Türkiye nin AB Üyeli i: Almanya n n ve Alman Partilerinin Pozisyonlar İsmail ERMAĞAN* Türkiye, II. Dünya Savaşı sonrası dış politikasının temel eksenini Batı ya çevirirken, 1952 yılında NATO ya eklemlenmiştir. Ankara Antlaşması (1963) ile Avrupa Birliği nin (AB) o zaman ki versiyonu Avrupa Ekonomik Topluluğu na üyelik, bu dış politikanın birincil hedefi olarak açıklanmıştır. 1 Türkiye nin siyasi elitleri özellikle 2005 yılından itibaren çok yönlü bir dış politikayı tercih eder olmuşlarsa da, AB üyeliği hala Türk dış politikasının omurgasını oluşturmaktadır. Gerek Türkiye de gerekse Avrupa ülkelerinde yapılan araştırmalar, Türkiye nin AB üyesi olacağına dair inancın her iki tarafta da azaldığını göstermektedir. Öyleki, Türkiye de 2010 yılında AB ye karşıtlık ve şüphecilik artmış ve umutsuzluk zirve yapmıştır. Konuya girerken, AB üyesi ülkelerin ve Avrupa Parlamentosu nda (AP) temsil edilen partilerin Türkiye tutumları bağlamında hemen belirtilmeli ki, AB de tek bir politik söylem yoktur, homojen değildir ve genelleme yapılamaz. Üye ülkelerde milli düzeyde politika yapan partiler, aynı politik prensipleri paylaşan diğer üye ülke partileri ile biraraya gelerek, AP de uluslarüstü (supranational) bir birliktelik oluşturmaktadırlar. Türkiye nin AB üyeliği konusu, her bir AB üyesi ülkede farklı değerlendirilmektedir. Ayrıca her bir üye devletin kendi içerisindeki çeşitli partilerce de farklı Türkiye algıları kurgulanmaktadır. O sebeple, tek renkli, tek boyutlu bir Türkiye resmi varsayımlanması, bir yanılsamadır. Şurası bilinmektedir ki, AB nin üç saç ayağı konumundaki ülkelerin (Almanya, 2 Fransa, İngiltere) dış politikaları ve Türkiye nin AB üyeliğine bakışları hayati önem arz etmektedir. Bu makalede Almanya örneği işlenecektir. Almanya ve Türkiye geleneksel olarak ikili ilişkilere önem veren bir siyaset izlemektedirler. Peki, bu durum AB sathında nasıldır? Ayrıca, Alman siyasi partileri, Türkiye nin AB üyeliği üzerine hangi tezleri dile getirmektedirler? Almanya-Türkiye İlişkileri İki ülke arasındaki siyasi ilişkilerin karakteristik özellikleri düzenlilik, ihtiyat ve işbirliği olarak sıralanabilir. Kesin olan ise her iki ülkenin birbirini önemsediğidir. Yine de ilişkiler, tekdüzelikten uzak, bazen gerilimli bazen uyumlu bir seyir izlemektedir. Almanya-Türkiye ilişkilerini çevreleyen temel faktörler şunlardır: * Max-Weber-Kolleg, Universität Erfurt 1 Rıdvan Karluk, Avrupa Birliği ve Türkiye, İstanbul, 2007 2 Heinz Kramer, EU-kompatibel oder nicht? Zur Debatte um die Mitgliedschaft der Türkei in der europäischen Union, Berlin, 2003 Aralık 10 Sayı: 24 21. YÜZYIL [67]
