S E T A S i y a s e t, E k o n o m i v e T o p l u m A r a ş t ı r m a l a r ı V a k f ı w w w. s e t a v. o r g M a y ı s 2 0 1 0



Benzer belgeler
TRC2 BÖLGESİ NDE İŞSİZLİK ORANI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

Türkiye de işsizler artık daha yaşlı

ÜZERĠNE BĠR DEĞERLENDĠRME

tepav Nisan2011 N DEĞERLENDİRMENOTU 2008 Krizinin Kadın ve Erkek İşgücüne Etkileri Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

TİSK İŞGÜCÜ PİYASASI BÜLTENİ NİSAN 2013 (SAYI: 23) I. SON BİR YILDA İŞGÜCÜ PİYASASINDAKİ GELİŞMELER (OCAK 2013 İTİBARİYLE) a. İŞGÜCÜ KOMPOZİSYONU:

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

Ekonomik Rapor Kaynak: TÜİK. Grafik 92. Yıllara göre Doğuşta Beklenen Yaşam Süresi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği /

TARIMSAL İSTİHDAMA DAİR TEMEL VERİLER VE GÜNCEL EĞİLİMLER

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

2014 OCAK AYI İŞSİZLİK RAPORU

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Nisan 2014, No: 90

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 72

Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi


Toplam Erkek Kadin Ermenistan Azerbaycan Gürcistan Kazakistan Kırgızistan Moldova Cumhuriyeti. Rusya Federasyonu

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (MAYIS 2015)

TİSK İŞGÜCÜ PİYASASI BÜLTENİ YILLIK 2014 (SAYI: 32)

Gayri Safi Katma Değer

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

Mevsimlik Çalışma Arttı, İşsizlik Azaldı: Nisan, Mayıs, Haziran Dönemi

2017 YILI İLK ÇEYREK GSYH BÜYÜMESİNİN ANALİZİ. Zafer YÜKSELER. (19 Haziran 2017)

Türkiye Nüfusunun Yapısal Özellikleri Nüfus; 1- Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı Genç (Çocuk) Nüfus ( 0-14 yaş )

Kıvanç Duru 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Programı Değerlendirmesi

3. Emek Piyasası. Grafik-3.1: İşsizlik Oranları (yüzde)

RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU. Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu

İSTİHDAM VE İŞGÜCÜ PİYASASI RAPORU

T.C. KALKINMA BAKANLIĞI İŞGÜCÜ PİYASASINDAKİ GELİŞMELERİN MAKRO ANALİZİ

TARIM DIŞI İŞSİZLİK ARTIŞTA (Temmuz Ağustos - Eylül)

İşsizlik ve İstihdam Raporu-Haziran 2016

BURSA DA İLK 250 ŞİRKET VE İSTİHDAM

DOĞURGANLIĞI BELİRLEYEN DİĞER ARA DEĞİŞKENLER 7

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

ULUSAL ÖLÇEKTE GELIŞME STRATEJISINDE TRC 2 BÖLGESI NASIL TANIMLANIYOR?

Lojistik. Lojistik Sektörü

TÜRKĠYE DÜNYANIN BOYA ÜRETĠM ÜSSÜ OLMA YOLUNDA

KRİZ İŞSİZ BIRAKIYOR

GRAFİKLERLE FEDERAL ALMANYA EKONOMİSİNİN GÖRÜNÜMÜ

2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002.

GENEL SOSYOEKONOMİK GÖRÜNÜM

YENİ HÜKÜMET PROGRAMI EKONOMİ VE HAZIR GİYİM SEKTÖRÜ İÇİN DEĞERLENDİRME EKONOMİ VE STRATEJİ DANIŞMANLIK HİZMETLERİ 30 KASIM 2015

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

KONU 1: TÜRKİYE EKONOMİSİNDE ( ) İŞGÜCÜ VERİMLİLİĞİ ve YATIRIMLAR İLİŞKİSİ (DOĞRUSAL BAĞINTI ÇÖZÜMLEMESİ) Dr. Halit Suiçmez(iktisatçı-uzman)

MAKROEKONOMİ BÜLTENİ OCAK 2018

NUROLBANK 2011 YILI ÜÇÜNCÜ ÇEYREK ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

İşgücü Piyasası Görünümü: Mayıs 2013

İŞSİZLİK VE İSTİHDAM RAPORU- EYLÜL 2018 İŞSİZLİK TIRMANIYOR. Gerçek İşsiz Sayısı 6 Milyon. İşsiz Sayısı Bir Yılda 192 Bin Arttı

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (NİSAN 2015)

SANAYİDE GELİŞMELER VE İSTİHDAM EĞİLİMLERİ. Esra DOĞAN, Misafir Araştırmacı. Damla OR, Yardımcı Araştırmacı. Yönetici Özeti

BASIN TANITIMI TÜRKİYE DE BÜYÜMENİN KISITLARI: BİR ÖNCELİKLENDİRME ÇALIŞMASI

BİRİNCİ BÖLÜM... 1 KAYIT DIŞI İSTİHDAM... 1 I. KAYIT DIŞI EKONOMİ...

TR63 BÖLGESİ MEVCUT DURUM ANALİZİ GÖÇ

Araştırma Notu 14/173

İKİ AYDA 500 BİN YENİ İŞSİZ Krizin Tahribatı

İşsizlik İstikrarlı Biçimde Yükseliyor! Son 10 Yılın En Yüksek İşsiz Sayısı

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

A Y L I K EKONOMİ BÜLTEN İ

oranları genel yapıyla benzerlik göstermekte ve yüzde 24,4 ile Orta Doğu dışındaki ülkelere göre oldukça düşük bir seviyede bulunmaktadır.

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

GENEL DEĞERLENDİRME TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI

Ülkemizdeki İşsizlik Sorununun Kısa Bir Değerlendirmesi ve Çözüm Önerileri. Erdem ALPTEKİN

HIZLA ARTAN VE DENGESIZ DAĞILAN NÜFUS

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 KASIM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

İşsizlik ve İstihdam Raporu-Aralık 2017 İŞSİZLİK VE İSTİHDAM RAPORU- AĞUSTOS 2018 MEVSİM ETKİLERİNDEN ARINDIRILMIŞ İŞSİZLİK ARTTI, İSTİHDAM DÜŞTÜ

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER. (Ağustos 2015)

Nitekim işsizlik, ülkemizin çözümlenemeyen sorunları arasında baş sırada yer alıyor.

EKONOMİK GÖSTERGELER BÜLTENİ

TİSK - İŞVEREN DERGİSİ

MALİYE BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN MAKROEKONOMİK GELİŞMELER İLE 2013 YILI İLK YARI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİNİ

Bu sayıda: 2017 Yılına ait İşgücü ve İstihdam verileri değerlendirilmiştir.

TİSK İŞGÜCÜ PİYASASI BÜLTENİ YILLIK 2015 (SAYI: 36)

TÜRKIYE NIN EN BÜYÜK KULLANıLMAYAN

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( )

TİSK İŞGÜCÜ PİYASASI BÜLTENİ EKİM 2013 (SAYI: 25) I. SON BİR YILDA İŞGÜCÜ PİYASASINDAKİ GELİŞMELER (Temmuz 2013 İTİBARİYLE) a. İŞGÜCÜ KOMPOZİSYONU:

SANAYİDE GELİŞMELER VE İSTİHDAM EĞİLİMLERİ. Esra DOĞAN, Misafir Araştırmacı. Melike Berna AKÇA, Yardımcı Araştırmacı.

Avrupa Birliği Lizbon Hedefleri ne UlaĢabiliyor mu?

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Değerlendirme Notu Sayfa 1

TİSK İŞGÜCÜ PİYASASI BÜLTENİ YILLIK 2012 (SAYI: 22)

ASIL KRİZ İŞSİZLİKTE! Geniş Tanımlı İşsiz Sayısı 7 Milyona Yaklaştı

Ekonomi Bülteni. 10 Ekim 2016, Sayı: 39. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

İNSANİ GELİŞMEYİ SÜRDÜRMEK:! EĞİTİM VE İŞGÜCÜ PİYASASI GÖSTERGELERİ İTİBARİYLE TÜRKİYE NİN PERFORMANSININ DEĞERLENDİRİLMESİ!

