İSTİHDAM PAKETİ VE SOSYAL GÜVENLİKTEKİ YENİ DÜZENLEMELER İŞLETMELERE NE GETİRİYOR? SEMİNERİ



Benzer belgeler
Çalışma hayatında barış egemen olmalı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

SAYIN BAŞKAN, ANKARA SANAYİ ODASININ DEĞERLİ MECLİS ÜYELERİ, HEPİNİZİ, ŞAHSIM VE YÖNETİM KURULU ADINA SAYGIYLA SELAMLIYORUM.

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri,

FİRMALARIN PLAKA TAHDİTİ GÖRÜŞLERİ

Dr. Mustafa KURUCA Isparta da Sosyal Güvenlik Reformunun Yansımaları ve Sosyal Güvenlikte Teşvik Uygulamaları konulu konferans verdi

15 Ekim 2014 Genel Merkez

Taşeron işçinin hakları mutlaka düzenlenecek

MÜSİAD İSVİÇRE Değerli Yönetim Kurulu Üyelerim, Şube Başkanlarım,

Avrupa Bölgesel Sosyal Güvenlik Forumu -1ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK:

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI CANSEN BAŞARAN SYMES IN " TÜRKİYE DE ENFLASYON DİNAMİKLERİ: FIRSATLAR VE RİSKLER KONFERANSI AÇILIŞ KONUŞMASI

Mesleki Deneyim. Eğitim Bilgileri. Prof. Dr. Nurşen CANİKLİOĞLU. Profesör Marmara Üniversitesi Doçent Marmara Üniversitesi

Başbakan Sayın Binali YILDIRIM KANAAT ÖNDERLERİ VE STK İLE BULUŞMASI KAYSERİ

Türkiye İstişare Toplantısı. Hayvancılıkta Kalkınma MÜSİAD Kasım 2017

REEL İŞÇİLİK MALİYETİ ARTIŞI 2012'DEN BERİ HIZLANARAK SÜRÜYOR

BÖLGESEL TİCARET TOPLANTISI İZMİR

EVDE ÇOCUK BAKIM PROJESİNİN TANITIMI İZMİR DE GERÇELEŞTİRİLDİ.

AKSARAY TİCARET VE SANAYİ ODASI

Değerli İhracatçılar, Değerli Basın Mensupları,

SAYIN BAKANIM SAYIN BAŞKAN OTOMOTİV SANAYİİ DERNEĞİ NİN SAYGIDEĞER TEMSİLCİLERİ DEĞERLİ MİSAFİRLER VE KIYMETLİ BASIN MENSUPLARI

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

YÖNETİM KURULU BAŞKANI MUSTAFA GÜÇLÜ NÜN KONUŞMASI

MÜSİAD Başarılı Öğrenciler Ödül Töreni KARADENİZ EREĞLİ 7 HAZİRAN 2018 Sayın Kaymakamım, Sayın Milletvekilim, Sn Rektörüm, Belediye Başkanlarım,

14. ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ KONGRESİ

16 Temmuz Sayın Bakanım, PERYÖN ün Sayın Başkanı, Değerli Akademisyenler, Sayın Konuklar, Değerli Medya Mensupları,

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

Sn. M. Cüneyd DÜZYOL, Kalkınma Bakanlığı Müsteşarı Açılış Konuşması, 13 Mayıs 2015

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

KOBİ ler Nefes alacak / Ankara. TOBB, Ziraat Bankası, Denizbank ve Kredi Garanti Fonu (KGF) ortaklığında hayata

8. Türkiye Avrupa'nın en önemli ülkesi

Hepinizi Şahsım, Yönetim Kurulum ve etkinliğe emeği geçenler adına selamlıyorum.

Konuşmama ekonomik değerlendirmelerimle devam edeceğim.

Büyüme Değerlendirmesi: Çeyrek

ZORLUKLAR, FIRSATLAR VE STRATEJĐLER

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı. Dr. Vahdettin Ertaş. Finansal Erişim Konferansı. Açılış Konuşması. 3 Haziran 2014

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor.

TÜRK-ARAP SERMAYE PİYASALARI FORUMU 2013 TÜRKİYE

Küresel Katılım Finans Zirvesi (GPAS) Haliç Kongre Merkezi Kurum ve Sivil Toplum Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

ÝNTES ÝN AYLIK GELENEKSEL TOPLANTISI 01 HAZÝRAN 2001 TARÝHÝNDE ÝSTANBUL DA YAPILDI

Türkiye İstişare Toplantısı. Kıtalararası Lojistik Üssü Türkiye. Mersin

MALİYE BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN MAKROEKONOMİK GELİŞMELER İLE 2010 YILI OCAK- HAZİRAN DÖNEMİ MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİNİ

Serbest ticaret satrancı

SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN KAMU ALTYAPI YATIRIMLARININ SERMAYE PİYASALARI ARACILIĞIYLA FİNANSMANI KONULU

DİYARBAKIR TİCARET VE SANAYİ ODASI YENİ TEŞVİK MEVZUATI HAKKINDA EKONOMİ BAKANINA HAZIRLANAN RAPOR 2012

Milletvekillerine mektup yazdı

İZMİR TİCARET ODASI MECLİS TOPLANTISI

SİRKÜLER NO: POZ / 53 İSTANBUL,

DTİK TÜRK GİRİŞİMCİLER KURULTAYI. Gala Yemeği Konuşması. Ömer Cihad Vardan, DEİK Başkanı. 26 Mart 2016, İstanbul

VII. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı. 6Mayıs 2014

Aslında, benim perakende sektöründeki kariyerim bir anlamda 12 yaşında sahibi olduğumuz süpemarkette yaz tatillerinde çalışmamla başladı.

- SOSYAL GÜVENLİK KURUMU NUN SAĞLIK ALANINDA ÜSTLENDİĞİ ÇOK ÖNEMLİ GÖREVLER BULUNMAKTADIR

Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 60

Sizleri şahsım ve TOBB adına saygıyla selamlıyorum. Biliyorsunuz başkasına gönderilen selam kişinin üzerine emanettir.

Yenilenen Geçici Hayvan Bakım Merkezi açıldı

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

TÜRKİYE İŞ KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI , LONDRA. İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri,

Yükseköğretim Kurumlarımızın Mühendislik Fakültelerinin Kıymetli Dekanları ve Çok Değerli Hocalarım..

