T.C. DİCLE ÜNİVERSİTESİ DİYARBAKIR EKONOMİ TARİHİ 2 DİYARBAKIR EKONOMİ TARİHİ 2. Tarım & Hayvancılık. Prof. Dr. Yusuf Kenan Haspolat.

Benzer belgeler
Doğu Akdeniz de Tarım ve Şehirleşme Süreci. Elif Ünlü Boğaziçi Üniversitesi - Tarih Bölümü

T.C. DİCLE ÜNİVERSİTESİ DİYARBAKIR EKONOMİ TARİHİ 2 DİYARBAKIR EKONOMİ TARİHİ 2. Tarım & Hayvancılık. Prof. Dr. Yusuf Kenan Haspolat.

İnsanların var oluşundan yazının icadına kadar olan döneme denir. Tarih öncesi devirlerin birbirinden

Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı ve Çevresi Yüzey Araştırması 2013 Yılı Çalışmaları

GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI:

MAĞARALARI VE YERLEŞİM ALANI

Uygarlığın Doğuşu ve İlk Çağ Uygarlıkları Video Flash Anlatımı 2.ÜNİTE: UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK UYGARLI

Bozkır hayatının başlıca ekonomik faaliyetleri neler olabilir

NEVALİ ÇORİ. Nevali Çori nin en ilginç yönü 4. yapı katında ortaya çıkartılmış kutsal yapıdır. Yerleşme yerinin doğu ucundaki bu yapı dıştan 14x14

TÜRKİYE PEYZAJI (FAKÜLTE)

30. KAZI SONUÇLARI TOPLANTISI 2. CİLT

Türkiye'de Toprakların Kullanımı

29. KAZI SONUÇLARI TOPLANTISI 3. CİLT

İktisat Tarihi II. 1. Hafta

İktisat Tarihi II. I. Hafta

COĞRAFİ YAPISI VE İKLİMİ:

TARIMSAL ORMANCILIK (AGROFORESTRY) Prof. Dr. İbrahim TURNA

X. BÖLÜM KEMİĞİN FARKLI KULLANIMLARI. Mızraklarda ve oklarda yaygın olduğunu bildiğimiz sap kullanımı bununla sınırlı

UYGARLIKLAR TARİHİ-I AYDAN DEMİRKUŞ. 1. Tüm öğrencilere Çalışma Kâğıdı dağıtılır.

BİRECİK İLÇEMİZ Fırat ta Gün Batımı

Kebaran Kültür (M.Ö / ) Taş endüstrisinde ana değişimler var. Kebara uçları önemli. Kebara sitleri küçük boyutlu.

İzmir İli Arkeolojik Yüzey Araştırmaları

TARIMSAL ORMANCILIK (AGROFORESTRY) Prof. Dr. İbrahim TURNA

TARİH 1.

22. ARAŞTIRMA SONUÇLARI TOPLANTISI 2. CİLT

TÜRKİYE DOĞAL VE KÜLTÜREL VARLIKLARI KORUMA ENVANTERİ ENV. NO. SİT ADI

ŞANLIURFA İLİ MERKEZ İLÇESİ NEOLİTİK ÇAĞ VE ÖNCESİ 2015 YILI YÜZEY ARAŞTIRMASI RAPORU

Fiziki Özellikleri. Coğrafi Konumu Yer Şekilleri İklimi

28. KAZI SONUÇLARI TOPLANTISI 2. CİLT

Konu 6: Çanak Çömlekli Neolitik

TARĠH TÜRKLERDEN ÖNCE ANADOLU

ISBN: YAYIN NO: GAPUTAEM-K-01

SARAY Saray İlçesinin Tarihçesi:

HABERLER ÖZBEKİSTAN-TÜRKİYE ULUSLARARASI ARKEOLOJİK ÇALIŞMALAR PROJESİ: ÖZBEKİSTAN DA YERKURGAN MERKEZ TAPINAĞI 2013 YILI ARKEOLOJİK KAZI ÇALIŞMASI

Tarım, yeryüzündeki belli başlı üretim şekillerinden en gerekli ve yaygın olanıdır. Tarımın yapılış şekli ve yoğunluğu, ülkelerin gelişmişlik

MERAKLI KİTAPLAR Kavramlar

5. SINIF SOSYAL BİLGİLER BÖLGEMİZİ TANIYALIM TESTİ. 1- VADİ: Akarsuların yataklarını derinleştirerek oluşturdukları uzun yarıklardır.

RESULOĞLU YERLEŞİMİ VE MEZARLIK ALANI 2013 YILI KAZI RAPORU

CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1

ŞANLIURFA YI GEZELİM

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ. Prehistorik Dönem Yapı Kültürü

Eski Çağda Tarım Aletleri

DEVLETİN ADI: Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı BAŞŞEHRİ: Londra YÜZÖLÇÜMÜ: km2 NÜFUSU: RESMİ DİLİ: İngilizce

... i S TAT i S T i K L E R L E DiYAR BAKiR 2018

4. Ünite ÜRETTİKLERİMİZ

KONU 2: HAMMADDE KAVRAMI, HAMMADDE ÇEŞİTLERİ, HAMMADDE TEMİNİ VE STRATEJİLERİ

ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİ ARAŞTIRMA PROJELERİ YARIŞMASI ŞENKAYA İLÇE MERKEZİNİN MEKAN OLARAK DEĞİŞTİRİLMESİ PROJESİ ONUR PARLAK TUĞÇE YAĞIZ

YEŞİLOVA HÖYÜĞÜ- İZMİR İN PREHİSTORİK YERLEŞİM ALANI

Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası:

PERVARİ İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

PRT 303 KIBRIS ARKEOLOJİSİ. Prof. Dr. Vasıf Şahoğlu

KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 1247

2016 Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası:

Çaldıran daha önceleri Muradiye İlçesinin bir kazası konumundayken 1987 yılında çıkarılan kanunla ilçe statüsüne yükselmiştir.

Dünya Miras Listesinde Bir Neolitik Kent. Çatalhöyük

Coğrafya Proje Ödevi. Konu: Hindistan ve Nijerya nın Ekonomik Özellikleri. Kaan Aydın 11/D

BÖLGE KAVRAMI VE TÜRLERİ

J. MELLAART ÇATALHÖYÜK Ü BULUNCA, TARİH DEĞİŞTİ

2014 Yılı Akhisar Thyateira (Thyatira) Antik Kenti ve Hastane Höyüğü Kazıları

368 Yüksel ARSLANTAŞ, Tarihöncesi Dönemde Harput ve Çevresinde Tarım ve Hayvancılık

COĞRAFYA-2 TESTİ. eşittir. B) Gölün alanının ölçek yardımıyla hesaplanabileceğine B) Yerel saati en ileri olan merkez L dir.

