ULUSLARARASI SEYFUDDİN AMİDİ SEMPOZYUMU



Benzer belgeler
International Symposium on Sayf Al-Din Al-Amidi

KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

sakarya üniversitesi ilahiyat fakültesi dergisi 19 / 2009, s tanıtım-değerlendirme

Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ

ŞİÎ-SÜNNÎ POLEMİĞİNDE EBÛ TÂLİB VE DİNÎ KONUMU. Habib KARTALOĞLU

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

TOKAT IN YETİŞTİRDİĞİ İLİM VE FİKİR ÖNDERLERİNDEN ŞEYHÜLİSLAM MOLLA HÜSREV. (Panel Tanıtımı)

İMAMİYYE NİN İMAMET NAZARİYESİNİN TEŞEKKÜL SÜRECİ Metin BOZAN İSAM Yayınları, İstanbul 2009, 272 s. Harun TÜRKOĞLU

İslam İtikadında Sünnet: Hamdi GÜNDOĞAR /

IÇERIK ÖNSÖZ. Giriş. Birinci Bölüm ALLAH A İMAN

İslamî bilimler : Kur'an-ı Kerim'in ve İslam dininin doğru biçimde anlaşılması için yapılan çalışmalar sonucunda İslami bilimler doğdu.

MÂTÜRÎDÎ KELÂMINDA TEVİL

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri)

Kâşif Hamdi OKUR, Ismanlılarda Fıkıh Usûlü Çalaışmaları: Hâdimî Örneği, İstanbul: Mizah Yayınevi, 2010,

AYP 2017 ÜÇÜNCÜ DÖNEM ALIMLARI

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KELAM VE İSLAM MEZHEPLERİ ILH

İslam Hukukunun kaynaklarının neler olduğu, diğer bir ifadeyle şer î hükümlerin hangi kaynaklardan ve nasıl elde edileceği, Yemen e kadı tayin edilen

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ

Ünite 1. Celâleyn Tefsiri. İlahiyat Lisans Tamamlama Programı TEFSİR METİNLERİ -I. Doç. Dr. Recep DEMİR

Tıbb-ı Nebevi İSLAM TIBBI

DİNÎ SÖYLEMİN ÖNEMİ. Tartışmalı İlmî Toplantı PROGRAM - DAVETİYE 16/18 EKİM 2015 TOPLUMSAL BİRLİĞİN GÜÇLENDİRİLMESİNDE

İLÂHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ

Yard.Doç. Aralık 2000 İstanbul Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi. Doktora Ekim 1998 M.Ü.S.B. E. Temel İslam Bilimleri Hadis Anabilim Dalı

Tefsir Usulünün Yapısı ve İşlevi Süleyman Karacelil Ankara: Gece Kitaplığı, 1, sayfa.

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Lisans Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Y. Lisans S. Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler /Temel İslam Bilimleri/Hadis 1998

İçindekiler. Giriş Konu ve Kaynaklar 13 I. Konu 15 II. Kaynaklar 19

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

e-imza Prof. Dr. Şükrü ŞENTÜRK Rektör a. Rektör Yardımcısı

EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ.

MehMet Kaan Çalen, tarihinde Edirne nin Keşan ilçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Keşan da tamamladı yılında Trakya

Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları Yayın No. 756 İSAM Yayınları 202 İlmî Araştırmalar Dizisi 90 Her hakkı mahfuzdur.

Nihat Uzun, Hicrî II. Asırda Siyaset-Tefsir İlişkisi, Pınar Yay., İstanbul, 2011, 302 s.

HİKMET YURDU Düşünce Yorum Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi

Tahsin Görgün-Yayınlar ve Çalışmalar 1. Tahsin Görgün (Kısa Özgeçmiş)

TEZ TANITIMI VE DEĞERLENDİRME

KAMU PERSONEL SEÇME SINAVI ÖĞRETMENLİK ALAN BİLGİSİ TESTİ DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÖĞRETMENLİĞİ TG 6 ÖABT DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ

KELÂMÎ MEZHEPLER VE FIRKALAR. Adem Sezgin UZUN 1

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Acaba İslam dini Kadın ın sünnet olması doğrultusunda bir destur vermiş midir?

YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERİSTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ HAZIRLIK SINIFLARI (NORMAL VE İKİNCİ ÖĞRETİM) GÜZ MAZERET SINAV PROGRAMI

"Medeniyet" Üsküdar'da tartışılacak

AKADEMİK YILI

Avrupa İslam Üniversitesi İSLAM ARAŞTIRMALARI. Journal of Islamic Research البحوث االسالمية

SAHABE2 İSLÂM MEDENİYETİNİN KURUCU NESLİ PROGRAM - DAVETİYE NİSAN SAHABE VE RİVAYET İLİMLERİ- TARTIŞMALI İLMÎ TOPLANTI

İLAHİYAT FAKÜLTELERİ XXI. KELÂM ANABİLİM DALI KOORDİNASYON TOPLANTISI ve KELÂM İLMİNDE METODOLOJİ SORUNU ULUSLARARASI SEMPOZYUMU

TARİHTE İSLAM BİLİM GELENEĞİ

Fıkıh Usulünde Fahreddin er-râzî Mektebi Tuncay Başoğlu İstanbul: İSAM Yayınları, 2014, 300 sayfa.