İSTİHDAM İZLEME BÜLTENİ

TİSK İŞGÜCÜ PİYASASI BÜLTENİ NİSAN 2014 (SAYI: 28) I. SON BİR YILDA İŞGÜCÜ PİYASASINDAKİ GELİŞMELER (OCAK 2014 İTİBARİYLE)

EKONOMİK GELİŞMELER Şubat

BÜRO, MUHASEBE VE BİLGİ İŞLEM MAKİNELERİ İMALATI Hazırlayan M. Emin KARACA Kıdemli Uzman

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 NİSAN AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Şubesi

inşaat SEKTÖRÜ 2015 YILI ÖNGÖRÜLERİ

2012 Nisan ayında işsizlik oranı kuvvetli bir düşüş ile 2012 Mart ayına göre 0,9 puan azalarak % 9 seviyesinde

Sayı: Mayıs Toplantı Tarihi: 25 Mayıs 2006

İşsizlik ve İstihdam Raporu-Eylül 2016

İŞGÜCÜ PİYASALARINDA MEVSİMLİK ETKİLER AZALIYOR

Araştırma Notu 11/111

SEKTÖREL GELİŞMELER İÇİNDEKİLER Otomotiv. Beyaz Eşya. İnşaat. Turizm. Enerji. Diğer Göstergeler. Sektörel Gelişmeler /Ağustos

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

Türkiye Ekonomisinde Temel Sorunlar ve CHP nin Ekonomi Politikaları Eylül 2012

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

Araştırma Notu 18/229

Transkript:

seta Analiz. S E T A S i y a s e t, E k o n o m i v e T o p l u m A r a ş t ı r m a l a r ı V a k f ı w w w. s e t a v. o r g M a y ı s 2 0 1 0 TÜRKİYE DE İSTİHDAM DURUMU: GENEL EĞİLİMLER ERDAL TANAS KARAGÖL, TEKİN AKGEYİK

S E T A A N A L İ Z seta Analiz. AA, Okyay Öztürk S ayı: 21 Mayıs 2010 TÜRKİYE DE İSTİHDAM DURUMU: GENEL EĞİLİMLER ERDAL TANAS KARAGÖL, TEKİN AKGEYİK İÇİNDEKİLER A. İŞGÜCÜ PİYASASI DİNAMİKLERİ 5 1. İSTIHDAM 5 2. İŞSIZLIK 12 3. KÜRESEL İŞ KRIZI: YENI İŞSIZLIK DALGASI VE TÜRKIYE DEKI YANSIMALARI 18 B. İŞGÜCÜ PİYASASI POLİTİKA ÖNLEMLERİ 20 1. ULUSAL İSTIHDAM STRATEJISININ İLKELERI 20 2. İSTIHDAM DOSTU BÜYÜME POLITIKALARI 21 SONUÇ VE ÖNERİLER 25 2 0 1 0 Y a y ı n h a k l a r ı m a h f u z d u r

T Ü R K İ Y E D E İ S T İ H D A M D U R U M U ÖZET Bu raporun amacı, Türkiye de istihdam piyasasının durumunu değerlendirmek, işsizliğin karakterini ve ulusal istihdam politikasını analiz etmektir. Ülkemizde son 10 yıllık dönemde yaşanan ekonomik, sosyal ve politik dönüşümün ulusal işgücü piyasalarını, istihdam yapısını ve sektörel dağılımları da etkilemesi kaçınılmaz bir sonuçtur. Üretkenliği sınırlı, rekabete kapalı ve esnekliği olmayan bir işgücü piyasasından global rekabete ayak uydurmaya çalışan işletmelerin beklentilerine uygun bir işgücüne dönük evrimleşme sürecinin çelişkileri sürmektedir. Bu süreçte daha esnek, daha rekabetçi ve yüksek vasıflı bir işgücü profili yeni ekonomik modelin de beklentisi olarak ortaya çıkmaktadır. Bu kapsamda Türkiye de istihdamın yapısı 2000 li yıllarda önemli bir değişim geçirmiştir. Dönüşüm süreci Clark ın üç sektör kanununun doğal bir yansımasıdır ve bu açıdan aslında ülkemizde oldukça gecikerek yaşanan bir geçiş niteliğindedir. Yapısal değişim eş zamanlı olarak kentleşmeyi desteklerken buna bağlı olarak imalat ve hizmet sektörleri de kent merkezli olarak büyümektedir. Kırsal kesimden kentlere dönük göç dinamiği, ekonominin daha modern bir zeminde kurgulanmasına olanak hazırlarken, kırsal işgücünün bu süreçten olumsuz yönde etkilenmesiyle sonuçlanmakta, kentsel işsizlik sorununu kökleştirmektedir. Özellikle son yıllarda bu sorunun daha ciddi bir nitelik kazandığı görülmektedir. Kentsel işgücü içinde nerdeyse her 6 kişiden 1 i işsiz pozisyonundadır. Sorunu daha da kronikleştiren bir diğer boyut ise, işsizlerin en az 1/4 ünün genç nüfusa dahil olmasıdır. Bu durum, işsizliği giderek daha öncelikli bir toplumsal sorun alanı haline dönüştürmüştür. Çünkü genişleyen işsizlik alanı bir kısır döngü yaratarak bir yandan ulusal üretkenliği negatif yönde etkilemekte öte yandan da bağımlılık oranlarını yukarı doğru itmektedir. Her iki durumda da işsizlik, reel ücretlerin gerilemesine ve fakirliğin toplumsal bir olgu haline dönüşmesine yol açmaktadır. Türkiye de tutarlı bütüncül, istikrarlı ve hedeflere dayalı bir istihdam stratejisinin olmadığı açıktır. Özellikle işgücü piyasasına girişte görülen ayrımcılık kanıksanmış bir durum olarak algılanmaktadır. Üniversiteler arasında gösterilen ayrımcılık, bölgecilik ve sosyal sınıf veya statüye dayalı ayrımcılık sadece kamu sektörünün değil özel sektörün de en temel sorunlarından biri olarak görülmektedir. Bununla beraber, işsizliği azaltmak için ekonomik büyümenin istihdama katkısı önemsenmeli ve istihdam dostu büyüme için başta işgücü piyasasının katılıkları kaldırılmalı, istihdam vergileri düşürülmeli, istihdam yaratan işletmelere teşvikler ve destekler sağlanmalı, eğitim-istihdam ilişkisi güçlendirilmeli ve sektör öncelikleri mutlaka dikkate alınmalıdır. 3

S E T A A N A L İ Z TÜRKİYE DE İSTİHDAM DURUMU: GENEL EĞİLİMLER Son 10 yıllık dönem, ülkemizde ekonomik, sosyal ve siyasal alanda köklü değişim ve dönüşümlerin yaşandığı bir dönemi temsil etmektedir. Bu değişim süreci bir yandan daha rekabetçi ekonomi ve piyasa odaklı bir model geliştirirken, öte yandan kamunun sistemdeki ağırlığının azaldığı, tarımın göreceli öneminin kaybolduğu ve küresel rekabetle bütünleşmiş bir yapının gelişmesine zemin hazırlamıştır. Bu dönüşümün ülkemizdeki işgücü piyasalarını, istihdam yapısını ve sektörel dağılımları etkilemesi kaçınılmaz bir sonuçtur. Üretkenliği sınırlı, rekabete kapalı ve esnekliği olmayan bir işgücü piyasasından küresel rekabete ayak uydurmaya çalışan işletmelerin beklentilerine uygun bir işgücüne dönük evrimleşme sürecinin sancıları sürmektedir. Bu süreçte daha esnek, daha rekabetçi ve yüksek vasıflı bir işgücü profili, yeni ekonomik modelin de beklentisi olarak ortaya çıkmaktadır. Geçiş döneminde sancılı bir sürecin yaşanması da kaçınılmazdır. İş yaratmayan büyüme fenomeni aslında istihdamda rasyonalizasyon ve esnek uyum sürecinin bir uzantısı olarak ortaya çıkmaktadır. Örneğin imalat sanayinde emeğe alternatif ileri teknoloji kullanılması üretimde giderek daha az emeğe gereksinim yaratmaktadır. Üretimindeki bu eğilim, büyüme-istihdam ilişkisini sınırlamaktadır. 1 Gerçekte ülkemizde bu geçiş sürecinin toplumsal açıdan en sorunlu boyutu işsizlik alanının genişlemesidir. İşsizlik aslında, modern çağın ekonomik ve sosyal bir olgusu olarak gelişmiş ve gelişmekte olan tüm ekonomiler için önemli bir sorun kaynağı ko- 4 1. Mehmet Duruel ve Mehmet Kara, Türkiye de Ekonomik Büyümenin İstihdam Yaratamama Sorunu, Sosyal Siyaset Konferansları,(Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş a Armağan Özel Sayısı), Sayı: 50, 2005, 368 396.

T Ü R K İ Y E D E İ S T İ H D A M D U R U M U numundadır. Özellikle küresel krizin yarattığı işsizlik dalgası problemin alanı genişletirken, bazı yazarlar tarafından ileri sürülen çalışmanın sonu tezini doğrulama eğilimdedir. İşsizlik bireylerin ekonomik olarak refah seviyelerini etkilerken, aynı zamanda sosyal açıdan ciddi sosyal ve psikolojik etkiler yaratan bir olgudur. Ayrıca işsizlik birey açısından olduğu kadar toplum açısından da önemli bir potansiyel ekonomik kayıp yaratmaktadır. Nihayet, işsiz kitleler, toplumu huzursuz edebileceği gibi, politik açıdan da demokratik rejimleri tehdit etme potansiyeline sahiptirler. İşsizliğin karar alıcılar arasında yakın zamana kadar genellikle sadece bir büyüme sorunu olarak algılanmış olması, bu probleme karşı kapsamlı ve bütüncül bir strateji geliştirilmesini önlemiştir. Son yıllarda konunun ciddiyetinin daha iyi kavrandığı görülmektedir. Özellikle küresel kriz dalgasının yaratmış olduğu işsizlik baskısı sorunun istihdam odaklı bir zeminde ele alınmasını zorunlu kılmış, aktif işgücü piyasası politikaları girişimleri ön plana çıkmıştır. Bu raporun amacı, Türkiye de istihdam piyasasının durumunu değerlendirmek, işsizliğin karakterini ve ulusal istihdam politikasını analiz etmektir. Rapor bu amaçla iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde, Türkiye de istihdam ve işsizlik eğilimleri çok boyutlu bir perspektiften değerlendirilmektedir. İkinci bölümde ise, istihdam politikaları aktif işgücü piyasası önlemleri zemininde irdelenmektedir. A. İŞGÜCÜ PİYASASI DİNAMİKLERİ 1. İstihdam İşsizliğin karar alıcılar arasında yakın zamana kadar genellikle sadece bir büyüme sorunu olarak algılanmış olması, bu probleme karşı kapsamlı ve bütüncül bir strateji geliştirilmesini önlemiştir. a) Genel Eğilimler 2001 yılında yaşanan ekonomik kriz sonrası dönemde, Türkiye ekonomisi dinamik ve istikrarlı bir büyüme süreci yakalamış, bu dönemde ekonomik yapı ciddi bir kabuk değişimi geçirirken, işgücü piyasaları paralel bir dönüşüm yaşayamamıştır. 2002 2007 döneminde ekonomik büyüme performansı, güçlü bir ivme yaratırken, ortalama büyüme oranı söz konusu dönemde %6,8 düzeyine ulaşmıştır. Bu değişim dinamiği, işgücünün sektörel hareketliliğini motive edici bir unsur olmuştur. 2002 yılında işgücünün tarımsal ağırlığı toplam işgücünün 1/3 ünden 2007 yılında 1/4 üne gerilerken, benzer bir eğilimin sınırlı düzeyde olmakla birlikte tarım dışı sektörlerde sanayiden hizmetlere doğru yaşandığı görülmüştür. 2 Ekonomik gelişme düzeyinde gözlenen güçlü gelişme performansına rağmen, ulusal ekonominin istihdam yaratma kapasitesi aynı ölçüde genişleyememiş, bu olgu özellikle 2008 yılından itibaren etkisini hissettiren küresel krizin de baskısı ile işsizlik sorununun genişlemesine yol açmıştır. 5 2. TÜİK (2010), Hanehalkı İşgücü İstatistikleri, İnternet Veri Tabanı, www.tuik.gov.tr, Erişim Tarihi: 03.04.2010.

