Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi The Journal of International Social Research Cilt: 5 Sayı: 23 Volume: 5 Issue: 23 Güz 2012 Fall 2012 www.sosyalarastirmalar.com Issn: 1307-9581 AHMET HAM N R DÜNYASI VE RNN KAYNAKLARI ÜZERNE BAZI NOTLAR AHMET HAM S WORLD OF POETRY AND SOME NOTES ON HIS POETS S SOURCES Firdevs CANBAZ YUMUAK Öz Modern Türk iirinin kurucularından kabul edilen Ahmet Haim in (1883/1884-1933) sembolist mi, empresyonist mi olduu konusundaki tartıma eskilere dayanır. Ahmet Haim in, Avrupaî anlamda bir simgeci olmaması kimi zaman Fransız simgeciliini yanlı anladıı noktasında eletirilere maruz kalmasına yol açmıtır; ancak aslında Haim, bu Batılı edebiyat akımına eletirel yaklaıp bu yaklaımı kendi kültüründe özellikle de eyh Galib in iirindeki imgelere dayanarak temellük etmitir. Ahmet Haim in seyirci tavrı nı Hilmi Yavuz, Müslüman bir dünya konsepti fikrine dayandırsa da, Haim in Müslümanlıının, Müslüman bir cemiyette yaıyor olmaktan ve bu cemiyetin dinî kaynaklı bazı alıkanlıklarını tevarüs etmi olmaktan ibaret olduunu söyleyenler de vardır. Orhan Okay ın, Haim de hemen bütün sembolistlerde olduu gibi sanat ve özellikle iirin, din yerine kaim olacak mistik bir karakter kazandıına dair söyledikleri Haim in iirini anlama noktasında daha salıklı bir çözümleme sunmaktadır. Makalede bu tartımalar ele alınmaktadır. Anahtar Kelimeler: Ahmet Haim, Sembolizm, Empresyonizm. Abstract Considered the founders of the modern Turkish poetry Ahmet Haim (1883/1884-1933) symbolist, impressionist debate on the way back. Ahmet Haim, the European sense, a symbolist French symbolism sometimes misunderstood the point of the lack of exposure has led to criticism, but the fact that Haim, the critical current of the Western literature, this approach is approached on the basis of their own culture in particular eyh Galip s poetry, the images were acquired. Ahmet Haim "the attitude of the audience" of Hilmi Yavuz, the Muslim concept, the idea of a world in, Haim, Islam in Muslim to be living in a fraternity, and this is nothing more than being of society who say they have inherited some religious habits are also available. Okay says, Hasim as well as almost all the symbolist art, and especially poetry, religion will be thick instead of a mystical character Haim to say that they won the mean point of the poem offers a more robust analysis. Keywords: Ahmed Haim, Symbolism, Impressionism. Giri Modern Türk iirinin kurucularından kabul edilen Ahmet Haim in (1883/1884-1933) iirleri, Göl Saatleri (1337/1918) ve Piyâle (1926) adlı iki kitap hâlinde yayımlanır. Nesirleri ise, Bize Göre (1928), Gurabâhâne-i Laklakan (1928) ve Frankfurt Seyahatnamesi (1933) adlı kitaplarda Yrd. Doç. Dr., TOBB Ekonomi ve Teknoloji Ü. Fen-Ed. Fak. Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öretim Üyesi.
