KADINVE HUKUK EL REHBERİ



Benzer belgeler
İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ 5 KISALTMALAR 15 GİRİŞ SAYILI AİLENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUN UN AMACI, KAPSAMI,

6284 SAYILI AİLEN LENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDET KANUNUN UYGULANMASI

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM GENEL OLARAK EVLİLİK BİRLİĞİNİN KORUNMASI VE EVLİLİK BİRLİĞİNDE EŞLERİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ

TÜRK HUKUKUNDA ZİNA SEBEBİYLE BOŞANMA

Mal Rejimleri ve Tasfiyesi

ANLAŞMALI BOŞANMA ÜZERİNE TEORİK VE PRATİK ÇALIŞMALAR. Stj. Av. Mehmet ÖCAL

ÇORUM BAROSU KADIN VE ÇOCUK HUKUKU KOMİSYONU AV. ELİF CANBOLAT

ŞİDDETE UĞRAYAN KADINLARIN HAKLARI

NAFAKA, NAFAKA ÇEŞİTLERİ VE İŞTİRAK NAFAKASI. Stj. Av. Cansu MARALAN ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA

KADIN VE AİLE BİREYLERİNİN ŞİDDETTEN KORUNMASINA DAİR KANUN TASARISI. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Tanımlar

HÜSEYİN HATEMİ AİLE HUKUKU

Bulunduğunuz şehirde belediyelerin konukevleri var ise buralara doğrudan başvuruda bulunabilirsiniz.

5237 TCK DEĞĠġĠKLĠK TASARISI Cinsel Suçlarla Ġlgili Bölüm. Önerilen DeğiĢiklik Cinsel saldırı (Tasarı Madde 42)

SEVGİ USTA VELAYET HUKUKU

HÜSEYİN HATEMİ / BURCU KALKAN OĞUZTÜRK AİLE HUKUKU

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELE

CEZA HUKUKU ÖZEL HÜKÜMLER. Yrd. Doç. Dr. Selman DURSUN

TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ VE KADIN HAKLARI BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?

KADINA YÖNELİK ŞİDDETİ ÖNLEYİCİ VE KORUYUCU TEDBİRLER

6284 Sayılı Yasanın Aile Mahkemeleri Uygulamaları, Aksayan Yönleri ve Çözüm Önerileri. Hazırlayan: İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi

Edinilmiş mal sayılan değerler:

CİNSEL SALDIRILAR ACİL HEKİMİNİN SORUMLULUKLARI. Dr. Serhat KOYUNCU Gaziosmanpaşa Üniversitesi Acil tıp A.D

EŞLER ARASINDAKİ MALVARLIĞI DAVALARI

Evlilik İşlemleri. Evlilik Dosyasında Bulunması Gereken Belgeler. Evlenme Müracaatı Nereye Yapılır. Evlenmek İçin Sağlık Raporu Nereden Alınır

TÜRKİYE DE BOŞANMA VE BOŞANMA DAVASININ TANINMASI-TENFİZİ

ADLİ TIBBİ AÇIDAN ADLİ PSİKİYATRİ

T.C. AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI Trabzon Koza Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi PINAR ÖŞME PSİKOLOG

Herkes İçin Hukuk: 3 BOŞANMA. Av. Osman OY

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2014/3-686 K. 2016/18 T

Aile içi şiddete ağır cezalar geliyor

Kadın ve Erkeğin Yasal Hakları

EŞLER ARASINDAKİ MAL REJİMLERİ, EVLİLİK BİRLİĞİNDE EŞLERİN MALVARLIĞI EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİ

4721 SAYILI TMK. BOŞANMA DAVALARı. Stj.Av.Abdullatif AĞGÜRBÜZ M&BIRLIK HUKUK BÜROSU

AİLE HUKUKU Aile içi şiddet ve kadınların yaşadığı şiddete karşı neler yapılabilir?

SAYILI KANUN

ANAYASA MAHKEMESİ NE BİREYSEL BAŞVURU YOLU AÇILDI

KADINVE HUKUK EL REHB ERİ. Yazar. Av. Esra HATİPOĞLU. (KADEM Hukuk Komisyonu Başkanı) Emeği Geçenler. Av. Derya YANIK. KADEM Yönetim Kurulu Üyesi

KADIN VE AİLE BİREYLERİNİN ŞİDDETTEN KORUNMASINA DAİR KANUN TASARISI. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Tanımlar

Karşılıksız Çek için Para ve Hapis Cezası Var

Sevgi USTA. ÇOCUK HAKLARI ve VELAYET

T.C. YARGITAY. Hukuk Genel Kurulu. Karar Tarihi: YARGITAY KARARI. Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı Sayfa 1 / 5 YARGITAY KARARI

İstihkak prosedürü sonunda, üçüncü kişinin bu hakkı kabul edilir, lehine sonuçlanırsa, o mal üzerindeki haciz kalkar veya mal o hakla birlikte

Aile Hukukumuzda Mal Rejimleri ve Eşin Yasal Miras Payı

DAVA : Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

BATMAN BAROSU ÇOÇUK HAKLARI KOMİSYONU

İŞ KAZALARINDA DOĞAN HUKUKİ VE CEZAİ SORUMLULUKLAR

Prof. Dr. Süha TANRIVER Doç. Dr. Emel HANAĞASI

T.C ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Tapu Dairesi Başkanlığı

ÇOCUKLARA KARŞI İŞLENEN SUÇLAR VE ÇOCUKLARI KORUYUCU TEDBİRLER

TÜRKİYE DE MAĞDUR ÇOCUKLAR

AVUKAT - İŞ SAHİBİ ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ

2017 DİYARBAKIR BAROSU ASGARİ ÜCRET ÇİZELGESİ

2018 DİYARBAKIR BAROSU ASGARİ ÜCRET ÇİZELGESİ

HAYATA KARŞI SUÇLAR. Madde 81- (1) Bir insanı kasten öldüren kişi, MÜEBBET HAPİS CEZASI ile cezalandırılır.

A. SULH HUKUK MAHKEMELERİNDE GÖRÜLEN DAVALAR

Uludağ Üniversitesi Mühendislik Fakültesi 23 Mart Dr. K. Ahmet Sevimli Yardımcı Doçent Uludağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi

AİLENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUN

AVUKAT - İŞ SAHİBİ ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ

Nüfus Kayıt Örneği Verilmesi

Özet, yaprak test, deneme sınavı ders malzemelerine ANADOLUM ekampüs Sistemin'nden ( ulaşabilirsiniz. 19.

TÜRK HUKUK DÜZENİNDE MEVCUT YAPTIRIM TÜRLERİ. Dr.Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ HUKUKİ SORUMLULUKLAR. Doç.Dr. Saim OCAK MARMARA ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ

İstismar Edersen Ceza, Delilin. Yoksa. Tedbir, Boşanırsan Nafaka

Çocuk Hukuku. Çocuk Hukukunun Özellikleri. Çocuk Hukukunun Özellikleri Yrd. Doç. Dr. Çetin ERDOĞAN. 16 Mayıs

EVLİLİK BİRLİĞİ DEVAM EDERKEN EŞLERİN GENEL HÜKÜMLER ÇERÇEVESİNDE AÇTIĞI MANEVİ TAZMİNAT DAVASI. Av. Nur Işın KÖROĞLU ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA

İnsan Hakları Kurullarının Desteklenmesi ve Kadın Hakları Projesi KADINA ŞİDDET TÜM TOPLUMUN SORUNUDUR SESSİZ KALMAYIN!

Yrd. Doç. Dr. SENDİ YAKUPPUR TAPU KÜTÜĞÜNE GÜVEN İLKESİ

İLK TÜRK DEVLETLERİNDE HUKUK

KADINVE HUKUK EL REHBERİ

6284 SAYILI AİLENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUNA İLİŞKİN UYGULAMA YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM

İSVİÇRE DE EŞCİNSEL HAYAT ORTAKLIĞININ DÜZENLENİŞİ. The Regulation of Same-Sex life Partnership in Switzerland

Geschrieben von: Avukat Yaşar SALDIRAY Montag, den 10. September 2012 um 21:09 Uhr - Aktualisiert Freitag, den 02. August 2013 um 14:37 Uhr

TEMEL YASALAR /DÜZENLEMELER

Dr. SEYİTHAN GÜNEŞ Emekli Hakim HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI

Dr. Ahmet NAR Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı TÜRK MİRAS HUKUKUNDA TENKİS

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/62

KADIN VE HUKUK EL REHBERİ

TÜRK CEZA KANUNUNDA ÇOCUĞUN CİNSEL İSTİSMARI

KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE İLİŞKİN UYGULAMA YÖNETMELİĞİ

Kabul Tarihi: 08 Mart 2012 Resmî Gazete: 20 Mart 2012 BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Temel İlkeler ve Tanımlar

6284 SAYILI AİLENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUNA İLİŞKİN UYGULAMA YÖNETMELİĞİ

Menfi Tespit Davasında Görevli - Yetkili Mahkeme ve Yargılama Usulü. İcra Takibinden Önce ve Sonra Açılan Menfi Tespit Davası

Haklarımızın Bilincinde Olalım

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği PERSONEL MÜDÜRLÜĞÜ

Boşanma Şekilleri (Çekişmeli - Anlaşmalı Boşanma Davası)

CEZA HUKUKU (FĐNAL SINAVI) 1- TCK ye göre, aşağıdakilerden hangisi davayı düşüren nedenlerden biri değildir?

BORÇLAR HUKUKU KISA ÖZET HUK110U

Kadın ve aile bireylerinin şiddetten korunmasına dair kanun tasarı taslağı

AV. VEDAT CANBOLAT AV. ELİF CANBOLAT GÖKTEPE

Şiddetli Geçimsizliğin Çözümü Şiddet Değildir!!

