PazaR. Sorular cevaplar ve geçmeyen dudak izleri... Aziz Nesin lik. kanun taksimi hicaz oldu n Aziz Þah. Eski bir okul. n Aydýn Adamoðlu.



Benzer belgeler
Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

SÖZCÜKTE ANLAM. Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arasý Anlam Ýliþkileri Anlam Olaylarý Söz Öbeklerinde Anlam

============================================================================

Ferit Edgü YARALI ZAMAN BÝR DOÐU YOLCULUÐUNDAN NOTLAR

Sezen Aksu 2. Çok Ayýp. Söz - Müzik: Sezen Aksu. Kulaðýma geliyor, atýp tutuyorsun, ileri geri konuþuyorsun aleyhimde. Çok ayýp, çok ayýp.

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

KÜLTÜR SANAT-MAVÝ KARANFÝL-127

Yýldýz Tilbe 1 ADAM OLSAYDIN. Söz-Müzik: Yýldýz Tilbe. Sevdim olmadý yar, küstüm olmadý yar. Kendini arattý, beni bulmadý yar

ÝÇÝNDEKÝLER. Diyalog Tamamlama Haftanýn Testi...25

A y þ e S a r ý s a y ý n Kuþlarla Giden

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

ali hikmet ÞEYTAN UÇURTMASI

A t t i l â Þ e n k o n

Yücel Terkanlýoðlu. HTML clipboard. Yaþamadýklarýndýr Dünyan! Uykuyla geçirdiðim her an, Benim için yitik bir zaman. Rüyayla devirdiðim kazan,

Her þeyin azý karar çoðu zarar derler. Ahmet Arif'in dizelerindeki gibi "Zemheri de uzadýkça uzadý"

Bettina Knab Tel: / Þu anda çocuðunuzla tedavi için hastanede bulunuyorsunuz. Bu elbette sizin ve aileniz için kolay bir durum deðil.

============================================================================

Öykü ile ilgili bitişik eğik yazı ile 5N1K soruları üretip çözünüz. nasıl : ne zaman:

Kimler aptal olarak kabul edilir? Sanki bunu herkes biliyormuþ gibi ama bundan ne

Bu kitabın sahibi:...

Ýstanbul hastanelerinde GREV!

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

Kavruk Kýna. Gündüzleri, aþaðýda herkes benim için ayný; hepsi de anadan doðma elimin altýndan geçip

Saðlýk çalýþanlarý GöREV'de

TMMOB DANIÞMA KURULU 2. TOPLANTISI YAPILDI

Fatih Baþtürk DÖNEMEM SANA. sevdim yürekten anlamadýn sen. dur gitme dedim dinlemedin sen. yalvara yalvara geriye dönsen

Aşşk Kahve ve Laduree

Koç Üniversitesi nde ders verme tecrübelerim BURAK ÖZBAĞCI 2013

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIK

Yönetici tarafından yazıldı Çarşamba, 09 Eylül :41 - Son Güncelleme Çarşamba, 09 Eylül :10

Nihat Ziyalan GÜNEÞLE DAMGALI

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΞΙ ( 6 ) ΣΕΛΙΔΕΣ

MEF İLKOKULU MART-NİSAN AYI DEĞERLER EĞİTİMİ ÇALIŞMALARI


Eze meze Yýllar geçti geze geze. Neler gördüm neler! Daðlar gördüm yerden biter, gökte yiter. Daðlar gördüm kayalý, kayalarý oyalý.

5.SINIF TÜRKÇE (GENEL DEĞERLENDİRME TESTİ) almıştır?

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.


ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ

1-Zihinsel kazanýmlar 2-Duyuþsal kazanýmlar 3-Bedensel kazanýmlar

ORTA HAZIRLIK TÜRKÇE ORTAK SINAVI Açıklamalar GRADE. (20 Aralık 2015, Pazar)

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK

AİLE & YETİŞTİRME KONULU SORU LİSTELERİ

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 6 (ΔΞΙ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

Kap y açt m. Karfl daireye tafl nan güleç yüzlü Selma Teyze yi gördüm.

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ

Kepçe kulak ameliyatında yapılan temelde kulak şeklini değiştirmek. Bu yukarıda saydığım iki sorun için ayrı ayrı müdahaleler yapılıyor.

ÇAĞDAŞ DÜNYA EDEBİYATI. Goscinny / Sempé. Öykü PITIRCIK KÜÇÜK PITIRCIK. Çeviren: Vivet Kanetti. 29. basım

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

Kadınların Çalışma Deneyimleri

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΠΤΑ (7) ΣΕΛΙΔΕΣ

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

ÇAĞDAŞ DÜNYA EDEBİYATI. Goscinny / Sempé. Öykü PITIRCIK PITIRCIK SATRANÇ OYNUYOR. Çeviren: Vivet Kanetti. 23. basım.

ISBN :

AHIRIN İÇİNDEKİ SARAY 300 Ispartalı filmini hatırladınız mı?

Makbule Haným Atatürk'ü Anlatýyor

Ýmece Evi. Ziyaret-2016

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE

Dr. Ercan YAVUZ Türk Tabipleri Birliði SSK Kolu Çalýþaný Ýþyeri Hekimi

alternatif cevabı olabilir fakat anlatmak veya vurgulamak istediğim konu insanların alışveriş merkezlerine ihtiyacı olsun olmasın gitme durumları.

