I. DIN ŞU I . ""... TEBLIG VE MUZAKERELERI (1-5 Kasım 1993) (ll) 1-JSJb -2.,. 29.:,\Jo~ 1 ANKARA - 1995. Demirbaş No:



Benzer belgeler
TORKIYE'DE MiSYONERLİK

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları

Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya

Dinlerin Buluşma Noktası. Antakya

YILI ERMENİ OKULLARI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ

Müslümanlar için yeni ve yabancı bir anlayış değildir. Zira yaşamalarına denir. İslam dini ilk zamanlardan itibaren farklı inançlara dinî

Hristiyan Kilisesi. Tanrı nın Kilisesi nin tarihi ve büyümesi üzerine bir çalışma

DİNLER TARİHİ DERSİ ÖĞRETİM ROGRAMI

Avrupa da Yerelleşen İslam

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir?

T.C. BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ GÖNEN MESLEK YÜKSEKOKULU TURİZM VE OTELCİLİK BÖLÜMÜ İNANÇ TURİZMİ

Avrupa Tarihi. Konuyla ilgili kavramlar

Konuyla ilgili kavramlar

Adı Soyadı : AHMET GÜÇ. Akademik Unvanı : PROF. DR.

II. DİN ŞÜRASI. (ll) .:JT-::J (23-27 KASIM 1998) TEBLİG VE MÜZAKERELERİ. Jslllm Muştırmalım Merkezi. DİYANET İŞLERi BAŞKANLIGI YAYlNLARI. Dem.

Sevgili Kardeşlerim, Rabbimiz sizlere barış bağışlasın. Bu barışın daima sizlerle birlikte olması için dua ediyorum. Bir episkoposun görevi, yalnız

Dua edelim: I.Korintliler 1:30, Efesliler 2:10

AYA THEKLA YERALTI KİLİSESİ

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

16: Yahudilik 2.3. Hristiyanlık

Hıristiyan İnanç Esasları Teslis Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adı altında üç kişilikte tek tanrıyı kabul ederler. Hıristiyan inancına göre baba kainatı ya

Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesin olarak inanırlar. Bakara suresi, 4. ayet.

TÜRKİYE DEKİ ORTODOKS MİSYONERLİĞİ

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

2005, yıl:1, sayı:4, ss de yayımlanmıştır.

DÜNYADA DİN EĞİTİMİ UYGULAMALARI

Yak ndo u Medyas nda Türkiye ve AB Müktesebatlar - srail örne inde

ÇOCUK, GENÇ, AİLE PSİKOLOJİSİ VE DİN

Ondalık ve Oruç Adakları

Derece Alan Üniversite Yıl Lisans İlahiyat Atatürk Üniversitesi 1979 Y. Lisans Tarih Atatürk Üniversitesi 1981 Doktora Tarih Atatürk Üniversitesi 1985

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

\.- s o, q \ İSLAMi İLİMLER FAKÜLTESi ATATÜRK.ÜNİVERSİTESİ. 1. Sayı, Aralık 1975 / ~

Dr. Ali İsra Güngör, CizvitLer ve KatoLik Kilisesi'ndeki Yeri (XVI+252

II. DİN ŞÜRASI (I) TEBLİG VE MÜZAKERELERİ (23-27 KASIM 1998) DİYANET İŞLERi BAŞKANLIGI YAYlNLARI. Tas. No:

Dr. SALİH OKTAR. TÜRK CEZA KANUNUNDA ÇOCUK DÜŞÜRTME VE ÇOCUK DÜŞÜRME SUÇLARI (TCK. m )

Papa'nın yardımcıları ziyaret için gelip gerekli görüşmeleri bile yaptılar. Bundan sonra neler yaşanacak?

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ İLETİŞİM STRATEJİSİ

AVRUPA DA MEYDANA GELEN TEKNİK GELİŞMELER : 1)BARUTUN ATEŞLİ SİLAHLARDA KULLANILMASI: Çinliler tarafından icat edilen barut, Çinlilerden Türklere,

CAMİ İNŞA PROJESİ ÇAD ( 200 M² )

SAINT BENOIT FRANSIZ LİSESİ

SAHİP OLDUKLARIMIZI KORUMANIN 4 RUHSAL ADIMI

Islam & Camii Diyanet İşleri Türk İslam Birliği

3 Hedef 3 Görev BÜLTEN Seçimleri İçin İSTANBUL AZİZ BABUŞCU B İ L G İ. NOTU FİLİSTİN MESELESİ 2 de İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI

Hazırlık Dönemi (Advent) Nedir?

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir.