6284 SAYILI AİLENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUNA İLİŞKİN UYGULAMA YÖNETMELİĞİ

ÇOCUK HUKUKU (Ders Kitabı)

TAZMİNAT HESAPLARINDA ASGARİ ÜCRETLERİN UYGULANMASI

KADIN DOSTU AKDENİZ PROJESİ

TASARRUFUN İPTALİ DAVALARI

Yrd. Doç. Dr. Ali DEMİRBAŞ. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu nda ESER SAHİBİNİN MALİ HAKLARINA TECAVÜZ HALİNDE HAK SAHİBİNE SAĞLANAN HUKUKİ KORUMA

B) BOŞANMA DAVALARINDA YARGILAMA VE TALEPLER

TÜRKİYEDE OTURAN YABANCILARIN NÜFUS KAYITLARININ TUTULMASI HAKKINDA YÖNETMELİK. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

PATENT HAKLARININ KORUNMASI HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME

ÇALIŞANLARIN YASAL HAK VE SORUMLULUKLARI

Transkript:

KADINVE HUKUK EL REHBERİ Yazarlar Yrd. Doç. Dr. Nagehan KIRKBEŞOĞLU Av. Pınar KANDEMİR HACIBEKTAŞOĞLU Av. Nilüfer GÖZÜKARA Av. Zeynep ÇELİK KADEM Hukuk Komisyonu Editörler Av. Betül ALTINSOY YANILMAZ Av. Esra HATİPOĞLU Genişletilmiş ve Gözden Geçirilmiş 2.Baskı İstanbul, Kasım 2014

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...5 KADININ EVLİLİK VE BOŞANMASINA İLİŞKİN HÜKÜMLER...7 A. EVLENME EHLİYETİ...8 B. EVLİLİK DEVAM EDERKEN KADININ HAKLARI...8 C. AİLE KONUTU...9 D. BOŞANMA...10 ANLAŞMALI BOŞANMA...10 BOŞANMA NEDENLERİ...11 1.TERK...11 2.ZİNA...11 3. HAYATA KAST, PEK KÖTÜ VEYA ONUR KIRICI DAVRANIŞ...12 4. SUÇ İŞLEME VE HAYSİYETSİZ HAYAT SÜRME...12 AKIL HASTALIĞI...12 EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI ( ŞİDDETLİ GEÇİMSİZLİK)...12 E. BOŞANMANIN SONUÇLARI:...13 1. VELAYET...13 2. NAFAKA...14 3. MAL REJİMİ...15 4. BOŞANMA HALİNDE PAYLAŞMA YAPILMAYAN KİŞİSEL MALLAR...17 5. BOŞANMA HALİNDE PAYLAŞIMA TABİİ OLAN MALLAR...17 F. KADININ EVLİLİK DIŞI ÇOCUK DÜNYAYA GETİRMESİ HALİNDE HAKLARI...18 BABALIK KARİNESİ...17 BABALIK DAVASI...18 İŞTİRAK NAFAKASI...18 G. ÖNEMLİ HUSUSLAR...19 H. CEZA HUKUKU AÇISINDAN KADINLARA KARŞI İŞLENEN VEYA KADINLARIN İŞLEDİĞİ SUÇLAR...20 KONUYA İLİŞKİN SORU VE CEVAPLAR...24 KADINA YÖNELİK ŞİDDETE İLİŞKİN HÜKÜMLER...31 A. KADINA YÖNELİK ŞİDDETE İLİŞKİN HÜKÜMLER...32 B. ŞİDDETİN TÜRLERİ...32 1.FİZİKSEL ŞİDDET...32 2.CİNSEL ŞİDDET...32 3. EKONOMİK ŞİDDET...33 4.PSİKOLOJİK ŞİDDET...33 C. ŞİDDETE KARŞI HUKUKİ VE İDARİ BAŞVURU YOLLARI...34 1. Mülkî Amir ( Valilik - Kaymakamlık ) tarafından alınacak tedbirler...34 2. Aile Mahkemesi Hakimi tarafından verilecek Koruyucu Tedbir Kararları...36 3.Aile Mahkemesi Hakimi tarafından verilecek Önleyici Tedbir Kararları...36 4. 6284 Sayılı Yasa Gereğince Tedbir Kararlarının Uygulanması, İhbar, Şikayet Ve Destek... Hizmetleri...37 D.ŞİDDETE UĞRADIĞINIZDA ŞİKAYETİNİZİ BİLDİREBİLECEĞİNİZ KURUM VE KURULUŞLAR...39 E. KADIN KONUKEVLERİ (SIĞINMA EVLERİ)...40 KADIN KONUKEVİNDE KALMAK İSTEYEN KADINLAR NASIL BİR YOL İZLEMELİDİR...41 ÇOCUKL ARI İLE BİRLİKTE BAŞVURAN KADINLARA UYGULANACAK HÜKÜMLER...42 KADIN KONUKEVLERİNDE VERİLEN SAĞLIK İLE İLGİLİ HİZMETLER...43 KADIN KONUKEVİNDE KALIŞ SÜRELERİ VE GİRİŞ-ÇIKIŞ SAATLERİ...43 KADIN KONUKEVİNDE VERİLEN DİĞER HİZMETLER...44 ÇOCUKLAR İLE İLGİLİ DÜZENLEME...45 KADINLARA VE ÇOCUKLARA VERİLECEK OLAN MADDİ DESTEK...45 KONUYA İLİŞKİN SORU VE CEVAPLAR...46 EV KADINLARININ SOSYAL GÜVENLİĞİNE İLİŞKİN DÜZENLEMELER...49 EV K ADINLARININ SOSYAL GÜVENLİĞİNE İLİŞKİN DÜZENLEMELER...50 A.EL EMEĞİ İLE ÜRETİMDE BULUNAN VE EL SANATLARI İLE UĞRAŞAN KADINLARIN SOSYAL. GÜVENLİĞİ...50 B.DAHA ÖNCE SİGORTALI ÇALIŞTIKTAN SONRA DOĞUM YAPMIŞ OLAN EV KADINLARININ DOĞUM BORÇLANMASI HAKLARI...51 C.HİÇBİR SOSYAL GÜVENCESİ BULUNMAYAN EV KADINLARININ SAĞLIK YARDIMLARINDAN... YARARLANMASI...54 KONU İLE İLGİLİ SORU VE CEVAPLAR...55 İŞ HUKUKUNDA KADINLARA İLİŞKİN BAZI DÜZENLEMELER...57 A.EŞiTLiK ilkesi...58 B.ÜCRETTE EŞİTLİK...59 C. GECE ÇALIŞTIRMA YASAĞI...59 D.ANALIK HALİNDE ÇALIŞMA VE SÜT İZNİ...59 E.GEÇİCİ İŞ GÖREMEZLİK ÖDENEĞİ...60 F.YILLIK İZİN BAKIMINDAN ÇALIŞILMIŞ GİBİ SAYILAN HALLER...60 G.KADIN İŞÇİLERİ FESHE KARŞI KORUYUCU HÜKÜMLER...61 KONU İLE İLGİLİ SORU VE CEVAPLAR...62

ÖNSÖZ Tarih boyunca tüm eski hukuk sistemlerinde kadınların eş seçme, çalışma, velayet, mirasçılık, boşanmada söz sahibi olma, çalışma ve sosyal güvenlik konularında pek çok temel haklarından mahrum bırakıldıklarını görmekteyiz. Bu durum dinî, biyolojik ve esas itibariyle ekonomik nedenlere dayanmaktadır. Kadının boşanma veya eşinin ölümü halinde çocukları ve kendisine düşen malları alarak baba evine dönmesini engellemek üzere, çocuklarının velayeti ve miras hakları kendisine tanınmamıştır. 1926 yılında yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu, tek eşlilik, karı kocanın eşitliği, eşlerin ancak mahkeme kararıyla evlilik birliğine son verebilmeleri, resmî nikâh gibi çağdaş düzenlemelerle, devrimci niteliğini özellikle aile hukuku alanında ortaya koymuştur. 4721 sayılı Medeni Kanunla ise kadınlar lehine hükümler artırılmış, eşitlik odaklı bir kanun uygulamasına geçilmiştir. Kadının kişiliği ve haklarını koruyucu pek çok hüküm getirilerek edinilmiş mallara katılma rejimi kabul edilmiştir. Sadece aile ve şiddet hususunda değil hukukun bütün alanlarında kadın hakları vurgulanmalıdır. Hukukun kurallarının görevi, toplumun gelişmesi doğrultusunda mevcut düzenlemelere yeniden yön vermek ve kuralların, toplumun tüm kesimine eşit şekilde uygulanmasını sağlamaktır. Bu süreçte hukuk, topluma tabi olmayıp objektif şekilde uygulanmalıdır. Bu nedenle bir hukuk sisteminde gelenek ya da inançlara dayalı ayırımlara izin verilmemeli, objektif ve akılcı olmayan sebeplerle kadın-erkek ayırımı yapılmamalıdır. Günümüzde kadının zorlama ve baskıya değil, bilinçli, karşılıklı özveriye dayanan bir kurum içerisinde yerini alma vakti çoktan gelmiştir. Bu nedenle KADEM, kadınların yaşama pozitif katılımını sağlayarak, demokratik haklarının bilincinde olan kadınların, bireysel ve mesleki gelişimlerine yönelik projeler ve aktiviteler gerçekleştirmekte; araştırma, inceleme ve yayın çalışmalarını teşvik etmek, yürütmek ve yaymayı amaçlamaktadır. Bu amaçları esas alarak hazırlanan bu çalışmada, kadının evlilik ve boşanmasına ilişkin hükümler, kadına yönelik şiddete ilişkin hükümler, ev kadınlarının sosyal güvenliğine ilişkin düzenlemeler ve iş hukukunda kadınlara ilişkin bazı düzenlemeler başlıkları altında kadının hukuk sistemindeki önemli sorunları incelenmiştir. Bu doğrultuda sahip olacağınız Hukuk El Rehberi, kadınların sorunlarına ışık tutacak şekilde hazırlanmış olup hukuku, koruyucu bir kalkan gibi kullanmayı öğrenmelerini ve yaşamlarını kolaylaştıracak yasal düzenlemelere ilişkin bilgi sahibi olmalarını temin etmeyi amaçlamaktadır. Elinizdeki bu kitapçık, siz kadınlara hediyemizdir. Faydalı olması dileklerimizle Kadın ve Demokrasi Derneği