============================================================================

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül :55

Konumuz sol içi cinayetler, özel olarak da Acilciler bünyesindeki cinayetler

ÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ

AYLİN BALBOA Belki Bir Gün Uçarız

Puslu Manzaralar. Yazar Volkan DURMAZ Cuma, 16 Ağustos :35 - Son Güncelleme Cuma, 16 Ağustos :44 1 / 9

Bu haftaki yazımıza geçmişten bir medya kazasıyla giriyoruz Yıl 1983

ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ

23 Nisan Şiirleri. 23 Nisan. Sanki her tarafta var bir düğün. Çünkü, en şerefli en mutlu gün. Bugün yirmi üç nisan, Hep neşeyle doluyor insan.

6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

TABURCUYUZ, YA SONRASI?

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

yemyeşil bir parkın içinden geçerek siteye giriyorsunuz. Yolunuzun üstünde mutlaka birkaç sincaba rastlıyorsunuz. Ağaçlara tırmanan, dallardan

T U T A N A K. Dönem : 2015 Toplantı : Ocak Birleşim : 4 Oturum : 1 Birleşim Tarihi : Birleşim Saati : 15.00

Sen Daha Çocuktun. Turan Parlak. roman


ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ

(December 23, 2014, Tuesday) SECONDARY PREP TURKISH COMMON EXAM. General Revision Test

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

Uyumayan Şehir. Uyumayan Şehir New York için artık bir slogan. Çoğu kişi gibi ben. de New York u izlediğim filmlerden tanıdım ve gerçekte filmlerdeki

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Cumhuriyet Halk Partisi

Ali Çolak. Bir Bahçe Düþü

SÜLÜK 1. SAHNE İÇ / ODA / GECE 1.ADAM 2. ADAM

Boğaziçi Grubumuz gönüllüleri TÜYAP Fuarında tanıtım yapıyorlar, oldukça büyük bir fedakarlık yaptıkları, umarım emeklerinin karşılığını alırlar...

FEN BÝLÝMLERÝ DERSHANESÝ

ÝÇÝNDEKÝLER TEMA 1. Anlam Bilgisi. Yazým Bilgisi. Dil Bilgisi. SÖZCÜK ANLAMI...15 Gerçek, Yan ve Mecaz Anlam...15 Deyim...15

Transkript:

PazaR Tarih: 12 Aralýk 2010 YIL: (5) SAYI: (297) AFRÝKA NIN ÜCRETSÝZ HAFTALIK EKÝ KARÞIKÝ MEVZÝ n Aydýn Adamoðlu Çam sakýzý n Halil Aða Aziz Nesin lik yaþanmýþlýklarýmýz... n Fatma Ergün Sorular cevaplar ve geçmeyen dudak izleri... n Ali Doðanbay bir kaldýrým taþý söktüm kanun taksimi hicaz oldu n Aziz Þah Eski bir okul arkadaþýma n Ziya Ormancýoðlu

2 Pazar 12 Aralýk 2010 Pazar Pazar Sahibi: AFRÝKA Yayýncýlýk Limited Editör: Faize ÖZDEMÝRCÝLER Dizilip Basýldýðý Yer: AFRÝKA Yayýncýlýk Limited Tesisleri Matbaa Teknikeri: Bünyamin NAZÝK Görsel Tasarým: Ýlter YÜKSEL & Erdem YORGUNOÐLU E-Mail: avrupa@kktc.net Web sayfasý: www.afrikapazar.net

