Bireysel Başvuruda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı İtirazı



Benzer belgeler
ANAYASA MAHKEMESİNDEN VERGİ USUL KANUNUYLA İLGİLİ BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN YETKİSİZLİK KARARI

KARARLAR TEMYİZ MAHKEMESİ BAŞSAVCILIĞININ YAPTIĞI İTİRAZ HÜKMÜN KESİNLEŞMESİNE MANİ OLUR MU?

II. ANAYASA MAHKEMESİNİN YETKİSİNİN KAPSAMI

ANAYASA MAHKEMESİNDEN KATMA DEĞER KANUNUYLA İLGİLİ BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN YETKİSİZLİK KARARI

ANAYASA MAHKEMESİNDEN GVK GEÇİCİ 73 ÜNCÜ MADDEYLE İLGİLİ BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN YETKİSİZLİK KARARI

ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM TEDBİRE İLİŞKİN ARA KARAR S. R. BAŞVURUSU

Anahtar Kelimeler : Yargılamanın yenilenmesi, kesinleşen mahkeme kararı, özel tüketim

Sirküler Rapor /70-1 ANAYASA MAHKEMESİNİN ÖZEL USULSUZLUK CEZASIYLA İLGİLİ BAŞVURUYA İLİŞKİN KARARI

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2014/ Sayılı Kanunla Vergi Yargılamasına ve Ticaret Mahkemelerine İlişkin Getirilen Yenilikler

İÇİNDEKİLER SUNUŞ...V ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX KISALTMALAR...XV GİRİŞ...1

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM KARAR. Başvuru Numarası: 2013/8492. Karar Tarihi: 8/9/2014 İKİNCİ BÖLÜM KARAR

CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN

7035 SAYILI YASA İLE TEMYİZ SÜRELERİ DEĞİŞTİ

ÜÇÜNCÜ KISIM Olağanüstü Kanun Yolları. BİRİNCİ BÖLÜM Karar Düzeltme ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının İtiraz Yetkisi

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR BARIŞ DERİN BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/13462)

TÜRK YARGI SİSTEMİ YARGITAY Öğr. Gör. Ertan Cem GÜL MYO Hukuk Bölümü Adalet Programı

ANAYASA MAHKEMESİ NE BİREYSEL BAŞVURU YOLU AÇILDI

CEZA MUHAKEMESİ HUKUKUNDA BAŞSAVCILIĞIN İTİRAZI

İstinaf Kanun Yolu ile Temyiz Kanun Yolu Arasındaki Fark Nedir? Hukuk Davası İçin İstinaf Mahkemesine Başvuru Şartları

T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (OMBUDSMANLIK)

OLAĞANÜSTÜ BİR KANUN YOLU: KANUN YARARINA BOZMA

İCRA VE İFLÂS KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN. Kanun No Kabul Tarihi :

T.C. D A N I Ş T A Y. Vergi Dava Daireleri Kurulu

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR NURAN CEYLAN ÖZBUDAK BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/2890)

CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN. BİRİNCİ BÖLÜM Genel Hükümler

Sirküler Rapor /108-1

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR BİLAL MÜŞTAK BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/233)

İÇİNDEKİLER. Giriş 1 SORUŞTURMA EVRESİ. 1. SORUŞTURMA KAVRAMI ve SORUŞTURMANIN AMACI 3 2. SORUŞTURMANIN YÜRÜTÜLMESİNDEN SORUMLU MERCİ

İlgili Kanun / Madde 818 S.BK /125 İŞ KAZASI ZAMAN AŞIMININ BAŞLANGICININ MALULİYET ORANIN KESİN OLARAK TESPİT EDİLDİĞİ TARİH OLDUĞU

CEZA YARGILAMASI KAPSAMINDA İHAM UYGULAMASINDA KLON DAVA KAVRAMI

KESİN SÜRE VERİLİRKEN GİDERLERİN KALEM KALEM AÇIKLANMASI GEREKTİĞİ

Sirküler No: 049 İstanbul, 17 Haziran 2016

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet Meslek Yüksekokulu DAMGA VERGİSİ ve HARÇLAR BİLGİSİ DERSİ Açık Ders Malzemesi

CEZA MUHAKEMESİ KANUNU NDA İTİRAZ

1982 Anayasası nın Cumhuriyetin Nitelikleri başlıklı 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti nin bir hukuk devleti olduğu kurala bağlanmıştır.

VERGİ UYUŞMAZLIKLARINDA ANAYASA MAHKEMESİ NE BİREYSEL BAŞVURU YOLU

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Ümit KAYMAK İsmail ERCAN THEMIS İDARİ YARGI

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

T.C. D A N I Ş T A Y ONBEŞİNCİ DAİRE Esas No : 2014/9315 Karar No : 2015/9212

BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİ VE GEÇİCİ HUKUKİ KORUMA KARARLARI. DR. ADEM ASLAN Yargıtay 11.HD. Üyesi

BİREYSEL BAŞVURU KARARLARININ SONUÇLARI

ONÜÇÜNCÜ DAİRE USUL KARARLARI. Anahtar Kelimeler : Dava Açma Süresi, Yazılı Bildirim, Başvuru Mercii ve Süresi, Hak Arama Hürriyeti

ANAYASA MAHKEMESİNE BİREYSEL BAŞVURU MÜRACAAT SÜRECİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTALAR:

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ 2 ALT İŞVEREN MUVAZAA

Anahtar Kelimeler : Merciine Tevdi Kararı, Süre Aşımı Dava Açma Süresi

T.C. DANIŞTAY Yedinci Daire. Anahtar Kelimeler : Katma Değer Vergisi, Müteselsil Sorumluluk, Ek Tahakkuk, İdari İşlemin İcrailiği

ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM

CEZA MUHAKEMESİNDE KATILAN

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Ümit KAYMAK İsmail ERCAN THEMIS İDARİ YARGI

Yeni İş Mahkemeleri Kanununun Getirdiği Değişiklikler

SANIĞIN TEMYİZ AŞAMASINDAKİ TUTUKLULUK HALİNİN AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARARI IŞIĞINDA İFADE ETTİĞİ ANLAM VE BUNUN İÇ HUKUKUMUZDAKİ YANSIMASI:

T.C. İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ AÇIKLAMALAR:

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21

İçindekiler Önsöz 5 Kısaltmalar 19 Giriş 21 Birinci Bölüm İDARÎ YARGININ GELİŞİMİ VE TÜRK YARGI TEŞKİLATININ GENEL GÖRÜNÜMÜ I. YARGISAL DENETİMİNDE

Bağdat Cad. No:108/B D:26 Fenerbahçe Kadıköy İSTANBUL. : Bilirkişi 2. Ek Rapor ve Ayrık 2. Ek Rapora Karşı Beyanlarımızdan İbarettir.

YILDIRIM v. TÜRKĐYE KARARIN KISA ÖZETĐ

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

Beraat Eden Sanıklar Müdafiinin Vek âlet Ücreti

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU İKİNCİ DAİRE KARARI Esas No 2013/149. Karar No 2013/1034

BAYRAK DENETİM & DANIŞMANLIK YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Ümit KAYMAK İsmail ERCAN THEMIS İDARİ YARGI

PAZARLIK USULÜNDE DAVET EDİLMEYEN FİRMALAR İHALEYE KATILABİLİR Mİ? DANIŞTAY KARARI ÇERÇEVESİNDE BİR DEĞERLENDİRME

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Ümit KAYMAK İsmail ERCAN THEMIS İDARİ YARGI

Emre KARTALOĞLU Gelirler Kontrolörü

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

Anahtar Kelimeler : Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı, Kamulaştırma, Mülkiyet Hakkının Korunması, Ek Protokol - 1

AB CUSTOMS AGENCY ACADEMY

Adli Yadım Bürosu ADLİ YARDIM BÜROSU

T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (OMBUDSMANLIK) RET KARARI

Anahtar Kelimeler : Türkiye İş Bankası Anonim Şirketi, bireysel başvuru, Anayasa Mahkemesi, ücret

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

2- Dâvanın, her biri hakkında aynı sebepten neşet etmesi. hükmü öngörülmüş. iken,

ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM

Yargıtay 13, Hukuk Dairesinden:

EMLAK VERGİSİNDEN MUAF OLAN TAŞINMAZLA İLGİLİ DÜZENLENEN ÖDEME EMRİNE İLİŞKİN KANUN YARARINA BOZMA KARARI

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK/115,120

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /5,41

T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (OMBUDSMANLIK) RET KARARI

ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM TEDBİRE İLİŞKİN ARA KARAR

İlgili Kanun / Madde 399 S.KHK/2

ŞİKAYET NO : /317 KARAR TARİHİ : 21/01/2014 RET KARARI ŞİKAYETÇİ :

ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARININ TÜRLERİ VE NİTELİKLERİ

T.C. D A N I Ş T A Y Yedinci Daire

İŞ MAHKEMELERİ KANUNU

İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGIDA KANUN YOLLARI

Borçlunun İcr a Takibinde İstenen İşlemiş Faiz Miktarı ile İşleyecek Faiz Oranına Süresi İçinde İtiraz Etmemesinin Sonuçları

CEZA MUHAKEMESİNDE İSTİNAF. Doç.Dr. Hakan KARAKEHYA Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİNE YAPILMIŞ BAZI BAŞVURULARIN TAZMİNAT ÖDENMEK SURETİYLE ÇÖZÜMÜNE DAİR KANUN YAYIMLANDI

KAMU İHALE KURULU KARARI

DANIŞTAY 12. Daire 2008/6979 E.N, 2009/854 K.N.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR ŞEHRİBAN COŞKUN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası:2014/11376)

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, S. TSK/25

Birden Çok İş Deneyimini Gösteren Belge Sunulması Halinde Yapılması Gerekenler Nedir?

