurulması ve Arap-İsrail Savaşı, 1967 yılında Arap-İsrail savaşı sonrası İsrail in tüm Filistin toprak bütününü işgal etmesidir. Başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere batılı güçlerin verdiği sınırsız ve koşulsuz desteği arkasına alan İsrail, uyguladığı devlet terörü ile Filistin topraklarını Filistinliler için daha yaşanmaz bir hale getirme niyetindedir. İsrail, Birleşmiş Milletler kararlarına ve uluslararası hukuka rağmen terörle mücadele maskesi altında yaptığı katliamlar ve insanlık dışı uygulamalarla sorunu daha trajik hale taşımıştır. Yalnız kutsal Filistin topraklarında 50 senedir oynanan Zulüm Tiyatrosuna, senaryoyu altüst edecek yeni aktörler dâhil olmuştur. Filistinliler mazlum rolüne, İsrail zalim rolüne, Batı ise dolaylı zalim rolüne devam ederken Türkiye ve Türkiye nin Filistin de oynadığı şerefli rolden cesaret alan bölge halkları ve yönetimleri revize ettikleri yeni rolleri ile senaryoya dâhil olmuşlardır. Bir zamanlar Küçük olsun benim olsun, Bana dokunmayan yılan bin yaşasın gibi zihniyetlerle salt ulusal çıkar üzerine bina edilen dış politika vizyonu 10 yıllık Ak Parti hükümetleri ile kırılmıştır. Okumuş olduğunuz bu çalışma Mescid-i Aksa ve Kudüs bilinci ile tüm tarihsel boyutlarıyla bir Filistin bilinci oluşturma çalışmasıdır.

SİYONİZM Siyonizm, fikri altyapısının ana eksininde vadedilmiş topraklar inancı ve ideali bulunmaktadır. Yahudiler, Ortadoğu da Nil nehri ve Fırat Nehri arasında kalan toprak bütününün Tevrat ta Yehova tarafından ebediyen kendilerine verildiğine inanırlar. Onun içindir ki bir gün Hz. Davud un soyundan gelecek olan Mesih in, Romalılar tarafından dünyanın dört bir tarafına dağıtılmış olan Yahudileri Yehova tarafından vadedilmiş topraklarda yeniden toplayacağı ve Süleyman Mabedi ni yeniden inşa ettikten sonra Yahudilerin huzur ve güven içinde yaşayacağı Tanrı Krallığını kuracağına inanırlar ve o günü beklerler. Dini bir meşruiyeti bulunan Filistin topraklarına bir Yahudi devleti kurma inancı ve ideali, modern dönemde beşeri ideolojiler ve akımlar çerçevesinde yorumlanmış ve siyasi bir kılıf geçirilerek Siyonizm haline dönmüştür. Siyonizm ve Siyonist hareketin ortaya çıkmasını sağlayan üç etken vardır: 1. Yahudiliğin/Museviliğin dinsel bir meşruiyet sağladığı bir gün Yahudilerin Sion a geri dönüş idealidir. 2. İkinci etken ise milliyetçiliktir. 3. Tarih boyunca farklı uygarlık ve medeniyetler tarafından gördükleri baskıların ve zulümlerin Avrupa da daha şiddetli ve yoğun bir şekilde gerçekleşiyor olmasıdır. Yani anti-semit hareketlerin çoklaşmasıdır.

SİYONİZM Gördükleri baskılar ve hor görülmeler neticesinde diğer milletlerle daha fazla entegrasyonu savunan Yahudiler de dâhil İsraillilik bilinci oluşmuştur. Tüm bu etkenlerin bir sonucu olarak Yahudiler tüm sorunların, vaadedilmiş topraklarda müstakil bir Yahudi devletinin kurulması ile aşılabileceğini düşündüler. Böylece yüzyıllardır yaşadıkları dışlanmışlıklar yeni bir Yahudi devleti ile son bulacaktır. Dağınık Yahudi toplumu uluslararası arenada diğer milletlerle eşit statü hakkına sahip olacaktır. Fikir bazında oluşan siyonizmi ete kemiğe büründüren ve örgütleyen kişi ise TeoderHerzl dir. 29 31 Ağustos 1897 tarihinde dindar, reformcu ve asimilasyon yanlısı 3 farklı eğilime sahip Yahudi grupları Basel de 1. Siyonist Kongresinde toplayarak ortak bir ideal altında Siyonist Teşkilatı oluşturulmuştur. Bu kongrede toplanan Yahudiler, kendileri için üç önemli karar almışlardır; 1. Dünyada bir Yahudi hâkimiyeti kurulacak ve 1000 yıl iyi bir yaşam sürecekler, diğer insanlar da onlara yardım ve hizmet edecekler, 2. 50 yıl içinde kutsal topraklarda bir İsrail Devleti kurulacak, 3. 100 yıl içinde İslam bütün dünyadan silinecek. Teoder Herzl ideale ulaşmanın en kolay yolu olarak diplomasiyi görmüş ve amaca yönelik diplomatik ilişkiler kurmaya çalışmıştır. Önce Almanya ve sonra da Rusya Çarlık olmak üzere pek çok Avrupalı ülkeden idealleri noktasında destek almayı bilmiştir. Gerçekleştirdiği uygun diplomatik hamleler sayesinde hayır cemiyeti statüsünde olan Siyonist Teşkilatı büyük devletlerin muhatap aldığı ve uluslararası bir saygınlığı olan bir organizasyona dönüştürmüştür. Gerçekleştirdiği diplomatik hamlelerden biri de Osmanlı Devletine olmuş ama istediği neticeyi alamamıştır.