MALİYE BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN MAKROEKONOMİK GELİŞMELER İLE 2013 YILI İLK YARI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİNİ

DEVLET BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN YAPISAL REFORMALARIN MAKROEKONOMİK ETKİLERİ KONFERANSI AÇILIŞ KONUŞMASI (26 EKİM 2007 ANKARA)

SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI SN. DOÇ. DR. TURAN EROL UN

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%)

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

TÜRK İŞGÜCÜ PİYASASI MESLEKİ EĞİTİM İSTİHDAM İLİŞKİSİ VE ORTAKLIK YAKLAŞIMI

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

YENİ TEŞVİK SİSTEMİ 1 / 7

TBD Antalya Şube Başkanı Akyelli: Özellikle yazılımcıların yatırımlarını Antalya da yapmamaları için hiçbir neden yok

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu


HASAN KABLI GÖREVE BAŞLADI, PERSONEL İSTİFA DİLEKÇESİ VERDİ

İŞ HUKUKU VE SOSYAL GÜVENLİK HUKUKU DERNEĞİ (TÜRK MİLLİ KOMİTESİ) İstanbul

EKONOMİK GÖRÜNÜM MEHMET ÖZÇELİK

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

AB de İşyeri Sağlığı ve Güvenliği

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş PARA PİYASASI LİKİT EMEKLİLİK YATIRIM FONU(KAMU) YILLIK RAPOR

Sayın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız ve Değerli Konuklar,

EKONOMİK GELİŞMELER Şubat 2014

EKONOMİK GELİŞMELER Ocak 2014

Kayıt Dışı İstihdam Çalıştayı Ankara da Yapıldı

SGK Başkanı Fatih Acar CNBC-E nin Canlı Yayın Konuğu Oldu

MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu

AK PARTİ YURT DIŞINDAKİ

İnşaat Sektöründe Sosyal Güvenlik Ve Çözüm Önerileri SOSYAL GÜVENLİK KURUMU SİGORTA PRİMLERİ GENEL MÜDÜRÜ CÜNEYT OLGAÇ:

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Milletlerarası Ticaret Odası Değişen Küresel Ekonomi ve Türkiye Toplantısı 7 Mart 2014, İstanbul

Hüsnü Özyeğin; YİSAD da konuştu Türk yöneticiler her yerde başarılı

EKONOMİK GELİŞMELER Temmuz 2013

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 72

Necla Akgökçe den bilgi aldık. - İlk olarak ülkede kadınların iş gücüne katılım ve istihdam konusuyla başlayalım isterseniz

Yeni Sosyal Güvenlik Sistemi Üzerine Notlar

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI CANSEN BAŞARAN-SYMES IN " 12. TEKNOLOJİ ÖDÜLLERİ ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

Business Network Center Turkey.

ABD Büyükelçiliği Ekonomi Müşaviri Treiber den SGK ya ziyaret

TÜRKİYE BAŞKANLIĞI VE İŞ DÜNYASI

Transkript:

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU İSTİHDAM PAKETİ VE SOSYAL GÜVENLİKTEKİ YENİ DÜZENLEMELER İŞLETMELERE NE GETİRİYOR? SEMİNERİ 16 Temmuz 2008 Mövenpick Otel- İSTANBUL

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU 10 Ekim 2008 Yayın No: 296 Haberleşme Adresi: Hoşdere Cad. Reşat Nuri Sokak No: 108 Çankaya ANKARA Tel : (0312) 439 77 17 (Pbx) Faks : (0312) 439 75 92-93-94 E-mail : tisk@tisk.org.tr Web Sitesi : http://www.tisk.org.tr ISBN: 978-975-6728-50 5 MATSA BASIMEVİ / ANKARA Tel: (0312) 395 20 54 Faks: (0312) 395 31 63 www.matsabasievi.com.tr matsa@matsabasımevi.com.tr

İÇİNDEKİLER SUNUŞ... 5 AÇILIŞ KONUŞMALARI... 7 Yiğit Oğuz DUMAN... 7 PERYÖN Yönetim Kurulu Başkanı Tuğrul KUDATGOBİLİK... 11 TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Faruk ÇELİK... 21 Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı I. OTURUM: İSTİHDAM PAKETİ OTURUM BAŞKANI : Hakkı MATRAŞ TİSK Yürütme Komitesi ve Yönetim Kurulu Başkan Vekili Alt İşveren, İş Sağlığı ve Güvenliği ile İdari Para Cezalarına İlişkin Düzenlemeler Doç. Dr. Gülsevil ALPAGUT... 32 İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi İşyerlerine Getirilen Teşvikler, İşsizlik Sigortası Düzenlemeleri ve İŞKUR Faaliyetleri Prof. Dr. Cem KILIÇ... 56 Gazi Üniversitesi İİBF TARTIŞMA... 65-3 -

II. OTURUM: SOSYAL GÜVENLİKTEKİ YENİ DÜZENLEMELER OTURUM BAŞKANI : Sadık OĞUZ TİSK Yürütme Komitesi ve Yönetim Kurulu Başkan Vekili Sigortalılık ve İşyeri ile İlgili Yükümlülükler Prof. Dr. Ali Rıza OKUR... 79 Marmara Üniversitesi İİBF Öğretim Üyesi Kısa ve Uzun Vadeli Sigorta Kolları ile Genel Sağlık Sigortasına İlişkin Düzenlemeler İbrahim ULAŞ... 107 Sosyal Güvenlik Kurumu Sosyal Sigortalar Genel Müdürü Prime İlişkin Yükümlülükler Doç. Dr. Nurşen CANİKLİOĞLU... 143 Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi TARTIŞMA... 176-4 -

SUNUŞ Yürürlükte beş yılını dolduran 4857 sayılı İş Kanunu bu süreçte çeşitli değişikliklere uğramış, son olarak İstihdam Paketi olarak adlandırılan 5763 sayılı İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile bazı maddeleri yeniden düzenlenmiştir. Yine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından Sosyal Güvenlik Reformu kapsamında hazırlanan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu nda 5754 sayılı Yasa ile önemli değişiklikler yapılarak Yasanın yürürlük tarihi 1 Ekim 2008 olarak belirlenmiştir. Her iki yasal düzenlemenin işveren kesimine getireceği yükümlülükleri ele almak ve değerlendirmek amacıyla TİSK ve PERYÖN ortaklığında 16 Temmuz 2008 tarihinde İstihdam Paketi ve Sosyal Güvenlikteki Yeni Düzenlemeler İşletmelere Ne Getiriyor? Semineri organize edilmiştir. İş hukuku ve sosyal güvenlik alanında yapılacak düzenlemelerin etkilerinin uzun vadeli olduğu bilinen bir gerçektir. Bu nedenle Seminerde yapılan sunumlarda her iki Yasanın işletmelere muhtemel olumlu ve olumsuz yansımaları incelenmeye çalışılmıştır. Bu çerçevede söz konusu Seminerimizde yapılan sunum ve tartışmaları bir kitap haline getirerek, yapılan değerlendirmelerin önümüzdeki sürece katkısını sağlamak amacıyla ilgililerin yararlanmasına sunmayı Konfederasyonumuz ayrıca bir görev kabul etmiştir. Seminere iştirak eden değerli tebliğ sahiplerine, tartışmalara katılarak görüş ve önerilerini bizlerle paylaşan tüm konuklarımıza bir kez daha teşekkür ederek, sunulan yayının konuyla ilgili herkese katkı sağlamasını diliyoruz. Saygılarımızla, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu - 5 -

