7. NÜKLEER ENERJİ VE NÜKLEER KİRLİLİK



Benzer belgeler
KAMU YÖNETİMİ LİSANS PROGRAMI

Nükleer Enerji Santrali Nedir? Yararları ve Zararları

türkiye de nükleer santral projelerinde göz ardı edilenler

ENERJİ KAYNAKLARI ve TÜRKİYE DİYARBAKIR TİCARET VE SANAYİ ODASI

NÜKLEER ENERJİ. Dr. Abdullah ZARARSIZ TMMOB-Fizik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı

Elektrik Enerjisi Üretimi. Dr. Emrah ÇETİN

NKP

Fukuşima da Neler Oldu

2017 YILI İLK İKİ ÇEYREK BLOK MERMER TRAVERTEN DIŞ TİCARET VERİLERİ

İÇİNDEKİLER ANA BÖLÜM I: RADYASYON, RADYOAKTİVİTE,VÜCUDA ETKİLER VE RİSK KAVRAMI...1. Bölüm 1: Radyasyonla İlgili Kısa Açıklamalar...

Türkiye nin Nükleer Enerji Politikasına bakış

ENERJİDE SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ. Özgür Gürbüz 20. Pratisyen Hekimlik Kongresi 4 Kasım 2016-Antalya

GENEL BAKIŞ. Petrol ve Doğal Gaz Üretimi 2004 Senaryosu. Fosil Yakıt Rezervleri: Ekonomik olarak Kullanılabilir Kaynaklar Bilinen Tüm Kaynaklar

NÜKLEER TEHLİKE HAZIRLAYAN :ABDULKADİR PAZAR MURAT AYDIN

TÜM ÜLKELER NÜKLEER SANTRALLARIN YAPIMINDAN VAZGEÇERKEN, BĐZDE NEDEN HALA NÜKLEER SANTRAL(LAR) YAPILMASINA ÇALIŞILIYOR?

TÜRKİYE DE İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ RAPORU -Madencilik Sektörüne İlişkin Temel Veriler- DİSK/ SOSYAL-İŞ SENDİKASI

Bu nedenle çevre ve kalkınma konuları birlikte, dengeli ve sürdürülebilir bir şekilde ele alınmalıdır.

Türkiye ve Kitle İmha Silahları. Genel Bilgiler

İÇİNDEKİLER. Türkiye İçin Nükleer Enerji Neden Gereklidir? Dünyada Nükleer Santrallerin Durumu. Tarım, Turizm, Çevre ve Radyasyon

Nükleer reaktörler. Dr.M.Azmi Aktacir 2018 ŞANLIURFA

2014 YILI OCAK-HAZİRAN DÖNEMİ ADANA DIŞ TİCARET RAPORU. HAZIRLAYAN : CENK KADEŞ Meslek Komitesi ve Kararlar Şefi

Sürdürülebilir Enerji Politikalarında Nükleer Enerji nin Yeri ve Türkiye

Nükleer Reaktörler. Özgür AYTAN

RAKAMLARLA AKKUYU NÜKLEER SANTRALİ

PAGEV - PAGDER. Dünya Toplam PP İthalatı

Ülkemizde Elektrik Enerjisi:

Tablo 4- Türkiye`de Yıllara Göre Turunçgil Üretimi (Bin ton)

DEĞERLENDİRME NOTU: İsmail ÜNVER Mevlana Kalkınma Ajansı, Konya Yatırım Destek Ofisi Koordinatörü

ANA METAL VE METAL ÜRÜNLERİ SEKTÖRÜ

Kömür ve Doğalgaz. Öğr. Gör. Onur BATTAL

Dünya ve Türkiye Ekonomisinde Beklentiler. İbrahim TURHAN Başkan 12 Nisan 2012

Gökmen ÖZER-Elazığ Kovancılar Çok Programlı Anadolu Lisesi

A.ERDAL SARGUTAN EK TABLOLAR. Ek 1. Ek 1: Ek Tablolar 3123

Marakeş in Kazandırdıkları Rifat Ünal Sayman, Direktör - REC Türkiye 6 Aralık 2016, Mövenpick Otel, Ankara

Çevre Biyolojisi II BYL 118 Hacettepe Üniv. Biyoloji Bölümü

Plast Eurasia İstanbul 2015 Fuar Sonuç Raporu

GELECEĞİN NÜKLEER GÜÇ PROJEKSİYONLARI Ahmet Cangüzel Taner Fizik Yüksek Mühendisi Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ( acant@taek.gov.

KÜRESEL TİCARETTE TÜRKİYE NİN YENİDEN KONUMLANDIRILMASI-DIŞ TİCARETTE YENİ ROTALAR

SULTANHİSAR-AYDIN 260 ADA 1,2,3,4 PARSEL JEOTERMAL ENERJİ SANTRALİ İMAR PLANI AÇIKLAMA RAPORU

TEMİZLİK MADDELERİ SEKTÖRÜ

Türkiye nin Enerji Geleceği İklim bileşenini arıyoruz

Türkiye İle Yabancı Ülkeler Arasında Kültür, Eğitim, Bilim, Basın-Yayın, Gençlik Ve Spor Alanlarında Mevcut İşbirliği Anlaşmaları

(*Birincil Enerji: Herhangi bir dönüşümden geçmemiş enerji kaynağı) Şekil 1 Dünya Ekonomisi ve Birincil Enerji Tüketimi Arasındaki İlişki

2014 OCAK DIŞ TİCARET RAPORU

SÜRDÜRÜLEBİLİR HAZIR BETON ÜRETİMİNDE YÜKSEK FIRIN CÜRUFUNUN ROLÜ

YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI VE ÇEVRE MEVZUATI

2014 TEMMUZ DIŞ TİCARET RAPORU

Hazırlayan Selma KILIÇ Destek Hizmetler Müdürlüğü Ġlkyardım ve Afet Birim Sorumlusu Afet ÇalıĢmaları Koordinatörü

1/11. TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU DIŞ TİCARET İSTATİSTİKLERİ VERİ TABANI Rapor tarih 30/03/2018 Yıl 01 Ocak - 28 Subat 2018

Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) nün Nükleer Gücü

TÜİK VERİLERİNE GÖRE ESKİŞEHİR'İN SON 5 YILDA YAPTIĞI İHRACATIN ÜLKELERE GÖRE DAĞILIMI (ABD DOLARI) Ülke

Rapor tarihi:13/06/ HS6 ve Ülkeye göre dış ticaret. İhracat Miktar 1. İhracat Miktar 2. Yıl HS6 HS6 adı Ulke Ulke adı Ölçü adı

