Karar No : 20111548 Temyiz Eden ~V..:e..:.:k.:.:.il:...i.:...:K:=a~rşL:.ı...::T'-=a:.:.;ra::.:f'--_..:.: istemin Özeti : Ali YILMAZ -.!.: Av. Mustafa GÜLER Strazburg Cad. No: 28/28 - Sıhhiye/ANKARA 1-Maliye Bakanlığı - ANKARA 2- Yıldırım Vergi Dairesi Müdürlüğü - BURSA Diş hekimi olan davacı adına 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 355'inci maddesinin 1'inci fıkrası uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasının kaldırılması ve cezanın dayanağı olan 5.1.2008 günlü ve 26747 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 379 sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin, diş hekimlerine pas makinesi kullanma zorunluluğu getiren 2'nci maddesinin 3'üncü fıkrasındaki "...bu tebliğde belirtilen özellikleri haiz kredi" kartı okuyucularından ( ) bulundurmaları ve " ifadesi ile iş yerinde pas cihazı bulundurmayanlara uygulanacak cezayı düzenleyen 2.4 üncü maddesinin (a) bendindeki "...iş yerlerinde bulundurmayan veya..." ibaresinin iptali istemiyle dava açılmıştır. Davayı inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi, 13.10.2010 günlü ve E:2008/9520, K:2010/4959 sayılı kararıyla; mükellefler bakımından öngörülen yükümlülüklerin kanunun amacı ve verilen yetki sınırları dahilinde bulunduğu, düzenlemede hukuka aykırılık görülmediği, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 355'inci maddesinin 1'inci fıkrası uyarınca davacı adına kesilen özel usulsüzlük cezasında da hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir. Karar, davacı tarafından temyiz edilmiş ve pas cihazı kullanma konusunda bankalarla sözleşme yapma mecburiyeti getirilmesinin Anayasadaki sözleşme özgürlüğüne,- aykırı olduğu, kusuru bulunmadığından özel usulsüzlük cezası kesilemeyeceği ileri sürülerek bozulması istenmiştir. Savunmanın Özeti : Istemin reddi gerektiği savunulmuştur. Danıştay Tetkik Hakimi Yunus Emre YILMAZOGLU'nun Düşüncesi: 213 sayılı Kanunun mükerrer 25Tnci maddesinin verdiği yetki kapsamında vergi güvenliğinin sağlanması amacıyla düzenleme yapan 379 sayılı Genel Tebliğde hukuka aykırılık bulunmadığı; davacının iş yerinde bulunan pas cihazının sözü geçen düzenlemede öngörülen koşullara uygun hale getirilmediğinin davacı tarafından imzalanan tutanak ile tespit edildiği ve aksinin ispatına yönelik herhangi bir belgenin de dava dosyasına sunulmadığı anlaşıldığından kesilen özel usulsüzlük cezasında da hukuka aykırlık bulunmadığı, temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir. Danıştay Savcısı Nagihan ALTEKiN'in Düşüncesi: Danıştay dava dairelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı Idari Yargılama Usulü Kanununun 49'uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmekted ir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Danıştay Dairesince verilen kararın onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir. TÜRK MiLLETi ADıNA Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 355'inci maddesinin 1'inci fıkrası uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasının, dayanağını oluşturan bir genel düzenleyici işlemle birlikte ve aynı dava dilekçesinde davaya konu yapılmasında ve davanın ilk derecede Danıştay Dördüncü Dairesi tarafından incelenerek karara bağlanmasında, 2577 sayılı Idari Yargılama Usulü Kanununa aykırılık bulunmadığına; Yedinci Daire Başkanı Ali ATAGÜN ve Üyeleri E.Fahrünnisa TUNCA, Nurdane TOPUZ, Mahmut VURAL ve Hasan GÜL'ün karşı oyları ve oyçokluğu ile karar verilerek, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü: 379 sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin diş hekimlerine pos makinesi kullanma zorunluluğu getiren 2'nci maddesinin 3'üncü fıkrasındaki "...bu tebliğde belirtilen özellikleri haiz kredi kartı okuyucularından ( ) bulundurmaları ve " ifadesi ile iş yerinde POS cihazı bulundurmayanlara uygulanacak cezayı düzenleyen 2.4 üncü maddesinin (a) bendindeki "...iş yerlerinde bulundurmayan veya..." ibaresinin iptali ile bu düzenlemeye dayanılarak davacı adına kesilen özel usulsüzlük cezasına karşı açılan davayı reddeden Daire kararı, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Beyan üzerinden vergilendirmenin geçerli