Sanayi Politikaları Özel İhtisas Komisyonu Raporu



Benzer belgeler
2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ

Yatırım Ortamı Değerlendirme Raporu: Türkiye nin ikinci nesil reform gündeminin tasarımı

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

tepav Türkiye İçin Yeni Bir Sanayi Politikası Çerçevesi Güven Sak İstanbul, 25 Aralık 2007 Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

Sanayi Politikaları Özel İhtisas Komisyonu Raporu

Türkiye de işsizler artık daha yaşlı

AB - Türkiye: Dönüşüm Süreci ve Odalar. Güven SAK İzmir, 18 Temmuz 2005

Bölgesel Ekonomik Görünüm: AVRUPA Ekonomideki Düzelmenin Desteklenmesi Ekim Yönetici Özeti

EGE BÖLGESİ SANAYİ ODASI. Faaliyet Programı

İstikrar Ortamının ve Küresel Ekonomiye Entegrasyonun Türkiye ye Getirdikleri:

BASIN DUYURUSU 30 Nisan 2015

Süreyya Serdengeçti Ankara, 28 Aralık 2007

YENİ HÜKÜMET PROGRAMI EKONOMİ VE HAZIR GİYİM SEKTÖRÜ İÇİN DEĞERLENDİRME EKONOMİ VE STRATEJİ DANIŞMANLIK HİZMETLERİ 30 KASIM 2015

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

FİNANSAL KURUMLAR PARA PİYASASI KURUMLARI

Halka Arz Seyri: Türkiye ye Bakış 2013 yılının ikinci çeyreği

Türkiye Ekonomisinde Dönüşüm

BASIN DUYURUSU PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Sayı: Mart Toplantı Tarihi: 24 Şubat 2015

Türkiye: Verimlilik ve Büyüme Atılımının Gerçekleştirilmesi

GENEL DEĞERLENDİRME TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI

GELİR POLİTİKALARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı Dr. Vahdettin Ertaş IX. Kurumsal Yönetim Zirvesi Açılış Konuşması 14 Ocak 2016

ODA/BORSA BAŞKANLARI. 2 Temmuz 2009, Ankara

ISBN (basılı nüsha)

Hızlı Tüketim Ürünleri Perakendeciliğinde Dönüşüm ve Sektörün Geleceği. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı. Dr. Vahdettin Ertaş. Finansal Erişim Konferansı. Açılış Konuşması. 3 Haziran 2014

Sayı: Mayıs PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ Toplantı Tarihi: 18 Mayıs 2010

BASIN DUYURUSU PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Sayı: Mayıs Toplantı Tarihi: 24 Mayıs 2016

KAMU ALIMLARI YOLUYLA TEKNOLOJİ GELİŞTİRME VE YERLİ ÜRETİM PROGRAMI EYLEM PLANI

SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI SN. DOÇ. DR. TURAN EROL UN

TÜRKİYE İŞ ve İNŞAAT MAKİNALARI ALT SEKTÖRÜ

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

Sayı: Mayıs Toplantı Tarihi: 25 Mayıs 2006

Türkiye de Plastik Sektörü & Maliyet Tasarrufu Tekniklerinin Önemi

8.0 PLANLAMA UYGULAMA ARAÇLARI

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014

KAMU ALIMLARI YOLUYLA TEKNOLOJİ GELİŞTİRME VE YERLİ ÜRETİM PROGRAMI EYLEM PLANI

TTGV Çevre Projeleri Grubu 13 Aralık k 2006, Ankara

21- BÖLGESEL POLİTİKA VE YAPISAL ARAÇLARIN KOORDİNASYONU

NUROLBANK 2011 YILI ÜÇÜNCÜ ÇEYREK ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

Merkez Bankası 1998 Yılı İlk Üç Aylık Para Programı Gerçekleşmesi ve İkinci Üç Aylık Para Programı Uygulaması

Konuşmamda sizlere birkaç gün önce açıklanan İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Stratejisi ve Eylem Planı hakkında bilgi vereceğim.

Türkiye de Ulusal Politikalar ve Endüstriyel Simbiyoz

2013/101 (Y) BTYK nın 25. Toplantısı. Üstün Yetenekli Bireyler Stratejisi nin İzlenmesi [2013/101] KARAR

G20 BİLGİLENDİRME NOTU

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 4 Ekim 2016

AB Bütçesi ve Ortak Tarım Politikası

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

VE BİLGİ DENEYİMİ TÜRKİYE DE SANAYİLEŞME SORUNLARI VE KOBİ LERE YÖNELİK ÇÖZÜMLER. Hüseyin TÜYSÜZ KOSGEB Başkan Yardımcısı.

Makroekonomik Hedeflere Ulaşmada Rekabet Politikası ve Uygulamalarının Rolü

Proje önerilen faaliyetler ön çalışma raporuna uygun mu, uygulanabilir mi, hedeflerle ve öngörülen sonuçlarla uyumlu mu?

3. Gün: Stratejik Yönetim ve Performans Yönetimi İlişkisi

H1. GİRİŞ VE TEMEL KAVRAMLAR 1.1. Girişimcilik

6. İSLAM ÜLKELERİ DÜŞÜNCE KURULUŞLARI FORUMU

Türkiye Cumhuriyeti Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı

Rakamlarla 2011'de Türkiye Ekonomisi

TEB KOBİ AKADEMİ İLLER GELECEKLERİNİŞEKİLLENDİRİYOR: ADANA GELECEK STRATEJİSİ KONFERANSI 5 ARALIK 2007

SAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ VE İHRACAT STRATEJİK PLANI

BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ ARAŞTIRMA PROJELERİ KOORDİNASYON OFİSİ YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Tanımlar

Türkiye de Kırsal Kalkınma Politikaları ve Geleceği

DOĞRUDAN FAALİYET DESTEĞİ

Türkiye de Yabancı Bankalar *

Toplam Erkek Kadin Ermenistan Azerbaycan Gürcistan Kazakistan Kırgızistan Moldova Cumhuriyeti. Rusya Federasyonu

FASIL 8 REKABET POLİTİKASI

GENEL BİLGİ. KOBİ ler ve KOSGEB

GİTES TEKSTİL VE DERİ EYLEM PLANI

MİLLİ PRODÜKTİVİTE MERKEZİ Denizli Verimliliği Artırma Projesi

Betül KONAKLI Sanayi ve Teknoloji Uzman Yardımcısı

ISLAMIC FINANCE NEWS ROADSHOW 2013-TURKEY

GİTES OTOMOTİV EYLEM PLANI

FİYAT İSTİKRARI ACI KAHVE

Küresel Eğilimler ve Türkiye

K R Ü E R SEL L K R K İ R Z SON O R N A R S A I TÜR Ü K R İ K YE E KO K N O O N M O İSİND N E D İKT K İSAT A P OL O İTİKA K L A AR A I

İHRACATIN FİNANSMANI METİN TABALU / TİM GENEL SEKRETER YARDIMCISI

DOĞAN GRUBU İNSAN KAYNAKLARI POLİTİKASI

BASIN TANITIMI TÜRKİYE DE BÜYÜMENİN KISITLARI: BİR ÖNCELİKLENDİRME ÇALIŞMASI

AVRO BÖLGESİ NDE YENİ KORKU: DEFLASYON Mehmet ÖZÇELİK

MESLEKİ EĞİTİM İŞSİZLİĞE ÇÖZÜM OLABİLR Mİ?

İşletmelerin Karşılaştığı Tehdit Nedir? Zafer-İn Operasyonu nun Hedefleri Nedir?

İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

TARTIŞMA METNİ 2012/81 http :// KRİZİ SONRASI EKONOMİK BÜYÜME, İSTİHDAMDAKİ GELİŞMELER VE BEKLENTİLER.

BASIN DUYURUSU PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Sayı: Ekim Toplantı Tarihi: 21 Ekim 2015

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ...

İSTİHDAMA KATKISI. Tülin Keskin TMMOBMakine Mühendisleri Odası

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI - KOSGEB KOBİ TEŞVİKLERİ PROJESİ. Mehmet Atilla Söğüt Başkan Danışmanı

7. Orta Vadeli Öngörüler

TOPLUMSAL RAPORLAR YATIRIM TEŞVİKLERİ VE İSTİHDAM ( ) Yatırımlar büyürken istihdam küçülüyor

BASIN DUYURUSU PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Sayı: Aralık Toplantı Tarihi: 22 Aralık 2015

Avrupa Birliği Genel Sekreterliği. AVRUPA BİRLİĞİ TOPLULUK PROGRAMLARI HAKKINDA GENEL BİLGİ ve TÜRKİYE NİN KATILMAKTA OLDUĞU PROGRAMLAR

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( )

YENİ EKONOMİ PROGRAMI YAPISAL DÖNÜŞÜM ADIMLARI 2019

tepav OECD Beceri Stratejisi ve UMEM Projesi Aralık2011 N POLİTİKANOTU Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

Aralık Tekstil ve Hammaddeleri Sektörü 2014 Ocak-Kasım Dönemi İhracat Bilgi Notu. Tekstil, Deri ve Halı Şubesi İTKİB Genel Sekreterliği

İNŞAAT SEKTÖRÜNDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK: YEŞİL BİNALAR & NANOTEKNOLOJİ STRATEJİLERİ. Muhammed Maraşlı İMSAD-UNG Çalışma Grubu Üyesi

