ÜSKÜDAR SEMPOZYUMU I BİLDİRİLER CİLT 1. Editörler. Prof. Dr. Zekeriya Kurşun Doç. Dr. Ahmet Emre Bilgili Dr. Kemal Kahraman Celil Güngör B E L E D

Benzer belgeler
Surre Alayı. Surre-i Hümâyun. Altınoluk. Surre Alayının Güzergâhları. Surre Alayının Güvenliği. Surre Alayının Yola Çıkması

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 5

OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik

İÇİNDEKİLER GİRİŞ BÖLÜM 1 OSMANLI SARAYLARI. 1. Dersin Amacı ve Önemi Kaynaklar-Tetkikler... 2

T. C. Başbakanlık, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu TÜRK TARİH KURUMU

TÜRKİYE PEYZAJI (FAKÜLTE)

Deniz Esemenli ile Üsküdar Turu 27 Ekim 2013, Pazar

Saray Mutfağının Halka Açılan Kapısı Doç. Dr. Zeynep Tarım Ertuğ 12 Mart 2008

Kuzguncuk. Madam Agavni Muratyan Yalısı, 1993 Madam Agavni Muratyan Yalısı, Madam Agavni Muratyan Yalısı, Çiğdem PAKER, Mimarlık Fakültesi

KUBBEALTI SOHBETLERİ

OSMANLI DEVLET TÖRENLERİNİN TOPKAPI SARAYI NDAN DOLMABAHÇE SARAYI NA İNTİKALİ * Dündar ALİKILIÇ

SAYFA BELGELER NUMARASI

II. ABDÜLHAMİD ARŞİVİNDEN İSTANBUL

KANDİLLİ SARAY I. Dr. Suat Kesili

SȖDȂN SEYAHȂTNȂMESİ: METİN VE İNCELEME

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Arşivcilik İstanbul Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü. Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

TERSÂNE-İ ÂMİRE NİN TARİHÇESİ, İDARİ YAPISI ve PERSONELİ

III. MİLLETLER ARASI TÜRKOLOJİ KONGRESİ Y A Z M A ESERLERDE SERGİSİ. 24 Eylül - 5 Ekim 1979 SÜLEYMANİYE KÜTÜPHANESİ.

Siirt'te Örf ve Adetler

Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Flash Anlatım Perşembe, 12 Kasım :53 - Son Güncelleme Çarşamba, 25 Kasım :14

ÖĞRETMEN REHBER KİTAPÇIĞI. Oryantalist Resim Koleksiyonu Kesişen Dünyalar: Elçiler ve Ressamlar Yaş

ÖZEL BİLFEN İLKÖĞRETİM OKULU ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ

Bin Yıllık Vakıf Medeniyeti ve Vakıfların Eğitimdeki Yeri Sempozyumu

İÇİNDEKİLER. 16 Mayıs Amiral Souchon Padişah V. Mehmed Reşad ın huzurunda. Amiral şerefine Bomonti Bira Fabrikasında düzenlenen ziyafet.

50 MİMARİ I TAHİR AĞA TEKKESİ TAHİR AĞA TEKKESİ. Yazı ve Fotoğraf: İsmail Büyükseçgin /

BĠLECĠK ÜNĠVERSĠTESĠ AKADEMĠK ÖZGEÇMĠġ FORMU

DURAKLAMA DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi

Batı Karadeniz Gezi Programı Safranbolu, Kastamonu, Amasya, Samsun Kasım 2013

Osmanlıda Başlayan Ve Biten Geleneğin Adı: Âmin Alayı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

OSMANLI İMPARATORLUĞU GERİLEME DÖNEMİ ISLAHATLARI XVIII. YÜZYIL

Başbakan Binali Yıldırım, başbakan olarak ilk kez memleketi Erzincan'a geldi.

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 8

ĐSTANBUL DOLMABAHÇE SARAYI, SAAT KULESĐ VE CAMĐĐ TEKNĐK GEZĐSĐ RAPORU

ÇANAKKALE ŞEHİTLERİMİZİN AZİZ HATIRASINA

UNESCO Türkiye Millî Komisyonu XXVI. Dönem Genel Kurulu

İstanbul un 100 Hamamı

775QSU& b T Ü R K İY E C U M H U R İY E T İN İN H E D E F İ; BİR A Ç IK D E N İZ D E V L E T İ O LM AK TIR. Fahri S. K O R UTÜRK

Edirne Çarşıları. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Yard. Doç. Dr. Raşit GÜNDOĞDU

AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ

KISA TARİHÇE : ŞEHİR ÖZELLİKLERİ :

OSMANLI MEDRESELERİ. Tapu ve evkaf kayıtlarına göre orta ve yüksek öğretim yapan medrese sayısı binden fazlaydı.

