DEVLET Birinci Kitabın Analizi



Benzer belgeler

Platon, Devlet, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1995, s

Apology (savunma) Kharmides Krito Euthyphro Birinci Alcibiades. Büyük Hippias Küçük Hippias Ion Laches Lysis

Platon-Devlet. doktora öğrencileri Azra Erhat, Samim Sinanoğlu ve Suat Sinanoğlu tarafından aslından çevrilmiştir.

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Ardından Sokrates in bu tanıma itirazı üzerine Polemarkhos araya girer ve tanımlarını dile getirir. İlkinde:

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Eze meze Yýllar geçti geze geze. Neler gördüm neler! Daðlar gördüm yerden biter, gökte yiter. Daðlar gördüm kayalý, kayalarý oyalý.

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

Sevgili dostum, Can dostum,

Bir gün Pepe yi görmeye gittim ve ona : Anlayamıyorum her zaman bu kadar pozitif olmak mümkün değil, Bunu nasıl yapıyorsun? diye sordum.

FARELER VE İNSANLAR ADLI ROMAN ÜZERİNE DÜŞÜNCELER Fareler ve İnsanlar İnsan ilişkilerine ve alt tabaka insanların umut dolu

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

Dizgi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. Baskı: Çağdaş Matbaacılık Yayıncılık Ltd. Şti.

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

Yanlış Anlaşılan Faizci

Fatma Atasever.

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

Sadîk-i Ahmak yani ahmak dost şiddetli düşmandan,din düşmanından daha fazla verir.

Başlangıçta Söz vardı. Söz Tanrı'yla birlikteydi ve Söz Tanrı'ydı.

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin?

Edwina Howard. Çeviri Elif Dinçer

1.Aşama (Cüzdanını doldurmaya başla) Para kazanmanın birçok yolu var. Bu yolların hepsi birer altın kaynağıdır ve işçiler bu kaynaktan

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek

Zeka Soruları 4 - Genç Gelişim Kişisel Gelişim ZEKA SORULARI

Paragraftaki açıklamaya uygun düşen atasözü aşağıdakilerden hangisidir?

Mehmet Teber

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası

PLATON: Theaitetos. Diyalogundan Bir Bölüm

Kulenizin en üstüne koşup atlar mısınız? Tabii ki, hayır. Düşmanınıza güvenip onun söylediklerini yapmak akılsızca olur.

...Bir kitap,bir mesaj!

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri


TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

Bize Bursa ya ve Türkiye ye yaptığı katkılar dolayısıyla; Teşekkürler GÖKÇELİK

Bunu herkes yapıyor! -Gerçekten herkes mi? Nasıl korunmam gerektiğini biliyorum! -Kalbini, gönlünü nasıl koruyacaksın?

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba.

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye:

KPSS'de çok konuşulan 'vitamin' sorusu ve çözümü

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

5. Gün. Bir şeyi bulunmadığı yerde aramak onu hiç aramamak demektir

İletişim Yayınları SERTİFİKA NO Κρατύλος

YALNIZ BİR İNSAN. Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem

Küçüklerin Büyük Soruları-2

Filmin Adı: Şaban Oğlu Şaban. Oyuncular: Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Adile Naşit, Şener Şen. Filmin Yönetmeni: Ertem Eğilmez. Senaryo: Sadık Şendil

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı.

M14 esnevi den (şirli) r H i k â y ele

Konumuz sol içi cinayetler, özel olarak da Acilciler bünyesindeki cinayetler

Bu kısa Z Nesli tanımından sonra gelelim Torunum Ezgi nin okul macerasına.

Yeşilcan la. Temiz Hava. İlkokul

İŞLETMELERDE BECERİ EĞİTİMİNE ÇIKAN ÖĞRENCİLERİN AYLIK PRİM VE HİZMET BELGESİNİ SİSTEME GÖNDERMEK

SADETTİN ÖKTEN İÇİMDE AVM VAR!

