Özgün Çalışma / Original Article DERMATOLOJİ KLİNİĞİNE SON İKİ YILDA BAŞVURAN SİFİLİZ OLGULARININ DEĞERLENDİRİLMESİ THE EVALUATION OF SYPHILIS CASES WHO APPLIED TO THE DERMATOLOGY CLINIC IN THE LAST TWO YEARS Nermin KARAOSMANOĞLU, Işıl Göğem İmren BASKOVSKİ, Engin KARAASLAN, Esra KIRATLI, Hatice Meral EKŞİOĞLU Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Kliniği Ankara Eğt. Arş. Hast. Derg. (Med. J. Ankara Tr. Res. Hosp.) Cilt / Volume: Sayı / Number: Yıl / Year: 09 ISSN:30687 Sayfa/Page : 6973 Geliş Tarihi / Submitted : Kasım 08 /November 08 Kabul Tarihi / Accepted : Aralık 08 / December 08 ÖZET AMAÇ: Bu çalışmanın amacı, dermatoloji kliniğine son iki yılda başvuran sifiliz tanılı olguların değerlendirilmesidir. GEREÇ VE YÖNTEMLER: Bu çalışmaya, Temmuz 06Temmuz 08 tarihleri arasında dermatoloji kliniğine başvuran ve sifiliz tanısı alan toplam 7 hasta dahil edildi. Hastalar klinik ve demografik özellikleri, verilen tedaviler ve tedaviye yanıtları açısından retrospektif olarak değerlendirildi. BULGULAR: Çalışmaya i kadın (% 3,) 36 sı erkek (% 76,6) toplam 7 hasta dahil edildi. Hastaların yaş ortalaması 39,±,7 idi. Hastaların 37 si (% 78,7) evli, 0 u (%,3) bekardı. Yirmisekiz hastaya (% 9,6) birinci devir, 8 ine (% 7) ikinci devir, ine (% 3,) latent sifiliz tanısı kondu. Üçüncü devir sifiliz tanısı alan hasta yoktu. Şankr (% 6,7) en sık saptanan klinik lezyondu. Hastaların 8 inde (% 38,3) VDRL titresi negatif olarak saptanırken, 3 hastada VDRL titresinin (% 7,7) /8 ve altı, 0 hastada (%,3) /8/6, 6 hastada ise (%,8) /6 ve üzeri olduğu görüldü. Bir hasta hariç hastaların tamamının TPHA sı pozitifti. Penisilin allerjisi olan üç hasta hariç hastaların tamamı penisilin ile tedavi edildi. Hastaların tamamı iyileşti, hiçbirinde komplikasyon veya nüks görülmedi. SONUÇ: Sifiliz, toplum sağlığını etkileyen önemli bir hastalıktır. Özellikle son iki yılda kliniğimize başvuran sifiliz tanılı hasta sayısının artması, bu konuda hem toplumun bilinçlenmesi, hem de klinisyenin dikkatli olması gerektiğini vurgular niteliktedir. Anahtar kelimeler: Sifiliz, cinsel yolla bulaşan hastalıklar, Türkiye ABSTRACT INTRODUCTION: The aim of this study was to evaluate the patients in dermatology department who were diagnosed with syphilis in the last two years. MATERIAL AND METHODS: A total of 7 patients who applied to the dermatology clinic between July 06 and July 08 with the diagnosis of syphilis were included in this study. The patients were evaluated retrospectively in terms of clinical and demographic characteristics, treatment and treatment responses. RESULTS: A total of 7 patients, female (3.%) and 36 male (76.6%) were included in the study. The mean age of the patients was 39. ±.7. Thirty seven (78.7%) of the patients were married and 0 (.3%) were single. Twentyeight patients (9.6%) were diagnosed as primary syphilis, 8 (7%) as secondary syphilis, and (3.