PS-1 HEMANJİOMU TAKLİT EDEN FİBROLAMELLER HEPATOSELÜLER KARSİNOM OLGUSU

Benzer belgeler
Dev Karaciğer Metastazlı Gastrointestinal Stromal Tümör Olgusu ve Cerrahi Tedavi Serüveni

LAPAROSKOPİK SURRENALEKTOMİ DENEYİMLERİMİZ

Dr. Mehmet İnan Genel Cerrahi Uzmanı

ACİL CERRAHİ GİRİŞİM GEREKTİREN ENDOKRİN PATOLOJİLER: ERKEN TANI & HIZLI TEDAVİ

Tiroidin en sık görülen benign tümörleri foliküler adenomlardır.

Toraks Travmalarında Hasar Kontrol Cerrahisi Teknikleri

Paratiroid lezyonlarında USG ve Sintigrafinin Karşılaştırılması

Pediatrik karaciğer kitlelerinde ayırıcı tanı

TİROİD (GUATR) CERRAHİSİ HAKKINDA SIK SORULAN SORULAR FR-HYE

Göğüs Cerrahisi Alkın Yazıcıoğlu. Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi

Asendan AORT ANEVRİZMASI

KOLANJİOKARSİNOMA. Sunum Planı. Safra Kanalı Kanseri-Kolanjiokarsinoma- Sunum Planı. Sunum Planı. Kolanjiokarsinoma- Lokalizasyon

29 yaşında erkek aktif şikayeti yok. sağ sürrenal lojda yaklaşık 3 cm lik solid kitlesel lezyon saptanması. üzerine hasta polikliniğimize başvurdu

Acil Serviste Bilgisayarlı Tomografi Kullanımı. Doç. Dr. M. Ruhi Onur Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji ABD

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

LAPAROSKOPİK KOLOREKTAL KANSER CERRAHİSİNİN ERKEN DÖNEM SONUÇLARI:251 OLGU

KÜNT ve DELİCİ/KESİCİ KARIN TRAVMALARI

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım

06 Şubat Nisan SAAT P a z a r t e s i S a l ı Ç a r ş a m b a P e r ş e m b e C u m a

Olgu Sunumu. Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi. Özkan Saydam

DÖNEM IV 3. GRUP DERS PROGRAMI

AORT ANEVRİZMASI YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015

SAAT P a z a r t e s i S a l ı Ç a r ş a m b a P e r ş e m b e C u m a. Pre-Operatif Hastaların Genel Değerlendirilmesi Yrd.Doç.Dr.

ULUSAL ENDOKRİN CERRAHİ KONSENSUS KONFERANSI

Adalet Elçin Yıldız, Sinan Genç, Berna Uçan, Suat Fitoz. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Radyolojisi Bilim Dalı, Ankara

LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER

GİRİŞ. YETİŞKİNLERDE ve ÇOCUKLARDA HERNİ GİRİŞ PATOFİZYOLOJİ-genel karakteristikler. PATOFİZYOLOJİ-genel karakteristikler

Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim

KANSERDE RADYOLOJİK GÖRÜNTÜLEME DOÇ. DR.İSMAİL MİHMANLI

T.C. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi

4. SINIF GENEL CERRAHİ STAJ PROGRAMI

TRAKEA CERRAHİSİNDE TEMEL PRENSİPLER

Omurga-Omurilik Cerrahisi

Hazırlayan ekip : Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Çalışma Grubu. Üyeler - Dr.Baktash Morrad - Dr.Ayşe Hüseyinoğlu - Dr.

SÜRRENAL HASTALIKLARDA CERRAHİ YAKLAŞIM

İnmemiş Testis ve İnguinal Herni. PANEL: Görseller Eşliğinde Vaka Tartışmaları

BVÜ Genel Cerrahi AD Dönemi Asistan Hekim Teorik Eğitim Programı

HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM

KOLOREKTAL POLİPLER. Prof. Dr. Mustafa Taşkın

17 Nisan Haziran SAAT P a z a r t e s i S a l ı Ç a r ş a m b a P e r ş e m b e C u m a

Tanı: Metastatik hastalık için patognomonik bir radyolojik. Tek veya muitipl nodüller iyi sınırlı veya difüz. Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak

BİRİNCİL KEMİK KANSERİ

Abdominal Aort Anevrizması. Dr.Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK

Dr. Mehmet TÜRKELİ A.Ü.T.F İç Hastalıkları A.D Medikal Onkoloji B.D 5. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi Mart 2014-Antalya

İSKEMİK BARSAĞIN RADYOLOJİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ. Dr. Ercan Kocakoç Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul

Olgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi

GERM HÜCRELİ TÜMÖRLER İnteraktif Olgu Sunumu Dr BENGÜ DEMİRAĞ

ERKEN LOKAL NÜKS GELİŞEN VULVA KANSERİ: OLGU SUNUMU

Gerçek şilöz asit: yüksek trigliserid oranlarına sahip sıvı.

