SAĞLIKTA ADRES BAŞKENT SAYI 16 / YAZ 2014. Başkent Üniversitesi Hastanesi yayınıdır. Ayın Konusu: EYVAH! KARDEŞİM OLUYOR



Benzer belgeler
İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

KARDEŞİMİ SEVMİYORUM!

Sperm Bozuklukları Sperm Testi: Sperm testi nasıl yapılır, gerekli koşullar nelerdir?

LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR!

Endometriozis. (Çikolata kisti)

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler

Hisar Intercontinental Hospital

Omurga-Omurilik Cerrahisi

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy

PROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERİ

AKCİĞER KANSERİ TANISI KONULDUKTAN SONRA NE YAPILIR HASTA NASIL TAKİP VE İDARE EDİLİR

TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARI PASİF ETKİLENİM

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

Sigara sağlığa zararlı olmasına rağmen birçok kişi bunu bile bile sigara kullanmaktadır. En yaygın görülen zararlı alışkanlıkların içinde en başı

BÖBREK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Böbrekler ne işe yarar?

NEFRİT. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Genel Bilgiler. Nefrit

MENİSKÜS ZEDELENMELERİ

GEBELİK VE LOHUSALIK

BEL AĞRISI. Dahili Servisler

GÖZ HIRSIZI GLOK M (=GÖZ TANSİYONU)

(ANEVRİZMA) Dr. Dağıstan ALTUĞ

ELEKTRONİK NÜSHA. BASILMIŞ HALİ KONTROLSUZ KOPYADIR.

AKCİĞER KANSERİ AKCİĞER KANSERİNE NEDEN OLAN FAKTÖRLER

KALP KRİZİ UZ.DR.MUHAMMET HULUSİ SATILMIŞOĞLU

ADOLESANA VERİLMESİ GEREKEN KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ. Doç Dr Müjgan Alikaşifoğlu

KALP KRİZİNDE İLK MÜDAHALE VE STENTLİ HASTANIN YAŞAMI. Uzm.Dr. Selahattin TÜREN Kardiyoloji Bölümü

TC. SAĞLIK BAKANLIĞI SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ OMURİLİK YARALANMALARI HASTA BİLGİLENDİRME BROŞÜRÜ

Ankilozan Spondilit BR.HLİ.065

Gebelik nasıl oluşur?

TEMEL, İLK 3 YILDA ATILIYOR!

Kan Kanserleri (Lösemiler)

KEMOTERAPİ NASIL İŞLEV GÖRÜR?

Prof. Dr. Lale TOKGÖZOĞLU

TPOG İSKİP Merkez Çalışma Kodu: Hasta TC Kimlik No Hasta İsim, Soyadı. Gönüllü Bilgilendirilmiş Onam Formu. Sayın Anne Babalar,

Sigaranın Vücudumuza Zararları

Prof. Dr. Ferit Çiçekçioğlu, Yrd. Doç. Ertan Demirdaş, Yrd. Doç. Dr. Kıvanç Atılgan

KADIN VE AİLE SAĞLIĞI HİZMETLERİ İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SAĞLIK VE SOSYAL HİZMETLER DAİRE BAŞKANLIĞI SAĞLIK VE HIFZISSIHHA MÜDÜRLÜĞÜ

Nörovasküler Cerrahi Öğretim Ve Eğitim Grubu Hasta Bilgilendirme Formu

YENİDOĞAN SARILIĞI. Doç. Dr. Ayşegül Zenciroğlu. Dr. Sami Ulus Kadın Doğum, Çocuk Sağlığı Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yenidoğan Kliniği

Artroskopi, ortopedik cerrahların eklem içini görerek tanı koydukları ve gerektiğinde

9. Sigarayı bırakma zamanı

Kan basıncının normalden fazla olmasıdır. Büyük tansiyon 140 mm Hg veya küçük tansiyon 90 mm Hg dan fazla ise yüksek tansiyon olarak kabul edilir.

Kalp Krizini Tetikleyen Durumlar ve Tedavisi. Doç. Dr. Bülent Özdemir Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı

Kanserin sebebi, belirtileri, tedavi ve korunma yöntemleri...

EKLEM HASTALIKLARI. Romatizmal Eklem Hastalığı

TROMBOSİTOPENİ KONTROLÜ

Sağlıklı Kan Basıncı Sağlıklı Kalp Atımı

ELEKTRONİK NÜSHA. BASILMIŞ HALİ KONTROLSUZ KOPYADIR.

HODGKIN DIŞI LENFOMA

Beyin Omurilik ve Sinir Tümörlerinin Cerrahisi. (Nöro-Onkolojik Cerrahi)

2012/2013 Yılı İstatistiki Verileri

TC. SAĞLIK BAKANLIĞI SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ. ERİŞKİN İSTMİK SPONDİLOLİSTEZİS (Bel Kayması) HASTA BİLGİLENDİRME BROŞÜRÜ

Baş ağrısı, başta ve bâzen de boyun veya sırtın üst kısmında gerçekleşen ağrılara verilen ortak isimdir. Yaygın ağrı şikâyetlerinden biridir ve hemen

Anne Sütünün Önemi. 10.Sınıf Kadın Sağlığı Hastalıkları ve Bakımı. Anne Sütünün Önemi. Anne Sütünün Önemi. Anne Sütünün Önemi

Çocuğun konuşma becerilerinin akranlarına göre belirgin derecede geri kalmasıdır. Gelişimsel aşamalardan birisidir.

Kaç çeşit yara vardır? Kesik Yaralar Ezikli Yaralar Delici Yaralar Parçalı Yaralar Enfekte Yaralar

Genellikle çocukluk ve gençlik döneminde başlayan astım kronik bir solunum sistemi hastalığıdır.

ÇEVİRMEN İHTİYACI Çevirmen gerekli miydi? Evet Hayır Gerekli ise onam sırasında nitelikli bir çevirmen yanınızda var mıydı?

Tekrarlayan Gebelik Kayıpları

Beyin Omurlik Damarlarının Cerrahi Tedavisi

Safra Yolu Tümörü Ameliyatı Bilgilendirilmiş Onam Formu

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın

Alevlenmelerin en yaygın nedeni, trakeobronşiyal enfeksiyonlar ve hava kirliliğidir. Şiddetli alevlenmelerin üçte birinde neden saptanamamaktadır

DIŞ KULAK YOLUNDAN YABANCI CİSİM / POLİP ÇIKARTILMASI AMELİYATI HASTA BİLGİLENDİRME VE ONAM (RIZA) FORMU

Pazartesi İzmir Basın Gündemi

KAPAK HASTALIKLARINDA TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELERDİR?