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

Hayalindeki Kadını Kendine Aşık Etmenin 6 Adımı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

İNSANIN YARATILIŞ'TAKİ DURUMU

Mucizeleri. ÇOCUKLAR İÇİN Peygamberimizin. M. S i n a n A d a l ı. Resimleyen: Sevgi İçigen

Yeni Başlayanlar İçin: NLP - Genç Gelişim Kişisel Gelişim. Cemal KONDU 1 / 9

SAHİP OLDUKLARIMIZI KORUMANIN 4 RUHSAL ADIMI

ÇALIŞAN MEMNUNİYETİ ANKETİ

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

ilkokul Yeşilcan la Temiz Hava

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Efendim, öğrendiklerimin ikincisi; çok kimseyi, nefsin şehvetleri peşinde koşuyor gördüm. Şu âyet-i kerimenin mealini düşündüm:

Cemil ÇİÇEK TBMM Başkanı. Çocuklar bizim geleceğimizdir. Onlara ne kadar önem verir,onları ne kadar iyi eğitir, ne kadar donanımlı hale getirirsek,

Örnek Tarot Okuması

Dostluk en çok sözlere yansır. Bazı sözlerin ise bizzat kendisi hayatımız boyunca bizlere dost olur. İşte o sözlerden bazıları

MAYIS 2017 EĞİTİM PROGRAMI ŞİRİNLER & YILDIZLAR SINIFLARI

dinkulturuahlakbilgisi.com

Değerli dostlarım ve arkadaşlarım, Türk halkının hayata ve yarınlara bakış açısında hiç şüphesiz konut sahibi olmak hayati bir öneme sahip

DEVLET BAKANI VE BAŞMÜZAKERECİ BABACAN: TÜRKİYE, İŞ YAPMAK, HİZMET ÜRETMEK, ÜRÜN ÜRETMEK, PARA KAZ

Özkan Öze. illustrasyonlar: Sevgi İçigen

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Gizli Duvarlar Ali Nesin

Bir duygu, düşünce veya durumu tam olarak anlatan sözcük ya da söz öbeklerine cümle denir. Şimdi birbirini tamamlayan öğeleri inceleyeceğiz.

İnsanı Okumayı Bilir. R. ŞAFAK KEKLİK

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

BiLMECELER. Allah ı bildiren. C ü n e y d S u a v i. Resimleyen: Sevgi İçigen

Yoksulun Kazanabildiği Bir Oyun Ali Nesin

Akıllı ve Çevreci Hastane Yatırımları

Duygu, düşüncelere bedenin içsel olarak karşılık vermesidir. Başka bir deyişle, beyne kalbin eşlik etmesidir.

SİSTEM BİLİMİ AÇISINDAN TÜRK TİPİ DEVLET ANLAYIŞIYLA MARKSİST- LENİNİST DEVLET ANLAYIŞI ARASINDAKİ İLİŞKİ VE BUNUN ELEŞTİRİSİ!..

Yönetici tarafından yazıldı Çarşamba, 09 Eylül :41 - Son Güncelleme Çarşamba, 09 Eylül :10

Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Metin Baykal: Halkla ilişkilerci girişken olmazsa çok şeyi kaybeder..

Kemal Akyer: 18 Ocak 2011 Çarşamba

Yüreğimize Dokunan Şarkılar

YAZAN: VOLKAN ÇAĞAN RESIMLEYEN: MERT TUGEN

YAZAN: VOLKAN ÇAĞAN RESIMLEYEN: MERT TUGEN

10SORUDA AİLE SİGORTASI

Hipnoz durumu nedir? H İ P N O Z NE DEĞİLDİR? NEDİR? Uyku Uyanık bir durum. Bilinçsiz bir durum Rahatlama durumu. Aldanma Hayalinizde canlandırma

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

Cesaretin Var Mı Adalete? Çocuklar günümüz haberleriyle, gündemle ne kadar iç içe?