Edirne Hanları - Kervansarayları. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

TUR 1 - ĠSTANBUL KLASĠKLERĠ

AZİZZÂDE HÜSEYİN RÂMİZ EFENDİ NİN ZÜBDETÜ L-VÂKI ÂT ADLI ESERİ NİN TAHLİL ve TENKİTLİ METNİ

Osmanlı dan Günümüze Kur an Ve Hüsn-İ Hat Sempozyumu Kasım 2013, Amasya

TDV - İSTANBUL MÜFTÜLÜĞÜ DERGİSİ SAYI: 3 YIL: 2007 ISSN:

GEÇMİŞTEKİ İZLERİYLE KAYSERİ

TDV - İSTANBUL MÜFTÜLÜĞÜ DERGİSİ SAYI: 3 YIL: 2007 ISSN:

HÜKÜMDAR TÜRK İSLAM DEVLETLERİNDE DEVLET TEŞKİLATI. KONU ANLATIMI tarihyolu.com TÜRK-İSLAM DEVLETLERİNDE HATUN TÜRK-İSLAM KÜLTÜRÜNÜN ORTAYA ÇIKIŞI

Prof. Dr. Mehmet Ali BEYHAN Tel: [0 212] Oda no: 315

HÜRRİYET İLKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI

ÖZGEÇMİŞ. Yasemin ERTEK MORKOÇ

ÖZGEÇMİŞ. 2 Ünvanı : Prof.Dr. 4. Öğrenim Durumu: Derece Alan Üniversite Yıl Lisans

PROF. DR. MESERRET DĐRĐÖZ

ÇERKEZKÖY BELEDİYESİ YAZI İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ NE AİT TEŞKİLAT GÖREV VE İŞLEYİŞİ HAKKINDA YÖNETMELİK İKİNCİ BÖLÜM AMAÇ, KAPSAM, HUKUKİ DAYANAK, KURULUŞ

T.C. BAŞAKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI ÖZEL KALEM MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Amiral Turgut Reis 449 nci ölüm yıl dönümünde anıldı

EFENDİLER! YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDECEĞİZ.

Türk kültürünün binlerce yıllık birikimi, kültürel, coğrafi, felsefi, dini etkileşimlerin ve inançların bir ürünüdür.

Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

ADI SOYADI: SINIFI: NUMARASI: PUANI:

Yrd. Doç. Dr. Sezai SEVİM YAYIN LİSTESİ

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ

İRAN GEZİ PROGRAMI 10 GECE 11 GÜNLÜK BİR TARİH VE KÜLTÜR GEZİSİ

ÖZGEÇMİŞ. Yrd. Doç. Dr. Hacı YILMAZ

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA)

KURUCULARIMIZDAN SAYIN CEMİL PARMAN ANISINA

osmanlı kurumları tarihi

ARTUKLU DÖNEMİ ESERLERİ Anadolu da ilk köprüleri yaptılar.

Edirne Camileri - Eski Cami. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

İLÂHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ

1-MERKEZ TEŞKİLATI. A- Hükümdar B- Saray

Bu doküman Kâtip Çelebi tarafından 1632 de yazılan ve İbrahim Müteferrika nın eklemeleri ile Matbaa-ı Amire de basılan Kitabı-ı Cihannüma nın

Tartışmalı İlmî Toplantı PROGRAM - DAVETİYE ARALIK 2013

İstanbul u Fethinin Dahi Stratejisi - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

TIP BAYRAMI DR. YAHYA R. LALELİ

T.C. GEBZE BELEDİYESİ Özel Kalem Müdürlüğü GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ

HAC YÜCE ALLAH IN (c.c) EMRİDİR.

SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ

EDİRNE ROTARY KULÜBÜ DÖNEM BÜLTENİ

Yaşam. Kandilli si. Hayalinizdeki. Yatırımın. Yaşamın ve

Osmaniye Belediyesi Osmaniye Kent Konseyi Eğitim, Kültür ve Sağlık Meclisi Sayfa 44

T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ

RAMAZAN ETKİNLİKLERİ - YENİKAPI SAHNE ETKİNLİKLERİ (28 HAZİRAN - 27 TEMMUZ 2014)

İSLÂM ARAŞTIRMALARI DERGİSİ TÜRKÇE MAKALELER İÇİN REFERANS KURALLARI

KONYA

DİNÎ SÖYLEMİN ÖNEMİ. Tartışmalı İlmî Toplantı PROGRAM - DAVETİYE 16/18 EKİM 2015 TOPLUMSAL BİRLİĞİN GÜÇLENDİRİLMESİNDE

Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı. Yayın Kataloğu

OSMANLI ARAŞTIRMALARI

ÜSKÜDAR SEMPOZYUMU I BİLDİRİLER CİLT 2. Editörler. Prof. Dr. Zekeriya Kurşun Doç. Dr. Ahmet Emre Bilgili Dr. Kemal Kahraman Celil Güngör B E L E D

KÜLTÜR VE SOSYAL IŞLER MÜDÜRLÜĞÜ FAALİYETLERİ HAZİRAN 2015

01 Eylül MESNEVİ DERSLERİ MEHTERAN KONSERİ DAR-ÜL MUALLİMAT IN KONYA YAŞAMINA KATKILARI. Cumartesi. Cumartesi. Cumartesi. konya.bel.

ANTAKYA BELEDİYE BAŞKANLIĞI

Server Dede. - Server baba şu Bektaşilerin bir sırrı varmış nedir? Diye takılır, sula sorarlardı.