olduğu gelir vergisinin konusuna giren gelir unsurlarından olan serbest meslek kazançlarını oluşturan matrahlar. mesleki kazanç sahiplerince belirlenerek beyan edilmektedir. Verginin, beyan edilen matrah üzerinden tahakkuk ettirilmesinin koşulları Vergi Usul Kanununda düzenlenmiş ve kazançları gerçek usulde vergilendirilen mesleki kazanç sahiplerine; bildirme; hangi amaçları sağlayacak şekilde tutulacağı aynı Yasada gösterilen onaylanmış defter tutma; Yasada gösterilen kayıt düzenine uymak ve kayıtları, şekli ve içeriği Yasada gösterilen belgelerle belgelendirme; beyanın yukarıda değinilen düzenlemeye uygun olduğunun tevsiki için defter ve belgeleri saklama ve gerekli görüldüğünde ibrazı ödevleri yüklenmiştir. Vergi Usul Kanununun, bu düzenlemelerinin yer aldığı bölümündeki mükerrer 257'nci maddede ise Maliye Bakanlığına; muhasebe usul ve esaslarını tespit, tutulmakta olan defter ve belgeler ile bunlara ilaveten tutulması veya düzenlenmesi uygun görülen defter ve belgelerin mahiyet, şekil ve muhtevasını belirlemek ve değiştirmek, bunlara onay, saklama ve ibraz zorunluluğu getirmek ve kaldırmak, vergi güvenliğini sağlamak amacıyla niteliklerini belirleyip, onayladığı elektrikli, elektronik, manyetik ve benzeri cihazlar ve sistemleri kullandırmaya, bu cihaz ve sistemler vasıtasıyla özel etiket ve işaretlerin kullanılmasına ilişkin zorunluluk getirmek ve bu uygulamanın usul ve esaslarını belirlemek konularında yetki tanınmıştır. 2
Bu yetkiye dayanılarak, 5.1.2008 gün ve 26747 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 379 sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği yürürlüğe konulmuştur. Genel Tebliğin (2) işaretli bölümünün üçüncü paragrafında, serbest meslek faaliyeti icra eden diş hekimleri ile veteriner hekimler dahil, hekimlerin iş yerlerinde bu tebliğde belirtilen özellikleri haiz kredi kartı okuyucularından bulundurmaları ve kredi kartı ile yapılan ödemelerde bu cihazları kullanma zorunluluğu getirilerek bu cihazlarla düzenlenecek pas fişlerinin, mükelleflerce yürütülen serbest meslek faaliyetlerinde Vergi Usul Kanunu uyarınca düzenlenmiş serbest meslek makbuzu olarak kabul edilmesi uygun görülmüştür. Bu düzenleme ile günümüzde hizmet alan kesimin de yaygın olarak nakten ödeme yerine geçmek üzere kullandığı kredi kartlarının, serbest meslek faaliyetinde bulunan hekimlerden yapılan hizmet alımlarında da kullanılmasıyla vergi güvenliğinin sağlanması amaçlanmıştır. Genel Tebliğde yapılan düzenlemenin, Kanunun amacına uygun olduğu ve verilen yetki sınırlarının aşılmadığı anlaşıldığından, Daire kararının 379 sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği yönünden davanın reddi yolundaki hüküm fıkrasında hukuka aykırılık görü Imemiştir. 379 sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğ hükümleri ile öngörülen uygulamanın başlangıç tarihi, 382 sayılı Genel Tebliğinin 5'inci maddesiyle 1.9.2008 tarihine ertelenmiş, dava konusu cezanın dayanağı olan tutanak ise bu tarihten sonra 30.10.2008 tarihinde davacının iş yerinde yapılan denetim sonucunda düzenlenmiştir. Davacı tarafından imzalanan tutanakta, iş yerinde Yapı Kredi Bankası ile Iş Bankasına ait iki adet pas cihazının kullanıldığı ancak, Yapı Kredi Bankasına ait pas cihazının bu düzenlemede öngörülen nitelikte olmadığı tespit edilmiştir. Davacı her ne kadar tutanağa ek olarak ibraz edilen ve alınan 17.10.2008 tarihli servis fişine dayanarak, cihazın uyumlu hale getirildiğini iddia etmekteyse de tutanağın düzenlendiği 31.10.2008 tarihinde cihazın uyumlu olmadığına ilişkin tespitin davacı tarafından çekincesiz imzalanması; tutanağa eklenen servis fişinin cihaz değişimi açıklamasını içermesi karşısında, bu fiş karşılığında alınan hizmetin, 379 sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde öngörülen uyumun sağlanması dışındaki değişimi kapsadığı sonucuna ulaşılmaktadır. Dava dosyasına, tutanak tarihinden önce bu uyumun sağlandığına kanıt oluşturacak başka bir belge sunulmadığından, bu konudaki davacı iddiasının kabulüne olanak bulunmamaktadır. Iş yerinde yapılan 30.10.2008 günlü denetimde, kullanılmakta olan Yapı Kredi Bankasına ait pas cihazının 1.9.2008 tarihine ertelenen uygulamanın başlangıç tarihinden tutanak tarihine kadar 379 sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde belirtilen özelliklerle uyumlu kılınmadığı saptanarak davacı adına, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 355'inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezası yönünden verilen davanın reddi yolundaki hüküm fıkrasında da yasaya aykırılık bulunmamaktadır. 3