DANIŞTAYIN HAKSIZ ÇIKMA ZAMMIYLA İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA KARARI

I sayılı İdarî Yargılama Usûlü Kanunun başvuru konusu kuralının Anayasaya aykırılığı sorunu:

1 ( TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM KARAR BURAK EDİŞ BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/11177)

(2709 S. K. m. 40) (5271 S. K. m. 34, 231, 232, 264) (1412 S. K. m. 310)

Transkript:

Bireysel Başvuruda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı İtirazı Individual Applicants Chief Public Prosecutor of the Supreme Court Appeal Dr. Selami TURABİ 1 Özet Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yetkisi 4/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) nun 308. maddesinde düzenlenmiş olup, özel daire kararlarındaki tespit edilen hukuka aykırılıkların giderilmesi için ilgili özel dairesine yalnızca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısınca başvurulan olağanüstü bir kanun yoludur. Başsavcılık itirazı, tamamen Türk usulü geliştirilmiş bir kanun yolu olduğu için üzerinde çokça tartışmalar mevcuttur. Bu tartışmalar bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine de taşınmış bulunmaktadır. Makalede Başsavcılık itiraz kurumunun tartışmalı konularına değinerek varılan sonuçlar aktarılmıştır. Anahtar Kelimeler: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı İtirazı, Bireysel Başvuru, Olağan Kanun Yolu, Olağanüstü Kanun Yolu, Kararların Kesinleşmesi. Abstract The authority of objection of the Chief Prosecutor of The Turkish High Court of Cassation is regulated in article 308 of Code of Criminal Procedure numbered 5271 as a legal remedy to eliminate illegalities detected in related provisions of penal chambers that can only be triggered by Chief Prosecutor of The Turkish High Court of Cassation. Because, it is a Turkish way of legal remedy, objection is subject to lots of debates. These debates are also moved to Turkish Court of Constitution by individual application. In this article, debated points of objection are considered trying to reach some conclusions. Keywords: Objection of the Turkish High Court of Cassation, Individual Application, Legal Remedies, Finalization of Provisions. 1 Anayasa Mahkemesi Raportörü akademikteklif Sayı 1, Temmuz 2013, ss 100-121 ISSN: 2147-8341

Bireysel Başvuruda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı İtirazı I-GENEL AÇIKLAMALAR Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yetkisi 4/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) nun 308. maddesinde şöyle düzenlenmiştir: Madde 308 - (1) Yargıtay ceza dairelerinden birinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, re sen veya istem üzerine, ilâmın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Ceza Genel Kuruluna itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz. (2) (Ek fıkra: 02/07/2012-6352 S.K./99.md.) İtiraz üzerine dosya, kararına itiraz edilen daireye gönderilir. (3) (Ek fıkra: 02/07/2012-6352 S.K./99.md.) Daire, mümkün olan en kısa sürede itirazı inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir. Mahkemelerin veya hâkimlerin verdikleri kararların denetlenmesi adil yargılanma hakkının bir gereği ve muhakeme hukukunun temel bir ilkesidir. 1 Bu denetimi sağlamak amacıyla farklı ülke mevzuatlarında farklı kurumlar ihdas edilmiş, ilk derece mahkemelerince verilen kararların veya kanun yolu muhakemesinde verilen kararların bir biçimde denetlenmesi sağlanmak istenmiştir. Bu denetim gerek ülkede uygulanan hukukun yeknesaklaşması, gerekse ceza muhakemesinin amacına uygun olarak herhangi bir insan hakları ihlaline yol açmaksızın, sanığın ve muhakemenin diğer süjelerinin haklarını koruyarak maddi ve hukuki gerçeğe uygun bir hüküm kurulması amaçlarına hizmet etmektedir. 2 4.4.1929 Tarih ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanu- 1 EVİK, Vesile Sonay; Ceza ve Ceza Yargılaması Hukuku Bağlamında Adil Yargılanma Hakkı, Karsılaştırmalı Güncel Ceza Hukuku Serisi 3, Adil Yargılanma Hakkı ve Ceza Hukuku, (Ed. Kayıhan İÇEL- Yener ÜNVER), Ankara 2004, s. 307. 2 ÖZTURK, Bahri ERDEM, Mustafa Ruhan; Uygulamalı Ceza Muhakemesi Hukuku, 12. Baskı, Ankara 2008, s. 65.; KUNTER, Nurullah YENİSEY, Feridun - NUHOGLU, Ayşe; Muhakeme Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku, 16. Bası, İstanbul 2008, s. 26-27; CENTEL, Nur ZAFER, Hamide; Ceza Muhakemesi Hukuku, 7. Baskı, İstanbul 2010, s. 6. akademikteklif 101

Dr. Selami TURABİ nu (CMUK) nda düzenlenmiş olan karar düzeltme ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığın itirazı kanun yolları, mülga Kanun un mehazı olan Alman Ceza Muhakemesi Kanunu nda bulunmadığı gibi mehazın kabulünde hazırlık çalışmalarını sürdüren İstanbul Komisyonunun kabul ettiği metinde 3 ve 1412 sayılı CMUK.nın ilk halinde yoktur. Ancak bu hal, bu kurumların hukukumuza tamamen yabancı olduğu anlamına gelmemektedir. Zira bu kurumlar önce 834 sayılı Mahkeme-i Temyiz Teşkilatının Tevsiine Dair Kanun un 5. maddesinde ve daha sonra bu kanun yerine kabul edilen 1221 sayılı Temyiz Mahkemesi Teşkilatına Dair Kanunun 9 ve 11. maddelerinde yer almışlardır. Bu düzenlemeler daha sonra 1936 yılında 3006 sayılı Kanunun 1. maddesiyle CMUK.ya eklenmiştir. 4 1412 sayılı CMUK.nın 322. maddesinin 4. fıkrasında 5 düzenlenen Başsavcılığın itirazı kanun yolu, Ceza Dairelerinin kararlarına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının kararın kendisine verilmesinden itibaren 30 gün içinde ilgili Ceza Genel Kuruluna itiraz edebileceği şeklindeydi. Ancak CMK.nın 308. maddesinde bu yol, Yargıtay Ceza Dairelerinden birinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının re sen veya istem üzerine, ilamın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde, sanık lehine başvurulması durumunda süre aranmaksızın Ceza Genel Kuruluna itiraz edebileceği şeklinde düzenlenmiştir. 6 3 Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun Hazırlık Çalışmaları İstanbul Komisyonu Müzakere Zabıtları, Türk Kriminoloji Enstitüsü Yay., İstanbul, 1953, s. 295. 4 SAVAŞ, Vural - MOLLAMAHMUTOGLU, Sadık; Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun Yorumu, C. 2, Ankara 1995, s.1758; 01.06.1936 tarihli Adliye Encümeni Mazbatası; Cumhuriyet Başsavcısının Temyiz Mahkemesi Ceza Dairesi kararlarına karsı Ceza Umumi Heyetine itiraz edebilmesi salahiyetiyle, sebepleri yazılı hallerden dolayı karar veren daire veya Ceza Umumi Heyetinde Tashihi Karar Talebinde Bulunacağına dair olan Temyiz Teşkilatının Tevsii hakkındaki 1221 sayılı kanunun 9 ve 11. Maddeleri hükümleri usule taalluk etmesi hasebiyle bu maddeye ilave edilmiştir, şeklindedir. 5 1412 sayılı CMUK.nın 322.maddesinin (4) numaraları fıkrası şöyledir: Ceza dairelerinden birinin kararına karşı Cumhuriyet Başmüddeiumumisi, ilamın kendisine verildiği tarihten otuz gün içinde Ceza Umumi Heyetine itiraz edebilir. 6 Hükmün hükümet tasarısındaki gerekçesinde şu ifadelere yer verilmiştir; Maddeye göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, ceza dairelerinin kararlarına karşı ilamın veya düzeltme istemine ilişkin özel daire kararının kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Ceza Genel Kuruluna itiraz edebilecektir. İtiraz daire kararında gerek maddi ve gerek usul hukukuna aykırı olduğu saptanan hususlara yönelik olabilir. İtiraz nedenlerinin acık ve gerekçeli olarak bildirilmesi gerekir. Ceza Genel Kurulu itirazda ileri sürülen nedenlerle bağlı olmaksızın kararı usul ve esas yönünden inceler. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, itirazın süresinde yapılıp yapılmadığını, ileri sürülen nedenlerin itiraz konusu olup olmayacağını inceledikten sonra itiraz suresi geçmiş veya konusu itiraz edilebilir değilse usulden ret kararı verir. Suresinde ve itiraz edilebilir olduğu saptanırsa karar esastan incelenir. İtiraz yerinde bulunmazsa esastan ret kararı verilir; yerinde görürlerse karar yerine geçecek ve itiraz doğrultusunda, kurulun gördüğü nedenle karar verir. 102 akademikteklif