06 Kadının Evlilik ve Boşanmasına İlişkin Hükümler

08 09 A. EVLENME EHLİYETİ Bir kadının ve erkeğin evlenebilmesi için 17 yaşını doldurmuş olmaları gerekmektedir. (MK.m.124/f.1). 17 yaşın altında olan kadınlar, ancak belli şartların varlığı halinde ve hakim kararıyla evlenebilir. Hakim, olağanüstü bir durumun gerçekleşmesi halinde (kadının gebe kalması, karı-koca gibi yaşanmaya başlanmış olması, nişanlılardan birinin ölüm tehlikesi içerisinde olması gibi 1 ) 16 yaşını doldurmuş kişilerin, evlenmesine izin verebilmektedir. (MK.m.124/f.2). Hakim, olanak bulundukça evlenme izni talep eden kişilerin anne-baba veya vasinin de görüşünü alır (MK.m.124/f.2 c.2). B. EVLİLİK DEVAM EDERKEN KADININ HAKLARI Eşler, meslek veya iş seçiminde birbirinin iznini almak zorunda değildir. Ancak eşler sadakat ve paylaşma yükümlülüğü çerçevesinde, evliliğin huzur ve yararı için meslek ve işler ilgili tercihlerini birbirleri ile paylaşmakla yükümlüdür. (MK.m.192) Eşler birlikte yaşamakla yükümlüdürler. Birlikte ortak hayatın sürdürüldüğü konutu aile konutu haline getirme imkanı, bu konut üzerinde önemli faydalar sağlayacaktır. Aile Konutu haline getirilen konutun; kadının rızası olmaksızın diğer eş tarafından satılması, üzerine ipotek yapılması veya kira sözleşmesinin feshedilmesi mümkün olmamaktadır. (MK.m.194) Kocası savurgan, alkol ya da uyuşturucu madde bağımlısı, kötü yaşam tarzı (kumar vb.) olan kadınlar, eşlerine vasi atanması için mahkemeye başvurabilirler. Bu doğrultuda ayrıca mahkeme kanalıyla tedbir alınmasını isteyebilirler. Hakim, bu durumda geçici olarak ortak yaşama ara verilmesi ve hakkında vasi atanmasına karar verilen eşin parasal katkı yaparak aile birliğinin devam etmesine karar verebilecektir. (MK.m.197). Eşiyle önemli konularda uyuşmazlığa düşmeleri halinde kadın, (örneğin; çocuğun adının konulması, okuyacağı okulun seçilmesi, vb.) hemen boşanma seçeneğini düşünmek yerine, uyuşmazlığın hakim tarafından çözüme kavuşturulması için de mahkemeye başvurabilir. (MK.m.195) C. AİLE KONUTU Aile konutu, eşlerin içinde birlikte yaşadıkları ve beraberce seçmiş oldukları, kendilerinin ve çocuklarının yaşamlarına yön verdikleri, acı ve tatlı günlerin yaşandığı, anıların oluştuğu mekândır. Karı kocanın birlikte yaşayacakları evin seçimi ve hukuki niteliğinin yanında, evliliğin herhangi bir nedenle sona ermesi durumunda taraflara sağladığı haklar nedeniyle aile konutu büyük önem taşır. Aile konutu tapu kaydında eşlerden ikisinin adına kayıtlı olabildiği gibi, eşlerden yalnızca birinin adına kayıtlı da olabilmektedir. Tapu kaydında malik bulunmayan eşin, aile konutunu üzerinde yapılacak tasarruflardan zarar görmesini önlemenin yolu tapu kaydına aile konutu şerhi koyulmasıdır. Aile konutu tapuda taraflardan biri adına kayıtlı ise diğer eş, tapu kaydına aile konutu ibaresinin kaydedilmesini isteyebilir. Tapuda aile konutu şerhinin verilmesi için; evlilik birliğinin devam ettiğini kanıtlayan Nüfus Müdürlüğünden alınacak vukuatlı nüfus kayıt örneği eşlerin birlikte yaşadığını gösteren muhtarlıktan alınmış belgenin Tapu Sicil Müdürlüklerine sunulması gerekmektedir. Eğer aile konutu olarak kullanılan yer kira ile sağlanmışsa bu durumda kira sözleşmesinde yer almayan eş, evi kiraladıkları ev sahibine yapacağı bir yazılı bildirim ile sözleşmenin tarafı hâline gelir. Böylece kira sözleşmesi ile ilgili olarak diğer eş ile birlikte müteselsilen sorumlu olur. Eşlerden biri, diğerinin açık rızası olmadıkça aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez, satamaz, bağışlayamaz, başka bir mülk ile değiştiremez veya aile konutu üzerindeki haklarını sınırlayamaz. 1 DURAL/ ÖĞÜZ/ GÜMÜŞ; Türk Özel Hukuku-Cilt III- Aile Hukuku, İstanbul, 2012, s. 49.

10 11 D. BOŞANMA: Eş ve çocuklarla birlikte hayat boyu mutlu olmak için başlanan evlilik süreci, kimi zaman istenmese de boşanma ile sona ermektedir. Eşlerin evlilik birliğini sonlandırmak üzere anlaşarak açacakları ve ya eşlerden birinin kanunda gösterilen sebeplere dayanarak açacağı dava sonucunda, evlilik birliğinin hakim kararı ile sona ermesi boşanma olarak adlandırılır. Boşanma davası, evlilik birliğini sona erdiren bir yargısal süreç olup, bu süreçte sadece tarafların boşanmaları değil; varsa çocuklarının velayeti, hakları, nafaka, tazminat ve benzeri tüm konular hakim tarafından karara bağlanmaktadır. 1.ANLAŞMALI BOŞANMA Eşlerin boşanma, varsa müşterek çocuklarının velayeti, nafaka, malların paylaşımı ve benzeri tüm konularda anlaşarak açacakları boşanma davası, anlaşmalı boşanma davasıdır. Boşanma davasının anlaşmalı boşanma davası olarak görülebilmesi için; Evliliğin en az 1 yıl sürmüş olması Eşlerin birlikte başvurması yahut bir eşin açtığı boşanma davasının diğer eş tarafından kabul edilmiş olması Tarafların boşanmanın mali sonuçları ve varsa müşterek çocukların durumu ile ilgili tüm konularda anlaşmış olması Hakimin tarafları bizzat dinleyerek anlaştıkları tüm hususlarda serbestçe ifade verdiklerine kanaat getirmesi gerekmektedir. Boşanmanın anlaşmalı boşanma davası şeklinde görülmesi için, eşlerin boşanma hususunda özgür iradeleriyle karar vermiş olması ve boşanmanın tüm sonuçlarında anlaşmış olmaları yeterlidir. Taraflar evlilik birliğinin sona erdiren bir sebebi açıklamak ve kanıtlamak zorunda değillerdir. Anlaşmalı boşanma davasının dışında kalan diğer tüm boşanma davalarında, boşanmak isteyen eş kanununda gösterilen sebeplere dayanarak ve evlilik birliğinin temelinden sarsıldığına ilişkin göstermiş olduğu nedenleri ispat ederek boşanma davası açması gerekmektedir. 2. BOŞANMA NEDENLERİ: Terk Terk nedeniyle boşanma davası açabilmek için; eşlerden birinin evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla ve haklı bir neden olmaksızın ortak konutu terk etmiş olması gerekmektedir. Terk nedeniyle boşanma davasında, konutu terk eden eşin en az 6 ay süre ile ortak konuta dönmemiş olması dava şartıdır. Eşi evi terk etmiş olan kadın, mahkeme kanalıyla yahut noter tarafından eşine eve dönmesi ihtarını içeren bir bildirim yapabilir. Bu bildirimin sonuçsuz kalması ve 6 aylık sürenin dolmuş olması koşuluyla terk nedenine dayalı boşanma davası açılabilmektedir. Örneğin; eşi, 4 aydır ortak konuta gelmeyen kadın, mahkeme yahut noter kanalıyla yapacağı bildirim ile eşinin eve dönmesini talep edebilir. 4 ay beklemiş olan kadının, ihtar süresi sonunda da eşi eve dönmemişse ve 6 aylık süre tamamlanmışsa terk nedenine dayalı boşanma davasını açabilir. (TMK.md.164) Zina Türk Ceza Kanununa göre suç sayılmayan zina, boşanma sebebi olarak Türk Medeni Kanunu (TMK.161) nda yer almaktadır. Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir. Zina nedeniyle boşanma davası açmak isteyen eş, zina eylemini öğrendiği tarihten itibaren 6 (altı) ay ve herhalde 5 (beş) yıl içerisinde, zina nedeniyle boşanma talepli davasını açmalıdır. Bu süreler, hak düşürücü sürelerdir. Şayet eşinin bir başka kadınla zina yaptığını bilerek evlilik birliğinin sürdürmesi halinde, kadının bu davranışı af niteliğinde kabul edilir ve kadın, zina nedeniyle boşanma davasını, bu süreler geçtikten sonra açamaz. Ancak dikkat edilmesi gereken husus, sadece zina nedeniyle açılacak boşanma davaları için belirtilen sürelerde dava açılmamasının, af niteliğinde davranış olarak kabul edileceğidir. Örneğin; eşi bir başkası ile zina yapan veya uzun süre evli gibi yaşayan bir kadın, bu duruma sessiz kalmışsa, zina nedeniyle boşanma davası açamasa bile diğer boşanma sebeplerine dayanarak her zaman dava açabilir ve evlilik birliğinin sonlandırılmasını talep edebilir.

