HAYALi ihracatln BOYUTLARI 103 Müslüme Bal U lkelerin ekonomi politikaları ile dış politikaları,. son yıllarda birbirinden ayrılmaz bir bütün haline gelmiştir. Tüm dünya ülkelerinin ekonomi politikalarında fertlerin ve toplumun refah düzeylerinin yükseltilmesi ortak hedef haline dönüşmüştür. Bu hedefe ulaşabilmek için yatırımların artırılması, üretim çeşit ve miktarının çoğaltılması gerekmektedir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, yatırım mallarının büyük ölçüde, sermaye ve teknoloji yetersizliği nedenleriyle ülkede üretilmemesi, ithalatın zorunlu hale getirmiştir. Fakat ithalatın karşılanması için gerekli döviz ihtiyacı da bu paralelde artmaktadır. Bu ihtiyacın ihracat ile karşılanması en sağlıklı yoldur. Bu nedenle, ihracat gelirinin artırılması, ithalatın finansmanı yönünden önem taşımaktadır (Onursal, 1991 :9). İhracat gelirini artırmak için, günümüzde, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan hemen hemen bütün ülkeler, ihracatlarını desteklemektedirler. Özellikle kambiyo kurlarının gerçekçi belirlenınediği ve bu nedenle de ulusal paranın aşırı değerlendirildiği dönemlerde, yerli malların uluslararası pazarlarda giderek zayıflayan rekabet gücünü artırmak amacıyla ihracatın teşvik edilmesi zorunlu hale gelmiştir. Hükümetler, ihracatı teşvik etmek için çeşitli araçlardan yararlanırlar. Bu nedenle birinci bölümde, piyasa mekanizmasını yakından ilgilendiren ve kamuoyunda ihracatta vergi iadesi olarak bilinen ad valorem (değer bazında) nitelikli sübvansiyon ve Türkiye'de ihracatta vergi iadesi uygulamasının gelişimi üzerinde durulacak, ikinci bölümde ise 1984-1991 dönemlerinde hayali ihracatın ve bundaj1 sağlanan haksız kazancın ne kadar olduğu bir model çerçevesinde ele alınacaktır. 1. ihracatta VERGi iadesi VE TÜRKiYE/DEKi UYGULAMANIN GELlŞiMi İhracatta vergi iadesi; ihraç edilen maddelerin maliyetine giren vergi, resim, harçlar ile benzeri etki yapan yüklerin doğrudan ya da dalaylı olarak ödemiş olanlara ihracattan ve ihraç sayılan satış ve teslimden sonra ödenmesi, yani ihraç mallarının vergi yükünden arındırılmasıdır. İhracatta vergi iadesinin amacı; kısa dönemde, ihraç maliarına uluslararası piyasalarda rekabet gücü kazandırmak, uzun dönemde ise ihracatın yapısını giderek sanayi ürünleri lehine değiştirmektir (Masa, 1983:14 ). *Araştırma Görevlisi,Gazi Üniversitesi, IIBF, Iktisat Bölümü Bu çalışmadaki yardımlarından dolayı Prof.Dr.!smail Bulmuş'a teşekkür ederim. Ekonomik Yaklaşım, Cilt 6, sayı 17, Yazı 1995
104 MÜSLÜME BAL İhracatta vergi iadesi ihraç edilen malın üretiminin başından sonuna kadar her aşamasında alınmış bulunan vergilerin iade edilmesi olarak tanımlanmasında karşın, gerçekte bu vergilerin toplamını kesin olarak hesaplamak mümkün değildir. Bu nedenle hükümetler, vergi iadesi adı altında ihracatçıya malın değerlerinin belli bir oranını sübvansiyon olarak verirler. Mal grupları itibariyle uygulanan sübvansiyon oranı farklılıklar gösterir (Bulmuş, 1994:339). Vergi iadesi olarak verilen ad valorem sübvansiyon (s), ihracatçının eline geçen mal bedelini, yani malın satış fiyatını artırır. Bu uygulama sonucu ihraç edilen mal miktarı artar. İhracatların yaptıkları ihracattan (Q ex) alacakları vergi iadeleri toplamı (TS); ihracat değeri ile vergi iade oranının (s) çarpımına eşittir. TS= S [P w($ 1 Br)]. [Kur (TL/$)]. Qex İhracata yüksek oranlarda verilen sübvansiyonlar, işletmenin karlılığını artıracağından bu malların üreten sektörlere, uzun dönemde, yeni işletmeler girer. Bu durum piyasa arz eğrisinin sağa kaymasına yolaçar ve ihraç edilen mal miktarı daha da artar. Türkiye'de ihracatta uygulanan vergi iadelerinin geçmişi 1960'1ı yıllara rastlamakta olup, bu uygulamaya ilişkin 6/2453 sayılı ilk kararname 5.12.1963 tarihinde kabul edilmiştir. 