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Nisan 2013, No: 58

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI AVRUPA BİRLİĞİNDE KOBİ POLİTİKALARI

KURUM İÇ DEĞERLENDİRME RAPORU HAZIRLAMA KILAVUZU

Sentez Araştırma Verileri

DEVLET BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN YAPISAL REFORMALARIN MAKROEKONOMİK ETKİLERİ KONFERANSI AÇILIŞ KONUŞMASI (26 EKİM 2007 ANKARA)

Transkript:

Devlet Planlama Teşkilatı IX. Kalkınma Planı Sanayi Politikaları Özel İhtisas Komisyonu Raporu 6 Mart 2006 İkinci Taslak

Bu taslak rapor Prof. Dr. Güven Sak başkanlığında TEPAV EPRI Ekonomi Etütleri Programı (Ozan Acar, Burcu Afyonoğlu, Esen Çağlar, Can Çetin, Emre Deliveli, Banu Demir, Esin Gözpınar, Sarp Kalkan, Savaş Kuş, Beyza Polat) tarafından hazırlanmıştır. Teşekkürler: Tüm ÖİK üyeleri, DPT Koordinatörleri Latif Tuna, Işıl Irmak, Atilla Bedir Hasan Ersel, Ussal Şahbaz, Ömer Fazlıoğlu, Erol Taymaz, Derya Sevinç, İpek Aydın, Haki Pamuk, Onur Mumcu, Ümit Özlale, Selin Sayek, Yusuf Işık, Çınar Tan 2

Sanayi Politikaları Özel İhtisas Komisyonu Katılımcıları BDDK Şeref Saygılı MÜSİAD Hasan Büyükdede Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bk. Hayri Ataç ODTÜ Erol Taymaz DİE Atilla Gürbüz Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Hasan Okçu Dış Ticaret Müsteşarlığı Koray Akgüloğlu Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Coşkun Kukul Gaziantep Sanayi Odası Abdullah Dabanıyastı SEDEFED Veysel Yayan Hazine Müsteşarlığı Gürol Başaran TESK Melahat Y. Sevim İGEME Sevim Yalçın TSE Öner Bahadır İstanbul Sanayi Odası Gonca Ündül TTGV Haluk Zontul İstanbul Sanayi Odası Uran Tiryakioğlu TEPAV Güven Sak İstanbul Üniversitesi Gülay Günlük Şenesen TEPAV Emre Deliveli Koç Holding A.Ş Murat Tomruk TEPAV Esen Çağlar Koç Üniversitesi Kamil Yılmaz TÜBİTAK Mahmut Kiper KOSGEB Kaan Yücel Türkiye Sınai Kalkınma Bankası TunaTaşpınar Merkez Bankası Cihan Yalçın TÜSİAD Alper Üçok Milli Prodüktivite Merkezi Nazmiye Demir YASED Mustafa Alper Koordinatörler DPT DPT DPT Latif Tuna Atilla Bedir Işıl Irmak 3

İçindekiler Yönetici Özeti...5 1. Giriş... 22 2. Durum Analizi... 25 2.A. Türk İmalat Sanayine Genel Bakış...25 2.B. 2001 den Bugüne Geldiğimiz Yol...28 2.C. İmalat Sanayinde Dikkat Çeken Olgular...30 2.D. Problem Alanları...36 3. AB ye Katılım Sürecinin Etkileri... 39 3.1.AB ye Ekonomik Uyum...40 3.1.A. AB de Sanayi Politikaları ve Lizbon Stratejisi...41 3.1.B. Türkiye nin Lizbon Stratejisine Yakınsaması...45 3.2. AB ye Mevzuat Uyumu...45 4. Sanayi Politikası Çerçevesi... 46 4.1. Küresel Ekonomiye Uyum için Stratejik Koordinasyon...46 4.1.A. Mekanizma ve İlkeler...47 4.1.B. Teşvik Sisteminin Reformu...51 4.1.C. Doğrudan Yabancı Yatırım Stratejisi...55 4.2. Yatırım, İş Yapma ve Verimliliğin Artırılmasının Önündeki Engellerin Kaldırılması...60 4.2.A. Yetersiz Yasal ve Kurumsal Çerçeve: Giriş-Çıkış Engelleri...60 4.2.B. Kayıt Dışı Ekonomi ve Firmaların Ölçek Problemlerii...66 4.2.C. Teknolojik İlerleme ve Yenilik...74 4.2.D. Girdi Maliyetlerinin Düşürülmesi...81 4.2.E. Nitelikli İşgücü...88 4.2.F. Girişimcilik...92 4.2.G Kalite Standartları...94 5. Geleceğe Dönük Strateji... 98 5.1 Temel Amaç ve Politikalar ile Öncelik ve Tedbirlerin Gelişme Eksenleri Bazıda Tasnifi (Matris)...98 5.2 Dokuzuncu Kalkınma Planı Açısından Temel Yansımalar EK1: Geçiş Dönemi Stratejileri...98 EK1: Geçiş Dönemi Stratejileri...99 EK2: Kümelenmeler ve Kümelenmelere Dayalı Sanayi Politikaları... 103 Referanslar ve Notlar... 110 4

Yönetici Özeti 1. Giriş (1) Türkiye ekonomisi 2001 krizi ertesinde yaşanan iktisadi toparlanma sürecini büyük ölçüde tamamlamış bulunmaktadır. Enflasyon ve faiz oranlarındaki düşüş ve büyümedeki olumlu gelişmelere karşın cari işlemler açığı, işsizlik ve rekabet gücümüzün azaldığı sektörlerdeki durum önümüzdeki dönemde ekonomide karşılaşma riski bulunan reel problemlerin sinyallerini vermektedir. Sağlanan göreli istikrar ortamı artık orta ve uzun vadede karşımıza çıkacak yapısal sorunların üzerinde durmamız için fırsat sunmaktadır. (2) Karşı karşıya olduğumuz sorunların çözümü için bilinçli politika tercihleri gerekmektedir. Bu politika tercihleri Türkiye nin küreselleşme sürecine nasıl intibak edeceği yolunda belirleyici olacaktır. Ülkemizin küresel ekonomiye entegrasyonun önceden belirlenmiş bir politika çerçevesi kapsamında idare edilmesi büyümenin sürdürülebilirliği açısından hayati önem taşımaktadır. (3) Sanayi politikaları da Türk imalat sanayiinin küreselleşmeye entegrasyonun koordine edilmesindeki araçlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Burada sanayi politikalarıyla kast edilen belirli sektörlerin devlet eliyle desteklenmesi ya da belirli firmaların devlet tarafından özel olarak korunmasını içeren bir yaklaşım değil; devletin entegrasyon gerçekleşirken özel sektörü diyalog kurmak yoluyla yönlendirdiği bir politika çerçevesinin oluşturulmasıdır. Bu çerçeve tüm firmalara yönelik olarak yatırım ve iş yapmanın önündeki engellerin kaldırılmasına ve verimliliğin arttırılmasına yönelik tedbirleri de içinde barındırmak durumundadır. (4) Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı nın (TEPAV), Devlet Planlama Teşkilatı 9. Kalkınma Planı Sanayi Politikaları Özel İhtisas Komisyonu raportörlüğünü üstlenerek hazırlamış olduğu bu raporda, Türkiye nin önümüzdeki beş yıllık süreçte takip etmesi gereken sanayi politikalarına dair bir çerçeve çıkarılmaktadır. Bu kapsamda öncelikle 2001 krizinden bu yana yaşanan iktisadi gelişmeler ve şirketler kesimindeki dönüşüm analiz edilmektedir. Daha sonra, içinde olduğumuz ortamda imalat sanayii açısından dikkat çeken olgular ve problem alanları tespit edilmektedir. Raporun politika önerileri bölümündeyse tespit edilen bu risklerin azaltılmasına yönelik çeşitli sanayi politikaları önerilmektedir. 5

(5) Raporun tüm ÖİK katılımcılarının görüş birliğiyle ortaya konan temel vizyonu Türk sanayiinin 2013 yılında rekabet gücü ve katma değeri yüksek, ileri teknolojiye dayanan, yenilikçi ve AB ye uyum çerçevesinde sosyal beklentileri ve tam istihdam hedefini karşılayan bir yapıya sahip olmasıdır. (6) Bu vizyonu gerekleştirebilmek için hem sanayi politikaları, hem diğer pek çok politika alanında, bir stratejik plan dahilinde çeşitli politikaların uygulanması gerekmektedir. Bu dokümanın amacı Türkiye deki sanayi politikasının genel hatlarını ve çerçevesini vererek, stratejik amaçlarını ortaya koymaktır. Aynı zamanda diğer politika alanlarına girdi olması gereken konuların altını çizmektedir. (7) Çok çeşitli üretim yapılarına sahip, modern ile gelenekseli içinde barındıran, coğrafi olarak büyük bir alana yayılan ve bölgesel farklılıklara sahip bir sanayi tabanını etkin bir sanayi politikasıyla geliştirmek ve rekabet gücünü arttırmak ancak bir takım yeni yaklaşımlarla ve politika araçlarıyla mümkün olabilecektir. Bu doküman, sektörel ve bölgesel politikaların tasarlanması için gereken ilkeleri ve mekanizmaları ortaya koyarken, tüm sanayi sektöründeki verimliğin arttırılması, yatırımların ve iş yapmanın önündeki engellerin kaldırılmasına yönelik somut politika önerileri içermektedir. 2. Durum Analizi 2.A Türk Sanayine Genel Bakış (8) Türkiye de sanayi sektörü son 25 yılda gözle görülebilir bir ilerleme kaydetmiştir. Sanayi sektörünün yarattığı katma değer 1980 yılında 15 milyar dolardan 2003 yılında 45 milyar dolara yükselerek üç kat artmıştır. Gelinen noktada sanayi sektörünün kayda değer bir hızla küresel ekonomiye entege olduğu görülmektedir. Bazı sektörlerde rekabet gücü yükselirken, imalat sanayi üretiminde ve istihdamında büyük paya sahip bazı sektörlerin rekabet gücünde düşüş gözlemlenmektedir. (9) Türk sanayisinin dış ticaret rakamlarına bakıldığında 2001 senesinde önemli bir kırılma yaşandığı görülmektedir. Bu kırılmaya dönüşümün başlangıcı demek mümkündür. Dünya ticaretinde yeni uygulamaların başlaması, Türkiye de kamu 6