12 13 Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış Eşlerden her biri, diğer tarafın hayatına kastetmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eş, hayata kast nedeniyle boşanma sebebini öğrenmesi yahut bu sebeplerden birinin gerçekleşmesi halinde 6 (altı) ay ve herhalde 5 (beş) yıl içerisinde dava açmak zorundadır. Affeden tarafın, dava hakkı yoktur. (TMK.162) Örneğin; eşi tarafından şiddete uğrayan yahut ağır hakaretlere mazur kalan kadın, belirtilen süreler içerisinde hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış nedeniyle boşanma davası açabilir. Belirtilen süreler içerisinde dava açılmaz ise hayata kast, pek kötü ve onur kırıcı davranış nedeniyle boşanma talep edilemez ancak diğer boşanma sebepleri ileri sürülerek her zaman dava açılabilir. Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme Eşlerden biri, küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşanması diğer eşten beklenmezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir. (TMK.163) Örneğin; eşi, küçük yaşta kız çocuğuna cinsel taciz suçu nedeniyle yargılanan ve hakkında kesinleşmiş bir ceza bulunan eşine karşı kadın, bu madde gereğince boşanma davası açabilir. Bu konuda örnekler çoğaltılabilir. Hakim, mevut olayın özelliklerine göre suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle boşanma kararı verebilecektir. Akıl Hastalığı Eşlerden biri, akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hale gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir. (TMK.165) Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması ( Şiddetli Geçimsizlik) Uygulamada en yaygın olarak görülen, evlilik birliğinin temelinden sarsılması, eski adıyla şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davasının açılabilmesi için; her iki eş için ortak hayatı sürdürmenin kendilerinden beklenmeyecek şekilde sarsılmış olması gerekmektedir. Şayet davacının kusuru, davalıdan daha fazla ise davalının, davaya itiraz hakkı vardır. Ancak bu itiraz hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa hakim, boşanmaya karar verebilir. (TMK.166) Örneğin; eşi eve gelmeyen, bir başkası ile evli gibi uzun süredir yaşayan yahut eşine ve çocuklarına sürekli şiddet uygulayan bir erkeğin, evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma davası açması halinde, kadının bu davaya itiraz hakkı vardır. Ancak bu itiraz eşinden boşanmak istememek, evlilik birliğinin devam etmesi vb. sebepler ile yapılırsa, bu durum Yargıtay ın yerleşik içtihatlarında hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilmektedir. Ayrıca kadının, eşi tarafından davanın açılması halinde de tazminat, nafaka vs. taleplerde bulunma hakkının devam ettiği unutulmamalıdır. Örneğin; eşin, sürekli olarak eve geç gelmesi, kadının maaşını elinden alması, ailesi ile görüşmesine izin vermemesi, sokağa çıkmasına izin vermemesi, fiziksel, psikolojik vs. şiddet yöntemlerini uygulaması, çocukları ile ilgilenmemesi vs. evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma davasına konu olabilmektedir. Boşanma sebeplerinden herhangi birine dayanarak açılmış olan boşanma davası reddedilebilir. Bu durumda boşanma davasının reddine dair kararın kesinleştiği (temyiz incelemesinden geçerek onandığı, temyiz edilmeyerek kesinleştiği) tarihten başlayarak 3 (üç) yıl geçtikten sonra ortak hayat halen yeniden kurulamamışsa, bu durumda evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir. E. BOŞANMANIN SONUÇLARI: 1. Velayet Boşanma veya ayrılık durumlarında çocuğun menfaatleri, eğitim hayatı, ebeveynlerden hangisinin çocuk ile daha çok ilgilenebileceği hususları dikkate alınarak velayet düzenlemesi yapılmaktadır. Anne yahut babanın birbirlerine herhangi bir üstünlükleri yoktur. Ancak Yargıtay ın yerleşik içtihatlarında özellikle anne ilgi ve şefkatine muhtaç küçük çocukların anneye verilmesi gerektiği belirtilmektedir. Bu bir kural olmayıp, mevcut olayın özellikleri ve hakimin takdirine göre belirlenmektedir.

14 15 Velayet hakkını alan anne yahut babadan, daha sonra dava yoluyla velayetin talep edilmesi mümkündür. Ancak bunun için yasa ile belirlenen koşulların oluşması ve boşanma anındaki olgulardan, farklı olguların meydana çıkması gerekmektedir. TMK.184.md. gereğince; anne veya babanın başka biriyle evlenmesi, başka bir yere gitmesi, ölmesi, yeni olguların zorunlu kılması halinde hakim resen yahut anne veya babanın isteği üzerine gerekli önlemleri alır. 2. Nafaka Boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olan taraf, boşanmada kusuru daha ağır olmamak koşuluyla, diğer taraftan mali gücü oranından kendisine nafaka ödenmesini talep edebilir. (TMK.m.175) Velayeti altında bulunan müşterek çocukları için ise çocuk reşit (ergin) oluncaya kadar iştirak nafakası ödenmesini talep edebilir. Çocuk reşit olduktan sonra kadına ödenen iştirak nafakası kesilir. Ancak çocuğun eğitimi devam ediyorsa, bu kez çocuk anne yahut babasına karşı dava açarak, kendisine nafaka ödenmesini talep edebilir. Çocuk ergin olduktan sonra - eğitimi devam etmemesine rağmenbakıma muhtaç ise, dava açarak iştirak nafakasının yerine yardım nafakası talep edebilir. (MK.m.364) Boşanma davası devam ederken, barınma ve geçinme ihtiyaçları için geçici bir önlem olarak tedbir nafakası talep edilebilmektedir. (MK.m.197/f.2) Boşanma halinde ödenen yoksulluk nafakası, herhangi bir süreye bağlı olmadan verilmektedir. Ancak boşanma anındaki mevcut olan şartlarda değişiklik, yeni olguların ortaya çıkması vs. sebepler ile nafaka ödemekle yükümlü olan eski eş, nafaka yükümlülüğünün kaldırılması için dava açabilir. Örneğin; nafaka alan eşin başka bir kişiyle imam nikahlı olarak yaşaması veya haysiyetsiz hayat sürmesi, düzenli gelir sahibi olması, maaş karşılığında bir işe başlaması yahut nafaka yükümlüsünün boşanma anındaki şartlarının tamamen ortadan kalkması. (trafik kazası sonucunda çalışamaz hale gelmesi ve aylık gelirinin olmaması) Gerek yoksulluk nafakası gerekse de müşterek çocuklar için ödenen iştirak nafakası miktarları; nafaka ödeyen eşin gelirinin artması, ödenen nafaka miktarının çok yetersiz kalması ve benzeri nedenlerle mahkemeye başvurmak suretiyle arttırılabilir. Aynı şekilde nafaka ödeyen eşin mali durumunun önemli derecede zayıflaması halinde mahkemenin vereceği kararla nafaka miktarının azaltılması veya tamamen kaldırılması söz konusu olabilir. 3. Mal Rejimi Medeni Kanun, eşlerin ekonomik ilişkileri için çeşitli modeller öngörmüştür. Eşler bu modellerden birini seçme hakkına sahiptirler. Eşlerin hangi mal rejiminin geçerli olacağına ilişkin bir sözleşme yapmaları her zaman mümkündür. Bu sözleşme noterde düzenlenebileceği gibi, önceden yazılmış bir sözleşmenin noterde onaylanması şeklinde yapılabilir. Ayrıca eşlerin evlilik başvurusu sırasında hangi mal rejimini seçtiklerini bildirmeleri de mümkündür. Malvarlığının yönetimi ve paylaşımı konusunda kanunda yazılı seçimlik mal rejimlerinden birini sözleşme yaparak seçmemiş olan eşlerin kanunen tabi olduğu sisteme yasal mal rejimi denir, yasal mal rejimi de Edinilmiş mallara katılma rejimidir. Bu rejimde edinilmiş mallar ve kişisel mallar olmak üzere her eşe ait iki çeşit mal bulunmaktadır. Boşanma halinde mal rejimi tasfiye edildiğinde sadece edinilmiş mallar tespit ve hesap edilerek eşler arasında yarı yarıya eşit olarak paylaştırılır. Eşlerin kişisel malları paylaşıma konu olmaz. Medeni Kanun, yürürlüğe girdiği 1 Ocak 2002 den önceki evlilikler bakımından, taraflar mal rejimi sözleşmesi yaparak kanunda sayılan mal ayrılığı veya paylaşmalı mal ayrılığı veya mal ortaklığı rejimini seçebilirler. Şayet taraflar mal rejimi sözleşmesi yapmamışlarsa; 1 ocak 2002 tarihine kadar sahip oldukları mal varlığı için mal ayrılığı na, 1 ocak 2002 tarihinden sonraki malları için yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olacaklardır. Bu durumda 2002 tarihinden önceki malvarlığının tasfiyesinde mal varlığı kime ait bulunuyor ise o kişi mallar üzerinde hak sahibi olacaktır, ancak diğer eş sadece bu mal varlığının oluşmasındaki katkısını ispat ederek talepte bulunabilecektir.

