Yusif Semedoğlu (Baku, 25 Aralık 1935)



Benzer belgeler
Neriman Hesenzâde (Kazak 1931)

X - Letif eler - Fıkralar

Memmed Araz (Nahcıvan-Şahbuz, 14 Ekim 1933)

Aşıq Qerib (Azerbaycan Dastanları, Baku, 1977, s )

XIII - Efsaneler ve Revayetler

Ebdürrehim Haqverdiyev (Şuşa, Bakı, 1933)

Çingiz Elekberzade (Baku, 17 Ekim 1936)

Nadirezheri. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Qabil (Baku, 1926-) Saysız şer içinde adi şe'rsen Ancaq ne şeriyin, ne ortağın var. Böyük bir axında üzüb gedirsen, Xırdaca gemisen, öz bayrağın var.

Töfiq Mahmud (Nahavan, 9 Kasım 1931)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Cefer Cabbarlı (Baku, Baku, 1934)

STRES YÖNETİMİ DURUŞLAR VE GEVŞEME YÖNTEMLERİ

Hesenbey Zerdâbi (Zerdab, 7 Haziran Bakı, 28 Kasım 1907)

Qurbani. Naşı tebib derde derman etmedi, Canan gelip göz evimden ötmedi, '-- Hesret öldüm, elim yara yetmedi, Vezir de menim tek kâmın almasın!

Çingiz Hüseynov (Baku, 20 Nisan 1929)

BİR BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR

Tağışahbazi Simurg. (2 Temmuz 1892, Baku - 21 Nisan 1937,?)

BEXTİYAR VAHABZADE TÜRK DÜNYASININ İSTİQLAL ŞAİRİDİR

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

Neriman Nerimanov (Tiflis, 14 Nisan Moskova, 19 Mart 1925)

ŞİİR, HİKÂYE, MAKALE. Ekim 2013 Sayı 1. Yazar; HARUN ŞEN

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Elekberzade Ebulhesen (Şamaxı, Şamaxı, 1986)

IX - Tapmacalar. Ekinçiliye, Tahıl ve Zehmete Dair. Dilim dilim nar, Dizimecan qar, Uçdu bir keklik, Qondu bir dilber.

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

Ben daha dokuz yaşında iken,bir gün kötü arkadaşıma kandım.mahallelerinde bulunan bir bahçeye girdik.

TÜRKÇE. NOT: soruları yukarıdaki metne göre cevaplayınız. cümlesinin sonuna hangi noktalama işareti konmalıdır?

Semed Vurgun - Seçilmiş Eserleri Cild IV.

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı

Anlamı. Temel Bilgiler 1

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΣΩ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

iki sayfa bakayım neler var diye. Üstelik pembe kapaklı olanıydı. Basından izlemiştim, pembe kapaklı bayanlar için, gri kapaklı olan erkekler içindi.

Üzeyir Hacıbeyli (Ağcabedi, 18 Eylül Baku, 23 Kasım 1948)

Necefbey Vezirov ( Şuşa, Şamahı, 1926 )

C A NAVA R I N Ç AGR ISI

Solunum Alıştırmaları Alıştırma 1

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

Şiir Anadan Örnekler. Köyden ayrılalı nice yıl oldu Yıkıldı evimiz selinen doldu Hani bacı kardeş nerede kaldı özlüyorum ben seni güzel Alvar

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

V - Uşağ Neğmeleri (Çocuk Koşukları) (s )

Memmed Emin Resûlzâde (Bakû/Novhanı, 31 Ocak Ankara, 6 Mart 1955)

5. Et et içinde, et fit içinde Dünya dümeni, onun içinde.

Samuel, Tanrı Çocu u Hizmetkarı

Elişa, Mucizeler Adamı

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Yakup Şakir Ali MEKTEP VE MİLLİ DİL. Parlaq fikir, teren aqıl qazanılır mektepte, Bundan maxrum qalan adam aqir olur elbette.

tellidetay.wordpress.com

Enver Memmedxanlı (Göyçay, Baku, 1991)

BAKI DÖVL8T UNİVERSİTETİ İLAHİYY AT F AKÜLT8SİNİN ELMİ M8CMU8Sİ

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Tanrı İbrahim in Sevgisini Deniyor

tellidetay.wordpres.com

Tanrı İbrahim in Sevgisini Deniyor

İntikam. Ölüm Allah ın Emri

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

Sezen Aksu 2. Çok Ayýp. Söz - Müzik: Sezen Aksu. Kulaðýma geliyor, atýp tutuyorsun, ileri geri konuþuyorsun aleyhimde. Çok ayýp, çok ayýp.

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU UĞUR BÖCEKLERİ SINIFI KASIM AYI BÜLTENİ

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Pavlus un. Seyahatleri

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ANTİKA SANDALYE

SÖZCÜKTE ANLAM. Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arasý Anlam Ýliþkileri Anlam Olaylarý Söz Öbeklerinde Anlam

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

Ali Hadi ORHUN (1949 mezunu)

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE

T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM ANAOKULU DENİZ İNCİLERİ SINIFI

Maksut Genç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

tellidetay.wordpress.com

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

exlibrary 1. internet yayımı ağustos 2011 ali.riza.esin.net

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΞΙ ( 6 ) ΣΕΛΙΔΕΣ

KALIPLAŞMIŞ KELİME ÖBEKLERİNDE ANLAM

yaşam boyu bağlanırsanız.

