Ekmelüddîn Bâbertî yi Keşif Yolunda I.Ekmelüddîn Babertî Sempozyumu

Benzer belgeler
BİRİNCİ BÖLÜM İMAM MÂTURÎDÎ

Tarihsel Süreçte Eş arîlik-mâtürîdîlik İlişkisi Mehmet Kalaycı Ankara: Ankara Okulu Yayınları, 2013, 384 sayfa.

Ünite 1. Celâleyn Tefsiri. İlahiyat Lisans Tamamlama Programı TEFSİR METİNLERİ -I. Doç. Dr. Recep DEMİR

Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları Yayın No. 756 İSAM Yayınları 202 İlmî Araştırmalar Dizisi 90 Her hakkı mahfuzdur.

TÜRKİYE DİYANET VAKFI YAYINLARI

İçindekiler. Kısaltmalar 11 Yeni Baskı Vesilesiyle 13 Önsöz 15

Kelâm ve Mezhepler Tarihi II

ATÂ b. ALİ el-cûzcânî YE GÖRE EBÛ HANÎFE NİN KELÂMÎ GÖRÜŞLERİ

Ekmelüddîn Bâbertî yi Keşif Yolunda I.Ekmelüddîn Babertî Sempozyumu

MÂTÜRÎDÎ KELÂMINDA TEVİL

İçindekiler. Önsöz 11 Kısaltmalar 15

İçindekiler. Giriş Konu ve Kaynaklar 13 I. Konu 15 II. Kaynaklar 19

HİKMET YURDU Düşünce Yorum Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi

TARİHTE İSLAM BİLİM GELENEĞİ

ÖZGEÇMİŞ HARRAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ HARRAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

sakarya üniversitesi ilahiyat fakültesi dergisi 19 / 2009, s tanıtım-değerlendirme

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları: 1511 Kaynak Eserler: 189

İSLAM DÜŞÜNCE TARİHİ DERSLERİ

İÇİNDEKİLER. G r 17 I. YÖNTEM ve KONUNUN SINIRLANDIRILMASI 17 II. TERMİNOLOJİ 23

Ebû Dâvûd un Sünen i (Kaynakları ve Tasnif Metodu) Mehmet Dinçoğlu

FIKIH, MEZHEP VE SÜNNET ADLI KİTABIN TAHLİLİ

e-makâlât Mezhep Araştırmaları Dergisi ISSN Cilt: 6 Sayı: 1 BAHAR 2013

İmam-ı Azam Ebu Hanife

HARRAN ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ MAKALE YAZIM KILAVUZU 1

Merkez / Bitlis Temel İslam Bilimleri /Tasavvuf Ana Bilim Dalı.

Şerhu l-fâtiha ve ba zı sûreti l-bakara

Yeni Bir Neşri Vesilesiyle Ebû Şekûr es-sâlimî nin et-temhîd ine Dair Notlar

ŞİÎ-SÜNNÎ POLEMİĞİNDE EBÛ TÂLİB VE DİNÎ KONUMU. Habib KARTALOĞLU

TOKAT IN YETİŞTİRDİĞİ İLİM VE FİKİR ÖNDERLERİNDEN ŞEYHÜLİSLAM MOLLA HÜSREV. (Panel Tanıtımı)

ÖZGEÇMİŞ 1. Adı Soyadı : Hasan KURT İletişim Bilgileri Adres. Doçentlik Kelam Bilim Dalı YÖK, Üniversiteler Arası Kurul 2009

DERGİ YAYIN İLKELERİ

XVI. yüzyıl Osmanlı âlimlerinden olan Kara Davud un Asıl adı Dâvûd b. Kemâl el-kocevî

ARAPÇA YAZMA ESERLERİN DİZGİSİNDE TAKİP EDİLECEK YAZIM KURALLARI

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6]

Kur ân Araştırmaları Vakfı

TANITIM VE DEĞERLENDIRME

YALOVA ÜNİVERSİTESİ - SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

Ebû Mutî Rivâyetli el-fıkhü l-ekber Şerhi nin Müellifi Meselesi

Nübüvvetin Tanımı ve Vehbîliği Meselesi

İSMAİL DURMUŞ PROFESÖR

İmam Mâturîdî ve Çevresi *

Mâtürîdîler ile Eş arîler Arasındaki Görüş Ayrılıkları Emrullah Yüksel İstanbul, Düşün Yayıncılık, 1, 1 sayfa.

Meâni l-esmâi l-ilâhiyye

Semerkand Hanefî Kelam Okulu Mâtürîdîlik -Oluşum Zemini ve Gelişim Süreci-

İçindekiler. Kısaltmalar 13 GİRİŞ I. ÇALIŞMANIN KONUSU VE AMACI 15 II. İÇERİK VE YÖNTEM 16 III. LİTERATÜR 17

KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ BAHAR YARIYILI OKUTULACAK MATERYAL LİSTESİ TEMEL İSLAM BİLİMLERİ BÖLÜMÜ

Yard.Doç. Aralık 2000 İstanbul Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi. Doktora Ekim 1998 M.Ü.S.B. E. Temel İslam Bilimleri Hadis Anabilim Dalı

Buhârî nin Kaynakları Hakkında Araştırmalar*

Kitâbiyat Book Reviews

2.5. AHİ EVRAN 2.6. HACI BEKTAŞ VELİ 20:38

İLÂHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ

EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ.

