OSMANLI DONEMİ VAKIFLARI



Benzer belgeler
VAKIF NEDİR? Vakıf kelimesi Arapça kökenli olup, bir mülkü veya nesneyi tanrıya (veya hayır işine) adama anlamına gelmektedir.

VAKIF KURUMU, MAHİYETİ VE TARİHİ GELİŞİMİ

YENİ VAKIFLAR KANUNUNA VE VAKIFLAR YÖNETMELİĞİNE SİVİL DEĞERLENDİRME

Özelge: Üyelerinize verilen kredi ve emekli ikramiyelerinin KDV Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanunu karşısındaki durumu hk.

1. Temel Mülkiyet ve Gayrimenkul Kavramları. 2. Tapu İşlemleri. 3. Türkiye de Kat Mülkiyeti Mevzuatı İle Site ve Bina Yönetimi

BİLİŞİM EĞİTİM KÜLTÜR ve ARAŞTIRMA DERNEĞİ

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM 14-99

Yrd. Doç. Dr. SENDİ YAKUPPUR TAPU KÜTÜĞÜNE GÜVEN İLKESİ

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. HBYS Programı. Hukuk Başlangıcı Dersleri

VAKIFLAR İÇİN FİNANS KAYNAĞI OLARAK İCÂRETEYN. Doç. Dr. Süleyman Kaya

DEVRE MÜLK SATIŞ SÖZLEŞMESİ

MADDE sayılı Kanuna aşağıdaki ek maddeler eklenmiştir.

-Satış konusunun taşınmaz, iştirak hissesi, kurucu senetleri,intifa senetleri, rüçhan hakkı olması,

BORÇLAR HUKUKU KISA ÖZET HUK110U

BÖLÜM 218 TÜZEL KİŞİLER (TAŞINMAZ MAL KAYIT) YASASI

CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ TAŞINMAZLARININ İDARESİ HAKKINDA YÖNERGE. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç ve Kapsam

EŞYA HUKUKU ZİLYETLİK VE TAPU SİCİLİ

İÇSEL BİLGİLERE İLİŞKİN ÖZEL DURUM AÇIKLAMA FORMU

Sayı : 2013/ Tarih : Ö Z E L B Ü L T E N TAPU HARCI UYGULAMALARI

Staja Baþlama Ticaret Hukuku Çýkmýþ Soru ve Cevap Gönderen : guliz - 12/05/ :31

YENİ DÜNYA VAKFI SENEDİDİR

TAM VE DAR MÜKELLEFİYETE İLİŞKİN ÖDEMELERDE YAPILACAK YENİ TEVKİFAT ORANLARI HAKKINDA SİRKÜLER SİRKÜLER NO: 2004/02

EŞYA HUKUKU ZİLYETLİK VE TAPU SİCİLİ

SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA VAKIFLARININ VERGİ MEVZUATI YÖNÜNDEN İNCELENMESİ

EŞYA HUKUKU. Cilt II REHİN HUKUKU. Prof. Dr. Haluk Nami NOMER. Doç. Dr. Mehmet Serkan ERGÜNE

Türkiye de İslami Finansın Tarihsel Kökenleri. Süleyman Kaya

SİRKÜLER NO: POZ-2013 / 80 İST, GELİR VERGİSİ KANUNU TASARISINDAKİ TAŞINMAZ VE İŞTİRAK (ORTAKLIK) PAYLARI SATIŞ KAZANCI İLE İLGİLİ HÜKÜMLER

FENERBAHÇE FUTBOL A.Ş. ESAS SÖZLEŞME TADİL METNİ MEVCUT METİN TASLAK METİN GEREKÇE ŞİRKETİN İŞLETME KONUSU

ORGAN VE DOKU BAĞIŞI-NAKLİ

TEKNİK EĞİTİM VAKFI SENEDİ. Vakıf senedinin altında isim ve adresleri belirtilen şahıslar tarafından kurulan vakfın adı " TEKNİK EĞİTİM VAKFI" dır.

MEDENİ HUKUKUN BAZI TEMEL KAVRAMLARI

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ İDARİ VE MALİ İŞLER DAİRE BAŞKANLIĞI TAŞINMAZ KAYITLARI

VAKIF GAYRİMENKUL YATIRIM ORTAKLIĞI A.Ş. / VKGYO [] :05:34 Özel Durum Açıklaması (Genel)

İÇİNDEKİLER. F. Unvan. III. Sermaye ve şirket mameleki A. Esas sermaye. B. Sermayenin paylara bölünmüş olması ;... 32

TİCARİ İŞLETME REHNİ

TOSB TAYSAD ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ ÜYELİK ESASLARI

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Tapu Dairesi Başkanlığı

FAALİYETİNİ TERK EDEN BİR MÜKELLEFİN TERK DÖNEMİNE AİT ZARARLARININ MAHSUBU MÜMKÜN MÜDÜR

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

Prof. Dr. Cemal BIYIK - Öğr. Gör. Dr. Okan YILDIZ - Yrd. Doç. Dr. Yakup Emre ÇORUHLU, KTÜ, 2014

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır.

Konu Başlığı: Türk Vergi Sistemindeki Vergilerin Ekonomik Kaynağına Göre Tasnifi

VAKIF GAYRİMENKUL YATIRIM ORTAKLIĞI A.Ş. / VKGYO [] :10:22 Genel Kurul Toplantısı Yapılmasına İlişkin Yönetim Kurulu Kararı

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ BANKALAR YASASI. 39/2001 sayılı yasa. Madde(5), (6), (8), (10), ve (42)altında tebliğ

YARARI KALMAYAN YA DA AZALAN İRTİFAK HAKLARININ SONA ERMESİ (MK m. 785)

KIYMETLİ EVRAKIN SINIFLANDIRILMASI

KATILIMCILARA TAHSİSLİ VE TAPUSU VERİLMİŞ ARSALARIN DEVİR VE SATIŞINDA KURUMLAR VERGİSİ İSTİSNASI

No: Gelir Vergisi Kanunu 94. Madde ve Geçici 67. Madde Oranlar. Gelir vergisi kanunu 103 ve 104 madde. 1) Ücretlerden

bc. TL MEVDUAT FAİZLERİ : (01/01/2013 Tarihinden itibaren)

Eski Vakıflar Mevzuatı ile Yeni Vakıflar Kanununun Yeni Vakıflara İlişkin Hükümlerinin Karşılaştırması

ANAYASA MAHKEMESÝ KARARLARINDA SENDÝKA ÖZGÜRLÜÐÜ Dr.Mesut AYDIN*

Arkan&Ergin Uluslararası Denetim ve Y.M.M. A.Ş.