ALİKILIÇ, Dündar (2006). "Üsküdar Hasbahçeleri". Üsküdar Sempozyumu IV, 3-5 Kasım, 2006, Bildiriler, c. 1., İstanbul, ss

LÜLEBURGAZ BELEDİYE BAŞKANLIĞI ÖZEL KALEM MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar

2014 YILI FAALİYETLERİ

SELANİK KALE SURLARININ YIKILMASI

SON DÖNEM OSMANLI MÜTEFEKKİRLERİ ve AHLAK ANLAYIŞLARI

Transkript:

ÜSKÜDAR SEMPOZYUMU I 23-25 MAYIS 2003 BİLDİRİLER CİLT 1 Editörler Prof. Dr. Zekeriya Kurşun Doç. Dr. Ahmet Emre Bilgili Dr. Kemal Kahraman Celil Güngör Ü S K Ü D A R B E L E D Y E B A fi K A N L I I

Üsküdar Belediye Başkanlığı Üsküdar Araştırmaları Merkezi Yayın No: 10 ISBN Takım No: 975-97606-6-5 ISBN Cilt-1: 975-97606-7-3 Editörler Prof. Dr. Zekeriya Kurşun Doç. Dr. Ahmet Emre Bilgili Dr. Kemal Kahraman Celil Güngör Kapak, İç Düzen Artus İletişim Sanatları 0212 347 02 20 Baskı, Cilt Seçil Ofset 0212 629 06 15 İstanbul, Ocak 2004 Üsküdar Sempozyumu Yer: Üsküdar Belediyesi Çamlıca Eğitim Merkezi Tarih: 23-25 Mayıs 2003 Düzenleyen: Üsküdar Belediyesi

90 OSMANLI SARAY TÖRENLERİNİN ÜSKÜDAR A YANSIMASI Dündar Ali K l ç* Törenler, bir toplumun sosyo-kültürel hayatında önemli olayları ve günleri anmak veya kutlamak için hazırlanan ve yapılan toplantılardır. Bu toplantılar, her toplumda olduğu gibi Osmanlı toplumunda da, Teşrifât usûl ve kaidelerinin belirlenmesinde, Osmanlı ictimaî hayatı ve devlet anlayışı önemli bir rol oynamıştır. Osmanlı kültür yapısı ve anlayışının büyük bir ihtişamla ortaya konulduğu en önemli yer de, Osmanlı Sarayı olmuştur. Osmanlı Saray Teşrifâtı, kültür tarihimiz içinde hem muhteva hem de biçim bakımından önemli bir yere sahiptir. Sarayda uygulanan törenler, kültürel kimlik içinde özellikle iktidâr anlayışının bir tezahürü olarak karşımıza çıkmakta, aynı zamanda da Osmanlı toplumunun zengin kültür mirasını ortaya koymaktadır. Osmanlı Saray Törenleri nin bazıları saray dışına taşarken, saray içinde yapılan törenlerin bazıları da halkın katılımıyla icra edilmekteydi. Saray dışına taşan törenlerde Üsküdar ın ayrı bir konumu bulunmaktaydı. Anadolu ya açılan kapı hükmünde olan Üsküdar, bu konumuyla törenlerin yoğun olarak yapıldığı bir yerdi. Osmanlı Saray Teşrifâtı nda önemli bir yeri olup, Üsküdar da devam eden törenleri şöyle sıralayabiliriz: 1- Surre-i Humâyûn İhrâcı Surre, lügatta akçe kesesi, para çıkını ve Haremeyn-i Muhteremeyn e cânib-i saltanatı seniyyeden her sene ihdâ buyurulan akçe ve saire (Şemseddin Sami, 1317: 826- PAKA- LIN, 1993:384) olarak tarif edilmektedir. Bununla birlikte Osmanlılar tarafından her sene Surre Emîni vasıtasıyla Mekke ve Medine halkına, Şerîflere gönderilen ve Mekke Emîri ve Mekke Kadısı ve sair ilgililerin huzurunda dağıtılan malûmiye lere (para keseleri) de surre denilirdi (UZUNÇARŞILI, 1988:385). Osmanlı padişahlarının her yıl hac mevsiminde Haremeyn-i Şerîfeyn ahâlisine, zâhidlere, mukaddes yerlerin ve Hicaz bölgesinde yaşayanlara gönderdikleri para ve değerli eşyalara Surre, bunları götüren topluluğa da Surre Alayı (BOA, Surre Defteri: Nr.6) denirdi. Osmanlı Devleti nde bilinen ilk Surre Alayı, Yıldırım Bayezid (1389-1402) tarafından Edirne den gönderildi. Bu bir kanun ve âdet hükmünde olmayıp âlelade bir hürmet merasimi idi. Bunun âdet hâline gelmesi ve resmî bir mahiyet alması ise Yavuz Sultan Selim devrinde olmuştur (Ali Seydi Bey, (?) :153). Osmanlı padişahları, Yavuz Sultan * Yrd. Doç. Dr., Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kütüphanecilik Bölümü Arşivcilik Anabilim Dalı, Erzurum