BİRECİK REHBER KİTAP. Birecik Turizm Envanteri Projesi T.C. BİRECİK KAYMAKAMLIĞI 2011

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş

Murat TÜRKEŞ ve Telat KOÇ Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü, Çanakkale

Konu 5: NEOLİTİK ÇAĞ 1

HALFETİ İLÇEMİZ. Halfeti

CANLILAR DÜNYASINI GEZELİM TANIYALIM

TANER ÖZDEMİR TÜRK TELEKOM NURETTİN TOPÇU SOSYAL BİLİMLER LİSESİ TARİH ÖĞRETMENİ ZAMAN VE TAKVİM

Kelaynakların Hazin Öyküsü

Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 2.Hafta. Dr. Osman Orkan Özer

İlkçağ Anadolu Uygarlıklarında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapı Bağlamında Kütüphane/Arşiv Kurumu

GÖRSEL KÜLTÜR KISA ÖZET KOLAYAOF

YULAF YETİŞTİRİCİLİĞİ

Adıyaman'ın İsmi Nereden Geliyor?

ANADOLUNUN BUĞDAY ÇEŞİTLERİ VE SİYEZ BUĞDAYI PANELİ 26 Temmuz 2017

YABANI MEYVELER ve KULLANıM ALANLARı. Araş. Gör. Dr. Mehmet Ramazan BOZHÜYÜK

Silivri Nüfus Bilgileri Yıl Toplam Kadın Erkek

15. MÜZE ÇALIŞMALARI ve KURTARMA KAZILARI SEMPOZYUMU

Dicle Vadisinde Pamuk Üretimi Yapan İşletmelerin Mekanizasyon Özelliklerinin Belirlenmesi Üzerine Bir Çalışma

KAPADOKYA. Melih ÖZTEKİN. Eralp ÖZYAĞCI. Mert ÇİL. Başak DEMİRBAŞ

Büyük baş hayvancılık

Tarihin Çeşitleri Hikayeci Tarih: Nakilci tarih yazımıdır. Eski Yunan Tarihçisi Heredot'la başlar.

TÜRKİYE COĞRAFYASI VE JEOPOLİTİĞİ

EDİRNE UZUNKÖPRÜ DOĞAL ORTAMI TEMİZ HAVASI İLE SÜPER BİR YAŞAM BURADA UZUNKÖPRÜ DE. MÜSTAKİL TAPULU İMARLI ARSA SATIŞI İSTER YATIRIM YAPIN KAZANIN

Anadolu da Tarihe Işık Tutan Tarım Ürünleri

TARIMSAL ORMANCILIK (AGROFORESTRY) Prof. Dr. İbrahim TURNA

DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3

Avcılık-Toplayıcılık tan Çiftçiliğe

Doğal ve doğal olmayan yapı ve tesisler, özel işaretler, çizgiler, renkler ve şekillerle gösterilmektedir.

KURTALAN İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

GOBUSTAN KAYALIKLARI VE İLK SANATÇILAR

2500 YILLIK YERLEŞİM YERİ: AVŞAR AVŞAR DA ÖREN YERLERİ

BAHÇE BİTKİLERİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNE DUYURU

III.BÖLÜM A - KARADENİZ BÖLGESİ HAKKINDA

Türkiyede Bölgelere Göre Yetişen Ürünler

ÇEVREMİZDEKİ VARLIKLARI TANIYALIM

2016 Özalp Tarihçesi: Özalp Coğrafyası: İlçe Nüfus Yapısı: Yaş Grubu Erkek Kadın Toplam 0-14 Yaş Yaş Yaş Yaş Yaş

ÖSYM. Diğer sayfaya geçiniz KPSS / GYGK-CS

COĞRAFYA ARAZİ KULLANIMI VE ETKİLERİ ASLIHAN TORUK 11/F-1701

Transkript:

DİYARBAKIR EKONOMİ TARİHİ 2 T.C. DİCLE ÜNİVERSİTESİ DİYARBAKIR EKONOMİ TARİHİ 2 Tarım & Hayvancılık Prof. Dr. Yusuf Kenan Haspolat Koordinatör

DİYARBAKIR EKONOMİ TARİHİ 2 Prof. Dr. Yusuf Kenan HASPOLAT (Koordinatör) Katkılarından dolayı Müh. Murat TOMAR a teşekkür ederiz. 1

DİYARBAKIR EKONOMİ TARİHİ 2 Editörler Prof. Dr. Kenan Haspolat Prof. Dr. Bekir Bükün Yrd. Doç. Dr. M. Halis Özer Öğr. Grv. Ahmet Akaydın Müh. İrem Haspolat İSBN: 978-975-7635-38-3 NİSAN 2013 Grafik & Tasarım Eda Esra ÇELİK ve Seda ÇELİK Baskı UZMAN MATBAACILIK VE CİLTLEME Kadir TÜRKMEN Davutpaşa Cad. Güven Sanaii sitesi B / Blok No: 315 Topkapı - İSTANBUL Tel: (O212) 565 23 00 Gsm: 0555 616 17 21 Yayınların Bilimsel ve Hukuki sorumluluğu Yazarlara aittir. Kaynak gösterilerek kısa alıntı yapılabilir. Kısmen ya da tamamen çoğaltılamaz. 2