S E T A A N A L İ Z İşgücüne katılım oranının düşmesi, her şeyden önce, üretken toplumsal kesimin daralması anlamına gelmektedir. Ekonomik büyüme ve işsizlik arasında boşluk, işgücüne katılım oranlarını da belirgin biçimde sınırlandırmaktadır. Nitekim 2001 2007 döneminde işsizlik oranlarında gözlenen istikrarlı seyre paralel olarak işgücüne katılım oranlarının %47 düzeyinde katılaştığı görülmektedir. 1992 yılında %56 düzeyinde olan katılım son dönemde sürekli düşme eğilimi göstermiş ve 2009 yılında %47 düzeyine gerilemiştir. 3 İşgücüne katılım oranının düşmesi, her şeyden önce, üretken toplumsal kesimin daralması anlamına gelmektedir. Bu sonuç, bir yandan büyüme oranını negatif yönde etkilemekte, öte yandan bağımlılık oranı da hızla yükselmektedir. Dolayısıyla aynı gelir daha çok kişi tarafından paylaşılmaktadır. İstikrarlı ekonomik büyüme performansının ülkemizde işsizliğin gerilemesine yeterince katkı sağlayamamış olması iki ana alandaki değişkenlere bağlanabilir. Bunlar işgücü talebinden kaynaklanan faktörler ve ekonomideki yapısal sorun alanlarıdır. Gerçekte işgücü talebinin beklenildiği ölçüde artmamış olması söz konusu dönemde yeni iş yaratılamadığı anlamına gelmemektedir. Büyüme dinamiğinin bu karakteristik özelliği, bir yandan çalışan başına verimlilik düzeyinin genişlediğine işaret ederken, aynı zamanda işletmelerin istihdam politikalarında rasyonalizasyon uygulamalarına daha fazla yer verdiklerini ortaya koymaktadır. Nitekim çalışma sürelerinin endeks bazında 2002 de 80,7 den 2008 yılında 84,6 ya yükseldiği görülmektedir. Dolayısıyla ekonomik büyüme gerçekte çalışma süreleri bazında toplam istihdamı arttırmakla birlikte işsizliği daraltmada etkisi oldukça dar düzeyde kalmıştır. Bu dönemde ulusal ekonomide işçi başına ortalama çalışma süresi 2396 saate ulaşmıştır. Ortalama çalışma süresinde gözlenen artış gizli işsizliği azaltmada önemli bir gösterge olarak değerlendirilebilir. Yıllık çalışma süresinin en yüksek olduğu iş kolları elektrik donanım (2514 saat), makine teçhizat (2488 saat) ve ulaşım araçları imalatı (2464 saat) gibi geleneksel olarak istihdam kapasitesi daha yüksek olan sanayi üretim alanlarıdır. 4 Bu veriler, işletmelerin artan talebi, mevcut işgücünü daha üretken bir iş programı kapsamında kullanarak karşılamaya dönük politikalarını yansıtmaktadır. Makro perspektifte bu durum, ekonomik büyüme ile istihdam düzeyi arasında oluşan bir boşluk olarak algılanmaktadır. 6 Büyüme dinamiğinin işsizliği daraltmadaki yetersizliği çeşitli yapısal değişkenlerden de kaynaklanmaktadır. Her şeyden önce, ekonomideki yapısal sorunlar ve izlenen politikalar işsizliği genişleten bir ivme yaratmıştır. Örneğin uygulanan yüksek faiz-düşük kur politikası, sanayi sektörünü ve ihracatı artan boyutlarda ithal girdilere bağımlı hale getirmiştir. Bu da, ithalata dayalı üretim stratejisi tekstil ve iplik gibi istihdam hacmi geniş bazı işkollarında üretimin yurt dışına göçüne yol açarken, bu durum işsizliği genişleten bir etki yaratmıştır. Ayrıca, yüksek enflasyon ve döviz kurlarındaki dalgalan- 3. TÜİK (2010), Hanehalkı İşgücü İstatistikleri, İnternet Veri Tabanı, www.tuik.gov.tr, Erişim Tarihi: 03.04.2010. 4. TÜİK (2010), Kazanç İstatistikleri, İnternet Veri Tabanı, www.tuik.gov.tr, Erişim Tarihi: 03.04.2010.

T Ü R K İ Y E D E İ S T İ H D A M D U R U M U malar, küresel kriz dalgasının yarattığı belirsizlik ve talep daralması, aşırı yüksek reel faiz oranları ve kısa dönemli uluslararası sermaye hareketleri yatırımlar için olumsuz bir ortam oluşturmuş, dolayısıyla büyüyen ekonomi artan işgücünü karşılayacak ölçüde bir istihdam kapasitesi yaratamamıştır. İlave olarak, tarım sektöründe hızla artan makineleşme, sübvansiyonların azalması, düşük ücretler gibi nedenlerle gerçekleşen çözülme kitleleri kentsel alanlara doğru sıkıştırırken, işsizlik oranlarını da olumsuz yönde etkilemektedir. Sorunu derinleştiren bir başka faktör de ülkemizdeki demografi dinamiğidir. Çalışabilir yaştaki nüfus, hızı giderek düşmekle beraber demografik geçiş dönemi olarak ifade edilen dinamik nedeniyle artma eğilimi sürdürmektedir. Her yıl çalışma çağında yaklaşık 750 bin yeni işgücü aktörünün piyasa alanına dâhil olması ekonomide yaratılan büyüme hacminin sınırlarını zorlayan bir değişken konumundadır. Diğer önemli bir sorun alanı da Afrika, Balkanlar, Kafkas ülkeleri ve Ortadoğu bölgelerinden kaynaklanan kaçak işgücü göçüdür. Kaçak yabancı işçiler ülkemizde hemen her sektörde ve her bölgede istihdam edilmektedir. Örneğin yaz aylarında turizm bölgelerindeki otel, pansiyon ve eğlence yerlerinde temizlikçi, animatör ve kat işçisi olarak çalışan yabancı kaçak işçiler mevcuttur. Ayrıca, Doğu Karadeniz bölgesinde tarım ve inşaat sektörlerinde çalışan yabancıların yanında İstanbul, Bursa, İzmir gibi kentlerdeki yabancılar birçok sektörde ve meslekte (tekstil, perakende, turizm gibi) çalıştırılmaktadır. 5 Her yıl çalışma çağında yaklaşık 750 bin yeni işgücü aktörünün piyasa alanına dâhil olması ekonomide yaratılan büyüme hacminin sınırlarını zorlayan bir değişken konumundadır. Yabancı kaçak işçiliğinin büyüklüğünü niteliği gereği kesin bir şekilde ortaya koymak mümkün değildir. Buna karşılık, çeşitli veri ve araştırmalardan yol çıkarak bir tahminde bulunmak mümkündür. Örneğin Emniyet Müdürlüğü verilerine göre, 1995 2008 yılları arasında ülkemizde kaçak olarak bulunduğu için sınır dışı edilen yabancıların sayısı 758.871 kişidir. Bu rakam, sorunun hacmini göstermesi açısından oldukça çarpıcıdır. Daha olan husus 1995 yılında 11.000 düzeyinde olan sınır dışı edilen yabancı kaçak sayısının 2008 yılında 6,5 kat artmış olmasıdır. 6 Türkiye deki yabancı kaçak işçiliğinin büyüklüğüne ilişkin bir kanaat veren bu veriler Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından da esas alınmaktadır. 7 Konuyla ilgili bir araştırmada ise, yabancı kaçak işçilerin sayısının toplam işgücünün yaklaşık %5 ini oluşturduğu ifade etmektedir. 8 Nihayet, büyüme ile işsizlik arasındaki ilişkiyi zayıflatan önemli bir diğer parametre ise, işgücü piyasası katılıklarıdır. Bunlar çeşitli adlar altında alınan vergi ve primlerin neden olduğu yüksek işgücü maliyetleri (istihdam vergileri) ve kayıt dışılık, etkin olmayan 5. Mehmet Candan, Kayıt Dışı İstihdam, Yabancı Kaçak İşçi İstihdamı ve Toplumumuz Üzerindeki Sosyo- Ekonomik Etkileri, İş-Kur Uzmanlık Tezi, Ankara, 2007. 6. Emniyet Genel Müdürlüğü, Yasadışı Göç ve Göçmen Kaçakçılığı, 2010, www.egm.gov.tr, Erişim Tarihi: 09.05.2010. 7. ÇSGB, Kayıt Dışı İstihdam ve Yabancı Kaçak İşçi İstihdamı, Ankara, 2004. 8. Mehmet Candan, Kayıt Dışı İstihdam, Yabancı Kaçak İşçi İstihdamı ve Toplumumuz Üzerindeki Sosyo- Ekonomik Etkileri, İş-Kur Uzmanlık Tezi, Ankara, 2007. 7