YENİ VARLIK BARIŞI HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKENLER

KAMU HİZMET STANDARTLARI TESPİT TABLOSU TAPU VE KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ- Tapu Sicil Müdürlükleri İşlemleri

Dr. Ömer ERGÜN Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi MEDENİ HUKUK TÜZEL KİŞİLERİNİN EHLİYET DURUMU

TAVİZ BEDELİ VE İCARETEYNLİ VE MUKATAALI VAKIFLARIN TASFİYESİ

GİDER VERGİLERİ KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLERE İLİŞKİN TEBLİĞ YAYIMLANDI

FAALİYET RAPORU

İÇSEL BİLGİLERE İLİŞKİN ÖZEL DURUM AÇIKLAMA FORMU

SİRKÜLER 2009 / 5. 03/02/2009 tarihli ve Sayılı Resmi Gazete de aşağıda yer alan vergi tevkif oranları yayımlanmıştır.

İDARE HUKUKU DERSİ (VİZE SINAVI) SORULAR

İÇİNDEKİLER TÜRK MEDENİ HUKUKUNDA KORUMA AMACIYLA ÖZGÜRLÜĞÜN KISITLANMASI

02. İÇİNDEKİLER 2. içindekiler 3. Kısaltmalar 1 VAKIFLAR MUHASEBESİ 1 GİRİŞ Önsöz 1 l.vakiflara GENEL BAKIŞ Vakıflara ilişkin Genel

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. HBYS Programı. Hukuk Başlangıcı Dersleri

FİRMA SİCİL BİLGİLERİ

SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMAYI TEŞVİK KANUNU

GELİR VERGİSİ KANUNU NUN 94 ile GEÇİCİ 61, 64, 67, 68 ve 69. MADDESİNE GÖRE BAZI TEVKİFAT ORANLARI. Ödemenin Türü İlgili Madde Tevkifat Oranı (%)

Vakıfların toplumsal yaşamımızdaki hizmetlerini şöyle sıralayabiliriz. 1. Dini hizmetler. 2. Sağlık hizmetleri. 3. Eğitim ve öğretim hizmetleri

2013 YILI KURUMSAL MALİ DURUM VE BEKLENTİLER RAPORU

Özelge: Mükelle yet Tesisi hk.

FAALİYET RAPORU

BALIKÇI BARINAKLARI YÖNETMELÝÐÝNDE DEÐÝÞÝKLÝK YAPILMASINA DAÝR YÖNET Perþembe, 30 Ekim 2008

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Tapu Dairesi Başkanlığı

MADDE 3 (1) Bu Yönetmelik, 23/6/1965 tarihli ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 68 inci maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.

ZEKÂT IN KELİME OLARAK; ARTMA ÇOĞALMA ARINMA BEREKET Bu anlamlara gelmektedir.

T.C. MALİYE BAKANLIĞI Gelir İdaresi Başkanlığı. Gelir Vergisi Sirküleri / 98

Özelge: Şirket hissedarlarına ait arsanın kiralanarak arsa üzerine yapılacak binanın inşaasına ilişkin harcamaların GV ve KDV karşısındaki durumu.

2012 Yılı Kira Gelirlerinin Beyanında Bilinmesi Gerekenler

SERMAYE PİYASASI HUKUKU

SERBEST MESLEK ERBABININ FİNANSAL KİRALAMA YOLU İLE EDİNDİĞİ İKTİSADİ KIYMETLER İÇİN AYIRDIĞI AMORTİSMANLAR GİDER YAZILABİLİR Mİ?

a) Perşembe günü saat de Bayıldım Caddesi No: Đstanbul Swissotel The Bosphorus, Đstanbul adresinde yapılmasına,

12/1/2009 TARİHLİ VE 2009/14580 SAYILI KARARNAMENİN EKİ KARAR

T.C. MALİYE BAKANLIĞI Gelir İdaresi Başkanlığı 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu Sirküleri /

YENİ TÜRK TİCARET KANUNU VE VERGİ MEVZUATI AÇISINDAN LİMİTED ŞİRKET HİSSE DEVİRLERİ

GĠRESUN ĠL ÖZEL ĠDARESĠNCE YOKSULLARA VERĠLECEK MĠKRO KREDĠ UYGULAMA YÖNETMELĠĞĠ BĠRĠNCĠ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Yasal Dayanak ve Tanımlar

İnşaat işlerinde Katma Değer Vergisine ilişkin bazı konular 2

YENİ KURUMLAR VERGİSİ KANUNU TASARISINA GÖRE TAŞINMAZLAR VE İŞTİRAK HİSSELERİ SATIŞ KAZANCI İSTİSNASI. İrfan VURAL Gelirler Kontrolörü

KÜTAHYA İL NÜFUS VE VATANDAŞLIK MÜDÜRLÜĞÜ HİZMET STANDARTLARI

(TL) KODLAR 2012 YILI 2013 YILI 2014 YILI AÇIKLAMA

T.C. FATİH BELEDİYE BAŞKANLIĞI EMLAK VE İSTİMLAK MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV ve ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİYÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Hukuki Dayanak

GAYRİMENKUL DEĞERLEME UZMANLIĞI LİSANSLAMA SINAVI İKİNCİ OTURUM

TRAKYA CAM SANAYİİ A.Ş YILI ORTAKLAR OLAĞAN GENEL KURUL GÜNDEMİ

2015 yılında kira geliri elde eden gerçek kişilerin bu gelirlerini 1 Mart-25 Mart arasında beyan etmeleri gerekiyor.

KUVEYT TÜRK KATILIM BANKASI A.Ş. YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞI NDAN OLAĞAN GENEL KURUL TOPLANTISI NA DAVET

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından:

Amaç Madde 1-Bu Kanunun amacı finansman sağlamaya yönelik finansal kiralamayı düzenlemektir.