Skolastik Dönem (8-14.yy)

Moro Müslümanları Üzerine 99 KENDİ LİDERİNİN KALEMİNDEN BANGSAMORO MÜCADELESİ

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi

[Kurban Duaları] (ondalık-sunu-sadaka üzerine)

İsa Mesih elçilerini seçiyor

Dersin Adı İSLAM TARİHİ Sınıf 12 İSLAM TARİHİ

Kütahya Gazeteciler Cemiyeti Ziyareti:

Yeşaya Geleceği Görüyor

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 GİRİŞ...11

2 Aile yapısı ve yaşam şekli, yaşam evresi merasimleri ve dini bayramlar. 5 Çocuk hakları ve aile rolü. 8 Demokrasi ve değerler

HÜSEYİN SEYMEN SORGUNAİHL

Bu Ders Şunları Yapmanıza Yardımcı Olacaktır

İÇİNDEKİLER KAVRAMLAR BİR GÜNÜMÜZ. ROLLERİMİZ ve SORUMLULUKLARIMIZ HAKLARIMIZ OKULUMUZ AİLEMİZ SORUMSUZLUK ÇOCUK HAKLARI ÇOCUK HAKLARI BİLDİRGESİ

İstanbul İmam Hatip Liseliler Derneği

Hristiyanların İnanç Özeti

Fevzi Karamuc;o TARIH 11 SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR

Yeni Göç Yasas Tecrübeleri

Başlangıçta Söz vardı. Söz Tanrı'yla birlikteydi ve Söz Tanrı'ydı.

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Bu konu hem bir aile sarmalını geliştiren hem de yıkabilen bir durumu da inşaa eder.

11/26/2010 BİLİM TARİHİ. Giriş. Giriş. Giriş. Giriş. Bilim Tarihi Dersinin Bileşenleri. Bilim nedir? Ve Bilim tarihini öğrenmek neden önemlidir?

İSLÂM ÖNCESİ İRAN DA DEVLET VE EKONOMİ -SÂSÂNÎ DÖNEMİ- (M.S )

İKİNCİ BİNYILIN MUHASEBESİ İÇİNDEKİLER

...Bir kitap,bir mesaj!

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA)

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

Türkiye ve Almanya da Dini Az nl klar - St. Térèse Kilisesi örne inde

DİNLERDE KUTSAL ZAMANLAR (TAKVİMLER, DİNİ GÜN, BAYRAM VE TÖRENLERİ) Mustafa Ünal, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul 2008, 224 s.


Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

MİLLETLERARASI İLİŞKİLER VE GÜVENLİK AÇISINDAN MEDENİYET SÖYLEMİNİN PSİKOLOJİK ANALİZİ


Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri için göç bir ihtiyaçtır.

Ders Adı : DİN PSİKOLOJİSİ Ders No : Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 4. Ders Bilgileri. Ön Koşul Dersleri

Tanrı dan gönderilen Adam

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. İlk Kilisenin Doğuşu

(09-11 Mayıs 2016, Ankara) Kıymetli İslam İşbirliği Teşkilatı Üye Ülkeleri Temsilcileri, Değerli Katılımcılar,

BİZ, MELEKLER - DRUNVALO

Bunu herkes yapıyor! -Gerçekten herkes mi? Nasıl korunmam gerektiğini biliyorum! -Kalbini, gönlünü nasıl koruyacaksın?

Atatürk Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü Müdürlüğü Öğretim Üyesi

İÇİNDEKİLER. ÖN SÖZ... iii GİRİŞ...1 ÖRGÜTLERDE İNSAN KAYNAKLARI VE YÖNETİMİ...9

Güncel Bilgiler. y a y ı n l a r ı

ÖZGEÇMİŞ. Derece Okul adı Yıl. İlkokul Misak-ı Millî İlkokulu 1985 Lise İskilip İmam Hatip Lisesi 1991

HAÇLI SEFERLERi Orta Çağ'da Avrupalıların Müslümanların elinde bulunan ve Hristiyanlarca kutsal sayılan Kudüs ve çevresini geri almak için

DİASPORA - 13 Mayıs

İman. Çalışmanın ana fikri. İsa ya iman etmek, zihin, duygu ve iradeyle O na güvenmek, dayanmak demektir. Çizimler: Meghan Burns

TÜRKİYE'DE MiSYONERLİK

DUA ETTİĞİNİZDE. J. Robert Ashcroft. ICI Elemanlarıyla İşbirliği İçinde Hazırlanmıştır Resimler: David Cahill Çeviren: Hande Taylan ICI

Hayatı ve Çalışmaları

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Petrus ve Duanın Gücü

19-24 Ocak 2017 TIKLAYINIZ TV RAPORLARI TIKLAYINIZ

İLAM AKADEMİ NİÇİN İLAM AKADEMİ?

İktisat Tarihi II

Transkript:

,'' \... DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIGI YAYINLARI J\ I. DIN ŞU I. ""... TEBLIG VE MUZAKERELERI (1-5 Kasım 1993) (ll) Türkiye Oiyanet Vakfı Islam Araştırmaları Merkezi Kütüphanesi Demirbaş No: Tasnif No 1-JSJb -2.,. 29.:,\Jo~ 1 i:)ıl'--1.-ş ANKARA - 1995

Diyanet İşleri Başkan.I.ıgı Yayınlan... 338 İlıni Eserler...................................................................................... 63 Musahbjhler : Ahmet GÜNAY Yılmaz TARTAN Adil YILDIRIM AhmetTORUN Abdi! AKTAŞ Abdullah ŞAHİN H. İbrahim KARAPINAR Mehmet GÖKTEPE 95-06-y -0003-338 ISBN: 975-19-1244-x. 975-19-1249-0 Diyanet İşleri Başkanlığı Dizgi :Mustafa YEŞİLYURT ArifYEÖİN- Yusuf GÖRGÜNOÖLU Dizayn: Recep KAYA Dini Yayınlar Dairesi Başkanlıgı Derleme ve Yayın Şubesi Müdürlügü Tel: (0312) 435 52 73 -ANKARA Baskı : Semih Ofset Matbaacılık ve Ambalaj Sanayi Ticaret Ltd.Şti. Büyük Sanayi 1. Cad. No: 74- İskitler 1 ANKARA. Tel: (0312) 341 40 75 (4 Hat)- Fax: (03121 341 98 98