Kûfe nin Yetiştirdiği Mütebahhir Bir Âlim: İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS HUKUK DOKTORİNLERİ VE İSLAM HUKUKU

İLÂHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ

Kâşif Hamdi OKUR, Ismanlılarda Fıkıh Usûlü Çalaışmaları: Hâdimî Örneği, İstanbul: Mizah Yayınevi, 2010,

OĞUZ KAĞAN DESTANI METİN-AKTARMA-NOTLAR-DİZİN-TIPKIBASIM

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

İslamî bilimler : Kur'an-ı Kerim'in ve İslam dininin doğru biçimde anlaşılması için yapılan çalışmalar sonucunda İslami bilimler doğdu.

KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

Hanefi Mezhebinde Mürsel Hadisin Delil Değeri * The Value of Mursel Hadith in Hanefi Tradition

Ali Nihanî nin Manzum Hacı Bektaş-ı Veli Velayetnamesi (İnceleme-Metin-Sadeleştirme-Dizin)

AnkaraVilayetiYabanabadKazası ŞeyhlerKaryesi(1.Ş EYLÜL 1840)NüfusSayımı

Fıkıh Usulünde Fahreddin er-râzî Mektebi Tuncay Başoğlu İstanbul: İSAM Yayınları, 2014, 300 sayfa.

IÇERIK ÖNSÖZ. Giriş. Birinci Bölüm ALLAH A İMAN

HADİS ARAŞTIRMA METODU

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

Mâturîdîliğin Hanefilik İle İlişkisi *

İLETİŞİM BİLGİLERİ EĞİTİM BİLGİLERİ AKADEMİK GÖREVLER

ISSN: ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ

Lisans Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Y. Lisans S. Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler /Temel İslam Bilimleri/Hadis 1998

Sayı: 4 Yıl: 2016 I S S N ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ

TÜRKİYE DİYANET VAKFI YAYINLARI

14. BÖLÜMÜN DİPNOTLARI

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KELAM VE İSLAM MEZHEPLERİ ILH

Ýslâm Ahlak Teorileri (Ethical Theories in Islam)

Cilt: 4 Yıl: 2017 Sayı: 7 I S S N ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS FIKIH I İLH

M. Boynukalın Hocayla Kitabu'l-Asl ve Tahkik Faaliyeti Üzerine

ISSN ISSN

NÛH B. MUSTAFÂ NIN (v. 1070/1660) ED-DÜRRÜ L-MÜNAZZAM FÎ MENÂKIBİ L- İMÂMİ L-A ZAM ADLI ESERİNİN TAHKİKLİ NEŞRİ

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri)

İslam Hukukunun kaynaklarının neler olduğu, diğer bir ifadeyle şer î hükümlerin hangi kaynaklardan ve nasıl elde edileceği, Yemen e kadı tayin edilen

UNESCO GENEL KONFERANSLARI TARAFINDAN İLAN EDİLEN ANMA VE KUTLAMA YILDÖNÜMLERİ

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

T.C. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

ISSN: ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ

YAYINLAR AKADEMİK 1.YAYINLAR Ulusal Hakemli Dergilerde Yayınlananlar

2 Ders Kodu: ILH Ders Türü: Zorunlu 4 Ders Seviyesi Lisans

DR.KADİR DEMİRCİ NİN ÖZGEÇMİŞİ VE BİLİMSEL ETKİNLİKLERİ (CV)

ŞATRANC-I UREFA (Arifler Satrancı) Satranç Hindistan da yaklaşık 1500 yıl önce bulunmuş klasik bir strateji oyunudur. Satranç Sanskritçe de

8.SINIF 4.ÜNİTE İSLAM DÜŞÜNCESİNDE YORUMLAR

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ GENEL YAYIN İLKELERİ

) ı-ı {b Hz. ibrahim SEMPOZYUMU BiLDiRiLERi. Editör Prof. Dr. Ali BAKKAL Ekim Islam Aı aşmm:darı Merk. Dem. No: Tas.

Transkript:

Ekmelüddîn Bâbertî yi Keşif Yolunda I. Ekmelüddîn Bâbertî Sempozyumu 28-30 Mayıs 2010 Editör Selçuk Coşkun BAKÜTAM Bayburt Kültürü ve Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi

2014 Bayburt Üniversitesi Rektörlüğü Bu eserin tüm yayın hakları, Bayburt Üniversitesi Rektörlüğüne aittir. Yayıncının yazılı izni olmadan kısmen veya tamamen basılamaz, çoğaltılamaz ve elektronik ortama taşınamaz. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. Bu kitapta yer alan tüm yazıların dil, bilim ve hukuk açısından sorumluluğu yazarlarına aittir. ESER ADI : Ekmelüddîn Bâbertî yi Keşif Yolunda I.Ekmelüddîn Babertî Sempozyumu BAYBURT ÜNİVERSİTESİ YAYINLARI NO : 5 ISBN NO : 978-605-61893-5-7 Tasarım : Muhammet S.KARACA Baskı : Zafer Ofset Yenikapı Caddesi No.1 25100 Yakutiye / ERZURUM 0442 234 22 85

