ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI NA ŞİKAYETÇİ : ANKARA BAROSU BAŞKANLIĞI Adliye Sarayı B Blok 5. Kat Sıhhıye/ANKARA ŞÜPHELİ/ŞÜPHELİLER : T.C. ÖLÇME, SEÇME VE YERLEŞTİRME MERKEZİ BAŞKANI - Ali DEMİR T.C. ÖLÇME, SEÇME VE YERLEŞTİRME MERKEZİ YETKİLİ VE SORUMLULARI ÖSYM 06800 BİLKENT/ANKARA SUÇ : Anayasanın 125. ve 138. Maddelerine, İYUK 27 ve 28. Maddelerine aykırılık suretiyle TCK 257. Maddesi -görevi kötüye kullanma AÇIKLAMALAR : 1-Başkan ve sorumlu kişileri hakkında suç duyurusunda bulunulan Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığının resmi internet sitesinde yapılan 12.03.2015 tarihli basın açıklamasında;(eki) Anayasa Mahkemesi 4 Aralık 2014 tarihinde vermiş olduğu karar ile sınavlarda sorulan 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamında istisna sayılmasına ilişkin düzenleme hakkında iptal kararı ve gerekçeli karar verilinceye kadarda yürütmeyi durdurma kararı vermiştir. Gerekçeli iptal kararı henüz Resmi Gazetede yayımlanmış değildir. Alınan karar sınavlarda sorulmuş olan sorulara ilişkin olarak Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamında başvuru sahibine bilgi edinme hakkı tanımış olup soruların internet sitesinde yayımlanmasını zorunlu kılacak bir içeriğe sahip değildir. sadece örnek soruları yayımlayarak başladığımız uygulamaya, lehimize sonuçlanacak nihai karar ile en kısa sürede dönebilmek ümidiyle, yargının yürütmeyi durdurma kararını uygulamaya yönelik olarak ÖSYM Yönetim Kurulu aşağıdaki kararı almıştır: 2015-YGS de sorulan soruların (160 soru) alanlar gözetilerek rastgele seçilen %20 si (32) sınavın tamamlanmasından hemen sonra tüm telif hakları bedelsiz devredilerek tüm adayların ve ilgililerin erişimine ÖSYM nin internet sitesinden açılacaktır. Soruların geri kalan %80 i de sınav sonuçlarının açıklanmasından hemen sonra,10 gün süreyle, ÖSYM nin Aday İşlemleri Sistemi (ais.osym.gov.tr) üzerinden adayların TC Kimlik Numaraları ve kişisel şifreleri ile adayların cevap kağıdı görüntüsü, cevap anahtarı ile birlikte adayların kişisel bilgi edinme amaçlı
erişimine açılacaktır. Bu sorulara ait telif hakları bedelli ya da bedelsiz olarak hiçbir kişi veya kuruluşa devredilmeyecek ve bu soruların kişisel ya da toplu her türden paylaşımı (basımı, yayımı, dağıtımı) yasak olacak, paylaşanlar hakkında 5846 sayılı kanun kapsamında yasal işlem başlatılacaktır. 2014-YGS soruları hakkında yapılacak uygulama hakkında ise kamuoyu daha sonra bilgilendirilecektir. Şeklindeki duyuruda görüleceği üzere soruların tamamının açıklanmayacağı beyan edilmiştir. ÖSYM Başkanı Ali DEMİR in 12.03.2015 tarihinde basına yansıyan açıklamalarında da (Eki); YGS sorularının yüzde 20 sini sınav bittikten sonra tüm telif haklarını ücretsiz devrederek yayınlayacaklarını, geriye kalan soruların ise açıklandığı gün Aday İşlemleri Sistemi nden adayların incelemesi için erişime açacaklarını bildirdi. Ayrıca, Danıştay ın şefafflık ve hak arama hürriyeti adına sorulan soruların tümünün yayınlanması gerektiğine ilişkin kararının ise soruların doğrudan yayınlanmasını zorunlu kılmadığını öne sürdü ifadelerine yer verilmiştir. SÖZ KONUSU AÇIKLAMALAR ANAYASA NIN 138. MADDESİNİ AÇIKÇA İHLAL ETMEKTEDİR. 