Vücutta dolaşan akkan sistemidir. Bağışıklığımızı sağlayan hücreler bu sistemle vücuda dağılır.

HEPATİTLER (SARILIK HASTALIĞI) VE KRONİK BÖBREK HASTALIKLARI VE

PIHTIÖNLER (KAN SULANDIRICI) İLAÇ KULLANIM KILAVUZLARI }EDOKSABAN (LİXİANA)

Pankreas Kisti Ameliyatı Bilgilendirilmiş Onam Formu

MENOPOZ. Menopoz nedir?

Kalp Kapak Hastalıkları

Prof. Dr. Pınar AYDIN O DWEYER

Kronik böbrek yetmezliğine sahip olan her hasta böbrek nakli için aday olabilmektedir.

ALARM DURUMUNDA BEDENİMİZDE MEYDANA GELEN BAZI ÖNEMLİ DEĞİŞİKLİKLER

Administrator tarafından yazıldı. Cumartesi, 16 Haziran :16 - Son Güncelleme Cumartesi, 16 Haziran :25

Astım hastalarında görülen öksürük, hırıltı ve nefes darlığı gibi yakınmaların sebebi, solunum

Çene Eklemi (TME) ve Yüz Ağrıları Merkezi

Kepçe kulak ameliyatında yapılan temelde kulak şeklini değiştirmek. Bu yukarıda saydığım iki sorun için ayrı ayrı müdahaleler yapılıyor.

KARDEŞ KISKANÇLIĞI KARDEŞ KISKANÇLIĞININ NEDENLERİ

AİLE HAYATI, PLANLAMASI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI

Sayın (ebeveyn / bakıcı)

Ayberk Eskrim Kulübü - SEZON BAŞI YILLIK SAĞLIK ÖYKÜSÜ FORMU

GECE YATAK ISLATMA-GÜNDÜZ ISLATMA GECE YATAK ISLATMA

TİROİD (GUATR) CERRAHİSİ HAKKINDA SIK SORULAN SORULAR FR-HYE

Astım hastalarının hava yollarındaki aşırı hassasiyet, hava akım kısıtlanması ve aşırı mukus salgılanması

Hepatik Arter Anevrizması Ameliyatı Bilgilendirilmiş Onam Formu

LENFATİK VE İMMÜN SİSTEM HANGİ ORGANLARDAN OLUŞUR?

Pankreas Tümörü Ameliyatı Bilgilendirilmiş Onam Formu

Kalp Hastalıklarından Korunma

İdrar kaçırma hastalığına boyun eğmeyin.

Rahim Ağzı Kanseri Korkulu Rüyanız Olmaktan Çıkıyor

AKCİĞER KANSERİ. Doç.Dr.Filiz Koşar

HASTANESİ KARDİYOLOJİ KLİNİĞİ GEÇİCİ KALP PİLİ TAKILMASI İÇİN HASTANIN BİLGİLENDİRİLMİŞ ONAM (RIZA) BELGESİ

Azospermi Nedir, Belirtileri Nedir, Nas l Tedavi Edilir?

Nörovasküler Cerrahi Öğretim ve Eğitim Grubu KAROTİS ARTER HASTALIĞI. Hasta Bilgilendirme Formu

Beyin tümörü, beyni oluşturan üç bölgeden birinden -beyin, beyincik ve beyin sapıkaynaklanabilir.

KANSER TANIMA VE KORUNMA

Transkript:

SAĞLIKTA ADRES BAŞKENT SAYI 16 / YAZ 2014 Başkent Üniversitesi Hastanesi yayınıdır. Ayın Konusu: EYVAH! KARDEŞİM OLUYOR

TANI VE TEDAVİ BİRİMLERİ Acil Tıp Anestiziyoloji Ağrı Kliniği Aile Hekimliği Beyin ve Sinir Cerrahisi Çocuk Cerrahisi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dermatoloji Aşırı Terleme Tedavisi Botox Uygulaması Fototerapi Diş Hekimliği Endokrinoloji Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Ayaş Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi Gastroenteroloji Ülseratif Kolit & Crohn Hastalığı Merkezi Genel Cerrahi Yanık Polikliniği Göğüs Hastalıkları Sigara Bırakma Kliniği Uyku Laboratuarı Hematoloji Kemik İliği Nakil Ünitesi Kalp Damar Cerrahisi Göz Hastalıkları Kadın Hastalıkları ve Doğum Tüp Bebek Kardiyoloji Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Nörotoloji Polikliniği Nefroloji Yapracık Geriatri ve Psikososyal Rehabilitasyon Merkezi Yenikent Diyaliz Nöroloji Nükleer Tıp Ortopedi ve Travmatoloji Patoloji Plastik ve Rekonsrüktif Cerrahisi Psikiyatri Romatoloji Radyodiagnostik Tıbbi Genetik Tıbbi Onkoloji Üroloji Taş Kırma Kliniği Ürodinami Laboratuarı

İÇİNDEKİLER 04 10 12 16 20 24 28 32 36

SAĞLIKTA ADRES BAŞKENT Sağlık ve Magazin Dergisi EDİTÖRDEN Sahibi Prof. Dr. Ali HABERAL Rektör Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Melek ALKAN ÇAKMAK Tasarım Uygulama Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı Sağlık Birimleri Bölümü Baskı Altan Özyurt Matbaacılık İvedik Organize Sanayi Bölgesi 1354. Cadde Fora İş Merkezi No: 138/3 Yenimahalle / ANKARA Tel: (0312) 394 83 94 Yayın Türü Yerel Süreli Yayın Merhaba sevgili okurlarımız, 35 yıllık yaşantıdan sonra yeni bir dönemecin muhteşem etkisinden, anne olmanın dayanılmaz güzelliğinden bahsederek giriş yapılması düşünülen bir yazı, maalesef, kaybedilen 301 canın annelerinin yaşadığı acıya dönüştü. Kömür bu sefer, annelerin, eşlerin, çocukların yüreklerine kor oldu düştü. Soma acının adı oldu. Somada kömürün karasına inat bir masumiyetle, sedyeleri kirleteceğini düşünenleri gördük, yüreğimiz sızladı. Çocukların yaşamlarını kendi hayatlarının üzerinde tutan babaları gördük, babalar günü kutlayacak olmaktan utandık. Çalışma koşullarını gördük, insanlığımızı sorguladık. Şimdi tek temennimiz, bu felaketin doğal kabul edilmeyip sorumluların hak ettikleri cezaları almaları. Belki bu sayede yitirdiklerimizin ruhlarına bir nebze su serpilir. Daha insanı yarınlarda buluşmak üzere, iyi okumalar dileriz. Baskı Tarihi 23.06.2014 İdare Adresi Mareşal Fevzi Çakmak Caddesi 10. Sokak No: 45 Bahçelievler / ANKARA Tel: (0312) 212 68 68 Faks: (0312) 223 73 33 www.baskent-ank.edu.tr Melek ALKAN ÇAKMAK