Bireysel Başvuruda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı İtirazı Son düzenleme ile sanık veya müdahilin istemi üzerine Başsavcılığın harekete geçirilebileceği hususu ve sanık lehine olan itirazlarda 30 günlük sürenin aranmaması eklenmiştir. 2/7/2012 tarih ve 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava Ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun ile CMK.nın 308. maddesine iki fıkra eklenmiştir. Bu fıkralar ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itirazını önce kararı veren daireye göndermesi; dairenin, mümkün olan en kısa sürede itirazı inceleyerek yerinde görmesi halinde kararını düzeltmesi; itirazı yerinde görmediği durumlarda dosyayı incelenmek üzere Yargıtay Ceza Genel Kuruluna göndermesi kuralı getirilmiştir. II-HUKUKİ NİTELİĞİ A-Genel Olarak Ceza Muhakemesinde düzenlenmiş olan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazı, tamamen Türk usulü geliştirilmiş bir kanun yolu olduğu için çok ciddi terim sorunuyla karşı karşıyadır. Zira CMK.da düzenlenen ve 267 vd. maddelerinde düzenlenen itiraz kavramıyla bir ilgisi bulunmamaktadır. Aslında tıpa tıp birbirine benzemesine ve aynı adı almasına rağmen ceza hukuku açısından Başsavcılık itirazı, normal bir itiraz olarak kabul edilmemektedir. Bu kanun yolu yalnızca Türk hukukuna özgü bir yoldur. Bu sebeple doktrinde, bu kanun yoluna ciddi eleştiriler yapılarak 7 bu tip kurumların doğuş sebebinin Yargıtay hâkimlerine güvensizlikten kaynaklandığını, Yargıtayın üzerine düşen görevi layıkıyla yapamadığından bu tür ek denetimlere ihtiyaç duyulduğunu ancak bu dönemlerin artık geride kaldığını, ülkemizde hukuk eğitiminde önemli aşamalar kaydedildiğini ve bu kanun yoluna artık ihtiyaç kalmadığı belirtilmiştir. 8 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itirazını; özel daire kararlarındaki tespit edilen hukuka aykırılıkların giderilmesi için ilgili özel dairesine yalnızca Yar- 7 Eleştiriler için bkz: KUNTER, Nurullah; Olağanüstü İtirazda Yargılama İle İlgili Sorunlar, YD, C. 9, S. 4, Ekim 1983, s. 592; KUNTER, Nurullah; Tartışmalar, Cumhuriyetin Ellinci Yılında Ceza Adaletinde Reformun İlkeleri Sempozyumu, İstanbul 1973, s. 273 8 Bu görüşler için bkz: TANER, Tahir; Ceza Usul Hukuku, İstanbul 1955, s. 394, 395; TOSUN, Öztekin; Temyiz Kararlarına Karsı Kanun Yolları, Cumhuriyetin Ellinci Yılında Ceza Adaletinde Reformun İlkeleri Sempozyumu, İstanbul 1973, s. 130, 131. akademikteklif 103

Dr. Selami TURABİ gıtay Cumhuriyet Başsavcısınca başvurulan olağanüstü bir kanun yolu olarak tanımlamak mümkündür. 9 Bu yolla hem içtihat birliğinin sağlaması hem de kamuoyunun tatmini edilmesi amaçlanmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itirazının hukuki niteliği tartışmalıdır. CMK.nın 308. maddesinde olağanüstü kanun yolu şeklinde düzenlemiş olmasına rağmen hukukumuzda bu kanun yolunun olağan mı yoksa olağanüstü kanun yolu mu olduğu tam bir muammadır. Bu konuda hem YCGK, hem de doktrinde derin görüş ayrılıkları bulunmaktadır. Bu tartışmaların iki sebebi bulunmaktadır. Birincisi; bu yolun ceza hukuk sistemine sonradan monte edilmiş olması ve yalnızca Türk ceza hukukunda yer alışı, ikincisi ise; yasada olağanüstü kanun yolu şeklinde zikredilmesine rağmen bazen olağan kanun yolu gibi kullanılıyor olmasıdır. Öncelikle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itirazının olağan mı, yoksa olağanüstü bir kanun yolu mu olduğu meselesi üzerinde durmak istiyoruz. B-Başsavcılık İtirazı Olağan mı, Yoksa Olağanüstü Bir Kanun Yolu mudur? Bir kanun yolunun olağan veya olağanüstü olup olmadığını belirleyen kriterler vardır. CMK, kendi sistematiğinde Başsavcılığın itirazını, olağanüstü kanun yolları içerisinde düzenleyerek tartışmayı görünüşte ortadan kaldırmış gibi gözükse de sorun hâlen devam etmektedir. Zira bu sorun basit bir nitelendirmeden ya da teorik bir ayrımdan çok daha ötedir. Daha açık ifadeyle CMK.nın bu nitelendirmesi uygulamada ortaya çıkan sorunların çözümünde işe yaramamaktadır. Öğretide kanun yollarının olağan veya olağanüstü şeklinde sınıflandırılmasında; Başvurunun süre ile sınırlanmış olup olmaması, Aleyhine kanun yoluna başvurulan kararın kesinleşmiş olup olmaması, Kanun yoluna başvurunun, kararın uygulanmasına etkisi, Yasanın kanun yolunu tanımlayış şekli gibi farklı kriterlere dayandığı görülmektedir. 10 Bu kriterlere göre bir kanun yolu ya olağandır veya olağanüstüdür. Biz bu kriterlerden önemine binaen sadece ikisi üzerinde durmak istiyoruz. 9 Tanım ve amaç için bkz: YCGK, 7/2/2012 tarih ve E. 2011/2-297, K. 2012/22 sayılı kararı. 10 Kriterler hakkında detaylı bilgi için Bkz.; TOSUN, Öztekin; Ceza Muhakemesi Hukukumuzda Kanun yollarının Çeşitleri, İUHFM, Ord. Prof. Kemalettin Birsen e Hatıra Sayısı, C. 35, S. 1-4, 1969, s. 9 vd.

Bireysel Başvuruda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı İtirazı 1-Kesinleşme Kriteri Bir kanun yolunun olağan veya olağanüstü olup olmadığını belirleyen en önemli kriter, kararların kesinleşip kesinleşmediği kriteridir. Bu kurala göre kesinleşmemiş mahkeme kararlarına karşı yasada öngörülen denetim amaçlı yollar olağan kanun yoludur. Kesinleşmiş artık olağan kanun yolu ile bir şey yapılamayan kararlara karşı geliştirilmiş kanun yollarına da olağanüstü kanun yolları denilmektedir. CMK.nın benimsediği sistem tam böyle olmamakla birlikte bu kritere yakındır. Zira CMK.ya göre olağan kanun yolları; itiraz, istinaf ve temyiz; olağanüstü kanun yolları ise Yargıtay Başsavcısının itirazı (CMK m.308), kanun yararına bozma (CMK m.309-310) ve yargılamanın yenilenmesi (CMK m.311 vd) dir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yetkisi dışındaki kanun yollarında bu kriter geçerlidir. 2-Kanunun İsimlendirilişi Kriteri Bu kriterde, bir kanun yolunun olağan veya olağanüstü olup olmadığı, kesinleşmeye göre değil kendisine atfedilen isimlendirmeye göre belirlenmektedir. Yasa olağan diyorsa bir kanun yolu olağan, olağanüstü deniliyorsa o yasa yolu olağanüstüdür. Bu kriterde mahkeme veya hâkimlik kararlarının kesinleşmiş olması aranmaz. Başsavcılık itirazında bu kriteri geçerli sayabiliriz. Zira Yargıtay bozma kararı sonrası yapılan Başsavcılık itirazlarında karar kesinleşmemiş olmasına rağmen olağanüstü bir kanun yolu olarak ifade edilmiştir. Yukarıda zikrettiğimiz tüm kriterler dikkate alınarak Yargıtay Başsavcısının itirazını olağan kanun yolu kabul edenler olduğu gibi olağanüstü kanun yolu şeklinde tanımlayanlar da vardır. Bu görüşleri burada kısaca aktarmakta fayda bulunmaktadır. C-Başsavcılığın İtirazını Olağan Kanun Yolu Kabul Eden Görüşler Başsavcının itirazını olağan kabul eden görüşlere göre bu kanun yolu, ilk derece mahkemelerinde uygulanan hâkim ve mahkeme kararları aleyhine yapılan itirazın üst yargıda uygulanan değişik versiyonudur. Üst yargıya mahsus geliştirilmiş özel bir itiraz müessesesidir. 11 Dolayısıyla bu bir normal itiraz gibi 11 CENTEL - ZAFER, s. 772. Öğretide Ünver ve Hakeri; Başsavcılığın itirazı kanun yolunu olağan kanun yolu olarak nitelendirmektedir. Yazarlara göre CMK nın 308. maddesi sanık lehine veya aleyhine bu kanun yolunu düzenlediğine göre, henüz kovuşturma aşamasının tamamlanmamış ve dolayısıyla hükmün kesinleşmemiş olması gerekmektedir. Bu nedenlerle başsavcılığın itirazının olağanüstü kanun yolları arasında