%) as latent syphilis. There were no patients with the tertier syphilis. Shankr (6.7%) was the most common clinical lesion. VDRL titer was negative in 8 patients (38.3%), while in 3 patients (7.7%) VDRL titer was under /8, / 8 / 6 in 0 patients (.3%) and it was found to be over /6 in 6 patients (.8%). TPHA of all patients except one patient was positive. All patients were treated with penicillin except three patients with penicillin allergy. All patients recovered, none of them had complications or recurrences. CONCLUSION: Syphilis is an important disease which can affect the public health. Increasing the number of patients diagnosed with syphilis who applied to our clinic especially in the last two years emphasizes that both the public should be aware of this issue and the clinician should be more careful. Key words: Syphilis, sexually transmitted diseases, Turkey Sorumlu Yazar / Corresponding Author: Nermin KARAOSMANOĞLU Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Kliniği, Ulucanlar Caddesi, No: 89, Altındağ, Ankara, Türkiye Gsm: +90 0 669 99 3 Eposta: nermin_kara@yahoo.com KARAOSMANOĞLU ve Ark. Ankara Eğt. Arş. Hast. Derg. 08 ; / : 6973 69
GİRİŞ Sifiliz, bir spiroket olan Treponema pallidum tarafından oluşturulan ve cinsel yolla, kan nakli ile, transplasental olarak veya açık yara ile temas nedeniyle bulaşabilen, çok sayıda organ sistemlerini etkileyebilen, kronik bir hastalıktır (). Her iki cinste de görülebilen bir hastalık olan sifiliz, cinsel aktivitenin fazla olduğu yaşlarda, riskli ve korunmasız cinsel ilişkide bulunanlarda, seks işçilerinde, homoseksüel erkekler ve sosyoekonomik düzeyi düşük olan toplumlarda daha sık görülür (). Sifilizin lezyonların niteliği, yaygınlığı ve lokalizasyonuna göre sınıflandırılan primer, sekonder, latent ve tersiyer olmak üzere farklı evreleri bulunmaktadır (). Sifilizin klinik bulguları her zaman spesifik değildir ve çok sayıda hastalığı taklit edebilir. Ayrıca etkenin in vitro kültürünün de yapılamaması nedeniyle tanıda genellikle indirekt (serolojik) yöntemler kullanılmaktadır (). Enfeksiyonun varlığının taranmasında en yaygın kullanılan serolojik testler nontreponemal ve treponemal testlerdir (3). Tarama amaçlı olarak en sık flokülasyon temelli Veneral Disease Research Laboratory (VDRL) ve aglütinasyon temelli Rapid Plazma Reagin (RPR) kullanılmaktadır. Spesifik testlerle karşılaştırıldığında yalancı pozitiflik oranları daha yüksektir. Treponemal testler treponemalara özgü antikorları gösterir ve enfeksiyonun ikinci haftasından itibaren ortaya çıkar. En sık kullanılanları TPHA (Treponema Pallidum Hemaglutinasyon Assay) ve FTAABS (Floresanlı Treponema AntikorAbsorbsiyon Deneyi) dir (,). TPHA, tedavi olmuş hastalarda ömür boyu pozitif kalmaktadır (). Spesifik testlerde yalancı pozitiflik oranı nonspesifik testlere göre oldukça düşüktür ve bu nedenle tanının doğrulanması için nonspesifik testlerin spesifik testlerle doğrulanması önemlidir (6). Sifiliz, cinsel yolla bulaşan hastalıklar arasında sık rastlanan ve bu nedenle de toplum sağlığını etkileyen önemli bir hastalıktır. Dermatoloji kliniğine başvuran hastalar arasında özellikle son iki yılda sifiliz tanılı vakaların arttığı