12 Aralýk 2010 Pazar Pazar 3 Ali Doðanbay ali@ultracrows.org Sorular cevaplar ve geçmeyen dudak izleri... Ne oldu? Kimse ne olduðunu bilmiyor. Belki de bilmek istemiyor. Neye soruluyor bu yazý? Bir þey mi oldu, bir þey olmadan yazýlmýyor mu yazý? Bir þey olmadý... Peki bu soruya ne olacak?.. Soru kendi içinde çaresiz, iþkilli, kim bilir hercai... Cevaptan daha mühim konumda soru þu an, cevabý siktir def et, soru ne olacak?.. Soru cevabýnýn kendisini bilmiyor, olan ne, kim sordu bu soruyu, her soru iþaretinin konulduðu yerde cevap mý gerekiyor? Bazen gerekmeyebilir. O anlardan birini yaþýyoruz cümle içinde. Karþýlýklý bakýþýyoruz soruyla. Sanki birbirini birazdan tanýyacakmýþ gibisine o en salak bakýþmalardan biri içindeyiz. Uzunca süzüþüyoruz. Çýkaramadýðýmýz bir an. Bilmiyoruz. Tanýmayýnca olmuyor. Nee? Bir þey olmadý ki niye ne oldu diyorsun? Olmasý gereken bir þey mi olmak zorunda? Belki de ben sana sormalýyým, bak ne tuhafýmsý bir hal aldý karþýlaþmamýz, ne oldu? Peki, bakma öyle, vücut çalýmýna istinaden yapýlmýþ bir soru; ama aç gözüm seyir eyle, bilmiyorum... Bir þey olursa bana da haber et. Tanýþtýðýmýza memnun oldum, sorunuza gýcýk, umarým bir daha Bardak düþtü, su yere kýrýldý, bir resim cam kýrýðýna dönüþtü. Ýki kiþi oturup masanýn etrafýnda aðladý sonra masa bardaðý öptü. Su içti aðzýnýn içinden cam kýrýðý. Aðzý kesildi. Bardaðýn kenarýnda dudak izi kaldý masanýn. Cam kýrýðý suyun suretinde. Yer deðiþtirebilir coðrafyanýn kendisi bile... Ama... Dudak izi geçmiyor... Bütün soru bu sorunun içinde... görüþmeyiz, öpüldün. Hayat iþte ahmaklýða lüzum aramaya gerek yok olan oluyor. Ne oldu diye sormaya hiç gerek yok... Bir þey olmuyor en azýndan olduranlar öyle diyor. Olan ne yapsýn? Demek ki olmuyor... Bize olmuþ gibi oluyor... Olmuyor... -Bir þey mi var? Bir þey olduðu yok. Ne var? Bir þey varmýþ gibi mi yapmalýyýz yoksa baþtan beri bir þey varmýþçasýna davranýldý ondan mý sebepsiz gerilme? Evet, evet kesinlikle gerilme. Kaslarýn gerilmesi fakat kas dediðin -kasmadan düþün, zorlama- öyle bildiðin vücutsal olarak deðil daha sabitsel bir yer verilebilir, kalp kasýlmasý... Ve biz nereden vardýk þimdi buraya. Daha sorumtrak bir yerdeydik sanki. Nereden çýktýk bu ovamsý oval yere? Bir þey olduðu yok. Asýl sorun hiçbir þey olmuyor. Ne yapsak olmuyor. Devamlý saldýrgan, atak, tam saha pres oynuyoruz lakin olmasý gereken olamýyor. Daha piþmemiþ olacak. Erken mi dalýndan yolcu eyledik kendisini? Sana da bir þey olmamýþ gibi geliyor ama her defasýnda oluyormuþ da bu soru sorulmasa olmayacakmýþ gibi geliyor, iþte ne oluyorsa bu -masalarda oluyor. Bazen bir bakýyorsun odada masanýn kendisi olmuyor. Al iþte bir þey oluyor bak. Masa deðiþiyor yerinden yani bir þey deðiþtirme isteði insanýn onarýlmaz katledilemez yerlerinde. Hýzla yok edilmeli masa üzerinde unutulan öpücükler sözcükler... Masanýn dört ayaðý var demek ki dört tane bir þey var dördününde dönme problemi var ama. Hakiki sahicilikte ayak zannediyor salaklar kendilerini yürününce gidilecek gibi. Hâlbuki sen masasýn. Aðaçtan üremiþ. Tahtadan türemiþ. Her þeye can veren topraktan gelmiþ. Nereye gidiyorsun? Al sana soru? Topraða mý gidiyorsun salak? Fakat ecelin, hýz sýnýrýný aþmamakta dirayetli. Gelesi yok. Otur oturduðun yerde masa. Nereye gidiyorsun gitme. Masa: seni çok seviyoruz. Bir þey olduðu yok. Sorma öyle gözümüzün içine baka-baka. Gözünüzün içine bakýyorduk o sýra, o sýra sizin sýralardan biri üstüne alýnmýþ olacak bu avanaklýðý, hemen bir þey sorulacak telaþý beyincikte; aslýnda soru bekliyor, cevabý hazýr fakat ne olduðunu bilmiyor, asýl soru bu. Fakat bakanýn soru sorma gayretkeþliði yok. Öyle bir karambol durumu. Zaten bütün karambol durumlardan doðuyor en doðmamasý gereken soru bebeleri. Kürtajla alýnmasý taraftarýyým. Gözlerinizin taraftarýyým masa. Ben ona bakýyordum yalnýz. Aldýrmayacaksýn. Bir þey yok. Kapa gözlerini masa... Masanýn kendisi üzülüyor baþýný eðerek yastýða ve eðilebiliyor masalar. Bir kere bir yerde masanýn üstünden devrilenler vardý. Bardak düþtü, su yere kýrýldý, bir resim cam kýrýðýna dönüþtü. Ýki kiþi oturup masanýn etrafýnda aðladý sonra masa bardaðý öptü. Su içti aðzýnýn içinden cam kýrýðý. Aðzý kesildi. Kan kýpkýrmýzý deðildi öyle. Bardaðýn kenarýnda dudak izi kaldý masanýn. Cam kýrýðý suyun suretinde. Yer deðiþtirebilir coðrafyanýn kendisi bile... Ama... Dudak izi geçmiyor... Bütün soru bu sorunun içinde...