sektöründeki reform süreciyle çakışmıştır. Dolayısıyla, sanayi performansıyla ilgili doğru tespitlerin yapılabilmesi için öncelikle 2001 den bugüne kadar yaşadığımız sürecin değerlendirilmesinde fayda bulunmaktadır. 2.B. 2001 den Bugüne Geldiğimiz Yol (10) Türkiye ekonomisi, 2001 krizini takiben, dört unsurdan oluşan bir ekonomik program ile iktisadi toparlanma sürecine girmiştir. Bu unsurlar söyle sıralababilir: Birincisi, sıkı maliye politikası sayesinde kamu maliyesinde sorumsuzluğa meydan verilmemiştir. Faiz dışı fazla hedefi bu politikanın temel göstergesi olmuştur. (11) İkincisi, Merkez Bankası nın bağımsızlık kazanması ve sıkı para politikası uygulaması olmuştur. Merkez Bankası bağımsızlığının sağladığı güçlü sinyal sayesinde kronikleşen ve büyük ölçüde ataletten kaynaklanan yüksek enflasyonun ortadan kaldırılması mümkün olmuştur. (12) Üçüncüsü, kamuda kısa vadede sağlanan tasarrufları uzun vadede sürdürülebilir kılacak yapısal reformlar gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda, borçlanma yasasından kamu ihale yasasına, sosyal güvenlik reformundan KİT reformuna bir dizi düzenleme yapılmıştır. Bu reformlar ekonomide yapısal değişiklikler olduğu hissi ni güçlendirerek istikrar sürecine pozitif katkıda bulunmuştur. (13) Programın dördüncü unsuruysa bankacılık reformudur. Bu reformla verimsiz çalışan bankalar tasfiye edilmiş; bankaların kamu açıklarını finanse ederek ve bağlı oldukları grubun kaynaklarını kullanarak ayakta durmak yerine firmaları kredilendirdikleri büyüme-dostu bir yapıya kavuşmaları için gerekli düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. (14) Bu ekonomik program sonucunda enflasyon 40 lardan tek haneli rakamlara, faiz haddi ise 70 lerden 20 lere düşmüştür. Büyüme oranları dört yıldır üst üste, Türkiye nin uzun dönem büyüme ortalaması olan %4 ün üzerinde gerçekleşmiştir. Buna mukabil yaşanan büyümenin net istihdam yaratmadığı görülmektedir. Üstelik, yüksek büyüme oranlarına tağmen işsizlik oranları da krizden sonra çıktığı %10 seviyesinin altına çekilememiştir. Öte yandan, cari açık da hızla artarak 2005 te milli gelirin %6.4 seviyesine gelmiştir. 7

(15) Bu reform programının sonucu olarak şirketler kesiminde kalıcı davranış değişiklikleri ortaya çıkmış bulunmaktadır. Dalgalı kur rejimi, sıkı para ve maliye politikaları, bankaların yeni davranış biçimi ve bu değişimlerin kurumsallaştırılması şirketlerin faaliyet gösterdikleri ekonomik iklimin değişmesini sağlamıştır. Bu yeni iklime intibak eden şirketler artık hayatta kalabilmek için daha verimli çalışmaları gerektiğini anlamışlar ve bu sürecin sonunda yaşanan verimlilik artışları dört yıllık kesintisiz büyüme sürecinin taşıyıcısı olmuştur. (16) Bu noktada iki dışsal faktörün bu iktisadi toparlanma süreciyle çakıştığına ve ekonomideki dönüşümü hızlandırdığına dikkat edilmelidir: Birincisi, Türk ekonomisindeki modernleşme sürecinin Çin ve Hindistan dan yükselen rekabet nedeniyle hızlanmak zorunda kaldığıdır. İkincisi, Avrupa Birliği (AB) müzakere sürecinin başlamış olmasının hem yapısal reformları hızlandıracak, hem de yaşanan dönüşüme bir çapa teşkil edecek olmasıdır. AB süreci bundan sonra iktisadi dönüşümün sürdürülebilmesinde belirleyici faktörlerden biri olacaktır. (17) AB süreci aynı zamanda içeriği itibariyle kamunun piyasadaki tüm oyunculara eşit muamele etmesini sağlayacağı; kayıtdışının azaltılmasını ve standartlara uyulmasını teşvik edeceği için de aşağıda açıklanacak sanayi politikası çerçevesini destekler niteliktedir. AB sürecinin ülkemize sağlayacağı resmi ve daha önemlisi özel finansman imkanları da aşağıda açıklanacak politikaların uyum maliyetlerinin karşılanmasını kolaylaştıracaktır. 2.C. İmalat Sanayinde Dikkat Çeken Olgular (18) 2001 den bu yana yaşanan ekonomik dönüşüm sonucunda imalat sanayiinde altı önemli olgu dikkat çekmektedir. Birincisi, son üç yılda Türk imalat sanayiinin küresel ekonomiye entegrasyon düzeyinin hızla arttığı görülmektedir. Sanayimizin dış bağlantılarını hem ithalat hem de ihracat anlamında artarken, bir çok sektörün faaliyetlerinde özellikle AB deki değer zincirleriyle hızlı bir bütünleşme göze çarpmaktadır. (19) İkincisi, büyüme imalat sanayiinin tüm sektörlerinde simetrik bir etki yaratmamaktadır. Bazı sektörler hızla büyürken, bazı sektörler çok az büyümekte ya 8

da küçülmektedir. Bundan dolayı, imalat sanayi açısından bakıldığında refah artışı veya kriz sonrası ferahlama tüm sektörlerde aynı anda gerçekleşmemektedir. (20) Üçüncüsü, son yıllarda büyümesi yavaşlayan sektörler Türkiye nin dış ticarette geleneksel olarak güçlü olduğu ancak son dönemde Asya dan yükselen rekabet dalgası nedeniyle olumsuz etkilendiği sektörlerdir. Ucuz işgücüne dayalı rekabetin ön planda olduğu ve satın alanlar tarafından kontrol edilen (buyer-driven) sektörlerde, hızlı bir düşüş yaşanmaktadır. (21) Dördüncüsü, hızlı büyüme sergileyen imalat sanayi sektörlerinde kısmi verimlilik artışı yavaş büyüme sergileyenlerden daha fazladır. Verimlilik artışları sayesinde rekabet ortamına uyum sağlayabilen firmalar daha iyi performans gösterebilmektedir. (22) Beşincisi, hızlı büyüme sağlayabilen, kısmi verimlilikte daha hızlı artışlar gerçekleştirebilen sektörlerde faaliyet gösteren firmalar, büyüyemeyen sektörlerde faaliyet gösterenlere göre daha büyük ölçeklidir. Küçük ölçekli ve kayıt dışında faaliyet gösteren firmaların çoğunlukta olduğu sektörlerde verimlilik artışları ve büyüme daha yavaş olmaktadır. (23) Son olarak, hızlı büyüme sağlayan imalat sanayi sektörleri büyüyemeyenlere göre daha fazla ara malı ithali gerektirmektedirler. Geleneksel sektörlerimizde ithal gereği az iken, yükselen sektörlerde bu gereğin yüksek olduğu görülmektedir. Bu sektörler arasında bazılarında yerel olarak geniş bir yan-sanayi tabanı bulunurken, bazılarında girdiler çok büyük oranda ithalat ile karşılanmaktadır. 2.D. Problem Alanları (24) İmalat sanayi gelişmelerine ilişkin olarak saptanan bu olgulara bakılarak Türkiye ekonomisinde bugünkü eğilimlerin neden olduğu problemlerin iki ana başlıkta toplanması mümkündür. Problem alanları, Türkiye nin ihtiyacı olan sanayi politikasının çerçevesini belirlemektedir. (25) Birinci temel problem Türkiye imalat sanayiinin küresel ekonomiye entegrasyonunun kontrolsüz biçimde gerçekleşiyor olmasıdır. Son dönemde verimliliği yüksek kimi sektörlerde üretimin artıyor olması yatırımcıların hangi sektörde değer zincirinin 9