T.C. BİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ İSLAMİ İLİMLER FAKÜLTESİ İSLAMİ İLİMLER BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM PROGRAMI

Question. Masumların (Allah ın selamı üzerlerine olsun) velayet hakkına sahip olduklarının delili Nedir?

Ýslâm Ahlak Teorileri (Ethical Theories in Islam)

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ Eğitim-Öğretim Yılı 1.ve 2. Öğretim Eğitim Planları

T.C. RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ENSTİTÜ KURULU TOPLANTI TUTANAĞI

TOPLANTI & GEZİ. İlahiyat Araştırmaları Dergisi / Journal of Divinity Studies Sayı / No. 5, Haziran / June 2016 Gezi / Travel: TUĞBA ASLAN *

2006 DİYARBAKIR TOPLANTISI

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

İLÂHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ

Tel: / e-posta:

İSLAM AHLAK ESASLARI VE FELSEFESİ

Değerli öğrencilerimiz, Fakültemiz hazırlık sınıflarının 2. vize, diğer sınıfların final ve bütünleme sınav programının son hali sunulmuştur.

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Hafta Konu Ön Hazırlık Öğretme Metodu

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ İSLÂMÎ İLİMLER FAKÜLTESİ LİSANS PROGRAMI 1. Yıl / I. Dönem Ders. Kur'an Okuma ve Tecvid I

İçindekiler. Önsöz 11 Kısaltmalar 15

YALOVA ÜNİVERSİTESİ - SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

Sosyal Bilimler Enstitüsü

Selefilik: İslami Köktenciliğin Tarihi Temelleri. Değerlendiren: Rumeysa Köktaş*

ELMALILI M. HAMDİ YAZIR SEMPOZYUMU

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS. Tefsir II ILH

İmam Abdüsselam Yasin Derneği, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesiyle ortaklaşave Dayanışma

1. Adı Soyadı: Zekeriya GÜLER 2. Doğum Tarihi: Unvanı: Prof. Dr. 4. Öğrenim Durumu: Derece Alan Üniversite Yıl

2.SINIF (2013 Müfredatlar) 3. YARIYIL 4. YARIYIL

MANASTIR TIBBI (Monastic Medicine)

İLAM AKADEMİ NİÇİN İLAM AKADEMİ?

İLÂHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ

Gençlik Eğitim Programları DAVET

Editörler Prof.Dr. İsmail Erdoğan / Dr. Öğr. Üyesi Enver Demirpolat İSLAM FELSEFESİ

İslam Ahlâk Düşüncesi Projesi

Birden Çok İş Deneyimini Gösteren Belge Sunulması Halinde Yapılması Gerekenler Nedir?

BAYRAM DALKILIÇ, HÜSAMETTİN ERDEM,

T.C. KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ İlâhiyat Fakültesi Dekanlığı. REKTÖRLÜK MAKAMINA (Öğrenci İşleri Daire Başkanlığı)

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ Eğitim Öğretim Yılı 1.ve 2.Öğretim (2010 ve Sonrası) Eğitim Planları HAZIRLIK SINIFI (YILLIK)

KİŞİSEL BİLGİLER. İlyas CANİKLİ. Yrd. Doç. Dr. Temel İslam Bilimleri

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

İSLAM KURUMLARI VE MEDENİYETİ

HİKMET YURDU Düşünce Yorum Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi

İslâm Düşüncesinin Dönüşüm Çağında. Editörler: Ömer Türker Osman Demir

HADİS DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI HADİS DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

İSMAİL TAŞ, MEHMET HARMANCI, TAHİR ULUÇ,

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Dersin Adı İSLAM TARİHİ Sınıf 12 İSLAM TARİHİ

TEMEL İSLAM BİLİMLERİ BÖLÜMÜ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS İslam Tarihi II ILH

KUR AN ve SAHÂBE SEMPOZYUMU

MATÜRİDİ DE ŞER Î HÜKÜM AKIL İLİŞKİSİ *

DEÜ İLAHİYAT FAKÜLTESİ ÖĞRETİM YILI BAHAR YARIYILI İLAHİYAT BÖLÜMÜ I. SINIF I. & II. ÖĞRETİM BÜTÜNLEME SINAV TAKVİMİ

Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı. Yayın Kataloğu

Merkez / Bitlis Temel İslam Bilimleri /Tasavvuf Ana Bilim Dalı.