smail Erma an - Almanya da uzun süredir iki ülke arasında organik bir bağ olusturan Türkler/Türk vatandaşlarının varlığı, - Ekonomik ve ticari olgu, - Batı ittifak sistemi içindeki birliktelik, - İnsan hakları politikası ve demokrasi konusu, - Değişen dünya dengelerinden etkilenme. 3 Son dönem Alman dış politikasının en esaslı parametreleri arasında çok yönlülük en belirgin dış politika damarı olarak dikkat çekmektedir. Bu anlamda uluslararası çıkarlar ve ulusal çıkarlar bir arada yürütülmektedir. Ayrıca Dış politika, barış politikasıdır sloganının altı çizilmelidir. AB bütünleşmesine destek verilirken, Transatlantik ilişkilere önemli bir misyon atfedilmiştir. Diğer taraftan Rusya ile enerji alanındaki işbirliği sürdürülmektedir. Ortadoğu için barış ağırlıklı bir politika benimsenmiştir. Halkın çoğunluğunun karşı çıkmasına karşın, NATO nun Afganistan daki operasyonlarına asker desteği sunmaktadır. Almanya, hiç kuşkusuz, Türkiye nin AB üyeliği hedefinde çok önemli bir rol oynayabilir. Almanya daki hükümetler, bu bağlamda farklı politikalar geliştirmiştir. 1998 den önce CDU/CSU-FDP Hükümeti döneminde Kanzler Kohl, Türkiye nin AB üyeliğini desteklememiştir. 1998 den sonra göreve gelen Sosyal Demokratlar ve Yeşiller Hükümeti, Türkiye nin AB üyeliğini onayan bir politıka geliştirmiştir. 2009 yılında Hrıstiyan Demokratlar ve Liberaller arasında kurulan yeni hükümetin politikasında ise bir belirsizlik göze çarpmaktadır. Almanya ile Türkiye arasında ilişkiler çok boyutludur: Siyasi, ekonomik ve kültürel alanlarındaki yoğunluk ve çeşitlilik vurgulanmalıdır. Siyasi boyut, ikili ilişkiler ve Türkiye nin AB 3 İbrahim S Canbolat, Almanya Dış Politikası, İstanbul, 2003, s. 222. [68] 21. YÜZYIL Aralık 10 Sayı: 24
Türkiye nin AB Üyeli i:almanya n n ve Alman Partilerinin Pozisyonlar üyeliğini; ekonomik boyut, iki devletin karşılıklı ticari aktivitelerini ve kültürel boyut, Almanya daki Türkler ile Türkiye deki Almanların faaliyetlerini kapsamaktadir. Siyasi Boyut: Almanya dan Türkiye ye 2010 yılında yapılan siyasi ziyaretler, ikili ilişkilere verilen önemi teyit etmektedir: Sırası ile Dışişleri Bakanı Westerwelle, Federal Meclis Başkanı Lammert, Eğitim ve Araştırma Bakanı Schavan, Şansölye Merkel ve son olarak cumhurbaşkanı Wulff Türkiye ye gelmiştir. Westerwelle, Davutoğlu ile görüşmesinde, AB üyeliği hususunda Türkiye destek vermiş; Türkiye nin üyeliğe ehil olduğunu fakat henüz hazır olmadığını belirtmiştir. Türkiye nin hukuk devleti olma ve ekonomik kriterleri yerine getirme konularında çabalarına dikkat çeken Bakan, Türkiye ye destek verilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Ayrıca, İstanbul da inşa edilen Türk-Alman Üniversitesi nin öneminin altını çizmiştir. 2010 y l nda Almanya- Türkiye aras ndaki resmi ziyaretlerde yaflanan art fl, ikili iliflkilere verilen önemi teyit etmektedir. Buna ra men fiansölye Merkel in Türkiye için ileri sürdü ü Merkel in Ankara ziyareti, Alman basında yankılar uyandırmıştır: AB-Türkiye ilişkilerinde Ahde vefa ilkesine atıf- önerisinde srarl oldu u mtiyazl Ortakl k ta bulunan Başbakan, İmtiyazlı Ortaklık önerisini yinelemiştir. Fakat bunun, yürütülen müzakerelerin kesilmesi ola- görülmüfltür. rak okunmaması gerektiğini açıklamıştır. Merkel in Almanya da Türk liselerinin açılması ve