İçindekiler BAŞLARKEN...04. BÜYÜTEÇ Tramvay ile büyüyen ve büyüyecek ulaşım sorunumuz...06



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

YAYIN VE BASIM. İstanbul F Bursa Araştırma 7 Vakfı F-1 Belgeler 1 16 F-1 Mimarlıktan Haberler 1 58 F-1. Bursa Araştırmaları 1

MİMARLAR ODASI İZMİR ŞUBESİ

GAZİEMİR AKTEPE VE EMREZ MAHALLELERİ KENTSEL DÖNÜŞÜM VE GELİŞİM ALANI KENTSEL TASARIM VE MİMARİ FİKİR PROJESİ YARIŞMASI JÜRİ DEĞERLENDİRME ÇALIŞMASI

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

Altın Ayarlı İslâmi Finans

21 yıllık tecrübesiyle SiNCAN da


Page 1 of 6. Öncelikle, Edirne de yaşanan sel felaketi için çok üzgünüz. Tüm Edirne halkına, şahsım ve üniversitem adına geçmiş olsun demek istiyorum.

OKULLAR YENİ YAŞAM ALANLARIMIZ

Biz beyaz yakalılarız. Günümüzün çoğu plazalarda geçer. 9-6, 9-9, bazen de ne kadar giderse o kadar çalışırız. Adımız aynı zamanda kimliğimiz.

kimdir? Nazif Kerem GÖZENER ÖZGEÇMİŞ

Temiz üretimin altı çizilmeli ve algılanması sağlanmalıdır

Planlama Kademelenmesi II

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

İnşaat Sanayii YÜZKIRKBEŞ EYLÜL - EKİM 2014 TÜRKİYE İNŞAAT SANAYİCİLERİ İŞVEREN SENDİKASI DOSYA İNŞAATA HAYAT VEREN ÇİZGİ: MİMARİ

Davetkar Atıf YAPI - HİZMET BİNASI - KAYSERİ

KAYNAK: Birol, K. Bülent "Eğitimde Sanatın Önceliği." Eğitişim Dergisi. Sayı: 13 (Ekim 2006). 1. GİRİŞ

KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN TÜRKİYE DEKİ GELİŞİMİ

EK-2: İnşaat Mühendisliği Öğrenci Anketi

AVRUPA MİRAS GÜNLERİ. Umut Özdemir. Kültür ve Turizm Uzmanı T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı

2018 yılı ETKİleşim program ve etkinliklerimize katılımın her zamankinden daha fazla olacağı umudu ile ETKİli yıl diliyoruz. A. Faruk Göksu Sıla Akalp

ÜYELERE YÖNELĐK ANKET ÇALIŞMASI PEYZAJ MĐMARLARI ODASI ĐSTANBUL ŞUBESĐ ÜYE ANKETĐ SORULARI

Kent İçi Raylı Sistemlerde Verimlilik

İçeriği, Amacı, Tarihsel Gelişimi ve Yapılan Değişiklikler [değiştir]

Yaşam Boyu Öğrenme, Araştırma ve Uygulama Merkezi nin ilk şubesi Bodrum da

DR. SAVAŞ ZAFER ŞAHİN

ESTETİK VE SANAT KURULU YÖNETMELİĞİ SAKARYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SAKARYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SAKARYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ

İnsan-Mekân İlişkisi Bağlamında Yaşlı Dostu Mekânlar

YÖNETİM KURULU BAŞKANI MUSTAFA GÜÇLÜ NÜN KONUŞMASI

Ev parası için hayatınızı harcamayın, hayatınızın evinde yaşayın...

Sayın Mehmet CEYLAN BakanYardımcısı Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Bakanlığı

ŞARTNAME AMAÇ VE KAPSAM KATEGORİLER KATILIMCI KATILIM KOŞULLARI BAŞVURU FORMU VE TESLİM MATERYALİ

SWOT ANALİZİ GRUP-1: ESKİŞEHİR İN EĞİTİM ŞEHRİ OLMASI

CHP İLÇE BAŞKANI RECAİ SEYMEN TEKRAR ADAY

K.Maraş geleceğine şimdiden yön veriyor

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN

KENTSEL TASARIM ve KATILIM

2014 Seçim Beyannamemizde bu dönem ulaşım ve şehircilik dönemi olacak demiştik.


8. Kamu Yönetimi Sempozyumu

Her güzelin bir kusuru var

MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI

Sosyoloji. Konular ve Sorunlar

Levent SÜMER, PMP, Torunlar GYO Planlama Müdürü, UPYE Kurucu YK Üyesi

ERZURUM ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ 60.YIL KUTLAMALARI GELENEKSEL MEZUN ŞENLİKLERİ

Doğal Afetler ve Kent Planlama

BURSA İLİ, İNEGÖL İLÇESİ, YENİCEKÖY MAHALLESİ 4290 NUMARALI PARSEL VE 546 ADA 5,6,7 VE 8

Altınordu Belediye Başkanı Engin Tekintaş, Altınordu İlçesi nde bulunan 92 Mahalle nin muhtarlarıyla ile bir araya geldi.

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

MiMARLIK, BiÇiM HALiNE GELMiŞ YAŞAMDIR.

MEHMET TİRE: BODRUM TRAFİĞİ NEFES ALACAK

SAKARYA ULAŞIM ANA PLANI

Hangi onluğa daha yakın dan limite doğru

Erseven Grubu, bünyesindeki inşaat ve turizm şirketlerinde geçmişten gelen güvenilirlik ve dürüstlük anlayışını alt neslin vizyonu ve günümüzde büyük


ANTALYA İLİ, AKSU İLÇESİ, ATATÜRK MAHALLESİ, ADA 2 PARSELİN BİR KISMINI KAPSAYAN ALANDA HAZIRLANAN 1/1.000 ÖLÇEKLİ İLAVE UYGULAMA İMAR PLANI

Şehrin en doğal hali!

Başbakan Yıldırım, Keçiören Metrosu nun Açılış Töreni nde konuştu

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

LÜKS, LOCA ŞİRİNKÖY İLE YENİDEN TANIMLANIYOR...

1/1000 Ölçekli Uygulama İmar Planı. Tarih: Yer:PLN 302 Şehir Planlama Stüdyosu Saat: 13.15

( tarih ve132 sayılı Kayseri Büyükşehir Belediyesi Meclis Kararı ile yürürlüğe girmiştir.)

DİYARBAKIR TİCARET VE SANAYİ ODASI YENİ TEŞVİK MEVZUATI HAKKINDA EKONOMİ BAKANINA HAZIRLANAN RAPOR 2012

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

KENTTASARIM ŞEHİR PLANLAMA MÜHENDİSLİK MİMARLIK İNŞAAT TURİZM SANAYİ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ A Grubu Şehir Planlama

İstanbul Ticaret Üniversitesi ile Kadın ve Demokrasi Derneği ve Marmara Belediyeler Birliği Yerel Yönetimler Sertifika Programı

Cemil Meriç Yılı Muhteşem Bir T örenle Tamamlandı

Nasıl Bir Deniz Feneriyiz?

TMMOB MİMARLAR ODASI İZMİR ŞUBESİ İZMİR ALSANCAK KRUVAZİYER LİMANI NAZIM VE UYGULAMA İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ KAKKINDA RAPOR

MİMARLAR DERNEĞİ DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl

Malzeme Şenliği' Mart 2018

ÇAĞDAŞ EĞİTİM KOOPERATİFİ ÖZEL 3 MART İLKÖĞRETİM OKULU

SANAYİ KENTİNİN SORUNLARINA ÇÖZÜM ARAYIŞLARI:

KPSS'de çok konuşulan 'vitamin' sorusu ve çözümü

ÇANAKKALE NİN GELİŞME ALANLARINDA EKOLOJİK YAKLAŞIMLAR. İsmail ERTEN

Bireyler ve Toplumlar Öykü ve Öğretim

ÜNİVERSİTE VE SOSYAL SORUMLULUK. Prof. Dr. Yunus Söylet İstanbul Üniversitesi Rektörü

ANTALYA İLİ, BATI ÇEVRE YOLU GÜZERGÂHI İLE KEPEZ İLÇESİ ŞAFAK VE ÜNSAL MAHALLELERİ YERLEŞİM ALANLARININ DÜZENLENMESİNE İLİŞKİN 1/100.