L DİN ŞÜRASI TEBLİG VE MÜZAKERELERİ 341 MiSYONERLİK FAALİYETLERiNE KARŞI ALlNABİLECEK TEDBİRLER NELER OLMALIDIR? Prof. Dr. Mehmet AYDIN Selçuk Üni. İiahiyat Fak. Öğrt. Üyesi Özellikle Hristiyanlıkla birlikte bir mfuıa bütünlüğü taşıyan mission kelimesinin, önce, etimolojik bir tahlilini yapmakta fayda vardır. Mission kelimesi, latince missio kelimesinden gelmektedir. Onun da aslı mittere fıilidir. Mittere ise, göndermek anlamına gelmektedir. Hristiyan dini atmosferi içinde, mission kelimesi birçok anlamda kullanılmıştır. Mesela, teolojik planda mission, kutsal şahsiyetlerin birbirleriyle olan ilişkilerini belirtmektedir. Bundan dolayı Hristiyanlıkta, Baba tarafından gönderilen Oğul'un misyonundan ve pentekot günü havatilere gönderilen kutsal-ruh'un misyonundan bahsedilmiştir (1). Kilise hukukunda mission, bir görevi ifa etmek amacıyla gönderilen delegasyon gücünü ifade etmektedir. En yaygın anlama göre mission, İncil'i, Hristiyan olmamış halklara yaymaktır (2). Bu amaçla İsa'nın da mission'u "İsrail evinin kaybolmuş koyunlarını kurtarrnaktı" (3). Bunun için İsa'nın hayatında da mission'un izleri vardır. Fakat gerçek manada mission için, Helenistlerin, yahudi olmayanlara İncil'i vaaz etmelerini beklemek gerekecekti (4). Neticede sen Paul'un, putperestlerin sünnet olmadan da İncil'i kabul etmeleri için verdiği mücadele de gerçek anlamda bir mission'du (5). Görüldüğü gibi Hristiyan mission'unun kaynağı, oğulun, Kutsal Ruhun ve kilisenin misyonu olarak karşımıza çıkmaktadır. Hristiyan İlahiyatma göre "İsa Mesih bu dünyaya, Allah'la insanlar arasında gerçek arabulucu olarak gönderilmiştir. Çünkü o, insan tabiatı içinde Tanrıydı. O yeni ademdi. O, inayet ve hakikat doluydu" (6). Gerçek bir enkamasyon yolu ile Allah'ın oğlu, insanları, Tanrısal tabiata iştirak ettirrııek için gelmişti (7)_ Bundan dolayı İsa, hizmet edilmek için değil, hizmet etmek için gelmiştir. 1) Dictionnaire des Religions, Paris, 1984 (Presses Üniversitaire) Mission maddesi, s. 1115. 2) A.g.e., s. 1115. 3) Matta, XV, 24. 4) Resullerin işleri, XI, 20. 5) Galatyalılara Mektup'a bakılabilir. 6) Yuhanna, I, 14. 7) Les Actes du Concile Vatican ll, textes İntegraux, Paris, 1966, s.iii, 224.

