İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ
EĞİTİM NEDİR? Toplum yaşayışında yer edinmek için edinilen bilgi, beceri ve anlayışlara eğitim denir. Eğitim geniş anlamda, bireylerin toplumun standartlarını, inançlarını ve yaşama yollarını kazanmasında etkili olan tüm sosyal süreçler olarak adlandırılmaktadır. İstenilen davranışı geliştirme süreci olarak da tanımlanabilir.
BİLİM İNSANLARINCA EĞİTİM NEDİR? Kişinin davranış örüntülerini değiştirme sürecidir. (Tyler). Fizik ve sosyal tabiatın insan üzerinde meydana getirdiği tesirlerdir.(durkheim) Bireyin davranışlarında kendi yaşantısı yoluyla ve kasıtlı olarak istendik değişme meydana getirme sürecidir. (Ertürk). İnsan davranışlarında bilgi, beceri, anlayış, ilgi, tavır, karakter ve önemli sayılan kişilik nitelikleri yönünden belli değişmeler sağlamak amacıyla yürütülen düzenli bir etkileşimdir. (Yıldırım). İnsanları belli amaçlara göre yetiştirme sürecidir (Nurettin Fidan).
Eğitim sayesinde insanlar hayatları boyunca daha üretken olmaktadırlar. Eğitim insan üzerinde yapılan bir yatırım olduğundan diğer yatırımlardan çok farklı bir uygulamadır. (İnaç vd.,2006:59) Uluslararası süreçte ülkeler arasında güçlü ve saygın olmanın öncüsü, etkin ve istikrarlı bir gelişime açık ekonomiye sahip olmak gerekir. Birbirleriyle uyumlu uyumlu iş gücü istihdamı ve mesleki eğitim politikalarının incelenmesi, ekonominin işgücü ihtiyaçlarına paralel olarak yeterli bir şekilde iş gücü yetiştirilmesi büyük önem taşımaktadır. (Kılıç,2006 : 1) Günümüzde güçlü ekonomilerde, gelişmişliğin öncüsü eğitim hizmetlerine verilen önemdir. Ayrıca, eğitim hizmetlerine önem verilmesi ülkede ki sosyal faydaları ve topluma pozitif dışsallıkları da yanına beraberinde getirmektedir. (İnaç vd.,2006 : 60)
Topluma uygun ve nitelikli eğitim verilmesi sonucunda, insanların kazandığı bilgi ve beceri, işgücünün kalitesini, verimliliğini ve gelir kaynağını önemli bir şekilde canlandırmaktadır. (İnaç vd.,2006 : 62) Kalkınmanın beyni ve ana merkezi olan bireyin bilinçlenmesi, çalışma, öğrenme ve düşünme isteği ile donatılmasını gerekmektedir. En temel yol eğitimden geçmektedir. (İnaç vd., 2006 : 63) Üretim faktörlerinden işgücünün niteliğini arttırmak ve bu niteliğe uygun bir işte kullanmak kalkınma eğitim ikilisinin en önemli özelliğini yansıtmaktadır. Çünkü iş gücünün eğitilerek arttırılması verimliliği ve kaliteli üretimi de beraberinde arttıracaktır. (H.Çetintaş, 2006)
Beşeri sermayeyi arttırmak, emek gücünün kalitesini yükseltmek ve yeni iş alanlarına istihdam sağlamak ancak sağlanan nitelikli eğitim ile mümkün olmaktadır. (İnaç vd., 2006) Eğitim sistemi ekonomi için gerekli gereksinimi sağlaması, ülkelerin gelişimi açısından bir güç konumu olmuştur. Bir ülkede eğitim seviyesini gösteren okullaşma oranı, eğitimin bütçe ve milli gelir içindeki payı, mesleki-teknik eğitim düzeyi, nüfusun ilk, orta ve yüksek öğretimde ki dağılımı gibi göstergeler sosyo ekonomik gelişme düzeylerini belirleyen önemli bir etmen olmuştur. (İnaç vd., 2006)