TARIM TARİHİ Neolitik Dönemde Diyarbakır da Tarım ve hayvancılık Prof. Dr. Kenan Haspolat. (Sayfa 4-25) Diyarbakır ve buğdayın tarihçesi Prof. Dr. Kenan Haspolat. (Sayfa 26-39) Yakınçağlarda Diyarbakır da Tarım Prof. Dr. Dr. İbrahim Yılmazçelik. (Sayfa 40-61) 1950-2000 Arası Diyarbakır da Tarım Ve Hayvancılık Mehmet Ali Abakay (Sayfa 62-72) Cumhuriyetin İlk Yıllarında Diyarbakır da Tarım Ve Hayvancılık Mehmet Ali Abakay. (Sayfa 73-86) Ben ü Sen Mevlüt Mergen. (Sayfa 87-88) Esfel (Hevsel) Bahçeleri Vedat Güldoğan. (Sayfa 89-95) Gül ü Anlamak Ve Anlatmak.. Mevlüt MERGEN (Sayfa 96-97) Kültürlerde Gül Sembolü Yrd. Doç. Dr. Muharrem Yıldız (Sayfa 98-136) Diyarbakır da Gülcülük ve Çiçekçilik Vedat Güldoğan. (Sayfa 137-142) Tarihte Diyarbakır da gül. Prof. Dr. Kenan Haspolat (Sayfa 143-156) Osmanlı Modernleşme Döneminde Diyarbekir Vilayeti nde Tarımı Teşvike Dair Bazı Belgeler Yrd. Doç. Dr. Mehmet Salih Erpolat. (Sayfa 157-163) Fotoğraflarda.Tarihte Tarım teşkilatı Aygül Doru. (Sayfa 164-181) Diyarbakır da tarihte süs bitkileri. Aygül Doru. (Sayfa 182-199) Diyarbakır mutfak kültürü M. Ali ABAKAY (Sayfa 200-213) Diyarbakırda geçmişten günümüze meyvecilik Prof. Dr. Kenan HASPOLAT. (Sayfa 214-373) HAYVANCILIK TARİHİ Neolitik Dönemden Günümüze Diyarbakır da Atçılık Prof. Dr. Kenan Haspolat (Sayfa 374-386) Diyarbakırda Unutulan Bir Hayvancılık Dalı Devecilik Aygül Doru. (Sayfa 387-397) Tarihten Günümüze Diyarbakırda Balıkçılık Aygül Doru. (Sayfa 398-413) Kuş cenneti Diyarbakır Prof. Dr. Kenan Haspolat. (Sayfa 414-445) Boranhane Kültürü Prof. Dr. Kenan Haspolat (Sayfa 446-454) Diyarbakırda Güvercin Kültürü Prof. Dr. Kenan Haspolat (Sayfa 455-480) 3

TARIM TARİHİ NEOLİTİK DÖNEMDE DİYARBAKIRDA TARIM VE HAYVANCILIK Kenan Haspolat 1 Dünya tarihinde ilk şehir kültürünün yaşandığı coğrafya Eski Anadolu topraklarıdır. Anadolu maden devrine erişinceye kadar, binlerce yıl süren uzun bir taş devri yaşamıştır. Taş devri kültürleri Paleolitik, Mezolitik ve Neolitik devirler olmak üzere üçe ayrılır. Paleolitik ve mezolitik devrileri avcılık yapılan dönemdir. Mezolitik devirden sonra Yeni taş devri gelir. Neolitik devirde ateşin kontrol altına girmesi, seramikler pişirme ile imalat, ziraat ve yerleşik hayata geçilme olmuştur. Neolitik devrin seramikleri tek renkli olup bu devirde yapılan araç ve gereçlerin tümü yine taştan ve kemikten imal edilmiştir. Ancak bu devir taş aletleri kaba saba olmayıp perdahlanmışlardı. Bu yüzden Neolitik devre Cilalı Taş Devri denilmektedir. Neolitik dönemde ziraat başlamış, ilk köy kültürü başlamıştır. Anadolu da M.Ö.8000-5000 yılları arasında Burdur-Hacılar, Konya Çatalhöyük, Mersin Yümüktepe, Tarsus-Gözlükule, Malatya Caferhöyük, Beyşehir Suber ve Erbaba, Keban barajı alanı ve Diyarbakır Çayönü ön plana geçmiştir (1). Yukarı Mezopotamya buğday ve tahılların ilk yetiştirildiği bölgedir (2). Bölge, özellikle bazı buğdaygil (yabani buğday ve arpa). ve baklagil (yabani nohut, mercimek ve bezelye gibi). bitkilerinin gen kaynağı olarak önemlidir (3). Türkiye de Güneydoğunun içinde olduğu verimli hilal bölgesinde dünyanın ekini, evcilleştirilmiş hayvanları, tekerlekli taşıma araçları, bakır ve daha sonra bronz ve demir işlemeciliği ile kasabaların, şehirlerin ve kralların, dinlerin doğuşu hep bu bölgede meydana gelmiştir. Tüm bu öğeler derece derece buradan yayılmıştır (4). Karacadağ: 4 Haziran 2006 tarihli Hürriyet gazetesinden alıntı yaptığı bir haber bunun en güzel göstergelerinden biri niteliğinde: Almanya nın haftalık haber dergisi Der Spiegel kapaktan verdiği 11 sayfalık araştırmasında, Max Planck Enstitüsünün Köln de bitkiler üzerinde yaptığı araştırmada 68 yeni buğday çeşidini kıyasladığı ve tüm tahılların kökeninin ise Karacadağ eteklerinde bugün de halen yetişen yabani buğday bitkisi olduğunun ortaya çıktığını yazmaktadır. Ülkemizde doğal olarak yetiştiği bilinen 10 kadar doğal buğday türünün yarısı kadarı, Karacadağ yöresinde bulunmaktadır (5). Canan Atlı Karacadağ yöresinde çeltik tarımı D.Ü. Eğitim Fak. Coğrafya Bölümü Diyarbakır. 2000. s. 18 1 Prof. Dr. Kenan Haspolat - khaspolat@hotmail.com 4

