Muhtasaru Nasihati Ehli'l-Hadis. Hatib el-bağdadi.

Benzer belgeler
İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86)

Birden fazla umre yapmanın hükmü ve iki umre arasındaki süre ne kadar olmalıdır? Muhammed Salih el-muneccid

Abdullah b. Abdurrahman el-cibrîn

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

Abdestte başı mesh etmenin şekli

فضل صالة الرتاويح اسم املؤلف حممد صالح املنجد

Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar]

NAMAZI, MESCİT VEYA CÂMİDE CEMAATLE KILMANIN HÜKMÜ. Vaizler Muhammed b. Salih el-muneccid. Terceme edenler. Muhammed Şahin. Tetkik edenler Ümmü Nebil

Yasin sûresini okuduktan sonra duâ etmek için toplanmanın hükmü. Abdulaziz b. Baz

Muharrem ayı nasıl değerlendirilmelidir?

بسم هللا الرحمن الرحيم DAR'UL HARP NEDİR VE DAR'UL HARP HALKINA NASIL MUAMELE EDİLİR?/HAMD BİN ATİK (RH.A) ed-durar us seniyye, 9/

لا حرج من قضاء رمضان ا صف ا اk من شعبان

HAC BÖLÜMÜ. 233) Hac İle İlgili Hadisler

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

Asiye Türkan MÜ MİNLERİN ANNESİ HZ. AİŞE

Abdest alırken kep ve şapka veya kufiyenin üzerini mesh etmenin hükmü. Muhammed Salih el-muneccid

ŞİRK VE ÇEŞİTLERİ EBU SEYF

ŞEYTANIN MUTASAVVIFLARA VAHYİ

HADİS TALEBESİ'NİN VASIFLARI

Selamın Veriliş Şekli: Selam verildiği zaman daha güzeliyle veya aynısıyla karşılık vermek gerekmektedir. Allah

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6]

Abdu l-aziz el-kinani'nin. İ'tikadi Görüşleri.

MARMARA ONiVERSiTESI . L ESI. ilahiyat F D R isi SAYI: 3

İlim gıda gibidir. Ona her zaman ihtiyaç vardır. Faydası da herkesedir.

Türkçeye Tercüme Edilen Hadis Kitaplarında Geçen Zayıf Hadislerin Numaraları

Hadis Istılahları. ADL: Râvînin hadîsi bozmadan rivâyet eden dürüst bir müslüman olması. AHZ: Bir şeyhden hadîs almak.

Gıybet (Hadis, Tirmizi, Birr 23)

LİVATA HADDİ (EŞCİNSELLİĞİN/HOMOSEKSÜELLİĞİN CEZASI)

Teravih Namazı - Gizli ilimler Sitesi

Rafıziler Hakkındaki Hadislerin Durumu. Ebu Muaz Seyfullah el-çubukâbâdî

Tesbih çekmenin faziletleri ve bunun kaynaklarını bana söyleyebilir misin? Hz. Resulullah'ın

EY İMAN EDENLER! Allah ın emrine uygun yaşayın

Yaratanlar arasında şerefli bir yere sahip olan insanın yaşam hakkı da, Allah tarafından lutfedilmiş bir temel haktır.

EBU DAVUD UN MEKKELİLERE es-sünen İNİ VASFEDEN MEKTUBU

EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ.

Haydin Câmiye Pazartesi, 31 Ekim :26

Faiz Parasıyla Yapılan Evde Namazın Hükmü

Allah Ramazan Ayı nı hepimiz için mübarek kılsın. Bu ayın tüm faziletlerinden istifade edebilmeyi de nasip etsin. Âmin.

03-05 Ekim / October Yrd. Doç. Dr. Mehmet YAZICI

İmam Tirmizi nin. Sıfatlar Hususundaki Mezhebi

Sünnet inkarcılarının dayandıkları en bariz şüphelerinden birisi, hadis yazılması ve buna has sahifelerde toplanılmasını nehyeden nebevi yasaklamadır.