İnsidental kanser. Dr. Ali İlker Filiz Haydarpaşa Sultan Abdülhamid Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği

TRD KIŞ OKULU KURS 1, Gün 2. Sorular

Pankreas Tümörü Ameliyatı Bilgilendirilmiş Onam Formu

Hepatik Arter Anevrizması Ameliyatı Bilgilendirilmiş Onam Formu

Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler

Dahiliye Konsültasyonu için Altın Öneriler: En Sık Görülen On Olgu Örneği Asıl Deniz alt Güney başlık Duman stilini düzenlemek için tıklatın Marmara

D VİTAMİNİ EKSİKLİĞİNİN TOTAL TİROİDEKTOMİ SONRASI HİPOKALSEMİ RİSKİ ÜZERİNE ETKİSİ

Akut Karın Ağrısı. Emin Ünüvar. İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı.

Karsinoid Tümörler Giriş Sınıflandırma: Göğüs Cer rahisi rahisi Göğüs Cer Klinik:

HAMDİ ÖZŞAHİN,GÜRKAN YETKİN,BÜLENT ÇİTGEZ,AYHAN ÖZ, MEHMET MİHMANLI, MEHMET ULUDAĞ

Karın yaralanmaları ister penetran ister künt mekanizmaya bağlı olsun ciddi morbidite ve mortalite ile seyrederler.

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

Saat 25 Eylül 2017 Pazartesi 26 Eylül 2017 Salı 27 Eylül 2017 Çarşamba 28 Eylül 2017 Perşembe 29 Eylül 2017 Cuma. Seminer

Karaciğer Metastazlarının Cerrahi Tedavisi. Dr. Orhan Bilge İ.Ü. İst. Tıp Fakültesi Genel Cerrahi ABD

Ektopik Gebelik. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK

GIS Perforasyonları. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK-2012

Kalp ve Damar Cerrahisi. Anabilim Dalı

TKD/TKYK KORONER BAKIM İLERİ KLİNİK UYGULAMALAR SERTİKASYON PROGRAMININ ÇEKİRDEK EĞİTİM PROGRAMI

Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı 5. Sınıf ders programı:

Çok Kesitli Bilgisayarlı Tomografik Koroner Anjiyografi Sonrası Uzun Dönem Kalıcı Böbrek Hasarı Sıklığı ve Sağkalım ile İlişkisi

İmmünyetmezlikli Konakta Viral Enfeksiyonlar

Göğüs Ağrısı Olan Hasta. Dr. Ö.Faruk AYDIN /

İZMİR KATİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI GENEL CERRAHİ STAJI B GRUBU TEORİK VE PRATİK DERS PROGRAMI (01.09.

Kronik Pankreatit. Prof. Dr.Ömer ŞENTÜRK KOÜ Gastroenteroloji, KOCAELİ

OLGU SUNUMU. DOÇ. DR. VUSLAT KEÇİK BOŞNAK Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD.

Tıkanma Sarılığı. Yrd. Doç. Dr. Zülfü Arıkanoğlu

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı

(ANEVRİZMA) Dr. Dağıstan ALTUĞ

Basit Guatr. Yrd.Doç.Dr. Okan BAKINER

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler

DÖNEM III DERS KURULU 4 GASTROİNTESTİNAL SİSTEM VE ENDOKRİN SİSTEM. DÖNEM III KOORDİNATÖRÜ Prof. Dr. Kamil Hakan DOĞAN

Genelde 1 hafta içinde başlayan ağrılar akut karın ağrısı kabul ediliyor.¹

Slayt 1. Slayt 2. Slayt 3 DİAFRAGMA HASTALIKLARI ANATOMİ. Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger. Diafragma - Muskuler - Tendinöz (Centrum tendineum)

T.C. BÜLENT ECEVİTÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÖĞRETİM YILI IV. SINIF GENEL CERRAHİ STAJ PROGRAMI. Grup D ( 8 Hafta)

GENEL CERRAHİ KLİNİĞİ YILI EĞİTİM PLANI

NODULER GUATR DA CERRAHİNİN GENİŞLİĞİ. Dr. Serkan SARI SB İstanbul EAH

VAKA SUNUMU. Dr. Arif Alper KIRKPANTUR Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Nefroloji Ünitesi