Teyid ve objektivite olsun diye yabancı kaynaklara bakalım: Early Plant Domestication: Athena Review Vol. 2, no. 1. Identification of the Initial Site of Einkorn Wheat Cultivation Einkorn, the first wheat crop of Old World, Neolithic agriculture. The research team chose for genetic characterization 338 of nearly 1,000 lines of einkorn whose known areas of origin are distributed throughout the Fertile Crescent region and include parts of SE Turkey. The 19 wild einkorn lines most closely related to domesticated einkorn all originated from the Diyarbakir District in SE Turkey, near the volcanic Karacadag Mountains. Based on calculations of genetic distance, the researchers conclude that the Karacadag area is the site of initial domestication of einkorn wheat Hole agrees with the timing of einkorn cultivation that the European team gives as approximately 10,000 years. Reviewed by Virginia M. Betz [Chapman (ed), 1992, Grass Evolution and Domestication, Cambridge University Press; Heun et al, Science 278, 14 Nov. 1997; Hole, Science 279, 16 Jan. 1998; Jones et al, Science 279, 16 Jan. 1998; Mlot, Science News 152, 15 Nov. 1997; Zohary and Hopf, 1988 Domestication of Plants in the Old World, Oxford University Press]. What origins near the Karacadag Mountains, Turkey Genetic analysis of wild einkorn wheat suggests that it was first grown in the Karacadag Mountains in southeastern Turkey. Recent genetic and archeological discoveries indicate that both emmer wheat and durum (hard pasta wheat). also originated from this same Karacadag region of southeastern Turkey. Remains of harvested emmer from several sites near the Karacadag Range have been dated to between 8,800 BCE and 8,400 BCE, that is, in the Neolithic period (5). 18 Aralık 1997 günlü Milliyet gazetesi şu haberi veriyor. Bilimsel araştırma, insanoğlunun tarıma günümüzden 9 bin yıl önce, Güneydoğu Anadolu da, Diyarbakır yakınlarındaki Karacadağ yöresinde başlandığını ortaya çıkardı. İngiltere de yayınlanan Science adlı derginin son sayısında uzmanların, bir tür buğdayın genetik yapısını inceleyerek bu sonuca ulaştıklarının anlaşıldığı açıklanıyor. Norveçli, İtalyan ve Alman bilim adamlarının yaptıkları araştırma, küçük kızıl buğday denilen bir tahıl üzerinde yaptıkları genetik incelemelere dayanıyor. Uzmanlar, küçük kızlı buğdayın, tarımı yapılan 68 türü ile doğada bulunan 261 yabani türünün genetik olarak diğer yabani türlerden açık bir şekilde ayrılan 11 yabani türden oluşan bir grubun söz konusu küçük kızıl buğdaya çok benzediğini ortaya çıkardılar. Bunların hepsi Karacadağ çevresinde yetişiyor. Bu da uzmanlara, tarımın başladığı yerin Anadolu olacağını gösterdi. Uzmanlar şimdi, insanoğlunu ilk 5

kez ekip biçmeye başladığı 8 bitki türünden üçünün beşiğinin Türkiye olduğuna dikkat çekiyorlar. Bunlar küçük kızıl buğday, nohut ve baklaydı (6). Dünyada Karacadağ ilk yabani üzümün menşei: Bu bilgi Pensilvanya üniversitesinden Dr. Patrick Mc Goven e aittir. Ancak literatür olarak teyidini almak istedim. Karacadağ ağırlıklı olarak Diyarbakır il merkezinin kenarını teşkil eder. Jason Ryal Boston unıversity Master of liberal arts. 2003. makalesinden alıntı alalım: Origins of Agricultures. pages 11 wheat was cultivated in a 20 square kilometer area near the Karacadag Mountains which lies on the border Turkey and IraqThey estimate that this took place 8000 yeras ago or 6000 BC. Origins of fermentation.pages 13 Evidence with archeological chemist Patrick E. McGovern who was able to isolate the main component of the residue,calcium oxalate. This is the same residue found in a modern brewer s vat after it is emptied of the beer (Bower). Together Badler and Mc Govern had revealed the first hard evidence that a fermented grain product was being made and consumed over 5000 years ago. Bağcılıkta yabani gen umudu: Diyarbakır Dicle Üniversitesi (D.Ü). tarafından yapılan bir araştırmada, Güneydoğu nun dağlık alanlarında kendiliğinden yetişen yabani asmanın, bağcılığın gelişmesinde gen kaynağı olarak kullanılabileceği belirlendi. Dicle Üniversitesi tarafından yapılan araştırmada, bölgede yabani bağcılıkla ilgili önemli bilgiler gün yüzüne çıkartıldı. Dicle Üniversitesi Bismil Meslek Yüksek Okulu Şarap Üretim Teknolojisi Programı Öğretim Üyesi Dilek Değirmenci, Dicle Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Hüseyin Karataş ve Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Y. Sabit Ağaoğlu tarafından yapılan araştırmada, bölgede yabani bağcılıkla ilgili önemli bilgiler gün yüzüne çıkartıldı. Türkiye de özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi nin lokal üzüm çeşitliliği bakımından oldukça zengin olduğu vurgulanan araştırmada, Diyarbakır ili ve ilçelerinde dağlık kesimler, vadilik alanları, dere kenarlarında ve su yataklarında yaygın olarak yabani asma tiplerinin bulunduğu tespit edilmiştir. Bölgede yapılan incelemelerde Diyarbakır ın merkez, Dicle, Lice, Kulp, Silvan, Çermik, Ergani ilçeleri ile Bitlis de merkez bahçelerde ve Ahlat ilçesinde, Elazığ da Maden Çayı çevresinde ve Siirt de dağlık alanlarda yabani asma popülasyon varlığı tespit edilmiştir. Çayönü: Tarih yazmak zor bir iştir. Tarihin içinde saklı birikimin bulunup çıkarılması için sabır ve azim gerekir. Bu nedenle Hilar gibi antik bir yerleşim yeri üzerine tarih çalışması yapmak demek, kelimenin tam anlamıyla iğne ucuyla kuyu kazmak demektir. Atın ve buğdayın ilk evcilleştirildiği, ekildiği, ekmeğin fırında ilk pişirildiği, bakırın bulunmasıyla ilk madenciliğe geçilmesi, Hilar yerleşim yerine aittir. Acı olan gerçek, Hilar ın yazının henüz bilinmediği dönemini, yazının kullanıldığı döneme oranla daha fazla bilmemizdir. 6

