ŞARK TİCARET YOLLARI HAKKINDA NOTLAR



Benzer belgeler
TEŞEKKÜR Bizler anne ve babalarımıza, bize her zaman yardım eden matematik öğretmenimiz Zeliha Çetinel e, sınıf öğretmenimiz Zuhal Tek e, arkadaşımız

SERMAYE ġġrketlerġnde KAR DAĞITIMI VE ÖNEMĠ

Rekabet Kurumu Başkanlığından, REKABET KURULU KARARI

Müslüman Ahmediye Cemaatinin bugünkü durumunu şöyle özetleyebiliriz: o Şimdiye kadar bu Cemaatin yerleştiği ve merkez kurduğu ülkeler sayısı: 193

Birinci Bölüm : İşletme faaliyetlerinin muhtelif safhmları 1

SİRKÜLER NO: POZ-2013 / 107 İST, ELEKTRONİK DEFTER HAKKINDA AÇIKLAMALAR YAPILDI

DÜNYA KROM VE FERROKROM PİYASALARINDAKİ GELİŞMELER

ELEKTRİK ÜRETİM SANTRALLERİNDE KAPASİTE ARTIRIMI VE LİSANS TADİLİ

KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ

KARA SINIRLARININ KORUNMASI VE GÜVENLİĞİ HAKKINDA YÖNETMELİK

Anaokulu /aile yuvası anketi 2015

CELAL ESAD ARSEVEN, BUGÜNKÜ SAHNE, HAYAT MECMUASI, C.I, S. 19, ANKARA, 7 NİSAN 1927, s (OSMANLICADAN ÇEVİRİ)

1.Temel Kavramlar 2. ÆÍlemler

Kızlarsivrisi (3070 m) (27-28 Haziran 2015) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı

HAYALi ihracatln BOYUTLARI

K12NET Eğitim Yönetim Sistemi

DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

OSMAN HAMDİ BEY ÜLKEMİZE MÜZECİLİK

İSTANBUL TİCARET ÜNİVERSİTESİ BİLGİSAYAR MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ BİLGİSAYAR SİSTEMLERİ LABORATUARI YÜZEY DOLDURMA TEKNİKLERİ

I. EIPA Lüksemburg ile İşbirliği Kapsamında 2010 Yılında Gerçekleştirilen Faaliyetler

KAMU İHALE KANUNUNA GÖRE İHALE EDİLEN PERSONEL ÇALIŞTIRILMASINA DAYALI HİZMET ALIMLARI KAPSAMINDA İSTİHDAM EDİLEN İŞÇİLERİN KIDEM TAZMİNATLARININ

HAKSIZ REKABET KURULU ÇALIŞMA RAPORU ANTALYA SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI ANTALYA HAKSIZ REKABETLE MÜCADELE KURULU FAALİYET RAPORU

Araştırma Notu 15/177

Üniversitelerde Yabancı Dil Öğretimi

ANALOG LABORATUARI İÇİN BAZI GEREKLİ BİLGİLER

Akreditasyon Çal malar nda Temel Problemler ve Organizasyonel Bazda Çözüm Önerileri

Öncelikle basın toplantımıza hoş geldiniz diyor, sizleri sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.

SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN. GYODER ZİRVESİ nde YAPTIĞI KONUŞMA METNİ 26 NİSAN 2007 İSTANBUL

Sayın Valim, Sayın Rektörlerimiz, Değerli Hocalarımız ve Öğrencilerimiz Ardahan Üniversitesi Değerli öğrenciler, YÖK Kültür Sanat Söyleşileri

Banka Kredileri E ilim Anketi nin 2015 y ilk çeyrek verileri, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankas (TCMB) taraf ndan 10 Nisan 2015 tarihinde yay mland.

Dünya Hububat Pazarında Neredeyiz?

Resim 1: Kongre katılımı (erken kayıt + 4 günlük kongre oteli konaklaması) için gereken miktarın yıllar içerisindeki seyri.

BÖLÜM 3 : SONUÇ VE DEĞERLENDİRME BÖLÜM

1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ

: Prof. Dr. Nurettin KALDIRIMCI : Kenan TÜRK, Dr. Murat ÇETİNKAYA, Reşit GÜRPINAR, Fevzi ÖZKAN, Dr. Metin ARSLAN, Doç. Dr.