- 6 -

AÇILIŞ KONUŞMALARI BÜLENT PİRLER (TİSK Genel Sekreteri)- Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu ve Türkiye Personel Yönetimi Derneği tarafından düzenlenen İstihdam Paketi ve Sosyal Güvenlikteki Yeni Düzenlemeler İşletmelere Ne Getiriyor? başlıklı seminerimize hoş geldiniz, şeref verdiniz. Açılış bölümünün ilk konuşmasını yapmak üzere PERYÖN Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Yiğit Oğuz Duman ı kürsüye davet ediyorum. Buyurun Başkanım. YİĞİT OĞUZ DUMAN (PERYÖN Yönetim Kurulu Başkanı)- Sayın Bakanım, Sayın Genel Müdürüm, sayın başkanlar, sayın misafirlerimiz; öncelikle PERYÖN adına sizlere hoş geldiniz demek istiyorum. En başta, organizasyonda emeği geçen herkese teşekkürü bir borç biliyorum. Geçen sene İş Yasası konusunda TİSK le beraber yaptığımız konferansta da yine büyük büyük sayılarla bir araya gelmiş ve iş yaşamının mutfağıyla ilgili konuları beraberce değerlendirme, tartışma, konuşma fırsatı bulmuştuk. Yeniden buluşmaktan dolayı çok mutluyuz. Yiğit Oğuz DUMAN PERYÖN Yönetim Kurulu Başkanı PERYÖN (Türkiye Personel Yönetimi Derneği), biliyorsunuz, birçoğunuzun da bildiği gibi, yaklaşık 2500 ün üzerinde üyesiyle, Türkiye insan kaynakları yönetimi hayatının gerek özel sektörde, gerek kamu sektöründe çok daha ilerilere taşınması, bu konudaki kültü- - 7 -

rün, bilginin, paylaşımın artırılması ve geliştirilmesi adına önemli hizmetlerde bulunmaya gayret ediyor. Bu vizyonunu çok daha derinlemesine yerine getirmek adına gerek Türkiye, gerekse yurtdışı uygulamalarını, yurtdışındaki ilgili kurum ve kuruluşlarla ilişkilerini sıcak tutarak sürekli takip etmeye ve Türkiye ye taşımaya çalışıyor. Bu bağlamda da, en büyük organizasyonları, her yıl düzenlediği kongreleriyle binlerce uzmanı bir araya getiriyor ve paylaşımlarını yine derinlemesine sağlıyor. Yine, bu tür seminer dizileriyle de hem önemli sivil toplum kuruluşlarıyla çok ciddi işbirlikleri yaparak Türkiye nin bu kültürüne hizmet etmeye çalışıyor, hem de üyelerine ve üye olmayan, ama sonuçta bu işe gönül vermiş olan herkese bu bilgi dağarcığını büyütmekte destek olmaya çalışıyor. Bu bilgi paylaşımı bizler açısından çok değerli. PERYÖN üyeleri istihdamın tam göbeğinde bulunuyorlar. Gerek işverenlerin temsilcisi, gerek çalışanların temsilcisi, gerekse bilfiil işin temsilcisi olarak bu bulaşma noktasında bulunan bizler, her türlü değişikliği gerek İş Yasasında, gerek Sosyal Güvenlik yasalarında, gerekse diğer benzeri mevzuatlardaki değişiklikleri bilfiil damarlarımızda hissediyoruz ve bunun getirdiği olumlu-olumsuz taraflarını da yine iş hayatında beraberce yaşıyoruz. İnsana değen, insana dokunan her noktada bu yasalar, bu düzenlemeler bizim de hayatımızı ya kolaylaştırıyor ya da biraz daha zorlaştırıyor. PERYÖN de, İstihdamı Artırmak Adına Her Şeye Varız sloganıyla, bütün hizmetleriyle beraber bu konulara destek vermeye çalışıyor, çünkü Türkiye nin en önemli konusu, en büyük problemi işsizliği. Her türlü sosyal problemin altında yatan konu istihdam, işsizlik. Yine, her türlü ekonomik gereksinimleri destekleyecek olan da, daha fazla istihdam, daha fazla iş gücü yaratılması. Bunu bugünkü konferansımızda bu konunun uzmanları, kanun yapıcıları ve bilfiil uygulayıcıları derinlemesine tartışacaklar, değerlendirecekler. Sizlerin de önemli katkıları olacağını umuyoruz; sorularınız, yorumlarınızla gerek konuşmacılarımızın dağarcıklarında belki birkaç nokta daha bulundurma şansımız olacak, gerekse de bizler sorularımıza cevaplar bulacağız. Dolayısıyla, bugünkü seminerimizi de çok önemsiyoruz. Bu seminere gelmeden önce, PERYÖN içerisinden (Yönetim Kurulumuzdan, üyelerimizden), bu konuyla ilgili gelen Feedback bilgilerini de toparlamaya gayret ettim; onları da sizlerle çok hızlı bir şekilde paylaşarak yerimi konferansın asıl sahiplerine bırakacağım. - 8 -

Öncelikle, istihdamı artırmak, özellikle de kadın istihdamını ve genç istihdamını artırmak adına yapılmış olan iyileştirmeleri takdirle karşılamamak elde değil. Prim yüklerinin azaltılması ve bu istihdamı artırıcı diğer teşviklerin işverenlere sağlanması da herhâlde işverenlerimizi bu anlamda motive edecek, bir o kadar da istihdamı artırıcı yönde etki sağlayacak. İş yükü anlamında, elbette ki sosyal sorumluluklar bakımından baktığınız zaman çok değerli gibi gözüken, fakat iş yaşamının pratiğine döndüğünüz zaman çok da ciddi sorunlar yaratan; sakat, eski hükümlü ve terör mağduru gibi zorunlu istihdam kalemlerinin azaltılması da işverenler adına mutlaka önemli bir kazanım olacaktır. Sosyal sorumluluğu bir zorunluluk değil, tam tersine bir sorumluluk olarak gören her işverenin zaten gönüllü olarak yapacağı bu istihdamın bir yasayla zorunluluk hâlinde tutulması önemli bir maliyet kalemiydi ve bunun da yönetilmesi, bu yasayla bazı iyileştirmelerin sağlanmış olması bize göre önemli katkılar sağlayacaktır. Sanıyorum sigorta primlerinin azaltılmasıyla ilgili düzenlemeler de işverenler adına önemli kazanımlardır, keza çalışanlara da, iş güvencesi adına bence dolaylı da olsa etkisi olacaktır. Birkaç noktaya da değinmeden geçemeyeceğim; eminim bundan sonraki düzenlemelerde veya iyileştirmelerde göz önüne alınacaktır. Özellikle özel istihdam bürolarının yönetimi ve bu büroların faaliyetlerinin daha da kuvvetlendirilmesi, daha doğrusu özel istihdam bürolarının Türkiye ekonomisine gerçek katkısını vermesi adına birkaç düzenleme daha gerekiyordu. Umarız ki, bunları önümüzdeki dönemlerde ilgili değişikliklerde göreceğiz. Alt işveren ve asıl işveren ilişkilerinin düzenlenmesinde topuz belki biraz fazla kaçtı gibi geliyor; çünkü orada istihdamı çok zorlayıcı durumlar söz konusu olabiliyor. Gene yaşamımızın zorlukları açısından baktığımız zaman, pratikten, üyelerimizden bu konuyla ilgili de çeşitli geri dönüşler aldık. Sakat, eski hükümlü konusunda, dediğim gibi, toplamda yüzde 6 lık bir yükün yüzde 3 e düştüğü gözükse de, aslında pratikte zaten yüzde 3 lük bir sakat çalıştırma zorunluluğu vardı ve bu da hâlen aynı şekilde korunmakta. Dolayısıyla bunun, bir zorunluluktan öte, belki prim desteğiyle beraber teşvik edilen bir hâl alması, bu yüzden, biraz küçültülmesi, ama yapılmaması, karşılanmaması hâlindeki cezai şartların veya ödül şartlarının iyileştirilmesi-zorlaştırılması sanıyorum - 9 -

