HAKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULUNUN LDV PROJESİ KAPSAMINDA DÜZENLEDİĞİ 06 EKİM-13 EKİM 2013 TARİHLERİ ARASINDA YAPILAN ALMANYA ÇALIŞMA ZİYARETİNE



Benzer belgeler
ERZİNCAN CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI LDV PROJESİ KAPSAMINDA 06 EKİM- 12 EKİM 2013 TARİHLERİ ARASINDA DÜZENLENEN ALMANYA ÇALIŞMA ZİYARETİNE İLİŞKİN RAPOR

LEONARDO DA VİNCİ PROJESİ KAPSAMINDA ÇAPRAZ SORGU KONUSUNDA ALMANYA'YA DÜZENLENEN ÇALIŞMA ZİYARETİ RAPORU

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı. Yargı Örgütü Dersleri

CEZA USUL HUKUKU DERSİ (VİZE SINAVI)

TÜRKİYE DE CEZA VE ADALET SİSTEMİ

CEZA MUHAKEMESİNDE İSTİNAF. Doç.Dr. Hakan KARAKEHYA Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi

T.C. ADALET BAKANLIĞI Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü TOPLANTI RAPORU

2:Ceza muhakemesinin amacı nedir? =SUÇUN İŞLENİP İŞLENMEDİĞİ KONUSUNDAKİ MADDİ GERÇEĞE ULAŞMAK

İKİNCİ BÖLÜM Adayların Çalışma Esasları, Staj Süresi, Staj Mahkemelerinin Tespiti

Av. Ülkercan Özbey İlhan Ankara Barosu CMK ve Gelincik Merkezi Üyesi

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı. Yargı Örgütü Dersleri

Ceza Usul Hukuku (LAW 403) Ders Detayları

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Kongresi Eylül 2009 Ankara

MADDE 2 : Bu Yönetmelik, Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince müdafi veya vekil görevlendirilmesi ile bu kişilere yapılacak ödemeleri kapsar.

ÖNSÖZ 3 EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YAZISI 5 İÇİNDEKİLER 7-12 KANUNLAR VE KAYNAKLAR BİRİNCİ BÖLÜM Genel Bilgiler Dersin adı ve konusu 17

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU 2016 / 2017 ÖĞRETİM YILI BÜTÜNLEME SINAVI OLAY ÇÖZÜMÜ

Uluslararası İlişkiler ULUSLARARASI İLİŞKİLER

BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

MAHKEME YÖNETİM SİSTEMİNE DESTEK PROJESİ KAPSAMINDA ALMANYA

OHAL KAPSAMINDAKİ SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMALARDA AVUKATLARIN SAVUNMA HAKLARININ KISITLANMASI KONULU ARAMA KONFERANSI SONUÇ RAPORU

KOVUŞTURMA ve SONRASI Tanık, polise veya savcıya ifade vermek zorunda mıdır?

Cezalar Hakkında Bilgi (Information About sentences)

T.C. AYDIN ADLİ YARGI İLK DERECE MAHKEMESİ ADALET KOMİSYONU BAŞKANLIĞI

İÇİNDEKİLER. Giriş 1 SORUŞTURMA EVRESİ. 1. SORUŞTURMA KAVRAMI ve SORUŞTURMANIN AMACI 3 2. SORUŞTURMANIN YÜRÜTÜLMESİNDEN SORUMLU MERCİ

12 Mart 2016 CUMARTESİ Resmî Gazete Sayı : YÖNETMELİK

KALEM MEVZUATI ADL108 KISA ÖZET

CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN

Özel Görevli Ağır Ceza Mahkemelerinin Tarihi Gelişimi

AİLE MAHKEMELERİNİN KURULUŞ, GÖREV VE YARGILAMA USULLERİNE DAİR KANUN

7035 SAYILI YASA İLE TEMYİZ SÜRELERİ DEĞİŞTİ

CEZA MUHAKEMESİNDE SES VE GÖRÜNTÜ BİLİŞİM SİSTEMİNİN KULLANILMASI HAKKINDA YÖNETMELİK. (Resmi Gazete: 20 Eylül 2011, sayı: 28060) BİRİNCİ BÖLÜM

CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU Ders Planı. Birinci Bölüm GİRİŞ VE GENEL BİLGİLER

AVUKAT TANIM A- GÖREVLER

İktisat Bölümü CEZA USUL HUKUKU BAHAR DÖNEMĐ ARA SINAVI CEVAP ANAHTARI

Integration e.v. Fragebogen Untersuchung über die Rechte und Pflichten der in Deutschland lebenden Migranten

Mevzuat Kroniği CEZA HUKUKU

Sanık olarak tutuklandınız ve (polis) büro(sun)(y)a veya başka bir sorgulama yerine götürüldünüz. Haklarınız nelerdir?