gözlenmiştir. Yaptığımız taramalarda, kliniğimize son 0 yılda toplam 9 sifiliz vakasının başvurduğunu, bunların 7 sinin son yılda tanı aldığını gördük. Hastalığın toplum sağlığını etkileyebilen önemli bir hastalık olması nedeniyle, hem son yıldaki bu artışı vurgulayabilmek, hem de bu hastaların klinik ve demografik özelliklerini gözden geçirebilmek amacıyla, bu çalışmayı yapmayı planladık. Bu çalışmada, dermatoloji kliniğine Temmuz 06Temmuz 08 tarihleri arasında başvuran ve sifiliz tanısı alan toplam 7 hastanın demografik özellikleri, klinik seyirleri, eşlik eden hastalıklar ve uygulanan tedavilerin sonuçlarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. GEREÇ VE YÖNTEMLER Bu çalışmaya, Temmuz 06Temmuz 08 tarihleri arasında dermatoloji kliniğine başvuran ve sifiliz tanısı alan toplam 7 hasta dahil edildi. Hastanenin etik kurulundan çalışmanın yapılması için onay alındı. Hastalar yaş, cinsiyet, medeni durum, olası bulaş yolu, hastalığın bulunduğu devir, başvuru anındaki muayene bulguları, eşlik eden cinsel yolla bulaşan hastalık varlığı, serolojik bulguları, uygulanan tedavi, tedaviye yanıt, komplikasyonlar ve nüks açısından retrospektif olarak değerlendirildi. İstatistiksel Analiz Verilerin analizi IBM SPSS Statistic for Windows versiyon (IBM Corp., NY, USA) paket programı kullanılarak yapıldı. p < 0,0 için sonuçlar istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. Verilerin normal dağılıp dağılmadığı KolmogorovSmirnov testi, QQ plot grafiği ve çarpıklıkbasıklık değerleri incelenerek değerlendirildi. Parametrik dağılım gösteren veriler ortalama ± standart sapma; parametrik olmayan dağılım gösteren veriler ise ortanca (çeyrekler arası açıklık) olarak gösterildi. İkili grupların karşılaştırmasında Gaussian dağılımlı olmayan gruplar Mann Whitney U testi, Gaussian dağılımlı gruplar için ise Student s t testi kullanıldı. İkiden daha fazla grup içeren karşılaştırmalarda normal dağılım gösteren grupların karşılaştırmasında önce ANOVA testi yapıldı ve anlamlı olan karşılaştırmalarda anlamlılığın hangi gruplardan kaynaklandığını belirlemek için posthoc Bonferoni testi yapıldı. Kategorik değişkenler frekans analizi yapılarak sayı (% yüzde) şeklinde gösterildi ve Pearson un KiKare testi veya Fisher s Exact testlerinden uygun olan test ile değerlendirildi. BULGULAR Çalışmaya i kadın (% 3,) 36 sı erkek (% 76,6) toplam 7 hasta dahil edildi. Hastaların yaş ortalaması 39,±,68 idi. Hastaların 37 si (% 78,7) evli, 0 u (%,3) bekardı. Kadınların 8 i (% 7,7) evli, 3 ü (% 7,3) bekar iken; erkeklerin 9 u (% 80,6) evli, 7 si (% 9,) bekardı. Her iki grupta da evli olanların çoğunlukta olduğu görüldü (p=0,380). Tanı alanların 7 si (% 7,) şüpheli ilişki öyküsü (yurt dışı veya seks işçisi) tariflerken, i eşinden (% 0,6) hastalığın bulaştığını belirtti. hasta (% 3,9) herhangi bir bulaş yolu tarif etmedi. Cinsiyetler arasında bulaş yolunun karşılaştırılması yapıldığında; kadın hastaların i (%,) eşinden bulaş tariflerken, sinin (% 8,) şüpheli cinsel ilişki öyküsü mevcuttu. Dört kadın hasta (% 36,) herhangi