ORDU BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ULAŞIM KOORDİNASYON ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam Dayanak ve Tanımlar

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

MANİSA İLİ, YUNUSEMRE İLÇESİ YENİMAHALLE MAHALLESİ 1/1000 ÖLÇEKLİ UYGULAMA İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ PLAN AÇIKLAMA RAPORU

TMMOB ŞEHİR PLANCILARI ODASI ŞEHİR VE BÖLGE PLANLAMA ÖĞRENCİLERİ BİTİRME PROJESİ YARIŞMASI

YILDIRIM SEÇİM BEYANNAMESİ

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

Cumhuriyet Halk Partisi

ESKI.SEHIR. MIMARLIK FESTIVALI

MANİSA İLİ, YUNUSEMRE İLÇESİ YENİMAHALLE MAHALLESİ 1/5000 ÖLÇEKLİ NAZIM İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ PLAN AÇIKLAMA RAPORU

ULUSLARARASI ŞEHİR VE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI ZİRVESİ Ekim 2017 Esenler / İstanbul

SADETTİN ÖKTEN İÇİMDE AVM VAR!

Cumhuriyet Halk Partisi

Yeni Göç Yasas Tecrübeleri

Üst Ölçekli Planlar Mekansal Strateji Planı

III. MİLLÎ KÜLTÜR ŞÛRÂSI SONUÇ RAPORU ÖZETİ

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

Mustafa Kemal ATATÜRK

Bursa Yakın Çevresi Deprem Tehlikesi ve Kentsel Dönüşüm

Beşiktaş Residence Tower / Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi

ÇEVRENİN GENÇ SÖZCÜLERİ

Transkript:

01

02

YIL: 1 - SAYI :2 - KIŞ 2014 Yayınlayan Mimarlar Odası Gaziantep Şubesi Mimarlar Odası Adına Sahibi B. Sıktı Severoğlu Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Hasan Özgür Girişken Editör TÜLAY KARADAYI YENİCE Yayın Sekreteri Elif Bozhüyük Şiraz Yayın Kurulu A.Sina Açıkkol Cemil Açıkkol YUSUF AÇIKKOL MUHAMMED KEMAL ALAMo SİNEM DAĞILGAN İREM ERKURT MERVE ERDOĞAN MÜNEVVER GÜRSOY BİRAND İŞERİ ÖMER ÖZEREN İREM SARAÇ TUĞÇE SARIÇİÇEK Elif Bozhüyük Şiraz KÜBRA TATAR TÜLAY KARADAYI YENİCE Grafik/Tasarım ve İçerik Yönetimi Mark&Mark İletişim Danışmanlığı Telefon: 0342 232 80 81 Faks: 232 80 82 www.mark-mark.net İçindekiler BAŞLARKEN...04 BÜYÜTEÇ Tramvay ile büyüyen ve büyüyecek ulaşım sorunumuz...06 GÜNDEM Kültür, kültürel miras ve koruma öncelikli eğitsel çalışmalar...09 SÖYLEŞİ Kent Planlamaları doğal veriler ve coğrafi özelliklerle uygun yapılmalı...11 Basım Yeri Gap Olay Medya Grubu A.Ş. Mücahitler Mah. 6 Nolu Cadde 35 Nolu Sk. No:1 Olay Medya Plaza Şehitkamil / Gaziantep Telefon : 0342 322 86 86 (Pbx) Faks : 0342 322 86 87 Yönetim Yeri Mimarlar Odası Gaziantep Şubesi Değirmiçem Mah. 14 Nolu Sok. No:8 Efes İş Merk. Kat:2 Daire 6 Şehitkamil/Gaziantep Tel:0(342) 220 96 48 Faks: 0(342) 230 06 36 info@gaziantepmimod.org.tr www.gaziantepmimod.org.tr Basım Tarihi Ocak 2014 "Kastel" dergisi, Mimarlar Odası üyelerine ücretsiz olarak gönderilir. Dergide yeralan yazılarda ileri sürülen görüşlerin sorumluluğu yazarlarına aittir. Kapak Fotoğrafı: Mimar Özlem Açıkkol 01

İÇİNDEKİLER İçindekiler DOSYA Mimarlık ve Ulusal Kimlik...14 PROJE UYGULAMA Butik Oteller: Anadolu Evleri Örneği...37 Hanımlar Yüzme Havuzu...44 TARİH Cunda Adası...48 Taksiyarhis Kilisesi, Kubbeli Bazilikal Plan tipine uygun olarak inşa edilmiştir. Adanın metropol kilisesi 1873 yılına tarihlenmektedir. s.41 ÇEVİRİ Brooklyn Kumtaşı Pasif Ev...52 YARIŞMA Autodesk Design Next 2013 Tasarım Yarışması...56 FAALİYETLERİMİZ Gaziantep Mimarlar Odası Faaliyetleri...78 ÇİZGİYORUM...80 Ikinci kat merdiveninde ki cam paneller Tighthouse merkezinde ki ikinci kat koridoruna gün ışığı getirmek için yukarıdaki tavan penceresi ile çalışır... s.51 Hanımlar Yüzme Havuzu. s.51 Kastel Dergisi Yazım Kuralları Yılda dört sayı olarak yayınlanan dergimizde, mimarlık alanlarındaki görgül çalışmalara, derlemelere (en son literatürü kapsamlı bir şekilde inceleyen yazılar, meta-analiz çalışmaları, model önerileri, olgu sorunları ve tartışmaları vb.), çevirilere ve özgün kitap incelemelerine yer verilmektedir. Kastel'e gönderilen yazılar daha önce hiçbir yerde yayınlanmamış olmalıdır. Herhangi bir sempozyum yada kongrede sunulan yazılarda kongrenin adı, yeri ve tarihi belirtilmelidir. Yazılar editör ve yayın komisyonu tarafından ön değerlendirmeye tabi tutulur. Yayınlanmak üzere dergiye gönderilecek yazılar, başlık sayfası, ana metin, kaynaklar, (varsa) ekler ve yazar notları bölümlerini içermelidir. Metinler Times New Roman karakterde, 12 punto ve 1,5 satır aralığı ile yazılmalıdır. Metine ait görseller, opak ya da saydam olarak verilemiyorsa, taramaların ve/veya dijital fotoğrafların (7 cm'den küçük olmayacak şekilde) olanaklar ölçüsünde büyük ebatta, 300 dpi çözünürlükte jpeg veya tiff dosyaları olarak verilmesi gerekir. Yazı Kurulu 02

03

BAŞLARKEN Başlarken İlk sayımızın ardından gelen olumlu tepkiler bizim gücümüzü ve cesaretimizi artırdı. İkinci sayımızın heyecanıyla ile size tekrar merhaba diyoruz Bu sayımızda Dosya konumuz Mimarlık ve Ulusal Kimlik. Yayın Kurulu olarak bu konuyu seçerken hep beraber oturup tartıştık. Nedenlerimizi ortaya koyduk ve genelde üç soruya takıldık; Neden son dönemlerde giderek artan Selçuklu ve Osmanlı Dönemi mimarisi benzetmeleriyle karşılaşıyoruz? Neden yeterli sayıda özgün, modern Cumhuriyet Dönemi Mimari yapılarını inşa edemiyoruz? Neden biz de Mimarlık Tarihine atalarımız gibi dönem adımızı yazamıyoruz? Bu sorulardan yola çıkarak, dosya konumuz için değerli akademisyen, yazar ve araştırmacılardan bize katkı sağlamalarını istedik. Ve hepsine teşekkür ediyoruz, çünkü düşündüklerimizi çok güzel kaleme aldılar. Bu yazılar hepimizi tekrar düşünmeye sevk edecektir Büyüteç bölümümüz de ise Gaziantep şehrinin giderek büyüyen bir sorunu olan ulaşım sorununa dikkat çekmeye çalıştık. Gündemimiz de ise her yıl keyifle yapılan gençlerimizin gönüllü olarak küçük kardeşlerine aşılamaya çalıştığı koruma bilincine yer verdik. Bu güzel uygulama için Çekül Vakfına buradan bir kere daha teşekkür etmek istiyorum. Tarih bölümümüzde ise hepinizin keyifle okuyacağı ve bu soğuk kış günlerinde keşke orda olsaydım diyeceği Cunda Adasıyla sizleri buluşturduk. Proje&Uygulama da ise tarihi yapıların dönüşümünün ne kadar önemli ve gerekli olduğunu bir kere daha hatırlatan Anadolu Evleri yazımız ve kentimizin yeni yapılarından Hanımlar Yüzme Havuzu projelerini sizlerle paylaştık. Yeni bir döneme hazırlanırken, büyük fedakârlıklarından dolayı yayın kurulu üyesi arkadaşlarıma, bize bu imkânı sağlayan Şube Yönetim kuruluna teşekkür ediyorum. Nice Kastel li yıllar dileğiyle Saygıyla Yrd. Doç. Dr. Tülay KARADAYI YENİCE 04

