ADÂB-I MUÂŞERET VE GÖRGÜ KURALLARI Âdâb-ı muâşeret, insana toplum içerisinde yaşamak için gerekli olan nezaket kurallarını öğreten, insani ilişkilerde uyulacak şekil ve ölçüleri ortaya koyan ve şahsı toplum içerisinde saygı ve hürmete layık kılan davranış şekilleridir. Bir toplumda, âdâba riâyet edilmiyorsa, orada ahlâkın varlığından söz edilemeyeceği gibi; âdâb-ı muâşeret ve ahlâka önem verilmeyen toplumlarda hukuka saygı, nizam ve intizamdan bahsetmek de mümkün değildir. Bundan dolayı, en son ve mükemmel din olan İslâm, misâfirperverlikten bayram törenlerine; sosyal yardımlaşmadan, insanların birbirini sevip saymalarına; şahsi hayattan, sosyal hayatın çeşitli yönlerine varıncaya kadar... Toplum hayatında gerekli olan her türlü muâşeret esaslarını ortaya koymuştur. ÂDÂB-I MUÂŞERET ESASLARI * Hoş görülü olmalı * Alay etmemeli * Ayıp ve kusurlarını araştırmamalı 1. Allah ve Resûlüyle ilişkilerde Âdâb 2. Anne-Baba ve Çocuklar Arasındaki İlişkilerde Âdâb a. Sevgide mutedil (dengeli) olmak b. Çocuklarına karşı şefkat ve merhametli olmak c. Kız erkek ayırımı yapmamak d. Onlara iyi bir eğitim ve terbiye vermek e. Karı-koca mahremiyetlerini çocuklarından gizli tutmak f. Çocukların anne ve babalarına itaat etmeleri g. Onları üzecek söz ve davranışlardan sakınmaları h. Anne ve babaları nasıl çocuklarını besleyip büyüttü ve hayata hazırladıysalar, çocukları da, yaşlandıkları zaman onlara iyi bakıp hizmet etmeleri 3. Öğretmen ve Öğrenci İlişkilerinde Âdâb a. Öğretmen/Hoca ilmiyle amil olmalı b. Öğrencisine şefkat ve merhamet göstermeli c. Ders anlatırken öğrencilerin seviyesine inmeli d. Sorularını cevaplayıp, bilmediği konularda susmalı f. Öğrenci de öğretmenine itaat etmeli, onu can kulağı ile dinlemeli g. Soru sorma hakkını istismar etmemeli h. Hocasına karşı mütevazi ve edepli olmalı
4. Âmir-Memur, İşçi-İşveren İlişkilerinde Âdâb (Çalışanların uymaları gerekli âdâp) a. İzin âdâbı b. Giriş çıkışlarda dikkat edilecek hususlar c. Menfaat için gereksiz övgüden kaçınmak d. Yapamayacağı göreve talip olmamak e. Âmirlerine karşı saygılı olmak f. Verilen vazifeyi en iyi ve verimli bir şekilde yapmak (Âmirlerin uymaları gerekli adab) a. Yönetim hakka ve hukuka uygun olarak yapılmalı, keyfi hareket edilmemeli b. Bağışlayıcı olmalı c. Davranışlarında mütevazi olmalı d. Çalışanların gönüllü katılımını sağlamak için, zaman zaman onlarla istişare etmeli e. Ararında sevgi, saygı ve barışı hakim kılmalı f. Çalışanlardan hediye almamalı 5. Misafir Ve Misafirlik Âdâbı a. Ev sahibinin giyim kuşamına önem vermesi b. Misafiri güler yüzle karşılayıp en güzel kabul göstermesi c. Misafirlerin bir müddet yalnız bırakılması d. Yemeğin takdim şekli e. Yemekte misafirlerle ilgilenmek f. Misafirlere hizmet g. Misafirin uğurlanması (Misafirin uymak zorunda olduğu esaslar) a. Geleceği zamanı önceden bildirmesi (randevu) b. Giyim-kuşamına ve temizliğine özen göstermesi c. İzinsiz ve selamsız ev sahibinin evine girmemesi d. Kapıyı çalma şekli e. Ziyaret saatinin ayarlanması f. Sunulan yemeği beğenmemezlik etmemesi 6. Komşuluk İlişkilerinde Adab 7. Fakir Ve Yetimlerle İlişkilerde Adab 8. Başkalarıyla İlişkilerde Adab 9. Giyim ve Kuşam Adabı