Dr. Selami TURABİ olağan bir kanun yoludur. 12 zikredilmesi hatalıdır bkz: ÜNVER, Yener - HAKERİ, Hakan; Ceza Muhakemesi Hukuku, 5. Baskı, Ankara 2012, s.994; Farklı gerekçelerle aynı görüşte TOSUN, s. 136.; YURTCAN, Erdener; Ceza Yargılaması Hukuku, İstanbul 2002, s. 756; ALACAKAPTAN, Uğur; Temyiz Mahkemesi Başsavcılığının Yaptığı İtiraz Hükmün Kesinleşmesine Mani Olur Mu?, AÜHFD, C. 24, S. 1-4, 1967, s. 290. 12 Yargıtay Ceza Genel Kurulu Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itirazının oy çokluğu ile olağanüstü kanun yolu olduğuna karar vermiştir. Konuya ilgi duyanlar için CGK kararına muhalif kalan ve Başsavcılık itirazını olağan kanun yolu kabul eden üyelerin gerekçesini aktarmak istiyorum; CMUK nın 322. maddesinde hükme bağlanmış bulunan itiraz ve karar tashihi müesseseleri yalnız bizde mevcuttur ve daha ziyade istinat derecesinin yokluğunun husule getirebileceği sonuçları hafifletmek amacına hizmet ederler. Müesseselerin memleketimize has olusu yüzünden, yabancı doktrin, mevzuat ve içtihatlarda ise yarayabilecek izah tarzlarına ve çözüm yollarına rastlamak mümkün değildir. Bununla beraber, müesseselerin genel karakterine bakarak sonuca varmanın mümkün olduğunu sanıyorum. Başsavcıya tanınmış olan itiraz yolu, itiraz ve temyiz gibi olağan kanun yollarının temel niteliğine uygun bir hüviyet taşımaktadır. Gerçekten, nasıl itiraz ve temyiz yollarında, bir mahkeme tarafından verilmiş olan karar, onun dışında bir merciin tetkikine sunuluyorsa, 322. maddedeki itiraz yoluna başvurulduğu takdirde, tashihi karar yolunun aksine, kanaat bahsi görülmeyen Daire kararı başka bir mercide, yani Ceza Genel Kurulu nda incelenmektedir. Olağan kanun yollarına, henüz kesinleşmemiş olan kararlara karsı başvurulduğuna göre, kanun yolu niteliği arz eden Başsavcının İtirazının da hükmün kesinleşmesini önlediği neticesine varılmalıdır. Karar aleyhine Başsavcılık tarafından itiraz edilmesinin kesinleşme neticesinin doğmasına mani olması gerektiği görüşünü teyit eden başka gerekçeler de vardır. Bir kere, kanun, 322. maddenin son fıkrasında, karar tashihi yoluna başvurulması halinde, Savcılıkça infazın tehiri kararlaştırılmadıkça, hükmün infaz olunacağı kaydedildiği ve böylece karar tashihi yolunun kesinleşmeye mani olamayacağı belirtildiği halde, itiraz müessesesini hükme bağlayan 5. fıkrasında böyle bu kaydı ileri sürmek lüzumunu hissetmemiştir. Bundan çıkarılacak netice sadece su olabilir: İTİRAZ YO- LUNA GİDİLMESİ HALİNDE HÜKÜM İNFAZ EDİLEMEZ. Kesinleşen hükümlerin infazı kaidedir. Bu kaideden, ancak, sarih istisnaların kanunen konulması halinde inhiraf etmek mümkündür. Mesela, tashihi karar yolunda, kanun koyucu bu şekilde hareket etmiştir. İtiraz söz konusu olduğunda, herhangi bir sarih hükmün yokluğu, hüküm kesinleşmemiş olacağı cihetle, kanun koyucunun bu anlamda bir lüzum görmediği şeklinde yorumlanabilir. Kesinleşmemiş mahkeme kararlarına karşı açık olan kanun yolları, yani olağan kanun yolları, kanunun tayin ettiği sureler veya belli bir soruşturma safhası zarfında kullanılmalıdırlar. Acele itiraz ve temyiz yollarında süre kanun tarafından kesinlikle tespit edilmiş, adi itirazda, itirazın aynı soruşturma safhası içinde yapılması öngörülmüştür. Buna mukabil, kesinleşmiş mahkeme ve hakim kararları için açık bulunan muhakemenin iadesi, Yazılı Emirle Bozma, Tashihi Karar gibi yollara, herhangi bir sureyle bağlı kalınmaksızın başvurulabilir. Bu nitelik hepsinde ortaktır. Kanun koyucu, Başsavcılığa tanımış olduğu itiraz hakkının, Daire kararından itibaren, 30 gün içinde kullanılmasını şart koşmakla, bu müesseseyi olağan kanun yolları içinde mütalaa ettiğini göstermiştir. Öte yandan, izahına çalıştığımız görüşün aksine, Başsavcılığın, Daire kararını CGK. nezdinde itiraz etmesine rağmen hükmün kesinleşmiş olduğu kabul edilecek olursa, Türk Ceza Kanunu (TCK) nun zamanaşımı hakkındaki hükümleri gereğince, ceza zamanaşımının da islemeye başladığını kabul etmek lazımdır. Oysa 322. madde hükmü gereğince, itiraz yoluna başvururlarsa, ceza infaz edilemez. Başka bir deyişle, infazla görevli makamlar, mahkûm edilen kimseyi infaz için tutamazlar. Mahkumun, infaz makamları tarafından infaz için tutuklanmamasına rağmen, ceza zamanaşımının işleyeceğini, böylelikle, hükmün CGK.ca onanıp itirazın reddedilmesi tarihine kadar, hükümlünün, hakkı olmayan bir lutfa mazhar olabileceğini kabule müncer olan bu görüşün makul sayılamayacağı ortadadır. İtiraz edilmesi halinde, ceza zamanaşımının, itiraz hakkında bir karar verilinceye kadar duracağı da söylenemez. Zira, zamanaşımını durduran ve kesen sebepler kanunda gösterilir. Oysa kanunda böyle bir durma sebebi yoktur. Esasen, mevzuatımız, yasama organı üyeliği hariç, ceza zamanaşımını durduran bir sebep kabul etmemiştir. Bu sebeplerle bir Daire kararına karşı, Başsavcılık makamı tarafından CGK. nezdinde itirazda bulunulduğu takdirde hükmün kesinleşmeyeceğini, dolayısıyla CGK. mesele hakkında onama kararı verinceye kadar dava zamanaşımının devam edeceğini kabul etmek gerekecektir. Karar için bkz: SAVAS - MOLLAMAH-