S E T A A N A L İ Z iş arama süreçleri ve uyumsuz vasıflardır. Türkiye de işgücünün ücret dışı maliyetinin yüksekliği ile iş arama kanallarının etkinsizliği işgücü arzı ile talebi arasında uyumsuzluğa yol açmaktadır. 9 b) İstihdamda Yapısal Değişimler Kırsal kesimden kentlere dönük göç dinamiği, ekonominin daha modern bir zeminde kurgulanmasına olanak hazırlarken, kırsal işgücünün bu süreçten olumsuz yönde etkilenmesiyle sonuçlanmaktadır. Türkiye de istihdamın yapısı son 10 yıllık dönemde önemli bir değişim geçirmiştir. Dönüşüm süreci Clark ın üç sektör kanunun doğal bir yansımasıdır ve bu açıdan aslında ülkemizde oldukça gecikerek yaşanan bir geçiş niteliğindedir. 10 Yapısal değişim eş zamanlı olarak kentleşmeyi desteklerken, buna bağlı olarak imalat ve hizmet sektörleri de kent merkezli olarak büyümektedir. Bu olguda bir yandan kırsal kesimde ekonomik cazibesinin daralmasının yarattığı itici değişkenlerin (tarımsal üretkenliğin yetersizliği gibi) öte yandan kentsel alanların daha iyi çalışma ve yaşam koşullarının yarattığı çekici faktörlerin rolü oldukça belirgindir. Özellikle 2001 yılında yürürlüğe konulan yapısal istikrar programının sektörel geçişleri hızlandıran önemli bir faktör olduğu açıktır. Değişimi yansıtan temel eğilimlerden biri, işgücü göçünün kırsal kesimden kentlere doğru yönelmiş olmasıdır. Nitekim tarımsal merkezli ekonomik yapılanmanın daha ağırlık olduğu Kuzeydoğu Anadolu, Ortadoğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Orta Anadolu da net göç oranı - %26 ile - %7,5 arasında değişmektedir. 11 Kırsal kesimden kentlere dönük göç dinamiği, ekonominin daha modern bir zeminde kurgulanmasına olanak hazırlarken, kırsal işgücünün bu süreçten olumsuz yönde etkilenmesiyle sonuçlanmaktadır. Örneğin kadınlar kentsel alanlara göç ettiklerinde kentsel ekonominin talep ettiği vasıf formasyonuna sahip olmadıkları için işgücünden çekilmek zorunda kalmaktadırlar. Bu durum esasen katılımı oldukça düşük olan kadın işgücünün daha da daralması ile sonuçlanmaktadır. Erkek işgücü açısından ise, kırsalda gizli işsiz konumundaki işgücü, kentsel bölgelere göç ettiğinde açık işsiz konumuna geçmekte veya (işportacı, piyangocu, simitçi gibi işler yaparak) enformel sektörün bir üyesi haline dönüşmektedir. Sektörel değişimin ikinci boyutu, istihdamın tarım ve sanayiden hizmet sektörlerine kaymasıdır. 2000 yılı verilerine göre, tarımsal istihdamın toplam istihdama oranı %36 (7.7 milyon) düzeyinde iken, 2009 yılında bu oran %24 e (5.2 milyon) gerilemiştir. 12 2002-2008 döneminde kentsel ekonomide yaklaşık 3 milyon yeni iş pozisyonu yaratılırken, kırsal kesimde 3.3 milyon iş kaybolmuştur. Bu dönemde özellikle hizmetlerde belirli sektörlerin yeni istihdam alanları olarak ön plana çıktığı görülmektedir. Perakende (%18 den %22 ye), mali hizmetler (%3 ten %6 ya) ile sosyal-kişisel hizmetler (%14 ten %17 ye) bu kapsamda değerlendirilebilecek işkollarıdır. 13 8 9. Mehmet Duruel ve Mehmet Kara, Türkiye de Ekonomik Büyümenin İstihdam Yaratamama Sorunu, Sosyal Siyaset Konferansları, (Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş a Armağan Özel Sayısı), Sayı: 50, 2005, 368 396. 10. Clark, Colin, The Conditions of Economic Progress, London, 1940. 11. TÜİK (2010), Göç İstatistikleri, İnternet Veri Tabanı, www.tuik.gov.tr, Erişim Tarihi: 03.04.2010. 12. TÜİK (2010), Hanehalkı İşgücü İstatistikleri, İnternet Veri Tabanı, www.tuik.gov.tr, Erişim Tarihi: 03.04.2010. 13. TÜİK (2010), Hanehalkı İşgücü İstatistikleri, İnternet Veri Tabanı, www.tuik.gov.tr, Erişim Tarihi: 03.04.2010.

T Ü R K İ Y E D E İ S T İ H D A M D U R U M U 2000 li yıllarda işgücünün yaş profilinde de belirgin bir değişim gözlenmektedir. Örneğin 15-19 yaş grubunda 2000 yılında %35.5 olan işgücüne katılım, 2008 yılında %27.3 e gerilemiştir. Benzer bir daralma istihdamda da gözlenmiştir. Referans dönemde bu yaş grubu için istihdam düzeyi yaklaşık 10 puanlık bir gerileme ile %22 ye düşmüştür. 14 Bu değişim, 8 yıllık zorunlu eğitimin bir yansıması olarak değerlendirilebilir. Ayrıca ortaöğretim sonrası okullaşma oranının artmasının bu gerilemedeki rolü de yadsınamaz. İstihdamın yaş kompozisyonu, dikkate alınması gereken bir diğer husustur. Örneğin 15-19 ve 50+ dışındaki tüm yaş gruplarında işgücü oranında artış olmasına rağmen, istihdamın bütün yaş gruplarında gerilemiş olması dikkat çekicidir. Bu sonuç, ekonomik büyüme performansının bu değişimi hazmedememesinin açık bir göstergesidir. Ayrıca kırsal kesimle kentsel alanlarda istihdamın yaş varyasyonunda da ciddi farklılıklar görülmektedir. Kentlerde 15-19 (%22) ve 20-24 (%35.9) yaş gruplarındaki istihdam kırsal kesimin oldukça gerisinde kalmaktadır (sırasıyla %44 ve %53). 15 Bu farklılık bölgesel ekonomik gelişmişlik farkından, kırsal bölgelerde ücretlerin düşük olmasından ve kırsalda okullaşma oranının daha sınırlı kalmasından kaynaklanmaktadır. c) İstihdamın Bölgesel Dağılımı Türkiye de kentsel ve bölgesel işgücü piyasaları ücretli çalışan, işgücüne katılım ve işsizlik gibi değişkenler açısından homojen değildir. Her şeyden önce kentler ve bölgeler arasındaki gelişmişlik varyasyonları, ücretli çalışan grupların oransal dağılımını da farklılaştırmaktadır. TÜİK verilerine göre, ücretli çalışanların oransal dağılımı açısından işgücünün ağırlıklı olarak İstanbul, Doğu Marmara ve Ege bölgelerinde kümeleştiği görülmektedir. Bu bölgelerdeki ücretli çalışanların oransal ağırlığı %68 e ulaşmaktadır. 16 Buna karşılık Kuzeydoğu Anadolu, Ortadoğu Anadolu, Doğu Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ise, işgücünün ekonomik gelişmişlik olgusuna paralel bir şekilde gerilediği gözlenmektedir. Dört bölgedeki ücretli çalışanların toplamı sadece %6,3 e ulaşmaktadır. Öte yandan bölgesel istihdam oranları eğitim düzeyi açısından da ciddi farklılıklar göstermektedir. Genel olarak gelişmişlik düzeyi ile eğitimin istihdam üzerindeki etkisi açık bir ilişki gözlenmektedir. Görece daha sanayileşmiş veya ekonomik olarak gelişmiş bölgelerde lise altı eğitim gerilerken, lise ve üniversite istihdamı genişlemektedir. Düşük eğitimli istihdamın daha yoğun olduğu bölgeler, ulusal milli gelire katkısı en düşük olan coğrafi alanları temsil etmektedir. Bu olgu eğitimle verimlilik arasındaki ilişkiye dikkat çekmektedir. Düşük eğitimli istihdamın daha yoğun olduğu bölgeler, ulusal milli gelire katkısı en düşük olan coğrafi alanları temsil etmektedir. Bu olgu eğitimle verimlilik arasındaki ilişkiye dikkat çekmektedir. 14. TÜİK (2010), Hanehalkı İşgücü İstatistikleri, İnternet Veri Tabanı, www.tuik.gov.tr, Erişim Tarihi: 03.04.2010. 15. TÜİK (2010), Hanehalkı İşgücü İstatistikleri, İnternet Veri Tabanı, www.tuik.gov.tr, Erişim Tarihi: 03.04.2010. 16. TÜİK (2010), Kazanç İstatistikleri, İnternet Veri Tabanı, www.tuik.gov.tr, Erişim Tarihi: 03.04.2010. 9

