Benzer belgeler
ABİDİN DİNO

1824 yılında Paris Salonu'nda John Constable'ın eserleri sergilendi. Ressamın, kırsal manzaraları bazı genç meslektaşlarını etkiledi.

OSMAN HAMDİ BEY ŞEKER AHMET PAŞA HAZIRLAYAN: MEHMET KURTBOĞAN

Adı: REMBRANDT HARMENSZOON VAN RİNJN Doğum: 15 Temmuz 1606 Leiden Hollanda Milliyeti: Hollandalı Sanat Akımı: Lüministik sanat Alanı: Resim Baskı

CUMHURİYET ORTAOKULU 7. SINIF GÖRSEL SANATLAR GÜNLÜK DERS PLANI

Rembrandt Harmensz van Rijn! Paletime ışık koyar, fırçamı karanlığa batırırım.

Çağdaş Sanatımızda Son Osmanlı OSMAN HAMDİ KAYA ÖZSEZGİN

Benim en büyük şansım Adnan Turani gibi hem iyi bir sanatçı hem de iyi bir eğitimci atölye hocamın olmasıydı.

Okul Öncesinde İyi Örnekler Uygulaması

Meksika Sanatının İki Ünlü İsmi Pera'da

YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ BESYO TME-110 TEMEL MÜZİK EĞİTİMİ 1.HAFTA

çocukların çok ilgisini çekti. Turdan sonra çocuklar müzedeki atölyede

SÜHEYL ÜNVER ARAŞTIRMA MERKEZİ RESSAM HOCA ALİ RIZA BEY KOLEKSİYONU KONSERVASYONU

Ekim Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu Koleksiyonu ve Haldun Özen

CUMHURİYET ORTAOKULU 8. SINIF GÖRSEL SANATLAR GÜNLÜK DERS PLANI

Sergi açılış kokteylini onurlandırmanızı dileriz.

BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU

Uluslararası Buluşma Türkiye Fotohaber, Sayfa 1

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU, İLKOKULU VE ORTAOKULU EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 35.VELİ BÜLTENİ

Av. Soner ALPER. sayılacak nitelikteki Sadık Paşa Gazinosu nda garsondur. Gazinonun tiyatro sahnesi, balkonu, locaları

H.CAHİT DERMAN 18. KİŞİSEL RESİM SERGİSİ 30 MART-13 NİSAN

Benimle Evlenir misin?

17- S Q T 3 9. Tuval -yağlıboya, 130x100 cm. özgün dokuma. 80x90 cm. »I GARANTİ

NESLİHAN AYDINLIOĞLU EŞİN BİRİKİMLERİM VE BİRİKTİRDİKLERİM

İBRAHİM DEMİREL FOTOĞRAF DİLİNDE BİR SÖYLEŞİ. asosöyleşi

ARKAS KOLEKSİYONU NDA POST-EMPRESYONİZM

Öğretmen: Başak Berna CORDAN. Duvarlar Konuşuyor, Pera nın Ziyaretçileri Dinliyor

CİHAT ARAL 22 MART - 09 NİSAN Açılış: 22 Mart Perşembe Kokteyl: 18:00-20:30

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

TT-')CPlr0l t h. 90 NAZLI ECEVİT ( ) "Şile tual üzeri yağlıboya, 1959 tarihli ve imzalı. 45x55 cm MİLYAR.-TL.

İBRAHİM ŞİNASİ

BAKIŞ PORTRE FOTOĞRAFININ DEĞİŞEN YÜZÜ BANK OF AMERICA KOLEKSİYONUNDAN 3 EKİM OCAK 2013 SORULAR:

Müze eğitiminin amaçları nelerdir?

İSTANBUL UN İZDÜŞÜMLERİ

/pirireisokullari MAYIS 2017 MİNİK RESSAMLAR SİHİRLİ BOYA

İçindekiler YENİ YILA BAŞLARKEN OKUL AİLE BİRLİĞİMİZE TEŞEKKÜR EDERİZ

-DERS PLANI- Görsel Sanatlar Dersi. 2 Ders Saati (40+40dk)

Mustafa Tunçalp Seramikler Sergisi 21 Ekim 10 Kasım tarihlerinde Rezan Has Müzesi nde ziyaret edilebilir.

