GİRİŞ Kaplumbağaya dikkat et. Ancak kafasını çıkarıp risk aldığında ilerleyebiliyor James B. CONANT Sözlüklerde karşılığı zarara uğrama ihtimali kelimeleriyle ifade edilen risk kavramı gündelik hayatımızın her aşamasında mevcuttur. Finans konusunda çalışanlara göre ise risk, bir işleme ilişkin bir parasal kaybın ortaya çıkması veya bir giderin ya da zararın gerçekleşmesi nedeniyle ekonomik faydanın azalması ihtimalini ifade etmektedir. Özellikle 1970 lerden itibaren uluslararası finans piyasalarında yaşanan gelişmeler finans yöneticilerini yeni arayışlara yönlendirmiştir. Sermayenin uluslararası dolaşımının önündeki engellerin kalkması, teknolojinin hızla ilerlemesi finans çevrelerini riske daha hassas bir hale getirmiştir. Artık Latin Amerika da ya da Uzak Doğu da yaşanan krizler diğer ülkeleri de yakından ilgilendirmektedir. Bu durumda belirsizliğe karşı kendini koruyamayanlar büyük kayıplara katlanmak zorundadır. Bu bağlamda, günümüzde de hızla etki alanını genişleten Türev Piyasaları bir seçenek olarak finans çevrelerinin karşısına çıkmıştır. Forward, futures ve opsiyon işlemlerinin tamamını içeren türev ürünlerine gün geçtikçe değişik ürünler eklenmektedir. Çalışmanın birinci bölümünde türev ürünleri tanıtılmaktadır. 1
Çalışmanın ikinci bölümü Finansal Risk Yönetimi ve Kredi Riski başlığını taşımaktadır. Bu bölümde bankacılık sektöründeki risk türleri ve kredi riski yönetimi üzerinde durulmuştur. Çalışmanın üçüncü bölümünde kredi türevlerinin tanım ve tarihçesi hakkında bilgiler sunulmakta ve kredi türev ürünlerinden kredi opsiyonu, kredi swapları, kredi forwardları, krediye bağlı sentler, teminatlı borç senetleri tanııtılmaktadır. Kredi Türevleri ile Finansal Risk Yönetimi başlığını taşıyan dördüncü bölümde kredi türevlerinin finansal risk yönetimindeki yeri, kredi türevleriyle ilgili uluslararası dökümantasyon ve düzenlemelere yer verilmektedir. Bölümün ilerleyen kısımlarında ise konuyla ilgili ulusal mevzuat ve Türkiye de kredi türevleri kullanımı üzerinde durulmaktadır. 2
I. TÜREV ÜRÜNLERİ İkinci dünya savaşının ekonomiler üzerindeki yıkıcı etkisinden kurtulabilmek amacıyla 44 ülkenin katılımıyla hayata geçirilen sabit kurlara dayalı Bretton-Woods Sistemi ile Amerikan Dolarının değeri altına bağlanmıştır. 1972 yılında Bretton Woods Anlaşmasının bozulması ile birlikte finans dünyası, önemli kur riskleriyle karşı karşıya kalmıştır. Ayrıca yaşanan faiz dalgalanmaları faiz riski sorununu ortaya çıkarmıştır. Tüm bu gelişmeler yeni finansal araçlara olan talebi artırmıştır. Bu yeni finansal araçlar arasında en önemlileri türev ürünleri kavramı olup bu kavram forward, futures, opsiyon ve swap işlemlerini içermektedir. Türev ürünler, değerleri hisse senetleri, tahviller, yabancı para, faiz gibi bazı temel varlıklara bağlı olan finansal ürünlerdir. Türev ürünlerin işlem gördüğü piyasalar türev piyasalar veya vadeli işlem piyasaları olarak adlandırılmaktadır. Türev piyasalarında işlem yapan yatırımcıları üç ana grupta toplamak mümkündür. Bu gruplar şu şekilde sıralanabilir: Riskten korunmaya çalışanlar (hedgers) Spekülatörler Arbitraj yapanlar Çalışmanın bu bölümünde türev ürünleri hakkında genel bilgi sunulacaktır. 3
I.1 FUTURES İŞLEMLER Futures sözleşmesi, sözleşmenin taraflarını belirlenen ileri bir tarihte, üzerinde anlaşılan fiyattan, standartlaştırılmış miktar ve kalitedeki bir malı veya kıymeti alma veya satma yükümlülüğüne sokan sözleşmedir (KARATEPE, 2000:11). Futures sözleşmeler 19. Yüzyıl ortalarında Chicago Ticaret Odasında (Chicago Board of Trade- CBOT) işlem görmeye başlamıştır. 