Konu : Bakanlar Kurulunun yürüttüğü, Devlet Memurları Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Yönetmeliği DeğiĢikliği Teklifi. (DOSYA) 1. Sivil Memurlar Sendikası (SĠME-SEN), bu gün itibarıyla 15.000'in üzerinde üye sayısıyla 4688 sayılı Kanun ve yürürlükteki diğer mevzuat uyarınca üyelerinin ortak ekonomik, sosyal ve meslekî hak ve menfaatlerinin korunması ve geliģtirilmesi için faaliyetlerine devam etmektedir. 2. Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevlerinde hangi kurumda çalıģtıklarının bilinciyle görevlerini yürütmektedirler. Sivil Memur üyelerimiz birçok bakımdan Türk Silahlı Kuvvetleri nin yapısı ve üstlenmiģ olduğu görevleri gereği diğer kamu kurum ve kuruluģlarda çalıģan meslektaģlarından ayrılmaktadır. 3. Her ne kadar Türk Silahlı Kuvvetleri Ġçerisinde çalıģan devlet memurları diğer kurumlarda çalıģan memurlardan farklı konumlarda olsa da demokratik hayat gereği ve insan hakları alanında devrimlere tanıklık ettiğimiz günlerde sivil memurların Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde bulunmasının hak ihlallerine katlanılması anlamına gelmediği aģikârdır. 4. Bu görüģümüzü destekleyen ve insan haklarındaki geliģimlere örnek olarak, Anayasa Mahkemesinin Esas Sayısı : 2013/21 Karar Sayısı : 2013/57 Karar Günü : 10.4.2013 R.G. Tarih- Sayı : 12.07.2013-28705 kararından bir bölüm aynen Ģu Ģekildedir. Silahlı kuvvetlerin ülke savunmasındaki önemi dikkate alındığında, silah kullanımını gerektiren yurt savunma hizmetlerini fiilen yürüten üniformalı askeri personel yönünden gerekli disiplinin sağlanması için anayasal sınırlar içinde özel düzenlemeler yapılması kanun koyucunun takdirindedir. Buna karşılık, Anayasa Mahkemesinin 2.9.2012 günlü, E.2012/45, K.2012/125 sayılı kararında da açıklandığı üzere, asker kişi sayılmayan ve silah kullanımını gerektirmeyen kimi teknik ve lojistik hizmetleri yürüten sivil personel yönünden bu şekilde bir disiplin anlayışını zorunlu kılan haklı bir neden bulunmamaktadır Esasen sivil personelin kuracağı sendikalarda sadece sivil personele yer verileceğinden bunların, askeri kurumlardaki hiyerarşik yapıya etki etmesi söz konusu değildir. Dolayısıyla sivil personelin amire ve emre mutlak itaate dayanan disiplin anlayışı gerekçesiyle sendika kurma ve sendikalara üye olma hakkından yoksun bırakılmasının, bir zorunluluktan kaynaklandığı ve hizmetin niteliğine uygun düştüğü söylenemez 1 / 7
5. Ayrıca sivil memurların aynı iģi yapan diğer kurumlarda çalıģan devlet memurları ile haklar ve yükümlülükler bakımından uzaklaģması eģitsiz uygulamalara sahne olmaktadır. ĠĢte bu yazımızla belirteceğimiz talebimiz de memurları yakınlaģtırmayı hedeflemektedir. 6. ĠĢte tam da bu noktada yani sivil memurların çalıģtıkları kurum itibariyle yaģanabilecek anti demokratik ve eģitliğe aykırı uygulamaların önüne geçebilmek için baģta idareye büyük görev düģtüğü kanaatindeyiz. ġöyle ki sosyal bir hukuk devletinin yürütme organı olarak idari birimler kiģilerin hak ihlallerine uğramaması için Anayasamızın yüklediği yükü sırtlarında taģımaktadırlar. Bu bağlamda sivil memur üyelerimizin Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eģitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak millî kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddî ve manevî varlığını bu yönde geliģtirme hak ve yetkisine doğuģtan sahip olduğu; göz önüne aldığımızda Türk Silahlı Kuvvetlerinde çalıģan sivil memurların sendikası, Sivil Memurlar Sendikası olarak detaylarını aģağıda belirteceğimiz Ģekilde tarafınızdan TSK da Görevli Devlet Memurları Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Yönetmeliğinde idari iģlem yapılması istenmesi zarureti doğmuģtur. 