Bal Bal, Türk Gıda Kodeksi 2000/39 sayılı Bal Tebliğinde "Bal; bal arılarının çiçek nektarlarını, bitkilerin veya bitkiler üzerinde yaşayan bazı canlıların salgılarını topladıktan sonra, kendine özgü maddelerle karıştırarak değişikliğe uğratıp, bal peteklerine depoladıkları tatlı madde" olarak tanımlanmıştır. 1-Balın Bileşimini Oluşturan Maddeler: MADDE ALT SINIF % Su 17.20 Şekerler 79.59 Früktoz (Meyve Şekeri) 38.19 Glikoz(Üzüm Şekeri) 31.28 Sakkaroz (Çay Şekeri) 1.31 Maltoz (Disakkaritler) 7.31 Yüksek Şekerler 1.50 Asitler 0.57 Protein 0.26 Kül 0.17 İz Elementler 2.21 Pigmentler Tat ve Aroma Maddeleri Şeker Alkolleri Teninler Enzimler Vitaminler Ballara Ait Diğer Özellikler Çiçek Balı Salgı Balı Çiçek ve Salgı Fırıncılık Balı Balı Karışımı Nem (en fazla) % 20 % 20 % 20 % 23 Sakaroz (en fazla) % 25 % 23 Püren Püren (Calluna) ballarında (Calluna) kaynaklı fırıncılık ballarında 5 g/100 g 5 g/100 g 5 g/100 g 5 g/100 g 10g/100g 10g/100g (Yalancı akasya (Robina psedoacacia) Adi yonca (Medicago sativa) Menzies Banksia (Banksia meziesii) Tatlı yonca (Hedysarum) Kırmızı okaliptüs (Eucalyptus camadulensis) (Kızıl çam (Pinus brutia) ve Fıstık çamlarından (Pinus pinea) elde edilen salgı ballarında)
Çiçek Balı Salgı Balı Çiçek ve Salgı Balı Karışımı Meşin ağacı (Eucryhia lucida, Eucyrphia milliganii) ve Narenciye ballarında) Fırıncılık Balı 15 g/100 g Fruktoz +Glukoz (en az) Fruktoz / Glukoz Lavanta çiçeği (Lavandula spp., Boraga officinalis) ballarında 100 g da 60 g 100 g da 45 g 100 g da 45 g - 0,9-1,4 1,0-1,4 1,0-1,4-1,0-1,85 Kestane (Castanea sativa) 1,2-1,85 Akasya (Robinia pseudoacacia) 1,0-1,65 Suda çözünmeyen madde (en fazla)* Serbest asitlik (en fazla) Kekik (Thymus spp.) 0,1 g/100 g 0,1 g/100 g 0,1 g/100 g 0,1 g/100 g 50 meq/kg 50 meq/kg 50 meq/kg 80 meq/kg Elektrik iletkenliği En fazla 0,8 ms/cm (Kocayemiş (Arbutus unedo), Çanotu (Erica), Okaliptus, Ihlamur (Tilia spp.), Süpürgeçalı (Calluna vulgaris), Okyanus mersini (leptospermum) Çay ağacı (Melaleuca spp), ve Pamuk (Gossipium spp. dan elde edilenler hariç ) En az 0,8 ms/cm En az 0,8 ms/cm En fazla 0,8 ms/cm En az 0,8 ms/cm En fazla 0,8 ms/cm (Kestane balında) (Kestane balı ve salgı balı karışımlarında) Diastaz sayısı (en az) HMF (en fazla)** 8 8 8-3 (Narenciye balı gibi yapısında doğal olarak düşük miktarda enzim bulunan ve doğal olarak HMF miktarı 15 mg/kg dan fazla olmayan balda) 40 mg/kg 40 mg/kg 40 mg/kg -