bir bulaş yolu bildirmedi. Erkeklerin inin (% 69,) şüpheli ilişki öyküsü mevcutken, i (% 30,6) herhangi bir bulaş yolu bildirmedi (Tablo ). Hastalardan 8 ine (% 9,6) birinci devir, 8 ine (% 7) ikinci devir, ine (% 3,) latent sifiliz tanısı kondu. Üçüncü devir sifiliz tanısı alan hasta yoktu. Tanı anında hastaların 9 unda (% 6,7) şankr, 3 ünde plak müköz (% 6,), inde makuler lezyonlar (% 0,6), sinde ise (%,3) şankr ve plak müköz birlikteliği saptandı. Sekiz hastanın (% 7) herhangi bir muayene bulgusu yoktu. Yirmiüç hastada (% 8,9) inguinal lenfadenopati tespit edilirken, hastada (%,) lenfadenopati varlığı tespit edilmedi. Çalışmaya katılan hastaların tamamında hepatit markırları ve HIV serolojisi negatifti. Kırküç hastada (% 9,) eşlik eden herhangi bir cinsel yolla 70 KARAOSMANOĞLU ve Ark. Ankara Eğt. Arş. Hast. Derg. 08 ; / : 6973
bulaşan hastalık varlığı tespit edilmezken, hastada (%,3) genital kondilom, hastada (%,) genital herpes, diğer hastada ise (%,) molluskum kontagiosum varlığı tespit edildi (Tablo ). Tablo. Hastaların yaş, cinsiyet özellikleri ve medeni durumları Erkek Kadın Toplam Olgu sayısı 36 (%76,6) (%3,) 7 Yaş Medeni durumları Evli Bekar Uyrukları Türk Yabancı Bulaş yolları Şüpheli ilişki (Yurtdışı veya seks işçisi) Eş Kaynak bildirmeyen,38±3,3 9 7 36 Tablo. Hastaların klinik bulguları Sayı Devirler I. Devir sifiliz II. Devir sifiliz Latent sifiliz III. Devir sifiliz Muayene bulguları Şankr Plak müköz Şankr + Plak müköz Sifiliz maküloza Bulgu yok İnguinal LAP LAP yok Eşlik eden ek CYBH Genital kondilom Genital herpes Genital molluskum Yok 33,09±8,3 Hastaların 8 inde (% 38,3) VDRL titresi negatif olarak saptanırken, 3 hastada VDRL titresinin (% 7,7) /8 ve altı, 0 hastada (%,3) /8/6, 6 hastada ise (%,8) /6 ve üzeri olduğu görüldü. Kırkaltı hastanın (% 97,9) TPHA titresi pozitifken, yalnızca hastanın (%,) titresi negatifti. FTA Abs Ig M ve G düzeyine bakılan toplam hasta (% 6,8) mevcuttu. Bunların ünde (% 8,) FTA Abs Ig M pozitifliği saptanırken, FTA Abs Ig G düzeyi pozitif olan toplam 7 hasta (% 36,) tespit edildi (Tablo 3). KARAOSMANOĞLU ve Ark. Ankara Eğt. Arş. Hast. Derg. 08 ; / : 6973 8 3 39,±,68 37 0 7 6 Oran 8 % 9,6 8 % 7 % 3, 9 3 8 3 3 % 6,7 % 6, %,3 % 0,6 % 7 %8,9 %, %,3 %, %, % 9, LAP: Lenfadenopati, CYBH: Cinsel yolla bulaşan hastalık Tablo 3. Hastaların laboratuar bulguları Sayı VDRL /8 ve altı /8/6 arası /6 ve üzeri TPHA FTAAbs Ig M Bakılmayan FTAAbs Ig G Bakılmayan Oran 8 % 38,3 3 % 7,7 0 %,3 6 %,8 6 %, % 97,9 Penisilin allerjisi öyküsü olmayan tüm hastalar penisilin ile tedavi edildi. Hastaların 3 ine (% 66) 0 gün prokain penisilin (800000 Ü), 3 üne (% 7,7) benzatin penisilin (, MÜ) birer hafta ara ile iki kez, penisilin allerjisi olan 3 hastaya ise (% 6,) ay boyunca doksisiklin 00 mg x uygulandı (Tablo ). Tedavi edilen hastaların tamamı tedaviye tam yanıt verdi, komplikasyon veya nüks görülmedi. TARTIŞMA Penisilin keşfedilmeden önce, sifiliz, oldukça önemli, toplum sağlığını etkileyen ve tedavisi mümkün olmayan bir hastalık olarak biliniyordu (7). Penisilinin