4 Pazar 12 Aralýk 2010 Pazar n Fatma ERGÜN Aziz Nesin lik yaþanmýþlýklarýmýz... Þubat ayýnýn ortalarý, hava kapalý, soðuk, tipik bir Ankara kýþý. Pazar sabahýydý. Apartmanýn kapýsýndaki zilimize basýldý. Buralarda habersiz bir sucu bir de tüpçü gelir. Onlar da sipariþ verirseniz gelir. Öyle bir sipariþimiz yoktu. Tam da kahvaltýya yeni oturmuþtuk. Oðlum; "Bu saatte kim bu?" dedi. Ben kapýya doðru yürürken eþim; "Tanrý misafiridir. Sofraya bir tabak daha koyalým" dedi. Hýrsýzlýk olaylarý arttýðýndan beri sormadan apartman kapýsýnýn açýlmamasý, ve daha baþka uyarýlar, yazýlý olarak site sakinlerine daha önce daðýtýlmýþtý. Gelenin kim olduðunu öðrenmek için diafonun düðmesine basýp; "Kim o?" diye sordum. "Jandarma" cevabý geldi. Bizim semtin, belediye sýnýrlarý dýþýnda olduðu için polise deðil de jandarmaya baðlý olduðunu önceden biliyordum. Yirmibir yýldýr bu evde oturuyoruz. Jandarma, daha önce doksanlý yýllarýn baþýnda, ben oturma izni, "ikamet teskeresi" ile uðraþmaktan býkýp TC vatandaþý olmak için müracaat ettiðimde iki sefer beni sormak için, kapýmýza gelmiþti. Þimdi jandarma ile ne iþimiz olabilirdi ki? Birden hatýrladým. Daha önce bizim apartmanda oturan bir arkadaþýmýz, iþleri bozulunca oturduðu evi icra ile satýldýðý için, baþka bir semte taþýnmýþtý. Apartman görevlimiz birkaç kere, zaman zaman jandarmanýn gelip onlarý sorduðunu, kendisinin de; "Onlar buradan taþýndýlar, nereye gittiklerini bilmiyorum" diye cevap verdiðini söylemiþti. Acaba jandarma yine onlarý sormak için mi gelmiþti? Sesimi alçaltarak, kapýdan mutfaða doðru seslendim; "Ýclaller'i sorarlarsa nerede olduklarýný bilmiyoruz" dedim. Ayak sesleri yaklaþtýðýnda eþim ve oðlum da kapýya gelmiþlerdi. Gelenler iki kiþiydi. Askeri kýyafetliydiler. Birinin omuzunda silah asýlýydý. Silahsýz ve daha yaþlý görünenin elinde saman renkli, orta boy bir zarf vardý. "Ýyi günler" dedi. Üçümüz bir aðýzdan, merakla; "Ýyi günler" dedik. Elinde sarý zarf tutan jandarma bana bakarak; "Elif Özcan kim?" diye sordu. "Bilmiyorum"dedim. "Sen deðil misin?" dedi. "Deðilim" dedim. Benim Elif Özcan olduðuma kendini inandýrmýþ, yüzüme bakarak zarfýn üzerindeki adresi okudu ve "doðru mu? diye sordu. "Evet doðru" dedi eþim. "Adres doðru olduðuna göre, Elif Özcan'ý çaðýrýn!" dedi jandarma. "Öyle birisini tanýmýyoruz. Burada oturmuyor" dedim. "Sizden önceki ev sahibi veya kiracý mýydý?" diye sordu. Eþim sinirlenerek; "Bu evin ilk ve son sahibi biziz. Yirmi yýlý aþkýn bir süredir bu evde oturuyoruz! Sizin söylediðiniz isimde birini de tanýmýyoruz!" dedi. Jandarma elindeki zarfý göstererek; "Bu zarf icra dairesinden geliyor, evinize haciz geleceðini bildiriyor. Elif Özcan'nýn borcundan dolayý" dedi. "Hayret ki ne hayret! tanýmadýðýmýz birinin borcundan dolayý niye bizim eve haciz geliyor?" dedi oðlum. Jandarma; "Çünkü zarfýn üzerindeki adres doðru ve Elif Özcan burada oturuyor" Ne söylediysek, Elif Özcan olmadýðýmý ve o isimli birisinin bu adreste oturmadýðýný jandarmaya inandýramadýk. Merdivenleri inmeye baþlayan jandarma durdu ve þöyle dedi: -Ýcra memurlarý siz evde yokken de gelirler. Allahýn bir kulu bile Elif Özcan burada oturuyor derse, kapýnýzý kýrarlar ve borcunuza karþýlýk eþyalarýnýzý götürürler. Artýk iyice sinirlenen eþim; "Biz, allahýn üç kulu size burada öyle biri oturmuyor diyoruz inanmýyorsunuz, icra memurlarý allahýn bir kuluna inanýp kapýmýzý kýracak. Öyle mi?" diye sordu. Jandarmaya meram anlatamamaktan yorgun düþmüþtük. Onlar gittikten sonra bir müddet kendimize gelemedik. Kimdi Elif Özcan? Niye bizim adresimizi vermiþti? Yoksa gizli bir düþman mýydý? Elime telefon rehberini aldým. Alelacele sayfalarý çevirdim. Özcan Elif... Üç kiþi vardý... Ankara'nýn üç ayrý semtinde oturan üç ayrý Elif özcan... Üç ayrý numara... Bizim adresi veren hangisi acaba? Üçünden biri mi? Hiçbiri mi? Numaralardan birini çevirsem, ne diyeceðim? Verse bile, ben verdim der mi? Ýcra memurlarý ben evde iken gelirlerse, onlarý muhtara gönderirim diye düþünmüþtüm. Nasýl olmasa muhtardaki kayýttan bu adreste öyle birisinin otumadýðý anlaþýlýrdý. Ya ben evde yokken gelirlerse? Apartmanda bildiðimiz kadarý ile düþmanýmýz yok. Ya gizli düþmanýmýz varsa? Ya bu gizli düþman, biz evde yokken gelen icra memurlarýna; "Evet Elif Özcan burada oturuyor derse" diye günlerce evden çýkmadým... Gelirler diye bekledim... Neyse ki gelen olmadý... *** Jandarmalarýn kapýmýza geliþinin üzerinden birkaç ay geçmiþti. Bir sabah telefon çaldý. Eþim ve oðlum iþlerine gitmek için evden yeni çýkmýþlardý. Acaba bir þey mi unuttular? Geri mi döndüler? Ýyi de öyle olsa cep telefonumdan ararlardý. Bu erken saatte kim ola ki? Kýbrýs'ta birisine bir þey mi oldu? Kalbim yerinden fýrlayacakmýþ gibi çarpmaya baþladý. Telefonu açtým. Bir kadýn telaþlý "Ben Nejat Ergün'ün hastasýyým" dedi. Birisi bana þaka yapýyor diye düþündüm. Ben daha bir þey demeden "Bugün saat onbirde randevum vardý, hastayým gelemeyeceðim. Ýyileþince ben tekrar arayýp randevu alýrým" dedi. Kýbrýs'tan aranmamýþtým, kimseye bir þey olmamýþtý. Keyfim yerine gelmiþti... Þakaysa þaka; "Neden kendisine söylemiyorsunuz?" dedim. "Orada mý?" dedi. "Evde deðil, iþyerinde" Telefondaki kadýn iyice telaþlandý "Siz sekreteri deðil misiniz?" diye sordu. "Hayýr, eþiyim" dedim. Bir sessizlik oldu... Kadýn "Ben muayenehaneyi aramýþtým" dedi. Ýsim benzerliði miydi yoksa? Daha fazla uzatmadan; "Hanýmefendi siz kimsiniz ve nereyi aradýnýz?" dedim "Ben Naciye Kahraman, bugün randevuma gelemeyeceðimi bildirmek için aramýþtým" dedi. -Bu numarayý size kim verdi? -Bilinmeyen numaralardan aldým. Orasý muayenehane deðil mi? -Deðil, burasý ev, eþim de doktor deðil. -Diþ hekimi? -Diþ hekimi de deðil. Size yanlýþ numara verdiler herhalde. Belki isim benzerliðidir. Siz bilinmeyen numaralardan muayenehane diye isteyin. Yanlýþ numara, iyi günler. Yine rehberi elime aldým. Tahmin ettiðim gibi isim benzerliði... Ýlk bizim ev numaramýz, hemen sonra da diþ hekiminin evinin ve Kýzýlay'daki muayenehanesinin numaralarý... Akþam eþim eve gelince; "Seni bugün bir hastan aradý" dedim. Gülerek; "Hastam mý? Hayraným mý?" dedi. Olanlarý anlattým... *** Memur kadýn nüfus cüzdanýmý istedi. Verdim. Bigisayarda bir þeyler yazdý. Sonra þaþýrmýþ gibi yüzüme baktý; "Siz nüfusta boþanmýþ görünüyorsunuz" dedi. Þaþkýnlýktan; "Ne zaman?" demiþim. Memur "Hanýmefendi siz boþanmadýnýz mý?" diye sordu. "Hayýr" dedim. "Boþanmak için dava açýldý mý?" Sesimi yükselterek bir daha; "Hayýr" dedim. "Eþinizin vukuatlý nüfus örneðine bakayým" dedi. Baktý. Eþiniz sizinle evli görünüyor dedi. Allahým sen aklýmý baðýþla! Bu kadarla kalsa bir þey deðil, memur kadýn "Eþinizde bir de çocuk görünüyor!" dedi. "Umut mu?" diye sordum. "Evet" dedi. Boðazým kurudu, yazýn göbeðinde soðuk ter döküyorum... -Bende görünmüyor mu? -Hayýr sizde sadece boþandýðýnýz görünüyor. 2007 yýlýnýn Aðustos ayýnda emekli olmak için Sosyal Sigortalar'ýn ilgili bölümüne gittim. Vukuatlý nüfus örneði götürmem gerekiyormuþ. Çankaya nüfus müdürlüðüne gittim. Numara aldým. Bekledim. Sýram geldi. Ne istediðimi söyledim. Memur kadýn nüfus cüzdanýmý istedi. Verdim. Bigisayarda bir þeyler yazdý. Sonra þaþýrmýþ gibi yüzüme baktý; "Siz nüfusta boþanmýþ görünüyorsunuz" dedi. Þaþkýnlýktan; "Ne zaman?" demiþim. Memur "Hanýmefendi siz boþanmadýnýz mý?" diye sordu. "Hayýr" dedim. "Boþanmak için dava açýldý mý?" Sesimi yükselterek bir daha; "Hayýr" dedim. "Eþinizin vukuatlý nüfus örneðine bakayým" dedi. Baktý. Eþiniz sizinle evli görünüyor. Allahým sen aklýmý baðýþla! Eþim benimle evli görünüyor, ben eþimden boþanmýþ görünüyorum? Bu kadarla kalsa bir þey deðil, memur kadýn "Eþinizde bir de çocuk görünüyor!" dedi. "Umut mu?" diye sordum. "Evet" dedi. Boðazým kurudu, yazýn göbeðinde