Transkript:

ULUSLARARASI SEYFUDDİN AMİDİ SEMPOZYUMU Doç. Dr. Ahmet ERKOL Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi 24-26 Ekim 2008 tarihleri arasında Şarkiyat Araştırmaları Derneği nin bilimsel organizasyonunu sağladığı sempozyum, Diyarbakır Büyük Şehir Belediyesi ve Diyarbakır İl Özel İdaresi ile birlikte gerçekleştirildi. Tarihte Amid, Amed gibi isimlerle anılan Diyarbakır, Amidi mahlasıyla şöhret bulmuş yüzlerce ilim adamını çıkarmıştır. Bu önemli isimlerden birisi de Seyfuddin Amidi dir. Amidi 550 yılında Diyarbakır da doğmuş, ilk eğitimini burada almış, daha sonra Bağdat a giderek eğitimini Bağdat ta tamamlamıştır. Aykırı bir kişilik olan Amidi, düşünceleri nedeniyle Bağdat ta muhaddis ve fukahanın hışmına uğramış, düşüncelerinin sapıklığı iddiasıyla hakkında bir idam kararı çıkarılmış, bu durum nedeniyle Amidi, 592/1198 yılında Bağdat ı terk ederek Şama gitmek zorunda kalmıştır. Bir müddet burada kalan Amidi, daha sonra Mısır a gitmiş, Mısır da değişik kademelerde eğitim faaliyetini sürdürmüş, ancak Mısır da da düşünceleri nedeniyle rahat bırakılmamış, sapık bir inanca sihip olduğu ve bunu halk arasında yaygınlaştırdığı iddiasıyla katlinin helal olduğuna dair bir fetva yayınlanmış, bunun üzerine Amidi, Kahire den kaçarak Hama ya (Suriye) sığınmak zorunda kalmıştır. Hama da Eyyübi hükümdarı Melik el-mansur tarafından himaye edilmiş, bir süre bu hükümdarın hizmetinde görev ifa eden Amidi, sonrasında Şam Emiri, el-melik el-muazzam Melik Adil in davetine icabetle Şam a gitmiş, burada 13 sene boyunca Aziziye Medresesinde müderris olarak görev yapmıştır. Burada da dönemin ulemasının hışmına uğrayan Amidi, ömrünün sonuna doğru görevinden alınmıştır. Bu görevden alınmaya dair farklı bazı rivayetlere rastlanılmaktadır. Bunlardan birisi de Diyarbakır da bulunan Eyyübi hükümdarı el-melik el-kamil in Amidi yi Diyarbakır a kadı olarak çağırmış olması ve Amidi nin de bu mektuba olumlu cevap vermesinden kaynaklandığı belirtilmiştir. Ancak durumu öğrenen Şam emiri bundan dolayı kendisini müderrislikten alınca Amidi evine çekilmiş ve vefatına kadar(631/1233) münzevi bir hayat yaşamaya devam etmiştir. Öyle anlaşılıyor ki Amidi, ömrünün sonlarına doğru doğduğu topraklara, Amid e dönmek istemiş, ancak buna muvaffak olamamıştır. Dolayısıyla hayatı sürgünlerle geçen bu ilim adamı, her ne kadar fiziki varlığıyla memleketine dönemediyse de asırlar sonrasında da olsa bu sempozyumla düşünceleriyle tekrar kendi memleketine geri getirildiği kanaatindeyiz. Yaklaşık yedi bin yıllık tarihi geçmişe sahip Diyarbakır, bu süre zarfında onlarca farklı medeniyete kaynaklık teşkil etmiştir. Surlarında bütün bu medeniyetlerin izlerini taşıyan şehir Hz. Ömer döneminde Müslümanlarca fethedilmiş ve çok erken bir dönemde İslam hakimiyeti altına girmiştir. Bu nedenle Diyarbakır, Müslümanların önemli kültürel ve siyasal merkezlerinden olan Şam, Kahire ve Bağdat gibi önemli bir merkez olarak tarihteki mevcut misyonunu İslamlaşma döneminde de sürdürmüştür. Diyarbakır, tarihteki mevcut etkisini bu gün de sürdürmeye devam etmektedir. Şehrin barındırdığı bu zengin kültürel mirasın tekrar gün yüzüne çıkarılması ve bilim dünyasına sunulması bilime karşı 167