TÜRKİYE'DE MAHKEME YÖNETİM SİSTEMİNİN DESTEKLENMESİ PROJESİ

T.C. İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

İÇİNDEKİLER SUNUŞ...V ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX KISALTMALAR...XV GİRİŞ...1

HUKUK VE ADALET DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI (Ortaokul 6, 7 veya 8. Sınıf)

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... V İÇİNDEKİLER... VII KISALTMALAR...XIII GİRİŞ... 1

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK/115,120

CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN. BİRİNCİ BÖLÜM Genel Hükümler

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı Adalet Meslek Etiği Dersleri

Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 2010

TÜRK CEZA ADALET SİSTEMİNİN ETKİNLİĞİNİN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ CEZA İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ BİRİNCİ YIL DEĞERLENDİRME RAPORU

Kanuni (Doğal) Hakim İlkesi Hakimlerin Tarafsızlığı Genel Olarak Hakimin Davaya Bakmasının Yasak Olduğu

Sayın Konuklar; Saygıdeğer konuklar,

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ SEKRETERLİK BİRİMİ İŞ AKIŞ ŞEMASI İşin Adı : Yönetim Kurulu Kararları

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK/27

KPSS KAMU PERSONELİ SEÇME SINAVI

ÜÇÜNCÜ KISIM Olağanüstü Kanun Yolları. BİRİNCİ BÖLÜM Karar Düzeltme ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının İtiraz Yetkisi

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...V

İSTANBUL ANADOLU CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI NA. : Şüpheli hakkında suç duyurusu dilekçemizin sunumudur.

İstinaf Kanun Yolu ile Temyiz Kanun Yolu Arasındaki Fark Nedir? Hukuk Davası İçin İstinaf Mahkemesine Başvuru Şartları

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanununun bu hükmünden yola çıkarak, İçişleri Bakanlığının emniyet ve asayişi sağlamada, yürütme organları olarak

İsterlerse Hristiyan öğrencilerimize de din kültürü sorusu sorabiliriz

10 Ocak 2013 BASIN AÇIKLAMASI

Prof. Dr. Süha TANRIVER Doç. Dr. Emel HANAĞASI

Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 2007

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

Avrupa Konseyi İnsan Hakları ve Hukukun Üstünlüğü Genel Müdürü,

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU HUKUKİ MÜZAKERE TOPLANTILARI 31/10/ /11/2013 SAMSUN

Adli Psikoloji ve Denetimli Serbestlik Denetimli Serbestlik Psikologlar

Değerli Yöneticiler, son yıllarda vergi incelemeleri büyük ölçüde bu konu etrafında dönmeye başladı.

İÇİNDEKİLER. Ceza Hukuku Genel Hükümler

HÜKÜM GİYMEMİŞ BİR TUTUKLUNUN HASTANEYE SEVKİ (KISITLAMALI YA DA KISITLAMASIZ)

KPSS KAMU PERSONELİ SEÇME SINAVI

Dr. Ayşe KÖME AKPULAT İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Anabilim Dalı İŞ MAHKEMELERİNDE YARGILAMANIN ÖZELLİKLERİ

KANUNEN OLMAYAN, AMA İLİMİZDE UYGULANAN HAYAT STANDARDI.? Yeni bir haftada yine beraberiz.geçen haftaki

MÜKERRİR HÜKÜMLÜLERİN İNFAZINDA MÜDDETNAME HESAPLAMALARI:

7-10 ŞUBAT 2002 TARİHLERİ ARASINDA TRABZON DA YAPILAN İNCELEMELER HAKKINDAKİ ALT KOMİSYON RAPORU

8 Nisan 2016 CUMA Resmî Gazete Sayı : YÖNETMELİK

ÖĞRENCİ DİSİPLİN SORUŞTURMASI ÖRNEKLERİ

İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesine İlişkin Tarihli Yönetmeliğin 11 ve 19. Maddeleri Anayasaya Aykırıdır

T.C. KOZAKLI KAYMAKAMLIĞI İlçe Emniyet Amirliği Belgelendirme Büro Amirliği HİZMET STANDARTLARI TABLOSU BAŞVURUDA İSTENİLEN BELGELER

ÖZET : 353 Sayılı Kanunun 10/^ maddesi uyarınca asker kişi sayılan. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ CEZA BÖLtMÜ. sanıkların askerî cezaevinde işledikleri

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. GEÇGEL ve ÇELİK/TÜRKİYE (Başvuru no. 8747/02 ve 34509/03) KARAR STRAZBURG.