Çeşitli Enerji Kaynaklarının Karşılaştırılması

TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU

GTİP 3924 Plastikten sofra, mutfak, ev, sağlık veya tuvalet eşyası

YÜRÜRLÜKTE BULUNAN ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMALARI. ( tarihi İtibariyle) Yayımlandığı Resmi Gazete

Çevre İçin Tehlikeler

KALKINMA BAKANLIĞI KALKINMA ARAŞTIRMALARI MERKEZİ

Sn. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci

TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU DIŞ TİCARET İSTATİSTİKLERİ VERİ TABANI. İthalat Miktar Kg. İthalat Miktar m2

2014 AĞUSTOS DIŞ TİCARET RAPORU

HAZİRAN AYINDA ÖNE ÇIKAN GELİŞMELER. AB Liderleri Jean-Claude Juncker in AB Komisyonu Başkanı Olması İçin Uzlaştı

TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU DIŞ TİCARET İSTATİSTİKLERİ VERİ TABANI

T.C. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi

TR33 Bölgesi nin Üretim Yapısının ve Düzeyinin Tespiti ve Analizi. Ek 5: Uluslararası Koşulların Analizi

BÜYÜMEDE 110, ENFLASYONDA 134 ÜLKE BİZDEN DAHA İYİ DURUMDA

2019 MART DIŞ TİCARET RAPORU

GTIP : Polietilen tetreflattan (PET) levha, yaprak, film, folye ve seritler

Ortadoğu. pençesinde...

SOSYAL GÜVENLİK REFORMU. A.Tuncay TEKSÖZ TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi

HALI SEKTÖRÜ. Nisan Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

2013 NİSAN DIŞ TİCARET RAPORU

FUARA BAKIŞ (2015) m 2 Sergi Alanı. 31 Ülkeden Katılımcı. 64 Ülkeden Ziyaretçi

ENERJİ VERİMLİLİĞİ. Etüt Çalışmaları ve Yasal Durum. Erdal ÇALIKOĞLU Sanayide Enerji Verimliliği Şube Müdürü V.

Nükleer Teknoloji Tarihçesi, Gelişimi ve Elektrik Üretimi. Dr. Halil DEMİREL

2018 TEMMUZ DIŞ TİCARET RAPORU

HALI SEKTÖRÜ. Eylül Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH Ar&Ge ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

2015 EKİM DIŞ TİCARET RAPORU

Endişeye mahal yok (mu?)

7. ULUSLARARASI LED SİSTEMLERİ, TEKNOLOJİLERİ, UYGULAMALARI VE AYDINLATMA FUARI

ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI NÜKLEER ENERJİ RAPORU-2013 YÖNETİCİ ÖZETİ

KURU MEYVE RAPOR (EGE)

2015 MART DIŞ TİCARET RAPORU

Türkiye Cumhuriyeti-Ekonomi Bakanlığı,

Fukushima Nükleer Güç Reaktörleri Kazaları Sonrası Modern Nükleer Santraller

11-16 ŞUBAT DEMİR CEVHERİ PİYASA FİYATLARI

KÜRESEL ISINMA ve ENERJİ POLİTİKALARI. Özgür Gürbüz Yeşiller Enerji Çalışma Grubu 8 Ekim İstanbul

MÜCEVHER İHRACATÇILARI BİRLİĞİ MAL GRUBU ÜLKE RAPORU (TÜRKİYE GENELİ) - (KÜMÜLATİF)

2016 MAYIS DIŞ TİCARET RAPORU

2019 ŞUBAT DIŞ TİCARET RAPORU

DEMİR-ÇELİK SEKTÖRÜNDE BİRLİĞİMİZİN BAŞLICA İHRACAT ÜRÜNLERİNE YÖNELİK HEDEF PAZAR ÇALIŞMASI

2017 NİSAN DIŞ TİCARET RAPORU

HALI SEKTÖRÜ. Mayıs Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

2018 ŞUBAT DIŞ TİCARET RAPORU

2013 YILI OCAK-HAZİRAN DÖNEMİ ADANA DIŞ TİCARET RAPORU. HAZIRLAYAN : CENK KADEŞ Ekonomik Araştırmalar Şefi

2015 EYLÜL DIŞ TİCARET RAPORU

2014 MAYIS DIŞ TİCARET RAPORU

2014 EKİM DIŞ TİCARET RAPORU

Radyoaktif Toprak Kirliliği Fukushima Daiichi Nükleer Santral Kazası Örneği. Doç. Dr. Oğuz Can TURGAY ZTO321 Toprak İyileştirme Yöntemleri

Transkript:

7. NÜKLEER ENERJİ VE NÜKLEER KİRLİLİK 110

Bu bölümde neler öğreneceğiz? 1) Nükleer nedir? 2) Nükleerle İle İlgili Gelişmeler 3) Nükleerin Çevresel Etkileri 4) Türkiye de Nükleer Enerji Santrali Planları 111

Bölüm Hakkında Oluşturulan Sorular 1) Nükleer enerji nasıl ortaya çıkmıştır? Hangi alanlarda kullanılabilir? 2) Nükleer enerjini tüm dünya tarafından tanınmasını sağlayan olaylar nelerdir? 3) Nükleer enerjinin çevreye olan etkileri nelerdir? 4) Türkiye de nükleer enerjiye dair nasıl bir politika izlenmiştir? Günümüzdeki durum nedir? 112

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği Nükleer nedir? Nükleer enerjinin tanımı ve Okuyarak ortaya çıkış süreci anlaşılacaktır. Nükleerle İle İlgili Gelişmeler Nükleerin Çevresel Etkileri Türkiye de Nükleer Enerji Santralı planları Ortaya çıkışından günümüze nükleer enerji ile ilgili önemli gelişmeler kavranacaktır. Nükleer enerjinin nasıl bir kirlilik yarattığı, çevresel anlamda nasıl bir tehdit yarattığı ve riskleri anlaşılacaktır. Türkiye nin nükleer enerjiye dair politikası ve nasıl bir süreç izlediği incelenecektir. Okuyarak Okuyarak Okuyarak 113

Anahtar Kavramlar Nükleer Enerji Nükleer kirlilik Atık sorunu Çevresel Felaketler Akkuyu Nükleer Santral Projesi 114