Hilar gibi coğrafi bir mekan olmanın ötesinde, yazılı ve yazılı olmayan tarihin çok önemli bir tanığını araştırıp incelemek söz konusu olunca, tarihin o belirlenen misyonu daha iyi anlaşılır. Böyle olunca, tarih yazmanın zorluğu daha iyi anlaşılır. Hilar, on bin yıllık tarihin mirası, tarihin upuzun karanlık tünelinde saklı sırları barındırır. Böylesine sabırlı ve azimli bir çalışma gerektiren, saklısında kocaman bir tarihi kesiti taşıyan yerleşim yeri değil dünyanın önemli bir parçasıdır. Burayla ilgili araştırma ve incelemelere girişmek, ilgili insanın başını döndürecek denli kültürel mirasın tanıtılmasından öte bir anlam taşır. Hilar da ilk inceleme ve araştırmalarda bulunan, 1876-1947 yıllı arasında yaşamış olan ABD li coğrafyacı Ellsworth Huntington dur. Burayla ilgili ilk bilimsel çalışma, Huntington un The Hittite Ruins of Hilar, Asia Minor Türkçesi; Küçük Asya, Hilar da ki Hitit Kalıntıları başlıklı ilk bilimsel yazıdır. Bu yazıdan öğrendiğimize göre Hilar; Asur, Hitit ve Khaldi gibi üç önemli antik imparatorluğun hüküm sürdüğü, karşılaştığı ve önem verdiği bir bölgedir. Kitabın yazarı Üzülmez e göre Hilar ve Ergani olarak birlikte düşünüldüğünde, 31 uygarlık gelip geçmiştir. Mezopotamya coğrafyasında, insanlığın mağara yaşamından kurtulup meskene girdiği, meskenlerden siteler ve devletler oluşturduğu bilinmektedir. Bu konuda Prof. Halet Çambel in şöyle bir tespiti vardır: Yerleşik düzene geçiş Neolitik Devrim olarak insanlık tarihinde yeni bir çağın başlangıcı olmuştur. Söylemek gerekirse, tarihin şafağında Hilar vardı. Hilar, hem kayalıkların, hem mağaraların, hem Çayönü nü de içine alan bugünkü köyün ortak adıdır. Hilar ın bir tepesi olan Çayönü nün, yapılan kazılarla dünya kültür tarihine adını yazdırdığını söylemek mümkündür. Çayönü tepesi, Hilar köyü sınırları içerisinde, köye çok yakındır. Tepe ile köy arasından Boğaz Çayı geçmektedir (7). Çayönü yerleşimlerinde evler taş temelli, dörtgen planlı ve ayrık düzendedir. Büyük yapılarda yerinde dökme mozaiğe benzeyen döşeme kaplaması vardır. Evler odalara ayrılmış, bazı evlerde temeller ızgara biçiminde olup birbirine paralel ince duvarlarla yapılmıştır. Bir yanları da açık bırakılmış yapıların döşemelerinin altından sağlanan hava akımıyla neme karşı önlem alınmıştır. Boynuzdan orak sapları, yassı kemikten bileklikler, sürtme taştan boncuklar, bilezikler, öğütme ve ezgi taşları, tokmaklar, burgu taşları, havan elleri, cilalı baltacıklar, kemikten yapılmış balık iğnesi, boynuzdan çeşitli aletler, kapı mil taşı Çayönü nde, günümüzden binlerce yıl önce nasıl gelişmiş bir yaşamın ve üretimin olduğunu gösteriyor. Öğrencilere müzeyi anlatan uzman, dünya maden çağına geçmeden iki bin yıl önce Çayönü nde bakırın işlendiğini, ancak toprak pişirmeyi bilmediklerini bu yüzden çanak çömlek yapamadıklarını anlatıyor. Kilden yapılmış küçük hayvan ve kadın heykelciklerinin büyük olasılıkla çocuk oyuncağı olduğunu söylüyor. 7

Çayönü nde ilk kez mercimek ve buğday tarımı yapılmış; domuz, keçi ve köpek gibi hayvanlar evcilleştirilmiştir (8). Bu hususta bir de yabancı neşriyata bakalım; Cayönü Tepesi (Turkey). From K. Kris Hirst, Your Guide to Archaeology. FREE Newsletter. Sign Up Now! Definition: Cayönü (also called Çayönü Tepesi). is an Early Neolithic site (Pre-Pottery Neolithic B). in the upper Tigris valley of southeastern Turkey, near the town of Ergani. The site is a village site, occupied between 9400 and 8800 years ago. The site includes an area of approximately 3 hectares. The rooms of Çayönü were built of adjoining mudbrick walls, like an apartment block, but with entrances through the roof. The residents raised sheep and goats, and in the later stages pigs, but still depended on wild game such as aurochs and red deer. Domestic dog is in evidence as well. Plants consumed by the people at Çayönü Tepesi included grapes, figs, rye grass, and domesticated emmer and einkorn wheat were in use by the earliest occupations of 7250-6750 BC. Şehmus Aslan Çayönü yakınında medfun Enuş peygamberle olaya manevi bir boyut katar. Şehmus Aslan Enüş peygamber için şunları yazar. Şit peygamberin oğlu, Hz. Ademin torunudur. Gökbilimi hakkında derin bilgisi olan bir zattır. 960 yıl ömür yaşamıştır. Bundan dolayıdır ki Hilar, Kızılca, Kikan üçgeni dünyanın ilk yerleşim olarak kabul edilir. Yani insanın yaratılışı ve çoğalımı burada başlayıp sonra dünyaya dağılmıştır (9). İlk insan ve Çayönü: Ergani yakınlarındaki Çayönü kazılarında gün ışığına çıkarılan çeşitli kalıntı ve buluntuların ortaya koyduğu, yalnız Anadolu nun değil, bütün Güneydoğu Asya ve Avrupa da İsa dan 7 bin yıl önce ilk karma ekonomisi gerçekleşmiştir; buğday ekimini, sağlamı, yerleşik bir düzen içinde özgün bir mimariye sahip insan toplulukları yaşamıştır (10) (11). Çayönü nde halk buğdayı ve mercimekgilleri ekmek için taş kazmalar ile tarlalarını düzeltip kazdılar. Ektikleri buğdayı hasat için geyik boynuzlarına yuvalar açarak çakmaktaşı bıçaklar yerleştirerek çeşitli doğal yapıştırıcılarla sabitleyip oraklar yaptılar. Orakları kullanırken ellerini acıtmaması için sapına keten lifinden ördükleri kumaşları sardılar. Buğdayı toplarken aynı zamanda ellik görevini gören sığırın kürek kemiklerinden yaptıkları V biçimli bir aletten yararlandılar. Buğdayı evlerindeki bazalt yassı taş üzerinde bazalttan ellerine oturan ağır taşlarla öğüttüler (12). Çayönü nde (M.Ö. 7000). meşe önemli bir ağaç grubudur. Ayrıca menengiç, gülgiller, dişbudak ve teke dikeni mevcuttu. Kızıl ve alageyik, sığır, yabani koyun, keçi ve yaban domuzu yaşamaktaydı (13). Buğday, Halan Çemi ve Demirköy e göre en önemli besin kaynağıydı. Einkorn ve eimmer buğdayı, acı burçak, mercimek, bezelye, nohut, akburçak yetişiyordu (13). 8