05

BÜYÜTEÇ Tramvay ile büyüyen ve büyüyecek ulaşım sorunumuz B. Sıtkı Severoğlu B.Sıtkı SEVEROĞLU Mimar Mimarlar Odası Gaziantep Şube Başkanı on aylarda Gaziantep şehrinin S en önemli sorunlarından biri kent içi ulaşımdır. Kentimizde üst ölçek plan kararlarına aykırı olarak yapılan lokal kararlar ile sorunu körükleyen, sürekli artan nüfus ile etkilenen ve ihtiyaca cevap vermeyen ulaşım kararları uygulanmaktadır. Gaziantep Büyükşehir Belediyemiz tarafından yapılmış bir Ulaşım Ana Planı (UAP) olmasına rağmen, plana aykırı olarak gerçekleştirilen uygulamalar "TRA- FİK SIKIŞIKLIĞI ve ULAŞIM SORUNU"nu büyütmüş ve giderek çözümsüz hale getirmektedir. Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanımız 2004 yılında adaylığı sırasında açıkladığı önemli bir seçim vaadi projesi- Gaziantep Ulaşım Master Planını yaptırarak kent içi ulaşım sorununu çözülmesiydi. Bu sözünü yerine getirdi ve 2006 yılında hazırlattığı UAP yı kamuoyu ile paylaştı. O dönem proje hakkında bilgileri Büyükşehir Belediye Meclis salonunda öğrendik. Açıklanan planda Karataş tan başlayarak, Küsget ve Gatem e kadar uzanan bir hatla Tramvay öneriliyor ve mevcut demiryolu kullanılarak Küsget - Organize Sanayi Bölgeleri banliyö seferleriyle ile bağlanırken İbrahimli Bölgesi nden kent merkezine ulaşım için ise Metrobüs hattı öneriliyordu. Bunun yanında yaya yolu düzenlemeleri, bisiklet yolları, dolmuş ve otobüs hatları ile ilgili düzenlemeler yer alıyordu. Yaya ve bisiklet yolları dışında otopark alanları, kavşak düzenlemeleri ve çeşitli alt ve üst geçitler öngörülüyordu. Kentimizde Ulaşım Ana Planı yapılması, bu sorunu çözmek açısından önemliydi. Ulaşım ile ilgili çalışmalar başladı ve Belediyemiz tarafından yaptırılan, UKOME, Ulaştırma Bakanlığı DLH Genel Müdürlüğü ve Belediye Meclisimizce onaylanan UAP, inanılmaz bir biçimde, bir tarafa bırakılarak, planla ilgisi olmayan uygulamalar yapıldı ve yapılmaya devam ediyor. Planın neden yapıldığı ve uygulanmaya geçirilememesindeki neden merak uyandırıcı ve anlaşılması zor bir yaklaşımdır. Plan önerileri ve çözümleri dışında yapılan uygulamalardan dolayı gün geçtikçe artan trafik sorunlarını yaşamak zorunda kaldık ve yaşamaya devam edeceğiz gibi görünüyor. 2013 Kasım sonunda yaklaşık bir haftadan fazla bir süre, kentin ortasından, önemli bir ulaşım arterinden geçen Karataş-Gar Tramvay hattı ile İbrahimli hattı bağlantı çalışmaları sırasında, Tramvay seferleri durunca, boğulan kent trafiği adeta nefes aldı. Bu geçici nefes alma tramvay hattının 06

BÜYÜTEÇ UYGULANAN RAYLI SİSTEM PROJESİ ULAŞIM ANA PLANINDA ÖNERİLEN PROJE kent trafiğini olumsuz etkilediğinin net bir göstergesi oldu. Biz Gaziantepliler, Marka Kent olduğumuzla, yaptığımız ihracatla, ihracatta sağladığımız artışla, işsizlik sorunumuzun olmadığıyla.vb. gibi konularla övünmeyi severiz. Tramvay kentimiz açısından yarattığı imajıyla, güvenilirliğiyle, konforuyla, çevre dostu oluşuyla, hızıyla...vb. konularla savunuluyor ve Tramvayımızla da övünüyoruz! Bu yazıda Tramvay ile ilgili tespitlerimizi ve gelecekte karşılaşacağımız sorunları gündemimize aldık ve bazı araştırma ve değerlendirmeler yaptık. Şöyle ki; Karataş Gar yönünde Tramvaylarımız 18 duraktan oluşan hattı 40 dakikada tamamlamaktadır. Yoğun saatlerde 6 dakikada bir Tramvay hareket etmektedir. Yani bir Tramvay yaklaşık 2 dakika 13 saniye ortalamayla bir duraktan diğerine gitmektedir. Yaptığımız tespitlere göre hemzemin geçişlerin olduğu kavşaklarda yaklaşık 2,5 dakikada bir geçiş gerçekleşmektedir. Karşı yönden gelen Tramvay da yaklaşık 2,5 dakikada bir kavşaktan geçmektedir. Şimdi buna bir de İbrahimli - Gar hattı ilave edilecek ve geçiş süreleri daha da kısalacaktır. (Ortalamanın 1,5 dakikaya düşmesi söz konusudur.) Bu durum, geçiş üstünlüğüne sahip tramvaylardan dolayı ki bir de raylı sistemin geçtiği kavşaklarda sinyalizasyonun geçen tramvay tarafından belirlenmesinden dolayı trafik akışını aksatmaktadır ve aksatacaktır. Sola dönüşler ciddi zorlaşmıştır ve daha da zorlaşacaktır. Bu yığılmalar Tramvay hattına paralel diğer yollardaki ulaşımı da olumsuz etkileyecektir. 07