Bireysel Başvuruda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı İtirazı D-Başsavcılığın İtirazını Olağanüstü Kanun Yolu Kabul Eden Görüşler Türk öğretisinde hâkim olan görüş Başsavcılığın itirazının kesinleşmiş kararlara karşı başvurulan olağanüstü bir kanun yolu olduğu yönündedir. Öğretinin önemli bir bölümü kanun yollarının ayrımı bakımından yukarıda belirttiğimiz kesin hükme karşı olan kanun yolları ve kesin hükme karşı olmayan kanun yolları ayrımını benimsemekte ve bu ayrımın sonucu olarak Başsavcılığın itirazını olağanüstü kanun yolları altında açıklamaktadırlar. Bu görüşe göre aleyhine olağan kanun yollarına başvurulamayan hükümler kesinleşmiş hükümlerdir. 13 Olağan kanun yolları kural olağanüstüler ise istisnadır. Bu görüşü savunan yazarlar görüşleri ile tutarlı olarak sadece dairece verilen temyiz talebinin esastan reddi kararlarına karşı Başsavcılığın itirazı kanun yolunu kabul etmektedirler. Zira bozma durumunda kesinleşmiş bir hüküm olmadığından aleyhine itiraz yoluna başvurulmasının doğru olmadığı görüşündedirler. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Başsavcılığın itirazını hem olağanüstü kanun yolu kabul etmiş hem de kararların kesinleşmiş olması şartını aramamıştır. 14 Bu sebeple Yargıtay Ceza Genel Kurulunun bir kritere dayanmayan 10/4/2007 tarihli kararı üzerinde ayrıca durulmalıdır. E-Yargıtay Ceza Genel Kurulu Görüşü Ceza Genel Kurulu, 10/4/2007 tarihli kararından önceki tüm kararlarında 5271 sayılı CMK.nın 308. maddesinde olağanüstü yasa yolları arasında yer alması nedeniyle Yargıtay C.Başsavcılığı nın itiraz yetkisini, ancak ve sadece onararak kesinleşen ceza dairesi kararlarına karşı kullanabileceğini, dairelerin bozma kararlarının kesinleşmeyen karar niteliği nedeniyle itiraz konusu edilmemesi gerektiği ve 1412 sayılı Kanun dönemindeki uygulamanın 5271 sayılı Yasa döneminde geçerli olduğu görüşünde idi. Ancak Genel Kurul 10/4/2007 tarihinde görüş değiştirerek özel dairenin hem kesinleşmiş kararlarına hem de kesinleşmemiş kararlarına karşı Başsavcılığın itiraz yetkisinin olduğuna karar vermiştir. Genel Kurulca yapılan değerlendirmede; 1412 sayılı Kanun da temyiz MUTOGLU, C. II, s.1767,1768 13 KUNTER YENİSEY - NUHOĞLU, s. 1375. 14 YCGK, 7/2/2012 tarih ve E. 2011/2-297, K. 2012/22 sayılı kararı.

Dr. Selami TURABİ bahsinde yer alan Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yasa yoluna başvurma yetkisinin, 5271 sayılı Kanun da olağanüstü yasa yolları bahsinde düzenlendiğini, her iki düzenleme arasında, yasa maddesinin bulunduğu yer ve 5271 sayılı Kanun da lehe itirazda sürenin aranmaması dışında önemli bir farkın bulunmadığını, bununla birlikte; yasadaki yeri itibarıyla, 1412 sayılı Kanun un temyiz bahsinde düzenlenmiş olsa bile, öğretide özellikle Kunter in görüşlerinden de destek alan yerleşik yargı kararlarında da açıkça görüleceği üzere; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yetkisinin, olağanüstü yasa yollarından birisi olduğunun açıkça kabul edilmesi yanında, 1412 sayılı Yasa döneminde, kesinleşmemiş kararlara karşı da itiraz yoluna başvurulabileceğini kabul etmiştir. 15 Genel Kurul, Yurtcan ın görüşlerine de yer vererek; sırf Başsavcı itirazının olağanüstü kanun yolları başlığı altında düzenlenmesi nedeniyle, 1412 sayılı CMUK. nun kurduğu sistemi, 5271 sayılı CMK.nun değiştirdiğini düşünmenin uygun olmadığını, yasa koyucunun yalnızca sistematik açıdan yeni yasada bir bölüm açarak ve bu bölüme olağanüstü kanun yolları adını vermek suretiyle önceki sistemi terk ettiğini göstermediğini, o kadar ki, yasa koyucunun, sadece kesinleşen kararlara karşı bu yola gidilebilmesini istemesi halinde, bu konunun yasa metninde açıkça belirtilmesi gerektiği, oysa böyle bir açıklığın yasada bulunmadığını, aksine, sanık lehine başvurularda 30 günlük sürenin aranmayacağı belirtilirken, hükümlü değil de, sanık sözcüğünün kullanılmış olmasının bilinçli bir tercih olduğunu, bununla da kesinleşmeyen kararlara karşı dahi bu yola başvurulabileceğine işaret edildiğini, halbuki yargılanmanın yenilenmesi ve yasa yararına bozma yollarına ilişkin düzenlemelerde hükümlü kelimesinin kullanılmasına özen gösterildiğini belirtmiştir. YCGK sonuç olarak; 5271 sayılı Yasanın 308. maddesindeki düzenlemede; 1412 sayılı Yasanın 322. maddesinin 4. fıkrası adeta tekrar edilerek; Yargıtay ceza dairelerinden birinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, re sen veya istem üzerine, ilamın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Ceza Genel Kuruluna itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz. denilmek suretiyle; söz konusu yasa yolunun Yargıtay ceza dairelerinin tüm kararlarına karşı tanındığının açıkça belirtildiği, buna karşılık itiraz nedenlerinin ayrıca gösterilmediği, hatta daire kararlarında yer alan hangi hukuka aykırılıklarla ilgili olarak bu yola başvurulabileceği yönünde bir sınırlama da 15 YCGK, 10/4/2007 tarih ve E. 2007/3-63, K. 2007/87 sayılı kararı.

Bireysel Başvuruda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı İtirazı getirilmediği, oysa 5560 sayılı Yasanın 29. maddesinde yeniden ihdas edilen karar düzeltme yolunda açıkça sınırlamalara yer verildiği, bunun yasa koyucunun itiraz yolunu düzenlerken isteyerek sınırlama koymadığı şeklinde anlaşılması gerektiği kanaati ile 5271 sayılı CMK.nın 308. maddesindeki yetkiyi, yorum yoluyla daraltmaya olanak bulunmadığından Yargıtay Özel Dairelerinin bozma kararlarına karşı da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından bozma yoluna gidilebileceğini kabul etmiştir. 16 III-İTİRAZ YARGILAMASI A-İtiraz Yetkisi ve Süre Başsavcılığın itirazında kanun yoluna başvurmak yetkisi yalnızca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına aittir. Her ne kadar kanunda Başsavcının itirazından bahsedilmiş ise de bu hükmü Başsavcılık teşkilatı şeklinde anlamak gerekir. 17 Nitekim uygulamada bu husus açıkça ifade edilmektedir. 18 Başsavcılık dışındaki kimselerin bu yola başvurma imkânının bulunmaması itiraz konusunda Başsavcıyı uyarmaları ya da Başsavcıdan bu konuda talepte bulunmalarına engel değildir. CMUK uygulaması bakımından da savunulan bu durum CMK.da Başsavcıya resen veya talep üzerine şeklindeki ifadeyle tanınarak başvuru yapma yetkisi açıkça düzenlenmiştir. Başsavcılık, itiraz yoluna 30 günlük süre içerisinde başvurmak zorundadır. Süre ilamın Başsavcılığa verilmesi tarihi ile başlayacaktır. Ancak CMK 308. maddesi gereği sanık lehine başvuru durumunda süre koşulu aranmaksızın başvurmak yetkisi bulunmaktadır. B- İtirazın Kapsamı Yargıtay C.Başsavcılığı itirazına hangi hallerde başvurulacağına dair gerek 1412 sayılı CMUK.nın 322/4. maddesinde, gerekse 5271 Sayılı CMK. nın 308. maddesinde açıklık bulunmamaktadır. Bu boşluk Ceza Genel Kurulu kararları ile doldurulmuştur. İtirazın kapsamına dair ilgili YCGK kararları incelendiğinde; Eleştiriye dair düşüncelerin reddine dair daire kararlarının itiraz olu- 16 YCGK, 10/4/2007 tarih ve E. 2007/3-63, K. 2007/87 sayılı kararı. 17 TOSUN,s. 134. 18 YCGK, 20/1/1969 tarih ve E. 4/526, K.16 sayılı kararı