Giriş Dünya daki artan enerji ihtiyacı insanları farklı enerji kaynaklarını araştırmaya yöneltmiştir. Özellikle 21. yüzyılda bu ihtiyaç önemli bir hal aldığında, nükleer enerji elektrik üretiminde bir çare olarak görülmeye başlanmıştır. Nükleer enerji, tıp, savunma, endüstri, araştırma gibi birçok alanda kullanılan bir enerji türüdür. Özellikle 2. Dünya Savaşı sırasında bu enerjinin kullanılması sebebiyle; nükleer, tüm dünyada tartışılan bir konu haline gelmiştir. Bu tarihten başlayarak her ülke bu alanda bir takım çalışmalar başlatmıştır. Ancak nükleer; bir enerji kaynağı olarak kullanıldığında çevreye birçok olumsuz etkide bulunabilecek bir enerji türüdür. Üstelik enerji üretmek için kurulan tesislerin ömrü on yıllarla ifade edilirken, çevreye etkileri binlerce hatta milyonlarca yıl sürebilmektedir. Bu nedenle Çevre Sorunları irdelenirken nükleer enerjinin nasıl bir enerji kaynağı olduğunun anlaşılması ve çevreye etkilerinin bilinmesi oldukça önemlidir. Dolayısıyla bu bölümde, nükleer enerjinin ortaya çıkışından bu güne kadar geçirdiği süreç ve çevreye olan etkileri anlatılacaktır. Dünyada ve Türkiye de yaşanan deneyimlerden bahsedilecek ve son olarak da bugünkü durumdan bahsedilecektir. Nükleer Enerji Nedir? Nükleer enerji atomun çekirdeğinden elde edilen bir enerjidir. Atom, maddenin en küçük yapı taşı olarak bilinir. Bu nedenle uzun zaman atomun bölünemez olduğu düşünülmüştür. Ancak 20. Yüzyılın başlarında atomun yapısıyla ilgili birçok çalışma yapılmış ve atomun daha küçük parçalara bölünebileceği keşfedilmiştir. Einstein in görelilik kuramına (e=mc 2 ) göre m kütleli bir madde yok olduğunda e=mc 2 büyüklüğünde bir enerji açığa çıkmaktadır. Formülde geçen c ışık hızı anlamına gelir ve çok büyük bir sayıdır. Bu nedenle formüle göre çok küçük kütleli bir maddenin yok olmasıyla bile büyük bir enerji açığa çıkmaktadır. Bu formül bilim dünyası için bir devrim niteliğindedir. Bu tür bir tepkime atom üzerinde denendiğinde ortaya çıkan sonuç insanlık tarihi için bir dönüm noktası olmuştur. Atomun kendisinden küçük parçalara ayrılması işlemi; onun nötron bombardımanına tutulmasıyla gerçekleşmektedir. Atomun çekirdeği yani nötron, elementlerle tepkimeye girdiğinde kimyasal elementleri farklı bir yapıya dönüştürmüştür. Uranyum ya da plütonyum gibi bazı atomların çekirdekleri, nötron bombardımanına tutulduklarında patlamakta ve bu çekirdeklerden çok daha küçük kütleli, sayılamayacak kadar çok tanecik vererek parçalanmaktadır. Atom ilk halinden çok daha düşük kütleli bir hale dönüşmektedir ve aradaki fark da kütlenin enerjiye dönüşmüş halidir. Bu olaya fisyon denmektedir. Ve fisyon tepkimesiyle ortaya çıkan enerji de nükleer enerjidir. 115

Fisyon Tepkimesi (Kaynak: http://www.biyolojidunyasi.com/enerji_nukleer.asp) 7.2. Nükleerle İle İlgili Gelişmeler 7.2.1. İkinci Dünya Savaşı Dönemi Bu keşif, başta ABD olmak üzere birçok ülkenin dikkatini çekmiştir. II. Dünya Savaşı öncesi Hitler'in gücü de giderek artan bir tehdit oluşturmaya başlamıştır. Tüm bu gelişmelerden ve buluşlardan sonra artık bir atom bombası yapmanın olanaklı olduğunu bilen atom fiziği uzmanları, Almanların bu bombayı herkesten önce yapıp büyük bir olasılıkla da kullanmalarından korkmaya başlamışlardır. Bu nedenle Einstein ı, ABD başkanına bu konuda bir mektup yazması için ikna etmişlerdir. Sonuç olarak ilk kapsamlı nükleer projesi ABD de 1943 yılında başlatılmıştır. Projenin adı Manhattan Projesi dir. ABD li, İngiliz, Fransız ve Kanadalı bilim insanlarından oluşan bir grup bu proje için çalışmaktadır. Manhattan Projesi bir atom bombası yapma projesidir. 1945 de ise projenin ilk büyük deneyi yapılır. Üretilen bomba, 6 Temmuz 1945'te New Mexico Alamadordo' da şafaktan hemen önce patlatılır. Sonuç başarılıdır. Bundan bir ay sonra yüz binlerce insanın ölümüne neden olacak atom bombası yapılmıştır. 116

Bu kozla savaşı sona erdireceğini düşünen ABD ilk bombayı Japonya nın Hiroşima kenti üzerine gönderir.6 Ağustos 1945 te Küçük çocuk takma adıyla kentin üzerine ilk uranyum bombası gider.3 gün sonra ise Şişko takma asıyla Nagazaki kenti üzerine plütonyum bombası gönderilir. Bu iki bomba ilk anda 200.000 insanın ölümüne neden olmuştur. Radyasyonun geç etkileri sebebiyle de daha sonra 100.000 insan daha canını yitirmiştir. Uzun bir süre bu olayın etkileri nedeniyle yılda en az 2000 insan yaşamını yitirdiği belirtilmektedir. Başta gösterilen endişelerin aksine ise Almanya o dönemde atom bombasını üretmeyi başaramamıştır. 7.2.2. İkinci Dünya Savaşı Sonrası Dönem ve Barış İçin Atom Savaş atom bombası kullanılarak bir anda bitirilmiştir. Bu süreçten sonra tüm dünya nükleerin yıkıcı teknolojisine şahit olmuş ve bu teknolojiye ortak olma yarışına başlamıştır. Birçok ülke nükleer teknolojisi geliştirmek için kolları sıvamıştır. İlk başta bu alanda tekel olan ABD tam bir gizlilik politikası benimsemiş ve başka ülkelerin bu teknolojiye sahip olmamasını sağlamaya çalışmıştır. Ancak gelişen dünya şartlarına bakıldığında bu mümkün olmamıştır. Başta Sovyetler Birliği daha sonra da İngiltere de kendi nükleer düzeneklerini patlatmayı başarmışlardır. 117