bir sorumluluk gereğidir. Seyfuddin Amidi sempozyumu, bu düşüncenin hayat bulması için atılmış mütevazi bir adımdır. İki gün devam eden sempozyumda yirmidokuz tebliğ sunulmuştur. Tebliğlerin sunulmasının ardından özel bir değerlendirme oturumu yapılmıştır. Sempozyuma dünyanın farklı ülkelerinden ve farklı üniversitelerinden bilim adamları katılmışlardır. Sempozyumun ilk anlarından itibaren öne çıkan bir isim vardı, Amerikalı ilim adamı Bernard Weıss. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden Prof. Dr. Osman Taştan ın referansıyla sempozyuma davet edilen ancak rahatsızlığı nedeniyle uzun yolculuğa çıkamayan Weıss, tebliğini göndermek suretiyle katılım sağlamıştır. Bu ismi önemli kılan husus Weıss ın neredeyse akademik çalışmalarının tamamının Seyfuddin Amidi ye hasredilmiş olmasıdır. Bu bilgi, bizim kendi kültür mirasımıza ne kadar uzak olduğumuzu göstermesi noktasında önem arzetmekte ve bu tarz mülahazalar bizim kültür mirasımıza karşı ne kadar umursamaz bir tavır içinde olduğumuzu göstermesi açısından da oldukça manidardır. Açılış konuşmalarında her üç kurum adına söz alanlar, uyum içerisinde gerçekleştirilen bu sempozyumun, sonraki çalışmalar için de bir örnek teşkil etmesi ortak temennisini dile getirdiler ve Diyarbakır daki zengin kültürel mirasın bu tarz bilimsel etkinliklerle ilim dünyasına taşınmasının zorunlu bir görev olduğu teması üzerinde durdular. Protokol konuşmalarının ardından başlayan ilk oturuma hocaların hocası prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma başkanlık etti. İlk tebliğ XII ve XIII. Yüzyıllarda İslam Dünyasının Siyasal ve Sosyal Durumu başlığıyla Amidi nin yaşadığı dönemin siyasal ve sosyal durumunun tesbiti ile, Amidi yi yetiştiren o günün koşullarının anlaşılması hedeflenmiştir. O döneme ait kıymetli çalışmalarıyla tarih camiasında tanınan araştırmacı/tarihçi Ahmet Demir, özellikle bu yüzyılda Eyyübi devletinin, İsmaililiğin yayıldığı coğrafyalarda, Ehl-i Sünnet düşüncesini yaymak suretiyle tarihte ciddi bir etki yarattıklarını, Nizamülmülk ile birlikte yaygınlaştırılan medreselerin bu dönemde de İslam coğrafyasının her tarafında yenilerinin ilave edilmesi ile, bir baştan bir başa medreselerle donatılmış olduğu tesbitinde bulundu. Bu dönemde mevcut Müslüman devletleri hakkında kısa bilgiler sunulduktan sonra, sosyal ve kültürel duruma ait bilgiler aktarıldı. İslam eğitim tarihinin en parlak dönemlerinin XII-XIII. Asırlar olduğunu ifade eden tebliğci, bu dönemde; a) okuma yazma öğreten Küttablar b)kur an ve İslam Dini Esaslarının öğretildiği Mektepler, c)saraylardaki ilköğretim okulları, d) Kitapçı dükkanları, e)ulema evleri, f)edebiyat salonları, g)medereseler tarzında farklı eğitim kurumlarının mevcut olduğunu, bunların her birisinin toplumu aydınlatmada, bilimi geliştirmede farklı bir işlev üstelendiklerini, Amidi nin de bu canlı kültürel ortamın bir örneği olduğunu ifade etti. İslam dünyasının genel siyasal ve sosyal durumunun belirtilmesinin ardından, Amidi döneminde Diyarbakır ın Siyasi ve Kültürel Durumu konulu tebliğle May Abdallah, Amidi nin içine doğduğu kültürün ve toplumun yapısı hakkında bilgi aktardı. Dönemin Diyarbakır ında çok canlı ve dinamik kültürel bir yapının mevcudiyyetine dikkat çekti. Sokaina Mahomod Mawed ise Seyfuddin Amidi nin Biyografisine Dair tebliği ile Amidi nin hayatı hakkında bilgi aktardı. Amidi nin, Yahudi ve Hristiyanlardan ilim öğrenme konusunda gösterdiği çaba, onu kendi dönemi ulemasından farklı kılmıştır. Nitekim bu durum daha sonra kendi aleyhine kullanılmış ve düşüncelerinin sapıklığına hükmedilmek suretiyle Bağdattan Şama, oradan da Kahire ye, aynı şekilde Kahire den de tekrar Hama ya kaçmak zorunda bırakılmıştır. Eserleri dikkate alındığında, kendisinden önceki ilmi birikimi ciddi anlamda özümseyen ve bunları aşacak derecede yeni değerlendirmeler ile değişik ilim alanlarında yaklaşımları barındıran bir yapıya sahip 168