JUDITH LIBERMAN ÇAĞDAŞ BİR HALK OZANI

MEHMET RAUF - Genç Gelişim Kişisel Gelişim ( )

SIRADIŞI FRANSIZ ŞATOLARI

1979 Nihat Sümeralp ile birlikte Koleksiyon Sanat Galerisi ni kurdu, 1989 a kadar yönetti.

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl

Aziz Ogan: Kültürel ve Tarihsel Hazinelerin İzinde Bir Arkeolog ve Müzeci

Ece Ayhan. Kardeşim Akif. Akif Kurtuluş'a Mektuplar. Hazırlayan Eren Barış. "dipnot

Mustafa Sönmez. Berobana Şarkısı. 28 Ocak 23 Şubat 2017

11. HAFTA 2.ARAŞTIRMA İNCELEME YAZILARI

Erasmus programı ile gidilebilecek en iyi 10 şehir

DEVİNİMİN GÖRSEL DİLİ SERGİSİ VE KİTABI (VISUAL LANGUAGE EXHIBITION OF MOTION AND ITS BOOK)

GAZETECİ YAZAR BÜLENT AKKURT BODRUM DA DEFNEDİLDİ

Hale Asaf ve Mihri Müşfik. Hale Asaf M ihri Müşfik. ...ve Acınası Yaşamları

Orhan benim için şarkı yazardı

KASIM AYI BÜLTENİMİZ

NECİP FAZIL KISAKÜREK

Editörlük Yaptıgım Yayınlar:

85 IVAN KONSTANTINOVIC AYVAZOVSKI ( ) Kalyonlar, tual üzeri yağlıboya, 1869 imzalı. 90x138 cm.

YAHYA KEMAL BEYATLI ( )

Devrim Erbil Ressam, Profesör, Devlet Sanatçısı

ANA SINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (10 Eylül-19 Ekim 2018)

İLETİŞİM BİLGİLERİ. BARTIN ÜNİVERSİTESİ, Bartın Meslek Yüksekokulu BARTIN ÖĞRENİM DURUMU

En İyi Üniversite Kampüsleri

MEHMET İHSAN MERMERCİ OTELCİLİK VE TURİZM MESLEK LİSESİ COMENIUS PROJESİ A TRIP ACROSS EUROPE FAALİYET RAPORU

Yaratıcı Okuma Atö lyeleri

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

SANAT ATÖLYEMİZ ATÖLYEDE NELER OLUYOR? Renk çalışmaları, Üç Boyutlu Çalışmalar ve Otoportre Çalışmaları

SAFFET EMRE TONGUÇ İLE FRANSIZ ŞATOLARI 05 Nisan 2018 / 3 Gece 4 Gün

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN

EYÜBOĞLU EĞİTİM KURUMLARI BURÇAK EYÜBOĞLU ORTAOKULU 28. EDEBİYAT VE KİTAP GÜNLERİ ETKİNLİK İÇERİKLERİ 8-9 0CAK 2019

Hem ticari, tem turistik, hem de sosyal anlamda Türkiye nin en önemli şehri olan İstanbul, yıl boyunca medyanın da yakın markajındaydı.

İtalya nın Üç Büyüğü: Roma, Floransa, Venedik.

Unutan bizden deðildir Cem Göçer

Kentte Ruh Sağlığımız Doç.Dr.Timuçin Oral

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

13 de. 19 da. 15 te İNGİLİZCE PDR. ODTÜ Geliştirme Vakfı Özel İlkokulu GÖRSEL SANATLAR. 5 Yaş Ana Sınıfı Bülteni. sayfa. sayfa.