İŞLETMENİN KURULUŞ ÇALIŞMALARI. Doç. Dr. Mahmut AKBOLAT

Ne kadar 2/B arazisi var?

İŞLETMENİN KURULUŞU (6) DOÇ.DR.HAKAN SUNAY A.Ü.Spor Bilimleri Fakültesi

ŞİRKETLER KANUNU FASIL 113 HİSSELERİYLE MAHDUT MESULİYETLİ LİMİTED ŞİRKET KIBRIS KAPİTALBANK LİMİTED İN ANA SÖZLEŞMESİ.

Transkript:

OSMANLI DONEMİ VAKIFLARI Prof. Dr. Fikret EREN A.Ü. Hukuk Faküllesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı Başkanı 1- Genel Bilgi: Osmanlı dönemi, bir anlamda "Vakıllur Dönemi" dir Öyleki, bu dönemde kamu hizmeti niteliğindeki bir çok sosyal (hayrî), dinî, kültürel ve iktisadî kamu hizmetleri, vakıtlar tarafından yapılmıştır. Osmanlı kültür yapısı ve özellikle bu yapıya damgasını vuran İslâm Dini, insanları hayır işlemeye, birbirlerine iyilik etmeye, sırf kendi bencil menfaatlerini değil, başkalarını da düşünmeye özendiriyor, bu suretle varlıklı kimseleri, servetlerinin belirli bir kısmını, fakirlere yardım amacıyla ayırmaya davet ediyordu. Böylece Osmanlı toplum düzeninde fertler arasında karşılıklı yardımlaşma ve dayanışma âdeta bir kural haline gelmişti. Söz konusu yardımlaşma ve dayanışmayı sağlayan en etkili hukukî müessese ise, vakıf kurumu idi. Vakıflar arasında da bilhassa sosyal nitelikli hayrî vakıtlar özel bir yer işgal ediyordu. Kamu yararına kurulan hayrî vakıflarda kural, vakıf malın kendisinden veya gelirinden herkesin veya sadece fakirlerin yararlanmasıydı. Bu tür vakıflara, okul (medrese), cami, mescit, yol, köprü, kervansaray, çeşme, hastahane, aşevleri, şifa yurtlan gibi kuruluşlarla bunların giderlerini karşılamak için gerekli geliri sağlamaya tahsis edilen ev, dükkan, han ve zeytinlik vakıflar örnek olarak gösterilebilir. Vakıflar, Osmanlı devlet ve toprak düzeninin en önemli unsurlarından birini oluşturur. Bu sistemde vakıflar, toprak hukuku dışında da bir çok sosyal, ekonomik ve kültürel amaçlar taşımıştır. 18. ve 19. yüzyıllarda, Osmanlı toprak varlığının çok büyük bir kısmının, vakıf topraklardan meydana geldiği görülmektedir. Ayrıca Osmanlı devlet düzeninde hayrî, dinî, iktisadî, sosyal ve 2 a kültürel iıelikieki kamu hizmetlerinin önemli bir bölümü, vakıflar eliyle görülmüş, bunların finansmanını vakıflar sağlamıştır'. Vakıf kurumu, Osmanlı devlet düzeninin, günümüzün çağdaş devlet anlayışından yüzlerce yıl önce bulup geliştirdiği, sosyal dayanışma ve yardımlaşma, sosyal adalet ve hatta sosyal devlet fikrini simgeleyen anıtsal bir kurumdur. Osmanlı dönemi vakıfları, şehircilik ve mimari yönünden de tarihe damgasını vurmuş, estetiği çok üstün sanat şaheserleri yaratmıştır. Bugün, o dönemden kalma tarihi eser ve anıl niteliğindeki bir çok cami, köprü ve bina, ülkemizi süslemekte, görkemli bir manzara arzetmektedir. II- Osmanlı ve Türk Medeni Hukuklarında. Vakıf Kavramı: Osmanlı ve Türk Medeni Hukuklarında vakıf, kavram olarak aynı anlamı ifade etmektedir. Türk Medeni Kanunu madde 73/re göre, " Vakıf, başlı başına mevcudiyeti haiz olmak üzere, bir malın belli bir gayeye tahsisidir." Bu maddeden de anlaşıldığı gibi, vakıf, belirli bir amaca tahsis edilmiş tüzel-kişiliğe sahip bir mal topluluğudur'-. 1) Vakıf, Devlet Planlama Tfeskilatı. V. Beş Yıllık Külkmma Planı Özel İhıisus Komisy'onu Raporu. Ankara 1983, stı. 10,14 vd. 2) Gulw;;İIU;r, Max: Die Sliflunyen, in: Sctiwei/Xirisches l'rivalrechl, 11, BuselySluılgarl 1967. stı. 576 wl; 1boıySchn>tier, Das schweizerische Zivilgeselzbuch, 9. Aullaye, Zürich 1975, sh. 105: Özsunay, Ergun: Medeni Hukuktınıu/Aİa Tüzel Ki:?!- ler. 5, Baskı, İslanbul 1982, sh. 351: Berki, Şakır; 'Ibpnık Hukuku. 3. Baskı, Ankara 1967, sh. 91; Köprülü. Bulenı; Tbprak Hukuku Demleri, I, İstanbul 1958, sh. 33 vd; Ztivkliler, Aydın; Medeni Hukuk. Diyarbakır 1986, sh. 463. 195