EKMELÜDDÎN BÂBERTÎ NIN EBÛ HANIFE NIN EL-VASIYYE VE EL-FIKHU L-EKBER RISALELERINE YAZDIĞI ŞERHLER Cağfer Karadaş Ebu Hanife ve Mezhebi Kûfe ye muallim tayin edilen Abdullah b. Mes ud orada bir ilim okulu oluşmasına öncülük etti. Onun yetiştirdiği öğrencilerden Yemenli Alkame (ö. 62/682), Esved en-nehâî, Yemenli İbrahim en-nehâî (ö. 96/714) ve İranlı Hammad b. Süleyman (ö. 120/737) bu okulu devam ettirdiler. Daha sonra bu okulun başına Hammad ın öğrencisi olan mevâlîden Ebû Hanife lakaplı Numan b. Sâbit geçti. 1 Tüm İslâm düşünce tarihi sürecinde en ziyade göze çarpan şahsiyetlerden biri olan Ebû Hanife, 2 oluşturduğu yaklaşık kırk kişilik grubu adeta akademik bir anlayış içerisinde yetiştirdi ve müçtehit düzeyinde eğitimli insanlar olarak topluma kazandırdı. 3 Muhammed Zâhid el-kevserî nin 1 Muhammed Hamidullah, İslâm Hukuk Etüdleri, s. 181-182; Mehmet Erdoğan, İbn Mes ud dan Ebû Hanîfe ye Rey Mektebi, İmam-ı Âzam Ebû Hanîfe ve Düşünce Sistemi, Bursa 2005, I, 317-333. 2 Anlatılan şu hikaye Ebû Hanife nin şöhretiyle ilgili önemli bir delildir: Kader konusunda ilk görüş belirtenlerden Gaylan ed-dımeşkî Basra dan Kufe ye gelir, oradaki âlimlerle münazara yapar ve galip gelir. Bunun üzerine Hammad genç yaştaki öğrencisi Ebû Hanife yi münazara için Gaylan a gönderir. Ebu Hanife genç olmasına rağmen büyük başarı gösterir ve münazaradan galibiyle çıkar. bk. Ebû Şekûr Muhammed el-kişşî, Kitâbü t-temhîd fî beyâni t-tevhîd (tah. Ömür Türkmen, Muhammed b. Abdüsseyyid b. Şuayb el-kişşî nin Kitâbü t-temhîd fî beyâni t-tevhîd Adlı Eserinin Tahkik Tahric ve Tahlili, HÜSBE, Basılmamış Doktora tezi, Urfa 2002), s. 77. 3 Muhammed Hamidullah, İslâm Hukuk Etüdleri, s. 188-189.

216 Cağfer Karadaş tespitine göre Ebû Hanîfe kırk öğrencisi ile toplantı yapar, bazen günlerce sürecek şekilde onlarla meseleleri müzakere ederdi. Bu öğrencilerinden ilk on içerisinde şunlar yer alır: Ebû Yûsuf, Züfer b. Huzeyl, Dâvûd et-tâî, Esed b. Amr, Yûsuf b. Amr es-semtî, Yahyâ b. Zekeriyya b. Ebû Zâide. 4 Bu öğrencilerinden bir kısmı daha o hayattayken çeşitli vazifeler almışlar veya eğitim ve öğretim faaliyetinde bulunmuşlardır. Bizzat kendisine izafe edilen bir söze göre yetiştirdiği 36 talebesinden 6 sı baş kadılık, 28 i kadılık, 2 si ise müçtehitlik seviyesine ulaşmıştır. Son ikisinin Ebû Yusuf ve Züfer olduğu da isim verilerek belirtilir. 5 Bu sözün Ebû Hanife ye ait olmasını ihtiyatla karşılamamız gerekse bile, talebelerinin çokluğunu ve büyük bir kesiminin kadılık aldıklarını göstermesi bakımından önemlidir. Ebu Hanife nin yetiştirdiği öğrencilerle ve bu öğrencilerinin kadılık görevi üstlenmesiyle kısa sürede Kufe fıkıh okulu onun adına nispetle Hanefi Fıkıh Okulu haline geldi ve İslâm coğrafyasının büyük bir kısmına yayıldı. Irak, Şam, Mısır, Horasan ve Maveraünnehir bu yayılan bölgelerin başında geliyordu. Mezhep hem ilk döneminde hem de ilerleyen dönemlerde hem itikat hem de fıkıh mezhebi şeklinde oluştu ve gelişti. Ebu Hanife nin fıkhî görüşleri büyük ölçüde öğrencilerinin en seçkinlerinden olan Muhammed eş-şeybanî nin yazdığı eserlerle günümüze ulaşırken, itikadi görüşleri ondan rivayet edilen el- Fıkhu l-ekber, el-fıkhu l-ebsat, el-âlim ve l-muteallim, el-vasiyye, er-risâle gibi eserler vasıtasıyla bizlere ulaşmıştır. 6 Zaman içinde adına teşekkül eden Hanefî mezhebi bir fıkıh okulu görüntüsü ve muhtevası kazanırken itikat yönünü onun en önemli bağlılarından olan Ebû Mansur el-maturidî nin adına nispet edilen Matüridiyye mezhebi temsil eder olmuştur. 7 el-vasiyye Ebû Hanife muhtelif zamanlarda oğlu Hammad ve öğrencilerinin önde gelenlerinden Ebû Yusuf gibi şahsiyetlere vasiyye adıyla risaleler yazdığı veya 4 Muhammed Zâhid el-kevserî, Hüsnü t-tekâdî fî sîreti l-imâm Ebî Yusuf el-kadî, Kahire 1368/1948, s. 12-13. 5 Muhammed Ebû Zehrâ, Ebû Hanîfe (trc. Osman Keskioğlu), İstanbul 1981, s. 229. 6 İbnü n-nedîm, a.g.e., s. 251; Ebü l-yüsr el-bezdevî, Usulü d-dîn (nşr. Hans Peter Linss), Kahire 1383/1963, s.5; Ebü l-muîn en-nesefî, Tebsıratü l-edille, (nşr. Claude Salame), Dımaşk 1990, I, 25;Ebû Muzaffer el-isferâyînî, et-tabsîr fi d-dîn, s. 184; Sönmez Kutlu, Ebû Mansur el-mâtürîdî nin Mezhebî Arka Planı, edit. Sönmez Kutlu, İmam Mâtürîdî ve Mâtürîdîlik, Ankara 2003, s. 125. 7 bk. Cağfer Karadaş, Semerkand Hanefî Kelam Okulu Matürîdîlik, Usûl İslâm Araştırmaları, sy. 6, Adapazarı, Temmuz-Aralık 2006, s. 57-100.

