TAKSİM SU MAKSEMİ Dr. Saadi Nazım NİRVEN Günün her saatinde içinden, şehir hayatının bir sel gibi akıp gittiği Taksim meydanının bir köşesinde türbeyi andıran, sekiz köşeli ufak binada zarif bir su dağıtma tesisatının bulunduğunu bilmem bilir misiniz? Bundan yarım asır evveline gelinceye kadar, Taksim suları adıyla anılan bend suları, tâ Belgrat ormanlarında Bahçe köyündeki bendlerinden buraya kadar gelir ve bu bina içindeki mermer maksemden dağılarak Tophanenin, Fındıklının, Beyoğlunun, Galatanın ve Kasımpaşamn mahalleleri arasındaki çeşmelerden akarlardı. Şimdi İstanbul'un su tarihinde Taksim su maksemi diye anılan bu ufak binaya girmeden evvel Taksim sularının şehre ilk akıdıhşîarını bir görelim: Taksim Maksemi Kapı üzerindeki kitabe
tezyinat Çeşmenin Motifleri III üncü Ahmed'in saltanatı zamanında İstanbul hayatının Boğaziçinin yeşil sahillerine doğru yayılmağa başladığı görülür. Kanlı bir ihtilâlle saltanat sedirinde onun yerini alan I inci Mahmud devrinde ise, Boğaziçinin daima ışıklı meltemlerle çırpınan lâcivert suları kıyılarında, güneş ziyalarının taze yeşil yapraklarını yaldızladığı koruların içinde kurulan yalılarla, saraylarla renklenen İstanbul'un bu yeni semtlerinde su ihtiyacı ilk defa esaslı bir surette temin ediliyor. Belgrad ormanlarında, Bahçe köyünün ilerisinde kesif ağaçlıklar ve fundalıklarla örtülü bir dere yatağı üzerinde 1144 Hicret yılında Topuzlu bendinin göğüsleme duvarının temelleri atılıyor. Bendin yapısı kısa bir zamanda tamamlanırken bendden çıkan taş galerinin suyunu karşı tepelere çıkaracak dört yüz metre boyunda Türk su sanat ve mimarîsinin güzel âbidelerinden biri olan Sultan Mahmud kemeri yükseltiliyordu. Su yolu Bahçe köyden ve kemerden sonra Acı Elma, Hacı Osman, Derbend, Maslak, Ayazağa, Zincirlikuyu, Mecidiyeköy, Şişli, Osmanbey ve Harbiyeden Taksim hazinesine geliyor. Buradan çıkan galeri Taksim makseminden geçerek Tophane, Beyoğlu, Galata ve Kasımpaşa gibi şehrin büyük semtlerine ölçülü miktarda sular dağıtıyordu. Maksem üstü külâh şeklinde kurşun kaplı, sekiz köşeli küfeki taşından yapılmıştır. Üç cephesinde, biri kapı üzerine tesadüf etmek üzere pencereler vardır. Binayı taşan çatıyı konsol tarzında dört köse taklar tutar. İstiklâl caddesine ve kısmen de meydana bakan cephesi üzerinde inşa olunduğu zamana ait bir çeşme mevcuttur. Çeşmenin ayna taşının üzerinde çiçekler, tezyinî motifler ve I inci Mahmud devrinin Barok üslûbunda tezyinatından olan güneş şeklinde geniş bir kabartma vardır. Çeşmenin solunda maksemin kapısı bulunmaktadır. Kapının üzerinde şu hitâbe okunuyor: Maksemin içi
Şehinşah-ı cihan Mahmud Han'ın Kevser-i lûtfu Bu maksemden eder atşana irvayı ferahzâyı Zehi bu maksemi âb-ı hayat efzaki muhbirdir. Bu dilcu beytin her mısraı tarih-i garrayı Cihandar-ı himem Sultan Mahmud etti nev bünyat Bu ebh-i maksem âbı-zülâl Kevserâsâyı. Maksem'in bu yüzündeki demir parmaklıklı pencerenin her iki yanında binayı yapan iyi kalbli mimar, kuşlar için zarif yuvalar yapmağı unutmamış. Maksemin Fransız Konsoloshanesine bakan cephesine bitişik duvar üzerinde sonradan yapılmış bir çeşme daha var. Makseme girilince, mermer döşeli zeminin duvarları üzerine yükselen yuvarlak kubbenin, hariçten hiç de belli olmayan bir derinlik ve yüksekliği hissolunuyor. Bunda kubbenin içini süsleyen renkli ve çiçekli zarif nakışların da