342 I. DİN ŞÜRASI TEBLİÖ VE MÜZAKERELERİ Bu amaçla da hayalım fidye olarak vermeye gelmiştir (8). Yine Hristiyan İHihiyatına göre İsa, baba'nın yanından Kutsal-Ruhu, insanların ruhlarında kurtuluşunun eserini tamarnlaması için göndermiştir. Pentekot günü, havarilerle oturmak için gökten inmiştir (9). Böylece bu anlayışa göre kilise, açıkça birçok milletin önünde tezahür etmiştir. İncil. Vaaz'la başlamış. nihayet imanın evrenselliği içinde, milletler birliği tezahür ctmi~tir ( 10 ı. Hristiyan missionu'nun bu temel prensiplerine göre İsa, görevinin başından beri, kendini dinleyenleri çağırmıştır. Böylece etrafına topladığı on iki ha variyi de vaaz için göndermiştir (ı ı). Havariler, kutsal hiyerarşinin Çekirdeğini oluşturmuşlardır. İsa'nın ölmesi ve tekrar dirilmesiyle, insanlığın kurtuluşunun ve dünyanın restorasyonunun sırları tamamlanmıştır. Bütün iktidarım gökten alan İsa, yeryüzünde kilisesini, göğe yükselmeden önce kurtuluş sakramenli olarak kurmuştur (12). Kendisi baba tarafından gönderildiği gibi (13), O da havarilerini şu emri vererek dünyaya göndermiştir: "İmdi, siz gidip bütün milletleri şahit edin, onları Baba ve Oğul ve Ruhu'I-Kudüs ismi ile vaftiz eyleyin, size emrettiğim herşeyi tutmalarım onlara öğretin ve işte, ben bütün günler, dünyanın sonuna kadar, sizinle beraberim" (ı4)_ İşte, Hristiyan kilisesinin missiop'u bu emirden kaynaklanmaktadır. Kilise, başlangıçtan beri, kendi dışında insanlara hep şu çağrıyı hatırlatımştır: "Vakit tamam oldu ve Allah'ın melekutıı yakındır, tevbe edin ve İncil'e iman eyleyin" (ı5). Misyonerliğin dayandığı temelleri ifade eden bu sözler, kilisenin, misyonerlikten uzak kalarnıyacağım göstermekte ve tüm dünyanın İncil vaazıyla karşı karşıya bulunması da buradan kaynaklanmaktadır. Çünkü Il. Vatikan konsilinde misyonerlik için alınan Ad Gentes yasasında bile bu durum şöyle açıklanmıştır: "Kimse günahtan kendi başına kurtıılamaz. Ne de kimse zaafından, yalmzlığından kurtulamaz. Herkesin İsa'ya ihtiyacı vardır. İsa, modeldir. Kurtarıcıdır. Hayat verendir" (ı6). Kilise, tarihi boyunca, Hristiyan dini müesseseleri, kleıje sınıfı ve Hristiyan devletlerinin birçoğu, hep bu kutsal mission faaliyetlerine kendilerini adarnışlar; İncil'in bu sözünü yerine getirebilmek için hertürlü yola başvurmuşlardır. Hristiyan kilise medeniyetinin hertürlü düşünceyi, baskı ve terör altında tuttuğu ortaçağ skolastiği döneminde Hristiyan mission'u haçlı seferleri adı altında en barbar şekilde kendini göstermiştir. Sadece, Müslüman dünyasında, Hristiyan misyonu için şehid olabilme 8) Markos,X,45. 9) Yuhanna, XIV, 16. 10) Les Actes du Concile Vatican, II, s. III. 226. ı ı) Matta, III, 13; Matta X, ı-42,les Actes du Conciıe Vatican Il, s,iii-226. ı2) Resnilerin İşleri, I, ı 1. 13) Yuhanna, XX, 21. 14) Matta, XXVIII, ı9-20; Markos XVI, 15. 15) Markos, I, 15. 16) Les-Actes du Concile Vatican II, s, III-233.

L DİN ŞÜRASI TEBLİÖ VE MÜZAKERELERİ 343 vecdi ve heyecanı, o dönem Avrupa'sında estirilen en korkunç rüzgardı C 1 7). Bu uğurda doğuyayapılan sayısız alanın, yüzyıllar aralığı ile tekran ve sonunda Avrupa'nın yediği İslam şamarı ile haçlı ruhunun mezara gömülmesi, İslfun-Hristiyan tarihinin Hristiyanlık aleyhine yüzkarası ile kapanmıştır. Ama, Hristiyan Avrupa'nın ve onun dini lc~kiblbrının ıııi~~ion ruhu bununla da hilıııcıııi~lir. Hrisliyan ıııi~sioıı Lı~ıliyclkri <;oj!u zaman askeri, ekonomik ve hatta kültürel sömürgecilik hareketleriyle, birleşmiş, batı hegemonyasının zeminini hazırlamıştır. Bütün bunlarla hedef "Hristiyan iman ruhunu" insanların kabul etmesine zemin hazırlamak olmuştur. Bunun için Hristiyan imanını yaymakla görevli olan misyoneri, bazan bir asker, bazan bir doktor, bazan bir öğretmen, bazan da bir barış gönüllüsü olarak görebilirsiniz. Yine onu herkesin yardımına koşan bir rahip ve rahibe, bir sosyal faaliyetçi veya bir düşkünler evi kurucusu da bulabilirsiniz. Misyoner, kendini, kiliseye adayan adamdır. O, İncil'in bir neferidir. O, her an İsa ile ve Hristiyanlık uğruna canını veren mistiklerle beraberliğini düşünmektedir. Misyoner, bu hedefi için herşeyi yapmayı göze alabilir. Hiç kimsenin çalışmadığı yerlerde çalışabilir. Bunun için de yıllarca cüzzam hastanelerinde hemşire ve doktor olarak çalışan misyonerler vardır. Bundan dolayı tarihin hiçbir döneminde misyonerlik faaliyeti sona ermiş değildir. Şu veya bu kılık altında bu faaliyet sürekli canlıdır. Ortodoks veya protestan mezheplerinin bünyesinde oluşmuş tarikatler, gençlik teşkilatları, dini cereyanlar sürekli misyonerlik ruhunu canlı tutmuşlar ve ilgili kilise merkezlerinden ve hatta devletlerinden destek bulmuşlardır. Katolik dünyada, hala adları ve müesseseleri yaşayan, faaliyet gösteren Dominikenler, Fransiskenler, Cizvitler ile (18) Ortodoks dünyada faaliyet gösteren "ortodoks gençlik hareketi", Paris'teki "Saint-Serge ilahiyat Enstitüsü, New York'taki "Saint Wladimir Papaz Okulu" (19), Protestanlık dünyasında ise "Genç Hristiyanların Evrensel ittifakı" (1855'de Paris'te kurulmuştur), "Genç Kızlar Hristiyan Birliği Evrensel ittifakı" (20) gibi bazı Hristiyan teşkilatları bugün bir yandan Hristiyan birliği için faaliyet gösterirken, diğer yandan Hristiyan missionu'nun gereği için çaba göstermektedirler. Bugün hemen hemen istila yolu ile sömürge faaliyetleri sona ermiş görünmektedir. Belki geçen yüzyıla göre Hristiyan misyonerlik faaliyetleri de yörünge değiştirmiştir. Geçen yarım asırlık dönemde birçok Avrupa so m uru düzenleri yıkılmış, yerine milli devletler meydana gelmiştir. Ancak, milli devletlerin yönetici kadroları, Batı kültürü modeli içinde yetiştikleri için yine Hristiyan misyonu'nun emellerine hizmet edecek durumdadırlar. Bunun için bugün belli ölçüde misyonerlik. faaliyetleri kılık değiştirmiş vaziyettedirler. Yani, Hristiyan misyonunun propagandistleri, doğrudan doğruya Hristiyanlığı yayma yerine, Batı uygarlığının körükörüne takipçilerinden de önce bir kültür tahribatı yapmayı tercih etmektedirler. Hristiyan misyonerleri için en tehlikeli ortam, sağlam değerler sistemine dayalı toplumlardır. Burada Hristiyan misyoneri iki tutum içine girmektedir: Ya, mevcut inanç ı7) Albert M. Bernard, Hristiyan İliihiyatı, Türk. çev. Doç. Dr. Mehmet Aydın, Konya, 1983, s. 41. ı 8) Hristiyan İliihiyatı, s. 43. ı 9) A.g.e., s.78-80. 20) A.g.e., s. ı i ı.

