HEDEFLER İÇİNDEKİLER TÜRKÇENİN KİMLİK BİLGİLERİ II Türkçenin Söz Varlığı Temel Söz Varlığı Yabancı Kelimeler Deyimler Atasözleri Kalıplaşmış Sözler Terimler Çeviri Kelimeler Doldurma Sözler TÜRK DİLİ - I Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Türkçenin söz varlığı ile ilgili genel durumu kavrayabileceksiniz, Türkçenin söz varlığı içinde yabancı kelimelerin kullanım şekilleriyle ilgili bilgi elde edeceksiniz, Türkçenin söz varlığı konusunda deyimlerin, dili etkili bir şekilde kullanmada oynadıkları rolü kavrayabileceksiniz, Türkçenin söz varlığı içinde yüzyıllardan beri kullanılagelen atasözlerinin dildeki fonksiyonlarını kavrayabileceksiniz, Türkçenin söz varlığından olan kalıplaşmış sözlerin kullanım şekillerini kavrayabileceksiniz. ÜNİTE 5
GİRİŞ Dil, yapıtaşı kelimeler olan bir varlıktır. Dili oluşturan kelimeler ve onların çağrışım dünyası ne kadar zengin olursa dilin zenginliği de o derece artmaktadır. Dil kullanıldıkça kelimelerin anlam katmanları çoğalmaktadır. Çok kısa bir zaman zarfında farklı milletler ve topluluklarla etkileşime giren Türk kültüründe önemli bir zenginlik ve çeşitlilik meydana gelmiş bu da doğal olarak dile yansımıştır. Türkçe farklı milletlerden aldığı çeşitli unsurları bünyesinde eritmiş ve kendisine mal etmiştir. Özellikle farklı dillerden kelimelerin Türkçeye geçmesi bu yolla olmuştur. TÜRKÇENİN SÖZ VARLIĞI Kelime hazinesi, sözcük dağarcığı, sözcük dağarı, sözcük gömüsü, vokabüler ifadeleri yerine söz varlığı ifadesi kullanılır. Söz varlığı, sadece bir dilde birtakım seslerin bir araya gelmesiyle kurulmuş simgeler, kodlar ya da göstergeler değil, aynı zamanda o dili konuşan insanların kavramlar dünyası maddi ve manevi kültürünün yansıtıcısı, dünya görüşünün bir kesiti olarak düşünülmelidir. (Aksan, 1996:26-38.) Yeryüzünde saf, arınmış bir dil yoktur. Milletler, tarihî zaman içinde coğrafya ve buna bağlı olarak kültür ve medeniyet dairesi değiştirirler. Geldikleri bu yeni coğrafyanın kültür kalıntıları üzerine kendi kültürlerini kurarlar. Coğrafyada, daha önce yaşamış olanların dilinden sözler kalır. Yer adları birdenbire yenilenmez. Hele o yeri dil yoluyla sahiplenme konusunda ağır davranan kavimlerin yer adları hep önceki uygarlık ve kavimlerin dilinden miras kalır. Aksan a göre bir dilin söz varlığı şunlardan oluşur: Temel Söz Varlığı En temel ihtiyaçları karşılayan kelimeler, başta organları olmak üzere yemek, içmek, uyumak, gitmek, gelmek, almak, vermek gibi kavramlar; akrabalık adları, sayılar ve maddi ve manevi kültür içine giren çeşitli kavramlar bu başlık altında incelenir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Örnek Örnek Dili mi paslı, boğazı mı kuru ne, sesi çıkmıyor bir türlü. (İlhan, 1996:25) Yaşadığımız toprakların bu kanımızı uyuşturan büyüsünü tanımak için geçmişe gitmek gerekir. (Yalçın, 1997:41) Dayandığı kapı büyük bir takırtıyla açılırken, bir kâbustan uyanıyormuş gibi silkindi. (Ömer Seyfeddin, 