TPOG İSKİP Merkez Çalışma Kodu: Hasta TC Kimlik No Hasta İsim, Soyadı. Gönüllü Bilgilendirilmiş Onam Formu. Sayın Anne Babalar,

Kasık Komplikasyonları ve Yönetimi. Doç.Dr.Gültekin F. Hobikoğlu Medicana Bahçelievler

Giriş. Yaşlılarda Karın Ağrısı. Genel Bilgiler. Genel Bilgiler. Değerlendirmeyi Etkileyen Faktörler Öykü. Değerlendirmeyi Etkileyen Faktörler Öykü

KAFA TRAVMALI HASTALARDA GÖRÜNTÜLEMENİN TANI, TEDAVİ VE PROGNOZA KATKISI. Dr. Fatma Özlen İ.Ü.Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi AD

Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir

Rektovaginal fistül perianal fistül kategorisinde ele alınan bir hastalıktır ve barsak içeriğinin vagenden gelmesi ile karakterizedir.

ADRENAL KİTLELERK TLELERİNDE DR. FATİH H TUNCA İSTANBUL TIP FAKÜLTES LTESİ GENEL CERRAHİ

T.C. BÜLENT ECEVĠT ÜNĠVERSĠTESĠ TIP FAKÜLTESĠ ÖĞRETĠM YILI DÖNEM IV GENEL CERRAHĠ STAJ PROGRAMI. Prof. Dr. Taner Bayraktaroğlu

T.C. BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÖĞRETİM YILI DÖNEM IV GENEL CERRAHİ STAJI PROGRAMI

Treitz ligamanı altından köken alan akut veya kronik kanamalar. Tüm GIS kanamalarının %10-20 sini oluşturur.

Viral Hepatitler. Hepatit A Virus. Viral Hepatitler- Tarihsel Bakış. Hepatit Tipleri. Hepatit A Klinik Özellikler

ÇEVİRMEN İHTİYACI Çevirmen gerekli miydi? Evet Hayır Gerekli ise onam sırasında nitelikli bir çevirmen yanınızda var mıydı?

14 Kasım Şubat 2017

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ

Transkript:

0

PS-1 HEMANJİOMU TAKLİT EDEN FİBROLAMELLER HEPATOSELÜLER KARSİNOM OLGUSU METİN YALAZA, BETÜL KESKİNKILIÇ YAĞIZ, ALİ SAPMAZ ANKARA ŞEHİR HASTANESİ Giriş ve Amaç: Fibrolamellar tip hepatoselüler karsinom nadir görülen bir tümör olup, konvansiyonel hepatoselüler karsinomaya kıyasla ayırt ettirici klinik, radyolojik, prognostik ve histolojik özelliklere sahiptir Olgu: 35 yaşında erkek mahkum hasta 2 aydır devam eden karın ağrısı nedeni ile bir sağlık kuruluşunda tetkik edilmiştir. Çekilen kontrastlı bilgisayarlı tomografide karaciğer sağ lobun hemen tamamını dolduran hemanjiomla uyumlu lezyon tespit edilmiştir. Yaklaşık 2 ay sonra hasta aynı şikayetlerle hastanemiz polikliniğinde görüldü. Hastanın yapılan fizik muayenesinde sağ üst ve kısmen alt kadranı dolduran palpable lezyonun batın ön duvarında asimetriye neden olduğu görüldü. Kan sayımı, biyokimya değerleri ve pıhtılaşma testleri normaldi. Tümör belirteçlerinden alfafetoprotein yüksekti (34.58 ng/ml). Serolojik testlerden insan immün yetmezlik virüsü (HIV), hepatitis B and C virüsleri negatif idi. Hastanemizde çekilen kontrastlı abdominal trifazik bilgisayarlı tomografide lezyon hepatoselüler kanser? olarak yorumlandı. Lezyon karaciğer sağ lobda 203x147x161 mm çapında lobule konturlu heterojen, kitle olarak tanımlandı (Resim 1). Konseyde görüşülen olgu için rezeksiyon kararı alındı. Segment IV, V, VI ve VII nin anotomik rezeksiyonu yanısıra hepatoduodenal, perirenal lenf nodu rezeksiyonu yapıldı. Cerrahi spesmenin histopatolojik incelemesi lenf nodu tutulumunun da tespit edildiği cerrahi sınır negatif fibrolameller variant hepatoselüler kanser olarak bildirildi (Resim 2 Tartışma: Fibrolameller hepatoselüler karsinom primer karaciğer tümörlerinin %1 den azını oluşturur ve insidansı 0.002/100 000 dir (1). Fibrolameller tip tipik olarak hepatoselüler kanser için zemin oluşturan siroz, kronik viral hepatit gibi risk faktörleri bulunmayan genç bireylerde görülür (2). Hastalar çoğunlukla bulantı, karında ağrı veya dolgunluk hissi, kilo kaybı benzeri nonspesifik semptomlarla kliniğe başvurur. Fizik muayenenin sağ üst kadran ağrısı ve palpable lezyonu göstermesi olasıdır (2). Hastalığın tanısında altın standart histopatolojik incelemedir.tedavide en önemli unsur yeterli lenf nodu rezeksiyonu ile birlikte agresif cerrahidir. Unrezektable hastalık kötü prognozla ilşkilidir. Kemoterapinin rolü tartışmalıdır. Fizik muayene bulgularının ve öykünün maligniteyi ima etmediği, laboratuar tetkikleri ve görüntüleme metodlarının tanıya yeterince yardımcı olmadığı durumlarda fibrolameller variant hepatoselüler kanser benign hastalıkların göreceli olarak daha sık görüldüğü genç olgularda ayırıcı tanıda özellikle akılda tutulmalıdır. 1

