Zariç, Mahfuz, Abdülhak Şinasi Hisar da Medeniyet ve İnsan Üzerine Notlar, Hece S. 201, s.162-168



Benzer belgeler
Abdülhak Şinasi Hisar da Mazi ve Ati Üzerine Notlar

11.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

A: Algılama gücü ve mantık yürütme kabiliyeti yüksek kişiliği temsil eder.

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 11. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

DEĞERLER VE DEĞER YİTİMLERİ AÇISINDAN ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR IN ESERLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

FECRİ-ATİ EDEBİYATI SANATÇILARI

Metin Edebi Metin nedir?

ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR IN ESERLERİNDE HAYALLERDEN HAKİKATE İNSAN. Dr. Mahfuz ZARİÇ. Anabilim Dalı

İnci Hoca YEDİ MEŞALECİLER

İstanbul Boğaz Turları

Romancı Kimliğiyle Suat Derviş

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - III

Zariç, Mahfuz, Abdülhak Şinasi Hisar'ın Şairliği ve Şiirleri, Hece, S. 209, s

Ana başa taç imiş. Her derde ilâç imiş. Bir evlât pîr olsa da. Anaya muhtaç imiş. seyin Nail Kubalı

"ben sana mecburum, sen yoksun."

EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI MUSTAFAKEMALPAŞA MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ I. DÖNEM 11

Senenin Son Yenilikleri

LYS 3 DENEME-5 KONU ANALİZİ SORU NO LYS 3 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI TESTİ KAZANIM NO KAZANIMLAR. 26/05/2014 tarihli LYS-3 deneme sınavı konu analizleri

MEHMET RAUF - Genç Gelişim Kişisel Gelişim ( )

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.

17 Eylül 2016 Devlet Sanatçısı Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca Özel Konseri. Hazırlayan ve Yöneten Halil İbrahim Yüksel. Sunum Metni Bilge Sumer

TEMEİ, ESER II II II

SAN Kİ ÖNCELEYİN GÜL AŞIK OLMUŞTU. kadının yeniden yaratılmasına sebebiyet vermiştir, onlara olan eşsiz aşkıyla. Bir yandan bu

NOKTALAMA İŞARETLERİ MUSTAFA NAZIM ÖZGEN

Dünya üzümden sadece şarap yaparken, biz ise üzümden sadece şarap değil, başka neler yapacağımızı göstermeye devam edeceğiz.

İSMEK İN USTALARI SANATA ADANMIŞ BİR ÖMÜR ETEM ÇALIŞKAN ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm ÖABT Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Konu Anlatımlı Soru Bankası ESKİ TÜRK DİLİ VE LEHÇELERİ...

Kuzguncuk. Madam Agavni Muratyan Yalısı, 1993 Madam Agavni Muratyan Yalısı, Madam Agavni Muratyan Yalısı, Çiğdem PAKER, Mimarlık Fakültesi

EN ESKİ İNANÇLARDAN BİRİ OLAN ZERDÜŞTLÜK VE ZERDÜŞT HAKKINDA 9 BİLGİ

Arapgirli Haşim Koç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Geçmiş Zaman Peşinde Bir İstanbul Âşığı: Abdülhak Şinasi Hisar ( )

Mehmet Aydın 5. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı.

Karşındakini Var Etmenin En Zor Yolu: DİNLEMEK - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Zar Falı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

AŞKIN ACABA HÂLİ. belki de tek şeydir insan ilişkileri. İki ayrı beynin, ruhun, fikrin arasındaki bu bağ, keskin

Ruhumdaki. Müzigin Ezgileri. Stj. Av. İrem TÜFEKCİ. 2013/2 Hukuk Gündemi 101

DR. MUHAMMED HÜKÜM ÜN ŞAİR - SOSYOLOG: KEMAL TAHİR ADLI ESERİ ÜZERİNE

SÂMİHA AYVERDİ KİMDİR? Hazırlayan: E. Seval YARDIM

İnci Hoca TANZİMAT EDEBİYATI I. DÖNEM

Yusuf Ziya Ortaç ve Tiyatro Eserleri

LYS. Lisans Yerleştirme Sınavı. Öğretmenin defteri

Bahadın, 2 Ağustos 2014 Sevgili Yoldaşlar, Canlar, Yol Arkadaşlarım, Devrimciler Diyarı Bahadın da buluşan güzel insanlar,