7. TSK da Görevli Devlet Memurları Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Yönetmeliği 11/3/1983 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile 14/7/1965 tarihli 657 sayılı Kanun a dayanarak günümüze kadar 657 sayılı kanun bir çok değiģikliğe uğramasına ve bir çok yargı kararı disiplin hukukumuzda geliģmeler yaģanmasına rağmen mezkur Yönetmelik in neredeyse mevcut haliyle çağa ayak uydurmakta zorlandığı görülmektedir. Uyarma ve kınama cezaları için yargı yolu açılması 6111 sayılı kanunun getirdiği yenilikler ve bir çok gelişmeden mezkur yönetmelik tabiri caizse sıyrılıp geçmiş ve hiçbir değişiklik görmemiştir. 8. TSK da Görevli Devlet Memurları Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Yönetmeliği 4 üncü Maddesinde Yüksek Disiplin Kurulunun KuruluĢundan 6 ncı Maddesinde ise Disiplin Kurulunun KuruluĢundan bahsedilmektedir. Ancak her ikisinde de kiģinin üyesi olduğu sendikanın temsilcisi bulunmamaktadır. Aslında 2005 yılından bu yana Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelik de (Ek fıkra: 4/7/2005 2005/9138 B.K.K.) Hakkında disiplin soruşturması yürütülen Devlet memurunun üyesi olduğu sendikanın temsilcisi de bu maddede belirtilen disiplin ve yüksek disiplin kurullarında yer alır. Her bir disiplin ve yüksek disiplin kurulunda görevlendirilen temsilci ilgili sendika tarafından önceden bildirilir. Bu şekilde üyesi çift sayıya ulaşan kurullarda oyların eşitliği halinde başkanın bulunduğu tarafın kararına itibar edilir. hükmü mevcuttur. 2 / 7
9. Sivil memurların da sendika kurma ve kurulmuģ sendikalara üye olma haklarına sahip olduğu bilindiği üzere Anayasa Mahkemesi Kararı ile mevzuatımızda yerini bulmuģtur. Bunun yanında 2010/2 BaĢbakanlık Genelgesinin 6. Maddesi ve 4688 sayılı Kanunun 19. Maddesinin (f) fıkrasında belirtilen Üyelerin idare ile ilgili doğacak ihtilaflarında, ortak hak ve menfaatlerinin izlenmesinde veya hukukî yardım gerekliliğinin ortaya çıkması durumunda üyelerini veya mirasçılarını, her düzeyde ve derecedeki yönetim ve yargı organları önünde temsil etmek veya ettirmek, dava açmak ve bu nedenle açılan davalarda taraf olmak. hükmünün mevcudiyeti inkâr edilemez Ģekildedir. Bu geliģmeler ve değiģmeler neticesinde sendika temsilcilerinin yönetmelikte bulunan yüksek disiplin kurulları ve disiplin kurullarında bulunmalarını içeren değiģiklik yapılmalıdır. Kaldı ki kurumların uygulamaları ne mutlu ki yönetmeliğin ilersindedir. 10. Bunun yanında mezkur yönetmeliğin 13 üncü Maddesinde fiiller ve onlara karģılık gelen disiplin cezaları hüküm altına alınmıģtır. Ancak bu düzenleme görüleceği üzere Anayasamızın 128. Maddesinin 2. Fıkrasındaki Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir.(ek Cümle: 7/5/2010-5982/12 md.) Ancak, malî ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır. hükmüne muhaliftir. Yükümlülüklerin 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda belirlenmesi yoluna gidilmiģtir. Tekrar mezkur Yönetmelikte saymak kafa karıģıklığına ve mevcut durumunda olduğu gibi zaman içerisinde üst normlara uyarlaması yapılmayacağından hukuksuzluklara neden olacaktır. Zaten 6111 sayılı kanunla mülga olan suç olarak sayılmıģ fiiller (ikamet ettiği ilin hudutlarını izinsiz terketmek, Toplu müracat veya şikayet etmek, Yasaklanmış her türlü yayını görev mahallinde bulundurmak) hala mezkur yönetmelikte durmaktadır. Ayrıca yetkili olmadığı halde basına, haber ajanslarına veya radyo ve televizyon kurumlarına bilgi veya demeç vermek eylemi 5234 sayılı kanunla KINAMA cezası kapsamına alınmıģken yönetmelikte KADEME ĠLERLEMESĠNĠN DURDURULMASI cezası kapsamındadır. Bu durum yönetmeliğin doğrudan dayandığı kanuna aykırı olduğunu bize göstermektedir. Bu uyumsuzluk yüzünden bazı disiplin amirlerinin dahi yanlıģ ceza tayinine gittiği üyelerimizin yaģadığı sıkıntılar olarak bize iletilmektedir. 