1891 YAHUDİLERİN FİLİSTİN E YERLEŞİMİ Yahudilerin bölgeye gelmesi M.Ö. 12. yüzyılda Mısır da bulunan İsrailoğullarının Hz. Musa nın getirdiklerine inanmaları sebebiyle sürülmeleri sonucunda gerçekleşmiştir. Filistin de birkaç yüzyıl varlığını sürdürecek İsrail Krallığını kurmuşlar ama krallık M.Ö. 8. yüzyılda Asurlular tarafından sona erdirilmiştir. Yahudiler için zor zamanlar ise Asurlulardan sonra başlamıştır. İlk önce Babil krallığına ve sonra da Roma İmparatorluğuna karşı girişmeye teşebbüs ettikleri ayaklanma neticesinde bölgeden sürülmüşler ve dünyanın dört bir yanına dağılmışlardır. Yahudiler bu tarihten itibaren İslam beldeleri dışında her yerde zulüm görmüşler ve dışlanmışlardır. Osmanlı devletinin tüm etnik yapılara olan hoşgörülü tavrı Yahudilere de gösterilmiş ve Avrupa da baskı gören birçok Yahudi Osmanlı topraklarına sığınıp huzur içinde yaşamıştır. 19. yüzyılın sonlarında Yahudilerin Avrupa da gördükleri baskıdan ve Filistin e yönelik olan niyetlerinden ötürü Filistin e Yahudi göçü hızlanmıştır.

1891 YAHUDİLERİN FİLİSTİN E YERLEŞİMİ Sultan Abdulhamid Han İsrailoğulların niyetlerinin siyasi olduğunu anlamış ve Yahudilere karşı ihtiyatlı bir politika izlemiştir. 1891 yılında Yahudi yerleşimini engellemek amacıyla hukuki tedbirler alınmıştır. Böylece hiç bir Yahudi Osmanlı vatandaşlığına alınmayacak, Yahudilerin Osmanlı topraklarına yerleşmelerine izin verilmeyecek ve Yahudilere Osmanlı topraklarında toprak ve mülk satışı yasaklanacaktır. Siyonist hareketin liderliğini yapan TeodorHerzl 1901 yılında Sultan Abdulhamid in huzuruna çıkmış ve Yahudilerin Filistin e yerleşmesi karşılığında, Osmanlının Avrupalılara olan borcu için mali yardımda bulunma ve Avrupa da basın yolu ile Osmanlı propagandası yapılması teklifinde bulunmuş ama Sultan Abdulhamid Han tarafından reddedilmiştir. Sultan Abdulhamid in Yahudilere karşı olan ihtiyatlı politikasına 1908 Jöntürk darbesi ile son verilmiş yalnız kısa sürede durumun vehametini gören İttihat ve Terakki Cemiyeti Sultan Abdulhamid Han ın Yahudilere karşı olan yasaklarına geri dönmüştür. Bunca alınan tedbirlere rağmen 1908 yılındaki Filistin deki Yahudi sayısı 1876 yılına göre 3 kat artmış ve 80.000 sayısına ulaşmıştır.

1918 FİLİSTİN DE İNGİLİZ MANDASININ BAŞLAMASI Yahudiler, Filistin de kurmak istedikleri Yahudi devletine Osmanlı yönetimlerince izin verilmemesi sonrası Osmanlı ya karşı düşmanca tavır sergilemiş ve Yahudi devletinin kuruluşunu Osmanlı nın bölgeden çekilmesinde görmüştür. Onun içindir ki Yahudi lejyonlar oluşturarak 1. Dünya Savaşında Osmanlı ya karşı savaşan İngilizler in yanında savaşmışlardır. Yahudiler, 1. Dünya savaşında İngilizlerin yanında yer almanın mükâfatı olarak o dönemin en güçlü devleti olan İngiltere den Filistin de Yahudi devleti kurma lehinde destek almışlardır. Dönemin İngiliz dışişleri bakanı Arthur Balfour, 1917 yılında Balfour Deklarasyonu ismi ile bir mektup yayınlayarak İngiltere nin Filistin de bir Yahudi devleti kurulması için tüm imkânlarını kullanacağını bildirmiştir. Bu destek Yahudilerin bir devlet kurması için son derece yüksek diplomatik öneme sahiptir. 1922 yılında da Amerikan Kongresinde aynı minvalde bir desteğin gelmesi ile Yahudiler uluslararası alanda kayda değer bir diplomatik üstünlük sağlamıştır. İngiltere, Balfourdeklarasyonu sonrası Kudüs ü de ele geçirerek 1948 yılına kadar Filistin topraklarında İngiliz manda sistemini sürdürmüştür. İngiltere ve Amerika nın Filistin de bir Yahudi devleti kurulması yönündeki desteğinin verdiği özgüven ve İngiliz mandası altında oluşan Filistin deki yönetimin kilit noktalarına siyonizme yakın isimlerin getirilmesi neticesinde Filistin e Yahudi yerleşimleri hızlanarak artmıştır.

