MAKALE M. Burçin DİKMEN E. Hesap Uzmanı SERMAYE ARTIRIM AVANSI VE TRANSFER FİYATLANDIRMASI YOLUYLA ÖRTÜLÜ KAZANÇ DAĞITIMI Özet: Bilindiği üzere, sermaye artırım avansı, ileride yapılacak sermaye artırımına mahsup edilmek üzere şirket ortaklarının, ortak oldukları şirketlere yaptıkları para transferleridir. Kaynak aktarımında bulunan ve aktarılan kaynağı kullanan şirketlerin yönetim kurullarında söz konusu kaynağın sermaye artırım avansı olarak verildiği ve alındığı hususunun kaynak aktarılmadan önce karara bağlanması ve aktarılan kaynağın makul bir süre içerisinde sermayeye ilave edilmesi şartlarının gerçekleşmesi halinde bazı kesimlerin görüşüne transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı eleştirisi yapılamayacaktır. Ancak bizim de katıldığımız diğer bir görüşe göre ise sermaye şirketleri tarafından ortak oldukları şirketlere verilen paralar, sermaye artırımına ilişkin kanundaki prosedürler izlenerek ticaret siciline tescil edilip ticaret sicil gazetesinde ilan edilmesi tarihinden önce herhangi bir cari hesap alacağından farksızdır. Herhangi bir sermaye artırımı yokken, sermaye artırım avansı adı altında grup şirketlerine para kullandıran şirket, bünyesindeki kaynakların daha etkili yatırım alanlarına yatırılıp nemalanmasından şirketi mahrum etmiş olmaktadır. Bu nedenle bu durumda hazine zararının gerçekleşmesi şartıyla mutlaka transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı eleştirisi yapılmalıdır. Anahtar Kelimeler: Sermaye artırım avansı, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı,borç, sermaye 1.GİRİŞ Genel olarak sermaye artırım avansı, ileride yapılacak sermaye artırımına mahsup edilmek üzere şirket ortaklarının, ortak oldukları şirketlere yaptıkları para transferleri olarak tanımlanabilir. Gerek eski gerekse yeni Türk Ticaret Kanunu''nda (TTK) şirketlerin sermaye avansı uygulaması yapabileceklerine veya yapamayacaklarına dair herhangi bir hüküm yoktur. Söz konusu hüküm yokluğunu TTK açısından sermaye avansı uygulamasının yasak olduğu şeklinde yorumlamak mümkün değildir. Aksine sermaye avansı verilmesinin iradi bir işlem olduğu ve yasaya aykırılığı konusunda bir hüküm bulunmadığı dikkate alınarak, bu işlemi yapmanın TTK'na da aykırı düşmediği şeklinde yorum yapmak gerekir. Vergi kanunlarımızda da sermaye artırım avansı adı altında bir müessese düzenlenmemiştir. Uygulamada, sermaye avansı verilmesi işleminin genel hükümler uyarınca yapılabileceği görüşü ile hareket edilmektedir. Diğer bir ifade ile, mevzuatımızda ortakların ileride yapılacak sermaye artırımında kullanılmak üzere sermaye artırım avansı vermelerini engelleyen herhangi bir hüküm mevcut değildir. Yazımızda sermaye şirketlerinin ortağı oldukları şirketlere aktardıkları sermaye artırım avanslarının niteliği, söz konusu sermaye artırım avanslarının transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı açısından durumu konusunda iki farklı görüşün ne olduğu ve son olarak da bizim de katıldığımız görüşün hangisi olduğu konusunda görüş ve açıklamalarımıza yer verilecektir.