CEZA MUHAKEMESİNDE KATILAN

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR BİLAL MÜŞTAK BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/233)

ISTANBUL ÜNIVERSITESI BGD'YE BELÇIKALI RAKIP

yüksel önder tarafından yazıldı. Cumartesi, 07 Nisan :15 - Son Güncelleme Cumartesi, 07 Nisan :23

KONTROLLÜ TESLİMAT YASA TASARISI. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar: BİRİNCİ KISIM Genel Kurallar

İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI NA

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

Tecavüz veya diğer cinsel saldırıya uğramış 18 yaşından küçük gençler için

BODRUM EMNİYET MÜDÜRÜ HALUK BAŞ HAKKARİYE TAYİN OLDU

Suça Sürüklenen Çocuklara Hukuki Yardım

İsmail ERCAN THEMIS CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU

İNFAZ VE KORUMA MEMURU (GARDİYAN)

Mahkemeden Hapishaneye

Karar No. Karar Tarihi

İÇİNDEKİLER İKİNCİ BASKININ ÖNSÖZÜ... VII ÖNSÖZ...IX İÇİNDEKİLER...XI BİRİNCİ BÖLÜM

Medeni Usul Hukuku (LAW 315) Ders Detayları

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

Transkript:

HAKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULUNUN LDV PROJESİ KAPSAMINDA DÜZENLEDİĞİ 06 EKİM-13 EKİM 2013 TARİHLERİ ARASINDA YAPILAN ALMANYA ÇALIŞMA ZİYARETİNE İLİŞKİN RAPORDUR. Öncelikle şahsımın bu ziyarete katılmasına karar veren değerli Yüksek kurul üyelerime ve ziyaretin hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkür etmeyi bir borç bilirim. Meslek hayatımda ilk defa bir Avrupa ülkesine mesleki çalışma ziyareti kapsamında seyahat ettim. Mesleki çalışma ziyaretimizin gündem konusu "Çapraz sorgu alanında Avrupa örneklerinin yerinde görülmesi"ydi. Bu amaçla Almanyada bulunduğumuz ilk gün Wiesbaden şehrinde bulunan Hessen eyaleti Emniyet müdürlüğüne gittik. Oraya gittiğimizde aynı zamanda çifte vatandaş olan Dış ilişkiler ve Göçmenler Dairesi Başkanı Baş Komiser Bayan Döndü YAZGAN tarafından karşılandık ve bina içerisinde bir toplantı salonuna götürüldük. Başkomiser Döndü YAZGAN'ın Almanyada Emniyet teşkilatında bir Başkomiser olarak çalışması bizleri oldukça gururlandırdı. Emniyet müdürlüğündeki toplantı salonunda önce Kriminal Daire Başkanı Bay BERND HEROLD karşıladı ve kendi teşkilatını bize kabataslak bir şekilde anlattı, yapmış olduğu sunumu değerlendirdiğimizde ülkemizdeki Emniyet teşkilatından farklı olan bir husus görmedim. Bu sunumdan sonra WİESBADEN Polis Akademisi öğretim üyelerinden bay Prof. GERHARD SCHMELZ bize Sorgu metotları ve taktikleri ve bu