Transkript:

DEVLET Birinci Kitabın Analizi Adalet konusunun gündeme gelmesini sağlayan soru: Cevap: Zengin olmakla elde ettiğin en büyük nimet nedir? İnsanlar, ya ihtiyarlığın verdiği dermansızlık yüzünden ya da kendilerini öteki dünyaya daha yakın gördüklerinden orada olup bitenler üzerinde kafa yorarlar, kuşku, korku dolar içlerine; kimlere kötülük ettiklerini araştırmaya başlarlar. ömrü doğrulukla (adaletle), imanla geçmiş bir adam ise hep umutludur. İşte ben bunun için para kazanmayı önemli bir iş sayıyorum. Ama herkes için değil, aklı başında olanlar için. İstemeyerek de olsa kimseyi aldatmamak, kimseye yalancı çıkmamak, Tanrıya kurban, insana para borçlu olup Hades e korka korka gitmemek gerek. İşte bunu sağlar para. Daha başka işlere de yarar, ama ben ölçtüm biçtim, aklı başında bir insan için zenginlik en çok bu işe yarar derim. Bu noktada Sokrates sorar: Güzel söylüyorsun Kephalos, ama şu senin doğruluk (adalet) dediğin şeyi nasıl anlatacağız? Adalet için verilen birinci tanım (Kephalos): doğruluk (adalet) gerçeği söylemek, aldığını vermektir. (331 d) Sokrates in birinci tanıma getirdiği itiraz: gerçeği söyleyen kim ve emanetin sahibi kim?: Örneğin aklı başında bir arkadaştan silahını alsak, bu arkadaş çıldırsa, emanetini de geri istese, vermek doğru mudur? Geri verene doğru adam denebilir mi? Bir çılgına, gerçeği olduğu gibi söyleyene de doğru adam denemez. (331 c) Bu itirazdan sonra tanım düzeltiliyor: A. Alanla veren dostsalar tanım: Doğruların (adillerin) borcu dostlara iyilik etmektir, kötülük etmek değil. Alanla veren dostsalar, alınanın geri verilmesi de, alınması da zararlı oluyorsa, aldığını geri veren borcunu ödemiş olmaz. (332 b) B. Alanla veren düşmansalar tanım: Ne borçluysak onu vermeliyiz, insan da düşmanına sadece kötülük borçludur; düşmana layık olan budur.

Düzeltilmiş tanım ikinci tanım: Simonides, doğruluk (adalet) herkese hakkını vermektir, demek istiyor, buna da borç diyor. doğruluk (adalet) dosta iyilik, düşmana kötülük etmektir (332 d) Sokrates in ikinci tanıma getirdiği itirazlar: 1. savaş olmadığında adil adam faydasızdır (332 e) 2. barış zamanı ise adalet sadece kullanılmayan şeylerde faydalıdır (333 e): İyi ama dostum, doğruluk, yalnız kullanılmayan şeylerde faydalıysa, pek fazla işe yaramıyor demektir. Sokrates in ikinci tanıma getirdiği itirazlar: 3. doğru (adil) adamın bir hırsız olduğu sonucuna varıyoruz: çünkü bir şeyin en iyi koruyucusu, en iyi bekçisi, o şeyin en usta hırsızıdır da. öyleyse, doğru adam, paraya bekçilik etmesini bildi mi, çalmasını da bilir. Elenchus sanatının sergilenişi (334b): Sokrates: Anlaşılıyor ki, sana, Homeros a, Simonides e göre doğruluk, bir çeşit hırsızlık sanatıdır. Tabii dosta faydalı, düşmana zararlı olmak şartıyla... Bu mu senin söylemek istediğin? Polemarkhos: Hiç olur mu? Zeus korusun! Ama ne dediğimi bilmiyorum artık. Bir bildiğim varsa, o da doğruluğun dosta yararlı, düşmana zararlı olduğudur. Sokrates in ikinci tanıma getirdiği itirazlar: 4. yanılma durumu: kimin dost kimin düşman olduğunu nasıl bileceğiz? Şu var ki Polemarkhos, insan sık sık aldanır. Doğruluğu (adaleti), kötü sandığı dostlarına zarar vermekte, iyi sandığı düşmanlarına da iyilik etmekte görür. Böyle olunca da, Simonides in deminki sözünün tam tersini söylemiş oluyoruz. (334e) Düzeltilmiş ikinci tanım (335b): Dosta, iyiyse iyilik etmek, düşmana kötüyse, kötülük etmek doğrudur (adildir). Sokrates in bu düzeltilmiş tanıma itirazı: Bu tarife göre, doğru insan başka insanlara kötülük edebilecek demek? Evet, hem kötü hem de düşman olana edecek. Sokrates in son tanıma getirdiği itiraz (335b 335e):