CEZAİ ŞARTIN TEK YANLI KARARLAŞTIRILAMAYACAĞI

İRAN ENERJI GÖRÜNÜMÜ

2.000 SOSYOLOG İLE YAPILAN ANKET SONUÇLARINA DAİR DEĞERLENDİRMEMİZ. Anayasa nın 49. Maddesi :

T.C. BİLECİK İL GENEL MECLİSİ Araştırma ve Geliştirme Komisyonu

SERA GAZI EMİSYONLARI Ahmet Cangüzel Taner Fizik Yüksek Mühendisi Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ( acant@taek.gov.tr )

YETİŞKİNLER DİN EĞİTİMİ Akdeniz Müftülüğü

MARMARA ÜNĠVERSĠTESĠ YABANCI DĠL VE TÜRKÇE HAZIRLIK SINIFLARI EĞĠTĠM-ÖĞRETĠM ve SINAV YÖNERGESĠ Senato: 13 Ekim 2009 /

Kıbrıs ın Su Sorunu ve Doğu Akdeniz in Hidrojeopolitiği

HİZMET ALIMLARINDA FAZLA MESAİ ÜCRETLERİNDE İŞÇİLERE EKSİK VEYA FAZLA ÖDEME YAPILIYOR MU?

Sirküler 2015/ Eylül 2015

YÖNETMELİK ANKARA ÜNİVERSİTESİ YABANCI DİL EĞİTİM VE ÖĞRETİM YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

SİRKÜLER NO: POZ-2013 / 36 İST, E-fatura hakkında 424 Sıra No lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği yayımlandı.

Tam yağlı süt ürünleri tüketen erkeklere kötü haber

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

2008 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇESİ ÖN DEĞERLENDİRME NOTU

MADDE 2 (1) Bu Yönerge, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ve değişiklikleri ile İzmir Üniversitesi Ana Yönetmeliği esas alınarak düzenlenmiştir.

YILDIZLAR NASIL OLUŞUR?

ULAŞTIRMA BAKANLIĞI SİVİL HAVACILIK DAİRESİ UÇUŞ TEKNİSYENLERİ LİSANS VE SERTİFİKAYÖNETMELİĞİ (SHD: T-43)

Bodrum da hafriyat atıkları geri kazanım tesisi hizmete başladı

2001 yılında otomotiv sektörünün dolar bazında cirosu 1997 yılı düzeyine, tekstilin cirosu ise 1999 yılı düzeyine geriledi.

Yrd. Doç. Dr. Emre HORASAN

Elektronik ortamda tutulacak defter ve belge uygulamasında kullanılacak olan terimler aşağıda tanımlanmıştır.

3201 Debagatte Kullanılan Bitkisel Menşeli Hülasalar Ve Türevleri Debagatte Kullanılan Sentetik Organik, Anorganik Maddeler Müstahzarlar

MADENCĠLĠK SEKTÖRÜNDE SU KĠRLĠLĠĞĠ KONTROLÜ YÖNETMELĠĞĠ UYGULAMALARI

İNOVASYON GÖSTERGELERİ VE KAYSERİ:KARŞILAŞTIRMALI BİR ANALİZ. Prof. Dr. Hayriye ATİK 16 Haziran 2015

KADININ STATÜSÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. Tarımda Kadınların Finansmana Erişimi Esra ÇADIR

KİTAP İNCELEMESİ. Matematiksel Kavram Yanılgıları ve Çözüm Önerileri. Tamer KUTLUCA 1. Editörler. Mehmet Fatih ÖZMANTAR Erhan BİNGÖLBALİ Hatice AKKOÇ

BİYOEŞDEĞERLİK ÇALIŞMALARINDA KLİNİK PROBLEMLERİN BİR KAÇ ÖZEL OLGUYLA KISA DEĞERLENDİRİLMESİ Prof.Dr.Aydin Erenmemişoğlu

Özelge: Meslek Yüksekokulunun Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu ve Diğer Vergi Kanunları karşısındaki durumu hk.

Emtia Fiyat Hareketlerine Politika Tepkileri Konferansı. Panel Konuşması

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI MALİ SEKTÖRLE İLİŞKİLER VE KAMBİYO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YURTDIŞI DOĞRUDAN YATIRIM RAPORU 2013

ASYA DA TÜRK YEMEKLERİ ŞÖLENİ

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ. ÇİFT ANADAL ve YANDAL PROGRAMI YÖNERGESİ

SAĞLIK, GÜVENLİK VE HELAL DERNEĞİ LOGO KULLANIM TALİMATI. Geliştirilen bu kurallar Helalder Sağlık, Güvenlik ve Helal Derneğinin fikri mülküdür

Bu feryadımı askeriyeden atılan subayların feryadına bir tercüman olması hasebiyle dile getiriyorum.

KİM OLDUĞUMUZ. Bireyin kendi doğasını sorgulaması, inançlar ve değerler, kişisel, fiziksel, zihinsel, sosyal ve ruhsal sağlık, aileleri,

Analiz aşaması sıralayıcı olurusa proje yapımında daha kolay ilerlemek mümkün olacaktır.

-Bursa nın ciroları itibariyle büyük firmalarını belirlemek amacıyla düzenlenen bu çalışma onikinci kez gerçekleştirilmiştir.