daha motive edici olacaktır. Pratikte, işin hayata yansıyan kısmında, hem sakat vatandaşlarımızın iş bulmaları çok kolay olmuyor, hem de işverenlerin kendi ihtiyacı doğrultusunda yetişmiş bir sakat iş gücünü bulmaları gene biraz zor bu durumda. Son olarak stajyer konusuna değinmek istiyorum. Türkiye Personel Yönetimi Derneği olarak biz, istihdamın en önemli kaynağının eğitim sistemimiz olduğunu görmekteyiz. Bu eğitim sistemimizin, istihdama değer katacak, istihdama hizmet edecek şekilde düzenlenmesini hepimiz açısından çok kritik olarak görüyoruz. Eğitim sistemimizin de en önemli bacağı, yani istihdama yansıyan en önemli bacağı, işverenlerle, sanayiyle üniversitelerin, özellikle de meslek yüksekokulları ve üniversitelerin iş birliği yapması, bu iş birliğinin desteklenmesi, motive edilmesi. Bu anlamda, stajyerlik unsuru bugüne kadar, her ne kadar belli düzenlemelerin dışında kalmış olsa da önemli bir iş birliği aracıydı. Şimdi stajyerlerin sigorta zorunlulukları, -ki olması gereken bir konu- işverenler üzerinde bir yük hâline dönüştürülmesi, korkarız ki, -sanıyorum bu, Ekim den sonra geçerlilik kazanacak bir konu- bir dahaki seneden itibaren özellikle sanayide stajyer istihdamında da önemli küçülmelere yol açabilir; bu da eğitim sistemimize tam tersi bir etki yapacaktır, beklediğimizin tam tersi bir etki yapacaktır. Tam tersine, bunun motive edilmesi, üniversitelerde, meslek yüksekokullarında okuyan öğrencilerin bilfiil sanayiyle çok daha iç içe çalışabilecekleri programların ve modellerin geliştirilmesi sanıyorum istihdamı destekleyecek, büyütecek ve bir ivme kazandıracaktır. Yeniden, düzenleme konusunda emeği geçen herkese çok teşekkürlerimi iletiyorum. Sayın Bakanıma katıldıkları için çok teşekkürlerimizi, şükranlarımızı sunuyorum. Başarılar diliyorum. Hepinize yeniden hoş geldiniz diyorum. Sağ olun. BÜLENT PİRLER- Efendim, Sayın Duman a çok teşekkür ediyorum. Şimdi de, konuşmalarını yapmak üzere Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Tuğrul Kudatgobilik i kürsüye davet ediyorum. Buyurun Başkanım. - 10 -

TUĞRUL KUDATGOBİLİK (TİSK Yönetim Kurulu Başkanı)- Sayın Bakanım, değerli akademisyenler, değerli misafirler, PERYÖN ün değerli üyeleri, değerli meslektaşlarım; TİSK ve PER- YÖN olarak ne ilk, ne son toplantılarımızdan biri. Biliyorsunuz, biz TİSK ve PERYÖN hakikaten çok iç içe çalışmanın meyvelerini gördük ve görmekteyiz. Değerli kardeşim Yiğit, Biz, Türk sanayi hayatının mutfağını temsil ederiz dedi; ben de o cümleden hareket ederek Sayın Bakanıma PER- YÖN ü kendi ağzımdan bir takdim etmek istiyorum. Tuğrul KUDATGOBİLİK TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Şöyle bir birlikteliğim var: Ben de PERYÖN de 5.5 sene Yönetim Kurulu Üyeliği yaptım. 1991 de European Association for Personnel Management (EAPM) yle ilk Avrupa Kongresini İstanbul da yaptık. Biraz evvel Yiğit kardeşimden öğrendiğime göre, 2011 yılında bu Kongreyi tekrar Türkiye olarak, PERYÖN olarak siz almışsınız. Bu dünya Kongresini çok büyük bir başarıyla yapacağınıza eminim. Bu Kongreye 2500 kişiyi getirmeyi hedefliyoruz dedi. Çok memnun oldum. Sanıyorum Sayın Bakanım Bakanlık olarak, biz de TİSK olarak elimizden gelen bütün gayretle bu Kongrede yer alacağız ve katkıda bulunacağız. İnsan kaynakları yönetimi, çok dinamik, çok yaratıcı, her günü, her saniyesi dolu bir sevk ve idare bölümüdür. İnsan kaynaklarını yönetenler; yalnız mutfağın gerektirdiği hazırlıkları yaparak değil, işin teorisini, yani yarın ortaya çıkacak yemeği, nihai ürünü düşünen, insan yatırımını sanayiyle birleştiren ve ortaya çıkacak ürünün büyüklüğünü, fiyatını, kalitesini, ihracatını, yani sanayi hayatının bütün ünitelerini içine alan bir meslek grubudur. Onun için, PERYÖN üyelerinin teker teker hepsi sanayi işletmemizin asli unsurlarından biridir. Burada değerli meslektaşlarıma da bir mesaj göndermek istiyo- - 11 -