Pera Eğitim. Louis Kahn a Yeni/den Bakış Cemal Emden Fotoğraflarıyla. Pera Çocuk

Hazırlayan: Alper Eyüboğlu

Doğukan Türkekul Akgün TURK Seda Uyanık. Tarih: Başlık: Budapeşte Gezi Notlarım. Budapeşte Gezi Notlarım

PENGUEN GRUBU MAYIS AYI BÜLTENİ

06-26 EKiM 2016 YER: BARIŞ MAH. EĞİTİM VADİSİ BULV. ZABITA MD. HİZMET BİNASI YANI. Sandra Lopez. Ayla Turan Bahadır Çolak Kadriye İnal SelçukYılmaz

OKUMA YAZMAYA HAZIRLIK ÇALIŞMASI

HALE OZANSOY RESİM SERGİSİ DEFNE SANAT GALERİSİNDE AÇILDI

EUROSTUDENT ULUSAL ARAŞTIRMASI: TÜRKİYE SONUÇLARI

KUKLA ÇOCUK TİYATROSU

BİR ACAYİP SOYGUN ADANA İŞİ. - Basın Toplantısı Haber Küpürleri Ocak 2015 Adana Hilton Otel

KURBAN BAYRAMINDA FRANSIZ ŞATOLARI Ağustos 2018 / 3 Gece 4 Gün

T.C. GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ ARAŞTIRMA PROJELERİ YÖNETİM BİRİMİ. Proje No: FEF.14.01

ÖZEL VEGA OKULLARI ÖĞRETİM YILI 3. SINIF DİSİPLİNLERÜSTÜ TEMA KÜLTÜR SORGULAMA ÜNİTESİ BÜLTENİ

ODTÜ Geliştirme Vakfı Özel İlkokulu. 5 Yaş Ana Sınıfı Bülteni. Nisan sayfa. sayfa. sayfa. 15 de. 16 da. 14 de BEDEN EĞİTİMİ MÜZİK PDR

DANIŞMANLIK TEDBİRİ UYGULAMALARI ÇOCUK TANIMA FORMU

Ferruh BaşağaGaleri Binyıl tarafından düzenlenen, 1999, 2000

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU VE ÖZEL İLKÖĞRETİM OKULU EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 8.VELİ BÜLTENİ

HÜLYA ERSEZGİN DOĞA VE KADIN RESİM SERGİSİ 14 HAZİRAN ÇARŞAMBA 18:00 DE AÇILIYOR

KOLEJ - FEN LİSESİ - ÇAMLICA ORTAOKULU XXVI. EDEBİYAT ve KİTAP GÜNLERİ ETKİNLİK İÇERİĞİ Okuyan insan, yaşayan insan

PROF. DR. YUSUF VARDAR -MÖTBE- KÜLTÜR MERKEZİ

ANASINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (07 Aralık Ocak 2016)

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN

Bir hedef seçtiğiniz zaman o hedefe ulaşmanın getireceği bütün zorluklara katlanmanız gerekir. Her başarım bana ayrı bir heyecan, ayrı bir enerji

TARİHİN IŞIĞINDA SANATSAL BİR DOKUNUŞ

Transkript:

FİKRET MUALLA 1903-1967 1903 yılında İstanbul da doğan Fikret Mualla, Saint Joseph ve Galatasaray Liselerinde öğrenim görmüştür. Yatılı olarak Galatasaray Lisesi'ne verilmesinin sebebinin, kendisini derslerine çalışmaktan alıkoyan futbol tutkusu olduğu rivayet edilir. Bu sıralarda annesini kaybetmesi, sanatçının üzerinde derin izler bırakmıştır. Babasının ikinci evliliğini benimseyemeyince, İsviçre'ye mühendislik okuması için gönderilmiştir. Ancak zamanla, resmin mühendislikten daha çok ilgisini çektiğini fark etmiş ve resim eğitimi almak için Almanya'ya geçmiş, Münih Güzel Sanatlar Akademisi'nde afiş ve desinatörlük, ardından Berlin Güzel Sanatlar Akademisi'nde resim eğitimi almıştır. 1927'deTürkiye'ye döndüğünde, mezun olduğu Galatasaray Lisesi'nde ve Ayvalık Ortaokulu'nda kısa bir dönem resim dersleri vermiş, sonra İstanbul'a dönmüştür. Paris'e gitmeden önce burada geçirdiği zaman içinde çalışmalarını sürdürmüş,1939 Uluslararası New York Fuarı Türk Pavyonu için Abidin Dino nun ricası üzerine 'İstanbul' konulu otuz kadar tablo yapmıştır.