hangi halkasına yatırım yapmalarının daha verimli olacağı konusunda sahip oldukları malumatın neticesi olarak ortaya çıkmamaktadır. Bu durum yatırımcıların Asya dan yükselen rekabet karşısında kendiliklerinden gösterdikleri uyumun sonucudur. (26) Son dönemde artan cari açığın sanayinin küresel ekonomiye entegrasyonundaki başarısızlığın yansımalarından biri olarak değerlendirilmesi gerekir. Cari işlemler açığındaki artışın temel kaynaklarından birini geleneksel sektörlerimizin göreli olarak azalan ihracat performansı ve yükselen sektörlerimizin artan ithalat gereği oluşturmaktadır. AB süreciyle beraber artan doğrudan yatırımlar cari açıktan kaynaklanan kriz riskini azaltsa da bu durum orta vadede büyüme potansiyelini sınırlayıcı niteliktedir. Üstelik, başıboş entegrasyonun sonucu olarak önümüzdeki dönemde ortaya çıkabilecek riskler cari açıkla sınırlı olmayacaktır. (27) İkinci temel problem noktasıysa büyümenin işgücü piyasalarının esnekliğine dayanan verimlilik artışları sonucu ortaya çıkmış ancak bu esnekliğin ötesinde yeni verimlilik kaynakları yaratılamamış olmasıdır. Kriz sonrası büyüme firmaların işgücü yapılarını yeni koşullara göre ayarlayıp verimliliklerini arttırmalarından kaynaklanmıştır. Bu nedenle de yüksek büyüme oranları net istihdam yaratmaktan uzak kalmıştır. (28) Ancak şirketler henüz organizasyonel yapılarını yenileyerek ya da teknolojik düzeylerini geliştirerek verimlilik artışlarını sürdürme yoluna girdikleri konusunda soru işaretleri bulunmaktadır. Oysa işgücü piyasasına dayanan verimlilik artışlarının da bir sınırı bulunmaktadır. Dolayısıyla şirketlerin mevcut uyum biçiminden kaynaklanan büyüme potansiyeli sınırlıdır. Üstelik net istihdam yaratmayan büyüme sürecinin sürdürülebilirliği politik açıdan da riskler taşımaktadır. 3. Avrupa Birliği ne Katılım Sürecinin Etkileri (29) Avrupa Birliği müzakere sürecinin başlamış olması ve bu çerçevede yapılacak çalışmalar hem Türkiye imalat sanayinde yatırım ortamının iyileştirilmesi için uygun ortamı yaratacak hem de artan cari işlemler açığının daha rahat finanse edilebilmesine imkan sağlayacak bir dinamiği devreye sokarak, intibakın daha az maliyetle yapılabilmesine imkan sağlayacaktır. Müzakere sürecinin tasarımında, Türkiye nin sanayi politikası çerçevesinde ortaya konan önceliklere yer verilmesi 10

intibakın maliyetinin azaltılmasına ve sürdürebilirline hayati bir katkıda bulunacaktır. (30) Yatırım ve iş yapma ortamının iyileştirilmesi açısından AB müzakere sürecinin en temel katkısı, devlet yardımları ve rekabetin sağlanması düzenlemeleri ile şekillenen çerçevedir. AB müzakere süreci Türkiye de kamu idaresinin en kapsamlı yeniden yapılanması olarak gündeme gelmektedir. Bu da önümüzdeki dönemde kara alma süreçlerinin büyük ölçüde bir değişime uğraması ve etki analizlerine dayalı olarak gerçekleşmesini sağlayacaktır. (31) Müzakere sürecinde olmanın, yatırım ortamına ikinci katkısı ise, hizmetler sektöründe serbestleşme ve yeniden yapılanma için sağlıklı bir çerçeveye kavuşulacak olunmasıdır. Söz konusu çerçeve, imalat sanayindeki şirketler için girdi maliyetlerinin azalmasını sağlayarak yatırım ve iş yapma ortamının iyileşmesine olumlu katkıda bulunacak ve sanayimizin rekabet gücünü artıracaktır. (32) Bu perspektiften bakıldığında AB ye katılım sürecinin, Türk imalat sanayindeki yapısal dönüşüm sürecini doğrudan etkilediği ortadadır. Dolayısıyla, bir yandan sanayi politikasının çerçevesi belirlenirken, AB nin kendi sanayi politikasındaki iç dinamiklerinin analiz edilmesi gerekirken, diğer yandan müzakere stratejisi oluşturulurken sanayi politikasının önceliklerinin dikkati alınması zorunlu hale gelmektedir. Bu da ancak Avrupa Birliğine iktisadi uyumun ve mevzuat uyumunun aynı anda tahlil edilmesi ile mümkün olmaktadır. 3.1. AB ye İktisadi Uyum (33) 1996 da Gümrük Birliği anlaşmasının devreye girmesiyle, Türk imalat sanayinin AB pazarına hızla entegre olmaya başladığı görülmektedir. AB-15 ülkelerine yapılan ihracat rakamlarında, özellikle 2001 den sonra hızlı bir artış yaşanmakta olduğu görülmektedir. Aynı zamanda, önemli bir gelişme Türk şirketlerinin AB deki pazar paylarında yaşanmaktadır. Tüm teknoloji gruplarında, Türkiye nin AB deki pazar payı artarken, içinde otomotiv, makine sanayi gibi sektörlerin bulunduğu, orta-teknolojili ürün grubunda, Türkiye nin pazar payı 4 sene içinde tam 2,5 kat artarak 1999 daki %1,6 dan seviyesinden 2004 de %4 e yükselmiştir. Düşük teknolojili ürünlerde bu eğilimin daha yavaş seyretmekte olduğu görülmektedir. 11

3.1.A. AB de Sanayi Politikaları ve Lizbon Stratejisi (34) Lizbon Stratejisi Işığında AB Sanayi Politikası ve Türkiye için Çıkarımlar. Türkiye nin sanayi politikası alanında AB ye yakınsaması iki boyutta gerçekleşecektir. Birinci boyut; Türkiye nin, AB Sanayi politikasına ilişkin müktesebatı müzakereler süresince kendi iç hukukuna geçirmesinden oluşan yasal mevzuatların yakınsamasıdır. İkinci boyut ise; Türkiye nin, AB sanayi politikasını büyük ölçüde şekillendiren Lizbon Stratejisi nin temel anlayış ve önceliklerine uyum sağlayacağı stratejik yakınsama sürecidir. AB nin sanayi politikası çerçevesini belirleyen Lizbon Stratejisi, bilgiye dayalı, istihdam ve ekonomik büyümeyi sağlayacak bir sanayi dönüşümünü öngörmektedir. 4. Sanayi Politikası Çerçevesi (35) Bu dokümanda ortaya konulan sanayi politikası çerçevesi iki temel parça üstüne inşa edilmektedir. İlk parça Türkiye de sektörlerin küresel ekonomiye uyumu ve rekabet güçlerinin artması için sektörel politikaların geliştirilmesine yönelik zeminin oluşturulmasıdır. Her sektörün kendine has malumat gerekliliği ve değişik darboğazları vardır. Bundan dolayı sanayi politikasının bir ayağı bunların tespitine yönelik mekanizmaları oluşturmak ve işleyişi için ilkeleri ortaya koymaktadır. Teşvik sisteminin yeniden yapılandırılması ve yabancı yatırım statejisinin oluşturulması da gerekmektedir. (36) İkinci parçaysa, Türkiye de şirketlerin yatırım ve iş yapmalarının ve verimliliklerini arttırmalarının önündeki engellerin kaldırılmasına yönelik politika çerçevesi olacaktır. Önümüzdeki dönemde, kamuya düşen başlıca rol, tüm şirketlere eşit mesafede durarak, rekabet güçlerini artırmak için gerekli ortamı yaratmak olacaktır. 4.1. Küreselleşmeye Uyum için Stratejik Koordinasyon 4.1.A. Mekanizma ve İlkeler 12

(37) Sanayi politikasından ilk beklenti küresel ekonomiye entegrasyon sürecinin tartışılması ve özel sektörün bu süreç hakkında malumat sahibi kılınmasıdır. Türk imalat sanayinin uluslararası değer zincirinin bir parçası olması yanlış değildir. Önemli olan ülke sanayiinin hangi değer zincirinin parçası olması için gereken malumatın sanayicilere temin edilmesidir. Bunun için de ilgili değer zincirinin ne kadar geniş bir halkasının veya halkalarının, verimli bir biçimde, yurt içinde bulunmasının mümkün olduğunun analiz edilmesi gerekmektedir. (38) Özel imalat sanayiinde faaliyet gösteren aktörler küresel rekabet eğilimleri konusunda daha yakından malumat sahibi kılınmalıdır. Karşılaştıkları rekabetin geçici mi yoksa kalıcı nitelikte mi olduğu konusunda sanayicilerin gerekli malumatı kendi başlarına edinebilmeleri mümkün değildir. Dolayısıyla ortada salt bir malumat gereği değil, aynı zamanda analiz ihtiyacı da bulunmaktadır. Bu ihtiyacın giderilmesi sanayi politikası çerçevesinin önemli unsurlarından biri olmalıdır. (39) Sanayimizdeki yapısal değişimin sonucu olarak ortaya çıkan ara malı ithalatı gereğindeki artışı azaltmanın yolu sanayimizin geri bağlantıları konusunda yatırımların verimli bir biçimde yapılabilmesini sağlayacak bir diyalog mekanizması oluşturulmasıdır. Aynı tespit, ihracat artışını sağlamak için de geçerlidir. Sanayinin geri ve ileri bağlantıları konusunda kümelenme yaklaşımı rekabet gücünü arttırabilecek bir politika seçeneği olarak ortaya çıkmaktadır. (40) Türk imalat sanayiinin değer zincirinde üst aşamalara çıkacak yatırımları gerçekleştirmediği Asya ülkeleri karşısında salt ucuz emek ve düşük kura dayalı rekabet edebilme şansı bulunmamaktadır. Yeni uluslararası ticari mimaride, Türk imalat sanayiinin de değer zincirinde üst seviyelere konumlanarak rekabet gücü elde etmesi gerekmektedir. (41) Yukarıda sözü edilen değer zincirindeki konumlandırmaya yönelik strateji sektör bazında uygulanması gereken birçok politika içermektedir. Bu strateji geleneksel sektörlere ve yeni gelişen sektörlere hitap eden iki ayaklı bir strateji olacaktır. Geleneksel sektörlerde yapılmış ve henüz ekonomik ömrünü tüketmemiş olan yatırımların markalaşma, yenilikçilik, ayrışma gibi yollarla değer zincirinde üst seviyelere çıkartılırken, yeni gelişen sektörlerde yapılan yatırımların analizler sonucu belirlenen rekabet gücünün kalıcı olacağı noktalara yapılması sağlanacaktır. 13