Prof. Dr. Metin Özbek edebi bir üslupla Çayönü ve Tarımı anlatıyor: Onlar bir avuç insandı. Geldiler, aşağı yukarı 11.000 yıl öncesinde, Ergani nin düzlüklerinde, su kaynaklarına yakın bir yerlerde yaşamaya karar verdiler. Önceleri tarım ve hayvancılığı bilmiyorlardı. Çevrelerindeki yabani hayvanları avlıyor, yabani bitkileri toplayarak yaşamlarını sürdürüyorlardı. Zamanla çiftçiliği öğrendiler. Böylece bir ekip üç aldılar. Artı ürüne kavuştular ve besin üreticiliğine dayalı bir köy topluluğunun temellerini attılar. Koyun, keçi ve domuz gibi evcil hayvanları oldu. Zamanla bunlara sığır da katıldı. Onlarla iç içe yaşamaya başladılar. Bu yeni geçim ekonomileri onların toplumsal yapılarına yeni boyutlar kazandırdı. Hilar kayalıklarına sırtlarını verip kurdukları köylerini, zamanına göre farklı işlevlerine sahip en karmaşık yapılarla zenginleştirdiler. Çayönü avcılık-toplayıcılık geçim ekonomisinden yerleşik yaşam biçimine geçiş sürecini en iyi yansıtan bir Cilalı Taş devri köyüdür. Çayönü nde hayvan evcilleştirilmesi çanak çömleksiz dönemin daha geç evrelerinde karşımıza çıkar. Evcil koyun ve keçinin Çayönü ne zamanımızdan aşağı yukarı 8000 yıl öncesine doğru geldiği anlaşılmaktadır. Yoğun biçimde ele geçen bazalt öğütme taşları, tahılların öğütülüp un haline getirilmesine yarıyordu. Çayönü köy yerleşmesi kemik aletler açısından da son derece zengindi. Burada yaşayan insanlar geyik boynuzundan orak ve bıçak sapları yapıyor, tahıl ve diğer bazı bitkileri bu oraklarla biçiyordu. Buğday ve baklagiller önceleri yabani halde sofralarında yer alırken, bunların giderek tarıma alınmasıyla yiyecekler daha da çeşitlendi. Çayönü halkı önemli ölçüde sebzelerden de yaralandı. Kara hayvanlarının yanı sıra yakınlarında bulunan akarsulardan düzenli olarak balık tuttular. Kazılarda bulunan balık kemikleri bunun açık göstergesidir (14). Halet Çambel, Robert J. Braidwood ve onların ardından Mehmet Özdoğan ın Wulf Schirmer le Diyarbakır yöresinde kazdıkları Çayönü yerleşmesi, C 14 (radyokarbon on dört). sonuçlarına göre M.Ö. 7250-6750 yılları arasına tarihlenmektedir. Yerleşmenin ortasında bir meydan ve onun çevresinde dikdörtgen anıtsal yapılar ve evler yer almaktadır. Binaların alt bölümleri taştan, üstleri kerpiçten inşa edilmişti. Çayönü yerleşmesinde oturanlar Anadolu nun en eski çiftçileridir. Buğday yetiştirmesini, onu hasat etmesini ve öğütmesini biliyorlardı. Bunu, ele geçen aletler kanıtlamaktadır. Tarımın yanısıra hayvancılıktan da yararlanıyorlardı. Sofralarında koyun ve keçi eti bulunuyordu. Köpek ilk evcil hayvandı. Kadın heykelciklerı ana tanrıçaya daha bu dönemde tapıldığına işaret etmektedi. Çayönü Tepesi bugünkü yerleşim alanlarına göre Ergani ilçesi nin 7 km. kadar güneybatısında Hilar kayalıklarının üzerinde kurulu Hilar (Sesveren pınar). Köyü nün kuzeyinde K-G 160 m. DB 350 m. boyutlarında bir höyüktür. Deniz seviyesinden yüksekliği 832 m. kültür dolgusunun kalınlığı güney yarıda 45 m. 9

olmasına karşın kuzey yarısında 65-7 metreyi bulmaktadır. Çevresinde tarlalar uzanmaktadır. Bu doğal çevre farklı bitki ve hayvan topluluklarına yaşam alanı tanımıştır. Bugün bitki örtüsü açısından oldukça çıplak olan ova ve çevresinin görünümü 10.000-7.500 yılları arasında günümüzden çok farklıydı. Neolitik dönem insanları yerleşmek için ovanın bazalt-genç alüvyon dolgu sınırını ve/veya dağ eşik bölgesini tercih etmişler. Bugün yazın en sıcak aylarında bile sürekli akan bir deresi ve bir dizi gözeleri bulunan ovanın o zamanlar çok daha sulak, geniş tatlı su havzaları ile kaplı olduğu, saz, kamış, keten gibi sulak ortam bitkilerinin, kunduz, susamuru gibi derin sulak alana gereksinim duyan hayvanların, çok sayıdaki tatlı su kabuklarının varlığı açıkça göstermektedir. Domuz gibi daha ormanlık ve yumuşak topraklı ve sazlıklarla kaplı nemli bir ortamı yeğleyen, geyik gibi çok sık ağaçlıklı olmayan nehir boyundaki orman ortamında yaşayan hayvanların varlığı, meşe (Quercus). gibi oldukça geniş bir dağılım alanı gösteren ağaçların, karakafesotu (Anchusa)., sabunotu (Vaccaria). ve madımak (Polygonum). gibi sulak nemli daha serin iklimi yeğleyen bitkilerin yanı sıra menengiç/sakız (Pistacio)., sorguçotu (Stipa)., süpürgeotu (Bromus). gibi daha kurak bozkır bitkilerinin varlığı ve özellikle sulak ortamı seven hayvan ve bitkilerin daha çok eski evrelerde bulunması, çevrede doğal olarak yetişen mercimek ve fığ gibi baklagillerin, emmer ve einkorn gibi daha çok otsu görünümlü tahılların yavaş yavaş başlayan tarımının artması sonucu çevrenin değiştiğini (tarla açmak için genç ağaçların kesimi, çalılıklardan arındırma gibi). belki de zaman içinde gölün dolarak küçülmüş olabileceğini de gözönüne alırsak, iklimsel ve ekolojik açıdan değişiklik olmamakla birlikte özellikle insanın doğal çevresini değiştirmesinin getirdiği sonuçlar yerleşmede kazılar sırasında hissedilmektedir. Bugün tepenin güneyinden akan Boğazçay, yatağını ancak 3. binlerde açmıştır. Açık ağaçlıklı alanlarda yaşayan yabani sığır, genellikle derin vadilerle yarılmış yüksek dağlık araziyi tercih eden küçük topluluklar halinde yaşayan yabani keçi; yazın daha çalılık-otluk dağ yamaçlarını yeğlerken kışın dağ etekleri ve vadileri yaşam alanı olarak seçen büyük sürüler halinde dolaşan yabani koyun; dağlık arazi yerine vadilerde de barınabilen ama genellikle ovaya da alçak tepeleri tercih eden ceylan ve yabani at; büyük ölçüde yabani yemişler ile beslenen alt örtüsü zengin sık ormanların hayvanı olan ayı yukarıda sözünü ettiğimiz değişik ortamları çok iyi yansıtmaktadır. Bütün ortamlara uyum sağlayan tilki, kaplumbağa gibi hayvanları ile çevre insanlara sonsuz besin kaynağı sunmaktadır(16). Çayönü Halkı Ne İle Beslenirdi? Yuvarlak Planlı Kulübelerin avlularının günlük işlerde yoğun kullanımına karşın bu evrede çakmaktaşı işlemek dahil birçok işlerin kapalı mekanlara çekilmiş olduğu ve yapının içinde işlerin mekanlara -modern ev planlamasında olduğu kadar katı bir ayırım olmamakla birlikte- bölünmüş olduğu dikkati çekmektedir. Yapıların ızgaralar üzerindeki kuzey mekanı Çayönü sakinlerinin günlük yaşamının 10