2-Ankara Barosu 12.05.2014 tarihinde ÖSYM aleyhine açmış olduğu 2014 YGS de sorulacak soruların %20 sinin yayınlanmasına ilişkin ÖSYM Yönetim Kurulu nun 12.03.2014 tarihli ve 7 sayılı kararının iptali ve yürütmesinin durdurulması ile Bilgi Edinme Kanunun 2. Maddesinin 3. Fıkrasının Anayasaya aykırı olduğundan iptali istemi ile Anayasaya Mahkemesine başvurulması talebi ile açılan davada; Öğrencilerin sınav sonrasında yanlışları-doğruları bilmesinin en doğal hakkı olduğu ve bunun şefafflık ve açıklık prensibinin bir gereği olduğu ve sınavdan sonra bütün soruların açıklanmasının zorunlu olduğunu ki; ancak bu şartlarda eğitimciler tarafından sorular ve cevapların tartışılarak incelenebilmesi ve hatalı soru olduğunda kolaylıkla tespit edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca, ÖSYM nin daha önceki sınavlarında hatalı soruların ortaya çıktığı ve ÖSYM üzerinde şüphe doğmasına sebep olduğu da göz önüne alınacak olursa, tüm soru ve cevapların kamuya açıklanması halinde uzmanlar ve eğitimciler tarafından değerlendirilmesine imkân sağlayacağı aksi bir tutumun ve uygulamanın şeffaflık prensibine aykırı olacağı ve hataların saptanmasına olanak kalmayacağı vurgulanmıştır. Davanın görülmekte olduğu Danıştay 8. Dairesi 08.12.2014 tarih ve 2014/8893E. sayılı ara kararında, GEREKÇELİ OLARAK YÜRÜTMENİN DURDURULMASINA KARAR VERMİŞTİR. Kararda; Anayasanın 36. Maddesinde yer alan ve evrensel konumu nedeniyle insanlığın ortak değerlerinden sayılan iddia ve savunma hakkı, birbirini tamamlamakta ve birbirinden
ayrılmaz niteliğiyle de hak arama hürriyetine temel oluşturmaktadır. Hak arama hürriyeti, önemi nedeniyle yalnız toplumsal barışı güçlendiren dayanaklardan biri değil, aynı zamanda bireyin adaleti bulma, hakkı olanı elde etme, haksızlığı önleme uğraşının da aracıdır. Bu nedenle çağdaş bir hukuk düzeninde bu hakkın kullanılması olabildiğince kolaylaştırılmalı, olumlu ya da olumsuz sonuç almayı geciktiren, güçleştiren engeller kaldırılmalıdır. Hak arama hürriyetinin belirtilen şekilde kullanılabilmesi ise, idari işlem veya eylemle ilgili tüm tespit ve kanıtların bilinmesi, buna bağlı olarak karşı argümanlar geliştirilerek aksi yönde tespit ve kanıtların sunulmasıyla mümkündür. Hukuk devleti olmanın bir diğer gereği de, idarenin yapacağı işlemlerde hukuki güvenlik ve açıklık ilkelerine uymasıdır. Bu da idare tarafından kullanılan kamusal yetkinin hukuken birey için öngörülebilir olması, idarenin hatalı ve yanıltıcı davranmaktan kaçınarak bireyi doğru bilgilendirmesi ile sağlanabilir. Ülkemizde ÖSYM tarafından merkezi olarak yapılan ve yüzbinlerce öğrencinin katıldığı sınavların hemen akabininde soru ve cevapların kamuoyuna açıklanması şeklinde bir teamülün bulunduğu açık olup, bu durumun sınav spru ve cevaplarının kamuoyunda tartışılmasının önünü açmasının yanında, katılımcılara girmiş oldukları sınavlardaki kendi cevaplarıyla idarece açıklanan cevapları karşılaştırarak sınav hakkında genel bir kanaate ulaşmalarında yol gösterici olabileceği gibi, gerek sorularda gerekse idarece açıklanan cevaplarda herhangi bir hata olması halinde bu hataların düzeltilmesine de yardımcı olacağı kuşkusuzdur..bu suretle daha önceki yıllarda yapılan sınavların soru ve cevaplarını 6114 sayılı Kanunun 9. Maddesi