ÄEKİM EKLERİ. Kardeşine kitabın yerini sor. (Senin) kardeşin: Tamlama (iyelik) eki. Kardeşin-e: Kime?: YÅnelme durum eki

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin

Dokunmanın faydalarını bildiğimiz halde dokunmaktan. Güzel dokunuşlar birer şifadır

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

Bextiyar Vahabzâde (Seki, 1925)

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. FARE NİN DERS VEREN ÖYKÜSÜ

Memmed Arif (Bakû, Baku, 1975)

Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer,

Gülmekten Öldüren Fıkralar - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

ÖZEL ASÇAY ANAOKULU PAMUK ŞEKERLER SINIFI HAFTALIK BÜLTENİ. Hazırlayan: MELTEM DÖKÜLMEZ

Yücel Terkanlýoðlu. HTML clipboard. Yaþamadýklarýndýr Dünyan! Uykuyla geçirdiðim her an, Benim için yitik bir zaman. Rüyayla devirdiðim kazan,

A. Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi [TAED] 51, ERZURUM 2014,

KLİNİKLER TEMİZLİK PLANI VE KONTROL FORMU

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül :55

Mehmet Ali Aktar. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

NOT:Yukarıdaki hece ve sözcükleri öğrencimize bol bol okutunuz.15 tanesini yazımına bakmadan deftere yazdırınız.

Her milletin dili kimliğidir eğer dilinizi yozlaştırırsanız kimliğiniz erozyona uğrar.

TEMA: OKULUMUZU TANIYALIM KONU: OKULUMUZ TARİH: 01 EYLÜL / 30 EYLÜL YAŞAYAN DEĞERLER: SEVGİ

İSTİKLÂL MARŞI'MIZ. Her milletin bir milli marşı var fakat bizimkisi ayrı. Bizimkisi İstiklal Marşıdır, başka yazılamaz gayrı.

ya kın ol ma yı is ter dim. Gü neş le ısı nan top rak üze rinde ki çat lak la rı da ha net gö rür düm o za man. Bel ki de ka rın ca la rı hat ta yağ

Haşim Terlan. (Baku, 1923)

œ œ œ. œ œ œ œ œ œ œ œ

Ramiz Atabey - Taksi.

Transkript:

Yusif Semedoğlu (Baku, 25 Aralık 1935) Yusif Semed Vekilov aydın bir ailenin çocuğu olarak Bakü'de doğmuştur. Babasının adı Vurğım'dur. Orta öğrenimini Bakü'de tamamladıktan sonra, Moskova'da SSRİ Yazıcılar İttifakı nezdindeki M.Qorqi adına kurulan Edebiyyat Enstitüsü'ne kaydolmuştur (1953). Babasının ölümü üzerine Enstitü'nün dördüncü sınıfını bitirip, Azerbaycan Devlet öneversitesi'nin beşinci sınıfına kayıt aldırmıştır (1957-1958). Çalışma hayatına Bakü'de çıkarılan "Kommunist" dergisinde çevirmen-redaktör olarak başlamıştır (1958-1959). Sonra "Azerbaycan" dergisinin redaksiyasında edebi işçi (1959), Nesir şubesinin müdürü (1960-1965), CCabbarlı adına kurulmuş "Azerbaycanfilm" stüdyosunda senaryo inceleme kurulunun üyesi (1965-1968), baş redaktör (1968-1969), senaryo inceleme kurulunun baş redaktörü (1969-1976), "Azerbaycanfilm" stüdyosunun müdür yardımcısı (1969-1976), "Ulduz" dergisinin baş redaktörü (1976-1987) olarak çalışmıştır. "Azerbaycan" dergisinin baş redektörü (1987'ye kadar), Azerbaycan Yazıcılar Birliği'nin birinci katibi (1992 yılından bu yana) olarak görev yapmıştır. Edebi çalışmalarına 1953 yılında "Azerbaycan Gençleri" gazetesinde çıkan "Qanlı örek" adlı hikayesi ile başlamıştır. 19601ı yılların öncelerinden başlayarak zamanın basınında hızla yükselir. "Yeddi Oğul İsterem" senaryosu film yapılır. Ödülle onurlandırılmış bu emektar sanat adamı aynı zamanda millet vekilidir. Başlıca eserleri: 220 Nömreli Otağ, B., 1960; Qalaktika, B., 1973; Qetl Günü, B., 1986,1990... Kaynakça: 1. Azerbaycan Sovet Edebİyyatı Tarihi, Bakı, 1988. 2. Edebi Proses -1976-1980, Bakı, 1977,1990. 3. Meyar şexsiyetdir, Bakı, 1983. ASTANA (Yusif Semedoğlu. 220 nömreli otaq. Bakı, 1960, s. 119-125.) Yeqin 1 ki, bu deqiqeden başlayaraq onu daha heç bir şey teeccüblendirmeyecekdi 2. Cemi 3 bir saat bundan qabaq 4 güneş qübbenin kelleçananda 3 dayanıb alemi yandırıb-yaxırdı. Bir saatini? İki saatmı?.. Belke 6 lap 7 on saat bundan qabaq: dürten gece on ikinin yarısında, indi dayandığı yerden çox-çox aşağıda, ay ışığında gümüş kemer kimi 8 uzanıb Azerbaycanın cenubuna geden şossede taksiden enenden sonra, balaca 9 el camadanım 10 ne üçünse 1. muhakkak, kesin 2. şaşırtmayacak ti 3. hep, bütün 4. önce, evvel 5.tepesinde 6. belki 7. tam 8.gibi 9. küçük, küçücük 10. çantayı

