SELANİK MEKTUBU (5) BAKİ SARISAKAL



Benzer belgeler
SELANİK MEKTUBU (10) BAKİ SARISAKAL

SELANİK SEREZ 1913 BAKİ SARISAKAL

RUMELİ DEN GELEN SON MÜBADİL KAFİLESİ

SELANİK MEKTUBU (9) BAKİ SARISAKAL

Elveda Rumeli Merhaba Rumeli. İsmail Arslan, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2013, 134 Sayfa.

Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri için göç bir ihtiyaçtır.

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

SELANİK BAŞKONSOLOSUMUZUN KAÇIRILMASI

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 5

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 8

SELANİK MEKTUBU (21) BAKİ SARISAKAL

TÜRK- RUM MÜBADELE GİRİŞİMİ (1919)

SELANİK MEKTUBU (13) BAKİ SARISAKAL

SELANİK KALE SURLARININ YIKILMASI

İŞKODRA MUHASARASI 3 BAKİ SARISAKAL

SELANİK MEKTUBU (19) BAKİ SARISAKAL

RAKAM ÇALIŞMASI 1 İÇİN SOL SERÇE PARMAĞIMIZI KULLANALIM. AŞAĞIDAKİ SATIRLARI 10'AR DEFA YAZALIM.

Sosyal bilgiler öğretmeninin verdiği bu bilgiye dayanarak Mustafa Kemal Paşa ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

1914 YILI YUNANİSTAN MÜSLÜMANLARI

BULGAR ZULMUNA KARŞI KOYAN TÜRK DİKME MEHMET

ANKARA ÜNİVERSİTESİ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI ÖZEL LİSESİ ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM 11-A SINIFI MF GRUBU DİL VE ANLATIM DERSİ I

DEDEAĞAÇ MEZALİMİ BAKİ SARISAKAL

Osmaniye Belediyesi Osmaniye Kent Konseyi Eğitim, Kültür ve Sağlık Meclisi Sayfa 44

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 4

TESALYA (YUNANİSTAN) SAVAŞI PULLARI ( )

MİDİLLİ DE YUNAN İŞGALİ

Emekli Albay Ümit Yalım : Gizli mutabakat yapıldı AKP döneminde 17 ada, Yunanistan a geçti

9 EYLÜL 1922 BAKİ SARISAKAL

KOPENHAG ZİRVESİ IŞIĞINDA TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ

3647 SAYILI ve 2008 (3647/2008) TARİHLİ YUNANİSTAN VAKIFLAR YASASI VE UYGULAMALARI

20 Derste Eski Türkçe

118 YIL ÖNCE SELANİK DE BU HAFTA 30ARALIK 1896 BAKİ SARISAKAL

KINALI HASAN. Ey gözümün nuru Hasan ım,

FİRMALARIN PLAKA TAHDİTİ GÖRÜŞLERİ

KURTULUŞ SAVAŞINDA BİR VATANDAŞIMIZIN UÇAK BAĞIŞI

Her milletin dili kimliğidir eğer dilinizi yozlaştırırsanız kimliğiniz erozyona uğrar.

BATI TRAKYA BAĞIMSIZ TÜRK CUMHURİYETİ

3194 SAYILI İMAR KANUNUNA GÖRE DÜZENLENMİŞ BULUNAN İMAR YÖNETMELİKLERİNE SIĞINAKLARLA İLGİLİ EK YÖNETMELİK

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ü Ölümünün 78. Yılında Saygı ve Minnetle Anıyoruz

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı.

8. SINIF T C İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos :42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos :20

T.C İnkılap Tarihi Ve Atatürkçülük

İSTEYİNCE BU ÜLKEDE GÜZEL ŞEYLER OLABİLİYOR

Sultan Abdülhamid Han hakkında 7 itiraf

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

KURTULUŞ SAVAŞI KARTPOSTALLARI MEHMED İN HİKAYESİ *

YUNAN'A BEŞ BEŞ BAKİ SARISAKAL

Aşşk Kahve ve Laduree

BALKAN SAVAŞINDA BULGAR ZÜLUM VE VAHŞETİ

UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ Atatürk İlkeleri ve İnkilâp Tarihi 1 1.Ders

2. Enver Paşa. 3. Rıza Tevfik Bölükbaşı

Mission Berlin. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Bölüm 02 Firarda

YUNAN ELLERİNDE ZAVALLI ESİRLERİMİZ

Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi.