1975 yılından önce ihraç ürünlerine verilen vergi iadeleri her mal için ayrı ayrı hesaplanmakta iken, bu tarihten itibaren sistem basitleştirilmiştir. Vergi iadesinden yararlanacak mallar 11 listede toplanmış ve her bir liste için farklı oranlar saptanmıştır. ihraç ürünlerine, ne o randa destekleneceğine bağlı olarak, bu listelerden biri içinde yer verilmiştir. Zaman içinde, destekleme politikalarının gereği olarak, hem bu malların listedeki konumu değiştirilmiş, hem de listelerin sayılan ile vergi iade oranları yeniden düzenlenmiştir (Aktan, 1993: 20).1984 yılından itibaren vergi iade oranları sistematik olarak azaltılmış ve ayrıca vergi iade listelerinde yer alan malların bir takvim yılı içinde yapılan ihracatına da ilave vergi iadesi uygulanmıştır. 1980 yılından 1984'e kadar vergi iade oranlarında önemli bir değişiklik olmamasına karşın, vergi iadesine matrah teşkil eden 1984 toplamı, 1980 yılına göre %2877 oranında, yapılan vergi iade tutarı %6708 oranında artmıştır. Bu durumun 1984 yılında yürürlükte olan ilave vergi iadesinden kaynaklandığı ileri sürülmektedir (Onursal, 1991 : 10). 1980'li yıllarda, bazı ihracatçılar, ihraç ettikleri malların dış piyasa birim fiyatlarını, haksız vergi iadesi alabilmek amacıyla, olduklarından daha yüksek beyan etmişlerdir. Basında ve kamuoyunda hayali ihracat olarak anılan bu olay; vergi iade uygulamasına 1.1.1989 itibariyle son verilmesine neden olmuştur. Vergi iadesi uygulamasının kaldırılmasında Türkiye'nin 1985 yılında GATT'ın Sübvansiyon Kod'unu imzalamış olmasının da rolü olmuştur. 1 q t
2. MODEL 105 Çalışmanın temel amacı; 1984-1989 yılları arasında, basında ve kamuoyunda en popüler konulardan biri olan hayali ihracatın ve bundan sağlanan haksız kazancın ne kadar olduğunun tahmin edilmesidir. Hayali ihracatın değeri ile ilgili çeşitli spekülasyonlar yapılmasına karşın, bugüne kadar bu konuda bir çalışma yapılmamıştır. Çalışmada hayali ihracatın kısmen de olsa ölçülmesinde işçi dövizlerinden yararlanılmıştır. Çünkü I 965 yılından 1983 yılına kadar artış gösteren işçi dövizleri 1984-1989 yılları arasında düşmüştür. Bu düşmenin nedeni ise ülkeye gelmesi gereken işçi dövizlerinin hayali ihracatın finansmanında kullanıldığı varsayımına bağlanmıştır. gelirleri (TL) ile döviz kuru (TL/DM) dikkate alınmıştır. Modelde 1970-1983 dönemi, işçi Kullanılan model; Log.Y=Log.a +b. Log. X Y= TL cinsinden işçi gelirlerini X= TL/DM cinsinden döviz kurunu göstermektedir. Modelde.kullanılan TL cinsinden işçi gelirleri; dolar cinsinden işçi gelirleri ile döviz kuru (TL/$) çarpılmış ve bu gelirler işçi sayısindaki değişmelerden arındırılarak bulunmuştur. sayısındaki değişmelerden arındırmak için şu yöntem kullanılmıştır: İşçi gelirlerini işçi İşçi geliri (t). Y=.İşçi Sayısı (1970) İşçi Sayısı (t) Bu yöntemle bulunan işçi gelirleri; işçi dövizlerinin yurtdışındaki işçilerin büyük bölümünün Almanya'~a çalışması ve bu işçiler tarafından gönderilmesi nedeniyle (TL/DM) döviz kuru ile ilişkilendirilmiştir. Döviz kuru yıllar itibariyle, yıl içindeki değişmeler ağırlıklandırılarak bulunmuştur. Modeldeki değişkenierin logaritmik olarak alınmasının nedeni ise, hem işçi gelirleri hem de döviz kuru (TL/DM) serisinin 1970'den 1983'e kadar genişleyerek gelmesinin yaratacağı sakıncaların giderilmek istenmesindedir. 3. MODELiN SONUÇLARI Bu açıklamalar çerçevesinde; işçi gelirleri ile döviz kuru arasındaki ilişki aşağıdaki şekilde tahmin edilmiştir.