geçtiği bir mekan olmasının yanı sıra deri işçiliğinden, dikiş dikmeye, değişik malzemeden süs eşyalarının yapıldığı bir atölye işlevini de görmektedir. Bir anlamda bu mekan bir sonraki Kanallı Yapılar Evresi nin uzmanlaşmış atölyelerinin öncüsü olma niteliğini taşımaktadır. Orta mekan ise daha aşağı düzlemde, tabanı defalarca sıvanmış, güneydoğu köşesine yerleştirilmiş tabanı taş döşeli ocak ise en önemli öğelerinden biri. Bu mekan yabani buğday, mercimekgiller gibi bitkilerin öğütüldüğü, ezildiği, etlerin dövüldüğü havan elleri, öğütme taşları gibi aletlerin bulunduğu, kısaca yiyeceklerin hazırlandığı mutfak. Yapının en güneyinde ise ortada dışa açılan kapı ve her iki yanında değişik büyüklükte küçük bölmeler mevcut. Bu bölmeler olasılıkla kiler, depo gibi kullanılmıştır. Avlular mezbaha alanı gibi, sığır, geyik ve keçi kemiğinin çokluğu, buna karşın daha önceki dönemlerde çok bulunan domuzun hiç bulunmaması Çayönü halkının beslenmesindeki değişikliği de yansıtmaktadır. Atölyeler bu alandan daha batıya hemen hemen iskân dışına taşınmıştır. Çok sayıda evcil koyun ve keçinin ortalıkta gözükmesi, bu hayvanlara bağımlı yaşama ve belki de bu hayvanları getiren yeni sakinlerin gelenekleri Çayönü halkının yüzlerce yıllık alışkanlıklarını değiştirmiştir. Çayönü halkının temel besin maddesi et. Et uzun süre av hayvanlarından karşılanmıştır. Yerleşmenin ilk dönemlerinde daha çok domuz, geyik, yabani koyun ve keçi avlanmış. Daha sonraları yabani sığır da önemli bir yer tutmaktadır. Yakın çevrede domuzun çok bol bulunması, hatta dişi ve yavruların köyün içinde gezmeleri bazılarının avlularda tutulmuş olabileceği olasılığını ortaya çıkarmaktadır. Kısaca Çayönü halkı domuzu kısmen evcilleştirmiştir. Koyun ve keçinin evcilleşmesi ise Hücre Planlı Yapılarda oturan insanlar tarafından gerçekleşmiş olabilir ya da başka yerden evcil koyun ve keçi getirilmiştir. Hemen yanı başlarındaki akarsu ve göllerden tatlı su yumuşakçaları toplamışlar, balık avlamışlardır. Bitkisel gıdalarda en büyük payı yabani mercimek ve fiğ oluşturmaktadır. Çayönü halkının einkorn buğdayının tarım denemeleri ancak Izgara Planlı Yapılar da oturanlar tarafından gerçekleşmiştir. Hücre Planlı yapıda oturanların olasılıkla küçük tarlaları olduğu düşünülmekte ve çevrede bol miktarda bulunan zengin menengiç, sakız, badem gibi yağlı bitkiler bitkisel yağ gereksinimini karşılamıştır. Çayönü halkının evinde ne tür aletler bulunurdu? Çayönü halkının ev eşyası oldukça çeşitli, bu çeşit zamanla uğraşların çeşitlenmesine bağlı olarak değişmekle birlikte değişim iç/dış mekan kullanımının, daha önceki sayfalarda da söz ettiğimiz gibi, zaman içindeki çeşitli etkenlere bağlı olan değişkenliği ile de doğrudan ilişkilidir. Değişik nitelikteki eşyaların dağılımına 11

