OKUL KORKUSU Çocuklar için korku da diğer duygular gibi yaşamın bir parçasıdır. Onların korkuları ifade edebilmeleri olumlu ve sağlıklı büyümelerini sağlar. Normal korkular çocuğun çevresine uyum sağlaması ve kaygılarla baş etmesinin bir yoludur. Diğer bir ifadeyle çocukların güvende olmalarını sağlamada korkunun da rolü vardır ancak çocuğun çevresine uyum sağlamasını engelleyen korkular vardır ki bunlardan biri de okulkorkusudur. Okul korkusu; okul çağındaki çocuklarda birden bire okula gitmeye karşı beliren yoğun bir direnç durumudur. Okul korkusuna her çocukta rastlanmaz ancak ortaya çıktığında çocuğun akademik yaşantısını olumsuz etkileyip aileyi zor durumda bırakabilir. Okul korkusunun erkek ve kız çocuklarda görülme sıklığı eşittir. Çocuğun okula başlama yaşı olan beş- yedi yaşları ve yine ilköğretimin ikinci kademesine geçiş ile orta öğretime geçiş dönemleri on iki on dört yaşları arasında en yüksek oranda görüldüğü belirlenmiştir. Okul korkusu okuldan kaçma ile karıştırılabilmekte bazen bu kavramları birbirinden ayırabilmek güç olabilmektedir. Okuldan kaçmada okul korkusu yoktur. Bedensel yakınmalar çok seyrek görülür, saldırgan davranışlar ve umursamazlık vardır, disiplin sorunu çok fazladır. Öğrenme ve başarı motivasyonu genellikle düşüktür. Evde çocuğa karşı ilgi azdır ve sevgisiz bir ortam vardır. Çocuğun okula gitmediğinden anne babasının bilgisi yoktur çünkü okula gitmediği zaman genellikle evde kalmaz. Okul korkusunda (fobisi) çocukta çeşitli derecelerde mide bulantısı, karın ağrısı, kusma, baş dönmesi gibi psikosomatik belirtiler görülür. Bu belirtiler okul saati yaklaştıkça ya da pazar akşamı görülür. Okula gitmeyeceği söylenince tüm yakınmalar geçer. Okul Korkusu Kendini Nasıl Belli Eder? Genel korkuda rastlanan tüm fiziksel, bilişsel ve davranışsal belirtilere okul korkusunda da değişik derecelerde karşılaşılabilir. Eğer çocuğunuzda; okula karşı istek ve enerji kaybı oluşmaya başlamışsa, alıngan ve sinirli olma halinde artış gösteriyorsa, iştahsızlık ve uykuda huzursuzluk varsa, okul etkinliklerine karşı pasif, içe kapanık ve utangaç davranıyorsa, okulda ve evde nedensiz yere ağlamaya ve dikkat çekmeye başladıysa,
evde kalmak ve okul ödevlerini kaçırmak arasında seçim yapamayıp, aşırı kaygılı olduysa, sık sık hasta olmadığı halde baş yada karın ağrısını bahane ederek şikayet ediyorsa, okula giderken ağlama, hastalanma, ya da okula gitmeyi istememe davranışları geliştiriyor ve evde kalmasına izin verilince bunlar aniden kayboluyorsa, günlerce okula gitmediği oluyorsa, okula gitmediği için suçluluk duymuyorsa, okula devam ettiği zamanlarda iyi bir öğrenci olabiliyorsa okul korkusundan şüphe edilmelidir. Okul Korkusunun Nedenleri Diğer korkularda olduğu gibi okula girdikten sonra oluşan korkularda da kalıtsal ve çevresel etkinliklerden çok psikolojik yaşantıların daha önemli yer tuttuğu görülür. Okul korkusu olan çocuk görünüşte nedensiz olarak okula gitmekten korkmaktadır ancak bu korkuyu oluşturan bazı temel etkenler vardır. Ailevi Etkenler Aile bireylerinin birbirlerine aşırı bağlı ve çoğu zaman bağımlı olması. Çocuğun anneden ayrılma endişesi Anne ve babanın çocuğun kendilerine bağlı ya da bağımlı kalmasını istemesi. Anne babanın kendilerine ya da çocuklarına bir şey olacağı konusunda yoğun kaygı duyması. Çocuğun anne babasının yokluğunda kendisine ya da anne babasına bir şey olacağından korkması. Boşanma, anne ya da babanın başka biriyle evlenmesi ya da maddi sorunlardan kaynaklanan stresli bir ev yaşamı. Yeni bir kardeşin doğması, taşınma hastalık, yakın birinin ölümü gibi bir stres etkeni. Anne babanın başarıyla ilgili yüksek beklentisi ya da baskısı. Okula Bağlı Etkenler. Duyarsız, sürekli emir veren bir öğretmen ya da başka bir okul personeli. Uygun olmayan bir sınıf içi yerleştirme. Teneffüs, sesli okuma, sınıf önünde ders anlatma, beden eğitimi gibi etkinliklerden korkup bunları gerçekleştirmede güçlük çekmesine rağmen çocuğun bunları yapması için zorlanması.