uyarınca açıklayan davalı idarenin dava konusu işlemle soru ve cevapları yayımlamama kararı alması, hatalı soru ve cevapların tespit edilememesine ve katılımcıların mağduriyet yaşamasına sebebiyet verecektir. Soruların ve cevapların bilinmediği ve tartışılmadığı ortamda da ne idarece hatalı sorunun iptaline karar verilebilecek ne de kabul edilen cevaplara ilişkin olarak kamuoyuna bilgi verilmemesi halinde, sorular ve (resmi) cevapları hakkında herhangi bir bilgisi olmayan bir katılımcının sınav sonucuna itiraz hakkının fiilen ortadan kalkacağı ya da zorlaşacağı, bunun da hak arama özgürlüğünün sınırlanması anlamına geleceği açıktır..bu durumda davalı idarece hukuki güvenlik, açıklık şefafflık ilkelerine aykırı olarak tesis edilen ve 2014 YGS sınav sorularının belli kısmının yayınlanmaması niteliğindeki dava konusu işlemin, ülkemizin de taraf olduğu uluslar arası sözleşmelerle güvence altına alınan ve hukuk devleti nin vazgeçilmez ilkelerinden olan hak arama özgürlüğü adil yargılanma hakkı ve mahkemeye başvuru hakkını doğrudan ve dolaylı olarak ihlal ettiği sonucuna varılmıştır. Ayrıca, Anayasa ile güvence altına alınan temel hak ve hürriyetleri ihlal ettiği açık olan dava konusu işlemin uygulanması halinde telafisi güç ve imkansız zararlar oluşacağı açıktır. Açıklanan nedenlerle 2577 sayılı Kanunun 27/2. Maddesinde belirtilen koşulların dava
konusu işlem yönünden birlikte gerçekleştiği anlaşıldığından istemin kabulü ve teminat alınmaksızın yürütmenin durdurulmasına karar vermiştir. 3-Yukarıda alıntı yapılan kararda da görüleceği üzere sayın Danıştay, ÖSYM NİN DAVA KONUSU İŞLEMİNDE KONU EDİLEN SINAV SORULARININ %20 SİNİN AÇIKLANACAĞI KISMININ HEM ANAYASAYA HEM ULUSLAR ARASI SÖZLEŞMELERLE TANINAN HAKLARA AYKIRI OLDUĞUNDAN, HUKUK DEVLETİ İLKESİ GEREĞİ HUKUKİ GÜVENLİK, AÇIKLIK VE ŞEFAFFLIK PRENSİPLERİ DOĞRULTUSUNDA BU SORULARIN TAMAMININ AÇIKLANMAMASININ, HAK ARAMA ÖZGÜRLÜĞÜNÜ İHLAL ETTİĞİ VE YILLARDIR UYGULANAGELEN BU SINAV GELENEĞİNDE SORU VE CEVAPLARIN KAMUOYUNA AÇIKLANMASI ŞEKLİNDE BİR TEAMÜLÜN VARLIĞINI HATIRLATMAKTADIR. OYSAKİ ÖSYM BAŞKANLIĞI VE BAŞKANI, HALEN VE ISRARLA RASTGELE SEÇİLEN SORULARIN %20SİNİ SINAVIN TAMAMLANMASINDAN HEMEN SONRA TÜM ADAYLARIN VE İLGİLİLERİN ERİŞİMİNE AÇILACAĞINI BEYAN EDEREK, DANIŞTAY 8. DAİRESİ TARAFINDAN VERİLEN 08.12.2014 TARİHLİ YÜRÜTMEYİ DURDURMA KARARINI HİÇE SAYMAKTADIR. BURADA ÖSYM BAŞKANLIĞI HEM İPTALE KONU OLAN VE YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASINA KARAR VERİLEN ÖSYM NİN İLGİLİ YÖNETİM KURULU KARARINI UYGULAMAYI SÜRDÜRMEKTE HEM DE AÇIKLAMA YAPACAĞI KİTLEYİ ADAYLAR VE İLGİLİLERLE KISITLI TUTARAK KAMUYA AÇIKLAMAKTAN SAKINMAKTADIR. SÖZ KONUSU BEYAN VE AÇIKLAMALAR GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA, YARGI KARARINI UYGULAMAMA VE DEĞİŞTİRME KAPSAMINDA ANAYASANIN 138.MADDESİNİ AÇIKÇA İHLAL ETMEKTİR. 4-Anayasanın 138. Maddesine göre, YASAMA VE YÜRÜTME ORGANLARI VE İDARE MAHKEME KARARLARINI HİÇ BİR SURETTE DEĞİŞTİREMEZ VE BUNLARIN YERİNE GETİRİLMESİNİ GECİKTİREMEZ. YÜRÜTMENİN DURDURULMASI KARARLARININ, DİĞER YARGI KARARLARI GİBİ, İDARE TARAFINDAN YERİNE GETİRİLMESİ YASAL BİR ZORUNLULUKTUR. BU KONUDA İDAREYE HER HANGİ BİR TAKDİR YETKİSİ TANINMAMIŞTIR..İdare hukuku ilkesine göre, iptal kararları, iptali istenen tasarrufu ve ona bağlı işlemleri ittihaz edildiği tarihten itibaren ortadan kaldırarak o tasarrufun ittihazından önceki hukuki durumu ortaya koyar. Bir iptal davasında verilmiş bulunan yürütmenin durdurulması kararı da aynı niteliktedir. Yani ortada henüz bir iptal kararı bulunmadığı halde, iptali istenen idari tasarrufu ve onun sonucu olan işlemleri durdurur ve bu tasarruf ve işlemlerin ittihaz ve icrasından