Çiçek Balı Salgı Balı Çiçek ve Salgı Balı Karışımı Fırıncılık Balı Balda protein ve ham bal delta Cl3 değerleri arasındaki fark -1,0 veya daha pozitif -1,0 veya daha pozitif -1,0 veya daha pozitif -1,0 veya daha pozitif Balda protein ve ham bal delta Cl3 değerlerinden hesaplanan C4 şekerleri oranı (en fazla) Prolin miktarı (en az) %7 %7 %7 %7 300 mg/kg 300 mg/kg 300 mg/kg 180 mg/kg 180 mg/kg (Kanola, ıhlamur, narenciye, lavanta, okaliptüs ballarında) 120 mg/kg (Biberiye, akasya ballarında) Naftalin miktarı (en fazla)*** 10 ppb 10 ppb 10 ppb 10 ppb * Pres balında suda çözünmeyen madde miktarı 0, 5 g/100 g ı geçemez. ** Üretildiği bölge etiketinde belirtilmek koşulu ile tropikal ülke kaynaklı ballarda HMF miktarı en çok 80 mg/kg olur. *** Balmumunda naftalin miktarı 10 ppb den fazla olamaz. Su Baldaki su miktarı balın olgunlaşma durumuna bağlı olarak farklılık gösterir. Normal olarak olgunlaşmış ballar %17 dolayında su içerirler. Baldaki su oranının yüksek olması balın daha kolay bozulmasına neden olur. Bu nedenle süzme bal, tamamen veya en azından yarısı sırlanmış peteklerden elde edilmelidir. Karbonhidratlar Bal, kaynağına ve bal özünü bala çeviren arıların salgı bezlerinin salgıladıkları enzimlerin aktivitelerine bağlı olarak yaklaşık 15 çeşit şeker içerir. Ancak, şekerler içersinde büyük çoğunluğu früktoz (levüloz) ve glikoz (dekstroz) oluşturur. Balda toplam şeker oranı % 80 dolayındadır. Mineral Maddeler Balda; demir, bakır, potasyum, kalsiyum, magnezyum, fosfor, silisyum, alüminyum, krom, nikel ve kobalt gibi değerli mineral maddeler vardır. Salgı balları mineral maddelerce daha zengindir. Bu özelliğinden dolayı tedavi amaçlı da kullanılırlar ve kristalize olmadıkları için bazı tüketiciler tarafından tercih edilirler.
Proteinler Balın kaynağına bağlı olarak, proteinlerin yapı taşları olan aminoasitler ballarda oldukça düşük düzeylerde bulunurlar. Balda 17 adet farklı aminoasit tespit edilmiştir. Asitler Asitler, bala kendine has kokuyu veren maddeler olup balın asidik yapıda olmasını sağlarlar. Balın ph değeri değişik şartlar altında 3.4 ile 6.1 arasında değişmekle birlikte ortalama olarak 3.9'dur. Enzimler Balda, bir kısmı bitkilerden bir kısmı da arının salgı bezlerinden gelen değişik enzimler bulunur. Enzimler balın en değerli maddeleridir. Doğal ve ısıtılmamış ballarda enzim miktarı oldukça yüksek olup bu tür ballar kaliteli ve çok değerlidir. Bal ısıtıldığı oranda enzim değerinde kayıplar olur. Vitaminler Bal, kaynağına ve içerisindeki polenlerin miktar ve çeşidine bağlı olarak B, C, E ve K vitaminleri içerir. 2-Fiziksel Özellikleri: Renk Özelliği Balın rengi, elde edildiği kaynağına bağlı olarak su renginden siyaha kadar büyük bir varyasyon gösterir. Ayrıca, balın ısıtılması ve uzun süre açıkta tutulması balın rengini değiştirmektedir. Viskozite Balın bünyesi ya da akıcılığa karşı koyma özelliği de denilen viskozite, bal içinde mevcut su oranı ile yakından ilgilidir. Balı ısıtarak viskozitesini azaltmak mümkündür. Işığı Döndürme Balın polarize ışığı sağa ve sola döndürmesi, balın kaynaklarına göre farklılık gösterir. Nektar balları ışığı sola, salgı balları ise sağa döndürmektedir. Sakkaroz denen çay şekeri de ışığı sağa döndürür. Bu özellik sahte balların tanınmasına yardımcı olur.