EYVAH! KARDEŞİM OLUYOR 4

Uzm. Dr. Burcu AKIN SARI Başkent Üniversitesi Hastanesi Psikiyatri ABD Çocuk için en değerli varlık onun annesidir. Onu başkalarıyla paylaşmak düşüncesi kolay, dayanılır bir duygu değildir. Küçük bir çocuk için, kendisi varken, ikinci bir kardeşe neden gerek duyulduğunu anlamak güçtür. Anne sevgisini yitirmek korkusu, daha yeni bir kardeş geleceğini öğrendiği anda içini sızlatmaya başlar. Annenin gebeliğin son aylarında ağırlaşmasıyla isteksiz ve yorgun oluşu, kucağına alamayışı, çocukta sevilmediği duygusunu yaratmaya başlar. Tedirgin bir şekilde annenin sevgisini sınamaya girişir. Çevresinde dolaşır, olmadık isteklerde bulunur. Huysuzlaşır, ağlar, tutturur. Anne sabırsız davrandıkça tedirginliği artar. Kafası sormaya korktuğu sorularla doludur. Ancak asıl fırtına, kucağında hiç tanımadığı bir yaratıkla anne eve dönünce kopacaktır: Evde esen bayram havası, bebeği görmek için eve doluşan insanlar çocuğun iyice boynunu büker. Artık korkusu gerçekleşmiştir: Anneyi bütün gün uğraştıran, bütün ilgiyi üzerine toplayan bu yaratık onun gerçekten yerini almıştır! Kendisi erkekse, gelen kardeş kız olduğu için daha çok sevildiği sonucunu çıkarır. Gelen erkek ise neden ikinci bir erkek çocuğa ihtiyaç duyulduğunu anlayamaz. Bir süre duygularını içinde saklar. Bebeği sever, getirdiği oyuncaklarla oyalanır. Birkaç gün geçince Bebeği sevdik, artık geldiği yere gitsin diye bir yoklama yapar. Bebeğin geri gitmeyeceğini anladıktan sonra kıskançlık belirtileri su yüzüne çıkmaya başlar. Bebek emzirilirken o da anne kucağına tırmanır. Bebeğin biberonundan emmek ister. Onun gibi kakasını, çişini kaçırmaya başlar. Yemeğini kendi başına yerken, annenin yedirmesinde direnir. Böylece kendini tahtından indiren yumurcağa benzeyerek annenin ilgisini üstünde tutmaya çalışır. Hele de daha önce kendisi Paşam, kraliçem, aşkım, vb. şeklinde sevilmişse Bebeksi konuşmaya özenir. İtmeler vurup kaçmalar başlar. Bu davranışı karşısında çevreden gelen sert tepkiler, pabucunun dama atıldığı kanısını iyice yerleştirir. Bebekle doğrudan ilgili görünmeyen huysuzluklar, hırçınlıklar, tutturmalar baş gösterir. İstedikleri olmayınca uzun uzun ağlar, tepinir. Bazen çocuğun bakımında anneye yardım etmeye can atar. Ne cici, ne tatlı değil mi anne? der. Bu sözler annelere çocuğunun kardeşini kıskanmadığını düşündürür. Aslında kıskançlık duygusundan kurtulmuş değildir. İçine atmıştır. Kıskançlığını dışa vurursa, annenin kendisinden büsbütün uzaklaşacağı korkusuyla onun yanında yer almayı yeğlemiştir. Gösterdiği sevginin yapmacıklığı ve aşırılığı, asıl duygusunun, bunun tam tersi olduğunu kanıtlar. Bu gibi çocuklar biraz daha incelenirse, altta yatan duygularını ele veren davranışları gözden kaçmaz: Bebeğin yanağını okşarken biraz fazla sıkmak, gizlice burmak, ağlatacak ölçüde kucaklamak, bebeği sözde kaza ile düşürmek... Kardeş kıskançlığının çok doğal olduğunu bilen anne bu belirtilerin uzayıp gitmesini önleyebilir. Anne sevgisini tümden yitirmediğini gören çocuk, zamanla yatışır. Ama kardeşe karşı duyguları birden değişmez, dalgalanma gösterir. Kimi çok sever görünür, kimi de kardeşini gözü görmek istemez. Zamanla kardeşe karşı olumlu duygular artacak, olumsuzlar ise azalacak ya da içe atılacaktır. Bu ancak çocuğun duygularının anlayışla karşılandığı evlerde gerçekleşebilir. Çocuk kardeşini sevmek zorundaymış gibi bir duyguya kapılmamalıdır. Olumsuz duygularını dışa vurunca suçlanmamalıdır. Kardeşimi hiç sevmiyorum diyen bir çocuğa Aman o nasıl söz, o sana ne yaptı ki? demek çocuğun kardeşine karşı öfkesini bilemekten başka bir işe yaramaz. Bunun yerine Ona kızmakta haklısın, bak beni de çok uğraştırıyor, ara sıra ben de kızıyorum demek çocuğu hem şaşırtır, hem de içine su serper. Olumsuz duygularının anlayışla karşılandığını görmek onu rahatlatır. Anne çocuğuna Kardeşini kıskanıyorsun demeden bu duygusunu anladığını belirtebilir. Kardeş geldi diye, beni böyle uğraştırıyor diye seni eskisi gibi sevmediğimi düşünebilirsin, ama ben seni eskisi kadar seviyorum. Benim kardeşim de doğduğu zaman öyle sanmıştım, hem kardeşime hem anneme kızmış, huysuzlanmıştım gibi sözler anneyle 5

