KİTAP MERKEZLİ DİNDEN İNSAN MERKEZLİ DİNE

Benzer belgeler
İsimleri okumaya başlarken- و ب س ي د ن ا - eklenmesi ve sonunda ع ن ه ر ض ي okunması en doğrusu.

Değerli Kardeşim, Kur an ve Sünnet İslam dininin iki temel kaynağıdır. Rabbimiz in buyruklarını ve Efendimiz (s.a.v.) in mübarek sünnetini bilmek tüm

Öğretim İlke ve Yöntemleri 1

İmam Tirmizi nin. Sıfatlar Hususundaki Mezhebi

(Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. (Fâtiha, 1/5)

KİTAP-SÜNNET İLİŞKİSİ (Nebi ve Resul Kavramları)

İman; Allah a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve âhiret gününe iman etmendir. Keza hayrı ve şerriyle kadere inanmandır.

KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK

Allah, ancak samimiyetle ve kendi rızası gözetilerek yapılan ameli kabul eder. (Nesâî, Cihâd, 24)

DUALAR DUANIN ÖNEMİ Dua

REHBERLİK VE İLETİŞİM 1

CENAB-I HAKK IN O NA İTAATİ KENDİNE İTAAT KABUL ETTİĞİ ZAT A SALÂT VE SELAM

Damla Yayın Nu: Editör Mehmet DO RU. Dil Uzman lyas DİRİN. Görsel Tasar m Uzman Cem ÇERİ. Program Gelifltirme Uzman Yusuf SARIGÜNEY

40 HADİS YARIŞMASI DİKKAT 47'DEN 55'E KADAR Kİ HADİSLERİN ARAPÇA METİNLERİ DÜZELTİLMİŞTİR. SINIFI 5-6,7-8 1-) 9-10,11-12 SINIFI 5-6,7-8 2-) 9-10

Cihad Gönderen Kadir Hatipoglu - Şubat :23:10. Cihad İNDİR

Question. Neden Hz İsa Ruhullah (Allah ın ruhu) olarak adlandırılmıştır? Yüce Allah ın kendi ruhundan. Peygamberi Âdem e üflemesinin manası nedir?

KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK

İHSAN SOHBETLERİ İHSAN SOHBETİ

Tedbir, Tevekkül Ve Kader Anlayışımız Gönderen Kadir Hatipoglu - Ağustos :14:51

األصل الجامع لعبادة هللا وحده

(40 Hadis-7) SEÇME KIRK HADİS

Kolay Yolla Kur an ı Anlama

Bayram hutbesi nasıl okunur? - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi

EV SOHBETLERİ AT. Ders : 6 Konu : Kitaplara İman. a) Kitaplara Topyekün İman

KUR AN HARFLERİNİN MAHREÇLERİ (ÇIKIŞ YERLERİ)

5. Ünite 1, sayfa 17, son satır

HADİS II DERSİ EZBER HADİSLER

Kur'an'da Kadının Örtüsü Meselesi - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi

150. Sohbet TEVHÎDİN TARÎFİ VE MAHİYETİ (2/2)

(Dersini sabah namazından sonra yapmanı tavsiye etmekle birlikte, sana uygun olan en münasip bir vakitte de yapmanda bir sakınca yoktur.

1- EBEVEYNLERİN ÇOCUKLAR ÜZERINDEKİ HAKLARI

Bir kişinin kalbinde iman ile küfür, doğruluk ile yalancılık, hıyanet ile emanet bir arada bulunmaz. (İbn Hanbel, II, 349)

SAHABE NİN ÖNDERİ HZ. EBU BEKİR

ICERIK. Din kelimesinin sözlük anlami Din kelimesinin Kur an daki anlamlari Din anlayislari Dinin cesitleri Ayetlerle din

KURAN DA TEKRARLANAN AYETLER

Onlardan bazıları. İhtilaf ettiler. Diri-yaşayan. Yüce. Sen görüyorsun ت ر dostlar. ..e uğradı

BAZI AYETLER ÜZERİNE KÜÇÜK Bİ R TEFEKKÜR ( IV)

yoksa ziyana uğrayanlardan olursun." 7

124. SOHBET Sözü Güzel Söylemek

Kur an-ı Kerim de Geçen Ticaret, Alım-Satım, Satın Alma Ayetleri ve Mealleri

Peygamberlerin Kur an da Geçen Duaları

Gizlemek. أ Helak etmek, yok etmek أ. Affetmek. Açıklamak. ا ر اد Sahip olmak, malik olmak. Đstemek,irade etmek. Seçme Metnler 25

148. Sohbet ÖNDEN GİDENLER

EV SOHBETLERİ DERS: 7 KONU: PEYGAMBERLERE İMAN. A) Peygamber (Resȗl-Nebî) Ne Demektir?

ALLAH IN RAZI OLDUĞU KULLAR

IGMG Ev Sohbeti AT. Ders : 5 Konu: DERS MELEKLERE İMAN

DUA KAVRAMININ ANLAMI*

EĞER NEBİ MUHAMMED, BENDEN YAHUDİLİĞİ VE HIRİSTİYANLIĞI İNKÂR ETMEMİ İSTESE; YAHUDİLİĞİ VE HIRİSTİYANLIĞI İNKÂR ETMEM, MUHAMMED'İ İNKAR EDERİM

EV SOHBETLERİ SOHBET Merhamet

Kur an ın, şerî meseleleri ders verirken aynı anda tevhid dersi vermesi hakkında izahta bulunabilir misiniz?

2 İSLAM BARIŞ VE EMAN DİNİDİR 1

الصيام برؤية واحدة اسم املؤلف حممد بن صالح العثيمني

BİRKAÇ AYETİN TEFSİRİ

Bazı Âyetlerin Anlamları ile İlgili Mülahazalar

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

YAHUDİLER ARALARINDA İMAN SAHİPLERİ ÇOK AZDIR

Seyyid Yahyâ-yı Şirvânî nin Vird-i Settâr ı *

Îman, Küfür ve Tekfir 2

Rahmân ve Rahîm olan Allâh ın ismiyle Hamd, - Allâh a mahsustur. O na hamd eder, O ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerrinden ve

113. SOHBET Peygamberlerin Ortak Özellikleri

Zekatın Fazileti Gönderen Kadir Hatipoglu - Haziran :57:10

Yarışıyorlarkoşuyorlar

تلقني أصول العقيدة العامة

Tatil kavramını araştırdığımız da tatil için şu anlamların verildiğini görürüz:

Hesap Verme Bilinci Gönderen Kadir Hatipoglu - Ocak :00:00

İşaret zamiri. İşaret isimleri. Bu ikisi. Bunlar. Şu ikisi. Şunlar. Onlar. Yakın mesafe için*bu* uzak mesafe için *şu-o* Çoğul İkil Tekil.