İmam Şafii nin Vefat Ederken. Üzerinde Bulunduğu İ tikad.

OKUNMAMIŞ ÜÇ MESAJINIZ VAR

Spor (Asr-ı Saadette) Prof.Dr. Vecdi AKYÜZ

3 Her çocuk Müslüman do ar.

Süleyman el Ulvan, geçtiğimiz günlerde annesinin vefatı üzerine geçici olarak serbest bırakımış ve cenaze törenine katılmıştı.

Ey iman edenler! Eğer Allah a saygı duyup emrine uygun yaşarsanız, size, iyiyi kötüden ayırt eden bir anlayış/bir nur

Terceme : Muhammed Şahin

Bilge kişi, olayların düzenini bilen kişidir. İbn-i Arâbî. Bilgelik, erdemin annesidir. İbn-i Sînâ

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

ﺐ ﺋﻟﺬﺮﻟ ﻼﺻ ﺔﻋﺪ ﺑ «ﺔﻴ ﻟ ﺘﺮ ﺔﻐﻠﻟﺎ ﺑ» ﺪﺠﻨﻟﻤ ﺢﻟﺎﺻ ﺪﻤﻣﺤ ﺪﻤﻣﺤ ﻴﻦﻫﺎﺷ ﻢﻠﺴﻣ ﺔ : ﺟﻤﺮﺗ ﻞﻴﺒﻧ 1 2 ﺔ:ﻌﺟ ﺮﻣ

GECE NAMAZI, SALİHLERİN İŞİDİR

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

MEVLİD KANDİLİNİ KUTLAMAK CAİZ MİDİR?

ŞABAN'IN 30. GECESİ HİLAL GÖRÜLMEDİĞİ ZAMAN (NE YAPILIR?)

Muhammed Salih el-muneccid

Ebû Dâvûd un Sünen i (Kaynakları ve Tasnif Metodu) Mehmet Dinçoğlu

Arafat'ta vakfenin vakti

İsimleri ilk önce Berre idi, Zatı saadetleri ile evlendikten sonra ismini değiştirip Meymune koydular.

Arefe günü ile ilgili meseleler ve hükümleri مساي ل وأح م تتعلق بيوم عرفة. Bir Grup Âlim

SAYILI ADIMLARLA ELDE EDİLEN MİLYONLARCA SEVAPLAR

ALLAH IN EVLERİNDE MİSAFİRLİK: İTİKAF MESCİDLER ALLAH A YAKLAŞMA YERLERİDİR

Fıkıh Dünyadaki İmtihan Ahlak Güzel Huylar ve Güzel Ahlak Kötü Huylar ve Kötü Ahlak Sosyal Meseleler

Kar veya yağmur sebebiyle Cuma namazını terk etmenin hükmü. Muhammed b. Salih el-useymîn. Terceme: Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

GEÇ DÖNEM ALĠMLERĠNĠN KERAHET LAFZINI HARAM TERĠMĠNĠN YERĠNDE KULLANMALARININ YANLIġLIĞI VE DELĠLĠ Ġ LAMU L-MUVAKKI ĠN

KÂFİRLERİN BAYRAMLARINA KATILMANIN HÜKMÜ

Birinci İtiraz: Cevap:

İslam Hukukunun kaynaklarının neler olduğu, diğer bir ifadeyle şer î hükümlerin hangi kaynaklardan ve nasıl elde edileceği, Yemen e kadı tayin edilen

5 Peygamberimiz in en çok bilinen dört ismi hangileridir? Muhammed, Mustafa, Mahmud, Ahmed.

İslamî bilimler : Kur'an-ı Kerim'in ve İslam dininin doğru biçimde anlaşılması için yapılan çalışmalar sonucunda İslami bilimler doğdu.

"...Allah'ı anmak elbette en büyük ibadettir..." IcindeAllah ın anıldığı ev ile Allah ın anılmadığı evin farkı, diriyle ölünün farkı gibidir.

