KARDEŞLER ARASI İLİŞKİLER VE KARDEŞ KISKANÇLIĞI
Anne çocuk arasında çok önemli bir sevgi bağı vardır. Kardeşler arası ilişkilerin büyük kısmını anne-çocuk arasındaki sevgi bağı belirler. Çoğunlukla çocuk annenin sevgi dağıtımında kendisinin eksik bırakıldığı duygusuna kapılır. Bu da kardeşler arası rekabete yol açar. Aslında, annelerin rekabet duygusunu engelleyememesi eşit dağıtım yapıp yapmadıklarına ilişkin kaygıya dayanır.
SEVGİNİN OLDUĞU HER YERDE KISKANÇLIK DA GÖRÜLÜR
Kıskançlık ikinci bir kardeşin dünyaya gelmesiyle başlayan; büyük kardeşin artık sevilmediğini ve pabucunun dama atıldığını hissetmesine yol açan, aynı zamanda dünyanın her yerinde görülen evrensel bir olaydır. Kıskançlığa yol açan en büyük etken büyük kardeşin, anne-babasının sevgi ve ilgisini kardeşiyle paylaşamamasıdır. Hiç kimse çok sevdiği bir şeyini başkasıyla paylaşmak istemez.
Ağabey, kardeşinin dünyaya gelişini trajedi olarak algılar. Evin kralı konumundayken hiç beklenmedik bir zamanda, krallığına ortak olan ve yaşamını alt üst eden bir kardeş çıkagelir. Bu yeni misafirin kardeş olması, ona karşı kıskançlık ve nefret duygularının oluşmasını körükler.
Kimi çocuklar, kardeşlerinin dünyaya gelişiyle, bebekliklerine dönerek kıskançlıklarını dışa vurur.bu davranış bozukluğu daha çok altını ıslatma, emzik emme, parmak emme ve annesiyle uyumak isteme, bebek gibi konuşma olarak kendini gösterir. Çocuklar bu davranışlarına mantıklı nedenler bulamaz ve bu davranışlarından dolayı kendilerine yöneltilen suçlamalara da bir anlam veremez. Kıskançlığı yoğun olarak yaşayan çocuklar, kardeşlerine fiziksel zararlar verebilir. Kardeşini çimdikleme, yumrukla, vurma ya da daha ileri giderek bıçağı kardeşine batırmaya çalışma gibi davranışlarda bulunabilir. Bu nedenle anne baba, büyük kardeşi bebekle çok fazla yalnız bırakmamalıdır.
Bebeğin gelişiyle beraber tamamen ilgisiz bırakılan çocuk, anneden uzaklaşabilir. Artık sevilmediğini ve istenmediğini düşünerek depresyona girebilir. İçe kapanabilir, oyun ve yemek düzeni bozulabilir. Ayrıca uyku sorunları da başlayabilir. Huzursuz ve mutsuz görünebilir. Çevresindekilere öfkeli tepkiler vererek sakinleşmekte zorlanabilir. Baş ağrısı, mide bulantısı gibi belirtiler de görülebilir.
KISKANÇLIĞA YOL AÇAN ETKENLER
Çocuk tek çocuk konumundayken krallar gibi yaşatılır, ancak ikinci kardeşin gelişiyle tamamen ilgi ve sevgiden yoksun bırakılır ve pabucu dama atılır. Sevgi ve ilginin büyük çocuktan alınıp küçük kardeşe verilmesi, büyük çocukta kıskançlığın had safhaya çıkmasına yol açar. İlgi ve sevginin dağılımında denge korunursa kıskançlık, en alt sınıra çekilebilir.
Küçük kardeşin gelişiyle, büyük çocuğun kreşe veya bir akrabanın yanına gönderilmesi, kıskançlıkla beraber terk edilme duygusunun oluşmasına neden olur.
Kardeş kıskançlığını tırmandıran diğer bir etken ise, anne baba tarafından yapılan kardeşler arası kıyaslamalardır: Kardeşin senden daha güzel yürüyor, Ağabeyinin dersleri seninkinden daha iyi, Neden ablan kadar çalışkan olmuyorsun?
Erkek ve kız kardeşlerin bulundukları durumlarda kıskançlık daha da belirginleşmeye başlar. Anne babalar her ne kadar ayrım yapmadıklarını söylese de erkek çocuğa daha farklı ayrıcalıklar tanırlar. Aile içinde ister istemez bu ayrım ortaya çıkar.