berk-berk 1 sinesine sıxıb, geldiyi yolla eks 2 teret'e üz 3 tutmuş maşının 4 arxa işiqlarına baxa-baxa fikirleşmişdi ki, dalla onu bu dünyada heç bir şeyle teeceüblend irmek mümkün deyil, dünyanın minbir tilsimi bura cemleşse de, o, bu serin axşanun yapışqan temasından savayı 5 heç bir şey hiss etmeye qadir olmayacaq. Maşının arxa işıqlan - iki dene qırmızı nöqte 6 uzaqlaşib-uzaqlaşıb, gecenin zil 7 qaranlığı içerisinde çözelendi, ağır xestenin sonuncu ümid çırağı 8 kimi birden yox oldu: o, qaranlıqda öz 9 gözlerinin necei işardığını hiss eledi... Seher ayılanda - iki qayanın baş-başa verdiyi yerde, sal daşın üstde yatmişdı düz 11 gözlerine düşen gün İşığı uzununa baxdı: güneş denizin arxasından çıkırdı, qıpqırmızı idi, deyirmi idi, boz, buludsuz semanın köksünde haralara 12 ise açılan nehengl 3 bir deşiye 14 benzeyirdi, bu deşiye sarili yuların üzerinde qırmızi bir yol gedirdi, o qırmızi yolda gece onu bura getirmiş taksi dayanıb qabaq işıqlarını yandırmışdı... O, gözlerini yumdu, sağ elini yana uzadıb camadanın üstüne qoydu ve özü öz teşvişine 16 heyret eledi: camadanı burda kim apara bilerdi 17 ki?.. Ne üçünse uzun müddet daha gözlerini açmağa cür'et etmedi, başa düşdü 18 ki, onun indiki halında qaranlıq işıqdan yaxşıdu 19, qaranlıqda dünyanı görmürsen ve indiki 20 halında o, dünyanı görmeseydi daha yaxşı idi. Çünki ne etrafında cemlenmiş 21 qayalarm, sal 22 daşjarın sert çizgileri, ne de çox-çox aşağıda ve çox-çox tızaqdakı denizin dümdüz qoynu daha onu real aleme qaytara bilmeyecekdi 23 geceki qefil telefon zengi 24 onu qırx üç il 25 ömür sürdüyü real alemden hemişelik 26 ayırmışdı... Gece taksi fırlanıb gedenden sonra, şose yolundan bu qayalıqlar yığnağına qalxa-qalxa, hemin?? bu telefon zengini neç 28 defe eşitmişdi, Allah bilir. Her defe de cırcıramalarm 29 sesi xırp 30 kesmişdi, qurd-heşerat da onu evinden, ailesinden di dergindi salmış bu telefon zenginden qorxmuşdu... Gece taksi fırlamb gedenden sonra, o, qaranlıq içerisinde görmediyi neçe-neçe darvazalardan 32 keçib, görmediyi keşikçilerin xısın 33 danışıqlanmn 34 müşayieti altında tövşüye-tövşüye 35 lap yuxarı qalxmışdı, nehayet, sonuncu darvaza bağlanıb onu qaranlığın ixtiyarına vermişdi. Gece taksi fırlanıb gedenden sonra, o, gözlerinin işartısmdan 36 ayaqları altına düşen İşığa baxa-baxa üreyinin 37 döyüntüsüne 38 qulaq asmışdı, üreyinin sıxıntısını anlamağa çalışmışdı. Qaranlıq yalnız qaranlıq deyil, derd-ser dolu neheng39 bir daş parçasıdır ki, meqam ax- tarır 40, eline keçenin çiyinlerine salsın özünü 41. Hünerin var, yatma!.. Gece, taksi fırlanıb gedenden sonra, camadanı 42 açıb elini içeri salmışdı: ordaydı. İki-üç dene buterbrod 43, bir termos adi kran 44 suyu, bir de o... "TT", sekkiz dene de güllesi. Ay apardmız 45 ha! Biz, qağa, çöreyi qulağımıza yemirik, ağzımıza yeyirik... İsti 46 çekilmişdi. Güneş, baş-başa verib dayanmış iki qayanın arasında, halqavari boşluğda eynen seherki kimi 47 qırmızı-qırmızı yanırdı. Indiki heraret