CİLT : XXXII SAYI : 1-2 FAKÜLTE DERGİSİ



Benzer belgeler
KONYA İL MERKEZİ TAŞINMAZ KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARI ENVANTERİ MEZARLIKLAR

BETONARME BĠR OKULUN DEPREM GÜÇLENDĠRMESĠNĠN STA4-CAD PROGRAMI ĠLE ARAġTIRILMASI: ISPARTA-SELAHATTĠN SEÇKĠN ĠLKÖĞRETĠM OKULU ÖRNEĞĠ

T.C. BİLECİK İL GENEL MECLİSİ Araştırma ve Geliştirme Komisyonu

RÖLÖVE RAPORU I. YAPI KİMLİK BİLGİLERİ

OSMAN HAMDİ BEY ÜLKEMİZE MÜZECİLİK

KONURALP - GÖYNÜK - TARAKLI TEKNİK GEZİ RAPORU

Üniversitelerde Yabancı Dil Öğretimi

T.C ATAŞEHİR ADIGÜZEL MESLEK YÜKSEKOKULU

YAPILARDA DERZLER VE SIZDIRMAZLIK MALZEMELERİ

KULA'DA TÜRK DEVRİ MİMARÎ ARAŞTIRMALARI - I: SİVİL MİMARİ

ADANA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJELERİ

Tablo 45 - Turizm İşletme Belgeli Tesislerde Konaklama ve Belediye Sayıları

KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ

a) Birim sorumluları: Merkez çalışmalarının programlanmasından ve uygulanmasından sorumlu öğretim elemanlarını,

YAZILI YEREL BASININ ÇEVRE KİRLİLİĞİNE TEPKİSİ

Sayın Valim, Sayın Rektörlerimiz, Değerli Hocalarımız ve Öğrencilerimiz Ardahan Üniversitesi Değerli öğrenciler, YÖK Kültür Sanat Söyleşileri

Deprem Yönetmeliklerindeki Burulma Düzensizliği Koşulları

Ç.Ü. GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİ İÇ MİMARLIK BÖLÜMÜ GÜZ YARIYILI İÇM PROJE 5 & DİPLOMA PROJESİ

ELAZIĞ - TUNCELİ ZİYARETİ

YÖNETMELİK KAFKAS ÜNİVERSİTESİ ARICILIĞI GELİŞTİRME UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

6. ODA MERKEZ BÜRO İŞLEYİŞİ

ANTALYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ İMAR VE BAYINDIRLIK KOMİSYONU RAPORU

Rekabet Kurumu Başkanlığından, REKABET KURULU KARARI

MAKÜ YAZ OKULU YARDIM DOKÜMANI 1. Yaz Okulu Ön Hazırlık İşlemleri (Yaz Dönemi Oidb tarafından aktifleştirildikten sonra) Son aktif ders kodlarının

BİLGİ BELGE MERKEZİ VE YAYIN HİZMETLERİ

Erol ALTINSAPAN 1 Mehmet Mahur TULUM 2 ESKİŞEHİR KURŞUNLU CAMİ KİTABESİNİN TARİHLENDİRİLMESİ ÜZERİNE SON TESPİT

İSTANBUL TİCARET ÜNİVERSİTESİ BİLGİSAYAR MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ BİLGİSAYAR SİSTEMLERİ LABORATUARI YÜZEY DOLDURMA TEKNİKLERİ

MAĞARA RESİMLERİ 40 BİN YIL ÖNCESİNDEN BİZE ULAŞTI

Sayın Bakanım, Sayın Rektörlerimiz ve Değerli Katılımcılar,

İL: Mersin İLÇE: Tarsus MAH.: Sofular SOKAK: 37 ve 42. Sokaklar

: Prof. Dr. Nurettin KALDIRIMCI : Kenan TÜRK, Dr. Murat ÇETİNKAYA, Reşit GÜRPINAR, Fevzi ÖZKAN, Dr. Metin ARSLAN, Doç. Dr.

BAŞLICA ÇATI ŞEKİLLERİ

-Bursa nın ciroları itibariyle büyük firmalarını belirlemek amacıyla düzenlenen bu çalışma onikinci kez gerçekleştirilmiştir.

VATAN İŞLERİNDE CÜR ETKARLIKLARIM

ANIT PARK SİTESİ FAALİYET RAPORU

SİİRT ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç

İçindekiler Şekiller Listesi

Bodrum da hafriyat atıkları geri kazanım tesisi hizmete başladı

2013 YILI TATARLI HÖYÜK KAZISI BİLİMSEL RAPORU

KAYHAM STRATEJİK PLANINA GÖRE 2014 YILI FAALİYET RAPORU

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

BİYOEŞDEĞERLİK ÇALIŞMALARINDA KLİNİK PROBLEMLERİN BİR KAÇ ÖZEL OLGUYLA KISA DEĞERLENDİRİLMESİ Prof.Dr.Aydin Erenmemişoğlu

Kültür ve Turizm Bakanlığından: ÇANAKKALE KÜLTÜR VARLIKLARINI KORUMA BÖLGE KURULU KARAR 17.02/501 Toplantı Tarihi ve No :28/09/ Karar Tarihi

ZAĞNOS VADİSİ KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİ

EMNİYET TEŞKİLATINDA KULLANILACAK TANITICI BAYRAKLAR VE İŞARETLER HAKKINDA YÖNETMELİK

Üç-fazlı 480 volt AC güç, normalde-açık "L1", "L2" ve "L3" olarak etiketlenmiş vida bağlantı uçları yoluyla kontaktörün tepesinde kontak hale gelir

MUSANDIRALI EVİN TANIMINA DAİR NOTLAR NOTES ON THE DESCRIPTION OF HOUSE WITH MUSANDIRA

YÖNETMELİK ANKARA ÜNİVERSİTESİ YABANCI DİL EĞİTİM VE ÖĞRETİM YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

T.C. MALİYE BAKANLIĞI Muhasebat Genel Müdürlüğü. Sayı : /11/2014 Konu : Taşınmazlara İlişkin İşlemler.

J. MELLAART ÇATALHÖYÜK Ü BULUNCA, TARİH DEĞİŞTİ

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi 44, 2 (2004) NİĞDE/BOR HAMAMLARI

MİM MİMARLIK TARİHİ VE KURAMI II GÜZ

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ. ÇİFT ANADAL ve YANDAL PROGRAMI YÖNERGESİ

T.C. AMASYA ÜNİVERSİTESİ YURTİÇİ VE YURTDIŞI BİLİMSEL ETKİNLİKLERE KATILIMI DESTEKLEME USUL VE ESASLARI BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar

Minti Monti. Kızak Keyfi. Kızak Bir Kış Eğlencesi KIŞIN SOKAK Yeni Yıl Kartı Hazırlayalım Kar Hakkında Neler Biliyorsun?