vize düzenlemeleri üzerine söyledikleri tam açık olmamasına rağmen, ikili ilişkiler bağlamında önemli bulunmuştur. Gençlik kollarına yaptığı konuşmada çokkültürlülük konusunda başarısız olunduğunu ifade etmesi, Merkel in uyum konusundaki politikasının izlerini vermiştir. Cumhurbaşkanı Wulff, Türkiye ziyaretinde İslam ın Almanya nın bir parçası olduğunun altını çizmiştir. Bu bağlamda, Diyanet İşleri Başkanı nı ziyaret etmiştir. Ayrıca, entegrasyonun ve eğitim sisteminin önemini vurgulamıştır. Ekonomik boyut: - Almanya, Türkiye nin en büyük ticaret ortağı olarak dikkat çekmektedir. 2009 yılında ticaret hacmi, 19,8 milyar Euro dur. (İhracat, 8,3 milyar :; İthalat, 11,5 milyar :) - Almanya dan Türkiye ye giyim, plastik, demir-çelik, ecza, gemi ve organik kimya malzemeleri ihracatı yapılırken Türkiye den Almanya ya giyim, elektrikli makineler, otomotiv, kazanlar, meyve-sebze ve kauçuk ithal edilmektedir. - Savunma sanayinde Türkiye, Almanya nın en büyük müşterisidir. - Turizm sektöründe Almanya dan Türkiye ye 2009 yılında 4,4 milyon turist tatile gelmiştir. - Alman Endüstri ve Ticaret Odaları 1985 yılından beri Türkiye de varlığını sürdürmektedir. - Türk-Alman İşbirliği Konseyi, iki ülke arasında ticari işbirliği/danışma görevi üstlenmiştir. Endüstri-yatırım, ticaret, turizm ve bilim gibi temel konularda çalıştaylar organize etmektedir. Aralık 10 Sayı: 24 21. YÜZYIL [69]
smail Erma an - Türk-Alman Ticaret Odası 2004 yılında Köln de kurulurken, 2009 yılında ise Berlin de faaliyetlerine başlamıştır. Bütün bunlar göstermektedir ki, Almanya ile Türkiye arasında ekonomik ilişkiler günden güne artmaktadır ve bu beraberinde siyasi birlikteliği getirmektedir. Kültürel Boyut Bu başlık altında, Almanya Türkleri nin Uyum Verileri 4 ve Türkiye nin AB üyeliğine olası etkisi incelenecektir. Almanya da entegrasyon (uyum) konusu, 1960 lı yılların başında ekonomik mucize (Wirtschaftswunder) sonucu baş gösteren işçi ihtiyacı kapsamında, Alman hükümetinin birçok ülkeden yeni işgücü transfer etmesi ve gelen misafir işçilerin, Almanya yı yeni yurt edinmesi ile tartışılmaya başlanmış ve 70 li yıllardan bu yana da aktüel kalmayı başarabilmiştir. Entegrasyon kavramını en yalın biçimde, eşitlik, adalet, karşılıklı hoşgörü ve kabullenme ilkeleriyle insan hakları, demokrasi, kadın-erkek eşitliği, yaşam, düşünce ve inanç özgürlükleri değerleri etrafında, yerlilerle yeni yerlilerin ortak bir yaşam hedefi doğrultusunda göstereceği katılım iradesi olarak tanımlayabiliriz. Almanya Türkleri nin uyum durumlarını analiz eden akademik çalışmalar üç ana alanda yoğunlaşmaktadır: 1) Materyal Yaşam Koşulları: Dilbilgisi, Eğitim, Çalışma ve Oturma Mekânları, 2) Sosyal Etkileşim: Kültürlerarası İlişkiler, Evlilik Davranışları ile Medya, 3) Değerler-Eğilimler: Din, Vatandaşlık ve Kimliksel Özdeşlikler dir. Almanya da yaşayan toplam 8 milyon yabancı arasında 2.7 milyonluk oranı ile Türkler sıralamada birinci sırayı aldıklarından, uyum