BÜYÜTEÇ UAP açısından yolcu taşıma kapasitesi incelendiğinde Belediyemizin açıklamalarına göre yıllık bazda günlük ortalama 32 000 yolcu taşınmaktadır. Yani Karataş Bölgesinden 16 000 kişi Gar yönünde 16 000 kişi Gar dan Karataş yönüne gitmektedir. Sabah işe gidiş ve akşam işten dönüş saatlerinde Tramvaylar dolu olup, diğer saatlerde daha sakin bir kapasite ile çalışmaktadır. Mesai saatleri ve okul saatleri değişmeyecektir. Seçilen proje, tek vagonluk duraklar ve tek vagonla yapılabilen seferler nedeniyle Tramvaylar belediyemizin açıklamasına göre yaklaşık 230 (ayakta dahil) yolcu taşıyabilir, bu nedenle önemli bir kapasite artırımı söz konusu değildir. Belediyemiz yayınlarına göre Tramvaylar ile yıllık ortalamayla 3 4 bin kişi/yön/saat yolcu taşınmaktadır. UAP ile önerilen hattaki talep ve kapasite 15 bin kişi/saat/yön dür ve bu talep karşılanamamaktadır ve mevcut sistemle karşılanması da mümkün değildir. Kentimizde 924 otobüs ve dolmuş bulunduğu (Tamamı halk Otobüsüne dönüşmektedir) belediye yayınlarından anlaşılmaktadır. Tramvay ile gerçekleştirilen 3-4 bin kişi/yön/saat taşıma mevcut otobüslerle de gerçekleştirilebilir. Bu değerlendirme, yolları daraltan mevcut tramvayın sorun çözmediğinin tersine sorun yarattığının vurgulanması için önemlidir. Öneriler: - Ulaşım Ana Planı ve uygulamadaki aykırılıkların ardından ortaya çıkan sorunlar değerlendirilmeli ve soruna yeni çözümler üretilmelidir. - Ulaşım Ana Planı verilerinde geçen zaman içerisinde ciddi değişmeler olmuş Karataş Bölgesinde nüfus yoğunluğu ve araç sayısında önemli artışlar olmuştur. Veriler güncellenerek yeni imara açılan bölgeler ve plan tadilatlarıyla ortaya çıkan nüfus projeksiyonları göz önüne alınarak UAP yeniden ele alınmalıdır. - 2006 yılında yapılan planın bilimsel verileri, günümüz verileri ile güncellenerek ve yeni durum tespitleri yapılarak tekrar değerlendirilmeli, karşılaştırılmalı ve UAP yeniden ele alınmalıdır. - Ulaşım sistemdir ve bütün olarak önce makro modelde planlama yapılmalı, gerekirse, sonra mikro modelde işletilmelidir. -Kavşakların tek tek ele alınması doğru olmamakla birlikte kentimizde ve özellikle Tramvayın etkilediği yollarda veya yoğun kavşaklarda ortaya çıkan sorunlar nedeniyle geçici, acil müdahaleler için; simülasyon çalışmaları ile geçişlerin kabul edilebilirlik kontrolleri yapılmalıdır. Özellikle Milli Egemenlik Bulvarı, Fevzi Çakmak Bulvarı, Gazi Muhtar Paşa Bulvarı, Kıbrıs Caddesi ve Valilik gibi Tramvay Hattıyla dik kesişen kavşaklarda acil çözüm geliştirilmelidir. - Sinyalizasyon sistemi yaşanılan sorunları azaltacak, gerekirse tramvayların da özellikle kent merkezinde kavşaklarda beklemesi pahasına yeni bir düzenleme yapılmalıdır. - Tüm bu çalışmalar mevcut sistemle sürdürülebilir bir çözüm içermiyorsa ki - uzmanların görüşleri bunu destekler niteliktedir - en azından kent merkezinin yoğun akslarında yer altı ve yer üstü geçit düzenlemeleriyle geleceğin olmazsa olmazı çözüm sağlayacak projeler için süratle çalışmalara başlanmalıdır. Henüz yapılaşma süreci tamamlanmamış veya kamulaştırma yapılması zorunlu noktaların üzerinde öncelikle yoğunlaşarak kentin geleceği için geçici değil radikal çözümler üretilmelidir. - UAP açısından ulaşım planı hedefleri, yapılan uygulamaların sonuçları karşılaştırılarak, sadece bugün için değil, kentimizin geleceği için somut veriler ışığında gerekli kararlar alınmalıdır. Sonuç olarak; Belediye yönetimi, Büyükşehir Belediyesi Meclisi tarafından onaylanmış Ulaşım Ana Planı kararlarına uymamış, UAP da önerilmeyen bir güzergah ve teknolojinin uygulanması yoluna gitmiştir. İbrahimli - Karataş Gar Tramvay hattı ve teknolojisi yanlış seçimdir. Mevcut tramvay taşımacılığı ile sorun çözmek istenirken sorun yaratılmıştır. Uygulanan projenin taşıma kapasitesi saatte bir yönde 3 bin kişiyi geçmemektedir. Oysa ki Karataş hattında talep 15 bin kişi düzeylerindedir. Güzergaha İbrahimli talepleri de eklenince yolculuk talebi 25 bin düzeylerine çıkmaktadır. Uygulanan çözüm talebin sadece beşte birini karşılayabilmektedir. Bu nedenle güzergah, kapasite ve teknoloji değişiklikleri herhangi bir talep tahmin modeli ve fizibilite etüdüne dayanmadığı anlaşılmaktadır. Tramvay projesi bu haliyle artacak yolcu taleplerini karşılamayacaktır. Belediye kaynaklarından ciddi bir maddi destekle Tramvay çalışabilmektedir. Tramvay güzergahının yanlışlığı nedeniyle Trafikteki seyir halindeki diğer araç sahipleri yakıt sarfiyatı ile ciddi bir bedel ödemekte ve zaman kaybetmektedir. Uygulanan proje (güzergah, duraklar, depo, atölyeler, teknoloji, kapasite) UKOME, Büyükşehir Belediye Meclisi ve Ulaştırma Bakanlığı DLH Genel Müdürlüğü tarafından onaylanan projeye uygun değildir, bunun yasal sorumluluğu bulunmaktadır. Tramvay hattı gerekli yasal onayları olmayan kaçak bir inşaat olarak yapılmış ve yapılmaktadır. Seçilen tramvayların yaşlarından ve teknolojilerinden dolayı ithali ve kullanılmasındaki yasal sorunlar bir yana, gelecekte de sürekli sorun yaratmaya devam edecektir. Tramvay önümüzdeki dönemde kent içi ulaşımımızın en önemli sorunu olmaya devam edecek gibi görünüyor. Bu uygulamayı gerçekleştirenlerin sorun yaratmak değil, sorun çözmek niyetinde olduklarına inanıyoruz. Amacımız, yanlışları teşhir etmek değil, mevcut ve çıkacak sorunlar için çözüm arayışlarına katkı sağlamaktır. Önümüzdeki Mart ayında yapılacak seçimlerde seçilecek Belediye Başkanı, Ulaşım Sorunu adlı adeta bir saatli bombayı kucağında bulacaktır. Konuyu gündeme getirerek sorunu samimi bir şekilde ortaya koymak istedik. Şimdi çözüm arayışlarını başlatmak ve çözüm bulunmasına katkı sağlamak arzusundayız. 08

GÜNDEM Kültür, kültürel miras ve koruma öncelikli eğitsel çalışmalar Zafer OKUDUCU EKÜL Vakfı (Çevre ve Kültür Ç Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı) ülke genelinde sahip olduğumuz tarihi ve kültürel mirası koruyup gelecek kuşaklara aktarmak için, 25 gönüllü bilim adamının 1990 yılında, Prof. Dr. Metin Sözen başkanlığında bir araya gelerek harekete geçtikleri sivil bir kuruluştur. Anadolu, uygarlıklar tarihinin sayısız izlerini barındıran coğrafya üzerinde olmasına karşılık; ülkenin son 50 yılda geçirdiği hızlı değişim, bu köklü ve zengin kültürel değerlerin hızla yok olmasına neden olmuştur. Bu sürecin sonunda yeni yetişen kuşakların kültürel geçmişlerine yabancılaştıkları, kendilerini tanımakta zorluk çektikleri ve farklı etkilere açık hale geldikleri gözlenmektedir. Zafer OKUDUCU Mimar ÇEKÜL Vakfı Bölge Koordinatörü 09

