Yürüyüş: Zeynel Bey Türbesi Yerinde Korunmalı!

Benzer belgeler
Hasankeyf ve Dicle Vadisi Sempozyumu Sonuç Bildirgesi

Yürüyüş: Zeynel Bey Türbesi Yerinde Korunmalı!

Mezopotamye Ekoloji Hareketi 1. Konferansı Sonuç deklarasyonu

Hakkımızda. Kuruluş Deklarasyonu 5 Ocak 2006

Hasankeyf Gönüllüleri: 'Dicle özgür aksın, Hasankeyf'e kulak ver!'

UNESCO Dünya Mirası.

Şube Günlüğü. TMMOB - EMO Diyarbakır Şubesi Haber Bülteni

7. dönem çalışma raporu TMOOB KOCAELİ İKK ÇALIŞMALARI. EMO Kocaeli Şubesi 146

TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI DİYARBAKIR ŞUBESİ 17. DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU PANEL, ÇALIŞTAY, FORUM, SEMPOZYUM, KURULTAY, KONFERANS, KONGRE

TÜRKİYE DE KADINLARIN SİYASAL HAYATA KATILIM MÜCADELESİ VE POZİTİF AYRIMCILIK

ÇEVRE VE DOĞA KORUMAYLA İLGİLİ ULUSAL VE

TEMA Vakfı, İstanbul Projeleri Raporu nu Açıkladı

TMMOB DANIÞMA KURULU 2. TOPLANTISI YAPILDI

Hasankeyf'teki kaya yıkımlarıyla ilgili haberler

NKP

Mezopotamya Su Forumu. Irak, Türkiye, Suriye ve İran daki su varlıkları üzerine alternatif bir sivil toplum forumu

GAP EYLEM PLANI. (14 Mart 2008)

6. İSLAM ÜLKELERİ DÜŞÜNCE KURULUŞLARI FORUMU

MUĞLA DA ÇEVRE TALANINA TEPKİ

Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Adnan İğnebekçili

Resmî Gazete Sayı : 29361

Cumhuriyet Halk Partisi

Analitik Etütlerin Mekansal Planlamadaki Yeri ve Önemi

GELİR POLİTİKALARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANLIĞI TEKNİK ARAŞTIRMA VE UYGULAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. Sevilay ARMAĞAN Mimar. Şb. Md. Tel: KAPSAM

Araştırma Notu 12/124

içindekiler Bölüm I Planlama Sürecine İlişkin Öneriler... 15

YEREL ENERJİ FORUMLARI

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

mmo bülteni þubat 2005/sayý 81 doðalgaz temin ve tüketim politikalarý raporu da basýn mensuplarýna daðýtýlmýþtýr.

DÖNEM: 23 YASAMA YILI:

Ne kadar 2/B arazisi var?

Cumhuriyet Halk Partisi


TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ İLETİŞİM STRATEJİSİ

YENİ BİR PERDE AÇILIYOR

Sayı: 2005/06 FAALİYET TEKNİK RAPORU

Trakya Kalkınma Ajansı. Tarihi Kentler Birliği Bilgi Notu

ILISU PROJESİ. GAP ın can damarı Dicle - Fırat Nehirleri Türkiye su potansiyelinin yaklaşık % 28,5 ini oluşturmaktadır. FIRAT 17 % 458 m DİCLE 12 %

Sürdürülebilir Kalkınma - Yeşil Büyüme. 30 Mayıs 2012

BASIN AÇIKLAMASI. Dicle Vadisi ve Hevsel Bahçeleri nden kirli ellerinizi çekin

Sorulara tek cevap Batman HDP adaylarından

TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI DİYARBAKIR ŞUBESİ 16. DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU TEMSİLCİLİKLERİMİZDEN

Proje önerilen faaliyetler ön çalışma raporuna uygun mu, uygulanabilir mi, hedeflerle ve öngörülen sonuçlarla uyumlu mu?

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI Yılı Kurumsal Mali Durum Ve Beklentiler Raporu

BÖLÜM 13. BASIN BİRİMİ ÇALIŞMALARI

Türkiye de Son Dönem Bölgesel Gelişme Politikalarının Değerlendirilmesi ve Gelecek Gündemi. Bölgesel Gelişme ve Yapısal uyum Genel Müdürlüğü

İZMİR BÖLGESİ ENERJİ FORUMU 31 Ekim 01 KASIM 2014

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN ÇÖZÜM SÜRECİNİN İKTİSADİ BOYUTUNA KATKI: ALTERNATİF TURİZM KONFERANSI AÇILIŞ KONUŞMASI

GAP BÖLGESİNDE YER ALAN İLLERİN YATIRIM FAALİYETLERİ BÖLGESEL TOPLANTISI

Odamız ĠĢtiraki Fethiye Güç Birliği Turizm Tanıtım ve Tic. Ltd. ġti. Babadağ Zirvesinde Kokteyl Düzenledi

ÇALIŞMA TOPLANTILARI ETKİNLİKLER

Beşiktaş Residence Tower / Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi

HDP'li milletvekilden iki Hasankeyf/Ilısu Barajı soru önergesi

ÖMER GÜNEY CHP MENEMEN BELEDİYE BAŞKAN A.ADAYI

HAZİRAN AYINDA ÖNE ÇIKAN GELİŞMELER. AB Liderleri Jean-Claude Juncker in AB Komisyonu Başkanı Olması İçin Uzlaştı

VALİDEBAĞ KORUSU ve VALİDEBAĞ GÖNÜLLÜLERİ

SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

T.C. KÜTAHYA BELEDİYESİ BASIN YAYIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV YETKİ SORUMLULUK VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM

Dağlık alanda yaşayan insanlar ve yaşadıkları çevreler için birlikte çalışmak

TMMOB Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği 41. DÖNEMDE RESİMLERLE TMMOB

Ulusal Bilim Teknoloji ve Yenilik Stratejisi Doç. Dr. M. Necati DEMİR ARDEB Başkan V.

Hidroelektrik Enerji. Enerji Kaynakları

21. BM/INTOSAI SEMPOZYUMU: KAMUDA HESAP VEREBİLİRLİĞİN GELİŞTİRİLMESİ İÇİN SAYIŞTAY VE VATANDAŞLAR ARASINDA ETKİN İŞBİRLİĞİ

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ. Doç.Dr. Yunus KOÇ

#yesilyoladurde. Ye$İl Yol Nedİr?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI

TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİNDE GERİ SAYIM BAŞLADI KAMPANYASI DAHA ADİL BİR DÜNYA İÇİN YANIMDA OL

TÜRKİYE DE SİYASET VE DEMOKRASİ

Basın Sohbet Toplantısı. 14 Temmuz 2009, İstanbul

Doç.Dr. Ertuğrul AKSOY

Bu bağlamda katılımcı bir demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanındaki çalışmalarımız, hız kesmeden devam etmektedir.

2023 e Doğru Kentsel Dönüşüm, Ulusal Çevre Politikaları ve Sektörden Beklentiler. 23 Ocak 2015, İstanbul. Sayın Bakanım,

İşletmelerin Karşılaştığı Tehdit Nedir? Zafer-İn Operasyonu nun Hedefleri Nedir?

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları

2015 YILI KURUMSAL MALİ DURUM VE BEKLENTİLER RAPORU

T.C. GAZİEMİR KAYMAKAMLIĞI

21 EKİM 2007 TARİHLİ HALKOYLAMASI

TEMSİLCİLİKLERİMİZDEN

T.C. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi

Elveda Rumeli Merhaba Rumeli. İsmail Arslan, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2013, 134 Sayfa.

Doğayla Uyumlu Yaşamın Adresi:

AFD Sürdürülebilir bir gelecek için

Agrega (Beton, Asfalt), Çimento Hammaddeleri Madenciliği

İSTANBUL BÖLGE PLANI. 27 Haziran 2013

HAZİRAN 2012 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

Trans Terapi ve Dayanışma Grubu Toplantılarının Yedincisi Gerçekleşti. SPoD CHP Beyoğlu Belediyesi Başkan Aday Adayı Gülseren Onanç ile görüştü

Türkiye dönüşüm geçirerek kırsal bir tarım ekonomisinden küresel ölçekte yılında Türkiye nin kentsel nüfusu ülkenin toplam nüfusunun sadece

AYVACIK 5 MW Rüzgar Enerji Santrali

Şube Günlüğü. Mayıs Haziran Temmuz - Ağustos TMMOB-EMO Diyarbakır Şubesi Haber Bülteni. Şube Günlüğü

SGK ve TİKA İşbirliğiyle Sosyal Güvenlik Tecrübeleri Yurtdışına Aktarılacak

T.C. Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı

KENTSEL PLANLAMANIN TEMEL NİTELİKLERİ

Yerel Yönetimler İçin Sera Gazı Salım Envanteri (Karbon Ayak İzi) nin Önemi

BODRUM, RES LERE KARŞI BİRLİK

Çevre Alanında Kapasite Geliştirme Projesi Düzenleyici Etki Analizi Ön Çalışma

Afşin-Elbistan Termik Santralleri Elektrik Üretiminden Çok İklimi Değiştiriyor

Saðlýk çalýþanlarý GöREV'de

Transkript:

Yürüyüş: Zeynel Bey Türbesi Yerinde Korunmalı! 4 Haziran 2016 Cumartesi günü, Hasankeyf i Yaşatma Girişimi (HYG) bir süredir gündemde olan Zeynel Bey Türbesi nin taşınma planlarını protesto etmek amaçlı Hasankeyf te bir yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirildi. Çarşıdan türbeye kadar gerçekleştirilen yürüyüşte Zeynel Bey Türbesinin taşınması Hasankeyf te kültürel mirasın yıkımının başlangıcı olduğu ve bunun kesinlikle engellenmesi gerektiği vurgulandı. Yine bu hafta içi resmi gazetede yayınlanan Hasankeyf lilerin nakline ilişkin karar eleştirildi. Yürüyüşte yaptığımız basın açıklamasını aşağıda okuyabilirsiniz. Dicle Haber Ajansı nın yürüyüşle ilgili yaptığının habere burdan ulaşabilirsiniz: DIHA: http://diclenews.com/tr/news/content/view/519872

Ekte yapılan yürüyüşten fotograflar bulabilirsiniz. HYG yi kaynak belirterek fotografları kullanabilirsiniz: Resmi gazetede çıkan kararın linki: http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2016/06/20160601-2.pdf HYG nin 04.06.2016 günü Hasankeyf te yaptığı Basın Açıklaması: ZEYNEL BEY TÜRBESİ TAŞINAMAZ! YERİNDE KORUNMALI! Ilısu baraj projesini yapan devlet 12 bin yıllık geçmişi olan Hasankeyf i kurtarıyorum yalanıyla,burada bulunan ve en önemli eser ve sembollerden biri olan Zeynel Bey Türbesi ni sözde kasım ayında taşımaya başlayacakmış. Zeynel Bey Türbesi 650 yıldır mevcut yerinde Hasankeyf dokusunun ayrılmaz bir parçası olarak yerinde durmakta,türkiye ve İran da yaygın olan Timur dönemi mimarisine uygun inşa edilen tek yapıdır.

Batman yolundan gelenler Hasankeyf te ilk gördükleri eserlerden biri olan Zeynel Bey Türbesi, kendi yerinde bir anlam ifade etmektedir. Zeynel Bey Türbesinin taşınması durumunda yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır.türbenin taşınmasının yapıldığı malzeme itibari ile çok riskli olduğunu ve taşınma esnasında tuzla buz olması durumunda çok değerli olan bu kültürel varlık yok olacaktır.böyle bir durumda bunu hesabını kimin vereceğini ilgililere soruyoruz. Ankaralı Er-Bu firması hükümetle birlikte raylı bir sistem ile türbeyi kuzeye doğru yeni Hasankeyf in bitişiğinde planlanan Arkeolojik Kültür Park ına taşınacağını ilan etmiştir. Türbenin etrafını kapatarak, kimseyi artık yaklaştırmamaktadır.buna benzer önemli bir tarihi eserin raylı sistem ile taşındığına dair dünyanın herhangi bir yerinde tüm araştırmalara rağmen örnek bulunmamaktadır.er-bu şirketi Bosna-Hersek te Mostar köprüsünü restore etmiş olması Zeynel Bey Türbesini taşıma iddiasına hiçbir katkısı yoktur. Birinde restore iken, diğerinde hassas ve yıkılmayla karşı karşıya olan bir eserin taşınmasıdır. Burada çok sinsice bir algı yönetimi söz konusudur. 2009 yılında üç Avrupalı hükümet Ilısu Baraj Projesi için daha önce verdikleri kredi teminatını geri almalarının nedenlerinden

biride Zeynel Bey Türbesi gibi eserlerin taşınamamasının kanıtlanmasıdır. Bölgemizde çatışmaların yeniden artmasını fırsat bilen hükümet türbeyi taşıma planını devreye koyması asla kabul edilebilir bir durum değildir. Bölgemizdeki çatışmalara rağmen bizler Zeynel Bey Türbesini sürekli gündemde tutmaya devam edeceğiz. Zeynel Bey Türbesinin taşınma ihalesi ile ilgili son bir yıl içinde iki ihalesi iptal edilirken, üçüncü ihalenin DSİ tarafından hangi koşullarda, nasıl olduğu ve önceki ihalelerde iptal gerekçesi olan teknik konuların (Mimarlar Odası ndan alınması gereken bir belge) nasıl aşıldığı bilinmemektedir. Aslında ihalenin yapılıp yapılmadığıda şüpheli olup konu ile ilgili sağlıklı bilgiye ulaşılamamaktadır. Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu nun tam olarak Hasankeyf ve Zeynel Bey Türbesi nin su altında bırakılmasına, yerinden edinmesi veya taşınmasına ilişkin kararı bulunmamaktadır.bütün bunlara rağmen yasal olmayan bir şekilde taşınma ile ilgili türbenin çevresine iskele kurulup ve etrafı kapatılarak çalışma başlatılmıştır. Zeynel Bey Türbesi nin yıkımı hazırlanırken birkaç yüz metre ilerde tarihi Hasankeyf köprüsünün ayakları geçmiş yıllardan beri tahribata uğramaktadır.dsi köprü ayaklarını taşıyamayacağını anlayınca, köprü ayaklarının etrafını taşlarla kaplamaktadır.sözde su geçirmez bir harçla köprü ayaklarını onlarca yıl koruyacaklar. Baraj ömrünü doldurunca ve baraj gölündeki su boşaltılınca yeniden gün yüzüne

çıkaracaklarmış. Böylesi köprü ayaklarının kaplanıp su altında bırakılmasına benzer bir tecrübe dünyada yine yoktur. Bu zihniyetten ancak böylesi uyduruk ve kültür bağnazı öneriler ve uygulamalar beklenir. Maalesef böylesi kültür ve tarih düşmanı bir siyasal sistemde yaşıyoruz. Dört gün önce resmi gazetede Hasankeyf lilerin hak sahipliği ve nakline ilişkin yeni bir genelge yayınlandı.bu geçen yıl yayınlanan genelgenin güncellenmiş versiyonudur. Geçen yılki genelgede halkın çoğunluğunun hakları ihlal edileceği için buna karşı dava açtık. O günden beri idari mahkemeden hiç cevap alamadık.önce bu yılın başında TBMM tarafından torba yasa içinde bir kanun çıkarıldı, sonra dört gün önce bu yeni genelge yayınlandı. Elbette her zaman yaptıkları gibi yine kimseye danışmadan birkaç hükümet yetkilisi ve bürokrata masa başında bu yasa ve genelgeleri hazırlatarak halka dayatmışlardır. Bizler Zeynel Bey Türbesinin taşınmasına ve Hasankeyf lilerin mağdur edilmesine karşı kararlı bir şekilde sonuna kadar mücadele edeceğimizi, buna izin vermeyeceğimizi ve bununla ilgili bütün demokratik ve yasal hakları kullanacağımızın bilinmesini isteriz. HASANKEYF İ YAŞATMA GİRİŞİMİ

Hasankeyf ve Dicle Vadisi Sempozyumu Sonuç Bildirgesi 07-08 Mayıs 2016, Batman ve Hasankeyf En az 12 bin yıllık sürekliliği olan, doğa, kültür ve insanın bütünleştiği, dünyada eşi benzeri olmayan bir kültürel miras olan Hasankeyf ve onu barındıran Dicle Vadisi, ömrü ancak 30-40 yıl olabilecek Ilısu Baraj ve Hidroelektrik Santrali Projesi ne feda edilmek isteniyor. Ekolojik, sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan büyük kayıplar ve yıkım getireceği halde inşaatı devam eden Ilısu Baraj Projesi ne karşı uzun yıllardır yürütülen mücadeleye yeniden ivme kazandırmak amacıyla 7 ve 8 Mayıs günlerinde bilim insanları, uzmanlar, ekoloji aktivistleri ve yerel halkı temsil eden 23 konuşmacının katılımıyla Batman da ve Hasankeyf te dört farklı oturumda 13 sunumun yapıldığı bir sempozyum düzenledik. Sempozyum süresince yapılan konuşma, sunum ve tartışmalar sonucunda hazırlanan bildiri metnini kamuoyunun bilgisine sunuyoruz.

Ilısu Baraj Projesi, 1954 yılından itibaren DSİ tarafından bölgede hiçbir sosyal ve ekolojik araştırma yapmadan, harita üzerinde planlanmıştır. ODTÜ inşaat mühendisliği bölümünün yaptığı son bilimsel çalışmalarda, Dicle Nehri nin debisinin projenin planlandığı yıllarla örtüşmediği bu nedenle hedeflenen elektrik üretiminin gerçekleşmeyeceği ortaya konmuştur. Geçmişten günümüze sürdürülen Şark Islahat Planı olarak belgelenmiş genel politikalar 90 lı yıllarda köy boşaltmalar, günümüzde ise kentlerde uygulanan zorla yerinden etme ve yıkımla devam ettirilmektedir. Ayrıca 2015 yazında yeniden başlayan çatışmalı süreç insanın yanı sıra doğa ve kültürel mirasa da zarar vermektedir. Kültürel mirası korumaya çalışan ve yaşamını insan hakları mücadelesine adayan Diyarbakır eski Baro başkanı Tahir Elçi örneğinde olduğu gibi toplumsal ve kültürel değerlerin hedef alındığı hatırlatılmıştır. Dünyamızın bazı bölgelerinde kısmen yeni aşılan merkeziyetçi ve antidemokratik siyasal sistemlerin halen egemen olduğu ülkemizde yerel halkın görüşünü, sorunlarını ve ihtiyaçlarını dikkate almayan bir yaklaşım ve onun yıkıcı sonuçlarıyla karşı karşıyayız. Böylesi bir anlayışın ürünü olan Ilısu Baraj Projesi gibi antidemokratik ve yıkım getiren projelerle yanlış yola gidildiği tespiti yapılmıştır. İnsan topluluklarının ilerlemesi açısından kültürel ve sosyal alanlardaki gelişmeler, fiziki gelişmelerden daha önemlidir. Bunun en iyi örneğinin Fırat Nehri nin kenarında bulunan ve 2000 yılında Birecik Barajı ile kısmen su altında bırakılarak kimliği ve ruhu yok edilen Halfeti gerçeği olduğu vurgulanmıştır. Hasankeyf in Mart 2016 da Europa Nostra tarafından en çok tehlike altındaki 7 kültürel ortak mirastan biri olarak seçilmesi karar alıcıları yeniden düşünmeye davet etmektedir. Hasankeyf ve Dicle Vadisi bölge insanının kimliğinin çok önemli parçası olduğu kadar evrensel değer taşıyan bir doğal ve kültürel miras manzumesidir.