Bâbertî nin El-Vasiyye ve El-Fıkhu l-ekber Risalelerine Yazdığı Şerhler 217 imla ettirdiği bilinmektedir. Günümüze ulaşan el-vasiyye yakınlarına, dostlarına ve öğrencilerine yönelik itikadî esasları havi bir metindir ve Ebû Mukatil Hafs b. Selm es-semerkandî tarafından rivayet edilmiştir. 8 Bâbertî nin şerhine konu olan risale ise Ebû Hanife nin önde gelen öğrencisi Ebû Yusuf a imla ettirdiği vasiyyettir. 9 Beyazîzade, el-vasiyye için biri İmam Muhammed ve İmam Yusuf a diğeri ise Ebû Mukatil Hafs b. Selm es-semerkandî ye dayanan ve Ebû Mansur el-matüridî den gelen iki rivayet zinciri verir. Öte yandan bir kısım Mu tezile taraftarınca bu risalenin Ebû Hanife ye değil de Ebû Hanife lakabını taşıyan Muhammed b. Yusuf el-buharî ye ait olduğu iddia edilmekteyse de Bâbertî bunu şiddetle reddetmektedir. 10 Bâbertî, telif ettiği şerhte el-vasiyye ve müellifi Ebû Hanife hakkında sitayişkâr ifâdeler kullanır. Özellikle eser hakkında halkın itikadî konulardaki ihtiyacını giderecek bir eser olarak bakar ve bu özelliğinin kendisini bu şerhi yazmaya sevk ettiğini ima eder. 11 el-fıkhu l-ekber Bâbertî nin şerhinin metnini teşkil eden Ebû Hanife nin el-fıkhu l-ekber adlı risalesinin biri oğlu Hammad tarafından diğeri ise Ebû Mutî el-belhî (ö. 199/814) tarafından iki rivayeti söz konusudur. Hammad dan gelen rivayet diğerine göre daha meşhur olmuş ve şerhler de genellikle o metin üzerine yazılmıştır. Ebû Muti el-belhî yoluyla gelen rivayet ise diğerine göre farklılık arz ettiğinden dolayı el-fıkhu l-ebsat şeklinde anılır olmuştur. Ancak iki nüsha arasındaki muhteva ve üslup farklılığı bazı şüpheleri beraberinde getirmektedir. İlk temel farklılık, el-fıkhu l-ebsat metni diyalog şeklinde iken el-fıkhu l-ekber şerhi düz metin olarak gelmiştir. Bunun yanı sıra kavramsal boyutu ve muhteva hususunda da farklılıklar söz konusudur. Bu problemin çözümü veya açıklaması ya tarihsel süreç içinde bir takip ile ya da iki metin arasında karşılaştırma yapmak suretiyle mümkün olabilir. Tarihsel takip ancak her iki metnin rivayet zincirinde yer alan şahıslar üzerinden yapılabilir. Onlardan gelen diğer rivayetler ve eserler karşılaştırılarak 8 İlyas Çelebi, İmam Azam Ebû Hanife nin İtikadî Görüşleri, İstanbul 1996, s. 44-45. 9 Babertî, Kitâbu Şerhi l-vasiyye, Kahire ts., s. 2-3. 10 Beyazîzede, İşârâtü l-merâm, s. 22-23. 11 Babertî, Kitabu Şerhi l-vasiyye, Kahire ts., s. 2-3.