344 I. DİN ŞÜRASI TEBLİÖ VE MÜZAKERELERİ ve değerler sistemini hiç tenkit etinernekte ve hatta onları destekler görünmektedir. Böylece, çevrede güven kazanmaktadır. II. Vatikan konsilinde bu konuda şöyle denmiştir: "Bedenleşmiş oğlunda tam olarak milletine görünen Tanrı, her devrin kültür tiplerine göre konuşmuştur" (21)_ Yine kilise, İsa'nın mesajını tam olarak ifade edebilmek için. ınuhtclif kültürlerden yararlanıııı~tır. II. Vatikaıı konsilinde tartı~ılan hu kültür konusu, II, Jean Paul'un 2 Haziran 1980'de Paris'te bir Unesco Formunda; daha önce de 5 Kasım 1979'da Roma'da kardinaber önünde dediği "Kilisenin zamanımız kültürleri ile diyaloğu, hayati bir konudur. Bunun hedefi, kilisenin ve dünyanın kaderidir" (22) sözünün istikametinde şekillenmiştir. İşte bu politikanın bir sonucu olarak da 20 Mayıs 1982'de Vatikan'da bir kültür konseyi kurulmuştur (23)_ Aynı şekilde II. Vatikan Konsili'nde alınan bir karara göre, medeni toplum içinde din hürriyeti için hertürlü zorlamanın kaldınlması önerilmiştir. Bu konuda şöyle denmiştir: "Din hürriyeti, insanın ahlaki ödevi, İsa'nın kilisesi ve gerçek din karşısında geleneksel katolik doktrine, hiçbir peşin hüküm getirmez" (24). Çünkü insanın dini hürriyeti, hakkıdır. Yani, din konusunda vicdanının aksini yapmaya, hiçkimse zorlanmamalıdır. II. Vatikan konsilinde alınan bu kararlara rağmen, Vatikan'ın, Afrika'daki ve diğer ülkelerdeki Hristiyanlaştırma faaliyetlerine karşı bir tedbir alamadığı görülmektedir. Geleneksel değerler ve inanç sistemlerine sıkı sıkıya bağlı olan cemiyetlerde misyonerierin tercih ettikleri ikinci yol ise, toplumu dejenere ve yozlaştırma yoludur. Yani, ahlaki değerleri zayıflatma, dini duyguları gevşetme, kısaca toplumu dayandığı temellerden koparmadır. Böylece misyoner, sarsılmış, boşlukta kalmış insanlara daha çabuk yaklaşabilmektedir. Bu dejenerasyonu sağlamak için de, müstehcen filimlerden, mevcut dini kötülemeye, aile hayatını aşağılamaya kadar herşeye misyoner açık bir kapı dır. Her iki durumda da Hristiyan Missionu'nun görevlileri, daima bulundukları bölgedeki kendilerinden olan Hristiyan teşkilatları ile işbirliği içindedirler. Hatta diğer uluslararası teşkilatların bölge temsilcileri ile de dirsek temasındadırlar. Şimdi buraya kadar çizdiğimiz teorik nıission temeli üzerinden ülkemize bir göz atacak olursak, durumun hiçte içaçıcı olmadığını göreceğiz. Türk Milleti, bütün tarihi boyunca, kendi dışındaki din mensuplarına yeryüzünde hiçbir milletin göstermediği toleransı göstermiş ve evrensel medeniyete "Çokluk İçinde Birlikte Yaşamak" prensibini getirmiş olmasına rağmen, hala Hristiyan Avrupa karşısında, bir korku unsuru olarak görünmektedir. Bu korkunun insani unsurdan ziyade, dini olduğunu söyleyebiliriz. Yani, Batı'nın korkusu İsliim'dır. Hristiyanlık, sahip olduğu ve mensuplarına telkin ettiği credosu ile yani Amentüsü ile, artık batı entellektüellerini tatminden uzak kalmaktadır. 21) Prof. Dr. Mehmet Aydın, Hristiyan Genel Konsilleri ve Il. Vatikan Konsili, Konya, 1991, s.88. 22) Paul Poupard, Eglise et Cultures Jalons pour une pastarale de L'İntelligence, Paris. 23) Hristiyan Genel Konsilleri ve ll. Vatikan Konsili, s.88. 24) Le Concile Vatican Il. s,l06-107.