İslaıî» ve Osmanlı hukukunda da vakıf, " Menfaati insanlara ait olmak üzere bir malı Allah'ın mülkü hükmünde daimi surette temlik ve temellükten meneylemek ve vakfeden kimsenin arzu etti-, ği cihete sarfetmektir^." "Vakıf kelime olarak, tutmak, alıkoymak, hapsetmek anlamına gelir Kavram olarak ise, bir aynın (malın) menfaatlerini hayır yönüne tahsis etmekten ibarettir^." Görülüyor ki, Osmanlı hukukunda da vakıf, aynen Medeni Kanunda olduğu gibi, bir malın, sürekli olarak belli bir amaca tahsis edilmesidir. Her iki hukuk sisteminde de vakıf, bir amaç kuruluşu, bir mal topluluğudur^. III- Vakıflann Özellik ve Nitelikleri: 1) Vakıf bir amaç kuruluşudur Vakıf, bir amaç kuruluşudur. Özel amaçlı bir mal topluluğu olarak vakıf, belirli bir amaca ulaşmak için kurulur Bu amaç, hayrî veya dinî bir amaç olabileceği gibi, sosyal, bilimsel, sportif veya artistik bir amaç da olabilir Vakıf, bir tüzel kişidir; ancak, demekler gibi, bir kişi topluluğu olmayıp, bir mal topluluğudur Mal topluluklarında, üyelik veya ortaklık söz konusu olmaz. Bu sebeple, vakıfların, dernek veya şirketlerde olduğu gibi, üye veya ortaklan yoktur. Burada sadece vakfon yöneticisi (mütevellisi) veya yönetim organı ile vakfın sağladığı menfaatten yararlanan kişiler vardır^. Vakıf sayesinde bir mal topluluğu, bir amaç etrafında kurumlaşmakta, tüzel kişilik kazanmdctadır''. Vakıf yoluyla hastahane, okul, üniversite, araştırma merkez ve enstitüleri, huzur evleri, yaşlılar veya öğrenci yurtlan, kütüphane vs. kurmak mümkündür Bu tür kurumlardan mesela hastahanede, bir mal veya malvarlığı, hastalann bakım ve tedavileri amacına; okul veya üniversitelerde, öğrencilerin okumalan amacına; düşkünler yurdunda, kimsesiz, fakir veya yaşlı kimselerin banndırılmalan amacına tahsis edilmektedir. 2) Vakıf bir yatırım kuruluşudur Vakıf, bir amaç kuruluşu olduğu kadar da bir yatınm kuruluşudur Vakıf, bir yatırım kuruluşudur Zira vakıf kurucusu, belirli bir amacı gerçekleştirmek, belirli bir hizmeti yapmak için belirli bir alana yatırım yapmaktadır Vakıflann yapacağı hizmetlerin bir çoğu, aslında kamu hizmeti niteliğini taşır Özellikle hayır vakıflarıyla bilimsel, sosyal ve dinî vakıflarda durum böyledir Mesela hastahane, okul, üniversite, araştırma ensti- 196 tüsü, kütüphane, aşhane, huzur evi, öğrenci yurdu veya cami yapmaya yönelik vakıflann görecekleri hizmet, kamu hizmetinden başka bir şey değildir. Kamu hizmetinin belli bir zaman ve yerde kendini hissettiren sosyal bir ihtiyacın karşılanması amacıyla yürütülen bir faaliyet olduğu gözönünde tutulduğu takdirde, bu durum daha iyi anlaşılır**. Kamu hizmetinin görülmesi, belirli bir finansmana ihtiyaç gösterir Söz konusu hizmetin görülmesi için gerekli personel, bina, araç ve gereç sağlamak için yapılacak giderler bu arada sayılabilir IV- Osmanlı Döneminde Vakıflann Önemi: Bir araştırmaya göre^, Osmanlı döneminde kurulan vakıf sayısı, 26.300 küsurdur Vakıflann Osmanlı döneminde bu kadar çok tutunmasının başlıca üç sebebi vardır Birinci sebep, tamamen dinî nitelikte olup, vakfı kuranın Allah'ın rızasını kazanma fikrine dayanın İslâm dinî, herkese iyilik yapmayı, fakirlere zekat ve sadaka vermeyi, bu arada özellikle kalıcı eserler bırakarak ahiret hayatına hazırianmayı emreder Bu kültürde, insanların en çok ihtiyaç duyduğu şeyi vakfetmek, vakıfların en hayıriisıdır Vakıf, hayır eserleri arasında en kalıcı olduğu için, bir çok kişi, başkalarına hayır ve iyilik etmeyi, malvadığının bir kısmını vakfetmek suretiyle bulmuştur Osmanlı döneminde yaptırılan okul, cami, yol, köprü, çeşme, hastahane, kütüphane, imaret gibi hayır kurumlarının bir çoğu, böyle bir görüşten kay- 3) Özsunay, sh. 355; Keza bak, Güneri, Hasan; Türk Medeni Kanunu Açısından Vakıfla Amaç Kavramı ve Amacına Göre Vakıf Türleri, Ankara 1976, sh. 5; Ayrıca aynı anlamda olmak üzere bak. "Vakf, menfaati ibadullaha aid olur veçhile bir aynı Cenab-ı Hakk'm mülkü hükmünde olmak üzere temlik ve lemellükden mahbus ve memnu" kılmaktır. Bu tanım için bak. Hatemi, Hüseyin: Önceki ve Bugünkü Türk Hukukunda Vakıf Kurma Muamelesi, İstanbul 1969, sh. 39, N. 1. 4) Güneri, sh. 5; Berki, Ali Himmet, Vakıflar, I, sh. 43. 5) Ancak, Osmanlı hukukunun aksine olarak. Medeni hukukta.sadece maddi malları değil, gayrimaddi malları da vakfetmek mümkündür 6) Tbur/Schnyder, sh. 105. 7) Hatemi, Hüseyin; Medeni Hu^u/< Wzel kişileri, I, İstanbul 1979, sh. 53 vd. 8) Yayla, Yıldızhan; İdare Hukuku, İstanbul 1985, sh. 64. 9) Berki, Ali Himmet; Vakıfların Hukuk Ve Vırih Bakımından Kıymeti, Vakıflar Dergisi, Sayı, VI, İstanbul 1965, sh. 7; İşeri, Ahmet; Türk Medeni Kanununa Göre Vakıf, Ankara 1968, sh. 1 vd. D.PT. Vakıf, Özel İhtisas Komisyonu Raporu, sh. 35'le bu sayı, SO.OÛO'in üzerindedir.

