SOSYAL SİYASET VE EKONOMİ SİYASETİ [*]

Benzer belgeler
Türkiye: 1936 yılında maden istihsalâtımız umumiyet üzere artmıştır. Bu yılın istihsal adetlerini bir öncesi ile karşılaştıralım:

İÇİNDEKİLER: Birinci bölüm DIŞ TİCARET SİYASETİ


İçindekiler. İndeks. İKTİSADÎ DÜŞÜNCE TARİHİ 1. Giriş 1-19

İKTİSADÎ DÜŞÜNCENİN EVRİMİ (Başlangıcından Neoklasiklere) (İktisada Giriş I dersi için yardımcı kısa notlar)

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük MİLLİ EKONOMİ VE BAŞKENT ANKARA

İÇİNDEKİLER GİRİŞ 3 52

Avni KÖSEMATOĞLU SERAMİK SANAYİİ VE MÜŞTEREK PAZAR I ÖNSÖZ:

İçindekiler GENEL PRENSİPLER. Birinci B ö l ü m : HUKUK NİZAMI :

Fatih Üniversitesi nde Optisyenlik ve Optometri Eğitim Çalışmaları

Konu Başlığı: Türk Vergi Sistemindeki Vergilerin Ekonomik Kaynağına Göre Tasnifi

İSTANBUL EKONOMİK ARAŞTIRMALAR DERNEĞİ

İnsanlık ailesinin bütün üyelerinde bulunan haysiyetin ve bunların eşit ve devir kabul etmez haklarının tanınması hususunun,

MEMLEKETIMIZ KOMUR ISTIHSALI ve RANDIMANLARINA BAKIŞ. MAHALLİ İDAREYE DEVLET TEŞEKKÜLLERİ: Ton olarak

HARCIRAH UYGULAMASI HARÇLAR

Dönem : 4 Topiant, : 3 MİLLET MECLİSİ S. Sayısı : 194'e 2 nci Ek

EĞİTİMİN EKONOMİK TEMELLERİ

626 Türkiye Cumhuriyeti ile Federal Almanya Cumhuriyeti arasında imzalanan Kültür Anlaşmasının tasdiki hakkında Kanun

İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ Ö N S Ö Z

TEŞKİLATLANMA VE KOLLEKTİF MÜZAKERE HAKKI PRENSİPLERİNİN UYGULANMASINA MÜTEALLİK SÖZLEŞME

Yusuf Kemal TENGIRŞENK ( )

SANAYİLEŞEN TÜRKİYE NİN ENERJİ İHTİYACI VE YENİ BİR ARAŞTIRMA KURULUŞU: ELEKTRİK İŞLERİ ETÜD İDARESİ

Fikret BABAYEV * * Azerbaycan Anayasa Mahkemesi Başkanı

TEMEİ, ESER II II II

SĐRKÜLER Đstanbul, Sayı: 2011/68 Ref: 4/68

TOPLAM TALEP VE TOPLAM ARZ: AD-AS MODELİ

B.M.M. Yüksek Reisliğine

Siber istihbarat faaliyetleri nelerdir??

2006 YILI EGE BÖLGESİ NİN 100 BÜYÜK FİRMASI

10.HAFTA/KONU: İNSAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ VE ÖNEMİ

Dr. İsmail TOPUZOĞLU İşçi Sigortaları Kurumu İşçi Sağlığı ve îş Emniyeti Müdürü

PRATİK BİLGİLER VERGİ UYGULAMALARI HARÇLAR TİCARET SİCİL HARÇLARI:

Dünyanın en büyük fırsatı

5. İşçi fazlasını, işveren fazlasını ve iş fazlasını şekil yardımıyla gösteriniz.