Balkanlar da Refah: Kısa Rapor

Rekabet Kurumu Başkanlığından,

İlgili Kanun / Madde 506 S. SSK/61

MALATYA SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI CHAMBER OF CERTIFIED ACCOUNTANTS OF MALATYA. Sayı : 2010/134 Malatya : 02/06/2010

TORKIYE'DE MiSYONERLİK

Doç.Dr.Mehmet Emin Altundemir 1 Sakarya Akademik Dan man

GÖKTAŞ İNŞAAT TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ 2012 YILI FAALİYET RAPORU

Özelge: 4632 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesi kapsamında vakıf/sandıklardan bireysel emeklilik sistemine yapılan aktarımlarda vergilendirme hk.

Özet Metin Ekonomik Büyümenin Anlaşılması: Makro Düzeyde, Sektör Düzeyinde ve Firma Düzeyinde Bir Bakış Açısı

Sayın Bakanım, Sayın Rektörlerimiz ve Değerli Katılımcılar,

Özet şeklinde bilgiler

Başbakanlık (Hazine Müsteşarlığı) tan:

ALMANYA DA 2011 OCAK AYI İTİBARİYLE ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK ALANINDA MEYDANA GELEN ÖNEMLİ GELİŞMELER. 1. İstihdam Piyasası

SR Ek 4 Değerlendirme Komitesi Tayini. Bölüm C: Diğer Bilgiler

GÜMRÜK SİRKÜLERİ Tarih: 01/12/2014 Sayı: 2014/107 Ref : 6/107. Konu: MISIR MENŞELİ POLİSTİREN İTHALATINDA DAMPİNG SORUŞTURMASI AÇILMIŞTIR

PETROL OFĐSĐ A.Ş. YÖNETĐM KURULU NDAN OLAĞAN GENEL KURUL TOPLANTISINA DAVET

Başkan Acar Bursa da Sosyal Güvenlik Reformunu Anlattı

KELÂMÎ MEZHEPLER VE FIRKALAR. Adem Sezgin UZUN 1

SİRKÜLER. 1.5-Adi ortaklığın malları, ortaklığın iştirak halinde mülkiyet konusu varlıklarıdır.

3- Kayan Filament Teorisi

BANKA MUHASEBESİ 0 DÖNEN DEĞERLER HESAP GRUBU

DERS 1. Ben de Varım! Farklılıkları Gözetmek. DÜZEY: 3. Sınıf

TOHUMCULUK ÜRETİM. Türkiye Cumhuriyeti-Ekonomi Bakanlığı,

MÜDÜR YARDIMCILARI HİZMET İÇİ EĞİTİMİ

AVİVASA EMEKLİLİK VE HAYAT ANONİM ŞİRKETİ YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞI NDAN OLAĞAN GENEL KURUL TOPLANTISINA ÇAĞRI Sicil No:27158 (İstanbul)

İngilizce Öğretmenlerinin Bilgisayar Beceri, Kullanım ve Pedagojik İçerik Bilgi Özdeğerlendirmeleri: e-inset NET. Betül Arap 1 Fidel Çakmak 2

KAR YER GÜNLER PROJES. Murat F DAN

Transkript:

m Kanaat Kitabevi - İstanbul 1940. XXXIX + 146 + 140 sayfa. Fiatı:: ŞARK TİCARET YOLLARI HAKKINDA NOTLAR Yazan: ÖMER LÜTFÎ BARKAN İst. Üniversitesi iktisat Fakültesi Doçentlerinden Büyük Rus âlimi rahmetli Prof. W. Bart'hold'un «İslâm medeniyeti tarihi» ismini taşıyan küçük kitabı, Prof. Fuat Köprülü tarafından uzun bir mukaddeme ile «izahlar ve düzeltmeler» ismini taşıyan büyük bir kısım Jlâve edilmek stıretile Türkçe olarak neşredilmiştir [ 1 ]. Erbabınca malûm olduğu üzere, bu küçük kitap bütün kıymetini ihtiva ettiği malûmatın zenginliğinden ziyade, İslâm medeni yeti tarihini Türk dünyasile olan münasebetleri dahilinde tetkik baskınımdan yeni tarih görüşlerine uygun bir terkip tecrübesi olmasından almaktadır. Bu zaviyeden tetkik edilmiş olan bir «İslâm medeniyeti tarihi» taslağı ise, bu tarihin umumî tekâmülü hakkında her sınıf münevver ve mütefekkire mühtaç olduğu en iyi ve en toplu malûmatı verecek terkibi bir eser olmaktan ibaret kalmayıp, millî tarihimizin mensup olduğu kültür çerçeveleri ve medeniyet tarihi içindeki mevkiini de tayine yarayacaktır. Genç nesillerin alacağı tarih terbiyesi ve millî tarihle meşgul olacaklara mühtaç oldukları rehberlik vazifesi bakımından bu neviden terkibi eserlere olan ihtiyaç da meydandadır. Prof. W. Barthold'un 146 sahifelik küçük kitabının bu hususta haiz olduğu hususiyetler, tanınmış Türk tarihçisi Prof. Fuat Köprülü tarafından kitaba ilâve edilen 140 sahifelik 1 10 not ile büsbütün kıymetlenmiş ve bu küçük kitabı, tarih tetkiklerile meşgul olmak isteyenler için pek lüzumlu bir mevki ve cihet tayin etme ve veçhe verme (orientation) vasıtası haline sokmuştur. Filhakika, her hangi bir tarih meselesini tetkik etmeden evvel bu meselenin hali hazır vaziyetini, diğer meselelerle olan münasebetini öğrenmeyi mümkün kılacak olan bu nevi rehber kitaplara ihtiyaç vardır,ve ancak mütehassısları tarafın-