Âdâb-ı Muâşeretle İlgili Bazı Ayetler ل ق د ك ان ل ك م فى ر س ول الم و ا س و ة ح س ن ة ل م ن ك ان ي ر ج وا الم و و ال ي و م ا ل خ ر و ذ ك ر الم و ك ثير ا "Gerçekten sizin için, Allah'a ve Ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için Allah'ın Rasülü'nde çok güzel bir örnek vardır." (Ahzâb, 33/21) ي ا أ ي ي ا ال ذ ين آم ن وا ل ت ق د م وا ب ي ن ي د ي الم و و ر س ول و و ات ق وا الم و إ ن الم و س م يع ع م ي م Ey iman edenler! Allah'ın ve Peygamberinin önüne geçmeyin. Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. (Hucurât, 49/1) ت الن ب ي و ل ت ج ي ر وا ل و ب ال ق و ل ك ج ي ر ب ع ض ك م ل ب ع ض أ ن ي ا أ ي ي ا ال ذ ين آم ن وا ل ت ر ف ع وا أ ص و ات ك م ف و ق ص و ت ح ب ط أ ع م ال ك م و أ نت م ل ت ش ع ر ون Ey iman edenler! Seslerinizi, Peygamber'in sesinin üstüne yükseltmeyin Birbirinize bağırdığınız gibi, Peygamber'e yüksek sesle bağırmayın, yoksa siz farkına varmadan işledikleriniz boşa gider. (Hucurât, 49/2) ي ا أ ي ي ا ال ذ ين آم ن وا ل ي س خ ر ق وم م ن م ع س ى أ ن ي ك ون وا خ ي ر ا م ن ي م و ل ن س اء م ن ن س اء ع س ى أ ن ي ك ن خ ي ر ا ق و م ن ي ن و ل ت م م ز وا أ نف س ك م و ل ت ن اب ز وا ب ا ل ل ق اب ب ئ س ا ل س م ال ف س وق ب ع د ا ل يم ان و م ن ال م و ن الظ ى م ل م ي ت ب ف أ و ل ئ ك " Ey iman edenler! Bir topluluk bir diğerini alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da diğer kadınları alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Birbirinizi karalamayın, birbirinizi (kötü) lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir namdır! Kim de tövbe etmezse, işte onlar zâlimlerin ta kendileridir." (Hucurât, 49/11) ي ا أ ي ي ا ال ذ ين آم ن وا اج ت ن ب وا ك ث ير ا م ن الظ ن إ ن ب ع ض الظ ن إ ث م و ل ت ج س س وا و ل ي غ ت ب ب ع ض ك م ب ع ض ا أ ي ح ب أ ح د ك م أ ن ي أ ك ل ل ح م أ خ يو م ي ت ا ف ك ر ى ت م وه و ات ق وا الم و إ ن الم و ت و اب ر ح يم "Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir." (Hucurât, 49/12)
ف ب م ا ر ح م ة م ن الم و ل نت ل ي م و ل و ك نت ف ظ ا غ م يظ ال ق م ب ل نف ض وا م ن ح و ل ك ف اع ف ع ن ي م و ش او ر ى م ف ي ا ل م ر ف إ ذ ا ع ز م ت ف ت و ك ل ع م ى الم و إ ن الم و ي ح ب ال م ت و ك م ي ن و اس ت غ ف ر ل ي م "Allah'ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah'tan bağışlama dile. İş konusunda onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah'a tevekkül et, (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever." (Âl-i İmran, 3/159) و اق ص د ف ي م ش ي ك و ل ت ص ع ر خ د ك ل من اس و ل ت م ش ف ي ا ل ر ض م ر ح ا إ ن الم و ل ي ح ب ك ل م خ ت ال ف خ ور * ت ال ح م ير ت ك إ ن أ نك ر ا ل ص و ات ل ص و و اغ ض ض م ن ص و "Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü Allah hiçbir kibirleneni, övüngeni sevmez." "Yürüyüşünde tabii ol. Sesini alçalt. Çünkü seslerin en çirkini herhalde eşeklerin sesidir!" (Lokman, 31/18-19) أ ف ل ي م أ و ك ا ى م ا ف ا ت ق ل و ق ض ى ر ب ك أ ل ت ع ب د وا إ ل إ ي اه و ب ال و ال د ي ن إ ح س ان ا إ م ا ي ب م غ ن ع ند ك ال ك ب ر أ ح د ى م ا ص غ ير ا ل ك ر يم ا و اخ ف ض ل ي م ا ج ن اح الذ ل م ن الر ح م ة و ق ل ر ب ار ح م ي م ا ك م ا ر ب ي ان ي و ل ت ن ي ر ى م ا و ق ل ل ي م ا ق و "Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anaya-babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri, ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara "öf!" bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle. Onlara merhamet ederek tevazu kanadını indir ve de ki: "Rabbim!, Tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi sen de onlara acı." (İsrâ 17/23-24) ال م ح س ن ي ن ال ذ ين ي نف ق ون ف ي الس ر اء و الض ر اء و ال ك اظ م ين ال غ ي ظ و ال ع اف ين ع ن الن اس و الم و ي ح ب "Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir. Allah iyilik edenleri sever" (Âl-i İmran 3/134) ر د وى ا إ ن الم و ك ان ع م ى ك ل ش ي ء ح س يب ا و ا ذ ا ح ي ي ت م ب ت ح ي ة ف ح ي وا ب أ ح س ن م ن ي ا أ و "Size bir selâm verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı selamla karşılık verin. Şüphesiz Allah her şeyin hesabını gereği gibi yapandır." (Nisâ 4/86)
و اع ب د وا الم و و ل ت ش ر ك وا ب و ش ي ئ ا و ب ال و ال د ي ن إ ح س ان ا و ب ذ ي ال ق ر ب ى و ال ي ت ام ى و ال م س اك ين و ال ج ا ر ذ ي ال ق ر ب ى و ال ج ار ال ج ن ب و الص اح ب ب الج نب و اب ن الس ب يل و م ا م م ك ت أ ي م ان ك م إ ن الم و ل ي ح ب م ن ك ان م خ ت ا ل ف خ ور ا "Allah'a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz, Allah kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez." (Nisâ 4/36) Âdâb-ı Muâşeretle İlgili Bazı Hadisler عن أبي ى ريرة (ر.ع) أن رسول الم و (ص) قال:» أو ب ض ع و س ت ون ش ع بة ا ليم ان ب ض ع وسب ع ون قو ل ل إلو إ ل الم و و أد ن اىا إم اطة ا ل ذ ى عن الط ر يق والحياء ش ع ب ة م ن ا ليم ان» ف أ ف ض م يا Ebu Hüreyre (r.a.) rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "İman yetmiş (veya altmış) kadar daldan ibarettir. Bunların en yükseği lâ ilâhe illallah demek, en aşağısı da insana zarar veren şeyleri yoldan kaldırmaktır. Utanmak da imanın dallarından biridir. " (Buhârî, Îmân 3; Müslim, Îmân 58. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Sünnet 14; Tirmizî, Birr 80; Nesâî, Îmân 16; İbni Mâce, Mukaddime 9)» عن أبي ىريرة (ر.ع) أن النبي (ص) قال : والكم مة الط ي ب ة صد ق ة "Güzel söz sadakadır. " (Buhârî, Edeb 34, Cihâd 128, Müslim, Zekât 56) عن أبي ىريرة (ر.ع) أن الن ب ي (ص) قال : «م ن كان ي ؤمن ب الم و والي وم اآلخ ر ف م ي كر م ض يف و و م ن ك ان م اآلخ ر ف م ي قل خ ي ار أ و لي ص م ت» ي ؤم ن ب الم و والي وم اآلخ ر فميص ل ر ح م و و م ن ك ان يؤم ن ب الم و و اليو "Allah'a ve âhiret gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin. Allah'a ve âhiret gününe iman eden kimse akrabasına iyilik etsin. Allah'a ve âhiret gününe iman eden kimse ya faydalı söz söylesin veya sussun!" (Buhârî, Nikâh 80, Edeb 31, 85, Rikâk 23; Müslim, Îmân 74, 75, 77. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 123; Tirmizî, Kıyâmet 50; İbni Mâce, Edeb 4) قال: قال رسول الم و (ص) :»إ ذا د ع ي أ ح د ك م ف م ي ج ب ف إ ن كان صائما ف م ي صل )عن أبي ى ريرة (ر.ع.«و ان كان م ف ط ار ف م ي ط ع م "Biriniz yemeğe davet edildiği zaman gitsin; şayet oruçluysa yemek sahibine dua etsin; oruçlu değilse yesin. " (Müslim, Nikâh 106, Sıyâm 159; Ebû Dâvûd, Et`ıme 1, Savm 75)