TANZİMAT DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER. Ufuk KÜSDÜL Arhavi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

''Hepimiz Atatürk'üz''

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

CUMHURIYET DÖNEMINDE COŞKU VE HEYECANI DILE GETIREN METINLER (ŞIIR) Cumhuriyet Edebiyatında Şiir ve Soru Çözümü

İletişim çağı adını verdiğimiz bir çağda televizyon ve radyonun yoğun olarak ürettiği popü-

Berk Yaman. Demodur. Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır

SEVGİ. Doğduğumuz gün içgüdüsel olarak annemize babamıza sarılır onların yanında olmak

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz

FETHİYE MEHMET ERDOĞAN ANADOLU LİSESİ

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri

Edebî Türlerinin Tespiti ve Anı İzlenimi Sorunu Bakımından Abdülhak Şinasi Hisar ın Eserleri

MKÜ de İftar Coşkusu. Akademik ve İdari Personel İçin Düzenlenen İft ara Büyük Kat ılım Oldu

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım

11. HAFTA 2.ARAŞTIRMA İNCELEME YAZILARI

Ali Rıza Malkoç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Çiğdem Başar. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

BEP Plan Hazırla T.C Ceyhan Kaymakamlığı ALTI OCAK MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ Müdürlüğü Edebiyat Dersi Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı

DÜNYA İNSANLIK AİLESİNİN YÜZAKI YAZARLARINDAN!... Ekmel Ali OKUR; Hemşerimiz, Adanalı, Adam gibi adam! İnşaat Mühendisi,

0-3 Yaş Grubu Çocuklarda Ahlâkî. Gelişmenin Temel Taşları

Aruzla şiire başlayan sanatçılar, Ziya Gökalp in etkisiyle sonradan hece ölçüsüyle yazmaya başlamışlardır.

ili-?., r f ı Apa Ofset Basımevi, Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu yayını

3. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (17 Aralık Ocak 2013) Sayın Velimiz, 17 Aralık Ocak 2013 tarihleri arasındaki temamıza ait bilgiler bu

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Mevlânâ dan Bilgelik Katreleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

FIRÇADAKİ ÇİÇEKLER İSMEK TEZHİP ÖĞRETMENLERİ KARMA SERGİSİ

parkresidencescadde.com

Modern Türk edebiyatının öncü şahsiyetlerinden birisi olan ve Tanzimat la

İÇİNDEKİLER. Sayfa. ÖNSÖZ... v GİRİŞ... 1

Yüreğimize Dokunan Şarkılar

GAZETECİ YAZAR BÜLENT AKKURT BODRUM DA DEFNEDİLDİ

Vakıfların toplumsal yaşamımızdaki hizmetlerini şöyle sıralayabiliriz. 1. Dini hizmetler. 2. Sağlık hizmetleri. 3. Eğitim ve öğretim hizmetleri

Değerli Velilerimiz, Çalışmalar sırasında; öğrencilerimizde hedeflediğimiz IB öğrenen profil özellikleri bülten içinde ayrıca verilmiştir.

Bireyin İç Dünyasını Esas Alan Eserler

Sami Paþazade Sezai Kedi Öykülerinin En Güzelini Yazdý

ALTININ DEĞERİNİ SARRAF, KELAMIN DEĞERİNİ ERBAP ANLAR!.. - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Yaşam alanları ihtiyaca ve koşullara göre değişiklik. gösterir. BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN

GÖKYÜZÜ EĞİTİM KURUMLARI

RÖNESANS DÖNEMİ BAHÇE

MALATYA KÖŞKE ÇIKIYOR! Ayrıcalıklı ve muhteşem bir hayat...

DEĞERLER VE DEĞER YİTİMLERİ AÇISINDAN ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR IN ESERLERİ WITH REGARD TO VALUES AND LOSS OF VALUES WORKS OF ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR

KENDİMİZİ İFADE ETME YOLLARIMIZ

Doğuştan Gelen Haklarımız Sadece insan olduğumuz için doğuştan kazandığımız ve tüm dünyada kabul gören yani evrensel olan haklarımız vardır.