12 Aralýk 2010 Pazar Pazar 5 soðuk ter döküyorum... -Bende görünmüyor mu? -Hayýr sizde sadece boþandýðýnýz görünüyor. Tane tane memura anlatýyorum: -1978 yýlýnda evlendim. 79 yýlýnda oðlum doðdu. Ne ben ne eþim boþanmak için hiç dava açmadýk. Nüfus örneðimin bir an önce bu þekilde düzeltilmesini istiyorum. Ölsem arkamdan eþim ne çok uðraþmak zorunda kalýrdý diye düþünürken memur, "Ben size eþinizin vukuatlý nüfus örneðini vereyim bu sizin iþinizi görür. Daha sonra da Ayvalýðý arar kütüðünüzde gerekli düzeltmeleri yaptýrýrým" dedi. Belgeyi alýp ilgili yere götürdüm. Yanlýþlýklarýn düzeltilmesi için nüfus müdürlüðüne üç kere daha gittim. Ýyi ki emekli olmak için müracaat ettiðimde vukuatlý nüfus örneði istenmiþti de bu durum ortaya çýkýp düzeltilmiþti. Yoksa haberim olmadan boþanmýþ boþanmýþ hayatýma devam edecektim. Emeklilik iþlemleri sýrasýnda bir ara dosyam kayboldu. Birileri " Biz gönderdik" dedi, diðerleri "Bize gelmedi" dedi. Ben Sosyal Sigortalar Genel Müdürlük binasýnda oda oda dolaþýp dosyamý aradým. Sonunda onu bir sandalyenin üzerinde buldum. Belli ki oda oda gezmekten yorulmuþ, oturmuþtu. Üzerinde de yirmi, yirmibeþ kadar dosya oturduðu için görünmüyordu. Ýþlemler üç aydan fazla sürdü. Ben kaç kere gittim hatýrlamýyorum... Sonunda emekli oldum... *** Kurban bayramýndan önce Türk Hava Kurumu, Mehmetçik Vakfý, Kýzýlay ve Lösev kuruluþlarýndan mektuplar geldi. Hepsi de kurban baðýþýmýzý kendilerine yapmamýzý istediklerini yazýyorlardý. Ýlk üç kurumdan gelen zarfýn üzerinde eþimin ismi ve adresimiz doðru yazýlmýþtý. Lösevden gelen zarfýn üzerine adres doðru yazýlmýþtý da isim olarak Gülten Salman yazýyordu. Zarfý elime alýnca gülmeye baþladým. "Yeni bir Elif Özcan vakasý mý?" dedi eþim... "Belli ki bizim evde, bizim bilmediðimiz baþkalarý da yaþýyor" dedim... *** Geçen hafta baþýnda telefon çaldý. Açtým. Telefondaki erkek "Ne istiyorsunuz?" diye sordu. Þaþýrdým, "Ýyiliðiniz" diyesim geldi. Demedim. Telefonu eþime verdim. Konuþtular. Bizim Keçiören'de satýlýk evimiz varmýþ! Meðer, ona kaç para istediðimizi soruyormuþ! Evin penceresine asýlý ilanda bizim numaramýz yazýlýymýþ. "Numarayý yanlýþ aldýnýz! Bizim böyle satýlýk bir dairemiz yok!" dedi eþim. Hafta boyunca birkaç kiþi daha aradý. Arayanlarýn hepsi evimizi kaça sattýðýmýzý sordular. Ýlana numara yanlýþ yazýlmýþtýr diye düþünüyoruz þimdilik... Altýndan baþka bir þey çýkar mý bilmem... Bildiðim Keçiören'e bir tek sefer gittim. 7 Nisan 1996 günü, Nisan olmasýna raðmen karlý bir gündü. Oðlum üniverse giriþ sýnavýnýn ilk aþamasýna Keçiören'deki bir ilkokulun birinci sýnýflara ait bir sýnýfýnda girdi. Hangi akla hizmeten o gençler, bir türlü sýðamadýklarý o küçücük sýralara oturtuldular, anlamak mümkün deðil. O da Aziz Nesin'lik bir baþka olay... Ve bu olaylar ilk anda aklýma gelenlerden sadece birkaçý... Buralarda O köpeði havlamaz O yýldýzý parlamaz O zeytini yaþamaz yurdun. Zifiri gecelerin birinde Bir kurþun patlarsa Bil ki sana deðildi Þeytan doldurdu iþte. Taþ yakan Temmuzlarda Mevzilendiðin evin Mor yannisi açarsa O zaman Beni vurdun. Buralarda O rüzgarý konuþmaz O denizi anlatmaz O topraðý sarýlmaz yurdun. Tüm hatýralarýmýzý öldürdük dünkü Suyumuzu boðduk Daðýmýzý vurduk Aðacýmýzý söktük Onurumuzu çiðnedi, düþman yerine postallarýmýz. - Karþý mevzideki askere - Bir yurdu kurtaramadýk sindrofe Avuç içi kadar bir yurdu kurtaramadýk. Kimimize kahraman Mücahit dediler iþletmelik Kimimize aslan Mevzimiz ayni deðildi Kýzýl lâle açmazdý düþünce soðancýklarýmýz Sermaye için öldük öldüründük Kanlý emeðimizi kullandý zalimler bunda bile Ýþçinin zaferine, iþçinin devletine Ýþçi pençesiyle kavramadýk piyadeleri çünkü. Nah ikimize de. KARÞIKÝ MEVZÝ Aydýn Adamoðlu