(42) Sektör bazındaki bu politikaların kamu tarafından tek taraflı olarak belirlenmesi mümkün değildir. Zira, kamunun şirketlerin içinde bulundukları koşulları şirketlerden daha iyi bilmesi söz konusu değildir. Ancak şirketler de tek tek ekonominin genelindeki koşullar hakkında net bilgilere sahip bulunmamaktadırlar, çünkü ekonomideki tüm şirketlerin içinde bulunduğu koşullara ilişkin bilgi sahibi olmak tek bir şirket için büyük maliyetler gerektirmektedir. O yüzden, burada kamuya düşen rol değişik sektörlerdeki her bir şirketten toplamak ve darboğazları tespit edebilmek için gereken diyalog mekanizmalarını tesis etmektir. Bu diyalog mekanizmalarının sürekli ve etkin kılınması, doğru politikaların tasarlanabilmesi ve etkin şekilde uygulanabilmesi için önem kazanmaktadır. 4.1.B. Teşvik Sisteminin Reformu (43) Yukarıda sözü edilen politikalarının uygulanmasında temel araçlardan biri teşvik sistemi olacaktır. Ancak mevcut haliyle teşvik sistemi arzu edilen sanayi stratejisinin ve politikalarının etkin bir aracı olmaktan çok uzaktır. Bu raporda belirtilen stratejik amaçlar doğrultusunda, sanayi politikalarının işlerliği için teşvik sisteminin, yeni bir anlayışla acil olarak yeninden yapılandırılması gerekmektedir. Yeni anlayışın belirleyici özelliği ülkede sanayinin olmasını teşvik etmek değil, küresel ekonomide rekabet edebilen bir sanayi tabanının olmasını özendirmek olmalıdır. Bu yeni anlayışa beraber mevcut teşvik sistemindeki sorunlar tahlil edilmeli ve sanayinin 2013 vizyonuna ulaşmasını katkıda bulunabilecek teşvik sistemi reformu gerçekleştirilmelidir. (44) Teşvik sisteminin yeninden yapılandırılmasında, temel ilke olarak, teşvikler ekonomide verimliliği arttıracak yenilikçi faaliyetlerin desteklenmesi benimsenmelidir. Burada faaliyetler yeni biri ürünün geliştirilmesi olabileceği gibi mevcut ürünlerin daha verimli üretilmesini sağlayacak organizasyonel yapılar ya da teknolojiler geliştirilmesi de olabilir. (45) Bu çerçevede teşvik sisteminde şeffaflığın sağlanması ve etki analizlerinin gerçekleştirilmesi teşvik sistemin genelinin etkinliğini artıracaktır. Verilen teşvikler açık performans kriterlerine bağlanmalı ve teşviklerin geçerli olduğu süre önceden belirlenmelidir. Teşviklerin temel amacı verimliliğin arttırılması olduğuna göre, teşviklerin bağlandığı performans kriterlerinin de verimlilik artışlarını yansıtıyor 14

olması gerekir. Bu şekilde şartlara bağlanmayan bir sistem verimsiz yatırımları teşvik etme tehlikesiyle karşılaşacaktır. (46) Bu çerçevede, sanayi envanterinin oluşturulmasına öncelik verilmesi gerekmektedir. Böyle bir envanterin varlığı bölgesel ve sektörel potansiyeli görmeye olanak sağlayacağı gibi, bölgesel teşviklerin dağıtılma esaslarının çok daha gerçekçi ve etkin olmasını beraberinde getirecektir. Buna ek olarak, devlet yardımı uygulamalarında koordinasyon sağlanması, izlenmesi ve analiz edilmesi teşvil sistemin etkinliğini arttıracak tedbirlerin başında gelmektedir. 4.1.C. Yabancı Yatırım Stratejisi (47) Doğrudan Yabancı Yatırımları Türkiye ye çekmeye yönelik bir strateji, önümüzdeki dönemde uygulanacak sanayi politikasının önemli bir parçası olacaktır. Sanayi politikası çerçevesinde, yabancı yatırımların önemi, yeni üretim ve istihdam olanakları yaratmalarından ve yerli üreticilerin teknolojik ilerlemesine katkıda bulunmalarından kaynaklanmaktadır. Ancak en başta vurgulanmalıdır ki, ülkeye çekilecek her türlü yabancı yatırımın ÖİK tarafından belirlenen sanayi vizyonuna ulaşmaya yardımcı olması söz konusu değildir. Orta ve uzun vadede, Türkiye nin hedefi teknolojik yenilenme ve istihdam yaratılmasını sağlayan, Türk şirketlerin küresel ekonomiye entegrasyonunu hızlandıran yabancı yatırımların çekilmesi olmalıdır. Bu yönde tasarlanmış bir yabancı yatırım stratejisi bu raporda ortaya koyulan hedeflere ulaşılmasına önemli katkıda bulunacaktır. (48) Türkiye ye yerli sermayenin yatırım yapmasını engelleyen faktörler aynı zamanda yabancı yatırımları da zorlaştırmakta ve yerli sermayenin yurt dışındaki fırsatları değerlendirmek istemesine sebep olmaktadır. Dolayısıyla, ülkede iş ve yatırım yapmanın önündeki engellerin kaldırılması doğrudan yabancı yatırım performansının da yükselmesini sağlayacaktır. Bu kapsamda, Türkiye nin önceliği ülkedeki tüm şirketler için yatırım ve iş yapma ortamını güçlendirmek ve verimliliğin arttırılmasının önündeki engelleri kaldırıcı tedbirleri uygulamak olmalıdır. (49) Buna ek olarak, yatırım promosyon ajansının kurulması ve teknoloji yoğun yatırımların çekilmesine yönelik politikaların uygulanması gerekmektedir. Yabancı yatırım konusunda son yıllarda yapılmış olan çalışmaların neredeyse hepsinde 15

yatırım promosyon ajanslarının ekonomiye olumlu katkıları konusunda görüş birliği vardır. Sanayi politikası çerçevesinde kurulması önerilen özel sektör ve kamu sektörü arasındaki diyalog mekanizmasının işleyişi, yatırım promosyon ajansının yapısı oluşturulurken de dikkati alınmalıdır. Bu bağlamda, kurulacak yatırım promosyon ajansının 1) Hükümetin tam desteğini alması, (2) özel-kamu ortaklığı ile kurulması, (3) tamamen profesyonel kadrolar tarafından yönetilmesi, Türkiye nin önümüzdeki dönemde uygulayacağı doğrudan yabancı yatırım stratejisinin başarısı için belirleyici olacaktır. 4.2. Yatırım ve Verimliliğin Önündeki Engellerin Kaldırılması (50) İmalat sanayindeki firmaların verimliliklerinin arttırılması Türkiye de iş ve yatırım yapmanın önündeki bir dizi engelin kaldırılmasına bağlıdır. Yatırım ve verimliliğin önündeki engellerin temizlenmesine yönelik olarak bu bölümde açıklanacak politikalar tüm sektörlerdeki firmalara yönelik tasarlanan genel bir çerçeve oluşturmaktadır. 4.2.A. Yetersiz Yasal ve Kurumsal Çerçeve: Giriş ve Çıkış Engelleri (51) Türkiye de firmaların piyasaya girişinin ve çıkışının önündeki engellerin kaldırılması tüm sektörlerde yatırım ortamını düzeltecek ve verimliliği arttıracak ilk adımı oluşturmaktadır. Türk imalat sanayiinin bugüne kadar ki en önemli avantajlarından birini KOBİ lerin ekonomik iklimdeki değişikliklere kolay adapte olan yapısı oluşturmuştur. Ancak piyasaya girişin hala çok maliyetli olması ve özellikle de çıkış engellerinin fazlalılığı bu dinamik esnekliği sınırlamaktadır. Verimli çalışan firmaların verimsiz çalışan firmaların yerini alacağı dinamik esnekliğin arttırılması sürdürülebilir büyümenin motorlarından biri olacaktır. (52) Piyasaya giriş engelleri sadece bazı bürokratik engellerden ibaret değildir. Dolayısıyla, giriş engellerinin kaldırılmasına yönelik politikalar da yasal engellerin temizlenmesinin ötesinde kimi aktif yaklaşımları da içermek zorundadır. Bu kapsamda, firmaların finansmana erişim problemlerini azaltacak mekanizmalar kurulması son derece önemlidir. Ayrıca, girişimcilere yönelik firma kurma ve 16

