KLİNİKTE KULLANILAN GEÇİCİ KURON MALZEMELERİ VE ÖZELLİKLERİNİ İNCELEME YÖNTEMLERİ



Benzer belgeler
GEÇİCİ KRON ve KÖPRÜLER. Prof. Dr. Ahmet Saraçoğlu

Veri Toplama Yöntemleri. Prof.Dr.Besti Üstün

T.C. TURGUT ÖZAL ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ

İSTANBUL TİCARET ÜNİVERSİTESİ BİLGİSAYAR MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ BİLGİSAYAR SİSTEMLERİ LABORATUARI YÜZEY DOLDURMA TEKNİKLERİ

Structur. Structur 2 SC / Structur Premium. Structur İLE mükemmel GEÇİCİLER

Döküm. Prof. Dr. Akgün ALSARAN

Dişhekimi. Telio. Tek elden geçici restorasyon. Telio CAD. Telio LAB. Telio CS

ÇÖKELME SERTLEŞTİRMESİ (YAŞLANDIRMA) DENEYİ

AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ

YÜZEY SERTLEŞTİRİCİ BİR AJANIN ALÇI MODEL YÜZEYİNE ETKİLERİNİN İNCELENMESİ* Cihan AKÇABOY** Sevda SUCA** Caner YILMAZ*** GİRİŞ

Seramik, sert, kırılgan, yüksek ergime derecesine sahip, düşük elektrik ve ısı iletimi ile iyi kimyasal ve ısı kararlılığı olan ve yüksek basma

KAVRAMLAR. Büyüme ve Gelişme. Büyüme. Büyüme ile Gelişme birbirlerinden farklı kavramlardır.

BAĞDAT CADDESİ LEVENT ACARKENT

SÜREÇ YÖNETİMİ VE SÜREÇ İYİLEŞTİRME H.Ömer Gülseren > ogulseren@gmail.com

NORMAL TUĞLA VE PRES TUĞLA İLE DUVAR

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI ENGELLİLER DANIŞMA VE KOORDİNASYON YÖNETMELİĞİ (1) BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ ANABİLİM DALLARI KLİNİK STAJ BARAJLARI

ANALOG LABORATUARI İÇİN BAZI GEREKLİ BİLGİLER

Saplama ark kaynağı (Stud welding) yöntemi 1920'li yıllardan beri bilinmesine rağmen, özellikle son yıllarda yaygın olarak kullanılmaktadır.

KIRILMA MEKANİĞİ Prof.Dr. İrfan AY MALZEME KUSURLARI

ÇALIŞAN SAĞLIĞI BİRİMİ İŞLEYİŞİ Hastanesi

MasterFlow 920 AN (Eski Adı Masterflow 920 SF)

T.C AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK YÜKSEKOKULU HEMŞİRELİK BÖLÜMÜ DÖNEM İÇİ UYGULAMA YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

UCRETE DP UYGULAMA YÖNTEMİ

Banka Kredileri E ilim Anketi nin 2015 y ilk çeyrek verileri, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankas (TCMB) taraf ndan 10 Nisan 2015 tarihinde yay mland.

Mak-204. Üretim Yöntemleri II. Vida ve Genel Özellikleri Kılavuz Çekme Pafta Çekme Rayba Çekme

MÜHENDİSLİK ve MİMARLIK FAKÜLTESİ BİLGİSAYAR MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ELEKTRONİK DEVRELER LABORATUVARI DENEY FÖYÜ 1

T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ URLA DENİZCİLİK MESLEK YÜKSEKOKULU STAJ YÖNERGESİ

Makine Elemanları I Prof. Dr. İrfan KAYMAZ. Temel bilgiler-flipped Classroom Bağlama Elemanları

STYROPOR ĐÇEREN ÇĐMENTO VE ALÇI BAĞLAYICILI MALZEMELERĐN ISIL VE MEKANĐK ÖZELLĐKLERĐ*

ÖLÇÜ TRANSFORMATÖRLERİNİN KALİBRASYONU VE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR

KAPLAMA TEKNİKLERİ DERS NOTLARI

Üç-fazlı 480 volt AC güç, normalde-açık "L1", "L2" ve "L3" olarak etiketlenmiş vida bağlantı uçları yoluyla kontaktörün tepesinde kontak hale gelir

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI TIPTA UZMANLIK KURULU. Endodonti Uzmanlık Eğitimi Müfredat Oluşturma ve Standart Belirleme Komisyonu

MAKÜ YAZ OKULU YARDIM DOKÜMANI 1. Yaz Okulu Ön Hazırlık İşlemleri (Yaz Dönemi Oidb tarafından aktifleştirildikten sonra) Son aktif ders kodlarının

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 2. SINIF RESTORATİF DİŞ TEDAVİSİ TEORİK DERS PROGRAMI

EGZERSİZ REÇETESİNİN GENEL PRENSİPLERİ DOÇ.DR.MİTAT KOZ

Teknoloji Fakültesi Metalurji ve Malzeme Mühendisliği. Polimer Malzemeler. Polikarbonat (PC)

İLERİ YAPI MALZEMELERİ DERS-6 KOMPOZİTLER

Araştırma Notu 15/177

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

EĞİTİM BİLİMİNE GİRİŞ 1. Ders- Eğitimin Temel Kavramları. Yrd. Doç. Dr. Melike YİĞİT KOYUNKAYA

II. Bölüm HİDROLİK SİSTEMLERİN TANITIMI

Basit Kafes Sistemler

MALZEMELERİN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ

Analiz aşaması sıralayıcı olurusa proje yapımında daha kolay ilerlemek mümkün olacaktır.

MEVCUT OTOMATĐK KONTROL SĐSTEMLERĐNĐN BĐNA OTOMASYON SĐSTEMĐ ĐLE REVĐZYONU VE ENERJĐ TASARRUFU

BĐSĐKLET FREN SĐSTEMĐNDE KABLO BAĞLANTI AÇISININ MEKANĐK VERĐME ETKĐSĐNĐN ĐNCELENMESĐ

YAPILARDA DERZLER VE SIZDIRMAZLIK MALZEMELERİ

YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ DERS GÖREVLENDİRME YÖNERGESİ

5. ÜNİTE KUMANDA DEVRE ŞEMALARI ÇİZİMİ

İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ ENGELSİZ ÜNİVERSİTE KOORDİNATÖRLÜĞÜ VE ENGELLİ ÖĞRENCİ BİRİMİ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI BİRİNCİ BÖLÜM

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ. ÇİFT ANADAL ve YANDAL PROGRAMI YÖNERGESİ

MADDE 2 (1) Bu Yönetmelik, 20/6/2012 tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamında yer alan işyerlerini kapsar.

İş Sözleşmesi Türlerinin Uygulaması ve Mesleki Faaliyet Olarak Geçici İş İlişkisi. Prof. Dr. Gülsevil ALPAGUT

Şaft: Şaft ve Mafsallar:

AMASYA ÜNĠVERSĠTESĠ AVRUPA KREDĠ TRANSFER SĠSTEMĠ (ECTS/AKTS) UYGULAMA YÖNERGESĠ. BĠRĠNCĠ BÖLÜM Amaç-Kapsam-Dayanak-Tanımlar

BÖLÜM 3 FREKANS DAĞILIMLARI VE FREKANS TABLOLARININ HAZIRLANMASI

01 OCAK 2015 ELEKTRİK AKIMI VE LAMBA PARLAKLIĞI SALİH MERT İLİ DENİZLİ ANADOLU LİSESİ 10/A 436

DENEY 2: PROTOBOARD TANITIMI VE DEVRE KURMA

ÇANKAYA BELEDİYESİ EVDE BAKIM HİZMETLERİ YÖNERGESİ

Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi. Orman Endüstri Mühendisliği Bölümü PROJE HAZIRLAMA ESASLARI

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU HUKUKİ MÜZAKERE TOPLANTILARI PROJE FİŞİ

İSTANBUL ( ). İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI NA GÖNDERİLMEK ÜZERE ANKARA İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI NA. : TMMOB Şehir Plancıları Odası (İstanbul Şubesi)

Emilebilir, Mikro gözenekli Doğal Epitelyum Eşdeğeri Sentetik Yanık ve Yara Tedavi Ürünü GEÇİCİ DERİ EŞDEĞERİ

ELEKTRİK ÜRETİM SANTRALLERİNDE KAPASİTE ARTIRIMI VE LİSANS TADİLİ

INSURAL* ATL ALUMİNYUM VE ÇİNKO İÇİN YALITKAN POTA ASTARLARI. Kolay astarlama. Yüksek enerji tasarrufu. Yüksek mekanik mukavemet

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ ÖNLİSANS VE LİSANS PROGRAMLARI ARASINDA YATAY GEÇİŞ YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

ZEMİN MUKAVEMETİ: LABORATUVAR DENEY YÖNTEMLERİ

YÖNETMELİK ANKARA ÜNİVERSİTESİ YABANCI DİL EĞİTİM VE ÖĞRETİM YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

AKSARAY ÜNİVERSİTESİ. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

DEVRELER VE ELEKTRONİK LABORATUVARI

ENERJĠ DAĞITIMI-I. Dersin Kredisi

Sinterleme. İstenilen mikroyapı özelliklerine sahip ürün eldesi için yaş ürünler fırında bir ısıl işleme tabi tutulurlar bu prosese sinterleme denir.

Lachenmeier Streç Kaplama Makinesi XL. Geniş formatlı ambalajlar için...