İBRAHİM ŞİNASİ

* * * Mevsim tatilini fırsat bilip, Cemre ile birlikte hem Yunan adaları turu yaptık, hem de Bodrum'd an Kekova 'ya kadar denizden dolaştık.

LEVENT KUM VE KURSİYERLERİ ÇİNİ SERGİSİ

10-11 YAŞ GRUBUNUN ANNE BABASI OLMAK

ÇOKLU ZEKA ÖZELLİKLERİ

Tanzimat Edebiyatı. (Şiir-Roman) YAZARLAR Dr. Özcan BAYRAK Dr. Muhammed Hüküm Dr. Taner NAMLI Dr. Celal ASLAN

..OKULU ÖZEL EĞİTİM SINIF I. EĞİTİM-ÖĞRETİM YLILI HAFİF DÜZEYDE ZİHİNSEL ENGELLİLER; SINIFLAR TÜRKÇE DERSİ ÇERÇEVE PLANI

Program. AÇILIŞ 15 EKİM :00-12:00 İstanbul Üniversitesi Cemil Bilsel Konferans Salonu

Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti

Ana fikir: Oyun ile duygularımızı ve düşüncelerimizi farklı şekilde ifade edebiliriz.

Transkript:

ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR DA MEDENİYET VE İNSAN ÜZERİNE NOTLAR DETECTIONS ON STUDY OF ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR ABOUT CIVILISATION AND HUMAN Dr. Mahfuz ZARİÇ Üniversitesi Sosyal Bilimleri Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Hisar, medeniyet, insan ve hakikat konularını da Bergsoncu felsefe doğrultusunda ele alır. Hisar a ve anlatıcılarına göre medeniyet sürekli ve hareketli bir tekâmül süreci, hayat ile birlikte güzelliği ve sanatı da koruyan bir nizamdır; kıymetli bir çiçek açma hadisesine benzemektedir; birçok terakkî ve tereddilerin, tekâmül ve tereddütlerin, tecrübe ve tesadüflerin bahtiyar bir imtizacıdır; şehirlere has bir nimet ve fazilettir. Zaman gibi insan da anlaşılması neredeyse olanaksız bir varlıktır. İlim ve hakikat anlayışlarımız da görecelidir ve hakikat diye, sadece istediklerimizi görmekte mahirizdir. Gönülleri, yüzyıllar içinde vücuda gelmiş bütün bir eski medeniyetin Batılılaşma sürecinde yok olmasına razı olmayan Hisar ve anlatıcıları, dönemin birer tanığı olarak medeniyet buhranına bir yandan kişilik bölünmeleri ve kuşak çatışmaları cephesinden yaklaşırlar; bir yandan da medeniyetlerin uyuşmasını arzularcasına eskinin, kaçınılmaz olan yeniliğin içinde yaşamaya devam ettiğini; geçmiş olarak adlandırıp itibarî olarak ayırdığımız zamanın hâl ile devamlı eklemlenerek geleceğe doğru aktığı tezini savunurlar. Roman anlatıcıları, şekilci eski taraftarlığını alaturkalık, şekilci yenilik taraftarlığını da alafrangalık olarak görmüşlerdir. Hisar ın eserlerinde hem çatışma hâlindeki eski ve yeni medeniyetler hem de Galatasaray Mektebi örneğindeki gibi inkişaf hâlinde olduğu belirtilen ve uyum içinde olmaya çalışan Doğu-Batı medeniyetleri söz konusu edilir. Hisar a göre medeniyetler de insanlar gibi doğar ve ölürler. Aynı zamanda medeniyet demek olan geçmiş zaman, hem gelecekle barışmak ister hem de yeninin ve hâlin içinde yaşamaya devam eder. Merkezî roman kişileri, sosyal çevreler, mekân unsurları, giysiler gibi pek çok unsur medeniyetler bağlamında birer sembol ve gösterge olarak yer almaktadırlar. Göstergebilim açısından bakıldığında kabuk değiştirmek isteyen medeniyet, eski hayatlar, yeni hayatlar ve Fahim Bey in türlü türlü giysileri gibi unsurlar birer gösteren, medeniyet buhranı ise gösterilen olurlar. Medeniyet dairesi değişimi, beraberinde bazen de inanç buhranını 162