VERGi DAVA DAiRELERi Esas No : 20111292 Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddine, 28.9.2011 gününde usulde oyçokluğu, esasta oybirliği ile karar verildi. Danıştay Başkanvekili Semra KAYIR 3. Daire Başkanı S. Nilgün AKPıNAR 7. Daire Başkanı Ali ATAGÜN (X) 4. Daire Başkanı Bahadır DOGUSOY F.Anll GENÇ S.Zehra BIRDEN Ayper GÖKTUNA E.Fahrünnisa TUNCA (X) H.Ceyda KERMAN Yakup KAYA Nilgün ipek Zerrin GÜNGÖR Buket ORAL Mehmet SOLGUN M. Ali SAMUR Gürsel CEYLAN Kadir ÖZKAYA Seyfullah YILDIZTEKIN Enver KAYA Bekir SÖZEN Nurdane TOPUZ (X) Muammer ARSEVEN Mahmut ERSERT Hasan DEMIR Mehmet SÖNMEZ Nizamettin KALAMAN Mevlüt ATBAŞ
Mahmut VURAL(X) Bülent KILlNÇ Yusuf BINıcı Hanifi DAGAN Hasan GÜL (X) Osman ÇıRAK 5
X-KARŞI OY t" :""t ~.: ı ~ i..~ t. ~: } 'it,,:f:'; o'..l.,-,.':-'-)~ 2577 sayılı Idari Yargılama Usulü Kanununun "Dava açma süresi" başlıklı Tnci maddesinin 4'üncü fıkrasında; ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı; ancak, bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililerin, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilecekleri; 5'inci maddesinin 1'inci fıkrasında ise, aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep-sonuç ilişkisi bulunması halinde birden fazla idari işlemin bir dilekçe ile idari davaya konu edilebileceği belirtildikten sonra, 14'üncü maddesinin 3'üncü fıkrasının (g) bendinde, dilekçelerin 3 ve 5'inci maddelere uygun olup olmadıkları yönünden inceleneceği; 15'inci maddesinin birinci fıkrasmm (d) bendinde de, 14'üncü maddesinin 3'üncü fıkrasının (g) bendinde yazılı halde; 3 ve 5'inci maddelere uygun şekilde düzenlenmek veya noksanları tamamlanmak suretiyle otuz gün içinde dava açılmak üzere dilekçenin reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır. Idari Yargılama Usulü Kanununun Tnci maddesinin yukarıda açıklanan 4'üncü fıkrasında, ilgililerin düzenleyici işlemle uygulama işleminin her ikisi aleyhine birden dava açabileceğinin söylenmiş olması; her iki işleme karşı aynı dilekçeyle ve aynı idari yargı yerinde dava açılabileceği anlamında değildir. Aynı dilekçe ile dava açılabilecek haller, anılan Kanunun 5'inci maddesinin 1'inci fıkrasında gösterilmiş olup; buna göre, birden fazla işleme karşı aynı dilekçe ile dava açılabilmesi, ancak bu koşullar ile Idari Yargılama Hukukunun gerektirdiği diğer koşulların birlikte gerçekleşmesi halinde olanaklıdır. Sözü edilen fıkrada yer alan düzenlemenın amacı da; aynı yargı yerının görevine giren ve çözümleri ayrı emek gerektirmeyen idari uyuşmazlıkların aynı dava içerisinde görülmeleri sağlanarak, gereksiz zaman israfı ile masrafın önlenmesi ve farklı kararların verilebilmesi riskinin ortadan kaldırılmasıdır. Aralarında maddede aranan biçimde bağlılık ya da ilişki bulunsa bile, birden fazla idari işlemin aynı dilekçeyle idari davaya konu edilebilmesi için; bu durumun, kamu düzeni için öngörülen usul ve görev kurallarını ve bu kurallarla korunan ve Anayasanın 3Tnci maddesinde öngörülen "kanuni hakim ilkesi"ni ihlal ediyor olmaması da gereklidir. Bir başka anlatımla, Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak görevine giren davaya konu edilebilecek nitelikteki bir işlemle, idare veya vergi mahkemelerinin görevine giren davalara konu olması gereken bir işlemin, aynı dilekçe ile idari davaya konu edilmeleri olanaklı değildir. Örneğin; düzenleyici işleme karşı Danıştayda altmış gün içerisinde açılabilecek davada, dava açma süresi yedi gün olan ödeme emrinin veya dava açma süresi otuz gün olan tarh işleminin de aynı dilekçede dava konusu edilebilmesine, böyle bir durumun, kamu düzeniyle ilgili olan görev kuralını zorunlu kılan "kanuni hakim ilkesi"ni ihlal edici sonuçları nedeniyle izin verilemez. 6
Mahmut VURAL Hasan GÜL 7.10.2011 7