GİYİM ÜRETİM TEKNOLOJİSİ. GALOŞ ve BONE DİKİMİ MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

Ek 1. Fen Maddelerini Anlama Testi (FEMAT) Sevgili öğrenciler,

TAŞIMACILIK ENDÜSTRİSİ İÇİN YAPIŞTIRICI ÇÖZÜMLERİ. Yapıştırmada güvenilir yenilik

Başbakanlık (Hazine Müsteşarlığı) tan:

En İyi Uygulamalar ve Kullanım Kılavuzu

4. Numaralandırdığımız her boru parçasının üzerine taşıdıkları ısı yükleri yazılır.

HEMŞİRELİK BÖLÜMÜ İNTÖRN PROGRAMI UYGULAMA ESASLARI BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

DNA Đzolasyonu. Alkaline-SDS Plasmit Minipreleri. Miniprep ler bakteri kültüründen plasmit DNA sı izole etmenizi sağlar.

HYPERDESMO Su Yalıtımı ve Koruma İçin Geliştirilmiş Kolay Uygulanan Poliüretan Esaslı Likit Membran

SICAK İŞ TAKIM ÇELİKLERİ

SÜRE BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ ÜNİTE 1: : BİLGİ VE TEKNOLOJİ DERS SAATİ: 7

3- Kayan Filament Teorisi

HAFİF BETONLARIN ISI YALITIM VE TAŞIYICILIK ÖZELİKLERİ

KİTAP İNCELEMESİ. Matematiksel Kavram Yanılgıları ve Çözüm Önerileri. Tamer KUTLUCA 1. Editörler. Mehmet Fatih ÖZMANTAR Erhan BİNGÖLBALİ Hatice AKKOÇ

YAZILI YEREL BASININ ÇEVRE KİRLİLİĞİNE TEPKİSİ

Üniversitelerde Yabancı Dil Öğretimi

Danışma Kurulu Tüzüğü

AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ LİSANSÜSTÜ UZAKTAN EĞİTİM YÖNERGESİ

1.3. NİTEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ GİRİŞ NİTEL ARAŞTIRMALARDA GEÇERLİK VE GÜVENİRLİK SORUNLARI... 2

Doç.Dr.Mehmet Emin Altundemir 1 Sakarya Akademik Dan man

BÖLÜM 7 BİLGİSAYAR UYGULAMALARI - 1

MasterFlow 916 AN. Polyester Esaslı, Ankraj Harcı. Tanımı

Şekil 5.12 Eski beton yüzeydeki kırıntıların su jetiyle uzaklaştırılması

BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

KAYNAĞIN UYGULAMA TEKNİK VE METOTLARI

Transkript:

T.C. Ege Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalı KLİNİKTE KULLANILAN GEÇİCİ KURON MALZEMELERİ VE ÖZELLİKLERİNİ İNCELEME YÖNTEMLERİ BİTİRME TEZİ Stj. Dişhekimi Berna AKSOY Danışman Öğretim Üyesi: Doç. Dr. Övül KÜMBÜLOĞLU İZMİR-2011

ÖNSÖZ Klinikte Kullanılan Geçici Kuron Malzemeleri ve Özelliklerini İnceleme Yöntemleri konulu tez çalışmamın gerçekleşmesine olanak sağlayan değerli hocam Doç. Dr. Övül KÜMBÜLOĞLU na, katkılarından dolayı protez asistanı Onur ORAL a, tez çalışmalarını beraber sürdürdüğüm değerli arkadaşım Ali TOPTAŞ a ve maddi manevi desteklerini her zaman hissettiren AKSOY ailesine teşekkür ediyorum. Saygılarımla, İZMİR, 2011 Stj. Dt. Berna AKSOY

KLİNİKTE KULLANILAN GEÇİCİ KURON MALZEMELERİ VE ÖZELLİKLERİNİ İNCELEME YÖNTEMLERİ İÇİNDEKİLER Giriş... 1 1. Genel Bilgiler... 2 1.1. İdeal Geçici Restorasyonların Özellikleri... 2 1.2. Geçici Kuron Malzemelerinin Sınıflandırılması... 6 1.2.1. Yapım Tekniklerine Göre... 6 1.2.1.1. Direkt Yöntem... 6 1.2.1.2. İndirekt Yöntem... 7 1.2.1.3. Direkt-İndirekt Yöntem... 8 1.2.2. Kullanılan Malzemeye Göre... 8 1.2.2.1. Hazır Geçici Kuron Malzemeleri... 9 1.2.2.2. Kişiye Özel Hazırlanan Geçici Kuron Malzemeleri... 11 1.2.3. Kullanım Süresine Göre... 15 1.2.3.1 Kısa Süreli Geçici Kuron ve Köprüler... 15 1.2.3.2. Uzun Süreli Geçici Kuron ve Köprüler... 15 1.3. Yapıştırma Simanları... 16 1.3.1. Yapıştırma Simanlarının Sınıflandırılması... 17 1.3.1.1. Kalıcı Simantasyon İçin Kullanılanlar... 17 1.3.1.2. Geçici Simantasyon İçin Kullanılanlar... 17 1.3.2. Yapıştırma Simanlarının Özellikleri... 18 2. Malzemelerin Özelliklerini İnceleme Yöntemleri... 21

2.1. Mekanik Özellikler... 21 2.1.1. Statik Özellikler... 21 2.1.2. Dinamik Özellikler... 28 2.1.3. Viskoelastik Özellikler... 29 2.2. Mekanik Testler... 31 2.2.1. Makaslama Testleri (Shear Tests)... 32 2.2.2. Çekme Testleri (Tensile Tests)... 34 2.2.3. Makaslama-Çekme Testleri (Shear-Tensile Tests)... 34 2.2.4. Burma Testleri (Tortion Tests)... 34 2.2.5. Basma Testleri (Compressive Tests)... 35 2.2.6. Yorgunluk Dayanımı Testi... 35 2.2.7. Eğme (Bükme) Testleri (Flexure Tests)... 35 2.3. Sertlik Testleri... 38 2.3.1. Brinell Sertlik Testi... 38 2.3.2. Vickers Sertlik Testi (Elmas Pramit Sertlik Testi)... 39 2.3.3. Knoop Sertlik Testi... 40 2.3.4. Rockwell Sertlik Testi... 41 2.3.5. Shore A Sertlik Testi... 41 3. Tartışma... 42 4. Sonuç... 45 5. Özet... 46 5. Kaynaklar... 47 6. Özgeçmiş... 56

GİRİŞ Sabit protetik restorasyonların yapılması sırasında, hastalarda kaybolan estetik, fonksiyon ve fonasyonun tekrar kazandırılması, prepare edilen dişin dış etkenlerden korunması ve hassasiyetin oluşmaması için geçici restorasyonlar oldukça önemli bir yer teşkil etmektedirler. Hazırlanan bu geçici restorasyonlarla hastalar sabit protezlerinin labaratuvar aşamaları sırasında daha rahat bir bekleme süresi geçirebilecekler aynı zamanda fonksiyonel, estetik ve fonasyon problemleri ile daha az karşılaşacaklardır. Bu gerekçeler ile hazırlanan geçici restorasyonlar için farklı mekanik özelliklerde malzemeler kullanılmaktadır. Geçici restorasyonlar klinik olarak daha kısa süreli kullanılmalarına rağmen diş ve çevre dokuların sağlığı düşünüldüğünde en az daimi restorasyonlar kadar önem taşırlar. Uygunsuz hazırlanan geçici restorasyonlar hem prepare edilen dişlerin hem de periodontal dokuların sağlığını tehlikeye atacak ve sonuç olarak daimi restorasyonun da başarısını olumsuz yönde etkileyecektir. Bu nedenle geçici restorasyonların yapımı için gerekli özen gösterilmeli ve hazırlanmalarında uygun materyal ve teknikler kullanılmalıdır. Çalışmada geçici restorasyon yapım teknikleri ve geçici restorasyonlarda kullanılan malzemelerin özellikleri ile özelliklerini inceleme yöntemleri değerlendirilmiştir.

1. GENEL BİLGİLER Geçici restorasyonlar, daimi restorasyonlar tamamlanıncaya kadar destek dişleri korumak, dişlerin prognozlarını gözlemlemek, hastanın estetik, fonksiyon, fonasyon ve doku uyumunu kazandırmak amacı ile uygulanan protetik tedavi türleridir. TME rahatsızlıkları ve periodontal hastalıkların etyolojisini düzeltmek amacı ile de fonksiyon görürler. (1, 2) Geçici retorasyonların kullanılması ile: 1- Diş pulpası mekanik, termik, kimyasal ve bakteriyel etkilerden korunmuş olur. 2- Preparasyon sonucu kaybolan estetik, fonksiyon, fonasyon ve doku devamlılığı sağlanmış olur. 3- Preparasyonu yapılmış dişin konum değiştirmesini engeller, pozisyonel stabilite sağlanmış olur. 4- Çevre yumuşak dokuların konum değiştirmesi engellenmiş olur. 5- Problemli olabilecek destek dişlerin prognozlarını izlemede yardımcı olunmuş olur. 6- Hasta konforu sağlanmış ve preparasyon kaynaklı psikolojik problemler önlenmiş olur. 7- Yapılacak olan daimi restorasyon için boyutsal anlamda bilgi edinilmiş olur. (3) 1.1. İdeal Geçici Restorasyonların Özellikleri 1- Pulpayı dış etkenlerden koruyabilmeli, 2- Kaybolan çiğneme fonksiyonunu ve fonasyonu iade edebilmeli, 3- Toksik ve alerjik reaksiyonlara yol açmamalı, 4- Marjinal sonlanmalar yumuşak dokularla uyumlu olmalı, 2