2000, 204) Yabancı Kelimeler Her millet, ilişkide bulunduğu bir başka milletin dilinden etkilenir. Ticaret, siyaset, kültür ve sanat ilişkileri hemen dile yansır. Bu bakımdan dünyadaki her dil başka bir dilden kelimeler ihtiva eder. Bir yabancı dilden alınan ögeleri iki başlıkta inceleyebiliriz: a) Türkçenin ses kurallarına göre şekillenmiş olan yabancı kelimeler: Suat Yakup Baydur un Dil ve Kültür adlı eserinde şu cümleden hareketle Türkçeye giren kimi kelimelerin nasıl Türkçeleştiği konusunu vurgular: Anadolu nun limanları, körfezleri, sınırları, iklimi, ayazmaları, kiliseleri, panayırları, mandıraları, fındıkları, fesleğenleri, lahanaları ünlüdür. Baydur, kendi kurduğu bu on üç kelimeden oluşan cümlede ünlüdür dışındaki bütün kelimelerin Yunanca olduğunu söyler. Anatoli Anadolu olmuş; limen, liman hâlini almış, korphos körfeze dönüşmüş, sünoros yerini sınıra bırakmıştır. Klima, iklimle yer değiştirmiş,agiazma ayazmayı ve ek-klesia kiliseyi oluşmuştur. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Örnek Aklım sana emanet yarabbi! (Güntekin, 1999, 53) Reddetmek kolay mı sanıyorsun. (Miyasoğlu, 1980, 47) Bu gruba giren kelimeler ise Türkçenin ses kurallarına göre şekillenmeyen, yabancılığı hemen belli olanlardır. Oksijen, lokomotif, kondüktör, enflasyon kelimeleri bunlardandır. 2005 yılında çıkmış Türkçe Sözlük teki kelimeler incelendiğinde aşağıdaki tabloyla karşılaşılır: Dil Sözcük Sayısı Dil Sözcük Sayısı Arapça 6.463 Macarca 19 Fransızca 4.974 Eski Yunanca 14 Farsça 1.374 Moğolca 13 İtalyanca 632 İbranice 9 İngilizce 538 Bulgarca 8 Yunanca 399 Japonca 7 Latince 147 Portekizce 4 Almanca 85 Norveççe 2 Rusça 40 Fince 2 İspanyolca 36 Arnavutça 1 Slavca 24 Korece 1 Ermenice 23 Soğdca 1 Buna göre, Türkçede yer alan sözcüklerin toplam % 14,18'i (104.481 sözcüğün 14.816'sı) yabancı dillerden Türkçeye girmiştir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Örnek Teşrinisâni ortaları. Havada azgın bir yağmura hazırlık var. (Peyami Safa, 1996:10) Arabasının torpido gözü arabesk kasetlerle doludur. (Alatlı, 1999, 259) Türkçe akraba adları bakımından son derece zengin bir dildir. Amca, dayı Hala, teyze Enişte, bacanak, kayınbirader Baldız, elti, görümce, yenge hala kızı, hala oğlu, teyze kızı, teyze oğlu, amca kızı, amca oğlu uncle aunt Schwager (Alm), beau-frère (Fr), brother-in-low (İng) Schwägerin (Alm), belle-sœur (Fr), sister-in-law (İng) (cousin/cousine) kuzen (Fr) DEYİMLER Deyim, Türkçe Sözlük te: Genellikle gerçek anlamından az çok ayrı, kendine özgü bir anlam taşıyan kalıplaşmış söz öbeği (Türk Dil Kurumu, Türkçe Sözlük, TDK. Yay., Ankara, 2005, s. 517) olarak tarif edilir. Az sözle çok şey ifade etmek maksadıyla kullanılan deyimler, Türkçenin ilk yazılı metinlerinden beri sıklıkla kullanılagelmiş ve Türkçenin söz varlığı içinde önemli bir yere sahip olmuştur. Eski dönemlerde Sav, darbımesel, tâbir, mesel olarak adlandırılan deyimler, Batı dillerinden İngilizcede