657 s.k. 125. Maddesinde Özel kanunların disiplin suçları ve cezalarına iliģkin hükümleri saklıdır. denilmektedir ancak Yönetmeliklere böyle bir yetki verilmemiģtir. Verilmesinin de hukuk devleti ile bağdaģması beklenemez. Bu sebeple mezkur yönetmeliğin 13. Maddesinin yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. 11. Bir diğer madde de bizce üyelerimizin objektif olarak ceza almalarının önüne geçen ve bunun kontrol mekanizmasını kaldıran bir maddedir. Bu madde mezkur yönetmeliğin 17. Maddesidir. Bu madde Ģu Ģekildedir: Kademe ilerlemesinin durdurulması ve Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırmayı gerektiren fiil ve halleri bulunan memurlar hakkında, memurun görevli 3 / 7
olduğu birlik komutanlıkları veya kurum amirliklerince gerekli soruşturma yapılarak, Görüleceği üzere Kademe Ġlerlemesinin durdurulması ve memuriyetten çıkarma cezası tesis ederken soruģturma yapılması gerekli görülmüģ ancak uyarma kınama ve aylıktan kesme cezalarında bu usule riayet edilmemiģtir. Ancak bu düzenleme soruģturma usulu uygulanmayan cezaların suç sübuta ermeden ve sübjektif bir Ģekilde verilmesine sebep olacaktır, olmaktadır da. Bu konuda aģağıda örneklerini göreceğiniz aslında oldukça çok sayıda DanıĢtay kararı mevcuttur. Bu kararlara göre; kiģinin hukuka uygun bir Ģekilde ceza alabilmesi için kiģinin iģlediği fiil tam olarak aydınlatılmalıdır. Bunu gerçekleģtirmek de sadece savunma almak ve amirin iki dudağından çıkacak sözlere güvenmek değil usulune uygun soruģturma yapmaktır. Üzülerek belirtmekteyiz ki sendikamıza üye sivil memurlardan bir çoğunun suçunun ne olduğunu dahi anlayamadığı, netliğe kavuģmayan, suç tanımlaması yapılmamıģ fiiller için verilen cezalardan dolayı idareye güveni sarsılmıģtır. Danıştay Kararlarından bazıları şu şekildedir: "... Disiplin cezası vermeye yetkili mercilerce disiplin suçu sayılacak eylemlerinin işlenildiğinin öğrenilmesi hâlinde, bu kişiler hakkında soruşturma emri verilerek, soruşturmacı görevlendirilmesiyle başlatılacak soruşturmada; varsa iddia sahipleri ile olayın açıklığa kavuşması için gerekli tanık ve davacının ifadeleri alınarak yapılacak araştırma ve inceleme ile soruşturma sonucunda olayın değerlendirilmesi; adli, idari ve disiplin yönünden soruşturulan hakkında soruşturmacı kanaat teklifinin de yer aldığı soruşturma raporunun hazırlanması, olayın şüpheye yer vermeyecek şekilde somut delillerle ortaya konulması..." (DanıĢtay 12. Dairesi'nin 13/03/2009 tarihli ve 2007/342 esas, 2009/1324 sayılı kararı) "... Olayın açıklığa kavuşması için gerekli tanık ve davacının ifadeleri alınarak yapılacak araştırma ve inceleme ile soruşturma sonucunda olayın değerlendirilmesi; adli, idari ve disiplin yönünden soruşturulan hakkında soruşturmacı kanaat teklifinin de yer aldığı soruşturma raporunun hazırlanması, olayın şüpheye yer vermeyecek şekilde somut delillerle ortaya konulması... bu hâlde olayın tüm gerçekliği ile ortaya konulduğu soruşturma raporu da incelenmek suretiyle davacı hakkında karar verilmesi gerekirken; davacının adlî yargılama sonucu tanık ifadeleri ile sadece Yüksek Disiplin Kuluru'nda sözlü savunması alınarak verilen disiplin cezasında hukuki isabet görülmediği..." (DanıĢtay 12. Dairesi'nin 13/11/2007 tarihli ve 2005/3486 esas, 2007/5000 sayılı kararı) "... Disiplin cezası gerektiren herhangi bir fiilin öğrenilmesi hâlinde disiplin amirince bir soruşturmacı atanarak ayrıntılı bir soruşturma yapılması gerektiği, soruşturmacı atanmadan ve yöntemine uygun bir soruşturma yapılmadan disiplin cezası verilemeyeceği..." (DanıĢtay 12. 4 / 7