2.SERMAYE ARTIRIM AVANSLARININ NİTELİĞİ Avans, ileride muaccel olacak bir alacağa veya borca mahsuben yapılan ön tahsilat veya ödemedir. Başka bir ifadeyle, ileride gerçekleştirilmesi üstlenilen iş nedeniyle fiyat değişimlerinden etkilenmemek ve işin güvenceye alınmasını sağlamak amacıyla bedelin bir kısmının veya tamamının işi alan yönünden önceden tahsil edilmesi, işi yaptıran yönünden ise önceden ödenmesidir. Daha önce de belirtildiği üzere, sermaye artırım avansı mevzuu TTK da düzenlenmediği için belli bir şekle tabi değildir. Ancak, tarafların bu konuyu yazıya dökmesi ve sermaye avansı verilen şirketin yönetim kurulunda bu konunun karara bağlanması, bu kararda sermaye artırımı için makul olarak tespit edilmiş bir süreye de yer verilmesi, para transferinin borç para kullandırmak amaçlı değil, sermaye tahsisi amacı ile verildiğini ispat açısından önemlidir. 1 Mevzuatımızda sermaye artırım avansı adı altında bir müessese olmamasına rağmen Danıştay 4. Dairesi bir Kararı nda 2, sermaye artırım avansı müessesesiyle ilgili bazı açıklamalarda bulunmuştur. Söz konusu Karar özet olarak şu şekildedir: ' Tarhiyata dayanak alınan inceleme raporunda, aynı holding bünyesinde yer alan ve davacı holdingin en büyük hissedarı durumunda bulunduğu bağlı ortaklığı... Anonim Şirketine 1995 yılı içinde aralıklı olmak üzere toplam 29.500.000.000 lira sermaye artırım avansı adı altında para verdiği ve 'Bağlı Ortaklıklardan Alacaklar' hesabında izlediği bu hesabın alacaklı ve borçlu tutarları üzerinden davacı şirketin herhangi bir faiz ve komisyon hesaplamadığı,... Anonim Şirketi ise 08.12.1995 tarihli genel kurul kararıyla verilen sermaye artırımı nedeniyle davacı şirketin hissesi oranında taahhütte bulunduğu ve taahhüdünün tamamını 25.12.1995 tarihinde... Anonim Şirketine nakden ödediği, dolayısıyla davacı şirket tarafından... Anonim Şirketine yıl içinde verilen yüksek tutarlardaki paraların sermaye artırımı değil borç olduğu, zira 'Bağlı Ortaklıklardan Alacaklar' hesabı adı altında verilen paraların... Anonim Şirketi tarafından 25.12.1995 ve 29.12.1995 tarihlerinde davacı şirkete nakden geri ödendiği,... Anonim Şirketinin faaliyeti itibarıyla nakit ihtiyacının yüksek olduğu ve ortakların da aynı olması nedeniyle davacı şirketin örtülü kazanç dağıtımı yaptığı kabul edilerek paraların geri ödeme tarihlerine göre Merkez Bankası'nın ihtilaflı yılda kısa vadeli borçlara uyguladığı faiz oranı dikkate alınarak matrah farkı saptanmıştır. Davacı Anonim Şirketin sermayesinin % 100 ün... ailesine ait olduğu, sermaye artırım avansı olarak paraların verilmesi ve alınması işlemlerinin davacı şirket ve... Anonim Şirketi yönetim kurullarında karara bağlandığı, bağlı şirketlerin sermaye ihtiyaçlarının karşılanması için 4 ortak tarafından davacı şirkete verilen paraların ortaklar cari hesabında izlendiği, davacı holdingin grup içi şirketlerde fon ve nakit akışının takibi için tüm nakit işlemlerinin kasa hesabından geçirilerek... Anonim Şirketinin yıl içinde yapacağı sermaye artırımında kullanılmak üzere avans verdiği, bu avansların 31.12.1995 tarihinden önce sermaye artırımı ile kapatıldığı, dolayısıyla yapılan bu işlemlerin borç para verme değil sermaye artırım avansı verme işlemi olduğu anlaşılmaktadır. İnceleme elemanı şirketin hesaplarının işleyişinden Holdingin... Anonim Şirketine sermaye artırımı için taahhüdüne düşen kısmı yeniden ödemiş ve aynı gün içinde daha önce yıl içinde verdiği avansları geri almış gibi işlem yapılan kayıtlar nedeniyle verilen paranın borç verme 1 Mehmet MÜSTEHLİK, E-Yaklaşım, Aralık 2009, Sayı:204, http://www.vergiportali.com/content.aspx?type= VergiPolemikD&Id=2642, Erişim Tarihi:11.02.2013 2 Danıştay 4. Dairesi nin 04.11.1998 tarih ve E.1998/2191, K.1998/3909 sayılı Kararı