_ 449 dan uzun tecrübelerin mahsulü olarak vücude getirilen bu gibi kitaplar sayesindedir ki kısırlığı meydana çıkmış faraziyelere düşmekten, fena vazedilmiş meselelerin halliyle beyhude uğraşmaktan kurtulmak mümkün olabilir. Bu bakımdan,.bilhassa yüksek mekteplerimizdeki tarih talebesinin ihtiyaçları göz önünde bulundurularak hazırlanmış olan bu kitaptan büyük hizmetler bekliyebiliriz. Kitabın sureti umumiyede haiz olduğu hususiyetlere ait olan bu bir kaç sözü bitirdikten sonra, bu kitapta bizi bilhassa alâkadar etrms olan hususî bir noktaya dönebiliriz: Filhakika, kitabın ve kitaba ilâve edilen notların ihtiva ettiği! kıymetli fikirler arasında sark ticaret yollarına ait olan kısımlar mecmuamızı bilhassa alâkadar etmektedir, Türkiye ve cihan iktisat ta» ı "hinin en büyük vs davalı meselelerinden birini teşkil eden bu m e v zuun bu kitapta halledilmiş olabileceğini zannetmek şüphesiz caiz değildir. Bununla' beraber, bu mühim meselenin, kitaba ilâve edilen notlarda, çok İyi bir şekilde vazedilmiş olduğunu ve muhtemel hal suretlerinin nelerden ibaret olabileceği arandıktan sonra meselenin tenviri hususunda bazı mühim malûmat ta ilâve edilmiş bulunduğunu; alâkadarlara bildirmeği, lüzumlu addetmekteyiz: islâm medeniyetini, cihan tarihinin umumî kadrosu içinde yalnız dahilî değil haricî âmillerile de tasvir ve izaha çalışan Prof. W. Barthold, kitabının altıncı faslında, XV. inci asırdan sonra müslü man dönyasmdan bahsederken bu medeniyetin inhitatı sebeplerine temas etmiştir. Barthold'a göre, bu inhitatı izah için İslâm medeniyetinin tabiî olarak ulaştığı tasavvur edilen bir ihtiyarlık çağı mevzuuibahs olamaz. Müslüman dünyası, kendisinin medeniyete olan istidadını henüz kaybetmemişti. Araplar, İranlılar ve Türkler, Asyanm hemen bin sene kadar sürmüş olan medenî üstünlüğünü devam ettirmek için ellerinden geleni de yapmışlardır. Bununla beraber, islâm âlemi hıristiyan dünyasile rekabetten âciz kaldı. Bu aczin sebeplerini İslâm dünyası haricinde vukua gelen büyük iktisadî, siyasî ve coğrafî tahavvüllerde' aramalıdır. Filhakika, medeniyetlerin mukadderatını çok defa bu neviden haricî tahavvüller tayin ve icap ettirmektedir. Kendi nev'inin şaheserini vücuda getirmiş olan İslâm medeniyeti, bambaşka bir teknik ve zihniyetin, kıtalar arasında ayrı bir münasebet şeklinin zaferinden istifade eden Avrupa medeniyetinin