Küçükken geçirdiği bir kaza sonucu topal kalması ve annesinin ölümünden sonra babasının yeniden evlenmesi gibi olaylar onun sinirli ve uyumsuz bir çocuk olmasında rol oynadı. Almanya'nın çeşitli kentlerinde dolaştı, İsviçre ve İtalya'ya gitti, müzeleri gezdi. Resim yeteneğinin farkına vararak kısa zamanda sağlam bir desen bilgisi edindi. Başarılı resimlemeler, moda çizimleri ve gravürler yaptı, desenlerini en gözde Alman dergilerine kabul ettirdi. Babasının mali durumu bozulup para gönderemez hale gelince bir Mısırlı prens, onun yirmi beş yaşına kadar Almanya'da kalmasını sağladı. Fikret Muallâ 1928'de aşırı alkol tutkusu nedeniyle bir süre hastanede tedavi gördü. Daha sonra Almanya'dan Fransa'ya geçti, Paris'te Montparnasse ve Saint Germain gibi sanat çevrelerinde yaşadı. Orada, André Lhote'un atölyesinde çalışan Hale Asaf'la tanıştı. Paris'te sürekli resim yapan Fikret Muallâ bir süre sonra parasızlık nedeniyle Türkiye'ye döndü. İstanbul'da Lüküs Hayat, Deli Dolu, Saz Caz gibi operetler için kostümler çizdi Nâzım Hikmet'in Varan 3 adlı şiir kitabını resimledi.ismail Hakkı Baltacıoğlu'nun çıkardığı Yeni Adam dergisi için desenler hazırladı. Bir ara, yanlış yorumlanan bazı sözleri yüzünden savcılık emriyle 1936'da Bakırköy Akıl Hastanesi'nde bir yıla yakın gözetim altına alındı. 1937'nin sonlarına doğru taburcu edildi. Bu olaydan sonra Fikret Muallâ'da gittikçe artan ve ölümüne değin süren bir polis babasının ölümü üzerine eline geçen miras payı ile Paris'te yaşamını sürdürebileceğini düşünerek 1939'da Türkiye'den ayrıldı. Hastaneden çıkışı ile Türkiye'den ayrılışı arasındaki iki yıllık sürede 1939 Uluslararası New York Fuarı Türk Pavyonu için Abidin Dino'nun isteği üzerine İstanbul konulu otuz kadar tablo yaptı. 1938'de yayımlanan Ses dergisi için çizdiği desenlerden birinin müstehcen olduğu gerekçesiyle, Türkiye'den ayrıldıktan sonra aleyhinde dava açıldı, 1939'da beraat etti. Bu dönemde yazılmış ve Ses'te yayımlanmış "Masal" ve "Üsera Karargâhı" adlı iki de öyküsü vardır

düşkünlük ve sürekli polis korkusu ile geçen yıllar sonunda hayatındaki dengesizlik ve uyumsuzluk yoğunlaştı. Bir ara tedavi için hastaneye yatırıldı.burada kaldığı iki ay içinde kendisine resim yaptıran Dina Vierny'nin koruması altına girdi. Bu resimleriyle Kasım 1954'te ilk sergisini açtı. İkinci sergisinden sonra yeniden akıl hastanesine girdi. Bir ay sonra taburcu edilince sanayici Lharmin'le bir anlaşma yaptı ve Seine Nehri'nin daha çok varlıklıların oturduğu "sağ" yakasına taşındı. Resimlerinin sürekli müşterisi olan Madame Anglés'yle bu dönemde tanıştı. Fikret Muallâ'yı bundan sonra koruması altına alan Madame Anglés, 1962'de felç geçirdiğinde onu hastaneye kaldırttı, bakımını sağladı. Daha sonra Nice yöresinde Reillane kasabasındaki evine yerleştirdi ve bütün giderlerini karşıladı. Fikret Muallâ ömrünün sonuna kadar felçten kurtulamadı. Mayıs 1967'de eski sinir bunalımları yeniden başladı. Ölümünden yedi yıl sonra 1974'te Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'ün ilgilenmesiyle kemikleri Türkiye'ye getirildi ve Karacaahmet Mezarlığı'na gömüldü. 1976'da dostlarından, yakınlarından ve çeşitli koleksiyonlardan derlenen yüz on sekiz resmi ile Ankara'da adına bir sergi düzenlendi. Eserlerinin çoğu bugün özel koleksiyonlarda bulunmaktadır. Hayatının büyük bölümünü Fransa'da geçiren Fikret Muallâ konularını kahveler, sirkler ve sokaklar gibi Paris yaşamının ayrıntılarından seçmiştir. Resim onun için bir yaşama biçimi olmuştur. Yaşamın gerçeklerini büyük bir içtenlikle renge ve biçime aktarmış, içinde yaşadığı bohem çevrenin insanını resmine konu olarak almıştır. Daha çok guvaş tekniğine yakınlık duymuş ve bu teknikle çok hızlı çalışabilmiştir. Ancak yağlıboyayı da suluboya ve guvaşı ustalıkla kullanmıştır. Resmin kuramsal sorunları onu pek ilgilendirmemiş, dış etkilere yabancı kalmış ve çağdaş akımlara katılmamıştır. İçinden geldiği gibi, öznel, coşkun bir lirizm ile dolu resimler yapmıştır.fikret Mualla nın ruhsal iç serüvenlerle dolu yaşam