naklanmıştır. Osmanlı döneminde vakıfların çokluğunu açıklayan ikinci sebep, devletin, bir çok kamu hizmetinin vakıflar eliyle yapılmasını destekleme ve özendirme politikasıdır. Bu dönemde devlet, kamu hizmetlerinin süreklilik ve güvenliğini, yol emniyetini, Türk kültürünün özellikle yeni fethedilen yerlerde yayılmasını, yerleşmesini, vakıfların kurulmasını kolaylaştırmak, desteklemek ve özendirmek suretiyle sağlamıştır. Osmanlı döneminde çok sayıda vakıf kurulmasının üçüncü sebebi, aile vakıflarının kurulmasına izin verilmiş olmasıdır. Vakfı oluşturan mallar, Osmanlı hukukunda Allah'ın mülkü hükmünde olduğundan, bunların idarece müsaderesi caiz değildir Yüksek mevkideki memurların yönetimden düşmeleri halinde bunlar tarafından daha önce kurulmuş bulunan aile vakıflarına hayatlarında veya ölümlerinden sonra dokunulamıyor, böylece ailenin ekonomik geleceği güvence altına alınıyordu. Ayrıca, aile vakıflarının kurulmasına izin verilmesi, vakfedenden sonra aile servetini idare edecek ehliyetsiz kimselere karşı, aile servetini koruma amacı güdüyordu. Nihayet, vakfedilen malların satılması, başkalarına devredilmesi mümkün olmadığı için vakfedenin ölümünden sonra vakfın mallarından yararianacak olan yakınlannm fakirlik ve yoksulluğa düşmeleri de bu yolla önlenmiş oluyordu. V- Osmanlı Döneminde Vakıfların Sosyal ve Ekonomik Etkisi: 1) Osmanlı döneminde vakıflann sosyal etkisi: Vakıflar Osmanlı döneminde çok büyük ve önemli sosyal etkilere sahip olmuştur. Vakıfların sosyal etkileri, özellikle kendisini iktisadî ve sosyal açıdan güçsüz, zayıf veya fakir kimselere sunulan yardımlarda göstermiştir. Her toplumda olduğu gibi, Osmanlı toplumunu oluşturan ferflerin de ekonomik, sosyal ve biyolojik durumları birbirinden farklıydı. Osmanlı toplumunda da fakirier, hastalar,, yaşlılar bulunmaktaydı. İşte, vakıf şeklinde kurulan hastahane ve yetimhanelerde, aşevleri ve imaretlerde, medrese (okul) ve şifa yurtlannda, bu kimsesiz, fakir, yardıma muhtaç kimseler, tedavi edilmiş, doyurulup barındırılmış, donatılıp, okutulmuştur. Böylece zengin hayır sahipleri, kurmuş olduklan hayrî vakıflarla bu tür fakir ve düşkün kimselere yardım ellerini uzatmış, toplumda banş ve özveriye dayalı gerçek bir sosyal dayanışma düzeninin kurulmasını sağlamışlardır. Öyieki, söz konusu sosyal dayanışma ve yardımlaşma vakıflar yoluyla hiç bir karşılık alınmaksızın gerçekletirilmiş, bugün bazı kurumlarda olduğu gibi, buralarda herhangi bir aidat, prim veya ücret ödenmemiştir'". 2) Osmanlı döneminde vakıflann ekonomik etkisi: Vakıflar, Osmanlı döneminde ekonomik yönden de çok büyük etkilere sahip olmuştur. Her şeyden önce, devlet, bu dönemde yapmak zorunda olduğu bir çok sosyal, kültürel, hayrî ve dinî kamu hizmetini, vakıflar eliyle gerçekleştirmiş, bu suretle kamu maliyesi büyük bir külfetten kurtulmuştur. Gerçekten, Osmanlı döneminde bilhassa okullar (medreseler), aşevleri, şifa yurtian, huzur evleri, hastahaneler, imaretler, dul ve yetim evleri, emzirme ve büyütme yuvaları, kervansaraylar, hanlar, çeşmeler, köprüler, yollar, cami ve mescitler, barınaklar, su kanalları vakıflar eliyle yaptırılmıştır. Vakıflar sadece bu hizmet bina ve eserierini yapmakla kalmamışlar, aynı zamanda bu tür hizmetlerin görülmesi için gerekli geliri sağladıkları gibi, bu bina ve yapı esederinin onarım işlerini de üsüenmişlerdir. Böylece Osmanlı döneminde vakıflar, sağladıkları ekonomik kaynakları özellikle hizmet sektörüne aktarmak suretiyle ülkenin imar ve inşasına, yurt ekonomisine katkıda bulunmuşlardır. Bu suretle vakıflar devlet maliyesine, onun yapacağı iş ve hizmetleri bizzat yaparak doğrudan doğruya yardım etmişler, bilhassa devletin mali kaynak ve imkanlarının zayıf ve yetersiz olduğu zamanlar devletin yardımına koşarak ülke ekonomisine ve dolayisiyle halka hizmet etmişlerdir. Ayrıca atıl kalmış verimsiz sermayenin (malların) vakıflar yoluyla, kamu yararına verimli alanlara aktarılması suretiyle az da olsa devamlı gelir getiren tesisler kurulmuştur". Vakıf kültürü, fertleri ihtiyaçlarından fazla servetlerini yardım amacıyla tasarrufa sevketmiş, böylece toplumda tasarruf temayülü artmıştır. Nihayet, vakıflar, müsrif mirasçıların miras yoluyla elde edecekleri miras paylarını kısa zamanda tüketmelerini önleyen bir ekonomik kurum olarak da görülebilir. Osmanlı döneminde vakıfları, gördükleri sosyal, kültürel ve ekonomik hizmeüer nedeniyle kamu sektörü ve özel sektör yanında üçüncü bir sektör; "Va/cı/'se/ctörü" olarak tanımlamak yanlış olmaz. stı. 9. İÜ) işeri, sh.l. II) Vakıf, DPT, Özel İhtisas Komisyonu, sh. 17; Güneri,