tartışmalarında oldukça önem arz etmektedirler. Ayrıca, 1 milyonu bulmuş Alman vatandaşlığına sahip olma durumu ve 60 bin Türk işletmecisinin varlığı, Almanya daki Türklerin siyasal ve ekonomik hatlarını belirlemektedir. Fakat gerek Batı Avrupa ülkelerinde gerekse Almanya da Türkiye kökenli göçmenlerin yerleştikleri ülkelerdeki sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel ya- 4 Bkz İsmail Ermagan, Integrations- und Segregationsneigungen von Deutschtürken. Versuch der Eingliederung in gesellschaftliche Bereiche, Saarbrücken, 2007 [70] 21. YÜZYIL Aralık 10 Sayı: 24
Türkiye nin AB Üyeli i:almanya n n ve Alman Partilerinin Pozisyonlar şama yeterince entegre ol(a)madıkları gibi genel bir kanı vardır. 5 Berlin Nüfus ve Gelişim Enstitüsü nün indeksine göre, Almanya daki Türklerin entegrasyon puanı 2,4/8 dir ve diğer azınlıkların puanı ile karşılaştırıldığında en kötü olanıdır (Afrikalılar 3,2). Almanyalı Türkler in Negatif Uyum Karnesi nde en çok dile getirilenler: 1. Okul ve meslek eğitimi alanlarında yetersiz entegrasyon yerli oranı karşısındaki büyük uçurum durumu, 2. Normalin üstünde seyreden işsizlik ve sosyal yardım verileri, 3. Özellikle etnik adasal yerlerde görülen etnik kümelenme ve paralel toplum eğilimleri, 4. Yerli topluma karşı ayrılık güdüsünde dinsel radikallik faktörü, 5. Yüksek kriminel (suç) oranlari, 6. Türkiye odaklı evlilik anlayışıdır. Sayıları 450.000 civarında olan Almanyalı Türk Gençliği nin Segregasyon (Ayrılım) Durumları konusunda en sık dile getirilen problemli alanlar: 1) Kimlik Sorunları, 2) İletişim ve İlişki Davranışları, 3) Dışlanma ve Ayrımcılık Problemleri 4) (Dinsel ve etnik) Fundamentalist Eğilimler dir. Burada, Alman uyum teknokratlarının ihmali, ıskalanacak bir vakıa sayılamaz çünkü örneğin uyum kursları Hollanda da 1980 lerde uygulamaya geçirilirken, Almanya da ancak 2005 lerde başlatılmıştır. Ayrıca yukarıda açıklanan argümanlara alternatif tablolar sunan akademik çalışmalar yok değildir. Kanımızca vurgulanması gereken nokta, iddia edilen savların doğruluğu veya yanlışlığı değil, artık 50 yıldır Alman toplumu ile ortak kaderi paylaşan Almanya-Türkleri nin uyumunun, yeni ve gelecek nesillerinin bu ülkedeki gelecekleri adına hayati önemde oluşudur. Almanyalı Türkler in Uyum Politikalarına Öneriler olarak aşağıdakiler zikredilebilir: 1. Eşitlikçi ve Adaletli Entegrasyon Modelleri nin Desteklenmesi 2. Göç Meselesinin Organizasyonu 3. Toplumdaki Uzaklık ve Segregasyon Sorunlarını Pozitif Önemseme 4. Kültürel Çoğunluk Anlayışı nın Geliştirilmesi 5. Almanca Dilbilgisinin Önemle Desteklenmesi 6. Uyum Odaklı Sivil Dernekleri Destekleme 7. Okullarda Din Eğitimi Dersleri Verilmesi 8. Kültürü ve Uluslararası Diyaloğu Geliştirecek Gençlik Programları Günümüzde Almanya da (ve diğer AB ülkelerinde) yaşayan Türkiye kökenli göçmenler ve onların çocukları, kendilerini geri dönüş miti ile tanımlamamaktadırlar. Geçmişteki konuk-işçi tipolojisi, artık çok az