Birinci Bölüm : İşletme faaliyetlerinin muhtelif safhmları 1

Bölüm 13.Tarımsal Kooperatifçilik

BORUSAN MANNESMANN BORU SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ ESAS MUKAVELE TADİL METNİ YENİ ŞEKİL

- 354 İstatistik umum müdürlüğü teşkilâtı hakkında kanun

8.1 KLASİK (NEOKLASİK) MODEL Temel Varsayımlar: Rasyonellik; Para hayali yoktur; Piyasalar sürekli temizlenir.

34 NOLU SÖZLEŞME ÜCRETLİ İŞ BULMA BÜROLARININ KAPATILMASI HAKKINDA SÖZLEŞME

"ARAŞTIEMA" DA İŞBİRLİĞİ (*)

1.Aşama (Cüzdanını doldurmaya başla) Para kazanmanın birçok yolu var. Bu yolların hepsi birer altın kaynağıdır ve işçiler bu kaynaktan

Türkler Kendi işinin patronu olmak istiyor!

KAMU YÖNETİMİ LİSANS PROGRAMI

1. Temel Kavramlar ve Tüketici Davranışı. 2. Arz,Talep ve Esneklik. 3. Üretim,Maliyetler ve Firma Davranışı. 4. Mal ve Faktör Piyasaları

İSTANBUL EKONOMİK ARAŞTIRMALAR DERNEĞİ

FİYATLAR GENEL DÜZEYİ VE MİLLİ GELİR DENGESİ

AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİNDE DEVAMLI İŞ TEMÎNÎ MESELESİ. Prof. WilUam W. Waiie

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir.

EKONOMİK SÜREÇ İÇİNDE DEVLETİN FONKSİYONLARI KAMU HİZMETLERİ DIŞSALLIKLAR KAMU HARCAMALARININ ARTIŞINA YÖNELİK GÖRÜŞLER

ANAYASA MAHKEMESÝ KARARLARINDA SENDÝKA ÖZGÜRLÜÐÜ Dr.Mesut AYDIN*


RE SEN TAAHÜTNAME VE KEFALETNAME

Genel Ekonomi Dersi. Dr. Osman Orkan Özer

ÇEVRESEL TARIM POLİTİKASI

SUNUŞ. Birleşik Metal İşçileri Sendikası Genel Yönetim Kurulu

VII. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı. 6Mayıs 2014

İktisat Tarihi I. 15/16 Aralık 2016

Türkiye Linyit Yataklarının İstihlâk Esasına Göre incelenmesi

HANEHALKI GELİR VE TÜKETİM ANKETİ

Türkiye, Avrupa nın en girişimci ülkesi

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri,

KAYNAĞIN UYGULAMA TEKNİK VE METOTLARI

Türkiye İstişare Toplantısı. Kıtalararası Lojistik Üssü Türkiye. Mersin

Türkiye, bu oranla araştırmaya katılan 24 ülke arasında 5. sırada yer alıyor.

TRANSFER FİYATLANDIRMASI

Esentepe Mah. Ali Kaya Sok. Polat Plaza A Blok No: 1A/52 Kat 4 Şişli / İstanbul Tel: (0212)

Ulusal Entegrasyon Plani: Ulusal Entegrasyon Entegrasyon siyasetinin motoru Plani: Entegrasyon siyasetinin motoru Ulusal Entegrasyon Plani:

DEVLET TEŞVİKLERİ HIRSIZLIĞI TEŞVİK EDİYOR!..

14 Türk mevzuatında ticari senetler Bibliyografya... 1 Ehemmiveti... IV. POLİÇE (Genel olarak) ' 65

DÜNYA DEMİR ve ÇELİK İSTİHSALİ İÇİN DEMİR CEVHERİNİN ve KÖMÜR REZERVLERİNİN YETERLİĞİ (*)

KYM363 Mühendislik Ekonomisi

TÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

HER NEVİ MADEN OCAKLARINDA YERALTI İŞLERİNDE KADINLARIN ÇALIŞTIRILMAMASI HAKKINDA SÖZLEŞME

9. Ulusal Düzeyde Gürültüden Korunma Çalışmaları

A B C D E B. Çalışan. C. Memur. D. İşveren. E. İşçi

İnsanların sağlık rutinlerinde uyku, sağlıklı beslenme ve egzersizden daha önemli

ARALIK 2017 VE ÖNCESİ TARİH BASKILI İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ DERS KİTABINA İLİŞKİN DÜZELTME CETVELİ