94. SOHBET İslam da İbadet Kavramı Çerçevesinde "Çalışmak İbadet "midir?

هل الا نبياء متساوون. şeyh Muhammed Salih el-muneccid

DÖRT KAİDE القواعد األربعة DÖRT KAİDE. Şeyhulislam Muhammed bin Abdilvehhab (rh.a)

IGMG Ev Sohbeti. IGMG Ev sohbeti 1

ÖRNEK VAAZLAR LÜTFİ ŞENTÜRK 299 CENNET VE NİMETLERİ

ي ا ا ي ه ا ال ذ ين ا م ن وا ك ت ب ع ل ي ك م الص ي ام ك م ا ك ت ب ع ل ى ال ذ ين م ن ق ب ل ك م ل ع ل ك م ت ت ق ون

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

YEMEN AHALİSİNE MEKTUP YEMEN AHALİSİNE MEKTUP. Şeyh Muhammed bin Abdilvehhab (rh.a)

İSİMLER VE EL TAKISI

IGMG EV SOHBETLERİ DERSLERİ

Ders : 19 Konu: İSLAMDA HELALLER VE HARAMLAR

Allah Teâlâ ya hamd eder, Hz. Muhammed (Sallalahu Aleyhi ve Sellem) e, âl ve ashabına selam ederiz.

İnsanda bir organ vardır. Eğer o sağlıklı ise bütün vücut sağlıklı olur; eğer o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir.

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuk Usulü II

1 Bahattin Akbaş, Din işleri Yüksek Kurulu Uzmanı 2 İbn Manzur, Lisanu'l- Arab, Xlll/115 3 Kasas, 28/77. 4 İbrahim, 14/34. 5 İsrâ, 17/70.

Konulu Tefsir Metodu Bir Usûl Sayılabilir mi ve Bunun Kur an ı Anlamaya Katkısı

12. CÜZ KURAN OKULU KURAN-DER HASAN TEMUR

ب Namaz. İbadet ederiz Sen-senin Yol göster

İNSAN ALLAHIN HALİFESİ Mİ? (HALEF- SELEF OLAYI) Allah Teâlâ şöyle buyurur:

EV SOHBETLERİ 135. Sohbet SOHBET BİZİ ALDATAN BİZDEN DEĞİLDİR! 1

Hor görme, aşağılama, hakir kabul etme günahını ilk işleyen şeytandır.

İHSAN SOHBETLERİ İHSAN SOHBETİ

Kolay Yolla Kur an ı Anlama

BERAT KANDİLİ. Dr. Hamdi TEKELİ

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

141. SOHBET. Nifak bir hastalıktır.

Erdemli Bir Toplum için Müslüman Sıfatlarına Sahip Olabilmek

و ال ت ق ول وا ل م ن ي ق ت ل ف ي س بيل الل ه أ م و ات ب ل أ ح ي اء و ل ك ن ال ت ش ع ر ون

İşte bu peygamberler. (ki) biz bazısını bazısına üstün kıldık. Onlardan bazısı Allah ile konuştu. Ve bazısını derecelerle yükseltti

İHSAN SOHBETLERİ İHSAN SOHBETİ

(Tanımı ve Dayanağı)

Kur an-ı Kerim den Seçme Metinler

Yasin sûresini okuduktan sonra duâ etmek için toplanmanın hükmü. Abdulaziz b. Baz

Transkript:

İst. Üni. İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi bayindir@kitapvehikmet.com KİTAP MERKEZLİ DİNDEN İNSAN MERKEZLİ DİNE Kur ân devre dışı bırakılıp Kur ân dan çözüm üretme metodu olan Hikmet unutturulduğu için çözümü, düşmanlarımızda arıyor ve her geçen gün batıyoruz. Giriş di. Allah: Siz buna şahit olun, sizinle beraber ben Nebîmiz Muhammed Aleyhisselam, bize Kur ân ı tebliğ eden elçi ve öğreten öğretmendir. 1 Cebrail de Nebîmiz e gelen elçi 2 ve öğretmendir. Kur ân dan çözüm üretmeyi yani hikmeti o, Cebrail den, 3 ashabı da ondan öğrenmiştir. Kur ân ile hikmet arasında tam bir bütünlük vardır. Her nebî, Allah ın resulüdür. Her birine, öncekileri tasdik eden Kitap ve Hikmet verilmiş 4 ve ondan, daha sonra gelecek resule inanma konusunda söz alınmıştır. Allah Teâlâ şöyle buyurur: ح ك م ث م ة ج اءك م ر س ول م ص د ق ن ك ت اب إ ذ أ خ ذ الل م يث اق الن ب ي ن ي ل م ا آت ي ت ك م م رن ا أ ق ر إ ص ر ي ق ال وا ت م ع ل ى ذ ل ك م أ خ ذ رت م أ أ ق ر ن ه ق ال ل ت نصر ك م ل ت ؤ م ن ن ب ه ل م ا م د ذ ل ك ف أ ول ئ ك ه م ال ف اس ق ون. ت ول ى ب ن الش اه د ين. ف م ن ق ال ف اش ه د وا أ ن ا م ع ك م م ه وإ ل ي وك ره ا ط وع ا األ ر ض اوات م الس ن ف ي أ سل م م ل ه أ ف غ ي ر د ين الل غ ون ي ب إ س ح ق ماع يل إ س اه يم ر ع ل ى إ ب ا أ نز ل م ن ا ع ل ي ا أ نز ل ي ر ج ع ون. ق ل آم ن ا ب الل و م ن ب ي أ ح د ق األ سب اط و أ وت ي م ا م وس ى و ع يس ى و الن ب ي ون م ن ر ب ه م ال ن ف ر ق وب و ي ه و ف ي اآلخ رة ن ه ل م ق ب اإل س ال م د ين ا ف ل ن ي ت غ ر غ ي ب ن ي م ل مون. س ن ح ن ل ه م م ن ه م م ن ال خ اس ر ين. Allah nebîlerinden kesin söz alırken şöyle demişti: Size Kitap ve hikmet veririm de elinizdekini tasdik eden bir resul gelirse kesinlikle ona inanacaksınız ve destek vereceksiniz. Bunu kabul ettiniz mi? Bu ısr ı yüklendiniz mi? Onlar: Kabul ettik demişler- 1 Bakara 2/151, Âl-i İmrân 3/164. 2 Hâkka 60/40, Tekvîr 81/19. 3 Necm 53/5, Rahmân 55/2. 4 Konu ile ilgili ayrıntılı bilgiye şu adresten ulaşılabilir: http://www.suleymaniyevakfi.org/kutsanan-gelenek-ve-kuran/kurana-ve-gelenege-gore-nebi-ve-resul.html de şahidim demişti. Bundan sonra sözünden dönenler, yoldan çıkmış olurlar. 5 Sözlerinden dönenler Allah a başkaldırmış olurlar. Yukarıdaki ayetlerin devamı şöyledir: Allah ın dininden başkasını mı arıyorlar? Oysa göklerde ve yerde kim varsa, isteyerek veya istemeyerek O na teslim olmuştur. Hepsi O nun huzuruna çıkarılacaktır. De ki: Biz Allah a inandık ve güvendik. Bize indirilene, İbrahim e, İsmail e, İshak a, Yakup a ve torunlarına indirilene, Musa ya ve İsa ya verilene; nebîlere Sahipleri (Rableri) tarafından ne verilmişse hepsine inandık. 6 Hiçbirini diğerinden ayırmayız. Biz Allah a teslim olmuş kimseleriz. (Âl-i İmrân 3/81-84) Birini diğerinden ayırmadan bütün nebîlere inanmayan, onlara verilen Kitab ı kabul etmeyen İslam dinine mensup sayılmaz. Bunu da yukarıdaki ayetleri takip eden şu ayetten öğreniyoruz: 5 Bunu destekleyen ifadeler İncil de vardır. Aşağıda geçen metinde O yerine Muhammed kelimesini koyarak okuyunuz. Şimdiyse beni gönderenin yanına gidiyorum. Ne var ki içinizden hiçbiri bana, Nereye gidiyorsun? diye sormuyor. Ama size bunları söylediğim için yüreğiniz kederle doldu. Size gerçeği söylüyorum, benim gidişim sizin yararınızadır. Gitmezsem, Yardımcı size gelmez. O gelince dünyanın günah, doğruluk ve gelecek yargı konusundaki suçluluğunu dünyaya gösterecektir. Günah konusunda - çünkü bana iman etmezler. Doğruluk konusunda - çünkü Baba ya gidiyorum, artık beni görmeyeceksiniz. Yargı konusunda - çünkü bu dünyanın egemeni yargılanmış bulunuyor. Size daha çok söyleyeceklerim var, ama şimdi bunlara dayanamazsınız. Ne var ki O, yani Gerçeğin Ruhu gelince, sizi her gerçeğe yöneltecek. O kendiliğinden konuşmayacak, yalnız işittiklerini söyleyecek ve gelecekte olacakları size bildirecek. O beni yüceltecek. (İncil Yuhanna 16/5-14) 6 Görüldüğü gibi bütün nebîlere kitap verilmiştir. 4