Ülkelerin ekonomik, sosyal ve siyasal gelişmişlik düzeylerini belirleyen en önemli faktörlerden biri eğitimdir. Eğitim bireylere sağladığı özel yararlar yanında ayrıca toplum açısından yaratmış olduğu faydalar sebebiyle de ülkelerin ekonomik kalkınmalarında önemli rol oynamaktadır.(inaç vd., 2006) A.Kurtkan a göre eğitim, önemli fonksiyonları yerine getirmektedir. Gelişmekte olan ekonomilerde eğitim yolu ile halkın yüksek bilgi ve beceri kazanması hızlı ekonomik büyümenin gerçekleşmesini sağlamaktadır. (Öztürk, 2005 : 5) Bilgi toplumuna geçişin temel koşulu, kişilere yaşam boyu öğrenmeyi esas alan bir yaklaşım ile eğitim verilmesidir. (Öztürk, 2005 : 5)
EĞİTİM REFORMU GİRİŞİMİ (ERG) EĞİTİM İZLEME RAPORLARI Eylül 2015 te yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı 2015-2019 Stratejik Planı nda Öne Çıkan Bulgular şunlardır; Özellikle okulöncesi eğitimde ve ortaöğretimde bölgeler ve iller arasında farklılıklar vardır. Ortaöğretimde cinsiyet temelli farklar da belirgin. Orta Vadeli Program 2017-2019 da okulöncesi eğitimin kademeli olarak zorunlu hale getirilmesinin öngörülmesi, iller ve bölgeler arasındaki eşitsizlikleri azaltmak adına olumlu bir gelişme. Yürütülen çalışmalara karşın özel gereksinim ihtiyaçlı öğrencilerin eğitime erişimi istenen düzeyde sağlanamıyor; özellikle de okul öncesi eğitime ve ortaöğretime erişimleri sınırlı kalıyor. (ERGM,2018)
EĞİTİM REFORMU GİRİŞİMİ (ERG) EĞİTİM İZLEME RAPORLARI Tüm kademelerde özel okullara devam eden öğrencilerin payı artmaya devam ediyor. Öğrenci sayısı bakımından özel öğretimin payı okulöncesinde yüzde 15.9 a, ilkokulda yüzde 4.3 e, ortaokulda yüzde 5.7 ye, genel ortaöğretimde yüzde 20.4 e ulaştı. Genel ortaöğretim okullarının sayısı son bir yılda 3 bin 954 ten 5 bin 310 a yükseldi. Bu artış büyük ölçüde dershanelerin dönüşümüyle kurulan temel liselerden kaynaklanıyor. Ortaöğretim öğrencilerinin farklı program türlerine göre dağılımında özel okulların payının sadece bir yılda yüzde 3.9 dan yüzde 8.7 ye çıktığı; imam-hatip liselerinin yüzde 13 lük payını koruduğu ve genel eğitim veren Anadolu liselerinin payının artmaya devam ettiği görülüyor. (ERGM,2018)
EĞİTİM VE İKTİSADİ BÜYÜME İLİŞKİSİ Eğitim iktisadi boyutta ele alındığında, toplumun yaratıcı gücünü ve verimliliğini artıran, kalkınma için gerekli nitelik ve nicelikte işgücü yetiştirilmesini sağlayan ve bireylere, yeteneklerine göre yetişme ve meslek edinme imkânı sağlayan etkili bir araçtır. Eğitim, işgücü verimliliğini belirli konularda bilgiye sahip olma ve/veya yeni bilgilere ulaşabilme yetisini arttırarak sağlar. Dolayısıyla eğitim, toplumun beşeri sermaye birikimini artıran önemli bir faktördür. (Ş.Çalışkan, ss.29-38., 2013)