16 17 4. Boşanma Halinde Paylaşma Yapılmayan (Kişisel) Mallar Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya, (kadınların takıları, makyaj malzemeleri, erkeklerin kol düğmeleri, tarafların giyecekleri gibi) Tarafların emek vermeden sahip oldukları mallar, (bağış, miras gibi), Tarafların evlenmeden önce sahip oldukları mallar, Manevi tazminat alacakları, Kişisel malların yerine geçen değerler, (örneğin evlenmeden önce sahip olunan veya miras yolu ile gelen bir evi satıp, yerine yenisinin alınması gibi) Tarafların aralarında kişisel mal olarak kabul edileceğini kararlaştırdıkları mallardır. Bu mallar boşanma halinde kişide kalan, taraflar arasında paylaşılma tabi olmayan mallardır. 5. Boşanma Halinde Paylaşıma Tabii Olan Mallar (Edinilmiş Mallar) Eşlerin evlenmelerinden başlayarak emekleri karşılığında edindikleri mallar (Yani yaptıkları iş ve meslek dolayısı ile elde ettikleri kazançlardan edindikleri mallar), Sosyal güvenlik ve sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler, (emekli ikramiyesi gibi) Çalışma gücünün kaybı nedeni ile ödenen tazminatlar, Kişisel malların gelirleri, (miras kalan evden elde edilen kira geliri) Edinilmiş malların yerine geçen değerler. Zina veya hayata kast nedeniyle boşanma halinde hakim, kusurlu eşe düşen malvarlığı değerini hesaplarken bunun azaltılmasına ya da kaldırılmasına karar verebilmektedir. TCK. çerçevesinde suç olarak değerlendirilmeyen zina fiilini işleyen eşe karşı, bu fiil nedeniyle yasa uygulaması dikkate alınarak maddi anlamda bir yaptırım uygulandığını söylemek mümkündür. Kocası vefat eden kadın, eşi ölmeden önce birlikte ikamet ettikleri ev ve

18 19 eşyalarının kendisine tahsisini isteyebilmektedir. Ancak bunun için diğer mirasçıların payını ödemesi gerekmektedir. Ödemeyi, kendi katılma (miras payını) payını diğer mirasçılara devrederek ve yetmezse kalan bakiyeyi tamamlayarak yapabilme hakkına sahiptir. F. KADININ EVLİLİK DIŞI ÇOCUK DÜNYAYA GETİRMESİ HALİNDE HAKLARI Babalık Karinesi: Evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak 300 (üç yüz) gün içinde doğan çocuğun babası, kocadır. (TMK.285) Yasada, evlilik sona ermiş olsa bile 300 gün içerisinde doğan çocuğun babasının, koca olduğu kabul edilmiştir. Ancak bu süre geçtikten sonra doğum yapılması halinde, annenin, evlilik sırasında gebe kaldığını ispat etmesi gerekmektedir. Evlilik dışında doğan çocuk, anne ve babanın birbirleri ile evlenmesi halinde kendiliğinden evlilik içerisinde doğan çocuklara ilişkin hükümlere tabi olur. Babalık Davası: Çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkemece belirlenmesini ana ve çocuk isteyebilirler. (TMK.301) Dava, babaya, baba ölmüşse mirasçılarına karşı açılır. Babalık davası, çocuğun doğumundan önce veya doğumdan sonra açılabilir. Ananın dava hakkı, doğumdan başlayarak 1 (bir) yıl geçmekle düşer. (TMK.303) Çocuk ile başka bir erkek arasında soybağı ilişkisi varsa 1 (bir) yıllık süre bu ilişkinin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar. Bir yıllık süre geçtikten sonra gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak 1 (bir) ay içinde dava açılabilir. İştirak Nafakası: Çocuğun bakımı için babalığı tespit edilen kişiden çocuk reşit oluncaya kadar; çocuk eğitim görüyorsa çocuğun eğitimi bitinceye kadar nafaka talep edilebilmektedir. G. ÖNEMLİ HUSUSLAR Eşler, birbirlerinin rızasını almaksızın üçüncü şahıslar lehine kefil olamazlar. Eşler, evlilikleri sırasında mallarının envanterinin tutulması için hakime başvurabilirler. Evlilik devam ederken eşler birbirlerine maddi ve manevi tazminat davası açamazlar. Eşlerden biri, evlilik birliğinin giderlerine katılmayan ve hiçbir parasal katkıda bulunmayan eşin, borçlularından olan alacaklarının kendisine ödenmesi için hakime başvurulabilir.

20 21 H. TÜRK CEZA KANUNU NDA DÜZENLENEN KADIN, ÇOCUK VE AİLEYE İLİŞKİN HÜKÜMLER 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu nun amacı; kişi hak ve özgürlüklerini, kamu düzen ve güvenliğini, hukuk devletini, kamu sağlığını ve çevreyi, toplum barışını korumak, suç işlenmesini önlemektir. TCK da bu amaçlar doğrultusunda aile içerisinde yaşanan şiddet, çocukların cinsel istismarı ve anne-babanın çocuklarına karşı işlemiş oldukları suçlara ilişkin olarak ayrı düzenlemeler bulunmaktadır. Bu hükümlerden bazıları; 1-Anne ve babanın, çocuklarına karşı bakım ve gözetim yükümlülüğü bulunmaktadır. TCK nın 97. maddesinde; yaşı veya hastalığı dolayısıyla kendini idare edemeyecek durumda olan ve bu nedenle koruma ve gözetim yükümlülüğü altında bulunan bir kimseyi kendi haline terk eden kişiye 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezası verilebileceği, ayrıca terk dolayısıyla mağdurun hastalığa yakalanması yahut ölmesi halinde ağırlaştırılmış hükümlerin uygulanacağı belirtilmektedir. 2-TCK 232.md. Kötü Muamele suçu düzenlenmekte olup madde metninde aynı konutta birlikte yaşayan kişilerden birine karşı kötü muamelede bulunan kişiye 2 aydan 1 yıla kadar hapis cezası verileceği, idaresi altında bulunan veya büyütmek, okutmak, bakmak, muhafaza etmek veya bir meslek veya sanat öğretmekle yükümlü olduğu kişi üzerinde sahibi bulunduğu terbiye hakkından doğan disiplin yetkisini kötüye kullanan kişiye 1 yıla kadar hapis cezası verileceği belirtilmektedir. Bu çerçevede anne ve babaların bakım ve gözetim görevlerini yerine getirirken, çocuğa karşı uyguladığı ve basit olarak nitelendirdikleri şiddet içeren hareketlerin örneğin; kulağını çekme, tokat atma, odaya kilitleme, evden çıkmasına engel olma vs. her türlü davranışın aslında suç olduğu unutulmamalıdır. 3-TCK md.233 gereğince Aile hukukundan doğan bakım, eğitim veya destek olma yükümlülüğünü yerine getirmeyen kişiye şikayet üzerine 1 yıla kadar hapis cezası verilir. Ayrıca hamile olan eşini veya birlikte yaşadığı ve kendisinden gebe kalmış bulunduğunu bildiği kadını çaresiz durumda terk eden kişiye 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası verilir. Velayet hakları kaldırılmış olsa bile sarhoşluk, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılması ya da onur kırıcı davranış, maddi ve manevi özen noksanlığı sebepleri ile çocuklarının ahlak, güvenlik ve sağlığını ağır şekilde tehlikeye sokan anne veya baba da 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 4-Çocukların ve kadınların, belirli kişi ve gruplarca yahut aileleri tarafından dilendirilmesi suçu da TCK 229. Maddede düzenlenmiştir: Çocukları, beden ve ruh bakımından kendini idare edemeyecek durumda bulunan kimseleri dilencilikte araç olarak kullanan kişinin, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı, bu suçun üçüncü derece dahil kan ve kayın hısımları ya da eş tarafından işlenmesi halinde verilecek cezanın yarı oranında arttırılacağı belirtilmiştir. Anne-baba yahut akrabaları tarafından dilenciliğe teşvik edilen yahut bu amaçla kullanılan kişilerin (kadın, çocuk) şikayetçi olması halinde, dilenciliğe sevk eden kişiler hakkında hapis cezasına hükmolunabileceği görülmektedir. Kişinin şikayetçi olamaması halinde ise yine yapılacak bir ihbar ile bu kişiler hakkında ceza davasının açılması sağlanarak, istismarın önüne geçilmesi mümkündür. 5-Fuhuş TCK. nın 227.md. suç olarak düzenlenmekte olup; Çocuğu fuhşa teşvik eden, bunun yolunu kolaylaştıran, bu maksatla tedarik eden veya barındıran ya da çocuğun fuhşuna aracılık eden kişinin 4 yıldan 10 yıla kadar hapis ve 5000 güne kadar adli para cezası ile cezalandırılacağı belirtilmektedir. Çocuk olmamakla birlikle bir kimseyi fuhşa teşvik eden, fuhuş için aracılık eden veya bu yolu kolaylaştıran kişilerinde 2 yıldan 4 yıla kadar hapis ve 3000 güne kadar adli para cezası ile cezalandırılacağı düzenlemektedir. Fuhuş suçunun, aile bireyleri tarafından cebir ve tehdit kullanılarak yahut kişinin çaresizliğinden yararlanılarak işlenmesi halinde ise verilecek olan cezalar ağırlaştırılarak uygulanmaktadır. 6-Çocukların cinsel istismarı TCK 103.md. de düzenlenerek: Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişinin 8 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır. Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması halinde 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezası verilir.