çocuğu yaklaştırır, çocuktaki kuşkuları siler. Ama kıskançlığı toptan gidereceğini söyleyemeyiz. Önemli olan kıskançlık duygusunu yatıştırmaktır, ortadan kaldırmak değil. Ayrıca sözler davranışlarla desteklenmelidir. Çocuğun ilgisini ve sevgisini sürdüren bir anne, çocuk bebeğe yaklaştıkça Aman kardeşine dokunma diye tepki gösterirse, hele kardeşe vurup kaçtığında Ne yapıyorsun, kardeşini öldüreceksin ya da Kardeşin ölürse ne yaparız? derse, çocukta kardeşine karşı olan öfke artar, onun el üstünde tutulduğu duygusu köklenir. Çocuğun duyguları anlayışla karşılanmalı, ancak kardeşine vurmasına izin verilmeyeceği de kesin bir dille anlatılmalıdır. Anne ve evdeki herkes, bebeği, çocuğun önünde gösterişli bir şekilde okşayıp sevmekten kaçınmalıdır. Annenin bebekle çok uğraştığı bir sırada, babanın çocukla ilgilenmesi yararlı olur. Anne, bebeği doyurup uyuttuktan sonra, çocuğuyla ayrıca ilgilenmeli, ayağına dolaşıyorsa Gel şu işleri bitirip seninle oynayalım demelidir. Çocuğun yatma vakti gelince yatağının kıyısına oturup, konuşarak ya da masal anlatarak uykuya dalışını kolaylaştırmak çok iyi olur. 6 Annenin sevgisini kanıtlamak için aşırı bir çaba göstermesi gerekmez. Örneğin öteden beri kendi odasında yatan bir çocuğu, anababa koynunda uyutmak gereksiz bir önlemdir. Ebeveyn odasında yatan çocuğun, bebek geldikten sonra odasını ayırmak da o ölçüde sakıncalıdır. Oda ayırma işinin çok önceden yapılması gereklidir. Kardeşi görüp kıskanmasın diye, üçdört yaş çocuğunu kardeş geldikten sonra anaokuluna göndermek de çok yanlış bir tutumdur. Çocuk haklı olarak, kendi iyiliği için okula verildiğini düşünmeyecektir. Bu davranışı evden atılmak olarak yorumlayacaktır. Çocukla kardeş arasındaki yaş ayrımı ne kadar azsa kıskançlığın o denli büyük olacağı bilinmektedir. Kendisi üç yaşından küçük olan, ananın bakım ve desteğine gereksinimi azalmamış çocuğun yeni gelen kardeşe tepkisi büyük olur. Ama yaş farkı ne olursa olsun kardeş kıskançlığı görülebilir. Kimi anne, çocuğun hatırı için bir kardeş doğurur. Doğumdan sonra çocuğun kardeşe karşı ters tutumunu görerek şaşırır. Kaç çocuk sahibi olacaklarını anne ve baba kendileri kararlaştırmalıdır; böyle önemli bir kararın sorumluluğu çocuğa bırakılmamalıdır. Sonradan çocuğu azarlamak Sen kardeş istemiştin ya! diye başına kakmak yararsızdır. Anne ve babanın, kıskançlığı en uygun yollardan ele aldığı, ayrım gözetmediği evlerde bile, belli ölçüde yarışma ve çekişme vardır. Kıskançlık gibi kaba ve yıkıcı olabilen bir duygunun yarışmaya dönüşmesi, önemli bir gelişmedir. Bunu sağlayabilen anne babalar başarılı sayılmalıdır. Bununla birlikte, kardeşler arasındaki çekişmenin ara sıra alevlenmesi kaçınılmazdır. Kardeş geçimsizliği olduğu zaman anne ve babanın yapması gereken yangına körükle gitmemektir. Kardeşler arasındaki çelişkili ilişkiyi akıldan çıkarmayan anababa, yanlış tutumlardan kaçınabilir. İlk kural çocukların oyununa gelmemektir. Çocuklar anababayı kendi anlaşmazlıklarına çekmekte ustadırlar. Kavgayı kimin başlattığını aramaya girişen anababa, bu işin çok zor olduğunu görür: Biri ötekine vurmuştur. Niçin vurmuştur? Çünkü önce o sövmüştür. Bu suçlamalar uzar gider. Kimin gerçek suçlu olduğunu bulmaya çalışmak hatta bulmak sorunu çözmeyecek aksine

Küçük bir çocuk için, kendisi varken, ikinci bir kardeşe neden gerek duyulduğunu anlamak güçtür. Anne sevgisini yitirmek korkusu, daha yeni bir kardeş geleceğini öğrendiği anda içini sızlatmaya başlar. 7

daha karmaşık hale getirecektir. Bu nedenle böyle durumlarda en doğrusu araya girmemek, anlaşmazlığı kendi aralarında çözümlemeleri gerektiğini söz ve davranışlarla kardeşlere anlatmaktır. Küçük çekişmelerde, tartışmanın kavgaya dönüşmediği durumlarda, anababayı yardıma çağırsalar da araya girmemek en uygun çözümdür. Tartışma büyüyor ve kavgaya dönüşüyorsa en iyisi kardeşleri ayırmak, ayrı odalara göndermektir. Kavga anababanın gözü önünde gerçekleşmemiş ise kural olarak cezaya ve dayağa başvurmamak gerekir. Kardeş kavgalarına sık karışan anababaların yanlışlığa ve haksızlığa düşmemeleri olanaksızdır. Sık karışma, ortalığı yatıştıracağı yerde, yeni çekişmelere ortam hazırlar. Anababa sahneden çekilince yeni bir çatışma çıkar. Bu durumda sıklıkla büyük kardeş haksız çıkarılır. Başlatan küçükler de olsa Sen büyüksün, sen abisin, sen ablasın diye büyüğün hakkının yendiği çoktur. Küçük kardeşin sürekli kayırılması abi ve ablada düşmanca duygular biriktirir. Bazı durumlarda tam tersi de yaşanır; O senin ablan, ona karşı saygılı ol denmesi çocuğun dışlandığını hissetmesine neden olacaktır. Çekişmeler yoluyla, anababanın dikkatini çeken çocuklar, bundan kolay vazgeçemezler. Ona hiçbir şey söylemiyorsunuz, neden ona her istediğini alıyorsunuz da bana almıyorsunuz? türü davranışlarla çocuklar gerçek olan ya da olmayan kayırmalara, ayrıcalıklara karşı tepkisini dile getirir. Bunlar karşısında suçlanan anababa, çocuklara kılı kırk yararcasına, eşit davranma çabasına girer. Ama bununla çekişme ve yakınmalar azalmaz. Bu biçimde sürüp giden ve yıllar geçtikçe azalmayıp artan kardeş sorunları nereden kaynaklanır? İlk akla gelen soru, gerçekten, kardeşler arasında ayırım yapılıp yapılmadığı ile ilgilidir. Ne yazık ki, birçok evde bilerek çoğu kez de bilmeyerek bu ayrım gözetilir. İlk ayrım büyük küçük ayrımıdır. Evde, sağlığı bozuk ya da sakatlığı olan çocuğa daha çok ayrıcalık tanınmış olabilir. Kimi evde süregen hastalığı olan çocuklar hastalığının gerektirdiği bakım nedeniyle ilgi görüyorsa bu durum kardeşlerde acıma duyguları değil, kızgınlık uyandırır. Birkaç kız kardeşten sonra gelen erkek kardeşe karşı da özellikle yaşı yakın olanların tutumları buruk olur. Bunda haksız da değillerdir. Bir yandan baba tek erkek çocuğuna özel davranırken, öte yandan, babaya bir erkek çocuk doğuran ana da oğluna, babanın tahtına oturacak prens gibi ayrıcalıklı davranır. Uysal, anababa sözü dinleyen çocukların ailede özel bir yeri vardır. Ama bunlar içinde saman altından su yürütenlere de rastlanır. Anababa yanında göze batan davranışta bulunmaz, öteki kardeşleri kışkırtıp öne iterler. Kimi zaman da anababa ayrım göstermezken bir çocuk belki bir nedenle, nine ve dedelerin sevgilisi olup çıkarlar. Ona söz söyletilmez, anababaya karşı korunur, kollanır ve kayrılır. Kardeş kavgalarına sık karışan anababaların yanlışlığa ve haksızlığa düşmemeleri olanaksızdır. Sık karışma, ortalığı yatıştıracağı yerde, yeni çekişmelere ortam hazırlar. Anababa sahneden çekilince yeni bir çatışma çıkar. Bu durumda sıklıkla büyük kardeş haksız çıkarılır. 8