Uzmanların yaptığı araştırmaların bu alanın UNESCO nun 10 kriterinden 9 unu karşılayan dünya üzerindeki tek yer olduğunu ortaya koyması bu üstün değeri teyit etmektedir. Doğal ve kültürel varlıkların korunması için mevcut yasa ve mevzuatlar yeterli olduğu halde uygulamada gereken zihinsel açıklığa sahip olamamaktan kaynaklanan sıkıntılar yaşanmaktadır. Tümü ile yok olma tehdidi altındaki Hasankeyf ve Dicle Vadisi nin UNESCO Kültür miras listesine alınmasının önündeki engelin Kültür ve Turizm bakanlığı olduğu, bu nedenle 40. Dünya Miras Komitesi Toplantısı nı İstanbul da yapacak olan UNESCO Dünya Miras Komitesinin mutlaka Hasankeyf i gündemine alması gerektiği dile getirilmiştir. Baraj projesinin ihale edilme yöntemi, kamulaştırma, kültürel mirasın taşınması v.b. işlemlerin tümünün hukuka aykırı olduğu, bu hukuksuzluğun son bulması ve baraj yapımının derhal durdurulması için Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi dahil bütün ilgili mahkemelere yeni başvurular yapılması gerektiği saptanmıştır. Hasankeyf halkı kesinlikle Ilısu Barajı nı istemediği ve bunu kırmak için son yıllarda Hasankeyf üzerinde sistematik biçimde oluşturulan psikolojik ve ekonomik baskının yarattığı travmanın, süreci yaşayan halkı mağdur edip yoksullaştırdığı belirtilmiştir. Yeryüzünde yaşayan tüm canlılar aynı ekosistemin vazgeçilmez bileşenleridirler. Her bir canlının tıpkı insan toplulukları gibi savunulması gereken hakları vardır. Eğer Ilısu Baraj Projesi bitirilirse kültürel miras kadar doğal miras da ciddi ve büyük kayıp verecektir. Bölgede çok az sayıda bilimsel araştırma yapılmış olmasına rağmen, Dicle Nehri üzerinde uluslararası öneme sahip 5 ayrı Önemli Doğa Alanı bulunmaktadır. Dicle Nehri nin Fırat ile Güney Irak ta buluştuğu Mezopotamya Sazlıkları da başta kuş ve balık türleri olmak üzere Ortadoğu nun en büyük sulak alandır.

Ilısu baraj projesi bu alanları geri dönüşsüz olarak yok edecektir. Kendine özgü biyolojik çeşitliliğe ve ortadoğu açısından çok kritik bir ekosisteme sahip yukarı Dicle Vadisi nin korunup gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlamamız gerektiğinde uzlaşılmıştır. Ilısu Baraj Projesi nin durdurulup baştan sona yerel toplum ile aynı seviyede yürütülecek bir tartışma sürecinde gözden geçirilmesi gerekiyor. Öncelikle Kültür ve Turizm Bakanlığı nın şimdiye kadar kapalı olan gözlerini ve kulaklarını bu mirası korumak için seslenenlere olumlu tepki vermek üzere açması talep edilmiştir. Sadece Dicle Vadisi nde yaşayanların değil tüm yeryüzünün ortak mirasını sular altında bırakmaya yönelik çalışmaların durdurulması, Hasankeyf ve Dicle Vadisi nin günümüze ulaşan değerlerinin geleceğe aktarılması için tüm duyarlı bireylerin çaba göstermesi gerekiyor. Batman, bölge, Türkiye ve uluslararası düzeyde duyarlı ve ilgili kuruluşları Hasankeyf ve Dicle Vadisi için güçlü şekilde ve her şeyini ortaya koyarak harekete geçmeye çağırıyoruz. Hasankeyf ve Dicle Vadisi nde kültür, doğa ve toplumu Ilısu Baraj Projesi gibi çılgın ve yıkım getiren projelerden kurtarabiliriz. Hasankeyf ve Dicle Vadisi nin kurtulup sosyal-ekonomik olarak gelişmesi, yaşanan acıların ve kolektif hakların kabul gördüğü kalıcı bir barışa bağlıdır. Bizler her türlü yıkıma karşı her alanda mücadele ederek bu değerleri sonuna kadar savunacağız. Kendisi ve ekosistemiyle barış ve uyum içinde bir toplumu elbirliğiyle inşa edeceğiz. Batman Kent Konseyi Hasankeyf ve Dicle Vadisi Sempozyumu Çalışma Grubu

Mezopotamye Ekoloji Hareketi 1. Konferansı Sonuç deklarasyonu MEZOPOTAMYA EKOLOJİ HAREKETİ 1. KONFERANSI SONUÇ BİLDİRGESİ (23-24 Nisan, WAN)

Amed, Dilok, Rıha, Merdin, Muş, Wan, Elih, Siirt, Dersim, Bitlis illerinden 100 Mezopotamya Ekoloji Hareketini delegesinin, Türkiye de ekoloji mücadelesi yürüten Gaya dergisi, Nükler Karşıtı Platform, Yeşil Direniş, Yeşil Gazete, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi, Karadeniz Isyandadır Platformu, Kuzey Ormanları Savunması, Su Hakkı Kampanyası, Dersim Ovacık Belediyesi; Almanya dan İCOR, Rojhilat Kürdistanı ndan Parastina Green Chiya temsilcileri ve DTK, KJA, HDK, HDP nin katılımıyla 170 kişiyle Wan, Nuda Kültür Merkezinde 23-24 Nisan tarihinde gerçekleştirilmiştir. Kapitalist modernite, kent-sınıf-devlet üçlüsü ve iktidarsermaye birikim yöntemiyle toplumları nefessiz, üretimsiz bıraktığı gibi, doğaya her tür yıkımı dayatmaya devam etmektedir. Mevcut sistem, ulus-devlet ve hükümetler eliyle, Kentsel dönüşüm ve kamulaştırma projeleriyle toplumsallığı dağıtmakta, işsizlik, yoksulluk, genetiğiyle oynanmış gıdalarla suni beslenmeyi, kültürel, tarihsel ve toplumsal yıkımı dayatmaya çalışmaktadır. GAP, Ilısu, Zeugma, Yeşil Yol, Carettepe, Munzur ve Kanal İstanbul, üçüncü köprü gibi dev yıkım projeleri, orman alanlarının imara açılması, su varlıklarını ticarileştirilmesi, toprakların metalaştırılması, fosil yakıt kullanımın teşvik edilmesi gibi doğadan ve

toplumdan uzaklaştıran politikalarında ısrar etmektedir. Bu mevcut yıkım rejimi tarafından Ortadoğu ve Kürdistan da yüz yılı aşan savaş ve katliam politikalarıyla tarihte eşi benzeri görülmeyen bir vahşet sürdürülmektedir. Sûr, Nisêbîn, Hezex, Kerboran, Farqîn, Şirnex, Gever, Sîlopiya ve Cizre deki olduğu gibi yüz binlerce insan, sistem tarafından yerinden yurdundan göç ettirilmekte ve yaşadığı kentler yerle bir edilmektedir. Dünya kamuoyu ise toplum ve doğayı yok etmeye çalışan vahşet ve katliamlara sessiz kalmaktadır. Ulus-devletin tekçi, inkarcı zihniyeti ve kapitalist modernitenin sınırsız kar-rekabet ve tahakkümcü yapısı dünyayı bu duruma getirmiştir. Bu durumdan dolayı toplumsal felaketler çevre felaketlerine, çevresel felaketler toplumsal felaketlere dönüşmektedir. Toplumun ve insanlığın bu gidişata dur demesi gerekmektedir. Böyle giderse kısa süre sonra geri dönülmez bir noktaya gelinecektir. Bu nedenle ekolojik bir karşı duruşun gelişmesi çok önemlidir. Tüm bu yıkıcı zihniyete ve uygulamalara rağmen geri dönüş mümkündür. Bir yandan yürütülen savaşlara, diğer yandan HES ler, termik santraller vb. birçok yıkım politikası ile tarih, doğa, toplumsal değerlerimiz ve yaşam alanlarımız yok edilmesine dur demek için ekoloji mücadelesini büyütmek gerekmektedir. Bu anlamda ekoloji mücadelesi yaşam alanlarını koruma, Toprağımızı, suyumuzu, enerjimizi komünleştirelim, demokratik özgür yaşamı inşa edelim şiarı doğrultusunda yürütülmesi, yükseltilmesi gereken bir mücadeledir. Ulus devlete karşı demokratik ulusu; kapitalist sermaye rantçılığı ve endüstriyalizme karşı anti-kapitalist ve anti-tekelci duruşla komünal ekonomiyi; kapitalist modernitenin dayattığı tarım ve enerji politikalarına karşı da doğal tarımı, ekolojik köy ve kentleri, ekolojik endüstri, enerji ve teknolojiyi geliştirmenin tam zamanıdır.