1918 FİLİSTİN DE İNGİLİZ MANDASININ BAŞLAMASI 1925 yılı sonrası azalan Yahudi göçü Filistin de Yahudi devleti hayalini suya düşürmek üzereyken, siyonizmin imdadına Nazilerin Yahudilere yaptığı baskılar ve zulümler yetişir. Böylece 1933 yılında Hitler in iktidara gelmesi ile birlikte Filistin topraklarına Yahudi göçü tekrar hızlanır ve siyonistlerin umutları tekrar filizlenir. Burada manidar olan Hitler in de sonradan anlam veremeyerek ifade etmiş olduğu Yahudi zenginlerinin Nazi hareketine mali yardımda bulunmasıdır. Filistin de giderek artan Yahudi nüfusun tedirginliği baş göstermiştir. Kendi topraklarında 2. sınıf vatandaş konumuna düşen Araplar, tepkisel bir siyasi İslami akım oluşturarak 1936 yılında Filistin de Hacı Emin El Hüseyni önderliğinde 3 yıl sürecek olan Büyük Arap Ayaklanmasını başlatırlar. Filistin direnişi açısından da kritik bir öneme sahip olan Filistin deki ilk silahlı direniş ise sonradan HAMAS ın askeri kanadına adını verecek olan İzzeddin El Kassam tarafından başlatılmıştır. İngiliz mandası döneminde Yahudiler, 1948 yılında kuracakları İsrail devleti için idari, askeri ve sosyal yapılanmaları gerçekleştirerek defacto olarak İsrail devletini kurmuşlardı.

1948 İSRAİL İN KURULUŞU 2. Dünya savaşı ile birlikte uluslararası alanda Yahudilerin hamisi olan İngiltere, Nazilere sempati ile bakan Arapları kendi saflarına çekmek için Yahudi politikasında Filistin e Yahudi göçünü sınırlayacak kadar radikal değişikliklere gider. 2. Dünya savaşı sonrası Araplar ve Yahudiler arasında kalan İngiltere devreden çıkar ve Filistin-İsrail sorununu 1947 yılında Birleşmiş Milletlere devreder. Birleşmiş Milletlerde kurulan Filistin Özel Komisyonu bölgede iki ayrı devlet kurulmasını içeren tasarıyı kabul eder ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda Amerika Birleşik Devletlerinin baskısı ile Filistin i ikiye bölen 29 Kasım 1947 tarihli Taksim Planı kabul edilir. Plana göre Filistin topraklarının %56 sında bir Yahudi devleti kurulacak, Kudüs BM altında uluslararası bölgeye devredilecek ve geri kalan yerler ise Filistinli Arapların hâkimiyetinde kalacaktır. Bu plan ile İsrail devletinin uluslararası meşruiyeti sağlanmıştır. Yıllar boyu Türk kamuoyuna pompalanan Filistinliler topraklarını Yahudilere sattı asparagasının aslı kabul edilen Taksim Planında saklıdır. Filistin de yaşayan toplam nüfusun %30 unu oluşturan Yahudiler, elinde bulundurduğu Filistin topraklarının %5.67 sine tekabül eden toprak parçasına rağmen Taksim Planı ile Filistin topraklarının %56 lık kısmını diplomasi ile elde etmeyi başarmışlardır.

1948 İSRAİL İN KURULUŞU 14 Kasım 1948 tarihinde İngilizler in Filistin topraklarından çekilmesi ile birlikte Yahudi Milli Konseyi hiç vakit kaybetmeden İsrail devletinin kurulduğunu ilan etmiştir. Böylece potansiyel bir kriz alanı olarak duran Filistin-İsrail sorunu, İsrail devletinin ilan edilmesi ile yeni bir boyut kazanmıştır. İsrail devletinin ilanı ile Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği İsrail i tanıyan ilk devletler olmuşlardır.israili tanıyan ilk Müslüman ülke de Türkiye olmuştur. Bağımsızlığın ilanı ile Mısır, Ürdün, Suriye, Lübnan ve Irak devletleri İsrail e savaş açmış ve 1. Arap-İsrail savaşını başlatmışlardır. Savaşa hazırlıklı olan İsrail, batılı devletlerinin de desteği ile Arapları yenilgiye uğratmış ve Filistin topraklarının %22 lik kısmını daha işgal ederek Filistin topraklarının %78 lik kısmında hâkimiyet kurmuştur. Savaş sonrası Yahudi menşeli Irgun terör örgütün yaptığı Arap katliamları ile 800.000 Filistinli bir daha geri dönemeyecekleri evlerinden ayrılarak büyük çoğunluğu Ürdün olmak üzere farklı Arap ülkelerine sığınmışlar ve bugün Filistin-İsrail sorununun ana meselelerinden biri olan Filistinli mülteciler sorununu başlatmışlardır.