Bunun üzerine ABD politikasını değiştirmiştir. Ayrıca bu dönemde savaş bitmiş olduğu için nükleerin barışçıl amaçlarla da kullanılabileceği fikri tartışılmaktadır ve bu fikrin tüm dünyaya yayılması için çalışmalar başlatılır. 1953 yılında ABD başkanı Eisenhower BM Genel Kurulunda bir konuşma yapar. Konuşma tarihe Barış için Atom adıyla kaydedilir. Nükleer teknolojisinin, yalnız bombalar üretmek için değil barışçıl amaçlarla da kullanılabileceğini vurgular ve ülkeleri buna davet eder. ABD, Manhattan Projesinde elde edilen tüm araştırma sonuçlarının tekeline sahiptir. O dönemde ise birçok ülke nükleer teknolojisiyle ilgili çalışmalar yapmaya başlamıştır. Bunun hızlıca yayılacağını öngören ABD, Barış için Atom Programıyla beraber nükleer teknolojinin kullanımı, eğitimi, malzeme desteği konusunda ülkelerle anlaşma imzalamaya başlar. Bu sayede Amerikan şirketlerinin de nükleer teknoloji ticareti yapmalarının önündeki engel de kalkmış olur. ABD ile bu konudaki ilk anlaşmayı 1955 de Türkiye imzalar. İkinci ülke ise İsrail dir. Bu tarihten sonra bir diğer önemli gelişme 1957 yılında Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının (IAEA) kurulmasıdır. Ajans ın amacı, atomun barışçıl kullanımının yaygınlaştırılması sağlanırken diğer yandan da bu teknolojinin askeri amaçlı kullanımının önüne geçebilmektir. Nükleerden ilk kullanılabilir elektrik üretimi 1951 yılında ABD de gerçekleştirilmiştir. İlk üretimde 150 Watt lık 4 ampulü üretebilecek bir enerji üretilebilmiştir. İlk nükleer enerji santrali ise Sovyet Rusya nın Obinks kentinde kurulmuştur. Bu santral 5 MW gücündedir. Daha sonra ilk ticari amaçlı nükleer santral İngiltere Calder Hall da işleme alınmıştır. Bu santralin gücü ise 50 MW tir. Bu gelişmeleri takip eden yıllarda birçok ülkede nükleer enerji tesisleri kurulmuş; bunun yanında da nükleer güvenlik ve silahlanma programlarına da gidilmiştir. Şu anda dünyada 2013 Aralık verileri itibariyle çalışır durumda olan 434, yapım aşamasında olan ise 72 adet nükleer santral bulunmaktadır. (bkz. Tablo1) 118

ÜLKE ÇALIŞIR DURUMDAKİ REAKTÖR SAYISI İNŞA HALİNDEKİ REAKTÖR SAYISI ÜLKE ÇALIŞIR DURUMDAKİ REAKTÖR SAYISI ABD 100 5 İNGİLTERE 16 - ALMANYA 9 - İRAN 1 - ARJANTİN 2 1 İSPANYA 7 - BELARUS - 1 İSVEÇ 10 - BELÇİKA 7 - İSVİÇRE 5 - BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ - 2 JAPONYA 48 2 İNŞA HALİNDEKİ REAKTÖR SAYISI TABLO 1:KURULU BULUNAN VE İNŞA HALİNDEK İ NÜKLEER ENERJİ SANTRALL ERİ,2013 Kaynak: UAEK 2014 Raporu: Nuclear Power Reactors in the World BREZİLYA 2 2 KANADA 19 - BULGARİSTAN 2 - MACARİSTAN 4 - ÇEK CUM. 6 - MEKSİKA 2 - ÇİN 20 29 PAKİSTAN 3 2 ERMENİSTAN 1 - ROMANYA 2 - FİNLANDİYA 4 1 RUSYA 33 10 FRANSA 58 1 SLOVAKYA 4 2 G. AFRİKA CUM. 2 - SLOVENYA 1 - G. KORE 23 5 UKRAYNA 15 2 HOLLANDA 1 TOPLAM 434 72 HİNDİSTAN 21 6 119

Nükleer enerji artık dünyanın hemen her yerinde kullanılan bir enerji haline gelmiştir. Diğer enerji kaynaklarına göre daha az sera gazı yayması sebebiyle çevreci bir teknoloji olarak görülen nükleer enerji fosil yakıtlardan üretilen enerjiye karşılık temiz bir alternatif olarak gösterilmektedir. Peki, gerçekten de nükleer enerjiyi bu kadar masum olarak görebilir miyiz? 7.3. Nükleer Enerjinin Çevresel Etkileri Öncelikle nükleere dair deneyimler göz önüne alındığında; bu dört başlık altında değerlendirilebilir. İlk olarak incelenmesi gereken konu, nükleer teknolojinin askeri amaçlarla kullanılması ve nükleer silahların yapılması konusudur. Nükleer silah yapılması için belli hammaddelere ihtiyaç vardır. Bunlar nükleer reaktörlere sahip olan ülkeler için bulunması daha zor olmayan hammaddelerdir. Nükleerin teknolojisinin enerji kullanımı ya da silah üretimi için kullanılması arasında yapım esnasında büyük bir farklılık yoktur; yani nükleer enerji tesisine sahip olan bir ülke bundan nükleer silah yapabilecek şekilde de kullanabilir. Bunlar için gerekli hammaddeleri bulabilir. Ancak II. Dünya Savaşı ndan sonra bu konuda tüm dünyaya yayılan bir anlaşmalar zinciri bulunmaktadır. Ülkeler nükleeri yalnızca barışçıl amaçlarla kullanacaklarına dair uluslararası sözleşmeler imzalamaktadırlar. Bu konudaki en önemli sözleşmeleri şu şekilde sıralayabiliriz: - Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması (1970 yılından beri yürürlükte) - Nükleer Maddelerin Fiziksel Koruması Sözleşmesi (1987 yılında yürürlüğe girmiştir) - Nükleer Güvenlik Sözleşmesi (1996 yılında yürürlüğe girmiştir). Bu sözleşmelerin dışında ülkelerin kendi aralarında yapmış olduğu karşılıklı yükümlülükleri içeren sözleşmeler de bulunmaktadır. Uluslararası anlaşmaların bağlayıcılıkları konusu ayrı bir tartışma alanı olsa da bu sözleşmelerin genel etkisi yadsınamaz. Ancak çok büyük bir riski barındırdığı da ortadadır. Eğer nükleer teknoloji askeri amaçlarla kullanılırsa yarattığı patlama sebebiyle olayın ilk anında yüzbinlerce insanın ölümüne yol açtığı gibi; yaydığı fazladan radyoaktivite sebebiyle geniş bir alandaki tüm canlıların radyasyondan etkilenmesine, nesilden nesile geçen kanser vakalarına ve genetik bozukluklara sebep olmaktadır. Dünyadaki her şeyde belli bir radyoaktivite bulunmaktadır. Bu belli bir dozun altında kaldığı müddetçe de zararlı olarak görülmez. Ancak nükleer enerji yaratmak için oluşturulan tepkimeler sonucu yaratılan radyoaktivite çevrede ve insanda bulunabilecek radyasyon miktarından oldukça fazladır. Ayrıca nükleerin güvenliğinin sağlanabilmesi için bu denli uluslararası sözleşmeye ihtiyaç duyulması da nükleerin ne kadar güvenli bir teknoloji olduğunu tartışılması gerektiğini düşündürmektedir. 120