2.000 SOSYOLOG İLE YAPILAN ANKET SONUÇLARINA DAİR DEĞERLENDİRMEMİZ. Anayasa nın 49. Maddesi :

KONUTTA YENİ FİKİRLER

CAMÝÝ VE MESCÝTLER. Nevþehirli Damat Ýbrahim Paþa Camisi (Kurþunlu Cami) (Merkez)

BODRUM'A LELEG YOLU YAPILIYOR

SERMAYE ġġrketlerġnde KAR DAĞITIMI VE ÖNEMĠ

Şıvgın, H. (2000). "19. Yüzyılın İlk Yarısında Ayıntap". Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi, (11), ,

BEBEK VE ÇOCUK ÖLÜMLÜLÜĞÜ 9

İNOVASYON GÖSTERGELERİ VE KAYSERİ:KARŞILAŞTIRMALI BİR ANALİZ. Prof. Dr. Hayriye ATİK 16 Haziran 2015

M i m e d ö ğ r e n c i p r o j e l e r i y a r ı ş m a s ı soru ve cevapları

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ BURS YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

SİRKÜLER. 1.5-Adi ortaklığın malları, ortaklığın iştirak halinde mülkiyet konusu varlıklarıdır.

GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜ NDEN

1.Temel Kavramlar 2. ÆÍlemler

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI ENGELLİLER DANIŞMA VE KOORDİNASYON YÖNETMELİĞİ (1) BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

GAZİANTEP MAARİF HANI (TUZ HANI)

YÜKSEKÖĞRETİM KANUNU

İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ ENGELSİZ ÜNİVERSİTE KOORDİNATÖRLÜĞÜ VE ENGELLİ ÖĞRENCİ BİRİMİ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI BİRİNCİ BÖLÜM

TÜBİTAK BİDEB YİBO ÖĞRETMENLERİ

MADDE 3 (1) Bu Yönetmelik, 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 14 ve 49 uncu maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır.

TEŞEKKÜR Bizler anne ve babalarımıza, bize her zaman yardım eden matematik öğretmenimiz Zeliha Çetinel e, sınıf öğretmenimiz Zuhal Tek e, arkadaşımız

c) Genel Müdürlük: Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Teşkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğünü,

ANKARA EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ULUSLARARASI BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU ÜÇÜNCÜ 3 AYLIK RAPOR

Farklı Televizyon Yayın Ortamlarında Aynı Anda Farklı Reklam Yayını Bir Koltuğa İki Karpuz Sığar mı?

PİRİ MEHMET PAŞA CAMİİ'NİN SÜSLEME PROGRAMININ KLASİK OSMANLI MİMARİSİNDEKİ YERİ 1


Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü :18

KAMU İHALE KANUNUNA GÖRE İHALE EDİLEN PERSONEL ÇALIŞTIRILMASINA DAYALI HİZMET ALIMLARI KAPSAMINDA İSTİHDAM EDİLEN İŞÇİLERİN KIDEM TAZMİNATLARININ

Devleti Yönetecek Güç Sandıktan Çıkan İradedir

1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ

ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Yılı Kurumsal Mali Durum ve Beklentiler Raporu

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun

YERLEŞİM ALANLARINDAKİ BİTKİLERİN İŞLEVLERİNİN İZMİR KENTİ GERÇEĞİNDE İRDELENMESİ. Prof. Dr. İlçin ASLANBOĞA

T.C. İNEGÖL BELEDİYE BAŞKANLIĞI ETÜT PROJE MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV ve ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

NİSAN 2013 SAYI:16 ŞEHİRLER ÇOCUKLARIMIZA GÖRE OLSUN

Araştırma Notu 15/177

YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ DÖNER SERMAYE GELİRLERİNDEN YAPILACAK EK ÖDEME DAĞITIM USUL VE ESASLARI

Kıbrıs ın Su Sorunu ve Doğu Akdeniz in Hidrojeopolitiği

DEVLET KATKI SİSTEMİ Devlet katkısı nedir? Devlet katkısı başlangıç tarihi nedir? Devlet katkısından kimler faydalanabilir?

Akreditasyon Çal malar nda Temel Problemler ve Organizasyonel Bazda Çözüm Önerileri

Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı. ALES / Đlkbahar / Sayısal II / 22 Nisan Matematik Soruları ve Çözümleri

GEBZE NİN DEMİRCİLER BELDESİNDE BİLİNMEYEN BİR HAMAM YAPISI

SOSYAL-EĞİTİM-BEŞERİ BİLİMLER

MEHMET AKİF ERSOY ÜNİVERSİTESİ STRATEJİK İŞBİRLİĞİ PROJE DANIŞMANLIK EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

İZMİR TİCARET ODASI MİDİLLİ İŞ VE İNCELEME GEZİSİ HAZİRAN 2013 DIŞ EKONOMİK İLİŞKİLER VE ULUSLARARASI ORGANİZASYONLAR MÜDÜRLÜĞÜ

LÜLEBURGAZ BELEDİYESİ LÜLEBURGAZ YILDIZLARI YÜZME AKADEMİSİ MİMARİ PROJE YARIŞMASI 1.AŞAMA SORULARI VE CEVAPLARI

Transkript:

ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİL VE TARİH-COĞRAFYA FAKÜLTESİ : 361 DERGİSİ CİLT : XXXII SAYI : 1-2 FAKÜLTE DERGİSİ ANKARA - 1988

ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİL VE TARİH-COĞRAFYA FAKÜLTESİ DERGİSİ CİLT : XXXII SAYI : 1 FAKÜLTE DERGİSİ ANKARA - 1988

Yayın Komisyonu Prof. Dr. Rüçhan ARIK Prof. Dr. Sevim TEKELİ Prof. Dr. Özdoğan SÜR Prof. Dr. Hasan KÖNİ Doç. Dr. Hayat ERKANAL Doç. Dr. Zafer İLBARS Doç. Dr. Erksin GÜLEÇ Y. Doç. Dr. Yusuf OĞUZOĞLU ANKARA ÜNİVERSİTESİ BASIMEVİ ANKARA 1988