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

Bir kesim kadın erkeğe imamlık yapabileceğini iddia ediyorlar ve buna da delil olarak:

Onu kendi haline bırakın, Allah'ın diyarında otlasın, sakın ona bir fenalık yapmayın.

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KADİR GECESİ

ح م تهني ة غ ملسلم ف مناسبات غ دينية. şeyh Muhammed Salih el-muneccid

İÇİNDEKİLER. G r 17 I. YÖNTEM ve KONUNUN SINIRLANDIRILMASI 17 II. TERMİNOLOJİ 23

DOMUZ ETİNİN HARAM KILINMASININ HİKMETİ

Kadının abdestte başörtüsünün üzerini mesh etmesinin hükmü. Muhammed b. Salih el-useymîn

Edeb Ya Hu! Cumartesi, 03 Ocak :31

Hilalin bir ülkede görülmesiyle oruca başlamak. Muhammed b. Salih el-useymîn. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

Ey iman edenler! Allah a karşı gelmekten sakının, O na yaklaşmaya vesile arayın ve O nun yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz.

SELÂMIN ŞEKLİ. Râşid b. Hüseyin el-abdulkerim. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

1BİLGE SOYAK ORTAOKULU

"Deki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana tabi olun. Ki Allah'da sizi sevsin." (Âli İmran, 31)

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in doğum yıldönümünü türkü-şarkı söylemeden ve haramlar işlemeden kutlamanın hükmü

KADINA ARKADAN YANAŞMANIN HÜKMÜ

"De ki, bana vahyolunanlar arasında yiyene yemesi haram /alınmış bir

Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Günümüz Fıkıh Problemleri

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Hadisler Işığında Tasavvuf un İslâm daki Yeri

İki secde arasında otururken ellerin durumu nasıl olmalıdır?

Bid'at münasebetlerde verilen ödüllerin hükmü

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

Yazar= Soner DUMAN. Soru:

Teşrik günlerinde zevâlden önce cemreleri taşlamanın hükmü

Transkript:

Muhtasaru Nasihati Ehli'l-Hadis Hatib el-bağdadi www.almuwahhid.com 1

Muhtasaru Nasihati Ehli'l-Hadis, Hatib el-bağdadi el-hatib Ebu Bekr Ahmed ibni Ali ibni Sabit el-hafız (463/1071) 1 dedi ki: Özel olarak hadisçi, genel olarak (öğrenim çağındaki) her kişi için kaleme aldığım bu risaledeki sözlerimi hadisçiye öğüt olsun diye (onu) korumak maksadıyla söyledim. Sözlerimin özü; 1- Hadis öğrencisinin, bilgisizlik sebebiyle, her nasılsa dost edinmiş olduğu fazilet (ilim) ehline yaraşır hiçbir vasfı bulunmayan kişilerden derhal ayrılması; Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)in hadislerini yazmak, toplamak... gibi vaktinin çoğunu alan ve ömrünün büyük bir kısmını hasrettiği konuya, bir iyice dikkat etmesi, önem vermesi; helaliniharamını, hassını-ammını, farzını-mendubunu, mübahını-mekruhunu, nasihini-mensuhunu ve bunların dışında kalan öteki bilim dallarını öğrenmesine vesile olacak bir ilmi seviyeyi öğrenme çağını geçirmeden, imkanları yitirmeden kazanmasını tavsiye (etmekten ibaret)dir. Nitekim İmam Şafi'i (204/819), "Baş olmadan önce ilim öğren. Reis oldunmu ilim öğrenmeye artık imkan bulamazsın", demiştir. Ebu Muhammed el-mervezi (293/905) de: "Toprak, ıslaklığını koruduğu sürece şekillendirilebilir", demiştir. Bu söz, ilmin gençken elde edilmesi gereğini açıkca ifade eder. Emiru'l-Mü'minin Ömer ibni el-hattab (23/643) de şöyle demiştir: "Başa geçip yönetici olmadan önce ilim öğreniniz." 2 Ebu Ubeyd (224/839), Ömer (radiyallahu anh)ın bu sözünü şöyle 2