218 Cağfer Karadaş üslup yansımasının veya muhteva düzenlemesinin tespiti mümkün olabilir. Bunu bir ölçüde Zahid el-kevseri yapmış görünmektedir. Ancak tekrar ve daha kapsamlı bir şekilde yapılmasında yarar vardır. Takdir edilmelidir ki böylesi bir çalışma bu tebliğin sınırlarını aşan bir boyuta sahiptir. Bununla birlikte şu soruyu sorabiliriz: Her iki metin muhteva olarak büyük oranda benzerlik arz ettiğine göre bu farklılık nereden kaynaklanmış olabilir? Öyle görünüyor ki, her iki metin de imla tarzı ile yazılmıştır. Bunun anlamı Ebû Hanife ders verirken veya karşılıklı konu tartışması esnasında tutulan notlardır. Aslında bu esnada iki kişi değil daha fazla şahsın bulunması muhtemeldir. Ancak bize Hammad ve Belhî den gelene metinler ulaşmıştır. Şayet diğer metinler de bulunsaydı daha başka farklılıkların olabilme ihtimalini de görebilecekti. Eldeki veriden hareket edersek, bu dersin bir takrir değil, diyalog şeklinde olduğunu söylememiz gerekir. Çünkü takrir metninin diyaloga dönüşmesi pek olağan ve olabilen şeylerden değildir. Ancak bir diyalog metninin takrir tarzında yapılması olabilecek bir husustur. Öyleyse burada asla daha yakın olan metin Belhî den gelen diğeri ise tasarrufa uğramış bir metindir demek daha isabetlidir. İki metin içerisinden en erken şerhe konu olan öyle görünüyor ki, el- Fıkhu l-ebsat adıyla şöhret bulan metin olmuştur. 373/983 tarihinde vefat eden Ebü l-leys es-semerkandî nin bu metne yazdığı şerh günümüze kadar gelen en erken şerh olarak görülmektedir. Zahid el-kevserî nin neşrettiği el-fıkhu lebsat metninin rivayet zincirine bakıldığında da Ebü l-muîn en-nesefî dâhil olmak üzere bu metni bildikleri ve rivayet ettikleri görülmektedir. Pezdevî, Usulü l-fıkıh adlı eserinde Ebû Hanife nin el-fıkhu l-ekber, elâlim ve er-risâle adlı eserlerinden bahseder ancak el-fıkhu l-ebsat a yer vermez. el-fıkhu l-ekber in genel bir içeriğini verir ancak hangi eserin içeriğine tekabül ettiğini tespit etmek güçtür. Usul ün şârihi Alaaddîn Abdulaziz el-buharî, kendisinde el-fıkhu l-ekber metninin bulunduğunu Pezdevî nin verdiği içerik ile bazı farklılıklar taşıdığını belirtir. Nitekim Pezdevî, İmam ın istitaat ve aslah meselesinden bahsettiğini dile getirirken, Buharî elindeki metinde bu konuların yer almadığını ancak metnin genelinden böyle bir hükmün müellif tarafından çıkarılmış olabileceği açıklaması yapar. 12 Ebû Hanife nin beş eserini belli bir tertip içinde el-usulü l-münîfe li l- İmâm Ebî Hanîfe adıyla düzenleyip ardından İşâratü l-merâm adıyla şerh eden 12 Alaeddin Abdulaziz el-buharî, Keşfu l-esrâr, Kahire1416/1995, I, 7-9.

Bâbertî nin El-Vasiyye ve El-Fıkhu l-ekber Risalelerine Yazdığı Şerhler 219 Beyazîzâde, el-fıkhu l-ebsât tan bahseder ancak mahiyeti ve el-fıkhu l-ekber den ayrılan yönü hususunda bir açıklama getirmez. Sonraki bazı araştırmacılar Hammad ve Belhî rivyatlerini ayrıştırmak için böyle iki ayrı adlandırmaya gidildiği düşüncesini ileri sürerler. 13 Ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi her iki risale arasında muhteva birliği bulunması hesaba katılırsa farklılığın rivayet edenlerden kaynaklanmış olması kuvvetle muhtemeldir. el-fıkhu l-ekber üzerine Ali b. Muhammed Ebü l-usr el-pezdevî, Bâbertî, İlyas b. İbrahim es-sinûbî, Ali el-karî, Ebü l-müntehâ el-mağnisevî, Alaaddîn Ali el-buharî, Muînüddîn Ataullah el-karsavî ve Abdullah es-selhetî gibi âlimlerin şerhleri bulunmaktadır. Bu şerhler içinde en erken döneme ait olanı öyle görünüyor ki Pezdevî nin şerhidir. 14 Bâbertî ve Ebû Hanife Ekmelüddîn el-bâbertî, tahminen 710/1310 tarihinde Bayburt ta dünyaya geldi. Burada doğmuş olması dolayısıyla Bâbertî nisbesiyle anıldı ve bununla şöhret buldu. O dönemde Anadolu ya Diyaru r-rûm denildiğinden er-rumî nisbesi verildi. Yaşadığı bölgenin Mısır olması nedeniyle de el-mısrî denildi. İlim öğrenmek için Mısır a giden Ekmelüddîn, orada Kıvâmuddîn el- Kâkî, Ebû Hayyân el-endelusî, Mahmud b. Abdurrahman el-isfehanî ve İbni Kudâme el-makdisî gibi dönemin şöhretli âlimlerinden dersler okudu. Özellikle hocası Kıvamüddîn el-kâkî den çok etkilendi ve onun mezhebinin takipçisi oldu. Fıkıh, hadis ve kelâm alanlarında nitelikli eserler verecek düzeye erişti. Fıkıhta Hanefî, kelamda ise Matürîdî gelenek içinde yer aldı. Hanefî mezhebinin muhakkik âlimleri arasında yer alan Bâbertî, döneminde Hanefiliğin temsilcisi olmasının yanı sıra ilim çevrelerinde çok önemli yeri vardı. Bu yüzdendir ki, 786/1384 yılının hakkın rahmetine kavuştuğunda cenazesinde hem devrin Sultanı hem her kesimden büyük bir halk kalabalığı hazır bulundu. Bâbertî nin Ebû Hanife ve mezhebine çok sıkı bağlılığı söz konusudur. Zaten döneminde Mısır da Hanefîlerin reisi olarak bilinmektedir. Bu bağlılığını yazdığı eserler ile de ortaya koymuştur. Kendisinde önce yaşamış olan Hanefî âlimlerin eserlerine yaptığı şerhlerin yanında bizzat İmam olarak kabul ettiği Ebû Hanife nin eserlerini de şerh etmiş ve diğer mezhep mensuplarına karşı onu ve fikirlerini savunmuştur. Bu alanda yazdığı en önemli eser en-nüketü z- 13 Beyazîzâde, İşârâtü l-merâm, Kahire 1368/1949, s. 21-22; İlyas Çelebi, İmam Azam Ebû Hanife nin İtikadî Görüşleri, s. 40-42. 14 İlyas Çelebi, İmam Azam Ebû Hanife nin İtikadî Görüşleri, s. 36-45.