getirir. İnançlarla birlikte kimi değerler de hayattan uzaklaşmaya başlar. Yalnızlaşma ve yabancılaşma arttıkça bir yandan da inanca duyulan ihtiyaç artar. Kuşak çatışmaları da tabiî karşılamalıdır. Çünkü medeniyet değişimleri, insan doğası gereğidir. Kuşaklar, konuştukları lisanlar ve sözlere yükledikleri anlamlar itibariyle, zamanla birbirlerinden uzaklaşırlar. Zevkler ve anlayışlar farklılaştıkça eski-yeni ayrımı belirginleşir. Her kuşak, kendi devrini en olgun devir olarak görmeye meyillidirler. Hakikatte ise zannettiklerinin aksine kuşakların bakışları, kavrayış ve duyguları kendi devirleri ile sınırlıdır. Zamanla kuşaklar arasında sanat ve zihniyet bakımından da farklılıklar belirir. Söz sanatlarının bir tek eski şiirlerle anıldığı bir dönemde, hayata sadece kendi cephelerinden bakan kuşaklar, sözleriyle birbirlerine saldırır. Eskiler yenilikleri ve yenilik taraftarlarını taklitçi, bozguncu, manasız, muğlak ve dekadan gibi sözlerle itham ederler. Medeniyet konusunu Hisar ın eserlerinde yansımalarından bir kısmı da kişilik bölünmesi ve düalist kişilikler şeklindedir. Fahim Bey hem optimist hem pesimist, hem ciddi hem komik, hem akılcı hem hayalperest bir kişiliktir. Abdülhak Şinasi, mektuplarında kendisinden de hem optimist hem de pesimist birisi olarak söz eder. Arkadaşı Ahmet Haşim in de iki farklı çevre ve karakter sahibi bir kişilik olduğunu yazar. Merkezî roman kişilerinden Hacı Vamık Bey de hem dindar görünümlü birisi hem de bir zevkperesttir. Hakkındaki rüşvet iddiaları ve sürgünlere karşın her defasında tekrar önemli görevlere atanmış; hem deli görünümlü hem de çok temkinli; hem müteassıp hem de gösteriş meraklısı; hem dine hem de hurafelere inanan birisidir. Namazla kumar oyunlarını bile bir arada yürütebilmektedir. Söz dağarcığı da hem eski olarak nitelenen sözlerle hem de yeni, argo veya mahallî olarak nitelenen sözlerle doludur. Zamanın ve medeniyetlerin Hisar ın eserlerindeki karşılıklarından birisi de eski ve yeni hayatlardır. Bazen özlem bazen övgü bazen de acıma hissi ile anlatılan eski hayat ve geçmiş zamanlar, giyime önem verildiği, kadın erkek ilişkilerinin ve kadınların sosyal hayatının daha mukayyet olduğu, gazete haberlerine iman derecesinde inanıldığı, iptidaî huyların hayat sürdüğü, tahammülün âdet olduğu, her şeye müdahale edildiği; âşıkların Mecnun, sevgililerin Leyla addedildiği; beğenilerin alkış yerine sükûtla ifade edildiği; yöneticilerin çoğunun edebiyatçı, kâtip ve şair olduğu; insanların daha az muhakemeci, daha az inatçı ve hayata karşı daha ziyade uysal olduğu; yemek yeme işinin bile bir sanat gibi icra edildiği; her evin âdeta bir tür yarı saray, yarı tekke olduğu; insanların yarı dua, yarı şiir hâlinde yaşadıkları; ucuzluklara rağmen para sıkıntısının çekildiği; kadınların, eşlerini hiç görmeden evlendiği; insanların tabiatla iç içe ve hicran içinde olduğu, musikinin hayatın pek 163