OSMANLI SARAY TÖRENLERİNİN ÜSKÜDAR A YANSIMASI 91 Selim den itibaren kendilerini Halife yani Peygamber Vekili ve bütün İslâm âleminin manevî lideri saymanın yanı sıra, aynı zamanda Mekke ve Medine ye duydukları sevgi ve hürmetin bir ifadesi olarak da Hâdimü l-haremeyni ş-şerîfeyn ünvanını almışlardı. Bundan sonra Osmanlıların Mekke ve Medine ye göndermeye başladıkları Surre denilen iâşenin her yıl muntazam olarak gönderilmesi usûl haline getirilmiştir. Osmanlı Devleti nde XVI. yüzyıldan XVII. Yüzyıla kadar geleneksel ulaşım aracı kervanlar olup, bu kervanlar Üsküdar dan hareket etmekte idi. Üsküdar semti, Osmanlı daki ana ve tâlî yolların başlangıcı olması hasebiyle önemliydi. Ana yollar, Anadolu ve Rumeli de sağ, sol ve orta kol olarak isimlendirilen üç ayrı kola ayrılmaktaydı. Ana hatlarıyla bunlardan Anadolu sağ kolu, Üsküdar-Gebze-Eskişehir-Akşehir-Konya-Adana- Antakya yolu ile Haleb ve Şam güzergâhını takip eden hac yolunu; orta kol, Üsküdar- Gebze-İznik-Bolu-Tosya-Merzifon-Tokat-Sivas-Hasan Çelebi-Malatya-Harput-Diyarbekir-Nusaybin-Musul-Kerkük güzergâhını takiben Bağdad-Basra yolunu meydana getirirdi. Sol kol ise, orta kolla Merzifon a kadar aynı güzergâhı takip edip, buradan Ladik- Niksar-Karahisar-ışarkî-Kelkit-Aşkale-Erzurum-Hasankale yoluyla Kars a ve müteâkiben Tebriz e ulaşan Tebriz yolu idi (HALAÇOĞLU, 2002:4). Üsküdar dan Şam a oradan da Mekke ye giden Surre Alayı nın emniyetle götürülebilmesi için geçeceği yerlerde fevkalade ihtimam ve dikkat gösterilmesi için yollardaki bütün emirlere Emirnâme gönderilirdi (BOA, CTE, Nr.11553). Surre Alayı günü, Surre nin Kireç İskelesi denilen Sirkeci İskelesi nden Üsküdar a geçmesi gerektiğinden, seher vakti iskelede bir çekdirinin** bulundurulması için Kaptan Paşa ya bir tezkere gönderilirdi (Esad Efendi, (?) :19). Hicaz a gönderilen hediyelerle birlikte her hac mevsimi Kâbe örtüsü yenilenirdi. Yeni Kâbe örtüsünün hazırlanması dinî bir tören gibiydi (OK, 1997:101-102). Mu tâd olarak Surre-i Humâyûn her yıl Receb ayının on ikinci günü saraydan çıktığından dolayı birkaç gün önceden hazırlık yapılır, son olarak da saray içinde padişahın da katıldığı bir törenle Surre Alayı saraydan hareket edip çıkardı. Saraydan çıkan alayın yürüyüşü İstanbul sokaklarında da devam edip, son derece tesirli, göz alıcı manzaralar oluşurdu. Hepsi merasim elbisesi giymiş ve atlı olan on iki çavuş ve arkasından gelen on iki zâim ve onların arkasından yürüyen baltacılar önden giderek yol açardı. Onların ardından kapıcıbaşı ve kâhyasıyla beraber Surre Emîni gelirdi. İki yanında otuz kadar baltacının bulunduğu Mahmil-i Humâyûn Devesi, bakıcısı ile beraber Surre Emîni ni takip eder, devenin ardından Surre Hazinesini taşıyan sekiz katır gelirdi (D OHSSON, 1968:41). Surre Alayı, saraydan çıktıktan sonra, Alay Köşkü altından Hocapaşa ya, oradan Bahçekapısı yoluyla Sirkeci ye oradan da dualar yapıldıktan sonra, hazır bekleyen çekdiriye konulur ve tören kıtası geri dönerdi. Çekdiri Üsküdar a geldiği zaman Surre Emîni, Çekdiri Beyine bir hil at giydirir, Surre Üsküdar a çıkardı. Üsküdar da geri kalan ihtiyaçlar giderilir, Akkâmlar vasıtasıyla Surre kafilesi dolaştırılırdı (Abdülaziz Bey, 1995:319). Üsküdar dan Ümraniye ye giden yol üzerindeki Altunizâde Câmii karşısında, Surre Emînine has bir konak bulunup Surre Emîni, bu konakta bir müddet konaklardı. Yolculuk için gerekli diğer ihtiyaçlar tamamlandıktan sonra, padişahtan yazılı bir müsaade gelmesiyle birlikte Üsküdar dan Hicaz istikametine doğru hareket edilirdi (ATALAR, 1991:132). ** Çekdiri: Kürekle giden ve yelkeni yardımcı bir vasıta gibi kullanan harp gemilerine verilen isimdir.