oldukları görülür. Bu açıdan Amidi nin eserleri özgündür, kendi çağını etkilediği gibi, sonraki İslam düşüncesini de etkilemiştir. Raşid Halifeler Dönemi Siyasi Gelişmeleri Bağlamında Seyfuddin Amidi nin Tarih Okuma Biçimi ismiyle sunulan tebliğde Adnan Demircan, Amidi nin, kelam kitaplarında İmamet başlığı altında yapınla tartışmalardaki yaklaşımını ortaya koymuştur. Bu çerçevede belirlenen düşüncelerin özellikle Şia nın iddialarına karşı cevap oluşturacak biçimde savunmacı bir yaklaşım sergilendiği ve imametin nass ile tayinin söz konusu olamayacağının, sahabe dönemi hilafet tartışmaları da delil göstermek suretiyle belirlemeye çalışmıştır. Amidi nin imamete ilişkin değerlendirmelerinin, yaşadığı dönemin Şii-İsmaili tartışmaların da etkisiyle, önceki Ehl-i Sünnet ulemasının çizgisinin devamı olduğu ifade edilmiştir. Seyfuddin Amidi den Modern Çağa Sapma Problemi konulu tebliği ile Adnan Khoca, Amidi hakkında çıkarılan idam fetvasının Müslüman kültüründe dünden bu güne hangi gerekçelerle ve nasıl bir seyir izlediği noktasında değerlendirmelerde bulundu. Bu çerçevede Emeviler döneminde öldürülen Ca d b. Dirhem, Cehm b. Safvan ve buna benzer kimi Müslüman düşünürlerin öldürüldüğünü, tarihin değişik dönemlerinde buna benzer az da olsa bu vakaların devam ettiğini belirtti. Bu durumun Müslüman toplumundan çok daha fazla ve vahim bir şekilde ortaçağda Avrupada engizisyon mahkemelerince yürütüldüğünü ve burada devreye sokulan aforoz yöntemiyle binlerce insanın hayatına son verildiğinin görülmesi gerektiğine işaret etti. Müslüman toplumunda bu düzeyde olmasa da tarihin her döneminden bu güne akli yöntem ve felsefeyle ilgilenenlere karşı kimi bazı sertlik yanlısı uç fikirlerin ortaya çıktığını ve bu güne kadar devam ettiğini vurguladı. Bu gün için bunların örneği Vahhabi hareketi, et Tekfir ve l-hicre, Taliban gibi akımların örnek olarak gösterilebileceğine değindi. İkinci oturum A. Saim Kılavuz un başkanlığında gerçekleştirildi. Usul ve Kelam Açısından Amidi nin Ayetleri Tefsir Yöntemi konulu tebliği ile Amidi nin eserlerinde Kur an ayetlerini nasıl kullandığını izah eden Halil Çiçek, Amidi nin müstakil olarak Kur an tefsirini yapmadığını, ancak diğer bütün İslam alimleri gibi onun da her bir konuyu delillendirme babından öncelikli olarak ayetleri delil olarak kullandığını ifade etti. Seyfuddin Amidi nin Allah Tasavvuru konulu tebliği ile Amidi nin kelam düşünceleri üzerinde duran İbrahim Coşkun, bağlı olduğu Eş ari gelenekten farklı bazı düşünceler taşıdığını vurguladı. Kelama konu olan pek çok hususta seleflerinden ayrı değerlendirmelerde bulunan Amidi, İsbat-ı Vacip bahsinde ileri sürülen delillerin Kur an ın herkes için anlaşılır, net ve ikna edici olmaktan uzak olduğunu, bu nedenle de bunlar yerine Kur ani delillerin ön plana çıkarılması kanaatinde olduğunu ifade etti. Amidi nin özellikle uluhiyet tasavvurunda uyguladığı kemal yöntemi nin, Kur an ın bildirdiği Allah telakkisine daha uygun olduğunu, bu yönteme uygun olmayan Filozof ve kelamcıların kullandıkları yöntemin Kur ani yöntemden uzak düşüldüğünü ifadeyle bu çerçevede Eş ari düşüncedeki Kahhar Allah düşüncesinin doğurduğu problemlerin giderilebileceği kanaatini taşıdığını ifade etti. Tarih boyunca yapılan bir başka tartışma insanın peygamberler olmaksızın salt kendi akıllarıyla hakikati bilip bilemeyecekleri ve sağlıklı bir toplum inşa edip edemeyecekleri çerçevesinde yürütülmüştür. Tebliğimizde Amidi nin Nübüvvet Savunusu konu edinilmiştir. Hz. Muhammed(a.s) öncesinde nübüvvet kurumunu inkar eden düşünceler olduğu gibi, Peygamber sonrasında da bu inkar düşünceleri devam etmiştir. Özellikle Brahmanlar bu konuda ön plana çıkmışlardır. Bu çerçevede nübüvvetin insanlık için olmazsa olmaz zorunlu bir kurum olduğu gerçeği de tarih boyunca vahye muhatap olmuş bütün din mensuplarınca savunulmuştur. İslam kelamında da nübüvvetin 169