tesiri oluyor. Kapının kar şısına düşen duvar kısmına galeriden gelen suyun mermer oluğu açılmış, önünde lüle tertibatı bulunuyor. Sol tarafta duvarlar boş sağda ise maksemin yüksek kubbesinin altında geniş oluktan mermer hazineye dökülen ve lülelerden fışkıran suyun daimî şırıltısı ve tatlı musikisinin ahengi oturup dinlenilebilecek üç mermer basamakla çıkılan oldukça geniş maksure halinde bir yer var. Cezayirli Gazi Hasan Paşanın Kitabesi Kubbenin ve duvarların nakışları, hatları ve şekillerde sade ve tatlı bir ahenkle birbirlerine mezcedilmiş oldukları görülüyor. Gerek kubbe ve gerek duvarlardaki bu süslerin etrafları boş bırakılmış, bu beyaz boşluk içinde bütün bu nakışlar birbirine sarılmış taze filizleri andıran yeşil kıvrımlar arasında uçuk pembe, eflâtun çiçeklerin renklerde güzelleşiyor, yan duvarlarda yer yer asılmış ipek halılar halini alıyor. Kubbeye yakın açılmış dışarıdan yapraklar örtmüş dört köşe demir parmaklıklı pencereler, içeri akan günün aydınlıklarına, loş bir nemlilik veriyor. Karşı duvara da oyulmuş mermer oluğun üzerinde dilimli ufak bir saksıdan iki yana taşan ve tekrar ortadan bir güneş gibi açılarak yayılan yapraklı bir kabartma tezyinatının altında maksemin tarihi var: Lüle tertibatı ve süzgeçler Her gören tahsin edip güya olur tarihin Maksem Sultan Mahmud dürü yekta cedid. 1145
ikiye bölünmüş ayrı bir bölme ve sağ yanında diğer ufak bir bölme ve bunların diplerinde de suyun boruya geçmesini sağlıyan birer delik bulunmaktadır. Bu deliklerin üzerinde, öndekilerde büyük ve yandaki bölmede ufak olmak üzere, herhangi bir böceğin veyahut ufak bir hayvanın su borusuna kaçmaması için, bir asker miğferini andıran ince delikli bir süzgeç konulmuştur. Burada ilk defa bahsettiğimiz bu demir süzgeçler, gerek yapılışları ve gerek gördükleri iş dolayısile su sanatında bir ehemmiyet taşırlar, Türklerde demir, tunç, bakır işlerinin ve bunların üzerindeki tezyinatın çok eski bir tarihi olduğu malûmdur. Şamdanlar, kandiller, zarflar, çeşme ve sebil, sıı taslan vesaire üzerinde görülen bu Türk nakır sanatını, biz burada, bu zarif süzgeçlerde ilk olarak tebarüz ettiriyoruz. Süzgeç in şeklinde, Türk ordusunda daima mümtaz bir yer işgal etmiş su mimarlarının yine ordudan, Türk miğferlerinden ilham almış olmaları muhtemeldir. Maksemin bu mermer bölmelerinden, vaktiyle soldaki bölmenin lülelerinden Tophane ve Fındıklı cihetine, sağdaki bölmeden de Beyoğlu cihetlerine ve yandaki ufak bölmeden de Kasımpaşa taraflarına dağılan Taksim suları üzerinde birçok güzel çeşmeler ve zarif sebiller yapılmıştı. Maksemin tarihini taşıyan ufak kitabe taşının sağ ve sol taraflarında zemini yeşil boyalı mermer levhalar üzerinde kabartma yazıları sarı yaldızlı iki kitabe bulunuyor. Bunlardan sağdaki levha, Taksim sularının İlk bendinin yapılışının üzerinden yetmiş seksen sene geçtikten sonra l inci Hamid devrinde büyük Türk Amirali Cezayirli Gazi Hasan Paşa tarafından Taksim sularının nasıl genişlettirildiğini anlatıyor. Cezayirli Gazi Hasan Paşa 18 inci asırda Osmanlı imparatorluğunun yetiştirdiği deniz ve kara harplerinde teferrud etmiş namlı bir Türk veziridir. İki defa Kaptanı-Derya ve bir defa da Sadrazamlık «mansabı cehlini» ihraz etmiştir. Yusuf Paşanın Kitabesi ve Su oluğunun üzerinde maksem'in tarihi Taksim hazinesinden gelen su bir olukla maksemin ilk bölmesine