- 109 - toplanır. Rumî 1316, Hicrî 1318 (Miladî 1899-1900) yıllarında stanbul da çıkan Mecmua-i Edebiye de onun ilk iiri olan Hayal-i Akım ın 22 ubat 1316 tarihinde yayımlandıını görüyoruz (Hulusi, 1967: 13). Ahmet Haim, elbette iirleriyle ama bunun yanında, önce Dergâh dergisinde iirde Mânâ adıyla yayımladıı, daha sonra da bazı küçük deiikliklerle Piyâle nin baına koyduu iir Hakkında Bazı Mülahazalar balıklı poetikası ile modern Türk iirinin serüvenine ıık tutar. Bu poetik metnin yazılmasına sebep, Haim in yine Dergâh dergisinde yayımladıı Bir Günün Sonunda Arzu adlı iirine yöneltilen eletirilerdir. Ahmet Haim, daha ilk iirlerinden itibaren izlenebilecei gibi saf iir i aramaktadır. Elbette bu birdenbire olmaz. Onun ilk iirlerinde Servet-i Fünûn ve kendisinin de mensubu bulunduu Fecr-i âti mekteplerinin büyük etkisi vardır. Özellikle Cenab ehabeddin, Haim i bu yolda etkilemi airlerin baında gelir. eyh Galib den balayarak Tevfik Fikret, Cenab ehabeddin; Batılı airlerden Henri de Brémond un büyük etkisi vardır. Henri Brémond a göre iirin kaynaı akıl deil sezgidir (Kolcu, 2009: 28-29). Haim in Brémond dan aldıı önemli unsurlardan biri iirin müzikle olan ilikisidir. Haim de iiri, söz ile musiki arasında sözden ziyade musikiye yakın mutavassıt bir lisan olarak tanımlamıtır (Kolcu 2009, 30). Ahmet Haim in iirinin Kaynakları Ahmet Hâim Hayallerini Kimlerden Aldı? diye soran, Feyzullah Sacit Ülkü, airin öncelikli olarak eyh Galip ve Cenab ehabeddin iirleri ile ortak imajlarını gösterir (Ülkü, 1941). Ahmet Haim in yakın dostu Abdülhak inasi Hisar ise Ahmet Haim in eseri bizde eyh Galip, Abdülhak Hâmit, Cenap ahabettin i kısmen içine alan bir iir mıntıkasındadır. Fakat onun asıl üstadları Fransız Symboliste leriydi der (Hisar, 1969: 136). Hisar, öyle devam eder: Haim, iirinde impressioniste symboliste dir. Üstadı Fransız sembolistleri gibi, iiri bir musiki mırıltısı ve âhengi ile derinletirmitir. Bütün iirlerinde hâlis bir air duygusu ve incelii vardır ve bilhassa son yazdıı iirleri, safî iir in en güzel örneklerindendir (Hisar, 1969: 143). Hilmi Yavuz ise, Ahmet Haim in etkilendii isimleri öyle sıralar: [B]ata Henri de Régnier olmak üzere, Albert Samain, Rodenbach ve Verhaeren gibi Sembolist ya da Post Sembolist Fransız airler (Yavuz, 2003a: 99). Bilindii gibi Ahmet Haim söz konusu olduunda gündeme gelen önemli tartıma konularından birisi de Ahmet Haim in sembolist ya da empresyonist olup olmadıı meselesidir. Beir Ayvazolu, Ahmet Haim üzerine yaptıı biyografik çalımada meseleyi öyle ele alır: Ahmet Hâim le ilgili baka bir tartıma da sembolist mi, empresyonist mi olduu konusundadır. Onun hakkında yazanlar, genellikle, ciddî bir analize dayanmadan empresyonist olduunu ve iirlerinde sembolistlerin anladıı mânâda sembolün bulunmadıını ileri sürmülerdir. Hâim i, maskaralık olarak kabul ettii, dolayısıyla kendisini mensup hissetmedii bir akıma balamaya çalımak tuhaf bir gayrettir. Bir Karie Cevap balıklı yazısında açıkça empresyonizm, ekspresyonizm, kübizm ve buna benzer maskaralıklar diyen Hâim (Ayvazolu, 2006: 28), Beir Ayvazoluna göre öyle tanımlanabilir: [A]slında her sembolist air bir çeit empresyonisttir; Hâim in empresyonizmi de ancak bu çerçevede ele alınabilir (Ayvazolu, 2006: 30). Laurent Mignon ise, Ahmet Hâim in, iir Hakkında Bazı Mülahazalar ının, simgeci bir manifesto niteliinde olsa da, simgeci terminolojiyi kullanmadıına dikkat çeker: Daha da önemlisi bu yazısında iirde anlam kapalılıından veya çok katmanlılıından söz ederken Nedim e gönderme yapar. [ ] Nedim, Fuzulî ve Mecnûn dan söz ederek Ahmet Haim, Osmanlı kültürel evrenine bir gönderme yapar. Bu, Ahmet Haim in, simgecilik yorumunda Fransız simgeciliini yanlı anladıını göstermez, sadece Batı da ortaya çıkan bir