عن أبي ىريرة (ر.ع) قال : قال رسول اهلل (ص): إذ ا ان ت ي ى أح د ك م إلى الم ج مس ف م ي س م م ف إذ ا أر اد أن ي ق وم «ف م ي س م م ف ميس ت ا ل ولى بأ ح ق من اآلخ ر ة Ebû Hüreyre (r.a.)den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Sizden biriniz bir meclise vardığında selâm versin. Oturduğu meclisten kalkmak istediği zaman da selâm versin. Önce verdiği selâm, sonraki selâmından daha üstün değildir. " (Ebû Dâvûd, Edeb 139; Tirmizî, İsti'zân 15) Ebû Mûsa el-eş'arî (r.a.)'den rivayet edildiğine göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: قال رسول اهلل (ص): «ا لست ئ ذا ن ث ا ث ف إ ن أ ذ ن ل ك و إ ل ف ار ج ع "İzin istemek üç defadır. İzin verilirse girersin, verilmezse geri dönersin. " (Buhârî, İsti'zân 13; Müslim, Edeb 33-37; Ebû Dâvud, Edeb 127, 130; Tirmizî, İsti'zân 3; İbni Mâce, Edeb 17) قال ر سول الم و(ص): الم س م م أخ و الم س م م ل ي ظ م م و و ل ي س م م و و م ن ك ان في ح اج ة أخ يو ك ان الم و في م ال ق ي ام ة و م ن س ت ر م س م ما س ت ر ه الم و ح اج ت و و م ن ف ر ج ع ن م س م م ك ر ب ة ف ر ج الم و ع ن و ب ي ا ك ر ب ة م ن ك ر ب ي و م ال ق ي ام ة ي و İbn Ömer (r.a) anlatıyor: "Rasulullah (a.s) buyurdular ki: "Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu tehlikede yalnız bırakmaz. Kim, kardeşinin ihtiyacını görürse Allah da onun ihtiyacını görür. Kim bir müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, Allah da o sebeple onu Kıyamet gününün sıkıntısından kurtarır. Kim bir müslümanı örterse, Allah da onu kıyamet günü örter." (Ebû Dâvud, Edeb 46, (4893); Tirmizî, Hudud 3, (1426); Buhârî, Mezâlim 3, İkrâh 7; Müslim, Birr 58, (2580)) ع ن ع ب د الم و ق ال ق ال ر س ول الم و (ص) " إ ذ ا ك ن ت م ث ا ث ة ف ا ي ت ن اج ى اث ن ان د ون اآلخ ر ح ت ى ت خ ت م ط وا ب الن اس م ن أ ج ل أ ن ي ح ز ن و ". İbn Mes'ud (r.a.) Allah Rasûlü'nün şöyle dediğini nakletmiştir: "Eğer bir yerde üç kişi iseniz, kalabalığa karışmadıkça, ikiniz ötekini bırakarak gizli bir şey konuşmasın. Çünkü bu, onu üzer." (Müslim, Selâm, 26, 27, 28; İbn Mâce, Edeb, 50). Nükte : Bir hizmetçi vardı. İnce ruhlu, edep ve ölçülü zarif bir kimseydi. Bir gün efendisinin telaşla seslendiğini duydu: - Evladım! Gözlüklerimi bulamıyorum. Sen onları gördün mü? Hizmetçi başını kaldırıp bakınca efendisinin gözlüğünün gözünde olduğunu gördü. Efendi telaşından gözlüğü fark edemiyor ve kaybettiğini sanarak aranıp duruyordu. Hizmetçi efendisine şöyle seslendi: - Efendim, siz şu an için gözünüzdeki gözlükle idare ediniz. Ben diğer gözlüğünüzü bulunca size haber vereyim! "Kişide olmayınca hayâ ile edep Okusa âlim olsa yine merkep yine merkep" HAZIRLAYAN: MESLEKİ TATBİKAT KULÜBÜ