öyküsüne bakanlar dramatik gerilimlerle çarpılmış trajiği boşuna arıyorlar.osmanlı geleneğinin yalın renk soyutlamasını,gündelik gözleme dayalı temalar içine ustaca ve süratle serpiştirmeyi bilen Fikret Mualla,gerçekte mizahi ve bilgeliği yitirmeyen bir doğulu esrikliği içinden resimden resme gezinip duruyor.bu hep başı dumanlı kloşaların yaşam kavgası içinde bir benlik kargaşası ve karanlığı değil,saf bir ruhun küskün ve barışık uçları var.(ismail Tunalı-Türk Resminde Yeni Dönem) Türk resminin en önemli, en tanınan, en iz bırakan ressamlarından biri şüphesiz Fikret Mualla Saygı'dır. Cumhuriyet'in ilk kuşak ressamları arasında yer alan Fikret Mualla, yaşamının çoğunu sanatın başkenti sayılan Paris'te geçirmiş ve Türk resminin dünyadaki çok önemli bir temsilcisi olmuştur. 1938 yılında babasını kaybeden Fikret Mualla, ondan kalan miras ile Paris'e giderek yerleşmiş. Bu sıralarda Fransa'da Edward Munch ve Wassily Kandinsky gibi ressamların temsilcisi olduğu expresyonizm akımı gündemde olduğundan, ressam da bu anlayıştan etkilenmiş. Ancak Fransa'nın II. Dünya Savaşı'na girmesi ve işgal edilmesi nedeniyle çok zor zamanlar baş göstermiş ve Fikret Mualla da herkes gibi zor zamanlar geçirmiş. Hatta bu dönemde tablolarını çok düşük fiyatlara satmak zorunda kaldığı söylenir. Şehirleri resmetmeyi seven ressam, İstanbul'da yaptığı gibi Paris'te de şehrin insanlarını, sokaklarını, kafelerini resimlerine taşımış. Renklerle oynamayı seven sanatçının, Henri Matisse'in renk kullanımından çok etkilendiği biliniyor.

Guvaş, suluboya ve pastel malzemelerini resimlerinde sıkça kullanan Fikret Mualla'nın Paris sanat ortamında tanınması biraz zaman alsa da bir süre sonra hak ettiği noktaya geldiğini söyleyebiliriz. Örneğin Picasso'nun Fikret Mualla'nın resimlerini övdüğü, hatta bir resmini satın aldığı ve kendi çalışmalarından birini de ona hediye ettiği biliniyor. 1954 yılında Paris'te ilk kişisel sergisini açan Fikret Mualla, başarılı çalışmalar yapmaya devam etmiş. İlerleyen zamanlarda çeşitli sağlık sorunları yaşadığında, sanatseverlerden çok yardım görmüş. Özellikle 1950'lerin sonunda tanıştığı koleksiyoner Madam Angles, 1962 yılında felç olan ressamın bakımını üstlenmiş ve tüm ihtiyaçlarını karşılamış. Paris'te açık artırmaya çıkarılan resimleri ise devlet tarafından satın alınmış ve Ankara Resim ve Heykel Müzesi'nde bir Fikret Mualla Salonu oluşturulmuş. Fikret Mualla'nın resimlerinde iç dünyasının etkilerini ve şiirsel bir anlatım yansıttığını görmek mümkündür. Popüler akımlara kendini çok fazla kaptırmak yerine daha kişisel çalışan ressam, kendi hislerini ve yaşamın gerçeklerini resme aktarmayı seçmiştir.