PS-2 KOLESİSTEKTOMİ SONRASI SPONTAN DALAK LASERASYONU OZAN UTKU ÖZTÜRK, MUSTAFA UĞUR HATAY MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Özet: Spontan dalak rüptürü çok nadir görülen fakat hayatı tehdit edici kanamalara neden olabilen önemli bir klinik durumdur.biz de sunumumuzda laparaskopik kolesistektomi sonrası çok nadir gelişen bu durumu sunmayı amaçladık. Olgu Sunumu: 24 yaşında erkek hasta laparaskopik kolesistektomi sonrası postoperatif 3. günde gelişen genel durum bozukluğu ve batın içi kanama şüphesi ile kliniğimize refere edildi. Hastanın fizik muayenesinde genel durumu orta, karın tüm kadranlarda hassasiyet ve minimal defans mevcuttu. Hastaya 4 port kullanılarak laparaskopik kolesistektomi yapıldığı görüldü. Laboratuvar değerlerinde lökositoz (16000), hemoglobin düşüklüğü (7.5 g/dl) olarak tespit edildi. Abdominal bilgisayarlı tomografide batın içi yaygın serbest mai ve dalak kapsülünde lasere alan olabilecek bir bölge tespit edildi. Hastaya 4 ünite eritrosit süspansiyonu verilerek acil operasyona alındı. Eksplorasyonda batın içinde yaygın hemoraji olduğu görüldü. Safra kesesi lojunda herhangi bir patoloji rastlanmadı. Dalak boyutları büyüktü ve kanamanın dalak kapsülünde meydana gelen yırtılmaya bağlı olduğu anlaşıldı (Resim 1). Splenik arter ve ven bağlanarak total splenektomi yapıldı. Postoperatif dönemde herhangi bir komplikasyon gelişmeyen hasta 4. günde taburcu edildi. Hematolojik hastalık açısından değerlendirilen hastada herhangi bir patoloji izlenmediği bildirildi. Tartışma: Laparaskopik kolesistektomi sonrası kanama genellikle karaciğerdeki safra kesesi yatağından yada damar ve organ yaralanmalarına bağlı olarak gelişir ve bazen geç farkedilirse mortaliteye dahi sebep olabilir. Bu kanamalar genellikle postoperatif ilk 24 saatte görülürler. Sunduğumuz olguda postoperatif 3. günde ani gelişen genel durum bozukluğu ve karın ağrısı mevcuttu. Spontan dalak rüptürüne neden olabilecek durumlar neoplaziler,hematolojik hastalıklar,enfeksiyonlar,romatolojiik hastalıklar,antikoagülan tedavi,endoskopik ya da laparaskopik işlemler olarak sıralanabilir.hastalarda travma öyküsü olmadığı için çoğu zaman gözden kaçırılır.literatür taramasında laparaskopik kolesistektomi sonrası dalak laserasyonu gelişen ve splenektomi uygulanan sadece iki adet olgu bulunmaktadır.laparaskopik kolesistektomi sonrası genel durum bozukluğu bulunan hastalarda sıklıkla safra yolları ve karaciğer ile ilgili komplikasyonlar görülse de; bizim olgumuzda olduğu gibi çok nadir de olsa dalak ile ilgili komplikasyonlarla da karşılaşılabilir. 2