NASIL DAVRANMALIYIZ? Kardeşlerin birbirini kıskanması durumunda, asıl kıskanılan ve paylaşılmayanın anababa olduğunu bilerek işe başlayabiliriz. Çocuğumuza, bir kardeşinin olacağını daha bebek doğmadan anlatmamız ve yeni gelecek misafirimize onu hazırlamamız, doğru bir yaklaşımdır. Yeni kardeşi doğduğunda, büyük çocuğun asla inanmayacağı sözlerden (Ör. Keşke bu bebek doğmasaydı/ Seni çok daha fazla seviyorum) ya da kardeşini onun yanında sevmeme, kucağımıza almama gibi davranışlardan uzak durmalıyız. Çocuğumuza kardeşinin neden daha fazla bakıma muhtaç olduğunu anlatmamız ve kardeşiyle ilgili ona sorumluluk vermemiz (Ör. Kardeşinin altını değiştirmemiz gerekiyor. Rica etsem yeni bir bez getirerek bana yardım eder misin? ) çocuğumuzun kardeşini daha fazla benimsemesini sağlayacaktır. Çocuklarımızdan biriyle ilgilenirken, diğer çocuğumuzun bizlere olan ihtiyacını tamamen yok saymamız doğru değildir. Her çocuğun anababayla bire bir geçireceği zaman dilimlerine ihtiyacı vardır. Kardeşler arasında ufak anlaşmazlık ve kavgalarda anababalar olarak hakem ya da hakim konumuna girmememiz gerekir. Ancak çocuklar birbirine zarar verecek davranışlarda bulunuyorsa, araya girip olayı sonlandırmak bize düşer. Küçük kardeşin her davranışını hoş görüp, olumsuz davranışların tüm sorumluluğunu büyük çocuğumuza yüklemekten kaçınmamız gerekir. Kardeşlerin başarı düzeyleri, yetenekleri ve davranışları kıyaslanmamalıdır. Çocuklarımızın kendilerine özgü özellik ve yeteneklerine saygı göstermemiz, onların da kardeşler olarak rekabete girmelerini önemli ölçüde önleyebilir. Kendisi bir yeteneği kazandığı halde yapmak istemediği davranışlar olduğunda (Ör. Biberondan süt içmek istemek, altının bağlanmasını talep etmek) onun bu yetenekleri kazandığı, bu nedenle bunların yapılamayacağı, bununla birlikte bu yeteneklerin küçük kardeşten de zamanı gelince bekleneceği belirtilebilir. Oyuncak, tv, bilgisayar gibi paylaşılamayan nesneler olduğunda kavga kendine zarar verme aşamasına gelirse bu nesneleri sıra ile pay etmek yerine ikisine de verilmemesi kavga sonlandıktan sonra tekrar paylaşmaya çalışmaları için yüreklendirilmeleri uygun olacaktır. Böylece pay edilmesini beklemek yerine paylaşmayı öğrenecekler ve problem çözme becerileri de gelişecektir. Unutulmamalıdır ki, kardeşler sosyal ortamlara çocukları hazırlamak için biçilmiş kaftanlardır. Onlarla kuracakları ilişkideki tavırları, aralarındaki sorunları çözmek için kullanacakları yöntemler, sosyal ortamlarda diğer insanlara karşı nasıl davranmaları gerektiği konusunda onların deneyim kazanmasına ve problemleri çözmede başarılı olmasına katkı sağlar. 9

YAZ SICAKLARI BEYİN KANAMALARINI TETİKLER Mİ? Ayağını sıcak, başını serin tut Lokman Hekim Tavsiyeleri nden 10