Fikret Mualla'nın başlıca eserleri arasında 'Oturan Adamlar', 'Kafe', 'Marsilya'da Fransız İşçileri Bir Kahvede', 'Haliç ve Süleymaniye', 'Paris'te Bir Sokak', 'Baloncu' ve 'Balıkçı' sayılabilir. Edebiyata yatkınlığı da bilinen ressamın yine Ses Dergisi'nde yayımlanmış 'Masal' ve 'Üsera Karargâhı' isimli iki öyküsü, 1932'de yazdığı Schiller 1759-1805, Hayatı ve Eserleri' isimli bir de kitabı var. 15 Nisan'dan bu yana İstanbul Modern Süreli Sergiler Salonu'nda 'Fikret Mualla Retrospektifi' yer almakta. Sergide sanatçının 300 civarı eseri bulunuyor. Bu retrospektifte, sanatçının yaşamı ve farklı dönemleri kapsayan sanat macerası üç ana bölümde ele alınıyor. Ayrıca sergide sanatçının eserlerinin yanı sıra Ara Güler tarafından çekilmiş fotoğrafların da bulunduğu bir otobiyografi, özel mektuplar ve sergi broşürleri de yer alacak. Ressamı tanımak için çok iyi bir fırsat. ESERLERİ (başlıca): Resim: Oturan Adamlar, 1937, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi; Sevişenler, 1952; Masada, 1953; Nature-Morte, 1954; Sokak, 1955; Sermayeler, 1955; Kafe, 1955, Bistro; Kanalda Bekleyen Taşıt Botları; Marsilya'da Fransız İşçileri Bir Kahvede; Haliç ve Süleymaniye; Paris'te Bir Sokak; Amerikan Bar; Baloncu; Peyzaj; Balıkçı; Mor Zemin Üstünde Figürler. Kitap Resmi: Nâzım Hikmet, Varan 3, 1930.

Tiyatro Kostümü: Lüküs Hayat; Deli Dolu; Saz Caz. Radikal Gazetesi nde yayımlanmış bir eleştiri yazısında Fikret Mualla ile ilgili olarak yaşananlar şöyle anlatılmaktadır;yine bir mayıs ayında ama bundan neredeyse 30 yıl önce, 1977'de, Fikret Mualla'nın 130 resmi Paris bedesteninde satılmış ve Türkiye'den tek bir kültür görevlisi ilgilenmemiş. Milliyet Sanat'ta zamanında Ferit Edgü'nün yazdığı bir yazı var, şöyle anlatıyor söz konusu açık artırmayı: "Satışa sunulan resimlerin tümünün, bir tek kişinin koleksiyonundan olduğu belliydi. Bunu, ilkin, Fikret Mualla'nın Fransa'daki birkaç koleksiyoncusundan biri sandım. Sonradan öğrendik ki, söz konusu koleksiyoncu, Paris'in ünlü galerilerinden birinin sahibidir. Ve elindeki Fikret Mualla'lardan bir bölümünü, belki 'Artık günü geldi' deyip satışa sunmak gereğini duymuştur. 9 Mayıs günü, Hotel Drouot'nun yolunu tutarken, satış salonunu dolduranların önemli bir çoğunluğunun TC elçilik, konsolosluk, ataşelik, kültür, basın, turizm mensupları olacağını umuyordum. Tanrım, ne büyük bir saflık ya da düş kırıklığı! Salon tıklım tıklım doluydu, ama bunlar, Fransız koleksiyoncular, galeri sahipleri, Fikret Mualla'yı tanımış dostları, onun resimlerini seven kişilerdi..." Söz konusu açık artırmada, Fikret Mualla'nın en verimli ve başarılı dönemi olarak nitelendirilen 1953-54 yıllarına ait resimleri satılmıştı. Yine