güneşin deyildi, bütün günü cehennem islisini özüne hopdurmuş 4 * daşlardan ve torpaqdan qalxan heraret idi: o, bu heraretin, ayaqları altından gözegörünmez tüstü kimi nece burulub güneşe sarı 4 '- 1 yöneldiyini bütün vücudu ile hiss edirdi. Müşahide elediyi bu yanğınlı axın onda heç bir teeccüb 50 doğurmurdu, ele bil defelerle, min-milyon defe gördüyü en adi şeylerden biri idi: güneş istisini geri alırdı, Allah verdiyi canı geri alan kimi. Daşlardan qeribe sesler çıxırdı, ele bil neydise, neşe demek isteyirdi, kimdise, kimise çağırırdı. İnsan dilinde bunu izah ede bilecek bir söz yoxdu. Hardasa ana balasını emizdirirdi, süd körpenin ağzından aşıb-daşırdı... Beyni ağrıdı. Ağn lap içeride idi, orda çoxdan umıdulmuş xatirelerden başqa bir şey yoxdu: ne ünüd, ne hesrel, ne dilek, heç bir şey. Yalnız ağrı ve yadına gelmediyi xatireler. Göresen ağrıyan ne idi, ay Allah?.. Bek'5 1 de ağrı olarmı?.. Mininci defe camadanı açdı, ya ikinci defe - bilmedi. Bu defe de elini tapançamn buz kimi soyuq5 2 desteyinin üstüne qoydu, bir xeyli çekmedi. Qaysaqlanmış E; 3, çatlaq dodaqlan aralandı, amma sesini içeriden eşitdi: ay apardmız ha! Sonra termosu çıxardı, qapağım açıb bir qurtum54 soyuq su içdi: suyun dadında iti xencer üyesinin sert teması qeder aydın bir qorxu vardı: on metrlik metbexin55 qoxusu, arvadının qoxusu, sekkiz yaşlı oğlunun qoxusu. Gece, bu balaca el camadanını dolabın başından götürende arvadının qorxudan sendirleyesendirleye 56 dal-dalı 57 gedib divara arxalandığını, esim-esim esdiyini xahrladı. Heyretden genişlenib az qala hedeqesinden 58 çıxmaq isteyen bir cüt^9 gözün derinliyinde ise qorxudan çox quduz itin qezebi vardı. O telefon zenginden sonra üç otağın üçünde de hava ele bil birden-bire ağırlaşmışdı... Taksi, gümüş kemere benzer yolda dayanıb onu düşdürenden 60 sonra da o, hele 61 amiakfâ dadı veren bu ağır havam tamamile ciyerlerinden çıxara bilmemişdi... Termosu tezeden 63 camadana qoydu, 1. şiddetli-şiddetli, luzlı-hızlı 2, aksi,ters 3, yüz,çehre 4, arabanın, makinanın 5,do!ayı 6,nokta 7. zifiri 8. ışığı 9,kendi l0.nasıl 11. doğru 12. nerelere 13.büyük, iri 14. kuyuya,çukura 15. sarı doğru 16. huzursuzluğuna, tedirginliğine 17. götürebilirdi, çalabilirdi 18. anladı 19. iyidir, güzeldir 20. şimdiki 21. toplanmış 22. iri-yassı 23. döndüremeyecekti 24. zili 25. yıl 26. bir anlık, bir an için 27. aynı 28 kaç, nice 29. cırcır böceklerinin 30. baştanbaşa, büsbütün 31, ayrı 32. bahçe kapılarından 33. gizli 34, konuşmalarının, dostlarının 35, nefes nefese 36. ışıltısından, ışımasından 37. yüreğinin 38. dövüntiisüne 39. büyük, iri 40. fırsat kolluyor, imkan gözetiyor 41. kendini 42, çantayı 43, dürüm 44, kurna,tulumba 45. götürdünüz 46, sıcak 47. gibi 4S, çekmişti, almıştı 49,...e doğru 50. şaşkınlık 51- böyle 52. soğuk 53. kabuk bağlamış, kabuklanmış 54. yudum, içim 55. mutfağını 56, sendeleye sendeleye 57. geri-geri 58. yuvasından,yerinden59.çift60. indirdikten 61. daha, halâ 62. amonyak 63. yeniden