_ 450 Şu halde, bu inhilâl ve inhitat sebepleri daha ziyade kendi bünyesi icapları ve iradesi haricinde kalan haricî sebeplerdir. Bu şekilde Ümit burnu tarikile Hindistan yolunun keşfini ve Hint denizlerinde Avrupalıların hâkimiyeti ile büyük deniz yollarının kara yollan üzerine tefevvukunu islâm dünyası içïn büyük bir inhitat âmili olarak kaydeden Barthold, müslüman dünyasının bu sahadaki bazı neticesiz mukavemetleri üzerine işaret etmektedir. Bu arada «Türk sultanı ancak bir kere 1538 de Hindistan sahiline bir donanma göndermeğe muvaffak olmuşsa da, bu teşebbüs neticesiz kalmış ve bir daha tekrarlanmamış tır» diyor (sf, 136). Bu noktada mevzuubahs meselenin biraz tavziha mühtaç olduğunu gören Prof. Fuat Köprülü, 12 sahifelik bir not [95] ilâve ederek bu meselenin hali hazırdaki vazedüiş şeklini şu suretle hülâsa ediyor ve bir hayli bibliyografya malûmatı zikrediyor: Türkler aleyhinde Garp âlimleri arasında hiç bir tetkik mahsulü olmadan yerleşmiş menfî fikirler arasında şu fikir de vardır: Âvrupada XV. inci asırda ticarî faaliyetin gerilemesine ve bunun neticesi olarak kara yolile Hint ve Çin ticareti imkânı kalmadığı için bir deniz yolu aranarak, bu suretle Hint deniz yolunun ve Amerikanın bulunmasına Osmanlı fütuhatı en büyük sebeptir. Bu nazariyeye göre, Istanbulun zaptı ve Karadenizin bir Türk gölü haline gelmesi, sonra, Şarkî Akdenizin ve Mısırın Osmanlı hâkimiyetine geçmesi, Garbın yakın ve uzak şark ile ticarî münasebetlerini kırmış ve Avrupalıları, yeni ticaret yollarını denizde aramağa mecbur etmiştir [2]. Prof. Fuat Köprülüye göre ise, bu iddia tamamen asılsız ve garezkâranedir; - Osmanlı fütuhatından sonra ticarî münasebetlerin a zalması, Osmanlı devletinin bunu istememesinden ve bunun temin edeceği faydaları anlamamasından değil, tamamile onun iradesinden hariç başka sebeplerden ileri geliyordu. Muntazam teşkilâta malik ve ticaret yollarının kendi memleketinden geçmesinin temin edeceği maddî faydalara tamamile vâkıf olan Osmanlı devleti, XV-XVI.ncı asırlarda oldukça iyi bir ticarî siyaset de tak:p etmişti [3]. [2] Bizim bildiğimize göre bu hususta en ileri giden müelliflerden birisi meşhur İngiliz İktisat tarihçisi Thorold Rogers dir. Bakınız : Interprétation économique de l'histoire, 1892; p. 21. [3] Prof. Fuat Köprülü, bu hususta Prof. N. Iorga'ma Points de vue sur l'histoire du commerce de l'orient à l'époque moderne (Paris, 1925; p. 10-12.) isimli kitabım ve «Osmanıl fütuhatının çıkardığı müşkülât neticesinde Şark-

451 Filhakika, Osmanlı imparatorluğu gibi geniş kıtalar arasında kuvvetli iktisadî cereyanların doğmasına sebep olacak bir teşkilâta, sulh, sükûn ve emniyet tertibatına sahip olan medenî bir devletin teşekkülünün Şark ticaretine nasıl olup ta bir darbe teşkil edebileceği meselesi izaha muhtaçtır. Bilhassa, bu Sark ticaret yolları Osmanlı imparatorluğunun teşekkülünden evvel de yine hemen hemen aynı ydevlet teşkilâtına ve idarî ananelere sahip olan Türk devletleri tarafından kontrol edilmekte idi ve bu devletlerin bu yolun kendilerine temin ettiği-büyük menfaatlardan haberdar olmamasına ve ona göre tedbir almamasına imkân yoktur. Esasen, bu yollar mevzuubahs Osmanlı fütuhatından daha evvel keşfedilmiş bulunmaktadırlar [4]. Aynı şekilde Hint deniz yolunun keşfinden doğacak büyük neticelerin, ilik zamanlarda gerek islâm memleketlerinde, gerek Avrupada bütün şürmılile idrak edilemediği iddiasını [5] da Prof. Fuat Köprülü şu delillerle cerhediyor: XV. inci asrın son yıllarında, Afrika cenubundan Hindistana giden deniz yolunun Porte'kİzler tarafından keşfi Mısır memlûk sultanlarile Venedik ve Ceneviz cumhuriyetleri için büyük bir darbe olmuştu. Memlûk sultanı Kansûh, Portekizlerin Kızıldenizde ve Hint denizlerinde Mısır ticaretini m'ahveden bu bahri hâkimiyetini kırmak l için Osmanlı sultanı Beyazıt II. nin de kuvvetli müzaheretile büyük bir gayretle çalışmış ve 1504-1517 yılları arasında Hint denizlerine filolar göndermisse de, muvaffak olamamıştır [6] ve bu teşebbüsü bu iddianın mübalâğalı olduğunu soyliyeıı H. Gowen'in Histoire de l'asie isimli kitabını (Paris 1929, p. 99) - zikrediyor. [4] Yavuz Selimin Mercidabuk seferile Suriyeye hâkim olmasının tarihi 24/Ağustos/1516,' Rıdaye zaferi ile Mısıra hâkim olmasının tarihi 2/İkincikâ- Tiun/1517 dir. Halbuki Atlas Okyanusundan Hint Okyanusuna geçmek için teşebbüsler daha 1418 de başlamış ve Ümitburnu ilk defa 1488 de dolaşılmıştır. Vasgo de Gama idaresindeki Portekiz gemilerinin Hindistana gelişi tarihi de 1498 dir. 15] Bakınız: Meyim M. Kràght, Histoire économique de l'europe jusqu'à la fin du moyen -. âge,. Paris 1930, p. 175.. [6] «Memlûklerin bu. gayretleri hakkında tafsilât M. Sobernheim'm. İslâm Ansiklopedisindeki Kans-ûXx maddesindedir. Çok eksik olan bu malûmata İlâve olarak: Saffet: Şark Leventleri Tarihi, Osınanî Encümeni Mecmuası, No. XXIV Sf. 1529.» Ayrıca Ch. Schefer. Le voyage d'outremer de Jean Thenaud; Paris 1884; p. XLIV. - LVI. Maslatrie, Relations et commerce de l'afrique septentri-