PS-3 SAFRA KESESİNDE EKTOPİK KARACİĞER DOKUSU OZAN UTKU ÖZTÜRK, İBRAHİM YETİM HATAY MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Giriş: Karaciğerin embriyolojik yerleşim anomalileri oldukça nadirdir.bu olgumuzda nadir görülen karaciğerin embriyolojik yerleşim anomalileriyle ilgili bir olgu sunmayı amaçladık. Olgu Sunumu: 45 yaşında kadın hastaya kolelitiazis nedeniyle elektif kolesistketomi uygulanmak amacıyla yatırıldı. Klasik 4 port ile batına girildi. Yapılan eksplorasyonda safra kesesi üzerinde yaklaşık 2*2 cm çapında ektopik karaciğer dokusu ile uyumlu görüntü izlendi. Hastaya laparaskopik kolesistektomi uygulandı.patoloji raporu ektopik karaciğer dokusu olarak raporlandı. Tartışma: Karaciğerin embriyolojik yerleşim anomalileri aksesuar ve ektopik karaciğer olarak ikiye ayrılır. Ektopik karaciğer ya da chorisitoma,karaciğer dokusunun karaciğerle bağlantısı olmadan başka bir yerde görülmesidir. En sık safra kesesinde olmak üzere gastrohepatik, umblikal ligament, portal ven, inferior vena cava, toraks boşluğu, omentum ve retroperitonda görülebilir. Herhangi bir semptom oluşturmadığı, ektopik doku küçük boyutlarda ve nadir karşılaşılan bir durum olduğunden görüntüleme yöntemleri ile tespit etmek oldukça zordur. Genellikle abdominal cerrahiler ya da otopsi esnasında insidental olarak saptanır. Artmış HCC gelişim riski, bulunduğu pozisyona bağlı olarak komşu organlara bası veya torsiyon nedeniyle tekrarlayan karın ağrısı gibi ciddi komplikasyonlara neden olabilir.günümüzde giderek artmakta olan laparaskopik kolesistektomi vakaları nedeniyle karaciğerin embriyolojik anomalilerini, her cerrah göz önünde bulunmalı,taşıdığı malignite potansiyeli nedeniyle temiz cerrahi sınırılarla ve endobag ile çıkarılmalıdır. 3

4

PS-4 SPONTAN KARACİĞER HEMANJIOM RÜPTÜRÜ ORÇUN ALPAY, SERCAN YUKSEL, HOGİR ASLAN, MUZAFFER AKINCI SAĞLIK BAKANLIĞI ÜNİVERSİTESİ HASEKİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTEANESİ, GENEL CERRAHİ ANABİLİM DALI, İSTANBUL Hepatik hemanjiomlar konjenital vasküler malformasyonlardır. Karaciğerin en sık görülen benign mezenkimal tümöral lezyonlarıdır. Sıklıkla kadınlarda ve erişkin hayatta 4. ve 5. dekatlarda görülürler. Kavernöz hemanjiomlar sıklıkla abdominal görüntüleme sırasında ko-insidental olarak saptanırlar, çoğu küçüktür ve girişim gerektirmezler. Hemanjiomların spontan veya travmatik rüptürü en sık görülen komplikasyonlarıdır. Ani başlayan karın ağrısı, hemoperitonyuma sekonder anemi ilk bulgularıdır. Hemodinamik instabilite ve hipovolemik şoka kadar ilerleyebilen bir klinikle karşımıza çıkabilir. Hemajiom boyutu büyüdükçe rüptüre olma riski de artar. Hepatik hemanjiom tanısında ultrasonografi(usg), dinamik kontrastlı bilgisayarlı tomografi(bt), manyetik rezonans görüntüleme (MRG) ve hepatik arteriyografi kullanılmaktadır. Birçok vakada hepatik hemanjiomlar asemptomatiktir ve periyodik radyolojik görüntüleme ile takip edilirler. Nadir olarak boyut olarak küçük olan hepatik hemanjiomlarda da spontan rüptür olabilmekte ve hemoperitonyuma sekonder akut batın tablosu ile karşımıza çıkabilmektedir. Sunacağımız vakada 64 yaşında travma öyküsü olmayan ve akut batın tablosu ile gelen hasta anlatılmıştır. 5