Sonuç: Kötüleri kötülükle iyi edemeyiz, daha kötü ederiz. Oysa kötülük adil insanın işi değildir. İyilik adil insanın işidir. Öyleyse, şu sonuca varıyoruz: Biri çıkar da, doğruluk, herkese borçlu olduğumuzu vermektir, derse, bundan da doğru adamın borcu düşmana kötülük, dosta iyilik olduğunu anlarsa, bu sözü söyleyen, akla uygun söz söylemiş olmaz. Söylediği gerçeğe aykırıdır; çünkü bir kimseye kötülük etmenin hiçbir durumda doğru olmadığını gördük. (335e) Soru hala ortada duruyor: mademki doğruluğun da (adaletin) doğrunun da (adil insanın) bu son dediğimiz olmadığı anlaşıldı, o halde ne olabilir? (336a) Thrasymakhos un araya girmesi: Ey Sokrates, dedi, nedir bu sizin deminden beri ettiğiniz boş sözler? Karşı karşıya geçmiş, budalaca sorular; cevaplarla birbirinizin önünde yerlere yatıyorsunuz? Doğruluğun ne olduğunu gerçekten öğrenmek istiyorsan, yalnız sormakla kalma, başkasının verdiği cevabı da alkış toplamak için çürütmeye kalkma. Sormak, cevap vermekten kolaydır, bilirsin; sen de cevap ver bakalım. Söylesene neymiş sence doğruluk? Ama öyle tutup bana, doğruluk borçmuş, yok faydaymış, yok insanın işine gelenmiş, falanmış filanmış demek yok. Bir söyleyeceğin varsa, açıkça, dobra dobra söyle, böyle ıvır zıvır laflar kabul etmem. (336c-d) Thrasymakhos un elenchus yöntemine karşı çıkışı: 337a 338a (okunacak) Sonunda Thrasymakhos dayanmayıp (kızgınlıkla) kendi tanımını yapar üçüncü tanım: Dinle öyleyse, dedi: Doğruluk, güçlünün işine gelendir. İşte benim düşüncem. Haydi övsene? Övemezsin tabii! (338d) Sokrates in bu tanıma ilk itirazı alaycı: Örneğin pehlivan Pulydamas bizden güçlüdür. Güçlü olduğu için de, öküz eti yemek onun işine gelir; öyleyse bizim için de en doğrusu öküz eti yemektir. Bunu mu demek istiyorsun? Güç ile kastedilen fiziksel güç değil: Her toplumda yönetim kimdeyse güçlü odun, değil mi? Her yönetim, kanunlarını işine geldiği gibi koyar. Demokratlık demokratlığa uygun kanunlar, zorbalık zorbalığa uygun kanunlar, ötekiler de öyle. Bu kanunları koyarken kendi işlerine gelen şeylerin, yönetilenler için de doğru olduğunu söylerler; kendi işlerine gelenden ayrılanları da kanuna, doğruluğa aykırı diye cezalandırırlar. İşte dostum, benim dediğim bu. Doğruluk her yerde birdir: Yönetenin işine gelendir. Güç de yönetende olduğuna göre, düşünmesini bilen bir adam bundan şu sonuca varır: Doğruluk güçlünün işine gelendir. (339a)