Yrd. Doç. Dr. Erkin SÖNMEZ Başkent Üniversitesi Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi ABD Soğuk kış günlerinin ardından ısınan havalar hemen hemen herkesi sevindirirken, hastalıkları da beraberinde getirebilmektedir. Orta yaş üzerindeki, kalp ve tansiyon problemi olan kişiler başta olmak üzere aşırı kilolular, ateşli hastalık geçirenler, akıl hastaları ve küçük çocuklar sıcak havalardan olumsuz etkilenmektedirler. Sıcak havalarda özellikle tansiyon hastalarında görülen beyin kanamalarında bir artış yaşanmaktadır. Beyin kanamaları çok çeşitli olmakla birlikte basit olarak beyni besleyen damarların duvarlarının yırtılması sonucu kanın beyin içine ve/veya çevresine sızarak beyin dokusunu tahrip etmesi veya sıkıştırması olarak tarif edilebilinir. Beyin kanamaları sanılanın aksine sadece ileri yaştaki kişilerde değil, altta kanamayı kolaylaştıran sistemik ve/veya anevrizma(damarda baloncuk), arteriovenöz malformasyon(damar yumağı) gibi damarsal hastalıklara sahip gençlerde de görülebilmektedir. Aşırı sıcaklarda, beyin kanamasına yol açan en önemli faktörler vücudun susuz kalması ve sıcaklık dengesinin bozulmasıdır. Güneş altında özellikle yüksek nemli ortamlarda vücut sıcaklığı artmakta, bu sıcaklık artışı beyin damarlarını direkt olarak etkileyebildiği gibi sıvı-tuz metabolizması üzerinden dolaylı olarak da etkileyebilmektedir. Sıcaklık artışına bağlı ciltten terleme ve doğrudan buharlaşma yolu ile vücuttan sıvı-tuz kaybı gerçekleşmektedir. Artan sıvı ve tuz kaybına bağlı olarak, kan basıncında hızlı değişiklikler olabilmekte ve kan pıhtılaşma sisteminde bozulmalar ortaya çıkabilmektedir. Bunların sonucunda beyindeki kan dolaşımını belirli bir dengede tutan mekanizmalar bozulmakta, bu bozukluklarda beyin fonksiyonlarında bozulma, inme(felç) veya beyin kanaması gelişmesine neden olmaktadırlar. Vücut sıcaklığının 40 ºC (santigrat derecenin) üzerine çıktığı durumlarda şiddetli ve ciddi beyin fonksiyon kayıplarının meydana geldiği bilinmektedir. Bulantı, kusma, baygınlık ve ani bilinç kaybı, beyin kanamasının en tipik belirtileridir. Hastalık tıbbi takip ile kolayca kontrol altına alınabilecek küçük bir kanama şeklinde ortaya çıkabileceği gibi hayatı tehdit edebilen boyutlara da ulaşabilmektedir. Bu nedenle, hasta zaman kaybedilmeden bir sağlık kuruluşuna ulaştırıldığı takdirde, beyin kanamasından göreceği zarar en aza indirilebilmektedir. Hasta sağlık kuruluşuna ulaştırılıp, görüntüleme yöntemleri (bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans görüntüleme vb) ile beyin kanaması tanısı konduktan sonra, kanamanın nedenine ve derecesine göre tedavi planı yapılmaktadır. Kanama bir anevrizma ve arteriovenöz malformasyon gibi bir damar bozukluğundan kaynaklanıyorsa cerrahi veya girişimsel radyolojik yöntemlerle müdahale edilmekte, hipertansiyona bağlı şiddetli olmayan beyin kanamalarında ise genellikle ameliyata gerek duyulmadan tıbbi tedavi yapılmaktadır. Tıbbi tedaviden sonuç alınamayan ve/veya beyinde hacim olarak belirli sınırı aşmış kanamalarda ise beynin hasar görmemesi için hastanın zaman kaybedilmeden ameliyat edilmesi gerekebilmektedir. Aşırı sıcaklara bağlı ortaya çıkan beyin kanaması aslında önlenebilir bir hastalıktır. Özellikle sıcaklığın 32 santigrat dereceyi ve nem oranının yüzde 65-70 i geçtiği havalarda daha dikkatli olunmalıdır. Güneş ışınlarının yeryüzüne dik olarak geldiği 11.00-15.00 saatleri arasında çok gerekli değilse dışarıya çıkılmamalıdır. Bu mümkün değil ise düzenli olarak sıvı alımına ve özellikle yudum yudum su içmeye özen gösterilmeli, kahveden uzak durulmalıdır. Gereksiz derecede yorucu aktivitelerden kaçınılmalıdır. İnce, açık renkte ve hafif giysiler tercih edilmeli ve özellikle şapka kullanımı teşvik edilmelidir. Sık sık ılık duş alarak vücut sıcaklığının yükselmesine izin verilmemelidir. Önlem alınmadığı zaman sıcak çarpması denen durum çok hızlı gelişmekte ve belirtiler ortaya çıktığında kişi kendini korumak için geç kalmaktadır. Kalp damar ve şeker hastalığı gibi kronik hastalığı bulunanlar ile yaşlı kişilerin sıcaktan diğer bireylerden daha fazla ve çabuk etkilendikleri bilinmektedir. Bu yüzden bu kişiler yukarıda bahsedilen durumlara daha fazla dikkat etmelilerdir. 11

ŞAH DAMARI DARLIKLARI 12

Doç. Dr. Tankut AKAY Başkent Üniversitesi Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi ABD Şah damarı darlıkları veya tıbbi adıyla Karotis stenozları boyundaki karotis arterinin (Şah damarı) daralmasını veya tıkanmasını tanımlar. Karotis arteri beyine kan sağlayan ana damardır. Bu tıkanmanın nedeni aynı zamanda ateroskleroz da denilen birbiri üzerine birikerek plak oluşturan yağlardır. Bu yağlı madde damarın iç duvarında birikerek damarda daralmaya ve iç kısmında düzensizliklere neden olur. Aynı zamanda koparak beyin damarlarında tıkanmalar yapan kan pıhtılarının oluşmasına da neden olur. Beyine giden kan akımı kesildiğinde beyinin besin ve oksijeni kesilmiş olur ve bu durum hayatı tehdit eden önemli şikayetlerin sebebidir. Bu şikayetler, görme kaybı, konuşma bozukluğu, söyleneni anlayamama, kol, bacak veya her ikisini birden hareket ettirememe olarak özetlenebilir. Bunların bir bölümü geçici olabilir aşağı yukarı bir iki gün içinde geçer. Bu duruma geçici iskemik atak denir, oluşan pıhtı kendiliğinden erir ya da tedaviyle erir ve damar sistemi yeniden düzgün olarak çalışmaya başlar. Eğer bu geçmez de kalıcı olursa inme, felç şeklinde ortaya çıkar. İnme, sakatlıkların ve ölümün başta gelen sebeplerindendir. Şah damarı darlıkları veya Karotis stenozları inmenin en önemli nedenlerinden birisidir. Aynı zamanda kalp ve kanser hastalığından sonra en sık rastlanan ölüm sebebidir Şah damarı darlıkları ile ilgili bir çok risk faktörü vardır. Bu risk faktörleri; ilerlemiş yaş, yüksek tansiyon (kan basıncı 13