22 23 Cinsel istismarın vücuda organ veya sair başka bir cisim sokulması suretiyle işlenmesi halinde 16 yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunacaktır. Cinsel istismarın üstsoy, ikinci veya üçüncü derece kan hısmı, üvey baba, evlat edinen, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, sağlık hizmeti veren veya koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında arttırılır. 7- Resmi nikah olmadan yapılan evlilikler TCK hükümleri gereğince suçtur ve cezai yaptırımı bulunmaktadır. TCK md.104 e göre Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, 15 yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişinin şikayet üzerine, 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı düzenlenmektedir. Suçun, mağdur ile aralarında evlenme yasağı bulunan kişi tarafından işlenmesi halinde, şikayet aranmaksızın 10 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 8-Cinsel Taciz suçu ise TCK 105.md. düzenlenmektedir. Bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz eden kişi hakkında, mağdurun şikayeti üzerine 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezası veya adli para cezasına hükmolunur. Cinsel taciz suçunun çocuğa karşı işlenmesi halinde 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu fillerin, kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin ya da aile içi ilişkinin sağladığı kolaylıktan faydalanarak, aynı işyerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan yararlanılarak, posta veya elektronik haberleşme araçlarının sağladığı kolaylıktan faydalanmak ve teşhir suretleriyle işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında arttırılır. Cinsel taciz nedeniyle mağdurun işten, okuldan veya ailesinden ayrılmak zorunda kalması halinde ise verilecek ceza 1 yıldan az olamaz. 9-Birden çok kişi ile yapılan evlilikler, dinsel tören ile yapılan evlilikler, resmi anlamda evlilik olmayıp, cezai yaptırımı bulunmaktadır. TCK 230. md. göre; Evli olmasına rağmen başkasıyla evlenme işlemi yaptıran kişi 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Kendisi evli olmamakla birlikte, evli olduğunu bildiği bir kimse ile evlilik işlemi yaptıran kişide 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Aralarında evlenme olmaksızın, evlenmenin dinsel törenini yaptıranlar hakkında da 2 aydan 6 aya kadar hapis cezası verilir. Ancak medeni nikah yapıldığında verilen ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkmaktadır. Evlenme akdinin kanuna göre yapılmış olduğunu gösteren belgeyi görmeden evlenme için dinsel tören yapan kimse (imam, dini görevli vs) hakkında 2 aydan 6 aya kadar hapis cezası verilir. 10-Çocuğu alıkoyan anne veya baba TCK 234.md. gereğince şikayet üzerine cezalandırılır. Çocuğun anne baba tarafından kaçırılması ve alıkonulmasını düzenleyen maddede; Velayet yetkisi elinden alınmış olan ana veya babanın ya da üçüncü derece dahil kan hısmının 16 yaşını bitirmemiş bir çocuğu veli, vasi veya bakım ve gözetimi altında bulunan kimsenin yanından cebir veya tehdit kullanmaksızın kaçırması veya alıkoyması halinde 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı hükmü yer almaktadır. Bu fiil, cebir ve tehdit kullanılarak işlenmiş ya da çocuk henüz 12 yaşını bitirmemiş ise ceza bir katı oranında arttırılmaktadır. Bir diğer husus kanuni temsilcinin (anne-baba-vasi) rızası ve bilgisi dışında evi terk eden çocukları rızasıyla da ailesi ve yetkili makamları bilgilendirmeden yanında bulunduran kişilerinde suç işlemiş olacağı ve şikayet üzerine 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağıdır. 11-Anne ve babanın, ihmali neticesinde gerçekleşen yaralama ve ölüm olaylarında en büyük cezanın yine anne ve babanın manevi olarak yaşadığı elem ve ızdırap olduğu malumumuzdur. Ancak aynı zamanda bu ihmali davranışların TCK. anlamında da suç oluşturduğu unutulmamalıdır. TCK 22. maddesinde; dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülemeyerek gerçekleşmesi TAKSİR olarak tanımlanmaktadır. Taksir ile bir kişinin ölümüne neden olunması halinde kişi hakkında 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası verilir. Taksirle yaralama suçunun işlenmesi halinde ise kişi hakkında 3 aydan 1 yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur.

24 25 KONUYA İLİŞKİN SORU VE CEVAPLAR 1. Boşanma davaları ne kadar sürer? En kısa sürede nasıl boşanabilirim? Eşlerden birinin boşanmak istediği, diğerinin istemediği veya velayet, tazminat vb. konularda anlaşamadıkları çekişmeli boşanma denilen boşanma davaları ortalama 1-2,5 yıl sürebilmektedir. Ortalama 1-1,5 yıl da Yargıtay sonucu beklenmektedir. Kısa sürede boşanmanın tek yolu anlaşarak boşanmaktır. Anlaşmalı boşanma, evlilik birliğinin temelinden sarsılması maddesine dayanan bir boşanma davasıdır. 1 yıldan fazla evli olmak ve duruşmada tarafların bulunması da diğer şartlardır. Anlaşmalı boşanabilmek için mutabık kalınması gereken hususlar şunlardır: Küçük çocuk varsa yaşı 18 den velayetinin kimde kalacağı hususu Velayeti almayan ebeveynin çocukla ilişkisinin düzenlenmesi(ebeveyn ile çocuğun hangi zamanlarda görüşeceği) Maddi-manevi tazminat, çocuk varsa iştirak nafakası, yoksulluk nafakası, eşyaların kimde kalacağı, mallarla ilgili talepler 2. Geçen yıl eşimin beni aldattığını öğrenmiştim. O zaman affettim ama başka nedenlerden anlaşamıyoruz. Aldatma nedeniyle boşanma davası açabilir miyim? Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin bu aldatmayı öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşmektedir. Affeden eşin de dava hakkı yoktur. 3. Eşimin evlendikten sonra hırsızlık yaptığını ve bundan ceza aldığını öğrendim. Bundan dolayı boşanma davası açabilir miyim? Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilmektedir. 4. Eşim evi terk etti. Boşanma davası açabilir miyim? Sadece terk nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için, terk tarihinden itibaren dört ay geçtikten sonra mahkemeye başvurarak eşinize ortak konuta dönmesi yönünde ihtar yapılması ve bu ihtara rağmen eşinizin eve dönmemesi gerekmektedir. Bu durumda ihtardan iki ay geçtikten sonra terk nedeniyle boşanma davası açılabilmektedir. 5. Eşim beni evden kovdu. Bu nedenle boşanma davası açabilir miyim? Evden kovma haricinde başka boşanma nedeni yok ise, boşanma için evden çıkarmadan itibaren dört ay geçtikten sonra mahkemeye başvurarak evden çıkaran eşe ortak konuta alması yönünde ihtar yapılması ve bu ihtara rağmen eşin kişiyi eve almaması gerekmektedir. Bu durumda evden çıkaran eşin diğer eşi, terk ettiği kabul edilir ve ihtardan iki ay geçtikten sonra terk nedenine dayalı boşanma davası açılabilmektedir. Evden kovan eşin bu davranışı aynı zamanda şiddetli geçimsizlik sayılacağından, şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davası da her zaman açılabilecektir. 6.Eşim beni sürekli dövüyordu. Ben de eşyalarımı toplayıp babamın evine yerleştim. Boşanma davası açıp ondan tazminat ve nafaka talep edebilir miyim? Şiddet uygulayarak evi terk etmenize sebep olan eş, boşanmada kusurlu olan taraftır. Boşanmak isteyen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir. Ayrıca boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat da talep edebilmektedir. Bu tazminat taleplerinin davada karar verilene dek ileri sürülmesi gerekmektedir. 7. Boşandıktan sonra başka bir şehre yerleştim. Nafakamın arttırılması için buradan dava açabilir miyim, yoksa evli iken oturduğumuz şehirde mi açmam gerekir? Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında, nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir. Bu nedenle şimdiki yerleşim yerinizdeki mahkemede bu davayı açabilirsiniz.