5- Boyutsal stabilizasyonu değişmemeli ve ağız içerisinde bu konumunu kaybetmemeli, 6- Bakteriler ve plak için retansiyon yüzeyleri oluşturmamalı, 7- Temizlenmesi kolay olmalı, 8- Preparasyonu yapılmış dişlerin konumlarının korunmasını sağlamalı, 9- Isısal iletkenliği olmamalı, 10- Çiğneme kuvvetlerine karşı koyabilmeli, 11- Maliyeti düşük ve hazırlaması kolay olmalı, 12- Estetik yönden tatmin etmeli ve renk değiştirmemeli, 13- Periodontal dokuları irrite etmemeli, 14- Mekanik dirençleri yeterli olmalı, 15- Okluzal uyumları iyi olmalı, 16- Geçici restorasyonlar görünüm açısından mümkün olduğunca final restorasyonun kopyası olmalı. (4, 5) (Şekil 1) Şekil 1: Geçici restorasyonun ağız içi görüntüsü 3

Prepare edilmiş dişler, yiyecek ve içeceklerin, nefes alıp verme esnasında oluşan hava akımının sebep olduğu termal ve kimyasal irritasyonlardan korunmak amacı ile geçici restorasyonlara ihtiyaç duyarlar. (11-13) Periodontal sağlık, geçici kuron ve köprülerin oral hijyen kurallarına uygun olarak yapılması ile sağlanabilir. Geçici kuron ya da köprülerin preparasyon marjinlerine tam uyum, normal aksiyal konturlara sahip olmaları, gingival embraşurlerin doğru şekillendirilmesi ve restorasyon yüzeyinin pürüzsüz olması bu hedefe ulaşılmasını sağlar. (11, 14, 15) Geçici kuron ve köprüler, sert yiyeceklerin çiğnenmesi esnasında ya da karşıt dentisyondaki kontaktlar sebebiyle oluşabilecek kırılma ve aşınmalardan prepare edilmiş dişleri korurlar. Bu problem özellikle bölümlü kuronlarda daha da önem kazanır ve preparasyonun yenilenmesine yol açabilir. Geçici kuronların doğru planlanması çiğneme esnasında oluşabilecek travmalardan yanakları, dudakları ve dili koruyacaktır. (13, 14, 16, 17) Geçici restorasyonlar daimi restorasyonlar tamamlanıncaya kadar yeterli çiğnemenin yapılabilmesini sağlamalıdır. Bu fonksiyonun başarı ile yapılabilmesi, geçici restorasyonların yapıldığı materyalin deformasyon direncine, köprünün uzunluğuna ve uygulanan kuvvete bağlıdır. Restorasyon kırılmamalı, yerinden çıkmamalı, dişe gelen kuvvetlere karşı koyabilmeli, yerinden çıkarıldığında deforme olmamalı ve gerekirse yeniden kullanılabilmelidir. (13, 16) Ağzın dişsiz bölgesi konuşurken ya da gülerken görünmekte olduğundan, geçici restorasyonlar dişlerle uyumlu renk ve şekle sahip olmalıdır. Özellikle anterior dişlerde ve maxiller premolar dişlerde, geçici restorasyonların iyi estetik sonuç vermesi istenir. (14, 18, 19) 4

Geçici restorasyonlar, en iyi diş formunu gözlemlemek ve daimi restorasyonlar hakkında düzenleme yapmak için kullanılırlar. Ayrıca daimi restorasyon yapılmadan önce dudak desteği ve fonetik hakkında karar vermede yardımcı olurlar. Destek dişlerin periodontal prognozu ve karşıt dişlerden gelen okluzal kuvvetlere karşı dayanıklılıkları hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlarlar. Geçici restorasyonların ağızda kaldığı süre içinde, hastanın oral hijyen alışkanlıkları gözlenir ve daimi restorasyonlar için yapılacak planlama hakkında fikir verilir. Geçici restorasyonlar, yeni mandibular pozisyonun, yeni okluzal ilişkinin ve vertikal boyutun uyumluluğunun değerlendirilmesinde yardımcı olurlar. (20) Fizyolojik olarak kabul edilebilir bir geçici restorasyonun yapımında, hastaya yeterli sürenin ayrılması ve gerekli özenin gösterilmesi şarttır. Periodontal tedaviye gereksinimi olan sabit protez hastalarında geçici protezlerin kullanım süreleri oldukça önemlidir. Geçici protezin daimi restorasyonun yapımı sırasında sorunlu dişler ve destek dokuların değerlendirilmesi amacı ile uzun süre kullanılması önerilmektedir. (12) Geçici restorasyonlar gingiva sağlığını en iyi şekilde korumak ve sürdürmek zorundadır. (12, 21, 22, 23) Restorasyonun bunu başarabilmesi için konturlarının doğru, gingival adaptasyonun mükemmel ve embraşurlerin en uygun şekilde olması gerekir. Geçici restorasyonun konturları doğal dişin konturlarına benzer şekilde olmalıdır. Aşırı ya da düz konturlar gingival irritasyonlara sebep olabilirler. Geçici restorasyonların kenarlarının gingivayı irrite edecek şekilde uzun olmaması gerekir. Aksi durumda oluşabilecek travma gingival enflamasyona, gingivanın çekilmesine, hipertrofiye ya da en azında simantasyon esnasında kanamaya sebep olur. (11, 22, 23, 24) Geçici restorasyonların sınırları subgingival olarak bitirildiğinde kenar uyumu periodontal sağlığı devam ettirecek özellikte olmalıdır. (11, 14, 22, 23) 5

Geçici kuronların implantlar için kullanımı oldukça sınırlıdır. Bazı durumlarda üretici firmaların özellikle bu amaç için piyasaya sundukları özel geçici kuronlar vardır. İmplantın yerleştirilmesi ve üzerine daimi restorasyonun takılması uzun bir bekleme periyodu gerektirdiğinden geçici kuronlar daha çok estetik amaçlı uygulanırlar. (81, 93) Jemt in yaptığı araştırmada, implantın üzerinin açılmasını takiben, iyileşme başlığının üzerine geçici kuron yapıldığı durumlarda yumuşak doku iyileşmesinin, iyileşme başlığının tek başına kullanıldığı durumlara göre daha başarılı olduğu gösterilmiştir. (94) 1.2. Geçici Kuronların Sınıflandırılması 1.2.1. Yapım Tekniklerine Göre 1.2.1.1. Direkt Yöntem Geçici restorasyonların direkt yöntemle hazırlanması için öncelikle preparasyon öncesinde tercihen silikon esaslı ölçü maddesi ile ölçü almak gereklidir. Preparasyonun tamamlanmasının ardından iç yüzeyi tamamen kurutulmuş olan ölçünün içerisine, ağız içinde uygulanabilen bir geçici malzemesi yerleştirilir, ölçüsü alınan bölgenin ince bir izolasyon malzemesiyle (örneğin vazelin) örtülmesinin ardından bölgeye adapte edilir. Lastik kıvamında iken ağızdan çıkarılan ölçünün fazlalıkları alınır ve tekrar aynı bölgeye yerleştirilir. Son aşamada polimerizasyonun bitimini beklemeden polimerizasyon sırasında oluşacak ısının pulpaya ve yumuşak dokulara zarar vermesini önlemek ve polimerize olmuş geçici restorasyon materyalinin olası tutucu bölgelerden çıkmasını kolaylaştırmak amacı ile ölçü ağızdan çıkarılır. Ağızdan çıkarılan materyalin 6

polimerizasyonunun tamamlanmasının ardından marjinal uyumları ve oklüzyon kontrolü yapılır. Polisajının ardından geçici olarak dişe simante edilir. (6, 7) Direkt yöntem tekniğinin avantajı, hasta için ek bir randevu ihtiyacının olmaması ve geçici restorasyon tamamlanıncaya kadar ki sürede hastanın ağrı ve hassasiyet hissetmemesidir. Yöntemin dezavantajları ise, hassasiyet gerektirmesi, metakrilat rezinlerin tercih edildiği durumlarda pulpada kimyasal ve ısısal irritasyonlar oluşturabilme riskidir. (6, 7) Ayrıca kullanım talimatlarına dikkat edilmeden uygulanırsa hasta ağzına adaptasyonda zorluk çekilebilir. 1.2.1.2.İndirekt Yöntem Bu yöntemde, preperasyonun ardından ilgili bölgenin ve karşıt arkın ölçüsü alınır ve bu ölçülerden elde edilen model üzerinde geçici restorasyonlar doğrudan hazırlanabilir. Diğer bir yöntem de, öncelikle alçı model üzerinde arzu edilen form ve büyüklükte mum örneğin oluşturulmasıdır. Daha sonra model üzerinden bir hidrokolloid ölçü maddesi ile tekrar ölçü alınır, mumun uzaklaştırılmasını takiben preperasyon bölgesine geçici restoratif materyal konularak ölçü model üzerine yerleştirilir. Materyalin polimerizasyonunu takiben, kapanış modeli ile oklüzyon kontrolü yapılır, kenar uyumları sağlanır. Tesviyesi ve polisajı tamamlandıktan sonra geçici bir siman ile yapıştırılır. (6) İndirekt yöntemin direkt yönteme göre çeşitli avantajları vardır. Geçici restorasyonun polimerizasyonu ağız dışında gerçekleştiğinden yumuşak dokular ve diş üzerindeki kimyasal etkileri minimal düzeydedir. Geçici restoratif materyalin polimerizasyonu sırasında hareket ettirilmesine gerek olmadığı için büzülme ve 7

distorsiyon kontrol altına alınmış olur. Kenar uyumları daha iyidir ve direkt tekniğe kıyasla yapımı daha kolaydır. Bununla birlikte ek bir seansa ihtiyaç duyulması ve anında hazırlanamaması da dezavantajıdır. (6) 1.2.1.3. Direkt-İndirekt Yöntem Preparasyon öncesi alçı model elde edilir. Bu model üzerinde transparan propilen veya selüloz asetat levhalar işlem bölgesine basınç ve ısı ile adapte edilir. Kenar uzunlukları belirlenir ve praperasyon sonrasında ağızda uyumları kontrol edilir. İzolasyonun sağlanmasının ardından kullanılacak geçici malzemesi transparan levhanın içerisine yerleştirilir ve işlem bölgesine adapte edilir. Polimerizasyonun ardından transparan kısım uzaklaştırılır, gerekli kenar düzenlemelerinin tamamlanmasından sonra geçici olarak simante edilebilir. (3, 6) 1.2.2. Kullanılan Malzemeye Göre Geçici kron-köprü materyallerinden beklenen özellikler şunlardır: 1. Elle şekillendirilmeye uygun olmalıdır: yeterli çalışma zamanına sahip olmalı, kolay şekillendirilebilmeli, 2. Dokuya uyumlu olmalı: toksik, allerjik, egzotermik olmamalı, 3. Sertleşme süresince boyutsal stabiliteye sahip olmalı, kolay şekillendirilebilmeli ve kolay cilalanabilmeli, 4. Yeterince dayanıklı ve aşınmaya dirençli olmalı, 8