açıklamıştır: Ömer, "küçükken, büyüyüp sorumluluk almadan önce ilim öğreniniz, yaşlandıktan (ya da sorumluluk yüklendikten) sonra ilim öğrenmeye utanırsınız ve yaşça kendisinden küçüklerden ilim öğrenmeye mahkum yaşlı cahiller olarak kalırsınız. Bu ise, sizi geriletir", demek istemiştir. Bu, malumunuz olan şu söze ne kadar uygun düşmektedir. "Toplumlar ilmi yaşlılarından aldığı sürece hayr üzere devam ederler. İlim için Esağire (küçüklere) gitmek zorunda kaldılar mı helak olmuşlardır." 3 Ebu Ubeyd, Esağir kelimesi hakkında bir başka yorum daha yapmış ve Abdullah İbni Mübarek (181/797)in Esağiri "Bidatçılar" olarak anladığını nakletmiştir. Ebu Ümeyye el-cumahi de dedi ki, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)e Kıyametin alametleri soruldu, o (sallallahu aleyhi ve sellem): "İlmin Esağir (küçükler) katında aranması Kıyamet alametlerindendir" 4, buyurdu. Abdullah İbni Mesud (radiyallahu anh)dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: "İnsanlar ilmi yaşlılarından ve bilginlerinden aldıkları müddetçe hayr ve huzur içinde yaşarlar. Ama ilmi gençlerinden ve şerirlerinden almaya kalktılar mı helak olmuşlar demektir." 5 İbni Kuteybe (276/889) demiştir ki: "İnsanlar ilmi yaşlılarından aldıkları müddetçe hayr üzere yaşamaya devam edecekler sözünden maksat, alimleri gençleri değil de yaşlıları olduğu sürece toplumlar hayr üzere yaşarlar, demektir. Zira yaşlılarda, gençliğin çıkar sağlama hırsı, hiddeti, acelesi, sefahati görülmez. Tecrübe ve ilim tam yerleşmiştir. Bilgisine şüphe arız olmaz ve kendisine istek ve arzuları hakim olamaz. Tamaı onu doğrudan saptırmaz. Şeytan yaşlıları, gençler gibi baştan çıkaramaz. 3

Yaşla birlikte vakar, celalet ve heybetin ağrılık kazandığı açıktır. Genç(ler) ise böyle değildir. Yaşlıların kendisinden emin bulundukları birtakım tehlikeler gençler için (daima) sözkonusudur. Yukarıda işaret edilen tehlikeli durumlar içinde bir genç fetva verdi mi hem sapmış hem de saptırmış olur." 2- (Hadisçi) sadece bir ravi ve muhaddis olmakla kalmamalıdır. Ali ibni Musa er-rıza (203/818) cedleri yoluyla Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)in şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "(Hadisi) bilenler olunuz, nakledenler değil! Yorumunuz bildiğiniz bir hadis, (anlamadan) rivayet ettiğiniz bin hadisten (sizin için) daha faydalıdır." Rebi ibni Süleyman, Şafiiden işittim dedi: İlmi üstün körü (sebep ve sonuçlarını araştırmadan) öğrenen kişilerden bahsediyordu, dedi ki: "Bunlar geceleyin bir yük odun toplayıp yüklenen kişiye benzer. Belki odunlar arasında bir yılan vardır da farkına varmadan onu sokuverecek." Rebi ibni Süleyman ilave etti: "Bu sözüyle Şafii, delil sormayan, nereden alındığını araştırmayan kişileri kasdetmiştir." Ebu Bekr Muhammed ibni Hasan dedi ki: Bilginlerden birine: "Edeb ne zaman zararlı hale gelir diye sordular. O da: Rivayetlerin çoğalıp anlayışın azaldığı zaman", cevabını verdi. Kadı Ebul-Ala Muhammed ibni Ali el-vasıti (431/1039), Ebul-Hasen Muhammed ibni Cafer et-temimi el-kufinin şöyle dediğini nakletti: Ebul- Abbas ibni Akkar, birgün kendisine bir hadis sorulduğunu, kendisinin de: 4