Dairesi'nin 18.11.2005 tarihli ve 2002/2424 esas, 2005/4113; 23.03.2010 tarihli ve 2007/1731 esas, 2010/1647 sayılı kararları) "... Ayrıntılı bir soruşturma raporunun yapılması gerektiği..." (DanıĢtay 12. Dairesi'nin 18/11/2005 tarihli ve 2002/2424 esas, 2005/4113 sayılı kararı) "... Disiplin soruşturmalarının objektiflik ve tarafsızlık ilkelerine göre yürütülmesi gerektiği..." (DanıĢtay Ġdarî Dava Daireleri Kurulu'nun 29/11/2007 tarihli ve 2004/611 esas, 2007/2412; 12. Dairesi'nin 04.05.2005 tarihli ve 2002/875 esas, 2005/1729; 16/03/2011 tarihli ve 2008/7251 esas, 2011/1152 sayılı kararları) Yani, bir disiplin cezası verilebilmesi için öncelikle etkili ve yeterli bir disiplin soruģturması yapılması zorunludur. Yeterli bir soruģturma yapılmadan sadece savunma istenerek ceza verilmesi iģlemleri, idari yargıda bozulmaktadır. Nitekim, DanıĢtay 8.D. Esas: 1994/1044 ; Karar : 1995/447 ve DanıĢtay 8.D. Esas: 1994/1157; Karar : 1995/685 sayılı ilamlarına göre; SoruĢturmacı atamak veya bizzat yapmak suretiyle, yöntemine uygun Ģekilde soruģturma açılmadan, olay hakkında gerekli bilgi ve belgeler toplanmadan, usulünce alınan ifadelerle birlikte konunun mevzuat yönünden değerlendirilmesine, rapor düzenlemesine gidilmeden; disiplin amirince, kusurlu memurun yalnızca savunması alınarak disiplin cezası verilmesi (Hukuka aykırılık nedeniyle) mümkün değildir. Sadece savunma alınmıģ olması soruģturmanın yapılmıģ olduğu anlamına gelmemektedir. 12. Uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezası verileceği hallerde soruģturma gerekliliği hakkında ek olarak Ģu hususu da belirtmek zorunludur, Devlet Memurları Kanunu madde 127/a aynen Ģu Ģekildedir: Zamanaşımı: Madde 127 (Değişik: 12/5/1982-2670/33 md.) Bu Kanunun 125 inci maddesinde sayılan fiil ve halleri işleyenler hakkında, bu fiil ve hallerin işlendiğinin öğrenildiği tarihten itibaren; a) Uyarma, kınama, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezalarında bir ay içinde disiplin soruşturmasına, b) Memurluktan çıkarma cezasında altı ay içinde disiplin kovuşturmasına, Başlanmadığı takdirde disiplin cezası verme yetkisi zamanaşımına uğrar. Buradan çıkarılması gereken anlam çok açık bir Ģekilde uyarma ve aylıktan kesme cezaları için de soruģturma yapmak idareye bırakılmıģ bir keyfiyet değildir kanuna uygun ilerleyen bir 5 / 7
disiplin cezası iģleminde rutin parçasıdır. Net Ģekilde kanunen belirlenen bu tutum adil yargılanma ilkesinin destekleyicisi olarak karģımızda durmaktadır. Mezkur yönetmelikte de kanuna ve içtihatlara uygun bir iģlem tesis edilmesi üyelerimizin adil bir çalıģma hayatında huzurla ve güvenle çalıģması için vazgeçilmezdir. 