ÇALIŞAN MEMNUNİYETİ ANKETİ

KREDÝLÝ MENKUL KIYMET ÝÞLEMLERÝ ÇERÇEVE SÖZLEÞMESÝ

SELANİK ALMANYA VE FRANSA KONSOLOSLARININ ÖLDÜRÜLMESİ 1876

SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

MİLLİ MÜCADELE TRENİ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΞΙ ( 6 ) ΣΕΛΙΔΕΣ

YANYA MÜSLÜMAN MEZARLIKLARI NASIL YOK EDİLDİ? BAKİ SARISAKAL

MODERNLEŞME DÖNEMİNDE OSMANLI DENİZ TEKNOLOJİSİ VE TERSANE-İ AMİRE

118 YIL ÖNCE SELANİK DE BU HAFTA 6 ARALIK 1896 BAKİ SARISAKAL

Faiz Parasıyla Yapılan Evde Namazın Hükmü

SAMSUN UN İLK SİNEMA SALONU BODUROĞLU (ZAFER) SİNEMASI

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

28 ŞUBAT SİVİL SAVUNMA GÜNÜ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

KÜLTÜR SANAT-MAVÝ KARANFÝL-127

Osmanlı, Titanic i böyle görmüştü

ISBN :

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK

Madde 1 Türkiye Cumhuriyeti tebaası olan her erkek, işbu kanun mucibince askerlik yapmağa mecburdur.

KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ. Youtube Kanalı: tariheglencesi

Muhterem Hayrettin Karaman Hocam,evvela selam eder,saygılar sunarım yılı İmam-Hatib talebeliğimden beri sizleri duyduk ve istifade ettik.

SİRKÜLER RAPOR EMLAK VERGİSİ KANUNU GENEL TEBLİĞİ. ( Seri No : 61 )

AKŞEHİR ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ ÖĞRETİM YILI DİL VE ANLATIM DERSİ 11. SINIFLAR 1.DÖNEM 1.YAZILI YOKLAMASI

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 15

SELANİK ALACA İMARET CAMİSİ

Halil Kurt'tan Esnafı Sevindirecek Talep

SAYIN BASIN MENSUPLARI;

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ

Amerika daki Kızılderililerin Bering Boğazından geçen Orta Asya Türkleri; ya da Osmanlı leventleriyle akraba olduğu söyleniyor.

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin

BALKAN AVASLARI. alkan Savaşları, I. Dünya. Harbinin ayak sesleri niteliğinde olan iki şiddetli silahlı çatışmadır. Birinci Balkan Savaşı nda

TEMEİ, ESER II II II

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

İlk Osmanlı banknotları Abdülmecit tarafından 1840 yılında Kaime-ı Nakdiye-ı Mutebere adıyla çıkarılmıştır. Bugünkü dille Para Yerine Geçen Kağıt,

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

Şimdi olayı şöyle düşünün. Temel ile Dursun iddiaya giriyor. Temel diyor ki

KİTAP TANITIMI. Necmi UYANIK

1891 MANASTIR SALNAMESİNDE MANASTIR VİLAYETİ

Doğuştan Gelen Haklarımız Sadece insan olduğumuz için doğuştan kazandığımız ve tüm dünyada kabul gören yani evrensel olan haklarımız vardır.

Emine Aydın. Resimleyen: Sevgi İçigen. yayın no: 104 ÇOCUKLAR için islâm TARiHi

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

Transkript:

SELANİK MEKTUBU (5) BAKİ SARISAKAL

SELANİK MEKTUBU (5) Yunan askerinin nihayet sabrı tükendi. Bu kadar büyük askeri muvaffakiyetten sonra boşu boşuna silahaltında ifa eylemekte tahammül edemiyorlar. Onlar şimdiye kadar icra ettikleri hareketi askeriyeden lezzet aldıkları için, Hükümet bizi ya harbe sevk etmeli yahut ailelerimizin yanına göndermelidir. diyorlar. Mamafiye, bu sözlerde harp etmeyi istemekten ziyade artık memleketlerine avdet etmek arzusunu anlamamak mümkün değildir. Zaten bu güne kadar silahaltında durmalarına talihin bir cilvesiyle elde edilen muvaffakiyetin büyük tesiri vardır. Yoksa yunan ordusu daha çoktan silahını bırakarak memleketine ricat etmiş bulunacaktı. Fakat nihayet bu haleti ruhiyesini izhardanda kendisini men edemedi. Pazartesi günü alafranga saat 9-10 arasında Hürriyet Meydanı nda ve Grand Oteli cihetlerinden silah sesleri işitildi. İslamlar zaten her vakit bir tecavüzle karşı karşıya bulunduklarından, Kralın katli hadisesini, yeni bir hadisenin vukuu ihtimalleri zihinleri işgal etmeye başladı. Bu dakikada böyle bir hadise karşısında İslamların pek ziyade kurban verecekleri muhakkaktır. Zaten son günlerde görmeye başladığımız tahkirlerde bunu pek güzel gösteriyordu. İlk silah sesleri ahali üzerinde pek fena bir tesir husule getirdi. Fakat aradan çok geçmeden heyecan başladı. Çünkü silah sesleri çoğalıyor. Arada sırada nümayişçilerin gürültüleri işitiliyordu. Nihayet hadise anlaşıldı. Artık silahaltında tutulmayacaklarını isteyen efzun askerleri isyan etmişler. Silah atarak Kahrolsun Kral diye bağırarak sokaklarda nümayiş icrasına başlamışlar. Bir taraftan Grand Oteli cihetinden gelen, diğer taraftan rıhtım cihetini dolduran askerin gürültüsü mazlum ve mağdur şehrimizde büyük bir velvele tevellüt etmişti. İsyanın yayılması ihtimali herkesi endişelere düşürüyordu. Askerler, İspalanti Palas oteline giderek Cezrallerini aşağı indirmişler ve kendisine birçok tahkiri amiz beyanatta bulunduktan sonra terhis edilmelerini talep etmişlerdir. Cezral işin pek vahim bir şekil alacağını anlayarak yarın terhis emrinin neşir ve ilan edileceğini beyan ederek askerleri başından savmış. Fakat askerler bununla da iktifa etmeyerek yeniden silah atarak tekrar telgrafhaneye gelmiş ve orada derhal terhis edilmeleri talebine havi olmak üzere Harbiye Nezaretine, Venizols a telgrafnameler keşide eylemişlerdir. Telgrafhaneden çıktıktan sonra Sabri Paşa ve Kemeriye Caddelerini silah atarak dolaşmışlardır. Sabri Paşa Caddesinden yukarı çıkarlarken otomobiliyle gelen bir zabite tesadüf etmişler ve zabiti otomobilinden indirerek pek ziyade tahkir eylemişlerdir. Hükümet derhal gerekli teşebbüslerde bulunmak istemese de nümayişçiler, nümayişlerine devam etmiş ve terhis edildikleri hakkında cevaben varid olan telgrafnameyi görmedikçe dağılmamışlardır. Eğer olay bu kadarla bitmiş olsaydı belki biz İslamlarca mucip teessüf olmaz, yalnız geçirdiğimiz endişeli dakikalar bizi ürkütüyordu. Fakat İslamları tahkir için hiçbir fırsatı kaçırmıyor, bu tazyike maruz kalan millet bu hadiseyi de İslamların feslerini yırtmak Feslilere tecavüz etmek için bir fırsat telakki etmişlerdir. Bu cümleden olarak da gece nümayiş esnasında sokaklarda rast geldikleri feslilerin feslerini yırtmışlar ve kendilerini tahkir etmişlerdir. Ah. Tahkir bir değil ki. Nereye gitseniz izzetinefsinizi alenen tahkir edildiğini, Kırmızı- Beyaz a ilanı harp edildiğini görür, kalbinizin parçalandığını hissedersiniz. Daha henüz kendi tabiiyetine bile alamadığı bu anasırı İslam ı kendisine ısındırmak ihtiyacında bulunan bir millet ve hükümet tarafından duçar olduğumuz bu tahkirler bari orada yaşayan İslamlar, Türkler, bilhassa Hükümet için mucip emsal olsa. Dünde bir Rum madam, tramvayda iki Türk hanıma karşı, edep ve terbiyeye sığmayan münasebetsiz hareketlerde bulunmak küstahlığında bulunmuştur. Malumdur ki tramvaylarda İslam hanımlarına bir mevki tahsis edilmiştir. Bu mevkinin birde perdesi vardır. Bu madam hiçbir münasebeti olmadığı halde bu mevkide oturan iki İslam hanımına:

Artık bu perdenin kaldırılması lazım geldiği ve çarşafların atılması icap ettiğini beyan etmiş. Tabi İslam hanımları kendilerini müdafaa ederek, bunarlın inançları gereği olduğu cevabını vermiş ve madamı ikna etmek istemişlerse de, madam terbiyesizliği ileri vardırmış: öyle ise İstanbul a gidin demiştir. Madamın hanımlarımıza reva gördüğü bu muamele, İslamların burada duçar oldukları tahrikatın bir delilidir. Fakat bu kadar mı? Hayır, muhterem dindaşlarım, hayır dahası var. Bakınız size burada yayınlanan Tarus namındaki gazetenin 5 Eylül ve 103 numaralı nüshasında Milli Serpuşumuz hakkında neşriyatını nakledeyim de burada bizim ne elim şartlar altında yaşadığımızı anlamış olsanız: Bu gazete (Hemşeriler Eğleniniz) ser levhasıyla yazdığı bir makalede aynen diyor ki: Tramvay direklerinin ayaklarını milli boya ile boyanmak lütfünde bulunmakla beraber memurlarının başındaki Kırmızı Fescikleri ifa etmiş olan tramvay şirketinin zevki selimi hayret uyandırıyor. Demek ki hem gülelim, hem ağlayalım. Tabiatıyla bu hal pek çirkindir. En adi bir zevki selim sahibini bile isyana davet ediyor. Tramvay şirketi bu hareketi ile bize vaktinden evvel karnaval mevsimini getirmiş oluyor. Öyle ise gülünüz, eğleniniz, hemşeriler. Ben bunu okuduğum zaman İstanbul un Beyoğlu ve Galata cihetleri ile Boğaziçi nin Arnavutköy, Büyükdere gibi Rumlarla meskûn olan köyleri hatırıma geldi. İstanbul da haberleştiğim bir arkadaşım oralarının Mavi-Beyaz istilası altında bulunduğunu yazıyor da siz orada nasıl Kırmızı-Beyaz fesin duçar tahkir olmasından müteessir oluyorsanız, biz de burada Mavi-Beyaz istilasına uğradığımızdan dolayı aynı hislerle doluyuz. diyordu. O vakit düşündüm. Neden diyordum? Neden bizde Mavi-Beyazlara ilanı harp etmeyelim. Burada dükkanlarımızın üzerindeki Kırmızı-Beyaz rengi bile kaldıracak kadar saldırgan hareket eden Yunanlılara karşı orada neden bu kadar müsadekarane hareket ediliyor? Hükümet neden Mavi-Beyaz ın bu kadar yayılmasına göz yumuyor ve sonra gençlerimiz Yunanlıların bizi alenen tahkir demek olan bu Mavi-Beyaz ı istilasına karşı nasıl tahammül ediyor? Ey milletimin sevgili gençleri. Geliniz burada Kırmızı-Beyaz a karşı yapılan muameleleri görünüz. O vakit vazifenizi daha kolaylıkla anlayacaksınız. Harpten evvel pek mesut yaşayan bu bedbaht memleket ahalisinin duçar oldukları akıbeti elime ve facia bütün Osmanlılarca tanınması gereken bir hailedir. İlk Muharebede Usturumca Bulgarlar tarafından işgal edilmişti. Usturumca