452 Venedik te teşvik etmiştir. Esasen, bu lıransit ticaretinin Suriye-Mısır memlûk imparatorluğunun m?iî ve iktisadî refahı Üzerindeki tesiri daha XIII.-XIV. üncü asırlarda bile o kadar malûm İdi ki, İlhanlılar, bu kuvvetli düşmanlarını zayıf düşürmek için, Başra. körfezinde bir filo yaptırarak, onları Hint denizinde tehdit etmek ve ticaretlerine mani olmak istemişlerdi. Hülâsa, Hindistandan mal getiren ilk Portekiz gemisinin Avrupaya muvasalâtı, Venedikte nasıl korkunç bir akis uyandırmıssa, Hint denizlerinde Mısır ticaret gemilerinin mahvedilmesi ve hattâ Kızıldeniz limanlarında tehdidi de Mısırda aynı heyecanı uyandırmış ve memlûk devletini derhal her türlü vasıtalarla buna karşı koymağa sevketmiştir. Yalnız bu darbe, Mısır ve Suriye için bir yıldırım darbesi gibi anî olmamış, tesirlerini tâbiatile yavaş yavaş göstermiştir. Filhakika, Prof. Fuat Köprülüye göre, Basra körfezi l'manlarmm Hindistanla ticareti uzun müddet devam ettiği gibi; Çin ve Hint İle kara. yolile yapılan kervan ticareti de birdenbire durmamıştır. XVI-XVİI. nci asırlarda bile Osırıaflh impeiatorlğmında ve İranda Hindistanla ve Çinle ttceret yapan zengin bir tacir sınıfı mevcuttu. Niteikim, Akdenizin ticarî ehemmiyeti ve Venediğin iktisadî hayatı da birdenbire sönmüş değildir. Osmanlılar devrinde de bu Şark ticaret yolları Üzerindeki hâkimiyeti elde etmek için mücadele gevşememiştir, Mısır ve Suriyeyî memlüklerden alan kuvvetli Osmanlı imparatorluğu, Kızıldenizi Portekiz tehdidinden katî surette kurtarmış ve uzunca 'bir zaman için Arabistan yarım adasının cenup sularında Portekiz hâkimiyetine nihayet vermiştir. Mamafih bu husustaki müteaddit teşebbüslerine rağmen Hint denizi yolunu Portekizlere karsı kapamağa muvaffak olamamıştır. Osmanlılar bu yollar üzerinde hâkimiyetin tesisi ile Şark ticaretinin kendi memleketlerinden geçmesi tekdirinde edecekleri istifadeden gafil- ölamsyacaklarmı yukarıda söylemiştik. Bu devirde artık esasen iş işten geçmiştir.: Deniz yolları keşfedilmiş ve Portekizler tarafından emniyet altına alınmıştır. Ayrıca, larvan yollarının yardımına lüzum kalmadan yüklenen gemileri yol ne kadar uzun olursa olsun doğrudan doğruya deniz yolile Avrupa limanlarına sevketmek ve aradaki mutavassıtların rolünü bertaraf etmek daha ucuz gelmeğe başlamıştır. Bu sebeple, Osmanlılar devrinde, vaktile Harunerreşİd zamanında da mevzuubahs olduğu anlaşılan, Süveyş kanalını açmak suretile Kızıldenizde ticarî faaliyeti çoğaltmak tasavvurunun, XVI.~XVII. nci asırlarda, Sokullu Mehmet paşa hattâ bazı