Dr. İsmet Turanlı. Köln

İÇİNDEKİLER. Takdim...7 Önsöz...9 Kısaltmalar I. DEVLET...13 Adâletnâme...15 Kanun...19 Kanunnâme...29 Padişah...43

Çalışma hayatında barış egemen olmalı

ANAYASA HUKUKU (İKTİSAT VE MALİYE BÖLÜMLERİ) GÜZ DÖNEMİ ARASINAV 17 KASIM 2014 SAAT 09:00

Avrupa nın en cesur ülkesi Türkiye

EKONOMİST TANIM A- GÖREVLER

SOSYAL EVRİM MESELESİ. Dr. BEHİCE SADIK BORAN

GİBİŞ 1 BİRİNCİ BÖLÜM : TİCARİ HESAP A. YÜZDE HESAPLARI 3

(Resmî Gazete ile yayımı : Sayı : 15293) _ 386. Kabul tarihi

İş kazaları ve tarafların sorumlulukları

ÖĞRETİM TEST USULÜ SINAVLARLA İLGİLİ BİR DENEME

İDEAL BİR EĞİTİMCİ. İdeal Bir Eğitimcinin İhmal Etmemesi Gerekenler

FİNANSAL PİYASALAR VE KURUMLAR. N. CEREN TÜRKMEN

İşletmenin temel özellikleri

Yakın n Gelecekte Enerji

ÇALIŞMA SORULARI-6 DIŞA AÇIK MAKROEKONOMİK MODEL: IS-LM-BP

SEMİNER ÖZELLİKLE ÇOK DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN BAŞLICA KONULAR

1933 Üniversite Reformu. ve «Tematik Üniversite» İhtiyacı. Durmuş Demir. İYTE Fizik Bölümü

AR& GE BÜLTEN ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ. Teşvik Yasasındaki Değişiklikler Ekonomiyi Nasıl Etkileyecek (II)?


Transkript:

SOSYAL SİYASET VE EKONOMİ SİYASETİ [*] İlim hayatın yardımcısıdır. Bunu ekonomi siyaseti ve sosyal siyaset gibi siyasal ilimlerin İsimlerinden de anlamak kabildir. Avrupada hayat ekonomi siyaseti sahasında bir kaç nazariyenin ve nazariyecinin tesiri altında bugün ne kadar derin değişikliklere uğramış bulunuyor! Bunun için bir Françoİs Quesnay, bir Adam Smith, bir Friedrich List ve içerisinde bulunduğumuz zamandan da bir Irving Fİsher, John Keynes ve nihayet bir Gustav Casscl ismini hatırlamak kâfidir. İlmî esaslara dayanan sosyal siyasete gelince, bunun umumiyetle tanınması ve geniş bir tesir sahası kazanabilmesi için daha çetin bir mücadeleye atılması lâzım geliyor, ilmî ekonomi siyaseti, o arada bilhassa para siyaseti, maliye siyaseti ve ticaret siyaseti üzerinde 400 bu kadar seneden beri işlendiği halde sosyal siyaset nisbeten çok genç, henüz altmış yıllık bîr ilim şubesidir. Sosyal siyasetin en şiddetli aleyhtarları, çok şayanı dikkattir ki, hemen her yerde, bilhassa Ingilterede, Almanyada ekonomi siyasetinin nazariyecilerinden ibaretti. Onlar sosyal siyasetin başlı başına müstakil bir ilim haline getirilmesini fazla görüyorlar, üstelik tatbiki sosyal siyaseti de tehlikeli addediyorlardı ; hür bir devlette makul olan biricik siyaset iktisadın kendi haline serbest bırakılmasıdır, diyorlardı; herkese aralarında serbest olarak alım satım, kira, karz, iş akitleri gibi - a ] Iflanbul Üüiv*riiU*i Iktiııt FıküİLeiimo içılmftiı mliaıaebctila 4 Şııbal 937 ; nbt guaü Profeiar G. Ktıalvr UrtfiDtJın verilen koıfcr»^