locution, idiom, expression ; Almancada ausdruch, redensart ; Fransızcada locution gibi kelimelerle karşılanır. Genellikle atasözleriyle karıştırılan deyimler, oluşturulan kelime grupları içindeki en az bir kelimenin gerçek anlamı dışında kullanılmasıyla yeni bir anlamı karşılar. Anlatımı canlı ve etkili kılan, dildeki anlam inceliklerini ifade etmek amacıyla kullanılan deyimler, yapı olarak, tek tek anlamları olan sözlerden oluşmalarına rağmen, anlamlı parçalara ayrılamazlar. Deyimler, bir milletin gelenek ve göreneklerini, inançlarını ve hayat felsefesini yansıtır. Örneğin ortadan kaybolmak anlamında kullanılan kırklara karışmak deyiminde inançlarımızın, tuz ekmek hakkı, sofrası açık, yüz Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Örnek görümlülüğü deyimlerinde ise gelenek ve göreneklerimizin, hayat felsefemizin izleri vardır. kazan kaldırmak deyimi, Yeniçeri isyanını, ye kürküm ye deyimi Nasrettin Hoca yı hatırlatır. (Karahan, 1994: 158.) Türk Dili, deyimler açısından son derece zengin bir dildir. Yaklaşık 1300 yıl önce Köktürk Yazıtları nda birinin sözünü kırmamak anlamına gelen Menin sabımın sımadı (Benim sözümü kırmadı) gibi bugün bile varlığını devam ettiren pek çok deyim kullanılmıştır. Bir kısmı bugünlere kadar değişmeden gelen deyimler bulunduğu gibi, hayat şartlarından doğan çeşitli deyimler Türk dilinin söz varlığını zenginleştirmiştir. Yazılı dilde kullanılan ve sayısı altı bine ulaşan deyimlerin yanı sıra, Türkiye Türkçesi ağızlarında kullanılan beş bin beş yüz civarındaki deyimler de dikkate alındığında deyimlerin söz varlığımız açısından ne denli önemli olduğu anlaşılacaktır. Her dilde çeşitli anlam olaylarına, anlatım biçimine uyan deyimler kullanılır. Türkçenin bu yoldan yararlanarak anlatımı zor, ayrıntı sayılabilecek durum ve olayları çok ince benzetmelere yer vererek adeta sahneye koyarak dile getiren bir dil olduğunu görüyoruz. Bir pire için yorgan yakmak, öküz altında buzağı aramak deyimleri uzun uzadıya anlatılabilecek olan durumları öz ve somut bir şekilde göz önüne koyan deyimlerimizdendir. Türkçeye yabancı dillerden giren bazı deyimler de bulunmaktadır. Örneğin alamet-i fârika Arapçadan, eflâke ser çekmek Farsçadan, beyin yıkamak, rekor kırmak, yeşil ışık yakmak gibi deyimler ise Batı dillerinden Türkçemize geçen deyimlerdir. Şimdi ayıkla pirincin taşını. (Kutlu, 1990, 29) Çocukların tepesi attı, herifleri boks yumruklarıyla yere sermeğe kalktılar. (Güntekin, 1999: 67) Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Okuma Parçası Abayı Yakmak Bu deyim mecazen birisine âşık olmak, tutulmak, gönül vermek gibi anlamlar ihtiva eder. Dervişler arasında birilerinin aşkının büyüklüğünden bahsedilecekse eskiden Ooo! Abası hayli yanıktır! gibi ifadeler kullanılırmış. Eski tekkelerin mimari kompleksi içinde bir mescit (veya cami), ortada şadırvanı olan bir avlu, avluyu çevreleyen derviş hücreleri, büyükçe bir dershane, mutfak, kiler, ambar