1967 ARAP-İSRAİL SAVAŞI Arapların karizmatik lideri Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdulnasır, Sina da konuşlanan Birleşmiş Milletler barış gücü askerlerinin geri çekilmesini istemesi ve 1967 yılı Mayıs ayında Akabe körfezini deniz ulaşımına kapatması ile birlikte tekrar gerginleşen Ortadoğu coğrafyası Suriye-İsrail gerginliğinin fitili ateşlemesi sonucu Arap ülkeleri ve İsrail arasında savaşa dönmüştür. 2. Arap-İsrail Savaşı olarak adlandırılan ve 6 gün süren savaş sonucu İsrail Filistin topraklarının geri kalan %22 lik kısmını da işgal etmiştir. İsrail Filistin in %22 lik kısmı olan Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Gazze nin dışında Suriye nin elinde bulunan Golan Tepeleri ve Mısır ın elinde bulunan Sina yarımadasının tümünü de işgal etmiştir. 22 Kasım 1967 tarihinde BM Güvenlik Konseyinde oy birliği ile İsrail in savaş yoluyla toprak kazanmasının kabul edilmeyeceğini ve bu toprakların boşaltılmasını öngören 242 sayılı karar alınmıştır. Ama İsrail e dönük hiç bir yaptırım uygulanamamıştır.

1967 ARAP-İSRAİL SAVAŞI Kaynak:SETA Savaş sonrası Arap Âlemi Sudan ın başkenti Hartum da toplanmış ve tarihte 3 hayır olarak ünlenen kararları almışlardır; İsrail le barışa hayır, İsrail i tanımaya hayır ve İsrail le görüşmeye hayır.

FİLİSTİN DİRİNİŞİNİ SÜRÜKLEYEN AKTÖRLER: EL-FETİH VE HAMAS Filistin halkının haklı ve kutsal direnişinin tarihi boyutuna bakıldığında, Filistinlilik bilincini uyandıran ve mücadele ruhunu başlatan iki figür vardır. Bunlardan biri, diplomatik anlamda mücadelede bulunan Hacı Emin El Hüseyni ve diğeri ise Filistin topraklarında hem İngilizlere hem de Yahudilere karşı askeri direnişi başlatan ve cihat çağrısı yapan İzzeddin El Kassamdır. İzzeddin El Kasssam 1935 yılında İngilizler tarafından öldürülene kadar askeri direnişin başındaki isim olmuştur. Genelde Filistin Kurtuluş Örgütü özelde ise El-Fetih hareketi uzun yıllar Filistin direnişinin sembolü ve meşru temsilcisi iken, son yıllarda ise HAMAS, El-Fetih in iki devletli çözüm ilkesine geçmesi ile birlikte El-Fetih in yerini almış gözükmektedir. FİLİSTİN KURTULUŞ ÖRGÜTÜ VE EL-FETİH 1964 yılının Ocak ayında Kahire de gerçekleştirilen Arap Birliği zirvesinde, dönemin Arap yönetimleri, Filistin halkının kendi yönetimini elde etmesi amacıylafilistin Kurtuluş Hareketinin (FKÖ) kurulması kararını almıştır. FKÖ, her alanda Filistin direnişine katkı sağlayan pek çok örgütün ve kuruluşun içinde bulunduğu bir şemsiye kuruluştur. FKÖ nün başına ilk önce Nasır yanlısı Ahmet Şukeyri gelmiş ve 1969 yılında ise, 1967 Arap-İsrail savaşı sonrası İsrail e karşı başlattığı gerilla savaşı taktikleri ile İsrail e zor zamanlar yaşatmış ve Filistin halkının mücadele noktasına tekrardan özgüven kazanmasını sağlamış olan El-Fetih lideri Yaser Arafat FKÖ nün başına geçmiştir. FKÖ, 1974 yılında gerçekleştirilen Arap Birliği zirvesinde Filistin halkının tek meşru temsilcisi kabul edilmiş ve o dönemde petrolü siyasi yaptırım aracı kullanması sebebiyle petrol krizine neden olan Arap ülkelerinin de desteği ile 1974 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda gözlemci statüsü kazanmıştır. Arafat Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda bir konuşma gerçekleştirmiştir. FKÖ nün İsrail in tüm çabalarına rağmen BM de gözlemci statüsü kazanması, şimdiye kadar hiç bir diplomasi mücadelesini kaybetmemiş İsrail için ağır diplomatik bir yenilgi olmuştur. El-Fetih hareketi 1990 sonrası daha ılımlı bir pozisyona kaymış ve iki devletli çözüm çerçevesinde uluslararası kamuoyu tarafından tanınan bir Filistin inşa etme amacını gütmüştür. 1990 sonrası gerçekleştirilen barış görüşmelerinin taraflarından biri olmuş ve Arafat sonrası Mahmud Abbas döneminde ise silahlı mücadele daha da geri plana atılmıştır.