3-Kimyasal Özellikleri: Balın Tadı ve Kokusu Bal, elde edildiği kaynağa bağlı olarak kendine has tat ve kokuya sahiptir. Bu itibarla ısıtma, işleme, depolama gibi işlemlerde balın kendine özgü tat ve kokusunu değiştirecek yanlış uygulamalardan kaçınmak gerekir. Balın Şekerlenmesi Bazı tanım ve hükümleri "Bal standardı" bölümünde verilen 2000/39 sayılı "Bal Tebliği"nde kristalize bal "kristalizasyon metotlarının herhangi birine tabi tutularak veya balın kristalleşmesi için herhangi bir işleme tabi tutulmaksızın tamamen veya kısmen şekerleşmiş, krema ve fondan kıvamdaki bal" şeklinde tanımlanmıştır. Görüldüğü gibi balın şekerlenmesi bozulma olmayıp balın elde edildiği bitkisel kaynağa göre oluşabilen doğal bir olaydır. Ancak tüketicilerin çoğu kristalize olan balı bilgisizlik sonucu hileli bal olarak düşünürler. Bu yanılgı, ülkemizde özellikle süzme bal pazarlamasında sıkıntılara yol açmaktadır. Gerçek olan, pek çok doğal ve kaliteli balın çok çabuk hatta süzme aşamasından hemen sonra bile şekerlenmeye başlayabileceğidir. Balın şekerlenip şekerlenmemesi üzerine; balın su, glikoz ve früktoz oranları, balın depolanma sıcaklığı, depolama sıcaklığının dalgalanması ve balda bulunan polen gibi katı partiküllerin miktarı etkili olmaktadır. Balın früktoz oranı düşerken glikoz oranının artması şekerlenmeyi destekler. Ancak, son yapılan çalışmalarda balın şekerlenme eğiliminin belirlenmesinde daha çok glikoz/su oranı üzerinde durulmaktadır. Buna göre, glikoz/su oranı 1/7'den daha düşük balların şekerlenmediği, bu oranın 2/1'den daha yüksek olan balların ise kısa sürede şekerlendiği bildirilmektedir. Özellikle tüketicilerin bilgilendirilmesi yönünden tekrar etmek gerekirse, balın şekerlenmesi tamamen doğal bir olaydır ve balın kalitesini etkilemez. Batı ülkelerinde kristalize olmuş hatta özel yöntemlerle kristalleştirilip krem haline getirilmiş ballar zevkle tüketilirken ülkemizde bu tür ballara şüphe ile bakılması büyük bir yanılgı olup doğal ve kaliteli bala yapılabilecek en büyük haksızlıktır. Balın kristalleşmesini önlemek için bazı yöntemler önerilse de çoğu ya yasal değildir ya da pratik uygulamadan uzaktır. Uygulanabilecek en basit yöntem balın önce oc'da 5 hafta
bekletilmesi sonra da 14 oc da saklanmasıdır. Tüketiciler, istediklerinde kristalize olan balı sıvı hale getirmek için bal kabını, sıcaklığı 38 oc geçmeyen ılık su içinde tutabilirler. Ayçiçeği, yonca, kavun, karahindiba, pamuk balları çok çabuk şekerlenirken akasya, hardal, orman gülü ve salgı balları geç şekerlenir. Adaçayı balı yıllarca şekerlenmeden kalabilir. Balın Fermantasyonu Balın içindeki şekerlere dayanıklı mayalar, özellikle su oranı yüksek balların fermantasyonuna (ekşimesine) neden olur. Sırlanmış ve olgunlaşmış balların su oranı daha az olduğu için ekşimesi zordur. Bu yüzden ballar olgunlaşmadan hasat edilmemelidir. Balın ekşimesini önlemek veya geciktirmek için bal, belli sıcaklıklarda, belli sürede ısıtılıp pastörize edilebilir. Ancak her ısısal işlem balın kalitesini ve değerini olumsuz yönde etkiler. Balın Antibakteriyel Özelliği Bal, antibakteriyel bir özelliğe sahip olduğundan içersinde mikroorganizma yaşayamaz ve çoğalamaz. Son yıllarda bütün dünyada hızla gelişen arı ürünleri ile tedavi olarak adlandırılan apiterapi de arı zehiri, propolis, arı sütü ve polen yanında bal da kullanılmaktadır. Arı ürünlerinin tümünün genel sağlık ve vücut direncini koruması yanında tedavi edici özellikleri de vardır. Balın antibakteriyel özelliği; asidik yapıda oluşuna, büyük oranda kuru madde (şeker) ve ayrıca enzimlerle glikozun parçalanması sonucu oluşan antiseptik bir madde olan hidrojen peroksit içermesine bağlıdır. Yüksek oranda şeker içeren bal, yüksek oranda su içeren hastalık etmeni mikroorganizmanın su kaybederek ölmesine ya da çoğalamamasına yol açarak antibakteriyel etkisini gösterir. 