2 lilunbul ÜDİvertitvıi Hukuk K«Liilte*i Mcrmutlt iktisadı mahiyette akitler yapmak hürriyetini verin, o vakit her kesin vaziyeti düzelir; herkes cemiyette istidadına, başardığı işlere ve muvaffakiyetlere uygun bir yer bulur. İçtimaî düzen ve içtimaî ilcrilik iktisadî serbestiden kendi kendine doğar, yetişir. Rasyonel, yani liberal bir ekonomi siyasetinden başka sosyal siyaset olamaz. Bu itirazlar çok ciddî bir şekilde gözden geçirmeğe değer; böyle bir tetkik, 1936 da "İş kanunu ile öteden beri sosyal siyasetin tatbik edildiği memleketler sırasına girmiş olan Türkiye için de faideli ve istifadeli olacaktır. Acaba sosyal siyaset hakikaten ekonomik bir takım zararlar doğuracak yanlış bir fikrinmi mahsulüdür? Devletin, hakim bulunduğu saha içerisinde iş akitlerine müdahale etmesi lâzım mıdır? tş akli ıi muayyen bir düzene koymak, belki de iş zamanını tahdit etmek, kadınları, çocukları korumak, yahut şu veya bu türlü işlerden temamiyle uzaklaştırmak, hattâ belki de ücret meselelerine karışmak devlet için bir zaruret midir? Devlet işletmelerin sıhhî vaziyetini kontrol etmelimi, ücret alan kimseler için hastalık, sakatlık, ihtiyarlık sigortalarını organize etmelimi, müteşebbisleri, işletmelerinde çalıştırdıkları işçi ve müstahdemleri kazalara karşı sigorta etmeğe mecbur tutmalı mı? Diğer taraftan işçilerin ve müstahdemlerin, vaziyetlerini düzeltmek maksadiyle bizzat kendi kendilerini teşkilâtlandırmalarına, sendikalar ve kooperatifler kurmalarına, müteşebbislerle toplu olarak görüşmelerine, gıda maddelerini toplu olarak almalarına, evlerini toplu olarak inşa etmelerine, kısaca devletin teşriî yardımları yanında " kendi kendilerine bakmalarına müsaade edilmeli mi? " Ekonomik kuvvetlerin serbestçe hareketi ne üsten veya attan yapılan bu müdahaleler ulusal ekonomi bakımından faidelimidir, yoksa lüzumsuz ve değersizmidir, yahut da - daha ileri gidelim - ulus ekonomisi için bütün bütün tehlikeli olan bir şeymidir? Yoksa böyle değil de sosyal siyasetin ulus ekonomisine faideli olabilmesi İçin aşamayacağı ve aştığı zaman da tehlikeli bir hal olabileceği sınırlar mı mevcuttur? Çalışma zamanının kanunla 14 saatten 10 saate indirilmesi faidelidir de 10 saatten daha aşağıya, meselâ 6 saate indirilmesi zararlımı olacaktır? Belki bütün ücretlerin iki misline çıkarılması ulusal ekonomi için faideli, fakat on misline çıkarılması zararlı olabilir. Hudutları kim tayin edecek? Sosyal sigorta teşebbüslere para hususunda bazı mükellefiyetler yükler, bu mükellefiyetler acaba hangi noktaya