FİLİSTİN DİRİNİŞİNİ SÜRÜKLEYEN AKTÖRLER: EL-FETİH VE HAMAS HAMAS (İSLAMİ DİRENİŞ HAREKETİ) 1987 yılında kurulan HAMAS ın ideolojik yapılanması ve örgütlenme üslubu Mısır da kurulan Müslüman Kardeşlere dayanmaktadır. 1935 yılında Müslüman Kardeşlerin kurucusu olan Hasan El Benna, kardeşi Abdurrahman El Benna yı Filistin e göndererek Filistin topraklarında Müslüman kardeşlerin bir şubesini açtırmıştır. Bu tarih itibari ile Müslüman Kardeşler Filistin de hayır odaklı çalışmalarını sürdürmüştür. Diğer Filistin örgütlerden farklı olarak silahlı bir mücadeleye başvurmamış, sosyal ve dini alanlarda halkı bilinçlendirme yoluna gitmişlerdir. Uyguladıkları yoğun dini eğitimlerin yanında açtıkları hastaneler, okullar, anaokulları, yetimhaneler, aşevleri, bakım merkezleri, spor kulüpleri ve yardım kuruluşları ile bir hayır cemiyeti olarak faaliyet göstermişlerdir. Zaten İsrail tarafından da bir hayır kurumu olarak faaliyet yürütebileceği resmi çalışma belgesini almışlardır. 8 Aralık 1987 tarihinde Gazze de bir Yahudi ye ait olan kamyonetin Filistinli işçileri taşıyan bir otomobile çarpması sonucu 4 Filistinlinin ölmesi ve birçok kişinin de yaralanması Filistin halkında infiale neden olmuştur.

FİLİSTİN DİRİNİŞİNİ SÜRÜKLEYEN AKTÖRLER: EL-FETİH VE HAMAS HAMAS (İSLAMİ DİRENİŞ HAREKETİ) Gazze de başlayan protestolar kısa sürede sivil itaatsizliğe dönüşerek Batı Şeria ya yayılmıştır. Kadın-erkek, yaşlı-genç demeden tüm Filistin halkı öfke patlaması yaşamış ve İsrail e karşı ilk toplu başkaldırılarını gerçekleştirmiştir. Yaşanan olaylar sonrası HAMAS, Şeyh Ahmet Yasin önderliğinde kuruluş bildirgesini yayınlayarak kurulmuş olduğunu tüm Filistin halkına ilan etmiştir. HAMAS mensubu Gazze İslam Üniversitesi öğrencileri tarafından başlatılan İntifada, HAMAS ın kontrolü altında yaklaşık 5 sene sürmüş ve ağır silahlarla donatılmış İsrail ordularına karşı taşlı, sopalı, sapanlı Filistinli gençler tarihe geçecek bir mücadele örneği göstermişlerdir. HAMAS, bir yandan İntifada sürecini yönetirken bir yandan da 1992 yılında kurduğu HAMAS ın askeri kanadı İzzeddin El Kassam birlikleri ile de İsrail e karşı fiili eylemlerde bulunmuşlardır. İntifada 1993 yılında yapılan Oslo Anlaşması ile sona ermiştir. HAMAS elde ettiği başarılar Filistin halkının 1980 lerde azalan mücadele azmini tekrar İslami çerçeve içinde filizlendirmiştir. Filistin direnişin sembolü olan FKÖ nün, El-Fetih in yerini almıştır. El- Fetih milliyetçi ve Arap sosyalizmi çerçevesinde bir hareket iken, HAMAS ise Filistin in ilk mücadele yıllarında olduğu gibi İslami ve milliyetçi bir çerçevede bir harekettir. Hamas, El-Fetih in 1988 yılında kabul ettiği iki devletli çözüm ilkesinin çok uzağında İsrail in varlığını tanımamakta ve hatta bugün nihai çözüm olarak sunulan İsrail in işgal ettiği 1967 yılı öncesi topraklardan daha ötede 1948 yılı öncesi Filistin topraklarında Filistin İslam Devleti kurma idealindedir.