Okulda ya da okul yolunda fiziksel olarak tehdit edici birinin ya da birilerinin olması. Şiddetin ve kuralsızlığın yoğun olduğu bir okul ortamı olması. Okulda hırpalanmasına, reddedilmesine ya da kavga etmesine yol açacak bir sosyal beceri eksikliği. Anne Babalar Neler Yapabilir? Öncelikle çocuğa okulun amaçları açıklanmalıdır. Okula gitme konusunda aile ödün vermemeli, zor da olsa çocuğun okula devamı sağlanmalıdır. Okula gitmesi konusunda ailenin tüm bireyleri kararlı ve tutarlı olmalı ancak çocuğun kendini terkedilmiş ve yalnız hissetmesine yol açacak davranışlardan kaçınılmalıdır. Çocuk sabırla dinlenmeli, korkuları anlayışla karşılanmalı okula gitmediği için çocuk suçlanmamalı, korkularıyla alay edilmemelidir. Okuldan kaçınma nedenleri bulunmalı, bu konuda okulla işbirliğine girilmelidir. Vedalaşmalar kısa süreli tutularak ayrılıkların doğal olduğu hissettirilmelidir. Çocuğa anne babanın gününün nasıl geçtiği anlatılmalı, çocuğun gününün nasıl geçtiği dinlenmelidir. Bu sıkıntılı durumun geçici olabileceği, aynı durumda başka çocukların da olduğu anlatılmalıdır. Boş zaman ve oyun becerileri kazandırılmalı, arkadaş toplantıları düzenlenmeli anne babaya bağımlılık azaltılmalıdır. Okula gitmek evde kalmaya göre daha kolay ve eğlenceli hale getirilmelidir. Çocuğun okul başarısı konusundaki anne babanın beklenti düzeyi gerçekçi olarak belirlenmelidir. Çocuğun korku ve kaygılarıyla baş etmesi isteniyorsa anne baba öncelikle kendi korku ve kaygılarıyla baş etmelidir. Çocuğun hatalı davranışlarında okul ve öğretmen bir caydırıcı unsur, bir korkutma aracı olarak kullanılmamalı; Böyle yaparsan öğretmen seni sevmez, seni okula almazlar, senin yaramazlıklarını öğretmene söyleyeceğim. gibi cümlelerden kaçınılmalı, bu tür yaklaşımların çocuğun okulla ilgili olumsuz düşünceler geliştireceği unutulmamalıdır. Öğretmeni ile ilgili otorite karmaşası yaratmamak için çocuğun yanında öğretmen eleştirilmemelidir. Çocuğun kendi başına halletmesi gereken durumlarda sorunu kendisinin çözmesine izin verilmelidir.