İkinci olarak nükleer reaktörlerin işletilmesi sırasında ortaya çıkabilecek kazalar incelenmelidir. Nükleer teknolojisi, yoğun bilgi gerektiren bir uzmanlık konusudur. Nükleer tesisler yapım aşamasından, aktive olduğu sürenin sonuna kadar sürekli kontrol altında tutulmak zorundadır. Nükleer tesisler tüm kurallara uygun olarak işletilmeye devam ettiğinde bile kaza riskini barındırmaktadır. Bu, hem mekanik hem de beşeri sebeplerle ortaya çıkabilir KAZALAR YIL ÜLKE 13 Kyshtym 1957 SSCB 14 Windscale Yakıt Üretim Tesisi Kazası 1. Three Mile Island Nükleer Santral Kazası 2. Tokaimura Yakıt Çevrim Tesisi Kazası 3. Wolsung Nükleer Reaktör Sızıntısı 4. Çernobil nükleer santral kazası 5. Endüstriyel Işınlama Tesisi Kazası 6. Kostarika Radyoterapi Kazası-1996 7. İkitelli Radyasyon Kazası-1998 8. Panama Radyoterapi Kazası 1957 İngiltere 1979 ABD 1999 Japonya Güney Kore 1986 SSCB 1990 İsrail 1996 Kostarika 1998 Türkiye 2001 Panama 121

9. Polonya (Bialystok) Endüstriyel Işınlama Tesisi Kazası 2001 Polonya 10. Fukuşima 2011 Japonya Tablo 2. Dünya da yaşanmış büyük nükleer kazalar Nükleer reaktörlerde ilk kuruldukları dönemden günümüze kadar birçok kaza meydana gelmiştir. Bunların bir kısmı ölümlerle sonuçlanan çok büyük kazalar olmuştur; kimi ise daha küçük çaplı olmakla birlikte çevreye yaydığı radyoaktivite anlamında önemli sonuçlar doğurmuştur. Bu kazalardan bazıları şu şekildedir; Three Mile Island ABD'nin Pennsilvanya eyaletindeki Harrisburg yakınlarında bulunan Three Mile Island Nükleer Santralında Mart 1979'da kısmi çekirdek erimesi yaşanmıştır. Kazanın sebebi olarak teknik ve beşeri hataların birleşmesi gösterilmektedir. Alınan yanlış kararlarla yakıt çubukları 2371 santifrad dereceye ulaştımıştır. Reaktör kalbine soğutma suyunun sağlanmasıyla çok daha büyük bir facianın eşiğinden dönülse de çevreye radyoaktif gazlar salınmış, bölgeden çocuklar ve hamileler tahliye edilmiştir. Bu olay üzerine ABD nin önde gelen dergilerinden TİME kapağına Nükleer Kabus başlığını atmıştır Çernobil Takvimler 26 Nisan 1986 yı gösterdiğinde, dünyanın bugüne dek gördüğü en büyük nükleer felaket yaşanmıştır: Çernobil. Her biri 1.000MW gücünde olan dört reaktörün hatalı tasarımına, reaktörlerden birinde deney yapmak için güvenlik sisteminin devre dışı bırakılması da eklenince felaket kaçınılmaz duruma gelmiştir. Bu felakette de hem mekanik hem de beşeri hatalar zinciri rol oynamıştır. Çernobil felaketi telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurmuştur. Bu nükleer kazadan sonra, eski Sovyetler Birliği hükümetinin emriyle 800,000 tahliye görevlisi felaketin yaşandığı alanda engelleme ve temizlik çalışmaları yapmıştır. Bugün, bu insanların %90 ından fazlası engellidir.(http://www.greenpeace.org/turkey/tr/campaigns/nukleersizgelecek/chernobyl/cerno bilde-ne-oldu/) Reaktördeki patlamadan 20 yıl sonra, 17,000 Ukraynalı aile, babaları tahliye görevlisi olarak çalıştığı ve hayatını kaybettiği için devlet yardımı almaktadır. Bunun dışında, yeryüzünde biriken radyoaktif kirlilik hemen tüm kuzey yarım küre ülkelerine yayılmıştır. Kirlenmenin en fazla olduğu bölgeler; çoğunlukla reaktörü çevreleyen 30 kilometre yarıçap alan içinde yer alan bölgelerdir. Reaktörün yakınında yaşayan 350,000 insan evlerini sonsuza kadar terk etmek durumunda kalmıştır. 122

Bunun dışında bölgeden geçen yağış yüklü bulutların yağışı bıraktığı alanlar da radyasyondan yoğun olarak etkilenmiştir. Türkiye de Karadeniz ve Marmara bölgeleri, bölgelerdeki tarım alanları bu nedenle yoğun radyasyona maruz kalmışlardır. Radyasyon kanser vakalarında, özellikle çocuklar üzerinde, büyük bir artışa yol açmıştır. Nükleer kalıntıların ürettiği radyoaktif bulut patlamasından sonra tüm Avrupa üzerine yayılmış ve Çernobil'den yaklaşık 1100 km uzaklıktaki İsveç Formsmark Nükleer Reaktöründe çalışan 27 kişinin elbiselerinde radyoaktif parçacıklara rastlanmıştır. Yapılan araştırmada parçacıkların, İsveç'teki reaktörden değil Çernobil'den gelen parçacıklar olduğu tespit edilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü nün tahminlerine göre, sadece Belarus'un Çernobil yakınındaki Gomel bölgesinde yaşayan 50,000 in üzerinde çocuk tiroid kanserine yakalanmıştır. Fukuşima 11 Mart 2011 yılında Japonya nın Fukuşima bölgesindeki şiddetli bir deprem Çernobil den sonraki en büyük nükleer felakete yol açtı. 9.0 büyüklüğündeki 11 Mart günü olan 2011 Tōhoku depremi ve tsunamisi sonrasında meydana geldi. Santralin 5.7 metrelik bir tsunamiye dayanabilecek önlem amaçlı bir duvarı vardı; fakat depremden 15 dakika sonra santral 14 metrelik bir tsunamiye maruz kaldı ve duvarın herhangi bir koruyucu etkisi olmadı. Kısa sürede 1, 2 ve 3 numaralı reaktörlerde kısmi erimenin kanıtları ortaya çıktı; hidrojen patlamaları sonucu 1, 3 ve 4 numaralı reaktörleri barındıran binaların tepe kısımları havaya uçtu; 2 numaralı reaktörün içindekiler bir patlama sonucu zarar gördü ve 4 numaralı reaktörde yangınlar meydana geldi. Bunun yanı sıra, 1-4 numaralı reaktörlerde saklanan kullanılmış yakıt tanklarındaki su seviyesinin düşmesi sonucu tanklarda aşırı ısınma meydana geldi. Radyasyon sızıntısından kaynaklanan korkular santralin etrafındaki 20 km çapındaki alanın tahliye edilmesine sebep oldu, bu sırada 170 ile 200 bin kişi tahliye edildi. Santraldeki işçiler aşırı radyasyona maruz kaldı.11 Nisan 2011 günü Japonya Nükleer Güvenlik Kurumu, Fukuşima Daiçi nükleer santralindeki nükleer sızıntının tehlike derecesini Radyolojik Durum Ölçeği' ne göre 7'ye yani Çernobil reaktör kazasıyla aynı seviyeye çıkarmıştır. Fukuşima sonrası nükleerin güvenilirliği tekrar çok tartışmalı bir konu haline gelmiştir. Birçok ülke yönde politikalar izlemeye başlamıştır. Örneğin 30 Haziran 2011 de Almanya nükleer reaktörlerini 2022 ye kadar kademeli olarak kapatma kararı almış, ayrıca; Belçika, İsviçre ve Tayvan da nükleeri devre dışı bırakma kararı almıştır İtalya da yapılan referandum sonucu halkın %95 i yeni nükleer santrallerin açılmasına hayır demiştir. İsviçre ve Finlandiya yeni nükleer santral kurma çalışmalarını geçici olarak durdurmuştur. Türkiye de ise sivil toplumun muhalefetine rağmen projeler durdurulmadığı gibi hızlandırılmıştır. 123