"Bu (ve benzeri) Hadis(leri rivayeti) azaltın. Zira Tevili bilinmeden bu tür hadisleri rivayet doğru değildir" dediğini bize anlattı. Ömer (radiyallahu ah) şöyle buyurmuştur: "Toplumların Salah (dirlik) ve Fesat (bozgun) zamanlarını anladım: İlim gençlerde olur da yaşlılar onlara karşı koymak isterlerse bozgun; ilim yaşlılarda olur gençler de onlara uyum gösterirlerse her iki grup da doğru yolda devam ederler (bu da dirlik zamanıdır). Eğer yaşlı birine Allahtan hidayet erişir de kendisini zorlayan biri bulunmadığı halde genç bir fakihe herhangi bir konuyu sorarsa, fakih de adamın gençliğindeki acziyeti yüzüne vurur ve meseleyi öğretmekte ihmal gösterirse işte o zaman adam fakihe kızacak fakat geçmişteki ihmalinden dolayı da pişman olarak oradan ayrılacaktır." Muhammed ibni Ubeyd şöyle demiştir: Uzun sakallı bir adam Ameş (148/765)e gelerek çocukların bile ezbere bildiği bir soru sordu. Ameş başını kaldırıp adamın yüzüne şöyle bir baktı ve sonra: "Şunun bir, dört bin hadisi ezberleyecek saçına sakalına bakın, bir de sorduğu soruya!.. Çocuk sorusu!.." dedi. 3- Bilmeli(sin) ki, çok hadis yazma ve rivayet etmekle kişi fakih olamaz.ancak kişi hadisin manalarını anlamaya çalışmak ve üzerinde derin ve etraflıca düşünmekle anlayışını geliştirebilir. Kardeşi Ebu Uveysin oğulları Ebu Bekr ve İsmaile Malik ibni Enes (179/795) şöyle demiştir: "Görüyorum ki siz ikiniz hadisle meşgul olmayı seviyor ve istiyorsunuz. Evet, dediler. Eğer hakikaten hadisten yararlanmak ve Allahın sizi faydalandırmasını istiyorsanız, hadisin rivayeti ile az meşgul olun ve fakat hadisi anlamaya çalışın!.." 5

Ameş (148/765) de şöyle demiştir: Hadis okudum, öğrendim. "Şayet bir toplulukta bulunuyorsam, onlara fetva verebilirim dedim. Dediğim oldu bir cemaatte bulundum. İlk sordukları bilmediğim bir konuydu!.." Hallal, Ebu Amr Ahmed ibni Muhammed ibni Suheylin şöyle dediğini nakletmiştir: Alimlerden biri (ki ibni Hallal, ismini unuttum diyor), bana anlattı ki: Bir kadın Yahya ibni Muayk, Ebu Hayseme ve Halef ibni Salimin bulunduğu hadis müzakere edilen bir meclise rastladı. "Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur", "şunu falan rivayet etti", "bunu falandan başkası rivayet etmiştir" gibi sözleri bir süre dinleyen kadın: Hayz halindeyken kadın cenaze yıkayabilir mi, diye bir soru sordu. Hiçbiri cevap veremedi. Birbirlerine bakışmaya başladılar. Bu sırada Ebu Sevr gözüktü. Kadına: Sen şu geleni (Ebu Sevr) yakala dediler. Kadın iyice yaklaşmış olan Ebu Sevre yöneldi ve sorusunu sordu. O (Ebu Sevr): Evet yıkayabilir çünkü Aişe (radiyallahu anha)dan Kasımın rivayet ettiği hadiste Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Aişe (radiyallahu anha)ya: "Senin Hayzın elinde değil ki" 6 buyurmuştur. Yine Aişe (radiyallahu anha): "Hayızlı olduğum halde, ben Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)in saçlarını yıkar, tarardım" 7 buyurmuştur. "Hayz halindeyken dirinin saçları taranır, yıkanırsa ölü haydi haydi yıkanır." Bunun üzerine anılan üç kişi: "Evet, onu falan rivayet etmiştir", "onu bize falan nakletti", "o şu kanalla da bilinir", diye rivayet tariklerini sayıp dökmeye başladılar. Kadın dayanamadı: "Daha önce aklınız neredeydi!.," diye onlara çıkıştı. 4- Muhalifler en çok, hadisçilerin usulu fıkhı, sünenlerin ihtiva ettiği delilleri ve asıl konularını bilmediklerini dillerine dolamaktadırlar. Binaenaleyh hadisçi, bunları derinlemesine bildiği zaman, tenkitçi ağızlardan korunacak, göz ve gönüllerde yer tutacak, tan ve teşni etmek isteyenler de kendisinden çekineceklerdir. 6