1970 li yıllara kadar buğday, mısır ve soya fasülyesi gibi tarımsal ve altın-gümüş gibi madenlere dayalı sözleşmeler yoğun olarak işlem görürken, 1980 li yılların başından itibaren finansal varlıklara dayalı futures sözleşmelerin işlem hacmi artmıştır. Futures sözleşmelerin temel özellikleri şu şekilde sıralanabilir: Futures sözleşmeler, sadece organize olmuş borsalarda işlem görürler. Futures sözleşmelere konu olan varlığın özellikleri standartlaştırılmıştır. Borsaların tespit ettiği varlıklar ve standartlar dışında futures sözleşmesi yapılamaz. Sözleşmenin fiyatı anlaşmanın yapıldığı tarihte belli olmalıdır. Futures sözleşmesi, alan ve satan tarafları yükümlülük altına sokar. Üzerlerine futures sözleşme yazılan varlıkların taşımaları gereken ortak özellikleri şu şekilde sıralanabilir (KARATEPE, 2002): Varlığın homojen kalite gruplamasına imkan vermesi gerekir. 4
Hammade özelliği taşıması; çünkü hammaddeler mamul mallara kıyasla daha fazla işlem görme imkanına sahiptirler Spot piyasa fiyat düzeyine ilişkin etkin bilgi akışının olması gerekir. Depolanabilme ve saklanabilme özelliğinin olması gerekmektedir. Bu nedenle taze balık üzerine futures sözleşme yazılamaz. İşlem görebilecek kadar çok olması; üzerine futures sözleşmesi yazılacak kıymetlerin kıt olmaması gerekmektedir. Nakliyesinin mümkün ve ekonomik olması; futures sözleşmelere konu olacak kıymetlerin taşınabilir ve aynı zamanda taşınmalarının ekonomik olması gerekmektedir. Bu anlamda taşınmaz veya taşınması ekonomik olmayan kıymetler üzerine sözleşme yazılmaz. Varlık fiyatlarının değişkenlik göstermesi gerekir. Kalite tespitinin kolay ve objekif kıstaslara göre belirlenebilir olması gerekir. Spot piyasada likiditesinin yüksek olması gerekir. Üyelerden güçlü destek ve talep olması gerekir. Bu bağlamda futures sözleşmeler emtia futures ve finansal futures olarak iki kısımda incelenebilir. I.1.1 Emtia Futures Mal ya da emtiaya dayalı futures kontratlar tarımsal ürünler, enerji, değerli maden ve sanayi metalleri olmak üzere dört temel gruba ayrılmaktadır. 5
I.1.1.1 Tarımsal Futures Kontratları Mısır, soya fasülyesi, şeker, soya yağı, soya unu, canlı sığır, buğday, pamuk, kahve, kakao, domuz işkembesi, portakal suyu, yulaf, canlı domuz, kereste, deniz mahsülleri bu guba dahil futures kontrat örnekleridir. I.1.1.2 Enerji Futures Kontratları 1970 li yıllarda yaşanan petrol krizleri ve enerji ürünlerinde fiyat değişkenliğindeki artış enerjiye dayalı vadeli işlem pazarında büyümeye yol açmıştır. Dünyanın enerji ürünlerine dayalı en büyük borsası New York Ticaret Borsasıdır (New York Merchantile Exchange-NYMEX) (ERSAN, 1998:39). 1978 yılında ilk kez bu borsada işlem gören fuel oil futures kontratlarını, ham petrol ve kurşunsuz benzin futures sözleşmeleri izlemiştir. Ham petrol futures kontratının en ağırlıklı kontrat olarak yer aldığı enerji futures sözleşmeleri içerisinde motorin, propan, doğal gaz futures sözleşmeleri de yer almaktadır. I.1. 1.3 Değerli Maden Futures Kontratları Değerli maden futures sözleşmeleri, altın, gümüş, platin, gibi değer saklama amacıyla kullanılan madenler üzerine yazılan sözleşmelerdir. 6
I.1.1.4 Sanayi Metalleri Futures Kontratları Amerikan Emtia Borsasında aktif olarak sadece bakır üzerine yazılan futures sözleşmeler işlem görmekte iken Londra Metal Borsası (London Metal Exchange- LME) sanayi metallerinde dünyanın önde gelen borsası durumundadır. Sanayide kullanılan bakır, alimunyum, nikel, çinko benzeri madenlerdeki fiyat dalgalanmalarının önceden kestirilmesindeki güçlükler bu tür sözleşmelere olan ilginin yaratıcısı konumundadır. Sanayi madenlerinin değeri o madene yönelik arz ve talebe, dolayısıyla da ekonomide ilgili sektörün gücüne bağlıdır. I.1.2 Finansal Futures I.1.2.1 Yabancı Para Futures Kontratları Yabancı para ya da döviz futures kontratları sabit miktardaki yabancı parayı anlaşmaya varılmış bir fiyattan gelecekte belirli bir tarihte değiştirmeye ilişkin yasal olarak bağlayıcı bir anlaşmadır (ERSAN, 1998:49). Amerikan Doları, Brezilya Kuruzerosu, Kanada Doları, Japon Yeni, İngiliz Sterlini, İsviçre Frangı gibi varlıklar üzerine yazılan döviz futures kontratları ile bir paranın diğer bir para karşısında gelecekte efektif kuru sabitleştirilmektedir. Bu kontratların işlem gördüğü en önemli piyasa Şikago Ticaret Borsasına bağlı, Uluslararası Para Piyasasıdır (IMM). 7