S E T A A N A L İ Z Tablo 1. Bölgesel İstihdam Oranları (Eğitim Düzeyi Açısından) Bölgeler Okuma Yazma Bilmeyenler Lise Altı Öğretim Lise ve Dengi Okullar Yüksek Öğretim İstanbul 6.1 36.5 47.2 68.7 Batı Marmara 14.3 43.6 50.6 70.3 Ege 11.1 39.0 48.3 66.9 Doğu Marmara 10.1 39.1 55.7 70.2 Batı Anadolu 10.5 36.1 46.9 68.2 Akdeniz 17.5 43.1 47.1 69.4 Orta Anadolu 10.4 33.6 44.1 74.7 Batı Karadeniz 35.8 51.1 53.8 73.1 Doğu Karadeniz 40.7 59.5 57.7 76.8 Kuzey Doğu Anadolu 36.6 49.0 52.6 79.3 Orta Doğu Anadolu 17.6 35.8 45.3 69.5 Güney Doğu Anadolu 12.1 34.8 43.3 71.7 TÜİK (2010), Hanehalkı İşgücü İstatistikleri, İnternet Veri Tabanı, www.tuik.gov.tr, Erişim Tarihi: 03.04.2010. d) Kadınların İstihdamdaki Konumu İşgücüne katılım açısından kadınların konumu çok daha köklü bir sorunu yansıtmaktadır. 20 li yaşlarının sonuna doğru kadınların işgücü piyasasından ayrılması güçlü bir eğilim halini almıştır. Halen %26,5 seviyesinde olan kadınların işgücüne katılma oranı ile Türkiye, 30 OECD ülkesi içinde en düşük orana sahip ülkedir. 17 Kadınların işgücüne katılmadaki veya istihdamda kalma isteksizliğinin arka planında, geleneksel toplumsal değerlerin olduğu açıktır. Örneğin evliliği mali bir alan olarak görme eğilimi kadınların işgücünden erken ayrılmalarının en temel değişkeni konumundadır. Bir diğer faktör ise, ailevi sorumluluğun kadınların evde kalmasını zorunlu kılıyor olmasıdır. Özellikle organize sanayi bölgelerinde yeterli sayıda kreş olmaması sorunu, kadın işgücünü istihdamdan ayrılmaya itmektedir. Konuyla ilgili bir araştırmada kadın deneklerin bu sorunun ciddiyetini vurguladıkları görülmektedir. 18 10 17. Abdullah Yılmaz, Yavuz Bozkurt ve erit İzci, Kamu Örgütlerinde Çalışan Kadın İşgörenlerin Çalışma Abdullah Yılmaz, Yavuz Bozkurt ve Ferit İzci, Kamu Örgütlerinde Çalışan Kadın İşgörenlerin Çalışma Yaşamlarında Karşılaştıkları Sorunlar Üzerine Bir Araştırma, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 9 (2), 2008, 89-114. 18. Yılmaz, Bozkurt ve İzci, a.g.e, 2008.

T Ü R K İ Y E D E İ S T İ H D A M D U R U M U Grafik 1. Kadınların İşgücüne Katılımı (%) TÜİK (2010), Hanehalkı İşgücü İstatistikleri, İnternet Veri Tabanı, www.tuik.gov.tr, Erişim Tarihi: 03.04.2010. Buna karşılık kız çocukları arasında okurlaşma oranını yükseltme girişimlerinin orta ve uzun dönemde kadınların işgücü içindeki oransal değerini yükseltmesi umulmaktadır. Nitekim perakende ve çağrı ofisleri gibi yeni gelişen sektörlerle eğitim, sağlık ve finansal sektörler gibi alanlarda kadın işgücünün belirgin bir hacmi olduğu görülmektedir. Ancak kadınların işgücüne katılım oranının halen %60 lar düzeyinde olduğu AB ülkelerindeki seviyeye ulaşma perspektifinin oldukça geniş spektrumlu bir vizyonu yansıttığı tartışılmaz bir gerçektir. e) İstihdamda Kayıt Dışılık Sorunu Türkiye de istihdamın çok önemli bir niteliğini enformel istihdamın genişliği oluşturmaktadır. Toplam işgücü içinde tarım sektörünün oranının yüksekliği ve bu sektörde esas itibariyle üretimin ücretsiz aile işçisi tarafından sürdürülmesi ve çalışma ilişkilerinin hiçbir iş ve sosyal güvenlik yasasına tabi olmaması enformel istihdamın profili belirleyen önemli unsurlardır. Özellikle tarım sektöründe ücretsiz aile yardımcısının kayıtsız olma niteliği dikkati çekici bir tartışma alanı oluşturmaktadır. Kayıt-dışı istihdamın 1980 li yıllarda genişlediği, bunun da temelde kırsal kesimlerden büyük kentlere yaşanan göçlerin artmasından kaynaklandığı tahmin edilmektedir. Kayıt dışı istihdamın boyutlarını belirlemeye yönelik TÜİK verileri, enformel sektörün toplam ekonomik büyüklüğün ciddi boyutlara ulaştığını göstermektedir 19. Bu niteliği ile ülkemizde ekonomik sektörlerde elde edilen gelirlerin yarısı enformel bir nitelik taşımaktadır. Özellikle 1980 li yıllarda artma eğilimine giren göç olgusu, İstanbul gibi metropollerde işgücünün yaklaşık yarısının kayıt dışı çalışma olarak kabul edilen enformel istihdam biçimlerine yöneltmiş ve buna bağlı olarak ağırlıklı olarak seyyar satıcılığı ya da işportacılığı yaygınlaşan bir meslek alanı haline getirmiştir. 11 19. TÜİK (2010), Hanehalkı İşgücü İstatistikleri, İnternet Veri Tabanı, www.tuik.gov.tr, Erişim Tarihi: 03.04.2010.

S E T A A N A L İ Z Yapısal ekonomik sorunlar yanında Türkiye de işgücü piyasasının yeterince profesyonel ve şeffaf olmaması işsizlik olgusunu ortadan kaldırmayı güçleştiren bir parametre olma eğilimindedir. Mevcut veriler enformel sektördeki eğilimi yansıtmaktadır. 1980 li yılları sonunda %60 lara dayanan kayıt dışılık oranının 1990 lı yılların ortalarında %44 lere kadar gerilediğini ancak bu oranın daha sonra yeniden yükselme eğilimine girdiğini göstermektedir. 20 Son yıllarda ise, sosyal güvenlik kurumunun yeniden yapılanması, prim afları ve okullaşma oranının yükselmesi kayıt dışılığı %43 e kadar geriletmiştir. Ancak sosyal güvenlik kurumuna kayıt sayısı ile asgari ücret ile çalışan kişi ararsındaki doğru orantı aslında işletmelerde yaygın çifte bordro uygulamasını teşvik ederek istihdamdaki kayıt dışılık probleminin sanılandan daha kapsamlı ve karmaşık hale getirmektedir. Verilerin gerçeği tam olarak yansıtmadığını ileri süren bazı araştırmacılar Türkiye de 10-14 yaş grubundaki çocuk işçilerin yasal çerçevenin dışında olması nedeniyle enformel biçimde çalıştırıldığını, dolayısıyla toplam enformel istihdamın sanılanın aksine çok daha büyük boyutlarda olduğunu belirtmektedirler. 2. İşsizlik a) Genel Eğilimler İşsizlik, ülkemizde, yapısal bir sorun alanı olarak her zaman gündemin öncelikli bir konusu olmuştur. Son yıllarda ise, sorunun daha ciddi bir nitelik kazandığı görülmektedir. 2009 yılında işsizlerin toplam miktarı 3.4 milyon düzeyine ulaşırken, oransal olarak işgücünün %13,5 inin işsiz konumda olduğu anlaşılmaktadır. İşsizlik verileri kırsal değişkenlerden arındırıldığında sorunun büyüklüğü daha belirgin bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Kentsel işgücü içinde nerdeyse her 6 kişiden 1 i işsiz pozisyonundadır; kadınlar ise kentsel alanlarda erkeklere göre işsizlik sorunundan daha fazla etkilenme eğilimindedirler (%20). 21 Genel olarak işsizlerin kompozisyonu, işgücü içindeki ağırlıklarına bağlı olarak erkeklerden (%72,6) oluşmaktadır. İşsizlerin yaklaşık %60 ını, işgücünün daha düşük eğitimli olan (lise altı eğitim düzeyine sahip) grupların temsil ettiği görülmektedir. Süre açısından ise, uzun dönemli işsizliğin karakteristik bir yapı arz ettiği açıktır. Gerçekten de her 4 işsizden en az 1 i 1 yılı aşan işsizlik dönemi yaşamaktadır. 22 Yapısal ekonomik sorunlar yanında Türkiye de işgücü piyasasının yeterince profesyonel ve şeffaf olmaması işsizlik olgusunu ortadan kaldırmayı güçleştiren bir parametre olma eğilimindedir. Nitekim işsizlerin hâlâ yaklaşık 1/3 ü iş aramada ağırlıklı olarak eşdost kanalını kullanmayı tercih etmektedir. 23 İşsizlik verileri yeni yaratılan işlerin görece düşük kalitede olduğunu da ortaya koymaktadır. Örneğin her 3 işsizden 1 i geçici bir işte çalıştığı için işsiz kaldığını kaydetmektedir. Bu durum aslında işsizlik probleminin ülkemizde uzun bir dönem varlığı- 12 20. TÜİK (2010), Hanehalkı İşgücü İstatistikleri, İnternet Veri Tabanı, www.tuik.gov.tr, Erişim Tarihi: 03.04.2010. 21. TÜİK (2010), Hanehalkı İşgücü İstatistikleri, İnternet Veri Tabanı, www.tuik.gov.tr, Erişim Tarihi: 03.04.2010. 22. TÜİK (2010), Hanehalkı İşgücü İstatistikleri, İnternet Veri Tabanı, www.tuik.gov.tr, Erişim Tarihi: 03.04.2010. 23. TÜİK (2010), Hanehalkı İşgücü İstatistikleri, İnternet Veri Tabanı, www.tuik.gov.tr, Erişim Tarihi: 03.04.2010.

