HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU HUKUKİ MÜZAKERE TOPLANTILARI 23-26 MAYIS 2013 - İZMİR Grup Adı : Özel Hukuk 1. Grup Konu : İş ve sosyal güvenlik davaları Grup Başkanı : Mehmet YILDIZ (Yargıtay Tetkik Hâkimi) Grup Sözcüsü : Mehmet YILDIZ (Yargıtay Tetkik Hâkimi) Raporlama Heyeti : Tüm Katılımcılar A-USUL SORUN: İş ve Sosyal Güvenlik Hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklara bakan İş Mahkemelerinde görülen davaların basit yargılama usulüne tabi olmasının yanı sıra iş yargılamasının diğer hukuk mahkemelerinde uygulanan usullerden farklılıklar gösterdiği dikkate alındığında,5521 sayılı Yasa'da, Hukuk Muhakemeleri Kanununa yapılan atıfların, temyiz süresi ve temyiz süresinin başlangıcı vb konularda yetersiz kaldığı düşünülmektedir. 1-5521 sayılı Yasa ile 6100 sayılı Yasanın temyiz süresi ve başlangıcına ilişkin düzenlemelerin birbirine uyumlu hale getirilmesi için gerekli yasal değişikliklerin yapılması, kısa kararın HMK'nın 321/2 maddesine uygun olarak açıklanmaması durumunda karar tefhim edilmemiş olacağından temyiz süresinin gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren başlayacağının esas alınması önerilmektedir. 2-Süre tutum dilekçesi verilmiş olması halinde gerekçeli kararın süre tutum dilekçesi veren tarafa tebliğ edilmesi, ayrıca temyiz edenin temyiz itirazlarının davanın diğer tarafına da tebliğ edilmesi suretiyle diğer tarafın savunma hakkının kısıtlanması ve hukuki dinlenilme hakkının ihlalinin önlenmiş olacağı düşünülmektedir. Komisyonumuzun bazı üyeleri bu konuda yasal bir boşluk olmadığını bu görüşün içtihatlarla istikrar kazanabileceğini düşünmektedir. 3-5521 sayılı Yasa ile 6100 sayılı HMK hükümleri birlikte değerlendirilerek uyuşmazlıkların basit ve hızlı şekilde görülmesini sağlayacak, iş yargısının kendine özgü kuralları nedeniyle atıflar yapmak yerine 5521 sayılı Yasada daha geniş düzenlemelere yer verilerek değişiklikler yapılması zorunlu görülmektedir. B-İŞ YÜKÜ SORUN: İş Hukukuna ilişkin uyuşmazlıkların sosyal yönü ve ivedilikle bitirilmesi gerektiği halde yargılama sürecinin uzun sürdüğü görülmüş, bu durumun iş yoğunluğundan kaynaklandığı anlaşılmıştır. 1
1-İş Mahkemelerinde yıl içinde bakılan (devreden ve gelen iş toplamı) işlerin Asliye Hukuk Mahkemelerinde bakılması gereken iş sayısı ve oranı ile eşit tutulması ve yeterince iş mahkemesi kurulması gerektiği, 2-İş mahkemelerindeki davaların çoğunun seri olduğu algısının yanıltıcı olduğu gözetilerek, İş Mahkemelerinde seri olarak görülen davaların iş yüküne etkisi dikkate alınırken belli dönemlerde yoğunlaşan (ekonomik kriz döneminde aynı nedenle işten çıkartılan işçilerin aynı işverene karşı açmış oldukları işe iade davaları, özelleştirme kapsamında açılan davalar gibi) özel durumların ayrı olarak değerlendirilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir. 3-İş mahkemelerinde görülen davaların yoğunluğu dikkate alındığında bu yoğunluğun azaltılması adına dava değeri belli miktarın altında olan uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce uyuşmazlıkların çözümü adına arabuluculuk ve benzeri sistemlerin uygulamaya koyularak alternatif çözüm yöntemlerinin bulunması gerekir. 4-Sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklarda öncelikle SGK'na başvuru şartı getirilmelidir. 