PS-5 GASTROJEJUNOSTOMİ SIRASINDA TESADÜFEN GÖRÜLEN TENİA SAGİNATA OLGUSU OZAN UTKU ÖZTÜRK, MUSTAFA UĞUR HATAY MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Giriş: Taenia Saginata halk arasında abdest bozan olarak da bilinen yassı solucanlar takımının sestot familyasına ait bir parazittir.insan bu parazit için tek son konaktır. Ara konak olan sığır, enfekte insanlardan çıkan halkaları ya da yumurtaları ağızdan alarak enfekte olur. Parazitik enfeksiyonlardan en sık Ascaris gastrointestinal kompikasyonlara neden olmakla beraber Tenia Saginata da obstrüksiyon, inflamasyon ve perforasyon gibi bir takım komplikasyonlara neden olabilir. Bu olgumuzda gastrojejunostomi esnasında proksimal ince bağırsaklarda tesadüfen saptanan Tenia saginata olgusunu sunduk. Olgu Sunumu: Pilor stenozu tanısı ile gastrojejunostomi planlanan 45 yaşında erkek hasta operasyon amaçlı kliniğimize yatırıldı.ameliyat esnasında midenin ileri derecede dilate olduğu, pilorda darlık olduğu görüldü. Loop gastrojejunostomi yapılmasına karar verildi. Bu amaçla Treitz ligamentinden 30 cm distaldeki incebarsak ansı açıldığında lümen içinde beyaz renkli yaklaşık 200 cm uzunluğunda Tenia Saginata görülerek çıkarıldı (Resim 1, 2). Postoperatif komplikasyon gelişmeyen hasta 4. günde taburcu edildi. Tartışma: Gelişmekte olan ülkelerde,düşük sosyoekenomik koşullar ve hijyen eksikliği nedeniyle parazitik enfeksiyonlar hâlâ ciddi bir sorun oluşturmaktadır.tenya enfestasyonları da her ne kadar benign bir parazitik hastalık olarak bilinse de literatürde barsak obstrüksiyonu, akut apandisit, akut kolesitit, duodenal güdük kaçakları gibi bir çok acil cerrahi hastalığa neden olabilir. Bizim olgumuzda herhangi bir komplikasyona neden olmasa da ilk karşılaştığımız anda büyük şaşkınlık yaratan bu durumu her cerrah aklının bir köşesinde bulundurmalıdır. 6

7

8

PS-6 NADİR BİR OLGU: SUBSTERNAL TİROİDEKTOMİ VE MAJÖR KARDİYAK CERRAHİ EŞ ZAMANLI YAPILABİLİR Mİ? ERKAN DALBAŞI 1, ABİDİN TÜZÜN 2, ERDEM ÇETİN 3 1 MEMORİAL HASTANESİ,GENEL CERRAHİ KLİNİĞİ,DİYARBAKIR 2 SAĞLIK BİLİMLERİ ÜNİVERSİTESİ,DİYARBAKIR GAZİ YAŞARGİL EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ,GENEL CERRAHİ KLİNİĞİ,DİYARBAKIR 3 KARABÜK ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ,KALP VE DAMAR CERRAHİSİ ANA BİLİM DALI,KARABÜK Amaç: Nodüler guatr ülkemizde bazı bölgelerde endemik olarak görülen ve cerrahi tedavi sık olarak uygulanan bir tiroid bezi hastalığıdır. Substernal guatr (SG); tiroid bezinin %50 den fazlasının toraksa uzanım göstermesini tarifler. Trakeaya bası sonucu havayolu direnci artar, buna bağlı olarak özellikle kardiyak problemi olan hastalarda kardiovasküler stres de artmaktadır. Bu olguda nadir olarak karşımıza çıkan aynı seansta tiroidektomi ve off-pump koroner arter by-pass greftleme (OPKAB) cerrahisinin gerekli durumlarda yapılabileceğini göstermeyi amaçladık. Yöntem Gereçler: SG nedeniyle bası semptomları olan ve trakeası ileri derecede deviye olan hastanın aynı zamanda sol inen koroner arterinde stent restenozu nedeniyle aynı seansta bilateral total tiroidektomi ve OPKAB uygulandı. Bulgular: 57 yaşında kadın hasta hırıltılı solunum, dispne ve stabil anjina ile kardiyoloji polikliniğine başvurdu. Tip 2 diabetes mellitus ve hipertansiyon nedeniyle medikal tedavi alan hastanın 6 yıl önce sol inen koroner artere (LAD) stent takılmış. Fizik muayenede taşikardi (110 vuru/dk), tiroid bezinde diffüz büyüme ve multiple nodül mevcuttu. Boyun ultrasonografisinde tiroid bezi diffüz hiperplazik ve en büyüğü 25 mm olan multiple nodül mevcuttu. Toraks tomografisinde, tiroid bezinin sol lobda daha belirgin olmak üzere ileri derecede hiperplazik (6x5x5cm) olduğu, retrosternal uzanım gösterdiği, trakea lümenine bası yapıp daralttığı ve kardiyomegali görüldü. Tiroid fonksiyon testleri normaldi. Ekokardiyografi, ejeksiyon fraksiyonu %35-40 olup anterior duvar hareketleri yavaşlamıştı. Koroner anjiografi, LAD deki stent %95 tıkalıydı. Klasik kocher insizyonu ile tiroid lojuna ulaşıldıktan sonra kardiovasküler cerrahi (KVC) ekibi tarafından sternotomi yapıldı. Tiroidektomi tamamlandıktan sonra KVC ekibince OPKAB yapıldı. Hasta koroner yoğun bakım ünitesinde iki gün takip edildi. 6.günde sorunsuz taburcu edildi. 9