5. Renk stabilitesi iyi olmalı, 6. Isı iletimi düşük olmalı, 7. Pulpa ve periodonsiyumu irrite etmemelidir. (7, 11, 14, 16, 24, 25, 26) 1.2.2.1. Hazır Geçici Kron (Prefabrike) Malzemeleri Metal Kuronlar; Alüminyum ya da çelikten prafabrike metal kronlar estetik olmadıkları için genellikle posterior grup dişler için tercih edilirler. (Şekil 2) Mekanik özellikleri oldukça iyidir. Prepare edilen diş için uygun kron seçildikten sonra kole uyumu makasla kesilerek sağlanır. Oklüzyon ve kenar uyumu kontrolü sonrasında kron içi rezinle doldurulur ve geçici simantasyonu yapılır. (8) Şekil 2: Prefabrike metal kuron 9

Selüloz Asetat Kuronlar; Tek renkli ince ve şeffaf materyallerdir. Her diş için uygun form ve boyutta temin edilebilir. Uyumu kole bölgesinin kesilmesi ile sağlanır. İçerisi rezin ile doldurularak restorasyon elde edilir. (Şekil 3) Polimerizasyon sonrasında asetat kesilip atılır ve simante edilir. (8) Şekil 3: Seluloz asetat kuronun klinik uygulaması Polikarbonat Kuronlar; Diğer hazır kronlara kıyasla daha estetik ve doğal görünüme sahiptirler. (Şekil 4) Kesici kanin ve premolar dişler için çeşitli form ve boyutlarda hazırlanmıştır. Gerekli iç yüzey, marjinal uyum ve oklüzyon sağlandıktan sonra içerisi rezin doldurulup, polimerizasyonun ardından simante edilirler. (6, 9) Şekil 4: Polikarbonat kuron 10

1.2.2.2. Kişiye Özel Hazırlanan Geçici Kuron Malzemeleri 1- Polimetilmetakrilatlar (PMMA), 2- Polietilmetakrilatlat (PEMA), 3- Epimin rezinler, 4- Bis-akril kompozitler, 5- Isıyla sertleşen akrilik rezinler, 6- Işıkla sertleşen kompozit rezinlerdir. (11, 16, 24, 25, 26) Polimetilmetakrilatlar (PMMA) Sabit protezlerde geçici restorasyon yapımında uzun yıllardan beri kullanılmakta olan bir materyaldir. (27, 28) Farklı hazırlama yöntemleri ile otopolimerizan ve ısı ile polimerize olan PMMA materyalleri kullanılarak geçici kuron köprü yapımı, birçok araştırmacı tarafından tanımlanmıştır. (19, 21, 23, 24, 25, 29, 30) Polimerizasyon, PMMA tozunun dimetil p-toluidin benzeri aktive edici bir amin içeren metilmetakrilat monomeri ve benzoilperoksitle karıştırılması sonucu oluşur. (24, 27) Üstün fiziksel özelliklere sahiptir, dayanıklıdır, renk stabilitesi iyidir ve cilalaması kolaydır. (31) Bazı çalışmalarda PMMA'ların polimerizasyonunun yüksek egzotermik reaksiyon gösterdiği ve oluşan ısı derecesinin materyalin hacmine bağlı olarak değiştiği gösterilmiştir. (31, 32) Polimerizasyon sırasında büyük hacimsel büzülme göstermesi ve monomerin pulpa ve yumuşak dokuları irrite etmesi bir diğer dezavantajdır. (11, 31) Bu materyalin özellikle indirekt teknikle geçici restorasyon yapımında kullanılması önerilir. (21, 31, 33) 11

Polietilmetakrilat (PEMA) Polietilmetakrilatlar 1960'larda kullanılmaya başlanmıştır. PEMA tozu ve n-butil metakrilat monomer sistemine dayalı olarak geliştirilmiştir. PEMA'nın polimerizasyonu sırasında pulpa ve gingival dokuya verdikleri kimyasal ve egzotermik irritasyon PMMA'lardan daha azdır. (31) PMMA'larda karşılaştırıldıklarında renk stabiliteleri daha düşüktür. Ayrıca sertliği ve aşınmaya olan dirençleri de yetersizdir. (23, 31) Epimin rezinler Etilimin türevi olan bu materyal, bileşiminde epoksi rezin bulunan bir plastiktir. Epoksi rezin ile arasındaki fark, epimin rezinlerde oksitin bir imin grubu tarafından oluşturulmasıdır. Bu materyal pat ve katalizörden ibarettir. Pat, bis-fenolun etilen imin türevini içerir. Katalizör ise benzen sulfonik asit esteridir. Pat ve katalizör karıştırıldığında polimerizasyon işlemi çapraz bağlanma sonucu gerçekleşir. (11) Epimin plastiğin katalizörü yumuşak dokuda hipersensitiviteye sebep olur. Epimin rezin serbest monomer içermez, bu nedenle pulpa irritasyonu düşüktür. Minimal egzotermik ısı ile kısa sürede sertleşir. (23) Epimin rezin fleksibil bir materyaldir. Ancak karıştırıldıktan yaklaşık 15 dakika sonra çapraz bağlanma sonucu rijit hale gelir. Materyalin gerilme ve sıkışma direnci azdır, aşınmaya karşı az direnç gösterir. Ayrıca renk seçiminin sınırlı olması, renk stabilitesinin düşük olması ve akıcı olmaması da dezavantajları arasında sayılabilir. (23, 34) 12

Bis-akril kompozit rezinler Aromatik dimatakrilat esasına dayanan ve Bis-GMA ya da Bowen rezin olarak da isimlendirilen bu rezinler Bis-fenol A ve glisidil metakrilatın bileşiminden oluşur. Materyalin ısısı vücudun ısısına yakındır, kokusu ve tadı yoktur. Radyoopaktır ve öjenolden etkilenmez. Yüzey özellikleri tatmin edicidir. Eğilme direnci ve abrazyona karşı direnci yüksek olduğundan, uzun köprülerin yapımında kullanılması önerilmektedir. Materyalin büzülme miktarı azdır, renk stabilitesi ve adaptasyonu oldukça iyidir ve kolaylıkla tamir edilebilir. (26, 31, 32) (Şekil 5) Şekil 5: Bis-akril kompozit rezin örneği. Isıyla sertleşen akrilik rezinler Uzun süreli geçici restorasyonlar için, ısıyla sertleşen akrilik rezinlerin kullanılmasının avantajlı olduğu düşünülmektedir, materyalin estetik ve dayanıklı olması avantajlarıdır. Ancak ısı ile sertleşen akrilik rezinlerden geçici kuronlar yapılması özel alet ve zaman alan işlemler gerektirir. (11, 24, 25, 31) (Şekil 6) 13

Şekil 6: Isıyla sertleşen akrilik rezin örneği. Işıkla sertleşen kompozit rezinler Dayanıklı ve oldukça estetik olan mikro partiküllü kompozit rezinlerdir. (Şekil 7) Bu rezinlerin kullanımında, pulpayı korumak ve komşu dişlerin oluşturduğu tutucu alanlardan kuronu rahatça çıkarabilmek amacıyla, indirekt yöntem direkt yönteme tercih edilmektedir. Işığın uygulama süresi seçilen renge, materyalin kalınlığına ve ışık kaynağına bağlıdır. Kuronun her yüzeyine 40-60 saniye ışık uygulaması yeterlidir. Mikro partiküllü kompozit rezinlerin polimerizasyon büzülmeleri azdır. Bu nedenle kenar uyumları diğer materyallere göre daha iyidir. Dayanıklılıkları fazladır. Marjinlere ilave yapıldığında kompozit rezinin ilave miktarı orijinal materyale bağlanır. Restorasyon yapılırken renkleri karıştırmak kolay olduğundan estetik sonuçlar çok iyidir. (31) Şekil 7: Işıkla sertleşen kompozit rezin örneği 14