GÜNDEM Bu amaca yönelik eğitim programlarının geliştirilmesi ve hayata geçirilmesi Türkiye için yaşamsal bir gereklilik olarak ortaya çıkmaktadır. ÇEKÜL Vakfı nın bu amaçla yola çıkarak 2003 yılından beri yürütmekte olduğu Kültürel Miras Eğitim Çalışmaları ile öğrencilerin yaşadıkları kentin kültürel zenginliğinin farkına varmaları, kentlilik bilinci ve kültürel kimlik duygusu geliştirmeleri amaçlanmaktadır. Uygulanan bu programlarda kentin mimari, coğrafi, arkeolojik özellikleri ve yaşam kültürüyle ilgili bilgi aktaran sunuşların ve alan gezilerinin yanı sıra, yaratıcılığı öne çıkaran katılımcı eğitim yöntemlerine yer verilmektedir. Kültürel Miras Eğitim Çalışmaları doğrultusunda kazanılan deneyim ve birikimle, ETİ-ÇEKÜL Kültür Elçileri Programı 2008 yılında Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, 2011 yılı Mart ayında Şahinbey Belediyesi, 2011 yılı Aralık ayında ise Şehitkamil Belediyesi ile gerçekleştirilmiştir. 2011 yılında Türkiye de ilk defa Gaziantep te ÇEKÜL gönüllü öğretmen eğitimi düzenlenmiştir. Düzenlenen bu eğitimlerin ardından 2011-2012 Eğitim-Öğretim Yılı nın ikinci yarısında ÇEKÜL Vakfı, gönüllü öğretmenler, Gaziantep Üniversitesi ve Zirve Üniversitesi mimarlık fakültelerinin öğretim üyeleri ve öğrencileri ile birlikte çalışılarak toplamda 265 öğrenciye ulaşılmıştır. 2012-2013 Eğitim-Öğretim yılında ÇEKÜL Vakfı, Metin Sözen Eğitim ve Kültür Merkezi, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, KUDEB, Gaziantep Üniversitesi, Hasan Kalyoncu Üniversitesi ve Zirve Üniversitesi nden gönüllü öğrencilerle (toplam 50 kişi) 11 ortaokul ve liseden yaklaşık 260 öğrenci ile birlikte toplamda 300 ü aşan öğrenciye ulaşılmıştır. Eğitimlerde önce kültür, kültürel miras ve koruma konularına eğitim verilmekte, bu süreç tamamlandıktan sonra doğal yaşam ve coğrafya, kent dokusu ve mimari özellikler, tarih ve arkeoloji, geleneksel yaşam kültürü ve müze konuları olmak üzere konularında uzman kişiler tarafından eğitim verilmektedir. Bu eğitimler tamamlandıktan sonra Gaziantep in tarihi ve kültürel dokusunda alan gezileri yapılmaktadır. Bu gezilerin ilk gününde kent merkezi ve tarihi doku, ikinci gün ise Gaziantep civarındaki doğal alanlarla hayvanat bahçesi ve botanik park gezilmektedir. Verilen eğitimler ve yapılan geziler sonrası üniversite öğrencileri gruplara ayrılarak iki haftada bir okullara gidip çocukların öğrendikleri konularla ilgili projeleri takip ederek onlara yardımcı olmaktadırlar. 2013-2014 Eğitim-Öğretim Yılı nda ilköğretim, lise ve üniversite öğrencilerinin eğitim programları devam ederken bu yıl Gaziantep Üniversitesi Mimarlık Fakültesi öğrencileri ile farklı bir eğitim modeli uygulanmaktadır. Bu eğitimde Kültür, Kültürel Miras ve Koruma eğitimini aldıktan sonra kent dokusu ve mimari, tarih ve arkeoloji, doğal yaşam ve coğrafya, geleneksel yaşam kültürü ve müze konularında da eğitim alıp bu beş konuda gruplara ayrılmışlardır. Ardından kent gezilerini yaparak yaşadıkları kent hakkında bilgi sahibi olan bu öğrenciler; deneyimlerini okullarındaki diğer bölümlerde okuyan ve şehir dışından gelen öğrenci grupları ile de paylaşarak kültüre sahip çıkan ve önemini anlayan 500 ü aşkın öğrenciye ulaşmaları amaçlanmaktadır. Eğitim döneminin sonunda ilköğretim ve lise öğrencilerinin üniversite öğrencileri ile birlikte üretmiş oldukları proje sergileri düzenlenmektedir. Sergi açılışında bu eğitim programına katılan tüm öğrencilere Kültür Elçileri sertifikası verilmektedir. Bu eğitimlerdeki amaç; kültürünü, kentini tanıyan ve bu bilgileri okullarındaki arkadaşlarına anlatan, ailesiyle paylaşan, gittikleri her ortamda yaşadıkları kenti ve kültürünü anlatan kimlik sahibi gençler yetiştirmektir. ÇEKÜL Vakfı olarak kültürel miras eğitimlerini bundan böyle de aynı özveri ile yeni kuşaklara aktarmak için çalışmalarımıza devam edeceğiz. 10

SÖYLEŞİ: SEZAİ GÖKSU Kent Planlamaları doğal veriler ve coğrafi özelliklerle uygun yapılmalı Röportaj: İrem SARAÇ - Birand İŞERİ eğerli Hocam hoşgeldiniz. D Öncelikle kısaca bize kendinizi tanıtırmısınız? 1957 Antakya doğumluyum ama öğrenim hayatım hep Ankara da geçti. İlkokul, lise ve nihayet 1980 yılında Orta Dogu Teknik Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama bölümünü bitirdim. 1983 yılında 9 Eylül Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama bölümünde asistan olarak işime başladım. Bugün profesör olarak orda hala İzmir 9 Eylül Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama bölümünde öğretim üyeliği yapıyorum. Bize kent planlamayı nasıl tanımlayabilirsiniz? İnsanların sağlıklı ve kaliteli bir yaşam sürmeleri için kentlerin düzenlenmesi faaliyetine kabaca kent planlama diyebiliriz. Tabi bunun yanı sıra onu bir ileriyi görme eylemi olarak tarif edebiriz. İleriye dönük bir eylem rotası oluşturma programı olarak tarif edebiliriz. Ama bütün ilgi alanının kentler olduğunu ve kaliteli çevreler üretmek amaç temel amacı da kaliteli çevreler üretmek olduğunu söyleyebiliriz. Peki sizce ideal kent planlama süresi nasıl yapılmalıdır ve nasıl olmalıdır? Çevreyle ideal kentin ilişkisi var mıdır? Mutalaka var..bir defa doğal verilerle ve coğrafi özelliklerle uyumlu olarak kentler planlanmalıdır. Bu bağlamın çok önemli olduğunu düşünüyorum, iklimsel koşulların,coğrafi bağlamın, morfolojinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Heralde ideal bir kent en iyi şekilde kendi içinde bulunduğu doğadan aldığı referanslarla ancak kurulabilir,doğasına yabancı bir kentin çok başarılı olacağını düşünmüyorum. Sizce bizler halkımız ne kadar çevreye duyarlı olabiliyoruz? Toplumda çevre duyarlılığının giderek arttığına tanık oluyorum. Eskiden olduğun- 11

SÖYLEŞİ: SEZAİ GÖKSU bütün kentler birbirine benziyor. Bütün yeni yapılaşmalar çünkü bütün yapılaşmaları denetleyen tek bir düzenleme var düzenlemeler eğer yerel özelliklere göre oluşturulsa muhtemelen farklı yapılaşmalar ortaya çıkacak kentler birbirine benzemeyecek. dan çok daha fazla duyarlı, daha bilinçli, çevreye daha bilinçli toplum çevre bilincinin,tarih bilincinin giderek geliştiğini görüyorum. Çok sevindirici mesela;etrafımda daha çok doğa gözlemcisi, kuş gözlemcisi görüyorum. Eskiden olduğundan çok daha fazla ve sanıyorumda bu ilköğretimden başlıyarak gelen bir bilinç yaygınlaşıyor Türkiye de bu açıdan sevindirici. Kentsel dönüşüm kavramı Türkiye'de nasıl ortaya çıktı? Daha da önemlisi neden bir anda kentsel dönüşüm uygulamaları gündeme geldi? Kentsel dönüşüm Türkiye ye 1999 yılında çok büyük bir felaket yaşadı. Marmara da büyük bir deprem 17 ağustos 1999 depremi bize çok sayıda yapının sağlam olmadığı ve çok sayıda planında kentleri yanlış yönlendirdiği gerçeğiyle yüz yüze getirdi. İlk defa kentlerin yeniden yapılanması ve yapıların yenilenmesi gerçeğiyle orda karşılaştık ama ikinci asıl kentsel dönüşümü Türkiye de gündeme daha kuvvetli bir şekilde taşıyan Van depremi oldu yine çok sayıda vatandaşı kaybedince yasal düzenlemeler ve örgütsel bazı düzenlemeler yapılarak kentsel dönüşüm Türkiye nin şuan da en önemli problemi haline geldi. Kentsel dönüşümle ilgili bugün Türkiye deki uygulamalar ile aslında olması gerekeni karşılaştırdığımızda ortaya nasıl bir tablo çıkar? Bugün Türkiye de kentsel dönüşüm uygulamalarının en çok eleştirilen yönü yerinde yaşayanların daha doğrusu dönüşümün yapıldığı yer de yaşayanların yerinden edildiği süreçle sonuçlanması en çok eleştirilen noktası galiba. Türkiye bu problemi çözerse kentsel dönüşümü çok daha sağlıklı bir biçimde atlatır diye düşünüyorum. Şehirlerimiz dönüşürken neden kimliklerini kaybediyor? Şehirleşmek demek birbirinin kopyası şehirler demek mi? Neden çünkü Türkiye de planlama faaliyetlerini örgütleyen tek bir yasal düzenleme var, dolayısıyla o yasal düzenleme bütün kentlerde yapılan planları bağladığı için Ulaşım sorunu hakkında ne düşünüyorsunuz? Dar sokaklar, caddeler için ne tür çözümler yapılabilir? Muhtemelen eski dokularda yada kenttin eski bölgelerinde ulaşım aksaklıklarının, gerek trafik gerek taşıt yollarının dar olması artan imar hakları sebebiyle kaçınılmaz bir süreç, bunların genişletilmesi çok zor ama hiç olmazsa yeni gelişen bölgeler de yeteri kadar ulaşım problemi daha ciddi ele alınıyor ve daha geniş yollar bırakılıyor. Sürekli olarak planlarda değişiklik yapılarak yoğunluk yani yapı yoğunluğu arttırılınca malesef hiç bir alt yapı sadece ulaşım değil hiç bir alt yapı imkanının yetmeyeceği açık ortada. Kentteki caddeleri betonlaşmadan nasıl koruyabileceğimizi düşünüyorsunuz? Bunun için kentlerin merkezden uzaklaşacak biçimde yapılaşmaları ancak bunu önleyebilir, yani kompakt bütünleşik kent yumakları yerine desaflerize olmuş, yani merkezden uzaklaşmış dolayısıyla yeşil kuşaklarla birbirinden ayrılmış orta ölçekli büyüme kutuplarının tarif ettiği bir kent bölge modeli bu betonlaşmanın önüne geçebilir. Şehir planları yapılırken neler göz önünde bulundurmamız gerekiyor? Şehirden daha uzak dediniz ama başka etkenler de var mı? Doğru..Bütün kültürel yapılar,toplumsal yapılar,gelenekler, görenekler yaşam biçimleri,eski yaşam biçimleri,uzun yıllarca birikmiş bilgiler yeni malzemeleri bize öğretebilir ve biz beton yığınları yerine işte bu Gaziantep de gördüğümüz gibi daha sıcak malzemeleri kullanarak yeni yapılar yapabiliriz. Kent planları yapılırken doğal kaynaklara dikkat edebiliyormuyuz? Kentlerin en üzerinde durulması gereken yani kentleşme sürecinde üzerinde en fazla durulması gereken nokta bu. Malesef doğal alanlara çok ciddi şekilde zarar veriyoruz. Bütün ekolojik dengeleri bozuyoruz, zincirleri bozuyoruz, doğal alanları yapılaşma uğruna ve bütün sadece insane mutluluğunu insanların refahını insanların yaşam kalitesini düşünerek davrandığımız için bütün bu doğal alanları feda ediyoruz. Halbuki insanlar bu koca sistemin küçük bir parçası biz diğer bütün varlıklarla beraberiz ve diğer bütün varlıklarla bu ortamı paylaşıyoruz onun için insan merkezli bir planlama yerine doğa merkezli bir planlama ancak bizi doğru bir kent planlamasına götürebilir. 12