Beşeri sermaye teorisi, eğitimi; beşeri sermayenin temel kaynağı ve bireyin ömür boyu gelirini pozitif ve doğrudan etkileyen, işsizlik riskini azaltan en etkili faktör olarak kabul etmektedir. Yine eğitim seviyesi yükseldikçe, emek piyasasında işsiz kalma riskinin azalması da eğitimin önemli bir getirisi olarak kabul edilmektedir. Diğer taraftan, eğitim; mikro boyutta birey üzerinde, makro boyutta ise toplum ve ülke üzerinde pozitif dışsallıklara yol açarak, toplumun refahına önemli katkılar sağlamaktadır. (Ş.Çalışkan, ss.29-38., 2013)
1990 lı yıllarda hız kazanan küreselleşme sürecinde; eğitim seviyesinin yükselmesinin, ülkelerin kalkınma sürecine olumlu katkıda bulunduğu görülmüştür. Eğitim seviyesinin yükselmesi; işgücü verimliliğinin artması, gelir dağılımının düzelmesi, sağlık ve beslenme durumunun iyileşmesi ve nüfus artış hızının azalması gibi gelişmelere yol açmaktadır. Dolayısıyla eğitim; ülkelerin milli gelir düzeylerin yükselmesinin ötesinde, bireysel gelir düzeyinin yükselmesi, gelir dağılımının iyileştirilmesi ve yoksulluğun önlenmesinde önemli bir sosyal politika aracı olarak görev ifa etmektedir. Eğitimi konu alan uygulamalı literatür, eğitimin; genel sağlık düzeyinde iyileşmeye yol açtığı, sigara kullanımını azalttığı, oy verme eğilimini yükselttiği, demokratik davranış biçimini teşvik ettiği, doğum kontrolü ve annelik bilgisini arttırdığı ve klasik müzik, edebiyat, hatta tenis gibi aktiviteleri teşvik etmek gibi olumlu değişimlere yol açtığını ortaya koymaktadır. (Ş.Çalışkan, ss.29-38., 2013)
Eğitimin ekonomik büyümenin temel belirleyicilerinden birisi olduğu kabul görmektedir. Eğitim düzeyi ile teknolojik ilerleme arasındaki pozitif ilişki, beşeri sermaye üzerinden kişi başına çıktı düzeyini etkilemenin yanında, çıktının artışı üzerinde kalıcı nitelikte etkiler yaratmaktadır. Bunda işgücünün niteliğinin yükselmesine bağlı verimlilik artışının yanında, yayılma etkisi olarak da adlandırılan, toplumun yeniliklerden yararlanma kapasitesinin artması da etkilidir. Dolayısıyla eğitim makro iktisadi boyutta; ekonominin değişen şartlarına uygun nitelikte işgücü arzını sağlaması yanında, teknolojik yeniliklerin üretim sürecine aktarılmasını kolaylaştırarak ekonominin performansının yükselmesini sağlamaktadır15. İşgücü verimliliğin artması; büyümenin ve dolayısıyla kalkınmanın hızlanmasına, rekabet gücünün yükselmesine ve uzun dönemde istihdamın genişlemesine katkı sağlamaktadır. (Ş.Çalışkan, ss.29-38., 2013)
Eğitimin ekonomik büyümenin temel belirleyicilerinden birisi olduğu kabul görmektedir. Eğitim düzeyi ile teknolojik ilerleme arasındaki pozitif ilişki, beşeri sermaye üzerinden kişi başına çıktı düzeyini etkilemenin yanında, çıktının artışı üzerinde kalıcı nitelikte etkiler yaratmaktadır. Bunda işgücünün niteliğinin yükselmesine bağlı verimlilik artışının yanında, yayılma etkisi olarak da adlandırılan, toplumun yeniliklerden yararlanma kapasitesinin