106 MÜSLÜME BAL Log. Y =Log. 6.896564 + 1.137016 Log. X (39.69617) [ (18.5056)] Parantez içindeki değerler, t istatistik değerleri göstermektedir. Tahminde R 2 =0.9661, DW= 1.38291 ve F=342.4568 olarak bulunmuş olup, istatistiksel olarak anlamlıdır. a ve b katsayılarının standart hataları çok düşük çıkmıştır. Modelde işçi gelirlerinin döviz kuru esnekliği 1.13 olarak bulunmuştur. Bu sonuç döviz kurundaki %ı O'luk bir artışın, işçi gelirlerini %11.3 oranında artırdığı anlamına gelmektedir. ı 970-1983 dönemi için tahmin edilen denklemdeki X değeri yerine ı 984-1991 dönemi yıllık döviz kuru konularak, her yıl itibariyle, gelmesi gereken işçi dövizleri ile gelen işçi dövizleri karşılaştırılmıştır. 1984-1991 döneminde 25 837.8 milyon dolar işçi dövizinin gelmesi gerekirken 18 057 milyon dolar işçi dövizi gelmiştir. Aradaki fark, yani 7 780.8 milyon doların Türkiye' de hayali ihracatın finansmanında kullanıldığı tahmin edilmektedir. Çünkü ihracatçılar, daha çok vergi iadesinden yararlanabilmek için, ihraç ettikleri malların uluslararası fiyatlarını yüksek göstermişlerdir*. İhracat sonucu elde ettikleri gerçek ihracat değeri, gösterdiklerinden daha az olduğundan, aradaki farkı işçi dövizleriyle karşılamışlardır. Özellikle 1984 yılından i tabaren kambiyo rejminin serbestleşmesiyle Türkiye' de yerleşik kişilerin döviz tevdiat hesabı açma ve döviz tutma olanaklarına sahip olmaları nedeniyle işçi dövizlerinin hayali ihracatın finansında kullanılması için yasal ortam oluşmuştur. İhracatçılar 7780.0 milyon dolar hayali ihracat yapmaları sonucu, haksız olarak ı 984- ı99ı döneminde 416 milyon dolarlık vergi iadesinden, 287.8 milyon dolarlık ek vergi iadesinden olmak üzere toplam 703.8 milyon dolar vergi iadesinden yararlanmışlardır. Ek vergi iadesinden büyük ihracat şirketlerinin yararlandığı varsayılarak bu hesaplama yapılmıştır. Ayrıca ı983 yılından itibaren yapılacak ihracatlarda ihracatçıların ihracat bedelinin %80'ini 3 ay içerisinde fiili olarak ülkeye getirmesi durumunda mahsup oranı %20 olarak belirlenmiştir. Bu durum dikkate alındığında 1984-1991 döneminde hayali ihracatın gerçekte 9726 milyon dolar, haksız olarak ödenen toplam vergi iadesinin ise 879.75 milyon dolar olduğu görülmektedir. *Yüksek fiyat beyanına, uygulamada özellikle fiyatı geniş bir yelpaze oluşturabilen deri ü rünleri, tekstil ve konfeksiyon ürünleri, ipek halılar ve bazı makina yedek parçalarında rastlanmıştır.
SONUÇ 107 Türkiye'nin 1960'lı yıllardan bu yana uyguladığı ihracatı teşvik politikaları, 1980'de uygulamaya konan ihracata dönük politikaların gündeme geldiği dönemde daha kapsamlı bir şekilde düzenlenmiştir. Fakat ortaya çıkan aksaklıklar ve sistemin suistimaline yol a çan uygulamalar nedeniyle 1980-1990 döneminde yeni düzenlemelere gidilmiştir. Özellikle 1980'li yıllarda, bazı ihracatçılar, haksız vergi iadesi alabilmek amacıyla ihraç ettikleri mallar için yüksek fiyat beyanında bulunmuşlardır. Kamuoyunda hayali ihracat olarak adlandırılan vergi iadesi uygulamasına 1.1.1989 tarihinden itibaren son verilmiştir. Çalışmada, başlangıçta da belirtildiği gibi amaç; 1984-1989 yılları arasında kamuoyunda en çok tartışılan konulardan biri olan hayali ihracatın tahmin edilmesidir. Bu amaçla, hayali ihracatın kısmen ölçülmesinde işçi dövizleri ile döviz kuru arasında 1970-1983 dönemi için regresyon analizi yapılmıştır. Analiz sonucu 1984-1991 yıllarında toplam 9726 milyon dolar hayali ihracat, 879.75 milyon dolar da haksız ödenen vergi iadesi olduğu tesbit edilmiştir. KAYNAKÇA Aktan, Okan H., "GATT ve AT Mevzuatı Karşında Türkiye'nin İhracatı Teşvik Politikası: Geçmişi ve Geleceği", 3. fzmir iktisat Kongresi, Dış Ekonomik ilişkiler Tebliğleri, 1993. Bulmuş, İsmail; Mikroiktisat, Ankara, 1994. Maşa, Soner, ihracatta Vergi iadesi Uygulaması Önemi ve Etkinliği, Uzmanlık Tezi, DPT, Ekim 1983. Onursal, Erkut., "İhracatı Teşvik Politikası ve Gelişmiş Bazı Ülkelerde Teşvik Tedbirleri Uygulaması", Dış Ticare/te Durum, Sayı 23-24 Ocak 1991.