Dr. Selami TURABİ nabilecek nitelikte kararlardan olmadıkları 19 ( CGK nın 16.11.1964 gün ve 470-464), kabule göre yapılan bozmalara karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yoluna başvuramayacağı (CGK nın 17.3.1998 gün ve 18-91), Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının olağanüstü bir yasa yolu olması sebebiyle sonuca etkili olmayacak türden hukuka aykırılıkların bu yasa yoluna konu olamayacağı (CGK nın 30.11.2010 gün ve 233-241) Yargıtay Ceza Daireleri tarafından verilen sanığının tutukluluk halinin devamına dair kararlara karşı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının olağanüstü itiraz yasa yoluna başvurma yetkisinin bulunmadığı (CGK nın 29.3.2011 gün ve 49-28), görev konusunun Yargıtayca inceleme konusu dahi yapılamayacağı bir durumda, Yargıtay C.Başsavcılığının kesin nitelikteki merci tayini kararını hükümsüz kılacak bir sonuç doğmasına sebep olacak şekilde itiraz yasa yoluna başvurma olanağının bulunmadığı, (CGK nın 27.12.2011 gün ve 158-296) kabul edilmek suretiyle Yargıtay C.Başsavcısının itiraz yetkisinin belirli yönlerden sınırlandırılması gerektiğine karar verilmiştir. Yine Ceza Genel Kurulunun 30/6/2009 gün ve 169-186 ile 30/9/2003 gün ve 230-236 sayılı kararları başta olmak üzere birçok kararında da; Özel Daireler tarafından kabule göre yapılan bozmaların yerel mahkeme uygulamasının hatalı görülen yönüne, uyarma ve yol gösterme amacıyla değinmekten ibaret olup itiraza konu olamayacağı istikrarlı olarak kabul edilmektedir. Bu açıklamalar ışığında Yargıtay C.Başsavcısının Ceza Dairelerinin kararlarına karşı itirazının kapsamı, yasada belirtilmemekle beraber gerek yerleşmiş yargısal kararlarda, gerekse öğretide ancak sınırlı hallerde bu yola başvurulabileceği kabul edilmiştir. C-İtirazın Önce Kararı Veren Özel Daireye Yapılması CMK.nın 308. maddesinin 2. ve 3. fıkralarında itiraz yargılamasının usulü şöyle açıklanmaktadır: (2) (Ek fıkra: 02/07/2012-6352 S.K./99.md.) İtiraz üzerine dosya, kararına itiraz edilen daireye gönderilir. (3) (Ek fıkra: 02/07/2012-6352 S.K./99.md.) Daire, mümkün olan en kısa sürede itirazı inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir. 19 BAKICI, Sedat; Notlu-İçtihatlı TCK, CMUK, CİK, Ankara 2003, s.656

Bireysel Başvuruda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı İtirazı Ceza Muhakemesi Kanunu nun 308. maddesine 2/7/2012 tarihli yapılan ek ile itiraz yargılaması usulünde değişiklik yapılmıştır. Önceden Başsavcılık itirazı doğrudan Ceza Genel Kuruluna yapmakta iken yeni usulle itiraz, ilk önce kararı veren özel daireye yapılmaktadır. Daire, mümkün olan en kısa sürede itirazı incelemekte ve yerinde görürse kararını düzeltmekte; yerinde görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna göndermektedir. Bu usul değişikliğin sebebinin, itirazlar sonucu yoğun iş yükü altında kalan CGK.nu rahatlatmak ve basit hataların özel dairelerce düzeltilmesine olanak sağlamak olduğu anlaşılmaktadır. IV-BAŞSAVCILIK İTİRAZININ KESİNLEŞMEYE ETKİSİ CMK 308. maddesi sonradan hukukumuza monte edildiği için yaşanılan en önemli sorunlardan birisi de başsavcılık itirazının hükmün kesinleşmesini etkileyip etkilemediği hususudur. Bu konuda Başsavcılık itirazının olağan kanun yolu olduğunu savunan yazarlar, kararın kesinleşmesinin etkileneceğini, itirazın sonucunda kararın kesinleşeceğini savunurlarken, Başsavcılık itirazını olağanüstü kanun yolu gören yazarlar, kararların Yargıtay dairesince onanması üzerine kesinleşeceğini, itiraz ile yalnızca infazın durdurulabileceğini ifade etmektedirler. Bu konuda Yargıtay ın uygulaması şu şekildedir. Ceza daireleri verdikleri onama veya bozma kararlarını önce Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına göndermekte ve 30 günlük itiraz süresi beklenmektedir. Başsavcılık itiraz etmeyeceği şerhini düştüğü anda (görüldü yaptığı tarih) 30 günlük süre beklenmeksizin daire kararı ilk derece mahkemesine gönderilmekte ve onama tarihi baz alınarak karar kesinleştirilmektedir. Ancak Başsavcılık 30 günlük süre içerisinde karara itiraz ettiği zaman daire kararları ilk derece mahkemelere gönderilmemektedir. Bu durumda itiraz sonuçlanana kadar dosya Yargıtay da beklemektedir. İtiraz sonuçlandıktan sonra verilen nihai karar ilk derece mahkemelerine gönderilmektedir. Bu durumda kesinleşme, itiraz sonucu verilen son Yargıtay karar tarihi baz alınarak yapılmaktadır. VI-BİREYSEL BAŞVURUDA BAŞSAVCILIK İTİRAZI A-Bireysel Başvuru 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan halkoylaması ile 1982 Anayasasının yargıya ilişkin hükümlerinde önemli değişiklikler yapılmıştır. Bu değişiklikle

Dr. Selami TURABİ 1960 lı yıllardan beri ülkemizde tartışılan bireysel başvuru hakkı, yeni bir hak arama yolu olarak hukuk sistemimize dâhil edilmiştir. 20 Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin ihlal edildiğini iddia eden herkes bireysel başvuru hakkına sahiptir. Bunun anlamı bir hakkın bireysel başvuruya konu olabilmesi için aynı zamanda hem Anayasada hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde (taraf olunan ek protokoller dâhil) yer alan haklardan birinin ihlal edilmiş olması gerekmektedir. 21 Kişiler arasındaki uyuşmazlıklar bireysel başvuru dışındadır. Başvuru konusu hakkın Türkiye Cumhuriyetinin egemenlik sınırları içinde kamu gücünü kullanan bir makam tarafından ihlal edilmesi gerekir. Zira, bireysel başvuruda kamu gücü karşısında korumasız durumdaki bireyin haklarının garanti altına alınması temel amaçtır. Örneğin işkence ve eziyet yasağı, hak arama hürriyeti, özel hayata, aile hayatına, konut ve haberleşmeye saygı, düşünce, din ve vicdan hürriyeti, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti, toplantı ve örgütlenme hürriyeti, mülkiyet hakkı, eğitim ve öğretim hakkı ve ödevi, eşitlik ve etkili başvuru hakkı ile ilgili her türlü ihlal bireysel başvuru konusu olabilir. 22 Kanun, yönetmelik ve içtüzük gibi yasama ve idarenin düzenleyici işlemleri doğrudan bireysel başvuruya konu edilemez. Bu işlemlerin kişiye uygulanması ve bunun da bir hak ihlaline yol açması gerekir. Ayrıca, Anayasa Mahkemesi kararları ile Anayasanın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemler aleyhine bireysel başvuru yapılamaz. Örneğin, Cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlemler, Yüksek Askeri Şuranın terfii işlemleri Anayasanın açıkça yargı denetimi dışında bıraktığı işlemlerden olduğu için bireysel başvuru yoluna konu teşkil etmez. 23 Anayasa Mahkemesi, 23 Eylül 2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceleyebilecektir. Dolayısıyla 23 Eylül 2012 tarihinden önce kesinleşen kararların Anayasa Mahkemesi tarafından incelenebilmesi mümkün değildir. Bu durumu dikkate almaksızın Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmak amacıyla gönderilen 20 TURABİ, Selami; Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru Rehberi, Ankara 2013, s.13 21 TURABİ, s.13. 22 TURABİ, s.13 23 TURABİ, s.13

Bireysel Başvuruda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı İtirazı dilekçeler, zaman yönünden yetkisizlik nedeniyle reddedilecektir. 24 B-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı İtirazına Anayasal Bakış Bireysel başvurularda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazı genellikle kararların kesinleşmesine etkisi ve bireysel başvuru için öngörülen 30 günlük sürenin başlama tarihinin tespitinde önem arz etmektedir. Bu konular sorunlu alanlar olup detaylı incelenmesi gerekmektedir. 1.Ceza Hukukunda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı İtirazının, Kararların Kesinleşmesine Etkisi ve Tüketilmesi, Gerekli Kanun Yolu Olup Olmadığı Sorunu Ceza hukukunda kararların kesinleşmesi bakımından tüketilmesi gereken son olağan kanun yolu kural olarak temyizdir. Bunun tek istisnası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 5271 sayılı Kanun un 308. maddesi gereğince onama kararı aleyhine 30 günlük süre içerisinde yaptığı itirazlardır. 308. madde gereğince temyiz incelemesi sonunda verilen kararlara karşı itiraz yoluna başvuru hakkı yalnızca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının takdirine bırakılmıştır Bu itiraz, olağanüstü bir kanun yolu olmasına rağmen etkili bir başvuru olarak kabul edildiği için kararların kesinleşmesi etkilenmekte ve itiraz neticesinde verilen kararların tarihi, kesinleşme tarihi olarak kabul edilmektedir. Bu sebeple Başsavcılığın 308. maddesi gereğince 30 gün içerisinde yaptığı itirazlar etkili bir kanun yolu olarak kabul edilmeli ve itiraz edilmesi hâlinde tüketilmesi beklenmelidir. Ceza muhakemesinde tarafların Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yaptıkları başvurular sadece Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının takdirini harekete geçirmeye yönelik talepler olup bu taleplerin reddedilmesi hâlinde kararların kesinleşmesi etkilenmemektedir. Bu sebeple Yargıtayın 23 Eylül 2012 tarihinden önceki onama kararlarında kararların kesinleşmesi 23 Eylül 2012 tarihinden önceye denk geldiğinden Anayasa Mahkemesi tarafından zaman bakımından yetkisizlik kararları verilmektedir. 25 Yargıtay onama tarihi 23 Eylül 2012 24 TURABİ, s.14. 25 Anayasa Mahkemesinin 2012/1251 sayılı başvuru kararında; 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun un geçici 1. maddesinin (8) numaralı fıkrası şöyledir: Mahkeme, 23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceler. Anılan Kanun hükmü uyarınca Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başlangıcı 23/9/2012