Kim bu İslam dan 7 (Allah ın bütün nebîlerine öğrettiği bu dinden) başka bir din ararsa asla kabul edilmez. O, ahirette, kaybedenlerden olur. (Âl-i İmrân 3/85) Gelecek nebîye ve kitabına inanma görevine ısr denir. Muhammed Aleyhisselam nebîlerin sonuncusu olduğu için onunla birlikte ısr yükü kalkmıştır. Artık ne bir nebî ne de kitap gelecektir. İsa nın veya mehdînin geleceği iddiaları, ısr yükünün istismarından başka bir şey değildir. Bir ayet şöyledir: الت ور اة و اإل ن ج يل ا ع ند ه م ف ي ك ت وب ج د ون ه م ي ال ذ ي ي ت ب ع ون الر س الن ب ي ول األ م ال ذ ين ي م م ع ل ي ه ال خ ب آئ ث أ م ر ه م ب ال م ع ر وف و ي ن ه اه م ع ن ال م نك ر و ي ح ل ل ه م الط ي ات ب و ي ح ر ي ي ض ع ع ن ه م إ ص ر ه م و األ غ ال ل ال ت ي ك ان ت م ع ل ي ه ف ال ذ ين آم ن وا ب ه و ع ز ر وه و ن ص ر وه ف ل ح ون أ ول ئ ك ه م ال م ه ي أ نز ل م وا الن ور ال ذ و ات ب Yanlarındaki Tevrat ta ve İncil de yazılı buldukları bu elçiye, bu ümmi Nebîye uyanlar... O, onlara iyiliği emreder, kötülüğü yasaklar. Temiz ve lezzetli şeyleri helal, pis şeyleri haram kılar. Onlardaki ısr yükünü ve üzerlerindeki bağları kaldırıp atar. Ona inanan, onu destekleyen, ona yardım eden ve onunla birlikte indirilen nûra (Kur ân a) uyanlar umduklarına kavuşurlar. (A râf 7/15) Muhammed Aleyhisselam ile birlikte ısr yükü kalktığı için üzerimizdeki tek görev, onun getirdiği Kitab ı ve hikmeti öğrenmek ve tam olarak uygulamaktır. 7 Allah ın, bütün nebîlerine öğrettiği bu ortak dinden başkası İslam değildir. Nuh Aleyhisselamdan beri aynı şeriat uygulanmaktadır. Allah Teâlâ şöyle buyurur: ي ن ا ب ه ا و ص ى ب ه ن وح ا و ال ذ ي أ و ح ي ن ا إ ل ي ك و م ا و ص إ ب ر اه يم ش ر ع ل ك م م ن الد ين م و م وس ى و ع يس ى أ ن أ ق يم وا الد ين و ال ت ت ف ر ك ب ر ق وا ف يه ع ل ى ال م ش ر ك ين م ا ت د ع وه م ه إ ل ي الل ي ج ت ب ي إ ل ي ه م ن ي ش اء و ي ه د ي إ ل ي ه م ن ي ن يب Allah Nuh a ne buyurmuşsa onu, sizin için bu dinin şeriatı yapmıştır. Sana vahyettiğimiz, İbrahim e, Musa ya ve İsa ya emrettiğimiz şudur: Bu dini ayakta tutun, bu konuda bölünüp parçalanmayın. Senin çağırdığın şey müşriklere ağır gelir. Allah doğru tercihte bulunanı kendi tarafına alır, doğruya yöneleni de kendine yönlendirir. (Şûrâ 42/13) Bundan sonra gelen şu ayet de bölünme ve parçalanmanın nasıl olduğunu bildirir: ك إ ل ى ت ف ر وم ا ق وا إ ال م ن ب ع د م ا ج اءه م ل م ب ي ن ه م ال ع ب غ ي ا و ل و ال ك ل م ة س ب ق ت م ن ر ب من ه م ر يب أ ج ل م س ي ن ه م مى ل ق ض ي ب و إ ن ال ذ ين أ ور ث وا ال ك ت اب م م ن ب ع د ه ل ف ي ش ك Kendilerine bu ilim (Kitap ve Hikmet) geldikten sonra bölünüp parçalanmaları, birbirlerine hakimiyet kurma çabalarından dolayı oldu. Rabbinin, belirlenmiş ecellerine kadar onları özgür bırakma sözü olmasaydı gereği yapılırdı. Onlardan sonra Kitaba mirasçı olanlar ise Kitap tan şüphe duyup tam bir ikileme düşerler. (Şûrâ 42/14) Önceki ümmetlerin başına gelenler, bizim de başımıza gelmiş, Kur ân a uyma yerine Kur ân ı kendilerine uydurmaya çalışanlar, sadece Müslümanları değil bü- 5