4-Balın İnsan Sağlığı Açısından Önemi: Yüksek enerjili ve karbonhidratlı bir madde olan bal, tadı, aroması ve diğer üstün özellikleri nedeniyle insanlar tarafından daha çok bir besin ve enerji kaynağı olarak tüketilmektedir. Bal, aynı zamanda tedavi edici olarak da örneğin çam balı sindirim sistemi rahatsızlıklarında, okaliptüs balı ise solunum sistemi rahatsızlıklarında kullanılabilmektedir. Zengin bir besin kaynağı olan bal, bebek ve çocukların beslenmesinde de önemli bir yere sahiptir. Çabuk sindirilmesi, bünyesindeki serbest asitler dolayısıyla yağ hazmını kolaylaştırması, anne ve inek sütündeki demir ve diğer eksikliklerin gidermesi, iştah açması
gibi özellikleri ve ayrıca sakinleştirici etkisi balın önemini daha da arttırmaktadır. Koyu renkli balların kan yapıcı özelliği, açık renkli ballara kıyasla daha fazladır. Bal, yalnızca bebek ve çocukların beslenmesinde değil büyüklerin beslenmesinde de yararlıdır. Özellikle çabuk enerjiye dönüşen hazır bir gıda olması nedeniyle, yüzme, dağcılık, atletizm, basketbol, futbol, bisiklet yarışı gibi sporlarla meşgul olan kimselere güç vermek ve yorgunluklarını hafifletmek için kullanılabilir. Bal besin ve enerji kaynağı olması yanında çeşitli hamur işlerinde ve pastalarda da kullanılmaktadır. Kattığı hoş tat ve aromasının yanı sıra, özellikle levüloz şekerinin su tutma yeteneğinden dolayı, bu yiyeceklerin uzun süre bayatlamadan taze kalmasını sağlar. Balın Hasadı: Arılar tarafından bitkilerin çiçeklerinden toplanan nektar (bal özü), arının midesinde kimyasal değişime uğrar ve daha sonra yiyecek olarak kullanılmak üzere petek gözlerine depolanır. Bitki çeşidine bağlı olarak %20-80 oranında su içeren nektar, petek gözlerine depolandıktan sonra su oranı %17-20 düzeyine indirilerek petek gözlerinin üzeri sırlanır. Mevcut petek gözlerinin en az yarısı sırlanmış ise bal olgunlaşmış ve hasat zamanı gelmiş demektir. Bal hasadı, genellikle arıların daha sakin olduğu sabah saatlerinde yapılır. Kovana duman verilip kovan açılır. Ballıktaki sırlı petekli çerçevelerin arıları alt kata (kuluçkalığa) indirilir ya da silkelenir. Bu işlem esnasında hızlı fakat telaşsız çalışılmalıdır. Ballı çerçeveler ağzı kapalı bal kasalarına alınıp kapalı ortama taşınır. Bu esnada ballı çerçeveler, zedelenmemeli ve etrafa bal bulaştırılmamalıdır. Balın Süzümü: Bal süzme işlemi yapılmadan önce oda sıcaklığı, süzme kolaylığı ve akıcılığın sağlanması açısından 25-30 oc olmalıdır. Süzülecek çerçevelerin petekleri üzerindeki sırlar, sır bıçağı veya sır tarağı ile alınır. Sırı alınan petekler elle veya elektrikle döndürülen santrifüj (bal süzme) makinesine yerleştirilerek balları çıkartılır. Yurt dışında sır alma ve bal süzme işlemi, çoğunlukla tamamen otomatik makinelerle yapılmaktadır. Peteklerde kalan bal bulaşıklarının temizlenmesi için balı süzülmüş petekler akşam üzeri kuluçkalığın üzerine verilerek arılarca temizlenmesi sağlanır. Bu çerçevelerden temiz ve kullanılabilecek olanlar saklanarak ilkbaharda tekrar kovanlara verilebilir.