VI- Osmanlı Hukukunda Vakıf Muamelesinin Unsurları: Osmanlı hukukunda vaktin geçerli olarak kurulması, dört unsurun bulunmasına bağlıdır. Bunlar; vakfeden vakfedilen mal, vakfedenin irade beyanı ve vakıftan yararlanan kimselerdir. 1- Vakfeden (Vakıf kurucusu): Vakfeden, vakfı kuran kimsedir. Her vakıfta mutlaka bir vakfedenin bulunması gerekir Vakfeden, vakıf efıliyetine sahip olmalıdır. Vakfeden, tam edim ehliyetine sahip olduğu takdirde, vakıf ehliyetine de sahip olur. lâm edim ehliyeti, vakfedenin akıllı ve reşit olarak buluğa ermesini gerektirir Mümeyyiz ve gayrı mümeyyiz küçükler, akıl hastalan ve bunamış kimseler, vakıf ehliyetine sahip değillerdir Edim ehliyetine sahip kadınlar da erkekler gibi vakıf kurabilirler. 2) Vakfedilen mal: Vakıf, belirli bir amaca yönelmiş, tüzel kişiliğe sahip bir mal topluluğudur Bu nedenle, vakfın kurulabilmesi için, vakfedenin öngördüğü amaca belirli bir malı tahsis etmesi gerekir. Amaca tahsis edilen malın, ilke olarak gayrimenkul olması gerekir. Ancak, Osmanlı hukukunda istisnai hallerde menkul malların da vakfedilmesi mümkündü. Özellikle bir tarım arazisinin vakfı halinde, bununla birlikte tarım aletleriyle hayvanların veya para, kitap, silah gibi menkullerin tahsisinde durum böyleydi. Ayrıca, Osmanlı hukukunda sadece maddî mallar (ayn) vakfa konu olurdu. Bir taşınmazın tasarruf (yararlanma) hakkı ve dolayısiyle gelirleri veya alacak hakkının vakfedilmesi mümkün değildi'^. Vakfa tahsis edilen malın, aynca belirli (muayyen) ve mütekavvim olması gerekirdi. Belirlilik ilkesi, hangi malın vakfedilmiş olduğunu tayine yarardı. Bir kimsenin, mallarını belli etmeden vakfetmesi, vakıfta tereddüt doğuracağı için, geçerli değildi. Mütekavvim mal, dinen kullanılması helal olan ve ayrıca üzerinde mülkiyet ve zilyetlik kurulabilen mal demekti. Bu nitelikte olmayan bir malın vakfedilmesi mümkün değildi. 3) irade beyanı: Vakıf kurmanın üçüncü şartı, vakfedenin vakıf iradesini beyan etmesidir Vakıf iradesinin kesin olması, erteleyici (taliki) veya bozucu (infisahi) bir şarta bağlı tutulmaması gerekirdi. Vakıf kurma iradesinin bir süreye bağlanması da caiz değildi. Zira vakfın gerçekleşmesi şüpheli gelecek bir olaya (şarta) veya süreye bağlanması, vakfın kesinlik ve süreklilik ilkeleriyle bağdaşamazdı. Osmanlı hukukunda vakıf irade beyanı, geçerliliği yönünden herhangi bir şekil şartına labi değildi. Vakfın kurulması için, irade beyanının sözlü olması yeterliydi. Bunun yazılı veya resmi şekilde olması şart değildi'-*. Osmanlı hukukunda yazılı şekil, sadece vakfın hüküm ve şartlarının bilinmesi yönünden faydalıydı. Vakfın mahkemeye tescili de, vakfedenin vakıftan dönmesini (rücu etmesini) önlerdi'''. Mahkeme siciline tescil, hakim önünde bir ihtilaf yaratma, sonra da hakimin tescile hükmetmesiyle sağlanırdı. Osmanlı hukukunda vakıf, vakfedenin sağlığında hüküm doğurmak üzere sözlü bir beyanla yapılabileceği gibi, vasiyet yoluyla da yapılabilirdi. 4) Vakıftan yararlananlar: Vakfın dördüncü kurucu unsuru, vakıftan yararlananlar unsurudur Vakıftan yararlananlar, genellikle üçüncü kişilerdir Osmanlı hukukunda okul, cami, yol, çeşme gibi, kamu yaıanna kurulan hayır kurumu niteliğindeki vakıflardan toplumun tümü, herkes yararlanırdı. Buna karşılık, aşhane, düşkünler ve yelim yurdu ya da yoksullar için yaptırılan haslahane gibi vakıllardan sadece fakir ve düşkünler istifade ederdi. Osmanlı hukukunda, aynen bugünkü hijkukumazda olduğu gibi, vakıf muamelesi, tek taraflı bir hukukî muamele olup, vakfedenin irade beyanıyla kurulduğu için vakfı, yararlananların kabulleri şart değildi. Lcihlerine vakıf kumlan kimsek'r, yaradanmayı kabul eimediklori takdirde, vakıftan fakirler yararlanırdı. Vakıftan yararlanan kişileri, mütevelli ve nazırdan ayırmak gerekil. Osmanlı hukukunda vakıf, mütevelli adı verilen yöneticiler tarafından idare edilirdi. Mütevelli, genellikle bir kişi, büyük vakıflarda ise, birden çok kişi olabilirdi. Vakıf, malî ve idarî yönden özerk bir kuruluş olduğu için, mütevelli, vakılla ilgili bütün işleri dikkatli bir yöne- 12) Bunuuliı birlikte, sahih olmayan vakıflarda arazının tasarruf hakkının, vasiyet yoluyla da alacak hakkının vakfedilmesi mümkündü. 13) 0)tia bunünkü hukukumuzda Medeni Kanun nıad. 74/re gön; vakıf, resmi senetle veya vasiyet yolu ile kurulur. Süzlü irade beyanıyla vakıf kurma mümkün değildir. Resmi.senedi, noterler resen düzenler. 14) Oysa Medeni Kanun mad. 74/re göre, vakıf, mahkeme siciline tescil edilmek zorunda<1ır Zira ancak bu tescil üzerine vakıf tüzel kişilik kazanır ve vakledilen mallann mülkiyeti vakfa gı:çur.