tün insanları Allah ın saf ve temiz dini olan İslam dan uzaklaştırmışlardır. Kitap İnancının Bozulması Sayılarının 124 bin kadar olduğu rivayet edilen 8 nebîlerden her birine kitap ve hikmet verildiği açık olduğu halde geleneksel din algısına göre Kitap; Tevrat, İncil, Zebûr ve Kur ân olmak üzere dört tanedir. Kur ân ın açık ayetleri göz ardı edilip çok zayıf bir rivayete dayanılarak Âdem e 10 sayfa, Şît e 50 sayfa, İdris e 30 sayfa ve İbrahim Aleyhisselama 10 sayfa olmak üzere toplam 100 sayfanın indiği iddia edilmiştir. 9 Kendisine 50 sayfa verildiği söylenen Şît in adı ne Kur ân da ne de hadis kaynaklarında geçer. Musa Aleyhisselama kitap verilmiştir 10 ama o kitabın Tevrat olduğuna dair ayet de yoktur. Çünkü Tevrat, bir tek nebînin değil, çok sayıda nebînin uyguladığı kitaptır. İlgili ayet şöyledir: وا ل ل ذ ين ه اد وا... ون ال ذ ين أ سل م ح ك م ب ه ا الن ب ي ن ور ي اة ف يه ا ه د ى إ ن ا أ نز ل ن ا الت و ر İçinde bir rehber ve nur olan Tevrat ı biz indirdik. Allah a teslim olmuş nebîler, Yahudiler arasında onunla hükmederler. (Mâide 5/44) Kendisine Tevrat öğretilen nebîlerden biri de İsa Aleyhisselamdır. Bir ayet şöyledir: إ ذ ق ال الل ي ا ع يسى اب ن م ر ي م اذ ك ر ن ع م ت ي ع ل ي ك و ع ل ى و ال د ت ك إ ذ أ ي دت ك ب ر وح ال ق د س ت ك ل م الن اس ف ي ال م ه د و ك ه ال و إ ذ ع ل م ت ك ال ك ت اب و ال ح ك م ة و الت و ر اة و اإل نج يل... O gün Allah, şöyle diyecektir: Meryem oğlu İsa! Sana ve annene yaptığım iyilikleri hatırla! Hani seni Kutsal Ruh la destekliyordum; beşikteyken de yetişkinken de insanlara konuşma yapıyordun. Bir de sana Kitab ı ve Hikmeti (bunları içeren) Tevrat ı ve İncil i 11 öğretmiştim... (Mâide 110) 8 Ahmed b. Hanbel, Müsned V. S. 266. İstanbul 1982. 9 Ebu Cafer Muhammed b. Cerîr et-taberî (il.310 h.), Tarih ul-umem ve v el-mülûk (Tarih ut-taberî) Beyrut 1407, c. I, s. 187, ez-zemahşerî Mahmud b. Ömer (467-538 h.), el-keşşaf, Beyrut tarihsiz. A lâ Suresinin tefsiri. 10 Bakara 2/53 ve 87, En am 6/91 ve 104, Hud 11/110, İsrâ 17/2, Müminûn 23/49, Furkan 25/35, Kasas 28/43, Secde 32/23, Mümin 40/53, Fussilet 41/45. 11 Tevrat ve İncil, tıpkı Kur an gibi içinde hikmeti barındıran kitaplardır. Bu sebeple bunlar, Creator: Lawrie Cate, Attribution 2.0 Generic (CC BY 2.0), https://www.flickr.com/ photos/lawriecate/3370859327 Davud Aleyhisselama inen kitabın adı zebûr değildir. Zebûr, kitap anlamındadır 12. Kelimenin geçtiği iki ayetten birincisi şöyledir: ي ن ا إ ل ى د ه و أ و ح إ ب ر اه يم ين م ن ب أ وح ي ن ا إ ل ي ك ك م ا أ و ح ي ن ا إ ل ى ن وح و الن ب ي إ ن ا ون س و ه ار ون و س ل ي م ان ي أ ي وب يسى ع اط األ سب ق وب إ س ح ق ي ماع يل و إ س ا د اوود ز ب ور و ن ا آت ي Biz, Nuh a ve ondan sonra gelen nebilere nasıl vahyettiysek sana da öyle vahyettik. İbrahim e, İsmail e, İshak a, Yakup a, torunlarına, İsa ya, Eyyub a, Yunus a, Harun a ve Süleyman a da vahyetmiş, Davud a da bir zebûr (bir kitap) vermiştik. (Nisâ 4/163) Ayette geçen zebûr, özel isim değildir. Bu sebeple Davud Aleyhisselama verilmiş kitabın adı olamaz. Şu ayette zebûr un çoğulu zübür kelimesi kullanılmıştır: kitap ve hikmet in atf-ı tefsiridirler. Cümlenin içine yani kelimesi bunun için konmuştur. 12 Kitabu l-ayn, Ebu Abdirrahman el-halil b. Ahmed el-ferahidi, thk: Mehdi Mahzumi ve İbrahim Samirai, İran, زبر h.1309 md. 6