Savytl - ii «* ekonomi ıif.***ti ^ kadar ilerileyecektir? Şayet fabrikalarda kadınların ve çocukların sıhhate muzır İşlerde çalıştırılması menedîlecek olursa bu zavallılar ne İle geçinecek, ne ile yaşayacaklar? Devlet müdahaleleri veya kendi kendine bakım şekillerinden birile işletmelerin sıhhî şartlan düzeltilmek istenirse neticede dünya kadar para sarfedilerek fîatların yükselmesine sebebiyet verilmiş olmazmı? Burada ne kadar İleri gitmek kabil olabilir? Belki de bu suale verilecek cevap muhtelif metalara göre başka başka olacaktır; ihtimal ekmeğin, kömürün pahalılaşması ulus ekonomisi bakımından tehlikeli, tütünün, yahut rakının pahalılaşması ise faideli olabilir. Bunu kim tayin edecek? Hiç şüphesiz bütün bunların hakikaten bir hududu olacaktır, ve bu hudutları bulmak İlmî esaslara dayanan sosyal siyasetin en güç vazifelerinden birini teşkil eder. Eski liberal ekonomi siyasetinin telâkkisine göre, ulus ekonomisi içerisinde tek büyük bir ücret fonds'u, mevcuttur, bütün ücretler ve maaşlar bu kaynaktan ödenir. Bir işçi zümresi için ücretlerin yükseltilmesi netice itibarile diğer yerlerde ücretlerin aynı nisbette düşmesine sebebiyet verir* Bu telâkki hiç şüphesiz yanlıştı; bütün ücret ve maaşların esasım teşkil edecek böyle bir ücret fonds'unu bize sarih bir şekilde kimse ispat edemez. Fakat bu yanlış görüşün yine ne olsa doğru olan bir tarafı da yok değildir : müşterek ekonomik faaliyetlerimizin, sosyal mahsul adım verdiğimiz umumî bir neticesi vardır. Nihayet aramızda bölünen servet te bu sosyal mahsul den başka bir şey değildir. Ulus ekonomimizin ücretleri, faizleri, rantları, maaş ve kazançları hep bu mahsulden meydana gelir. Sosyal mahsul den daha fazlasını tevzi ve taksim etmeğe imkân yoktur. Sosyal mahsul küçükse, aldığımız gelir de tabiatile mahdut olacaktır. " Para da nihayet sosyal mahsul üzerine yapılan bir havaleden başka bir şey değildir. Yarından itibaren bütün ücretleri ve maaşları on misli artıracak olsak sosyal mahsul yine olduğu gibi kalır, değişmez. Bu suretle talep fazlalaşacağı için para cephesinden bütün Hatların yükselmesine sebebiyet verilmiş olur, binaenaleyh gündelikle geçinenlerin de vaziyeti her hangi bir şekilde düzelmiş olmaz. Fransa 1936 da bu bakımdan nîsbeten dar bir ölçede olmakla beraber çok dikkate değer tecrübelerde bulundu. Fakat ücretler birdenbire değil de yavaş yavaş ve adım

4,r,ı,:' ÜnivcraitriL H'iknk Fıkü'ttaİ Mecmmıı adım yükselecek olursa, o vakit faizlerin, rantların ve kazançların hesabına olmak üzere ücretler bir miktar genişleyebilir; böylelikle sosyal mahsulün bölünmesinde - belki de memnuniyetle karşılanacak - bir değişme yol açılmış olur, gündelik alan kimseler, faiz veya kârla geçinen kimselerin sırtından bir parça yükselmeğe ve kalkınmağa muvaffak olabilirler. Bu, İngiltere ve Almanyada sosyal siyaselin leşinle gerçekten bir hakikat halini almıştır. Fakat sosyal siyaset neticesinde, şayet kabil olur da gündelik alanların çalışma istekleri ile başardıkları hizmetler de artarsa, bununla o vakit sosyal mahsulün hakikaten fazlalaşması imkânları hazırlanmış olabilir: şimdi bölünme hadisesi aramızda eskisinde olduğundan daha başka şekiller altında cereyan edecektir, fakat şüphesiz bölünecek servet te eskisinden daha çok fazladır. Bu, tabiatile çok arzu edilen bir neticedir. Gerçek, bugün kuvvetli bir sosyal siyaset temeline dayanan memleketler hemen de umumiyetle sosyal mahsul leri bereketli olan "zencin memleketler,, dır: Ingilterel isviçre, Almanya, Avustralya, Yeni Zeland. ilmin burada tetkik edeceği nokta şu olacaktır: Aceba hu memleketlerin o kadar kına zamanda gelişmeleri ve kalkınmaları gerçekten tatbik ettikleri enerjik sosyal siyasete sıkı bir sebebiyet münasebeti ile bağlı bulunuyor muydu? Sosyal siyaset, teşebbüslerin kazançlarını az çok tehlikeye koyduğu için, öteden beri müteşebbislerin pek hoşuna gitmemiş ve onlar tarafından mütumadiyen tenkit edilip durmuştur. Şüphesiz Türkiyede de İş kanunu meriyet sahasına konup her yerde büyük bir enerji ile tatbik edilmeğe haşlanınca, bu gibi şikâyetler orada da zaman zaman kulacımıza çarpacaktır. Gerçi kârın ücretlerin lehine olmak üzere azaltılması kısmen de sosyal siyasetin göz önünde bulundurduğu gayelerden biridir.. Fakat cemiyette sosyal mahsulün bölünme şeklini değiştirmek^ ten maksat teşebbüslerin içinden çıkılmaz, müşkül bir vaziyete sokulması da demek değildir. Ekonomik hayatın yeni vaziyete alışabilmesi ve uyabilmesi için sosyal siyasetin ihtiyatlı, yavaş ve adım adım ilerilemesi lâzımdır. Günde 12 saat yerine fl saat çalışan bir insanın kazanılan boş zamandan hakikaten makul bir şekilde istifade etmeği öğrenmesi İçin bir alışkanlık devresine ihtiyacı vardır. Ekonomik hayata sosyal siyasetinin bu kadar müdahale etmesine ne hacet var? Ücretlerin, fiatların, İnsanların böylelikle