çok alanında yer aldığı, eflatunî âşıkların göz temasıyla yetindiği, kısa mesafeli seyahatlerin bile deniz aşırı seyahat sayıldığı, bir tek gözlerin görebildiği mesafelerin ölçüldüğü, sadece mevsim olaylarının ilgi çektiği, servet ve şöhret kelimelerinin büyük manalarının olmadığı; herkesin içinde doğduğu mahalleye, eve hatta odaya sadık ve âşık olduğu; insanların doğdukları yerde ölüp orada gömüldüğü; kitapların hürmet gördüğü, masallara bile değer verildiği; birçok yaşantının seremoniye dönüştürüldüğü, insanların manasız cümleler söylemekle bile eğlendiği, ihtiyar hanımların aldıkları terbiye ve yaşadıkları ile kendilerini saydırmayı bildiği, insanların başkalarının acılarını bilmekten teselli duyabildiği, her şeyi olduğundan daha iyi ve üstün görmenin bir vazife sayıldığı, ciddiyet ve hüsnüniyet sahibi eski zaman adamlarının birer latifeye benzediği, biraz safdil ve biraz gülünç oldukları; köle ve cariye ticaretinin evlâtlık, ahretlik, besleme, halayık, kalfa gibi adlar altında sürdürüldüğü zamanlardır. Osmanlı nın son döneminde, yalı ve köşk gibi mekânlarda eski musikinin yanı sıra Batı müziğine de yer verilmişse de gerek eski zihniyetin gerekse İstibdat rejiminin, güzel sanatların resim ve heykel gibi dallarının gelişememesinde etkileri olmuştur. Geçmiş zamanların sanat anlayışına ve sanatçılarına övgüler yağdıran Hisar a göre geçmiş zaman sanatçıları, teşkilatsızlığın ve rekabetin kurbanı olmuşlardır. Geçmiş zamanın şiirleri âdeta mucizelidir. Geçmiş zaman şairleri mısralarıyla baş döndürür, göz kamaştırırlar; çok yönlüdürler; hazırcevap ve nüktedandırlar. İstibdat rejimimin de etkisiyle bir kısım edipler delilikle velilik arasında bir görüntü sergilemişlerdir. Bir kısım edipler sürgünler ve sansürlerle yönetimin hışmına uğrarken bir kısım kalem sahipleri de yönetimden şahsî menfaatler elde etmeyi bilmişlerdir. Niceleri ise vefasızlıklar, kadirbilmezlikler ve yoksulluk ve yoksunluklar içinde ömür tüketmişlerdir. Hisar, İstibdat konusuna da casusları, silâhşorları, bürokratları, kabadayıları, baskıcı uygulamaları ve saldığı korkuları ile hemen her eserinde yer vermiştir. Gelecek zamanlarla birlikte eskimeye mahkûm olan yeni hayat ise daima canlı ve cerbezeli bir çalgı; söz, haber ve şarkı kaynağı; gürültülü musluklar, yalan büfeleri ve propaganda hazneleri hükmündeki esrarlı aletler olan radyoların hüküm sürdüğü bir hayattır. Yeni hayat, vasıtaların mesafeleri kısalttığı; kulüplerin eski tarikatların, sinemaların ve statların ise mabetlerin yerini tuttuğu; oteller ve palaslar sayesinde anonim insan olmanın zevkine varıldığı; yalı kayıkçılarının yerini jokeylerin aldığı; tatil ve seyran günlerine alafranga hafta sonlarının da eklendiği; çıplak vücutların plajlarda sergilendiği; davetlerde yemeklerin ayakta yendiği; hayatımızdan hazırlanış ritüellerinin çıktığı; apartman hayatının 164