I.1.2.2 Faiz Futures Sözleşmeleri Faiz futures sözleşmeleri, faiz gelirlerinin önceden belirlenmiş ileri bir tarihte ve yine önceden belirlenmiş bir faiz oranı üzerinden değiştirilmesi esasına dayanmaktadır. Faiz futures sözleşmelerinin temel işlevi, faiz oranlarında ileriye dönük meydana gelebilecek değişikliklerin yaratacağı mali riski azaltmak veya ortadan kaldırmaktır (CEYLAN, 1995: 236). Faiz futures kontratları kısa ve uzun vadeli olmak üzere ikiye ayrılabilirler. Vadesi bir yıl veya daha az olanlar kısa vadeli bir yıldan uzun vadeye sahip kontratlara ise orta veya uzun vadeli futures kontratı denir. Kısa dönem faiz oranına bağlı varlıklar şu şekilde sıralanabilir: Üç aylık ABD Hazine Bonosu Üç aylık Fransa Hazine Bonosu Üç ay vadeli Eurocurrency mevduat sertifikaları (Eurodollar, Euromark, Euroswiss, Eurolira,Euroyen) Üç ay vadeli mevduat sertifikası (ABD de dolar bazında) 30 günlük ABD Federal Fonları Orta ve uzun vadeli faiz futures kontratları: Amerikan Devlet Tahvili (US T- Bond) Japon Devlet Tahvilleri (JGB) Fransa Devlet Tahvilleri (Notionnels) İtalyan Devlet Tahvilleri (BTP) 8
Almanya Devlet Tahvilleri (Deutschland Bunds) İngiliz Devlet Tahvilleri (UK Long Gilts) Amerikan Hazine Senedi (US T-Notes) ABD Ulusal ipotek Birliği Futures kontratı I.1.2.3 Borsa Endeks Futures Kontratları Bu tür kontratlar fiziksel bir varlık olmayan borsa endeksi üzerine yazılır. En önemli borsa endeks futures kontratları ait oldukları ülke ile birlikte şu şekilde sıralanabilir: Dow Jones Sanayi ortalaması (DJIA) (ABD) S&P 500 Hisse Senedi Endeksi (ABD) S&P 100 (ABD) Major Market Index (MMI) (ABD) Russell 2000 Index (ABD) Value Line Index (ABD) Nikkei 225 Stock Average (Japonya) 1FT-SE 100 Share Index (İngiltere) IBEX 35 (İspanya) CAC40 (Fransa) Ibovespa (Brezilya) 9
I.2 FORWARD İŞLEMLER Bir forward kontrat, alıcı ile satıcı arasında imzalanan ve fiyatı bugünden belirlenen bir varlığın gelecekte belirlenen bir tarihte teslimini içeren anlaşmadır (CHAMBERS, 1998: 42). Forward kontratlar tezgahüstü türevler olduklarından, organize borsalarda işlem görmezler ve fiyat, miktar vade gibi unsurlar standart olmayıp tarafların karşılıklı mutabakatıyla belirlenmektedir. Her türlü mal ve hizmetle ilgili olarak düzenlenebilen forward işlemler yabancı para, endeks, hisse senedi gibi finansal varlıklar üzerine de yazılabilir. sıralanabilir: Forward sözleşmelerin sunduğu avantajlar ve dezavantajlar şu şekilde Forward sözleşmeler, sözleşme tarafları için belirsizlikleri ortadan kaldırmakta ve geleceğe yönelik planlar yapma olanağı tanımaktadır Forward sözleşmeler, karşılıklı güvene dayalı olduğundan, bir tarafın yükümlülüğünü yerine getirmemesi önemli zararlara yol açabilir. Forward sözleşmeler, yatırımcılara ellerindeki fonlarla risk üstlenerek kar elde etme imkanı vermektedir. Teminat mekanizmasının olmaması spekülatörlere küçük sermayelerle yüksek karlar elde etme imkanı sunmaktadır. 10