işletmek konusunda eğitim ve danışmanlık hizmetlerinin de kamu tarafından desteklenmesi gerekmektedir. Firmaların uluslararası rekabette önem taşıyan üretim standartları hakkında bilgilendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. (53) Organize Sanayi Bölgeleri, arsa ve araziye erişim sorununa etkin bir çözüm getirmekte olduğu ve aynı zamanda ruhsat ve izinler, altyapı hizmetleri gibi çok sayıda kamusal hizmeti, tek-durak-ofis olarak sunabildikleri için, sanayi sektöründeki giriş engellerini büyük ölçüde çözme potansiyeline sahiptir. Türkiye deki OSB lerin etkinliğinin ve kapasitelerinin artırılması, kamsal yetkileri etkin kullanımların yasal çerçevesinin oluşturulması, giriş engelleri konusunda sanayi politikasının öncelikleri arasında olmak durumundadır. (54) Ayrıca, kimi sektörlerde yerleşik oyuncuların gücünden ve piyasa yapısından kaynaklanan giriş engellerinin temizlenmesi konusunda da rekabet politikası büyük önem taşımaktadır. Kamunun oyunun kurallarını piyasadaki tüm oyuncuların eşit şartlarda karşılaşmasını sağladığı şekilde belirleyeceği bir sistem iyi bir yatırım ortamı için hayatidir. 4.2.B. Kayıtdışı Ekonomi ve Firmaların Ölçek Büyütme Gereği (55) Türk imalat sanayiinde bir yandan giriş ve çıkış engelleri temizlenirken, diğer yandan da yerleşik oyuncuların daha verimli çalışabilmek için ölçeklerini büyütmeleri gerekmektedir. Esasen, piyasaya giriş çıkış engellerinin temizlenmesinin temel amacı da küçük firma sayısını arttırmak değil; büyüme potansiyeli olan firma sayısını çoğaltmaktadır. Şirketlerimiz ne kadar büyük bir ölçeğe ve dolayısıyla finansal desteğine sahip olurlarsa uluslararası değer zinciri içinde o kadar güçlü bir konum elde edebilmeleri mümkün hale gelmektedir. (56) KOBİ lere uygulanacak politikanın temel direklerinden birini bu firmaları ölçeklerini büyütmeye teşvik etmek olmalıdır. Bu kapsamda, imalat sanayiinde ortaklık kültürü güçlendirilmelidir. Firmaların ortak girişimler kurmaları ve birleşmeleri teşvik edilmelidir. Ayrıca küçük firmaların AR-GE, ihracat, vb. konularda yatay işbirliğini kolaylaştıracak mekanizmaların kurulması gerekmektedir. (57) İmalat sanayinde ölçeğin küçük kalmasının temel nedenlerinden biri de firmaların kayıtdışı faaliyetlerinin fazlalığıdır. Türkiye de kayıtlı firmalar gerek vergi, gerekse 17

de işgücü maliyetlerinden kaçmak için birçok faaliyetlerini kayıtdışında gerçekleştirmektedir. Bu durum firmaların bilançolarının gerçekleri yansıtmamasına sebep olmaktadır. Bilançolar gerçekten uzaklaştıkça oluşan bilgi asimetrisi sonucunda hem firmaların finansmana erişimi kısıtlanmakta, hem de potansiyel birleşmeler olanaksız hale gelmektedir. Bu her iki etki de firmaların ölçeklerinin küçük kalmasına neden olmaktadır. 4.2.C. Teknolojik İlerleme ve Yenilik (58) Teknolojik ilerleme ve yenilik Türk sanayi politikasının en önemli unsurlarından birini oluşturmaktadır. Ekonomik büyüme ve rekabet gücü için önümüzdeki süreçte bilgiye dayalı faktörlerin payının, yani teknoloji, yenilikler ve işgücü becerilerinin hem de toplam faktör verimliliğinin önemi daha da artacaktır. Uzun yıllar sanayi politikalarından kısmen bağımsız bir şekilde geliştirilen bilim, teknoloji ve yenilikçilik politikalarının, ülkemiz şirketlerinin rekabet gücüne ve stratejik gereksinimlerine karşılık verebilecek şekilde yeniden tasarlanmasına ihtiyaç bulunmaktadır. (59) Bu noktada unutulmaması gereken, teknolojide ilerlemenin, sadece ileri teknolojilere odaklanmak anlamına gelmediği; tüm sektörlerdeki teknoloji tabanının geliştirilmesi ve bilgiye dayalı faktörlerin özellikle KOBİ lere yaygınlaştırılmasıdır. AR-GE, yenilikçilik performansı ve yeniliklere dayalı bir ekonomik büyüme için, AR-GE personeli ve teknik eğitim verenlerin hem sayılarının artması hem de kalitelerinin yükseltilmesi hayati önem taşımaktadır. Buna ek olarak, AR-GE ve yenilikçilik sürecinde var olan mekanizmaların ve programların etki değerlendirmesini yapacak, iyileştirme önerileri geliştirecek, eksikliklerin belirlenmesi durumunda yenilerini önerecek bir sistem oluşturması gerekmektedir. 4.2.D. Girdi Maliyetlerinin Düşürülmesi (60) İmalat sanayinde verimliliği arttırmak için gerekli şartlardan biri de girdi maliyetlerini düşürmeye yönelik politikalar izlemektir. Türk imalat sanayinde verimlilik artışlarının ve uluslararası rekabetçi gücün sürdürülebilmesi hizmetler sektöründe gerçekleştirilecek bir dizi reformla da doğrudan bağlantılıdır. Girdi maliyetlerinin 18

yüksekliği ülkemizde bugüne kadar yeteri kadar dikkat çekmeyen problem alanlarından biri olmuştur. İş yapmanın ve verimliliğin önündeki engeller tartışılırken genelde vergilerin yüksekliği gibi konulara odaklanılırken, firmaların uluslararası rekabet güçlerinin temel belirleyicilerinden biri olan girdi maliyetlerinin yüksekliğine yeteri kadar önem verilmemiştir. Firmaların enerji, telekomünikasyon, su ve ulaşım gibi altyapı hizmetlerinden kaynaklanan girdi maliyetlerinin hızla düşürülmesi gerekmektedir. Bu maliyetlerin düşürülmesiyse bu sektörlerde başarılı bir liberalizasyon politikasının uygulanmasına bağlıdır. (61) Özellikle enerji ve telekomünikasyon sektörlerinde bu konuda şu ana kadar çeşitli girişimler yapılmış olsa da gerçekleştirilen reformların özellikle maliyetleri aşağı çekme konusundaki performansının düşük kaldığı görülmektedir. Sektörlerde etkin liberalizasyon sağlanması için regülasyon kapasitesinin güçlendirilmesi büyük önem taşımaktadır. Ayrıca regülasyon kurumlarıyla idarenin diğer unsurları, rekabet otoritesi ve yargı arasındaki ilişkilerin de yetki karmaşasını önleyecek şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. 4.2.E. Nitelikli İşgücü (62) İmalat sanayiinde rekabet gücünü koruması ve arttırması için nitelikli işgücü de hayati bir ihtiyaçtır. Türk imalat sanayinin yaşadığı dönüşüm süreci nitelikli işgücüne duyulan ihtiyacı daha da arttırmaktadır. Bu süreçte yükselen sektörler geleneksel sektörlere göre daha fazla eğitimli işgücü gerektirmektedir. İşgücünün niteliklerini iyileştirme konusunda eğitim sistemine yönelik izlenecek stratejinin temeli eğitim sisteminin özel sektörün ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikte eleman yetiştirmesi olmalıdır. (63) Türk imalat sanayinin karşılaştığı önemli eksikliklerden biri hizmet içi eğitimin gerekli düzeye ulaşamamış olmasıdır. Bu durum özellikle nitelikli işgücünün önem taşıdığı sektörlerde elemanların çalıştığı pozisyona özgü beceriler kazanamamasına ve gelişen teknoloji karşısında becerilerinin eskimesine sebep olmaktadır. Bu nedenle işgücünün niteliğini yükseltecek politikalardan biri de ihtiyaç olan sektörlerde hizmet içi eğitimin teşvik edilmesi olmalıdır. 19