baktığımız zaman yerleşmede, zaman zaman oldukça katı normlara bağlı bir düzenin, bulunduğu anlaşılıyor. Çayönü halkı değişik boyutlarda çakmaktaşından, taş ve kemik alet kullanarak biçimlendirdiği ok ve mızrak uçlarını alıp ava giderdi. Bazen taş top ları da kullanmış olabilirler. Avladıkları hayvanı bazen avladığı yerde parçalayıp kendilerine gerekli olan kısımları alıp getirirlerdi. Derisini çakmaktaşı ve doğal camdan kazıyıcılar ile yüzer, tabaklayıp kemik spatulalarla işlenirdi. Deriyi yine doğal camdan bıçaklar ile kesip biçer, kemikten değişik boyda bızlarla delikler açıp deri sınmaları ya da bitkisel liflerden yaptığı iplikleri geçirdiği kemik iğnelerle dikerdi. Belki de üzerini boncuk ve halkalar ile bezerdi. Eti doğal cam bıçaklarla doğrar ve bazen bazalt sığ tepsi lerde bazalt havanelleri ile döverlerdi. Belki çok yedikleri mercimek ve fiği de dövmek için havanellerinden yararlandılar. Göl ve deredeki balık avında kullandıkları ağlarına taş ağırlıklar astılar. Bazen kemik oltalar ile balık avladılar. Buğdayı ve mercimekgilleri ekmek için taş kazmalar ile tarlalarını düzeltip kazdılar. Ektikleri buğdayı hasat için geyik boynuzlarına yuvalar açarak, çakmaktaşı bıçaklar yerleştirerek çeşitli doğal yapıştırıcılarla sabitleyip oraklar yaptılar. Arakları kullanırken ellerini acıtmaması için sapına keten lifinden ördükleri kumaşları sardılar. Buğdayı toplarken aynı zamanda ellik görevini gören sığırın kürek kemiğinden yaptıkları V biçimli bir aletten yararlandılar. Buğdayı evlerindeki bazalt yassı taş üzerinde bazalttan ellerine oturan ağır taşlarla öğüttüler. Belki de bazalt parçacıklarından arıtmak için sınma elekler de kullandılar. Ekmek yapıp yapmadıklarını ise maalesef bilmiyoruz. Ellik olasılıkla evlerinin çatılarına serdikleri, sepet ve hasır örmek için kullandıkları sazları biçerken de kullanıldı. Sazları ve keteni ezip lif haline getirmek için ince sık yivli taş aletlerden yararlandılar. Liflerle hasırlar örüp evlerine serdiler. Ördükleri değişik boyda sepetleri zamanla kerpiç toprağı ile sıvayıp kaba kil kaplar yaptılar. Bazen büyük zahire ambarları oluşturdular. Evlerini yapmak ve ısınmak için odun kullanıldı. Odunları taş baltalarla kestiler. Kestikleri ağaçlar bazen tahta veya boynuz saplı keser ve keskilerle ahşap eşyalara dönüştü, üzeri taş kakmalarla bezediler. Süs eşyalarının üretiminde kullandıkları özel kazıyıcılar (Çayönü Aleti). geliştirdiler. Evlerinin bir köşesine aletlerini yapmak için kullandıkları kemik, boynuz, çakmaktaşı ve doğal cam yumruları gibi hammaddeleri sakladılar. Daha zengin evler de oyun taşları ve kil pul lar bulunurdu. Bu pulların bazıları belki de değiş tokuşta kullandıkları paralar dı. Son evrelerin çok kullanılan eşyası yuvarlak yongalanmış kazıyıcıların, ne işe yaradıklarını tam olarak anlamış değiliz ancak çok sayıda bulduğumuz bu eşyanın Çayönü halkı için çok işlevsel olduğu kesin (17). 12

Değişik evrelerde deniz - tatlı su kökenli kavkı boncuk ve düğmeler ve Kil koyun heykelciği (18). Bölge tarımı ve kullanılan teknoloji Mezopotamya kökenli saban (19). Buğday ve Diğer Bitkiler (20). 13

Körtiktepe: Güneydoğu Anadolu Bölgesi kapsamında yapılan yüzey araştırmalarında saptanan ve 2000 yılında başlatılan kazılarla bilimsel ilginin odağına yerleşen Körtik Tepe, Amanos ve Güney Toroslar dan Suriye ye açılan bozkırlardan oluşan doğal dokusuyla Bereketli Hilal in kuzey uzantısı durumundaki Güneydoğu Anadolu Bölgesi nde, Diyarbakır ın doğusunda, Bismil ilçesine bağlı Ağıl Köyü mezrası Pınarbaşı mevkiinde, Dicle ile Batman Çayı nın birleşim noktasının batısındaki konumuyla, üzerinde Batman ilinin de bulunduğu görece çıplak bir arazi üzerinde yer alır. Höyük, arazi derinliklerinden ve dağ eteklerinden doğan kaynaklarla beslenen Batman Çayı ile hayat bulan bir alanda, yerleşim için öncelikli doğal koşullara sahip olan arazide konumlanmıştır. Yaklaşık olarak 60 km kuzeyindeki Hallan Çemi ile 20 km. kuzeyindeki Demirköy gibi iki önemli tarih öncesi merkezin Batman havzasındaki varlığı da, arazinin yerleşimde öncelikli tercih edildiğinin bir başka kanıtı olarak ortaya çıkmaktadır. Körtik Tepe nin, Hallan Çemi ile birlikte, avcı-toplayıcı toplulukların göçer hayattan yerleşik köy yaşantısına geçişin temsil edildiği en erken yerleşimlerden birisi olduğunu kanıtlamıştır (21). Bismil İlçesi nde Kortiktepe deki arkeoloji çalışmalarının, Yukarı Mezopotamya tarihine ışık tutacaktır. Diyarbakır ın Bismil ilçesinde Ilısu Barajı altında kalacak Kortiktepe deki arkeolojik kurtarma kazısını yürüten Prof. Dr. Vecihi Özkaya, burada insanlığı ilgilendiren her türlü oluşumun kendi açısından ilklerine tanık olduklarını bildirdi. Yukarı Mezopotomya Tarihi Diyarbakır-Batman sınırında, Dicle Nehri ve Batman Çayı nın kesiştiği yerde bulunan Kortiktepe deki kazılar 8 yıldır sürdürülüyor. Kortiktepe kazı ekibi ve Dicle Üniversitesi Fen- Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Özkaya, Kortiktepe kazısının, yeterince bilinmeyen yukarı Mezopotamya nın kültürel zenginliklerini ortaya çıkararak, bilim dünyasında küresel heyecan uyandırdığını söyledi. İnsanlığın ortak malı; Elde ettikleri sonuçların evrensel olduğunu ifade eden Özkaya, Bunlar, insanlığın ortak malı niteliğindedir. Burada insanlığı ilgilendiren her türlü oluşumun kendi açısından ilklerine tanık oluyoruz. Kuşkusuz bu özelde bölge, genelde Anadolu topraklarının tarihi zenginliklerinin ön plana çıkması açısından çok önemli dedi. Özkaya, 8 yıldır süren kazı çalışmalarında 12 bin yıllık tarihi buluntuları ortaya çıkardıklarını belirterek, şöyle konuştu. Çanak çömleksiz denilen Neolitik dönem, yani tamamen taşa dayalı üretim biçiminin yaşandığı bir dönem var burada. Bu dönem öncesine ait bazı kalıntılar da saptadık. Bölgede ve Anadolu da bilinenin ötesinde kültür ve yerleşim tarihi açısından, hatta inanç tarihi açısından en erken ipuçları veren eserlerle karşı karşıyayız. Eserlerin çoğunluğu, literatürde intramural denilen konut tabanlarına gömülmüş mezarlarda ortaya çıkıyor. Eserlerin özelliklerine değinen Özkaya, dönemin yalın yaşam biçimiyle bağlantılı olarak günlük hayatı ilgilendiren taş kaplar, taş baltalar, likitler denilen yontma taş aletler ile korunması ve günümüze ulaşması büyük öneme sahip kemik aletler bulduklarını bildirdi. Özkaya, Hayvan kemiklerine işlenmiş öylesi figürler 14