92 ÜSKÜDAR SEMPOZYUMU Hacı adaylarını ve padişahın Mekke Şerîfine gönderdiği armağanları taşıyan develerin oluşturduğu uzun konvoyun yola çıkması öncesinde düzenlenen törenler, Üsküdar a büyük bir canlılık getirir, diğer törenlerde olduğu gibi Üsküdar, panayır havasına bürünürdü. 2- Sefer-i Humâyûn Türklerde savaş ilânı, tuğ ve bayrak merasimi ile başlıyordu (ÖGEL, 2000:24). Padişahın ordunun başında bizzât bulunacağı bir sefere karar verdiği zaman yapılan ilk merasim, padişah tuğlarının Bâbüssaâde ye çıkarılması olup, bu hareket bir sefere işaret ederdi (Defterdâr Sarı Mehmed Paşa, 1995:533-Teşrifâtizâde Mehmed bin Ahmed, (?) :vrk:9a). Osmanlı tarihinde, padişahın ordusunun başında bizzât komuta ettiği seferlere Sefer-i Humâyûn denilmektedir. Osmanlı padişahları kuruluş devrinden itibaren XVII. Yüzyılın sonuna kadar seferlere katılmışlardır (HALAÇOĞLU, 1989:313). Bu seferlerden Anadolu, İran ya da Mısır istikametine doğru yapılanların başlangıç noktası Üsküdar olmaktaydı. Osmanlı Devleti nde sefer kararının alınmasıyla beraber, sefer yönünün istikameti padişah otağının kurulmasıyla anlaşılırdı. Otağ-ı Humâyûn un Üsküdar da kurulması seferin Anadolu ya doğru olacağına işaretti. Bu vesileyle devlet erkânı otağın kurulacağı yerin tespitine giderlerdi. Bu arada Otağ-ı Humâyûn kurulması için imâl ve inşâ olunan mühimmât temin edilirdi (BOA, CTS, Nr:85). Sefer-i Humâyûn doğuya yapıldığında ordu genellikle Üsküdar daki Doğancılar Meydanı nda toplanırdı. Tuğların Üsküdar a çıkarılacağı gün bütün tuğ sahiplerinin tuğcuları sabah erkenden Sadrazamın makamına tuğlarını getirirlerdi. Hil at giydirileceklere hil atler giydirildikten sonra alay tertip edilir, Otağ-ı Humâyûn u develere yükletip alayla ve mehter çalınarak önce saraya gidilir, burada bulunan padişah tuğları da alınarak aynı düzen içerisinde ordunun toplandığı yere getirilirdi. Tehimgâh da denilen bu yere, padişahın otağı ve tuğları dikilerek geri dönülürdü (ALİKILIÇ, 2002:75). Ertesi gün ya da birkaç gün sonra padişah otağının kurulduğu yerde törenle Sefer Alayı tertip edilirdi. Devlet ricâlinin Büyük Alay ile Üsküdar a gideceği gün sabahı, hem alay tertibi hem de Hazreti Muhammed in sancağının ihrâcı için sarayda toplanılırdı. Sancak-ı Şerif çıkarıldıktan sonra alaydan önce başka bir yolla ordunun toplandığı mahale gönderilirdi. Fetihhânlar tarafından Feth-i Şerif duası Sultan Şeyhlerinden birisi tarafından düşmana karşı galibiyet için yüksek sesle okunurdu. Duanın bitiminde padişah Bâbüssaâde den dışarı çıkardı. Bundan sonra alay için herkes önceden belli olan yerini alırdı. Sefer safları düzenlenip, hazırlandıktan sonra padişahın da dahil olmasıyla alay büyük bir ihtişamla şehirden çıkardı (Tevkiî Abdurrahman Paşa, 1331:532-533). Sefer Alayının şehirden çıkışı çok görkemli bir törenle olurdu. Avrupalı seyyahlardan Galland: Padişahın bugün sefere gitmek üzere şehirden dışarı çıkışındaki ihtişamın ve hayret verici debdebenin güzelliğine yaklaşacak hiçbir şey görmemiştim. Bu olay bütün hayatımca gördüğüm şeylerin en güzeliydi; dünyanın hiçbir yerinde bundan güzel bir tören yapılamazdı. (GALLAND, 1987:113) ifadesiyle Osmanlı Saray Törenlerinin ihtişamını dile getirmektedir. Ordu Üsküdar dan hareket etmeden önce benzer teşrifât kuralları burada da uygulanırdı. IV. Murad ın Zilka de 1038 (Haziran 1629) tarihinde İran üzerine yapılacak olan seferde ordu Üsküdar a geçmiş ve padişahın Otağ-ı Humâyûn u yüksekçe bir yere ku-