Balı Süzülmüş Peteklerin Değerlendirilmesi Balı alınan peteklerin tekrar kullanılabilecek durumda olanları tecritli petek odalarında muhafaza edilir. Petek güvesine karşı, petekler askıya dizilerek içinde korlaşmış mangal kömürü bulunan mangallarda veya elektrik ocaklarında toz kükürt yakılarak dumanlama yapılır. Ancak bu uygulamada peteklerde bulunan güve yumurtaları ölmediğinden uygulama 2-3 haftalık aralıklarla bir kaç kez tekrarlanır. Gerektiğinde bu petekler gelecek ilkbaharda tekrar kullanılabilir. Ancak bu tür peteklerin tekrar kullanılması hastalıklar yönünden riskli olabilir. Bu yüzden bazı ülkelerde peteklerin sadece bir yıl kullanılmasına müsaade edilir. Muhafaza yönteminde naftalin kesinlikle kullanılmamalıdır. Petrol ürünü olan naftalin kanserojen bir madde olup bal ve balmumundaki kalıntısı insan sağlığı için tehlikelidir. Kullanılamayacak durumdaki petekler, eritilerek kalıp mum haline getirilir. Balın Dinlendirilmesi Bal süzme makinesinde elde edilen bal, gittikçe incelen çok katlı elekten geçirilerek mum kırıntıları ve diğer yabancı maddeler ayıklanır. Buna rağmen küçük parçacıklar ve oluşan hava kabarcığı balın rengini bulandırır. Bunun için bal, dinlendirme tankına alınır ve dinlendirilir. Küçük mum kırıntıları ve hava kabarcığı köpük şeklinde üstte toplanır. Köpüklü kısım arılara yem olmak üzere ya da sirke ve likör yapımı için ayrı bir yerde depolanır. Dinlendirme kabındaki bal durulduğunda ve berraklaştığında ambalajlanabilir. Balın Depolanması: Bal, değişik yapı taşlarından oluştuğundan depolama sırasında bile yapısal olarak sürekli değişikliğe uğrar. Bu değişmeler genellikle kristalleşme, renk koyulaşması, asitlik derecesinin artması, balın içinde bulunan şeker çeşitlerinde artma ve azalma olması şeklindedir. Bunun yanında balın depolanma süresinin artması ve ısıtılması HMF (hidroksi metilfurfurol) değerini yükseltir. Balın kristalleşmesi 5-7 oc'da, ekşimesi 10 oc'da başladığından süzülen ballar eğer ısıtılmayacaksa 5 oc'nin altında tutulmalıdır. Kristalize olmuş balın tekrar eski haline dönmesi için bal kabı sıcak su dolu bir kap içerisinde bekletilerek balın çözülmesi sağlanır. Bal kabı hiçbir zaman doğrudan ateş ile temas etmemelidir. Çözünen bal tekrar kristalize olabilir. Bal Standardı:
Bal, 22 Ekim 2000 tarihine kadar "TS 3036" sayılı bal standardı ile tanımlanmaktaydı. Ancak, bundan böyle bu tarihte 24208 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlülüğe giren Türk Gıda Kodeksi 2000/39 sayılı "Bal Tebliği" hükümlerince tanımlanmaktadır. Bal Tebliği'nin 6. maddesinin bazı hükümleri aşağıda verilmiştir. Buna göre; Balın nem miktarı % 20'den, asitlik miktarı 40 mg/kg'dan fazla olamaz, Balda diastaz sayısı 8'den az olamaz, ancak narenciye balı gibi yapısında doğal olarak düşük miktarda enzim içeren ve doğal olarak HMF miktarı 15 mg/kg'dan fazla olmayan balda diastaz sayısı 3'den az olamaz, Balda hidroksimetil furfurol (HMF) miktarı 40 mg/kg'dan fazla olamaz, Bala herhangi bir madde katılamaz ve yapısında bulunan herhangi bir madde uzaklaştırılamaz. Bal ticari glikoz, naftalin ve nişasta içeremez. İlgili tebliğde balın ambalajlanması, etiketlenmesi ve diğer konularında ayrıntılı tanım ve açıklamalara yer verilmiştir. Bu nedenle balla ilgilenen herkesin Bal Tebliği'ni bilmesi ve buna göre hareket etmesi zorunludur. Polen Bitkilerin erkek üreme birimi olan polen,kovanda 21 gününü tamamlamış 22.günden itibaren tarlacı işçi arılar tarafından koloninin protein gereksini -mini karşılamak için toplanmaktadır. Bitkinin çiçeklerine nektar almak için giden arılar, vücutlarına bulaşan polenleri düzenli hareketlerle bir araya getirir, arka bacaklarında bulunan polen sepetçiğine biriktirerek kovana taşırlar. Her bir işçi arı 50 mg kadar poleni arka ayaklarında yer alan polen sepet çiğinde toplayarak kovana taşır Arılar kovana polen taşımak için günde 5-20 sefer yapmaktadır. Bal arıları her seferinde 10-50 mg polen taşımaktadırlar. Bir koloni uygun koşullarda yılda 35-45 kg polen toplayabilmektedir. Polenin İçeriği Polen, % 21 ham protein, % 32 karbonhidrat, % 5 yağ, % 3 kül, % 11 su, % 28 diğer maddeler, içermektedir. Ayrıca (K) Potasyum, (Na) Sodyum,(Ca) Kalsiyum, (Mg) Magnezyum, (S) Kükürt, (A1) Aliminyum, (B) Bor, (Co) Kobalt, (Cu) Bakır, (I) İyot, (Fe) Demir, (Mn)