Ekoloji mücadelemizin tüm dünya insanlığının özgürleşmesinin mihenk taşı olduğu bilinciyle yürütülen her çalışmanın özgür birey ve toplum olma yolunda bizi biz yaptığını, yapacağını biliyoruz. Özgür kimlik ve özgür yaşam gerekçemiz olan doğamıza ve toplumsal hakikatimize ulaşma mücadelemizin tüm insanlığı aydınlattığını görüyor, yeni bir aydınlanma çağının öncü halkı ve onun evlatları olarak var olma ve özgürleşme yolunda attığımız her adımın coşkusunu, heyecanını derinden hissediyoruz. 21. yüzyılın ve önümüzdeki bin yılların aydınlık çağlarının müjdecisi olan paradigmamız, demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü paradigmadır. Bu anlamda ekoloji mücadelesi herhangi bir mücadele olmaktan öte, özgür yaşam paradigmasının yaşamsal özüdür. Ekoloji olmadan toplum, insan ve doğa olmadan ekoloji olamaz. Milyarlarca yıllık evrensel oluşum diyalektiğinin özü ve kendisi olan ekoloji, tüm var oluş süreçlerini diyalektik olarak birbirine bağlı ve zincirin halkaları biçiminde örer. Bu anlamda kapitalist moderniteye karşı yürütülecek mücadele, devletçi-egemenlikçi zihniyete karşı demokratik toplumsal ve özgürlükçü zihniyeti geliştirme, toplumsal özne olma mücadelesidir. Bu da ancak, doğayı-toplumu-bireyi sermaye-rant ve iktidar için her türlü kullanıma açan sisteme karşıt bir duruşla, toplumsal varlık ve özgürlük mücadelesi ile gelişir

Ortadoğu da ekolojinin tarihi de kadının tarihi gibi yazılmamıştır. Nasıl özgür kadın için kadın tarihini bilmek gerekiyorsa, ekolojik toplum için de ekolojinin tarihini bilmek gerekir. Bu anlamdaekoloji akademileri açarak, tüm toplumsal alan ve akademi eğitimlerinde ekolojik bilinci vazgeçilmez bir boyut olarak programlara dahil etmek gereklidir. Kendi meclislerimizi örgütlemek kadar, tüm toplumsal alan ve kurumsal çalışmaların ekolojik bilinç, duyarlılık ile örgütlenmesi sağlama sorumluluğu hayatidir. Demokratik ve ekolojik toplumun inşası noktasında konferansımızda önemli kararlaşmalar yaşanmıştır. Konferansımızla birlikte alınmış kararlar ile dünya ekoloji hareketlerine de soluk aldırtacak düşünsel, örgütsel ve eylemsel bir çıkış planlanmıştır. Alınan kararların bazıları şunlardır. Tüm kararlar daha sonra kamuoyu ile Ulusal ve düşünsel, uluslar arası ekoloji haraketleri ile örgütsel ve eylemsel bir bütünleşme sağlanması, tahribatlara karşı ortak ağlar geliştirerek ortak eylemlerin geliştirilmesi. Yaşam için vazgeçilmez olan enerji, su, orman, toprak, kentleşme, tarım-tohum, teknolojide yaşanan zihinsel, fiziksel ve ideolojik tahribatlara karşı, konferansta kabul edilen Mezopotamya ekoloji hareketi politakaları çerçevesinde mücadele etme ve yeni yaşamı inşa etme kapsamında mücadelenin yükseltmesi. Kürdistan da kent yerleşimlerini yıkan, ormanları yakan sisteme karşı mücadele etme, buralarda yaşanılan ekolojik tahribatları teşhir etme, tahribat haritasını çıkarma, raporlama. Kürdistan da yıkılan, yakılan kentlere yönelik diğer ekoloji hareketlerine de çağrı yapılarak eylem ve çalışmaların planlanması, bu kentlerde oluşturulmuş dayanışma platformlarına aktif katılımın sağlanması. Kürdistanda enerji ve güvenlik politikaları sonucunda yok olmakla karşı karşıya kalan kültürel ve doğal alanlar olan Hasankeyf, Diyarbakır sur, Munzur vadisi,

gele goderne vd değerlere korumaya karşı mücadeleler sürdürülmesi. Kürdistani bir ekolojik modelin inşa edilmesi. Ekoloji kapsamında basın yayın organlarında düzenli programların yapılması, süreli yayınların çıkarılması. Ekoloji akademilerinin kurulması. Tüm Kürdistan da ve Ortadoğu da örgütlenme ağını yaygınlaştırma. Hukuksal mücadeleyi yürütme. Mezopotamya Ekoloji Hareketi Hasankeyf, Europa Nostra tarafından En Çok Tehlikede Olan 7 Kültür Mirası programına seçildi Basın Açıklaması, 16 Mart 2016 Türkiye nin Güneydoğu Anadolu bölgesinde, Dicle nehri üzerinde bulunan tarihi Hasankeyf kenti, 2016 yılı için Avrupa nın En Çok Tehlikede Olan 7 kültür mirası listesine seçildi. Liste bugün Avrupa nın önde gelen kültür mirası kuruluşu Europa Nostra ve Avrupa Yatırım Bankası Enstitüsü tarafından Venedik te ilan edilirken, Hasankeyf Avrupa nın en önemli arkeolojik sitleri arasında gösterildi. Hasankeyf, Hasankeyf Matters ve Hasankeyf i Yaşatma Girişimi nin de desteğiyle Kültür Bilinci Vakfı tarafından listeye aday gösterilmişti. Hasankeyf in aday gösterilmesinde güdülen amaç, şehrin korunması yönünde bir adım daha atmak ve kültür ve doğa miraslarının korunması ve

sürdürülebilirliklerinin sağlanması yönünde sürekli bir diyaloga katkıda bulunmaktı. Hasankeyf, Ilısu Baraj ve Hidroelektrik Santralı Projesinin doğrudan tehdidi altındadır. İnşaatı süren projenin tamamlanması halinde, tarihi kent sular altında kalacak ve arkeolojik kalıntılarının çoğu da tahrip olacaktır. Tarihi bağlamda Hasankeyf Hasankeyf, 12.000 yıllık tarihiyle şimdiye kadar gün ışığına çıkarılmış en eski organize barındırmaktadır. yerleşik Aramice de yaşam Kifas kalıntılarından diye anılan bazılarını şehir, Süryani Hristiyanların merkezlerinden biri idi ve MS 5 inci yüzyılda bir Asuri piskoposluğunun da makamı oldu. İslam devletinin genişlemesinin ilk yıllarından itibaren, Arapça adıyla Hisn Kayfa bölgede idari başkent işlevi gördü. En parlak dönemini 12 15 inci yüzyıllarda yaşayan Hasankeyf, mimari ve teknolojik yenilikleri ile meşhurdu ve bugün bile Selçuklu dönemi şehir altyapısından kalmış, yollar, su dağıtım şebekeleri ve imalat tesisleri gibi geniş alanlara yayılan örnekler barındırmaktadır. Şehrin siluetine hakim olan 12 inci yüzyıla ait köprünün ayakları (zamanının en büyük köprüsüydü) ve 15 inci yüzyıla ait iki caminin minareleri, Hasankeyf in, aynı zamanda, Türkmen Artuklular ve Kürt Eyyubiler de dahil olmak üzere birçok kültür ve uygarlığın ürünü olduğunu hatırlatır. Bir dizi anıtta hem Sünni hem Şii etkileri gözlemlenir. Ayrıca, şehirde bulunan çok sayıda cami ve kilisenin yanı sıra, Osmanlılara ait nüfus kayıtları da, Hasankeyf te yüzyıllar boyunca Müslümanlarla Hristiyanların birlikte ikamet etmeye devam ettiklerini göstermektedir. Hasankeyf ve etrafındaki Dicle vadisi, bütün insanlık için olağanüstü önem arz etmektedir. Bu alan, 1978 yılında Türkiye nin Anıtlar Yüksek Kurulu tarafından Birinci Derece Arkeolojik Sit Alanı ilan edilmiştir ve 1981 den beri Kültür Bakanlığı, Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğünün koruması altındadır. Ne var ki, Türkiye bu siti Dünya Kültür Mirası statüsü için aday göstermemiştir. Halbuki, Prof. Zeynep Ahunbay ile Dr. Özge Balkız tarafından gerçekleştirilen Stanford Üniversitesi/Doğa Derneği çalışmasına göre, Hasankeyf, muhtemelen, UNESCO nun 10 kriterinden 9 unu yerine getirmektedir.