İÇİNDEKİLER Rüstem BOZER.: Kula'da Türk Devri Mimari Araştırmaları -1: Sivil Mimari 3 Doç. Dr. Zafer ÎLBARS.: Ankara Gecekondu Ailelerinde Genel Durum Değerlendirmesi 23 A. Osman UYSAL.: Bolvadin'de Bir Lale Devri Eseri: Ağılönü Çeşmesi 33 Prof. Dr. Aydoğan KÖKSAL.: "Ege Bölgesi'nin Turizm Coğrafyası" 57 Araş. Gör. Ülker ÖKTEM.: Doktora Tez Konusunu Belirlemek Amacıyla Yapılan On Hazırlık Çalışması 63 Prof. Dr. Mübahat TÜRKER - KÜYEL.: Bilimin Felsefeyle Dayanağı Görüşünün Bir Timsali Olarak Galenos...o... 67 Arş. Gör. Hayriye ULUSOY.: Sanayi Örgütü İşçileri ve İşe - Yabancılaşma 77 Yar. Doç. Dr. M. Aytül KASAPOĞLU.: Mesleki Değerlerin Kazanılmasında Eğitimin Etkisi 85 Dr. Bozkurt ERSOY.: İzmir Hanları Üzerine Bazı Tespit ve İncelemeler 95 Z. Kenan BİLİCİ.: Karaman'daki "İmaret Çeşmesi" İle İlgili Bazı Gözlemler... 105 Melek DOSAY.: Abu Kâmil Şucâ.. 127 Doç. Dr. İsmail ÜNVER.: XIX. Yüzyıl Divan Şiiri 131 Doç. Dr. İnci KOÇAK.: Selçuklu Türklerine Yazılmış Bazı Arapça Şiirler. 141 Araş. Gör. M. Faruk TOPRAK.: Endülüs Şiirine Genel Bir Bakış 157 Prof. Dr. Mustafa CANPOLAT.: OHT = Zaman Ölçüğü Üzerine 177 Doç. Dr. Durdu KUNDAKÇI.: İtalya Dışındaki İtalyanca öğretmenleri için Düzenlenen Bilgi Tazeleme, Güncelleştirme Kursları 185

Doç. Dr. Durdu KUNDAKÇI.: Ölümünün Ellinci Yılında Türkiye' de Pirandello 187 Doç. Dr. Mustafa AKBULUT.:İtslam Ülkelerinde Kütüphaneler, Kütüphanecilik ve Enformasyon Hizmetleri... 197 Yrd. Doç. Dr. Yalçın KARABULUT.: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde Turizm 209 Prof. Dr. Mecdi EMÎROGLU.: Urla Yarımadasında Nüfusun Gelişmesi 237 Doç. Dr. Hamdi KARA.: Çukurova'da Kentleşme ve Sanayileşmenin Tarım Topraklarına Etkisi 267 S. Yücel ŞENYURT.: Girnavaz Kazıları Işığında Geç Assur Devri Düğme Dipli Vazoları 281 Araş. Gör. M. Yılmaz ÖZDEN.: Çankırı Kuzeyi İle Ilgaz Dağları Arasında Kır Yerleşmeleri İle İlgili Gözlemler 293 Arş. Gör. Ali ÖZÇAĞLAR.: Kazova'da Zirai Faaliyetlerin Gelişimi 307 Yar. Doç. Dr. Ali Fuat DOĞU.: Köyceğiz-Dalaman Çevresindeki Tarihi Yerleşme Alanlarının Jeomorfolojik Birimlerle İlişkisi (Güneybatı Anadolu) 319 Araş. Gör. Hakan YÎĞlTBAŞIOĞLU, Araş. Gör. Süha KOCA- KUŞAK.: Aladağlar'da Coğrafya Gözlemleri 329 By Dr. Mehmet ÖZAKTÜRK.: Prologue To Plautus's Amphitruo and Its Sense of Humour 345

Türkiye'de "Sosyal ve Beşeri Bilimler" denen insan ve toplumla ilgili varlıkları ve olayları; bunların gelişmelerini ele alan; özellikle kültür alanları üzerinde duran bilim dallarında bir durgunluk dönemi yaşandığı zaman zaman şikayet konusu olmaktadır. Kültür alanlarını ele alan; tek ve toplum olarak, insanın, dünya ve tabiat ile başa çıkabilme, onları yararlı kullanabilme, birbirlerine karşı da hem yararlı etkiler sağlayabilme, hem savunabilme düzeylerini; bu doğrultudaki gelişmelerini izleyip bugünkü insanbk varlığını nasıl oluşturduğumuzu kavramayı amaçlayan araştırma ve incelemeler yürüten üniversite çevrelerinin; genel deyişle, Edebiyat veya Felsefe Fakültelerinin, durgun mu, yoksa verimli bir hareket hâlinde mi olduklarının en kalıcı ve objektif göstergesi, onların ürettikleri araştırma ve incelemeleri yansıtan yayınlarıdır. Bu hususta Fakültemizin mensupları ve idaresi Yüce Kurucumuz ATATÜRK'ün sağladığı başlangıç hareketinden güç alarak çok parlak bir gelişme göstermişti. Başarının ve etkinliğin resmî belirtisi olan Fakülte Dergimiz, aksamadan, yıllarca verimli ve dolgun bir biçimde devam etti. Toplumca çok daha ileri seviyelere gelmiş olmamız gereken son birkaç yılda ise yayın faaliyetimizin sönükleşmesi, hele Fakülte Dergimizin hiç yayınlanamayışı, derin bir kırıldık ve karamsarlık meydana getirmiştir. Böylece acı, geri kalma işareti olan gerçekleri kendimize itiraf etmekten kaçınmayıp aksine, bu durumdan sıyrılıp atılım yapmak için sebep saymalıyız. Fakültemizin artan hizmet yüküne oranla imkânları gerilemiş olmasına rağmen, bizden beklenen, bizim kendimizden beklememiz gereken canhlığa yeniden ulaşmak için giriştiğimiz hamlede, Cumhuriyetin 60. Yıldönümüne armağan olarak düşünülen, fakat dört yıldır bir türlü çıkaralamayan Fakülte Dergimizin 31 inci Cildini, (1-2 sayısını), bir özel cilt hâlinde yayınlamış bulunuyoruz. "Collogium"lar, seminerler, konferanslar gibi eski güzel faaliyetleri geliştirme amacıyla ve Fakültemizin bilimsel kapasitesini, potansiye-

lini önce kendimize, sonra bilim çevrelerine yeniden göstermek gerektiği inancıyla, iki yıldır yapmakta olduğumuz "Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Araştırma Sonuçları Toplantısı bildirilerine Dergimizi tahsis etmek çok yerinde ve anlamlı olacak; bizi lâyıkıyla temsil eden iki faaliyet birleşecektir. Yeni bir gelenek hâline geldiğine inandığımız ve iftihar ettiğimiz yıllık araştırma sonuçları toplantımız nasıl, Fakülteden belli bir proje ile izin ve Ödenek alınarak yapılan araştırmaların mutlaka yer alması gereken; bununla birlikte Fakültemiz mensuplarının tüm bilimsel araştırmalarına açık bulunan bir faaliyet ise, bunların yayınlanmasına hasrettiğimiz Dergide de, değerli mensuplarımızın her türlü bilimsel araştırma, inceleme ve tanıtma yazıları yer alacaktır. Kısıtlı imkânlarla bu yeniden canlanışı başlatabilen Fakültemizin, önce bu gelişmeyi koruyup sürdüreceğine, sonra gittikçe daha zengin ve ileri verimler ortaya koyacağına inanıyorum. Prof.Dr. Rüçhan ARIK