T Ü R K İ Y E D E İ S T İ H D A M D U R U M U nı koruyacağını göstermektedir. Çünkü yaratılan yeni işlerin kısa dönemli ve makul çalışma koşullarını taşımaması üretken istihdamı da olumsuz yönde etkilemekte, bu durum zamanla işsizliğe yol açmakta veya kentsel enformaliteye dönüşmektedir. b) Yaş Gruplarına Göre İşsizlik Ülkemizde yaşanan işsizliğin en önemli boyutu genç işsizliğinin hızla genişleme eğilimine girmesidir. Esasen bu durumun hemen her ülkede önemli bir sorun alanı olduğu görülmektedir. Nitekim 2000 li yıllarda yaşanan göreli iyileşmelere rağmen genç işsizliğinde gözlenen yükselme eğilimin sürdüğü anlaşılmaktadır. Bu dönemde genç işsizlik oranı ulusal işsizlik düzeyinin iki katına ulaşmıştır. İstatistikler 15-24 yaş grubuna giren her 4 gençten en az birinin işsiz olduğunu göstermektedir ki bu oransal düzey, genel işsizlik probleminden çok daha kötü bir tablo ortaya koymaktadır. Tablo 2. İşsizlikte Yaş ve Cinsiyet Farklılığı Yaş Grupları Genel Erkek Kadın 15-19 22.8 21.7 25.7 20-24 22.5 19.9 27.5 25-29 14.0 12.6 18.1 30-34 10.2 9.3 13.3 35-39 8.7 8.0 11.2 40-44 8.9 8.5 10.5 45-49 9.7 9.6 10.1 50-54 9.9 10.4 6.9 55-59 10.8 11.5 6.0 60-64 8.1 8.9 2.4 65+ 3.8 3.6 5.0 TÜİK (2010), Hanehalkı İşgücü İstatistikleri, İnternet Veri Tabanı, www.tuik.gov.tr, Erişim Tarihi: 03.04.2010. Genç işsizliğinin kronik bir soruna dönüşmesi okuldan işgücü piyasasına geçişte yaşanan sorunlara işaret etmektedir. Özellikle eğitim düzeyi düşük genç işgücünün bu sorundan daha fazla etkilendiği açıktır. Bu durum işgücü arzı ile işgücü talebi arasındaki vasıf beklentilerinin uyuşmazlığından kaynaklanmaktadır. Dünyadaki diğer bazı ülkelerde de ekonominin tarımdan sanayi ve hizmetler sektörüne doğru dönüşmesi sonucu, yeni iş piyasasının talep ettiği vasıflar ile tarımdan gelen işgücünün vasıfları arasında bir uyuşmazlık olmuştur. 24 Bu problemi aşmak için okuldan işe geçiş sürecinin yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Özellikle okul sonrası eğitim olanaklarının genişletilmesi önemli bir unsurdur. 24. Tazeen Fasih, Linking Education Policy to Labor Market Outcomes, Washington, DC: The World Bank, 2008. 13

S E T A A N A L İ Z c) Cinsiyet Faktörü İşsizlik ve istihdam oranlarındaki gelişmeleri cinsiyet farklılıkları açısından da değerlendirmek mümkündür. İşsizlik genel olarak kadın işgücü arasında daha yüksek düzeylerde yaşanırken, özellikle kriz döneminde bu olgunun daha belirgin bir nitelik kazandığı açıktır. Tablo 3. Cinsiyet & Eğitim Düzeyi Açısından İşgücü Verileri (%) Cinsiyet İşgücüne Katılım (%) Kentsel İşsizlik (%) İstihdam Düzeyi (%) Eksik İstihdam (%) Erkek Kadın Erkek Kadın Erkek Kadın Erkek Kadın Okuma-Yazma Bilmeyen 34.0 5.4 1.6 14.1 6.9 4.9 6.8 4.6 Okuma-Yazma Bilen 49.0 10.3 23.2 18.9 38.3 8.7 5.1 4.6 İlkokul 73.2 13.1 12.1 17.1 64.5 11.1 3.7 3.9 Ortaokul 81.7 19.2 10.7 21.7 73.2 15.2 3.2 2.2 Genel Lise 64.6 28.9 12.2 20.5 56.9 23.0 2.5 2.0 Meslek Lisesi 79.8 37.3 9.3 21.5 72.5 29.4 3.0 1.7 Yüksekokul/Fakülte 82.3 69.8 8.0 13.8 75.8 60.2 1.6 1.5 TÜİK (2010), Hanehalkı İşgücü İstatistikleri, İnternet Veri Tabanı, www.tuik.gov.tr, Erişim Tarihi: 03.04.2010. Tablo 3 teki veriler, eğitim düzeyi açısından kadınların erkeklere göre yüksek bir işsizlik riski yaşadıklarını göstermektedir. Örneğin ilkokul düzeyinde kadın işgücü arasında işsizlik kalma riski erkeklere göre 1.4 kat daha yüksek iken, bu fark ortaokul, lise, meslek lisesi ve üniversite düzeyinde 1.7 ile 2.3 kat arasında değişmektedir. Kentsel işsizlik kontekstinde, bu risk örneğin okuma yazma bilmeyenler arasında 8 kata kadar çıkmaktadır. Sorunun bir diğer boyutunu ise, eksik istihdam oluşturmaktadır. Genel olarak bakıldığında, erkeklerin eksik istihdamı daha belirgin bir sorun alanı olarak yaşadıkları anlaşılmaktadır. Özelikle meslek liseliler arasında erkekler, kadın işgücüne göre 1.8 kat daha yüksek bir eksik istihdam problemiyle karşı karşıyadırlar. d) Eğitim Durumuna Göre İşsizlik 14 Eğitim düzeyi ile istihdam edilebilirlik arasında güçlü bir ilişki olduğu bilinen bir olgudur. Eğitim bireylerin yetkinliklerini, vasıflarını dolayısıyla teknik ve sosyal donanımlarını destekleyen ve iş bulma fırsatlarını güçlendiren oldukça önemli bir parametredir. Türkiye de özellikle kentsel işsizlik verileri bu varsayımı açık biçimde desteklemektedir.

T Ü R K İ Y E D E İ S T İ H D A M D U R U M U Grafik 2. İşsizlerin Eğitim Düzeyi Açısından Dağılımı TÜİK (2010), Hanehalkı İşgücü İstatistikleri, İnternet Veri Tabanı, www.tuik.gov.tr, Erişim Tarihi: 03.04.2010. Genel olarak bakıldığında işsizlik riski bireyin eğitim düzeyi yükseldikçe gerileme eğilimine girmektedir. Buna karşılık, bu ilişki her durumda lineer bir tarz sergilememektedir. Örneğin okuma yazma bilmeyenler arasındaki işsizlik oranı okuma yazma bilenlerden daha düşüktür. Bu sapma biryana bırakıldığında eğitim düzeyinin bireylerin işsiz kalma riskini belirgin biçimde düşürdüğü görülmektedir. Bu durum, işgücüne vasıf kazandırmaya dönük aktif işsizlik politikalarının önemini teyit etmektedir. e) Uzun Sürekli İşsizlik İşsizlik süresinin giderek uzaması kriz döneminde işgücü piyasasında gözlenen bir diğer sorundur. Eldeki veriler, Türkiye de uzun dönemli işsizliğin iş arayan kişiler açısından arttığını göstermektedir. Nitekim 2000 yılında işsizlerin %24,12 si 8 ay ve daha uzun dönemli işsiz kalırken, bu oran 2008 yılında %30,4 e yükselmiştir. 25 Özellikle kriz sürecinde bu oransal değerin yükselme seyrini güçlendirdiği anlaşılmaktadır. Gerçekte iş arayanların %26,6 sı 12 ay ve daha uzun süre iş bulamamaktadır. Uzun süreli işsizliğin kadın işgücü arasında daha belirgin olduğu görülmektedir. Kadın işsizlerin %36 sı 8 aydan daha uzun bir işsizlik süresi ile karşı karşıya iken, 1 yıl aşan işsizlik düzeyi bu grup için %34 tür. İşsizliğin uzun dönemli karakter kazanması iş aramayan işsizler kitlesini besleyen bir fonksiyon görmektedir. Nitekim yapılan bir araştırmaya göre, umudu kırılan kadınların işsiz kadın işgücüne oranı %32 gibi yüksek bir düzeyde seyrederken erkek işgücü arasında bu oran %18 düzeyindedir. Açıkça görülmektedir ki umudu kalmadığı için 15 25. TÜİK (2010), Hanehalkı İşgücü İstatistikleri, İnternet Veri Tabanı, www.tuik.gov.tr, Erişim Tarihi: 03.04.2010.