edebiyat cereyanına eletirel yaklaabildiini ve onu deerlendirebildiini gösterir. Batı dan gelen bu yaklaımın benzerinin kendi kültüründe de bulunduunun farkında olduunu gösterir. Nitekim Mayıs 1927 de Hayat dergisinde yayımladıı Sembolizmin Kıymetleri adlı makalesinde, simgeciliin gayet açık bir tanımını yaptıını ve simgecilikte timsâl in öneminin altını çizdiini görürüz. Ancak en önemlisi Haim in u sözleridir: Mamafih Mallarmé timsâle verdii kıymet itibariyle yeni bir sanat düstûru ortaya atmı deildir. Bütün Mısır, Finike, Yunan sanatları, bütün ark ve Garp iiri Mallarmé den asırlarca evvel timsâlî olmutur. (Mignon, 2003:
- 110-87). Mignon a göre Haim, bu sözlerle simgeci anlayıın Batı ya has olmadıını ekillerin, kalıpların ötesinde bir gerçek anlayıının tasavvufta, köklü gizemcilik geleneklerinde ve Yeni Eflatunculukta da var olduunu okuyucusuna hatırlatır. Yani simgecilii sahiplenir: Ahmet Haim i bu açıdan deerlendirirsek, onun da Batı ya karı yazdıını anlayabiliriz (Mignon, 2003: 87-88). Hilmi Yavuz da Haim in sembolizm karısındaki tavrının sahiplenme olduu görüündedir: Ahmet Haim in Fransız Sembolist geleneini Henri de Régnier den, Divan iiri geleneini de eyh Galib den alıntıladıı imgelere dayanarak temellük ettii, hiç tereddüd etmeden, rahatça söylenebilir. Haim in, metinlerarasılık dolayımında Dou ve Batı gelenekleriyle kurduu bu iliki, onun, zihniyet tarihimize birebir tekabül eden bir sahihlik konumunda bulunduunu da gösterir. Zihniyet tarihimiz, her iki gelenein de temellük edilmesini zorunlu kılan bir edebi tahayyülü içerir çünkü (Yavuz, 2003a: 102). Yavuz un aktardıı gibi Régnier in bazı dizeleri ile Haim inkiler arasındaki benzerlikler kesinlikle intihal sayılamazlar. Haim, bu sanatkarlardan bazı hayaller ve tebihler almı, bunları daha kısa, daha tesirli, ve kendini cezbeden tarafları, ekseriya daha iddetlendirilmi olarak kendi âleminin inasında kullanmıtır. (Yavuz, 2003a: 102). Ahmet Haim in eyh Galib in iiri ile ilikisi gerçekten de dikkat çekicidir. Beir Ayvazolu, Haim in, eyh Galib in iir anlayıını açıklarken kendi anlayıının ipuçlarını da vermi olduunu söyler. Galib gibi o da tabiatı sevmez ve sonsuzca tekerrürünü çok sıkıcı bulur. nsan zekâsının tabiatı beenmedii için mimariyi, musikiyi, iir ve bir yıın hayat sanatını yarattıı kanaatindedir. eyh Galib tarafından renklerin yeni nisbetleri ve çizgilerin alıılmadık hendeseleriyle yaratılan âleme ancak be duyunun özel bir terbiyeden geçirilmesi halinde girilebileceini söylerken Göl Saatleri nin Mukaddime sini tercüme eder gibidir. Evet, Galib in âlemi farklıdır; renler ve ekiller bu dünyaya ait olmakla beraber hayal havuzundan geçirilerek yeni bir terkipte kullanılmı, daha açık bir ifadeyle, bu âleme paralel yeni bir âlem yaratılmıtır. Havuzun gümü aynasında her dem baka bir âlem görünmektedir. Âyîne-i sîm-i havza her dem/ Tasvir olunurdu baka âlem [eyh Galib]. Ahmet Hâim in Mukaddime si, eer tevarüd deilse, Galib in bu beytindeki düüncenin yeniden söylenmi bir biçimidir. Açıkçası, eyh Galib, Hâim den yaklaık olarak yüz yıl önce ekâl-i hayâtı havz-ı hayâlin sularında seyretmitir. ki air de dı dünyanın ekillerinde, yani realitede fazla oyalanmaz, derhal içine dalarlar. Fakat Hâim, eyh Galib i gayb ın sınırlarında terk eder (Ayvazolu, 2006: 146-147). Ahmet Haim