önceki hukuki durumun yürürlüğünü sağlar (Danıştay DDK, 04.02.1966, E.966/473M. Kıratlı Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi) 2-Danıştay ın otuz seneyi aşan istikrar kazanmış içtihatlarına göre, yürütmenin durdurulması kararları dava konusu idari işlemin uygulanmasını durduran, başka bir deyimle onun icrailik niteliğini askıya alan ve söz konusu işlemin tesisinden önceki hukuki durumun geri gelmesini sağlayan geçici nitelikte kararlar olmakla birlikte dava konusu yapılan işlemin uygulanmasını dava sonuna kadar erteler. Anayasanın 138/son ve 2577 sayılı Kanunun 28. Maddelerine göre yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlar, iptal kararları gibi idarece uyulması ve bu kararların gereklerine göre işlemde veya eylemde bulunulması gereken yargısal kararlardır. (Danıştay 5. D. Nin 11.03.1997 gün ve 1996/2957E., 1997/546K. ) T.C. Anayasası nın 125. ve 2577 sayılı İYUK 27. Maddeleri hükümlerine göre, yürütmenin durdurulması kararı, idari işlemin uygulaması halinde telafisi güç ya da imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması koşullarının birlikte gerçekleşmesi halinde verilmektedir. Böyle olduğuna göre, yürütmenin durdurulması kararının verilmiş olması, bu kararın verilmesi aşamasında dava konusu işlemin hukuka açıkça aykırılığının idari yargı yerince saptandığını ortaya koyar. (Danıştay 1.D 21.6.1983 E.983/116, K.983/144) Bir iptal davasında verilmiş bulunan yürütmenin durdurulması kararının, henüz ortada iptal kararı bulunmadığı halde, iptali istenen işlemi ve ona bağlı işlemleri durduran ve geriye yürüyen sonuçlar doğuran, başka bir anlatımla yürütmenin durdurulması kararı; TESİS EDİLDİĞİ TARİHTEN ÖNCEKİ HUKUKİ DURUMUN GEÇERLİLİĞİNİ SAĞLAYAN KARARLARDAN OLUP, BU ÖZELLİKLERİ NEDENİYLE İPTAL KARARLARI İLE AYNI NİTELİKTEDİR. SÖZ KONUSU İDARE HUKUKU İLKESİ GÖZ ÖNÜNE ALINDIĞINDA, YÜRÜTMEYİ DURDURMA KARARINA UYULMASI HUKUKİ BİR ZORUNLULUK OLUP, KARARA UYULMAMASI AÇIKÇA ANAYASAYA VE YASALARA AYKIRILIK TEŞKİL ETMEKLE SUÇ KONUSUNU OLUŞTURACAKTIR. 5- YARGITAY 4. Ceza Dairesinin 21.11.2006 gün ve 10151-16581 sayı ile verdiği kararında; "Anayasamız erklerin eşitliği ilkesiyle birlikte hukukun üstünlüğüne bağlı devlet anlayışını da benimsemiş, bunun sonucu olarak da Anayasa yargısıyla yasamanın, yönetsel yargı ile de yürütmenin ve yönetimin işlemlerinin hukuk dışına çıkmasını ÖNLEMEK İSTEMİŞTİR. T.C. Anayasasının 125/1 inci madde ve fıkrası, 'İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır' hükmünü kabul etmiş; 138/son madde ve fıkrası, 'Yasama ve yürütme organlarıyla idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez' buyurucu kuralını, 2577 sayılı İdare Yargılama Usul Yasasının 28/l. madde ve fıkrası ise, 'Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararların icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde BULUNMAYA MECBURDUR. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü
geçemez. Ancak, haciz veya ihtiyati haciz uygulamasıyla ilgili davalarda verilen kararlar hakkında bu kararların kesinleşmesinden sonra idarece işlem tesis edilir' buyurucu KURALINI GETİRMİŞTİR. Bunlar hukuk devleti olmanın bir gereği olarak, yargı kararlarının etkinliğini sağlamayı, keyfiliği önlemeyi, hukukun üstünlüğü kavramının kuramsal alandan yaşamsal alana geçirilmesini ve devletin temeli olan adaletin sağlanmasını AMAÇLAYAN KURALLARDIR. Uygulayıcılar, yargı kararlarını hiçbir gerekçeyle uygulamaktan kaçınamazlar. Yargı kararları eleştirilebilir ise de bunları uygulamak durumunda bulunanlar kişisel yorum ve gerekçelerle uygulamamazlık yapamazlar. Yargı kararları, haklı veya doğru görüldükleri için değil, yargı kararları oldukları için UYGULANMAK ZORUNDADIR. Bunun dışındaki tutum ve davranışlar Anayasa'nın 138/son maddesinde belirtilen "Yasama ve yürütme organlarıyla idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez", 2577 sayılı Yasanın 28/1 inci maddesinde yer alan; "Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde BULUNMAYA MECBURDUR. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez. Ancak, haciz veya ihtiyati haciz uygulamalarıyla ilgili davalarda verilen kararlar hakkında, bu kararların kesinleşmesinden sonra idarece işlem tesis edilir" hükümlerine aykırılık ve KEYFİLİK OLUŞTURACAKTIR. Bu hükümler, hukuk devleti olmanın bir gereği olarak, yargı kararlarının etkinlik ve bağlayıcılığını sağlamayı, keyfiliği önlemeyi; hukukun üstünlüğü kavramının kuramsal alandan yaşamsal alana geçirilmesini ve devletin temeli olan adaletin sağlanmasını AMAÇLAYAN DÜZENLEMELERDİR. Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;...765 sayılı TCY'nın 228/1 inci maddesinde düzenlenen, görevde yetkiyi kötüye kullanarak keyfi işlemde bulunmak SUÇU OLUŞMUŞTUR. Olayda kişilerin mağduriyetine neden olma öğesi de gerçekleşmiş bulunduğundan eylem 5237 sayılı TCY'nın 257/1 inci maddesi kapsamında da SUÇ OLUŞTURMAKTADIR. Hükmüne yer vermiştir. 6- Bir Hukuk Devletinde ve bunu tam anlamı ile benimsemiş Anayasamızda, yargı kararına uyulmaması, idare edenlerin takdirine veya beğenisine bağlı olamaz... Yargı kararlarına uyulması Hukuk Devletinin olduğu kadar, uygar bir toplum olmanın da temelidir. Yargı kararlarına uyulmanın idare edenlerin keyfine bağlı olduğu bir toplumda hukuk güvenliği yok demektir. Hukuki güvensizlik her türlü güvensizliği davet eder». (Kıratlı, s. 149). «Yürütmenin durdurulması kararları, kesin olmamakla birlikte, başka bir kararla kaldırılmamış ise, yargı kararı olması nedeniyle, tıpkı iptal kararları gibi uygulanacak, sakat işlemin yapılmasından önceki hukuksal durumu sağlayacaktır. Bu durumda iptal kararları gibi, yürütmenin durdurulması kararları da geriye doğru yürüyecek ve sakat işlemin yapıldığı tarihten, kararın verildiği tarihe kadar geçen süre içindeki olumsuz olayları etkileyecektir» ( Oğan, n. A. Danıştay kararlarının uygulanması, Ankara Baro Dergisi, 1975, n. s. 59). Yürütmenin durdurulması kararını kasten yerine getirmeyen, başka bir deyişle, uygulayan kamu görevlisi kişisel olarak sorumludur.