O vakitler gazetelerde birkaç defa yazıldığı vecihle Bulgarlar bu zavallı ahali hakkında bin türlü işkenceler tatbik ederek 6000 kadar İslam ı katlettiler. Arkasından ikinci muharebe başladı. Bu defa Usturumca Yunanlılar tarafından işgal edildi. Usturumcalılar, Bulgarlardan kurtulduklarını zannederek, denize düşen bir zavallı gibi yılana sarıldılar. Fakat Bükreş Antlaşması onları yine Bulgarlara terk etmişti. Evvelce verdikleri kurbanlarla Bulgarlar hunharlıklarını tecrübe etmiş olan Usturumcalılar ne yapacaklarını şaşırdılar. Her nasılsa ellerinde biraz parası kalanlar derhal hicret ettiler. Bunlar Bulgarların dönmesinden evvel hicret ettikleri için Selanik e kadar salimen gelebilmişlerdi. Fakat ahalinin bir kısmı ne para ve ne de diğer bir vasıta olmadığı için hicret ile Bulgar esareti altında kalmak arasında kararsız kalmışlardı. Onlar bu devrei tereddütte iken Yunanistan tazyike başladı: Rum ve İslam ne kadar ahali varsa cümlesi kasabayı terk edecektir. Aksi halde kasabayı yakacağımızdan, kalanlarla birlikte yanmaları muhtemeldir. dedi. Maksadı ahalinin Bulgar zumlundan hicret eylediğini ve Yunanistan ın saye-i adaletine (!) iltica ettiğini Avrupa ya ilan etmekti. Ahali için artık hicretten başka çare kalmamıştı. Herkes hanelerini terk ile hicrete başladılar Usturumca ile Doyran arasındaki arazi muhacirin ile doldu. Burada 25 bin kişi aç susuz çadırsız, himayesiz kalmıştı. Yunan Hükümeti bunlara ne bir parça ekmek, ne de bir çadır vermek ihtiyacında bulunmadığı halde gazetelerle, muhacirini iskan ve iaşe için Yunanistan ın binlerce liralar sarf etmekte olduğunu ilandan utanıp, sıkılmıyorlardı. Doyran Köyü Muhacirler o taraflarda bulunan köylere iltica ettiler. Bir kısmı da yayan olarak Selanik e kadar geldiler. Fakat Yunanistan bulaşıcı bir hastalığın yayılmasından korktuğu için bunları şehre sokmak istemedi. Usturumcalılar zaruri olarak orada kaldılar. Bu sırada şiddetli yağmurlar başladı. Artık İslamlar ne olursa olsun şehre girmeye karar vermişlerdi. Bir gece, gece yarısı yağmurlu bir havada Selanik sokaklarında binlerce zavallı fakir İslam ın, yaş elbiseler altında gayrı muayyen meskenlere doğru iltica için koştukları görüldü. Nihayet Usturumcalılar şehre girmiş bulunuyorlardı. Fakat Kolera da birlikte geldi. Fevkalade fena şartlar altında yaşayan bu zavallıların zaten Koleradan kaçması imkânı yoktu. Bu muhacirin arasında günde 100-150 vaka meydana geliyor. Ovalarda kalan zavallıların ise daha çok sayıda kurban verdikleri haber alınıyordu. Selanik e gelenler yavaş yavaş ana vatana hicrete başladılar. Bir kısmı İzmir e, bir kısmı da İstanbul a gitmek üzere vapurlara bindiler. Fakat aralarında Koleranın mevcudiyeti, birçoklarının da karanlıkta hanelerinde terki hayat eylemelerine sebep oluyordu. İşte bu gün Usturumcalılari bir kısmı Selanik te, diğer bir kısmı ovalarda, üçüncü bir kısmı da karantinahanelerde kalarak mahv ve perişan oldular. Usturumca kasabası da Yunanlılar tarafından yakıldı. Bu suretle hem Usturumca ve hem Usturumcalılar Balkanlarda en feci bir akıbet kurbanı olmuşlardır.

Kolera

Balkan Savaşları Sırasında Doyran Köyü Selanik te birçok rivayetler dolaşıyor. Gümülcinelilerin vatan müdafaaları bizi çok memnun etti. Şimdi de Osmanlı gönüllerinin hududun beri tarafına geçtikleri ve hatta Nevrekop, Menlik, Petriç, Usturumca gibi havaliyi işgal eyledikleri bildiriliyor. 1 1 Tasviri Efkâr 25 Eylül 1913