bir kesim için geçerlidir. Fakat entegrasyon konusunda hafife alınamayacak mesafeler katedilmesine rağmen, en başta eğitim olmak üzere toplumsal ve siyasal katı- 5 Sayıları toplamda 4 milyon, vatandaşlık almışlarının 1,5 Milyon olduğu Euro-Türkleri için, aslında daha önceden AB üyesi olmuştur yargısı, yanlış bir tanımlama sayılmaz. Çünkü AB-vatandaşı olmuş Türk sayısı üç AB üyesi Kıbrıs, Luxemburg ve Malta ülkelerinin toplam nüfuslarına eşittir. Buna ilaveten, 80.000 Mrd. Dolar lık ekonomik verimliliği ile Avrupalı-Türkler örneğin Bulgar ekonomisinden önce gelmektedir. Aralık 10 Sayı: 24 21. YÜZYIL [71]
smail Erma an lım beklenen seviyeye gelmemiştir. Unutulmamalıdır ki, memnun edici uyum verileri, Türkiye nin -AB hedefinde- Almanya da olumlu kamuoyu algısı kazanmasına da katkı sağlayacaktır. Bu sebeple, Almanya-Almanya lı Türkler-Türkiye üçgeninde, Almanya Türkleri nin Alman yerli toplumuna uyumlarının desteklenmesi gerektiği açıktır. Alman Partilerinin Türkiye nin AB üyeliğine Yaklaşımları Almanya nın meclisinde (Bundestag), 5 parti sıralanmaktadır: CDU/CSU, SPD, FDP, Die Linke ve Die Grüne/Bündnis 90. Bunlardan ilk ikisi sürekli hükümet kurma, diğerleri hükümet ortağı olma potansiyeline sahiptir. (2009 seçim sonuçları: CDU/CSU % 33.8, SPD % 23, FDP % 14.6, Sol Parti % 11.9 ve Yeşiller % 10.7). Hıristiyan Demokratlar (CDU/CSU): CDU ve CSU den oluşan Birlik Partileri, daha birleşik bir Avrupa dan yanadır. AB entegrasyonunda, özellikle AB nin son genişlemesinden sonra (Doğu Genişlemesi) Genişleme politikasından ziyade, yeniden dengenin sağlanması maksadı ile Derinleşme politikasını savunmaktadır. Hıristiyan Demokratlar da çoğunluk, Türkiye nin AB üyeliğini onamama Almanya n n siyasi eğilimindedir. Şu yaklaşım özetleyici olabilir: Avrupa/AB partilerinin Türkiye nin AB Halkları, kültür, din, tarih, mentalite, normlar gibi ortak üyeli i konusunda tek bir değerlere sahiptirler. Bu onların daha ileri bir birliktelik politik söylemi bulunmuyor. oluşturmasına yardımcı olacaktır. AB çatısı altında üye devletler, 21. yüzyılın globalleşmış konjonktüründe milli menfaatlerini daha etkin bir şekilde koruyabileceklerdir. Böyle da- 1998 den önce CDU/CSU- FDP Hükümeti döneminde ha ileri seviyede birleşmiş bir AB haritasında, Türkiye olmamalıdır. Bu bir düşmanlık değildir. Rasyonel sebepler bunu Kanzler Kohl, Türkiye nin AB üyeli ini gerektirmektedir. 6 Hıristiyan Demokratlara göre, AB ve desteklememifltir. Türkiye arasında derin kültürel ve sosyal farklar vardır. Türkiye nin olası üyeliği, AB nin kendi içerisindeki bütünleşmesinin ilerlemesine engel teşkil edebilecektir. AB, şu an zaten siyasi ve ekonomik kırılganlıklar ile doludur. Bir de büyük, kalabalık, fakir ve uzak bir ülkenin gelmesi, işleri daha da zora sokabilir. Türkiye, kendine dinamiklerine dayalı bir gelişme kültürü geliştirmelidir. Fakat gerek AB gerekse Almanya, çekmecesinde Türkiye ile yakın bir çalışma stratejisi her zaman bulundurmalıdır. Sonuçta