Veki ibni el-cerrah (197/812) şöyle demiştir: Birgün yolda Ebu Hanife rastladı. "Hadis yazmayı bıraksan da fıkıh öğrensen daha faydalı olmaz mı", dedi, ben de: "Hadis bütün fıkhı ihtiva etmiyor mu", dedim. "O halde, kocası inkar ettiği halde haml iddia eden kadın hakkında ne dersin", dedi. Bana Abbad ibni Mansur, İkrimeden o da İbni Abbas (radiyallahu anh)dan rivayet etti ki: "Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) haml iddiası halinde lian yaptırırdı" 8, dedim. Bunun üzerine Ebu Hanife beni terketti, gitti. Ve bu olaydan sonra, beni nerede görse yolunu değiştiridi. Ali ibni Haşrem de şöyle dedi: Çok defalar Vekiden duymuşumdur, o şöyle derdi: "Ey gençler, hadisin fıkhını öğreniniz. Şu bir gerçektir ki, siz Fıkhul- Hadisi iyi bilirseniz, Ehli Rey size galib gelemez." Yine Ali ibni Haşrem el-mervezi, Veki'i hadisçilere şunları derken işittim demiştir: "Eğer siz hadisleri tefekkuh eder ve hadisi iyi bilirseniz, rey ehli size galib gelemez. Ebu Hanifenin ihtiyaç duyup da bir görüş ortaya koyduğu herhangi bir konu yoktur ki biz o konuda hadisten en az bir bab rivayet etmiş olmayalım." 5- (Hadisin) fıkhını tahsil eden kişi için, müşkil meselelerde müracaat edebileceği, ictihad yollarını, sıhhat ve fesadı tanıtıcı hususları kendisinden öğreneceği ders veren bir hoca mutlaka gereklidir. Süleyman ibni Şeyh, Küfeli biri bana şunu anlattı, dedi: Ebu Hanifeye Mescidde bir grubun fıkıh mütaala ettiği haber verildi. Ebu Hanife: "Bir başları (hoca) var mı", dedi. "Hayır", dediler. Bunun üzerine Ebu Hanife: "Onlar asla birşey öğrenemezler!.," dedi. 7