qıflladı, beynindeki ağrıdan birteher 1 xilas olmaq2 üçün yerini deyişdi, baş-başa verib dayanmış qayaların sağ terefindeki kölgeliye keçdi, oturub küreyini 3 qayaya söykedi 4, camadanı 5 da ayac ları altına qoydu. Amma ağrı azalmadı. Baş ağrısı olsaydı bir encamö çekerdi: ya pençeyim çıxarıb başına dolardı, ya da gagalılarını? ovuşdurardı - övkeleyib-övkeleyib 8 birteher ağrını azaldardı, Bu, başqa ağrı idi, yeqin 9 ki, bele 10 ağrılar, bele dozülınez" işgence veren beyin uğultusu her adamın ömründe birce 12 defe, uzağı iki defe olur: bir ana betninde 13, bir de ölümden qabaq' 4... Ve yalnız indi bütün aydınlığı ile basa düşdü* 5 ki, o, bir daha evine dönmeyecek, bir daha lifle girib beşinci mertebeye qalxmayacaq, bu güumü, sabahını, on gün sonramı - ölecek, amma hardala bilinir, belke'7 de ele burda, bu qayalıqların arasında, başı üzerinde deste-deste uçuşan çalağanların 18 kölgeleri altında. O, bir de evine dönmeyecek. Onu evden çıxarıblar - meyiti çıxaran kimi 19. Özü 20 öz cenazesini çiynine alıb, gece, gümüş kemere benzer yolda ma- Şindan21 enib ve bura, qayalıqlara getirib. Fatihe! Allah cemi ehli-qübura 22 rehmet elesin!.. Bunu kim dedi göresen?.. Kim tek qalır, ele bitir doğrudan tekdir. Amma heç kes- 3, heç vaxt tek qalnur. Ağrı, ele bil ağlına gelen bu fikre bend imiş kimi, birdenbire yox oldu, o, gicgahlarında soyuqluq hiss eledi ve bir de, sebebi özüne heç cür 24 aydın olmayan qeribe bir yüngüllük 25 duydu: ele bil hündür 26 ve çetin baryeri keçmiş al idi, indi onu tövleye ra- ]tatlanmağa aparacaqdılar 27... Lift işlemeyende pilllekenleri 28 tövşüyetövşüye 29 qalxıb, her mertebenin meydançasında nefesini dermek üçün ayaq saxlayib, qırış alnının puçur terini elinin arxası ile sile-sile, o biri elindeki bir qazan isti 30 yarpaq dolmasını ayaqlan altına qoyub, pıçıltı 31 ile öz-özüyle danışan 32 anasının büzüşüb qırışnuş süetini xalırladı: heftede bir defe, iki defe öz balaca daxmasında 33 ayından-oyundan bişirib oğluna, nevesine 34 pay getirmeyi illerden beri özüne adet elemiş qarının batıq sinesinden eşidilen xışıltı da qulaqlarında seslendi: ele bil ayaq allda payizm 35 lap sonuncu xezelleri tapdalanırdı36. Sonra eynen bu xışıllı kimi batıq ve narahat bir ses - ne deyirdi me'hım deyildi, dua oxuyurdumu, qarğış37 eleyirdimi - heç cür xatırlaya bilmedi. Amma hardasa bir ana uşağını 38 emizdirirdi ve süd uşağın ağzından aşıb-daşırdı. Ağrı yene, tarım çekilib birden qirılan sim titreyişile beyninin, qafasının bayaqki 39 yerinde tezelendi40. Anası dördüncü mertebe ile beşinci mertebe arasındaki meydançada qaldı. Projektorları söndürdüler. Gece müsibetji gece idi. Lap uzaqdan denizin narahat sesi gelirdi, bu, dalgaların sesi deyildi, Yer küresinin neheng4l ve derin çökeklerinden birine milyon illerden beri yığılmış suların çalxantısının sesi idi. İçerisinden qaixan soyuq onu dilim-dilim kesib herden o dereceye getirirdi ki, o, qayaya sığınıb yanağını daşa söykeyirdi, çünki daş nisbeten isti idi ve yeqin ki... daşlarm ona yazığı 42 gelirdi. O musibetti gecenin qorxusu ise başqa bir şeyden başlamışdı - gözlerinin işirtısından qabağa düşen işıq dairesinde qayalardan birinde ecaib bir resnı görmüşdü: kimse elinde nize 43 neheng bir heyvanın qarşısında dayanmışdı. Haradır bura, ay Allah?.. Ele oradır, senin geldiyin yer, sığınacaq tapdığın 44 yer, balaca el camadanında Öz növbesini gözlemekden tenge gelmiş tapançamn arzuladığı yer - gözden iraq qaranlıq dünya. Ve bir uzun nize de bu dünyada öz növbesini gözleyirdi. Görek Allah kime verecek!.. Taksi fırlanıb gedenden sonra neçe-neçe darvazalardan 45 keçib bura qalxandan sonra o, ömründe birinci ve sonuncu defe uzaqdakı denizin çöke 46 yığılmış sularının ağır nefesini eşitmişdi. Anasının pay getirdiyi bir qazan dolmanı metbexde 47 qızdırıb onun qabağına 48 qoymuşdular. Bu dolmanın lezzeti dünya üzerinde tek qalmış sonuncu kişiyle sonuncu qadının yaxınlığı qeder tekrarolunmazdı. "A bala 49, haram pulun axırı yoxdu, bir az toxta 50 O telefon zengindendi sonra arvadına birce bunu deve bilmişdi: bacarsan anamın qırxım ver... Sal daşın üstünde, böyrü üste uzanıb, dizlerini büküb, bir eli camadanda^5 seksekeli bir yuxu yatmışdı. Çünki bu tapançah ve nizeli geceni yuxtıda 53 keçirmeşeydi deli ola bilerdi. Ulduzlu semanın altında irili-xırdalı qara çadırlar kimi ucalan qayaların ehatesinde, heşeratların sesini dinleyedinleye berk-berk gözlerini yummuşdu, sal daşm xırdaca çala-çuxurlarından gündüzün istisi 54 bedenine dolurdu, bu heraret, bir nece saatin erzinde gerginlikden quruyub qaxaca 55 dönmüş ezelelerini yumşaldırdı, bu ezeleleri qarşidakı narahat ve seksekeli yuxuya hazırlayırdı... Göresen burada gebiristan var? Kaş 56 anasını burada basdıraydı. Allah sene rehmet elesin, ay ana!.. 1. bir tür, bir tarz 2. temizlenmek, kurtulmak 3. sırtını, arkasını 4. yasladı, dayadı 5. çantayı 6. tedbir, önlem 7. şakaklarını 8. ovuştumovuştura 0. kesin, şüphesiz, muhakkak 10. böyle 11. dayanılmaz 12. sadece bir, tek bir 13. rahminde 14. ünce, evvel 15. anladı lö. nerde, nerede 17. belki 18. 10. gibi 20. kendi 21. arabadan 22. kabir eriline, ölmüşlere 23. kimse 24. şekil, tarz 25. hafiflik, hafifleme 26. yüksek, yüce 27. götürerek t iler 28. merdivenleri, basamakları 29. nefes nefese 30. sıcak 31. fısıltı 32. konuşan 33. evinde 34. torununa 35. sonbaharın 36. çiğneniyordu 37. yalvarma, yakarış 38. çocuğu mı, bebeğini 39. önceki, eskidenki 40. yemlendi, dinçleşti 41. büyük, iri 42. acıması, merhameti 43. 44. bulduğun 45. (bahçe) kapılardan 4e.. çukura 47. mutfakta 48. Önune49. çocuk, oğul 50. sabret, dur, dayan 51. zilinden 52. çantada 53. uyku 54. sıcağı 55. kurumuş ete 56. keşke