!. DİN ŞÜRASI TEBLİG VE MÜZAKERELERİ 345 Bugün İslam ülkelerindeki radikalleşme hareketleri, batı devletlerini ürkütmektedir. İran'daki İslfuıi modeli, Cezayir'deki kıpırdanışlar Batı'mn dikkatini öncelikle Türkiye üzerine çekmiştir. Batı için Türkiye, ciddiyelle takip edilmesi gereken bir konumdadır. Türkiye'deki İslfuni hareketler, batımn uykularını kaçırınaya yetmektedir. Batı için Türkiye. laik kalmalıdır. Hatta laikliği de kendileri gibi değil; dinsizliğe giden bir bas~unak uhu ~Lk anlalın~lkladırlar. K~.: ndi kültür değerlerinden kop ımı~ h ir Türkiye. her zaman batının arzu ettiği bir dava olmuştur. Çünkü böyle bir ortam, Hristiyan misyonerliği içinde çok elverişli bir ortamdır. Türk halkı, İslil.ıniyeti ne kadar bilmezse, manevi değerlerden ne kadar uzak yaşarsa, Hristiyan misyoneri için o kadar kolay nüfuz edilebilen bir malzeme olacaktır. Ülkemizde faaliyet gösteren Yehova Şahitleri, Mun'lar ve Babailer gibi İslfu:n'ı bilmeyen, milli ve manevi değerlerinden uzaklaşan, korkak, güven duygusundan yoksun, endişeli tiplerdir. İşte bu tip insanlar, Hristiyan missionu için en elverişli insanlardır. Bu tip insanlara misyonerler, dinin kurallarıyla yaklaşriıamakta, bilakis her tiirlü dini kayıtsızlıktan söz etmektedirler. Hatta bir dinler senkretizminden bahsetmektedirler. Yani, herdininen iyi yönlerini alarak, dinler üstiine çıkma propagandası yapmaktadırlar. Türkiye'de misyonerlik faaliyeti yapan İsviçre kökenli bir dini hareketin broşüründe şunları okuyoruz: "Çoğumuz, Hristiyanlığı bir din olarak kabul etmemeyi tercih ederiz. Çünkü dinlerde ayinler, şekiller, merasimler, yazılı dualar, modası geçmiş adetler vardır. İsa, din telkin etmek için dünyaya gelmedi. İnsanlara hakiki hayat vermek için geldi. Yazılı dualar değil, fakat Allah'ın hakikatini ve insanın kalbinden gelen cevabı telkin etmeye geldi" (25). Hristiyanlıkla bile bağdaşmayan bu düşünceleri, ülkemizde yaymaya çalışmaktadırlar. Bundaki hedef, İslam'ın yükümlülüklerinin ağır olduğunu, oysa, daha kolay bir din imajını sergilemek ve psikolojik olarak Hristiyanlığı sempatik göstermektir. Yapılan Hristiyan propagandasında Hristiyanlığı sadece bir sevgi dini olarak göstermek adet haline gelmiştir. Bu da, diğer din mensuplarının kendi dinlerini zor göstermelerini empoze etmek için yapılmaktadır. Çünkü Hristi;.:anlık sadece sevgiden ibaret bir din değil; ahlaki ve dini normları da olan bir dindir (26). Hristiyan misyonerlerinin Türkiye üzerindeki emelleri, şark problemi ile birlikte başlar. Osmanlı İmparatorluğunun çöküş dönemlerinde olanca hızıyla devam eden Hristiyan emellerinin gerçekleşmesi faaliyeti, bugüne kadar değişik bir metod ve taktiklerle devam etmiştir. Ülkemiz üzerinde, Güney Anadolu topraklarına kadar yayılan yabancı mission okulları da bu faaliyetlerin bir sonucu olmuştur. Bugün de durum belki biraz değişik stratejilerle de devam etmektedir. Almanya'da, Fransa'da, Belçika'da ve İskandinav ülkelerinde kilise teşkilatları harıl harıl kendi ülkelerinin vatandaşları yapmak üzere Türklere kucak açmaktadırlar. Özellikle iltica talebinde bulunan Doğu ve Güneydoğu Anadolu insaniarına sempati ile bakmaktadırlar ve onları teşvik etmektedirler. 20 Aralık 1991 tarihli Pelerin Magazin Dergisi, "kürt çocuklarının Noeli" başlığı altında bir oyuncak toplama kampanyası başlatmıştır (27). 25) Samiha Ayverdi, Misyonerlik karşısında Türkiye, İst. 1969, s. 29. 26) Samiha Ayverdi, s. 29. (27) 20 Aralık 1991 tarihli Pelerin Magazin Dergisi.