Sokrates in üçüncü tanıma getirdiği itirazlar: 1. yanılma durumu: - Yönetenler, yönetilenlere şunu bunu yapmayı buyururken, arada kendi gerçek çıkarlarının ne olduğunda yanıldıkları, fakat yönetilenlerin gene de baştakilerin buyruğunu yerine getirmelerinin doğru olduğu üzerinde anlaşmamış mıydık? - Anlaşmıştık. - Öyleyse, dedim, yönetenler kendileri için zararlı şeyler buyururlarsa, sen de bu buyrukların yerine getirilmesini doğru bulursan, yönetenlerin, güçlülerin işine gelmeyeni de yapmasının doğru olduğunu kabul etmiş oluyorsun. O zaman bundan şöyle bir sonuç çıkmaz mı ister istemez: Doğruluk, senin söylediğinin tam tersini yapmaktır. Çünkü, güçlünün işine yaramayanı, güçsüzlerin yapması gerekiyor. Thrasymakhos un cevabı düzeltilmiş üçüncü tanım: Sanat adamlarının hiçbiri yanılmaz; yanılan, bilgisi yetmeyince yanılır, yanıldığı anda da artık sanat adamı değildir. Hiçbir sanat adamı, hiçbir bilgin, hiçbir yönetmen, yönetmen oldukça yanılmaz; ama herkes, hekimyanıldı, yönetmen yanıldı diyebilir. İşte benim verdiğim cevabı böyle anlamalısın. Daha açıkçası, şudur düşüncem: Yönetmen, yönetmen oldukça yanılmaz, yanılmadığı için de kendine en faydalı olanı buyurur; yönetilene de bunu yapmak düşer. Görüyorsun ya, daha baştan söylediğim gibi, doğruluk, güçlünün işine geleni yapmaktır. (341a) Thrasymakhos tan elenchus yöntemine eleştiriler (341b): - Öyle mi, Thrasymakhos? Sözlerini ben çevirdim demek? - Elbette. - Demek ki sen, benim sorduklarımı, sana oyun oynamak için kötü niyetle soruyorum sanıyorsun, öyle mi? - Sanmak değil, biliyorum bunu; ama bir şey elde edemeyeceksin; çünkü ne oyununu benden gizleyebilirsin ne de -gizleyemediğin için- beni söz gücüyle yenebilirsin. Sokrates in üçüncü tanıma getirdiği itirazlar: 2. her bilgi, kendinden üstün olanın işine geleni değil, kendi yönetimi altında olanın, yani güçsüzün işine geleni gözetir ve buyurur. (342d): sanat dediğin, herkesin işine geleni arayıp bulması için icat edilmiştir sanatın kusursuz olmaktan başka işine gelen bir şey yoktur hekimlik sanatı bedenin gereksediği şeyi karşılar, bunun için icat edilmiştir. Beden tek başına yetersizdir. Bu sanat bedenin işine geleni, ona yarayan neyse onu sağlar.