SÖYLEŞİ: SEZAİ GÖKSU Sizce ülkemiz ve bölgemiz adına Şehir planlaması bakımından kusursuzluğa nasıl ulaşabiliriz? Işte ekolojik duyarlı doğa duyarlı planlama, daha kusursuz bir planlama yapmamıza neden olabilir. Tabi sadece doğal ve ekolojik verileri kast etmiyorum ama sosyal ve kültürel geleneklerinde yerel değerlerinde çok önemli olduğunu söylemeliyim. Peki Hocam, Türkiye de bir Kentsel Dönüşüm furyasıdır gidiyor. Gerçekten yeni ve yaşanabilir mekanlar yaratılması mı amaçlanıyor, yoksa bir kentsel bölüşüm mü var nedir bu durum? Bu kentsel dönüşüm aslında Türkiye de uygulandığı şekilde tamamen sermayenin yeni birikim aracı, yeni bir sermaye, birikim modeli bu da kapitalizmin 2002 yılından beridir içinde olduğu krizi aşmak üzere başvurduğu yollardan bir tanesi, yani kapitali kentleştirip orda bir sermaye biriktirebilmek. Tabi bu da çok vahşice olduğu için maalesef kaliteli bölgeler kaliteli yaşam alanları oluşmuyor. Belki yeni yapılar oluşuyor belki sağlıklı yapılar oluşuyor yönetmeliklere uygun depreme dayanıklı belki yapılar oluşuyor ama kentsel mekanın kalitesi asla artmıyor. Kentsel dönüşüm uygulamaları Türkiye'de hem toplumda hem de kentlerde nasıl bir dönüşüm ortaya koyuyor? Birbirine benzeyen hiç insanların alışık olmadığı özellikle yerinden kopartılan insanların hiç alışık olmadıkları çok yüksek yoğunluklu tek tip çevreler oluşturuyor. Kentlerin özellikle çeperlerinde uzun süre baş edilemeyecek ve yok edilemeyecek yapı halkası oluşturuyor. Kentsel dönüşüm konusunda yurt dışından gösterebileceğiniz başarılı örnekler var mı? Veya sizin gezip gördüğünüz ülkeler, şehirler de kentsel dönüşüme uygun veya kentsel dönüşüm nitelikleri buralarda çok iyi şekilde uygulanmıştır diyebileceğiniz yereler var mı? Evet var... Mesela Hollanda da,almanya da ve Fransa da gözledim bu tür eskimiş kent parçalarını yeniliyorlar. Bu projelerin bazıları çok eleştirilmiştir gerçekten hiç bağlamana uygun olmayana yapılar meydana gelmiştir. Örneğin; Berlin de ki Sony Center ın olduğu gibi ama çok başarılı örneklerde vardır. Hollanda da, Amsterdam da bu tür örnekler var yani her örnek başarılı değil yurt dışında da yurt dışında da çok kötü örnekler var onu da belirtmek lazım. Kentsel dönüşümde peki sizce bizim model aldığımız bir ülke var mı, var ise sizce bu ülkeler hangileri? Hayır... Bu kentsel dönüşümü tamamen biz icat ettik böyle bir model yok bu bize has bir şey bu. Aslında Türkiye kentlerin de tamamen yeni bir sermaye birikim süreci için icat edilmiş ve bunun çok temel aktörleri var, bir tanesi TOKİ gibi tamamen bizim bulduğumuz ve ben bunun başka örneğine de rastlamadım dünyada. Okullarda şehir planlacıları ile ilgili şehirlerde yaşam kurallarını da aktaran bir ders olsa sizce nasıl olur? Evet, bir kent kültürü dersinin çok önemli olduğunu düşünüyorum, bence olmalı hatta seçme değil zorunlu bir ders olarak okutulmalı kent kültürü dersi ama bunu söylerken de şunu kast etmiyorum yani herkes bu kentte belirli kalıplar kurallar içerisinde davranmalıdır, aksi taktirde davranmayanda işte kentli değildir gibi böyle bir dışlayıcı tavra bürünecek bir model önermiyorum. Ama bir kentlinin barındırdığı kültürel yapılara ihtiyacımız var ve o yönde geliştirilecek bir bilincin ders kapsamında daha iyi verileceğini düşünüyorum. Projelerin hayata geçirilmesi için neler yapılmalıdır? Sizin bize önerileriniz nelerdir? Projelerin hayata geçirilebilmesi için Mimarların, plancıların bizzat pratikte yer almaları lazım yani projelerinin peşinde koşacak pratik içinde yer alacaklar bunu öğrenciyken başlayacaklar ve meslek hayatlarının sonuna kadar meslek odalarına bağlı kalarak ve sürekli olarak da kamusallığı savunarak kamu alanlarımızı savunarak ancak böyle baş edebilirler. Son olarak mimarlık ve planlama öğrencilerine önerebileceğiniz tavsiyeleriniz nelerdir? Ben Mimarlara ve şehir plancılarına her zaman mekan hassasiyetinin mekan tasarımının çok önemli olduğunu söylüyorum ve bu konuda da bol bol görmelerini gezmelerini ve okumalarını tavsiye ediyorum yani bir mimarın bir şehir plancısının sadece bakmak değil görmeyi de geliştirmesi gerektiğini düşünüyorum. *Hocamıza değerli vaktini ayırıp sorularımızı yanıtladığı için teşekkür ediyoruz. 13