İbrahim ibni İshak ez-zuhriye isnad ile Ebu Nuaymın şöyle dediği nakledilir: Ben Zufere gelir-giderdim. (Birgün) o köşesinde elbisesine bürünmüşken bana: "Ey şaşı, gel! Sana görmediğin duymadığın biçimde şu senin hadislerini değerlendireyim", dedi. Sonra da: "bununla amel olunur", "bununla asla", "şu ise şu nedenle nasih, bu mensuhtur" diye tasnif etti. Ubeydullah ibni Amr (180/796) şöyle dedi: Ameşe bir adam geldi ve bir soru sordu. Ebu Hanife de orada bulunmaktaydı. Ameş, "Ey Numan (Ebu Hanife), bu mesele hakkında görüşünü söyle!" dedi. O da (Ebu Hanife) söyledi. Bu defa Ameş: "Sen bunu nereden çıkardın", dedi. Ebu Hanife de: "Senin bize rivayet ettiğin hadisten", dedi. Ameş: "Evet, doğru! dedi. Biz eczacı, siz doktorlarsınız!.." Bir başka rivayette ise olay şöyle nakledilir: Ebu Hanife, Ameşin yanındadır. Ameş birtakım meseleler sorar. Ebu Hanife cevaplandırır. Ameş: "Sen bunları nereden çıkarıyorsun", deyince Ebu Hanife: "İbrahimden şöyle, Şabiden böyle, sen rivayet ettin bize", der. Bunun üzerine Ameş de: "Ey fakihler siz doktorsunuz, biz ise eczacı!.." der. Atiyye ibni Numan anlattı: Babam bana (şu olayı) nakletti, dedi ki: Ben, Şube ibni Haccac (160/766)ın yanındaydım. Bir ara, bana: "Ey Eba Muhammed, sana zor bir mesele gelse, bizden başka kime sorabilirsin", dedi. Ben kendi kendime: "Bu kendini beğenmiş biri", dedim. Sonra: "Ey Eba Bistam, hallettiğiniz sürece sorular sana ve arkadaşlarına yöneltilir", dedim. Çok geçmeden bir adam çıkageldi ve: "Ey Eba Bistam, bir adam bir başkasının tam tepesine vurdu, adamın koklama duyusunun tahrib olduğu iddia olunuyor (ne dersin?)" Şube, sağla solla meşgul olmaya başladı. Ben adama ısrar etmesi için işaret ettim (adam da ısrar etti). 8

Bunun üzerine Şube bana döndü (biraz önceki iddiasından pişman olduğunu ima ederek): "Ey Eba Muhammed, zalime zulüm ne ağır cezadır (büyük konuştum, susturuldum). Evet, vallahi bu konuda ben birşey bilmiyorum. Buna sen cevap ver", dedi. "Adam, sana soruyor niçin ben cevap vereyim", dedim. "Kabul et ki, bunu ben sana sordum", dedi. Bunun üzerine ben: "Evzai ve Zubeyriyi şöyle derlerken dinledim: Hardal bir iyice dövülür, inceltilir sonra koklatılır. Eğer aksırırsa, yalan söylemiştir yok aksırmazsa doğru söylemiştir", dedim. Şube: "Onu bize, Bakıyye rivayet etmiştir. Vallahi koklama duyusu tahrib olmuş kişi asla aksırmaz", dedi. Dipnotlar 1- Hatib Bağdadinin "Muhtasaru Nasihati Ehli'l-Hadis" Risalesi ve İlahiyat Fakültelerinde Hadis Öğretimi başlıklı akademik bir makaleden, düzenlenerek alıntılanmıştır. 2- Acluni, Keşful-Hafa, 1/310 Ömer (radiyallahu anh), yöneticiliğin özelliğinden ötürü, başa geçmeden önce ilimde derinleşmeyi teşvik etmiştir. Yoksa, Ashabı Kiram'ın yaşlılıklarında da ilim tahsil ettikleri bilinmektedir. Bu, hiçbir zaman ayıp değidlir. 3- Bu sözde gençlerin alim olması değil, yaşlıların cahil kalmış olmaları tenkid edilmektedir. 4- İbni Hacer, el-isabe, 4/11 5- Biraz farklı bir rivayet için bk. Kitabul-İlm, 152 6- Müslim; Ebu Davud; Tirmizi; Nesai; Darimi; Ahmed, Müsned 7- Buhari; Müslim; Ebu Davud; Nesai; ibni Mace; Darimi; Ahmed, Müsned; Malik, Muvatta 8- Ahmed, Müsned 9