Forward sözleşmeler, üzerine yazıldıkları malın spot piyasasında aşırı dalgalanma olmasını önler. Böylece piyasa fiyat mekanizması daha etkin bir şekilde işler. Günümüzde en çok kullanım alanına sahip olan yabancı para ve faiz forward kontratları kısaca ele alınacaktır. I.2.1 Yabancı Para Forward Kontratları Bir yabancı para forward kontratı iki taraf arasında, belirli tutardaki bir yabancı paranın başka bir para birimine çevrilerek, bugünden belirlenmiş geleceğe ait bir tarihte veya belirli bir zaman periyodu içinde teslimi konusunda yapılan bir anlaşmadır(chambers, 1998: 43). Birçok finansal kuruluşun, döviz kurlarındaki dalgalanmalardan dolayı oluşması muhtemel risklerden zarar görebilecek kişilerin, çeşitli ülkelerin merkez bankalarının tercih ettiği yabancı para forward işlemleri en son teknoloji ürünü iletişim sistemleri sayesinde çok kısa sürede ve etkin olarak yapılmaktadır. Büyük bankalarda bu işlemler için ayrılmış forward desk denilen özel işlem odaları mevcuttur. Sözleşmeler genellikle 30 ile 180 güne kadar vadeli yapılmakta olup iki yıla kadar vadeli olarak hazırlandıkları da görülmektedir. 11
I.2.2 Faiz Forward İşlemleri Forward faiz anlaşmaları ile ilgili piyasa 1980 li yılların başından itibaren oluşmaya başlamış olup literatürde Forward Rate Agreements kelimelerinin kısaltılmış hali olan FRAs olarak yerleşmiştir. Faiz forward işlemlerinde taraflar, belirli bir süre için, belirli bir gelecekte mutabakat tarihi ve belirli bir varsayımsal anapara üzerine uygulanacak olan faiz konusunda anlaşırlar. Vade sonunda ana para el değiştirmez, bunun yerine taraflardan biri diğerine nakit ödemede bulunur. Bu ödemenin tutarı, kontratta anlaşılan faiz oranı ile spot piyasada gerçekleşen faiz oranı arasındaki fark kadardır. Sözleşme vadeleri genellikle 3,6,12 ay olup bazı durumlarda 18 aya kadar çıkabilmektedir. Faiz forward Sözleşmeleri nin %90 ı Amerikan Doları ve İngiliz Sterlini üzerinde yapılmakta olup Japon Yeni pazarı da büyüme göstermektedir. I.3 OPSİYONLAR Opsiyonlar, sözleşmeyi elinde bulunduran bireysel veya kurumsal yatırımcıya belli bir varlığı belli bir fiyattan ileride belirlenmiş bir tarihte veya öncesinde satın alma veya satma hakkı veren finansal araçlardır. Opsiyon almak sınırlı bir risk ortaya çıkarmaktadır. Bunun nedeni, opsiyon alan kişinin, işin en başından itibaren karşı karşıya olduğu maksimum zarar miktarının söz konusu sözleşme için ödeyeceği prim miktarı ile sınırlı olduğunu bilmesidir. Opsiyon satmak ise, geniş bir kullanım sahası bulunmasına rağmen, potansiyel olarak yüksek risk taşıyan bir stratejidir (KAYACAN, vd., 1999:35). 12
Opsiyonlar hem düzenli borsalarda hem de tezgahüstü piyasada işlem görmektedirler. Chicago Opsiyon Borsası, organize edilmiş ilk opsiyon borsasıdır. Bu borsanın dışında opsiyon işlemleri için önde gelen borsalar Phildelphia, Pasifik ve New York Borsalarıdır. 2000:84) : Borsada işlem gören opsiyonların başlıca özellikleri şunlardır (KARATEPE, Tüm alım satım işlemleri organize borsalarda Borsa tarafından konulan kural ve ilkeler doğrultusunda gerçekleşir. Kontrat büyüklükleri standarttır. Opsiyonların vadeleri standarttır. Opsiyon satıcısı olan taraf işlemin yapıldığı borsaya kontrat değerinin borsaca belirlenen bir yüzdesini marj ya da teminat olarak yatırmak zorundadır. Tezgahüstü piyasalarda işlem gören opsiyonlar ise şu özelliklere sahiptir (KARATEPE, 2000:85). Bu opsiyonlar borsa dışında bankalar ya da finans kuruluşları ile müşterileri aralarında gerçekleşmektedir. Opsiyonların kontrat büyüklükleri, işlem fiyatları ve vadeleri standart olmayıp tümüyle banka ile müşterileri arasındaki gereksinimler doğrultusunda belirlenmektedir. Opsiyon primi yalnızca anlaşmadaki taraflarca bilinmektedir. Prim dışında herhangi bir teminat söz konusu değildir. 13