13. Son olarak, Ġtiraz baģlıklı 29 uncu Maddeyi ele almak bir zorunluluk olmuģtur. ġöyle ki; 29. Madde Disiplin amirleri tarafından verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı itiraz varsa bir üst disiplin amirine yoksa disiplin kurullarına yapılabilir. Aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve Devlet Memurluğundan çıkarma cezalarına karşı Askeri Yüksek İdare Mahkemesine başvurabilir. hükmünü içermektedir. Ancak bu hüküm 6111 sayılı kanunla değiģtirilen 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu 135 inci maddesine apaçık aykırıdır. Uyarma ve Kınama cezalarına karģı yargı yolunun açılması ile birlikte Uyarma ve Kınama cezaları için de itiraz merci üst disiplin amiri değil disiplin kuruludur. Bu kural artık uygulanmıyormuģ gibi gelse de fiili durumda hala bazı amirler üst disiplin amirine dosyayı gönderip onaylatıyorlar bazıları kendileri amire götürmeye dahi gerek duymuyor. Bu cezalar sonucu memurlar yargı yoluna gitmek zorunda kalıyor, hem kiģi, hem de kamu için zarar doğması durumu vuku buluyor. Bu durum da en son istediğimiz husustur. Tam da bu sebeple dayanağı kanuna aykırı olduğu için yönetmelikte değiģiklik yapılması için iģlem tesis edilmelidir. 14. Ayrıca üyelerimizden gelen bildirimlerden değiģiklik çalıģmaları süren Mezkûr Yönetmelikte Ġdarenin subaylar yanında Astsubayların da disiplin amiri olarak yetkilendirilmesine yönelik bir düzenleme yapacağını öğrenmiģ bulunmaktayız. Bilindiği üzere, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 124 üncü maddesinde; Disiplin amirleri; kurumların kuruluş ve görev özellikleri dikkate alınarak Devlet Personel Başkanlığı'nın görüşüne dayanılarak özel yönetmeliklerinde tayin ve tesbit edilecek amirlerdir. Kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacı ile kanunların, tüzüklerin ve yönetmeliklerin Devlet memuru olarak emrettiği ödevleri yurt içinde veya dışında yerine getirmeyenlere, uyulmasını zorunlu kıldığı hususları yapmayanlara, yasakladığı işleri yapanlara durumun niteliğine ve ağırlık derecesine göre 125 inci maddede sıralanan disiplin cezalarından birisi verilir. hükmü disiplin amirinin sorumluluğunun ağırlığına iģaret etmektedir. Bu ciddi ve sivil memurların memuriyet kaderlerini doğrudan belirleyecek amirlik vasfının Subaylar ile birlikte Astsubaylar üzerinde bırakılması hayatın olağan akıģına aykırıdır. Çünkü Astsubayların aldıkları eğitim (2 yıllık Astsubaylık Meslek Yüksek Okulu) ve yaptıkları fiili görevler neticesinde tamamına yakını 4 yıllık fakülte mezunu olan memurlar üzerinde amirlik vasfını yerine getirmeleri mümkün görünmemektedir. Kimsenin bireysel olarak yetenekleri tarafımızdan sorgulanmamakla beraber gerçekler masaya yatırıldığında subayların eğitimi ve nitelikleri ile astsubayların vasıfları karģılaģtırılamayacak derecede farklıdır. 6 / 7
Astsubayların disiplin amiri olması durumunda endiģelerden bazıları Ģöyledir: Disiplin Uygulamalarında farklılıkların artması, astsubayların üstlerinden gördükleri baskıyı bir iletken gibi sivil memurlara yöneltmesi, disiplin kurullarında iģ yoğunluğunun artması, sivil memurların idareye olan güveninin azalması, disiplin amacıyla keyfi uygulamaların peyda olması ve kurumun imajının zedelenmesi. ĠĢte bu sebeplerle yapılacak düzenlemede endiģelerimizin de dikkate alınması bizce kamusal adalet için uygun olandır. Sivil toplum kuruluģu olan sendikamızın temsil ettiği grup göz önüne alındığında tavsiyelerimizin değerlendirilmesi bizce geliģmiģ hukuk devletinin gereğidir. 15. Tüm bu sebeplerle isteğimiz doğrultusunda Bakanlar Kurulunun yürüttüğü Türk Silahlı Kuvvetlerinde Görevli Devlet Memurları Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Yönetmeliği nde değiģiklik için iģlem yapılmasını ve keyfiyetin tarafımıza bildirilmesini yasal haklarımız saklı kalmak üzere üyelerimiz adına saygılarımızla arz ederiz. Mustafa YALÇINKAYA Gn.BĢk.Yrd.(Mevzuat) Akif TUTKAÇ Genel BaĢkan DAĞITIM : Gereği : BaĢbakanlığa Milli Savunma Bakanlığına Genelkurmay BaĢkanlığına 7 / 7