keşfi ve tedavide başarılı bir şekilde kullanılabilmesiyle, hastalığın görülme sıklığında dramatik bir düşme sağlanabilmiştir. Hastalık, seyri boyunca hem deriyi, hem bir çok farklı sistemi tutabilmesi ve çeşitli klinik bulgular gösterebilmesi nedeniyle, büyük taklitçi olarak adlandırılmıştır (8). Sifiliz, tüm dünyada görülen bir hastalıktır ve ABD de cinsel yolla bulaşan hastalıklar arasında üçüncü sırada yer almaktadır. Ülkemizde de bildirimi zorunlu hasta 8 7 6 % 38,3 % 8, % 3, % 8, % 36, %,3 VDRL: Venereal Disease Research Laboratories, TPHA: Treponema pallidum Hemagglutination Assay, FTAAbs: Fluorescent Treponemal Antibody Absorption, İg: İmmünglobülin Tablo. Hastalara uygulanan tedaviler Sayı Oran Prokain penisilin 800000 Ü (im0 gün) 3 % 66 Benzatin penisilin, Milyon Ü (imhaftada bir uygulama) 3 % 7,7 Oral Doksisiklin tb x( ay) 3 % 6, Ü: Ünite, im: intramusküler, tb: tablet 7
lıklar arasında yer alan sifilizin prevalansının belli periyotlarla saptanması ve atak hızının belirlenmesi toplum sağlığının korunabilmesi açısından önemlidir (6,9). Bu çalışmada olguların çoğunluğunu (% 76,6) erkek hastalar oluşturmaktaydı. Cinsel olarak aktif genç yaş grubu hastalarda ve erkeklerde daha sık görülen bir hastalık olan sifiliz, bu çalışmada da genç ve cinsel olarak aktif erkeklerde sık olarak saptandı. Hastalığın evli olanlarda daha sık görüldüğü daha önce yapılan çalışmalarda bildirilmiştir (0). Benzer şekilde, bu çalışmada da, her iki cinste de hastalık görülenlerin çoğunluğunun evli olduğu görüldü. Eşinden bulaş öyküsü olan kişinin tamamı kadın hastalardı. Kadın hastalardan ikisi şüpheli cinsel ilişki tariflerken, ü herhangi bir bulaş yolu bildirmedi. Erkeklerin çoğunluğunun şüpheli ilişki öyküsü mevcuttu. Kadın olguların toplamda sayısının daha az olması ve şüpheli ilişki öyküsünün erkeklere göre daha az olması toplum baskısı ve sosyal nedenlerle açıklanabilir. Evlilik dışı ilişki hem evli, hem bekar erkeklerde kadınlara göre daha yaygındır (). Apaydın ve arkadaşlarının Trabzon dan bildirdikleri çalışmasında, 9999 yılları arasında Bağımsız Devletler Topluluğu ndan ülkemize gelen kadınlar nedeniyle sifiliz sıklığının arttığı, ve bunun da nedenini erkeklerin cinsel tercihlerinin belirlediği belirtilmiştir (3). Adışen ve arkadaşları da, evli kadınların tamamının hastalığı eşlerinden, evli erkeklerin %, inin ise hastalığı evlilik dışı ilişkilerinden aldıklarını bildirmişlerdir (). Olguların yaklaşık üçte birinin herhangi bir bulaş yolu tarif etmemesi çalışmanın önemli bulgularından biriydi. Bu durumun önemli sebeplerinden birisi hastalığın bulaşma yolu ve riskleri konusunda toplumun yeteri kadar bilinçli ve bilgili olmayışı olabilir. Açıkel ve arkadaşlarının genç erişkin erkeklerin bu konudaki bilinç düzeyini araştırdıkları çalışmalarında, yalnızca % 6, hastanın sifiliz hakkında bilgili olduğu saptanmıştır (6). Benzer şekilde Adışen ve arkadaşları da, 3 sifilizli olgunun yaklaşık yarısının herhangi bir kaynak bildirmediğini belirtmişlerdir (). Bu çalışmada da daha önceki yıllarla benzer bir