YÜRÜTMENİN DURDURULMASI KARARLARI, İPTAL KARARLARI GİBİ, İDARE TARAFINDAN YERİNE GETİRİLMESİ GEREKİR. BU GERÇEĞE UYMAYAN YA DA UYMAKTA GECİKEN İDARE AĞIR HİZMET KUSURU İŞLEMİŞ OLUR. II-HUKUKA AYKIRILIKLAR: 1-5237 sayılı Türk Ceza Kanunun Görevi kötüye kullanma başlığı altında; Madde 257- (1) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Anayasamızın Mahkemelerin bağımsızlığı başlığı altında; T.C. Anayasamızın Mahkemelerin Bağımsızlığı başlığı altında; Madde 138 Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz. Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez. Hükmüne yer vermektedir. Yargı yolu başlığı altında Madde 125 İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.(ek hüküm: 13/8/1999-4446/2 md.) Kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde bunlardan doğan uyuşmazlıkların milli veya milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi öngörülebilir. Milletlerarası tahkime ancak yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklar için gidilebilir. Cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlemler ile Yüksek Askeri Şuranın kararları yargı denetimi dışındadır. (Ek cümle: 7/5/2010-5982/11 md.) Ancak, Yüksek Askerî Şûranın terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç her türlü ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolu açıktır. İdari işlemlere karşı açılacak davalarda süre, yazılı bildirim tarihinden başlar. (Değişik birinci cümle: 7/5/2010-5982/11 md.) Yargı yetkisi, idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz. Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez. İdari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir. Kanun, olağanüstü hallerde, sıkıyönetim, seferberlik ve savaş halinde ayrıca milli güvenlik, kamu düzeni, genel sağlık nedenleri ile yürütmenin durdurulması kararı verilmesini sınırlayabilir. İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun Yürütmenin durdurulması başlığı altında;
Madde 27 (Değişik: 10/6/1994-4001/12 md.) 1. Danıştay da veya idari mahkemelerde dava açılması dava edilen idari işlemin yürütülmesini durdurmaz. 2. (Değişik: 2/7/2012-6352/57 md.) Danıştay veya idari mahkemeler, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda, davalı idarenin savunması alındıktan veya savunma süresi geçtikten sonra gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler. Uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerin yürütülmesi, savunma alındıktan sonra yeniden karar verilmek üzere, idarenin savunması alınmaksızın da durdurulabilir. (Ek cümle: 21/2/2014-6526/17 md.) Ancak, kamu görevlileri hakkında tesis edilen atama, naklen atama, görev ve unvan değişikliği, geçici veya sürekli görevlendirmelere ilişkin idari işlemler, uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerden sayılmaz. Yürütmenin durdurulması kararlarında idari işlemin hangi gerekçelerle hukuka açıkça aykırı olduğu ve işlemin uygulanması halinde doğacak telafisi güç veya imkânsız zararların neler olduğunun belirtilmesi zorunludur. Sadece ilgili kanun hükmünün iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurulduğu gerekçesiyle yürütmenin durdurulması kararı verilemez. 3. (Ek: 2/7/2012-6352/57 md.) Dava dilekçesi ve eklerinden yürütmenin durdurulması isteminin yerinde olmadığı anlaşılırsa, davalı idarenin savunması alınmaksızın istem reddedilebilir. 