220 Cağfer Karadaş zarîfe fî tercîhi mezhebi Ebî Hanîfe adlı risalesidir. Risalede aklî ve naklî delillerle destekleyerek niçin Ebû Hanife nin mezhebinin tercih edilmesi gerektiğini dile getirmekte ve mezhebi ve imamını savunmaktadır. 15 Bâbertî nin el-vasiyye Şerhi Vasiyye şerhi Bâbertî nin en çok bilinen eserlerinden biridir. Kitap, İsmail el-hatib el-hasanî el-ezherî tarafından tashih edilerek Mısır da basılmıştır. Kitabın giriş bölümünde Bâbertî nin ismi Mahmud b. Ahmed Ekmelüddîn el-hanefî şeklinde yer alır. 16 Bu kayıt eserin Bâbertî ye ait olduğunun göstergesidir. Öte yandan eserin bir yerinde Ebü l-berekât en-nesefî nin el-menâr adlı eserine yazdığı şerhe atıfta bulunması da yine eserin ona ait olduğunun delilidir. 17 Bâbertî nin, samimi ve sağlam bir Hanefi olmasının getirdiği iştiyak ile bu şerhi yazmaya başladığı daha kitabın girişinden anlaşılmaktadır. Nitekim kendisi usûli d-din konusunda ihtiyacı olanlara yetecek ve onları tatmin edecek bir risale olması dolayısıyla bu şerhi kaleme aldığını belirtir. 18 Eserde metot olarak ibarenin lafızlarının açıklamasının ardından İmam ın meramını açık ve anlaşılır bir dil ile ifâde etmeye gayret eder. Yine şerhin girişinde geçmiş büyük âlimlerin (meşâyih) sözlerine ve görüşlerine oldukça geniş yer vereceğini belirtir ve nitekim eserin içinde bu doğrultuda bir çizgi takip eder; geçmiş âlimlere olan atıfları da oldukça ağırlıklı bir yer tutar. Bu âlimlerin başında hem Te vilatü l-kur ân ve hem de Kitabü t-tevhîd adlı eserilerine atıfta bulunduğu Ebû Masûr el-matüridî gelmektedir. 19 Bu da kitabın Matürîdî kelâm okulu çizgisinde yazıldığının teşcilidir. Bunun dışında diğer Maturidî âlimlerine de yer verir. Bu arada Maveraünnehir âlimleri ile Irak Hanefi âlimlerini birbirinden ayırır ve Irak Hanefîlerinden Kerhî nin ismine özel bir yer verir. 20 Diğer mezhep mensuplarını da ihmal etmeyen Bâbertî, başta Ebü l-hasan el-eş arî olmak üzere Bakıllanî, İbni Fûrek, Ebû İshak el- İsferayinî gibi âlimlere atıfta bulunur ve görüşlerine yer verir. 21 Mu tezile âlimlerinden ise Ebû Haşim el-cübbaî, Ka bî, Kadî Abdulcebbâr gibi isimlere 15 bk. Babertî, en-nüketü z-zarîfe f î tercîhi mezhebi Ebî Hanîfe, http://www.alukah.net/sharia/0/826 26.04.10 18:26; ayr. bk. H. Murat Kumbasar, Ekmelüddin Bâbertî ve Ebû Hanife ile İlgili Bir Risale, Ekev Akademi Dergisi, yıl 13, sy. 41, Erzurum Güz 2009, s. 241-250. 16 Babertî, Kitabu Şerhi l-vasiyye, Kahire ts., s. 2. 17 Babertî, Kitabu Şerhi l-vasiyye, Kahire ts., s. 41 18 Babertî, Kitabu Şerhi l-vasiyye, Kahire ts., s. 2-3 19 Babertî, Kitabu Şerhi l-vasiyye, Kahire ts., s. 28, 57. 20 Babertî, Kitabu Şerhi l-vasiyye, Kahire ts., s. 3, 5, 40. 21 Babertî, Kitabu Şerhi l-vasiyye, Kahire ts., s. 3, 28.