KULA'DA TÜRK DEVRİ MİMARÎ ARAŞTIRMALARI - I: SİVİL MİMARİ Rüstem BOZER* Geçmişi çok eskiye uzanmayan Türk Sanatı araştırmaları günden güne çoğalmakta mimari, mimari süsleme ve el sanatları gibi çeşitli ve çok yönlü konularda kitap ve makaleler yayınlanmakta, tezler hazırlanmaktadır. Kuşkusuz bütün sanat dallarında yeterli derecede bilimsel araştırma yapıldığı da söylenemez. Mimari alandaki çalışmalarda genellikle çok bilinen eserlere dayalı sentezler yapılmaktadır. Bu tür çalışmaların daha doğru bir sonuca ulaşabilmesi, bütün mimari eserlerin tam ve eksiksiz bir katalogunun çıkarılması ile mümkün olabileceği kanaatindeyiz. Ne var ki, özellikle taşradaki eserlerin tanınması bir yana, bunların varlığından bile haberdar değiliz. Bu konuda Manisa'nın Kula İlçesi iyi bir örnek teşkil etmektedir. Genellile halıları ve evleri ile ilgili çeken ve bu yönü ile tanınan Kula'nın cami, türbe, han, hamam, çeşme, köprü gibi diğer mimari eserleri pek dikkati çekmemiş, ansiklopedik bilgiler dışında araştırma konusu olmamıştır. 1 Türk Dönemi Kula'sı hakkındaki ilk bilgilere Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nde rastlamaktayız. Bu seyahatnameden 1671 yılında Kula'da 24 cami, 3 hamam, 6 han ve 1200 ev olduğu anlaşılmaktadır. 2 Evliya Çelebi'den yaklaşık 200 sene sonra, XIX. yüzyılın sonlarında Kula hakkında bilgi veren Şemsettin Sami burada 30 cami, 3 * A.Ü.D.T.C.F. Sanat Tarihi Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi 1 Kula ve köylerinde tesbit ettiğimiz eserlerden bazılarım daha önceki çalışmalarımızda ele almıştık. R. Bozer, "Kula'nın Emre Köyü'ndeki Türk eserleri", X. Türk Tarih Kongresi, Ankara, 22-26 Eylül 1986, Kongreye Sunulan Bildiriler (Baskıda); R. Bozer, "Kula-Emre Köyü'nde Resimli Bir Cami", Türkiyemiz, Sayı 53, Ekim 1987, s. 15-22. 2 Evliya Çelebi, Seyahatname, Anadolu. Suriye, Hicaz (1671-1672), C. 9, İstanbul, 1935, s. 51-52.

4 RÜSTEM BOZER hamam ve 15 çeşmenin bulunduğunu belirtir. 3 Yine aynı tarihlerde Vital Cuinet Şemsettin Sami ile aynı bilgileri aktarmaktadır. 4 İncelemelerimiz sonucu gördük ki, bu eserlerin bir kısmı ortadan kalkmış, günümüze ancak 18 cami ye mescit, 1 hamam, 3 han, 1 ribat (kervansaray) kitabesi, 1 çeşme ve bir çeşmenin ayna taşı gelebilmiştir. Bunların yanısıra söz konusu kaynaklarda bahsedilmeyen bir de türbe bulunmaktadır. Bugün hanların tamamı ile camilerin birçoğu yapılan tadilatlarla orijinal durumlarını kaybetmişlerdir. Bu çalışmamızda sivil mimari eserlerden günümüze kalabilen kervansaraya ait bir kitabe, 1 hamam ve çeşmeleri ele alacağız. Eserlere geçmeden önce Kula'nın Türkler tarafından fethi konusuna kısaca değinmek istiyoruz. Kula'nın ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu kesin olarak bilinmemektedir. Şimdiki bilgilerimizle tarih sahnesine çıkışı XIV. yüzyılın başlarında Türklerin bu bölgelerde yurt edinme çabaları ile başlar. Germiyanoğulları'ndan I. Yakup Bey 1300 yılında Anadolu Selçuklu Sultanlığı'ndan ayrıldıktan sonra Batı Anadolu'da Bizans'ın elinde bulunan merkezlere fetihler düzenlemiş; 1304 yılında Kula yakınındaki Alaşehir'i (Philadelphia) kuşatmış, ancak Bizans İmparatorunun yardıma çağırdığı Katalan kuvvetlerinin gelmesiyle,bu bölgeden geri çekilmek zorunda kalmıştır. 5 Bir kısım araştırmacı, Kula'nın ilk kez ne zaman Türk hakimiyetine girdiği konusunda bilgi vermeden bu savaştan önce de Kula'nın Germiyanoğulları'nın elinde bulunduğunu, fakat Alaşehir kuşatmasının kaldırılıp Türklerin geri çekilmeleri sırasında Katalan kuvvetlerinin Kula'yı da aldıklarını belirtirler. 6 II. Yakup Bey'in Kütahya'daki imaret vakfiyesinde yazdı olan "Güldi'yi ve Simav Göli'ni dahi babam atası Mehmet Bey kâfirden aldı.." ibaresi Kula'nın kesin olarak Germiyanoğulları'nın eline geçişinin Mehmet Bey zamanında olduğunu göstermektedir. 7 1340-1361 yıl- 3 Şemseddin Sami, Kâmüs-ül Alâm, C. S, İstanbul, 1314, s. 3766-3767. 4 V. Cuinet, La Turquie D'Asie, C. 3, Paris, 1894, s. 568. 5 l.h. Uzunçarşılı, Kütahya Şehri, İstanbul 1932, s. 33-34; Î.H. Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri ve Akkoyunlu, Karakoyunlu Devletleri, 3. Baskı, Ankara, 1984, s. 42; M.Ç. Varlık, Germiyanoğulları Tarihi (1300-1429), Ankara, 1974, s. 39; P. Witt.ek, Menteşe Beyliği, 2. Baskı, (Çev. O.Ş. Gökyay), Ankara, 1986, s. 42. Î.H. Uzunçarşılının eserlerinde Alaşehir kuşatmasının tarihi 1305, diğerlerinde 1304 olarak geçmektedir, 6 l.h. Uzunçarşılı, Kütahya Şehri, s. 35; B. Darkot, "Kula", İslam Ansiklopedisi, Cilt VI,İstanbul, 1977, s. 974. 7 İ.H. Uzunçarşılı, Anadoaı Beylikleri, s. 44; M.Ç. Varlık. a.g.e., s. 47.