Üçüncü olarak da nükleer atıkların nasıl imha edileceği konusu gündeme getirilmelidir. Nükleer atıklar, bu tesislerin en uzun vadeli çevresel kirliliğini yaratan çıktılarıdır. Zira bir nükleer santral işletim ömrü boyunca nükleer atık üretmeye devam eder. Hatta bir nükleer tesis kapatılsa bile, çalışmasını hemen sona erdiremez. Kapatıldıktan sonra belli bir süre daha aktif halde kalır. Bu nedenle enerji üretimi ve ısısı düşük bir seviyeye inene kadar soğutulma işlemi yapılmak durumundadır. Bu yapılmadığı ya da ihmal edildiği durumda ağır metallerle yüklü olan nükleer santral patlayacak ve çevredeki yaşam alanını olumsuz etkileyecektir. Bu da farklı bir çevre felaketine yol açabilecek bir sorundur. Nükleer reaktörün işlemeye devam ettiği süre içinde ise ortaya çıkan atıkların nasıl saklanacağı ya da nasıl imha edileceği konusunda halen bir ortak yol bulunabilmiş değildir. Her ülke kendine göre geçici çözümler öngörmektedir ancak bunların tamamen zararsız, çevreye olumsuz etkilerde bulunmayan yöntemler olduğu söylenememektedir. Öncelikle bir nükleer reaktör katı sıvı ve gaz olmak üzere üç çeşit atık yaratmaktadır. Bu atıklar radyasyon yüklü olduklarından doğaya olduğu gibi salındıklarında çok büyük bir tehlike teşkil etmektedirler. Bu atıkların bir kısmı radyasyon seviyelerinin düşmeleri beklendikten ve çeşitli işlemlerden geçirildikten sonra doğaya salınırlar; ancak yine de tam olarak radyoaktif özelliklerini yitirmiş olmazlar. Atıklar depolanabilir olmaları için nükleer tesiste 10-40 yıl arasında bekletildikten sonra gömme işlemine geçilebilmektedir. Özellikle en tehlikeli olan yüksek seviyeli radyoaktif atıkların tehlikeli özeliğinin geçmesi için binlerce hatta milyonlarca yıl gerekmektedir. Bu süre içinde değişecek jeolojik koşullara dayanıklı saklama yöntemlerinin geliştirilmesi zorunludur. Bu konuda ülkelerin arayışları devam etmektedir. Örneğin Almanya nükleer atıkları için çözümü tuz madenlerinde aramaktadır. Garloben Kasabası ndaki tuz madenlerinde nükleer atıkları gömmeyi planlamaktadır. Ancak burada yaşayan halkın yoğun tepkisiyle karşılaşıldığı için işlem henüz gerçekleştirilememiştir. Bunun dışında atıkların ne yapılacağı konusunda farklı görüşler ortaya atılmaktadır. Atıkları uzaya göndermek, yerin derinliklerine camlaştırılmış ve jeolojik değişimlerden etkilenmeyecek şekilde gömmek ya da farklı ülkeleri nükleer çöplük olarak kullanmak fikirler arasındadır. Nükleer santrali olmayan Türkiye de bile nükleer atıkların olması oldukça bu fikirlerin hayata geçirildiğinin göstergesidir. Özellikle İzmir Gaziemir de nükleer atıkların bulunduğu bir yer tespit edilmiştir. Kentin ortasındaki bir kurşun fabrikasından yayılan keskin koku ve yüksek radyasyon değerleri sonucunda fark edilen duruma göre, fabrikada yeraltına gömülmüş nükleer reaktör çubuklarında olabilecek radyoaktif maddeler tespit edilmiştir. Bu maddelerin yalnızca nükleer santrallerde olabileceği bilinmektedir ve normal şartlar altında Türkiye ye ithal edilmesi yasaktır. Olayın ortaya çıkması sonucu fabrikayı çalıştıran şirkete yüksek bir para cezası kesilmiştir. Ancak radyoaktif maddelerin yeraltı sularına ve çevreye yayılmasının önüne geçilememiştir. Bu nedenle bölge halkı risk altına girmiştir. Bunun dışında nükleer dördüncü olarak bahsedilebilecek çevresel risk ise yine nükleer reaktörlerin çalışması sırasında meydana gelir. Nükleer santraller, fosil yakıtlar kadar çevreye sera gazı yaymazlar ancak enerji üretimini gerçekleştirirken farklı tehlikeleri de barındırırlar. 124