dökülüyor. Bu bölmede, eskiden su ölçüsü olarak kullanılan «su sandığı» hesabında yapılmış lüle tertibatı görülmektedir. Osmanlı Türkleri eskiden suların miktarını ölçmek için üstü açık ufak bîr sandık yapmışlardı. Sandığın ön yüzünde, yukarıda, orta yerde bir yivle bıınun altında sıra ite açılmış deliklerden her biri lüle, yarım lüle, masura, yarım masura ve çuvaldız denilen ölçülere karşılık muhtelif genişlikte pirinç borular takılı bulunurdu. Akan bir suyu ölçmek için sandığa bu suyu tamamen alabilecek bir vaziyet verilir ve sandığın pirinç boruların hepsi tıkalı iken su ile doldurulmağa başlanırdı. Suyun üstüne konmuş ufak bir saman çöpünün yivden dışarı çıkmak üzere su ile akışı görülünce, gelen suyun kalınlığına göre, deliklerden biri açılırdı. Bu açılma, gelen su ile borudan giden suyu yivden dışarı (aşmamak üzere koruyorsa, ölçülen suyun o kadar masura vesaire'olduğu bildirilirdi. Böyle lüle tertibatını taşıyan mermer ilk bölmenin önünde Daha çok gençliğinde Tuna boylarında savaşlara girmiş, gösterdiği cesaret ve yararlıklarla ün alan Hasan Paşa sonra Cezayİre giderek Bey olmuştu. Akdenizi bir Türk gölü haline getirmiş, Türk denizcilerinin ocağı Cezayirde eski dayılar gibi Hasan Paşa da yaptığı deniz harplerinde muvaffakiyet ve zaferler kazanarak Şimalî Afrika sahillerinde Ay-yıldi2İı kırmızı bayrağı gemilerinin direğinde şerefle dolaştırmıştır. III üncü Mustafa zamanında İstanbul'a dönen Hasan Paşaya, devrin Sadrâzamı Koca Ragıp Paşa Türk Armadasında bîr kumandanlık vermişti. 1770 de Çeşme'deki Türk gemilerine, Rusların yaptığı baskında gösterdiği cesaret ve fedakârlık, Limni adasının istirdadmdaki hizmetleri kendisine Gazi unvanını kazandırmıştı. 1785 de Cezayirli Gazi Hasan Paşa derya kaptanı olunca Galata'da, Kasımpaşa'da bekâr odalarında başıboş âram eden kalyoncuları bir nizama alabilmek için Kasımpaşa'da bir kalyoncular kışlası yapmağı ve tersaneyi de ıslah etmek istedi. Bu tesisleri için suya ihtiyacı olduğundan, devrin sultanına müracaatta bulundu. Padişahtan (suyu bulsun hayratı da sonra yapsın) cevabını alan paşa, 1 inci Mahmud'un Bahçeköydeki Topuzlu bendinin tevkif duvarını dört arşın daha yükselttirdi. Ve bu suretle yirmi iki masuradan fazla su temin ederek Osmanlı İmparatorluğunun bahriyesinde deniz kışlasını, ve tersanesini de baştan yaptı. Maksemin sağındaki bej delikli kısım paşanın Kasımpaşa için temin ettiği suyun tevzi yerini teşkil ediyor. Bütün ömrü bir kah-
ramanlık hikâyesi halinde geçen Gazi Hasan Paşanın hayatı hakkında daha birkaç satır yazımıza ilâve etmeden mevzuumuza dönmek kabil olmuyor. 1184 Hicrî yılından itibaren derya kaptanlığında uzun yıllar kalan Gazi Hasan Paşa yaptığı bu hizmetlerinde şahsiyetini ayrıca temayüz ettiren bir hususiyeti de Kasımoaşadaki kışlasını devlet hazinesinden bir nara almadan kendi kesesinden yaptırmasıdır. I inci Hamid zamanında Derya Kaptanı olan Gazi Hasan Paşayı III üncü Selim'in saltanatının ilk yıllarında Tuna boylarında «İsmail Seraskeri» olarak buluyoruz. 1789 da Türk bahriye ve tersanesine büyük bir canlılık vererek kalkındıran ve şöhreti büsbütün artan Cezayirli Hasan Paşa Rusların Tuna kıyılarında mütemadi ilerlemeleri karşısında donanmadan alınarak Türk ordusunda bir kumandanlığa getirildi. Rusya üzerine cepheye yürüyen bu şeci Türk vezirinin maiyetinde emektar binlerce kapı halkı da bulunuyordu. 