bir eski zaman evinin manevî tesirini yapamadığı; süratin, eski his ve kavrayışlar üzerinde hayal kırıklıklarına ve dikkatsizliklere sebep olduğu; pek çok şeyin ehemmiyetten düştüğü; sinemanın insanları tadılması kolay zevklere dadandırdığı, gazetelerin hele magazinlerin okuyucuları son derece hafif bir edebiyata ve yüzeysel bir meraka alıştırdığı bir hayattır. Yeni hayat, bir tür spor ve sinema sofuluğunun kurulduğu; sanat ve edebiyat sofuluğunun ise kuruduğu; edebiyatın kutsî mertebesinden bir eğlence derecesine indirildiği; asıl klasik kültür kitaplarının yerine hep içlerindeki fikir ve hislerin vakalara karışarak yaşandığı romanların okunduğu; tarihin romanlaştığı; bir fabrikadan yeni ve seri hâlinde çıkmış cahil, ham, hafızasız ve malumatsız eşyaların revaç gördüğü zamanlardır. Hisar ın eserlerinde Osmanlı dan Cumhuriyet e geçiş dönemi ve bu geçişte insan ve medeniyet bağlamında yaşananlar, roman kişilerinin yaşantıları, giysileri, eşyaları ile köşk, yalı, apartman dairesi gibi mekân unsurları aracılığıyla gösterilmiştir. Din olgusuna estetik bir değer, toplumsal bir ruh hâli ve iklim olarak yaklaşan Hisar, mimarîsi, sosyal ve kültürel yaşantısı, musikisi ve diğer güzellikleri ile İstanbul u ve Boğaziçi ni yaşatılması gereken müstakil bir medeniyet değerinde görmüştür. Hisar a göre İstanbul, bin bir hususiyeti olan bir şehirdir. İklimi manevî olan İstanbul un çarşı pazarları imparatorluğun birer göstergesi gibidir. İstanbul ve Boğaziçi, barındırdığı milletler, dinler ve kültürler ile hem bir mozaiktir hem de millî ve mahallidir. Her mevsim hususî manzaralara sahip füsunlu bir şehir olan İstanbul u ancak kemâle ermiş olanlar anlayabilirler. İstanbul da bir aydın kesim ve yemek, sofra kültürü teşekkül etmiştir. Boğaziçi nin de yer yer İstanbul dan bile ayrı, hususî âdetleri, zevkleri, şiveleri, sesleri, gezintileri, eğlenceleri ve doğası vardır. Hisar, eserlerinde dikkat çektiği Çamlıca ve Sarayburnu gibi semtlerde de millîlik vasfına vurgu yapar. Beyoğlu semti kahvehaneleri, lokantaları, çayhaneleri, gazinoları ve tiyatroları ile daha çok Garplı hayatın yaşandığı bir yer; Küçüksu, Göksu, Kalender ve Çubuklu, Boğaziçi nin belli başlı ince saz ve mesire yerleri; Hasköy ise bilhassa Yahudilerin oturduğu bir mahalle olarak öne çıkar. Boğaziçi, yalnız kendisine benzeyen iki sahile sahiptir. Bir telakki ve itikat denizi; terkibine su, mehtap, bülbül sesi ve saz karışan; dünyevî olduğu kadar uhrevî ve şifahî kültüre dayanan; ruh ve maddenin birleşik bir âlemi, uzun yıllar ve tesadüfler neticesinde teşekkül etmiş nazik bir şiir medeniyetidir. Onun musikisi de millî, kıymetli ve havaidir. İstanbul ve Boğaziçi medeniyetinin unsurlarından birisi de kimi rollerini gelecekte burjuvaya terk edecek olan gayrimüslimlerdir. Hisar ın eserlerinde faizci, sarraf, emlakçı, sefir, kâtip ve tüccar gibi unvanlarla anılan Yahudiler genellikle inatçı, temkinli ve sabırlı 165