5-Sosyal Güvenlik Kurumunun Yargıtay'ın istikrar kazanmış uygulamalarına uygun işlem tesis etmek üzere gerekli birimleri oluşturması yönünde tavsiyede bulunulması yararlı olacaktır. C-UZMANLAŞMA SORUN: İş ve Sosyal Güvenlik Hukukuna ilişkin davaların uygulamada uzun sürdüğü, yetkili İş Mahkemesi Hâkimlerinin yetkilerinin değiştirilmesi nedeniyle bu uzun yargılama sürecinin ve isabetli karar verme oranının düştüğü, bu durumun davanın taraflarının mağduriyetine ve yargılamanın gecikmesine neden olduğu, İş Mahkemesi Hâkimlerinin kendi alanlarında uzmanlaşmalarını engellediği tespit edilmiştir. 1-İş ve sosyal güvenlik hukuku özellikli bir alan olup bilgi birikimi uzun sürede oluşmaktadır. İş veya sosyal güvenlik davalarına bakmakla yetkili Hâkimlerin, bu yetkisinin bulunduğu yer ve tayin ile gittiği yerde devamının sağlanması halinde yargılama sürecinin hızlanacağı ve kararlardaki isabet oranının artacağı düşünülmektedir. 2-Bu kapsamda iş ve sosyal güvenlik hukukuna ilişkin davaların ilçe mahkemeleri yerine il merkezlerinde kurulacak iş ve sosyal güvenlik davalarına bakan yetkili mahkemelerde görülmesi yerinde olacaktır, nitekim bazı iş mahkemelerinin sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıkları çözmekle yetkilendirilmiş olması isabetli olmuştur. 3-Sendika ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunundan kaynaklanan uyuşmazlıkların ilgili yasada öngörülen sürelerde bitirilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda açılan davaların il merkezlerinde 2
bulunan iş mahkemelerinden birinin özel yetki ile görevlendirilerek görülmesi halinde, işin niteliği de dikkate alındığında, davaların hızlı görülmesi ve daha az hata yapılması yönlerinden yararlı olacaktır. D-BİLİRKİŞİ SORUN: İş ve Sosyal Güvenlik Hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünde bilirkişi incelemesi yoluna başvurulması sıklıkla gerekmektedir. Mevcut bilirkişi uygulaması nedeniyle yeterli uzmanlığa sahip olmayan bilirkişilerden rapor alınmak zorunda kalınması ile bilirkişilere getirilen kota uygulaması nedeniyle tecrübeli ve konusunda uzman bilirkişilerden rapor alınamamasının, uyuşmazlıkların çözümünü güçleştirdiği, yargılama sürecinin de uzamasına neden olduğu görülmektedir. Ayrıca, istinabe yoluyla bilirkişi incelemesi istenmesi halinde, taleplerin ve inceleme yapacak olan bilirkişilerin niteliklerinin açık ve net olarak belirtilmemesinin istinabe olunan Mahkemenin zaman kaybına ve dosyanın bu eksik bildirim nedeniyle iadesi halinde yargılama sürecinin uzamasına neden olduğu görülmüştür. Öncelikle, resmi bilirkişilik kurumunun oluşturulması gerekir. Bu mümkün olmadığında; a-iş yargılaması alanında dava sayısının fazla olması nedeniyle uzman bilirkişi teminindeki güçlük de gözetildiğinde bilirkişiler için öngörülen yıllık 300 kota sayısının kaldırılması veya arttırılması yargılamanın hızlandırılmasını sağlayacaktır. b-kotası dolan ilk raporu hazırlayan bilirkişiden ek rapor alınmasının gerekmesi halinde bu ek raporun kota kapsamında değerlendirilmemesi, her halükarda ilk raporu hazırlayan bilirkişiden ek rapor alınabilmesi imkanının sağlanması yerinde olacaktır. c-istinabe yoluyla gelen bilirkişi incelemesini içerir taleplerde bilirkişilerin uzmanlık alanlarının özellikle belirtilmesi; taleplerin niteliğine göre sosyal güvenlik veya bireysel iş hukukuna bakan ilgili mahkemelerden istenmesi, istinabe olunan mahkemenin işini kolaylaştıracak yargılamanın daha hızlı yapılmasını sağlayacaktır. E-İÇTİHAT BİRLİĞİNİN SAĞLANMASI SORUN: Yargıtay da iş ve sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan davalarda verilen kararların temyiz incelemesini yapan birden fazla hukuk dairesi bulunmaktadır. Benzer hukuki sorunlarda farklı çözüm yolları üretilmesinin içtihat farklılıklarına neden olduğu görülmektedir. Bu uygulama farklılıklarının kürsüde görev yapan hâkimlerin hangi uygulamaya göre karar verecekleri konusunda çelişkiye düşmelerine neden olmaktadır. Bu durumun davaların sonuçlarının öngörülebilirliğini olumsuz etkilediği gibi yargıya olan güveni de zedelediği anlaşılmıştır. İçtihat birliğinin sağlanması için öncelikle Yargıtay ilgili dairelerinin başkan, üye ve tetkik hâkimlerinin bir araya gelerek farklı uygulamaları ortadan kaldırmaya yönelik çalışma 3