DOSYA : MİMARLIK & ULUSAL KİMLİK Betona gömülen ülke Dücane Cündioğlu Dücane Cündioğlu Mimarlık ve Felsefe V itrivius tan bu yana mimarinin gözetmek zorunda olduğu üç temel ilke var:sağlamlık(firmitas), kullanışlılık (utilitas), güzellik (venustas). Bu ilkeleri sadce mimari yapılarda değil, zihinsel yapılarda da arayabiliriz:doğruluk,yaralılık, güzellik. Taş veya tuğladan da yapılsa, kelime veya kavramlardan da kurulsa, her türlü yapının önce varlığını sürdürmesini (kalıcılığını) sağlayacak bir sağlamlığa ihtiyacı vardır.varlığı kalıcı olmayan bir özün nitelikleri de kalıcı olmaz!yapının yapılma amacına uygun (kullanışlı) olması gerekir. Bilgi de öyle değil mi? Faydası olmayan bilgiden bize ne?her bilgi mutlaka bir şeyin bilgisidier.aynı zamanda her bilgi bir-şey-için de bilgidir. Türkçe nin en güzel soru kiplerinden biri: Eee? Varolan hiçbir şey bu soruyu sordulmamalı.her şeyin kavranıp kavranmamasından bağımsız- bir içini vardır? Ne için? Her varolma nedeni kaçınılmaz olarak geleceğe atıf yapar. Şunun için, yani şu amacın gerçekleşmesi için. Teleolojik nedensellik insanın peşini bırakmaz.bir şey varsa, onun varolma nedeni de vardır.telos u.amacı.gayesi.maksadı. Maksudu. Bu telos a meşruiyetini sağlayan şey iradedir.istem.istem yoksa, amaç da yok demektir.istemin niteliği üçüncü ilkeyi belirler.güzeli, güzelliği. İradenin ve bu iradeyi yöneten bir aklın tasavvur edilemediği yerde güzelden ve/ veya güzellikten söz edilemez.güzellik yapılarda aranıp bulunan bir nitelik olduğu kadar, o yapılara konulan bir niteliktir de.üslub ve ifadenin güzelliğinin idrak edilebilmesi için, önce o güzelliğin irade edilmesi gerekir.irade yoksa, idrak da yok demektir.başka bir deyişle, güzellik, tıpkı iyilik gibi ancak diyalektik bir salınım içinde kendini gösterir.hitapdaki güzellik nasıl muhatabı gerektiriyorsa, aynı şekilde bir de hatibi gerektirir.bir müridi veya müdriki. Seyr u temaşa, sırf bu nedenle bir idrak meselesi olduğu kadar da bir irade meselesidir.o irade ki aslında güzelliğe yazılmış bir dibace.ba nın altıındaki nokta ölçüsüsünde. İrade salt hakikatetin ifadesinde değil, o hakikati taleb eden müridin iaredesindedir de. 14

DOSYA : MİMARLIK & ULUSAL KİMLİK Sendeki güzellik kadar güzelliği idrak edebilirsin.burası kesin.fakat unutmamalısın ki sendeki güzellik kadar güzelliği ifade edbilirsin.burası da kesin. Semra Ögel Anadolu Selçuklu Sanatı Üzerine Görüşler (1986) adlı kitabında şöyle der: Merkezi bir kurumsallaşma göstermeyen İslamiyet ne cmiye ne medreseye bağlayıcı bir program tayin etmemiştir.islam ülkelerinde camilerin birbirinden bu kadar farklı olabilmeleri bu sayede mümkün olmuştur.böylece kayıt tanımayan bir yaratıcı serbestlik bahis konusudur. Yaratıcı serbestlik.ülkeden ülkeye, beldeden beldeye değişen yaratıcı çeşitlik.hem planda, hem malzemede, hem de üslubda.ne ki tüm mabedleri karakterize eden ilke aynı: vahdet ve tevhid.bazen çoklukta birlik,bazen birlikte birlik ve fakat her halikarda birlik. kâr lekesiyle kirlenmemiş mi hiç mi vicdan yok bu ülkede ki her geçen gün insanımız/insanlığımız iğrenç beton kütleleri arasında eridikçe eriyor? Kapitalizm seni betona gömüyor ey talip, farkında bile değilsin! Hem de bu sefer sarığıyla, cübbesiyle, seccadesiyle. Seccadesi olmayan kıyamlar Bir rüyanın kabusa dönüşmesinin öyküsü gizlidir mabedlerimizde.bir yanda Kınalıada Camii(1964), bir yanda şakirin Camii(2005-09). Bugün ülkemizde mabed minaresine ilişkin bağlayıcı bir program var mı? Yok? Peki bu durum, yaratıcı serbestliğe yol açıyor mu?bırakalım serbestlik tarafını, herhangi bir düzeyde yaratıcılığı ortaya çıkarıyor mu? Hayır! Niçin? Bizde yapılar mimarların bile elinde değildir de onun için. Yapıp eden, alan satan müteahhitlerdir.mimar-müteahhitler.mühendis-müteahhitler.müteahhitler.sağamlık da umrlarında değil, kullanışlık da güzellik de.varsa yoksa para!bütün amaçları para.maksat para olduktan sonra dindarla dinsiz arasında ne fark var?ah şu para, hakikaten tanrı kadar somut, tanrı kadar soyut! Türkiye yi bir bina çöplüğü, bir yapı mezbeleliği haline getirenler kimler?sağlamlığın, faydalığın ve güzelliğin umurlarında bile olmadığı paracı zümre kim? İnşaat sektörünün faaliyetleri Türkiye de hala iktisadi bir faaliyet olmaktan öteye geçememiştir. Mabed mimarisi de doğal olarak kendine düşen payı almaktadır.restorayon çalışmalarını belirleyen dürtü, sağlamlığı ve güzelliği aramaktan çok bir kazanç dürtüsüdür. Çünkü bu sahada çok güçlü ve kazançlı bir sektör oluşmuştur.(restorasyon işlerinin mali değeriyle işçilik değerini bir zahmet karşılaştırsın ilgililer, bakalım ne sonuç çıkacak?) Ecdad yadigarlarına sahip çıkıldığı iddiası bu nedenle kazanç-örtücü bir slogan olarak iş görmektedir. Kapitalizm kazançtan gayrı hiçbir şeye kutsallık affetmez. Esas olan kardır. Kârın maksimizasyonu. Her ne pahasına olursa olsun, kar! İyi, güzel doğru, hepsi de masaldır kapitalistin gözünde. Kârlı mı, diye sorar tüccar, yanıt olumluysa yoluna devam eder. Ayakları ile neyin üzerinde tepindiğini aklına bile getirmez. Telafi edilemez ne hatalar yaptığının farkında bile değildir. Kâr, tıpkı kar gibi, hepsinin üzerini örter. Siyasetçi tüccarın gözüne bakıyor, tüccar ise siyasetçinin sözüne kulak kesiliyor, buraya kadar normal. Peki ama şu Hüzün verici iki öykü.bir sondan bile mahrumlar.bir sınırdan.bir anlamdan.bir bakıştan.yeni camilerimizin hali hep böyle.bilen biliyor.beton gibi.ruhumuz gibi.floresanlı.klimalı.saatli.bir de kubbeli.işçi sınıfının estetik duyarlılığına sahip estetlerden bile farkedebileceği kadar kistch. Espirisi yok çünkü. Kınalıda ada Camii, zamanına göre, çok cesur ve gayet cüterkar bir teşebbüstü.keşke takipçileri olabilseydi, ortada kendine karşı çıkabilecek ya da yanında yer alabilcek denli güçlü iddialar bulunsaydı. Olmadı, olamadı. Cami mimarisi bir an evvel çağdaşlaşmalı ve bu mimari hem çağın, hem de çağdaş dindarın ruhunu yansıtmalı. Bütün güzelliğiyle, ve dahi bütün çirkinliğiyle. Evvela içinde bir espri olmalı. Söylemek istediği bir şey. Hareket ve sükunuyla.tasvir ve tasavvuruyla. Sadeliğiyle de, süsleriyle de. Büyüklüğüyle değil sadece, küçüklüğüyle de. Hem maddesiyle, hem mana ve suretiyle. Hiç değilse ihtiva ettiği espri iddiasıyla. Kınalıada Camii ve Şakirin Camii, birlikte ele alınmalı ve öyle değerlendirilmeli, aralarında yaklaşık yarım asırlık bir fark olsa da.ilk bakışta ikiside dıştan orta sınıf misafir odası düzgünlüğünde, ikiside içten kolonya kokusu çiğliyinde görünüyorlar. Görünüşleri kadar, hakikatleri de. Hususi bir telkinleri yok, sadece şimdi yi, modern olanı, yeni ve güçlü olanı temsil ediyorlar. Hız ve sürati. Plastik olanı. Parlak olanı. 15