in, çocukluunu herhalde hastalıklı bir anne ile karısının bu hastalıından daima üzüntü duyan bir babanın hüzünlü efkatleri arasında karanlık ve sessiz olarak geçirdii tahmin edilebilir (Hulusi, 1967: 10). Öte yandan erken yata annesini kaybeden Haim i, bir ömür boyu rahatsız eden bir baka hakikat de kendisini beenmemesidir. Belki de bu nedenlerle Haim, aydınlık ortamlardan ve güneten holanmaz. Arkasına gizlenebilecei karanlık ları tercih eder. Ay adlı makalesinde bu duygularını öyle ifade eder: Bütün gün kırlarda, deniz kenarında dolatık. Güne, hayâle müsaade etmeyecek tarzda her eyi açık ve berrak gösterdii için, yalnız gözlerimizle yaadık ve hiç elenmedik. [ ] Güne, bütün gün insana doru fakat acı eyler söyleyen bir arkadatır. Onun ııında elenmenin ve mesut olmanın hiç imkânı var mı? Nihayet akam oldu. Karanlık bastı. [ ] Artık her eyi açıkça görmek ıstırabından kurtulmutuk. Yanlı görmek ve tahayyül etmek imkânının sarholuu vücudumuzu, yava yava bir afyon dumanı gibi uyuturuyordu. [ ] Ay! Ay! Yalancı ay! Zekâdan harap olanları dinlendiren hayâl gibi, güneten bunalanları de teselli eden sensin! (Ahmet Haim, 1969: 38-39). Abdülhak inasi Hisar, airin bu tavrını u ekilde ifade eder: Onun kendine has bir iir âlemi ve özel bir saati vardır. Hakikati açık gösteren ve hayâle elverili olmayan günein ufka vedâ ederek, çekildii ve kızıllıının aksi ile bütün tabiatın, suların, aaçların ve kuların tutumu gibi göründükleri ve kanıyor hissini verdikleri bir zaman yok mudur? te Hâim in sevdii saat bu andır (Tural, 1992: 5). Dolayısıyla airin iirine konu olan bu vakit Ahmet Haim in iirinde ifade bulan deneyimlerin ve hislerin dorudan ifade edilmesini önler ve iirinin hakikatlerini perdeler. Orhan Okay, Ahmet Haim in, 1927 de yazdıı ve Fransız sembolizminin kurucusu Mallarmé yi anlattıı bir
- 111 - yazısında, Mallarmé nin realizmi reddettiini ve onun iirinin bir akam manzarası gibi uzak akisler, silik ekiller, baygın renkler le dolu olduunu anlattıını aktarırken öyle sorar: Burada realizm in çıplak ifadeye, silik ekiller in gölgeye tekabül ettiini belirtmeye gerek var mı? Sembolistler, esasta bir resim sanatı mektebi olan empresyonizmin prensiplerinden çok yararlanmılardır. Empresyonizme kadar resim, çok genel hatlarıyla, figürlerin kenar çizgilerinin belirli, renklerin çok parlak, edinilen intibaın çok net olmasına dayanıyordu. Buna mukabil empresyonist resimde gölgeler, karartılar ve silintiler mühimdir. Kontur belli deildir, renklerin geçii yumuak ve belirsizdir. Haim in gölgeli ve kapalı iir arayıında, üphesiz daha baka faktörlerle beraber, Mallarmé den, sembolizmden ve empresyonizmden gelen bu prensipleri de düünmek gerekir (Okay, 2004: 113-114). seyreyledim ekâl-i hayatı Bilge Ercilasun da, pek çok aratırmacı gibi Ahmet Haim in Göl Saatleri Mukaddime sinin, airin sanat anlayıını anlattıını ifade eder: Göl Saatleri ndeki Mukaddime ise onun sanat anlayıını tam manasıyla ifade etmektedir: Seyreyledim ekâl-i hayatı Ben havz-ı hayâlin sularında Bir aks-i mülevvendir onunçün Arzın bana ahcâr ü nebâtı (Hayatın ekillerini, hayal havuzunun sularında seyrettim. Bundan dolayı dünyanın canlı ve cansız cisimleri, benim için hayal havuzunun sularına vurmu renkli akislerdir). Haim, sanatını ve dünya görüünü ite bu dört mısra içine sıdırmıtır. Haim e göre