S E T A A N A L İ Z işgücü piyasasından çekilme, kadınlarda göreli olarak daha yaygın bir olgudur, yani kadınların daha uzun süreli işsiz kalışının arkasında işgücü piyasasında kalmak için gösterilen bir kararlılık yatmamaktadır. 26 Kentsel ekonomilerini gerileyen sektörlere (tekstil, iplik, hazır giyim gibi) bağlayan illerde (Denizli, Kahramanmaraş gibi) uzun dönemli işsizliğin etkisi daha belirgin şekilde hissedilmektedir. Kadın işgücünün erkeklere göre daha kırılgan bir istihdam umuduna sahip olmaları çeşitli gerekçelere bağlanabilir. Her şeyden önce kadınların daha uzun süreli işsiz kalması iş arama direncini düşürmektedir. Bu olguyu destekleyen bir diğer faktör ise, daha önce herhangi bir işte çalışmamış olan kadın işsizlerin oranının erkeklerin 2.25 katı olmasıdır. 27 Bu durum, talep cephesinde deneyiminin öncelikli bir değişken olduğu işgücü piyasasında kadınların daha kırılgan olmasına zemin hazırlamaktadır. Öte yandan kentsel ekonomilerini gerileyen sektörlere (tekstil, iplik, hazır giyim gibi) bağlayan illerde (Denizli, Kahramanmaraş gibi) uzun dönemli işsizliğin etkisi daha belirgin şekilde hissedilmektedir. Örneğin Manisa, Afyon, Kütahya, Uşak gibi bu göçün hinterlandında kalan kentlerde 1 yılı aşan işsizlik düzeyi %28 e dayanmıştır. Gaziantep, Kilis, Adıyaman gibi özellikle ip sektörünün yoğunlukta olduğu illerde ise, durum daha trajik bir konumdadır (%32). 28 İplik ve tekstil sektörünün ciddi zorluklar yaşadığı ve rekabetçi olma niteliğini kaybettiği bu illerde şirketler yatırımlarını ücret avantajının daha yüksek olduğu coğrafi alanlara kaydırma eğiliminde olduğu gözlemlenmektedir. 29 f) Bölgesel İşsizlik Dağılımları Coğrafi varyasyonunu yansıtan bir gösterge olarak bölgesel işgücü piyasası verileri baz alındığında ülkemizde istihdam ve işsizlik açısından iller arasında ciddi farklılıklar olduğu görülmektedir. Örneğin Şırnak (%22,1), Adana (%20,5) ve Hakkari (%18,3) gibi illerde işsizlik oranı genel işsizlik oranın oldukça üzerindedir. 30 Bu durum ilgili bölgelerde işgücü piyasasının işlerliğini belirgin biçimde aksatmaktadır. Özellikle Güney Doğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde işgücü piyasasının etkinliğini olumsuz yönde etkileyen önemli bir diğer değişken, çeyrek asrı aşan bir süredir devam etmekte olan terör ve ortamıdır. Bölgenin geleneksel üretim alanı olan tarımsal ve hayvancılık ekonomisini olumsuz etkileyen terör, kentsel gettoların oluşmasına yol açmakta ve işsizliği kronik bir sorun haline dönüştürmektedir. Demokratik açılım sürecinin bölgeyi ekonomik açıdan yeniden canlandırması ve yatırımları cezp edici bir rol oynaması beklenmektedir. Nitekim bölgenin önemli bir turizm potansiyeli olan Mardin in 2000 li yıllarda gözlenen göreceli istikrar ortamını değerlendirdiği ve Turizm Bakanlığı verilerine göre 2000 yılında 60 bin olan ziyaretçi sayısını 2009 yılında yaklaşık 1 milyon kişiye taşıdığı görülmektedir 31. 16 26. Seyfettin Gürsel, Duygu Güner ve Burak Darbaz, Kadınlar Daha Uzun Süre İşsiz Kalıyor, Araştırma Notu #047. Bahçeşehir Üniversitesi, Betam, 2009, 1-5. 27. Gürsel ve diğ., a.g.e, 2009. 28. TÜİK (2010), Hanehalkı İşgücü İstatistikleri, İnternet Veri Tabanı, www.tuik.gov.tr, Erişim Tarihi: 03.04.2010. 29. 32 TÜİK (2010), Hanehalkı İşgücü İstatistikleri, İnternet Veri Tabanı, www.tuik.gov.tr, Erişim Tarihi: 03.04.2010. 30. TÜİK (2010), Hanehalkı İşgücü İstatistikleri, İnternet Veri Tabanı, www.tuik.gov.tr, Erişim Tarihi: 03.04.2010. 31. TUİK (2010), Turizm İstatistikleri, İnternet Veri Tabanı: 13.05.2010.

T Ü R K İ Y E D E İ S T İ H D A M D U R U M U Öte yandan Bayburt gibi bazı illerin işsizlik oranını %5 in altına tutmayı başardıkları görülmektedir. Bursa, Çanakkale ve Çorum da aynı dönemde işsizlik oranlarının istikrarlı bir seyir takip ettiği gözlenmektedir. Tablo 4 te işsizliğin bölgesel dağılımı bekleme süreleri açısından görülmektedir. Veriler İstanbul, Doğu Marmara ve Ege gibi görece daha gelişmiş bölgelerde işsizliğin görece daha kısa süreli bir seyir arz ettiğini göstermektedir. Buna karşılık, Ortadoğu Anadolu ve Kuzey Anadolu gibi az gelişmiş bölgelerde de işsizliğin 1 yıldan daha az süren bir nitelik göstermesi şaşırtıcıdır. Bu durum, büyük ölçüde, ilgili bölgelerde işgücüne katılım oranının düşük olması, nüfus yapısı içinde kırsal kesimin hâlâ ağırlı karakteristik bir özellik taşıması ve dolayısıyla genel işsizlik oranının düşük olmasının bir sonucudur. Gerçekten de Rize, Gümüşhane ve Artvin de işgücüne katılım %60 ı aşma eğiliminde iken, bu oran Diyarbakır, Siirt ve Şırnak ta %30 ın altına gerilemektedir. Bu sonuca yol açan bir diğer değişken kadınların işgücü içindeki konumudur. Kadınlar özellikle kırsal bölgelerde işgücüne katılım oranını yükselmekte, işsizlik oranı bu nedenle düşmektedir. Bu olgunun doğal bir sonucu olarak, tarım dışı işgücü oranı genişledikçe işsizlik oranı da artma eğilimine girmektedir. 32 Nitekim Ankara (%13,1) ve İzmir de (%15,2) işsizlik oranı Mardin, Batman, Şırnak, Siirt ten daha yüksek gözükmektedir. İşsizlik oranlarının kronikleşmiş bir şekilde yükselme eğiliminde olduğu bazı kırsal bölgelerde işsizliğin daha çok enformel istihdam biçiminde ortaya çıktığı görülmektedir. İşgücüne katılımın daha düşük olduğu kırsal bölgelerde istihdamın ağırlıklı olarak enformel istihdam biçiminde ortaya çıktığı görülmektedir. Nitekim enformel istihdamın boyutlarını ortaya koymaya yönelik verilerde kentsel işgücünün yaklaşık 1/3 ünün, kırsal kesimde ise, %85 inin enformel bir nitelik taşıyan işlerde çalıştığı bildirilmektedir. Özellikle tarımda istihdamın karakteristik özelliğini yansıtan ücretsiz aile işçiliği ile kendi nam ve hesabına çalışanlar arasında kayıt dışılığın dinamik bir yapı ortaya koyduğu saptanmaktadır. İşsizlik oranlarının kronikleşmiş bir şekilde yükselme eğiliminde olduğu bazı kırsal bölgelerde işsizliğin daha çok enformel istihdam biçiminde ortaya çıktığı görülmektedir. Yaşanan küresel ekonomik krizler nedeniyle enformel sektörün hacmi, kent dışı alanlarda çok belirgin bir nitelik kazanmaktadır. 17 32. Tuncer Bulutay, Türkiye de Yüksek Öğrenimlilerde İşlendirme ve İşsizlik, Türkiye Ekonomi Kurumu Tartışma Metni (2005-17), Ankara, 2005.