4. Vergi mahkemelerinde, vergi uyuşmazlıklarından doğan davaların açılması, tarh edilen vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümlerin ve bunların zam ve cezalarının dava konusu edilen bölümünün tahsil işlemlerini durdurur. Ancak, 26 ncı maddenin 3 üncü fıkrasına göre işlemden kaldırılan vergi davası dosyalarında tahsil işlemi devam eder. Bu şekilde işlemden kaldırılan dosyanın yeniden işleme konulması ile ihtirazi kayıtla verilen beyannameler üzerine yapılan işlemlerle tahsilat işlemlerinden dolayı açılan davalar,tahsil işlemini durdurmaz. Bunlar hakkında yürütmenin durdurulması istenebilir. 5. Yürütmenin durdurulması istemli davalarda 16 ncı maddede yazılı süreler kısaltılabileceği gibi, tebliğin memur eliyle yapılmasına da karar verilebilir. 6. Yürütmenin durdurulması kararları teminat karşılığında verilir; ancak, durumun gereklerine göre teminat aranmayabilir. Taraflar arasında teminata ilişkin olarak çıkan anlaşmazlıklar, yürütmenin durdurulması hakkında karar veren daire, mahkeme veya hakim tarafından çözümlenir. İdareden ve adli yardımdan faydalanan kimselerden teminat alınmaz. 7. Yürütmenin durdurulması istemleri hakkında verilen kararlar; Danıştay dava dairelerince verilmişse konusuna göre İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurullarına, bölge idare mahkemesi kararlarına karşı en yakın bölge idare mahkemesine, idare ve vergi mahkemeleri ile tek hakim tarafından verilen kararlara karşı bölge idare mahkemesine, çalışmaya ara verme süresi içinde ise idare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararlara en yakın nöbetçi mahkemeye veya kararı veren hakimin katılmadığı nöbetçi mahkemeye, kararın tebliğini izleyen günden itibaren yedi gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere itiraz edilebilir. İtiraz edilen merciler, dosyanın kendisine gelişinden itibaren yedi gün içinde karar vermek zorundadır. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir. 8. Yürütmenin durdurulması kararı verilen dava dosyaları öncelikle incelenir ve karara bağlanır. 9. (Ek: 2/7/2012-6352/57 md.) Yürütmenin durdurulmasına dair verilen kararlar onbeş gün içinde yazılır ve imzalanır. 10. (Ek: 2/7/2012-6352/57 md.) Aynı sebeplere dayanılarak ikinci kez yürütmenin durdurulması isteminde bulunulamaz. Kararların sonuçları: (1) Madde 28 1.(Değişik:10/6/1994-4001/13 md.) Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez. (İptal cümle: Anayasa Mahkemesi nin 10/7/2013 tarihli ve E.: 2012/107 K.: 2013/90 sayılı Kararı ile.)( ) (Ek cümleler: 21/2/2014-6526/18 md.; Değişik üçüncü ve dördüncü cümleler: 10/9/2014-6552/97 md.) Ancak, ( )(1) (İptal dördüncü cümle: Anayasa Mahkemesi nin 2/10/2014 tarihli ve E.: 2014/149, K.: 2014/151 sayılı Kararı ile.) (Ek cümle: 10/9/2014-6552/97 md.) ( ) (1) ancak disiplin hükümleri saklıdır. (1) 2. (Değişik: 2/7/2012-6352/58 md.) Konusu belli bir miktar paranın ödenmesini
gerektiren davalarda hükmedilen miktar ile her türlü davalarda hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderleri, davacının veya vekilinin davalı idareye yazılı şekilde bildireceği banka hesap numarasına, bu bildirim tarihinden itibaren, birinci fıkrada belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde yatırılır. Birinci fıkrada belirtilen süreler içinde ödeme yapılmaması halinde, genel hükümler dairesinde infaz ve icra olunur. 3. Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili idari mahkemede maddi ve manevi tazminat davası açılabilir. 4. (Değişik: 21/2/2014-6526/18 md.) Mahkeme kararlarının süresi içinde kamu görevlilerince yerine getirilmemesi hâlinde tazminat davası ancak ilgili idare aleyhine açılabilir. 