gerekliliği konusu, sistematik bir biçimle Ebu l-mansur el-maturidi nin Kitabu t- Tevhid inde ve özellikle Mu tezile kelamcıların eserlerinde yer almaktadır. Bu çerçevede Amidi, Gayetu l-meram ve daha mufassal olarak da Ebkar da nübüvvet kurumuna dönük eleştirilere cevap sadedinde detaylı bilgiler vermekte ve her bir iddiayı ayrı ayrı cevaplandırmaktadır. Bir başka kelamcı olan Cemalettin Erdemci Amidi de haberin Epistemolojik Değeri konusunu işlemiştir. Öncelikle haberin tanımına dair Amidi nin değerlendirmelerine yer veren tebliğci, bu konudaki tanıma Amidi nin pek çok noktada karşı çıktığını, buna karşın yeni bir tanım getirdiğini ifade etmiştir. Bu çerçevede, haberin kısımlarına yer verilmekte ve başta mutevatir haber ve şartları konusu işlenmektedir. Daha sonra ahad haber ve kelamdaki kullanımına dair Amidi nin; tek başına haber-i vahid zan ifade etse de bir çok kanalda aktarılan haber-i vahid, yeterli şartları taşıması durumunda tevatür derecesine ulaşılabildiği kanaatini taşıdığını ifade etmiştir. Üçüncü oturum Abdulkerim Ünalan ın başkanlığında gerçekleştirildi. Tahsin İbrahim Dostki, İbn Teymiyye ve Takipçilerinin Amidi ye Yönelttikleri Eleştiriler konu başlıklı bir tebliğ sundu. İbn Teymiyye nin öncelikli olarak Allah ın sıfatları bahsinde Amidi yi tenkit ettiğini ve selef çizgisine bağlı olan İbn Teymiyye nin sıfatlar bahsinde Amidi te vile yer verdiği için eleştirmiştir. İbn Teymiyye nin önemli öğrencilerinden İmam ez-zehebi, Tarihu l-islam da Amidi nin evail, felsefe ve mantık ile ilgilendiği için Eyyübi hükümdarlarınca tasvip görmediğini belirtmiştir. Aynı şekilde diğer bir öğrencisi İbn Kesir de buna benzer tenkitleri rivayet ettiğini belirtmiştir. Tebliğci Amidi ye iki noktada tenkitlerin yöneltildiğini, bunlardan birisinin, onun yaşam biçimiyle alakalı, diğerinin ise ilgili olduğu evail, mantık ve felsefeden kaynaklandığını belirtmiştir. Amidi nin Ebkaru l-efkar Kitabının Müteahhirinin Kitaplarına Etkisi başlığıyla Mohammed Ata Mawed tarafından sunulmuştur. Tebliğci Alusi nin Ruhu l-meani sini esas alarak konuyu temellendirmeye çalışmıştır. Alusi tefsirinde pek çok yerde Amidi nin görüşlerine yer vermiştir. Mesela Kur an da zikredilen esma kelimesi etrafında yürütülen tartışmalarda Amidi nin esma kelimesinin tahlillerine ve buna benzer pek çok Kur an ayetinin tefsirinde Amidi ye yer verdiğini ifade etmiştir. Mezhepler tarihçiliği Açısından Seyfuddin Amidi konusunu tebliğ olarak sunan Metin Bozan, öncelikle Amidi ye göre fırkaların doğuşuna etki eden faktörlere dikkati çekti, sonrasında yetmiş üç fırka rivayetine göre Amidi nin değerlendirmeleri ve bu çerçevede fırkaların her birisinin nasıl tasnif edildiğine yer verdikten sonra bir değerlendirme ile tebliğini noktaladı. İtikadi Fırka Tasnifçiliğinde Amidi nin Yeri isimli tebliği ile katılan Kadir Gömbeyaz, fırak hadisi etrafında yürütülen tartışmalara ve bu çerçevede fırak türü eserlere dikkat çektikten sonra, bu noktada Amidi nin de kendine has bir tasnif yapmaya çalışmışsa da önemli oranda Şehristani nin sıralamasını dikkate aldığını belirtmiştir. Ebkaru l- Efkar da konu başlıklarını tek tek özet halinde işlediğini belirten tebliğci, Amidi nin fırak tasnifi ile kendisinden sonra Aduddin İci, Kirmani, Cürcani yi de etkilediğini belirtmiştir. Amidi ve Felsefenin Kelama Dahil Edilmesi Jules Janssens tarafından sunulan tebliğde Amidi dönemine kadar felsefe ve kelam münasebetleri, özellikle Razi den sonra Amidi nin felsefeyle kelamı mezcettiğini ve bunun sonraki kelamcıları da ciddi bir şekilde etkilediğini ifade etti. Amidi nin İki yazma Eseri Işığında Felsefe ve Kelam İlişkisi ni konu alan Sait Özervarlı, bu sempozyumun belki de en önemli yönüne işaretle sempozyuma ayrı bir anlam katmıştır. Bilindiği gibi Amidi nin bazı eserleri matbudur, bir kısmı ise yazma 170