KULA'DA TÜRK DEVRİ MİMARİ ARAŞTIRMALARI 5 ları arasında hüküm süren Mehmet Bey'in 8 Kula'yı hangi tarihte aldığı kesin olrak bilinmemekle beraber aşağıda ele aldığımız M. 1356-57 tarihli kitabeye dayanarak Kula'nın bu tarihten önce fethedildiği anlaşılmaktadır. Güldi adının Kütahya ve bugün Kula'ya bağlı Gölde köyü olabileceği ileri sürülmüştür. Kütahya olduğuna dair ileri sürülen görüşlerin yanlışlığı çeşitli yayınlarda geniş bir şekilde izah edilmiştir. 9 Osmanlı devrine ait tapu defterlerinde Kula'nın Kütahya'ya bağlı bir kaza merkezi olduğu görülmektedir. 10 Germiyanoğlu Süleyman Şah'ın kızını Yıldırım Bayezit ile evlendirip, çeyiz olarak memleketin büyük bir kısmını Osmanlılara verdikten sonra Kula'ya çekildiği ve burada vefat ederek Gürhane semtinde yaptırılan türbeye gömüldüğü de bilinmektedir. 11 Ayrıca Gölde köyünde yaptığımız araştırmalarda geç dönemde yapılmış bir cami dışında herhangi bir esere rastlanmamıştır. Buna karşılık Kula'da fetihten hemen sonra çeşitli yapıların inşa edildiği görülmektedir. Dolayısıyla Güldi bugünkü Gölde köyünün değil Kula'nın eski adıdır. SUNGUR BEY KERVANSARAYI Germiyanoğulları tarafından alınarak Türk hakimiyetine giren Kula'da, sivil mimariye ait belirleyebildiğimiz ilk eser fethin ilk yıllarında yapıldığı anlaşılan H. 758 /M.1356-57 tarihli Sungur Bey Kervansarayı (Ribatı) dır (12). Bugün tamamen ortadan kalkmış olan kervansarayın vaktiyle mevcut olduğu uzun yıllar Kula Halk Evi'nde çalışan ve topladığı bilgileri kitap halinde yayınlayan I. Tosun'un eserinde 13 belirtilmektedir. Bu eserde kervansarayın sahipleri tarafından yıktırılarak yerine ev yaptırıldığı ve "mermer direkler üzerine oturtulmuş kârgir bir bina" olduğu ifade edilmektedir. Kervansaray hakkındaki çok kısıtlı bu bilgilerden başka B. Darkot'un yazdığı İslam Ansiklopedisinin 8 M.Ç. Varhk, a.g.e., s. 47. 9 İ.H. Uzunçarşılı, Kütahya Şehri, s. 45; M.Ç. Varlık, a.g.., s. 47. B. Darkot, a.g.e., s. 974'de Güldi adının Gölde Köyü ile olan benzerliğinin dikkate alınması gerektiğini belirtmektedir 10 Bu konudaki belgeler için bkz. M.Ç. Varlık, a.g.e. 11 M.Ç. Varlık, a.g.e. 12 Ribat kelimesinin Anadolu'da genellikle kervansaraylar için kullanıldığı bilinmektedir. Bu konuda bkz. F. Köprülü, "Ribat", Vakıflar Dergisi, Sayı: II, Ankara, 1942, s. 267-278. 13 t. Tosun, Tarihi, Sosyal, Kültürel ve Turizm Yönü ile KULA, İzmir, 1969.

6 R ÜSTEM BOZER Kula maddesinde yapının sadece adı ve tarihi verilmektedir. 14 Yayınlarda sözü edilen kervansarayın belki de kitabesinin günümüze kalabileceği düşüncesinden hareketle Kula'da yaptığımız araştırmalar sonucu, t. Tosun'un kitabeyi bizzat okuduğunu ancak şimdi nerede olduğunun bilinmediğini öğrendik. Kitabeyi, aramak için gittiğimiz Manisa Müzesi'nde bulduk. Müze araştırmacısı sayın İlhami Bilgin kendisinin kitabeyi yayınlamak üzere baskıya verdiğini belirtti. Kitabe kısa bir süre sonra Vakıflar Dergisi'nin XIX. sayısında çıkan "Selçuklu ve Beylikler Devrine Ait Yayınlanmamış Üç Kitabe" adlı makalede "Manisa-Sungur Bey Ribatı" başlığı ile yayınlandı. 15 Bilgin'in makalesinde, kitabenin Manisa'nın neresinden bulunup getirildiği konusunda müze kaydı olmadığı, Manisa şer'i mahkeme sicillerinde bu yapı ve banisi hakkında bilgiye rastlanmadığını; kitabede sultan veya emir adı geçmediğinden bu yapının Saruhan, Germiyan, Menteşe veya Aydınoğulları Beylikleri sınırları içinde mi yapıldığı konusunda bir fikir edinilemediğ belirtilerek gereği için araştırma ve bilim adamlarının faydalanıp değerlendirebilecekleri bir dökümanı sunmakla yetinileceği ifade edilmiştir. Sayın Bilgin'in tanıttığı bu kitabenin, tarafımızdan yapılan araştırmalar sonucu Manisa Müzesi'ne Kula'dan gittiği, başka bir deyişle kaybolduğu sanılan ve özellikle Kula tarihi için çok önemli olan bu belgenin Manisa Müzesi'nde bulunduğu ve Germiyanoğullan Beyliğine ait olduğu tespit edilmiş; böylece, genellikle Kütahya'daki eserleri tanınan Germiyanoğullarının Kula'da da bazı eserler inşa ettirdikleri anlaşılmışta. 16 14 B. Darkot, a.g.e., s. 975. 15 İ. Bilgin, "Selçuklular ve Beylikler Devrine Ait Yayınlanmamış Üç Kitabe", Vakıflar Dergisi, Sayı: XIX, Ankara, 1985, s. 267-270. 16 Bu kervansaray kitabesinden başka Germiyanoğulları dönemine ait günümüze gelebilmiş diğer bir eser Süleyman Şah Türbesidir. Ayrıca günümüze gelemeyen, Sungur Bey'in inşa ettirmiş olduğu anlaşılan bir hamam ile aynı şahsın yaptırdığı ancak 19. yüzyıl sonlarında tamamen yandığı söylenen bir de caminin varlığından sözedilmektedir. Bkz. I. Tosun, a.g.e., s. 18; B. Darkot, a.g.e., s. 975. 17 Kitabenin fotoğrafını temin eden Sayın İlhami Bilgin'e teşekkür ederim.