1.2.3. Kullanım Süresine Göre 1.2.3.1. Kısa süreli geçici kuron ve köprüler Oklüzal ve proksimal kontaktların devamı ile, prepare edilmiş dentinin korunmasını, görünümün düzeltilmesini ve prepare edilmiş dişin eğilmesinin ve uzamasının engellenmesini amaçlayan uygulamalardır. Basit tekniklerle hazırlanırlar ve geçici simanlarla simante edilirler. (22, 31, 34) Preperasyon sonucunda, dişten oldukça fazla miktarda mine dokusu kaldırılmış olur. Aynı zamanda dentin dış etkenlere karşı korunmasız kalır. Bu nedenle özellikle canlı dişlerde, aynı seansta, prepare edilen dişlerin geçici kuronla restorasyonu gerekir. (22, 34) 1.2.3.2. Uzun süreli geçici kuron ve köprüler Kısa süreli geçici kuron ve köprülerin tüm işlevlerini yerine getirmekle birlikte, daha uzun süre kullanılmak üzere yapılırlar. (22, 31, 34) Amaç, daimi restorasyonların yapımından önce, planlanan diğer tedavilerin kontrolü ve değerlendirilmesinin yapılabilmesine imkan sağlamaktır. Örneğin, çekim sonrası iyileşmeyi beklediğimiz süre içerisinde geçici kuron ve köprüler yapılabilir. Mevcut restorasyonların iyi olmayan sınırlarından dolayı periodontal rahatsızlıklar söz konusu ise kenar uyumu iyi olan geçici restorasyonlar yapılarak periodontal tedavinin sonuçlanması beklenir ve bundan sonra daimi restorasyonlar yapılabilir. Benzer bir şekilde oklüzyonda bir değişiklik yapılacağı zaman, örneğin dikey boyut yükseltilecek ise, geçici restorasyonlar yapılır, birkaç ay hasta ağzında bırakılır ve hastanın bu değişikliğe karşı toleransı değerlendirilir ve sonra daimi restorasyonun yapımına geçilir. Bu süre içinde hastanın oklüzyonunda gerekli 15

düzenlemeler yapılabilir. (20) Ayrıca temporomandibular eklem (TME) rahatsızlıklarının tedavisi ya da implant yapımı gibi uzun süren tedaviler için geçici amaçla uzun süreli geçici kuron ve köprü protezleri yapılabilir. (20, 21) Bu tür uzun süreli geçici restorasyonların diğer bir endikasyonu ise apikal rezeksiyon geçiren ve protetik tedavi gereksinimi olan dişler olabilir. Cerrahi operasyon öncesinde hazırlanan geçici kuron ve köprüler aynı seansta hastaya takılır ve dişlerin prognozu belli olduktan sonra daimi restorasyonlara geçilir. (22, 34) 1.3.Yapıştırma Simanları Yapıştırma simanları, değişik uygulamaları ile diş hekimliğinde geniş bir alanda kullanılan materyallerdir. (37) Dental yapıştırma simanları genel olarak toz-likit veya iki pat şeklindeki komponentlerden oluşmaktadır. Likitleri asidik iken, tozları bazik yapıda cam veya metalik oksitler içerir ve bunlar karıştırıldığı zaman siman nötralizasyon reaksiyonu ile belli bir süre içerisinde sertleşir. Bir kısım simanların ise sertleşmeleri değişik ışık kaynakları ile gerçekleşir. (38) 16

1.3.1. Yapıştırma Simanlarının Sınıflandırılması Yapıştırma simanlarını genel olarak 2 başlık altında inceleyebiliriz. 1.3.1.1. Kalıcı simantasyon için kullanılanlar: - Çinko fosfat simanlar ( Ör: Havard, Phosphatzement ) - Polikarboksilat simanlar ( Ör: Poly-F, Durelon ) - Silikat simanlar ( Luxilit, Luxicap ) - Silikafosfat simanlar ( Drala Steinzement, Tran-Lit ) - Cam iyonomer simanlar a- Rezin modifiye ( Vitremer ) b- Poliasit modifiye ( Dyract Cem, Permacem ) - Polimerler a- Akrilik (PMMA) I- Geleneksel (Lamell Resin) II- Geliştirilmiş (Super-Bond C&B) b- Rezin kompozit I- Bis-GMA bazlı (Variolink II, Twinlook) II- Silan bazlı ( Panavia EX, Panavia 21) 1.3.1.2. Geçici simantasyon için kullanılanlar: - Çinko oksit ojenol ( Algenol, Kalsogen Plus) - Kalsiyum hidroksit ( Kalsin, Dycal, Life ) - Ojenolsuz geçici simanlar ( Temporary Cement, Temp-Bond ) (39) 17

Şekil 8: Yapıştırma Simanlarının Ticari Örnekleri 1.3.2. Yapıştırma Simanlarının Özellikleri Çinko fosfat siman uzun yıllardır dental siman olarak kullanılmaktadır. (40) Polikarboksilat siman, diş dokusuna adezyon göstererek yapışan ilk siman sistemidir. Bu simanlar başta protetik tedavi olmak üzere diğer dental alanlarda yapıştırma simanı olarak geniş kullanım alanı bulmaktadırlar. (41) Cam iyonomer simanlar (CIS) 1970 lerden beri restoratif materyaller olarak kullanılmaktadır. Bu simanlar diş hekimliğinde oldukça geniş kullanım alanı bulmuş olup, kavite liner, yapıştırıcı siman, sealant ve restoratif materyal olarak kullanılmaktadır. (42) Silikat ve polikarboksilat simandan türetilmiştirler. Bu simanlara polialkenoat simanlar da denilmektedir. Bu materyal toz-likit veya toz-su sisteminden 18

oluşmaktadır. Tozu, asit çözünürlüğü olan kalsiyum floroalüminosilikat camdır. Stronsiyum, baryum ve çinko oksit radyoopasiteyi sağlaması için eklenmiştir. Likitinde ise, poliakrilik asidin %50 lik sulu çözeltisi ve bir miktar tartarik asit bulunmaktadır. (43) Rezin-modifiye cam iyonomer siman materyalinde suyun yerini HEMA ya da Bis-GMA gibi bir rezin almıştır. İlave olarak az miktarda başlatıcılar ve stabilizörler içerirler. Bu simanlar metal poliakrilat tuzu ve polimerin oluşmasına yol açan reaksiyonun ışıkla başlamasıyla ya da floroalumino silikat cam tozu ve polialkenoik asitin asit- baz reaksiyonu ile sertleşir. (44) Karıştırılmış simana ışık uygulandığında HEMA nın serbest radikallerinin polimerizasyonu ile ilk sertleşme başlar ve polihema matriksi oluşur. Sertleşme sonrası iki tip matriks oluşur. Bunlardan biri metal poliakrilat tuzlarının oluşturduğu matriks, diğeri ise polimer matrikstir. Asit-baz reaksiyonu ise, toz ve likidin karıştırılmasından itibaren yavaş bir hızla ilerlemekte olup, 24 saat sürer. Bu simanlara hibrit cam iyonomer simanlar da denilmektedir. (45) Poliasit modifiye kompozit rezin (PMKR), kompomer olarak da adlandırılmaktadır. Kompomerler tek komponentli sistemler olup, aluminosilikat cam, karboksil modifiye rezin monomerler ve ışıkla aktive olan geleneksel rezin monomerlerden oluşmuştur. PMKR ya ışık uygulandığı zaman polimerizasyon başlar. (42, 46, 47) Çinko oksit-öjenol (ZOE) simanların geçici simantasyon için kullanılanları Tip I olarak sınıflandırılırlar. Toz/likit şeklinde sunulan bu simanların toz içeriğini; ZnO, Zn asetat, Zn streat oluştururken, likit içeriğini öjenol ve zeytinyağı oluşturur. Nötral ph'da olan bu simanın antibakteriyel ve antikaryojenik özellikleri avantajları arasında 19

sayılırken, kimyasal bağ kurmaması, dayanımının yetersiz oluşu ve çözünürlüğünün yüksek oluşu dezavantajları arasındadır. (39) Kalsiyum hidroksit esaslı geçici simanlar toz/likit ya da pasta/pasta şeklinde bulunurlar. Pasta içeriklerini Ca(OH) 2, ZnO, TiO 2 ve katalist içeriklerini Ca tungstat, 1-3 bütilen glikol'ün disalisilat esteri oluşturur. Bazik (11) ph'da olan kalsiyum hidroksit esaslı geçici simanların dezenfektan, bakterisid ve hemostatik etkileri avantajlarıyken, kimyasal bağ kurmamaları, dayanımlarının yetersiz oluşu ve yüksek çözünürlükleri dezavantajlarıdır. (39) Geçici simantasyon için kullanılan bir diğer siman grubu olan öjenolsüz geçici simanlar da pasta/pasta şeklinde bulunurlar. Pasta içeriklerini MgO, ZnO ve katalist içeriklerini yağ asitleri, mum, rezin ve asetik asit oluşturur. Nörtal ph'daki geçici simanın kullanım kolaylığı ve polimerizasyonu inhibe etmemesi avantajlarıyken, dayanımlarının yetersizliği ve çözünürlüklerinin yüksek olması dezavantajlarıdır. (39) Çinko oksit-öjenol simanlar iyi bir kenar kapatma (sealing) kapasitesine ve antibakteriyel özelliğe sahiptir. (48) Bununla birlikte öjenol bazen allerjiye neden olabilmektedir. Bu nedenle öjenole karşı hassasiyeti olan hastalarda öjenolsüz geçici simanlar kullanılmalıdır. Ayrıca öjenollü simanların akrilik rezin restorasyonlarda renk değişikliğine neden olabildiği için dikkatli kullanılması gerektiği belirtilmektedir. (49) 20

2. Malzemelerin Özelliklerini İnceleme Yöntemleri 2.1. Mekanik Özellikler Geçici kuron malzemelerinin mekanik özelliklerini üç başlık altında inceleyebiliriz. 2.1.1. Statik Özellikler Gerilim (Stress): Bir materyale dıştan bir kuvvet uygulandığında, materyal de dış kuvvetin meydana getireceği deformasyona direnç göstermek için içten zıt yönde bir kuvvet uygular. Materyalin birim yüzey alanında oluşturduğu bu içsel direnç gerilim olarak isimlendirilir. (50, 51) Hem dışsal hem de içsel kuvvetler materyal yüzeyine yayılmakta, bu şekilde gerilim birim yüzey alanında meydana gelmektedir. Bu anlamda gerilim, basınca benzemektedir; çünkü hem basınç hem de gerilim birim yüzey alanına gelen kuvvet miktarını ifade etmektedir. İçsel kuvvet miktarı dışsal kuvvet miktarıyla da eşit olduğundan gerilim miktarını bulmak için tek başına dışsal kuvvet miktarı kullanılmaktadır. (51) Gerilim= Kuvvet/Alan, formülü ile ifade edilmektedir. Uygulanan kuvvet genellikle Newton (N) ile ifade edildiğinden, gerilim miktarı pascal (Pa) (1 Pa = 1 N/m 2 = 1 MN/mm 2 ) veya megapaskal (MPa) (1 MPa = 10 6 Pa) ile ifade edilmektedir. (50-53) 21