konuların hukuki boyutları konulu bir sunum yapmaya başladı. Kendisi de bu sunumu yapmaya başlarken konunun Polis akademisinde yüz derste verildiğini, bu nedenle konuyu tüm yönleri ile ele almanın imkansız olduğunu belirterek kendisi önemli gördüğü konularda açıklamalarda bulunacağını söyledi. Sayın SCHMELZ'in açıklamalarında tüm kafilenin ilgisini çeken konu kuşkusuz hipnoz yöntemi oldu. Bize yapılan açıklamaya göre Hipnoz; Olayla ilgili görgü ve bilgilerinin tam olarak hatırlayamayan müşteki ve şahitlerin bir psikiyatr tarafından hipnoz edilerek aradan uzun zaman geçmesi veya herhangi bir sebepten dolayı unuttuğu bilgileri hipnoz yöntemi ile öğrenilmesi ve bu bilginin bir rapor olarak soruşturma dosyasına konulması olarak tanımlandı. Ülkemizde uygulanmayan bu yöntemi duymak bizleri heyecanlandırdı ve bu yöntemin ülkemizde de olumlu sonuçlar verebileceğini tüm kafile olarak mütalaa ettik. Gerçekten de müşteki ve şahitler ülkemiz ceza usul kanunu olan CMK'ya göre doğruyu söylemek mecburiyetindedirler. Dolayısıyla yasa gereği hipnoz olmayı da istemek zorundadırlar. Ülkemiz yargılamalarında çok önemli görgüleri olan bazı şahitler ve müştekiler maalesef aradan geçen sürenin uzunluğu nedeni ile bilgilerini net olarak hatırlayamamaktadırlar. Bu durumda bir psikiyatr tarafından hipnoz edilerek, hatırlanamayan bilgilerin öğrenilmesi hakikati araştırma yolunda çok faydalı olacaktır. Şayet ülkemizde şahitlerin çoğu zaman hatırladıkları halde çeşitli nedenlerden dolayı görgülerini mahkemelerde kasıtlı olarak ifade etmedikleri hususu da bir vakıa ise de, malumdur ki yasa gereği şahitlerin gördüklerini doğru olarak mahkemede ifade etme yükümlülükleri vardır. Bu yasal yükümlülük karşısında hipnoz yönteminin önemi daha da çok artmaktadır: Tabi ki sayın Prof. SCHMELZ hipnoz yönteminin sanıklara uygulanamayacağı hususunu da altını çize çize anlattı. Sayın Prof. SCHMELZ'in tüm kafile tarafından ilgi ile dinlenen bu sunumundan sonra Kriminal dairede çalışan bir Emniyet amiri yanında getirdiği iki adet soruşturma dosyasını kafilede dolaştırarak bir sunum yaptı. Yapmış olduğu sunumda Hakim ve Cumhuriyet Savcıları olarak bizler Savcı, kolluk ilişkilerinin nasıl geliştiğini sorduk. Almış olduğumuz cevaba göre, kolluğun sanki ülkemizdeki kolluktan daha farklı olarak ve daha serbest olarak soruşturma yapabildiğini, tüm kafile olarak gözlemledik. Bize verilen bilgilere göre Yargılama makamlarından alınması gereken izinler alınmak suretiyle Soruşturmayı polis