Bu opsiyonların bazıları alıcıya opsiyonu satın almış olduğu kuruma vadeden önce uygun bir fiyattan satma olanağı tanımaktadır. Yatırımcılar açısından opsiyonların faydaları şu şekilde sıralanabilir: Mevcut hisse senetlerini kullanarak, kazancını artırmak Mevcut hisse senetlerini piyasada meydana gelebilecek düşüşlere karşı koruyabilmek Hisse senedini düşük fiyata satın alabilmek Piyasada meydana gelebilecek büyük değişikliklerin yönünü bilmeksizin fayda sağlamak Hisse senedini satın almadan, fiyat artış ve azalışlarından yararlanmak Opsiyon piyasalarında satın alan ve satan olmak üzere iki taraf vardır. Alıcı belirli bir fiyat veya prim karşılığında satın aldığı opsiyon sözleşmesini, sözleşmede belirtilen süre içinde ya da sonunda kullanma hakkına sahip olan kişidir. Opsiyon sahibi vade bitiminde opsiyonu kullanmak istemezse karşı taraftan primi iade etmesini talep edemez. Opsiyon sahibinin maksimum kaybı prim kadardır. Opsiyon sözleşmesi satın almakla uzun pozisyon (long position) alınmış olur. Opsiyon satıcısı ise belli bir fiyat veya prim karşılığında opsiyon sözleşmesini hazırlayıp satmakla yükümlülük altına giren taraftır. Alıcı talep ettiği takdirde yükümlülüğünü yerine getirmek zorunda olduğundan kazancı pirimle sınırlı olup kaybı teorik olarak sınırsız olabilir. Opsiyon sözleşmesi satmakla kısa pozisyon (short position) alınmış olur. 14
Opsiyonlar, üç ana başlık altında incelenebilir. Bunların birincisi ve en genel olanı alım ve satım opsiyonları, ikincisi opsiyonun tipine göre Avrupa veya Amerikan tipi opsiyonlar, üçüncü olarak da konusuna göre opsiyon türleridir. I.3.1 Alım Ve Satım Opsiyonları I.3.1.1 Satın Alma Hakkı Tanıyan Opsiyonlar (Call Options) Satın alma opsiyonu alıcısı, belirli bir tarihe kadar, belirlenmiş fiyat üzerinden bir varlığı satın alma hakkına sahiptir. Opsiyon yazıcısının ise alıcının opsiyon hakkını kullanması durumunda, sözleşmede belirtilen hisse senedini satma zorunluluğu vardır. Şekil I.1 ve Şekil I.2 de alım opsiyonu satıcısı ve alıcısının olası kar ve zarar durumları görülmektedir. Kar/Zarar 25 20 15 10 5 0-5 -10-15 105 110 115 120 125 130 Hisse Senedinin Olası Fiyatları Şekil I.1: Alım Opsiyonu Sahibinin Kar/Zarar Durumu 15
Kar/Zarar 15 10 5 0-5 -10-15 -20-25 105 110 115 120 125 130 Hisse Senedinin Olası Fiyatları Şekil I.2: Alım Opsiyonu Yazıcısının Kar/Zarar Durumu I.3.1.2 Satma Hakkı Tanıyan Opsiyonlar (Put Options) Satma opsiyonu alıcısı, belirli bir tarihe kadar, belirlenmiş fiyat üzerinden bir varlığı satma hakkına sahiptir. Opsiyon yazıcısının ise alıcının opsiyon hakkını kullanması durumunda, sözleşmede belirtilen hisse senedini alma zorunluluğu vardır. Şekil I.3 ve Şekil I.4 de satım opsiyonu satıcısı ve alıcısının olası kar ve zarar durumları görülmektedir. 16
Kar/Zarar 30 20 10 0-10 -20 105 110 115 120 125 130 Hisse Senedinin Fiyatı Şekil I.3: Satım Opsiyonu Alıcısının Kar/Zarar Durumu Kar/Zarar 20 10 0-10 -20-30 105 110 115 120 125 Hisse Senedinin Fiyatı Şekil I.4: Satım Opsiyonu Satıcısının Kar/Zarar Durumu Tablo I.1 opsiyon türlerine göre opsiyon taraflarının hak ve yükümlülüklerini göstermektedir. 17
TabloI.1: Alım ve Satım Opsiyonlarında Hak ve Yükümlülükler Alım Opsiyonu (Call) Satım Opsiyonu (Put) Alıcı Alış Hakkı Satış Hakkı Satıcı Satış Zorunluluğu Alış Zorunluluğu Kaynak: CHAMBERS, N. R.; (1998), Türev Piyasalar, Avcıol Basım-Yayın, İstanbul, s. 59 I.3.2 Vadelerine Göre Opsiyon Türleri Satın alındığı günden vade sonuna kadar herhangi bir günde kullanılabilen opsiyon sözleşmeleri Amerikan Tipi Opsiyonlar olarak adlandırılır. Vadenin dolduğu gün kullanılabilen opsiyonlar ise Avrupa Tipi Opsiyonlardır. Bu iki opsiyondan başka sahibine opsiyon sözleşmesini üç yıl içerisinde herhangi bir tarihte kullanma hakkı veren opsiyonlar Uzun Vadeli Opsiyonlar (Long- Term Equity Anticipation Securities-LEAPS) olarak adlandırılır. I.3.3 Konusuna Göre Opsiyon Türleri Opsiyon sözleşmeleri konularına göre şu şekilde sınıflandırılabilir: Hisse senedi opsiyonları Futures sözleşmesi opsiyonları Borsa endeks opsiyonları 18