Bâbertî nin El-Vasiyye ve El-Fıkhu l-ekber Risalelerine Yazdığı Şerhler 221 göndermede bulunur. 22 Bunların yanı sıra Hasan el-basrî, Mukatil b. Süleyman, Cehm b. Safvan, Neccâr, Ahmed b. Hanbel ve Abdullah Saîd el-kattân gibi isimler de risalede atıfta bulunulanlar arasındadır. 23 Şerhte atıfta bulunulan eserleri ise şöylece sıralamak mümkündür: el- Âlim ve l-müteallim, Te vilâtü l-kur ân, Kitabü t-tevhîd, el-mebsût, el-hidâye, el-menâr ve el-müctebâ. 24 Bâbertî ye nispet edilen Şerhu l-fıkhı l-ekber Kütüphane kayıtlarında ve bazı teracim-i ahval kitaplarında Bâbertî nin Ebû Hanife nin el-fıkhu l-ekber ine bir şerh yazdığı bilgisi bulunmaktadır. Sözgelimi İsmail Paşa nın Hediyyetü l-arif în ile bazı kütüphane kayıtlarında bu şerhin ismi el-irşad fi şerhi Fıkhı l-ekber şeklinde geçer. 25 Başka bazı kütüphane kayıtlarında ise Muhtasaru l-hikmeti n-nebeviyye şeklindedir. Ancak bu son isimle aynı kitap Bâbertî nin dışında İshak el-hakîm er-rumî ye de nispet edilmektedir. Lübnan Cinân Üniversitesi nde kitabın tahkiki şeklinde yapılan yüksek lisans tezinde bu eserin Bâbertî ye değil, İshak er-rumî ye ait olduğu iddia edilmiştir. Kütüphane kayıtları ve kitabın başına müstensihler tarafından düşülen notlar kitabın Bâbertî ye ait olduğunu güçlendiren deliller sunarken şerhin içinde bizzat yazarın bu kitabı el-hikmetü n-nebeviyye adlı mufassal bir eserinin muhtasarı şeklinde tanıtması ve Bâbertî nin de bu isimde bir eserinin bilinmemesi bu nispeti zayıflatan bir unsur olmaktadır. Anılan nispeti zayıflatan en önemli unsur Katip Çelebi nin verdiği bilgidir. Şerh hakkında uzunca bir malumat verdikten sonra yazarın hattıyla eserin sonunda şerhin el- Hakîm İshak olduğuna dair kaydı kendisinin gördüğünü belirtir. Ancak yazar hakkında ismi dışında bir malumat vermez. Bu da el-hakîm İshak ın kimliği hakkında kuşku doğurmaktadır. Çünkü Katip Çelebi aynı yerde Bâbertî nin de el-irşâd adında el-fıkhu l-ekber şerhinin bulunduğunu kaydeder. 26 Aslında Bâbertî nin el-irşad adında ilmihal türünde bir kitabı bulunmaktadır. Muhtemelen Bâbertî nin el-irşad kitabının ismi Muhtasaru l-hikemi n-nebeviyye kitabına taşınmış ve öylece anılır olmuştur. Burada görülen Katib Çelebi nin verdiği bilginin de aydınlatıcı olmaktan çok yeni bir karışıklığı doğuracak şekilde olmasıdır. Kütüphane kayıtlarının da Katip Çelebi nin verdiği bil- 22 Babertî, Kitabu Şerhi l-vasiyye, Kahire ts., s. 19, 33, 45. 23 Babertî, Kitabu Şerhi l-vasiyye, Kahire ts., s. 7, 13, 15, 19, 43. 24 Babertî, Kitabu Şerhi l-vasiyye, Kahire ts., s. 10, 28, 40, 41, 57. 25 Muhtemelen el-irşad ismi Babertî nin el-irşad adındaki ilmihal türü bir eserinin adıyla karıştırılmasından kaynaklanmış olsa gerektir. 26 Katip Çelebi, Keşfu z-zunûn, İstanbul 1972, II, 1287.

222 Cağfer Karadaş giler doğrultusunda düzenlendiği anlaşılmaktadır. Zira araştırdığımız kadarıyla eski tarihlere giden istinsahlarda bizzat müstensihlerin bu eseri el-ekmel veya Ekmelüddîn şeklinde Bâbertî ye nispet ettikleri görülmektedir. Sözgelimi, İlyas b. Veli tarafından hicrî 1045 tarihinde yazılan nüsha 27 ile Hicrî 1071 tarihinde intinsah edilen nüsha 28 da müstensihler eseri Bâbertî ye nispet etmişlerdir. Öte yandan kütüphane kayıtlarında Hakîm İshak a nispet edilen 1042 tarihli nüsha 29 ile Harezmi adlı bir şahıs tarafından yazılmış bulunan nüsha 30 da yine Bâbertî ye nispet edilmektedir. Fethullah Fethi b. Şaban tarafından 1073 tarihinde Sofya da yazılmış bulunan ve kütüphane kayıtlarında Hakim İshak a nispet edilen eserin bulunduğu mecmuanın baş tarafında Ekmel Ali Pezdevî şeklindedir. Nüsha nın başında ise müstensih tarafından Allâme eş-şeyh Ekmelüddîn el-mısrî kaydı düşülmüştür. 31 Bir başka önemli nokta ise Ebû Hanife nin el-fıkhu l-ekber adlı risalesinin önemli şârihlerinden olan Ali el-karî söz konusu şerhten birçok yerde ismini zikretmeksizin önemli ölçüde alıntı yapmasına rağmen sadece birkaç yerde şârih nitelemesi dışında müellif hakkında hiçbir açıklayıcı bilgiye yer vermemiştir. 32 Aynı durum Ebü l-müntehâ el-mağnisavî için de geçerlidir. Burada iki durum söz konusudur: Ya Ali el-karî metnin şârihini bilmiyor sıfatını anarak alıntı yapmıştır, ya da kitabın müellifi, Matürîdî nin İmamü l- Hüdâ, Bakıllanî nin Kadî, Fahreddîn Razî nin İmam olarak anılması gibi Şârih lakabıyla tanınmakta ve anılmakta olup bundan dolayı Ali el-karî ismini anmayı gerekli görmemiştir. Ancak birinci ihtimalin yani metnin müellifini bilmemesi daha güçlü bir ihtimaldir. Bu bilgi Kâtip Çelebi nin verdiği malumat ile birleştirildiğinde daha güçlü bir ihtimal niteliği kazanmaktadır: Katip Çelebi gördüğü nüshanın sonunda el-hakîm İshak adından bahseder. Bu ismin müellif olma ihtimalinin yanında müstensih olma ihtimali de bulunmaktadır. Daha önce yaşamış olan Ali el-karî, yararlandığı nüshada müellif 27 Babertî, Muhtasar el-hikme en-nebeviyye, Bursa Yazma ve Eski Eserler Kütüphanesi, Haraccı 1288/1. 28 Babertî, Muhtasar el-hikme en-nebeviyye, Bursa Yazma ve Eski Eserler Kütüphanesi, Haraccı 1298. 29 Hakîm el-ishak, Muhtasar el-hikme en-nebeviyye, Bursa Yazma ve Eski Eserler Kütüphanesi, H.Celebi 557. 30 Hakîm el-ishak, Muhtasar el-hikme en-nebeviyye, Bursa Yazma ve Eski Eserler Kütüphanesi, Ulucami 1993/2. 31 Hakim el-ishak, Muhtasar el-hikme en-nebeviyye, Bursa Yazma ve Eski Eserler Kütüphanesi,?. 32 Şarih ifadesinin geçtiği yerler için bk. Ali el-karî, Şerhu l-fıkhi l-ekber, nşr. Mervan Muhammed eş-şa âr, Beyrut 1417/1997, s. 88, 110, 189, 196, 203, 215, 221,