OSMANLI SARAY TÖRENLERİNİN ÜSKÜDAR A YANSIMASI 93 rulmuştu. Çevresinde ise ağaların çadırları, karşısında başdefterdâr, reisülküttâb, defter emîni ve çavuşbaşı otağları, veziriazam otağlarını çevirerek yerleşmişti (YILMAZER, 1990:706-707-ULUSKAN, 1998:46-47). Padişah Üsküdar a ordugâh kurduğu vakit, ordunun ihtiyaçlarının sağlanması için karşıyaka ile seyrüsefer Ahırkapı ile Üsküdar arasında yapılırdı (Eremya Çelebi Kömürciyan, 1991:49). Sefer düzenindeki ordu, Üsküdar sırtlarında birkaç gün kalıp, eksikler giderildikten sonra sefer mahalline doğru harekete geçerdi. 3-Elçi Kabulü Osmanlı Devleti ne dünyanın dört bir yanından gelen Müslüman ve gayrimüslim elçilerin karşılanması, sadrazam ve padişah tarafından kabulü, merasimle yapılır ve bu merasimlerde teşrifât kurallarına çok önem verilirdi. Gelen elçinin karşılanması, geldikleri istikamet ve ülkelere göre değişiklik göstermekteydi. Osmanlı Devleti, ülkeler arası ilişkilerinde ilk elçi bulundurma hakkını, 1454 yılında yapılan bir antlaşmayla Venedik e tanımıştır. XV. ve XVI. yüzyıllarda hatta XVIII. Yüzyılın ilk çeyreğinde henüz elçilikler kurulmamışken elçilik işleri Çenberlitaş daki Elçi Hanı (Balyos Hanı) veya Nemçe hanı diye bilinen bir handa görülüyordu (EYİCE, 1995:17-İPŞİRLİ, 1995:9). İran, Buhara ve Hint taraflarından gelen elçiler ise ilk önce Üsküdar a gelir, buradan alınıp karşıya geçirilir ve bir konakta misafir edilirdi (AND, 1970:20). Karşılama işinde vazifeli olanlar arasında en mühim vazife çavuşbaşınındı. Çavuşbaşı, maiyetindeki çavuşlar ile birlikte, Üsküdar veya Sirkeci tarafındaki iskelede elçileri karşılar, ikâmet edecekleri konağa götürürdü (BOA, TD 676, Mü.1:62). Osmanlı Teşrifât Defterlerinde bilhassa, İran elçisinin Osmanlı ülkesine gelişi hakkında geniş bilgilere yer verilmiştir. İran Şahı tarafından gelen muvakkat elçilere Üsküdar da bir konak hazırlanır, istikbaline memur çavuşbaşı ve maiyeti elçiyi Üsküdar haricinde karşılardı. Bundan sonra elçinin İstanbul a nakli için Tersane den bir kadırga tayin olunup elçiyi karşılayıp getirmek için seçilen çavuşbaşı ve maiyetindeki heyet kendisini Üsküdar dan alıp alayla İstanbul a geçirip evvelce hazırlanmış olan münasip konağa götürürlerdi (ÜÇEL, 2000:35). Bu elçiler bazen de Üsküdar tarafında kendilerine ayrılan konak ya da saraylarda kalırlardı. XVIII. yüzyılın başlarında İstanbul a gönderilen İran elçisi, önce Üsküdar da ağırlanıp bir gece misafir edildikten sonra ertesi gün Dersaâdet e geçmiştir. Elçi, getirdiği hediyeler arasında bulunan bir fili Üsküdar da dolaştırmış sonra sallarla Kadırga Limanı ndaki saraya nakletmişlerdir. Mektubunu saraya sunup, hediyelerini takdim eden elçi, sonra kendisine ayrılan Üsküdar daki Nakkaş Paşa Sarayı nda dinlenmiştir (BOA, SD, Nr348:3). 4- Biniş-i Humâyûn Biniş, padişahın gezi ya da ziyaret amacıyla saraydan ayrılıp İstanbul civarında bir yere gitmesi için kullanılan bir tabirdir (Şemseddin Sami, 1317:335). XVI. Yüzyılda padişahlar, İstanbul un çevresindeki av alanlarına kalabalık atlı guruplarla gidip avlanmakta ve dinlenmekteydiler. XVII. Yüzyılda ise padişahlar, dinlenmek ve eğlenmek için kente daha yakın mesirelere günübirlik gidip dönerlerdi. Bu günübirlik gidip dönmelerine de biniş denmiştir (Eremya Çelebi Kömürciyan, 1991:134). Padişah, Biniş Saltanat