Savcılık makamından izin almadan yapmaktadır ve gerçeğini öğrenilmesi adına yasalar çerçevesinde tüm delil araştırmalarını yapabildiğini gördük. Cumhuriyet Savcısı daha çok bir denetleme ve danışma makamı olarak görülmekteydi. Hatta öğretim üyesi Prof. SCHMELZ de bize Türkiye' de kolluk ile savcı ilişkisinin yanlış anlaşıldığını da ifade etti. Halbuki ülkemizde 2005 yılında CMK yürürlüğe girdiğinde yapılan eğitim seminerlerinde özellikle gerekçeyi hazırlayan öğretim üyelerimiz yaptıkları açıklamalarda sürekli polis, Savcının yardımcısıdır tezini ileri sürüyorlardı. Oysa ki sayın Prof. SCHMELZ bu hususun Türkiye' de yanlış anlaşıldığını, polisin hiç bir zaman savcının yardımcısı olmadığını, bırakın polisi rahat bir şekilde çalışsın sözleriyle ifade etti. Bu husus bir hayli ilgimizi çekti ve ezberimizi bozdu. Bu bakış açısının ülkemizdeki uygulamalarını da bildiğimden dolayı daha sağlıklı olduğunu şahsen düşündüm. Zira polisin tüm faaliyetlerine savcının karışması aynı zamanda C. savcılarının iş yükünü de bir hayli artırmaktaydı. Tüm bunlara karşın sanırım ülkemizde C. savcıları eksik delil toplanabilir endişesi ile polisin yaptığı soruşturmaya müdahil olduğunu düşünüyorum. Bunu önlemek için, yani polisin delilleri eksiksiz bir şekilde toplamasını sağlamak için mevcut uygulamadan ziyade C. Savcısına polisin düzenlediği fezlekeyi iade edebilmenin yasal düzenlemesinin yapılması gerekir. Uygulamada polis fezlekeleri şekli eksikliklerden dolayı iade ediliyor. Ancak bu uygulamanın yasal bir şekle bürünmesi ve eksik delil toplanması sebebinin iade gerekçeleri arasında kabul edilmesi gerektiğini, böylece polisin eksik soruşturma yapmasının önüne geçilebileceğini düşünüyorum. Kriminal dairede çalışan Emniyet amiri göstermiş olduğu soruşturma dosyalarındaki ayrıntılara verilen önem ve düzenlilik taktirimizi topladı. Aynı zamanda bu sunum yapan konuşmacı bizi toplantı yaptığımız salondan alarak çeşitli delil araştırmalarının yapıldığı ilgili kriminal daireyi de bize gösterdi. Gezmiş olduğumuz kriminal daireye baktığımızda sade ve basit olduğunu ama ortamın son derece hijyenik olduğunu da fark ettim. Batı HESSEN eyaleti Emniyet müdürlüğündeki ziyaretimizi tamamladıktan sonra aynı gün yine aynı şehirde bulunan 18-21 yaş arası hükümlü ve tutukluların kalabildiği gençlik ceza evini ziyaret ettik. İlk olarak yine bir toplantı salonuna alındık. Orada Cezaevi yöneticilerine sorduğumuz sorulara cevaplar verilmesi ile ziyaretimiz başladı. Yöneticilerden bir tanesi bir psikologtu. Cezaevinde yönetici olarak bir psikoloğun görevlendirilmesi şahsım tarafımdan taktirle karşılandı. Sonuçta cezaevide bir eğitim yuvasıydı ve insanlarla uğraşıldığından psikoloji önemliydi. Bizler Savcı-cezaevi ilişkilerinin nasıl geliştiğini sayın yöneticilere sorduk. Almış olduğumuz cevaplardan şunu gördük ki cezaevindeki tüm işleyişi ceza evi yöneticileri sağlıklı bir şekilde sorunsuzca yürütebiliyorlar. Savcının çok fazla cezaevi ile yakın bir mesaisi olmadığını hissettik. Bu durum kafile olarak olarak hepimizin ilgisini çekti. Şartla tahliye koşullarını sorduğumuzda şartla tahliye için gerekli olan asgari şartın cezanın üçte birini içeride geçirmek gerektiğini, ancak genelde bu üçte iki süre dolduğunda taktire bağlı olarak şartla tahliyelerinin yapıldığını gördük. Bu husus ilgimizi çekti. zira ülkemizde şartla tahliye için içeride geçirilmesi gereken süre cezanın üçte ikisi olduğundan ve genelde bu süre geçtikten sonra şartla tahliye kararının otomatik olarak verildiğini ancak Wiesbadendeki bu cezaevinde her hükümlüye ait taktirin diğer hükümlülerle farklı olacak şekilde tezahür ettiğini görevlilerden öğrendik. Ülkemizde de olması gerekenin bu olduğu, yani her hükümlünün şartla tahliyesinin diğer hükümlülerden farklılık arz etmesi gerektiğini, otomatik olarak her hükümlüye aynı sürenin uygulanmaması gerektiğini düşündük. Aslında Ülkemiz mevzuatında da otomatik uygulanır şeklinde bir hüküm de yoktu ancak uygulamada maalasef asgari süreler geçtikten sonra şartla tahliye kararlarının verildiğini gözlemlemekteyiz. Bu husus dışında hükümlüler koğuşlarda tek başlarına kalıyorlardı. Her bir koğuşta lavabo ve duş bulunduğunu da gördük. Her hükümlü sabah kahvaltısı ve akşam yemeği dahil aradaki vakitlerde, sosyal alanlarda diğer hükümlüler ile beraber geçirildiğini ve