BARIŞ SÜREÇLERİ Filistin Kurtuluş Örgütünün 1980 lerde düşen silahlı mücadele azmi, Filistin deki, bölgedeki ve uluslararası kamuoyundaki etkinliğinin azalması ve Körfez Savaşında Saddam ın yanında yer alması, FKÖ nü köşeye sıkıştırmış ve darboğaza sokmuştur. 1988 yılı itibari ile de iki devletli çözüm ilkesi çerçevesinde bağımsız Filistin devletini inşa etme idealinde olan FKÖ için barış görüşmeleri kaçınılmaz olmuştur. Aynı şekilde İntifadadan ve İzzeddin El Kassam birliklerinin fiili saldırılarından bunalan İsrail için de barış görüşmeleri uygun hale gelmiştir. Oluşan bu olumlu zeminde her iki aktör de 9-10 Eylül 1993 te karşılıklı birbirlerini tanıyıcı mektupları ile Oslo Barış sürecini başlatmışlardır. 1993 yılında başlayan Oslo görüşmeleri ile her iki tarafta birbirini tanımış oldu. İsrail, Filistinlilerin İsrail Devletinin güvenli sınırlar içinde yaşamasını kabul etmesi karşılığında işgal ettiği bazı topraklardan çekilip orayı Filistinlilerin özerkliğine bırakacağını taahhüt etti. Oslo görüşmelerinin sonucu olarak 1994 yılında yapılan Kahire Anlaşması ile İsrail kuvvetleri Gazze Şeridi ve Eriha dan çekilecek ve orayı Filistinlilerin özerkliğine bırakacaktır. 5 yıllık geçiş süreci sonunda kurulan Filistin Ulusal Otoritesi Filistin i yönetecek ve 5 yılsonunda nihai anlaşma sağlanacaktı. 2. Oslo görüşmesi ile de İsrail Batı Şeria nın bazı bölümlerinden de çekileceğini bildirmiş ve Filistin-İsrail sorununun ana meseleleri olan Kudüs, Filistinli mülteciler ve İsrailli yerleşimciler sorunları görüşülmek üzere 1996 yılına bırakılmış oldu.

BARIŞ SÜREÇLERİ Süreç sonuna bakıldığı takdirde anlaşmanın kazananının İsrail olduğunu rahatlıkla görebiliriz. İsrail, güvenlik temelinde baktığı anlaşmada istediği güvenlik teminatını almış ve bunun karşılığında Filistin e 1967 yılında işgal ettiği toprakların %18 inde yani toplam Filistin in yaklaşık %5 inde İsrail egemenliğinde sınırlı bir özerklik verilmiştir. Süreç sonunda da Filistinliler için hayati öneme sahip Kudüs ün statüsü, Filistinli mülteciler ve İsrailli yerleşimciler ana sorunları ise görüşülmemiştir. Barış sürecinin 2. kısmı olan Camp David görüşmelerinde ise dönemin ABD başkanı Clinton tarafından bir araya getirilen taraflar, bu sefer Kudüs ün statüsü, Filistinli mülteciler, İsrailli yerleşimciler gibi temel sorunları ele alacakları bir görüşme gerçekleştirdiler. Görüşmede ABD başkanı tarafından sunulan barış planında Filistinli mültecilere kısmi geri dönüş sağlanacağı, Yahudi yerleşimcilerin sadece %20 lık kısmının yerlerini boşaltacağı ve Kudüs noktasında ise Filistinlilere Eski Kudüs ün içinde bulunmadığı Doğu Kudüs ün banliyölerinin verileceği yer almıştır. Bu barış planı İsrail için kabul edilebilir ama Filistinliler için kesinlikle kabul edilemez bir anlaşmaydı.

BARIŞ SÜREÇLERİ Barış sürecinin 3. ayağı ve son ayağı olan Yol Haritası ise Rusya, ABD, AB ve BM den oluşan Ortadoğu dörtlüsü tarafından hazırlanmıştır. Kalıcı barışı sağlamak için 30 Nisan 2003 tarihinde Filistin ve İsrail tarafına sunulan Yol Haritasını, Filistin devlet başkanı MahmudAbbbas koşulsuz olarak kabul ederken, İsrail ise 14 çekincesini belirtmekle birlikte planı kabul etmiştir. Yol haritası 3 aşamalı olarak işleyecekti. 1. 1. aşama 1 ay sürecek ve Haziran 2003 e kadar şiddete son verilecek, Filistin de hayat normalleştirilecek ve Filistin kurumları yeniden inşa edilecektir. 2. 2. Aşama, 2004 yılına kadar Filistin devletinin kurulmasını ve Arap devletleri ile İsrail ilişkisinin normalleşmesini içeriyordu. 3. Son aşamada ise Kudüs ün statüsü, Filistinli mülteciler ve İsrailli yerleşimciler gibi temel sorunlar üzerine anlaşılarak nihai statü anlaşması imzalanacak ve kalıcı barış sağlanacaktır. Yalnız, Yol Haritası Planının 1. aşaması bile uygulanamamıştır. İsrail, HAMAS ve İslami Cihad gibi örgütlere karşı saldırısına devam etmiş ve bazı üst düzey yöneticilerine suikast düzenlemiştir. İsrail saldırısına karşı HAMAS tarafından yapılan saldırılar sonrası İsrail, Filistin in efsanevi lideri Yaser Arafat ın karargâhını kuşatmaya kadar gidecek olan büyük bir operasyon başlatmıştır. Böylece Ortadoğu dörtlüsü tarafından hazırlanan Yol Haritası Planı doğmadan ölüme mahkûm olmuştur.