yapması, sonrasında çalışmanın sonuçlarını aktarmak ve bilgi paylaşımını sağlamak üzere kürsü hâkimleri ile ortak seminerler düzenlenmesi yararlı olacaktır. F-MANEVİ TAZMİNATIN BELİRLENMESİ SORUN: Yüksek Yargının, iş kazası ve meslek hastalığından kaynaklanan manevi tazminat talebi ile ilgili ilk derece mahkemelerince verilen kararları tazminat miktarlarının fazla veya düşük olduğu gerekçesiyle bozma konusu yaptığı, bu durumun yargılamayı uzattığı gibi benzer olaylarda farklı tazminat miktarlarına hükmedilmelerine neden olduğu görülmektedir. Manevi tazminatın belirlenmesinde somut ve sayısal verilerin içtihatlarda belirtilmesinin, Dairenin buna ilişkin yaklaşımı ve tecrübelerini makale şeklinde yargı camiası ile paylaşılmasının, Manevi tazminat talep eden kişilerin yaşadıkları manevi travmaların belirlenmesine yönelik aile mahkemesi nezdinde görev yapan sosyal çalışmacı, psikolog ve sosyologlardan rapor alınmasının, Manevi tazminat davalarına bakan ilk derece mahkeme hâkimleri ile ilgili Yargıtay dairesi başkan, üye ve tetkik hâkimlerinin katılımlarıyla manevi tazminatın genel kriterlerinin belirlenmesine yönelik seminerler ve eğitim faaliyetleri yapılmasının yararlı olacağı düşünülmüştür. G-MAHKEME YÖNETİM SİSTEMİ SORUN: Hâkimin yargılama faaliyeti dışındaki konulara zaman ayırmasının İş Mahkemelerindeki iş yoğunluğu dikkate alındığında gereksiz emek ve mesai harcamasına neden olduğu gibi davaların uzamasında da etken olduğu düşünülmektedir. ÇÖZÜM ÖNERİSİ: Mahkeme yönetimi kapsamında, hâkimin davanın esasına ilişkin uyuşmazlıkları çözüme kavuşturma yükümlülüğü dışındaki diğer görev ve sorumluluklarının azaltılması, örneğin avukatlık ücreti ile yargı harç ve giderlerinin yazı işleri müdürünün (veya adli hizmet uzmanının) görev alanı içerisinde değerlendirilmesi, hâkimin bu işlemlere karşı itiraz halinde değerlendirme yapması, buna ilişkin personel temini ve altyapının ayarlanması gerekir. H- ÜCRETİN TESPİTİ SORUN: İş sözleşmesinden kaynaklanan tazminat ve alacak davalarında, kayıt dışı istihdam nedeniyle gerçek ücret genellikle tespit edilememektedir. Uygulamada, gerçek ücretin tespitinde emsal ücret araştırması yapıldığı, bu araştırmalar sonucunda ilgili Kurumlardan farklı ücret miktarlarının bildirildiği, Mahkemece hesaplamaya esas alınan ücretin Yargıtay ca kabul edilmeyerek kararların bu nedenle bozulmasına neden olduğu, emsal ücret araştırması kapsamında araştırma yapılacak birden fazla kurumun olduğu, bu kurumların her biriyle ayrı 4
ayrı yazışmalar yapıldığı, bu durumlarında yargılamanın uzamasına neden olduğu görülmektedir. ÇÖZÜM ÖNERİSİ: İş sözleşmesinden kaynaklanan davalarda uyuşmazlığa konu tazminat ve alacakların hesaplanması için gerekli olan ücret miktarının tespitine yönelik olarak çalışma yapılması, gerekirse yasal alt yapısı da oluşturulmak suretiyle farklı iş ve iş kollarına göre emsal işçi ücretlerinin belirlenmesi, böylece uygulayıcıların emsal ücret araştırması yoluna gitmeden usul ekonomisi ilkelerine uygun olarak uyuşmazlığı çözme konusunda elinin güçlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir. 5