Dr. Selami TURABİ tarihinden önce ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına itiraz için yapılan müracaat 23 Eylül 2012 tarihinden sonra ise ikili bir ayrım yapılması gerekmektedir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafların müracaatını kabul etmemiş ise onama tarihi dikkate alınır. Başsavcılık itirazı kesinleşmeyi etkilemez. Başsavcılık itirazı onama tarihinden itibaren 30 günlük süre içerisinde yapılmışsa (re sen veya talep üzerine) kesinleşmeyi etkilediği için itiraz sonucu özel Daire veya Ceza Genel Kurulunun nihai kararı 23 Eylül 2012 den sonra ise başvurular kabul edilecek, 23 Eylül 2012 tarihinden önce ise kabul edilmeyecektir. Anayasa Mahkemesi 12/2/2013 tarih ve 2012/162 sayılı bireysel başvurusunun 20, 21 ve 22. paragraflarında da konuyla ilgili olarak şu açıklamalara yer vermiştir: 20.Başvuru konusu Gölcük Asliye Ceza Mahkemesinin 18/9/2008 tarih ve E.2006/315, K.2008/391 sayılı kararı, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 7/5/2012 tarih ve E.2010/29859, K.2012/10610 sayılı kararı ile onanmıştır. Başvurucu, 28/6/2012 tarihinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına 5271 sayılı Kanun un 308. maddesi uyarınca onama kararı aleyhine itiraz yoluna başvurulması için talepte bulunmuş, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 10/9/2012 tarih ve KD-2012/230436 sayılı kararı ile talebin reddine karar vermiş ve karar başvurucuya 4/10/2012 tarihinde tebliğ edilmiştir. 21.Ceza hukukunda kararların kesinleşmesi bakımından tüketilmesi gereken son olağan kanun yolu kural olarak temyizdir. Somut olayda olağan kanun yolu Yargıtay 4. Ceza Dairesinin Gölcük Asliye Ceza Mahkemesinin kararını 7/5/2012 tarihinde onaması ile tamamlandığından karar bu tarihte kesinleşmiştir. Başvurucunun 5271 sayılı Kanun un 308. maddesi gereğince onama kararına itiraz için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat etmesi olağan kanun yolu olmadığı için kararın 7/5/2012 tarihinde kesinleşmesini engellemeyecektir. 22.Ceza muhakemesinde, temyiz incelemesi sonunda verilen kararlara tarihi olup, Mahkeme, ancak bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılan bireysel başvuruları inceleyebilecektir. Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisi için kesin bir tarihin belirlenmesi ve Mahkemenin yetkisinin geriye yürür şekilde uygulanmaması hukuk güvenliği ilkesinin bir gereğidir (B. No: 2012/51, 18, 25/12/2012). Başvuru konusu Ünye Ağır Ceza Mahkemesinin 30/12/2011 tarih ve E.2011/220, K.2011/281 sayılı kararı, Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 2/7/2012 tarih ve E.2012/9024, K.2012/13162 sayılı kararı ile onanmış ve aynı tarihte kesinleşmiştir. Açıklanan nedenlerle, başvuru konusu kararın 23/9/2012 tarihinden önce kesinleşmiş olduğu anlaşıldığından başvurunun, diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

Bireysel Başvuruda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı İtirazı karşı itiraz yoluna başvuru hakkı, 5271 sayılı Kanun un 308. maddesi gereğince Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının takdirine bırakılmıştır. Dolayısıyla başvurucunun Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı başvuru sadece Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının takdirini harekete geçirmeye yönelik bir taleptir. Somut olayda Başsavcının bu talebi reddetmesi ve ret kararının 4/10/2012 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmesi nihai kararın kesinleşme tarihini değiştirmeyecektir. 26 Somut olayda olağan kanun yolu Yargıtay 1. Ceza Dairesinin Üsküdar 2. Ağır Ceza Mahkemesinin nihai kararını 2/10/2012 tarihinde onaması ile tamamlandığından karar bu tarihte kesinleşmiştir. Başvurucunun 5271 sayılı Kanun un 308. maddesi gereğince onama kararı aleyhine itiraz için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat etmesi olağan kanun yolu olmadığı için kararın 2/10/2012 tarihinde kesinleşmesini engellemeyecektir (B. No: 2012/162, 21, 12/2/2012) 2.Ceza Mahkemesi Kararlarının Yargıtay Ceza Dairelerince Onanması Hâlinde Bireysel Başvuru İçin Öngörülen 30 Günlük Sürenin Ne Zaman Başlayacağı Sorunu 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun un Bireysel başvuru usulü kenar başlıklı 47. maddesinin (1) ve (5) numaralı fıkraları şöyledir: (1) Bireysel başvurular, bu Kanunda ve İçtüzükte belirtilen şartlara uygun olarak doğrudan ya da mahkemeler veya yurt dışı temsilcilikler vasıtasıyla yapılabilir.... ; (5) Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü nün Başvuru süresi ve mazeret başlıklı 64. maddesinin (1) numaralı fıkraları şöyledir: (1)Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği ve buna ilişkin kararın kesinleştiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir. Bireysel başvuruların, 6216 sayılı Kanun un 47. maddesinin (5) numaralı 26 Anayasa Mahkemesinin 12/2/2013 tarih ve 2012/162 sayılı bireysel başvuru kararı.

Dr. Selami TURABİ fıkrası ile İçtüzük ün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca, başvuru yollarının tüketildiği ve buna ilişkin kararın kesinleştiği, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Anayasa Mahkemesine doğrudan veya diğer mahkemeler yahut yurt dışı temsilcilikler vasıtasıyla yapılması gerekmektedir. Anayasa yargısında, ceza davaları açısından bireysel başvuru için öngörülen 30 günlük süre, kural olarak başvuru yollarının tüketildiği ve buna ilişkin kararların kesinleştiği veya başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren başlayacaktır. Ancak Türk hukuk sisteminde olağan kanun yollarının tüketilmiş sayıldığı Yargıtay ceza dairesi onama kararlarının taraflara tebliği yapılmadığı için 30 günlük başvuru süresinin onama tarihinden başlatılması hâlinde hak kayıplarına sebebiyet vereceği açıktır. Bu nedenle Türk hukuk sisteminde Yargıtay ceza daireleri onama kararlarının taraflara tebliğ edilmesinde zorunluluk bulunmaktadır. Bu tebliğ sistemi gerçekleşinceye kadar sürenin başlangıç tarihinin tespiti hususunda başvurucu lehine değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunmaktadır. Başvurucular Yargıtay onama kararından genellikle derece mahkemeleri kararlarının infazı aşamasında haberleri olmaktadır. Bu gibi durumlarda 30 günlük süre öğrenme tarihinden başlayacaktır. Başvurucuların 5271 sayılı Kanun un 308. maddesi gereğince onama kararı aleyhine itiraz için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat etmesi ve bu müracaatlarının da retle sonuçlanması hâlinde bu müracaatları, 30 günlük süreyi durdurmadığı gibi olağan kanun yolu olmadığı için başvuru süresinin başlangıç tarihini de değiştirmeyecektir. Anayasa Mahkemesi 13/6/2013 tarih ve 2013/1610 sayılı bireysel başvurusunun 15., 16. ve 17. paragraflarında konuyla ilgili olarak şu açıklamalara yer vermiştir: 15.Başvuru konusu Manavgat Ağır Ceza Mahkemesinin 12/11/2010 tarih ve E.2009/186, K.2010/305 sayılı kararı, Yargıtay 5. Ceza Dairesi, 22/11/2012 tarih ve E.2012/10393, K.2012/11894 sayılı ilâmı ile onanmıştır. Başvurucu, 13/12/2012 tarihinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına 5271 sayılı Kanun un 308. maddesi uyarınca onama kararı aleyhine itiraz yoluna başvurulması için talepte bulunmuş, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 15/1/2013 tarih ve KD.2012/203545 sayılı kararı ile talebin reddine karar vermiş ve karar başvurucuya 12/2/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.