Türkiye, NATO üyesidir, batılı devletlerle ittifak içindedir ve önemlidir. Tam üyelik imkânsız, İmtiyazlı Ortaklık (Privilegierte Partnerschaft) gerçekçidir. Tabii ki üyelik görüşmeleri devam etmektedir ve bu sürecin ucu her iki taraf için de açıktır. Sosyal Demokratlar (SPD): SPD, öncelikle daha sosyal bir Avrupa talep etmektedir. Bu politik isteklerini uluslararası arenada da seslendirmektedir. Bu çerçevede Türkiye nin AB üyeliğini büyük oranda desteklemektedir. Bununla birlikte, kimi çekimser ve şüpheci tezlerini görmek de mümkündür. Sosyal Demokratlar, Türkiye ye bir AB perspektifinin verilmesini hem önemli hem de gerekli bulmaktadırlar. 7 Çünkü müslüman nüfusu ve demokratik-laik yönetim biçimi ile diğer müslüman toplumlar için bir model oluşturabilir. Köprü karakteri ile üye olmuş bir Türkiye, Avrupa nın İslam dünyası ile ilişkilerinde siyasal, ekonomik ve kültürel artılar yaratacaktır. Bunu saf bir menfaat ilişkisine irdirgemek hata olacaktır. Ayrıca, Türkiye nin AB üyeliği konusunda AB tarafında farklı düşüncelerin olması demokrasi adına normaldir ancak doğru değildir. Fakat üyelik süreci başlamıştır. SPD, Türkiye ye (ek) AB reformlarını uygulaması yö- 6 Kurt Lechner, Die Beziehungen zwischen der EU und Deutschland und der Türkeibeitritt, in Ismail Ermagan Die Europäische Union und der Beitritt der Türkei. Positionen türkischer Parteien und der Parteien im Europäischen Parlament, Münster, 2010, S. 173-188. 7 Yazarın AP Milletvekili Vural Öger ile Mülakatı, Brüksel, 09.04.2008. [72] 21. YÜZYIL Aralık 10 Sayı: 24
Türkiye nin AB Üyeli i:almanya n n ve Alman Partilerinin Pozisyonlar nünde ısrarlı çağrılar yapmakta hatta zaman zaman eksikliklerini dile getirerek eleştirmektedir. SPD ye göre, AB üyesi ülkelerdeki Türkiye ye karşı şüpheci argümanlar hepten görmezlikten gelinemez. O sebeple, Türkiye kendini refomlarla hazırlamalıdır. Bu süreç uzun sürebilecektir. Ancak AB sonuçta resmi belgelerinde, AB ile Türkiye nin yürüttüğü prosesin sonu, üyeliktir 8 ibaresini deklare etmiştir. Bu nedenle, Türkiye üyelik istikametinde motivasyonunu yitirmemelidir. Liberaller (Hür Demokrat Parti-FDP): İsminden de anlaşılabileceği gibi FDP nin politik temelleri, liberal politikalar üzerine endesklenmiştir. AB nin güçlü bir yönetim kurmasını desteklemektedir. Üye ülkeler arasında ortak bir Anayasa geliştirilmesi başlıca hedeflerdendir. FDP ye göre, Türkiye nin AB perspektifinin iptal edilmesi, ciddi bir dış politika hatası olacaktır. Türkiye nin olası bir AB üyeliği, gerek AB nin yeni ekonomik kazançlar üretmesinde gerekse Batı nın liberal-demokratik değerlerinin yayılmasında spesifik bir rol oynayacaktır. Türkiye, bu şekilde, AB nin Liberaller, Türkiye nin küreselleşmiş bir dünyada etkin bir global aktör olmasına katkılar sağlayabilir. Bu anlamda Türkiye nin politik, ekonomik ve stratejik koordinatları hatırlanmalıdır. FDP, Türki- dünyada etkin bir global AB nin küreselleflmifl bir ye de reformların temposu düştüğünde eleştirilerden kaçınmamaktadır. Türkiye, AB müktesabatını hakkıyla üstlenmeli aktör olmas na katk sa layabilece ini söylerler. ve kendini hazırlamalıdır. Buna ilaveten, Türkiye gibi büyük bir ülkenin üyeliği hususunda, AB nin entegrasyon ve hazmetme kapasitesine de dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizmektedir. 