140/90 altında tutulmalıdır.), sigara, yüksek kan yağları ve kolesterol düzeyleri, (başta LDL olmak üzere kanda yüksek kolesterol düzeyleri bu hastalığın gelişimini hızlandırır), kontrolsüz Diyabet veya yüksek kan şekeri, alkol,sedanter yaşam (hareketsiz yaşam) ve şişmanlık (obezite) olarak özetlenebilir. BELİRTİLERİ NELERDİR? 14 Karotis hastalarının çoğunda bir şikayet yada belirti olmayabilir. Ancak hastalık ilerlediğinde günün birinde aniden inme gelişebilir. İnme bazen daha hafif şikayetlerden sonra ortaya çıkabilir. Bu şikayetlere geçici iskemik atak (TIA, transient iskemik atak) ismi verilir. Genellikle olay daralmış yada tıkanmış damardan beyne zaman zaman pıhtı atması ve pıhtı ile tıkanan beyin bölgesinin fonksiyonlarının kaybından kaynaklanır. Bu şikayetle çoğu kez birkaç saat en fazla 24 saatte düzelir. Geçici şikayetler ise Geçici körlük (amarozis fugax): Genellikle dar veya tıkalı şah damarı ile aynı taraftaki gözün tamamında yada bir kısmında körlük oluşmasıdır. Hastalar olayı perde inmesi şeklinde ifade ederler. Sorun çoğu kez 10-15 dakika içinde kendiliğinden düzelir. Kol yada bacakta geçici felç: Konuşmakta, kelimeleri düzgün sıralamakta güçlük. Bu şikayetler çoğunlukla hiçbir iz bırakmadan genelde bir saat, en geç bir saat içinde kaybolur. Bu durum genelde daha kalıcı ve ağır olan inmenin habercisidir. İnme aynı şikayetlerin 24 saatten uzun sürmesi durumudur. Yani körlük, vücudun bir tarafında felç, konuşma güçlüğü ve bazen şuur kaybının uzun süreli veya kalıcı olmasıdır. Hastaların bir bölümü bu olay nedeni ile ölebilir. Hastaların dörtte birinden fazlasında bir yıl içinde tekrar inme gelişir. Bu şikayetler eğer oluşmuş ise ilerleyen dönemde tekrar inmeye neden olabileceği için bir an önce bir kalp damar cerrahına muayene olmak gereklidir. Kalp damar cerrahınız boynunuzda şah damarınızın üzerine steteskobunu koyduğunda bazı sesleri duyabilir. Bu duyulan sese üfürüm adı verilir ve bu ses basınç farkı olan iki yer arasında veya dar bir yerden türbulansla geçen kanın çıkarttığı sestir ve şah damarı darlıkları için fikir verir.

Teşhisde kullanılan diğer testler arasında: Karotis renkli doppler ultrasonografi Manyetik rezonans anjiografi, Bilgisayarlı tomografik anjiografi, Konvansiyonel Anjiografi sayılabilir. Eğer hastada bir beyin hasarı sözkonusu ise elbette hastaya beyin tomografisi ve beyin MR tetkikleri uygulanmalıdır. TEDAVİ Tedavide 3 seçenek mevcuttur. Bunlar sırası ile ilaç tedavisi, endovasküler tedavi (anjiografi ile stent konulması) ve cerrahi tedavi (endarterektomi) olarak sayılabilir. Karotis arterindeki daralmanın %50 den daha az olması ve bu darlıkların hastada şikayet yaratmaması durumunda hastalarda muhtemel bir inme veya tromboembolik olayı (beyine pıhtı gitmesi) önlemek için pıhtıönler ilaç verilmesi gerekir. İlaç tedavisi dışında 2 yöntem mevcuttur. Cerrahi olarak plağın çıkarılması ve şah damarına stent konulması. İki yöntemin de kullanılmasının uygun olduğu ve olmadığı durumlar mevcuttur. İki yöntemden sonra da pıhtıönler ilaç tedavisinin kullanıması ve risk faktörlerini azaltmak son derece önemlidir. Karotis arter darlığında altın standart olarak kabul edilen cerrahide karotis endarterektomi ameliyatı uygulanır. Ameliyat lokal anestezi altında, hasta uyanıkken yapılır. Ameliyatta uygulanan işlem darlığa sebep olan plağın damar içinden sıyrılarak çıkarılması ve damarın çapına göre, gerekirse bir yama konularak daralmış damar genişletilmesidir. Hastalar bu yöntemle ortalama 2 günde taburcu olmaktadır. Ameliyatın uygun olmadığı bazı durumlar vardır. Bu durumlar ameliyat edilecek olan damardaki darlığın kafa kaidesine uzanması ve cerrahi sınırın ideal olmaması, ameliyat için çok riskli hasta grubu olması, boyun bölgesine geçirilmiş ameliyat ve radyasyon tedavisi geçirmiş hasta grubu olması olarak özetlenebilir. Bu durumda da hastalara anjiografi yapılarak, karotis arter stentlemesi uygulanmalıdır. 15

ERKEK KISIRLIĞI Erkek kısırlığı son yıllarda yaşanan olumlu gelişmeler nedeniyle çok büyük oranda tedavi edilebilir ya da sperm elde edilerek gebelik sağlanabilir duruma gelmiştir. Kısırlık tedavisinin yapılabilmesi için öncelikli olarak kısırlığa yol açan faktörler saptanmalıdır. Çünkü erkek kısırlığında tedavi planlaması nedene yönelik olarak düzenlenmektedir. 16