hayat, ekillerden, renkli yansımalardan ibarettir. Burada airin hem yaayı tarzını, hem iir anlayıını bulmaktayız. Hâim in hayat karısında aldıı durum bir seyirci tavrıdır. ster devrinin tek tük de olsa edebî hareketlerine karısın, isterse savaa katılsın; bu seyirci tavır hiç deimez. O daima hayatın ve cemiyetin dıındadır ve realiteden kaçı halindedir. iir anlayıına gelince; cemiyetten kaçan bu içine kapalı airin iir anlayıı da bu mizaçtan domaktadır (Ercilasun, 1992: 28-29). Ona bir sembolistten çok, bir empresyonist, görülen ânı derhal yakalamak, tespit etmek hususunda harikulade vizyoner bir ressam demek daha doru olur (Hulusi, 1967: 25). Öte yandan Haim, Ruen Eref le yaptıı sohbette Benim istediim sanat, mananın ve âhengin birbiri içinde eriyip kaynamasından meydana gelen sanattır. (çinde ate gibi ve ate renkli çayın bulunduu kaseyi göstererek) ben bu Çin kasesinde neden çay içiyorsam, iiri de onun için yazıyorum. Sırf bir lezzet meselesi demektedir (Ünaydın, 1972: 265) Ercilasun un dikkat çektii Hâim in hayat karısında aldıı durum bir seyirci tavrıdır ifadesi son derece önemlidir. Hilmi Yavuz, airin bu seyirci tavrının Müslüman bir dünya konsepti fikrine dayandıını iddia eder: Haim in tasavvur ettii gibi, tesadüfî [bir] eser olan Dünya da anlam aramanın, dolayısıyla da hakikat ( ) ardında koma[nın], bouna bir çaba oluu, Dünya nın, tastamam bu nedenle, bize nasıl verildiyse öyle olduu anlamına gelir; -ancak, göründüü gibi verilmemi olan bir Dünya nın anlamı aratırılabilir çünkü! airin ii de, bu verili Dünya yı anlam (ya da Hakikat!) aratırması için kullanmak deil, onu tasvir etmektir sadece. Haim, tastamam bunu yapacak, Göl Saatleri nin Mukaddime sinde belirttii gibi, Ekâl-i hayat ı havz- hayalin sularında seyretmekle ve arzın bütün ahcâr (veya ecâr ) ü nebat ını bir aks-i mülevven olarak tasvirle yetinecektir. Haim, burada, nukû-i sûver-i alem e bakarak, onları bir özge temaa ile seyreden Nailî ile ve dolayısıyla, Galib de görüldüü gibi birkaç istisna dıında, Divan iirinin Dünya konsepti ile bütünleir. Nailî de de, Haim de de, Dünya verili bir Dünya dır; -seyr e[dilir] veya bak[ılır] ; temaa ile tasvir edilir veya aks-i mülevven ile temsil edilir. Bunun, Müslüman bir Dünya konsepti olduunu söylemek yanlı olmayacaktır. Zira bu konsept, Edward Said in Beginnings inde belirttii gibi, Dünya yı tamamlanmı bir Dünya olarak kabul eden slami tahayyül ile örtüür. Said in söylediklerini
- 112 - bir defa daha hatırlayalım: Said, Kur an-ı Kerim in tamalanmı bir metin olarak vahyedildiini vurguluyor ve (Bundan dolayı) slam, Dünya yı ne eksiltilecek ne de çoaltılacak bir Dünya olarak görür. Bu nedenle de, mesela Binbir Gece Masalları gibi metinler; süslemeci (vurgu benim, H.Y.) metinlerdir; -Dünya yı tamamlamaz, Dünya üzerinde oynarlar, diyordu. Haim de, Nailî de tastamam bunu yapıyorlar ite; -Dünya yı tamamla[mıyorlar]; üzerinde oyn[uyorlar] sadece (Yavuz, 2003b: 96-97). Hilmi Yavuz un bu ifadeleri tartıılmaya açıktır; çünkü Ahmet Haim in seyirci tavrının Müslüman dünya konseptinden kaynaklandıını iddia etmek ve bu iddiayı desteklemek için airin dünya görüüne dair herhangi bir bilgi mevcut deildir. Öte yandan Ahmet Haim in inanıı ile ilgili farklı çalımalarda bazı deerlendirmeler yapılmıtır. Beir Ayvazolu nun deerlendirmesi öyledir: Ahmet Hâim in Müslümanlıı, Badatlı bir ulema ailesine mensup olmasına ramen, sadece Müslüman bir cemiyette yaıyor olmaktan ve bu cemiyetin dinî kaynaklı bazı alıkanlıklarını tevarüs etmi olmaktan ibarettir. Yazılarından, slam tarihi hakkındaki bilgisinin ve dinî kültürünün çok zayıf olduu da anlaılmaktadır (Ayvazolu, 2006: 122). Mehmet Kaplan, onun Yollar iirini tahlil ederken Haim in de Servet-i Fünun cuların çou gibi dinî inanç ve duygularını kaybettiini, dinlerin vaat ettii ölüm sonrası ebedî hayata mukabil, bu boluu psikolojik olarak, uzak ve hayalî ülke tasavvurlarıyla telâfi ettiini söyler. Gerçekten Servet-i Fünun cularda da, Haim de de bu dünyanın dıında ve ötesinde ütopik âlemlerin hayalleri birçok iirin temasını tekil etmitir. Haim in sembolizme balılıı ise bu bakımdan ona âdeta yeni bir mistisizmin, sanat mistisizminin kapılarını açmıtır. (Okay, 2004: 132). Ayvazolu da Hâim in iirinin mistisizmin kıyılarında dolatıını ama belki de içinde yaadıı çaın genel havasının, onu böyle bir geçiten alıkoyduunu düünür: Her eye ramen, onun Müslüman Saati nin içinden çıkıp geldiini ve nabızlarında sonuna kadar o saatin tik-taklarını hissettiini, esasen bunun kaçınılmaz olduunu unutmamak lazımdır (Ayvazolu, 2006: 125). Öte yandan Orhan Okay, Bir dinî inanç boluuna mukabil hemen bütün sembolistlerde olduu gibi Ahmed Haim de de sanat ve özellikle iir, din yerine kaim olacak mistik bir karakter kazanmaktadır der ve öyle devam eder: [A]sıl din yerine geçecek duyguların ifadesini, iir üzerine yazdıı bazı makalelerinde buluyoruz. Yakın yıllara kadar kitaplarına girmemi olan bu yazılarından 1927 de kaleme aldıı Sembolizmin Kıymetleri adlı önemli yazısında Mallarmé yi anlatırken kendi sanat anlayıının bu tarafını da ifa eder: Stephane Mallarmé, bu itibarla, iir ile dinin aynı cinsten olduklarına kani idi. Bütün dinlerde ibadet merasimi, kokular, renkler ve âhenkler ebedî bir fikrin birer timsâlinden ibaret deil midir? Esasen manzum söz mebâdide (balangıçta) münhasıran (sırf) dinîydi. Kâhinler kesik bir nefesin tahdit ettii (sınırladıı) cümleler ve tekerrür eden âhenklerle, müteheyyiç (heyecanlı) halka gaipten (görülmeyen, bilinmeyenden) aldıkları haberleri bildirirlerdi. Her dilde mukaddes kitabın manzum veya ibh-i manzum (manzuma benzer) oluu manzum sözün dinî menei hakkında üphe bırakmıyor. (Okay, 2004: 134). Orhan Okay a göre, Haim, Mallarmé nin iir hakkında söylediklerine dayanarak iirle din arasında mutlak bir yakınlık kurmu, iir söylemeyi bir çeit dua, kendisini aan bir varlıa yaklama olarak telâkki etmitir. Okay a göre Ahmet Haim in yazısının devamında airleri lâdînî mutasavvıf olarak tanımlaması, sembolizmin iirde din dıı bir mistisizm aradıını gösteren en önemli delildir. (Okay, 2004: 134). Öte yandan, airlerin, insanlar arasında küçük bir ruhanî zümre tekil etmeleri ile Haim in poetikasının dinî kavramlar repertuarı bütünleir ve tamamlanır. Okay bir baka önemli noktaya da dikkat çeker. Haim in poetikasında resûllerin sözü nün Türkçe dinî literatürde pek rastlanmadıını, Haim in çadaları Yakup Kadri, Halide Edip, Yahya Kemal gibi bir Akdeniz Havzası Medeniyeti tasavvur eden edebiyatçıların ncil ve Tevrat tan ilham aldıklarını hatta onların üslûbundan bir takım tesirlere bilinçli veya bilinçsiz olarak açık olduklarını hatırlarsak Haim de de aynı kaynaktan gelen bazı kavramların varlıını kabul edebiliriz (Okay, 2004: 135-136). Sonuç