9 Sosyalistler (Sol Parti, Die Linke): Sosyalistler, temel bir paradigma değişikliği bağlamında -gerek Almanya da gerekse AB bütünleşme projesinde- kapitalist eğilimlere alternatif, sosyal ve siyasal bir model önermektedirler. En öncelikli politik ilkeleri arasında yerel ve küresel ölçekte (artan) silahlanmaya ve askeri operasyonlara karşı mücadele, çevrenin korunması ve insan haklarının önemsenmesi gelmektedir. Bu parti, Türkiye nin AB üyeliğini ihtiyatlı olarak desteklemektedir. Farklı kültürlerin, dillerin ve azınlıkların muhafaza edilmesinin, ancak demokratikleşme ile mümkün olduğunu vurgulamaktadır. Burada Kürtlere özel bir önem atfedilmektedir. Ayrıca Türkiye nin AB ye üyeliği, hem AB ülkelerinde ikamet eden Türk vatandaşlarına hem de İslam dünyasına -uyum ve diyalog anlamında- positif mesajlar verecektir. Fakat AB, Türkiye yi, İslam terörüne karşı Batı nın jandarması olarak görmemelidir. Türkiye, Kopenhag Kriterlerini -eksiklik olmadan- realize etmelidir. Eğer üyelik görüşmeleri esnasında aksi bir durum ortaya çıkarsa, bu süreç askıya alınmalı ya da tamamen kesilmelidir. Die Linke başkanı Lothar Bisky, Türkiye den farklı istekler talepler edilmemesi ve bu sürecin geri dönülemez kılınması gerektiğinin altını çizmektedir. 10 Yeşiller (Die Grüne/Bündnis 90): Bütüncül-birleşik ortak (yeşil) irade önünün açıldığı; bürokratik/merkeziyetçi eğilimlerin törpülendiği bir AB kurgulamaktadır. Özellikle milli devletlerin yeterli gelmediği sorunlar (örneğin iklim değişikliği vb.) için ortak çözümler aramada, AB gibi uluslararası/sınırötesi bir yapıya olan ihtiyaç açıktır. Yeşiller, Türkiye yi ilkesel olarak desteklemektedir. Gerek Avrupa da gerekse Türkiye de, Türkiye nin AB ile bütünleşmesine karşı olanlar ile mücadele etmektedir. Yeşiller e göre, üye olmuş bütün ülkeler gibi Türkiye de Kopenhag Kriterlerini yerine getirmelidir. Bu bağlamda hukukun üstünlüğü, insan hakları (örneğin 8 Avrupa Komisyonu: Dokument. Schlussfolgerungen des Vorsitzes des Europäischen Rates. Auszüge zur Erweiterung und zur Türkei, veröffentlicht beim Gipfeltreffen am 16. und 17. Dezember 2004 in Brüssel, in: http://www.consilium.europa.eu/uedocs/cms_data/docs/pressdata/de/ec/83221.pdf, S. 7 (01.2.2005). 9 FDP nin resmi web sitesi: http://www.liberale.de/, 19.11.2010. 10 Lothar Bisky, Die Europäische Linke (EL) und die Beitrittsfrage der Türkei in die EU, in: Ermagan, Ismail (2010), S. 248-258. Aralık 10 Sayı: 24 21. YÜZYIL [73]