artması da etkilidir. Dolayısıyla eğitim makro iktisadi boyutta; ekonominin değişen şartlarına uygun nitelikte işgücü arzını sağlaması yanında, teknolojik yeniliklerin üretim sürecine aktarılmasını kolaylaştırarak ekonominin performansının yükselmesini sağlamaktadır. İşgücü verimliliğin artması; büyümenin ve dolayısıyla kalkınmanın hızlanmasına, rekabet gücünün yükselmesine ve uzun dönemde istihdamın genişlemesine katkı sağlamaktadır. (Ş.Çalışkan, ss.29-38., 2013)
Makro iktisadi analizde beşeri sermaye sıklıkla ele alınan bir konudur. Zira beşeri sermaye; eğitim, deneyim ve sağlık gibi geniş bir perspektifi yansıtmaktadır. Genel olarak, beşeri sermaye stokunun ölçülmesinde kullanılan göstergeler, bir ülkedeki; yaş gruplarına göre okullaşma oranları, nüfusun ortalama eğitim süresi, eğitim harcamalarının gayrisafi yurtiçi hâsıladaki payı ve kişi başına eğitim harcamaları, okur-yazarlık oranı gibi göstergelerdir. (Ş.Çalışkan, ss.29-38., 2013)
SİİRT İLİNDE BİTİRİLEN EĞİTİM DÜZEYİ,CİNSİYET VE YAŞ GRUBUNA GÖRE NÜFUS 2012 (Kaynak:Siirt Ticaret ve Sanayi Odası,2012)
Siirt ilinde yaşayan gençlerin yaklaşık %64 ünün ailesi demokratik, %15 i baskıcı ve %21 i serbest tip aile özellikleri gösterdiğini belirtmektedir. Ülkemizde ailenin aşırı baskısıyla yetişen çocuklardan aşırı boyun eğen, utangaç, şüpheci ve bağımlı gençler yetişmektedir. Dolayısıyla yaşanılan ortamda gençlere duygu ve düşüncelerini rahat ifade edebilecekleri fırsat ve olanaklar verilmelidir (Özyurt ve Doğan, 2002, 164). Aile bireylerinin birbirlerine bağlı oluşları, kendi aralarında iş birliği yapmaları ve güven duygusunu yüksek düzeyde yaşamaları toplumsal sermayeye büyük katkı sağlar (Özdemir, 2007).
Siirt ilinde gençlerin aldıkları eğitimin iş bulmada yetersiz olduğunu belirtenlerin oranı %31 dir. %48 ne göre ise aldıkları eğitimin iş bulmada kısmen yeterli olduğu söylenebilir. Aldığı eğitim sonucunda iş bulup bulamayacağı konusunda kuşku duyan genç kendine ve topluma olan güvenini yitirmektedir. (Armağan, 2004, 80).
Siirt ilinde yaşayan gençlerin yaklaşık %64 ünün ailesi demokratik, %15 i baskıcı ve %21 i serbest tip aile özellikleri gösterdiğini belirtmektedir. Ülkemizde ailenin aşırı baskısıyla yetişen çocuklardan aşırı boyun eğen, utangaç, şüpheci ve bağımlı gençler yetişmektedir. Dolayısıyla yaşanılan ortamda gençlere duygu ve düşüncelerini rahat ifade edebilecekleri fırsat ve olanaklar verilmelidir (Özyurt ve Doğan, 2002, 164). Aile bireylerinin birbirlerine bağlı oluşları, kendi aralarında iş birliği yapmaları ve güven duygusunu yüksek düzeyde yaşamaları toplumsal sermayeye büyük katkı sağlar (Özdemir, 2007).
KAYNAKÇA Siirt Ticaret ve Sanayi Odası Siirt İşkur 2017 Raporu Siirt Milli Eğitim Müdürlüğü GENÇLİK SORUNLARI: SİİRT İLİ ÖRNEĞİ Zuhal CAFOĞLU Veysel OKÇU
-SON- HAZIRLAYAN : SEFA SEZER İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