6 Pazar 12 Aralýk 2010 Pazar aziz þah komunistisrafil@hotmail.com bir kaldýrým taþý söktüm kanun taksimi hicaz oldu miss cia güzeliyle akþam birlikteydik ortadoðuyduk ve amerika sabah kalktýðýmda modifiye edilmiþ þehir hatlarý vapuru üzerimden geçti günlerden yirmi temmuz halbuki yirmi birinde doðdu çatýþmalarýn birinci gününde birileri kulak keserken ilk kez duyuyordu kâinatý nato'nun iþi illâ ki temmuzla akraba yapacak bizi martýlar yoktu modifiye edilmiþ þehir hatlarý vapurunda maraz vardý martaval vardý ecevit þapkasý vardý manifesto yoktu menü vardý törenlerden hazzetmem ödül törenleri dahil hele de ödül alacaksam kendimi törendeki tank direkteki bayrak hissederim -yani katakulliye gelmiþimdirtopun ucunda kýrmýzý elbiseli kadýn geçit törenine dahil deðildir törenleri hazetmem ve miss cia güzeli bana giderayak bir 20 temmuz töreni býraktý hamileyim dedi bana askeri üs olur musun sevgilim yirmibir yaþýnda ecevit kýrkdokuzunda kýlý kýrk yaran bir yaðmur vardý kýla tüye barýþ harekatý yapýyorlardý aðda yapýyorlardý bütün vajinalar kanýyordu bütün kýz çocuklarý o gün büyüdü bütün erkek çocuklarý bir günde asker oldu mýsýr'da ekmeðe zam yapýlmýþtý halk ayaklandý bir günlüðüne felsefe konuþtuk sonra herkes boþ konuþmayý seçti bütün bekaretler bozuldu tuttum sakalýmý kestim tuttum aþýk oldum tuttum kendimi karaladým tuttum kendimi bir geçit törenine kiraladým üzerimden tanklar geçti aptal bir pasifist olarak öldüm