KULA'DA TÜRK DEVRİ MİMARİ ARAŞTIRMALARI 7 Altı satır halinde Arapça yazılmış 86x56cm. ölçülerindeki kitabenin metni şöyledir 17 (Res.l): Transkripsiyon: Benâ, ve 'ammere hâzihil-ribâti'l-mübâreke(...) Merzâten fî-sebili'llâh sâhibü'1-hayr ve'1-hayrât mefhari'l-havass ve'1-huddam mukarrebü'd-devleti ve'd-din Sunkur Big edâmallâhu 'ömruhu ve kuziye fiddâıeyni havâyicehu fî târih sene semân ve hamsin ve seb'amie (H.758). Türkçesi: Bu kervansaray (ribat), 758 yılında Allah rızasına nail olmak için, hayır ve hayrat sahibi, dünya ve ahirette mümtaz kişi, havasın ve avamın övüncü, dinin ve devletin dostu Sungur Bey- Allah ömrünü uzatsın, dünyada ve ahirette bütün ihtiyaçlarını gidersin-tarafından yaptırılmıştır. Bozuk bir hatla yazılmış kitabede adı geçen Sungur Bey'in kimliği konusunda şimdilik bilgi sahibi değiliz. Kula'nın, beyliğin başına 1340 yılında geçen Mehmet Bey tarafından fethedildiği gözönüne alınacak olursa Sungur Bey'in Germiyanoğulları'nın Kula'daki emiri ya da beyliğin ileri gelenlerinden birisi olduğu düşünülebilir. Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nden, Sungur Bey'in Kula'da bir hamam inşa ettirdiği anlaşılmaktadır. Evliya Çelebi Kula'da 3 hamam olduğunu ifade ederek bunlardan Sungur Bey ve Kudbeddin hamamlarının isimlerini zikreder. 18 İsmini vermediği üçüncüsü günümüze gelebilmiş ve halkın Yeni Hamam olarak adlandırdığı tek hamamdır. 18 Evliya Çelebi Seyahatnamesi, s. 52.

8 RÜSTEM BOZER Res. 1- Sungur Bey Kervansarayı Kitabesi

KULA'DA TÜRK DEVRİ MİMARİ ARAŞTIRMALARI 9 Mimarileri konusunda bilgi sahibi olamadığımız Sungur Bey ve Kudbeddin hamamları tamamen ortadan kalkmıştır. 19 YENİ HAMAM Kula'da günümüze kadar gelebilen hamam, 1502 tarihinde Mehmet bin Mustafa tarafından yaptırılmıştır. Buğday Pazarı Caddesi'nde yer alır. Soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık mekanlarından meydana gelen yapı doğu-batı doğrultusunda uzanmaktadır (Şek.l). Bugün, dıştan yaklaşık iki metrelik kısmı toprak seviyesinin altında kalmış; soyunmalık dışındaki mekanların cepheleri yapılarla kuşatılmıştır. Soyunmalık mekanı kubbe ile örtülü olup, kubbe dıştan kasnak şeklinde sekizgen bir kabuk içine alınmıştır. Bu kabuk bir yandan kubbenin dışa açılmasını önleyen bir destek görevini üstlenirken bir yandan da kubbeyi üstten örtecek olan çatıyı taşımak amacıyla tasarlanmıştır. Ancak çatı burada, alttaki kabuğa göre daha dar tutulan ve doğrudan kubbenin üzerine oturtulmuş sekizgen bir kuruluş üzerinde yer almaktadır. Bu kuruluşun üzerine de aydınlık feneri konulmuştur. Beden duvarları ile örtünün birleştiği kesimlerde iki sıra tuğla kirpi saçak yapıyı çepeçevre dolaşmaktadır (Res.2). Yapıda inşa malzemesi olarak kemerlerde tuğla, duvarlarda ise bir sıra taş iki sıra tuğla almaşık düzende kullanılmıştır. Ayrıca taşların aralarına dikey olarak bir veya iki sıra tuğla yerleştirilmiştir. Yapıda kullanılan tuğlaların boyutları 35x35x3,5cm ölçülerindedir. Çatıyı taşıyan üstteki sekizgen kuruluşun cephelerinde, yatay tuğlalar arasına serpiştirilmiş taşlardan meydana gelen düzensiz duvar örgüsü beden duvarları ile farklılık göstermektedir. Bu farklılık üstteki kuruluşun sonradan bir onarım geçirdiğini göstermektedir. Bundan başka beden duvarlarının alt kısımlarında da tamir izlerine rastlanmaktadır. Soyunmalık mekanının kuzey cephesinde üstte tuğladan sivri kemerli bir pencere; altta ise batı uçta düz atkılı, taş söveli düşey dikdörtgen bir pencere, doğu uçta aynı karakterde bir kapı yer almaktadır (Res.3). Kapı eşiği ile pencere alt seviyesinin aynı hizada olması ve kapı açıklığından sonra mekanın içine uygunsuz bir biçimde inen beton 19 I. Tosun, a.g.e., s, 18'de bugün mevcut olan hamamın Sungur Bey tarafından yaptırıldığım ve 1494 tarhinde Bursalı Mehmet b. Mustafa tarafından tamir ettirildiğini, diğer bir adınında Çin Çin Hamamı olduğunu ifade eder. Yazımızda da görüldüğü gibi hamamdaki kitabe 1502 tarihlidir ve tamir değil, inşa kitabesidir. Ayrıca "Bursalı" ibaresi de geçmemektedir.