işlemi olduğunu gösterdiğini ileri sürmekte ise de, kayıtların bu şekilde yapılmasının verilen paranın yönetim kurulu kararlarında belirtilen ve muhasebe kayıtlarında açıkça gösterilen 'Bağlı Ortaklıklardan Alacaklar' hesabının verilen sermaye avansları olması gerçeğini değiştirmemektedir. Bu durumda, olayın örtülü kazanç dağıtımı olarak nitelendirilerek yapılan tarhiyatın onanmasında isabet görülmemiştir.' Yukarıda özetine yer verilen Danıştay Kararı'ndan da anlaşılacağı üzere davacı şirketin ortağı olduğu şirkete sermaye avansı olarak verdiği paralar aynı yıl içerisinde sermayeye ilave edilmiştir. Ayrıca aktarılan kaynağın hem davacı şirket hem de parayı kullanan şirket yönetim kurullarında sermaye artırım avansı olarak gönderildiği ve alındığı karara bağlanmıştır. Söz konusu unsurlar, bizim katılmadığımız bazı kesimlerin görüşüne göre, para transferinin borç para kullandırmak amaçlı değil, sermaye tahsisi amacı ile verildiğini ortaya koymaktadır. 3.SERMAYE ARTIRIM AVANSLARI İLE ÖRTÜLÜ KAZANÇ İLİŞKİSİ 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 13. maddesi uyarınca kurumların ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyatlar üzerinden ödünç para alıp vermeleri transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı olarak nitelendirilmektedir. Bir kurumun ilişkili olduğu kişi ya da kişilere herhangi bir menfaat temin etmeksizin kullandırdığı nakit kaynaklar nedeniyle transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı eleştirisine muhatap olması için kullandırılan nakit kaynağın borç mahiyetinde olması gerekmektedir. Bu noktada sermaye artırım avansı olarak aktarılan kaynakların borç olarak mı yoksa sermayenin bir unsuru olarak mı değerlendirilmesi gerektiği hususu gündeme gelmektedir. Bilindiği üzere eski TTK'nun 470. maddesi hükmü uyarınca esas sermaye için faiz ödenmez, ayrıca 5520 sayılı KVK'nın 11/1-a maddesi uyarınca öz sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faizlerin kurum kazancından indirimi mümkün değildir. Dolayısıyla bir kurum tarafından ilişkili olduğu diğer bir kuruma aktarılan kaynaklar sermaye artırım avansı ve dolayısıyla sermayenin bir unsuru olarak kabul edilirse söz konusu kaynaklar üzerinden faiz hesaplanmayacaktır. 3 Daha önce de belirtildiği üzere, bazı kesimlerin görüşüne göre, mevzuatımızda sermaye artırım avansı adı altında bir müessese bulunmamasına rağmen, yukarıda yer verdiğimiz Danıştay 4. Dairesi nin kararında, sermaye artırım avansı adı altında bir düzenlemenin kabul görmesi ve mevzuatımızda sermaye arttırım avansı verilmesinin önünde herhangi bir yasal engel bulunmaması sebebiyle, sermaye artırım avansı olarak aktarılan para transferlerinin hangi süre içerisinde kaynağın aktarıldığı şirket tarafından sermayeye ekleneceği hususu büyük önem kazanmaktadır. Sermaye artırım avansı olarak bir şirkete aktarılan kaynakların, sermaye artırım prosedürleri tamamlanarak hangi süre içinde tescilli sermayeye dönüştürülmesinin zorunlu olduğuna dair bir düzenleme güncel mevzuatımızda yer almamaktadır. 17.06.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4875 sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu ile yürürlükten kalkan 6224 sayılı Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu na bağlı olarak 3 Onur TEMİZYÜREK, Sermaye Artırım Avansı Kavramı, http://www.ozdogrular.com/content/view/13699/, Tarihi:11.02.2013 Erişim