1789 da Gazi Hasan Paşa meşhur Rus Mareşali Potemkin idaresindeki büyük bir Rus ordusunu İsmail önlerinde ağır bir hezimete uğrattı. III üncü Selim bu muzaffer kumandanı sedarete getirmek suretiyle taltif etti ise de ne yazık ki Paşa ancak üç dört ay bu makamda kalabildi, hastalanarak Şümni'de vefat etti. Şimdi kitâbeyi beraber okuyalım: Hâlâ Derya Kaptanı Vezir-i mükerrem Cezayirli Hasan Paşa hazretlerinin Tersane-i âmireden ve Akbaba yokuşunda ve Kasımpaşa derununda müceddeden bina ve inşa buyurdukları çeşmeha-yi müteaddidelerine icra olunan yedi masura ma-i lezizlerinin sebat-ı devamı için işbu Taksim bendinin hengâm-ı kaymakamı âli makamlarında emval-i mütevafire sarfile deridivarını terfi ve tanzim buyurduklarını ve dahi kasabai merkume sahilinde Kalyoncu asakirine mahsus kışlak-ı hümayuna icra olunan üç masura ve dahi işbu iki yüz senesi evaili tarihile defa bendi mezkûre temelinden zirve-i âlâsına değin tamir-i evvel masrafının üçü miktarı emval-i mütevafire ve mütekasire sarfile tecdid ve tamir-i külliye ile tamir buyurduklarına binaen mütevellisi inhasile bu hattı hümayun şevket makrun ve ba hüccet-i şer'iyye kışlak-ı mezkûr haricînde binasına muvaffak oldukları çeşme-i cedidelerine ve kışlak-ı mezkûr derununa ve sair diledikleri mahalle icra buyurmaları şart ve tayini ile bu defa dahi on iki masura ki mukaddem ve muahhar defa-i selâsede ihsanı hümayun buyurulan cem'an yirmi iki masura ma lezizleri olduğunu vakt-ü zamanile beyan ve ifade zımnında işbu levha tahrir ve bu mahalde vaz'olundu. 1200 Makssmde soldaki levha ise 1786 da Şahin Ali Paşanın yerine Sadrâzam olan Yusuf Paşanın Fındıklı civarında yaptırdığı çeşmelere ayrılan sular için talik edilmiş olduğu anlaşılıyor. Yusuf Paşanın Taksim bendi suyuna kattığı Kılıçpınar menba sularına mukabil evine ve evinin yakınındaki çeşmeye ve Fındıklı camii yanındaki hamama bitişik yaptırdığı sebile Çivici limanındaki (Salı pazarı civarı) çeşmesine aldığı sular bu levhada bildirilmektedir. Hâlâ mesned ârây-ı sadaret ıızma erike piray-i kübra vezir-i âzam-ı bihemta sahibül hayrat velhasanat devletlû inayetlû Yusuf Paşa yüsrullah mayezidü mayesa hazretleri hasbetillâh taalâ bina ve ihyasına muvaffak oldukları sebil ve çeşmeyi adidelerine icra için Sarıyer üzerinde Dutluk nam mahalde vaki Valde Sultan menbaından Kılıçpmarına gelince müruru eyyam ile külliyen müşerifi harap ve muattal olan su yolların baini hümayun şevket makrun ve ba hüccet-i şer'iyye müceddeden ihya için altı buçuk masura su ihsan buyurulup mukaddema dahi hafr ile malik oldukları bir buçuk masura suya il hake n cem'an sekiz masura su ile memlu ve muraşşah hazine'ı âbdır. Miyah-ı mezkûreden müşarülileyh hazretlerinin devlethane-i bihemtalarma bir masura ve kurbunda kâin çcşme-i nazifelerine iki masura ve Fındıklı camii şerifi kurbunda hamamın ittisalinde müceddeden ihya buyurdukları sebilhanelerine bir masura ve çeşme-i nazifelerine iki masura ve Çivici liman kurbunda keynunet-i âlileri buyurulan çeşme-i cedidelerine iki masura ma-i leziz minval-i meşruh tevzi ve taksim-ii icra olundu. Esseyyit elmaruf beşeyde gaferullah zünubihi emir fi sene Ahdi mieteyn ve elf. 1201 MODERN MOZAİK EVİ GARBİS ÇİNAR MOZAİK, BASAMAK VE ÇİNİ İMALÂTHANESİ LAVABO TEKNE, KÜZİNA Galata, Bankalar Cad. Yanık Kapı Sok. No. 20 İ S T A N B U L Telefon : 45530