Bugün Yahudi ve Hristiyanlar hem Tevrat tan hem de İncil den sorumludur. Bu iki kitap, Kur ân a uymalarını emrettiği için asıl sorumlu oldukları kitap artık Kur ân dır. Allah Teâlâ şöyle buyurur: ألد خ ل ن اه م ج ن ات الن ع يم. م ئ ات ه ل و أ ن أ ه ل ال ك ت اب آم ن وا و ات ق و ا ل ك ف ر ع ن ه م ن ا س ي م ن ف و ق ه م م ه ألك ل وا م ن ب ن ر ل و أ ن ه م أ ق ام وا الت و ر اة و اإل نج يل و م ا أ نز ل إ ل يه م م س ول ب ل غ ا أ ي ه ا الر ل ون.ي م ا ي ساء م ج ل ه م م م ن ه أ م ة م ق ت ص د ة و ك ث ير م ن ه م ت ح ت أ ر ك م ن الن اس ص م الل ي ال ت ه و ل غ ت ر س ا ب ل ف م ك و إ ن ل م ت ف ع ا أ نز ل إ ل ي ك م ن ر ب م وا يء ح ت ى ت ق يم ل ست م ع ل ى ش ا أ ه ل ال ك ت اب م ال ك اف ر ين. ق ل ي ال ق و إ ن الل ال ي ه د ي ك إ ل ي م ن ا أ نز ل ن ه م م ب ك م و ل ي ز يد ن ك ث ير ا م ن ر الت ور اة و اإل نج يل و م ا أ نز ل إ ل ي ك م م و ك ف را ف ال ت أ س ع ل ى ال ق و م ال ك اف ر ين. ك ط غ ي ان ا ب ر Eğer Ehl-i Kitap inanıp güvense ve kendilerini (büyük günahlardan) korusalardı, kötü işlerini örter, onları nimetlerle dolu cennetlere sokardık. Onlar Tevrat ı, İncil i ve Rableri tarafından kendilerine indirileni (Kur ân ı) 14 uygulasalardı, üstlerinden ve altlarından nimetlere boğulurlardı. Aralarında dengeli davranan bir toplum (ümmet) vardır ama onlardan çoğunun davranışı ne kötüdür! و إ ن ه ل ف ي ز ب ر األ و ل ين O (Kur ân) elbette öncekilerin zebûrlarında (kitaplarında) da vardır. (Şu arâ 26/196) Şu ayette zebûr, ez-zebûr şeklinde özel isim olarak bütün ilahî kitapları ifade için kullanılmıştır: د الذ ك ر أ ن األ ر ض ي ر ث ه ا ع ب اد ي الص ال ح ون و ل ق د ن ا ك ت ب ف ي الز ب ور م ن ب O zikirden (nebîlere verilen kitaplarda unutulmaması gereken bilgilerden) sonra bütün zebûrlara (kitaplara) şunu yazdık: Yeryüzü iyi kullarıma kalacaktır. 13 (Enbiyâ 21/105) 13 Bununla ilgili Kur an ayetleri şöyledir: Allah, içinizden inanıp güvenen ve iyi iş yapanlara söz vermiştir; öncekileri hâkim kıldığı gibi bunları da mutlaka yeryüzüne hâkim kılacak, razı olduğu dini bunlar için sabitleştirecek ve korku çekmelerinin ardından güvene kavuşturacaktır. Bunlar, bana kulak verirler ve hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Bundan sonra da ayetleri görmezlikten gelen olursa, işte onlar, yoldan çıkmışlardır. Namazı düzgün ve sürekli kılın, zekâtı verin ve bu elçiye boyun eğin ki iyilik bulasınız. Ayetleri görmezlikten gelenler (kafirler), sakın bu topraklarda inanıp güvenenleri (müminleri) aciz bırakacaklarını hesap etmesinler. Varıp kalacakları yer cehennemdir. Ne kötü hale gelmektir o! (Nûr 24/55-57) İncil de de şu ifadeler geçer: Ne mutlu yumuşak huylu olanlara! Çünkü onlar yeryüzünü miras alacaklar. (Matta İncili 5:5) Ey Resul! Rabbinden sana ne indirilmişse onu tebliğ et. Tebliğ etmezsen görevini yapmamış olursun. Allah, seni insanlardan koruyacaktır. Allah, ayetleri görmezlikte direnen topluluğu yola getirmez. De ki: Ey Ehl-i Kitap! Tevrat ı, İncil i ve Rabbinizden size indirilmiş olanı tam olarak yerine getirmedikçe dayanaksız kalırsınız. Rabbinden sana indirilen (Kur ân), onlardan çoğunun azgınlığını ve nankörlüğünü arttıracaktır. Artık o nankörler topluluğuna üzülme. (Mâide 5/65-68) Bir ilahî kitaba inananların Kur ân a inanmaları için kendilerindekini tasdik etmesi gerekir. Ama Mezhep uleması ısr konusuyla hiç ilgilenmemiş, Kur ân ın önceki kitapları tasdik ettiğini görmemiş ve kitaplara imanı, o kitapların şu andaki hallerine değil, Allah tan gelen hallerine inanma diye tanımlayıp ilişkiyi koparmışlardır. 15 Bu durumda şu ayetin bir anlamı kalmamaktadır: 14 68. ayete göre onlara indirilen Kur an-ı Kerim dir. 15 Bkz. Diyanet İlmihali 1/100-101. 7

و ك ي ف ي ح ك أ و ل ئ ك ب ال م ون ك و ع ند ه م الت و ر اة ح ك م ف يه ا الل م ؤ م ن ين. ا م د ذ ل ك و ن م ن ب ل و ت و ث م ي (Ya Muhammed!) İçinde Allah ın hükmü bulunan Tevrat ellerindeyken nasıl olur da seni hakem yapar, hükmünü verdikten sonra da yüz çevirirler? Bunlar Allah a inanıp güvenmiş kimseler değillerdir. (Mâide 5/43) Yahudi ve Hristiyan din adamları bu durumdan çok memnun olmalıdırlar. Yoksa bugün onlar, bu mezheplerle birlikte Mesih beklentisi içine giremezler, buna yönelik kurgular üretemezlerdi. Görüldüğü gibi mezhepler, kitaplara iman konusunu inanılmayacak ölçüde tahrif ederek önceki ümmetlerin Kur ân a inanmalarının önünü kesmişlerdir. Resul Kelimesine Yeni Anlam Yüklenmesi Resul gelenekte sadece elçi olarak anlaşılır. Bu, kelimenin ikinci anlamıdır. İlk anlamı, elçinin getirdiği sözdür. 16 Muhammed Aleyhisselamın Allah ın elçisi olarak getirdiği sözler Kur ân da olduğundan Allah ın itaat edilmesini emrettiği resul, Kur ân dır. Allah Teâlâ şöyle demiştir: ن ي ط ع الر س ول ف ق د أ ط اع الل م Allah ın resulüne 17 itaat eden Allah a itaat etmiş olur. (Nisâ 4/80) Allah Teâlâ, resullerin görevleri ile ilgili olarak şöyle demiştir: ب ين ال ال ب غ ال م ف ه ل ع ل ى الر س ل إ ال Resullere apaçık tebliğden başka ne düşer? (Nahl 16/35) إ ن ل م ت ف ع ل ف م ا ب ل غ ت ر س ال ت ه و الل ك و ا أ ن ز ل إ ل ي ك م ن ر ب س ول ب ل غ م ي ا أ ي ه ا الر ي ع ص م ك م ن الن اس إ ن الل ال ي ه د ي ال ق و م ال ك اف ر ين 16 Müfredat-ü Elfazi l-kur an, er-ragıp el-isfahani, thk: Safvan Adnan Davudi, Dımaşk-Beyrut, 1992, رسل md. Arapçası şöyledir: والرسول يقال تارة للقول المتحمل كقول الشاعر: أال أبلغ أبا حفص رسوال وتارة لمتحمل القول والرسالة verilmiştir. anlamı رسول الل takısı muzafun ileyhten ıvaz sayılarak ال ün الرسول başındaki 17 Ey Resul! Rabbinden sana ne indirilmişse onu tebliğ et, bunu yapmazsan onun resulü olma görevini yapmamış olursun. (Mâide 5/67) Allah ın elçileri kitabı tebliğin yanında getirdikleri ayetleri ve o ayetlerden çözüm üretme yöntemi olan hikmeti de öğretmek zorundadırlar. İlgili ayetlerden biri şudur: ات ه ه م ع ل ي آي ت ل و وال م ن أ ن ف س ه م ي س ث ف يه م ر ؤ م ن ين إ ذ ب ل ق د م ن الل ع ل ى ال م ب ين ك مة إ ن ك ان وا م ن ل ق ب ل ف ي ض ال ل م ال ح ال ك ت اب م م ه ي ع ل و ي ز ك م يه Allah müminlere iyilikte bulundu da içlerinden, ayetlerini okuyan, onları geliştiren; Kitab ı ve hikmeti öğreten bir resul çıkardı. Onlar, önceleri açık bir şaşkınlık içindeydiler. (Âl-i İmrân 3/164) Hikmetin resul sıfatıyla öğretilmesi, bunun bir tebliğ işi olduğunu 18 ve ayetlerde yer aldığını gösterir. Mu- 18 Hikmet yöntemini ile ilgili ayetleri şu linkte görebilirsiniz. http://www.suleymaniyevakfi.org/kutsanan-gelenek-ve-kuran/kitap-ve-hikmet.html 8