Kültür ve doğa miraslarının korunması ve sürdürülebilirliğine alternatif yaklaşımların araştırılması En Tehlikede Olan 7 Kültür Mirası programı çerçevesinde, Europa Nostra ve Avrupa Yatırım Bankası Enstitüsü nden kültür mirası ve finans konularında uzman kişilerden oluşan bir ekip siti ziyaret ederek Hasankeyf in ve onun paha biçilmez evrensel değerdeki kültür mirasının korunması için uygulanabilir bir eylem planının hazırlanmasında yardımcı olacaklardır. Bu çalışma, Türkiye deki özel ve resmi ilgili taraflarla yakın işbirliği içinde yürütülecek ve yörenin kalkınması için daha önce yapılmış olan yatırımlar da dikkate alınacaktır. Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, Hasankeyf teki bazı seçili anıtların kurtarılması ve sitin turizme açılması konusunda kendine göre bir vizyon geliştirmiş durumdadır. Ne var ki, henüz halka açıklanmış olan ayrıntılı bir kurtarma planı yoktur ve Hasankeyf lilerin ve bölge halkının ekonomik kalkınma özlemleri ve kültür mirasının korunması hususunda onların temsilcilerinin görüşlerine çok az başvurulmuştur. Hasankeyf in anıtlarının korunmasına yönelik gerçekçi bir planın bulunmaması da, Almanya, Avusturya ve İsviçre nin 2009 yılında Ilısu Projesine ihracat kredisi desteklerini geri çekmelerinde etkili olmuştur. Hasankeyf ve onun çevresindeki köyleri kapsayan geniş anlamda bir şehir eko-sistemi çerçevesinde kültür ve doğa mirasının korunması ile ekonomik büyüme arasında dengeyi sağlamak üzere yerel temellere dayanan bir yönetim stratejisinin geliştirilebileceği umulmaktadır. Dicle Kalkınma Ajansı nın (DİKA) desteği ile Hasankeyf in yakınındaki Üç Yol köyünde Hasankeyf kaymakamı tarafından başlatılan ekolojik köyler projesinde, daha şimdiden, sürdürülebilir büyümeyi tetikleyecek ilk adımlar gözlemlenebilmektedir. Son yıllarda yüzbinlerce ziyaretçi çekmiş olan Hasankeyf ile onun artalanı, Hasankeyf in tarihi önemi ve bulunduğu ortamın çekiciliği düşünülürse, 2 milyon turisti kaldırabilecek ve yılda 500 milyon dolar turizm geliri üretebilecek kapasitededir. Europa Nostra nın En Tehlikede Olan 7 Kültür Mirası programı, Türkiye hükümeti için kültür ve doğa mirasının korunması ve sürdürülebilir ekonomik büyüme konularında en iyi uygulamalarını paylaşmak için (örneğin, Hasankeyf için düşündüğü vizyonu gerçekleştirmeye yönelik

ayrıntılı eylem planını yayınlamak gibi) bir fırsat niteliğindedir. İdeal olarak, bütün ilgili taraflar arasında bir konsensüs oluşmasına zaman tanımak maksadıyla, Ilısu Barajı ve bağlantılı projelerin inşaatları askıya alınarak toplumun bütün düzeylerinde tam katılımlı bir tartışma için imkan yaratılması iyi olacaktır. Hasankeyf, Birleşmiş Milletler in 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri nin uygulanması için bir örnek haline gelebilir (BM nin söz konusu hedefleri ile, şehirlerin kucaklayıcı, güvenli, afetlere karşı dayanıklı ve sürdürülebilir olmaları amaçlanmakta, dünyanın doğa ve kültür mirasının korunması ihtiyacı vurgulanmaktadır.) İletişim için: Hasankeyf i Yaşatma Girişimi Ercan Ayboğa hasankeyfgirisimi@gmail.com 0532-0698159 Hasankeyf Matters John Crofoot johncrofoot@yahoo.com 0539-3044944 Europa Nostra http://www.europanostra.org Europa Nostra, Avrupa nın kültür ve doğa mirasının korunması yönünde faaliyet gösteren bir yurttaşlar hareketidir. 250 kültür ve doğa mirası kuruluşu üyeden, 150 resmi ve kurumsal teşkilat ortaktan ve 1500 şahıs üyeden oluşan ve tüm Avrupa yı kapsayan şebekesi vasıtasıyla, yerel ve ulusal düzeyde ve Avrupa düzeyinde politika saptayıcılarla birlikte çalışarak kültür mirasının korunması ve ekonomik büyüme ve istihdam artışına destek olunması yönünde çaba sarf etmektedir. En

Tehlikede Olan 7 Kültür Mirası, Europa Nostra nın şebeke projesi olan Kültür Mirası Entegrasyonu çerçevesinde Avrupa Birliği nin Yaratıcı Avrupa programının desteğine sahiptir. Kültür Bilinci Vakfı http://www.kulturbilinci.org Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı nın (KBGV) üyeleri arasında iş dünyasından insanlar, sanatçılar, akademisyenler ve sanat, mimari, arkeoloji, tarih vd. alanlarından uzmanlar yer almaktadır. KBGV, seminer ve konferanslardan dokümantasyon ve koruma projelerine kadar farklı alanlarda yürütülen (ve özellikle Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemleri üzerinde yoğunlaşan) programlar vasıtasıyla, Türkiye deki çeşitli kültür mirası kaynakları konusunda bilinçlenmeyi artırmak, kültür mirasının değerinin daha iyi anlaşılmasını sağlamak ve kültür mirasının korunmasına katkıda bulunmak yönünde çalışmalar yürütmektedir. Hasankeyf i Yaşatma Girişimi www.hasankeyfgirisimi.org 2006 da kurulmuş olan Hasankeyf i Yaşatma Girişimi, yöre ve bölgenin yerli aktivistleri, yerel yöneticiler, meslek kuruluşları ve Sivil Toplum Kuruluşlarından oluşan bir koalisyon niteliğinde olup Ilısu Projesine karşı mücadele vermekte ve Hasankeyf ve Yukarı Dicle Vadisinde sosyal, kültürel ve ekolojik kalkınmaya destek olmak yönünde çalışmaktadır. Girişimin çalışmaları arasında, araştırmalar yürütülmesi ve yayınlar gerçekleştirilmesi, seminerler düzenlenmesi ve Hasankeyf, Batman ve Dargeçit te konuya dikkat çekmeye yönelik etkinlikler tertip edilmesi yer almaktadır. Koalisyon, Hasankeyf te bir bilgilendirme bürosuna da sahiptir. Hasankeyf Matters

http://www.hasankeyfmatters.com Hasankeyf Matters, yerli halk ile ziyaretçiler arasında bağlar tesis etmek suretiyle hem ulusal hem de uluslararası düzeyde Hasankeyf e dikkat çekmek için faaliyet gösteren bir gönüllü grubudur. Gazetecileri, sanatçıları, doğa yürüyüşü yapanları, fotoğrafçıları vd. yılda iki kere düzenlenen ve ingatherings adı verilen buluşmalar yoluyla Hasankeyf te bir araya getirmek de faaliyetleri arasındadır. Hasankeyf Matters, Hasankeyf hakkında bilgilerin (haberler, tarih, çevre, turizm vs.) toplanıp dağıtıldığı bir yer olarak da hizmet vermektedir. (English) Dams and democracy: has the last word been said on Hasankeyf? Bu sayfa sadece English dillerinde vardir. Çatışma ortamını fırsat bilen hükümet Ilısu Projesini tamamlamak istiyor Geçen hafta TBMM de Hasankeyf ilçesi sakinlerinin evlerini boşaltmalarına ve Yeni Hasankeyf in yerleşkesinin sınırlarını

belirleyen ve tanımlayan bir yasa onaylandı. Ardından kamuoyunda konu ile ilgili bir çok haber çıktı. Bu yasa ile dört yıldır Yeni Hasankeyf te yapılan alt yapı ve kamu kurumu binalarının bugüne kadar keyfi ve yasadışı olduğunu ifade etmektedir. Çünkü yasa ile ilk defa yeni bir yerleşim yerinin yapılmasına dair kanun çıkarılmaktadır. Mayıs 2015 tarihinde Hasankeyf te oturanların hak sahipliği ile ilgili bir genelge yayınlanmıştı. Hasankeyf Yaşatma Girişimi nin önayak olduğu ve iki Hasankeyf linin açtığı dava sonucu genelgenin iptal edildiği ve sonrasında hükümetin bu yasayı çıkardığı anlaşılmaktadır. Yani hukuki açıdan hukuksuz olan Yeni Hasankeyf için kanun çıkmadan genelgenin çıkarılmış olmasıdır. AKP bir genelge ile tam bir hukuksuzluk içinde bir ilçenin taşınmasını gerçekleştirmek istemiştir. Yeni yasa ile halkın haklarının ihlali sürmekte, örneğin daha önce bahsı olmayan Yeni Hasankeyf te konutların öngörüldüğü arsanın da Hasankeyf liler tarafından satın alınması da DSİ tarafından istenmektedir. Hasankeyf liler bu tutuma karşı, DSİ tarafından Kasım 2015 ayında talep edilmesine rağmen Yeni Hasankeyf te nasıl bir daire veya müstakil ev istediklerini bugüne kadar bildirmediler. Bir protesto tutumunun da sonucu olarak bildirmek de istemiyorlar. Şu an Hasankeyf liler gelecekleri konusunda bir çok belirsizlik yaşamaktadırlar. Haziran 2015 de işcilerin greve girmesiyle inşaatı fiilen büyük oranda durdurulan Ilısu Barajı ve Hidroelektrik Santrali nin inşaatına Kasım 2015 de düşük seviyede ancak başlanabilmiştir. Dargeçit ilçesine yakın bulunan inşaat alanında Ilısu konsorsiyumu grevdeki bazı işciler ve dışardan getirdiği başka işcilerle bunu sağlayabilmiştir. Fakat barajın ve özellikle HES in ne zaman bitirileceğine dair bir açıklama yok. Tüm bu gelişmelere bakarak son aylarda bölgemizde artan çatışma ve baskı ortamında, hükümetin bunu fırsat bilerek Ilısu baraj Projesini hızlandırarak Hasankeyf ve Dicle