Materyale uygulanan kuvvetin yönüne göre farklı şekillerde gerilim meydana gelir: *Çekme gerilimi (Tensile Stress): Çekme gerilimi, materyali uzatmak veya germek isteyen bir kuvvetin yarattığı deformasyona karşı gösterdiği dirençtir (Şekil 9-a). (50, 51) *Basma gerilimi (Compressive Stress): Materyali sıkıştırmaya veya kısaltmaya yönelik kuvvetler sonucunda, materyalin buna karşı oluşan iç kuvvetlerine denir (Şekil 9-b). (50, 51). *Makaslama gerilimi (Shear Stress): Bir kütleyi diğerinin üzerine kaydırmaya karşı koyan gerilimdir (Şekil 9-c). (50, 51) Şekil 9: Kuvvet altında materyalde meydana gelen gerilim türleri Gerilme (Strain): Materyale çekme gerilimi uygulandığında materyalde meydana gelen geçici uzama miktarı gerilme olarak isimlendirilir. Gerilme, materyalin boyunun uzama miktarının orijinal uzunluğuna bölünmesi ile hesaplanır ve inç/inç veya cm/cm olarak ifade edilebileceği gibi yüzde değişim oranı da hesaplanabilir. Gerilme, materyalin uzunluğuna bağlı bir değişim değildir ve kuvvet ile doğru orantılıdır; ancak gerilim, büyüklüğü ve yönü olan bir kuvvet iken; gerilme sadece bir büyüklüktür. 22

Materyal kalınlığı aynı tutulduğunda ve kuvvet miktarı ikiye katlandığında, gerilme miktarı da iki kat artar. (50, 52) Şekil 10: Gerilim Gerilme eğrisi Gerilimin gerilme ile orantısal olarak değiştiği alan elastik deformasyon dur (Şekil 10, 0-A çizgisi). Gerilme ile gerilimin orantısal olduğu en yüksek gerilim miktarı orantısal limit veya elastik limit (proportional limit) olarak isimlendirilmektedir (Şekil 10, A noktası). Orantısal limit değerleri içerisinde kuvvet ortadan kaldırıldığında cisim eski şekline geri dönmektedir. Orantısal değeri düşük olan bir madde, küçük stresler sonucu devamlı deformasyona uğramaya başlar. (50-53) Materyalin kalıcı deformasyona uğramadan direnç gösterebildiği en yüksek enerji miktarına reziliens denilir ve gerilim-gerilme eğrisinin sadece elastik kısmının altında kalan alandır ve J/m 3, N/m 2, MN/m 3 veya MPa ile ifade edilir. (Şekil 11) (50-54) 23

Şekil 11: Gerilim-gerilme eğrisinde orantısal limitin altındaki taralı alan reziliensi ifade etmektedir Gerilim miktarının en yüksek olduğu kesin noktayı tespit etmek zordur, bu nedenle plastik deformasyonun net olarak görüldüğü değer yield dayanıklılık olarak ifade edilir (Şekil 10, B noktası) ve yield dayanıklılık miktarı her zaman, orantısal limitin çok az üzerindedir. Yield dayanıklılık değerindeki kuvvet ortadan kaldırıldığında materyalde çok az bir plastik değişim gerçekleşmiş olur. (50-53) Orantısal limitin üstündeki değerlerde gerilim ve gerilme orantısı bozulur ve kuvvet ortadan kaldırıldığında cisim kalıcı deformasyona uğrar, bu nedenle gerilmenin, gerilimden daha hızlı değiştiği ve orantının bozulduğu bu alana plastik deformasyon alanı denilir. (50, 51, 53) Orantısal limit aşıldığında materyalde meydana gelen kalıcı şekil değişikliği plastiklik olarak isimlendirilir. Materyalin yüksek miktarda plastiklik gösterebilmesi veya kuvvet karşısında plastik deformasyona uğrama kabiliyeti düktilite olarak isimlendirilir. 24

Materyalin düktilitesi ağız ortamında işlenebilirliğiyle de ilişkilidir. Altın ve gümüş işlenebilirliği en yüksek materyallerdir; ancak genel olarak metaller düktil iken, seramikler kırılgandır. Plastik davranışı ya çok az ya da hiç olmayan materyaller ise kırılgan materyaller olarak isimlendirilir. (50-53) Materyalin kırılmadan önce sahip olduğu en yüksek gerilim miktarına en yüksek gerilim dayanıklılığı (ultimate tensile strength) denilmektedir (Şekil 10, C noktası). Materyalin kırıldığı gerilim miktarına ise kırılma dayanıklılığı denilir (Şekil 10, D noktası). Bazı materyallerde en yüksek gerilim dayanıklılığı, kırılma dayanıklılığına eşitken, bazı materyallerde kırılma dayanıklılığının sahip olduğu gerilim miktarı en yüksek gerilim miktarının bir miktar altındadır ve bu esnada materyal büyük miktarda elongasyon gösterir. (50-52) Kırılmanın meydana geldiği gerilim-gerilme eğrisi altındaki tüm alan tokluk (toughness) kavramını ifade etmektedir. Başka bir deyişle tokluk, materyali koparmak için gerekli olan enerji miktarıdır. J/m 3, N/m 2, MN/m 3 veya MPa ile ifade edilir (Şekil 12). (50-53, 55) 25

Şekil 12: Gerilim-gerilme eğrisinin altında kalan tüm alan tokluğu ifade etmektedir Elastik ve plastik deformasyonu kapsayan, materyalde meydana gelen en yüksek gerilme miktarı, başka bir deyişle kırılma esnasındaki toplam gerilme miktarı elongasyon olarak adlandırılır. Elongasyon iki kısımda incelenir: Orantısal limit (Şekil 10, 0 noktasından A noktasına) içerisinde materyalin boyunda meydana gelen uzama miktarı ve orantısal limitten kırılma dayanıklılığına kadar olan alanda meydana gelen elongasyon (Şekil 10, A noktasından D noktasına). Elongasyon, materyalin boyundaki uzama miktarının materyalin kuvvet uygulanmadan önceki ilk uzunluğuna oranlanmasıyla hesaplanır ve yüzde ile ifade edilir. Aksiyal yöndeki gerilme ve elongasyon benzer kavramlardır. Elongasyon değerinin küçük olması, maddenin kırılgan olması demektir. (50-52) Elastisite modülü (Young modülü): Elastik limitler içerisinde materyalin sertliğini ifade etmektedir. Materyalin özelliğinden bağımsızdır ve ısıl işlemler ile değiştirilemez. (50, 51) 26

Elastisite modülü= Gerilim/Gerilme, formülü ile hesaplanır ve N/mm 2, MN/m 2, MPa veya GPa ile ifade edilir. Atomlar arası bağların kuvvetleri elastisite modülü ile doğrudan ilişkilidir. Bu bağlar ne kadar güçlüyse materyal o kadar rijittir ve elastiklik modülü de o kadar yüksektir. (51, 54) Elastisite modülü, materyalin elastik limitler içerisinde sahip olduğu gerilim gerilme değerleri göz önüne alınarak hesaplanır ve gerilim gerilme eğrisi ne kadar dikse o materyalin elastiklik modülü o kadar yüksektir (Şekil 13) (50, 51, 55, 56) Şekil 13: Farklı elastisite modülüne sahip iki materyalin gerilim-gerilme eğrileri Elastisite modülü, materyalin yapısal değişikliklerine hassas olmayan az sayıdaki fiziksel özelliklerden biridir. Yield dayanıklılık ise ısıl işleme duyarlıdır ve ısıl işlem miktarı arttırıldıkça yield dayanıklılık da artar. (50) 27

Poisson Oranı: Elastik limitler içerisinde çekme kuvvetleri karşısında materyalin uzunluğu artarken (aksiyal gerilme), aynı zamanda kesitsel alanı (lateral veya transvers gerilme) da azalır. Lateral yöndeki gerilmenin aksiyal yöndeki gerilmeye oranı Poisson oranı olarak isimlendirilerek, Poisson oranı= Lateral gerilim/aksiyal gerilim, formülü ile ifade edilmektedir. Bu nedenle kırılgan olan materyallerin Poisson oranı daha düşük olurken, düktil olan materyallerin Poisson oranı daha yüksek olmaktadır. (50, 51, 53, 54) 2.1.2. Dinamik Özellikler Statik testlerde, materyal üzerine düşük değerde sürekli kuvvet uygulanmaktadır; ancak dinamik testlerde tekrarlayan veya yüksek değerlerde kuvvet uygulaması yapılmaktadır. Darbe dayanımı ve yorgunluk direnci, materyallerin dinamik özelliklerini belirlemektedir. (51) Darbe dayanımı (Impact strength): Ani bir darbe uygulandığında materyalin kırılmadan önce absorbe ettiği toplam enerji miktarıdır. (51-53, 56) Yorgunluk direnci (Fatigue strength): Materyaller, yield dayanıklılık değeri altında çok sayıda küçük ve devamlı tekrarlayan streslere maruz kalırsa, oluşan bu mikro kuvvetler, materyalde önce küçük çatlakların oluşmasına, daha sonra bu çatlakların büyüyerek materyalin kırılmasına neden olur. Çiğneme sırasında da protezler çok sayıda küçük ve devamlı tekrarlanan streslere maruz kalabilirler, bu da protezin kırılmasına neden olabilir. (51-53, 56) 28