rahabilitasyon faaliyetlerinin bu sosyal alanlarda yapıldığını gördük. Bilindiği üzere ülkemiz uygulamalarına bakıldığında çoğu cezaevimizde bu hususlar farklıdır, ülkemizde koğuşlarda birden fazla kişi kalır ve sosyal saatler daha azdır. Gezdiğimiz cezaevindeki sosyal saatlerin cezaevi görevlilerinin gözetiminde yapıldığını gördük. Böylece mahkumlar sosyal saatlerde birbirlerinden olumsuz olarak etkilenmelerininde önüne geçiliyordu. Oysa ki Ülkemizde maalesef koğuşlarda kalabalık gruplar halinde kalındığından hükümlülerin birbirlerinden olumsuz olarak etkilenmelerinin önüne geçilemiyor. Cezaevinin tamamını gezdiğimizde fiziki şartların yeterli olduğunu gözlemledik ve ceza evi ziyareti ile ilk gün yapmış olduğumuz resmi ziyaretlerimizi tamamlamış olduk. Resmi ziyaretimizin ikinci gününde AUGSBURG şehrinde bulunan AUGSBURG Üniversitesi Hukuk fakültesine gittik ve gittiğimizde üniversitenin öğretim üyesi olan ve aynı zamanda Türk Hukuku araştırmalar merkezi Başkanı Doç. Doktor sayın Erhan TEMEL ile tanıştık. Sayın hocamız bize üniversiteyi kısaca gezdirdi daha sonrada sayın hocamız tarafından bir dersliğe alındık. Doç. Doktor Erhan TEMEL bize Almanya eğitim sistemini ve Almanyada verilen hukuk eğitimini anlattı. Anlatımlarında şunu gördük ki, hukuk eğitimine çok önem veriliyor ve hukuk fakültelerinin sayıca çok fazla olmadığını da sayın hocamızdan öğrendik. Yine hocamızın anlatımlarına göre Hakim, Savcı ve Avukatların aynı eğitim sürecinden geçirilerek mesleklerini yapmaya hak kazandıklarını da öğrendik. Bilindiği üzere ülkemizdeki uygulamanın bu şekilde olmadığı, özellikle Avukatların hukuk fakültesinden mezun olmalarından sonra staja başlayarak her hangi bir sınav sürecinden dahi geçmeden mesleklerini yapmaya hak kazanıyorlar. Oysa ki Almanya da Hakim ve Savcı olabilmek için hangi aşamalardan geçmek gerekiyor ise aynı aşamaların Avukatlar için de gerekli ve zorunlu olduğunu öğrenmek şahsımın ilgisini çekti ve olması gerekenin bu olduğunu düşündüm. Daha sonra sayın hocamız Alman Ceza Hukuku ile ilgili sunum yapmak üzere aynı üniversitede öğretim üyesi sayın Doç. Doktor ISABELL KRATZER Alman Ceza Hukuku ile ilgili sunum yapmak üzere dersliğe davet etti ve sayın hocamız Doç. Doktor Erhan TEMEL'in yaptığı simultane tercüme ile sunum başladı. Sayın konuşmacı Alman Ceza Hukuku ile ilgili genel bilgiler verdi. Bizler kafile olarak sayın konuşmacıya sorular sorduk. Sorularımız genelde özel ceza hukuk ile ilgili oldu. Özellikle cinsel istismar ve saldırı suçlarından ruh ve beden sağlığının bozulup bozulmadığına ilişkin doktorlar heyetinden rapor alınıp alınmadığını sorduk. Almış olduğumuz cevaba göre Almanyada da ülkemiz uygulaması ile paralel olacak şekilde ruh ve beden sağlığının bozulup bozulmadığına ilişkin rapor alındığını öğrendik. Bu şekilde AUGSBURG üniversitesindeki ziyaretimizi tamamlandıktan sonra sayın hocamız Doç. Doktor Erhan TEMEL'in refakatiyle BAVYERA Asliye mahkemesine gittik. Bu ceza mahkemesinin aynı zamanda bir eyalet mahkemesi olduğunu öğrendik ve BAVYERA Asliye mahkemesi Başkan yardımcısı Doktor PETER HİRMER bizi karşıladı ve kendisi ile soru cevaplı bir söyleşi yapmaya başladık, sorduğumuz sorulara aldığımız cevaplardan öğrendiğimize göre BAVYERA Asliye mahkemesinin hem bir ilk derece mahkemesi olarak, hem de istinaf yargılaması yapan bir yargılama makamı olduğunu anladık. Projemizin konusu çapraz sorgu olması nedeni ile Almanyada çapraz sorgunun nasıl uygulandığını yoğun bir şekilde sorduk ama sayın yargıcımız çapraz sorgunun Alman Ceza Yargılamasında uygulanmadığını söyledi ve şunu dedi ki bizler konuşma sırasına göre herkese söz hakkı veririz ve o kişiler yargılaması yapılan sanığa soru sorarlar dediğinde, ülkemiz uygulamasının da bu paralelde olduğunu anladık. Hatta sayın yargıcımız ısrarlı çapraz sorgu ile ilgili sorularımıza cevap verirken kendi CMK'larını açarak çapraz sorgunun mevzuatlarında olduğunu ancak gerekçeden de bir cümle okuyarak bu konunun ve uygulamanın Alman ceza yargılamasına yabancı bir konu olduğunu bize ifade etti.