rum. Ben iki üniversite okudum ama, mesleğe insan kaynağı yöneticisi olarak girdim ve o güçle yükseldim. Bildiğiniz gibi, MESS in Başkanı oldum, 6 sene evvel de TİSK Başkanlığına getirildim. Bunu size, insan, kariyer planlamasını yaptığınız kendiniz için beni misal almanız ve benim görevimin artık hepinize açık olduğunu söylemek için ortaya koymak istiyorum. Onun için, hedefinizi koyarken artık ufak hedefler falan koymayın. Türkiye de biz üç devreden geçtik: Önce mühendisler çok önem arz etti Sayın Bakanım. Bir malın üretilmesi, ortaya çıkarılması çok mühimdi ve mühendis kökenli yöneticiler başa geçtiler. Sonra bir dönem geldi, para kıttı, parayı bulmak, tedarik etmek, kullanmak çok zordu; maliyeciler genel müdür görevlerini doldurdular. Sonra anlaşıldı ki, işin sevk ve idaresi çok mühim ve teknoloji, para, iyi bir insan kaynağı yönetimi olmadan mümkün değil. Bütün bunları şümullendiren, HR dediğimiz Human Resources Management. Dolayısıyla insan, sanayinin ana patronu, ana unsuru oldu. Bu söylediğim, işçisinden genel müdürüne kadar, bütün kademeleri teşkil eden insanlarda oldu. Onun için, şimdi üçüncü devreyi yaşıyoruz. Bugün artık Türkiye de, bu söylediğim felsefeye dayalı bir Management geçerli. Dolayısıyla, Sayın Bakanım, PERYÖN üyeleri bu söylediğim vazifeyi yapan arkadaşlarım, kardeşlerim. O bakımdan, onları tekrar kutsayarak, kutsal görevlerini daha başarılı yapmaları için neler yapmaları gerektiği hususunu da bu tip seminerlerde ortaya çıkararak bir vazife görmekteyiz. Söze, Hükümetimizin ikinci seçimden sonra göreve gelip yaptığı çalışmaları överek başlamak istiyorum. Hakikaten, bütün ülkelerde olduğu gibi, benim ülkemde de bir numaralı konu istihdam, işsizlik, toplumun sanayi hayatına katılması ve üretimde yer alması meselesi. Dolayısıyla, her teşkilatın, PERYÖN ün olduğu gibi, TİSK in de, Sayın Bakanlığınızın da, Odalar Birliğinden TÜSİAD a kadar bütün teşkilatların da bir numaralı konusu, insanın sanayiyle birleşmesini, yani istihdamın teminini gerektirecek bir husustur. Tabii, buna gelmeden evvelki ikinci büyük ayak da eğitim dir. Bana, ülkemin ana, temel meselelerini özetle derseniz; bir, eğitim, iki, istihdam olarak özetlerim. Nüfusunun yüzde 51 i 0-20 yaş grubu içinde olan genç nüfusumuz, bu insan kaynakları, -ki bu 25-30 sene sonra terse dönecek, önümüzde çok mühim bir 15-20 senelik fırsat penceresi var- yaşlanan Avrupa nın, durağan hâle gelen Amerika nın ve bir ta- - 12 -

raftan zıplayıp giden Çin in, Hindistan ın karşısında Türkiye mizin tekrar zıplamasını temin edecek güçtür. Altında iki sorun vardır: Bir, eğitim; iki, istihdam. Dolayısıyla, burada konuştuğumuz konuların temelini bugün de bu teşkil edecektir. Sayın Bakanım, sizin üstün gayretlerinizle 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu kabul edildi. Arkasından, 17 Nisan 2008 tarihinde de 5754 Sayılı Kanunla bugünkü şeklini aldı. Burada, sosyal güvenlik sisteminin yeniden yapılanması bir reform işiydi, Hükümet olarak buna reform diye kalktınız ve biz işverenler bu reformu destekledik; Evet, Türkiye nin bu reformu yapma mecburiyeti, mükellefiyeti vardır. dedik ve felsefe olarak sizinle beraber hareket ettik. Tabii, bu kanunun içinde hâlâ beğenmediğimiz, kritik ettiğimiz hususlar olmasına rağmen, artık bizim olaylara makro bakma, uzun vadeli bakma mecburiyetimiz var. Bu işe, PERYÖN olarak, insan kaynakları yöneticileri olarak sizin de, genel sevk ve idareciler olarak bizim de makro felsefe içinde yaklaşmamız lazım. Kritik ettiğimiz şeyleri gözden ırak tutmayarak muhakkak ortaya koymak ve bunun gerekçelerini, temelini oluşturmamız gerekiyor. TİSK olarak biz, PERYÖN olarak siz, Türkiye deki istihdam maliyetlerinin yüksekliğinden ve istihdam maliyetlerinin sanayinin gelişmesine engel teşkil edip etmeme konusunu bağdaştırarak, Türkiye nin OECD ortalamalarına göre insan kaynakları ağırlığına, yani insan kaynakları yönetimindeki devletin vergi, sigorta vesair katkılarının bu proporsiyon içindeki yerine hep göz diktik, hep buna baktık, hep bunu gösterdik. OECD de, biliyorsunuz, Avrupa ülkeleri, artı Amerika, artı Japonya, artı Kanada var; dolayısıyla, OECD dediğim zaman bu 38-40 ülkeyi kastediyorum ama, bütün dünya sanayi ülkeleri var. Burada Çin ve Hindistan yok. Biraz sonra oraya da geleceğim. Orada istihdamın maliyetler üzerindeki yükü yüzde 22, Türkiye de ise yüzde 45-46 ydı, şimdi 40 lara indi. Bu nereye iner? Tam rakamlara sahip değilim ama, bir kere doğrudan doğruya bu yeni Kanunla gelen bir 5 puanlık düzenlemeler var; öbür taraftan, göstermeden, çaktırmadan gelen yükler var. Bugün bunları tekrar konuşacağız. Ben bir miktar düzelmeden bahsederek geçmek istiyorum. Biz işveren kesimi bu konuda destek verdiğimizi söyledim. Sosyal güvenlik sistemine destek verirken pek çok siyasetçi, Yahu, işve- - 13 -

renler olarak siz ne karışıyorsunuz, bu devletin, hükümetin vazifesidir, siz buna niçin katkı veriyorsunuz diye bizi kritik yağmuruna tuttular. TİSK Başkanı olarak söylüyorum; biz doğruyu yaptık. Bizim, makro bakmamız, Türkiye nin önündeki çözümü görmemiz gerekiyordu ve 2028 lerde, 2048 lerde nüvesini, ürününü iade edecek sosyal güvenlik sisteminin çağdaş bir hâle gelmesi gerekiyordu. Bu bakımdan, Sayın Bakanın getirdiği ve gönüllü katkısı ile ortaya çıkan meselede müspet davrandık. Obstruction yapmadık, burada başka konuşup arkadan başka türlü kulis yürütmedik; açık davrandık, medeni davrandık. Bugün, bunu yapmış olmamızdan dolayı ben İşveren camiamızı ve kendimizi takdir ediyorum. Bakın, bu çok enteresan bir şey, insanın kendi teşkilatını takdir etmesi. Evet, benim Teşkilatım bu olayı makro görme istidadını gösterdi ve böyle davrandık; bundan da asla pişman olmadık. Efendim, siz bunları böyle söylüyorsunuz ama, bu kanunlarda hiç kritik edecek bir şeyiniz yok mu? Var, dünya kadar var; kritik ettik ve etmeye de devam edeceğiz. Tabii, düzenlemeleri görmeden yalnız kritiklerle vakit geçirmenin de bize bir faydası olmayacağına kanaat getirdik. Fiili hizmet süresi zammı, idari para cezaları vesaire, çok kriterlerimiz oldu, defalarca yazdığımız çizdiğimiz için bunları tekrar gündeme getirmek istemiyorum ama, mesela işverenlerin iş kazası ve meslek hastalıklarındaki sorumluluğu konusunu düzeltemedik. Siz, Personel Yöneticileri olarak, idare ettiğiniz fabrikaların bütün insan kaynaklarının en iyi şekilde yönetilmesi için gayret sarf edersiniz ve iş sağlığı ve güvenliği sizin bir numaralı konunuzdur; bunu bilirim. Fabrikanızın işçilerle olan münasebetindeki iş sağlığı ve güvenliğindeki bütün tedbirleri yüzde yüz aldığınızı, bütün koruyucu malzemeyi verdiğinizi, bütün eğitimlerinizi yaptığınızı, bütün insan kaynaklarını bu işe seferber ettiğinizi farz edin, fakat buna rağmen bir kazanın vuku bulması hâlinde işverenin objektif mesuliyetinin hâlâ şu veya bu şekilde devam etmekte olmasını benim hazmetmeme imkân yok. Sayın Bakanımın bu konuları benden dinlemekten bıktığını biliyorum ama, gene sizlerin huzurunda söyleyelim. Yeni kanunda eksik kalan noktalardan bir tanesi bu. Efendim, bu kanunlar yapıldı, Allah ın emri, peygamberin kavliyle bitti ; hayır, ben böyle görmüyorum. Sosyal kanunlar dinamik - 14 -