2.1.3. Viskoelastik Özellikler Birçok kırılgan materyalde kuvvetin ne şekilde uygulandığının çok büyük bir önemi yoktur; ama özellikle polimerlerde ve yumuşak dokularda bu faktör oldukça önemlidir. Materyalin mekanik özellikleri yükleme hızından bağımsızsa materyal elastik, bağımlıysa viskoelastik olarak adlandırılmaktadır. (51) Visköz akış, makaslama geriliminin gerilme miktarına oranıdır. Çoğu dental materyal, şekillendirme aşamasında bir akışa sahiptir. (50) Materyallerin viskozitesini iki temel faktör belirler, bunlar sıcaklık ve zamandır. Zaman faktöründen bağımsız olarak bir materyalin viskozitesi sıcaklık arttıkça azalır. Dişhekimliğinde kullanılan çoğu materyalde iki materyal karıştırılır ve zaman ilerledikçe viskozite de artar. (51) Viskoelastik davranış, elastiklik ve visköz akışın kombinasyonudur ve çoğu materyal viskoelastik davranış göstermektedir. (50) İdeal elastik bir materyale sürekli bir kuvvet uygulandığında ani bir gerilme meydana gelir ve zaman ilerledikçe gerilme miktarı aynı olarak kalır, kuvvet ortadan kaldırıldığı anda ise gerilme sıfıra düşer. (Şekil 14-A) İdeal visköz bir materyale kuvvet uygulandığında ise gerilme zamanla lineer olarak artar ve kuvvet ortadan kaldırıldığında gerilme miktarı hiç değişmeden devam eder. (Şekil 14-B) İdeal viskoelastik bir materyal bir yay-piston sistemine seri olarak bağlandığında (Maxwell modeli) ve sabit bir yük uygulandığında gerilmede elastikliğe bağlı ani bir artış meydana gelerek gerilme lineer olarak artmaya devam eder ve yük ortadan kaldırıldığında elastik gerilme hemen geri dönerek visköz gerilme devam eder. (Şekil 14-C) Ancak yay-piston sistemi paralel olarak bağlandığında (Kelvin veya Voigt modeli) ve yük uygulandığında zamanla 29

gerilme non-lineer olarak artar ve sabitlenmeye başlar, yük ortadan kaldırıldığında ise gerilme yavaş yavaş sıfır olur. (Şekil 14-D) (50-52) Şekil 14: Yay sistemleri ve visköz elementler arasındaki gerilme-zaman ilişkisi. t 0 zamanında sürekli bir kuvvet uygulanmaya başlanmıştır ve t 1 zamanında ise kuvvet ortadan kalkmıştır Materyalde gerilim miktarı sabitken, gerilmenin zaman içinde artması sünme (creep) olarak isimlendirilir. Gerilme miktarı sabitken, gerilimin zaman içinde azalmasına stres gevşemesi (stress relaxation) denilmektedir. (51) 30

2.2. Mekanik Testler Mekanik özelliklerin değerlendirilmesinde kullanılacak test yönteminin sahip olması gereken özellikler şunlardır: 1- Test düzeni ve örneğin hazırlanması bağlantı direncinin olabildiğince kesin kantitatif değerlendirilmesine izin vermeli, 2- Test örneği oldukça hassas kopya edilebilmeli ve yapımı karmaşık olmamalı, 3- Test sonuçları %10 un altında olan tolerans içerisinde olmalıdır. (57, 58) Yukarıdaki kriterler değerlendirildiğinde, test yöntemlerinde karşılaşılan sorunlar aşağıdaki şekilde sıralanabilir: (57) 1- Test örneğinin yapımının zor olması ve tam bir hassasiyet sağlanamaması, 2- Test sonuçlarının çok güvenilir olmaması, 3- Yan etkilerin test sonuçlarını etkileyerek, gerçek değerlerin hesaplanmasının engellemesi, 4- Bazı durumlarda test yönteminde istenilen yere istenilen kuvvetin uygulanmaması, bu durumda değerlendirilmek istenen değerlerin elde edilememesi, (57) Hammad ve Talic (59), mekanik testleri oluşturdukları gerilimlere göre; makaslama, çekme, makaslama-çekme, eğme ve burma test tasarımları olarak beş sınıfta incelemişlerdir. Marx (60) ise, uygulanan kuvvetin yön ve çeşidine göre bağlantı direnci testlerini makaslama, çekme, kırma, eğme ve bunların kombinasyonu olarak sınıflandırmıştır. 31

2.2.1. Makaslama Testleri (Shear Tests) Daha çok iki materyalin arayüz direncini ölçmek için kullanılan testlerdir. (simangeçici kuron bağlantısı gibi) (51) 1- Çekerek ve iterek makaslama testleri Mekanik açıdan bakıldığında, gerek çekerek gerekse iterek makaslama testleri temel olarak birbirine benzerdir. Çekerek makaslama testlerinde gerilim dağılımının daha üniform olması bu testlerin tercih edilmelerine neden olmuştur. (59) 2- Düzlemsel arayüz makaslama testleri - Daire şeklinde arayüze sahip makaslama testleri Materyaller arasındaki arayüzün daire şeklinde olduğu testlere örnek Hammad (62) ın geliştirdiği test yöntemidir. Her iki parça distal uçlarındaki deliklerle test aletine bağlanarak materyaller arasındaki makaslama direnci ölçülür. Tasarımın oluşturulmasının hassasiyet ve özen istemesi, örneklerin hazırlanmasının pahalı ve zaman alıcı olması, materyallerin farklı ısıl genleşme katsayılarına sahip olması durumunda arayüzde oluşan ısıl streslerin engellenememesi ise dezavantajlarıdır. (59, 62) - Dikdörtgen şeklinde arayüze sahip makaslama testleri Schmitz ve Schulmeyer (57) tarafından geliştirilen test yöntemi küp şeklindeki materyalin alınsal yüzeyine kısmi olarak diğer materyalin uygulandığı oldukça popüler bir yöntemdir. Gerilimleri esas olarak iki materyal arayüzüne yönlendirmesi, sürtünme 32

direncinin çekme testindeki kadar kritik olmaması, elastisite modüllerinin esnek eğme testlerindeki olaya karışmaması avantajlarıdır. (59, 62) 3- Oblik makaslama testleri Annusavice in geliştirdiği oblik makaslama test tasarımı iki blok arasında materyalin bulunduğu tasarımdır. Gerilim dağılımının eşit olması avantaj iken test sırasında bloklar arasında istenen oblik kayma hareketinin zor olması nedeniyle, test sonrasında bloklarda plastik deformasyon olması dezavantajıdır. (59) 4- Konik arayüz makaslama testleri Sced ve Mclean tarafından geliştirilen tasarım, örneğin arayüzden veya bir materyalin kendi içinden kırılmasına izin veren, standart metalürjik çekme testi esaslı deneysel bir tasarımdır. Materyal yüzeyinin dik açı konik şeklinde olması örneğe en yüksek makaslama gerilimlerinin gelmesini sağlamaktadır. Test sırasında kuvvetlerin üniform olarak arayüze yönlenememesi ve bunun sonucunda kırılmanın her zaman arayüzden değil, test edilen materyalin kendi içerisinden de olabilmesi dezavantajıdır. Kırılma testleri: Materyal belli bir kuvvetle kırılır ve test sonucunda geriye kalan materyalin miktarına bakılarak test sonucu elde edilir. Bu yöntemde her defasında değişik sonuçlar elde edildiği için dezavantajdır. (60, 63) 33

2.2.2. Çekme testleri (Tensile tests) Çoğu materyal çekme kuvvetlerine, basma kuvvetlerine göre daha dayanıksızdır. Metaller, alaşımlar gibi düktil materyaller bu test için daha uygundur. Ayrıca ara yüz direncinin ölçülmesinde de kullanılabilir. Dental materyallere saf çekme kuvveti gelmemektedir; ancak kuvvetin yönünün değişmesi ile bu durum oluşabilmektedir. Materyale uzunlamasına bir çekme kuvveti uygulanır. Düzensiz gerilim dağılımı ve materyalin kendi içinde kırılmasına yol açması dezavantajlarıdır. (51, 59, 60, 63) 2.2.3. Makaslama-Çekme testleri (Shear-Tensile tests) Wight ve arkadaşları tarafından geliştirilen tasarımda, arayüzler örneklerin kalınlıklarının tam ortasına yerleştirilmediklerinden, kuvvet ilk olarak iki materyalin arayüzüne yönlenemez. Bunun yerine kuvvet, diyagonal olarak yönelir ve sonuçta kompleks, klinik stresleri taklit eden makaslama ve çekme gerilimlerinin bir kombinasyonu oluşur. Materyalin kendi içinden kırılması ve materyal kalınlığının hassas olarak kontrol edilememesi tasarımın dezavantajıdır. (59) 2.2.4. Burma testleri (Tortion tests) Özellikle endodontik aletlerin testinde, arayüz direncinin saptanmasında kullanılan bir yöntemdir. Carter ve arkadaşları tarafından uygulanan testte, örneğe burma kuvveti uygulanır. Test tasarımının karmaşıklığı en büyük dezavantajıdır. İki boyutlu sonsuz 34

eleman gerilim analizleri ve gerilim dağılımının hesaplanması oldukça zordur. Her test örneğinde oluşan gerilim tipi ve gerilim dağılımı tam olarak bilinememektedir. (51, 59) 2.2.5. Basma testleri (Compressive tests) Porselen, amalgam ve siman gibi kırılgan ve çekme kuvvetlerine dayanıksız malzemelerin mekanik özelliklerinin belirlenmesinde basma kuvvetleri kullanılır. (51, 54, 65) 2.2.6. Yorgunluk dayanımı testi Bu test yönteminde örnek kırılana kadar yield dayanıklılık değeri altında tekrarlayan kuvvetler uygulanır ve basma, çekme, makaslama, bükme, burma testlerinin tamamı bu yöntemle uygulanabilir. (51) 2.2.7. Eğme (Bükme) testleri (Flexure tests) Bükme testleri ile materyallerin dayanıklılık karşılaştırmaları yapılabilir. Basma, çekme ve makaslama kuvvetleri aynı anda meydana gelir ve bu test yöntemleri güvenilir sonuçlar verir. (50) Eğme test tasarımında örnek iki destek üzerine konulur, bir veya daha fazla noktadan yükleme yapılarak eğme gerilimine uğratılır. (64) Eğme (bükme) testlerinde dört nokta eğme testi, biaksiyel bükme testi ve üç nokta eğme testi (yatay dayanıklılık) olmak üzere üç yöntem uygulanmaktadır: 35