Elbet, bu deqiqeden başlayaraq onu daha heç bir şey teeccüblendirmeyecekdii. Teeccüb, heyret, qezeb, iztirab - her şey, insanı heyalda insan eden ne vardiya, her şey orada qalmışdı - işıqlı dünyada. Anasının diriliyim ve ölülüyünü, arvadınnı son defe dodaqlarını berk-berk 2 sıxıb, boğazına qalxan hıçqırığı saxlamaq cehdini, oğlunun heç neden xeberi olmayan uşaq laqeydliyini, eynen bu el camadanı boyda, evde qalmış o biri camadandaki iyirmibeşlikleri ve ellilikleri, iki ay bundan qabaq, o telefon zenginden düz, 3 altmış gün qabaq arvadının kenddeki 4 e'libarlı qohumunun 5 evine apardıqları üçüncü camadanı ve bir balon qızıl onluqları, her şeyi orada qoyub gelmişdi. Hemişelik. 6 Hezreti İsrafil zurnasını çalana qeder... Özüyle bura ancaq deli bir intizar gelirmişdi. Qayalarda, daş-kesekde, ayaqlan altındaki cadar torpaqda, qurd-quşun geceki ve gündüzkü sesinde, denizin vahimeli henirtisinde de intizar vardı. Burda ne vardısa, onunla beraber intizar içindeydi, onunla beraber son menzilin şeypur? sesini gözleyirdi... Amma herden, iynenin ucu boyda imdadlı ümid qığılcimı gözleri qabağında yanıb-sönürdü - onu gümüş kemere benzer yolda düşürden 8 taksinin dönüm siqnalı q kimi. Belke bir mö'cüze baş vere, uzağı, sabah axşarna kimi, onun yerini bilen kiçik qardaşı bura gelib, belke bir şad xeber deye: Danışdım 10, qorxma / qayıt 11. öççe söz. Yaradanın mö'cüzesine beraber üç söz. O, ayaqqabılarına baxdı. Çünki arzuladığı üç sözün intizarında çox qala bilmezdi - ürek daşdan deyil, lap ele daşdan olsaydı da, eğer başını aşağı salıb fikrini yayındırmasaydı, o daş ürek de bu qayalar kimi partlayıb çat-çat olardı... Ayaqqabılarını toz basmışdı, dünen gece geyib indiyeceni 2 çıxarmadığından, ayaq barmaqları sızıldayırdı, baldırlarının ezeleleri 13 ise bir nece yerde qalın kendirin düyüuleri kimi şişmişdi. O, bir az da aşağı eyildi, ayaqqabılarının bağını açdı, ayağından çıxardı, corablarını da soyundu. Dabanlarını növbe* 4 ile torpağa basdı: ilıq torpaq ayaqlarına serinlik gelirdi. Sonra yene, deyesen, üçüncü defe camadandan termosu götürdü, hele 15 de serinliyini saxlayan sudan boğaz dolusu bir qurtıun ı 6 içdi, termosun qapağını dodaqlanua yapışdıranda hiss etdi ki, dodaqları qaysaq 17 bağlayıb şişib. Amma nıehz 18 bu duyum, ele bil, hele de canında qalmış geceki qorxunun olan-qalanını apardı, o buraya geldiyi deqiqeden indiye kimi brinci defe ciyer do- lusu nefes aldı. Ne yaxşı 19 siqareti buraxib. Burda siqaretsiz qalmaq heç olmazdı. Bir nece 20 il 21 bundan qabaq emişi oğlunun görüşüne getdiyini xatırladı. Le'net şeytana! Ele 22 bil bütün neslinin alnına yazılıb ki, gerek ele hamısuun. 23 canı türmede 24 çıxa!.. Nece 25 görüşdüler, qalın şüşe arxasmdan bir-birile telefonla neden daraşcblar 26, - bunları deqiq xatırlaya bilmedi. Emişi oğlu qara libasda idi, döşündeki ağ dördkünc parçada adı, familiyası 27, bir de reqemler 28 yazılmışdı. Qara saçları dümağ ağarmışdı. Saçının ağı ele bil sif etine keçmişdi, ordan da aşağı axıb barmaqlarının ucunda dayanmışdı... Unların sohbetine göz qoyan soldatdan 29 xahiş 30 edib enıisi oğluna bir qutu yaxşi siqaret vermek istemişdi. Emişi oğlu almamışdı: "Siqareti tergizmişem 3 *, axmaq şeymiş, sene de meslehet görürem 32, daha çekme". Oradan, demir darvazadan 33 çixandan sonra o, üreyine dammiş qefil qorxuya tabe olub, qerara gelmişdi ki, mütleq siqareli tergitmelidir. Bu dünyanın işlerini bilmek olmaz... Koloniyadan mehmanxanaya 34 piyada qayıda-qayıda 35, qahn paltosunun boyunluğunu qaldırıb, qulaqlı papağının qulaqlarını aşağı salsa da, soyuqdan 3& titreye-titreye ve şaxtah 36 havada rastlaşdiğı adamların sifetine ne üçünse diqqetle baxib, onların bele bir havada ölmeyib diri qaldıqlarına teeccüb edeede, sebebi özüne aydın olmayan derin bir teşvişi hissile öz gelecek heyaünı düşünmeye başlamışdi. Beyninde dolanan fikirler ayaqlan altda ovxalanan39 qar kimi soyuq ve teze 40 idi. "A bala, haram pulun 41 axın yoxdur, bir az toxta 42 ". Qırmızı güneş bayaqkı yerinde, baş-başa verib dayanmış iki qayanın arasında sıxılıb durmuş, içi qan dolu qızıl leyene benzeyirdi. O geceki telefon zenginden sonra nece aşağı enib payi-piyada 44 yaşadıqları qesebeden seherin merkezine, kiçik qardaşıgile gedib onu yuxudan elediyini, bir otaqlı rahat menzili birce anın içerisinde, ağır yük kimi özü ile getirdiyi bed xeberle doldurmasını da xatırladı. Qardaşı yuxulu 45 gözlerini ele bil aça bilmirdi, dar dehlizde 46 maykada 47 ve tursikde 48, ayaqyalın dayanib kefli kimi yırğalanırdı 49. Güllü-güllü xalata 50 bürünüb, bir elile xalatm düymesini didişdire-didişdire qardaşı arvadı erinin arxasından ona baxıb sessiz-semirsiz ağlayırdı: yaşla dolub irileşmiş gözlerindeki yaziqlığın 5 ı ve müt'iliyin müqabilinde o özünü güçle 1. şaşırtmaya çaktı, şaş kini agtırm.ıy,ıraklı 2. sıkı-sıkı 3. tam 4. köydeki 5. akrabasının 6. bir anlık 7. kendiyle, kendisiyle 8. bir müzik aleti, saksafon 9. indiren 10. sinyali, kortları 11. kadar 12- konuştum 13. geri dön 14. sıra, nöbet 15. hata 16. için 17. kabuk 18. sırf 10. güzel 20. nice,kaç 21. yıl 22. öyle 23. lıepisinin, tümünü» 24. 25. nasıl 26. konuştular 27. soyadı 28. rakamlar, sayılar 29. askerden 30. rica edip 31. terk etmişim, bırakmışım 32. tavsiye ederim 33. bahçe kapısından 34. otele, konukevi ne, misafirhaneye 35. döno döne 3b. soğuktan 37. dondurucu soğuk, çok soğuk 38. rahatsızlık, tedirginlik 39. ezilen, çiğnenen 40. yeni 41. paranın 42. sabret, dur, dayan 43. zilinden 44. yaya 45. uykulu 46. koridorda, holde 47. tişörtte, kısa kollu gömlekte 48. bol pantolonla, şalvarla 49. hareket ediyordu 50. hâlete 51. zavallılığın, acizliğin