Yabancı para opsiyonları Faiz opsiyonları I.4 SWAP Swap, iki taraf arasında yapılan faiz veya anapara ödemelerinin, koşullarını önceden belirleyerek, değişimi sağlayan bir mali işlemdir. Swap işleminde bir para birimi başka bir para birimi ile aynı gün içerisinde değiştirilmektedir. Ancak, bir vadeli işlem çeşidi olan swapta satılan para birimi ileriki bir günde ters işlemle geri alınmaktadır (KARATEPE, 2000: 147). Swap işlemleri ile faiz oranları ile döviz kurlarında kaydedilen dalgalanmaların yarattığı risk minimize edilmeye çalışılır. Swap işlemlerine taraf olan kişi ve kuruluşlar şu şekilde sıralanabilir (EBİÇLİOĞLU/KAHRAMAN, 2003): Uluslararası Kurumlar Merkez Bankaları Çokuluslu Şirketler Yerel Yönetimler Uluslararası Fonlar İhracatçı-İthalatçı Kuruluşlar Bankalar 19
Faiz, para, mal ve varlık swapları ana swap türlerini oluştururken bunların dışında swap işlemleri tezgahüstü türev ürünü olmasıyla kazandığı esnekliği sayesinde taksitli swap işlemi, tek bir sabit faiz ödemeli swap işlemi, vadeli veya gecikmeli swap, basamaklı swap, vadesi uzatılabilir swap, vadesi kısaltılabilir swap, kokteyl swap gibi türlerle de çeşitlendirilmektedir. Ayrıca bunların dışında belirli koşullar altında ve gelecekte belirli bir sürede bir swap anlaşmasına girme ya da bir swap anlaşmasından çıkma hakkı veren swap ve opsiyon işlemlerinin bir kombinasyonu olan swap opsiyonları (swaptions) da mevcuttur. I.4.1 Faiz Swapı (Interest Rate Swap) Faiz swapı iki tarafın belirli bir zaman dönemi için faiz ödemelerini karşılıklı olarak değiştirdikleri bir anlaşmadır. Faiz değişimi tarafların anlaştıkları varsayımsal (notional) ana para tutarına bağlı olarak hesaplanan faiz ödemeleri ile gerçekleşirken ana paralar el değiştirmemektedir. Faiz swaplarında vadeler 1 ile 15 yıl arasında değişmektedir. Genellikle değişken faiz ödemelerinde LIBOR referans gösterilmektedir. Böylece dalgalı faiz ödemeli borç sabit faizli borca çevrilmekte ve yüksek miktarda faiz ödemesinden kurtulunmaktadır. Faiz swaplarının uygulanış biçimlerine göre değişik türleri mevcuttur. Bunlar şu şekilde sıralanabilir: Temel swaplar 20
Forward swaplar Callable swaplar Putable swaplar Uzatılabilir swap Call swaption Put swaption Oran başlıklı swap Sıfır kuponlu swap Amorti edilen swap Accreting swap Rollercoaster swap I.4.2 Para Swapı (Currency Swap) İlk para swapı 1982 yılında Dünya Bankası ve IBM arasında, sabit faizli Alman Markı ve İsviçre Frangı borçlarının Dünya Bankasından sağlanan Amerikan Doları borcu ile swap edilmesi ile gerçekleştirilmiştir. Para swapında faiz swapından farklı olarak taraflar arasında paralar da değiştirilmektedir. Tipik bir para swapı üç temel evreden oluşmaktadır (ERSAN, 1998: 170) : Farklı paralara gerek duyan iki borçlu ana para tutarlarını değiştirir. Swap sözleşmesi süresince faiz ödemeleri değiştirilir. Sözleşme bitiminde ana paralar iade edilir. 21
Kuruluşlar para swap işlemi ile döviz kuru denetimlerine ilişkin düzenlemelerden uzaklaştıkları gibi yabancı parayla borçlanmanın maliyetini azaltabilir ve uzun süreyle yabancı para üzerinden borçlanma olanaklarını artırabilirler. I.4.3 Mal Swapı (Commodity Swap) Mal swap işlemleri iki taraf arasında belirli bir miktar malın sabit ve değişken fiyatlarının belirli bir zaman sürecinde değiştirilmesine yönelik anlaşmadır (Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği, 2002). Mal swaplarine konu olan varlıklar genellikle altın, petrol, bakır, aluminyum ve nikeldir. I.4.4 Varlık Swapı (Asset Swap) Varlık swapları, sentetik bir varlık yaratmak için bir varlık ve bir swapın kombine edilmesinden oluşurlar. Örneğin, aynı para birimi veya farklı para birimi üzerinden sabit faizli bir varlık, değişken faizli bir varlığa dönüştürülebilir. Bir kuruluşun, piyasadan sabit %10 getirili tahvil veya dalgalı LIBOR faizli hazine bonosu alma seçenekleriyle karşı karşıya kaldığını düşünelim. Diğer taraftan bir banka %10 sabit getirili tahvil satın almak ya da LIBOR+%0,5 üzerinden borç vermek istemektedir. Söz konusu kuruluş, tahvili satın alıp doğrudan, finansal aracı kullanmadan banka ile swap yapmaya karar verir (KARATEPE, 2000: 164). 22