12 Aralýk 2010 Pazar Pazar 7 Fotoðraf: Mark Reboud kaldýrým taþýný söktüm aklý baþýnda bir militan oldum 1911 kasým'ýnda der kampf'da çýkan bir makale duruyor önümde ben seni iþte o kadar eski sevdim sabah 05.13 biraz faiz ali faiz dinledim biraz amina alaoui udi aloni filmini yarýda býraktým adorno beni yaralý býraktý trotsky pansuman yaptý seni sevmeye ihtiyacým vardý çünkü mahzun kýrmýzýgül sinemasýný hiç sevmedim bana kýlýf hazýrlar mýsýn sana geleceðim sana bolþevik olmayacaðým birazdan iþçiler þantiyeye gelecek sen bana otonomi vereceksin seni sevme hakký vereceksin yargýsýz infaz hakký vereceksin seni ayak parmaklarýndan tutup öpeceðim düzsaçý severim eðer düzyazýya sebep olmuyorsa kývýrcýk saçla sorunum yok yeter ki bir reformistin kafasýnda olmasýn obama'nýn kafasýnda olmasýn malcom x'in kafasýnda olsun, severim modifiye edilmiþ þehir hatlarý vapuruyla çýktýlar kýbrýs'a saçlarý kýsaydý ürküp türk olan amerikalýlar stop! töbeler olsun töreni yarýda kesin size "defol" diyorlar artýk bir kýz çocuðu temmuz'da geçit töreninin ortasýnda doðuyorsa bu "geçmeyin artýk" demek çavuþ olan adalýlar kendini hâlâ baþkomutan sanan heykel gibi fanon'un durdurduðu trenden inenler zidane'ýn kafasýný özlediler yasaklanan musiki'yi özledim seni beklerken