yayınlanan Yabancı Sermaye Çerçeve Kararı nda; Sermaye artırım avanslarının, döviz hesabına alacak kaydedildiği tarihten itibaren bir yıl içinde sermaye olarak tescil edilmesi zorunludur hükmü yer almaktaydı. Bununla birlikte, TC Merkez Bankası Kambiyo Mevzuatı Müdürlüğü nün, (Hazine Müsteşarlığı nın 10 Ocak 2008 tarihli yayımladığı Genel Yazıya istinaden değişen TCMB Genelgesi) 02.01.2002 tarih ve 2002/YB-1 sayılı genelgesinde, Mevcut bir şirkete yabancı sermaye artış bedeli veya sermaye avansı olarak gelen bedellerin, Türk Lirası mevduat veya döviz tevdiat hesabına alacak kaydedildiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde sermaye olarak tescil edilmemesi halinde; şirket tarafından kullanılıp kullanılmadığına bakılmaksızın, yurtdışından sağlanan kredi olarak nitelendirilmesi ve ilgili mevzuatın genel hükümleri çerçevesinde işlem görmesi; kredi kullanım tarihi olarak bu bedellerin Türk Lirası mevduat veya döviz tevdiat hesabına alacak kaydedildiği tarihin esas alınması, gerektiğine hükmedilmiştir. Bu noktadan hareketle bazı görüşlere göre, sermaye avansı olarak gelen bedellerin yalnızca bir yıl içerisinde sermayeye eklenmedikleri durumda kredi (borç) olarak kabul edilebilecekleri; dolayısıyla bir yıl içerisinde sermayeye dönüştürülen avansların ise, sürecin en başından itibaren bir kredi (borç) değil sermayenin bir unsuru olarak değerlendirilmelerini gerektiren anlayış daha doğru bir yaklaşım olacaktır.4 Şimdiye kadar yaptığımız açıklamaları özetleyecek olursak, bir şirketin ortağı olduğu başka bir şirkete sermaye artırım avansı olarak aktardığı kaynakların karşılığında herhangi bir menfaat elde etmemesi durumunun transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı yönünden eleştirilmesi önünde herhangi bir engel yoktur. Sonuç olarak aktarılan kaynağın görünürdeki mahiyeti bir borç verme işlemidir. Fakat bazı kesimlerin bizim katılmadığımız görüşlerine göre, örtülü kazanç eleştirisi sonucu yapılan tarhiyatın ihtilaf konusu olması ve yargıya taşınması halinde, yazımızın önceki bölümlerinde yer verilen Danıştay 4. Dairesi'nin ilgili kararında belirtildiği üzere aktarılan kaynağın söz konusu şirketlerin yönetim kurulları tarafından sermaye artırım avansı olarak alındığının ve verildiğinin karara bağlanmış olması ve makul bir süre içerisinde sermayeye ilave edilmiş olması durumunda yapılan tarhiyatın ilgili mahkeme tarafından onanmaması kuvvetle muhtemeldir. 5 Bilindiği üzere, bir sermaye şirketi sermaye artırımına gittiğinde ortaklar açısından sermaye koyma borcu, sermaye artırımına ilişkin kanundaki prosedürler izlenerek (genel kurul kararı, bakanlığa başvuru, tescil, ilan...) ticaret siciline tescil edilip ticaret sicil gazetesinde ilan edilmesi ile doğmaktadır. Bizim de katıldığımız görüşe göre, bu tarihten önce sermaye şirketleri tarafından ortak oldukları şirketlere verilen paralar herhangi bir cari hesap alacağından farksızdır. Çünkü, öncesinde sermaye artırımı olmadığı gibi, sermaye borcu da yoktur. Herhangi bir sermaye artırımı kararı ve bu karara ilişkin ticaret siciline herhangi bir tescil yokken, sermaye artırım avansı adı altında grup şirketlerine para kullandıran şirket, bünyesindeki kaynakların daha etkili yatırım alanlarına yatırılıp nemalanmasından şirketi mahrum etmiş olmaktadır. Burada gerçekleşen durum, sermaye artırım avansı adı altında grup şirketlerin finanse edilmesidir. Bir kurumlar vergisi mükellefinin basiretli bir tüccar gibi davrandığında ortaklık ve nüfuz ilişkisi içinde olmadığı üçüncü kişilere sağlamayacağı çıkarları, kurum matrahını azaltacak biçimde ortaklık ve diğer biçimlerde denetim ve/veya nüfuz ilişkisi içinde bulunduğu gerçek ve/veya tüzel kişilere sağlaması örtülü kazanç dağıtımıdır. 4 Mehmet MÜSTEHLİK, E-Yaklaşım, Aralık 2009, Sayı:204, http://www.vergiportali.com/content.aspx?type= VergiPolemikD&Id=2642, Erişim Tarihi:11.02.2013 5 Onur TEMİZYÜREK, Sermaye Artırım Avansı Kavramı, http://www.ozdogrular.com/content/view/13699/, Tarihi:11.02.2013 Erişim