Nükleer enerjiden elektrik üretimi reaktörde ısının yükseltilmesiyle gerçekleşir. Isı son derece yüksek derecelere gelmesi sebebiyle sürekli bir soğutma sistemi de reaktörde aktif olmak zorundadır. Bu sistemde en ufak bir arıza meydana geldiğinde reaktör aşırı ısınır ve patlama tehlikesiyle karşılaşır. Sistem sürekli soğutulmak zorunda olduğu için reaktör yer seçimi buna göre yapılır. Bu konuda uygulanan bir sistemde deşarj işlemidir. Deşarj, nükleer santrali soğutmak için deniz suyu kullanma ve ısınan suyu yeniden denize bırakma tekniğine verilen isimdir. Bu işlem günümüzün ekolojik koşullarında oldukça tehlikeli hale gelebilmektedir. Zaten ısınan deniz suyu böylelikle daha da sıcak ve hatta radyoaktif maddeler barındıran bir hale getirilmektedir. Böylesi bir değişiklik deniz canlılarının hayatını da tehdit edecek, endemik türlerin neslinin tükenmesine neden olacaktır. 7.4. Türkiye ve Nükleer Enerji Türkiye nin nükleer geçmişi, nükleere sahip olmayan birçok ülkede olduğu gibi 50 li yıllarda başlamıştır. İlk olarak yukarıda da bahsedilen ABD tarafından başlatılan Barış için Atom projesi kapsamındaki ilk anlaşmaya 1955 yılında imza atılmıştır. Türkiye bunu imzalayan ilk ülkedir.1956 yılına gelindiğinde Atom Enerjisi Kurumu kurulmuş ve nükleerle ilgili ilk düzenleyici bir birim olmuştur. 1957 de ise Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu na üye olunmuştur. Bu konudaki ilk mevzuat 1959 yılında Türkiye de Nükleer Enerjinin Hayata Geçirilmesine dair Kanun adıyla çıkarılmıştır. Nükleer tesis kurma hayalleri o dönemde kanunla perçinlenmiştir. Bu amacı gerçekleştirmek adına bilimsel faaliyetler de hayata geçirilmiştir.1962 yılında İstanbul da Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi açılmıştır. Enstitüde, radyoaktif maddelerle ilgili çalışmalar ve çeşitli uranyum zenginleştirme çalışmaları yapılmıştır.1981 de Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi ndeki ikinci araştırma reaktörü açılmıştır. Bu reaktörlerden ilkinin çalışması 1977 yılında, ikincisinin ise 1995 yılında durdurulmuştur. Ancak ikinci reaktörün halen 300 MW lık çalışma izni bulunmaktadır. Bunlara ek olarak 1979 da İTÜ Nükleer Enerji Enstitüsü de kurulmuştur. 7.4.1.Türkiye de Nükleer Enerji Santralı planları Türkiye de nükleer enerji santralleri ilk olarak 1968 tarihli 5 yıllık kalkınma Planı çerçevesinde telaffuz edilmiştir. Bu amaç doğrultusunda 1973 te bir nükleer reaktör prototipi planlanmış ve 1976 da Akkuyu için yer ruhsatı alınmıştır. Akkuyu Akkuyu, Mersin in Gülnar ilçesi Büyükeceli beldesine bağlı küçük bir koydur. Türlü balıklara, diğer deniz canlılarına, yedi çeşit fok cinsine ve deniz kaplumbağalarına ev sahipliği yapman ve biyolojik çeşitlilik yönünden Türkiye'nin ender yerlerinden biri konumunda olan Akkuyu ya bir nükleer tesis inşa edilmesi düşüncesi sürekli bir tartışmayı da beraberinde getirmiştir. İlk proje 77 de CHP hükümeti döneminde başlamıştır.600 MW lık reaktörü bir İsveç firmasının yapılması öngörülmüş, ancak 80 de firma projeden vazgeçmiştir. 125

İkinci girişim 82 de askeri hükümet döneminde olmuş ama yine sonuca ulaşamamıştır. Üçüncü girişim 92 de,demirel-inönü sağ sol koalisyonu döneminde gerçekleştirilmiş, proje 96 da ihaleye çıkarılmış, ancak yine Temmuz 2000 de projenin askıya alındığı açıklanmıştır. 2004 yılına gelindiğinde dönemin iktidar partisi AKP projeyi yenide ele almıştır. Bu dönemde ihale çalışmaları sürerken 2009 da Yargıtay Nükleer Enerji mevzuatını ve ardında da yapılan ihaleyi iptal etmiştir. İhaleye 6 ülkenin katılması öngörülürken yalnızca Rusya katılmış, bu nedende Yargıtay da böyle bir ihaleyi hukuka aykırı bularak iptal etmiştir. İhale iptal edilince hükümet tek teklifi veren Rus Rosatom a bağlı Atomsrayexport ile doğrudan anlaşma yapma yolunu tercih etmiştir ve sonuç olarak kamuoyunun tüm itirazlarına rağmen 2010 da iki taraflı bir nükleer ortaklık anlaşması imzalanmıştır. Anlaşmanın koşullarına göre Akkuyu NES, Rosatom tarafından yapılacak ve işletilecektir. Türkiye, inşa alanını ve gerekli izinleri bedelsiz temin edecek, fakat; santralın nasıl yapılacağına ve işletileceğine, tasarım ve radyoaktif atıkların imhası dahil olmak üzere hemen hiçbir yetkiye sahip olmayacaktır. Santral, devreden çıkarma işleminin sonuna kadar Rosatom un mülkiyetinde kalacak ve hissesi %51 in altında olmayacaktır. Nükleer yakıt yalnızca Rus Tvel firmasından temin edilecek, vasıflı tüm elemanlar da Rusya dan gelecektir. Reaktör tipi, WER-1200 dür.u da daha önce denememiş bir nükleer santral sistemidir. Santralden elde edilecek elektrik de yine bir Rus firması tarafından üretilecektir. Bu elektrik Türkiye ye 15 yıl boyunca,12, sent/kwsa sabit fiyatıyla satılacaktır. Bu Rus firmasına 15 yılda 71 milyar dolarlık bir ödeme anlamına gelmektedir. Nükleerin ulusal bir enerji kaynağı olacağını düşünürken bu anlaşmanın koşullarına iyice bakmak gerekmektedir. Anlaşmanın koşullarının yanında, Mersin Akkuyu nun bu anlamda hiç doğru bir yer seçimi olmadığının da altı çizilmelidir. Nükleer reaktörü soğutmada deniz suyundan yararlanılacak ve normal sıcaklığı yaz aylarında 28-30 C olan deniz suyu 37-38 C a kadar ısınacaktır Sıcaklığı artan su tekrar denize(soğutularak ya da aynı sıcaklıkta) verilecektir( Alaeddin BOBAT,2006,s. 14). Bu Akkuyu çevresindeki ekosistemi tehdit edecek bir durum teşkil etmektedir. Bunun yanında bölgenin olası bir deprem bölgesi olarak gösterilmesi de tedirginliği arttırmaktadır. Zira Fukuşima felaketi bir deprem sonrasında meydana gelmiştir. Yeni bir tasarı: Sinop Akkuyu içi tartışmalar devam ederken, Sinop için yeni bir nükleer enerji santrali tasarısı ortaya çıkmıştır.2013 yılının Mayıs ayında 22 milyar dolar tutarındaki Sinop Nükleer Santralı projesi Japon ve Fransız konsorsiyumu ile imzalanmıştır. Sinop ta kurulması planlanan bu reaktör de (Atmea-1) daha önce başka hiçbir ülkede tarafından kullanılmamış ve onay verilmemiş yeni bir reaktör çeşididir. 2012 yılında Atmea-1 reaktörünün ana güvenlik özellikleri onaylanmakla beraber daha sonra Fransa Nükleer Güvenlik Otoritesi bu 126