26 27 8. Eşim evin geçimine katkıda bulunmuyor. 2 ve 4 yaşlarında iki çocuğum var. Boşanırsam çocuklarımın velayeti bana verilir mi? Boşanma veya ayrılık durumlarında velayet çocuğa kim daha iyi bakabilecekse, ona verilmektedir. Çocukların yaşları, okul çevresi ve boşanmaya sebep olan eşin kusurlu hareketleri velayetin kime verileceği konusunda hakim tarafından dikkate alınmaktadır. 9. Eşimle her gün kavga ediyoruz. Onun dava açmasını beklemeden ben davayı açarsam kazanır mıyım? Eşim benden önce dava açmışsa, yine de ondan nafaka, tazminat talep edebilir miyim? Boşanma davasında boşanma sonucunun elde edilmesi veya boşanma sonucu nafaka/maddi-manevi tazminata hak kazanılabilmesi bakımından eşlerden hangisinin dava açtığının önemi yoktur. Boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek eş, boşanmada kusuru diğer taraftan daha fazla olmamak kaydıyla, diğer eş tarafından kendisine yoksulluk nafakası ödenmesini isteyebilmektedir. Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilmektedir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun bir miktarda para ödenmesini talep etmektedir. 10. Oturduğumuz ev, eşimin adına tapuda kayıtlıdır. Eşim bu evi satacağını söylüyor. Buna nasıl engel olabilirim? Evlilik birliğinin resmen devam ettiğini kanıtlayan Nüfus Müdürlüğünden alınacak olan nüfus kayıt örneği ile bu konutta yaşantılarını birlikte sürdürdüklerini kanıtlayan muhtarlıktan alınmış belgenin Tapu sicil müdürlüğüne ibraz edilmesi suretiyle tapu kaydına aile konutu şerhi konulması istenebilmektedir. Bu şerh konulduktan sonra eşiniz sizin onayınız olmadan evi satamayacaktır. 11. Eşimden boşanalı 3 ay oldu ve başkasını seviyorum. Onunla evlenmem mümkün müdür? Önceki evliliğin sona ermesinden itibaren kadınlar için 300 günlük bekleme süresi vardır. Bekleme süresi, kadın hamile ise doğum yapması ile biter. Kadın önceki evliliğinden gebe olmadığını ispatlarsa veya boşandığı eşi ile tekrar evlenmek isterse mahkeme bu süreyi kaldırır (MK.m.132). 12. Mal Rejimi Sözleşmesi ne zaman ve nasıl yapılmalıdır? Taraflar evlilik başvurusu sırasında hangi mal rejimini seçmek istediklerini bildirebilirler. Ancak evlilik başvurusu sırasında hangi mal rejiminin seçileceğini bildirmeyen taraflar, evlilik devam ederken yahut henüz evlilik gerçekleşmeden (nişanlı iken) noterde yapacakları bir sözleşme ile hangi mal rejimine tabi olmak istediklerini belirleyebilirler. 13. Evlenirken ayrı bir mal rejimi sözleşmesi yapmadık ve bu nedenle halen Edinilmiş Mallara Katılma Rejimine tabiyiz. Ancak eşimin birçok yere borcu var ve evimize sürekli haciz geliyor. Eşimden boşanmak istemiyorum. Mal rejimin değişmesini talep edebilir miyim? Haklı nedenlerin varlığı halinde mevcut mal rejiminin, mal ayrılığına dönüştürülmesi mahkemeden talep edilebilir ve mahkeme mal ayrılığına karar verebilir. MK md.206 gereğince diğer eşin mal varlığının borca batık olması, ortaklık mallarında tasarruf yapmak isteyen eşe haklı bir neden olmadan eşin rıza vermemesi, istemde bulunan eşe ortaklığın mal varlığı ile ilgili bilgi verilmemesi ve eşin sürekli olarak ayırt etme gücünden yoksun olması hallerinde istemde bulunulabilir. Mahkeme, haklı neden olduğuna kanaat getirirse mal ayrılığına karar verecektir. 14. Boşanma davası ile birlikte mal paylaşımı talep edebilir miyim? Uygulamada genellikle boşanma davaları ile birlikte nafaka ve tazminat taleplerine ilişkin karar verilmektedir. Mal varlığına ilişkin talepler boşanma davası ile istenebileceği gibi ayrı bir dava ile de talep edilebilmektedir. Yasada yer almayan ancak uygulamada Katkı Payı olarak nitelendirilen dava ile boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içerisinde mal varlığına ilişkin talep hakkı bulunmaktadır. 15. Eşim ile evliliğimiz devam ederken almış olduğumuz bir ev var. Boşanma ile birlikte bu evin tapuda ikimiz adına tescilini talep edebilir miyim?

28 29 Boşanma ile birlikte genellikle taşınmaz malların hisse olarak devri talep edilmektedir. Ancak Yargıtay konuya ilişkin kararlarında taşınmaz malların ayni değil, nakdi olarak değerini dikkate almaktadır. Yani mevcut taşınmazın tapuda boşanan taraflar adına yarı yarıya tescili yerine, taraflardan birinin üzerine tesciline ve diğer tarafa ise bedel ödenmesine karar verilmektedir. 16. Boşanma anında eşim, babamdan kalan ev ile ilgili hak iddia ediyor ve evin yarısını talep ediyor. Bu talebi geçerli midir? Ailenizden miras yoluyla intikal eden mallar ile ilgili eşiniz talepte bulunamaz. Bulunsa dahi, miras yoluyla intikal ettiğini kanıtladığınız takdirde mahkeme bu talebini dikkate almayacaktır. Ancak taşınmaz maldan elde edilen gelir nedeniyle hak sahibi olabilir. Örneğin; miras yoluyla edinilen evin kira geliri varsa ve bu kira geliri ile evlilik birliği içerisinde bir araç alındıysa, eşiniz araç ile ilgili talepte bulunabilmektedir. Yani miras yoluyla intikal eden malın geliri, paylaştırmada dikkate alınmaktadır. 17 Eşimden boşanmak istiyorum ve iki çocuğumuz var. Velayetlerini talep ettiğimde çocuklarımın birbirlerinden ayrılmasını yani birinin bende diğerinin babasında kalmasını istemiyorum. Her ikisinin velayetini almam mümkün müdür? Anne ve babanın, velayet hususunda birbirlerinden herhangi bir üstünlükleri yoktur. Uygulamada genellikle çocukların bir arada kalmaları gerektiği baskın görüştür. Yani hem anne yahut babadan hem de kardeşten ayrılmaları halinde yaşayacakları olumsuzluklar dikkate alınarak, çocukların velayetlerinin ya ikisinin birden anneye yahut ikisinin birden babaya verildiği görülmektedir.

30 Kadına Yönelik Şiddete İlişkin Hükümler

32 33 A. KADINA YÖNELİK ŞİDDETE İLİŞKİN HÜKÜMLER Kadına yönelik şiddete ilişkin olarak ülkemizde kapsamlı bir çalışma yapılmış ve bu çalışmanın neticesinde 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kabul edilerek, şiddete maruz kalan tüm aile bireylerinin korunması esas alınmıştır. Yasa ile şiddetin tanımı genişletilmiş, fiziksel şiddetin yanında, cinsel, psikolojik, ekonomik açıdan verilen zararların da şiddet olarak değerlendirileceği kabul edilmiştir. Aşağıda yer verilen şiddet türlerine maruz kalması halinde, kadınlara çeşitli başvuru imkanları tanınmış, şiddet uygulayan kişinin, şiddet mağduruna karşı aynı fiil ve eylemleri gerçekleştirmemesi için önleyici tedbirlere yasada yer verilmiştir. B. ŞİDDETİN TÜRLERİ 1.Fiziksel Şiddet Fiziksel şiddet, kadına yönelik şiddet türlerinden en çok yaygın olanı ve bilinenidir. Kadının canına kastederek yaşamına son vermek, Dayak atmak, dövmek, tartaklamak, Herhangi bir araç kullanarak darp etmek, Boğazını sıkmak, Yüzüne yanıcı madde atmak, kezzap atmak, Eve kapatmak, Tedavisine engel olmak, fiziksel şiddet örnekleridir. 2.Cinsel Şiddet Cinsel şiddet, kadına karşı zorla ve güç kullanmak suretiyle kadının rızası hilafına cinsel ilişkide bulunmak veya kadını cinsel ilişkiye bulunmaya zorlamaktır. Başkalarıyla cinsel ilişkiye zorlama, Cinsel organlara zarar verme, Yakın akrabalarla cinsel ilişkiye zorlama, Zorla evlendirme, Telefon, mektup veya sözle cinsel içerikli rahatsızlık verici davranışlar, cinsel şiddet örnekleridir. 3. Ekonomik Şiddet Kadınların çalışma hayatı içinde elde ettiği her türlü gelir ve kazanca el koymak, kadınları bu kazançtan mahrum bırakmak ekonomik şiddettir. Kadının evde ürettiği ürünün gelirine el koymak, Kadını ücretsiz aile işçisi olarak kullanmak, Kadının çalışmasına rağmen aylık gelirine el koyarak onu gelirinden mahrum etmek, Evlenirken ya da evlendikten sonra kadının sahip olduğu takı ve parasına el koymak, Kadına çalışmak istemesine rağmen izin vermemek ya da kadını zorla çalıştırmak, Başlık parası karşılığı evlendirmek, Mirastan yoksun bırakmak, Boşandıktan sonra nafaka ödemeyerek kadını mağduriyetine neden olmak ekonomik şiddettir. 4.Psikolojik Şiddet Kadına yönelik şiddetin en yaygın olan diğer bir türü ise psikolojik şiddet olarak tanımlayacağımız şiddet olup en bariz sonucu kadının özgürlüğünden yoksun bırakılmasıdır. Kadının evden dışarı çıkmasına izin vermemek,

34 35 En basit ihtiyacının karşılanması örneğin bakkala gitmenin kocanın iznine bağlı kılınması, Perdelerin açılmasına izin vermemek, Telefon vs. iletişim araçlarını yasaklamak, Giyimine müdahale etmek eylemleri psikolojik şiddettir. C. ŞİDDETE KARŞI HUKUKİ-İDARİ BAŞVURU YOLLARI VE TEDBİR KARARLARI Şiddet mağduru kadınların, beraberindeki çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağdurlarının korunması amacıyla 6284 Sayılı Yasada, diğer yasal düzenlemelerden farklı olarak, mülki amirlere de Koruyucu Tedbir Kararı verme hakkı tanınmıştır. Mülki amirler; illerde vali, ilçelerde kaymakamlardır. Şiddete uğrayan veya uğrama tehlikesi altında bulunan kadınların, kendilerine en yakın mülki amire başvurmaları halinde, aşağıda belirtilen Koruyucu Tedbir Kararlarından bir veya birkaçının uygulanmasına karar verilebilir. 1. Mülkî Amir ( Valilik - Kaymakamlık ) tarafından verilecek Koruyucu Tedbir Kararları Kadına ve gerekiyorsa beraberindeki çocuklara, bulunduğu yerde veya başka bir yerde uygun barınma yeri sağlanır. Diğer kanunlar kapsamında yapılacak yardımlar saklı kalmak üzere, geçici maddi yardım yapılır. Psikolojik, meslekî, hukukî ve sosyal bakımdan rehberlik ve danışmanlık hizmeti verilir. Hayatî tehlikesinin bulunması hâlinde, ilgilinin talebi üzerine veya resen geçici koruma altına alınır. Gerekli olması hâlinde korunan kişinin çocukları varsa çalışma yaşamına katılımını desteklemek üzere dört ay, kişinin çalışması hâlinde ise iki aylık süre ile sınırlı olmak kaydıyla, on altı yaşından büyükler için her yıl belirlenen aylık net asgari ücret tutarının yarısını geçmemek ve belgelendirilmek kaydıyla Bakanlık bütçesinin ilgili tertibinden karşılanmak suretiyle kreş imkânı sağlanır.