sonuç elde edilmesi, ilerleyen zamana ve iletişim çağında olmamıza rağmen, hastalık hakkında toplumun aydınlatılmasında halen eksiklik olduğunu düşündürmektedir. Hastaların büyük çoğunluğu birinci devir sifiliz tanısı almıştı ve şankr ve lenfadenopati en sık rastlanan fizik muayene bulgularıydı. Kalan olgularda plak müköz ve sifiliz makuloza bulunduğu tespit edildi. Asemptomatik olan olguların hemen hemen tamamı latent sifiliz tanısı aldı. İkinci devir sifiliz sayısının daha az olması ve üçüncü devir tanısı alan hasta olmaması, hastalığın daha erken evrelerinde etkin bir şekilde tanı konarak yeterli tedavi edildiğinin bir göstergesi olarak kabul edilebilir. Bu çalışmada saptanan bulgular, daha önce yapılan çalışmalardaki bildirilen verilerle benzer nitelikteydi (0, 7). Çalışmaya katılan hastaların tamamının hepatit belirteçleri ve HIV serolojisi negatifti, ayrıca büyük çoğunluğunun eşlik eden herhangi bir cinsel yolla bulaşan hastalığı mevcut değildi. Daha önce yapılan çalışmalarda sifilizli olgularda özellikle HIV açısından eş zamanlı tarama yapılma oranının oldukça düşük olduğu bildirilmiştir (7,8). Kliniğimizde sifiliz tanısı alan tüm vakalara eş zamanlı olarak HIV taraması yapılmaktadır. Özellikle sifilizin HIV enfeksiyonunun bulaşını kolaylaştırarak HIV epidemisine katkı sağlayabilmesi nedeniyle de tanı alan tüm vakalarda bu taramaların eksiksiz bir biçimde yapılması gerektiğini vurgulamalıyız. VDRL ve TPHA testleri tek tek kullanıldıklarında duyarlılıkları düşükken, birlikte kullanıldıklarında tedavisiz primer sifilizi tespit etmedeki duyarlılıkları % 9 ü bulmaktadır (). Kliniğimizde de sifiliz şüphesi olan tüm vakalar her iki test birlikte kullanılarak değerlendirilmektedir. Adışen ve arkadaşlarının 3 sifilizli olguyu değerlendirdikleri çalışmalarında, VDRL titresinin hastaların % 79 unda (++++) veya (+++), % 0,9 unda ise (++) veya (+) olarak bulunduğu belirtilmiştir (). Bu çalışmada, hastaların 8 inde (% 38,3) VDRL titresi negatif olarak saptanırken, 3 hastada VDRL titresinin (% 7,7) /8 ve altı, 0 hastada (%,3) /8/6, 6 hastada ise (%,8) /6 ve üzeri olduğu görüldü. Bir hasta hariç hastaların tamamında TPHA titresi pozitifti. Relaps veya reenfeksiyon şüphesi olan hastaya FTA Abs ig M bakıldı ve bunların ünde pozitiflik saptandı. lik saptanan olgulara reenfeksiyon veya tedaviye yetersiz yanıt olduğu düşünülerek geçmişte tedavi almış olsa bile tekrar tedavi verildi. Penisilin allerjisi olan 3 hasta hariç hastaların tamamı iki farklı protokolle penisilin ile tedavi edildi. Hastaların hiçbirinde herhangi bir yan etki veya komplikasyon görülmedi. Hepsinin tedaviye yanıtı tamdı ve hiçbirinde nüks görülmedi. Bu bulgular penisilinin, halen sifiliz tedavisinde ilk ve en etkili tedavi seçeneği olduğunun göstergesidir. SONUÇ Sifiliz, toplum sağlığını etkileyebilen, özellikle HIV başta olmak üzere diğer cinsel yolla bulaşan hastalık riskini arttırabilen, önemli bir hastalıktır. Kliniğimize son iki yılda başvuran vaka sayısının artması, hastalık ve bulaş yolları konusunda toplumun bilinç düzeyinin