10 RÜSTEM BOZER Şek. 1- Yeni Hamam, Plan

KULA'DA TÜRK DEVRİ MİMARİ ARAŞTIRMALARI 11 Res. 2- Yeni Hamam, Soyunmalık, batıdan görünüş Res. 3- Yeni Hamam, soyunmalık kuzey cephesi

12 RÜSTEM BOZER bir merdiven bulunması bu açıklığın orijinalde pencere olduğunu, ancak toprak seviyesinin yükselmesinden sonra kapıya dönüştürüldüğünü göstermektedir. Doğu cephede üstte tuğladan sivri kemerli bir pencere; altta, ortadaki yüksek ve geniş, iki yandakiler daha alçak ve dar tutulmuş üç adet sivri kemerli alınlık görülmektedir (Res.4). îki yanda yer alan kemerlerin üzengi hatlarında bulunan düz atkı taşları ile bunların Res, 4- Yeni Hamam, soyunmalık doğu cephesi iki yanında alta doğru devam ederek toprağa saplanan taş söveler bunların birer pencere olduklarını, ancak dolgu nedeniyle sonradan örülerek kapatıldıklarına işaret etmektedir (Res.5). Bu durumda ortadaki tuğla kemerli bölümün de orijinalde bir kapı olduğu ileri sürülebilir. Caddeye bakan güney cephede üstte yine tuğladan sivri kemerli bir pencere altta ise ortada merdivenlerle inilen bir kapı; kapının doğusunda toprak seviyesinde dikdörtgen çerçeveli bir pencere bulunmaktadır. Kapının

KULA'DA TÜRK DEVRİ MİMARİ ARAŞTIRMALARI 13 Res. 5-, Yeni Hamam, doğu cepheden detay batısında da aynı şekilde bir pencere olması gerekmektedir. Ancak bu kesimde dükkanlar bulunduğundan pencerenin varlığı konusunda kesin bir şey söylemek güçtür. Ortadaki kapıya üzerini ahşap bir sundurmanın örttüğü dokuz basamaklı bir merdivenle inilmektedir. Kapının sivri kemerli alınlığında üç satırlık inşa kitabesi yer alır (Res.6): Res. 6- Yeni Hamam, inşa kitabesi

14 RÜSTEM BOZER Transkripsiyon: Çünki hayrile hammâm oldı temam Ebbe'dallâhu ilâ yevmi'l-haşri'l-kıyam Sâhibü hâze'l-hammâm Muhammed bin Mustafâ târih Sene seman u tis'amie (H.908) Yapının tek hamam olmasından dolayı kadınlar için, Türk hamam mimarisi geleneğine uygun olarak ikinci bir kapısının bulunması lazım gelmektedir. Kapdardan birisinin erkeklerin kullandığı caddeye bakan güneydeki kitabeli kapı olduğu düşünülürse ikincisinin, kadınların kullanması gereken kapının da dolgu nedeniyle kapatılan, yukarıda değindiğimiz doğu cephesinde bulunduğunu kabul edebiliriz. Soyunmalık mekanının kubbesine Türk üçgenleriyle geçirilir. Mekanın duvarlarında zeminden itibaren kubbeye geçiş sistemine kadar yükselen derin tutulmuş ikişer adet sivri kemerli büyük nişler vardır. Batı duvardaki iki nişin arasına daha küçük üçüncü bir niş yerleştirilerek buraya ılıklık kısmına geçilen bir kapı açılmıştır (Res.7). Bugün soyunmalık mekanındaki sekilerin üzerinde yer alan ahşap hücreler sonradan ilave edilmiştir. Ilıklık bölümü kuzey-güney doğrultuda uzayan dikdörtgen bir alanı kaplar. Kapıdan eşdeğerde iki kubbenin örttüğü ortadaki dikdörtgen mekana girilir. Buranın kuzeyinde aynı büyüklükte bir kubbe ile örtülü usturalık kısmı; güneyinde ise daha küçük bir kubbe ile örtülü hela yer alır. Kubbelere geçişler pandantiflerle sağlanmıştır. Ilıklık bölümünün orta mekanındaki bir kapıyla sıcaklık kısmının orta mekanına girilir. Burası Türk hamam mimarisinde örneğine çok rastlanan "haçvari dört eyvanlı ve köşe hücreli" plan tipinin "üç eyvanh ve iki köşe hücreli" grubuna girmektedir. 20 Kubbeli orta mekanın kuzey, güney ve doğu yönlerinde birer eyvan; kuzeybatı ve güneybatı köşelerinde de birer halvet hücresi yer alır. Orta mekanın üçgen pan- 20 Hamam tipolojisi için bkz. S. Eyice, "İznik'de Büyük Hamam ve Osmanlı Devri Hamamları Hakkında Bir Deneme", Tarih Dergisi, C. XI, 15, Eylül 1960, İstanbul, 1960, s. 99-120.

KULA'DA TÜRK DEVRİ MİMARİ ARAŞTIRMALARI 15 Res. 7- Yeni Hamam, ılıklık kapısı dantiflerle geçilen kubbesi kuzey, güney ve doğu yönlerde eyvan kemerlerine, batı yönde ise duvara oturmaktadır. Kuzey eyvanda iki yandan tonoz kavisi gibi başlayan kuruluşlar ortadaki küçük bir kubbeyi taşımaktadır. Aynı düzen güney eyvanda da söz konusudur. Ancak burada tonoz kavislerinin yerini Türk üçgenleri almıştır. Doğu eyvanda ise bu düzen mukarnaslı olarak tekrarlanmakta, bu defa ortada iki küçük kubbe yer almaktadır. Sivri kemerli kapı açıklıklarına sahip