2005 2006 SEÇİMLERİ VE GAZZE ABLUKASI HAMAS, Oslo barış sürecinden dolayı boykot ettiği 1996 seçimleri ile başlayan seçimleri boykot etme politikasını 2004 yılında terk etmiştir.2005 yılında yapılacak olan yerel seçimlere ve 2006 yılında yapılacak olan genel seçimlere katılımda bulunacaklarını bildirmiştir. Bu politika değişikliği batılı ülkeler tarafından HAMAS ın siyasallaşma sürecini hızlandıracağı gerekçesi ile olumlu karşılanmıştır. 2005 yılında yapılan yerel seçimlerde kendisinden beklenen başarının çok üzerinde bir başarı elde ederek sadece kalesi olan Gazze de değil El-Fetih in güçlü olduğu Ramallah ta, Batı Şeria nın bazı ilçelerinde ve Nablus ta da seçimleri kazanmışlardır. Avrupa Birliği Seçim Gözlemci Misyonu tarafından adil ve özgür bir seçim olarak belirtilen 2006 yılında yapılan parlamento seçimlerinde de başarısını devam ettirerek 132 sandalyeye sahip Filistin Parlamentosunda 74 sandalye kazanmıştır. Genel seçimlerde ortaya çıkan HAMAS ın ezici başarısı sonucu, batılı devletlerin Filistin de oynadığı demokrasicilik oyunu son bulmuş ve HAMAS ı tanımayacaklarını bildirmişlerdir. Söz konusu HAMAS olunca demokrasi riyakârlığı yapmaktan çekinmeyen batılı devletler, HAMAS ı iktidara getiren Filistin halkını cezalandırmak amacıyla Filistine yapılan bütün yardımları kesmişler ve yaptırım uygulamışlardır.

2005 2006 SEÇİMLERİ VE GAZZE ABLUKASI HAMAS, tek başına hükümet kurma gücüne sahipken El-Fetih e mutabakat hükümeti, birlik hükümeti kurma teklifinde bulunmuş ama El-Fetih batılı ülkelerin tepkisini çekmemek için bu teklifi reddetmiştir. Böylece HAMAS ın siyasi lideri İsmail Haniye Başbakanlığında tek başına hükümet kurulmuştur. 2007 yılında Mahmud Abbas ın erken seçim yapılması yönünde çağrısına karşılık HAMAS ın tekrar birlik hükümeti kuralım çağrısı kabul edilmiş ve Mart 2007 de El-Fetih ve diğer grupların da içinde bulunduğu ulusal uzlaşı hükümeti kurulmuştur. Filistin hükümetine gelen mali yardımların kesilmesi ile daha da şiddetlenen ekonomik sorunlar ve El-Fetih- HAMAS arasındaki siyasi mücadele iki grup arasındaki gerginliği daha da arttırmış ve El-Fetih ulusal birlik hükümetinin tüm kabine toplantılarını boykot edeceğini açıklamıştır. Artan gerginlikler sonrası HAMAS militanları Gazze de bulunan El-Fetih militanlarını tasfiye etmiş ve sonrasında ise devlet başkanı Mahmud Abbas, İsmail Haniye yi görevden aldığını ve hükümeti feshettiğini açıklamıştır. 2008 yılında Mısır ın arabuluculuğu ile HAMAS ve İsrail arasında 6 aylık bir ateşkes yapılmıştır. 6 aylık ateşkes sürecinde İsrail in Gazze ye uyguladığı ambargo son bulmamış, Gazze hem ekonomik anlamda hem sosyal anlamda hem de sağlık anlamında büyük sorunlar yaşamıştır.

2005 2006 SEÇİMLERİ VE GAZZE ABLUKASI İsrail, ambargosunu o kadar acımasız düzeye taşımıştı ki Gazze ye giden insani yardımların bile bölgeye giriş çıkışını yasaklamıştır. HAMAS, ambargo noktasında en ufak bir gevşemenin olmaması hasebiyle 6 aylık ateşkes sürecini uzatmayacağı açıklamıştır. HAMAS ın bu kararı sonrası Gazze ye ağır hava saldırıları yapılmış ve akabinde 22 gün sürecek olan geniş kapsamlı Dökme Kurşun Operasyonu adıyla kara harekâtı yapılmıştır. 22 gün süren operasyon sonunda geriye enkaz halinde bir Gazze kalmıştır. İsrail operasyon sırasında imha edici gücü yüksek ağırlaştırılmış metal patlayıcılar ve fosfor bombaları kullanarak Gazze de ağır bir katliam gerçekleştirmiştir. 412 si çocuk 1500 ün üstünde Gazzeli operasyon sırasında ölmüş ve 5000 in üzerinde Gazzeli yaralanmıştır. Gazze nin tek üniversitesi olan Gazze İslam Üniversitesi, BM e ait okullar, hastaneler ve pek çok sivil yerleşim yerleri vurulmuştur. Tarım alanlarının %60 ı kullanılmaz hale gelmiştir. Sadece kullandıkları demokratik tercihleri beğenilmedi diye hem İsrail tarafından bir açık hava hapishanesine çevrilen hemde geniş kapsamlı askeri operasyonlara maruz kalan Gazze, Hamas ın seçildiği 2006 yılından beri tarihinin en ağır 6 senesini yaşamıştır.