Sonuç: SG ve kardiyak problemi olan hastalarda cerrah ve endokrinolog koordineli çalışmalıdır.henüz bir konsensüs sağlanmamış olsa da önce tiroid cerrahisinin tamamlanması önerilmektedir. Bu konuda daha geniş kapsamlı çalışmalara ihtiyaç olmakla birlikte multidisipliner yaklaşımla endikasyon konulmuş hastalarda tiroid ve kardiyak cerrahinin eş zamanlı yapılabileceğini düşünmekteyiz. Anahtar Kelimeler: eş zamanlı cerrahi, majör kardiyak cerrahi, substernal guatr. 10

PS-7 MÜKERRER ABDOMİNAL CERRAHİLER LAPAROSKOPİK İNSİZYONEL HERNİ ONARIMI İÇİN ENGEL DEĞİLDİR KORAY BAŞ 1, ÖMER ÇAĞLIYAN 1, FULYA YILMAZ 2 1 SBÜ İZMİR BOZYAKA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ GENEL CERRAHİ KLİNİĞİ 2 SBÜ İZMİR BOZYAKA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ ANESTEZİ VE REANİMASYON KLİNİĞİ 11

Giriş: Geçirilmiş abdominal cerrahilere ait insizyon hattından gelişen karın duvarı fıtıkları olarak tarif edilen insizyonel herni sıklığı literatürde %10-15 oranında bildirilmekte olup; tekrarlayan cerrahi girişimler, yara yeri enfeksiyonu, obezite, sigara kullanımı, ileri yaş, immunsupresyon ile uygun olmayan cerrahi materyal ve teknik kullanımı bu riski önemli ölçüde arttırmaktadır. İnsizyonel herni onarımlarında bir çok merkez halen açık yöntem ile onarımı tercih etmektedir.ancak minimal invazif cerrahi eğitim ve deneyiminin artması,laparoskopi sistemlerindeki gelişmeler,karın içi kullanıma uygun yamaların ve tespit cihazlarının daha ulaşılabilir olması laparoskopik insizyonel herni onarımı na olan ilgiyi gün geçtikçe artırmaktadır.buna rağmen mükerrer cerrahiler sonrası gelişen insizyonel herni onarımlarında laparoskopik uygulamaların halen geri planda kaldığı görülmektedir. Olgu Sunumu: Biz bu bildirimizde, yaklaşık 25 yıl önce saçma tanesi atan ateşli silah yaralanması sonucu laparatomi ile kolonik primer tamir yapılan ancak 3 gün sonra gelişen onarım yeri kaçağı nedeniyle 12