36 37 Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde yer alan tedbirler, ilgili kolluk (polis, jandarma ve sahil güvenlik birimleri) amirlerince de alınabilir. Kolluk amiri, evrakı en geç kararın alındığı tarihi takip eden ilk işgünü içinde mülkî amirin onayına sunar. Mülkî amir tarafından 48 saat içinde onaylanmayan tedbirler kendiliğinden ortadan kalkmaktadır. 2. Aile Mahkemesi Hakimi tarafından verilecek Koruyucu Tedbir Kararları İş yerinin değiştirilmesi, Kişinin evli olması halinde müşterek yerleşim yerinden ayrı yerleşim yeri belirlenmesi, TMK.da yer alan şartların varlığı halinde tapu kütüğüne aile konutu şerhi konulması, Korunan kişi bakımından hayati tehlikenin bulunması ve bu tehlikenin önlenmesi için diğer tedbirlerin yeterli olmayacağının anlaşılması halinde ve ilgilinin aydınlatılmış rızasına dayalı olarak 27/12/2007 tarihli ve 5276 sayılı Tanık Koruma Kanunu hükümlerine göre kimlik ve ilgili diğer bilgi ve belgelerinin değiştirilmesi. Aile mahkemesi hakimi tarafından, şiddet mağduru kadının korunması için ivedi olarak verilecek koruyucu kararların yanı sıra ayrıca Önleyici Tedbir Kararlarına da hükmedilebilir. 3. Aile Mahkemesi Hakimi tarafından verilecek Önleyici Tedbir Kararları Şiddet mağduruna yönelik olarak şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama veya küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunulmaması, Şiddet uygulayan kişinin veya kişilerin müşterek konuttan veya bulunduğu yerden derhâl uzaklaştırılması ve müşterek konutun korunan kişiye tahsis edilmesi, (Bu tedbirin uygulanması, şiddet uygulayanın, uzaklaştırıldığı konutun kira, elektrik, su, telefon, doğalgaz vb. giderlerini karşılamaya devam etmesine engel teşkil etmez.) Korunan kişilere, bu kişilerin bulundukları konuta, okula ve işyerine yaklaşmaması, Çocuklarla ilgili daha önce verilmiş bir kişisel ilişki kurma kararı varsa, kişisel ilişkinin refakatçi eşliğinde yapılması yahut kişisel ilişkinin sınırlanması ya da tümüyle kaldırılması, Gerekli görülmesi hâlinde korunan kişinin, şiddete uğramamış olsa bile yakınlarına, tanıklarına ve kişisel ilişki kurulmasına ilişkin hâller saklı kalmak üzere çocuklarına yaklaşmaması, Korunan kişinin şahsi eşyalarına ve ev eşyalarına zarar vermemesi, Korunan kişiyi iletişim araçlarıyla veya sair surette rahatsız etmemesi, Bulundurulması veya taşınmasına kanunen izin verilen silahların kolluğa teslim edilmesi, Silah taşıması zorunlu olan kişi, bir kamu görevi ifa etse bile bu görevi nedeniyle zimmetinde bulunan silahı kurumuna teslim etmesi, Korunan kişilerin bulundukları yerlerde alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmaması ya da bu maddelerin etkisinde iken korunan kişilere ve bunların bulundukları yerlere yaklaşmaması, bağımlılığının olması hâlinde, hastaneye yatmak dâhil muayene ve tedavisinin sağlanması, Korunan kişinin, bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurmasının ve tedavisinin sağlanması, Ayrıca, şiddet uygulayanın, ailenin geçimini sağlayan kişi olması halinde TMK.gereğince nafakaya hükmedilmemişse hakim, yukarıda belirtilen tedbir kararlarının bir veya birkaçı ile birlikte şiddet mağdurunun yaşam düzeyini de dikkate alarak talep edilmese dahi tedbir nafakasına hükmedebilir. 4. 6284 Sayılı Yasa Gereğince Tedbir Kararlarının Uygulanması, İhbar, Şikayet Ve Destek Hizmetleri 6284 Sayılı yasanın yürürlüğe girmesi ile birlikte, şiddet mağdurlarının, şiddete uğradıklarını saklamak yerine ilgili birimlere başvurduğu görülmektedir. Yasal düzenlemeler ile şiddet olaylarının tamamının önünde geçilmesi maalesef mümkün değildir. Ancak şiddet uygulayan

38 39 kişilerin, mevcut yasal düzenlemeler nedeniyle şiddet uygulamaktan çekindikleri, haklarında uygulanan tedbir kararları gereğince şiddet mağdurlarına yaklaşamadıkları ve özellikle de haklarında açılan ceza davalarını dikkate alarak çoğunluğunun tedbir kararlarına uydukları uygulamada görülmektedir. 6284 Sayılı yasa gereğince verilen tedbir kararları uygulanırken özellikle şiddet uygulandığını gösteren delil ve belge aranmaması kadınların, herhangi bir rapor olmasa dahi tedbir kararı alabilmelerini sağlamaktadır. Tedbir kararları, korunan kişiye ve şiddet uygulayana tefhim veya tebliğ edilir. Tedbir talebinin reddine ilişkin karar ise sadece korunan kişiye tebliğ edilir. Gerek görülmesi halinde, talep üzerine veya resen, korunan kişi veya diğer aile bireylerinin kimlik bilgilerinin ve adreslerinin tüm resmi kayıtlarda gizli tutulmasına karar verilebilir. Talep halinde, ilgililere kişisel eşya ve belgelerinin kolluk marifetiyle teslimi sağlanır. Hakim tarafından verilen tedbir kararları en fazla 6 aylık süre için verilmektedir. Gerek görülmesi halinde bu süre uzatılabilir. Hakim tarafından verilen tedbir kararlarına karşı, şiddet uygulayan veya uygulama tehlikesi bulunan kişilerin 2 (iki) hafta içerisinde itiraz hakkı bulunmaktadır. İtiraz, bir hafta içerisinde karara bağlanır ve verilen kararlar kesindir. Korunan kişi hakkında verilen koruyucu veya önleyici tedbir kararlarının uygulanmasında, hakkında koruyucu tedbir kararı verilen kişinin yerleşim yeri veya bulunduğu yer ya da tedbirin uygulanacağı yer kolluk birimi görevli ve yetkilidir. Tedbir kararı, ilgililere (mağdur ve şiddet uygulayan) tebliğ edilmezse, kararın uygulanmasına engel teşkil etmez. Hakkında barınma yeri sağlanmasına karar verilen kişiler, Bakanlığa ait veya Bakanlığın denetim ve gözetimi altında bulunan yerlere yerleştirilirler. Acele hallerde mülki amir, kolluk veya Bakanlığın talebi ile korunan kişinin kamu kurum ve kuruluşlarına ait sosyal tesis, yurt veya benzeri yerlerde geçici olarak barınmasını sağlayabilir. (Kadın Konukevleri ile ilgili bölümde ayrıntılı bilgi verilmiştir.) Hakkında tedbir kararı verilen kişi, tedbir kararına aykırı hareket ederse bu taktirde 3 günden 10 güne kadar zorlama hapsine tabi tutulur. Tedbir kararlarına aykırılığın her tekrarında, ihlal edilen tedbirin niteliğine ve aykırılığın ağırlığına göre zorlama hapsinin süresi 15 günden 30 güne kadardır. Korunan kişi yararına nafaka ödenmesine karar verildiği durumlarda, kararın bir örneği, korunan kişinin talebi olmaksızın resen nafaka alacaklısının yerleşim yeri icra müdürlüğüne gönderilir. Nafaka ödemekle yükümlü kılınan kişinin SGK ile bağlantısı olması durumunda yine korunan kişinin başvurusu aranmaksızın nafaka, ilgilinin aylık maaş ya da ücretinden tahsil edilir. Herhangi bir sağlık güvencesi bulunmayan, genel sağlık sigorta prim borcu nedeniyle fiilen genel sağlık sigortasından yararlanamayan ve 6284 Sayılı yasaya göre koruma altına alınanlar, gelir testine tabi tutulmaksızın (bu hallerin devamı süresince) genel sağlık sigortalı sayılır. 6284 Sayılı Yasa gereğince şiddet mağdurunun şikayeti nedeniyle açılan Ceza Davaları, şiddet mağduru şikayetini sonradan geri alsa dahi Kamu Davası olarak devam etmektedir. Şikayetten vazgeçilmesi, davayı ortadan kaldırmaz. 6284 Sayılı gereğince korunan kişinin çocuğu olması ve kendisinin çalışmaması halinde, çalışma yaşamını desteklemek üzere 4 (dört) ay, çalışması halinde ise 2 (iki) aylık süre ile sınırlı olmak üzere kreş imkanı sağlanması tedbiri verilir. D. ŞİDDETE UĞRADIĞINIZDA ŞİKAYETİNİZİ BİLDİREBİLECEĞİNİZ KURUM VE KURULUŞLAR Valilik- Kaymakamlık Kolluk Güçleri (Polis, Jandarma, Sahil Güvenlik Birimleri)