KISKANÇLIKLA BAŞ EDEBİLME
Sosyal ve ruhsal açıdan sağlıklı çocuklara sahip olmanın yolu birden çok çocuğa sahip olmaktır. Kardeşler arası kıskançlığı yok etmenin herhangi bir yolu yoktur ve tamamen ortadan kaldırılamaz, ancak hafifletilebilir. Bunun için doğumdan önce ve doğumdan sonra alınması gereken önlemler vardır.
DOĞUMDAN ÖNCE YAPILMASI GEREKENLER
Kıskançlığı en alt düzeyde tutmanın tek yolu, çocuk evin tek çocuğu konumundayken bütün istekleri yerine getirilmemelidir. Yani şımartılmamalıdır. İlgi ve sevgi normal bir seviyede tutulursa kardeşin gelişiyle de çocuk aşırı kıskançlık durumları yaşamayacaktır.
Çocuk, psikolojik olarak kardeşinin gelişine hazırlanmalı ve aileye katılacak ikinci çocukla ilgili bilgiler verilmelidir. Daha bebek gelmeden çocuğun ruhunda kardeşine karşı sevgi oluşması sağlanabilir.
Çocuğu bebeğin gelişine hazırlarken kaygılı olunmamalıdır. Bazen anne babalar öyle kaygılanır ki, sanki her şeyin sonu olacaktır ve bu kaygılarını çocuğa da yansıtırlar. Sakın kardeşini kıskanma, Kardeşini kıskanırsan Allah seni cezalandırır, Hiç korkma, seni de kardeşin kadar seveceğiz, Ona ne alırsak, aynısını sana da alacağız gibi ifadeler çocuğu daha da kaygılandırır.
Bebekle ilgili yapılan hazırlıklarda abartıya kaçmamak gerekir.
DOĞUMDAN SONRA YAPILMASI GEREKENLER
Anne bebekle ilgilenirken büyük çocuğu tamamen ilgiden mahrum etmemelidir.
Anne- baba çocuğa olan sevgisini sözlerden ziyade davranışlarıyla göstermelidir.
Çocuğun yanında bebeğe aşırı sevgi gösterilerinden kaçınılmalıdır.
Büyükanne - büyükbaba ve misafirler daha çok bebekle ilgilenirler. Büyük çocukla da ilgilenmeleri için uyarılmalıdır.
Bebeğin uyuduğu ortamda gürültü çıkarttığı için kardeşine sert tepkide bulunmak, çocuğun kıskançlığını arttıracaktır. Sert tepki ve ceza yerine daha sakin ifadelerle uyarılmalıdır.
Bebeğe zarar verir endişesiyle çocuk, devamlı bebekten uzaklaştırılmaya çalıştırılmamalıdır. Zarar verici davranışlara yöneldiği hissedildiğinde uyarılmalıdır; ancak uyarının boyutu kabul edilebilir düzeyde olmalıdır.
Kardeşler arası kıyaslamalar asla yapılmamalıdır. Çünkü her biri ayrı yetenek ve ilgiye sahiptir.
Hamilelikten önce çocuk anne-babasının yanında yatarken, hamilelikle beraber çocuğu başka bir odada yatırmak yanlış bir davranıştır. Ayrıca kendi odasında yatan çocuğu, bebeğin doğumundan sonra kıskanmasın diye, anne-babasının odasına almak da doğru bir davranış değildir.
Bebeğin bakımıyla ilgili işlerde büyük kardeşin yardım etmesi sağlanabilir. Çocuk verilen görevi yerine getirdikten sonra övücü sözlerle ödüllendirilebilir. Bu tür etkinlikler zamanla alışkanlık haline getirilirse, çocukta kıskançlık yerine koruyuculuk duygularının gelişmesini sağlar.
Aile içinde işbirliğine önem verilmeli. Çocukların ilgi ve yeteneklerine göre ayrı ayrı sorumluluklar verilmeli. Değerlendirmede çabaya önem verilmeli.
Çocuğun duygularıyla yüzleşmesi sağlanırsa fiziksel şiddet içeren davranışlar yok olabilir. Örneğin çocuk büyük ise, kardeşi hakkındaki duygularını açığa çıkarmasına etkin dinlemeyle yardım edilebilir.
Kıskançlıktan dolayı kötü bir çocuk olmadığı mesajı verilmelidir. Aksi takdirde çocuk kendini suçlu hissedecektir.
Özetle, çocuk aileye yeni katılan kardeşinden önce nasıl bir konumda ise, kardeş geldikten sonra da çocuğun bu konumu çok az değişiklikle aynen korunmalı.
TEŞEKKÜRLER REHBER ÖĞRETMEN ELİF IŞIK