tipler olarak çizilir. Hacı Vamık Bey, yeni hayatın tüccar sınıfını da Cezveciyan, Marpuççiyan, Sarrafyan gibi Ermeni isimleriyle anar. Çoğu eski Ermeni ve Yahudi aileler, köşk ve yalı sahibidirler. O zamanki hayatın an anelerine, zevklerine ve medeniyetine iştirak eden Gayrimüslimler, millî kültürün tesiri altında daha çok Büyükada, Bebek ve Tarabya da yaşamaktadırlar. Eski hayatta çarşaf giyen Ermeni kadınlar, ecnebî madamlar ve fes giyen gayrimüslimler de bulunmaktadır. Geçmiş zamanın mekân unsurlarından köşkler, hususî birer tabiata sahip, serin gönlünü, saffetli ve gösterişli, içinde çeşitli hizmetleri görmek üzere çalışanlar barındıran, sahiplerinin adları ile anılan, sahiplerinin birbirlerine göz aşinası olduğu; ruh, kişilik, iklim ve kimlik sahibi yapılardır. Yalılar, su kıyılarında yer alan hususî, millî, mahallî; ruh, kimlik ve mizaç sahibi; hayalle hakikat, yeşille mavi arasında, sırtları karaya yüzleri denize dönük, kucak hissi uyandıran, hayata kök salmış, zaman hafızası şiirli mekânlardır. Hisar ın eserlerinde az olmakla birlikte yer verilen diğer mekânlar ise işyerleri, yazıhaneler ile daha çok Cumhuriyet devrini simgeleyen küçük evler ve apartman daireleridir. Abdülhak Şinasi Hisar için geçmiş zaman bir yandan da geleceğe taşınması gereken değerler demektir. Zaman ilerledikçe ve anlatıcılar ile Hisar ın bakış açısı değiştikçe yitirilen değerler göze çarpmaya başlar. İnsanî evrensel yanılgılar bütün olumlanan değerleri geçmişe hasreder. Estetik değerler yitirilir, hayattan şiiriyet uzaklaşır. Kirli olarak nitelenen maddiyat, itikatların ve dinin yerini alır. Sürat, gürültü, vakit darlığı, güvensizlik, duyarsızlık, küçümseme, vefasızlık, kadirbilmezlik, ciddiye almazlık, unutmak, bilgiçlik taslamak, cahillik, kibir, gösteriş merakı, yalnızlığa mahkûm olmak, dışa dönük bakışlar, riyakârlık ve şekilcilik yeni hayatın getirileri olur. Şiiriyetin Hisar ın eserlerindeki karşılığı tabiatın estetiğidir. Hisar a ve anlatıcılarına göre şiiriyet hayatın, sanatın ve edebiyatın hemen her alanında arzulanan bir niteliktir. Bir değerdir, gizdir, duygudur. Güzelliktir, yaşantıdır, edâdır. Manevî havadır, iklimdir. Hususîliktir. Âlemdir. Duyarlık, Hisar ın eserlerinde geçmiş zaman ile anılan kişilerin en belirgin vasıflarındandır. Duyarlı olmak duygulu, içli, fedakâr, iyiliksever, hassas, özverili, insaflı, şefkatli, kibar, nazik, zarif, ince düşünceli, çekingen, mahcup; şikâyetten sakınan bir kalp, idrak ve izan sahibi, kanaatkâr, tokgözlü, acıyan, merhamet sahibi, kadirşinas, vefalı, tarafsız bir insan olmayı gerektirir. Duyarlık, yazarın anlattığı gerçek veya kurmaca kişilerin olduğu kadar başkalarının anlattığı Abdülhak Şinasi nin de en belirgin özelliklerindendir. 166

Hisar ın eserlerinde bahsi geçen geçmiş zaman insanlarının vasıflarından birisi de bilge olmaktır. Roman kahramanları Fahim Bey ve kısmen Hacı Vamık Bey hayatın pek çok alanına dair fikir yürütebilecek derece bilge kişilerdir. Geçmiş zaman insanları, Hisar ve anlatıcılarına göre yaşanan riyakârlıklara, şirklere, ikinci gizli veya aşikâr hayatlara rağmen bir maneviyat ve sevgi ikliminde; inanç, ümit, muhabbet, safvet, anlayış, sükût ve güven içinde hayat sürmektedirler. Geçmiş zaman insanlarının bakışları zengin iç dünyalara dönüktür. Kendi iç âlemlerine çekilmektedirler. Geçmiş zamanlarda şikâyetler bile bir tek gönüldendir ve her şey ciddiye alınmaktadır. Zaman ilerledikçe daha önce ebedîyet, geçmişi yaşatma arzusu ve güvenme ihtiyacı içindeki nice insan, kendisini daha önce hatırına pek getirmediği fanilik hissi, yokluk ve unutulma endişesi, ölüm korkusu, inanma ihtiyacı, ahiret düşüncesi içinde bulur. Hayatla yüzleşme başlar. Hayatı anlamsız kılan ve kaçınılmaz olan ölüm her şeyi unutturur ve unutma bazen ölümün acısına karşı bir çare olur. Ölüm bir ceza, insan ise bir mahkûm gibi görülür. Çaresiz insan, hatıralara sığınır. Umutlarıyla ve hayalleriyle hep biraz atide yaşayan, yaşadığı zamanın umduğu saadeti veremeyeceğini düşünen, değer ve zenginlikleri hâlde bulamayan, bazen muasırlarını küçümseyen insan, daha maddiyatçı bir hayat olarak gördüğü hâlden kaçar; rüyaya, hülyaya veya hatıraya sığınır. Bazen de yaşadığı hayal kırıklıkları ve tecrübeleri onu, mahremiyetlere gebe bir bilinmez olarak görülen gelecekten de ümitsiz kılar. Hisar ın merkezî roman kişileri hayal ve hülya âleminin birer mensubu olduklarında yaşadıkları zamanın dışında sayılırlar. Yalnızlaşır ve yanlış anlaşılırlar. Bazen de kendilerini cennetten kovulan Âdem gibi ezelî ve ebedî bir sürgün hissi içinde bulurlar. Ömürleri sonuçsuz bekleyişler ve arayışlar içinde geçer. Genellikle ömürlerinin önemli bir bölümünü hayal âleminde yaşarlar. Yine de bu insanlar için umutları, emelleri, hayalleri ve rüyaları tükenmeyen hazineleridir. Dış dünyada gerçekleştirilemeyen arzular ve hayaller iç dünyada büyütülerek yaşatılır. Bu durum romanlarda en sonunda dışarıdan delilik olarak nitelenir. Umutlar yerini hayal kırıklıklarına ve ümitsizliklere bırakır. Maneviyat maddiyata mağlup olur. Eşin dostun, meslek erbaplarının, yönetenlerin; geçip giden güzelliklerin ve tutulmayan sözlerin sebep oldukları hayal kırıklıkları yalnızlıklarını artırır, mutlaklaştırır. Hayaller, sonuçta yüzleşilen kuru hakikatlere mağlup olur. Gönüllerde hatıralar ve pişmanlıklar, elde avuçta ise yokluklar, yoksulluklar kalır. Hakikatle bağları koptukça ve iç dünyalarına gömüldükçe daha çok anlaşılmaz olurlar. Alışamadıkları hayatta, zamanı 167