- 113 - Modern Türk iirinin kurucularından kabul edilen Ahmet Haim in (1883/1884-1933) sembolist mi, empresyonist mi olduu konusundaki tartıma eskilere dayanır. Ahmet Haim in, Avrupaî anlamda bir simgeci olmaması kimi zaman Fransız simgeciliini yanlı anladıı noktasında eletirilere maruz kalmasına yol açmıtır; ancak aslında Haim, bu Batılı edebiyat akımına eletirel yaklaıp bu yaklaımı kendi kültüründe özellikle de eyh Galib in iirindeki imgelere dayanarak temellük etmitir. Ahmet Haim in seyirci tavrı nı Hilmi Yavuz, Müslüman bir dünya konsepti fikrine dayandırsa da, Haim in Müslümanlıının, Müslüman bir cemiyette yaıyor olmaktan ve bu cemiyetin dinî kaynaklı bazı alıkanlıklarını tevarüs etmi olmaktan ibaret olduunu söyleyenler de vardır. Orhan Okay ın, Haim de hemen bütün sembolistlerde olduu gibi sanat ve özellikle iirin, din yerine kaim olacak mistik bir karakter kazandıına dair söyledikleri Haim in iirini anlama noktasında daha salıklı bir çözümleme sunmaktadır. Bütün bunlardan hareketle airin iir dünyasını oluturan duyguların, konuların, deneyimlerin, airin kiisel yapısı, dünya görüü ve hayatı algılayıı arasındaki ilginin son derece kuvvetli olduu açıktır. Haim in sahip olduu bakı açısı ile etkilendii iir ve airlerden beslenerek kendi sanatına yeni bir yorum getirdiini söylemek yanlı olmayacak, Mignon un ve Yavuz un söyledii gibi sembolizmi temellük ettii ve kendi geleneinden getirdii sesle yeniden yorumladıına dikkat çekilmelidir. Bu süreçte iirine, airin dünya görüü üzerinden yapılacak yorumlarda metin merkezli bir okumanın yine de temel alınması gerektii de ortadadır. KAYNAKÇA Ahmet Haim (1969). Bize Göre Gurebâhâne-i Laklakan Frankfurt Seyahatnamesi, stanbul: Millî Eitim Basımevi. Ahmet Haim (2001). Bütün iirleri. Hazırlayanlar: nci Enginün-Zeynep Kerman, stanbul: Dergâh Yayınları. AYVAZOLU, Beir (2006). Ömrüm Benim Bir Ateti-Ahmet Hâim in Hayatı, Sanatı, Estetii, Dramı, stanbul: Kapı Yayınları. ERCLASUN, Bilge (1992). Ahmet Haim in Sanatı, Doumunun Yüzüncü Yılında Ahmet Hâim, Ankara: Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, s. 23-34. HSAR, Abdülhak inasi (1933). Ahmet Haim in iir Âlemi, Yeni Türk Mecmuası, Temmuz, s. 854-58. HSAR Abdülhak inasi (1969). Ahmet Haim iiri ve Hayatı, stanbul: Varlık Yayınevi. HULUS, erif (1967). Ahmet Haim Hayatı, Sanatı ve Seçilmi iirleri, stanbul, Bilge Yayınevi. KOLCU Ali hsan (2009). Ahmet Haim in Poetikası, Erzurum: Salkımsöüt Yayınevi. MIGNON, Laurent (2003). Sömürge Sonrası Edebiyat ve Tanzimat Sonrası Türk Edebiyatı Üzerine Notlar, Elifbalar Sevdası, Ankara: Hece Yayınları, 77-89. OKAY, Orhan (2004). Poetika Dersleri, Ankara: Hece Yayınları. TURAL, Sadık Kemal (1992). Ahmet Hâim in Hayatının Ana Çizgileri, Doumunun Yüzüncü Yılında Ahmet Hâim, Ankara: Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, s. 1-12. ÜLKÜ, Feyzullah Sacit (1941). Ahmet Hâim Hayallerini Kimlerden Aldı?, Ülkü, cilt XVII, S. 97, Mart. ÜNAYDIN, Ruen Eref (1972). Diyorlar ki, stanbul: Milli Eitim Basımevi, s. 255-66. YAVUZ, Hilmi (2003a). Haim, ntihal ve Metinlerarasılık, Kara Güne, stanbul: Can Yayınları, s. 98-103. YAVUZ, Hilmi (2003b). Haim ve slam, Kara Güne, stanbul: Can Yayınları, s. 94-97.