I.4.5 Swap İşleminin Avantaj ve Dezavantajları Swap işleminin sağladığı yararlar şu şekilde sıralanabilir: İşletmeler fonlama maliyetlerini azaltabilirler İşletmelerde etkin aktif ve pasif yönetimi sağlanır Farklı piyasalara erişim imkanı sağlar Yeni kredi kullanma maliyetinin altında bir maliyetle yeni kaynaklara ulaşım imkanı sağlar Farklı vadelerle sözleşme imkanı sağlar Ticari sırları korumaya imkan verir Üstlenilmiş olan riskleri azaltıcı etki yaratır Swap işleminin dezavantajları şu şekilde sıralanabilir: Kredi, faiz ve kur riski tamamen ortadan kalkmaz Resmi ve organize bir piyasası bulunmamaktadır Sözleşmelerin belirli bir standartı bulunmamaktadır 23
II. FİNANSAL RİSK YÖNETİMİ VE KREDİ RİSKİ Risk istenmeyen bazı olayların meydana gelme şansıdır (BRIGHAM, 1999). Risk, bir işleme ilişkin bir parasal kaybın ortaya çıkması veya bir giderin ya da zararın gerçekleşmesi nedeniyle ekonomik faydanın azalması ihtimalini ifade etmektedir (Bankaların İç Denetim ve Risk Yönetimi Sistemleri Hakkında Yönetmelik). Finansal risk ise, piyasa katılımcısının nakit akışının, finansal sorumluluklarını karşılayamayacak hale gelmesi riskidir (TORAMAN, 2002). 1970 li yıllardan itibaren ulusal ve uluslararası piyasada yaşanan geçiş dönemi, finans sektörü piyasa katılımcılarının dinamik ve rekabetçi bir ortamda büyük mali risklerle karşı karşıya kalmasına neden olmuştur. Bu durumun en önemli nedeni, uluslararası finans piyasalarında yaşanan küreselleşmedir. Sermayenin serbest dolaşımı önündeki engellerin ortadan kalkması ile, dünyanın bir bölgesinde yaşanan sorunlar diğer bölgelerdeki piyasaları etkiler hale gelmiştir. Bunun sonucunda da piyasa fiyatları eskisine nazaran daha inişli ve çıkışlı bir seyir izler olmuştur. Böylelikle piyasadaki değişkenlik (volality) finansal riskin nedenlerinden biri haline gelmiştir. Bankalar şüphesiz finansal risklerden en çok etkilenen kuruluşların başında gelmektedir. Bankacılık sektöründeki temel riskler kredi riski, piyasa riski, sona 24
erdirme riski, likidite riski, operasyonel risk, yasal risk, ülke ve transfer riski, ticari itibar riski olarak sıralanabilir. Kredi riski, bir finansal işletme müşterisinin yapılan sözleşme gereklerine uymayarak yükümlülüğünü kısmen veya tamamen zamanında yerine getirememesinden dolayı finansal işletmenin maruz kaldığı riski ifade eder (Deloitte&Touche, 2002a). Piyasa riski, bir finansal işletmenin mali yapısının, piyasa fiyatlarındaki dalgalanmalar veya piyasalarda zıt yöndeki fiyat hareketlerinden dolayı maruz kalabileceği riski (döviz riski, faiz riski vb.) ifade eder. Sona erdirme riski, finansal işletmenin karşı taraftan, umulan sürede işleme konu finansal aracı veya fonu teslim alamaması, elde edememesi riskidir. Likidite riski, finansal işletmenin nakit akışındaki dengesizlik sonucunda nakit çıkışlarını tam olarak ve zamanında karşılayacak düzeyde ve nitelikte nakit mevcuduna veya nakit girişine sahip olunmaması şeklinde tanımlanabilir (Deloitte&Touche, 2002a). Operasyonel risk, bir işletmenin, bilgi işletim sistemi veya iç kontrol sistemlerindeki aksaklıklardan kaynaklanan kayıplarından dolayı maruz kalabileceği riski ifade eder. Bu risk, insan unsuru, sistemin başarısız olması veya yeterli kontrol mekanizmalarının olmamasından kaynaklanabilir. Bu konu ile ilgili en iyi örnek, 1995 te Londra daki en eski yatırım bankası Barings Brothers Bankası nın 25