saxlamışdı, yumruq boyda hıçqırıq xırdaca 1 hülqumuna2 ilişib daha yuxarı qalxmamışdı, eriyib damla-damla üreyine axmışdı. O, telesik qardaşına neşe demişdi, neyise ona başa salmışdı3, sonra sağollaşmadan, el tutmadan, öpüşmeden dehlizden çixmışdı. Qapını arxasınca ehmalca bağlamışdi. İlk defe orada, mertebenin " yarıqaranlıq meydançasında, burun perelerinde4 amiak iyini5 hiss ede-ede ilk defe bu sözleri orada demişdi: "Ay apardınız ha!" Evde tapançam camadana 6 (foyanda daha arvadı son iki saatin sükutuna davam ede bilmemişdi, qadının sinesinden inilti qopmuşdu. İlk anlar o bu sesin iniltili olduğunu bele anlamamışdı; ona ele gelmişdi ki, heyetin? harasındasa 8 yazın bu axır günlerinde töreyib artmış küçüklerden biri zingildemişdi. Sonra camadanı bağlayib qeddini 9 düzeldenden sonra, arvadına gözucu nezer salib basa düşmüşdüiû ki, arvadı onun qerarı ile razıdır, arvadı da onun kimi başqa heç bir çıxış yolu görmür. Ehsen!.. Ayaqlarının züggültüsü azalmışdı, ehmalca, telesmeden 11 termosun qapağını burub camadana qoydu, camadanı bağladı. Sabah seher qardaşı bura gelib onu tapmasa 12, onda demeli, qonşuları Müğbil kişinin müdrikane kelamı kimiis, "ehvalat vaqe olub qurtarmalı idi"... Nece 14 ki, indiye kimi 15 çox-çox adamların bu dünyada ehvalatları vaqe olub qurtarmışdı 16 - birininki tez, birininki gec, amma qurtarmışdı. Ele 17 telefon zengi 18 de adi xebcr deyildi, "Kerimovu apardüar" 19 kelmesi, eslinde, Müğbil kişinin müdrikane kelamının şifri^o idi, desteyin menbrasmda 2! qefese düşmüş quş kimi çırpınan sesde ise adi xeberden çox bedniyabet bir niyyet vardı. Son iki ayda o, telefon zenginin yalnız geceler seslenmesine adet etmişdi: bu eve indi yalnız geceler zeng vururdular ve yalnız pıçıltı 22 ile damşırdılar 23. Pıçıltı ile verilen xeberlerde eslinde onun üçün gözlenilmez heç bir şuy yoxdu. Bu zenglerin hamisinin me'nasi birdi: hazırlaş, qardaş, hadiselerin gedişi onu gösterir ki, veziyyet yaxşı 24 deyil, indiye kimi onun ve Kerimovun rüşvet verdiyi adamlar daha rüşvet almaq istemirler, sözü bir yere qoyub deyibler ki, gedin başınıza çare qılın, daha bu xna 25 oxnadan deyil. İlk defe o, bu xeberi eşidende arvadının yanında xoruzlamb, elini eline vurub, rüşvet almaq istemeyen hemin 26 o adamların qorxaq ve nakişi 2? olduqlarından bir xeyli ağızdolusu danışmışdı, ar- vadı da onun te'siri altına düşüb, erini daha da qızışdırmışdı. Bu sohbet, erle arvadın arasında bu ürek-direk verme oyunu seherin alatoranına qeder davam elemişdi: gecenin qaranlığına qarışmış pencere şüşeleri 28 bozarmağa başlayanda ve seherin bu yerinde, qesebenin qurtaracağında kiminse balkonundamı, ya heyetindemi 29 xoruz banı 30 eşidilende, stolun 31 üstündeki soyumuş çaydan biriki qurtum 32 içib yatmağa getmişdiler. Arvadım o deqiqe yuxu aparmişdı 33. Q ise bayaqkı 34 sohbetden cuşa gelmiş eseblerini uzun müddet sakitleşdire bilmemişdi, uzun müddet yerinde üstü açıq uzanıb, konkret 35 heç bir şey haqqında fikirleşmeden, ne üçünse, üzbeüzündeki pencerenin tozlu şüşesinde parıldaşan gün İşığına baxa-baxa hisslerin, duyumların anlaşılmaz axarına tabe olmuşdu. Bedeni - ayaq barmaqlarından tutmuş beyninin en xırda 36 hüceyrelerine qeder - bu axarın içerisinde tarıma çekilmişdi. Yalnız hava lap işıqlaşanda, üzbeüzündeki divarın rengindeki qatmaqarışiq bozluq yox olub, yerini aboyun 37 sarımtıl güllerine verende, o, yanyxıxıüu, yarıoyaq 38 bir veziyy'etde gözlenilmez bir fikrin girdabına düşmüşdü: eger bir şey olarsa, Allah elemesin, eğer onu da başqaları kimi dolaşdırarlarsa, Allah elemesin, onda qardaş, meni diri-diri heç kes heç39 yana aparıb elemeyecek. Bu yaşımda menim koloniyada can çürütmeye ne meylim var, ne hevesim. Koloniya nedi, e?.. Ve, o gece mehz 40 bu bele bir fikre gelenden sonra, böyrü üste dönüb, sehere qeder, sehere qeder deyende ki, gündüzün günorta çağına kimi rahat ve rö'yasız bir yuxu yatmışdı... Rahat - he, amma rö'yasız yox 41. Bu ana kimi, kim ondan hemin o geceki yuxu haresinde sortışsaydı, yeqin 42 ki, mehz rahat ve rö'yasız yatdiğını söylerdi. Amma yalnız bu ana kimi. İndi, qayaya soykenib, yavaş-yavaş düşen axşamın qırmızımtıl işıq aleminde, hemin o gece, daha doğrusu, o gecenin seher çağı, otaq işıqlaşandan sonra yatan kimi qeribe bir yuxu gördüyünü xatırladı. Ağır ve narahat yuxunun quyu derinliyinde ele bil işıq yanmışdı, qırx üç illik ömründe demek olar ki, her gece gordüyü ebleh 43 yuxulardan ferqli olaraq, o gece işıqh ve helim axara düşüb, son on beş ilde birce kere de yadına salmadığı, haçan öldüyünü bele unutduğu dayısı Mustafa kişini yımısunda 44 görmüşdü. Hemiş 45 yuxuda eşitdiyi qarmaqarışıq 1 küçükle 2 ümüğüne, gırtlağına 3- anlatmıştı, izah etmişti 4. deliklerinde 5. kokusunu 6. çantaya 7. bahçenin 8. neresindeyse 9. boyunu, duruşunu 10. anlamıştı 11. acele etmeden 12. bulmasa 13. gibi 14. nasıl 15. kadar 1b. bitmişti, sona ermişti 17. öyle 18. zili 1<>. götürdüler 20. şifresi 21. telefon kulaklığındaki madeni perdede 22. fısıltı 23. kon uğurdular 24. iyi 25. kına 26. aynı 27. kişiliksiz, şahsiyetsiz 28. camları 29. bahçesinde mi, avlusunda mı 30. sesi 31 ma.sanın 32. yudum, içim 33, uyku bastırmıştı 34. önceki 35. gerçek, reel 36. küçük 37. duvar kağıdının 38. yan uyanık 39. kimse 40. ancak 41 değil 42. şüphesi?., muhakkak 43. kötü 44. rüyasında 45- daima, devamlı