Bâbertî nin El-Vasiyye ve El-Fıkhu l-ekber Risalelerine Yazdığı Şerhler 223 isim geçmediğinden söz konusu şerhin müellifini bilmiyorsa Katip Çelebi nin müstensihin ismini, müellif ismi olarak vermesi kuvvetle muhtemeldir. Zaten Katip Çelebi nin söz konusu ifâdesi de buna izin verecek şekildedir. 33 Nitekim gördüğümüz ve incelediğimiz yedi nüshanın hiç birinin içinde de müellif ismi geçmemekte sadece müstensihlerin verdiği bilgi bulunmaktadır. Bir kısım nüshaların sonunda temme ifâdesinin akabinde müstensihlerin isimleri yer almaktadır. Kitabın muhtevasına gelince, Şerhu l-fıkhı l-ekber son derece muhtevalı ve düzeyli bir metin olarak karşımıza çıkar. Eser hem Ebû Hanife nin görüşlerini desteklemek hem de zaman içinde meydana gelen sapmalara cevap vermek için kaleme alındığı izlemini verir. İbare ve ifâdeleri son derece açık ve güçlüdür. Muhtevası ise daha çok tipik Hanefî geleneği yansıtır mahiyettedir. Ebû Hanife nin el-vasiyye adlı kitabına atıfta bulunulması da önemlidir. Kitap, kaynakları noktasında ilginç bir özelliğe sahiptir. Bir akaid/kelâm kitabı olan eser kaynakları itibariyle sanki bir fıkıh kitabı görünümü verir. Yukarıda zikredilen el-vasiyye adlı eseri dışarıda tutacak olursak, akaid/kelâm kitaplarına hiç bir atıf yapılmamaktadır. Yapılan atıfların tamamı fıkıh veya usul-i fıkıh eserleridir. Eserlerin yazarları da kelâm ve akait ile değil daha çok fıkıh yönleri ile öne çıkmış müelliflerdir. Bunları şöylece saymak mümkündür: Ali el-pezdevî, Usulü l-fıkıh; Serahsî, Usûl ve Şerhu Camii s-sağîr; Kadî Ebû Zeyd el-cessas, Usulü l-fıkıh; Merginanî, el-hidâye, Mukatil b. Süleyman, et- Tefsîr. Bunların dışında bazen Kitâbü l-hulasa, el-fetvâ el-hanîyye gibi kitaplara da atıflarda bulunulmaktadır. Şerhu l-fıkhı l-ekber, kendisinde sonraki şerhler için çok etkili bir kaynak olmuştur. Tespit edebildiğimiz kadarıyla Ali el-karî nin şerhi ile Mağnisâvî nin şerhin de önemli oranda doğrudan alıntı şeklinde nakiller söz konusudur. Yukarıda değinildiği gibi kim yerde Ali el-kari Şârih sıfatıyla müellifi anarken Mağnisavî müellif ismine yer vermez. 33 bk. Katip Çelebi, Keşfu z-zunûn, II, 1287. II, 1287.... ) (.

224 Cağfer Karadaş Sonuç Ebû Hanife mezhebinin önemli bir temsilcisi ve takipçisi olan Ekmelüddîn Bâbertî, yazdığı eserler ile hem mezhep içerisinde hem de ilim âleminde önemli bir yere sahip olmuştur. Hadis, fıkıh ve kelâm alanında yazdığı eserler kendi döneminde olduğu kadar takip eden zaman dilimlerinde önemsenmiş ve insanlar tarafından önemli bir istifâde kaynağı olarak görülmüştür. Günümüzde hacimli eserlerinin basılmış olması bunun en açık delilidir. Bildiriye konu edindiğimiz onun el-vasiyye ve el-fıkhu l-ekber şerhleri de en az diğer kitapları kadar ilim camiasında yankı bulmuştur. Medreselerde ders kitabı olarak da okunduğu bilinen el-vasiyye şerhinin Bâbertî ye atfında herhangi bir kuşku yok ise de aynı durum maalesef el-fıkhu l-ekber şerhi için de geçerli değildir. Şerhin içinde isminin açıkça zikredilmemiş olması ve bazı kütüphane kayıtları ile Kâtip Çelebi nin Keşfu z-zunûn adlı eserinde el-hakîm İshak adında başka bir şahsa nispetinin de bulunması eser hakkında kuşkulara yol açmıştır. Buna rağmen eserin yazılış biçimi, kaynakları ve muhtevası dikkate alındığında Bâbertî ye ait olması ihtimalinin bulunduğunu da teslim etmemiz gerekir. Çok eski nüshalarda bizzat müstensihlerin eseri el-ekmel veya Ekmelüddîn şeklinde Bâbertî ye nispet etmeleri de bu ihtimali güçlendiren önemli ipuçlarıdır.