Singapur daki türev ürünler ile ilgili faaliyetlerini yürüten Nick Leeson un yapmış olduğu işlemlerin kontrol edilmemesi ve bunun sonucunda da söz konusu kişinin yapmış olduğu sahtekarlık nedeniyle bankanın çok büyük kayıplara maruz kalmasıdır (KAHRAMAN, 2002). Yasal risk, işletme tarafından yetersiz ya da yanlış yasal bilgi ve belgeye dayanarak yapılabilecek işlemler neticesinde hakların beklenenden düşük, yükümlülüklerin ise beklenenin üzerinde gerçekleşmesi riskidir. Ülke ve transfer riski, işletmenin uluslararası kredilendirme ve yatırım faaliyetlerine ilişkin olarak ülke ve transfer risklerinin saptanması, izlenmesi ve kontrol edilmesine ilişkin yeterli politikalara ve uygulama usullerine sahip olmaması ve söz konusu riskleri kapsayacak yeterli karşılıkların oluşturulmamasını ifade eder. Ticari itibar riski, bir işletmenin operasyon ile ilgili başarısızlıkları veya yasal düzenlemelerin gerektirdiği yükümlükleri karşılayamama (mevduat munzam karşılıklarını yatırmama gibi) nedenleri ile ortaya çıkan riski ifade eder. Bütün bu finansal risklerin etkin yönetimini sağlamak için güvenilir ölçü ve metotların uygulanması bir zorunluluk haline dönüştü. Son yıllarda uluslararası finans piyasalarında meydana gelen krizlerin pekçoğunda etkin bir risk yönetim sisteminin bulunmayışı başlıca neden olarak ortaya çıkmaktadır. Ayrıca bankalar tarafından finansal durum ve risk yapıları hakkında piyasa katılımcılarına doğru karar verilmesini sağlamak için düzenli bilgi verilmesinin de önemi kavranmış bulunmaktadır. Bu tür faaliyetlerin olduğu bir ortamda, ulusal ve uluslararası 26
bankacılık sisteminin istikrarının sürdürülmesi görevi bankacılık sektörüne yeni düzenlemelerin getirilmesi gereğini de beraberinde getirdi. Bu alandaki gelişmeleri düzenlemek için Basle Komite adlı bir kuruluş, 1974 yılı sonunda uluslararası döviz ve bankacılık piyasalarında meydana gelen önemli krizleri takiben Bankacılık Düzenleme ve Denetim Uygulamaları Komitesi adı altında kurulmuştur. Halen 12 üye (Belçika, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Lüksemburg, Hollanda, İsveç, İsviçre, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri) ile çalışan komite, üye ülkeler arasında denetim konularında işbirliğine olanak sağlayacak bir forum oluşturmayı, daha geniş bir bakış açısıyla da dünya çapında denetimin geliştirilmesini, bankacılık denetim kalitesinin artırılmasını amaçlamaktadır (AYDAN, 2002). Komitenin aldığı kararların yasal bir yaptırımı yoktur; daha çok ülke denetim ve düzenleme otoritelerine detaylı düzenlemeler yapma olanağı sağlayacak yol gösterici denetim standartları ve tavsiyeleri niteliğindedir. Ancak Komite nin yaptığı çalışmalar ortak bir standartla çalışılmasını temin edebilmesi nedeniyle gün geçtikçe dünya çapında yaptırımı olan düzenlemeler haline gelmektedir. Komite nin çalışmalarıyla iki prensip dahilinde (hiçbir yabancı bankanın denetimden kaçamaması ve yeterli bir seviyede denetimin olması) uluslararası denetim kapsamındaki farklılıkların ve boşlukların giderilmesi amaçlanmaktadır. Basle Komite nin ilk başarılarından birisi bankaların sermaye yeterliliği ile ilgili düzenlemelerdir. Sermaye yeterliliği ve standartlarının uluslararası yakınlaştırılması adı altında 1988 yılında yayınlanan rapor bir çok ülke tarafından 27
kısa sürede onaylandı ve kabul gördü. Basle Sermaye Uyumlaştırılması olarak bilinen çalışma kredi riskini esas aldı. Uluslararası piyasalarda risk çeşitleri artmasına rağmen, kredi riski hala bankalar için en önemli risk kategorisini oluşturuyor (ERÇEL, 1999). Deloitte&Touche tarafından 1999 yılında, dünya çapında 70 bankayı kapsayan Risk Yönetimi Arştırması sonuçları da bu yargıyı desteklemektedir. Kuzey Amerika dan 12 banka, Avrupa dan 52 banka, Afrika dan 5 banka ve Asya dan 2 bankanın katıldığı araştırmaya göre katılımcıların %56 sı risk yönetimi için ayrı bir veri tabanına sahiptir. Yine aynı araştırma bankaların risk yönetim sistemlerinin geliştirilmesi veya iyileştirilmesi amacıyla giderek artan tutarlarda bütçe ayırdığını ortaya koymaktadır. (TabloII.1) 28