S E T A A N A L İ Z Tablo 4. Bölgesel İşsizlik Oranları (Bekleme Süresi Açısından) Bölgeler 1 Yıldan Az 1 Yıldan Uzun Başlamak İçin Bekleyen Toplam İstanbul 75 23 2 Batı Marmara 67 31 3 Ege 74 25 2 Doğu Marmara 75 24 2 Batı Anadolu 67 30 2 Akdeniz 70 27 2 Orta Anadolu 70 28 1 Batı Karadeniz 72 26 2 Doğu Karadeniz 59 39 2 Kuzey Doğu Anadolu 62 36 0 Orta Doğu Anadolu 73 63 1 Güney Doğu Anadolu 72 27 0 TÜİK (2010), Hanehalkı İşgücü İstatistikleri, İnternet Veri Tabanı, www.tuik.gov.tr, Erişim Tarihi: 03.04.2010. Sonuç olarak, işgücünün ve işsizliğin bölgesel dağılımında gözlenen bu açık heterojenlik yerel koşullara uygun işgücü piyasası politikaları beklentisini güçlendirmektedir. Özellikle aktif işgücü politikası önlemleri, iş yaratılamayan bölgelere dönük teşvik mekanizmalarının etkin araçlarından biri konumundadır. 3. Küresel İş Krizi: Yeni İşsizlik Dalgası ve Türkiye deki Yansımaları 2008 yılında ABD de başlayan finansal kökenli krizin reel ekonomiye yayılması ile birlikte küresel düzeyde ekonomik büyüme ciddi bir şekilde gerilemiştir. 2006 ve 2007 de %5 i aşan büyüme oranları 2008 de %3 e gerilerken, 2009 için ise, son 60 yılın en kötü ekonomik performansı olan %0,5 düzeyinde bir daralma beklenmektedir. 33 Ekonomik daralma, Ekim 2008 sonrası dönemde, en az 20 milyon kişinin işsiz kalmasına yol açmıştır. Ancak tahminler resmi verilerin global işsizlik dalgasının sadece buz dağının görülen kısmı olduğu yönündedir. Çünkü işsizlikle ilgili güvenilir verilere sadece 51 ülkede ulaşılabilmektedir. 34 18 Öte yandan işsizlik aslında sorunun sadece bir boyutunu temsil etmektedir. Çünkü en az 5 milyon kişinin de işsiz kalma riski taşıdığı görülmektedir. Ayrıca birçok kişi de 33. ILO, Global Wage Report: 2009 Update, Geneva, 2009b. 34. ILO, World of Work Report 2009: The Global Jobs Crisis, Geneva, 2009a.

T Ü R K İ Y E D E İ S T İ H D A M D U R U M U daha kısa iş haftası veya zorunlu kısmi istihdam koşullarında çalışmaktadır. İlave olarak işsizliğin sosyal maliyeti konusunda da riskli bir döneme girilmiştir. Örneğin küresel krizin istihdam üzerindeki etkilerini nötralize etmeye dönük politikaların uygulamaya konulamaması durumunda en az 43 milyon kişinin işini kaybetme riski taşıdığı kaydedilmektedir. Bu durum uzun süreli işsizliği destekleyecek veya çalışanların işgücünden ayrılmasına yol açacaktır. Geçmiş kriz deneyimleri böyle koşullarda özellikle düşük vasıflı, göçmen ve yaşlı işgücünün daha ciddi sorunlarla karşı karşıya kalacağını göstermektedir. Benzer biçimde işgücü piyasasına yeni giren genç ve kadınların da iş bulmada zorluklar yaşacakları öngörülmektedir. Doğru ekonomik ve sosyal politikaların uygulanması durumunda bile, gelişmiş ülkelerde küresel krizin öncesi istihdam seviyesine en azından 2013 yılı sonuna kadar ulaşılamayacağı yönünde ciddi kaygılar bulunmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde ise, daha iyimser bir bakış açısı hâkimdir. Bu ekonomilerde, 2011 yılında, krizin yarattığı istihdam kayıplarının telafi edileceği umulmaktadır. 35 Küresel krizin yansınmalarını ülkemiz açısından da görmek mümkündür. 2007 yılında %4,5 olan ekonomik büyüme, 2008 de %0,9 a 2009 ise, -%4,5 e gerilemiştir. Bu durum ekonominin ihracat kapasitesini de olumsuz yönde etkilemiştir. Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre, 2008 yılında 113.5 milyar dolar olan ihracat 2009 yılında %23 e gerilemiştir. 36 Türkiye nin ihracat yaptığı ülkelerde baş gösteren talep daralması, ihracat yapan sektörlerde olumsuz yönde etkilemiş ve bu da işsizliğin artmasına neden olmuştur. Küresel ekonomik krizin ulusal ekonomideki yansımaları işgücü piyasasında belirgin bir etki yaratmış, son iki yıllık süreçte işsizlik oranları yeniden artış eğilimine girmiştir. Küresel ekonomik krizin ulusal ekonomideki yansımaları işgücü piyasasında belirgin bir etki yaratmış, son iki yıllık süreçte işsizlik oranları yeniden artış eğilimine girmiştir. Kriz döneminde işsizliği genişleten temel etmenin işini kaybeden işgücü olduğu açıktır. Ancak krizin reel ücretler üzerinde yarattığı olumsuz etkileri telafi etmek isteyen ilave işgücü arzının da bu sonuçta etkisi yansınamaz. Nitekim sadece 2009 yılında işgücünün net 1 milyonu aşan düzeyde bir genişleme kaydettiği görülmektedir. 37 Ülkemizde küresel kriz şoku ile artan işsizlik düzeyi halen %14 ler civarındadır. 2009 un son çeyreğinde ulusal düzeyde ekonomi %6 büyümüş olmasına rağmen işsizlik oranları istikrarlı seyrini korumuştur. 2008 yılında %11 düzeyinde olan işsizlik oranı geçen yılsonunda dramatik bir atışla %14 lerin üzerine çıkmıştır. 38 Küresel krizin etkileri kentsel işsizlik oranları açısından daha belirgindir. Bu oranlar dikkate alındığında özellikle son 1 yıllık periyotta kentsel işsizlik oranının genel işsizlik 35. ILO, a.g.e., 2009a. 36. TİM (2010), İhracat Rakamları, Türkiye İhracatçılar Meclisi İnternet Veri Tabanı, www.tim.org.tr, Erişim Tarihi: 13 Mayıs 2010. 37. TÜİK (2010), Hanehalkı İşgücü İstatistikleri, İnternet Veri Tabanı, www.tuik.gov.tr, Erişim Tarihi: 03.04.2010. 38. TÜİK (2010), Hanehalkı İşgücü İstatistikleri, İnternet Veri Tabanı, www.tuik.gov.tr, Erişim Tarihi: 03.04.2010. 19

S E T A A N A L İ Z verilerinden hızla arttığı görülmektedir. Söz konusu dönemde genel işsizliğin artış hızı %21 de kalırken, artarken bu oran kentsel alanlarda %23 e ulaşmıştır. Bu durum, esasen Türkiye de işsizlik sorununun en önemli toplumsal sorun olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Nitekim kentsel işsizlik düzeyinin kırsal işsizlik oranının 1.9 kat üzerine çıkması bu sorunu çarpıcı bir şekilde ortaya koymaktadır. 39 Türkiye de tutarlı, bütüncül ve hükümetlerden hükümetlere değişmeyen bir istihdam stratejisi olmadığı açıktır. B. İŞGÜCÜ PİYASASI POLİTİKA ÖNLEMLERİ 1. Ulusal İstihdam Stratejisinin İlkeleri a) Bütüncül Bir İstihdam Stratejisi Türkiye de tutarlı, bütüncül ve hükümetlerden hükümetlere değişmeyen bir istihdam stratejisi olmadığı açıktır. Esasen hiçbir hükümetin somut bir istihdam projesi olmadığı gibi çoğunlukla hükümetler istihdamı ekonomik büyümenin bir uzantısı olarak algılamaktadırlar. Bu, doğru değildir. Türkiye de işsizlik en önemli toplumsal sorundur. Kentsel işsizlik oranı %17 lere dayanmıştır. Bu oran kentli gençler arasında %29,9 a ulaşmıştır. 40 Bu durumda tıpkı ulusal ekonomik program ve AB ulusal programı gibi bir anlamda tüm hükümetlerin izleyeceği bir istihdam stratejisinin acilen geliştirilmesinde büyük yarar vardır. b) Hedeflere Dayalı Bir İstihdam Stratejisi Ülkemizde büyüme, enflasyon ve bütçe açığı gibi makro ekonomik değişkenler her yıl bütçe ile birlikte açıklanmakta ve yıl içinde oranların tutturulması için gerekli mali ve parasal tedbirler uygulanmaktadır. Buna karşılık hükümetlerin yıl sonu işsizlik ya da istihdam hedefi gibi bir hedefi saptamadığı görülmektedir. Bu, işsizliğe bakışın yeterince ciddi olmadığının açık bir yansımasıdır. Oysa hedeflere dayalı bir istihdam stratejisi ülkemizde işsizliğin çözümüne ve istihdamın genişletilmesine dönük kamusal odağı arttıracak, uygulanacak politikaların etkinliğini güçlendirecektir. c) Piyasa Koşullarına Uyumluluk Değişen işgücü piyasası koşullarına uyum, istihdam stratejisinin en kritik boyunu teşkil etmektedir. Özellikle hızla değişen piyasa koşulları, yeni teknolojik alt yapılar ve üretim modellerine uyum yeteneği mevcut ve potansiyel işgücünün istihdam olabilme yeteneğini destekleyecek önemli bir adımdır. Bu kapsamda sürekli öğrenme kavramının içselleştirilmesi, örgütlü işgücünün sosyal tarafların işbirliği ile sürekli eğitime tabi tutulması temel hedef olmalıdır. 20 39. TÜİK (2010), Hanehalkı İşgücü İstatistikleri, İnternet Veri Tabanı, www.tuik.gov.tr, Erişim Tarihi: 03.04.2010. 40. TÜİK (2010), Hanehalkı İşgücü İstatistikleri, İnternet Veri Tabanı, www.tuik.gov.tr, Erişim Tarihi: 03.04.2010.