kanunlardır; toplumun ihtiyaçları için bu kanunlar yapılır, toplumun ihtiyaçlarına göre de revize edilir. O bakımdan, önümüzdeki devrede bu konularda gerekli düzenlemeleri yapacağımızı varsayıyorum. Beni çok düşündüren konulardan bir tanesi de, bu kanunlardaki Rigid lik, sertlik. Bunu gerek İş Yasası için söylüyorum, gerek sosyal güvenlik sistemi için söylüyorum, gerekse de biraz sonra tartışacağımız İstihdam Paketi için söylüyorum. Biz, Flexurity i, yani hem flexibility yi, hem emniyeti içine alan ILO nun meşhur Motto! sunu onlardan evvel keşfettik ve uygulamaya koymaya çalıştık. Bu seneki ILO toplantısına Sayın Bakanımla, TÜRK-İŞ Başkanımla, HAK-İŞ Başkanımla beraber katıldık. Bu sene, biliyorsunuz, Türkiye-ILO kara listesi dedikleri, Aplikasyon Komitesinin sorgu-sualine tabi tutulduğu meseleye girmedi, çünkü Türkiye, gerekli hazırlıklarını, ev ödevini tamamlamıştı. Neydi bu? 2821 ve 2822 Sayılı Yasalarda çağdaş ILO nun kritiklerine, Avrupa Birliği nin kritiklerine, 19 sayılı Chapter e, Chapter in Türkiye den beklediklerine dair pek çok meseleyi çözen bir düzenlemeyle ILO ya gittik. Sayın Bakan ve Sayın Bakanın ekibi bu konuda göğsünü gere gere orada dedi ki, Biz üçlü sosyal taraflar olarak, yani işçi-işveren- Hükümet olarak bu konu üzerinde defalarca toplantı yaptık, bu konuda defalarca çalışma yaptık, bütün görüşleri derleyip topladık, bir yasa taslağı hazırladık ve Türkiye Büyük Millet Meclisine sunduk. Hakikaten, bu söylediğim yasanın yapılmasında da, bu yasanın son noktaya gelmesinde de kritiklerimiz var. Görüyorsunuz, kritiklerimizle ana, makro konuları birbiriyle karıştırmamaya çalışıyorum. Makro işi yerine doğru koyduğumuz zaman kritikleri çözeceğimizi varsayıyorum. O yasalarda da TİSK olarak çok müspet, çok ciddi, -Sayın Bakanım nasıl değerlendirecekler bilmiyorum- elimizden gelen katkıyı vermeye çalıştık ve ILO da da bunu bu şekilde işaret ettik. Ama, gelin görün ki, benim ülkemde hâlâ sizleri rahatlatacak bir fleksibl çalışma tesis edilemedi. Halbuki biz, yedi düvelle mücadele eden bir ülkeyiz. İhracatımızın yüzde 55 ini Avrupa Birliği ne yapıyoruz. Bugün rakiplerimiz Avrupa Birliği değil. Bugün ben, Fransa yla Türkiye endüstri ilişkilerini, Almanya yla Türkiye endüstri ilişkilerini mukayese etmiyorum. Kiminle mukayese ediyorum? Çin le, Brezilya yla, Rusya yla, Hindistan la mukayese ediyorum; çünkü rakiplerimiz onlar. Romanya dan Polonya ya kadarki bütün ülkeler, yaptığımız her türlü ihracatta kar- - 15 -

şımıza alternatifler olarak çıkıyorlar. Yeni gelişen ülkeler var; bunlara BRIC- Brezilya, Russia, India, China diyorlar. Bunun içine Türkiye yi de koyalım BRICT olsun; bu laf benim değil, bu OECD Başkanı Anne Krugger in sözü. Geçen sene dedi ki, Ümit ediyorum ki, Türkiye de ismi bu ülkeler arasına koyduracak. Ben de onu ümit ettim ama, bugün o ümidimi kaybettim. Niye? Çünkü Türkiyem bugün başka işlerle uğraşıyor. Bugün Türkiye, uğraşması gereken ana işle, sanayiyle, ihracatla, insan kaynaklarıyla değil, başka işlerle, davalarla, kapatmalarla, Ergenekon la falan uğraşıyor. Türkiyem, moralimizi sıfıra indiren işlerle karşı karşıya. Halbuki, hocalarım hep bana, Dünyada bir kriz, bir duraklama olduğu zaman, Türkiye gibi yeni gelişen ülkelerin fırlama, zıplama şansı doğar diye söylemişlerdir. Geçen sene başlayan meşhur mortgage krizi, şu anda devam ediyor. Bernanke dün, kendi ülkelerindeki iki mortgage firmasını nasıl devlet olarak desteklediklerini, - düşünün, Amerika- iki mortgage firmasından hisse senedi alacağını ve onlara kapital yardımı yapacağını açıkça ortaya koydu ve dolar tekrar düştü. Petrol fiyatları niye düştü? İşte bu sebepten düştü. Dolayısıyla, böyle makro düzenlemelerin yapıldığı yerde Türkiye olarak bizim, tam zıplayacağımız, yani sanayi stratejilerimizi ortaya koyacağımız, yeni insan kaynakları kanunlarımızı, esnek kanunlarımızı ortaya koyacağımız bir devrede olmamız gerekiyordu. Fakat, bildiğiniz gibi, maalesef, bir moralsizlik içinde önümüze bakıp inşallah iyi olur demekten ileri gidemiyoruz. Değerli konuklarımız, 2001 yılında ülkemizde yüzde 10 civarında bir resmi işsizlik oranı vardı. 2002 de Hükümetimizle beraber bir zıplama oldu. İlk 5 senede, 2002-2007 de büyüme, Consecutive, ortalama olarak yüzde 7.6 arttı, düşerek arttı ama, arttı; 9 lardan 7 lere, 7 lerden 5 lere geldi. Bu sene gayri safi milli hasılada yüzde 4 lük bir büyüme bekliyoruz. İnşallah 4 ü de yakalarız diye telaş içindeyim. 2008 i kaybettik diye düşünüyorum; hiç olmazsa 2009 u yakalayalım inancındayım. Biz böyle yüzde 3 lerle, 4 lerle büyüyerek ne Avrupa Birliği ndeki yerimizi muhafaza edeceğimiz bir güce erişiriz, ne de asıl, doğumuzda bulunan Hindistan la, Çin le, Uzak Doğu yla rekabet eder hâle geliriz. Biliyorsunuz, Hindistan gayri safi milli hasılasını yüzde 12 oranında büyütüyor; Çin yüzde 13-14 büyüyor. Her ne kadar Olimpiyatı yaparken hava kirliliğinden dolayı atletler biz bu ülkede koşmayız, - 16 -