4.2.F. Girişimcilik (64) İmalat sanayinde piyasalara yeni üreticilerin girişinin arttırılması için özellikle yenilikçi ve yaratıcı girişimcilerin desteklenmesi de özel bir önem taşımaktadır. Girişimciliğin desteklenmesi genç nüfusun içinde bulunduğu işsizlik problemini de azaltacaktır. Girişimciliğin desteklenmesi faaliyetleri müteşebbislere yönelik eğitim ve danışmanlık hizmetleri ve girişimcilerin finansman problemlerini azaltmaya yönelik faaliyetlerden oluşmaktadır. 5. Sonuç (65) Türkiye de şirketler kesiminin 2001 krizi sonrası yeni oluşan ekonomik iklime intibakı sonucu dört yıldır üst üste gerçekleşen yüksek büyüme oranlarının sürüdürülebilirliği kamunun etkin bir sanayi politikası uygulamasına bağlıdır. (66) Sanayi politikasının temel amacı Türk firmalarının uluslararası değer zincirinde bulundukları seviyeyi yükseltmek olmalıdır. Bu kapsamda kamunun firmalara malumat sağlaması ve şiketleri sektör bazında belirli aktivitelere yönlendirmesi gerekmektedir. Bu yönlendirmenin etkin biçimde gerçekleştirilebilmesi için öncelikle kamu kurumlarının kendi arasında koordine edilmesi ve daha sonra da kamuyla özel sektör arasında kurumsal ve şeffaf diyalog mekanizmaları tesis edilmesi gerekmektedir. (67) Türk firmalarının değer zincirinde üst kademeye çıkması sektör bazında yapılacak yönlendirmenin dışında tüm firmaları hedefleyen ve bu firmaların yatırım yapmalarının ve verimli çalışmalarını sağlayacak bir dizi reformu da zorunlu kılmaktadır. Bu reformlar piyasalara giriş ve çıkışın kolaylaştırılması, firmaların ölçek büyütmeye ve teknolojik yenilemeye teşvik edilmesi, işgücü piyasalarında beceri dönüşümünün desteklenmesi ve hizmetler sektöründe bir dizi reform yapılarak sanayinin girdi maliyetlerinin düşürülmesi şeklinde sıralanabilir. (68) Bu raporda çerçevesi çizilen sanayi politikası Türkiye de büyümenin sürdürülebilmesi için olmazsa olmaz bazı hususların altını çizmektedir. Bu hususların yanısıra, yaşanmakta olan ekonomik dönüşüm süreci sektör bazında reformlar ve 20

büyümeyi etkileyecek dışsal faktörleri hedefleyen politikalarla da desteklendiği takdirde 2013 yılına kadar imalat sanayiimizin rekabet gücünü ve katma değerini arttırarak yüksek büyüme oranları yakalamamız mümkün olacaktır. 21

Sanayi Politikaları 1. Giriş (69) Türk imalat sanayiinin gündeminde olumlu ve olumsuz unsurların yanyana olduğunu görüyoruz. Enflasyon yıllardır ilk defa %10 un altına inmiş, dört yıldır kesintisiz yüksek büyüme oranları yakalanmıştır. Ama diğer yandan da geleneksel olarak imalat sanayiinin itici motoru olan sektörlerin zor duruma düştüğü görülmektedir. Yüksek büyümeye rağmen işsizlik azalmamaktadır. 2001 den sonra yaşanan toparlanmanın tıpkı 90 lı yıllarda yaşananlar gibi geçici olduğundan ve yeni bir krizle sona ereceğinden endişe edilmektedir. (70) Uygulanacak yeni bir politika çerçevesiyle ekonomideki olumsuz yönelimleri azaltıp, büyümeyi sürdürülebilir kılabilir miyiz? Bu raporda bu soruya evet cevabı verilmektedir. 2001 krizi ertesinde yaşanan iktisadi toparlanma sürecinin tamamlamasıyla yeni bir ekonomik iklim ortaya çıkmıştır. Ancak ekonomik büyümenin sürdürülmesi bir dizi mikroekonomik reform uygulanmasına bağlıdır. Raporda önerilen sanayi politikaları tüm firmalara hitap eden ya da sektörel özellik gösteren bu reformların çerçevesini oluşturmaktadır. Bu politikaların uygulanması Türk imalat sanayiinin yeni ekonomik iklime uyumunu sağlayacak ve yüksek büyüme oranlarını sürdürülebilir kılacaktır. (71) Sanayi politikaları; devletin imalat sanayiine malumat sağlamak, ekonomik aktörleri orta ve uzun vadede büyümeyi arttıracak faaliyet alanlarına yönlendirmek amacıyla özel sektörle diyalog geliştirmek, firmaların iş ve yatırım yapmalarının önündeki engelleri kaldırmak ve dönüşümün kısa vadeli maliyetlerini azaltmak yönünde izleyeceği politikaları kapsamaktadır. Burada sanayi politikalarıyla kast edilenin belirli sektörlerin devlet eliyle desteklenmesi ya da belirli firmaların devlet tarafından özel olarak korunmasını içeren bir yaklaşım olmadığına dikkat edilmelidir. (72) 1990 lı yılların makroekonomik karmaşası içinde üzerinde durulamayan devletin özel sektörle diyalog geliştirme ve özel sektörü yönlendirme işlevinin büyük önem kazandığı bir döneme girilmiş bulunulmaktadır. Tesis edilen makroekonomik istikrar sanayi politikaları geliştirmek ve uygulamak için fırsat yaratmaktadır. 22

Ayrıca; kriz sonrası toparlanmayla yakalanan ekonomik büyümenin sürdürülebilirliği de bu sanayi politikalarının uygulanmasına bağlıdır. (73) Türkiye de 2001 öncesi ekonomik sistem firmaların hayatta kalmak ve rekabet edebilmek için verimliliklerini azami düzeye çıkarmalarını zorunlu kılmıyordu. Enflasyon sayesinde elde edilen kazançlar, kamunun geniş maliye politikaları, politik bağlantılar sayesinde alınan ve cömertçe dağıtılan teşvikler ve uluslararası rekabetin sınırlı olması ekonominin geleneksel ve modern kesimden oluşan ikili yapısında geleneksel kesimin ağırlığını korumasını mümkün kıldı. Geleneksel kesimde küçük ölçekli, düşük teknolojili, vasıfsız işçi çalıştıran ve faaliyetlerinin önemli bölümü kayıtdışı olan birçok verimsiz işletme bu sayede hayatta kalabildi. (74) Bugün bu işletmelerin hayatta kalmasını sağlayan ekonomik parametreler değişmiş bulunmaktadır. Kamu bu verimsiz yapıyı destekleyecek davranışlarını son verirken, Asya dan yükselen uluslararası rekabet geleneksel kesimin ağırlıklı olduğu sektörleri güç durumda bırakmaktadır. Bu durum, ekonomide verimsiz çalışan firmaların yerini verimli çalışan firmalara bırakacağı, modern kesimin ağırlıklı olduğu sektörlerin geleneksel kesimin ağırlıklı olduğu sektörler aleyhine yükseleceği bir dönüşümü zorunlu kılmaktadır. (75) Bu dönüşüm sürecinde kamunun uygulanacağı sanayi politikaları imalat sanayiindeki firmalara daha verimli çalışmaları için gitmeleri gereken yolu gösterecek, bu yoldaki engelleri kaldıracak ve dönüşümün kısa vadeli maliyetini azaltacak üç grup öğeyi içermektedir. (76) Birinci gruptaki politikalar, (1) özel sektöre rekabet koşulları hakkında malumat sağlanması ve kamu özel sektör diyalog mekanizmalarını geliştirilerek şirketlerin yönlendirilmesi, (2) bu yönlendirmenin aracı olarak etkin bir teşvik sistemi oluşturulması ve (3) aynı paralelde bir yabancı sermaye politikası uygulanmasını içermektedir. (77) İkinci grupsa, (1) verimli firmaların verimsiz firmaların yerini alması için piyasaya giriş ve çıkış engellerinin temizlenmesi, (2) firmaların ölçek büyüterek verimlilik sağlamaları için kayda girmelerinin sağlanması ve finansmana erişimlerinin kolaylaştırılması, (3) imalat sanayiinin rekabet gücünü arttıracak teknolojik ilerlemenin sağlanması, (4) yine aynı amaca yönelik olarak sanayiye girdi teşkil 23

eden hizmetler sektöründeki maliyetlerin düşürülmesi ve (5) son olarak da sanayinin yeni yapısına yönelik nitelikli işgücü ihtiyacının karşılanmasına yönelik politikaları içermektedir. (78) Bu çerçevede, Türk imalat sanayiinin 2013 vizyonu rekabet gücü ve katma değeri yüksek, ileri teknolojiye dayanan, yenilikçi ve AB ye uyum çerçevesinde sosyal beklentileri ve tam istihdam hedefini karşılayan bir sanayi yapısına sahip olunması şeklinde oluşturulmuştur. Bu vizyonu gerekleştirebilmek için hem sanayi politikaları, hem diğer pek çok politika alanında, birbirleriyle koordinasyon halinde, çeşitli stratejik planların yapılması ve programların uygulanması gerekmektedir. Bu raporda Türkiye deki sanayi politikasının genel hatları ve çerçevesini belirlenmekte, bunun dışında diğer politika alanlarına dair olaraksa sadece girdi olması gereken konuların altını çizilmektedir. (79) Raporun planı şu şekildedir: Durum tespiti bölümünde, öncelikle 2001 krizinden bu yana yaşanan iktisadi gelişmeler ve şirketler kesimindeki dönüşüm analiz edilmektedir. Daha sonra, içinde olduğumuz ortamda imalat sanayii açısından dikkat çeken olgular ve problem alanları tespit edilmektedir. Bunun akabinde, Avrupa Birliği sürecinin bu durum içindeki yeri açıklanmaktadır. Raporun politika önerileri bölümündeyse yukarıda anlatılan çerçeve içinde sanayi politikaları tespit edilmektedir. 24