346 I. DİN ŞÜRASI TEBLİG VE MÜZAKERELERİ Türkiye bugün, Orta Asya Türk devletleriyle birlikte daha da gündeme gelmiş bulunmaktadır. Yetmiş yıldan fazla bir zaman dilimi içinde kominizmin materyalist felsefesiyle eğitilen ve dinin sosyal hayattan çekilmeye çalışıldığı, Orta Asya Türk bölge insanları, herşeye rağmen dinlerini terketmemişler ve kimliklerini İslam Dini ile birlikte konımaya muvaffak olmuşlardır. Bugün hürriyetlerine ve bağımsız devletlerine kavuşan Rusya Türk De\ k tk ri, Batı Jc\ ktkrinin i~ tahını kab~u tmaktajır. ;\\nı pa Birliği'nin sınırlarının "Atlantikten Urallara" kadar uzanmasının planları yapılmaktadır. Hristiyan dini yayınları bu konuyu şöyle ifade etmeye başlamışlardır: "Avnıpa, Atıantikten Urallara kadar uzanan bölgedir. Doğu Avnıpa'daki karışıklıklar bize, Avrupa'nın çok biiyük ve spiritüel yönden çok zengin olduğunu hatırlatmıştır. Otuz yıldan beri kilisede "zamanın alametleri"nin okunınası gerektiğini tekrar ediyoruz. Bu demektir ki Allah insanlara, dünya olaylarından bahsetmektedir. Bu ise, kiliseye yeniden misyonerlik yollarını açabilir" (28). Görüldüğü gibi Hristiyan Avrupa'nın siyasi-din! kadroları, hizmet alanları için Rus topraklarında yeni imkanların doğduğunu görmektedirler., Rusya eski devlet başkanı Gorbaçov, perestroikada 1987 yılında şöyle diyordu: "Biz Avrupalıyız. Es1<:i Rusya, Avrupaya Hristiyanlıkla bağlıydı. Rusya'nın tarihi, Avrupa'nın büyük tarihinin bir parçasını teşkil eder" (29). Gorbaçov'un bu ifadesi,. yetmiş yıla yakın bir zaman Avrupa'dan kopan Rusya'ya batının el uzatması için bir çağnydı. Görüldüğü gibi Gorbaçov batının dini duygulanndan medet umuyordu. Şüphesiz Gorbaçov'un bu çağrısı, cevapsız kalmadı. İlk cevabı Papa II. Jean Paul, Spire katedralinin önünde 55 bin kişiye hitap ettiği zaman şöyle diyerek vermişti: "Avrupalılar, doğuda olduğu gibi, batıda da devletler ve ittifakları tehdit eden milletlerarası karşılaşmaları aşacaktır. Bu, Atıantik'ten Urallar'a kadar yeni bir birleşik Avrupa meydana getirmek içindir" (30). Yeniden canlandırılmış bir Hristiyanlık bazında birleşik bir Avrupa, 1978'den beri Papa II. Jean Paul'un sürekli konusu olmuştur. Yine, Papa II. Jean Paul, 1982'de İspanya'da yaptığı bir konuşmada. Batı'da olduğu gibi, doğuda da Kıt'anın manevi mirasını bütün Avrupa'ya teşvik etmiştir. O, Avrupalıları, köklerini keşfetmeye ve köklerine hayat vermeye davet" etmiştir (31). Konuya nereden bakarsak bakalım Türkiye, Orta Asya'ya kadar uzanan zemin üzerinde Hristiyan Avrupa için çok önemli bir manevi yatırım alanı teşkil etmektedir~ Hristiyan A vnıpa'nın köklerini keşfetmesi demek, eski Bizans'taki havari mirasını bulup, onun manevi heyecanı ile yaşamak demektir. Roma İmparatorluğu'nun ve Bizans'in topraklarında ekilen Hristiyanlığın manevi mirasının yeniden canlandırılması, Hristiyanhğın yeni bir dinamizm kazanması demektir. Bunun için Hristiyan Avrupa, Türkiye'deki Hristiyanlık mirasına da çok önem vermektedir. Kapadokya adının, Hristiyan Avrupa nezdindeki önemi, oranın vaktiyle bir Hristiyan kültür merkezi olmasından ileri gelmektedir. Efes'in, Antalya'nın durumu da öyle. Turizm gelirleri için yapılan yatırımların, Hristiyanlığın spiritüel canlanmasına hizmet etmemesi gerekir. (28) Hristiyan dini yayınları. (29) Perestroika-1987 -Gorbaçov. (30) Papa II.Jean Paul-Spire Kadedralı. (31) Papa II Jean Paul-1982, İspanya konuşması.