havası çok pis falan dedilerse de, Çin in ürettiği bütün sanayi mamulleri, hepimizin, hepinizin rakibi piyasalara girdi. Yalnız Türkiye de değil, dünyanın her tarafından aynı dert devam ediyor. 2025-2035 devresinde Çin in Amerika ekonomisini, Avrupa Birliği ekonomisini sollayarak dünyanın bir numaralı ekonomik alanı olacağını bütün iktisat bilim adamları ortaya koydular. Dolayısıyla, gelişme artık buralarda olacak; gelişme buralarda olduğu için rekabet de buralarda olacak. Geçen gün Antalya da yapılan bir toplantıda ILO Heyetine dedim ki; Siz Türkiye yle bu kadar ciddi uğraşıyorsunuz ama, hani Çin deki, hani Hindistan daki insan hakları ihlalleri veyahut 98 sayılı sözleşmenin ihlali, 87 sayılı sözleşmenin ihlalleri vesaire? Hiçbiri ILO da da dile gelmiyor, dünyanın hiçbir tarafında da duymuyoruz, Allah aşkına, siz buraları yok mu sayıyorsunuz, bu ne biçim bir ILO felsefesi. dedim. Cevap olarak dediler ki, ILO, ancak şikâyet gelince dosyayı önüne alır, Çin den bize hiçbir şikâyet gelmiyor. Bu mümkün mü?; Orada 1 milyar küsur insan, bu kadar çalışan, gidenler, görenler bilirler, gelişmiş tarafları da, bizim çok altımızda kalan tarafları da var, ama hiçbir şikâyet yok. Hindistan da çok gelişmiş olan bir Banglador eyaleti var, onun altındakiler dökülüyor. Hindistan dan hiçbir şikâyet yokmuş. Sayın Yiğit, bu gelişmeler ışığında bu konuları Kongrenize dünya çapında endüstri ilişkileri bölümü olarak koymanızı şimdiden tavsiye etmemi ne olursunuz ukalalık saymayın. Değerli arkadaşlarım, biraz evvel, Kanunun, istihdamın önünü açacak İstihdam Paketi ve yeni düzenlemelerin sanayi hayatımıza neler getirip getirmediğini konuşacağız demiştik. Hakikaten burada, ulusal istihdam stratejisi başta olmak üzere bazı politikalar bahis konusu. Dünyada mucize çözüm yok. Endüstri ilişkilerinde öyle bir şey yapalım ki, bir anda işsizlik yüzde 11 den yüzde 1 e insin, Öyle bir şey yapalım ki, gayri safi milli hasılanın artışı 3 puandan birdenbire 13 puana çıksın, Öyle bir şey yapalım ki, makro hedefleri bir anda değiştirelim, Öyle bir şey yapalım ki, Türkiye deki yüzde 23 mertebesinde olan kadın istihdamını duble yapalım, kadının istihdama iştiraki yüzde 46 olsun ; bunlar hep güzel şeyler ama, böyle mucizeler yok, olmuyor. Mucizeler artık tarih öncesinde kaldı. Şimdi, bambaşka bir ekonomik veri tabanına, akla, fikre, bilgiye dayalı yeni bir sevk ve idare devri yaşıyoruz. - 17 -

Sayın Bakanımın büyük çabalarıyla önünüze gelmiş olan İstihdam Paketi de bu reform niteliğindeki kanunlardan biri; ikincisi, - bugün gündemde geçmiyor ama ben söyleyeyim, çünkü sizleri ilgilendiriyor, pek çoğunuz bunun içindesiniz- AR-GE yasaları. İkisi de hakikaten mucizeye çanak tutacak düzenleme yasaları. Önce AR-GE Yasası çıktı, arkasından İstihdam Paketi çıktı. Yiğit Bey söyledi; yasanın takdir edilecek pek çok yönü var. Biraz sonra ben de gireceğim ama, detaylarını değerli bilim kadınlarına ve bilim adamlarına bırakacağım ve onlar bugün bunu tam, açık biçimde açıklayacaklar. İki tane TİSK Başkan Vekili de oturum başkanı olarak, -eksik olmasınlar- bu işe liderlik edecek. Bir şey söylemek istiyorum. Koç Holding de, Koç Holding Endüstri Eğitim Merkezini kurduğumuz zaman, Türk otomotiv sanayinin babalarından biri olan Bernar Nahum Bey e gittim dedim ki, Sayın Nahum, siz, otomotiv sanayi başta olmak üzere bütün pazarlama stratejilerine hâkim bir insansınız, ömrünüz bu işte geçti, Anadol, Ford, FIAT fabrikalarını kuran ve onlara Başkanlık yapan sizdiniz, siz bize bir konferans verin. Toprağı bol olsun, Bernar Nahum, Tofaş ın başındaki Can Nahum un babasıdır. Yahu, kuzum, ben böyle konferans falan veremem, ben alaydan geldim, pazardan yetiştim, bunları bilmem dedi ama, bir gün bana telefon etti, Peki, gelip bir konferans vereceğim, sen oraya Çağdaş Pazarlama Stratejileri diye bir ders koydur dedi. Koydurduk. Şunları anlattı: Hangi ürünü yapıyorsanız çok iyi olması lazım, şu şişeyi yapıyorsanız en kalitelisi olması lazım, şu gözlüğü yapıyorsanız en iyisi olması lazım, şu mikrofonu yapıyorsanız en iyisi olması lazım, ürünün birinci sınıf, en iyi olması lazım. Yetmez, bunun en uygun fiyatla, yani rakiplerinizin altında, rakiplerinizle piyasada dövüşebileceğiniz bir fiyattan olması lazım. Bunlar bilinen şeyler. Burada bir de zamanlama mühim dedi. Pek anlayamadık; yani ürünün iyi olmasını, fiyatın iyi olmasını anladık da, zamanlama neydi? Kendi ağzından dinlediğim için onu da aynen nakledeceğim. Rahmetli Bernar Nahum 22-23 yaşlarındayken, -Türkiye de sanayi falan yok, her şey ithalatla geliyor- hem kamyon, hem lastiklerini satıyorlar. O zamanlar Türkiye de ithal edilmiş olan meşhur Continental diye bir lastik var; Bernar Bey de, Koç Topluluğuna ait olan o Şirketin başındaki kişi. O zamanlar daha yeni girmiş; fiyakalı bir genç Manager yahut Manager adayı. Bir yaz günü, Şişhane Yokuşu nun tam çıkma noktasında, -o zamanlar orada yollar toprak- yük- - 18 -