vs. bulunduğu bilinmektedir. Bilhassa kış aylarında dershanenin ocağı harlı ateşle yakılarak dervişanın burada toplanmaları sağlanırdı. Böylece hem iktisat yapılır, hem de uzun saatler mürşitten istifade ortamı oluşturulurdu. İşte böyle bir kış gecesinde, yün abalarına bürünmüş dervişler dershanede halka olup şeyh efendiyi dinlemeye başlamışlar. Efendi hazretleri coştukça anlatmış, anlattıkça coşturmuş ve dervişler kendilerinden geçecek derecelere gelmişler. Bu sırada ocağa sırtı dönük dervişlerden birisinin abasına ateş sıçrayıp dumanı tütmeye başlamışsa da dervişin sıcaklığı hissettiği yok! İçindeki ateş, dışındakinin sıcağını bastırmış durumda. Pir aşkına, Yar aşkına (Allah aşkına!) yanmaya devam ediyor. Nihâyet şeyh efendi dumanı fark edip bu müridini ikaz ile yanmaktan kurtarıyor ve arkadaşları arasında mahçup olmasın diye onu diğerlerine gerçek Hak âşığı olarak tanıtıyor. Şimdi argo lisanında kullanılan abayı yakmak deyimi, işte o hadisenin yadigârıdır. (Pala, 2003: 15) ATASÖZLERİ Bir toplumun bilgeliğini, tecrübelerini, dünya görüşünü ve anlatım gücünü yansıtan atasözleri, yüzyıllar boyunca yaşayan sözlerdir. Atasözleri de tıpkı deyimler gibi aynı dilin değişik lehçelerinde varlığını sürdürmekte, böylece bir dilin değişik lehçeleriyle aynı dilin öz malı olduğunu göstermektedir. Örneğin Gülme komşuna gelir başına atasözümüzü bugün Kazak lehçesinde hemen hiç değişmeden kalmış biçimiyle görülmektedir. Deyimler kelime ve kelime gruplarıyla ifade edilirken, atasözleri tam bir yargı bildirmek durumundadır. Bu sebeple atasözlerinin deyimlerden farklı olarak bir hüküm bildirmesi zorunluluğu vardır. Kır atın yanında duran ya huyundan, ya suyundan atasözü eksiltili bir cümle olmasına rağmen, bir yargı bildirmektedir. Burada, uzun süre aynı ortamı paylaşan insanların birbirlerinden etkileneceği şeklinde bir mana ifade edilmektedir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Örnek Örnek Gün doğmadan neler doğar, dedikten sonra gülümseyerek yaklaştı. (Peyami Safa) Bunlar böyle işte! Ömür törpüleri! Diyordu Müjgan, Ne olacak işte, armut uzağa düşmez, armut dibine düşer! (Alatlı, 1999, 459) KALIPLAŞMIŞ SÖZLER Ünlü kişilerin, hükümdarların, düşünürlerin, sanatçıların belli bir durumda, belli bir olay dolayısıyla söyledikleri, evrenselleşmiş sözlerdir.bunlar, bir dilin söz varlığında ya özgün biçimiyle ya da olduğu gibi çevirilerek yerleşmişlerdir. Sezar ın Sen de mi Brütüs!, Diyojen in Gölge etme başka ihsan istemem biçiminde Türkçede de kullanılan kalıplaşmış sözleri çeviri yoluyla aktarılmıştır. Kanuni ye ait olan Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi mısraı, Atı alan Üsküdarı geçti ve Vermeyince mabud, neylesin sultan Mahmud gibi sözler Türkçedeki kalıplaşmış sözlere örnek gösterilebilir. Olmak veya olmamak. İşte bütün mesele! Her canlının canbazlanmak hevesinde oynadığı ip oyunu:ipin sırtı. (Sepetçioğlu, 1989:119) Bu sözlerin üzerine kızcağız başını önüne