SONUÇ Kudüs ve çevresi Filistin, 3 vahiye dayalı dinin de verdiği kutsallıktan dolayı tarihin en çetin mücadele sahası olmuştur. Siyonizm ve TeoderHerzl önderliğinde teşkilat hüviyetine bürünmüştür. Siyonizmin, Filistin topraklarında Yahudi devleti kurma ideali ile birlikteyahudiler, çeşitli yollardan Filistin e göçe başlamışlar ve böylece Filistin sorununun temelini atmışlardır. Osmanlı döneminde Filistin e dair sinsi planlarını gerçekleştirecek zemini bulamayan Siyonistler, İngilizlerin Filistin de manda yönetimi kurması ile İsrail devleti ideali için istedikleri zemine kavuşmuşlardır. Manda yönetiminin olduğu dönemde İngiltere nin hamiliğinde devlet yapılanmalarını tamamlayan Yahudiler, Birleşmiş Milletler in Taksim Planı sonrası 1948 yılında İsrail devletini kurarak büyük ideallerini gerçekleştirmişlerdir. 1948 öncesi Yahudiler, Filistin de yaklaşık %5 lik toprağa ve %30 luk nüfusa sahipken, 1948 yılında toprak oranı ilk önce %56 a sonra ise %78 e çıkmıştır. 1967 yılında işgal edilen toprakla bu oran %100 e çıkmıştır. Bugün Filistin tarafının istediği çözüm gerçekleşse dahi Filistinliler sadece 1967 öncesi topraklara yani %22 lik toprağa hakim olacaklardır. 1948 yılında işgal edilen bir diğer %22 lik kesim ise görüşmelerde mevzu bahis bile değildir.

SONUÇ Filistin-İsrail sorununun Ortadoğu daki Müslüman ülkeler cephesinde ise kelimenin tam anlamı ile hezimetler ve hayal kırıklıkları vardır. Ortadoğu coğrafyasındaki devletlerin sahip oldukları İslami bilince paralel olarak meseleye yaklaşımları da farklılık göstermiştir. Ortadoğu da Baas rejimlerinin iktidara gelmeleri ile birlikte o ülkeler için Filistin bir sorun olmaktan çıkmış artık prestij nemalanacak bir mesele haline gelmiştir. İsrail namına kaygı duyulan ise Filistinli Müslümanlara yapılan zulümler değil, İsrail e karşı kaybettikleri toprak parçaları olmuştur. Son yıllarda yaşanan ve hala devam etmekte olan Arap Baharı süreci, Filistin sorununu geri plana atmış olsa da bu süreçten çıkan Ortadoğu halklarının hükümetlerinin Filistin sorununda ortaya koydukları tepkiler umut verici olmuştur.

SONUÇ Son 10 yılda Filistin halkını umutlandıran ise bölgenin yükselen gücü olan Türkiye nin soruna dair geliştirdiği politikanın olumlu manada değişmesidir. Türkiye nin fayda-zarar anlayışı üzerine inşa ettiği dış politika yaklaşımı terkedilmiş, özelde Filistin e dair genelde ise Müslüman ve mazlum coğrafyalara dair geliştirdiği politikalarda insanı merkeze alan, hakpereset bir anlayış hâkim kılınmıştır. Bu radikal değişimin en görünür örneği ise Türkiye nin Filistin meselesine yaklaşımıdır. Önceleri arabuluculuk olarak sürdürülen Türkiye nin Filistin meselesindeki aktif rolü, daha sonraları ise İsrail in takındığı menfi pozisyon dolayısıyla İsrail i karşısına alarak Filistin halkının uluslararası arenadaki sesi olarak devam etmiştir. Bu süreçte Türkiye nin Filistin e desteği giderek artmıştır. İsrail in Türkiye ye verdiği Gazze ye saldırmayacağı yönündeki taahhüdüne rağmen bir kaç gün sonra saldırıyı gerçekleştirmesi ile başlayan Türkiye İsrail gerginliği, Davos olayı ile ivmelenmiş ve Gazze ye insani yardım götüren filodaki Mavi Marmara gemisine uluslararası sularda saldırılıp 9 Türkiye vatandaşın şehit edilmesi ile zirveye çıkmıştır. Türkiye bulunduğu her uluslararası platformda her fırsat bulduğunda Filistin de yaşanan haksızlık ve katliamları duyurmaya gayret etmiştir. Filistin halkının uluslararası kamuoyundaki sesi olmuştur. Son olarak geçtiğimiz günlerde Filistin in Birleşmiş Milletlerdeki statüsü, gözlemci statüsünden gözlemci devlet statüsüne çıkartılmasında Türkiye nin yoğun gayretlerinin payı büyük olmuştur. Filistin in en son diplomatik başarısının, 38 yıl önce, 1974 yılında BM de gözlemci statüsüne alınışı olduğunu düşünürsek geçen günlerde elde edilen bu başarının ne kadar mühim bir başarı olduğu daha rahat anlaşılabilir.

Görüş ve Önerileriniz için: akofis@akparti.org.tr (0312)204 50 00/2115 Halkla İlişkiler Başkanlığı