Manganez, (Ni) Nikel, (Si) Silisyum, (Ti) Titan, (Zn) Çinko mineralleri ile A, B, C ve E vitaminleri ile enzimler bulunmaktadır Polenin Hasadı Bal arıları polen yüklerini arka bacaklarındaki polen sepetçiğinde toplayarak kovana getirmektedir. Polen tuzağı ancak bir arının geçebileceği büyüklükte delik bulunan plastik plaka ile altında polenlerin biriktiği tabladan oluşmaktadır. Kovan önüne takılı olan polen tuzağı arıların arka ayaklarında bulunan polenin tuzağın altında bulunan tablaya düşmesini sağlar. Polenin Kurutulması Polen havadar serin ve temiz bezler üzerinde kurutulmalıdır. Kurutulan polenler içerisindeki yabancı maddelerden temizlenmesi için elekten geçirilmelidir. (arı bacağı, arı kanadı vs.) Havalandırma sistemi çalışan bir elektrikli fırında 30-35 C de 5-6 saat tutularak kurutma yapılabil- mektedir. Polenin nem oranı % 5-10 düzeyinde olacak şekilde kurutulmalıdır. Polen, sindirimi kolaylaştırıcı, hücre yenileyici, canlılık verici, iştah artırıcı, hemoglobini yükseltici, seksüel aktivite artışı yanında soğuk algınlığı, sinirsel rahatsızlıklar ve ülser rahatsızlıklarında yaygın olarak kullanılmaktadır. Arı Sütü 7-12 günlük genç, kovan içi görev yapan işçi arıların başlarındaki salgı bezlerinden salgılanan, besin değeri oldukça yüksek, beyaz renkli, peltemsi, hafif acımtırak bir arı ürünüdür. Arı Sütünün İçeriği Arı sütünün yapısında; % 66 su, % 12.34 protein, % 5.46 yağ, % 12.49 şeker, % 0.82 mineraller, % 2.84 bilinmeyen maddeler vardır. B, B5, vitaminleri yönünden zengindir. A, C, D ve K vitaminleri eser derecede bulunur. Kozmetikte, fiziksel performansın uyarılmasında, öğrenme kapasitesi ve kendine güvenin sağlanmasında, cinsel sorunlarda, kansızlık, kolesterol, viral enfeksiyonlara karşı direncin artırılmasında, kanser, yüksek ve düşük kan basıncı damar sertliği, kronik ve tekrarlayan hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Arı Sütü Üretimi
Arı sütü üretiminin temeli; kalıplarla hazırlanan yüksükler içerisine 1 günlük larvaları transfer etme esasına dayalıdır. Transfer edilen larvaları taşıyan aşılama çerçevesi anasız koloninin ortasına konur. Anasız kolonide 72 saat duran aşılama çerçevesi alınarak arı sütü hasat edilir. 9-10 çerçeve popülasyona sahip koloninin transferden 6-7 gün önce ana arısı 1 çerçeve arısı ile birlikte boş ruşet kovana alınır. Anasız olarak hazırlanan kolonideki açık gözlü yavrulu petekler alınarak diğer kovanlardaki kapalı yavru içeren peteklerle değiştirilir. Böylece 7-12 günlük yaşta genç işçi arılara sahip koloni elde edilmiş olur. 5-6 gün sonra başlatıcı kolonide oluşan ana arı gözleri bozulur ve açık gözlü yavru bırakılmaz. Böylece anasız koloniler larva transferinde kullanılabilecek düzeye getirilir. Anasız kolonilerde transfere başlamadan önce fazla petekler alınarak bölme tahtası ile boş kısım kapatılır. Larva Transferinin Yapılması Damızlık kovana önceden bırakılan boş petek 1-2 günlük larva içermiş şekliyle transfer için alınır. Transfer rüzgar ve doğrudan güneş almayan kapalı ortamda yapılmalıdır. Ortam sıcaklığı 22-28ºC, nem % 50-55 olmalıdır. Aşılama yapılacak olan ana arı gözlerinin içerisine 1:1 oranında su ve arı sütü karışımından 1 damla konulur. Transfer için larva, sırtının altından kaşığın ucuna alınır, ana arı gözünün tabanının ortasına bırakılır. Anasız koloniye 30-60 adet larva transferi yapılmış çerçevesi verilir. Transfer edilen larva sayısı arttıkça üretilen arı sütü düzeyi de düşecektir. Koloni şurup ve polen ikame yemle beslenir. 7-12 günlük genç işçi populasyonu için 4-5 günde bir, çıkmak üzere yavrulu, ancak açık gözlü larva içermeyen petek takviye edilir. Boş petek dışarıya alınır. Arı Sütü Hasadı Aşılamadan 72 saat sonra yüksükler içerisinde bulunan larvalar bir pens yardımıyla atılır. Gözlerin tabanında bulunan arı sütü plastik veya tahta bir kaşıkla alınarak toplanır. Kesinlikle metal kaşık ve metal aksam kullanılmamalıdır.