1- Dört nokta eğme testi: Dört nokta eğme testleri ise O Brien ve Craig, Caputo ve arkadaşları tarafından kullanılmıştır. Örnek, dikdörtgen şeklinde hazırlanarak iki ucundan desteklenir ve örneğe, ortadan iki noktadan kuvvet uygulanır. Dört nokta eğme testiyle elde edilen değerler üç nokta eğme testinde elde edilen değerlerden %30-40 daha düşüktür. (Şekil 15) (63, 64, 66-68) Şekil 15: Dört nokta eğme testi 2- Biaksiyel bükme testi: Örnekler disk şeklinde hazırlanır. Merkezden kuvvet uygulanırken, örneğin dış kenarlarından karşı yönde kuvvet meydana getirilir. (Şekil 16) (67, 68) Şekil 16: Biaksiyel bükme testi 36

3- Üç nokta eğme testi (Yatay dayanıklılık, Transverse strength): Yatay dayanıklılık testleri Lavine ve Custer tarafından tercih edilmiştir. (63, 64) Bu test, aralarında belli bir mesafe bulunan iki destek üzerine yerleştirilen materyalin tam ortasına uygulanan yükle gerçekleştirilir. Bu nedenle bu test yöntemi üç nokta eğme testi olarak da isimlendirilir. (Şekil 17) (6, 51, 69) Şekil 17: Üç nokta eğme testi Yatay dayanıklılık: Dayanıklık, bir cismi kırmak ya da yapısını bozmak için gerekli olan en yüksek gerilim dayanıklılığının bir göstergesidir. Dayanıklılık baskın olan gerilim cinsine göre çarpma, basma dayanıklılığı gibi isimler alır. (51, 54, 70-72) 37

2.3. Sertlik Testleri Sertlik, materyal yüzeyine çentik açılırken veya nüfuz edilirken materyalin meydana getirdiği dirençtir. (50, 51) Sertlik tespitinde kullanılan yöntemlerin büyük kısmında materyal yüzeyine belirli bir kuvvet uygulanarak yüzeyde iz oluşturulur ve oluşan izin alanına göre materyalin sertliği belirlenir. Oluşan iz küçükse materyal daha serttir, iz büyükse materyal daha yumuşaktır. (50, 51, 54, 76) Dişhekimliğinde kullanılan dental materyallerin sertlik ölçümlerinde Brinell, Vickers, Knoop, Rockwell ve Shore A en fazla kullanılan test yöntemleridir. Bu yöntemlerden hangisinin seçileceğini test edilecek materyal belirlemektedir. (6). 2.3.1. Brinell sertlik testi Brinell sertlik testi, sertlik testlerinin içinde en eski olanıdır. Daha çok metallerin ve alaşımların sertlik tayininde kullanılır; ancak elastik özellik gösteren ve kırılgan materyallerin sertlik tayini için uygun bir yöntem değildir. (50, 51, 54, 76) 1.6 mm çapında çelik veya tungten karbid bir yuvarlak uç kullanılarak materyal yüzeyine 30 saniye boyunca 123N kuvvet uygulanır ve materyalin sertliği, oluşan yuvarlak izin çapı ölçülerek belirlenir. (50, 51, 54) Geniş bir alanda sertlik tayininin yapılması istendiğinde ve materyalin ortalama sertlik değerinin bilinmesinde iyi bir yöntemdir; ancak dar bir alanda sertlik tayini yapmak mümkün olmamaktadır. Birimi BHN (Brinell Hardness Number) dir. (51). 38

2.3.2. Vickers sertlik testi (Elmas piramit sertlik testi) Vickers sertliğinin hesaplanmasında 136 0 açılı piramit şekilli bir elmas uç kullanılır. Piramit şeklindeki uç, belirli bir yükle materyal yüzeyine batırılır ve yük kaldırıldıktan sonra kare veya piramit şeklinde bir çentik meydana gelir. Materyalin sertliği ise oluşan çentiğin köşegenlerinin ortalaması hesaplanarak bulunur. Bu ölçüm, cihaza ilave edilmiş bir mikroskop ekranındaki hareketli iki cetvel yardımıyla, köşegen uzunluklarının ayrı ayrı ölçülüp ortalama alınmasıyla yapılmaktadır (Şekil 18, 19) (50, 51, 54). Şekil 18: Vickers sertlik değerinin hesaplanması 39

Şekil 19: Vickers sertlik testi ile materyal üzerinde oluşan iz Yöntemde, 0.025 ila 120 kg arasında kuvvet uygulanabilmektedir ve dar alanların sertlik tayininde güvenilir bir yöntemdir, birimi VHN (Vickers Hardness Number) dir. (50,51) VHN, kg olarak ifade edilen deney yükünün mm 2 olarak ifade edilen iz alanına bölümüdür. (54) 2.3.3. Knoop sertlik testi Knoop sertlik değerinin ölçülmesinde kullanılan uç, Vickers testine benzemektedir. Tek fark, köşegenlerden birinin diğerinden daha uzun olmasıdır. Sertlik tayininde ise uzun olan köşegen göz önünde bulundurulmaktadır. (50, 51) Daha çok diş dokusu, metal ve alaşımların sertlik tayininde kullanılır. Bu yöntemin en önemli dezavantajları örneklerin mükemmel bir şekilde polisajlanması ve yüzeyinin düz olmasının gerekliliğidir, ayrıca testin uzun sürmesidir. Birimi KHN (Knoop Hardness Number) dir. (51, 54) 40

2.3.4. Rockwell sertlik testi Rockwell sertliğinin ölçümünde çelik toplar veya koniler kullanılır. Sertlik tayini, materyal üzerindeki izin derinliğinin ölçülmesi ile yapılmaktadır. (50, 54, 76). Viskoelastik materyallerin sertlik analizinde güvenilir bir yöntemdir; ancak yöntem çok uzun zaman almaktadır ve kuvvet ortadan kaldırıldığında oluşan izin kaybolması riski mevcuttur.(51, 52) Birimi bir harf ve sayı ile ifade edilir (örneğin M105). Harf, uç ile verilen yönü ifade ederken, sayı sertlik değerini vermektedir. (54) 2.3.5. Shore A sertlik testi Yumuşak materyallerin sertlik ölçümü, metal veya polimerlerde kullanılan tekniklerle yapılamaz; çünkü ölçüm yapan ucun oluşturduğu deformasyon test edilen materyalin esnek olması nedeni ile tekrar eski haline dönmektedir. Bu nedenle Shore A sertlik testi, kauçuk ve yumuşak plastiklerin sertlik tayininde kullanılır. Shore A değerleri, 0 ila 100 arasında değişir, değerin 100 olması tayin esnasında materyalin yüzeyine hiçbir penetrasyon olmadığını belirtirken, 0 olması ise tam penetrasyonu belirtmektedir. (50, 51, 78, 79). 41

3. TARTIŞMA Günümüzde geçici restorasyonlar ve bunların yapımında kullanılan materyallerle ilgili tartışmaların belirli noktalara odaklandığı görülmektedir. Bu tip restorasyonların periodontal dokular üzerindeki etkileri, marjinal uyumları, dirençleri, renk stabiliteleri ve mikrosertlikleri üzerinde en çok durulan özellikleridir. (80) Dişeti sağlığı yönünden geçici restorasyonlar değerlendirildiğinde birçok araştırmacı kron sonlanmalarının serbest dişeti seviyesinin üstünde olması gerektiği görüşündedir. Böylece serbest dişeti kenarı, kesimden sonra bir kez de geçici restorasyonun oluşturduğu travmadan korunmuş olur, bu ise süratli bir iyileşmeyi mümkün kılar. (6, 81, 82) Geçici restorasyonlar, prepare edilmiş dişlerin hareketini engellerken doğru estetik, fonetik ve okluzal kontroller için de önemlidir. İyi konturlu ve uyumu iyi olan geçici restorasyonlar periodontal dokuların sağlığının korunmasına veya yeniden kazanılmasına yardımcı olmaktadır. Interproksimal alanların açık ve temizlenebilir olması gerekmektedir. (83) Luthard ve arkadaşları, dört farklı rezin esaslı materyal kullanarak yaptıkları geçici restorasyonların çeşitli özelliklerini invivo olarak değerlendirmişlerdir. Araştırmacılar bu çalışmalarında otopolimerizan, dual ve ışıkla polimerize olan farklı geçici kuron materyallerini kullanmışlardır. Çalışmaları sonucunda; Kullanılan tüm geçici kuron materyallerinin komşu doğal dişlere göre daha fazla plak birikimine yol açtığını, 42