smail Erma an kadın hakları), azınlık hakları (örneğin Kürtler) ve askeri yönetim (örneğin şeffaflık/denetime açıklık) ileri demokrasi kıstaslarını karşılamalıdır. Ayrıca, AB nin sosyal, çevreci ve demokratik olarak derinleşmesi, Türkiye nin üyeliğini gerekli kılmaktadır. Kimi Avrupa ülkelerinde, İslam ve Türkiye hakkındaki önyargılar ve bilgi eksikliği, artan milliyetçi eğilimler görmezlikten gelinemez. Türkiye, AB deki dektekleyenlerinin elini güçlendirecek bir siyaset üretmelidir. 11 SONUÇ Ekonomik ve demografik istatistikler, AB yörüngesinde en etkili üyenin, Almanya olduğunu işaret etmektedir. Bu durum, AB nin karar alma mekanizmasında da kendini göstermektedir. 12 O nedenle, Türkiye nin AB üyeliği hususunda Almanya nın önemsenmeyecek bir konumu (hiç) yoktur. İki devletin kültürel, ekonomik ve siyasi ilişkilerinin ileri düzeyde olması, AB sahnesine (çoğu kez) aynı paralelde yansımamaktadır. 1998-2005 yıllarının Şansölye si Schröder, Türkiye ye Helsinki de (1999) AB üyeliğinin yolunu açarken; 2005 yılından itibaren Almanya nın siyasi patronluğunu ele geçiren Merkel, bu yola İmtiyazlı Ortaklık önerisi ile başka bir istikamet vermek istemektedir. Tam üyelik yerine yakın işbirliği olarak algılanabilecek bu formül bile, Türkiye nin Almanya devleti nezdinde önemini bir kez daha göstermektedir. Türkiye nin öteden beri Batı sistemi içerisinde konumlanması, Almanya daki azımsanmayacak Türk varlığı ve karşılıklı güçlü ticari ilişkiler, tam anlamıyla pasifize olmamış bir politikayı elzem kılmıştır. AB üyeliğini resmi bir söylem/devlet politikası olarak kavramlaştırmış olan Türkiye, bunu reddetmiştir. Ancak, çeşitli AB başkentlerinde ağırlık kazanmış Türkiye karşıtlığı ve Brüksel den gelmeyen bir üyelik tarihi, gerek halk-sivil toplum gerekse devlet-hükümet-muhalefet hatlarında, bir motivasyon kırılmasını tetiklemiştir. Bu süreçte, Türkiye nin bölgesel ve global ölçekli yeni dış politik refleksler geliştirdiği gözlerden kaçmamaktadır. Almanya ve parlamentosundaki 5 parti bu durumu gözlemlemektedir. Öyleki, Türkiye nin AB ile bütünleşmesine karşı bir siyaset izleyen Birlik Partileri nde bile Türkiye konusu homojen değildir: Partiden Alman Meclisi Dış İlişkiler Komisyon Başkanı Ruprecht Polenz Besser für Beide: Die Türkei gehört in die EU 13 isimli ve bu sene yayımladığı kitabında, Türkiye nin AB ye üyeliğinden yana olan yaklaşımını ilan etmiştir. Türkiye nin AB üyeliği perspektifinde Almanya dan tecrübe ettiği en temel problemler üç maddede özetlenebilir: 1) Olumsuz seyreden kamuoyu algısı, 2) Almanya daki vatandaşlarının kırık uyum karnesi ve (kanımızca en önemlisi) 3) Almanya-Fransa-İngiltere üçgenindeki siyasi nüfuzun yine büyük bir ülke ile paylaşılmak istenmemesi. Bitirirken, Türkiye nin AB engelli koşusunda neler yapacağı, biraz da bu üç mayınlı arazideki kendi performasına bağlı olduğu öngörülebilir. 21. YÜZYIL 11 Yazarın Yeşiller Eşbaşkanı Cem Özdemir ile Mülakatı, İstanbul, 02.05.2009. 12 AP de 99 Alman milletvekili görev almaktadır. 13 Türkçesi: İkisi için daha iyisi: Türkiye AB ye aittir. [74] 21. YÜZYIL Aralık 10 Sayı: 24