hesaplayamaz ve hesaba katamaz duruma düşerler. Aldanmalar ve avunmalar, tutunamamaya dönüşür. Bu türden insanî hâller, Hisar ın eserlerinde roman kişilerinin yanı sıra biyografisini kaleme aldığı Ahmet Haşim, Abdülhak Şinasi nin kendisi ve başka kişiler için de söz konusu edilir. Kaynakça Romanları: Hisar, Abdülhak Şinasi, Ali Nizamî Beyin Alafrangalığı ve Şeyhliği, YKY, İstanbul, 2005., Fahim Bey ve Biz, 3. Baskı, YKY, İstanbul, 2008., Çamlıca daki Eniştemiz, 2. Baskı, YKY, İstanbul, 2008. Anı/Denemeleri:, Geçmiş Zaman Köşkleri, YKY, İstanbul, 2006., Boğaziçi Yalıları, 2. Baskı, YKY, İstanbul, 2010., Boğaziçi Mehtapları, 5. Baskı, YKY, İstanbul, 2010. Anı/Biyografileri, İstanbul ve Pierre Loti, YKY, İstanbul, 2005., Yahya Kemal e Vedâ, YKY, İstanbul, 2006., Ahmet Hâşim: Şiiri ve Hayatı, YKY, İstanbul, 2006. Antolojileri:, Geçmiş Zaman Fıkraları, YKY, İstanbul, 2006., Aşk İmiş Her Ne Vâr Âlemde, YKY, İstanbul, 2006. İnceleme Yazıları:, Geçmiş Zaman Edipleri, (Yayına hzl. Tahsin Yıldırım), Selis Kitap, İstanbul, 2005., Kelime Kavgası/Edebiyata ve Romana Dair, (Yayına hzl. Tahsin Yıldırım), Selis Kitap, İstanbul, 2005., Kitaplar ve Muharrirler I, (Yayına hzl. Necmettin Turinay), YKY, İstanbul, 2008., Kitaplar ve Muharrirler II, (Yayına hzl. Necmettin Turinay), (Yayına hzl. Necmettin Turinay), YKY, İstanbul, 2009., Kitaplar ve Muharrirler III, (Yayına hzl. Necmettin Turinay), YKY, İstanbul, 2009., Türk Müzeciliği, (Yayına hzl. Necmettin Turinay), YKY, İstanbul, 2010. Zariç, Mahfuz, Abdülhak Şinasi Hisar ın Eserlerinde Geçmiş ve Gelecek Zaman, Ü.,. 168