Elde edilen arı sütleri ışık almayacak şekilde folyo kağıdı ile sarılmış koyu renkli şişelere depolanır ve buzdolabında saklanır. Arı sütü üretim miktarı iç ve dış etkenlere bağlı olarak önemli oranda değişmektedir. Her bir yüksükten yetiştirme ve besleme yöntemine bağlı olarak 213-328 mg süt elde edilir. Bir koloniden bir transfer döneminde 6.5-10.5 g arasında arı sütü elde edilebilmektedir. Balmumu Balmumunun ana maddesi bal olup 13-18 günlük kova içi görev yapan işçi arıların karın halkalarının alt yüzündeki balmumu salgı bezleri tarafından salgılanan maddedir. Saf balmumu yeni salgılandığında beyaz renkli, ince saydam görünüştedir. Daha sonra polenden geçen ve yağda çözünen karotenoid pigmentleri nedeniyle rengi sarıya dönüşür ve katılaşır. Kendine özgü bir kokusu vardır. Balmumu; % 14 hidrokarbonlar, % 35 monoesterler, % 14 diesterler, % 3 triesterler, % 12 hidroksi mono ve poliesterler, % 1 asit esterler, % 2 poliesterler, % 12 serbest asitler, % 1 serbest alkoller, % 6 diğer maddeleri içermektedir. 1. Bal mumu Bal mumu genç işçi arıların karın halkalarındaki mum salgı bezleri tarafından salgılanan bir arı ürünüdür. Bal mumunun salgılandığı anda rengi beyazdır, kovan içinde doğal süreçlerde giderek sarı-kahverengi tonlarına döner. Bal mumu çok değerlidir. Arılar 1 kg bal mumu yapmak için 10 kg bal tüketirler. Saf bal mumu çeşitli üretim dallarında, örneğin kozmetik ve ilaç sanayiinde, boya ve vernik üretiminde kullanılmaktadır. En yoğun kullanıldığı alan ise petek yapımıdır. Organik arıcılıkta propolis ve mum belli oranlarda saf alkol içinde eritilerek boya niyetine kovanlara sürülmekte kovanın ömrü uzatılmaktadır. Bir yandan da Organik arıcılığın gereği yerine getirilmektedir 2. Temel Petek Temel Petek, saf bal mumundan özel makinelerle üretilen, yüzeyinde işçi arı gözü basılı altıgenler bulunan standart levhadır. Temel Petek üretiminde sıcak döküm ve pres rulo sistemi olmak üzere iki farklı yöntem uygulanmaktadır. Her iki sistemde de silindirden çıkan bal mumu levhalar otomatik ayarlı bıçaklarla istenen boyutlarda kesilir ve temel petek olarak çerçevelere takılır. Temel Petek üretiminde kullanılacak bal mumu % 100 saf ve doğal olmalıdır. Temel Petek haline getirilmeden önce Amerikan ve Avrupa yavru çürüklüğü ve Kireç hastalığı gibi hastalık etkenlerine karşı 1Atmosfer basınçta 120 C'de 15 dakika sterilize edilmelidir Balmumunun Kullanım Alanları
Çeşitli merhem türü ilaçlar ile yüz kremlerinin yapımında, dişçilik alanında, su geçirmez maddeler ile askerlerin kullandığı çeşitli malzemelerin yapımında, ağaçtan yapılmış eşyaların parlatılmasında, parke verniği yapımında, boya endüstrisinde heykel ve biblo endüstrisinde, ışık kaynağı olan mum üretiminde, parfümeri endüstrisinde kullanılmaktadır. Propolis İşçi arıların bitkilerin filiz, tomurcuk ve kabuklarından topladığı yapışkan bir maddedir. Propolis % 50 reçine ve zamksı maddeler, % 30 bitkisel mumlar, % 10 