Vadisi nin önemli bir kısmını boşaltmak istemektedir. Tüm ülkede artan baskı ve korku ortamınının Ilısu Baraj Projesine karşı tepkileri azaltacağından hareket ettiği anlaşılmaktadır. Bununla ilgili olarak bir ay önce DSİ bölge müdürlüğünden Hasankeyf Belediyesi ve Kaymakamlığına gönderilmiş olan yazıda evlerin bir an önce boşaltılarak terk edilmesi istenmiş ve halk zorunlu göçe tabi tutulmuştur. Tamamlanması durumunda sosyal, kültürel ve ekolojik açıdan büyük tahribat yaratacak ve başından beri sorunlu ve sakat olan Ilısu Projesine karşı her zamankinden daha fazla duracağımızı bir daha belirtmek isteriz. Bu çerçevede Hasankeyf ile ilgili mecliste kabul edilen bu yasayı muhalefet partileri nezdinde anayasa mahkemesine götürmek ve bölgesel düzeyde Ilısu baraj projesinin yapılıp yapılmaması konusunda bir referandum girişiminde bulunacağımızı kamuoyunun bilgisine sunarız. Hasankeyf i Yaşatma Girişimi İmza Kampanyası: Susarak Yaşanmaz, Susuz hiç Yaşanmaz! Hasankeyf i Yaşatma Girişimi olarak parçası olduğumuz Su Hakkı Kampanyası nın başlattığı Susarak Yaşanmaz, Susuz hiç Yaşanmaz başlıklı imza kampanyasını sizin de imzanızla desteklemenizi bekliyoruz. İmza için tıklayın: http://susuzyasanmaz.suhakki.org/

Çağrı metni: Tüm yerel yönetimlerden musluklarımızdan temiz ve içilebilir lezzette su akması için, su hizmeti altyapılarını (apartman içindeki borular da dâhil) kamu kaynaklarıyla yenilemelerini ve temel ihtiyaçlarımız (içme, beslenme ve temizlik) için gerekli olan suyu hanelerimize ücretsiz sağlamalarını talep ediyoruz. Büyüyen bir su sorunumuz olduğunun farkındayız. İklim değişikliğinin şiddetlendirdiği kuraklık, su varlıklarının azalması ve kirlenmesi gibi etkenler nedeniyle temel ihtiyaçlarımız için bile su bulmakta sıkıntı yaşamaya başlayacağız. Kalitesi düşen su hizmetleri, artan su faturaları ve içme suyu ihtiyacımızı tamamen ambalajlı sulardan karşılamak zorunda bırakılmamız

suya ulaşmamızı ekonomik olarak imkânsız kılarken, büyük adaletsizliklere de yol açıyor. Hem su varlıklarını koruyan hem de tüm canlıların eşit ve adil biçimde suya erişimini sağlayan piyasa dışı kolektif çözümlerin bir an önce hayata geçirilmesini istiyoruz. Su, parası olanın satın alabileceği, şirketlerin para kazanabileceği, devletlerin gelir elde edebileceği bir meta değildir. Su varlıklarının korunmasına hizmet edecek etkin bir su tasarrufunun insan hakkını ihlal etmeden gerçekleşmesi için musluklarımızdan temiz, içilebilir lezzette su akmasını ve temel ihtiyaçlar için kullanılan suyun ücretsiz verilmesini talep ediyoruz. Hasankeyf finalinde! Europa Nostra Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı 10 December 2015 Europa Nostra nın her sene düzenlediği Büyük Tehlike Altındaki 7 Kültür Varlığı programının 2016 listesi için Vakfımızın Hasankeyf Matters Grubu yla ortaklaşa aday gösterdiği Hasankeyf, final listesine kalmayı başardı. 2016 yılı Büyük Tehlike Altındaki 7 Kültür Varlığı programı için kısa

listede yer alan 14 anıt eser ve miras alanı, kültürel miras konusunda Avrupa nın önde gelen kuruluşu Europa Nostra ile Avrupa Yatırım Bankası Enstitüsü tarafından farklı disiplinlerden uzmanların katılımıyla bugün gerçekleştirilen panelde açıklandı. 14 farklı Avrupa ülkesinde bulunan tehlike altındaki varlıklar şunlardır: Ermenistan daki Ererouyk Arkeolojik Sit Alanı ve Ani Pemza köyü; Belçika Brüksel deki Adalet Sarayı; Estonya Tallinn deki Patarei Hisarı; Finlandiya daki Helsinki-Malmi Havalimanı; Fransa Dieppe deki Colbert Döner Köprüsü; Almanya Divitz deki Şato; Yunanistan Sakız Adası ndaki Kampos Bölgesi; İtalya daki Venedik Lagünü; Hollanda daki Rijswijk Şatosu; Norveç Oslo daki Y Bloku; Portekiz Lizbon yakınlarındaki Valflores Ekstremadura daki Sarayı ve Malikânesi; İspanya Padovalı Aziz Antuan Manastırı; Türkiye deki Hasankeyf antik kenti ve çevresi ve Birleşik Krallık Edinburgh daki Mavisbank Evi. Bu alanlardan bazıları bakımsızlık veya yanlış planlama/imar projeleri nedeniyle risk altındayken bazıları da kaynak yetersizliği veya uzman eksikliği nedeniyle tehlikeyle karşı karşıya durumdalar. 7 kültürel miras alanından oluşan nihai liste 16 Mart ta Venedik te düzenlenecek halka açık bir etkinlikle açıklanacak. Ilısu Barajı projesi sebebiyle tahrip edilmesine ancak birkaç yıl kalmış olan Hasankeyf, 14 Europa Nostra finalisti arasında yer alan İslam

Mimarisi nin konumunda. önemli örneklerini barındıran tek bölge http://7mostendangered.eu/2015/12/10/ancient-city-of-hasankeyf -and-its-surroundings-turkey/ Açıklama: Türbesini Kaçırıyorlar Zeynel Bey Hasankeyf ten Yaklaşık 12 bin yıllık geçmişi olan Hasankeyf te yer alan önemli kültürel varlıklardan biri olan Zeynel Bey Türbesi sular altında kalacağı bahanesiyle, Dicle nehrinin iki kilometre kuzeyinde, inşası süren Yeni Hasankeyf e bitişik bir alanda Arkeolojik Kültür Park olarak tespit edilen yere taşınmak isteniyor. Basında son haftalarda çıkan haberlere göre 500 gün içinde taşınması tamamlanacakmış.

Zeynel Bey Türbesi 650 yıldır mevcut yerinde Hasankeyf dokusunun ayrılmaz bir parçası olarak yerinde durmakta ve Türkiye de Timur dönemi mimarisine uygun inşa edilen tek yapısı olan kümbetidir. Ancak kendi yerinde bir anlam ifade edip, başka bir alana taşınması hem riskli hem de anlam bütünlüğünü kaybedecektir. Bölgemizde çatışmanın yeniden alevlendiği bu aylarda adeta fırsat bu fırsat deyip türbeyi taşıma planının devreye konulması asla kabul edilebilir bir durum değildir. Taşınması ile ilgili son bir yıl içinde ilk iki ihalesi iptal edilirken üçüncü ihalenin DSİ tarafından hangi koşullarda, nasıl olduğu ve önceki ihalelerde iptal gerekçesi olan teknik konuların (Mimarlar Odası ndan alınması gereken bir belge) nasıl aşıldığı bilinmemektedir. Aslında ihalenin yapılıp yapılmadığı şüpheli olup konu ile ilgili sağlıklı bilgiye ulaşılamamaktadır. Yine Diyarbakır Kültürel ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu nun ne tam olarak Hasankeyf ne de Zeynel Bey Türbesi nin su altında bırakılmasına, yerinden edinmesi veya taşınmasına ilişkin kararı mevcuttur. Bütün bunlara rağmen yasal olmayan bir şekilde taşınma ile ilgili türbenin çevresine iskele kurulup ve etrafı kapatılarak çalışma başlatılmıştır. Uzmanların teknik olarak türbenin taşınmasının mümkün olmadığını defalarca ifade etmelerine rağmen, bu görüş kültürel ve doğal varlıkları hiçe sayan, değer vermeyen ve yok etmek isteyen zihniyet tarafından dikkate alınmamaktadır. Türbenin taşınmasının yapıldığı malzeme itibari ile çok riskli olduğunu ve taşınma esnasında tuzla buz olması durumunda çok değerli olan bu kültürel varlığın yok olacağını ve bunun hesabını da kimin ve nasıl vereceğini ilgililere soruyoruz. Bizler Zeynel Bey Türbesinin taşınmasına karşı kararlı bir şekilde sonuna kadar mücadele edeceğimizi, buna izin vermeyeceğimizi ve bununla ilgili bütün meşru, demokratik ve yasal hakları kullanacağımızın bilinmesini isteriz.