Edgü'nün anlattığına göre bunların arasında yalnızca ikisi, Abidin Dino tarafından 'kurtarılabilmiş', gerisi yabancı koleksiyoncuların eline geçmişti. Sonraki 28 yıl içinde nasıl bir seyir izledi o resimler, kimden kime, nereden nereye yolculuk etti kim bilir. Görünen o ki, büyük bir kısmı yine de dönmüş dolaşmış, vatanını bulmuş: İstanbul Modern'in sergilediği ilk büyük çaplı kişisel sergi olan Fikret Mualla retrospektifi, ünlü ressamın tümü Türk 35 farklı koleksiyondan derlenmiş 250 kadar resim ve deseninden oluşuyor. Bu yapıtlardan yalnızca 9 tanesinin (yanlış saymadıysak) kamusal kültürel mirasımız olarak Ankara Resim ve Heykel Müzesi'ne ait olması ise 1977'deki manzarayı hatırlayacak olursak, eh yine de sevindirici... Bakarsınız ileride yine özel koleksiyoncuların inisiyatifinde kişisel bir Fikret Mualla müzesi de açılır.

Yaşamı boyunca 'Ne yaşayacak, ne ölecek kadar'la yetinmek zorunda kalmış olan Fikret Mualla, değeri sonradan anlaşılan bohem sanatçı mitine tipik bir örnek -1967'de Paris Kimsesizler Mezarlığı'na gömülmeden önce ölümsüzlüğe aday olduğunun farkında mıydı, kim bilir? İstanbul Modern'deki retrospektif, işte bu mit etrafında kurgulanmış: Birkaç kadeh içki karşısında resimlerini teslim eden, dünyayla geçimsiz, akıl ve deliliğin sınırındaki bir adamın alkolle zehirlenen bohem yaşantısı... Retrospektif, bu bohem sanatçı mitini iyice abartıyor; gerçekten de ayrıksı bir karakter olan Fikret Mualla üzerinden Türk resmine bir tür Van Gogh yaratmaya çalışıyor sanki. Kadınlarla ilişkisi sorunlu, insanlarla sürekli kavga eden, rakıyı kana kana içen, sobalı tek göz odasında yaşayan, akıl hastanesinin müdavimi haline gelmiş bir adam bu: İyice edebileştirilerek böyle anlatılan bir yaşam, sanatçının resimlerinden ister istemez rol çalıyor. Tabii adamın yaşamı ana hatlarıyla böyle olunca, melodramın tuzağına düşmek belki de kaçınılmaz? Sonuç olarak Mualla'yı 'Hep sıradışı, çalkantılı, bohem yaşam tarzıyla aktaran bakışı tersine çevirmeyi amaçladığı' duyurulan sergi, tersine çevirmek değil, gerçekte tam da öyle bir bakış açısını yansıtıyor. Sanatçının yaşamını ve resimlerini 'Kalabalığın İçerisinde Kaybolmak', 'Dostlar, Tanıdıklar, Yabancılar', 'Gecenin Tınıları, Hırsları' gibi başlıklar altında özünde birbirine çok yakın konulu birçok resmi ayrıştırarak sunan sergi, natürmortlar, portreler yada hayvan resimleri gibi türlere uzansa da Mualla'nın esas konusunun sokaklar ve barlar olduğunu gösteriyor. Hemen her farklı tema altında Mualla, sokaklardaki, barlardaki sürekli hareketin anlık bir çağrışımını duyuruyor; benzersiz bir renk duygusuyla, değişken ruh hallerini hissettiren fırçasıyla, fırçasının ritmiyle, renkli yüzeyin içinden biçimlendirdiği eğreti figürleri ve bütün resimlerindeki o kesif atmosferle, kendine özgü bir görsel dünya yaratıyor. Mualla'nın yaşamını nasıl yaşadığı bir yana, resimlerinde ve resimleriyle 'yaşadığı' gerçekten de ortada. Farklı ruh hallerini duyuran ama hemen hemen aynı konuları, aynı duyguları, aynı kaygıları hissettiren bir resimler dizisi Fikret Mualla'nın birikimi, büyük atılımlar, sıra dışı başyapıtlar, hani öyle heyecanlı doruklar ve düşüşler yok: Ama inanılmaz bir moru var, sonra gece mavisi, yeşili, sarısı, kırmızısı... Ve resimden alınan sonsuz bir hazzın ifadesi. Mualla'nın resimleri, en az hayat hikayesi kadar sürükleyici. Belki de uzun yıllar bir daha bir araya gelmeyecek bu resimleri mutlaka görün! 31 Temmuz'a kadar İstanbul Modern'de. Kaya Özsezgin in de bahsettiği gibi Fikret Mualla nın,daha çok batılı ressamlara özgü,bohem bir yaşam serüveni var.gauguin,toulouse Lautrec ya da Van Gogh un yaşamına benzer sıkıntılar ve sorunlarla dolu,inişli çıkışlı bir yaşam.çoğunluğu guvaj tekniğiyle oluşturulmuş boya resimlerinden çok desenlerine,yazılı notlarına,karnelerine trajik boyutlarıyla yansımış olan bu