453 Avrupa devletleri tarafından düşünüldüğü malûmdur 17] ve bu itibarla çok manidardır. Bu suretle Türkler, ne kadar uzun olursa olsun, deniz nakliyatının kara yollarından daha ucuza mal olduğunu gördükleri için, bu hususta yapılacak en müessir işin Süveyş kanalının açılması olduğunun farkına varmışlardır. Esasen aynı meselenin ehemmiyetini vaktile idrâk etmiş olan Venedikliler de, daha sultan Selim Mısırı aldığı zaman yaptıkları muahede müzakerelerinden birinde murahhaslarına bu Süveyş kanalının açılması meselesini de Osmanlz padişahile konuşmak için emir vermişlere de bu emir nedense sonradan geri alınmıştır [&]. Prof. Fuat Köprülü, yalnız Sokullu gibi uzağı gören büyük devlet adamlarının değil, bazı Osmanlı mütefekkirlerinin de bu hususta neler düşündüklerini göstererek onların umumiyetle zannolunduğu gibi vaziyetten gafil olmadığını şu satırlarla izah ediyor: «Emîr Hassan-aî-Su udinin Murat III. namına 1580 de yazdığı Amerikanın keşfine ait Hâdis-i-nev yahut Tarih-i Hind-i Garbı adlı eserde bu hususta mühim fikirler vardır: Müellif deniz yollarını bulan Avrupalıların Amerika ve Hindistan kıyılarına ve Hürmüze yerleştiklerini, İslâm memleketlerini tazyik ve İslâm ticaretini ihlâl (e tikleri, büyük maddî faydalar temin edecek olan bu işin Osmanlı ıdevleti tarafından da kolayca yapılabileceğini, Süveyşte tertip edilecek bir filo ile Avrupalıları Hint denizlerinden uzaklaştırmak mümkün olacağım söylüyor; Süveyş kanalının açılmasını tavsiye ediyor. Bu suretle Hindu Sind limanlarım zapt ile küffarı tart ve ora nefayis-i emteasmm kolayca payitahta iysali ikabil olacağını» anlatıyor [9]. «Bundan 45 yıl sonra, Ömer Taîib adlı diğer bir müellif, bu yeni kesiflere ve deniz ticaretine ait olarak buna benzer mütalâalarda bulunuyor: «Şimdi Avrupalılar bütün dünyayı öğrenip, her tarafa gemilerini isletiyorlar; Mühim iskeleleri elde ediyorlar. Evvelce, Hmdü Sind ve Çin malları Süyeyşe gelir ve müslümanlar vasıtasile bütün dünyaya dağılırdı. Fakat, şimdi o mallar Portekiz, Hollanda, İngiliz [7] N. îorga, ismi geçen eser, ve P. Masson, Histoire du commerce français dans le Levant au XVII e siècle, Paris, p. 287. [8] Heyd, Histoire du Commerce, du Levant, cilt 2. sí. 552. [9] «İbrahim Müteferrika tarafından bastırılmış olan bu eserin Beyazıt Umumî kütüphanesinde 4969 numaralı kayıtlı minyatürlü bîr nüshasından is-

454 gemilerile frenkistana gidiyor ve oradan dünyaya yayılıyorlar. Kendilerine lâzım olmayan şeyleri Istanbula vesair İslâm memleketlerine götürüp beş misli fiyatla satıyorlar ye bu yüzden paralar kazanıyorlar İslâm ülkelerinde altın ve gümüş bu yüzden azalmıştır. Osman h devlet*. Ytmen sahillerini ve oradan geçen ticareti ele geçirmelidir, yoksa, bîraz zaman daha geçerse, Avrupalılar İslâm memleketlerine hâk m olacaklardır [10]». «Bütün bunlara ilâve olarak, Sokullunun Karadenizle Hazer denizini birbirine bağlamak için Don ve Voîga nehirleri vasıtasile bir kanal açtırmağa teşebbüs ettiğini de söyîiyebiliriz. Tatbikat sahasına geçip epeyce ilerlediği halde, bazı sebeplerle geri kalan bu teşebbüs, onun yalnız siyasî ve askerî bakımlardan değil, ticaret bakımından da büyük ehemmiyeti olan bu meseleyi, çok iyi kavradığını göstermektedir.» *** Prof. Fuat Köprülü'nün verdiği izahattan anlaşılıyor ki, Türkiyede gerek resikârda bulunanlar ve gerek mütefekkirler Hint ticaret yolu üzerindeki hâkimiyetin ehemmiyetinden hiç bir zaman gafil bulunmamışlardır. Bununla beraber, koskoca Osmanlı imparatorluğunun bu işe büyük bir ehemmiyet verip Portekizlilerle Hint denizinde büyük bir deniz harbi yapmayı düşünmemiş olması da nazarı dikıkati celbetmektedir. Filhakika, bu denizde yapılan müteaddit deniz harpleri ancak Hint hükümdarları yardım istedikçe gönderilen ehemmiyetsiz kuvvetlerle yapılmıştır. İhtimal Akdenizdeki donanmamızı Hint denizine geçirmek hususundaki imkânsızlık bu hususta mühim bir âmil olmuştur; her halde, Türk sultanları daha ziyade Iranda ve bilhassa Avrupada fütuhatla meşgul olmuşlardır. Ve Hint denizinde kendilerine meydan okuyan bahrî kuvvetleri İspanya ve Portekiz 'deki yuvalarında boğmayı da ciddî bir şekilde düşünmemişler ve âdeta bu mühim meseleyi kökünden halledecek tedbirleri almak için ona lâzımgelen ehemmiyeti vermemişlerdir. Mâmafih, Osmanlıların en küdretli zamanlarında oldukları halde Hint denizindeki Portekizler karşısında bahrî hâkimiyeti elde etmek hususunda âciz ve hareketsiz bir vaziyette kalmış olmalarının sebepleri ne kadar izah edilmez bir mesele teşkil ederse etsin; eski Hint ticaretini kendi memleketlerine celp için gümrüklerin ıslahı ve