Batman, 18 Kasım 2015 Hasankeyf i Yaşatma Girişimi Orman Yangınları Raporu +++ Mezopotamya Ekoloji Hareketi (MEH) +++ Orman Yangınları Raporu, 12.10.2015 MEH adina olusturulan uluslararası bir heyet tarafindan Kuzey Kürdistan da yaygınlaşan Orman Yanginlari üzerine hazırlanan raporu ve raporun ekini (orman yangınların yer aldığı bir liste) aşağıdaki linkte bulabilirsiniz. Here you can download the report and its attachment: Forest-Fires-Report_2015-10 Forest-Fires-Attachment_2015-10 Email contact: mehdiplo@riseup.net Hasankeyf'te (Big Jump)! Büyük Atlayış Bugün (12 Temmuz) Hasankeyf te Büyük Atlayış (Big Jump) gerçekleştiridi. Girişimimiz ve Batman Ekoloji Meclisi

tarafından ortak gerçekleştirilen eylemde onlarca aktivist insan Hasankeyf çarşısından köprüyü geçerek nehrin kuzey tarafından Dicle ye girdiler. Farlı pankartları yanlarında taşıyanlar Ilısu Barajının derhal durdurulmasını ve nehirlerin özgür akmasını talep ettiler Özgür nehir özgür yaşamın temellerinden biridir Eylemde okunan açıklama aşağıdadır! Hasankeyf i Yaşatma Girişimi www.hasankeyfgirisimi.net hasankeyfgirisimi@gmail.com Basın Açıklaması: BASINA VE KAMUOYUNA Avrupa da 2005 yılından bu yana nehirlerin özgür akması, insanlarla nehirleri barıştırmak, halkın nehirlerini ve göllerini yeniden kazanmalarını sağlamak ve bu alanlarla aralarındaki güçlü bağları yenilemek amacıyla BİG JUMP (Büyük Atlayış) adı altında her Temmuz un ikinci pazar günü aynı saatte binlerce insanın nehirlere atlamasıyla gerçekleşiyor.

Türkiye devletinin Kürdistan da sayısız yatırım projeleriyle gerçekleştirdiği ekolojik yıkım ve tahribatlar sonucu birçok kültürel varlık tehdit altındadır. UNESCO çerçevesinde bulunan Dünya Miras Komitesi nin 10 dünya miras kriterinden 9 unu karşılayan yeryüzündeki tek varlık Hasankeyf ve çevresindeki Dicle Vadisi yok olma tehdidiyle karşı karşıya bırakılmaktadır. Dünyanın neresinde olursa olsun korunması ve geleceğe taşınması su götürmez bir gerçek olan Hasankeyf ve Dicle Vadisinin eşsiz zenginlikleri ne yazık ki ömrü 50 yıl civarında olacak Ilısu Barajı ve Hidroelektrik Santrali Projesi ne kurban edilmektedir. Daha 4 Temmuz 2015 tarihinde aynı coğrafyada bulunan Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri hepimizi mutlu edecek şekilde Unesco nun dünya miras listesine girmeyi başardı. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Diyarbakır toplumundan gelen bu talebi dikkate alırken Batman ili ve birçok başka çevreden Hasankeyf için gelen talep ve girişimleri görmezden geliyor. Halbuki Diyarbakır ın sadece bir kriteri yerine getirildiği teyit edildi. Bu ikiyüzlü tutumu kabul etmeyip Ilısu Projesi nin bir an önce durdurulmasını ve baştan sona etkilenen insanlarla eşit temelde tartışılmasını istiyoruz. Bugün burada Dünyanın bir çok ülkesinde aynı saatte gerçekleştirilen BİG JUMP etkinliğiyle Dicle Vadisini besleyen nehri ve İnsanlık mirası olan Hasankeyf i sulan altında bırakan zihniyeti protesto ediyor, bu yaklaşımın Orta doğuda tarihi ve kültürel soykırımlar gerçekleştiren barbarlar ve tecavüz ordusu İŞİD ten bir farkının olup olmadığını

kamuoyunun taktirine bırakıyoruz. Buradan tekrardan sesleniyoruz; Tarihimizden Doğamızdan ve Geleceğimizden elinizi çekin. Hasankeyf i Yaşatma Girişimi Batman Ekoloji Meclisi Milletvekili adaylara Ilisu/Hasankeyf sorulari Bugün Hasankeyf i Yasatma Girisimi olarak Ilisu Baraji ve Hidroelektrik Santrali Projesi nin etkiledigi bes ilde (Batman, Siirt, Diyarbakır, Mardin ve Şırnak) dört büyük partiden (HDP, AKP, CHP, MHP) milletvekilli adayi olan sahislara asagidaki sorulari gönderdik. Sosyal, kültürel ve ekolojik acidan cok büyük yikimlara neden olacak Ilisu Projesi hakkinda neler düsündüklerini ve bu projeye karsi bir duruslari olup olmadigini ögrenmek istedik. Ulasabildigimiz (en az ücte birinin hic bir iletisim bilgisine internet üzeri ulasamadik) adaylardan 2 Haziran a kadar yazili cevap bekliyoruz. Cevaplari web sitemizde (www.hasankeyfgirisimi.net) paylasacagiz. Selamlarla, Ercan Ayboga +++ Hasankeyf i Yaşatma Girişimi, Batman +++ 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri nde Ilısu Barajı ve Hidroelektrik Santrali Projesi nden etkilenen beş ildeki (Batman, Siirt, Diyarbakır, Mardin ve Şırnak) milletvekili adaylara Ilısu Projesi hakkında sorular 26 Mayıs 2015 Sayın milletvekili adayı, biz Hasankeyf i Yaşatma Girişimi olarak 2006 yılından beri

Ilısu Barajı ve Hidroelektrik Santrali Projesi ne karşı sosyal, kültürel ve ekolojik etkilerinden dolayı mücadele etmekteyiz. Bölgemizin en büyük yatırım projesi olan Ilısu Projesi ni toplumumuza yarardan çok zarar getireceği için alternatifler de önererek istememekteyiz. Mücadelemiz boyunca yerel ve bölgesel aktörlerle iletişimi arayan bir girişim olarak 7 Haziran 2015 de yapılacak seçimler vesilesiyle sizinle de iletişime geçmeyi gerek duyuyoruz. Aşağıda sıraladığımız soruları seçimlere bes gün kala kadar cevaplandırırsanız çok seviniriz. Vereceğiniz cevapları diğer milletvekilleri adaylardan alacağımız cevaplarla birlikte kamuoyuna açıklayacağız. Girişimimiz hakkında detaylı bilgi edinmek için web sitemize bakabilirsiniz. Sorular 1) Ilısu Barajı ve Hidroelektrik Santrali Projesi hakkında düşüncelerinizi kısaca öğrenebilirmiyiz? Bu projeyi doğru buluyormusunuz? 2) Ilısu Projesinin en az %85 inin bitmesine rağmen Hasankeyf i Yaşatma Girişimi nin kesin bir dille bu projeye karşı çıkmasına nasıl bakıyorsunuz? Vereceğiniz cevabı kısa gerekçelendirirmisiniz? 3) Ilısu Barajı gölünün altında kalabilecek alan ve köylere hiç gidip göç etmek zorunda kalacak insanlarla onların geleceğini konuştunuz mu hiç? Evet ise sizin açısından en önemli sonuç neydi? 4) Daha önceki yıllarda DSİ (Devlet Su İşleri hükümet kanadında Ilısu Projesinden sorumlu kuruluş) ve hükümetçe iddia edilenin tersine Hasankeyf teki kültürel varlıkların çok azı taşınması hedefleniyor. Örneğin tarihi köprünü ayakları şu an restore edilip su altında bırakılması amaçlanıyor. Kültürel mirasın neredeyse hepsinin su altında kalıp tahrip edilmesine ne diyorsunuz? 5) Ilısu Projesi nin Çevre Etkilendirme Raporu (ÇED) olmadan inşa edilmesini biz bir skandal olarak görmekteyiz. Seçilme durumunda çağdaş ve demokratik bir ülkede olması gereken kriterlerin uygulanmamasını dile getirecekmisiniz? 6) Ilısu Projesi tamamlandıktan sonra sulama amaçlı Dicle Nehri üzerinde Cizre Barajı kurulması planlanmaktadır. Dicle havzasında bütün sulama projeleri tamamlanınca Irak a akan suyun %43 i kesilecektir. Tamamen Dicle ve Fırat ın sularına