hammed Aleyhisselam bir resul olarak kendine verilen Kur ân ı ve hikmeti, ümmetine öğretmiş ve işini tamamlamıştır. Bunu şu ayet bize açıkça bildirmektedir: ات أ و ق ت ل ت م انق ل ب ع ل ى س ل أ ف إ ن م سول ق د خ ل ت ل ه م ن ق ب الر د إ ال ر ح م ا م و م أ ع ق اب ك م و م ن ي نق ل ب ع ل ى ع ق ب ي ه ف ل ن ي ض ر الل ش ي ئ ا و س ي ج ز ي الل الش اك ر ين Muhammed sadece bir elçidir. Ondan önce de elçiler geldi. O ölse veya öldürülse, gerisin geri mi döneceksiniz? Gerisin geri dönenin Allah a bir zararı olmaz. Allah, görevini yapanları ödüllendirecektir. (Âl-i İmrân 3/144) Artık itaat edeceğimiz tek resul, Kur ân dır. Biz onu bütün toplumlara kendi dilleriyle ulaştırmakla görevliyiz. Yoksa onlara resul gelmiş olmaz. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: ن ه د ي م ي ش اء و ن ي ان ق و م ه ن ض ل ه م ف ي ل الل م م ا أ ر س ل ن ا م ن ر س ول إ ال ب ل س ل ي ب ي و ش اء و ه و ال ع ز يز ال ح ك يم ي Biz, her resulü kendi halkının dili ile göndeririz ki onlar için her şeyi ortaya koysun. Bundan sonra Allah, sapıklığı tercih edeni sapık sayar, hidayeti tercih edeni de yoluna kabul eder. Daima üstün ve bütün kararları doğru olan O dur. (İbrahim 14/4) Her topluma, kendi dili ile götürülecek resul, Kur ân olduğu için bu ayette kelimeye başka anlam verilemez. Kur ân ı, her topluma kendi dili ile ulaştırmazsak onların ona inanma görevi olmaz. Yukarıda geçen ayetlerden birinde geçen bir bölümü tekrarlayalım: ح ك م ث م ة ج اءك م ر س ول م ص د ق ن ك ت اب إ ذ أ خ ذ الل م يث اق الن ب ي ن ي ل م ا آت ي ت ك م م ن ه... ل ت نصر ك م ل ت ؤ م ن ن ب ه ل م ا م Allah nebîlerinden kesin söz alırken şöyle demişti: Size Kitap ve hikmet veririm de elinizdekini tasdik eden bir resul gelirse kesinlikle ona inanacaksınız ve destek vereceksiniz (Âl-i İmrân 3/81) Buradaki resul de karşı tarafın diliyle kendilerine ulaştırılan Kur ân dan başkası olamaz. Demek ki Kur ân bir topluma kendi diliyle tebliğ edilmemişse onlara resul gitmemiş olur. Resul, kendinden bir şey katmadan birinin sözünü diğerine ulaştırmakla görevli kişi olduğu için Allah ın sözlerini ulaştıran Allah ın resulü, başkasının sözlerini ulaştıran da onun resulü olur. Mesela Mısır Meliki, Yusuf Aleyhisselama bir resul göndermişti. İlgili ayet şöyledir: ن ه د ي ن أ ي ة الال ت ي ق ط ع ك ف اسأ ل ه م ا ب ال الن س ف ل ما ج اءه الر س ول ق ال ار ج ع إ ل ى ر ب Melikin resulü geldiğinde Yusuf dedi ki: Efendine dön de sor bakalım, ellerini kesen kadınların derdi neymiş? (Yûsuf 12/50) Mezhep uleması, ayetlere tamı tamına zıt tanımlar yapmışlardır. Onlara göre resul, yeni bir kitap ve yeni bir şeriat ile gönderilen, nebî ise kendinden önceki resulün Kitab ını ve şeriatını, onun ümmetine tebliğ ile görevli olan zattır. 19 Bu tanıma göre Kralın Yusuf Aleyhisselama gönderdiği resule de yeni bir kitap ve yeni bir şeriat inmiş olmalıdır. Nebî, önceki resulün kitabını tebliğ ile görevliyse, artık nebî gelmeyeceğinden Kur ân ı tebliğ ile görevli kimse kalmamış olur. Bu tavır, Müslümanları Kur ân dan uzaklaştırdığı için mezheplerin yaptığı affedilmez yanlışlar görülememiştir. Hikmetin Sünnete Dönüştürülmesi Sünnet kelimesi Kur ân da sunnetullah = Allah ın sünneti olarak geçer. İlgili ayetlere bakılırsa bu kavram ile kastedilenin, Allah ın elçi gönderdiği toplumlarda uyguladığı kanunlar olduğu açıkça görülür. 20 Ancak Emevilerle başlayıp Abbasilerle kemikleşen yapıda Hikmete Sünnet denmiş; kelimenin içi boşaltılarak ona, Nebîmizin söz ve uygulamaları anlamı yüklenmiştir. Halbuki Nebîmizin, ayetleri tebliğ dışındaki sözleri hatalı olabileceğinden nebîye itaati emreden bir tek ayet yoktur. Aksine onun söz ve uygulamalarının denetlenmesini gösteren ayet vardır. Allah Teâlâ şöyle demiştir: س ر ق ن ال ي الن ب ي يا أ ي ه ا إ ذ ا ج اء ك ال م ؤ م ن ات ي ب اي ع ن ك ع ل ى أ ن ال ي ش ر ك ن ب الل ش ي ئ ا د يه ن و أ ر ج ل ه ن و ال ن أ ي ي ف ت ر ين ه ب أ ت ين ه ت ان ب ب ي ال ي ق ت ل ن أ و ال د ه ن و ال ي ز ن ين و و ال ي 19 Bkz. Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, İstanbul, tarihsiz, s. 17, paragraf 34. 20 Bkz. Enfâl 8/38, Hicr 15/ 13, Kehf 18/55, Ahzab 33/38, Fâtır 35/43, Mü min 40/85, 62, Fetih 48/23 9