onaylamanın sadece pratik açıdan güvenilir olduğunu ve geniş kapsamlı teknik inceleme barındırmadığını kamuoyuna duyurmuştur. Bugüne dek hiçbir ülkede bu reaktörün kabul görmemiş olmasının bir nedeni de bu çekincelerdir. Ayrıca nükleer tesisi yapması öngörülen Japonya da da Sinop a yapılması planlanan nükleer santral projesi tartışmalı bir konu olmuştur. Bunun gerekçeleri arasında nükleer santralin masrafının ve risklerinin büyük olması gelmektedir. Uzmanlara göre 2011 yılındaki Fukuşima felaketinin ardından Japonlar ülkelerinin prestijinin benzer bir projede olası felaketlere karşı tekrar zedelenmesini istememektedir. Bu nedenle yeni projelerde tereddütlü davranmaktadırlar. Sonuç olarak tüm dünyada nükleer enerjinin kullanılması konusunda karşılıklı iki görüş oluşmuştur. Bir kısım görüşlere göre Nükleer enerji faydalıdır ve bu anlamda yeni reaktörler hayata geçirilmelidir. Bunun karşıt görüşüne göre ise nükleer santraller sanıldığı gibi çevreye zararsız değillerdir; aksine hem insanlar hem de çevre için oldukça zararlılardır. Bu nedenle nükleer enerji yerine yenilenebilir doğa dostu enerjilerin geliştirilmesine önem verilmelidir. Bu argümanları şu şekilde tablolaştırabiliriz: Nükleer Çünkü; Faydalıdır Nükleer Zararlıdır Çünkü; Enerji ihtiyacına tek çözüm nükleerdir. Yenilenebilir enerji kaynakları enerji ihtiyacı için nükleer enerjiden çok daha iyi bir çözümdür. Ömrü on yıllarla sınırlıdır, yeniden aktive etme ya da söküm maliyetleri oldukça fazladır. Tüm dünya nükleer enerjiyi kullanıyor. Fukuşima felaketinden sonra birçok ülke tesislerini kademeli olarak kapatma kararı almıştır. Artık güvenli reaktörler üretiliyor. Reaktörler ne kadar güvenli olsa da felaketler önlenememektedir. En son 2011 yılında meydana gelen Fukuşima felaketi bunu göstermektedir. Nükleer çevre dostu bir teknolojidir. Nükleer atıkların yaydığı radyasyon, fazla ısınma sonucu reaktör etrafındaki bölgeye zarar vermesi nükleerin çevre dostu bir teknoloji olmadığını göstermektedir. Ayrıca Nükleer enerji üretmek için gerekli olan uranyum, çıkarılma teknikleri açısından çevresel felaketlere yol açar. Nükleer ucuz bir enerji Nükleer sanıldığı kadar ucuz bir enerji kaynağı değildir. Kurulum ve 127

sağlar, yenilenebilir enerji kaynakları pahalıdır. işletim ve söküm masrafları oldukça fazladır. Bunun yerine yenilenebilir enerji kaynaklarının yalnızca kurum maliyetleri vardır. Hammadde için ayrı kaynak gerekmez, çevreye zararlı atık problemi yaratmaz, ömrü de nükleer santraller gibi sınırlı değildir. Nükleer enerjideki dışa bağımlılığa çözüm olacaktır. Özellikle Türkiye açısından enerji bağımlılığını azaltmaz, hatta arttırır. Türkiye de mevcut olan uranyum nükleer enerji üretmek için zenginleştirilmesi gereken bir uranyum türüdür. Tamamı kullanılsa bile ancak 40 yıl yetecek miktardadır. Toryum teknolojisi ise henüz geliştirilememiştir. Nükleer tesisler yereldeki işsizliğe çözüm olur. Yüksek düzeyde uzman iş gücü kullanır, sanıldığı gibi ülke istihdamını arttırmaz. Ayrıca Türkiye nin şu an Akkuyu için yaptığı anlaşma yerel işgücünden çok ithal edilecek bir işgücü olacağını göstermektedir. 128

Uygulamalar Nükleer enerjinin sebep olduğu kirlilikler konusunda internetten araştırma yapılmalı; yaşadığı bölgede mevcut olabilecek alternatif enerji kaynakları hakkında bilgiler alınmalı. Ayrıca yaşanan bölgedeki halkın nükleer enerji ve yarattığı kirlilik konusunda halkın bilinç düzeyi araştırılmalı. 129

Uygulama Soruları 1) Nükleer enerji konusunda çevrenizdeki bilinç düzeyi ne durumdadır? 2) Nükleer enerjiye karşıt olanların görüşleri nelerdir? 3) Nükleer enerji taraftarı olanların görüşleri nelerdir? 130

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti Bo bölümde nükleer enerjinin ne olduğu,buluşundan günümüze kadar ne amaçlarla kullanıldığı değerlendirilmiştir.nükleer kirliliğin birçevre sorunu olarak görülmesinin nedenleri ve Türkiye nin bu anlamda nasıl konumlandığı incelenmiştir. 131

BÖLÜM SORULARI 1) Nükleer enerji kullanılarak ilk atom bombasının üretildiği projenin adı nedir? a) Chicago Projesi b) Paris Projesi c) Berlin Projesi d) Manhattan Projesi 2) Aşağıdakilerden hangisi nükleer enerjinin yol açtığı çevresel sorunlardan değildir? a) Karbon salımı b) Atıkların depolanması problemi c) Radyoaktivite d) Fazla ısınma sonucu oluşabilecek problemler 3) Aşağıdakilerden hangisi bugüne kadar görülmüş en büyük nükleer kazadır? a) Kyshtym kazası b) Windscale Yakıt Üretim Tesisi Kazası c) Çernobil Kazası d) Tokaimura Yakıt Çevrim Tesisi Kazası 4) Türkiye de kurulması planlanan ilk nükleer santral için neresi seçilmiştir? a) İğneada, Kırklareli b) Akkuyu, Mersin c) Ereğli, Konya d) Gaziemir, İzmir Cevaplar: 1) d, 2) a, 3) c, 4)b 132