eğmiş, Her insanın ameli boynuna asılmıştır, demiş, Görelim Mevlam neyler, neylerse güzel eyler. (Alatlı, 1999, 44) Şecaat arz ederken merd-i Kıpti sirkatin söyler. (Taner,1996: 39) TERİMLER Bilim, sanat, meslek ve bir spor dalıyla ilgili kesin anlamı olan özel bir kavramı gösteren gerçek anlamlı sözcüklere terim denir. Bilim dallarından sahne sanatlarına, mimariden kuyumculuğa kadar uzanan bir terim söz varlığından söz etmek mümkündür. Bir dilin terim dağarcığının gelişmesi, o ülkenin bilim, teknik, sanat ve zanaat dallarının gelişmesine ve genişlemesine bağlıdır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Örnek Örnek İnsan bedeninde trilyonlarca hücre, insan hücresinde on binlerce molekül var. (Alatlı, 1999: 163) Ama dünya metaıdır. Helalinden olsun, temiz olsun, sünnete uygun olsun. (Kutlu, 1990: 6) ÇEVİRİ KELİMELER Farklı dillerin kelime ve kavram alışverişiyle ortaya çıkan bir söz varlığıdır. Bir dilden farklı bir dile çevrilen kelimeler kimi zaman sadece anlamı, kimi zaman da o dilin kurallarıyla birlikte geçer. Bu kelimeler; Tam çeviri (yüz suyu dökmek deyimi Farsça: âb-ı rûy-ı rihten ve âb-ı rûy dan çeviridir.) Yarı çeviri (gam yemek deyimi yine Farsçadaki gam horden den çeviridir.) Bağımsız çeviri (Başyapıt kelimesi Fransızca chef d oeuvre den gelir.) Anlamı etkilenenler olmak üzere dörde ayrılır. (Banka kelimesinin para dışında bir anlamda kullanıldığı, göz bankası, organ bankası gibi kullanımlar bu gruba girer.) Evet o kesif dehasıyla doğmuş adamdı ve ben de onun kıyafetine büründüğüm için bunu keşfetmiştim. (Tanpınar, 1992:17) Sağduyusu kendine mübarek olsun! (Tanpınar, 1992: 229) DOLDURMA SÖZLER Genellikle konuşma dilinde bir şeyi hatırlamak üzere zaman kazanma, söyleneni pekiştirip kesinleştirme gibi amaçlarla, konuşan kimsenin kullandığı, çoğu kez gereksiz olan kelimelere ve anlatım kalıplarına doldurma sözler denir. Şey, tamam mı, sonracığıma, anladın mı, efendime söyleyeyim, var ya gibi sözler bu başlık için örneklerden sadece bazılarıdır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Özet Örnek Neyse Suyu indirdik. (Kutlu, 1990:7) Var ya Su azaldı. (Kutlu, 1990:7) Kelimeler bir dilin yapıtaşlarıdır. Dili oluşturan kelimeler ve onların çağrışım dünyası ne kadar zengin olursa dilin zenginliği de o derece de artar. Dil kullanıldıkça kelimelerin anlam katmanları artmakta ve sadece sesten ibaret kalmamaktadır. Dil yaşamın içinde şekillendiğinden kültürde var olan her şey dile yansımaktadır. Bu sebeple kültürde meydana gelen değişimlerin yansımalarını dilde de görmek mümkündür. Türkçe bu bakımdan oldukça değişken bir duruma sahiptir. Çok kısa bir zaman zarfında farklı milletler ve topluluklarla etkileşime giren Türk kültüründe önemli bir zenginlik ve çeşitlilik meydana gelmiş bu da doğal olarak dile yansımıştır. Türkçe farklı milletlerden aldığı çeşitli unsurları bünyesinde eritmiş ve kendisine mal etmiştir. Özellikle farklı dillerden kelimelerin Türkçeye geçmesi bu yolla olmuştur. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