ر ح ت غ ف ر اس ل ه ن الل إ ن الل غ ف ور يم ن ه اي ع ف ب وف ر ص ين ك ف ي م ي ع Ey Nebî! Mümin kadınlar sana biat için gelince, hiçbir şeyi Allah a ortak koşmamaları, hırsızlık yapmamaları, zina etmemeleri, çocuklarını öldürmemeleri, başkasından kazandıkları çocuğu yalan dolan ile kocalarına mal etmemeleri ve MARUFTA SANA İSYAN ETMEMELERİ şartı ile onlarla biat et; onlara Allah tan bağışlanma dile. Allah bağışlar, ikrâmı boldur. (Mumtehine 60/12) Marufta isyan etmeme şartı, nebî sıfatıyla söylediği sözlerin denetlenmesi gereğini gösterir. Her şey ortadayken, nebî ve resul kavramlarını çarpıtarak Muhammed Aleyhisselamın, nebî sıfatıyla söylediği sözleri ve yaptığı uygulamaları, resul sıfatıyla tebliğ ettiği ayetler seviyesine çıkarmak sonra ona, Allah ın elçi gönderdiği toplumlarda uyguladığı değişmez kanunu gösteren sünnet adını takmak, affedilmez bir uygulamadır. Ama Sünnet in Kur ân ın yanında ikinci kaynak olduğu konusunda bugün mezhep ulemasının görüş birliği vardır. Bu çarpıtmanın önderi olarak bilinen İmam Şafiî nin, resule itaati emreden ayetleri delil göstererek düştüğü inanılmaz hata şöyle özetlenebilir: Allah ın Resulü nün Sünneti; Allah ın adına, onun, özel ve genel hükümlerdeki muradını açıklar. Allah, Sünnet ile hükmetmeyi Kitab ı ile eş tutmuş ve Sünneti Kitab a bağlamıştır. 21 Kur ân, Sünneti, Sünnet de Kur ân ı nesh edip yürürlükten kaldıramaz. Sünnet ancak bir başka Sünnetle nesh edilebilir. 22. Sünnet, Kur ân ile nesh edilir, denirse recim cezasının; Zina eden kadınla zina eden erkekten her birine yüz kamçı vurun... (Nur 24/2) ayetiyle nesh edilmiş olması ihtimali ortaya çıkar. 23 Nebîmizin, Allah adına, onun, özel ve genel hükümlerdeki muradını açıkladığını söylemek, onu Allah ye- rine koymaktır. Çünkü Allah bu konuda kimseye yetki vermemiştir. İlgili ayetler şöyledir: د وا ت ع ب إ ال الل إ ن ن ي ل ت م ن ل د ن ح ك يم خ ب ير. أ ال ك ت اب أ ح ك م ت آ ي ات ه ث م ف ص الر. ير ش ب ل ك م م ن ه ن ذ ير Elif, Lâm, Râ. Bu öyle bir kitaptır ki, ayetleri muhkem kılınmış, sonra hakîm olan ve her şeyin iç yüzünü bilen Allah tarafından açıklanmıştır. Böyle olması Allah tan başkasına kul olmamanız içindir. Ben onun tarafından bir uyarıcı ve müjdeciyim. (Hûd 11/1-2) Demek ki Nebîmiz Kur ân ı açıklamamış ama ayetleri tebliğin yanında Allah ın gösterdiği yöntemle hareket edip Allah ın yaptığı açıklamalara yani hikmete ulaşarak insanlara uyarılarda bulunmuş ve müjdeler vermiştir. Abdulaziz b. Abdullah b. Bâz ın (1911-1999 m.) şu sözleri, Nebîmizin söz ve uygulamalarına Sünnet denerek, Kur ân ın üstüne nasıl çıkarıldığını göstermektedir: Evzaî 24 şöyle demiştir: Sünnet Kitap üzerindeki son sözü söyler. السن ة قاضية على الكتاب Sünnet, Kur ân ın genel bıraktığı şeyi sınırlar ya da onda olmayan hükümler koyar. Nitekim Allah Teâlâ şöyle demiştir: ون ت ف ك ر م ي ل ه ل ع إ ل ي ه م ك ر ن ل لن اس م ا ن ز ل ل ت ب ي و أ ن ز ل ن ا إ ل ي ك الذ Bu Zikri sana indirdik ki kendilerine indirilenin ne ol- Nebîmizin, Allah adına, onun, özel ve genel hükümlerdeki muradını açıkladığını söylemek, onu Allah yerine koymaktır. 21 Muhammed b İdris eş-şâfiî (öl. 204 h), er-risâle, tahkik Ahmed Şakir, Mısır 1358 h./1940 m. c. I, s. 79. 22 İmam Şâfiî, er-risâle, c. I, s. 107. 23 İmam Şâfiî, er-risâle, c. I, s. 111. 24 Ebû Amr Abdurrahmân b. Amr b. Yuhmid el-evzâî (ö. 157/774). İmam Şafiî den önce yaşamış fıkıh ve hadis âlimi olan Evzaî, mensubu kalmamış Evzâiyye mezhebinin de kurucusudur. 10

lerdi. O Zikri sana da indirdik ki, o insanlara, kendilerine indirilenin ne olduğunu beyan edesin; belki düşünürler. (Nahl 16/43-44) Foto: Bahar Şener, bahar.senol.sener@gmail.com duğunu o insanlara açıkça anlatasın; belki düşünürler. (Nahl 16/43) 25 Bir de Allah ın Elçisi Muhammed Aleyhisselam şöyle demiştir: ه أ ال إ ني أوت يت الك تاب ومثل ه م Bakın, bana Kitap ve onunla birlikte bir benzeri verildi. Beyhaki, 26 Amir Eş-Şabi nin bazı insanlara şöyle dediğini nakletmiştir: Siz eserleri terk ettiğiniz zaman bittiniz. Beyhâki, eserler sözü ile sahih hadisleri kastetmiştir. Beyhâki, Evzai nin bir arkadaşına şöyle dediğini de nakletmiştir: Rasulullah tan sana bir hadis ulaştığında sakın ona ters şey söyleme. Çünkü Resulullah onu Allah tan alıp tebliğ etmiştir. 27 Nebîmizin Kur ân ı açıkladığına delil getirilen ayeti, bir önceki ayet ile birlikte ele alırsak konu ile ilgisinin olmadığı görülecektir. ف اسأ ل وا أ ه ل الذ ك نت م ك ر إ ن ال ت ع ل م ون ن وح ي إ ل ي م ه ل ك سل ن ا م ن ق ب إ ال ر ج اال أ ر ا و م ك ر ن ل لن اس م ا ن ز ل م إ ل ي ه و ل ع ل ه م ي ت ف ك ر ون ل ت ب ي.ب ال ب ن ات و الز ب ر و أ نز ل ن ا إ ل ي ك الذ ي Senden önce gönderdiğimiz resuller sadece vahy ettiğimiz erkeklerdi. Bilmiyorsanız o Zikri bilenlere sorun. Resuller mucizelerle ve kitaplarla gelmiş- 25 Bu ayeti İmam Şâfiî de Sünnet konusunda delil almıştır. Bkz. el-umm, Beyrut 1410 h. 1990 m. El-istihsan, c. VII, s. 309. 26 Ebû Bekr Ahmed b. Hüseyn b. Alî el-beyhakī (ö. 458/1066), hadis bilgini ve Şâfiî fakihidir. 27 Abdulaziz b. Abdullah b. Bâz (1911-1999 m.) Vucûb ul-amel bi Sünneti Resulillahi Sallallahu aleyhi ve sellem ve küfrü men enkereha, Suudi Arabistan 1420 h. c. I, s. 24-25. 11 Ayette ilk önce geçen Zikir, Tevrat ve İncil anlamında, ikinci Zikir ise Kur ân anlamındadır. Resulullah ın soracağı kişilerin kimler olduğu şu ayette açıklanmıştır: ف اس أ ل ال ذ ين ي ق ر ؤ ون ال ك ت اب م ن ق ب ل ك ل ق د ف إ ن ك نت ف ي ش ك م م ا أ نز ك ل ن ا إ ل ي ك ف ال ت ك ون ن م ن ال م م ت ر ين ب ج اءك ال ح ق م ن ر Sana indirdiğimiz şeyden dolayı şüphen varsa bu Kitab ı, senden önce okuyanlara sor. Doğrusu Rabbinden sana aynı gerçek gelmiştir. Sakın şüphelenenlerden olma. (Yûnus 10/94) Rasûlullah ın görevlerinden biri, Kur ân ayetlerini Ehl-i Kitab a anlatıp onların elindeki Kitab ı tasdik ettiğini göstermektir. İlgili ayet şöyledir: ك ن ت م ت خ ف ون م ن ال ك ت اب ا ول ن ا ن ل ك م ا ك ثير م م ا ا ه ل ال ك ت اب ق د ج ا ء ك م ر س ي ب ي ي و ي ع ف وا ع ن ك ثير ق د ج ا ء ك م م ن الل ن ور و ك ت اب م بين Ey Kitab ehli, Kitap tan gizlediğiniz birçok şeyi size beyan eden, birçoğunu da affeden resulümüz geldi. Size Allah tan bir nur ve açık bir kitap geldi. (Mâide 5/15) Bu ayetler açıkça gösteriyor ki, Nahl 44. ayette geçen beyan, Kitab ı tebliğ görevinden başkası değildir. Bu görevin, nebî olmayan resullere de verildiğini daha önce görmüştük. Orada gördüğümüz ayetlerle beraber şu ayet de Kur ân ı beyan, yani onda olan ayetleri insanlara anlatıp herhangi bir şeyi gizlememe görevinin her Müslüman a verildiğini gösterir: إ ذ أ خ ذ الل م يث اق ال ذ ين أ وت وا ال ك ت اب ل ت ب ي ن ن ه ل لن اس و ال ت ك ت م ون ه ف ن ب ذ وه و ر اء ث من ا ق ل يال ف ب ئ س م ا ي ش ت ر ون وا ب ه اش ت ر ظ ه ور ه م Allah, kendilerine kitap verilenlerden kesin söz aldı; onu insanlara kesinlikle beyan edeceksiniz, asla gizlemeyeceksiniz, dedi ama onlar Kitabı arkalarına attılar ve karşılığında geçici bir bedel aldılar. Aldıkları o şey ne kötüdür. (Âl-i İmrân 3/187) Nahl 44 te Nebîmizi muhatap alan ل ت ب ن ل لن اس = insanlara beyan edesin diye ifadesi bu ayette ن ن ه ل لن اس onu =ل ت ب ي ي