tici gibi yürütmek zorundaydı. Mütevelli, vakfı, vakıf senedindeki esaslara göre yönelmek, gelirin çoğalması için tedbirler almak, tahsisleri yapmak, bakım ve onarım işlerini yürütmek, çalışanların ücretlerini ödemekle yükümlüydü. Osmanlı döneminde hayrı vakıflarla aile vakıflarında mütevellinin, vakfedenin ailesinden olması mümkündü. Vakıflann ayrıca denetlenmesi de gerekirdi. Bu dönemde vakıflar, genellikle "nazır" adı verilen kişiler tarafından denetlenir, teftiş edilirdi. Nazırı bulunmayan vakıflarda mütevellinin idare ve hesaplan, hakim tarafından denetlenirdi. Osmanlı döneminin son zamanlarında vakıflar. Evkaf Nezareti (Vakıflar Bakanlığı) tarafından denetlenmiştin VII- Osmanlı Döneminde Vakıfların Çeşitleri: Osmanlı döneminde vakıflar, mülkiyet hakkının vakfedilmiş olup olmamasına göre, sahih vakıflar (gerçek vakıflar), sahih olmayan vakıflar (gerçek olmayan vakıflar); amaçlarına göre, hayrı vakıflar, aile vakıfları ve nihayet idarelerine göre muhtelif çeşitlere ayrıhrdı. Aşağıda bu ayırım esas alınmak suretiyle vakıf çeşitleri üzerinde kısaca durulacaktır. 1) Osmanlı hukukunda vakıflar, bir malın mülkiyet veya tasarruf (yararlanma) hakkının vakfedilmiş olmasına göre "sahih vakıflar" VQ "sahih olmayan vakıflar" olmak üzere ikiye ayrılırdı. a) Sahih vakıflar (Gerçek vakıflar): Sahih vakıflarda bir malın mülkiyeti vakfedilmekteydi. Sahih vakfın kurulabilmesi için, vakfedilecek malın özel mülkiyet konusu olması gerekmekteydi. Burada, vakıf, kurulmakla belidi bir amaca tahsis edilen malın özel mülkiyeti, vakfın mülkü haline gelmekteydi. Mülk araziyi konu edinen sahih vakıflara. Arazi Kanunu mad. 4'e göre, mülk araziye ilişkin hükümler uygulanırdı. Sahih vakfın konusu olabilecek değerier, yalnız maddi mallar, yani eşya olup, gaynmaddi mal niteliğindeki haklar vakfedilemezdi. Bu nedenle, mesela bir alacak hakkının vakfı mümkün değildi. Aynca mülkiyet hakkı dışındaki sımriı ayni haklar, söz gelimi, intifa veya irtifak hakkı da vakfa konu olamazdı'^. Aynı şekilde, ilke olarak ancak taşınmaz mallar vakfedilebilirdi. Menkul malların i/akfedilmesi, çok istisnai hallere inhisar etmekteydi. Aynca, vakfedilen şeyin muayyen ve malum alması, yani açıkça belirtilmiş olması gerekirdi. Dalyan ve voliler de vakıf konusu olabiliyordu. "Balık tutmak için yararlanılan ağ ve ağ yerleri anlamına gelen dalyan ve volilerin karadaki yerleri "mukataah" veya "icarateynli vakıf olabiliyor ve böylece de denizden yararlanma, balık avlanma hakkı da toprağa bağh sayılıyordu'^." Bunun gibi, sular da su yollarıyla birlikte vakfedilebiliyordu. Buna "Vakıf Sular" deniliyordu. Sahih vakfa konu olan taşınmaz malın ya aynından, yani malın kendisinden ya da gelirinden yararlanılırdı'aynı ile yararlanılan vakıflarda, vakfolunan taşınmazın kendisi, bir hayır hizmetinin görülmesine ayrılırdı. Mesela, mabedler, camiler, okul ve hastahane binaları, vakıf kütüphaneler, fukarahaneler, köprüler, misafirhaneler, aynen yararlanılan vakıf taşınmazlardı. Bunlara, "Müssesat-ı hayrîye = hayır kurumları" da denilirdi. Gelirinden yararlanılan vakıf taşınmazlar ise kiraya verilerek gelir sağlariar ve bu gelirler müessesatı hayrîyyeye sarfedilirdi. Bu sonunculara, "Müstegallatı Vakfiye" adı verilirdi. Gelirinden yararlanılan sahih vakıflar arasında, "icare-i vahideli vakıflar = tek icarh vakıflar" ile "Mukataah Vakıf'lav ve "İcareteynli VakıP'lan saymak mümkündür İcare-i vahideli vakıflar, "Ay ve sene gibi muvakkat bir zaman için doğrudan doğruya vakıf tarafından kiraya verilen veya idare olunan mahallerdir Bu nevi vakıflar, musakkaf (üstü örtülü, çatılı) ve müstegallerden (tavansız arsa, tarla gibi) terekküp etmektedir"^. Tkk icarh vakıflar, kiraya \-erilmek suretiyle vakfa, gelir sağlarlardı. Ayrıca bunlar, başkasına ferağ (devir) edilemiyeceği gibi, miras yoluyla da mirasçılara intikal etmezdi. Bu, alelade bir kira ilişkisinden ibaretti. Mukataah vakıflarda ise, vakıf arazi, başka bir şahsa kiraya verilir Bu şahıs, vakıf arazi üzerinde bina ve diğer inşa eserleri yapabileceği gibi, ağaç ve buna benzer bitkiler de dikilebilirdi. Vakıf arazi üzerinde yapı yapan veya ağaç diken şahıs, vakıf mütevellisine beui bir karşılık (bedel) öderdi. Vakıf yöneticisine her yıl ödenen bu karşılığa, mukataa adı verilirdi. Mukataah vakıflarda, toprak üzerinde yapılan inşa eserleri (bina vs.) ile dikilen ağaçların mülkiyeti, bunu yapan veya diken şahsa ait olurdu. Yapı ve ağaç mâlikleri bunları başkasına satabilirdi. Bu suretle vakıf arazideki 15) Halemi, Vakıf Kurma Muamelesi, sh. 98-99. 16) Halemi, Vakıf Kurma Muamelesi, sh. 104. 17) Mardin, Ebül'ula, Tbprak Hukuku Dersleri, İstanbul 1947, sh. 56. 18) Köprülü, sh. 35.