yaşam,kadıköy yakasında Kalamış Moda da bir konakta başlayıp Fransa nın bir küçük kasabasında noktalanmış,ama hep sanrılar,psikozlar,çatışmalar,uyuşmazlıklar,paranoya nöbetleri içinde geçmiştir.bir hiç pahasına elinden çıkardığı resimlerle,güç bela sürdürdüğü,ama hep bunalımlarla kesilmiş olan yaşamı boyunca,ara vermeksizin ürettiği resimler,ilk bakışta böyle bir yaşamın birebir yansıması olarak görünmez.barda kadeh tokuşturan,sokakta gezinen,müzikholde eğlenen,masada yemek yiyen insanlarla dolup taşan bu resimler,hiçbir okulun yada eğilimin dümen suyunda değildir.kendi gerçekliğiyle açıklanabilecek özgün boyutlar taşırlar. Düşlediği bir başka hayat,onun bu resimlerindeki mutlu ve coşkulu konulara sinmiş,kendi vizyonunu gene kendisi yaratmıştır.insanın para kazanmak için çalışmak zorunda olmadığı,herkesin özgürce ve kendi istekleri doğrultusunda yaşadığı bir hayat ın özlemi,fikret Mualla da bitimsiz bir düş olarak resimlerine yansımış gibidir.onun,1950 lerde bir mektubunda yazdığı gibi,mutlaka figüratif yada mutlaka soyut resim yapacağım diye bir iddiası yoktu.başka ressamlarla ve bu ressamların temsil ettikleri akım ve eğilimlerle ilgisi söz konusu değildi.bütün bunların dışında kalmaya çalışıyordu.abidin Dino nun yerinde yorumuyla,fikret Mualla kendini çizgilerle tedavi ediyordu,sıkıntısını,acısını korkusunu dışa vurmakla yetiniyordu.onun gözü dünyaya açılan bir pencereydi. Fikret Mualla nın birçok resminde barda yiyip içen figürleri,içki şişelerini,meyve tabaklarını bir arada görmekteyiz.genellikle sıcak ve soğuk renk karşıtlıklarıyla dolu bir dengeyi Mualla nın resimlerinde görürüz.fikret Mualla nın çevik fırça darbeleri ve hızlı bir çalışma yöntemiyle,kısa bir süre içinde tamamladığı kanısını uyandıran resim sevgi,mutluluk,arkadaşlık,dostluk gibi insan doğasının her zaman arayış içinde olduğu kavramlara göndermede bulunuyor.ancak bunu yaparken,amaçlı bir yol izleniyor,her şeyin olağan akışı içinde yer aldığı bir yaşam sahnesini gözlerimizin önüne getirmekle yetiniyor.(cumhuriyet in 75. yılında Türk Resmi-Kaya Özsezgin) SANATÇININ ESERLERİ

KAYNAKLAR: 1.Çağdaş Türk Sanatı-Sezer Tansuğ,Remzi kitabevi 2.Türk Resminde Yeni Dönem İsmail Tunalı 3.Yapı Kredi Kültür Yayınları-Fikret Mualla 4.Can Has yönetiminde Müzayede pax in terris 20 Nisan 2003 5.Cumhuriyet in 75. yılında Türk Resmi Kaya Özsezgin,İş Bnk. Yayınları 6.www.lebriz.com.tr 7.www.istegenç.com.tr 8.iskenderiye.com.tr 9.sanalmuze.org 10.biyografi.net.com.tr