esansiyel yağlar, % 5 polen ve % 5 organik bileşik ve mineraller içermektedir. Propolis üretiminde önemli olan bitkiler : Kara kavak, çam, Çalı formu bitkileri (Pamucak), pıynar, akçaağaç, fındık, akasya, Söğüt, At kestanesi, Karaağaç, Kızılağaç, Meşe, Kayın, Okaliptüs, Dişbudak, Göknar, Erik, huş, Çam reçineleri, Bitki salgıları Dokuları onarıcı, damar büzücü, kanı pıhtılaştırıcı, yaraları iyileştirici, sedef, hemoroid, egzama, gibi cilt rahatsızlıklarında, ağız yaraları, diş ağrısı, mide ülseri, nefrit, idrar yolları enfeksiyonu, influenza ve diğer birçok hastalığın tedavisinde ve kozmetik sektöründe kullanılmaktadır. Propolisin Fiziksel Özellikleri 1. Renk: Bitki türüne bağlı olarak renk sarıdan koyu kahveye kadar değişir. 2. Propolis 60-70 0 C de sıvı, 25-45 0 C de yumuşak ve yapışkan, 15 0 C altında ise katı kırılgandır. 3. Propolis etanol, glycol ve suda belirli oranlarda çözünür 4. Anti bakteriyel komponentler genellikle alkol ve suda çözülürler. 5. Propolis saf katı, sıvı, tablet, sprey, pomad, propolisli sabun, propolisli şeker vb. gibi birçok şekil ve formulasyonlarda pazarlanmaktadır. Propolisin Yapısı Ve Bileşimi Propolis örneklerinde bitkisel kaynağa bağlı olarak 150-200 bileşik veya kimyasal saptanmıştır. Bunlardan bazıları: 1-Flavonlar ve flavonoidler 2.Terpenler ve terpenoidler 3. Aromatik asit ve esterleri 4. Alifatik asit ve esterleri 5. Amino asitler 6. Alkoller 7. Aldehitler 8. Kalkonlar 9. Ketonlar 10. Hidrokarbonlar Propolis üretimini arttırmak amacıyla havalar iyice soğuyuncaya kadar örtü tahtası yerine plastik, naylon veya metalden yapılan, üzerinde arının geçemiyeceği genişlikte(3 mm) açıklıklar bulunan iç kapak kullanılır. Bu iç kapakların üzerine hiçbir şey örtmeden kovan kapağı yerleştirilir. İç kapak üzerinde bulunan açıklıklar 12-21
günlük işçi arılar tarafından propolisle doldurulur. Propolis ile kaplanan bu iç kapak alınır, derin dondurucuya konulur. Soğuktan sertleşen propolis kırılgan bir yapı kazanır ve iç kapağa uygulanan basit bir bükme hareketiyle ayrılır. Arı Zehiri 15 günden yaşlı işçi arılar tarafından üretilir. Arı zehiri açık renkte, kokusuz, tadı acı, suya benzer sıvı bir maddedir. Oda sıcaklığında ağırlığının % 30-40 'nı kuruyarak kaybeder ve rengi açık sarıya dönüşür. Arı zehirinin % 88'i su olup, glikoz, fruktoz ve fosfolipid yapılar ile çeşitli enzim, peptid ve aminleri içeren en az 18 farmakolojik aktif bileşeni bulunmaktadır. Arı zehirinde %30-40 kuru madde bulunur. Ayrıca %2-6 şeker, %1-3 yağ, %1 aminoasit ve %3-4 kül bulunur. Bir arının iğne kesesinde 0.3 mg yaş zehir bulunur ve bu zehirden 0.1 mg kuru arı zehiri üretilir. İnsan için LD50 = 2.8 mg/kg arı zehiridir. Arı zehiri romatizmal rahatsızlıkları başta olmak üzere kanserin bazı tiplerinde, adale ağrılarında, eklem ve sinirsel iltihaplarda, boğaz ağrısı, migren, astım, kolesterolün düşürülmesinde, genel bağışıklık uyarıcı, adet öncesi sendromunda kullanılmaktadır.