Doç. Dr. Ayhan DİRİM Başkent Üniversitesi Hastanesi Üroloji ABD Erkek kısırlığı (infertilitesi) bir erkeğin doğal yoldan baba olamaması olarak tanımlanır. Normal çiftler aylık % 20-25 şans ile 6.ayda % 75, 1 yıl sonunda da % 90 oranında çocuk sahibi olabilmektedir. Dolayısıyla doğurganlığı normal olan çiftlerin korunmasız düzenli cinsel ilişki ile 1 yıl içinde gebe kalma olasılığı yaklaşık %90 dır. Bu bilgiden hareketle 1 yıl boyunca korunmasız yapılan düzenli cinsel ilişkiye rağmen gebe kalınamaması durumu kısırlık olarak adlandırılır. Genel olarak kısırlığın 1/3 ünden erkekler, 1/3 ünden kadınlar ve 1/3 ünden de her iki partner birlikte sorumlu tutulmuştur. Yani kısırlığın yaklaşık yarısı erkekten kaynaklanan nedenlerden dolayı olmaktadır. Kısırlık tanısı alan çiftlerde, kolay, ucuz ve çabuk sonuçlanabilir olması açısından erkeğin öncelikli olarak araştırılması avantajlıdır. ERKEK ÜREME FİZYOLOJİSİ Testisler (Yumurtalıklar): Testisler skrotum adı verilen yumurtalık torbalarında yerleşmiş bir çift bezdir. Testisler erkek karakteristiklerinin gelişmesini sağlayan testosteron hormonunun (erkeklik hormonu) salgılanmasından ve sperm hücrelerinin üretiminden sorumludur. Sperm üretimi ve hormonal kontrolü: Sperm üretimini hormonlar kontrol eder. Beynin alt kısmında yerleşmiş olan hipofiz bezi FSH ve LH olarak adlandırılan hormonları üretir. FSH: Sperm üretimini uyarır. LH: Testosteron üretimini uyarır. Testosteron: Sperm üretimi ve erkeksi karakteristiklerin gelişimi için gereklidir. Sperm hücresinin yapısı: Sperm hücresi üç kısımdan meydana gelir. Sperm hücresinin baş kısmı genetik materyali içerir. Boyun sperm hareketi için gerekli enerjiyi, kuyruk kısmı ise sperm hareketini sağlar. Çocuk isteyen eşlerin yumurtlama (ovulasyon) zamanını bilmesi önemlidir. Spermlerin kadın üreme sisteminde canlı kalabilme süresi 48-72 (ortalama 48) saattir. Oysa yumurtlama sonrası yumurtanın yaşam süresi 18-24 (ortalama 18) saattir. Bu nedenle kısırlık tedavisine başlamadan önce eşlerin yumurtlama sürecini kapsayan adetin ilk gününden sonraki 11-16. günler arasında 2 günde bir cinsel ilişki yapması önerilmelidir. Gebeliğin oluşması için gerekli faktörler şu şekilde sıralanabilir: Kadının yumurta oluşturması Oluşan bu yumurtayı rahime taşıyacak olan kanalların açık olması Sağlıklı ve hedef yumurtaya ulaşabilen spermin olması Döllenmiş olan yumurtanın rahimde tutunması KISIRLIK NEDENLERİ Kısırlığa neden olabilecek faktörler aşağıdaki şekilde özetlenebilir: Doğuştan kaynaklanan anormallikler (inmemiş testis gibi) Testis (yumurtalık) tümörleri Testis yaralanması Varikosel Cinsel fonksiyon bozuklukları İlaca bağlı sebepler Retrograd ejakülasyon (meninin geriye mesaneye doğru boşalması) Çevresel ve kimyasal etkenler Kemoterapi ve radyoterapi Enfeksiyonlar Sistemik hastalıklar Üreme kanallarında tıkanıklık Nörojenik (sinir sistemine ait) nedenler 17

Hormonal bozukluklar Genetik ve aileden kaynaklanan etkenler Daha önce geçirilmiş cerrahiler Ergenlik sonrası geçirilen kabakulak Erkek üreme sağlığını hormonlar, sperm üretimi, sperm kanallarında spermin taşınması ve cinsel fonksiyonlar etkiler. Bunlardan herhangi birindeki bozukluk kısırlığa neden olur. Testislerin doğuştan olmaması ya da torba dışında bir yerde bulunması (kasık ya da karın iç bölgesi gibi) durumunda erkeklerde kısırlık görülebilmektedir. Varikosel infertil erkeklerde sıklıkla gözlenen, testis toplardamarlarındaki genişleme ile seyreden bir tablodur. Bu hastalarda sperm sayısı ve hareketliliğinde azalma, sperm şekil bozuklukları görülebilir. Varikosel hastalığı cerrahi olarak tedavi edilebilmektedir. Sertleşme sorunu yaşayan erkekler cinsel ilişkiye giremedikleri için kısırlık sorunu yaşanabilir ama kısırlık problemi olan erkeklerde sertleşme probleminin olması her zaman beklenen bir durum değildir. Bağımlılık yapan uyuşturucu maddeler ve doping amaçlı alınan maddeler sperm kalitesini olumsuz yönde etkileyebilir. Aşırı derecede sıcak ortamlarda kalan erkekler ile kimyasal maddelere maruz kalan erkeklerde de benzer nedenlerle kısırlık görülebilir. Aşırı alkol ve sigara tüketimi de sperm kalitesini olumsuz yönde etkileyen ve kısırlığa yol açan faktörler arasındadır. Yine bazı ilaçlar meninin geriye, mesaneye doğru boşalmasına neden olarak kısırlık nedeni olabilir. Kemoterapi ve radyoterapiye bağlı kısırlık görülebilmektedir. Özellikle testis kanseri nedeniyle kemoterapi alması gereken hastalarda kemoterapi öncesinde alınan spermler dondurulurak kişinin gelecekte tüp bebek yöntemi ile çocuk sahibi olabilmesi sağlanabilmektedir. Zira spermlerin kemoterapiden sonra normal haline dönebilmeleri için oldukça uzun bir süreye ihtiyaç duyulmaktadır. Tüm bu nedenler dışında nedeni açıklanamayan kısırlık faktörü de mevcuttur. Detaylı incelemelere rağmen erkeklerin bir kısmında bu sorun hiçbir şekilde açıklanamamaktadır. HASTANIN DEĞERLENDİRİLMESİ Çocuğu olmayan çiftler tedavi için başvurduklarında erkek her koşulda ve bir ürolog/androlog tarafından muayene edilmelidir. Muayenenin ilk aşaması hastadan bilgi alınmasıdır. Erkeğin doktora anlattıkları çok önemlidir. Hastanın çocukluk çağına kadar geri gidilip bilgi alınması, hastalığın nedenlerine ait detaylarla hekimi uyarması açısından çok önemlidir. Doktor hastaya yönelttiği sorularla birçok hastalığın ipucunu yakalayabilir. Örneğin ne kadar zamandır evli olunduğu doktor açısından belirleyici bir durumdur. Çünkü kısırlık tanısı koyabilmek için çiftlerin 1 yıllık düzenli ilişkiye girmelerine karşın hamilelik durumunun ortaya çıkmamış olması gereklidir. Bu bir yıl içinde en az haftada 2 kez ilişkiye girilip girilmediği de sorulmalıdır. Ailede başka bir erkekte testislerin yukarıda 18