seslerden de ferqli, eziz bir sesin yaxın sedasını eşitmişdi, yaz yarpızının 1 nemişli 2 qoxusımu duymuşdu. Dayısının çal 3 saqqalındakı çörek qırıntılarının sinesine töküldüyünü de görmüşdü. Mustafa kişi saçaqlı xurcununu 4 Bakının o zamanki birmertebe, yaslıdan 5 evlerinden birinin dar dehlizinde 6 qoyub, xamrah 7 çöreyini, qovutu 8 ve xurcunun iki gözü dolu getirdiyi nağilları ayaqları arasında vurnuxan, müharibenin acısını arıq9 süetlerinde parıldaşan iri gözlerde gezdiren balaca-balaca uşaqlara 10 paylamışdı. Ve indi, bu rö'yanı yadına salandan sonra, başa düşmüşdü 11 ki, günorta yuxudan durub heç bir şey xatırlaya bilmediyinin sebebi stol 12 üstünde, berli-bezekli nimçelerde, gümüş çengel-bıçağın ehatesinde evin yiyesini gözleyen son derece d adlı, nemin 13 o keç-mişin belke 14 de bir heftelik yemeyine beraber ola bilecek onun adice seher yemeyi idi, Ac qarın ve gece erzinde teze 15 çaxır kimi qaynayıb daşmış me'de şiresi beynin sonuncu xatire qapısını da he-mişelik^ kilidlemişdi. Eğer indi o vaxtlar olsaydı - öten 17 güne gün çatrnazls, günü güne calasan da - Mustafa kişinin ayda bir defe, iki defe dağlardan enib çiyninde xur-cun, çal saqqalını qaşıya-qaşıya, "dağlardan ge-lirem, a bala" deye-deye onlara sovqat 19 getirdiyi vaxllar olsaydı, o vaxtlar 20 ki, geceler havası ağır balaca otaqda, yerden salınmış yorğan-döşekde bir-birine sığınıbqısüib, teze qovutun dadı do-daqlannda yatışan bir bacı, iki qardaş dünyanın bütün qorxulu nağıllarım 21 dünyanın en şirin şerbeti kimi içirdiler, eğer indi o vaxtlar olsaydı, anasıyla bir yerde Allaha, peyğembere yalvanb vaxtı dayandırardı, ikice günün seadetini bir insan ömrü qeder uzadardı. Kaş22 heç böyümeyeydi. Kaş heç o günlerden sağ çıxmayaydı. Kaş ele dayısı ile dağlara gedib qarda-çovğunda23 helak olaydı. Kaş o yetimlik illeri24 qurtarmayaydı 25 / uzanıb-uzanıb bu günlere qeder davam edeydi. Amma neyleyesen, deyir, sen çaldığını çal, gör felek ne çalır. Bunu anası da deyerdi, dayısı da. Atasımn 26 ceb-heden qara kağızı 27 gelende anası dehlizde ketile çöküb, gözlerinden bir gile yaş axıtmadan 28, birinci defe bu sözleri demişdi. Sonra tel vurub qohum-eqrebadan yegane sağ qalan dayıları Mustafa kişini çağırmışdılar. O da dehlizde ketilin üstünde oturub, eyuen anası kimi ellerini dizleri üstde yumruqlayıb, bu sözleri demişdi: sen çaldığını çal, gör felek ne çalır. Sonra qonşular bir-bir gel-mişdiler, onlar da dehlizde buna benzer neşe de-mişdiler. Qara gün, Bakının bir mertebe, yastidam evlerinden birine bu sözlerle gelmişdi - ağlaşmayla, vay-şivenle29 yox, feleyin çaldığı havayla. O gece o, qaranlıq pencerede İşığa benzer bir şey görmüşdü, sonra qapının astanasında feleyi görmüşdü: felek ağ geyib, sazı sinesine basıb ya-nıqlı bir hava çalırdı... Bunu da xatırladı, bunu da unutmuşdu. Her şeyi unutduğu kimi. Ay Allah, bele de zülm olarını?! Yeqin ele bu zulmün çox-luğundandı ki, güneş indi bele yazıq-yazıq yanırdı, qırmızı İşığında öten günlerin göynek ovqatı vardı. Qayaların, daşların çalm-çarpaz çatlaqlarında da qırmızı işıq görünürdü: alem od 30 tutmuşdu. Hetta, birden ona ele geldi ki, indice, qayaya söy-kenib oturduğu yerde vulkan püskürecek, bütün unudıümuş xatireler torpağm altındadır, vulkan püskürtüsü ile üze çıxmalıdır. Çünki heç bir vaxt güneş nahaq yere bele qırmızı-qîrmızı yanmayıb, her adamın öz güneşi var ve vay o günden ki, bele qızanb alemi yandırıb-yaxa. Vay o günden. "Sen saydığını say, gör felek ne sayır". "Haram pulun axırı yoxdu, bir az toxta" 31... "Dağlardan gelirem, a bala". "Kerimovu apardılar 32 ". 1. yarpuzunun 2. nemli, rutubetli 3. çalı, sık 4. kuskununu, kayışını 5. düz tavanlı, beter 6. koridorunda 7. yan pişmiş 8. bir yiyecek türü 9. temiz,pak 10. çocuklara 11. anlamıştı 12. masa 13. aynı 14. belki 15. yeni 16. ebedîyyen, sonsuza dek 17. geçen 18. ulaşmaz 19. hediye, armağan 20. vakitler, zamanlar 21. masallarını hikayelerini 22. keşke 23. karda-tipide 24. yılları 25. bitmeyeydi, sona ermemeydi 26. babasının 27. ateş 28. sabret 29. feryat.figanlı 30. ateş 31. sabret 32. götürdüler