5. Vergi uyuşmazlıklarına ilişkin mahkeme kararlarının idareye tebliğinden sonra bu kararlara göre tespit edilecek vergi, resim, harçlar ve benzeri mali yükümler ile zam ve cezaların miktarı ilgili idarece mükellefe bildirilir. 6. (Değişik: 2/7/2012-6352/58 md.) Tazminat ve vergi davalarında idarece, mahkeme kararının tebliğ tarihi ile ödeme tarihi arasındaki süreye 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48 inci maddesine göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanacak faiz ödenir. Ancak mahkeme kararının davacıya tebliği ile banka hesap numarasının idareye bildirildiği tarih arasında geçecek süre için faiz işlemez. Hükmü yer almaktadır. 2- Anayasanın 2. Maddesinde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğin bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ver sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir. Hukuk devleti özünde, yönetilenlere hukuk güvenliği sağlamak ve onların korkusuzca yaşamalarını teminat altına almak amacıyla, tüm faaliyetlerini hukukun mutlak üstünlüğü ilkesine dayandıran ve kendini yargı denetimine tabi kılan, yargı denetimi sonucunda da karar gereklerinin tam, doğru ve gecikmesiz olarak yerine getiren devlettir. Bu tanımlama çerçevesinde Anayasamızın 138. Maddesindeki yasama ve yürütme organları ile idarenin, mahkeme kararlarına uymak zorunda oldukları ve bu organlar ile idarenin mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremeyecekleri ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyecekleri yolundaki hükme yer verilmiş ve bu hükme paralel olarak da İYUK un 28. Maddesinin 1. Fıkrasındaki Danıştay, Bölge İdare Mahkemeleri, İdare ve Vergi Mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idarenin, en çok otuz gün içinde işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur olduğu hüküm altına alınmıştır. YUKARIDA YER VERİLEN KANUN HÜKÜMLERİ ÇERÇEVESİNDE AÇIKÇA GÖRÜLMEKTEDİR Kİ; YASAMA VE YÜRÜTME ORGANLARI VE İDARE, MAHKEME KARARLARININ GEREKLERİNİ YERİNE GETİRMEKTEN KAÇINAMAZ. İPTAL KARARLARI VE İPTAL DAVASI SÜRECİNDE VERİLEN YÜRÜTMEYİ DURDURMA KARARLARI DEVLETİN BÜTÜN ORGANLARINI BAĞLAR. BU NEDENLE TÜM DEVLET ORGANLARI İPTAL KARARLARI DOĞRULTUSUNDA İŞLEM VEYA EYLEM TESİS ETMEYE MECBURDUR. Suç duyurusu konusu eylemde şüpheli, Danıştay 8. Dairesinin 08.12.2014 tarih ve 2014/8893E. sayılı dosyasında, 2577 sayılı Yasanın 2/2. Maddesindeki koşulların birlikte gerçekleşmiş olduğundan verdiği yürütmeyi durdurma kararına uymayarak Anayasa ve ilgili yasaları açıkça ihlal etmekle görevinin gereklerine aykırı hareket etmiş, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olacak yönde açıklamalarda bulunmuştur. Bu sebeple şüphelinin, 5237 sayılı
TCK nın 257.maddesi uyarınca cezalandırılması gerektiğinden işbu başvurunun yapılması zorunlu olmuştur. NETİCE VA TALEP : Yukarıda arz ve izah edilen ve re sen tespit olunacak nedenlerle; yaptığı açıklama ile suç işleyen şüphelinin eylemine uygun TCK nın 257. Maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle gerekli soruşturmanın yapılarak kamu davası açılmasına karar verilmesini saygılarımızla vekâleten arz ve talep ederiz. Ankara Barosu Başkanlığı Eki: - Danıştay 8. Dairesinin 08.12.2014 tarih ve 2014/8893E. sayılı Yürütmeyi Durdurma kararı - ÖSYM Resmi web sitesindeki 12 Mart 2015 tarihli Basın açıklaması -ÖSYM Başkanı Ali Demir in Hürriyet Gazetesine verdiği, 12.03.2015 tarihli basın açıklaması -Harçlandırılmış Vekaletname Örneği ve Yetki Belgesi