DOSYA : MİMARLIK & ULUSAL KİMLİK Burun kıvırmanın, dudak bükmenin en son tahlilde yorum zaafından, yani ne diyeceğini bilemekten kaynaklandığı açık.oysa Nuruosmaniye (1748-55), Nusretiye(1823-26), Ortaköy(1853-54), Dolambahçe(1853-55), ve Yıldız(1885) camileri hakkında yorum yapmak kolay. BU camiler Osmanlı gerçeğinin ta kendisi olduğunu, bu yüzden de bütün özellikleriyle kendi dönemlerinin ruhunu yansıttıalrını kim inkar edebilir? Sözdeki değil, özdeki Osmanlı Ortaköy Camii nde tecessüm etti.daha önce NUsretiyr Camii nde.hem tecessüm, hem temessül. Bütün zavallılığıyla ve bütün haşmetiyle.zamanın ruhu ete kemiğe büründü, ve mesela Üskadar da Ayazma Camii(1761) suretinde göründü. Sinan camilerinde öykünmenin bir anlamı yok.cumhuriyet müslümanlığının kökü ve kökeni, Sinan camileri değil, Tanzimant camiileridir.bir esprisi yok dememeli, esprisi, Garb esprisi! Espri,ilginçtir, Türkçe de mizah, şaka nükteli söz anlamıyla yaygınlaştı.oysa asıl anlamı ruh ve akıl/fikir (spritus) demek.bir şeyin esprisi yoksa, o şeyin içinde ruh, düşünce akıl, fikir de yok demektir.bu nedenle her mimari yapı ya da her sanatsal yapıt kendi döneminin esprisini temsil ve temessül eder, etmelidir de.bundan ne kaçabilir, ne de kaçınabilir. Kocatepe Camii(1962-87) gibi.ankara nın ortasında, Ankara yı ayakta tutan esprinin ürünü.bir şaka gibi. Ludwing Mies van der Rohe nın (öl.1969)isabetle işaret ettiği gibi yaşayan bir dış ın mevcudiyeti yaşayan bir içi gerektirir. Aksi düşünülemez. Önceleri zuhurunu heyecanla alkışladığım Şakirin camii nin dışı, gayet tabii olarak yaşayan bir içten mahrum, tıpkı dışını kapatan modern dindar kadınların yavaş yavaş yaşayan bir içten mahrum olmaya başlamaları gibi. Şakirin Camii nin nasılını taşıyan ve konuşulmak zorunda. Mahiyeti. Tanrısallığı. Grameri. Sözcükleri. Tamlama ve tümceleri. İsa nın bedeninin temsil ettiğine inandıkları Ayasofya da hıristyan dindarlar onun Ruhu nu arıyorlar, öncelikle Tanrı nın mekanında Tanrı yla olmak istiyorardı. Asırlarca Müslüman dindarlar da aynı mekanda Tanrı nın kelimesini yücelttiler. Kelimesini ve Kelamını. Alemlerin Rabbi nin adını zikrettiler. İlk seçimleriydi dünyevi olanın mekânından uhrevi olanın mekanına adım atmak. Tanrısallığın eşiğine yüz sürmek. Modern camilerde dünyevi olandan uhrevi olana geçilmiyor aksine bugünden geçmişe gidilmek isteniyor. İhtişam yıllarına. Bütün bunlar iki-üç yüzyılda oluşan aşağılık kompleksini telafi hamleleri. Fakat taş yerine beton, ahşap yerine plastik, nedense hepsi de öykünmeler üzerinen. Çocukça. Hiçbir derinlik taşımıyor. Ne bir hesaplaşma, ne esaslı bir murakabe. Keşfedilecek bir derinlikten mahrum bugünün dindarı. Aşkın olanı, yani anımsanabilecek olanı bilmiyor, bilmek istemiyor da. Hatırlamıyor çünkü. Dindarlığın politik tezahürü, tıpkı ekonomik tezahürü gibi. Önemli olan ile değerli olan arasında seçim yapmak durumunda kaldığında önemli olanı seçiyor, değerli olanı değil. Yıldız Camii de öyledir. Hakikaten bir şaka gibi. II.Abdülhamid dönemi gibi.imparatorluğun son iki yüzyıl boyunca o espri ayakta tuttu. Garblı bir espri.esprisi işlevinden ibaretti.ayakta tutuyormuş gibi yaparken anien çöküverdi.bütün gövdesiyle.sanki bir espri gibiydi.tatsız bir espri. Bir amaç olarak biçim, herzaman biçimcilikle suçlanırç- Çünkü bu çapa bir içe değil, bir dışa yöneliktir.fakat ancak yaşayan bir için yaşayan bir dışı vardır. Yalnız yaşam yoğunluğu biçimsel yoğunluğa sahiptir. Her bir NASIL bir NE tarafından taşınır. Biçimlenmemiş olan, fazla biçimlenmişten daha kötü değildir. Bunların ilki hiçtir, ikincisi ise yalnız görünüş. Gerçek biçim için, gerçek yaşam gerekir. Fakat ne zaten var olmuş, ne düşünülmüş olan değil. Ölçüt işte burada yatıyor. Dindarlığın bir zamanlar inanmaya ihtiyacı vardı, çünkü umuda ihtiyacı vardı. Toplumsal yaşamdan dışlanıyordu ve aşağılanıyordu. Şimdiyse yapmaya etmeye ihtiyacı var, yapıp ettiklerini göstermeye. iktidar olmanın gereklerini yerine getirmeye. Çünkü kendi varlığını duyumsamaya ihtiyacı var, hem de en kaba biçimde. Zahiren. İniltinin yerine nara (challenge) almış durumda. Bundan böyle mabedler iniltiyi değil, narayı temsil edecekler ve siyasi kudret azmanlaşıp iktidar alanını genişlettikçe mabedler de ister istemez bu büyümeden paylarını alacaklardır. Görünüşe çıkan rıza ve teslimiyet değil, her daim iddia olacaktır. İddia ve dava. Naralar demir ve betona bürününce modern mabedler ortaya çıktı. Adeta gökdelenlerle yarışan minareler. Ve secdesi olmayan kıyamlar. Meydanlar. Kaynaklar Mimarlık ve Felsefe Dücane Cündioğlu (Yazılar kitaptan alınmıştır) 16

DOSYA : MİMARLIK & ULUSAL KİMLİK Mimarlıkta ulusal kimlik "geleneğinin icadı" Doç. Dr. Havva Alkan Bala Arş. Grv. Bahadır Tosunlar Giriş 1 Mimarlıkta kimlik tartışmaları çevreyi anlamlandırma ve algılama ile ilgili geniş bir kapsama sahip olmakla birlikte bu metin, ulusal mimarlığın yaratılmasındaki çağrışımlara yoğunlaşmıştır. Günümüz Türkiye sinde ne mimarlık dergilerinden tanıdık gelen binalar, ne mimari elemanların tarihi bağlamından kopartılarak salt biçimleri ile taklit edilmesi yöntemi estetik anlamda mimari değer üretmeye yetmemektedir. Hele hele tarihteki görkemli dönemlere atıfta bulunmak için kimlik-ulusallık olgusu ile biçimlerin kopyalanması ve adına Selçuklu mimarisinin yorumu, Osmanlı Mimarisinin yorumu, Türk Evi nin yorumu adlandırılmaları ontolojik bir sorun gibi görünmektedir. Bu çalışma mimarlık üzerinden tanımlı ve ayırt edilir arkitektonik elemanlarla tarihsel süreçte ve hatta günümüzde kurulmağa çalışılan ulusal kimliği anlama çabasıdır. Bu anlama çabasının kökeni günümüz Türkiye sinde mimari kimliğin ve/veya kimliksizliğin, şekilci yaklaşımların, biçimci düzenlemelerin, orijinallikten uzaklaşan ve taklidi kolayca benimseyen mimarlığın yaygınlaşmasının farkındalığına dayanmaktadır. Bu metnin temel sorusu Günümüz Türkiye sinde ayırt edilebilir bir ulusal mimari üslup hatta evrensel bir kimlik var mıdır?. Bu soru aslında zihinsel haritamızda ve kolektif bilinçte mimarlık camiasının cevabını bildiği bir sorudur. Sorunun soruluyor olma durumu cevabın oldukça görünür olmasındandır. 2. Ulusal Kimlik Tanımından Mimari Kimliğe Sözlük tanımı ile ulus yada millet, çoğunlukla aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, ülkü, duygu, gelenek ve görenek birliği olan insanların oluştur- Doç. Dr. Havva Alkan Bala Arş. Grv. Bahadır Tosunlar Selçuk Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü 17

DOSYA : MİMARLIK & ULUSAL KİMLİK Şekil 1: İslam Öncesi Dönemin Mimari Karakteristik Özellikleri Şekil 2: Karahan ve Gazneliler Dönem Mimarisinin Karakteristik Özellikleri Şekil 3: Selçuklu Dönem Mimarisinin Karakteristik Özellikleri 18