2. Durum Analizi (80) Daha sonra yapılacak politika analizlerine temel oluşturacak bu bölümde öncelikle Türk imalat sanayiinin genel performansı değerlendirilecektir. Daha sonra, 2001 den bu yana geldiğimiz yol ve imalat sanayiine etkileri tartışılacak; sanayinin performansını etkileyen dışsal faktörlerin altı çizilecektir. Son olarak; bu faktörlerin etkisiyle sanayide dikkat çeken olgular ve problem alanları tespit edilerektir. Bu problemlere çözüm getirmesi beklenen politika çerçevesiyse Bölüm... te ortaya konulmaktadır. 2.A. Türk İmalat Sanayine Genel Bakış (81) Türkiye de sanayi sektörü son 25 yılda gözle görülebilir bir ilerleme kaydetmiştir. Sanayi sektörünün yarattığı katma değer 1980 yılında 15 milyar dolardan 2003 yılında 45 milyar dolara yükselerek üç kat artmıştır. Sanayi Katma değerinde ortalama yıllık büyüme oranı 1980-1990 döneminde %6.6, 1990-2000 döneminde ise %4.2 olarak gerçekleşmiştir. Bu oran 2001-2004 arasında ise %7.9 olmuştur. (82) Gelinen noktada sanayi sektörünün kayda değer bir hızla küresel ekonomiye entegre olduğu görülmektedir. Şekil de görüldüğü gibi 1980 lere kadar düşük seviyede görülen dış ticaret rakamlarında, 1980 liberalizasyonuyla birlikte artış yaşanmıştır. Gümrük Birliğinin de etkisiyle, 1990 ların ortasından itibaren hızlı bir artış gözlemlenmektedir. Ekonominin bütününde görülen bu dış dünyaya açılma sanayide çok daha fazla gerçekleşmiştir. 1980 yılında ihracatımız 2,9 milyar dolar olup bunun ancak %36 sını sanayi ürünleri oluştururken, 2004 yılında bu oran %85 e çıkarak 63 milyar dolara yükselmiştir. Şekil Dış Ticaretteki Gelişmeler, 1972-2004 25

180.00 160.00 140.00 120.00 100.00 İhracat Toplam Dış Ticaret İthalat Mal ve Hizmet dengesi 80.00 60.00 40.00 20.00 0.00-20.00 1974 1976 1978 1980 1982 1984 1986 1988 1990 1992 1994 1996 1998 2000 2002 2004 Kaynak: Dış Ticaret Müsteşarlığı (2005) (83) Uzun bir zaman perspektifinden bakıldığında, Türk imalat sanayi her ne kadar önemli bir gelişme kaydetmiş olsa da, Çin ve Kore nin gibi gelişmekte olan ülkelerin performansının altında kalmıştır. Yukarıda da belirtildiği üzere, 1980-2003 yılları arasında sanayi katma değeri, Türkiye üç kat artarken; bu artış Kore de altı kat, Çin de ise on iki kat olmuştur. Şekil İmalat Sanayi Üretimi: Türkiye, Çin ve Kore, 1980-2003 (üç ülke için 1980 tarihleri 100 olarak endekslenmiştir) 800 700 Çin 600 500 400 300 200 Kore Türkiye 100 0 1980 1985 1990 1995 2000 2005 Kaynak: Dünya Bankası (2005) 26

(84) Dış ticaret rakamlarında, 2001 yılında önemli bir kırılma yaşandığı görülmektedir. Bu kırılma, büyük ölçüde, Türkiye imalata sanayindeki dönüşüm sürecinin başlangıcı olarak ele alınabilir. Dünya ticaretinde yeni uygulamaların başlaması, Çin ve Hindistan gibi büyük oyuncuların küresel rekabet sahnesine çıkması, Türkiye deki kriz sonrası yapısal reform süreciyle çakışmıştır. Kamu sektöründeki 2001 Krizin ardından yaşanan davranış değişiklikleri, özel sektör ve kamu sektörü arasındaki ilişkilerin yeniden tanımlanmasını gerektirmiştir. Bu yeni ordamda, kur politikası ve siyasal kaygılarla verilen teşvikler gibi, Türk sanayinin desteklenmesi için geleneksel olarak kullanılan politika araçlarının büyük bir kısmının, yeni ortamda kullanılması zorlaştırmış, hatta imkansız hale gelmiştir. Dolayısıyla, sanayi performansıyla ilgili doğru tespitlerinin yapılabilmesi ve ardından uygun politika önerilerinin ortaya konulabilmesi için öncelikle 2001 den bugüne kadar yaşadığımız sürecin değerlendirilmesinde fayda bulunmaktadır. 27

2.B. 2001 den Bugüne Geldiğimiz Yol (85) Türkiye ekonomisi, 2001 krizini takiben, dört unsurdan oluşan bir ekonomik program ile iktisadi toparlanma sürecine girmiştir. Bu unsurlar söyle sıralanabilir: Birincisi, sıkı maliye politikası sayesinde kamu maliyesinde sorumsuzluğa meydan verilmemiştir. Faiz dışı fazla hedefi bu politikanın temel göstergesi olmuştur. (86) İkincisi, Merkez Bankası nın bağımsızlık kazanması ve sıkı para politikası uygulaması olmuştur. Merkez Bankası bağımsızlığının sağladığı güçlü sinyal sayesinde kronikleşen ve büyük ölçüde ataletten kaynaklanan yüksek enflasyonun ortadan kaldırılması mümkün olmuştur. (87) Üçüncüsü, kamuda kısa vadede sağlanan tasarrufları uzun vadede sürdürülebilir kılacak yapısal reformlar gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda, borçlanma yasasından kamu ihale yasasına, sosyal güvenlik reformundan KİT reformuna bir dizi düzenleme yapılmıştır. Bu reformlar ekonomide yapısal değişiklikler olduğu hissi ni güçlendirerek istikrar sürecine pozitif katkıda bulunmuştur. (88) Programın dördüncü unsuruysa bankacılık reformudur. Bu reformla verimsiz çalışan bankalar tasfiye edilmiş; bankaların kamu açıklarını finanse ederek ve bağlı oldukları grubun kaynaklarını kullanarak ayakta durmak yerine firmaları kredilendirdikleri büyüme-dostu bir yapıya kavuşmaları için gerekli düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. (89) Bu ekonomik program sonucunda enflasyon 40 lardan tek haneli rakamlara, faiz haddi ise 70 lerden 20 lere düşmüştür. Büyüme oranları dört yıldır üst üste %4 ün üzerinde gerçekleşmiştir. Buna mukabil yaşanan büyümenin net istihdam yaratmadığı görülmektedir. Yüksek büyüme oranlarına rağmen işsizlik oranları da krizden sonra çıktığı %10 seviyesinin altına çekilememiştir. Öte yandan, cari açık da hızla artarak 2005 te milli gelirin % 6.4 seviyesine gelmiştir. 28

Şekil Sanayi Üretimi, Enflasyon, Faiz Oranları: 1999-2005 140.00 120.00 100.00 80.00 60.00 Sanayi Üretimi Faiz Oranı Enflasyon 40.00 20.00 0.00 Oca.99 Oca.00 Oca.01 Oca.02 Oca.03 Oca.04 Oca.05 Kaynak: TCMB (2005), TUIK (2005) (90) Bu reform programının sonucu olarak şirketler kesiminde kalıcı davranış değişiklikleri ortaya çıkmış bulunmaktadır. Dalgalı kur rejimi, sıkı para ve maliye politikaları, bankaların yeni davranış biçimi ve bu değişimlerin kurumsallaştırılması şirketlerin faaliyet gösterdikleri ekonomik iklimin değişmesini sağlamıştır. Bu yeni iklime intibak eden şirketler artık hayatta kalabilmek için daha verimli çalışmaları gerektiğini anlamışlar ve bu sürecin sonunda yaşanan verimlilik artışları dört yıllık kesintisiz büyüme sürecinin taşıyıcısı olmuştur. (91) Bu noktada iki dışsal faktörün bu iktisadi toparlanma süreciyle çakıştığına ve ekonomideki dönüşümü hızlandırdığına dikkat edilmelidir: Birincisi, Türk ekonomisindeki modernleşme sürecinin Çin ve Hindistan dan yükselen rekabet nedeniyle hızlanmak zorunda kaldığıdır. İkincisi, 2005 de başlamış olan Avrupa Birliği (AB) müzakere sürecinin yapısal reformları hızlandıracak olmasıdır. AB süreci bundan sonra iktisadi dönüşümün sürdürülebilmesinde belirleyici faktörlerden biri olacaktır. (92) AB süreci aynı zamanda içeriği itibariyle kamunun piyasadaki tüm oyunculara eşit muamele etmesini sağlayacağı; kayıtdışının azaltılmasını ve standartlara uyulmasını teşvik edeceği için de aşağıda açıklanacak sanayi politikası çerçevesini destekler niteliktedir. AB sürecinin ülkemize sağlayacağı resmi ve daha önemlisi özel finansman imkanları da aşağıda açıklanacak politikaların uyum maliyetlerinin karşılanmasını kolaylaştıracaktır. Bunlara ek olarak, 1996 başlamış olan Gümrük Birliği nin hızlandırdığı iktisadi entegrasyon sürecinin, AB ile tam 29