16 RÜSTEM BOZER halvet hücreleri pandantiflerle geçilen birer kubbe ile örtülüdür. Orta mekandaki sekizgen göbek taşı kaldırılmış, yerine bugünkü kare göbek taşı betonla yapılmıştır. Hamamda 12 adet mermer kurna vardır. Bunlardan bir tanesinin iki köşesine kabartma olarak iri birer palmet işlenmiştir (Res.8). Sıcaklığın batı yönünde sivri beşik tonozla örtülü külhan kısmı bulunmaktadır. Mülkiyeti belediyeye ait olan hamam bugün işletilmekte ise de bakımsızlıktan kapatılmak üzeredir. Son gittiğimizde batı eyvanın içerisine bir kazan ve bunun üzerine su deposu yerleştirilmiş; külhan iptal edilmiştir. Hamamın tabanı çökmüş, cehennemlik işlevini yitirmiştir. Sıcaklık mekanının çatlayan kubbeleri üstten çimento ile kaplanmıştır. Eğer kısa sürede önlem alınmazsa bu hamam yakın bir zamanda yok olup gidecektir. ESKİ ÇEŞME Geleneksel konut mimarisini ve şehir dokusunu günümüze kadar iyi bir şekilde koruyabilen Kula'nın dokuyu tamamlayan karakteristik özelliklerinden biri de çeşmeleridir. Saçakların gölgelediği arnavut kal dirimli dar sokaklardan yürürken karşımıza çıkan bir alanda, biı meydanda yer alan bu çeşmeler, toprak seviyesinden üç dört metre aşağıda, on onbeş basamakla inilen, halkın "çukur çeşme" tabir ettiği su tesisleridir. Bu çeşmelerin su künkleri birbirleriyle bağlantılıdır ve künkler boyunca bir insanın geçebileceği, dolayısıyla meydana gelebilecek arızaları gidebileceği tüneller mevcuttur. Birçok yerde çeşitli yapılara karşı girişilen tahribattan Kula'daki bu çeşmeler de nasiplerini almışlardır. Onbeş yıl kadar önce su yollarının bozulduğu ve artık kullanılamayacak duruma geldiği gerekçesi ile belediye tarafından çöplerle doldurulup üzerlerine döşeme taş veya asfalt atılarak oto park veya boş alan haline getirilmişlerdir. Bugün, ciddi bir çalışmayla ve az bir masrafla henüz yerleri unutulmadan bu çöpler boşaltılıp temizlense kullalanılabilir duruma getirilebilir; hiç değilse şehrin dokusunu tamamlayan eski hallerine kavuşturulabilirler. Eski Çeşme, Beş Ulah Çeşme, Hocacı Çeşme, Buruşuk Çeşme, Çırçır Çeşme, Alan Çeşme, Körhane Medresesi Çeşmesi, Çarşı Çeşme, Çukur Çeşme, Paşa Camii Çeşmesi olmak üzere toplam on tanesi bilinen bu çeşmelerden dokuz tanesi kapatılmış; günümüze kalabilen bir tanesi de çöplük haline gelmiştir.

KULA'DA TÜRK DEVRİ MİMARI ARAŞTIRMALARI 17 Res. 8- Yeni Hamam, mermer kurna Adını yanındaki camiden alan Eski Çeşme, Akgün Mahallesinde 44. sokak ile 56. sokağın kesiştiği köşede yer alır (Res.9). Yaklaşık olarak kare bir alanı kaplayan ve ondört basamakla inilen çeşmenin doğu duvarında bir, kuzey, duvarında iki adet sivri kemerli niş vardır. Batı duvarında ise bir seki mevcuttur (Şek.2, Res.l0).

18 RÜSTEM BOZER Res. 9- Eski Çeşme Şek. 2- Eski Çeşme, Plan

KULA'DA TÜRK DEVRİ MİMARİ ARAŞTIRMALARI Res. 10- Eski Çeşme Bunlardan kuzey duvardakilere ayna taşları ve su olukları yerleştirilmiştir (Res.ll). Batıdaki nişin kemer alınlığında bir kitabe vardır. Res. 11- Eski Çeşme

20 RÜSTEM BOZER İnşa malzemesi olarak Kula'nın volkanik arazisinden getirilen köfeke taş ve tuğla kullanılmıştır. Yanısıra kemer ayaklarında ve duvar dokusu içine serpiştirilmiş vaziyette, bazılarının devşirme oldukları anlaşılan mermer malzeme de görülmektedir. Duvar örgüsünde sonradan yapılan onarımlardan olsa gerek bir düzensizlik dikkati çekmektedir. Zemin kayrak taşı döşelidir. Çeşmedeki kitabe çok harap olduğu için fotoğraflardan okunamamaktadır. Tamir kitabesi olduğunu tahmin ettiğimiz kitabenin, uzmanlarca ancak yerinde incelenerek okunabileceğini tahmin ediyoruz. Bu nedenle çeşmenin tarihçesi konusunda şimdilik kesin bir şey söylemek mümkün değildir. Çeşmedeki inşaat tekniği ve duvar dokusuna bakarak 15-16. yüzyıllarda yapılmış olabileceği söylenebilir. Kula'da çukur çeşmelerden başka tipte de çeşmelerin varlığından söz edilmektedir, ancak hiçbirisi günümüze gelememiştir. Yaptığımız araştırmalar sırasında Soğukkuyu Camii'nin avlu döşemesinde çeşmeye ait bir ayna taşı gördük. Tarih vermesi bakımından da önemli olan bu taşın, caminin önündeki meydanda vaktiyle mevcut olan bir çeşmeden getirildiği söylenmektedir. Mermerden 113x78 cm. ölçülerindeki dikdörtgen formlu ayna taşının iki köşesi kırılmış; muhtemelen camiye getirildiğinde bir kenarına "Döşeniş Tarihi 23-6-1963" ibaresi yazılmıştır (Res.l2). Yatay dikdörtgen taşın üst kenarında içi boş bırakılmış iki kartuş yer alır. Bunların altına taş yüzeyinin büyük bir kısmını kaplayan ve Batılılaşma Dönemi modasına uygun bir kompozisyon işlenmiştir. İnce bir çizgi ile sınırlandırılan kompozisyonun ortasında, barok karakterli bir kaideye sahip kâsenin içine yerleştirilmiş armut, nar ve üzüm gibi meyvelerden meydana gelen bir natürmort; bunun iki yanında üstteki yuvarlak kemeri tutan ve birer kaideye oturan "S" biçimindeki taşıyıcılar yer almaktadır. Sol taraftaki taşıyıcının kaidesi zar tipi başlıklara benzetilmiştir. Taşıyıcılar kemeri taşımaktan ziyade ona asılı gibi durmaktadırlar. Kemer ile kâse arasına bir perde motifi konulmuştur. Kemerin iki yanında Batılılaşma Döneminin yaygın motifi olan istiridye formlu süslemeler görülür. Kemerin üzerinde ise, ters kalp şeklindeki bir kartuş içerisinde arapça olarak "Sene 1237" yazılıdır. Buna göre, ayna taşının ait olduğu çeşmenin H.1237/M.1821-22 târihinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Bir çok yönü ile ilgi çekici özellikler gösteren Kula'nın, Türk Çağma ait tarih ve sanat anıtları birer birer yok olmaktadır. Ciddi tedbir-

KULA'DATÜRK DEVRİ MİMARÎ ARAŞTIRMALARI 21 Res. 12 Bir çeşmeye ait ayna taşı ler alınmazsa bunların pek azı varlığını sürdürebilecektir. Çeşitli şekillerde yüzyıllarca hizmet veren bu eserlerden bir çoğu ihmaller sonucu içinde bulunduğumuz 20. yüzyılda ortadan kalkmıştır. Dileğimiz hiç değilse günümüze gelebilen eserlerin onarılıp fonksiyon kazandırılmalarıdır. 30.11.1987,