8 Pazar 12 Aralýk 2010 Pazar

12 Aralýk 2010 Pazar Pazar 9

10 Pazar 12 Aralýk 2010 Pazar

12 Aralýk 2010 Pazar Pazar 11... pazar KritiK... Ece Temelkuran: Kahraman, küçük bir kýz çocuðu. Kaþýk kadar...19 yaþýnda. Boyu 1.55 var yok. Yüzü yuvarlacýk. Tatlýcýk bir ses tonu var. Kahraman, küçük bir kýz çocuðu. Kaþýk kadar. Dayanamazlar diyor. Babam annem çok üzülür. Akrabalarýmýz belki kýzar. Belki beni görmek istemezler artýk. Onlarý çok üzerler benim yüzümden. Sonra belki... Yani dayak olmaz da... Yine de... Ýnsan Haklarý Derneði nin bir odasýnda yalnýz baþýna bir kýz çocuðu, bir kadýnýn baþýna gelebilecek en korkunç þeyi yaþamýþ, polis tekmeleriyle bebeði düþürülmüþ, bu dünyada bir baþýna duruyor. Kýz çocuklarý niye böyle Allah ým? Niye hâlâ baþkalarýný düþünür bir kýz çocuðu acýdan rahmi sýzlarken! Aðlamýyor. Eylemi anlatýrken, biber gazýný nasýl gözüne sýktýklarýný anlatýrken, ellerindeki gaz yanýðýný gösterirken, hastaneye nasýl alýnmadýklarýný, polisin onu nasýl düþük yaparken bile gözaltýna almak istediðini, sedye getirmediklerini,... ÇalýnTý... bebeðinin kalbinin duruþunu. Kasýklarýna tekmeler atan polislere, Hamileyim! Vurmayýn! diye baðýrmasýna raðmen vurduklarýný anlatýrken. Hatta Belki duymamýþlardýr diyor, inanamýyor belli ki, bir insanýn bile bile bir kýz çocuðuna bunu yapabileceðine. Aðlamýyor þunu söyleyene kadar: Doktor geldi, Bebeðinin kalbi durmuþ, alacaðýz dedi. Sonra bebeði çýkardýlar. (Parmaðýný gösteriyor) Bu kadarcýktý. Kutuya koydular. Kutunun üzerine benim adýmý yazdýlar. O zaman iþte... (Kýrýlýyor aðzý, çenesi acýdan) Aðýrýma gitti. Böyle bir hikâyeyi anlatmak için bir kýz çocuðu bu kadar direnci, bu kadar olgunluðu nereden bulur? Bilemedim. Devam ediyor: Doktorlar dedi ki: Sende morarma yok. Bu bebeði kendi kendine düþürmüþsündür belki. Ýncelemeye alýnacak. Ben bir þey demiyorum, o da bir þey demiyor. Susuyoruz, uzun hava. Devam ediyor yine: Devlet bana yardým edecekmiþ. Kürtaj parasýný ödeyecekmiþ devlet. 600 lira... Susuyoruz, küfür. Bir kýz çocuðunu bu devlet, bu hükümet, bu polisler böyle büyütüyor iþte. 19 yaþýnda ölü bebeðini bir kutunun içinde önüne koyup Korkma parasýný vereceðiz diyerek. O kýz çocuðu, bir hastane odasýnda ilk kez kadýndoðum muayenesi masasýna yatarken çýkýp utanmadan, erinmeden, üþenmeden Huzur ve istikrarýmýzýn önemi ve falan ve filan diyerek. Sevmiþler çocuklar birbirlerini. Konuþuyorlarmýþ, düþünüyorlarmýþ Ne yaparýz? diye. Ýkisi de öðrenci. Ama çok sevmiþler ve bu bebeðin doðmasýna karar vermiþler. Belki okulu býrakýrlarmýþ, belki baþka bir çözüm bulurlarmýþ ama doðuracakmýþ iþte, kopamamýþ bebekten. Bilen bilir... Sonra iþte polis düþük yaparken ona þöyle Þu son günlerde polis tekmeleriyle bebeðini düþüren kýz konuþuluyor Türkiye de. Ezgi Özen... Ama nasýl nasýl konuþuluyor öyle; merhametle kavgalý, vicdaný ölü cümlelerle. Türkiye basýnýnýn köþelerini tutan büyük yazarlar, býrakmýþlar polisin öðrencilere böcekler gibi ilaçlamasýný, soruyorlar utanmadan: Hamile kýzýn eylemde ne iþi var? diye... Bir kýz çocuðunu döve döve karnýndaki bebeðini düþürten polisi aklamaya, kýzý haksýz çýkarmaya karar vermiþler belli. Polis, Bebek bizim yüzümüzden düþmedi diyor. Ezgi, dövüldüðü gün hastaneye götürüldüðünde kanamaktaydý, raporlarýndan, tahlillerinden belli. Ýstanbul daki öðrenci eyleminde gençler polisten dayak yerken, gençler polisin sýktýðý gazla sokaklara yýðýlýrken ve Ezgi nin bebeði annesinin rahminden koparken, Dolmabahçe de Baþbakan Recep Tayyip Erdoðan üniversite rektörleriyle üniversitelerde demokrasiyi özgürlüðü konuþmaktaydý büyük ihtimalle. Ezgi þöyle söylüyor: Yapma! Hamileyim! dedim. Karnýma vurdu. Bebeði çýkarýp kutuya koydular. O aðýrýma gitti. Bebeði doðuracaktým. Bakacaktýk. Bakardýk. Sevmiþtik çünkü. Bir devletin vicdaný en iyi nasýl ölçülür? Kýz çocuklarýna nasýl davrandýðýna bakarak deðil mi? demiþ: Bu yaþta çocuk peydahladýn ha! Böyle olmuþ iþte... Önceki gün devletimiz, hükümetimiz ve Baþbakanýmýz böyle korunmuþ huzursuzluktan ve istikrarsýzlýktan. Belki bebeðim olmaz benim diyor. Gözleriyle bana soruyor, sanki Olur desem iyi gelecek. Birileri iyi bir þeyler söylesin istiyor.(...) Þuncacýk bir kýz, annesi bile yok yanýnda, þimdi tanýþtýðý bir abladan iyi bir þey duymak istiyor. Söylüyorum ben de. Ne yapayým! Çünkü bu devlet, bu hükümet, bu polisler, bu emniyet müdürleri bizim payýmýza da bunu düþürüyor. Bebeðini kaybetmiþ bir kýz çocuðuna söyleyecek laf aratýyor. Var mý öyle bir cümle? Ne yazayým? diye soruyorum, Söyle ne istersen onu yazayým. Bilmem ki diyor. Siz bilirsiniz. Söyle, ne istersen onu yazacaðým diyorum. Ne isteyeyim? diyor. Bebeðimi mi! Ben çok küfür biliyorum. Ben çok küfür biliyorum. Ben çok küfür biliyorum. Alnýndan öpüyorum, elini tutuyorum. Çünkü iþte, bu memlekette bizim payýmýza bu düþüyor. Birbirimizin elini tutmaktan, sarýlmaktan baþka bazen çaremiz kalmýyor. (Ece Temelkuran ýn 8 Aralýk 2010 tarihli Habertürk te yayýmlanan Sizin istikrarýnýz! Onun bebeði! bailýklý yazýsýndan kýsaltýlmýþtýr...)