olarak durmaktadır. Bu yazmaların felsefe ile ilişkili olması ise ayrı bir önemi haizdir. Tebliğci yaptığı değerlendirmede Amidi nin Razi den geri kalmayan bir kelamcı ve filozof olduğunu vurgulamakla, Amidi ye ait en-nuru l-bahir isimli eserinin İsmail Saib kütüphanesinde mevcut olduğunu, bu eserin tahkik edilmesi gerektiğini vurgulayarak, Amidi nin çok da öne çıkmamış filozof tarafına dikkatleri çekmiştir. Aynı çerçevede Amidi ve Fahruddin Razi: XIII. Yüzyılda felsefi Kelama İki yaklaşım Biçimi tebliği ile katılan Heidrun Eichner de Razi ile Amidi nin felsefi kelama kendilerine has bir farklı yöntemle yaklaşımda bulunduklarını ifade etti. İbrahim Çapak Seyfuddin Amidi nin mantık Anlayışı konulu tebliğle, Amidi ye ait mantığa dair eserlerinin tanıtımı ve Amidi nin mantık konusundaki derinliğine dikkatleri çekmiştir. Amidi nin Dekaiku l-hakaik fi l-mantık ve el-mubin isimli eserlerinde Müslüman mantıkçıların çokça önemsedikleri şartlı kıyaslara iltifat etmediğini, sadece istisnali kıyası tanımlamakla yetindiğini, bu açıdan şartlı kıyasları ele almayan Aristo nun takipçisi olarak kabul edilebileceğini ifade etmiştir. İbrahim Kafi Dönmez in başkanlığında gerçekleştirilen oturumda ilk tebliğ Bernard Weiss e aitti. Hastalığı nedeniyle Diyarbakır a gelemeyen Weiss in tebliği Osman Taştan tarafından okundu. Tebliğ İlahi Hukuk Arayışı: Seyfuddin Amidi nin Eserlerinde Fıkıh başlığını taşımaktadır. Tebliği önemli kılan akademik hayatının önemli bir kısmını Amidi ye vakfeden bir yabancı tarafından gelmiş olması idi. Fıkıh yönünün ağırlıklı olarak tartışıldığı bu oturumda Osman Taştan Amidi nin usulünde Kur an konulu bir tebliğ sundu. Tebliğine Amidi nin Kur an ı nasıl tanımladığını belirtmekle başladı, bu konuda diğer tanımlardan hangi noktalardan ayrıldığına dikkat çekti. Aynı çerçevede Ali Bakkal Amidi nin İstihsan Çözümlemesi konusunu işledi. İstihsanın daha ziyade İmam Ebu Hanife ve takipçileri tarafından kullanıldığını, İmam Şafii tarafından bu yönteme ciddi tenkitler yöneltildiğini belirten tebliğci, bu çerçevedeki tartışmalara dikkatleri çekti ve Amidi nin istihsan konusunda geniş değerlendirmeleri olduğunu ifade etti. Hamdi Döndüren in başkanlığında gerçekleşitirilen diğer bir oturumun ilk tebliğcisi Orhan Atalay dı. Seyfuddin Amidi ve İctihad Felsefesi başlığıyla tebliğ sunan Atalay, İslam ın evrenselliği ile ictihad arasında ciddi bir irtibatın mevcut olduğuna dikkatleri çekerek, her dönem ve coğrafyada ortaya çıkacak farklı problemlerin ictihad yöntemi ile çözülebileceğine işaretle bu çerçevede ulemanın ictihada dair değerlendirmelerine ve Amidi nin bunlar arasındaki yerine işaret etti. Uluslararası Belgeler Işığında Amidi ve Onun Düşünce Hürriyetine İlişkin Görüşleri başlıklı konuyu tebliğ olarak sunan Refik Korkusuz, öncelikle insan hak ve hürriyetlerine ve bu alanda yazılmış uluslararası belgelere dikkatleri çekti, ardından Amidi döneminde bu günkü anlamda insan hak ve hürriyetleri tartışılmıyorsa da, özellikle hak ve hukuk kavramı etrafında bazı tartışmaların yürütüldüğünü ve bu çerçevede Amidi nin düşüncelerini ifade ettiğini belirtti. Adnan Memduhoğlu, Çağını İyi Okuyan Bir Fakih Olarak Amidi ve Sahabe İctihadı Konusundaki Yaklaşımı konulu tebliğinde genel hatlarıyla ictihad etrafında yapılan değerlendirmelere değindi, sahabe ictihadına farklı yaklaşımların olduğunu vurguladı ve Amidi nin sahabenin furuata dair ictihatlarında ittibanın zorunlu olmadığı görüşünde olduğunu ifade etti. Ali ihsan Pala, Seyfuddin Amidi nin Emir Yorumu başlıklı tebliğinde Amidi nin fıkıh değerlendirmelerinde Amidi nin emir konusundaki düşüncelerini ifade etti. 171