Soifıl liyaict v* ekonomi liykieti mütemadi bir harekete kapılmasını muhafazakâr zihniyetler ekseriya bir bozukluk ve karışıklık olarak telâkki etmek isterler- Fakat cemiyette her ilerilik nihayet eskinin bozulmasından başka neyi ifade eder? Unutulmamak lâzımdır ki, sosyal siyasetin sebebiyet verdiği her arıza, her bozukluk nihayet cemiyet bütününün korunması maksadını göz önünde tutar. İçerisinde ya* şadıgımız cemiyetin, varlıklarından vazgeçmiyeçegimiz çok kıy* metli zümreleri işlerin fazla uzunluğu, işletmelerde sıhhî şartların kötülüğü, gelirlerin çok az olması gibi sebeplerle zaman zaman büyük bir tehlike karşısında kalabilirler. Onların sefalete düşmesi bütün bir cemiyet için zarardır. Yükselmelerinden de müstefit olacak yine bütün cemiyettir. Binaenaleyh, on lar m İlerlemesine yardım etmek tek başına ferdlere karsı veya münferit sınıflara karşı yapılan bir hayırkârlık demek değildir: belki bir bütüne karşı ifa edilen bir hizmettir. Sağlam, hoşnut, karınları tok, müterakki insanlar ekonomik varlığımızın en büyük servetini teşkil ederler; zaten bütün iktisat bu insanlar içi.ı çalışır. Münferit bir teşebbüs için tek başına bir işçi nihayet bir " şey den, bir objeden başka ne olabilir? Alelade ham maddeler, makineler nasıl alınıp satılıyorsa, onların iş kuvveti de öylece satın alınır; binaenaleyh, bu mataın da diğerleri gibi ucuzca elde edilmeğe çalışması kadar tabii bir şey olamaz. Fakat cemiyetin bütünü ve onun organizasyonu olan devlet için, çalışan bu insanlar lail, suje vaziyettedirler; onların yıkımı bütün bir devletin ve cemiyetin yıkımı.demektir. Bu itibarla, yaşayışımız için mevcudiyetleri zarurî olmakla beraber bir çok tehlikeler karşısında kalan grupları ve sınıfları koruyan, ileriye götüren müstakil bir sosyal siyasetin, şu veya bu istihsal şubesini teşvik eden ekonomi siyaseti yanında kendisine göre bir manası ve kendisine göre bir kıymeti olmak gerektir. Ekonomi siyaseti metaları düşünüyorsa unutulmamak lâzımdır ki, sosyal siyaset de insanları düşünür / Biz her ikisinden de vaz geçe meyiz. Yeni İktisat Fakültesinde üniversite okurlarımız her iki disiplini de lâyıkile görürler ve öğrenirlerde bundan bundan yine fazlasile istifade edecek memleketimizin iktisat ve cemiyet hayatı olacaktır. Dr, G. KESSLER Çeviren : Soıyoloji Ord. l*rofeıörü Sabri R Olgener İktisat Astattım