lü bir kamyonun arka tekerinin patladığını, tekerin sökülmüş, yere konulmuş, şoför ve şoför yamağının, ellerinde levyeler -büyük levyeler vardır, basarak kaldırılır, tekerlek açılır, içinden iç lastik çıkarılır, yapıştırılır, pompayla şişirilip tekrar takılırdı- kan ter içinde tekerlekle uğraştıklarını görüyor. Yük devrilmesin diye de kamyonu tahtalarla filan durdurmuşlar. Bu demiş ki, Tamam, işte lastik satacağım çok güzel bir imkân var. Gitmiş, Beyler, kolay gelsin, bizim lastiği alsaydınız bu başınıza gelmezdi demiş. İkisi de levyeyi kaptıkları gibi beni Talimhane ye kadar kovaladılar, o zaman anladım ki, zamanlama mühim, adamın alnının teri damlarken ona lastik satamazsın, malın, fiyatın iyi olması yetmez, zamanlama mühim diyor. Sayın Bakanım, lafı sizin Kanununuza getireceğim. Bu yaptığınız Kanunu iyi bir zamanlamada yapıp satsaydınız bambaşka bir Türkiye de tasvip görecekti; bu söylediğim hem İstihdam Paketi için geçerli, hem AR-GE Yasası için geçerli. Sayın Bakanım, öyle bir zamana geldi ki, -beni affedin, bunu açık söylüyorum- bugün kimsede ne istihdam iştahı var, ne yeni yatırım iştahı var, ne yeni fabrika kurma iştahı var. Bu Kanun çok mühim şeyler yaptı; bunu açıklıkla, şükranla söylüyorum. PERYÖN de, TİSK olarak biz de, bütün ömrümüz boyunca Türkiye de kadın istihdamını çoğaltalım dedik. Benim ideallerim böyle ikiye katlamak falan değil; kadının sanayideki iştirakini hiç olmazsa yüzde 26 dan 36 ya çıkarabilir miyiz, kadın istihdamını yüzde 10 artırabilir miyiz, genç işsizliğini acaba yüzde 5 lere getirebilir miyiz, hiç olmazsa kendi ömrüm boyunca bunu görebilir miyim hevesindeyim. Türkiye de sıfırlamayı, sıfır işsizliği, eşit Employment i Yiğit Bey genç olduğu için belki görür ama, ben göremem. Onun için, böyle büyük, mucize hayallerim yok. Türkiye ilk defa bu yasalarda kadınlara pozitif ayrımcılık yapıldı. İstihdam Paketinde, kadının istihdamı için sanayiye çok büyük bir imkân getirdi bu Yasa. Şükran sunuyorum; Yiğit de söyledi, ben de söylüyorum. Aynı şekilde, 18-29 yaş grubu arasındaki gençlerin istihdamı konusu var. Diğer konuları bir tarafa bırakıyorum. Bunlar müspet şeyler. Yalnız 5 puan indirilmesi vesaire değil, bunlar hakikaten, normal zamanda sanayiyi zıplatması gereken şeyler. AR-GE Yasası, AR-GE yapan bir şirketin istihdam maliyetini ciddi şekilde azaltacak bir katkı getirdi. 3 ay geçti. Üyelerime soruyorum; bu yasadan nasıl yararlandık? Şu İstihdam Yasasından nasıl yararlanıyorsunuz? Sizlere soruyorum; bu yeni Yasadan dolayı kaç işçi aldınız? Biraz sonra muhakkak konuşmalarda görüşlerinizi söylersiniz. Benim tespitim şu: Sosyal olayları düzenleyen yasalar - 19 -

ne kadar iyi olursa olsun bir environmental- çevresel üst yasa vardır; bu üst yasa istikrardır, ümittir, geleceğe bakmaktır, yarından emin olmaktır. Türkiye de bugün işte bunu kaybettik. Onun için, bu konular konuşulurken Ne istiyorsun? diye bana sordukları zaman, ben Türkiye mi geri istiyorum diyorum. Ben Türkiyemi geri istiyorum. Ümidi olan, yarına bakan, OECD nin klasmanlarına girecek yepyeni bir Türkiye hayalimiz vardı ve bu hayali gerçekleştirmek üzereydik. 2002-2007 arasındaki büyüme gayri safi milli hasıladan, siyasi istikrardan doğdu ama, aynı zamanda Türk sanayiinin zıplamasından doğdu. 126 ülkeye sanayi mamulü satar hâle geldik. Bugün yarınımızdan korkuyoruz; yeni yatırımı bırakın, bugünkü idame yatırımları ne yapacağız diye düşünür hâle geldik. Bu doğru değil. Sizi detaylarla boğmadan sözümü tek cümleyle bitirmek istiyorum: Ben Türkiyemi geri istiyorum; ümidi olan, istikbale bakan, yarın dünyayla savaşacak bir ülke istiyorum. İstihdam paketini de bu açıdan görüyorum. İstihdam paketinin üzerindeki müspet ve menfi görüşlerimizi söylüyorum. Biz daha Türkiye de, esnek çalışma süreleri meselesini konuşma noktasına gelemedik. Sayın Bakanım da, Yiğit de söyledi, ben de söylüyorum, hiç olmazsa bir esneklik getirsin diye istihdam ajanslarını bir şekilde çözmemiz lazım. Bu Kanunda bu konuya yer verilmedi ama, bunu çözmemiz lazım. Kıdem tazminatını gene söyledi diyecekseniz ama, söylemeden edemeyeceğim; şu kıdem tazminatı işi Zatıalinizin de felsefesinde vardı ama, bu devreye nasip değilmiş, fakat, bu konuyu mesele yapmadan, ama gönlümden de çıkarmadan tekrar ortaya koyuyorum. Sevgili meslektaşlarım, sevgili kardeşlerim; Türkiye büyük ülke, dünyada 16 ncı büyük ekonomi, Avrupa da 6 ncı büyük ekonomi; dolayısıyla, buradan kimse bizi geriye düşüremez. Siyasetteki türbülans inşallah akıl yoluna oturur, mantık yoluna oturur, gönül yoluna oturur ve benim ümitlerimi yeşertecek yeni Türkiye ortaya çıkar. BÜLENT PİRLER- Sayın Kudatgobilik e çok teşekkür ediyorum. Bu duygularla hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Beni dinlediğiniz için çok teşekkür ederim. Efendim şimdi de, konuşmalarını yapmak üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Sayın Faruk Çelik i kürsüye arz ediyorum. - 20 -