Amidi inin nesih Problemine Yaklaşımı konusunu değerlendiren Aydın Taş, bu çerçevede tefsirde yürütülen tartışmalara değinen tebliğci, nesih konusunda Gazali den daha geniş izahatlarda bulunduğunu, ancak genel Ehl-i Sünnet ulemasının çizgisinin dışına da çıkmadığını belirtti. Hayri Kırbaşoğlu nun Oturum başkanlığında ilk tebliği Hadislerin Tearuzunda Amidi nin takip Ettiği tercih Yöntemi konu başlığıyla Enbiya Yıldırım sundu. Hadis değerlendirmelerinin ağırlık kazandığı bu oturumda Enbiya Yıldırım, hadisler arası çelişkiler sorunu genel olarak işledikten sonra, Amidi nin özellikle fıkıhta bu konuyu nasıl işlediği ve bu çerçevede, tearuz hadislerinde ya hepsine yaşamda yer verilmesi, bunun mümkün olmadığı durumlarda ise en azından birisiyle amel etme yoluna gidilmesi tarzında bir usulün benimsenmiş olduğunu ifade etti. Ahmet Yıldırım tarafından Amidi nin Eserlerinde Hadis Bilgisi konu başlığıyla sunulan tebliğde Amidi nin eserlerinde hadisleri kullanım tarzına değinildi ve Kur an, sünnet ve İcmanın müşterek olduğu konular başlığı altında hadisin incelenmiş olmasının, Kur an, sünnet ve icma ı kuşatan ortak bir metodolojiye sahip olduğu düşüncesinin üzerinde yeniden durmaya değer bir yaklaşım olduğunu ifade etti. Seyfuddin Amidi nin el-ihkam fi Usuli l-ahkam Adlı Eserinin es-sunne Bölümünde Kullandığı Rivayetler başlıklı tebliği sunan Mehmet Bilen, söz konusu eserinde pek çok hadisin kullanılmış olduğunu, bu hadislerin delil olma açısından tartışıldığını, senedinden ziyade nasıl bir hüküm ifade edildiğinin üzerinde durulduğunu belirtti. Son tebliğci M. Edip Çağmar, Amidi nin İhkam Adlı Eserinde Hakikat ve Mecaz konusunda Amidi nin eserinin edebi açıdan değerlendirilmesine yer verdi. Amidi nin bu eserinde hakikat ve mecaz bahsinde öncekilerin değerlendirmelerine yer verdiğini, bazen bunlara katıldığını, kimi zaman ise kendisine has değerlendirmelerde bulunduğunu ifade etti. İki gün boyunca sunulan tebliğlerin ardından Sait Özervarlı nın başkanlığında müstakil bir değerlendirme oturumu yapıldı. Oturumda ilk konuşmayı İhsan Süreyya Sırma yaptı.sırma geçmiş ulemamızın sahip olduğu birikime dikkat çekerek, bu gün elimizde mevcut bütün imkanlara rağmen, hala onların seviyesine çıkılmadığını, hicri 310 yılında vefat eden Taberi nin geride bıraktığı eserlerin bunun en güzel örneğini oluşturduğunu ifade etti. Bu tarz çalışmaların devam edilmesinin en azından geçmiş ulemanın yeniden gündeme gelmesi noktasında hayati önem arzettiğini ifade etti. İkinci değerlendirmeyi Mustafa Uzunpostalcı yaptı. Amidi nin özellikle el- İhkam ına dikkat çeken Uzunpostalcı, bunun bir baş yapıt olduğunu, özellikle tebliğlerin daha spesifik olarak hazırlanması gerektiğini belirtti. Üçüncü değerlendirmeyi yapan Hayri Kırbaşoğlu, sempozyumun bütün tebliğlerini takip etmeye çalıştığını, notlar aldığını, bu noktada ödevini yapmaya çalıştığını belirttikten sonra birkaç hususa özellikle dikkat çekti. Bunlardan birincisi; Amidi düşüncesinden bu güne nelerin aktarılabileceğinin üzerinde durulmasının gerekliliği, bu noktada yeni bir metodolojinin geliştirilmesinin imkanıdır. İkincisi, bu gün İslami ilimler alanında ihtisas yapanların bir parçalanma yaşamalarıdır. İslami ilimlerin her alanında belli bir düzeyde de olsa bir birikimin olması zorunludur. Bu durumun biraz daha güçlendirilmesi şarttır. Bu çalışmaların devam edilmesinin önemine vurgu yaptıktan sonra konuşmasını bitirdi. Dördüncü değerlendirmeyi, Ahmet Saim Kılavuz yaptı. Şarkiyat Araştırmaları Derneğinin, bir vakıf, daha sonrasında da bir üniversiteye dönüşebileceği kanaatinde olduğunu ifade eden Kılavuz, Amidi nin felsefeyle ilgilenmiş olmasının ona filozof 172

denmeyi gerektirmediğini, zira felsefi konuları işlemekle birlikte esasında vahiy noktasında sürekli sabit durduklarını, bu nedenle onun bir kelamcı olarak anılmasının daha doğru olduğunu ifade etti. Son olarak Ayman Shihadeh değerlendirmelerde bulundu. Amidi nin İslami ilimler alanındaki önemine işaret ettikten sonra bu sempozyumun Diyarbakır ın kültürüne ayrı bir zenginlik kattığını, bu çalışmanın ardından Diyarbakır da bir Amidi Araştırmaları merkezinin kurulabileceğini düşündüğünü belirtti. Oturum başkanı Sait Özervarlı, değerlendirme toplantısına katılanlara, tebliğcilere ve organizatörlere ayrı ayrı teşekkür ettikten sonra Amidi ile ilgili olarak fıkıh, kelam, mantık ve felsefe alanlarında müstakil çalışmaların yapılmasının önemli olduğunu, Amidi nin basılmamış kitaplarının tahkik edildikten sonra basılması suretiyle bu çalışmanın tamamlanabileceğini ifade etti. Değerlendirmeler sırasında ifade edilen bir iki hususu vuzuha kavuşturmak amacıyla, Doç.Dr.Ahmet Erkol Şarkiyat araştırmaları Derneği başkanı ve sempozyum düzenleme kurulu başkanı sıfatıyla kısa bir mülahazada bulundu ve katılımcıların hepsine teşekkür etti. Son söz olarak Diyarbakır Büyük Şehir Belediyesi başkanı Osman Baydemir, sempozyumla alakalı hislerini, düşüncelerini dile getiren ve katılımcılara teşekkür eden kısa bir konuşmayla sempozyumun bilimsel kısmı bitirilmiş oldu. Sempozyumun üçüncü günü, Hasankeyf, Mardin ve çevresinin gezilmesiyle bu sempozyumun gezi kısmı da tamamlanmış oldu. Bu çalışmaların yapılması hiç şüphesiz önemlidir. Her şeyden önce geçmiş ulemaya karşı bir vefa borcudur, ikincisi, ulemanın anlaşılması için düşünceleri üzerinde farklı branşlarda mütalaaların yapılması bir gerekliliktir. Nihayetinde başlangıçtan günümüze aktarıla gelen İslam kültürünün daha iyi anlaşılması ve bunun yeniden hayata geçirilmesi noktasında hayati bir önemi haizdir. Bu sempozyum da bütün bu ve buna benzer amaçları hedefleyerek gerçekleştirilmiştir. Temennimiz bunların hayata geçirilmesidir. 173