segmenter kolon rezeksiyonu ve anastamoz yapılan,bu ameliyattan 2 yıl sonra insizyonel herni nedeniyle tekrar opere edilen ve takip eden yıllarda,son ikisinde polipropilen yama kullanılmış olabileceği ifade edilen (overlay alana yerleştirme?), 3 kez daha mükerrer insizyonel herni ameliyatları geçiren; mevcut haliyle batında multiple sayı ve lokalizasyonda insizyon skarları ve mükerrer herniasyonları bulunan ve bu nedenle tarafımızca laparoskopik IPOM (Intra-Peritoneal Onlay Mesh) tekniği ile nüks insizyonel herni onarımı yapılan 50 yaş erkek olgumuzu sunuyoruz. Cerrahi Teknik: Sol üst kadran Palmer noktasından açık yöntemle ilk trokar girişi sağlandıktan sonra 10 mm kamera eşliğinde direk bakı altında sol rektus kası dış kenarı hizasına yerleştirilen bir adet 10 mm ve bir adet 5 mm trokarlar ile intraperitoneal yapışıklıklar enerji cihazı yardımıyla açıdı.multiple herni keseleri içindeki omental dokular batın içine alınarak, gerekli ölçümler yapıldıktan sonra abdominal viseral yüzey ile temasa uygun 20x20 cm ebatlarında iki katmanlı (dual-mesh) yama tüm herniasyon alanlarını kaplayacak ve çepeçevre en yakın defekt sınırından en az 5 cm taşacak şekilde serildi. Yama karın ön duvarına 6 kadran transfasyal tespit suturleri ve ardından emilebilir fiksasyon cihazı ile çepeçevre çift kat (double crown) olacak şekilde tespit edildi. İşlem sonrası intrabdominal dren kullanılmadı. Hastanın hazırlığı ve cerrahi uygulama sırasında SAGES(Society of American Gastrointestinal and Endoscopic Surgeons)in 2016 yılı Laparoskopik Ventral Herni Onarımı Klavuzu göz önüne alınmıştır. Hastamız ameliyattan 6saat sonra oral alıma başlamış ve postoperatif 2.gün taburcu edilmiştir. Tartışma: Minimal invazif cerrahi alanında eğitimli ve deneyimli cerrahlar ile uygun altyapısı olan merkezlerde, sunduğumuz vakada olduğu gibi,mükerrer abdominal cerrahiler sonrasında gelişen insizyonel hernilerin güvenli bir şekilde laparoskopik yöntemler ile tedavi edilebileceğini ve bu sayede hastaların minimal invazif cerrahilerin sağladığı avantajlardan faydalanabileceğini düşünmekteyiz. 13

PS-8 İNKARSERE UMBLİKAL HERNİDE OMENTAL YAĞLI PLAN VE BARSAK ANSI DIŞINDA EK OLARAK MİDE HERNİASYONU :OLGU SUNUMU BUSE YILDIRIM, BÜŞRA EKİNCİ BIÇKICI, MEHMET GÜLEN, FAZİLET ERÖZGEN İSTANBUL HASEKİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ Giriş - Amaç: Umblikal herniler doğumsal veya edinsel olabilirler. Yetişkin umblikal herniler büyüme ya da boğulma gibi nedenlerle semptomatik hal aldığında cerrahi olarak tedavi edilirler. İki cm den büyük hernilerde meshli onarım tercih edilmelidir, özellikle çift taraflı kompozit meshler alternatif olabilir. Bu vakada olduğu gibi büyük hernilerde, kese içine mide veya barsak ansının herniasyon ihtimaline karşın ameliyat öncesi görüntüleme önerilir. Biz de bu olgu sunumu ile nadir görülen bir durumu paylaşmak istedik. Olgu Sunumu: Kırk altı yaşında geçirilmiş sezaryen öyküsü olan hasta göbekte şişlik şikayeti ile tarafımıza başvurdu. Hastanın muayenesinde umblikal bölgede şişlik ve valsalva ile belirginleşen redükte edilebilir herni kesesi olduğu saptandı. Hastanın çekilen bilgisayarlı tomografisinde (BT) umblikal bölgede 2.5cm lik defektten cilt altına uzanan barsak ansı, mide ve omental yağ dokunun herniasyonu izlendi. Kolonoskopisinde herni içerisine girmiş kolonik ans saptandı. Operasyonunda yaklaşık 7x9cm lik batın ön duvarı defektinden herniye olmuş 20cm çaplı herni kesesi üzerinden açılan transvers eliptik insizyon ile herni kesesine ulaşıldı. Kese içerisinde transvers kolon mide ve omentum mevcuttu. Omentum kese içine adeze haldeydi. 15x15 cm lik mesh yayılıp, 2 adet aspiratif dren yerleştirilerek ameliyat sonrası 3. gününde komplikasyonsuz taburcu edildi. 14

Tartışma: Umbilikal herniler çocuklarda kendiliğinden gerilese de yetişkinlerde çoğu kez redükte olabilmesine karşın inkarsere olabilir veya semptomatik hale gelebilir. Bu vakada olduğu gibi bazı durumlarda daha da büyüyerek hastaları hem psikolojik açıdan hem de mobilite açısından zorlayabilir. Ayrıca büyük defektlerde çift taraflı kompozit mesh koymak alternatifimiz olabilir ek olarak cerrahi tedavi ile organların batın içine iadesi sonrası batın içi kompartman sendromu gelişebileceği de unutulmamalıdır. Bu vakada olduğu gibi özellikle gastrointestinal sistemle ilişkili semptom vermese bile bu denli büyüyen hernilerde; nadiren herniye olabilecek mide gibi batın içi organlar da akılda tutulmalı ameliyat öncesinde görüntüleme yöntemi iyi seçilerek hastaya uygun tedavi yapılmalıdır. 15