dayanan sulu tarımı ve içme suyu temini Irak için çok hassas bir konumda ve bundan dolayı Ilısu Projesi Irak açısından bir hayati sorun. Su çatışmasının doğması ve Irak ın çölleşmesi açısından Ilısu Projesi ni sorunlu görüyormusunuz? 7) Bir kaç defa kamuya açık toplantı ve mitinglerde DSİ ve hükümet yetkilileri Ilısu Projesi nin bir güvenlik boyutu da olduğunu belirttiler. Bizim edindiğimiz gözlemlere göre halkın önemli kısmı Ilısu ve başka barajların bu ifade edilen güvenlik boyutundan, yani bir çatışma aracı olarak kullanılmasından rahatsız. Özellikle çözüm sürecini düşünerek sizde de böyle bir rahatsızlık var mı? 8) Aralık 2014 de 4 aylık bir aradan sonra Ilısu Projesi nin inşaatı devam etti. Bu yapılırken çok daha uzak bölgelerden işçiler getirildi ve yüzlerce insan inşaat sahasının güvenliği sağlaması amacıyla korucu olarak işe alındı. Bir bölgenin daha fazla militarize edilmesini nasıl yorumluyorsunuz? 9) Ilısu Projesi tamamlandığında kendi iliniz için hangi olumlu ve olumsuz sonuçlar doğuracağını düşünüyorsunuz? Beklediğiniz sonuçları açıklarmısınız? 10) Ilısu Projesi hakkında seçim boyunca herhangi bir açıklama veya etkinlikte bulundunuz mu veya bulunmayı düşünüyormusunuz? Evet ise bunu kısaca açıklarmısın? 11) Eğer Ilısu Projesi hiç yapılmamış olsaydı ve siz şahıs olarak merkezi hükümetin başında olsaydınız, siz su, elektrik ve kalkınma amaçlı hangi tür projeleri tercih ederdiniz? 12) Ilısu Projesi nin bitirilmeme veya su tutmama ihtimalini görüyormusunuz? 13) Önümüzdeki ay ve yıllarda Ilısu Projesi nin bitirilmemesi ve/veya su tutmaması için girişimlerde bulunmayı planlıyormusunuz? Evet ise neler? Saygılarla, Hasankeyf i Yaşatma Girişimi Bahçelievler Mah. Turgut Özal Bulvarı, Bulvar İş Merkezi No:1, Batman Tel: 0488 214 37 50 www.hasankeyfgirisimi.net e-mail: hasankeyfgirisimi@gmail.com facebook: www.facebook.com/hasankeyfiyasatmagirisimi

Açıklama: Dargeçit'te protesto eylemi engelleniyor DBP gençliği ve genç kadın meclisleri tarafından 13 Nisan 2015 tarihinde Mardin Dargeçit (Kerboran) ilçesinde Ilısu Barajı ve Hidroelektrik Santrali ni protesto amaçlı düzenlenen nöbet eylemi polis güçleri tarafından engelleniyor. Polis asılan pankartları müdahele sonucu kaldırdı ve kapsamlı müdahale tehdidinde bulundu. Hızla devam eden baraj inşaatına ve beklenen yıkıma dikkat çekmek isteyen DBP li gençleri aktif olarak destekleyen girişimimiz herkesi duyarlığa çağırıyoruz! Çadırlarla başlayan birkaç günlük Ilısu Barajı nı protesto eylemi polis ve askerin engeli sonucu barajın kurulduğu Ilısu köyüne kurulamamış ve Dargeçit ilçesi seçilmiş zorunda kalınmıştı. Xwedi derkeve şiarı yapılan eylemde aynı zamanda bölgedeki diğer baraj ve HES lerle gerçekleştirilen doğa ve kültür yıkımına da dikkat çekilen eylem son iki ayda artan protesto eylemlerin devamıydı. Protesto eylemi yüzlerce kişinin katılımı ile 13 Nisan sabahı DBP ilçe binasında önünde başladı. Ilısu Baraj inşaatına giden

çevre yolu kenarına kurulan olan nöbet çadırının bulunduğu alana kadar yürüyen kitle sık sık Av av azadi (Su su Özgürlük), Be xweza jiyan nabe (Doğasız yaşam olmaz) sloganları attı. Yürüyüşe Nusaybin ve İdil belediye eşbaşkanları yanı sıra Şırnak ın İdil ve Güçlükonak ilçelerinden gelen DBP gençlik meclisleri üyeleri de destek verdi. Polis yürüyüş boyunca ve nöbet çadırının kurulacağı alanı akrep tipi zırhlı araç ve TOMA larla ablukaya aldı. Güçlülonak tan nöbet eylemine destek için gelen onlarca araçlık konvoy da asker engeli ile karşılaştı. Yapılan açıklamada kapitalist sistemin her şeyi metalaştıran ve azami kara dayanan yapısına dikkat çekilerek, Kapitalist sistem doğaya ve toplumsal dokuya ne kadar zarar verdiğini hesap etmemektedir denildi. Devamla açıklamada, Türk devletinin Kürdistan da onlarca yıldır beş bin yıllık tarihi ve doğal yapıyı sömürmek için binlerce köyü boşalttığının hatırlatıldığı açıklamada, devletin boşalttığı köylerde yaşayan Kürtleri buralardan metropollere göçerterek köle statüsünde yaşamaya zorladığına dikkat çekildi. Hasankeyf in Kürdistan ın en önemli kültürel mirası olduğuna da dikkat çekilen açıklamada Xwedi derkeve hamlesi ile suyumuza, enerjimize, doğamıza sahip çıkacağız. Mücadelemizi sonuna kadar sürdüreleceği vurgulandı. Nöbet eylemi dönüşümlü olarak Mardin ilin değişik ilçelerinden gelen gençlik meclisler tarafından yürütülüyor. Eylem müdaheleye rağmen devam ediyor. Ancak nöbet eylemin polis müdahelesi sonucu kaldırılması riski var. Hasankeyf i Yaşatma Girişimi Batman www.hasankeyfgirisimi.net email: hasankeyfgirisimi@gmail.com

Tunus DSF 2015: Su ve Toprak hareketlerin ortak deklarasyonu 28 Mart 2015 te Tunus Sosyal Forumu nda sosyal hareketler tarafından kaleme alınan ve uluslararası hareketin birikiminin yansıtan Dakar dan Tunus a: Toprak ve Su Mücadelelerinin Küresel Düzeyde Birleştirilmesi Bildirisi Bizler, su ve toprak hakkını savunan toplumsal hareketler, taban örgütleri ve sivil toplum örgütleri olarak 2014 yılının Ekim ayında Dakar da Afrika Sosyal Forumu nda toplandık. Doğal varlıkların, özellikle de müştereklerimizden olan suyumuzun ve toprağımızın gaspını ve bunlarla ilişkili insan haklarının sistematik bir şekilde ihlâl edilmesini protesto ediyor ve buna karşı mücadele veriyoruz. Su ve toprak gasplarının karmaşık doğasını da dikkate alarak fikirlerimizi paylaşmak mücadelelerimiz arasındaki önemli bağı görmemizi sağladı. Bu birleşme çabasını genişletmek amacıyla dünyanın dört bir tarafından gelen örgütler ve hareketlerle bu diyaloğu sürdürmek üzere 2015 te Mart ayında Tunus ta Dünya Sosyal Forumu nda yine bir araya geldik. Bugüne kadar, dünya çapında 200 milyon hektardan fazla toprak çoğunlukla Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu, G8 ve diğer kurumlar ve konsorsiyumların desteğiyle, özel şirketler, hükümetler, elitler ve spekülatörler tarafından gasp edildi. Müştereklerimize küçük bir azınlık tarafından el konulması, halkların zorla tahliyesi ve baskı altına alınması uygulamalarının yaygınlaşmasına neden oluyor.

Bu uygulamalar; doğanın korunması, iklim değişikliğinin önlenmesi, temiz enerji üretimi, mega altyapı projeleri ve/veya çoğunlukla Afrika da Gıda Güvenliği ve Beslenme için Yeni İttifak gibi Kamu-Özel ortaklıkları tarafından teşvik edilen sözde kalkınma adına yapılmaktadır. Böylece, kimliğin ve ekosistemlerin kaybı yaşamı imkânsız hale getirirken, tüm topraklar ve arazilere el konuluyor ve yerel topluluklar tahliye ediliyor! Haklarına ve onurlarına saldırılan toplulukların aileleri dağılıyor, göç etmeye zorlanıyor, mülteci olmak zorunda bırakılıyor, en temel haklarını kaybediyor, yoksullaşıyor ve açlığa mahkûm oluyorlar. Her gün 3000 insanın susuzluktan öldüğü tahmin ediliyor. Toplumların yaşam alanlarına erişimi ve bu alanların yönetimi ekonomik, finansal ve politik elitlerin desteklediği savaşı ve işgâli sürdüren silahlı gruplar, ordu ve kriminal kamu otoriteleri tarafından engelleniyor. Bu durum yerel gıda sistemlerini ve dünya nüfusunun önemli bir bölümünü besleyen pek çok yerel üreticiyi zayıflatıyor. İnsanlar bu duruma karşı çıktıklarında ise suçlu muamelesi görüyor, hapse atılıyor ve öldürülüyor. Dolayısıyla, elitlerin elde ettiği bu büyük kârlar; topraklarından ve geçim kaynaklarından şiddet, işkence ve tehditlerle tahliye edilmiş ve mülksüzleştirilmiş köylü çiftçilerin, kayıt dışı yerleşimler ve gecekondularda yaşayanların, balıkçılıkla geçimini sağlayanların, göçebe çobanların, yerli halklar ve toplulukların, göçebelerin, köylü ve şehirli işçiler ve tüketicilerin, özellikle gençler ve kadınların insan haklarının sistematik bir şekilde ihlâli üzerine inşa ediliyor. Toprak gaspı, her zaman su gaspıyla birlikte gidiyor ve değişik biçimler alıyor: yoğun miktarda su tüketen ve sürdürülebilir olmayan çiftçilik vakaları, su hizmetlerinin yönetimi ve özelleştirilmesi (ödeme gücü olmayanlardan bu hayati varlığı çalmak), kontrolsüz madenciliğin neden olduğu akifer kirlenmeleri, nehir yataklarının ve su yollarının baraj