94 ÜSKÜDAR SEMPOZYUMU Alayı ile, hava açıksa özellikle Pazartesi ve Perşembe günleri denizden Saltanat Binişi yapmak isterdi (Çuhadâr Hafız Hızır İlyas Ağa, 1987:59). Bayram, selamlık ve arz günleri dışında, padişahların şehir içinde veya dışında sık sık biniş yapmaları doğaldı. Binişlerde, resmî törenlerdekine benzer önlemler alınmaz, bu tür gezilerin bir alay-tören görünümü vermemesine özen gösterilirdi. Yol üzerine asker dizilmesi ve gezinin halka duyurulması adet değildi. Bu oldukça sade bir surette cereyan ederdi. Bununla beraber ne kadar sade olursa olsun bir takım merasim yapılırdı (Ali Seydi Bey, (?) :97). Biniş gününden bir gün önce veya yapılacağı gün sabahı, padişah hangi bahçeye veya kasra gitmek istediğini Silahdâr Ağa ya bildirir, o da at ile mi yoksa kayık ile mi gidileceğini ve koğuşlardan kimlerin götürüleceğini koğuş başılara iletirdi (KAHRAMAN, 1995:141). Enderûn Ağaları biniş yerine padişahtan önce giderek, gerekli hazırlıkları yaparlardı. Padişah kayıkla gelecek ise iskelede, atla gelecek ise kasrın bahçe kapısı önünde karşılıklı ve kartal kanadı biçimi dizilmiş olarak beklerlerdi. Şehir dışına çıkılmadığı zamanlarda, Biniş-i Humâyûn bazen Boğaziçi bazen de Haliç kıyılarındaki yalılara düzenlenir, akşam geri dönülürdü. İstanbul un Biniş-i Humâyûn yapılan bahçeleri pek meşhurdu. Bunların başında Hadaik-i Hassa denilen saray bahçeleri gelirdi (SERTOĞLU, 1992:80). XVII. Yüzyılda Anadolu yakasındaki başlıca biniş yerleri Tokat Bahçesi, Kandilli Bahçesi, Kuleli Bahçesi ve Üsküdar Bahçesi idi (UZUNÇARŞILI, 1988:72). Bu dönemdeki padişahlardan bilhassa Sultan IV. Murad, bahçe ve köşklerle dolu olan meşhur Üsküdar Bahçesine çok giderdi (Eremya Çelebi Kömürciyan, 1991:40). IV. Murad döneminde (1623-1640) Üsküdar da 12 saray olduğu bilinmektedir (MAZLUM, 1994:344). Üsküdar Bahçesi ve Çamlıca suları meşhur olup av alanlarıyla da ünlüydü (Balıkhâne Nazırı Ali Rıza Bey, 2001:119). Bu hususda yabancı seyyahların tespitleri de ilginçtir. Robert Mantran, Üsküdar hakkında şu bilgiyi vermektedir: Asya kıyısında Üsküdar ve selvilerin yaptığı nefis gölgelikleriyle Karacaahmet mezarlığı vardır. Çamlıca tepesi Üsküdar a egemendir. İstanbul bu tepeden Prens Adaları na ve Boğaz tarafından da Karadeniz e varana kadar emsalsiz bir görüntü vermektedir; ayrıca bu tepede İstanbul ve çevresinin en ünlü su kaynağı bulunmaktadır. (MANTRAN, 1991:217). Padişahlar, deniz yoluyla Biniş-i Humâyûn tercih ettikleri zaman Silahdâr Ağa vasıtasıyla ilgililere bildirir, ardından maiyeti için kayıklar hazırlanırdı (BOA, CTS, Nr16- BOA, İESM, Nr.119-1020). XVI. yüzyılda deniz binişleri Baştarda denilen saltanat gemileriyle yapılmakta iken XVII. Yüzyıldan itibaren daha görkemli olarak Saltanat Kayıkları kullanılmaya başlandı. Güvenlik, ulaşım kolaylığı ve rahatlık bakımından çoğu kez deniz yolundan binişler tercih edilmekte idi. Bahren Biniş-i Humâyûnlarda sabah erkenden hareket edilir, önde içoğlanlarının bindiği Sandaliye denen altı büyük kayık eskortluk yaparken, arkadaki tek kayıkta Dülbent Ağası, ayakta padişahın sorguçlu bir sarığını sağa sola eğip kaldırır bu hareketle padişahın selâmını ve iltifatını bildirmiş olurdu (ÖZCAN, 1997:369). Bunun arkasındaki yan yana iki kayıktan birinde Mirahur Ağa, diğerinde Saray Ağası bulunurdu. Bahren Biniş-i Humâyûnlarda Kız Kulesi nden ardarda toplar atılarak biniş uyarısı verilir, saltanat kayıkları kulenin önünden geçerken de burayı bekleyen Bostancılar, kule rıhtımında dizilip selam görevini yerine getirirlerdi (SAKAOĞLU, 1994:235-236). Ayrıca, padişah saltanat kayığına bindiği vakit, etrafındaki bütün gemiler, onu kemal-i hürmetle selâmlamak için Büyük Donanmada olduğu gibi toplarını ateşlerlerdi (Eremya Çelebi Kömürciyan, 1991:35).