DEĞERLENDİRME SORULARI Değerlendirme sorularını sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan bölüm sonu testi bölümünde etkileşimli olarak cevaplayabilirsiniz. 1. Şimdi bir rüzgâr geçti buradan Koştum ama yetişemedim Sorsaydım söylerdi herhâlde Soramadım Yetişmek sözcüğü aşağıdakilerin hangisinde bu dizelerdeki anlamıyla kullanılmıştır? a) Arkadan bize yetişti. b) Ambulans yetişmeseydi yaralı çocuk ölebilirdi. c) Bu proje yarına yetişmeli. d) Tam bir asker olarak yetiştirildi. 2. Aşağıdakilerin hangisinde, hem deyim hem gerçek anlamıyla düşünülebilecek bir söz grubu vardır? a) Adamın canı sıkılıyordu. b) Elindeki kitaba bir iki dakika göz attı. c) Adamın gözlerini kan bürümüştü. d) Göze batan bir yapısı vardı. 3. Aşağıdakilerin hangisinde zor durumda kalmak anlamında bir deyim kullanılmıştır? a) Aldığı bu haberle etekleri tutuşacaktır. b) O kadar yürüdük ki ayaklarımıza kara sular indi. c) Sorular o kadar zordu ki alnında boncuk boncuk terler birikmişti. d) Yine iki ayağımı bir pabuca soktular. 4. Son gül dağıldı, son kuş uçup gitti Şimdi yaz, yaprakların tabiatı örten pasındadır Son sözcüğü aşağıdakilerin hangisinde bu dizelerdeki anlamıyla kullanılmıştır? a) Son günlerde ona bir hâl oldu. b) Son öğrenci de okulu terk etti. c) Son derece ağırbaşlı bir çocuktu. d) Son kitabını okurları için imzaladı. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
5. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde deyim açıklayıcısı ile verilmemiştir? a) İskelenin kıyısında bir adam, oturmuş, kara kara düşünüyordu. b) Babam, yeğenini çok seviyor, onun için deli divane oluyordu. c) Merak etmeyin; ona sert bir karşılık verecek, haddini bildireceğim. d) Zavallı; ömrü boyunca sıkıntı içinde yaşadı, iyi gün görmedi. Cevap Anahtarı: 1-A, 2-C, 3-D, 4-B, 5-A Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
YARARLANILAN KAYNAKLAR Aksan, D. (1982). Her Yönüyle Dil, Ana Çizgileriyle Dilbilim, I, II, III. Ankara: TDK. Aksan, D. (1996). Türkçenin Sözvarlığı. Ankara: Engin. Alatlı, Al. (1999). Schrödınger in Kedisi (Kabus). İstanbul: Boyut. Baydur, S. Y. (2007). Dil ve Kültür. İstanbul: Pan. Güntekin, R. N. (1999). Yaprak Dökümü. İstanbul: MEB. İlhan, A. (1996). Bıçağın Ucu. Ankara: Bilgi. Karahan, L. (1994). 99 Soruda Türkçe Kültürü. (Haz. İskender Pala). İstanbul: Çocuk Vakfı. Kutlu, M. (1990). Sır. İstanbul: Dergâh. Seyfeddin, Ö. (2000). Yalnız Ef.İstanbul: Morpa Kültür. Pala, İ. (2003). İki Dirhem Bir Çekirdek. İstanbul: LM. Safa, P. (1996). Mahşer. İstanbul: Ötüken. Taner, H. (1996). Ayışığında Şamata. Ankara: Bilgi. Tanpınar, A. H. (1992). Saatleri Ayarlama Enstitüsü. İstanbul: Dergâh. Türk Dil Kurumu (2005). Türkçe Sözlük. Ankara: TDK. Ünalan, Ş. (2004). Dil ve Kültür. Ankara: Nobel. Yalçın, A. (1997). Anadolu Ezgisi. Ankara: Günce. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13