Sayın yargıcımız daha sonra bize yapılacak duruşma ile ilgili bilgiler vermeye başladı. vermiş olduğu bilgilere göre sanık hakkında BİLİNGEN Ceza mahkemesi sanık hakkında sigorta parasını almak amacı ile dolandırıcılık yapmak suçundan dolayı verilen 1 yıl hapis cezasının ilk derece mahkemesi olarak verdiğini, sanığın da verilen hapis cezasına kendi mahkemelerine istinaf yoluyla itiraz ederek, kendilerinin istinaf mahkemesi olarak dosyaya bakacaklarını söylediler. Daha sonra duruşmayı yapacak olan mahkeme başkanı ve halk arasından seçilen iki jüri üyesi duruşmaya geldiler. Sayın mahkeme başkanı da yapılacak olan duruşma ile ilgili bize bilgiler verdi ve bu sunumdan sonra C. Savcısı ve sanık müdafi gelerek yerlerine geçtiler. Duruşma salonu ülkemizdeki duruşma salonlarından farklılıklar arz ediyordu. Konuyu açmak gerekirse; bunlardan bir tanesi öncelikle salon oldukça genişti. Ülkemizdeki ortalama duruşma salonlarının iki katı büyüklüğünde bir salon ve duruşma salonundaki sayın mahkeme heyetinin, Savcının ve sanık müdafinin ve sanığın konumları şahsımın çok ilgisini ve taktirini topladı ve ülkemizdeki duruşma salonlarının da bu şekilde olmasında fayda gördüm. Duruşma salonunu anlatmam gerekir ise mahkeme başkanı ve iki jüri üyesi kürsüde oturuyorlardı, yalnız kürsünün yerden yüksekliği 20 veya 25 CM kadardı ve ülkemizdeki kürsülerin çok daha yüksek olduğunu bunun duruşmada süjeler arasındaki iletişimi aksattığını düşündüm ve bu nedenle ülkemizde de kürsü yüksekliğin bu kadar olması gerektiği kanaatine vardım. Zabıt katibi kürsünün ülkemizde olduğu gibi önünde oturmuyordu, ülkemizde Savcının bulunduğu yerde zabıt katibi oturuyordu ve mahkeme başkanı konuşma yaparken zabıt katibine zapta yazılacakları dikte ettirmemesi bir yargıç olarak şahsımı çok memnun etti ve keşke ülkemizde de Yargıçların zabıt katibine dikte ettirmeseler de enerjilerinin çoğunu yargılama konusuna hasretseler keşke diye düşündüm ve yargıç olarak bu duruma imrendim. Duruşma esnasında zabıt katibi tüm kafilenin ortak kanaatine göre stenografi yöntemi ile notlarını aldı ve konuşulanlar bittikten sonra hızlı bir şekilde bilgisayara yazdığını ve çıktısını aldığını gördüm ve çıktı alındıktan sonra mahkeme başkanı kontrol ettikten sonra zaptı üyeler ile beraber imzaladıklarını gördüm. Cumhuriyet Savcısı; ülkemizde müştekilerin oturduğu yerde oturmaktaydı, ancak C. Savcısının önünde bir masa daha vardı ve orada müştekilerin oturduklarını da anladım. Beyanı alınan, sanık, tanık veya müşteki kim ise duruşma salonunun tam ortasında küçük bir masa ve sandalyeye beyanı alınmak üzere alındığını ve orada oturtularak beyanlarının alındığını anladık. Sanık müdafi de ülkemizde olduğu gibi katılan tarafın tam karşısında oturuyordu. Ancak avukatın önünde de 4 kişilik bir masa daha olduğunu gördüm, en arkada da izleyici olarak bizler bulunuyorduk ve izleyici kısmında 20-25 kişilik bir yer olduğunu gördük. Bu sistem şahsımın çok ilgisini çekti ve olması gereken yerleşim düzeninin bu şekilde olması gerektiğini mütalaa ettik. Ülkemizin genelinde duruşma salonlarının Almanyada gördüğüm salona göre bir hayli dar olduğunu düşündüm. Yine kürsünün çok yüksek olmamasının tarafların birbirleriyle daha iyi iletişim kurmak adına gerekli olduğunu düşündüm. Yapılan istinaf yargılamasını anlatmak gerekir ise, sanık verilen karara karşı istinaf yoluna başvurarak BİLİNGEN Ceza mahkemesinin kararını BAVYERA Asliye mahkemesine taşımıştır. Ancak sanık itiraz ettiği halde istinaf duruşmasına gelmemiştir. Bu durumda mahkeme ne yapılması gerektiğini önce Savcıya sonra sanık müdafine sorduktan sonra kısa bir ara vererek (yaklaşık 7-8 dakika ) müzakare salonuna geçmişlerdir ve yaklaşık olarak 7-8 dakika müzakere arasından sonra salona tekrar gelerek varmış oldukları kararı açıklamışlardır. Bize sonradan tercüme edilen mahkeme kararı şu şekilde oldu ki, sanık gelmediği için dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildi ve bu karar açıklandıktan sonra koridorda bekleyen iki şahit mahkeme başkanı tarafından mikrofonla salona davet edilerek sanık gelmediği için kendilerinin dinlenmeyeceğini bildirdi ve mahkeme başkanının yazdığı