OSMANLI SARAY TÖRENLERİNİN ÜSKÜDAR A YANSIMASI 95 Biniş yerine varıldığında, iskemleye al payendazlar serilir, padişah karadan getirilen atına biner, maiyeti atlanır, yakınındaki bir camiye gidilerek namaz kılınır, sonra bahçeye veya köşke gidilirdi (Cuhadâr Hafız Hızır İlyas Ağa, 1987:63). Burada padişah yemek yiyip, dinlenir; ardından yapılan hazırlıklara göre spor gösterileri ve eğlenceler başlardı. Biniş tamamlandıktan sonra padişah, biniş dönüşünü yine deniz yoluyla yapardı. Selâm Alayı, karşılamada olduğu gibi uğurlamada da aynı teşrifât kurallarını uygulardı. Saltanat kayığıyla giden padişah, kayığının yanındaki diğer kayıkların üstü açık olduğundan Saltanat kayığı hemen tanınır, boğazda seyreden diğer kayıklar tarafından çok ihtiram gösterilirdi (AYVERDİ, 1968:52). Sonuç olarak Üsküdar, yüzyıllar boyunca imparatorluk payitahtının Anadolu ya, Ortadoğu ya ve Uzakdoğu ya açılan bir kapısı olmuştur. Bu vasfından dolayı Osmanlı Saray Teşrifâtı içerisinde, Surre-i Humâyûn, Sefer-i Humâyûn, Elçi Kabulü ve Biniş-i Humâyûn gibi törenlerde Üsküdar ın mekân açısından özel bir konuma sahip olduğunu ve bu konumunu yüzyıllarca koruduğunu ifade edebiliriz. Kaynakça Abdülaziz Bey, (1995), Osmanlı Âdet, Merasim ve Tabirleri (Hazırlayanlar: Kâzım Arısan-Duygu Arısan), İstanbul. Ali Seydi Bey, (?), Teşrifât ve Teşkilâtımız, İstanbul. ALİKILIÇ, Dündar, (2002), XVII. Yüzyıl Osmanlı Saray Törenleri, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayımlanmamış Doktora Tezi) Erzurum. AND, Metin, (1970), Elçilikler ve Elçiler, Hayat Tarih Mecmuası, Sayı 3, İstanbul. ATALAR, Münir, (1991), Osmanlı Devleti nde Surre-i Hümâyûn ve Surre Alayları, Ankara. AYVERDİ, Semiha, (1968), Boğaziçinde Tarih, İstanbul. Balıkhâne Nazırı Ali Rıza Bey, (2001), Eski Zamanlarda İstanbul Hayatı (Haz. Ali Şükrü Çoruk), İstanbul. Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), İbnül Emin Saray Mesarifi, Nr.1019, 1020. Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), Cevdet Tasnifi Evkaf (CTE) Nr. 11533. Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), Cevdet Tasnifi Saray (CTS), Nr.85. Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), CTS Nr.16; Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), Sadaret Defter (SD), Nr.348. Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), Surre Defteri (SD), Nr.:6. Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), Teşrifât Defteri (TD) 676, Mükerrer 1. Çuhadâr Hafız Hızır İlyas Ağa, (1987), Tarih-i Enderun (Haz. Cahit Kaya), İstanbul. D OHSSON, (1968), Türkiye de Dinî Bayramlar, (çev. Orhan Yüksel), Hayat Tarih Mecmuası, Sayı II, İstanbul. Defterdar Sarı Mehmet Paşa, (1995), Zübde-i Vakaiyât (Haz. Abdülkadir Özcan) Ankara. Eremya Çelebi Kömürciyan, (1991), İstanbul Tarihi XVII. Asırda İstanbul, İstanbul. Esad Efendi, (?), Teşrifât-ı Kadîme, İstanbul. EYİCE, Semavi, (1995), Elçi Hanı, Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi XI, İstanbul. GALLAND, Antoine, (1987), İstanbul a Ait Günlük Hatıralar I (çev. Nahid Sırrı Örik) Ankara.

96 ÜSKÜDAR SEMPOZYUMU HALAÇOĞLU, Yusuf, (1989), Osmanlı Devlet Teşkilatı, Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi XII, İstanbul. HALAÇOĞLU, Yusuf, (2002), Osmanlılarda Ulaşım ve Haberleşme (Menziller), Ankara. İPŞİRLİ, Mehmet, (1995), Elçi, DİA XI, İstanbul. KAHRAMAN, Atıf, (1995), Osmanlı Devleti nde Spor, Ankara. MANTRAN, Robert, (1991), XVI ve XVII. Yüzyılda İstanbul da Gündelik Hayat, (Çev.Mehmet Ali Kılıçbay), İstanbul. MAZLUM, Deniz, (1994), Üsküdar, İstanbul Ansiklopedisi VII, İstanbul. OK, Sema, (1997), Harem Ağaları, İstanbul. ÖGEL, Bahaeddin, (2000), Türk Kültür Tarihine Giriş VI, Ankara. ÖZCAN, Abdulkadir, (1997), Haseki, DİA XVI, İstanbul. PAKALIN, Mehmet Zeki, (1993), Surre, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü III, İstanbul. SAKAOĞLU, Necdet, (1994), Biniş, İSA III, İstanbul. SERTOĞLU, Midhat, (1992), İstanbul Sohbetleri, İstanbul. Şemseddin Sami, (1317), Kamus-ı Türkî, İstanbul. Teşrifâtizâde Mehmed bin Ahmed, Defter-i Teşrifât, Süleymaniye Kütüphanesi Nr.2150. Tevkiî Abdurrahman Paşa, (1331), Osmanlı Kanunnâmeleri, Millî Tetebbular Mecması I/III, İstanbul. ULUSKAN, Murat, (1998), Divân-ı Hümâyûn Çavuşbaşılığı (XVI-XVII. Yüzyıl), Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yeniçağ Tarihi Anabilim Dalı (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi) İstanbul. UZUNÇARŞILI, İsmail Hakkı, (1988), Osmanlı Devletinin Merkez ve Bahriye Teşkilatı, Ankara. ÜÇEL, Gülgün -Aybet, (2000), Osmanlı Devletçiliği ve Divan Çalışması, Yeni Türkiye 701 Osmanlı Özel Sayısı IV, Ankara. YILMAZER, Ziya, (1990), Topçular Kâtibi Abdülkadir Efendi Tarihi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yeniçağ Tarihi Anabilim Dalı (Yayımlanmamış Doktora Tezi) İstanbul.