ÖRNEK OLAY Melike ilköğretim okulu 1. sınıfı öğrencisi. Okula başlayalı henüz iki hafta olmuştur. Bir sabah kahvaltı masasına oturduğunda çok isteksiz olduğu fark edildi. Kahvaltı yapmak istememektedir. Karın ağrısı olduğunu söylemektedir. Okul saati yaklaştıkça ağrıları daha da artmaktadır. Annesi doktora götürmeye karar verir. Melike o gün okula gitmeyecektir. Otobüse binip hastaneye ulaştıklarında hastane kapısından girerken Melike ağrılarının geçtiğini söylemektedir. Annesi yinede doktora göstermeye kararlıdır. Doktora çıkılır, fakat yapılan tetkikler sonucunda hiçbir bulguya rastlanamaz. Doktor birkaç ağrı kesici ilaç önerdikten sonra eve dönülür. Melike nin o gün hiç şikayeti yoktur. Akşam yine aynı saatte yatağa gider, hiçbir sorunu yoktur. Sabah kalktığında okul saati yaklaşınca tekrar ağrıları başlar, anne ağrısı olan çocuğunu okula göndermez, bir kaç saat sonra ağrılar tekrar kaybolur. Bu ağrılar haftalarca böyle sürer gider. Melike nin annesi çocuğunu okulun rehberlik servisine götürmeye karar verir. Okul rehberlik servisi uzmanının yaptığı incelemeler sonucunda olayın sebebi ortaya çıkmıştır: Melike nin iki küçük kardeşi vardır, o okuldayken annesi ve kardeşlerinin parka ya da alışverişe gideceklerini düşünerek hayali ağrılarının arkasına sığınarak okula gitmek istememektedir. ÖRNEK OLAY Barış ilköğretim okulu 3. sınıfı öğrencisidir. Sınıfındaki diğer arkadaşlarına göre fiziki gelişimi biraz zayıftır. İçine kapanık bir öğrenci olmasına rağmen derslerinde başarılıdır. Bir sabah diş ağrılarını bahane ederek okula gitmek istememektedir. Aile bu rahatsızlığı hoşgörü ile karşılamıştır, birkaç saat sonrada Barı şın ağrıları geçmiştir. Barış okulunu çok sevmektedir, öğleden sonra arkadaşlarını telefonla arayarak ödevlerini öğrenir ve onları hazırlar. Ertesi gün Barış okula gitmemek için yine bahaneler uydurmaktadır, başının ağrıdığını ileri sürmektedir. Barış ın bu okuldan kaçışını sezen annesi onu okulrehberlik servisine götürür. Yapılan araştırmalardan sonra anlaşılır ki; Barış ın beslenmesi ve harçlığı 4. sınıfta öğrenim gören iki öğrenci tarafından zorla alınmakta, öğretmene ve ailesine söylerse feci şekilde dayak yiyeceği tehdidi savrulmaktadır. Çocuk olayı kimseye söylememekte ve okula gitmemek için bahaneler uydurmaktadır. Öğretmenler Neler Yapabilir? Çocuğun okulda kendini terk edilmiş ve yalnız hissetmesine yol açacak davranışlardan kaçınılmadır. Çocuğun kaygısı anlayışla karşılanmalıdır. Okulda çocuğun ilgisini çekecek sınıf içi etkinlikler çoğaltılmalıdır. Sınıf içi çalışmalara katılmaya zorlamaktan kaçınılmalı, başlangıçta daha kolay yapabileceği görevler alması için yüreklendirilmelidir. Arkadaş ilişkilerini güçlendirmesi için desteklenmelidir. Öğretmen tüm okul yılı boyunca uyum problemleri konusunda dikkatli olmadır. Aile ve rehberlik servisi ile işbirliğine gidilmelidir. Ne Zaman Yardım Almalıyız?
Belirtilen korku ve endişeler iki- üç haftadan fazla sürüyorsa okul fobisi olarak adlandırılır. Bu konuda öncelikle okul psikolojik danışmanından (rehber öğretmeninizden) okulunuzda rehber öğretmen yoksakeçiören Rehberlik ve Araştırma Merkezi nden, psikolog, psikiyatrist ve psikolojik danışmanlardan yardım alabilirsiniz. KAYNAKLAR 1. Çocukların İçindeki Korkular. Gisela Preuschoff. Türkçesi: Özkan Schulze, Beyaz Yayınları,Ağustos 1998, İst. 1. Baskı 2. Çocuk Psikolojisi, Haluk Yavuzer, Remzi Kitabevi, 21. Baskı, Ekim 2001,İst. 3. Çocuktur Geçer, Swedo, SA. Leonard, HL, 1998, ist 4. Ben Hasta Değilim. Aysel Ekşi, ist,1998