bir yazıyı şahitlere vererek adliyenin ilgili biriminden 150 EURO olan harcırahlarını alabilecekleri söylenerek şahitler gönderildi ve duruşmadan sonra bize açıklanan bilgiye göre sanığın gelmemesi nedeni ile toplam 1500 EURO olan yargılama masrafının ödemesi gerektiği de ifade edildi. Ayrıca Mahkeme Heyeti salonun müzakere kısmına giderken ve gelirken herkesin ayağa kalkması gerektiği söylendi ve o şekilde uygulama yapıldı. Savcı ve sanık müdafiininde dahil herkesin ayağa kalktığını gözlemledim. Bizlerde keşke mahkemede bir tensip yargılamasına da şahit olsaydık ancak bu bilmediğimiz bir sebepten dolayı mümkün olmadı, ama şahit olduğumuz duruşma örneğinde de çok şeyler öğrendik, bunlardan ilgi çeken konular öncelikle duruşma salonunun yerleşim şekli ve oturma biçimiydi. İkincisi duruşma salonunda bir mübaşirinin olmaması, iletişimin mahkeme başkanı tarafından koridora ses veren bir ses düzeneği ile sağlanması ve kişilerin çağrılması, tanıkların 150 EURO ücret almaları ve yargılamaya gelmeyen sanığın 1500 EURO olan yargılama masrafından sorumlu tutulması ve çapraz sorgunun Almanya da uygulanmaması, Ağır Ceza Mahkemesi adı altında bir mahkemenin olmaması, mahkemelerin sulh ve asliye ayrımına göre teşekkül ettirilmesi dikkatimizi çeken hususlardan oldu. BAVYERA Asliye Ceza mahkemesinin ziyaretimizden sonra tur rehberi Ekrem YAĞMUR ve sayın hocamız Doç. Doktor Erhan TEMEL'in refakatiyle AUSBURG şehrini gezdik, resmi ziyaretimizin üçüncü gününde Münih şehrinde bulunan Türk Avukatların çalıştığı bir hukuk bürosuna gittik ve orada Almanya'da avukatlık yapan iki avukatla söyleşi yaptık, sayın avukatlardan edindiğimiz kanaate göre dürüst olmak avukatlığın birinci şartıydı. Özellikle Almanya da ki bir özdeyişi de bizim ile paylaştılar, bu özdeyişe göre "Avukata güvenmeyeceğiz de kime güveneceğiz" şeklinde idi. Maalesef ülkemizde avukatlar hakkında bu güvenin olmaması Hakimler ve Savcılar olarak bizleri derinden üzdü. Gerçeğin ortaya çıkarılmasında avukat tabi ki sanıkların haklarını savunacaktır, ancak bu savunma yasal sınırlar dahilinde olması gerekir. gerçeği ötelemek adına her türlü yalanın avukatın hukuki bilgisi ile süslenerek ifade edilmesi ülkemizdeki avukatlara olan güveni sıfırlamaktadır ve ülkemizde ki asıl problem maalesef budur. Yapmış olduğumuz resmi ziyaretler sonrasında gördüğüm hususlar ve vardığım kanaatler bunlardır. Resmi ziyaretimizin sonraki günleri şehirleri gezmek şeklinde oldu. HAMDİ VURAL