Sermaye artırım avansı verildiğinde örtülü kazanç dağıtımının objektif unsurları gerçekleşmektedir. Sermaye avansı ortaklık ilişkisi içinde bulunulan şirketlere verildiği için örtülü kazanç dağıtımının ilişki unsuru sağlanacaktır. Ayrıca sermaye avansı veren şirket, söz konusu avansı ileride yapılacak sermaye artırımına karşılık sermaye borcu olarak verdiği için herhangi bir faiz hesaplamamaktadır. Bu durumda da, grup şirketlerine veya iştiraklerine faizsiz para kullandırmış olduğu için örtülü kazanç dağıtımının çıkar sağlama unsuru da gerçekleşmiş olacaktır. Diğer taraftan sermaye avansı verilmesi daha çok grup şirketlerinde görülmektedir. Çünkü grup içinde sermaye bakımından kötü ve zararlı durumda olan şirketlere sermaye avansı verilerek vergi planlaması yapılmakta, grubun vergi yükü azaltılmaya çalışılmaktadır. Bu durumda, örtülü kazanç dağıtımında özellik arz eden hazinenin vergi kaybı da söz konusu olmaktadır. Öte yandan, vergi kanunları, sermaye avansına imkan vermiş olsaydı, o zaman örtülü kazanç müessesesinin hiçbir anlamı kalmazdı. Çünkü; şirketler, kazançlarını ortak olduğu başka şirketlere vergilendirmeden aktarır ve enflasyonist ortamda da sermaye artırımı sürekli gerektiği için önceden aktarmış olduğu kazançları ileride sermayeye dönüştürebilirdi. Yönetim kurulu kararına bağlanarak, geri alınmamak ve ileride yapılacak sermaye artırımına mahsup edilmek üzere tahsis edilen sermaye avanslarının sıradan bir alacak niteliğinde olmadığı ve vadesinden önce yapılmış bir sermaye ödemesi olduğundan bu ödemeler için faiz yürütülmesine gerek olmadığı yönündeki görüşlerin ise geçerliliği bulunmamaktadır. Çünkü, sermaye ödemesinin vadesi, sermaye artırımı halinde en erken ticaret siciline tescil tarihidir. Vadesinden çok önce ödeme yapılması durumunda ise, üçüncü kişilere yapılmayacak bir farklılık sermayesine iştirak olunan firmalara yapılmış olmaktadır. Kaldı ki, iştiraklerin doğrudan sermaye artırımı yapmak yerine aylar öncesinden sermaye avansı talep etme yoluna başvurmalarının nedeni belirsizdir. Çünkü, sermaye artırım işlemlerinin prosedürü çok uzun zaman almamakta, istendiğinde kısa sürede yapılabilmektedir. O halde, sermaye artırımına gidilmeden sermaye avansı ödenmesinin mantıklı ve akla yatkın bir açıklaması bulunmamakta olup, "sermaye artırımı işlemlerinin prosedürünün uzun zaman alması" gibi bir açıklama da bunun gerekçesi olamaz. Bize göre, sermaye artırımına gidilmeden sermaye artırım avansı ödenmesinin temel nedeni, grup içinde vergi planlaması yaparak, grubun toplam vergi yükünün azaltılmak istenmesidir. 4.SONUÇ Yazımızın önceki bölümlerinde de belirtildiği üzere, uygulamada sermaye artırım avansı müessesesinin hukuki olarak bir tanımı olmamakla beraber, ileride yapılacak sermaye artırımına mahsup edilmek üzere şirket ortaklarının, ortak oldukları şirketlere yaptıkları para transferleri olarak tanımlanmaktadır. Bizim katılmadığımız bir görüşe göre, aktarılan kaynağın sermaye artırım avansı olarak nitelendirilebilmesi için şu koşulların sağlanması gerekmektedir; Kaynak aktarımında bulunan ve aktarılan kaynağı kullanan şirketlerin yönetim kurullarında söz konusu kaynağın sermaye artırım avansı olarak verildiği ve alındığı hususunun kaynak aktarılmadan önce karara bağlanması, Aktarılan kaynağın makul bir süre içerisinde sermayeye ilave edilmesi.