insanlara kesinlikle beyan edeceksiniz şeklinde bütün müminleri muhatap almıştır. Demek ki o ayet, Nebîmizin Kur ân ı açıkladığı iddiasına delil olamaz. Yukarıdaki görüşü savunanların ikinci delili, Allah ın Elçisi nin şu sözüdür: ه أ ال إ ني أوت يت الك تاب ومثل ه م Bakın, bana Kitab ve onun bir benzeri verildi. Nebîmize, Kitap ile birlikte verilen şeyin Hikmet olduğu, yukarıdan beri anlatmaya çalıştığımız şeydir. Bu hadis, Kitap ve Hikmet ile ilgili ayetlerin tamamının özetidir. Müslümanlar, Kur ân ı doğru anlama ve ondan çözüm yani hikmet üretme yöntemlerini unutunca bölünmeler başlamıştır. Bir ayette şu ifadeler geçer: Bu Kitabı sana, her şeyi açıklasın; bir rehber, bir ikram ve tam teslim olanlara müjde olsun diye parça parça indirdik. (Nahl 16/89) Böyle tanımlanan bir kitaptan çözüm üretemeyen Müslümanların içine kuşku düşmüştür. Bu, mutfağa hiç girmemiş bir kıza, tatile giden zengin anne-babasının şöyle demesine benzer: Sana yetecek her şey mutfakta var. Yemek pişirmeyi hiç bilmeyen bu kız, ailesinin kendini ölüme terk ettiğini düşünür. Aç kalmamak için mutfağı komşusuna bırakır. Onun vereceği basit yiyeceklere karşılık mutfağı boşaltmasına göz yumar. Komşu kötü niyetli ise iş daha da kötüye gidebilir. İnsanlara güven konusunda Nebîmize yapılan şöyle bir uyarı vardır: (Münafıkları) gördüğünde kılık kıyafetleri hoşuna gider. Konuştuklarında konuşmalarına kulak verirsin. Oysa duvara dayalı kalas gibidirler. Her gürültüyü aleyhlerine sayarlar. Asıl düşman onlardır; onlara karşı dikkatli ol. Allah canlarını alsın, nasıl da yalana sürükleniyorlar! (Münâfikûn 63/4) tefsirlerden yeni bir din çıkar mıydı? Kur ân a ve Nebîmizin uygulamasına aykırı olmasına rağmen çocuklar evlendirilebilir, kölelik ve cariyelik, kader inancı, dinden dönenin öldürülmesi ve sayılamayacak kadar yanlış, İslam dininin hükmü gibi gösterilebilir miydi? Sonuç Allah ın elçileri ve onları örnek alanlar, Allah tan başkasına kul olmama ve Allah ın indirdiği kitaba uyarak yarattığı kitap olan doğal düzeni koruma konusunda insanları uyarırlar. Bunlar halkı etkilemeye başlayınca düzenin devamından yana olan menfaat çevreleri, ellerindeki imkanları kullanarak bir algı yönetimi yapıp fesat çıkarmaya çalışırlar. Alışılageleni bırakıp çoğunluğa ters düşmek zor olduğu için bu kişiler halkı etkilerler. Aynı yanlışların, mezheplerin hemen hepsinde kabul gördüğüne bakılınca bunun büyük bir organizasyonun sonucu olduğu anlaşılmaktadır. Kur ân devre dışı bırakılıp Kur ân dan çözüm üretme metodu olan Hikmet unutturulduğu için çözümü, düşmanlarımızda arıyor ve her geçen gün batıyoruz. Çağımızda Kur ân a dönüş çabaları ve ondan çözüm üretme çalışmaları, giderek daha etkin bir hal almaktadır. Bunu bir şekilde engelleme konusunda da çok büyük gayretlerin olduğu açıktır. Biz buradan, Allah ın şu sözlerini herkese ilan etmek isteriz: و ق ل ج اء ال ح ق ز ه ق اط ل ال ب إ ن اط ل ال ب ك ان ز ه وق ا De ki Hak geldi, bâtıl yok oldu. Çünkü batıl olan yok olup gider. (İsrâ 17/81) ل م ما ت ص ف ون ال وي ه و ز اه ق ول ك م غ ه ف إ ذ ا د ف ي م ب ل ن ق ذ ف ب ال ح ق ع ل ى ال ب اط ل Yok, hakkı bâtılın tepesine indiririz, onun beynini dağıtır; o da beklenmedik bir şekilde yıkılıp gider. (Ey bâtıla saplananlar!) Yaptığınız nitelemelerden dolayı çekeceğiniz var! (Enbiyâ 21/18) Sözleriyle Nebîmizi hayran bırakan münafıklar olur da ilimleriyle Müslümanları hayran bırakan münafıklar olmaz mı? Öyle olmasaydı mezhep kitaplarından ve 12