I. DİN ŞÜRASI TEBLİÖ VE MÜZAKERELERİ 347 1987 yılında İznik'te Vll. Genel Konsilin 1200. yılının sene-i devriyesi kutlanmıştır. Bu demektir ki, Hristiyan Avrupa, Hristiyanlığın manevi miraslarını unutmamaktadır. Ülkemizdeki Hristiyan manevi miraslarının, kültiirel ve sanat değerleri yönüyle muhafazasında bir sakınca yoktur. Hatta bunlar teşvik bile edilmelidir. Ancak siyasi turi7mc himıcı eelecek şekilde htmların fılct cdilnıcsiııc iıııbn \ crilıııcıııclidir. Bir diğer önemli konu da Turizm amacıyla, Hristiyanlardan çok Hristiyan kesilme imajını yaratma ahmaklığına da düşmernek gerekir. Durup dururken Antalya'da bir Noel Baba motifıni canlandırmanın bir anlamı yoktur. Antalya, Noel Babasız da dünya turizminin kalbini oluşturacak bir yapıdadır. Netice olarak diyebiliriz ki, ülkemiz bugün, yüzyılların en yoğun kültiirel yatınmlarının yapıldığı bir dönemi yaşamaktadır. Uydu antenler, turizm yatınmları, Avrupa Ortak Pazar hayalleri, Güney doğudaki bölücü yatınmlar, ahiili ve dini dejenerasyon faaliyetleri hep bu ülke insanının benliğini tahribe yönelmiş vaziyettedirler. Tük insanının yönetimine talip olan siyasi kadroların bu ülke insanını tehlikelerden korumaları, kendilerine düşen başlıca görevleridir. Dış mission güçlerine karşı Türk halkı eğitilmelidir. Bunu da başta televizyon yapmalıdır. Türk Milli Eğitiminde yabancı dinler, kültiirler hakkında bilgi verilmeli, İslamiyet iyi öğretilmelidir. İslamiyetten korkmamak gerekir. Bu millet, ne kadar müslüman olursa, dış güçlere karşı o kadar dayanıklı ve şuurlu olacaktır. Kısaca, bu milleti yöneten siyasi kadroların, muhalefet partilerinin başlıca görevi, kendi insanının temel değerlere göre yetişmesini sağlamak, yarınki Türkiye'yi sağlam bünyeli, sağlam kafalı ve gönüllü insanlara emanet edecek hale getirmeleridir. Diyanet teşkilatının da böylesine yoğun bir faaliyet karşısında, lakayt kalması düşünülemez. Önce, İsianun ülke çapında öğretilmesi görevinin, diyanet mensuplarına düşen kısımnın çok iyi icra edilmesi gerekmektedir. Bu, yaz tatillerindeki camii kurslarından tutun da, camilerdeki vaazlara ve hutbelere kadar aynı şekilde önem taşımaktadır. Çünkü misyonerler, dinlerini bilen insanlara değil, dinlerini bilmeyen cahil insanlara yanaşmaktadırlar. Özellikle cuma ve bayram hutbeleri gibi halkın yoğun şekilde toplandığı cemaatlere, misyonerlik konusunda bilgi vermek gerekir. Fakat bu konuda önce, konuşan görevlinin bilgilendirilmesi şarttır. Bunun için bölge bölge toplantılar düzenleyerek, misyonerlik konusunda din hizmetleri veren şahıslar bilgi sahibi yapılmalıdır. Bu toplantılar, hizmet içi eğitim kursları çerçevesinde de yapılabilir. Diğer yandan yurt dışında din hizmetleri verecek şahısların, mutlaka gideceği bölgenin dini coğrafyası hakkında bilgi sahibi yapılması kaçınılmaz bir vazifedir. Bunun için de yurtdışı adaylarının belli bir süre kurslardan geçirilmeleri ve o ülkenin dilini öğrenmeleri gerekmektedir. Ülkemizde yapılan yoğun misyonerlik faaliyetlerinin kaynaklarını, karakterlerini takip ve tespit edecek ve bu konudaki gerek yurtdışı ve gerekse yurtiçi neşriyatı toplayarak sistematik şekilde fişieyecek bir büronun mutlaka diyanet teşkilatı bünyesinde kurulması ve bu büronun bu işten anlayan insanlardan gelen bir çalışma grubundan oluşması icabeder. Bu büro, yutdışı yayınları rahat bir şekilde takip edebilecek seviyede yabancı dil bilen sekreteryalara sahip olmalıdır.

348 I. DİN ŞÜRASI TEBLİG VE MÜZAKERELERİ Diyanet teşkilatı bu büro sayesinde, halkı aydınlatmak amacı ile yayınlar yapmalıdır. Yine bu büronun çalışmalarından istifade ederek, radyo ve televizyon programları sunmalıdır. Diyanet teşkilatının misyonerlik konusunda hizmet vermesi gereken bir diğer alan da "Orta Asya Türk Devletleri" dir. Bugün hu coğrafya parçası üzerinde katolik. ortodoks ve protestan misyonerleri kol gezmekte ve birbirleriyle çatışmaktadırlar. Bu boş alanda, bölge müslümanları da onların propagarıda alanı içine girmiş vaziyettedirler. Bunun için Türk Cumhuriyetlerine de Diyanet Teşkilatının el atması gerekmektedir. Bu bölgelerde de İslam'ın iyi şekilde öğretilebilmesi için, Diyanet Teşkilatının geniş şekilde yatınm yapması ve bölge insanlarını "yabancı ellere" karşı uyaracak faaliyetlerde bulunması önemli görevlerden biri haline gelmiştir. Sonuç olarak, gelecek yüzyıllarda, yeniden, mazideki rolünü üstlenmeye gebe görünen Türkiye ve Türk Dünyası, üzerindeki düşmanca emellere karşı uyanık olmak zorundadır. Devletimizin Müesseseleri de bu uyanıklığı zinde tutmalı ve insanımızı tehlikelere karşı korumalıdır. Bu mukaddes vazifede Diyanet mensuplarının kendilerine düşen görevleri bihakkın yerine getireceklerine olan güvenim ve imanımla hepinizi selamlar ve saygılar sunarım.