bir sanat, kendi bütünlüğü içinde kaldıkça, hiçbir kusura, hiçbir bozukluğa yer vermez. hekimlik, hekimliğin işine geleni değil bedenin işine geleni gözetir. binicilik, biniciliğin işine geleni değil atların işine geleni gözetir. (341c-342d) Sokrates in itirazının özeti: Her hekim, hekim oldukça kendi işine geleni gözetmez. Hastanın işine geleni gözetir. Kimse hiçbir konuda, yönetmen oldukça kendi işine geleni gözetmez. Yönettiği, uğrunda çalıştığı kimsenin işine geleni gözetir ve buyurur. Bu adam her söylediğini, her yaptığını bu amaçla, yani yönetilenin işine geleni gözeterek söyler ve yapar. Thrasymakhos un bu itiraza cevabı: 343b-344d (okunacak) Thrasymakhos burada güçlünün yeni ve tam tanımını yapıyor. Sokrates açısından zor bir mesele var burada: Thrasymakhos bu sözleri bir kova su gibi başımıza boca ettikten sonra çekilip gitmek istedi. Bırakmadılar ama. Söylediklerinin üstünde durulması için kalmaya zorladılar. Ben de katıldım onlara: - Yüce Thrasymakhos, dedim; ortaya böyle bir mesele attıktan sonra, dediklerin doğru mu, değil mi anlamadan nasıl bırakıp gidersin? Yaşadıkça tutacağımız, bizi daha iyi bir hayata ulaştıracak yol buna bağlı. Küçük bir e mesele mi sanıyorsun sen bunu? eğriliğin kârlı olduğunu ileri sürerken, birçokları gibi sen de onu kötüleyip ayıplasaydın iş kolaydı... O zaman belli ölçülere başvururduk. Ama sen, eğriliği açıkça aklın ve üstün değerlerin sırasına koyuyorsun. Anlaşılan onu güçlü olduğu kadar da güzel bir şey sayacaksın. Bizim doğrulukta gördüğümüz değerlerin topunu ona mal edeceksin. (349a) Thrasymakhos un bu uzun cevabında üç tane meydan okuma var: 1. Adalet güçlünün işine gelendir. 2. Adil olmayan insan adil olandan daha iyi yaşar. 3. Adaletsiz insan iyi değilse de diğerlerinden daha akıllıdır. Sokrates in birinci meydan okumayı çürütüşü (345c-347d): Çobanı, koyunlarının iyiliğini düşünen bir kimse gibi değil, yemek için onları besleyen boğazına düşkün biri ya da onları satabilmek için gözeten bir tüccar gibi gösteriyorsun. Oysa ki çobanlık sanatı, güttüğü koyunlara en büyük iyiliği nasıl sağlayacağını düşünür, başka tasası da yoktur. Sanatları birbirinden nasıl ayırırız? Her birinin kendi özelliğine bakarak değil mi?

Örneğin hekimlik iyileşmemizi sağlar; kaptanlık da bizi denizlerde korur. Öteki sanatlar için de böyle değil midir? Öyleyse para kazanmak sanatı da para sağlar değil mi? Biri para kazanırken iyileşirse, para kazanma sanatına hekimlik der misin? Peki, biri hastaya bakar da para kazanırsa, hekimliğe para kazanma sanatı diyebilir misin? Sokrates in birinci meydan okumayı çürütüşü: İşte biz de diyoruz ki, sanat adamlarının, para kazanarak sanatlarından faydalanmaları, kendilerinin ayrıca para kazanma sanatıyla uğraşmalarından ileri geliyor. anlaşılıyor ki hiçbir sanat, hiçbir yönetim kendisine yarayanı sağlamaz. Deminden beri söylediğimiz gibi, güçlü kendi yararını değil güçsüzün yararını gözetir. Sokrates in ikinci meydan okumayı çürütüşü (349b-350d): Doğru adam, herhangi bir işte, doğru bir adamı aşmak istemez. Doğru adam kendine benzeyeni değil, benzemeyeni aşmak ister. Eğri adamsa, hem kendine benzeyeni hem de benzemeyeni. Sokrates in ikinci meydan okumayı çürütüşü: bir bilgili yaptığında ya da söylediğinde başka bir bilgiliyi aşmak ister mi, yoksa aynı işte benzerinin elde ettiğini elde etmekle yetinir mi? - Yetinmesi gerekir. - Ya bilgisiz adam, bilgiliyi de bilgisizi de aşmak istemez mi? - Belki ister. - Ama bilgili, akıllı değil midir? - Akıllıdır. - Akıllı olan da iyi değil midir? - İyidir. - O halde, iyi ve akıllı olan, kendine benzeyeni değil benzemeyeni, karşıt olanı aşmak isteyecektir. - Öyle. - Ama kötü ve bilgisiz olan, hem benzerini hem de karşıtını aşmak isteyecek. Sokrates in ikinci meydan okumayı çürütüşü:

Böylece, doğrunun akıllı, değerli, eğrinin de bilgisiz ve kötü olduğu çıkıyor ortaya. (350d) Sokrates in üçüncü meydan okumayı çürütüşü (350d-352d): bir şehirde, bir orduda haydutlar, hırsızlar arasında, eğriliği amaç edinen her türlü topluluk içinde yaşayanlar, birbirlerine eğrilik edecek olurlarsa iş görebilirler mi dersin? Demek ki, eğrilik, aralarına geçimsizlik, kin, kavga sokuyor. Doğruluksa, iyi geçimi, dostluğu sağlıyor değil mi? Eğrilik, bulunduğu yerde hır çıkarıyorsa hür insanları da, köleleri de birbirinden nefret ettirmez mi? Aralarına geçimsizlik sokmaz mı, birlikte çalışamayacak hale getirmez mi onları? Sokrates in üçüncü meydan okumayı çürütüşü: Ya eğrilik iki kişi arasına girerse, onların da araları açılmaz mı? Birbirinden nefret etmezler mi? Doğrulara karşı olduğu kadar birbirlerine de düşman olmazlar mı? eğrilik bir tek adamda olunca etkisi değişir mi? Demek, eğriliğin öyle bir gücü var ki, nerede olursa olsun bir şehirde, bir ailede, bir orduda ya da başka herhangi bir toplulukta, kendini gösterir. İnsanları iş göremez hale sokar. Kendine de karşıtına da, yani doğruya da düşman kesilir. Sokrates in üçüncü meydan okumayı çürütüşü: Tanrılar doğru değil midir? Demek, eğri insan Tanrıların da düşmanıdır. Oysa ki doğru adam Tanrıların dostudur değil mi? Sokrates in üçüncü meydan okumayı çürütüşü: Son kanıt: Biri çıkar da, eğrilerin bir araya gelip iş gördükleri de olur derse, gene de tam doğru bir şey söylemiş olmaz; çünkü, onlar büsbütün eğri olsalardı birbirlerini gözetmezlerdi. Düşmanlarına kötülük ederken birbirlerine de kötülük ederlerdi. Bunu önleyen, onları ortak amaçlarına ulaştıran bir şey var demek. İşte o doğruluktur. Eğri işlere girişenler, kendilerini yarı kaptırmışlardır eğriliğe. Büsbütün kötü, eğri olan insanlar iş görme gücünden yoksundurlar. Demek eğriler, ancak doğrulukla iş görebiliyorlar, bunu şimdi anlıyorum. (352d) (her organ gibi) Kafanın da, başka hiçbir şeyin yapamayacağı, kendine özgü bir iş var mıdır? Araştırmak, karar vermek, yönetmek gibi işler onun işidir diyebilir miyiz? Diyebilirsek, bu işi kafadan başka bir şeyin yapamayacağını da söyleyebilir miyiz? - Söyleyebiliriz.

- Peki yaşamak, kafanın işidir diyemez miyiz? - Elbette deriz. - Kafanın da iyisi kötüsü vardır, değil mi? - Vardır. - Peki, Thrasymakhos, kafa kendine özgü değerden e yoksun olunca işlerini iyi görebilir mi? Son kanıt: - Göremez. - Bundan şu çıkar: Kötü bir kafanın yönetmesi de kötü olur, iyi kafanınkiyse iyi. - İster istemez. - Biz doğruluğa iyilik, eğriliğe de kötülük dememiş miydik? - Demiştik. - Öyleyse doğru kafa, doğru insan iyi yaşar. Kötü kafa, eğri insan da kötü yaşar. - İşi böyle alınca, doğru. - Doğruysa, iyi yaşayan en büyük mutluluğa erer, yaşamayınca eremez. - Eremez tabii. Son kanıt: Doğru adam mutlu, eğri adam mutsuzdur. - Öyle diyelim. - Peki, mutsuz olmak zararlı, mutlu olmak da yararlıdır, diyebiliriz değil mi? - Deriz.