455 memleket dahilinde emniyet ve asayişin tesisi ve komşu memleketlerle olan ticarî mukavelelerin tecdidi hususunda büyük gayretler sarfetmiş oldukları da muhakkaktır. Osmanlıların ne şekilde hareket etmek suretile Avrupa ile Şark ticaretinin kendi memleketleri üzerinden yapılmasına mâni olduklarını izah etmek hakikaten zor ve esassız bir davadır. Çünkü Türklerin bu şekilde hareket etmiş olmaları için hakikaten gafil ve idarî teşkilât bakımından geri ve barbar.bir devleti temsil etmeleri lâzımgelir. Halbuki, ortada bu hususları teyit edecek delillerin hep akisleri mevcuttur. Osmanlı padişahlarının İran içinden ve Mısırdan beynelmilel ticarî münasebetlerin bir nevi ajanı olan bazı ipekli ve baharat tüccarlarını beraberlerinde İstanbul a getirmiş ve oraya yerleşmeğe mecbur etmiş olması da, bu tırafiğm îstanibul yolüe yapılmasını temin maksadile icra edilmiştir. Ve menfî tesirleri mevcut ise izaha muhtaçtır. Osmanlıların bu nevî tırafiğin kendi Hmanlarile icra edilmesindeki menfaatları kendileri için o kadar gözle görülür bir haldedir ki, gümrük varidatlarının azalıp çoğaîması şeklinde hazine varidatında deîhal kendisini hissettirmekte ve bu sayede derhal lâzımgelen tedbirlerin alınması hususu derpiş edilmektedir. Görülüyor ki yukarıda cihan iktisat tarihi için ehemmiyetinden bahsettiğimiz «Şark ticaret yolları meselesi» henüz esaslı bir şekilde tetkike mühtaç bir haldedir ve şimdiye kadar lâyıkı veçhile ne vazedilmiş, ne de lâzmgelen kaynaklardan tetkikine girişilmiştir. Halbuki, hu meselenin eldeki kaynaklardan esaslı bir şekilde tetkiki, milin tarih bakımından da bîiyük bir ihtiyaçtır. Şark ticaret yollarının yakın şarik memleketlerinin umumî hayatı ve bu mıntakadaki devletlerin teşekkülü ve zevali üzerinde oynadıkları rolün mühim olduğu herkes tarafından tasdik edilmekle beraber, bu yolların hayatının muhtelif safhaları ve bilhassa bu yollar üzerinde Osmanlı imparatorluğunun teşekkülünden sonra meydana çıkan ve Türkiye tarihile çok yakından alâkadar olan meseleler henüz her hangi bir şekilde tetkik mevzuu teşkil etmiş değildir. Osmanlı imparatorluğu bu yollardan nasıl istifada etmeği düşünmüştüır, veyahut istifade etmek imkânlarını nasıl kaybetmiştir? Bu yolların kapanması şark ticaretinde ne şekilde ve hangi ritm iie vukua gelmiş ve tesirlerini nasıl hisset- Sermiştir ve tarihimizin uzak yakın bir çok hadiselerile bu meselelerin «münasebetleri nelerdir? İşte bir sürü problemler ki vaktile bu tica-

456 dar vs belki de daha ziyade, bu memlekete ait kaynaklar ve arşiv malzemesi üzerinden tetkik edilebilirler. Ümit ediyoruz ki., bugüne Ikadar esrarını muhafaza eden Türk arşivleri bu hususta zengin malzemeyi ihtiva etmektedir ve bu işlerle meşgul olacak Türk tarihçileri de yakında yetişecektir. Daha şimdiden Topkapı sarayı arşivinde Portekizler karşısında Hint hükümdarlarının yardım talep eden mektuplarını ve Türk memur ve kumandanlarının Hint Okyanus meselelerine ait tekliflerini ihtiva eden vesikalar mevcut bulunduğunu biliyoruz. Bir ikısım Suriye ve Arabistan memleketlerine ait mevcut bulunan gümrük nizamlarile, gümrüklere ait tahriratın da bu hususta büyük hizmetleri olacağı aşikârdır. Şu halde, Türk tarihçiliğini bu yolda parlak muvaffakiyetler beklediğini burada kayıt ve işaret edelim ve bu büyük imkânlardan istifade edilerek, millî tarihimizle birlikte cihan tarihini de alâkadar eden bir meselede Türk görüş ve emeğinin muzaffer olmasını temenni edelim.