bina ve ağaçların mâliki, mütevellinin izniyle vakıf toprak üzerindeki tasarruf hakkını, üçüncü bir şahsa devredebilirdi. Vakıf arazinin kendisi, taşınmaz bir mal olmakla beraber, üzerinde bu şekilde menkul mal bulunan mukataalı vakfiann tasarruf hakkı, mâlikinin ölmesi halinde, mirasçılarına geçerdi. Mukataalı vakıflar, zaruret ve ihtiyaçlar sonunda doğmuştur Zaruret halinin doğması için gerekli başlıca şartlar ise şunlardı. Önce, vakıf tamamen harap olmah, bu haliyle ondan yararlanma artık mümkün olmamalıydı. Böylece, vakfın elinde boş, hiç bir yarar ve gelir sağlamayan bir arsa bulunmalıydı. İstanbul ve diğer yer-.lerde sık sık meydana gelen yangın ve depremler, vakıf yapı ve binaları harabe haline getirmiş, bunlardan istifade edilemez olmuştu. İkinci olarak, vakfın elinde harap olan vakıf malı imar (tamir) edecek veya orada yeni bir yapı yapacak yeterli miktarda para mevcut olmamalıydı. Vakıf faizsiz borç para bulamamalı veya ücrete mahsuben vakfı imar edecek bir istekli çıkmamalıydı'^. İcareteynli vakıf, kelime anlamı itibariyle "çift icarh vakıf demektir. Bu tür vakıflarda va-, kıf arazi üzerindeki bina ve diğer yapılardan yararlanmak isteyen kişilerden, bunların değerine yakın peşin bir bedel alınırdı. Bu peşin bedele "İcare-i Muaccele" adı verilmekteydi. Ayrıca, yararlanan şahıs, vakıf yöneticisine her yıl düşük (sembolik) bir bedel öderdi. Buna da "İcare-i Müeccele" denilmekteydi. Mukataalı vakıfla icareteynli vakıf arasındaki başlıca fark, mukataalı vakıfta yalnız vakıf arazisi vakfa, üzerindeki yapı veya ağaç üçüncü bir şahsa ait iken, icareteynli vakıfta hem arazi, hem de üzerindeki binalar vakfa ait idi^". Vakıf İdaresi, vakıftan yararlanmak isteyen kişiden almış olduğu peşin para (muaccele) ile vakfın imar ve ihyası yoluna gitmekte, böylece vakıflar harap olmaktan, yıkılmaktan kurtarılarak varlıklarını sürdürebilmek imkaruna kavuşmaktaydı. Oysa, mukataalı vakıfta, harab olan vakıf yerini, mutasarrıf (yararlanan kişi) imar ve ih-' ya etmekte olup, vakıf idaresinin böyle bir borç ve yükümlülüğü yoktu^'. İcareteynli vakıflar, zaruretler sonunda kabul edilmişti. Özellikle yangınlar sonunda vakıf idaresinin, ekonomik yönden zayıf olduğu, vakfın imar ve tamiri için gerekli paraya sahip olamadığı zamanlarda bu yol açılmıştır. Osmanlı devrinde İstanbul ve diğer yerlerde meydana gelen yangınlar, depremler bu duruma örnek gösterilebilir. Bu tür bir vakfın tesisi için, vakfın yanma ve yıkılma sonunda harap olması. tamir ve inşa için gerekli paranın vakıf idaresinde bulunmaması ve nihayet buna hakimin karar. Sultanın da izin vermesi gerekirdi. İcareteyn li vakıfta, yararlanan kişi (mutasarrıf), tasarruf hakkını, üçüncü kişilere ferağ (devir) edebilirdi. Ancak bunun için vakıf mütevellisinin izni gerekmekteydi. Keza, icareteynli vakıf da mukataalı vakıf gibi, mirasçıya intikal etmekteydi. 2762 Sayılı Vakıflar Kanunu, mukataalı ve icareteynli vakıfların tasfiyesini öngörmüş, bu vakıfların, icaretlerinin 20 misli bir bedel karşılığında mutasarrıflarının (yararlanan kişilerin) ferdi mülkiyetine geçeceğini hükme bağlamıştır. b) Sahih olmayan vakıflar (Gerçek olmayan vakıflar): Sahih olmayan vakıflarda taşınmazın (gayrimenkulün) mülkiyet hakkı değil, tasarruf (yararlanma) hakkı vakfedilirdi. Gerçekten miri arazinin, yararlanma (tasarruf) hakkının, padişah veya başka bir kişi tarafından belirli bir amaca tahsisi, sahih olmayan vakıfları oluştururdu. Miri arazinin kuru mülkiyeti (rakabesi), devlete ait olduğundan, mülkiyet hakkı vakfa geçmez, devlette kalırdı. Vakıf, sadece miri arazinin yararlanma hakkına sahip olurdu. Bu özelliğinden dolayı, sahih olmayan vakıflara, Arazi Kanunu mad. 4'e göre, miri araziye ilişkin hükümler uygulanırdı. Sahih olmayan (gayri sahih) vakıflara, "Thhsisat, tahsis" adı da verilmekteydi. Padişahtan başka bir kişi, tasarruf hakkını vakfedebilmek için, padişahtan izin almak zorundaydı. 2) Amaçlan yönünden vakıf çeşitleri: Osmanlı dönemi vakıfları, amaçları yönünden " hayrı vakıflar" "^e. "aile vaicj/îan " olmak üzere ikiye ayrılmaktaydı. Hayri vakıflarda, vakfeden malını, bir hayır işine vakfederken, aile vakıflannda mal, aile mensuplannın geleceğini korumak için vakfediliyordu. Burada sosyal, hayrî bir amaç söz konusu değildi. 3) İdareleri yönünden vakıf çeşitleri: Vakıflar, idareleri yönünden de "Mazbut Vakıflar", "Gayrı Mazbut Vakıflar" olarak ikiye ayrılırdı. Gayn mazbut vakıflan da, "Mülhak Vakıflar" 19) Köprülü, sh. 38. 20) Berki. sh. 92; Köprülü, sh. 44-45. 21) Köprülü, sh. 52.

"Müstesna Vakıflar" olmak üzere ikiye ayırmak mümkündür^^. Osmanlı döneminde Vakıflar Nezareti tarafından yönetilen mazbut vakıflar, bugün de Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından idare edilmektedir. Gayn mazbut vakıflardan mülhak vakıflar, Vakıflar Genel Mûdürlüğü'nün denetimi altında mütevellileri tarafından yönetilmektedirler. Müstesna vakıflar ise. Vakıflar Genel Müdürlüğünün denetimine tabi değildir^-*. 22) Berki. sh. 94-95. 23) Berki. sh. 94-95. 201