Bireysel Başvuruda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı İtirazı 16.Ceza yargılamasında tüketilmesi gereken son başvuru yolu temyiz aşaması olup, temyiz incelemesinden geçen kararlara karşı itiraz yolu, 5271 sayılı Kanun un 308. maddesi gereğince Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına tanınmıştır. Dolayısıyla başvurucunun itiraz yoluna gidilmesi istemi, sadece Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının takdirini harekete geçirmeye yönelik bir taleptir. Bu kapsamda yapılan başvurular bireysel başvuru öncesinde tüketilmesi gereken bir yol olarak kabul edilmediğinden, bu yola gidilmesinin bireysel başvuru süresi üzerinde herhangi bir etkisi olmayacaktır. 17.Somut olayda başvuru yolları 22/11/2012 tarihinde Yargıtay 5. Ceza Dairesinin Manavgat Ağır Ceza Mahkemesinin kararını onaması ile birlikte tüketilmiştir. Dosya kapsamından bu kararın başvurucuya tebliğ tarihi anlaşılmamakla birlikte, başvurucunun en geç Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına itiraz istemiyle başvuru yaptığı 13/12/2012 tarihinde nihai kararı öğrendiğinin kabul edilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla başvuru yolunun tüketildiği tarihin, nihai kararın öğrenme tarihi olan 13/12/2012, bireysel başvuru tarihinin de 27/2/2013 olduğu gözetildiğinde bireysel başvuru için öngörülen 30 günlük sürenin geçtiği anlaşılmaktadır. 27 VI-SONUÇ VE KANAATLERİMİZ Ceza Muhakemesi Kanununda, kanun yolları olağan ve olağanüstü olmak üzere iki şekilde düzenlenmiştir. Bunlardan olağan kanun yolları; itiraz (CMK 267-271), istinaf (CMK 272-285) ve temyiz (CMK 286-307), olağanüstü kanun yolları ise; Yargıtay Başsavcısının itirazı (CMK 308), kanun yararına bozma (CMK m.309-310) ve yargılamanın yenilenmesi (CMK 311-323) şeklindedir. Yukarda detaylıca izah etmeye çalıştığımız Başsavcılığın itirazı konusundaki vardığımız sonuç ve kanaatler şöyledir: A-Başsavcılık itirazı olağanüstü bir kanun yoludur Ceza Kanunumuz bir kanun yolunun olağan mı, yoksa olağanüstü mü olduğunu belirlemek için, bir kritere dayanmamıştır. Yalnızca olağanüstü durumlar için öngörülen kanun yollarına olağanüstü kanun yolları adını vermiştir. CMK 308. maddesinde öngörülen kanun yolu, yalnızca Yargıtay C.Başsavcısına tanındığı için olağanüstü bir kanun yoludur. Bu kanun yolunu anlamak için bir takım kriterlerden yola çıkıldığında yanlış sonuçlara varılmaktadır. Zira bu 27 Anayasa Mahkemesinin 13/6/2013 tarih ve 2013/1610 sayılı bireysel başvuru kararı

Dr. Selami TURABİ kanun yolu için kararların kesinleşmesi gerektiği kuralından hareket edildiğinde bu sefer özel daire bozma kararlarına karşı gidilen itiraz yolu izah edilememektedir. Zira bozma kararlarına karşı gidilen itiraz yolunda kesinleşmenin aranmadığı hem yasa metninden hem de YCGK, 7/2/2012 tarihli kararından açıkça anlaşılmaktadır. Bize göre; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yetkisi olağanüstü bir kanun yoludur. Ancak bu olağanüstü oluşunun sebebi; kesinleşmiş kararlara karşı gidilen kanun yolu olmasından dolayı değil bu yetkinin yalnızca Yargıtay C.Başsavcısına tanınmasından dolayıdır. B-Başsavcılık itirazı, özel dairelerin hem onama hem de bozma kararlarına karşı gidilen bir kanun yoludur. 5271 sayılı Kanun un 308. maddesindeki düzenlemede; Yargıtay ceza dairelerinden birinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, re sen veya istem üzerine, ilamın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Ceza Genel Kuruluna itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz. denilmek suretiyle; söz konusu yasa yolunun Yargıtay ceza dairelerinin tüm kararlarına karşı tanındığı açıkça belirtilmektedir. Yasa koyucu, itiraz yolunu düzenlerken bu yola müracaat için hem sebep göstermemiş hem de kararların kesinleşmiş olması şartını bilinçli aramamıştır. Zira diğer olağanüstü kanun yollarından kanun yararına bozma ve yargılamanın yenilenmesi konusunda kararların kesinleşmiş olmasını özellikle vurgulamaktadır. 5271 sayılı CMK.nın 308. maddesindeki var olan yetkinin, yorum yoluyla daraltılmasının mümkün olamayacağından, Yargıtay Özel Dairelerinin bozma kararlarına karşı da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yetkisinin varlığı açıktır. C-Başsavcılığın re sen 30 günlük yasal süre içerisinde yaptığı itiraz, kesinleşmeyi etkiler. Kesinleşme, itiraz işlemleri sonuna kadar bekler. Ceza muhakemesinde CMK 308 maddesi uyarınca yapılan itirazlarda ikili bir ayrım yapmak gerekecektir. Bunlardan birincisi; 30 günlük süre içerisinde yapılan itirazlar ve ikincisi; 30 günlük süreden sonra yapılan itirazlardır. Başsavcılığın 30 günlük süre içerisinde 308. maddenin 1. fıkrası çerçevesinde yaptığı itirazlar kesinleşmeyi önlemektedir.

Bireysel Başvuruda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı İtirazı D-Başsavcılığın 30 günlük itiraz süresinin dolmasından sonra sanık veya müdahilin başvuruları sonucu veya sanık lehine re sen harekete geçerek yaptığı itirazlar, kesinleşmeyi etkilemez. Başsavcılığa CMK 308 maddesi gereğince tanınan 30 günlük itiraz süresinden sonra sanık veya katılan tarafından Başsavcılığı harekete geçiren başvurular sonucu veya sanık lehine re sen Başsavcılığın özel daire kararına karşı itiraz etmesi durumunda zaten önceden mahkeme kararı kesinleştiği için itiraz başvurusu, var olan kesinleşmeyi iptal etmeyecektir. Dolayısıyla kesinleşme tarihi itirazdan etkilenmeyecektir. İlgili özel daire veya CGK bu tarz itirazları kabul ettiğinde infazın durdurulması kararları vererek meseleyi çözecektir. E-Başsavcılığın 5271 sayılı Kanun un 308. maddesi gereğince 30 gün içerisinde yaptığı itirazlar etkili bir kanun yolu olarak kabul edilmeli ve itiraz edilmesi hâlinde Anayasa Mahkemesine başvuru için tüketilmesi beklenmelidir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itirazı, olağanüstü bir kanun yolu olmasına rağmen etkili bir başvuru olarak kabul edildiği için kararların kesinleşmesi etkilenmekte ve itiraz neticesinde verilen kararların tarihi, kesinleşme tarihi olarak kabul edilmektedir. Bu sebeple Başsavcılığın 308. maddesi gereğince 30 gün içerisinde yaptığı itirazlar etkili bir kanun yolu olarak kabul edilmeli ve itiraz edilmesi hâlinde Anayasa Mahkemesine başvurmadan önce tüketilmesi beklenmelidir. F-Başvurucuların 5271 sayılı Kanun un 308. maddesi gereğince onama kararı aleyhine itiraz için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat etmesi, 30 günlük süreyi durdurmadığı gibi olağan kanun yolu da olmadığı için başvuru süresinin başlangıç tarihini de değiştirmeyecektir. Ceza muhakemesinde, temyiz incelemesi sonunda verilen kararlara karşı itiraz yoluna başvuru hakkı, 5271 sayılı Kanun un 308. maddesi gereğince Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının takdirine bırakılmıştır. Dolayısıyla başvu-

rucunun Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı başvuru sadece Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının takdirini harekete geçirmeye yönelik talep olup ne olağan ne de olağanüstü bir kanun yoludur. Bu sebeple başvurucuların Yargıtay onama kararı aleyhine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat etmeleri ve başsavcılığın bu talepleri reddetmesi hâlinde bu süreç Anayasa Mahkemesine başvuru süresi olan 30 günü kesmediği gibi sürenin başlangıç tarihini de değiştirmeyecektir.