Bizim katılmadığımız bu görüş, ortaklık ilişkisi bulunan şirketler arasında yukarıdaki koşulları sağlamak suretiyle aktarılan kaynakların sıradan bir borç olarak değil de sermayenin bir cüzü olarak değerlendirilmesi ve bu nedenle söz konusu işleme ilişkin herhangi bir menfaat temin edilmemesi hususunun transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı yönünden eleştirilmemesi gerektiği yönündedir. Danıştay 4. Dairesi'nin Kararı da bu görüşleri destekler niteliktedir. Bizim de katıldığımız görüşe göre, sermaye şirketleri tarafından ortak oldukları şirketlere verilen paralar, sermaye artırımına ilişkin kanundaki prosedürler izlenerek ticaret siciline tescil edilip ticaret sicil gazetesinde ilan edilmesi tarihinden önce herhangi bir cari hesap alacağından farksızdır. Çünkü, öncesinde sermaye artırımı olmadığı gibi, sermaye borcu da yoktur. Herhangi bir sermaye artırımı kararı ve bu karara ilişkin ticaret siciline herhangi bir tescil yokken, sermaye artırım avansı adı altında grup şirketlerine para kullandıran şirket, bünyesindeki kaynakların daha etkili yatırım alanlarına yatırılıp nemalanmasından şirketi mahrum etmiş olmaktadır. Burada gerçekleşen durum, sermaye artırım avansı adı altında grup şirketlerin veya iştiraklerin finanse edilmesinden başka bir şey değildir. Yönetim kurulu kararına bağlanarak, geri alınmamak ve ileride yapılacak sermaye artırımına mahsup edilmek üzere tahsis edilen sermaye avanslarının sıradan bir alacak niteliğinde olmadığı ve vadesinden önce yapılmış bir sermaye ödemesi olduğundan bu ödemeler için faiz yürütülmesine gerek olmadığı yönündeki görüşlerin ise geçerliliği bulunmamaktadır. Çünkü, sermaye ödemesinin vadesi, sermaye artırımı halinde en erken ticaret siciline tescil tarihidir. Vadesinden çok önce ödeme yapılması durumunda ise, üçüncü kişilere yapılmayacak bir farklılık sermayesine iştirak olunan firmalara yapılmış olmaktadır. Sonuç olarak, vergi mevzuatımızda yer alan transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı hükümleri karşısında, kaynak aktarımında bulunan ve aktarılan kaynağı kullanan şirketlerin yönetim kurullarında söz konusu kaynağın sermaye artırım avansı olarak verildiği ve alındığı hususunun kaynak aktarılmadan önce karara bağlanması ve aktarılan kaynağın makul bir süre içerisinde sermayeye ilave edilmesi şartları gerçekleşse dahi sermaye şirketlerinin grup şirketlerine sermaye artırım avansı adı altında kullandırdıkları kaynaklar, borç olma özelliğini kaybetmeyeceklerdir. Söz konusu sermaye avanslarının, yukarıda bahsedilen iki şart gerçekleşse dahi sermayenin bir cüzü olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Yani sermaye şirketleri tarafından grup şirketlerine sermaye artırım avansı adı altında verilen paralar için, hazine zararı ortaya çıkması şartıyla mutlaka faiz hesaplanmak suretiyle transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı eleştirisi yapılmalıdır. KAYNAKÇA: -5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu -6762 sayılı ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunları -Danıştay Kararları -17.06.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4875 sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu ile yürürlükten kalkan 6224 sayılı Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu na bağlı olarak yayınlanan Yabancı Sermaye Çerçeve Kararı -Mehmet MÜSTEHLİK, E-Yaklaşım, Aralık 2009, Sayı:204, http://www.vergiportali.com/content. aspx?type=vergipolemikd&id=2642 -Onur TEMİZYÜREK, Sermaye Artırım Avansı Kavramı, http://www.ozdogrular.com/content/view/13699/ -Mazars Denge Açıklamalı Sirküler Rapor, Sermaye Artırım Avansı, 2008/10, İstanbul, 24.10.2008