arttırılması gerektiğinin bir göstergesidir. Ayrıca, klinisyenlerin de, büyük taklitçi olarak bilinen sifiliz açısından dikkatli olması gerektiğini, herhangi bir şüphe durumunda mutlaka tarama testlerini istemesi gerektiğini vurgulamak isteriz. KAYNAKLAR.)Ziver T, Yüksel P, Güngördü Z, İzmirli S, Çelik DG, Abdelkareem A ve ark. Sifiliz enfeksiyonlarının tanısında kullanılan Rapid Plazma Reagin (RPR) ve Treponema pallidum Hemaglutinasyon Assay (TPHA) test sonuçlarının 0000 yılları arasındaki değerlendirilmesi. Türk Hij Den Biyol Derg. 0; 68(): 7.)Akıncıoğlu D, Özgönül C, Gökçe G, Durukan AH. Akut bilateral 7 KARAOSMANOĞLU ve Ark. Ankara Eğt. Arş. Hast. Derg. 08 ; / : 6973
bir sifilitik üveit olgusu. Turk J Ophtalmol 0; :. 3.)Aktaş G. Sifilizin serolojik tanısı. Türk Mikrobiyol Cem Derg. 00; 3: 739..)Singh AE, Romanowski B. Syphilis: review with emphasis on clinical, epidemiologic and some biologic features. Clin Microbiol Rev 999; : 87.)Wicher K, Horowitz HW, Wicher V. Laboratory methods of diagnosis of syphilis fort he beginning of the third millenium. Microb Infect 999; : 039. 6.)Greer L, Wendel GD Jr. Rapid diagnostic methods in sexually transmitted infections. Infect Dis Clin North Am 008; (): 607 7.)Akıncı E, Öncü F, Topçular B. Psikiyatri kliniğinde nörosifiliz: üç olgu bildirimi. Türk Psik Derg 07; 8(): 66 8Fitzgerald F. The great imitator, syphilis. West J Med 98; 3: 3 9.)Durusoy R, Karababa AO. Sağlık Bakanlığı Eğitim Hastaneleri bulaşıcı hastalıkları daha yüksek oranda bildiriyor. Türk Hij Den Biyol Derg 00; 67(): 0.)Derin UT, Sayrak F, Gündüz S, Güney O. 98799 yılları arasında polikliniğimize başvuran sifilizli olguların değerlendirilmesi. Deri Hast Frengi Arş 993; 7: 9..)Gerikalmaz Ö, Kural Y, Baltalı N, Tokbaylar E. Hastanemizde son beş yılda saptadığımız sifiliz olguları ve HIV sonuçları. Deri Hast Frengi Arş 99; 9: 7.)Aktan L, Aktan E, Gürsoy M 99399 yılları arasında izlenen 6 sifiliz olgusunun değerlendirilmesi. Deri Hast Frengi Arş 996; 30: 336 3.)Apaydın R, Bilen N, Gül U, Bahadır S. Trabzon da 99996 yılları arasında izlenen 8 sifilizli olgunun değerlendirilmesi. T Klin Dermatol 999; 9: 69.)Derviş E, Sönmezoğlu M, Ersoy L, Karaoğlu A. 993998 yılları arasında saptadığımız sifilizli olguların değerlendirilmesi. Türkderm 000; 3: 06..)Adışen E, Öztaş M, Gürer MA. 99006 yılları arasında izlediğimiz sifilizli hastaların demografik bulguları. Türkderm 008; : 9 6.)Açıkel C, Babayiğit MA, Kılıç S, Hasde M, Bakır B. Genç erişkin erkeklerin cinsel yolla bbulaşan hastalıklar konusunda bilgi düzeyleri (Ankara 00). Türk Silahlı Kuvvetleri Koruyucu Hekimlik Bülteni 00; : 6 7.)Karabacak E, Acar A, Aydın E, Doğan B. Bir eğitim araştırma hastanesinde 9960 yılları arasındaki sifiliz olgularının değerlendirilmesi. Türkderm 0; 8: 6770 8.)Taşbakan MI, Pullukçu H, Senol S, Yamazhan T, Kıdak L, Gökengin D. Review of syphilis patient records in İzmir state venereal diseases clinic from 99 to 00. Turk J Med Sci 008; 38: 86. KARAOSMANOĞLU ve Ark. Ankara Eğt. Arş. Hast. Derg. 08 ; / : 6973 73