ROTTERDAM KURALLARI VE FREIGHT FORWARDER LAR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Şubat 2009 da uluslararası deniz ticaretine yeni düzenlemeler getiren önemli bir Konvansiyonu kabul etti.
ROTTERDAM KURALLARI ve FREIGHT FORWARDAR LAR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ Birleşmiş Milletler Uluslararası Ticaret Hukuku Komisyonu (UNCITRAL) tarafından hazırlanan; MALLARIN TAMAMEN ya da KISMEN DENİZYOLUYLA ULUSLARARASI TAŞINMASI sözleşmesine dair anlaşma olan ROTTERDAM KURALLARI görüldüğü kadarı ile DENİZCİLİK SEKTÖRÜMÜZ açısından hiç de iç açıcı değil.
Birleşmiş Milletler tarafından benimsenerek Genel Kurulu nda kabul edilen kuralların Forwarder ve Lojistik İşletmecileri sektörünü de yakından ilgilendirdiği gibi, önemli sorumluluklar ve yükümlülükler getireceği açık ve net olarak görülmektedir.
Kuralların yürürlüğe girmesi ile taşıma zincirindeki bir çok halkanın etkilenmesi beklenmektedir. Buna Armatör firmalarının yanı sıra, Freight Forwarderler ve Lojistik operatörleri de dahildir. ROTTERDAM KURALLARI NIN HAUGE (1924), HAUGE VISBY (1968) ve HAMBURG (1978) KURALLARI NIN yerine geçmesi hedeflenmektedir.
Son yıllarda oldukça gelişen konteyner taşımacılığı ile elektronik data transferi sistemlerinde tam bir açıklık olmaması, mevcut kuralların revize edilmesi ihtiyacını doğurmuştur. Böylelikle BM temsilcileri yeni ROTTERDAM KURALLARI ile TAŞIYAN/TAŞITAN ın sorumluluklarını daha geniş kapsamlı belirleyerek yeni bir düzen getirmektedir.
Bugüne kadar, kuralları imzalayarak kabul etmiş ülke sayısı 21 dir. İlk imzalayan devletler: ABD, Danimarka, Fransa, Kongo, Gaban, Yunanistan, Gana, Gine, Hollanda, Norveç, Nijerya, Polonya, İspanya, İsviçre, Togo ve Sengal dir. Daha sonra Nijer, Madagaskar, Ermenistan, Mali ve Kamerun un da imzalaması ile ülke sayısı 21 e ulaşmıştır.
Kuralların işleyebilmesi için 20 ülkenin imzalaması gerekmektedir ki, bu da sağlanmıştır. Sözleşmeyi ilk etapta imzalayan ABD, Danimarka, Norveç, Yunanistan gibi denizci ülkelerin olması oldukça dikkat çekicidir.
Kuralların uygulanmaya başlaması ile birlikte, denizcilik sektörünün tüm aktörlerinin etkilenmesi kaçınılmaz olacaktır. Taşıma sözleşmesinde yer alan; yükün taşıyıcıya ve alıcıya teslim noktaları ile yükleme veya boşaltma limanlarının kurallara taraf olan ülkelerden birinde olması durumunda ROTTERDAM KURALLARI uygulanacaktır. Yeni kurallar bu noktada en çok HAGUE KURALLARI na göre farklılık göstermektedir. Hague kuralları, ancak konşimentonun düzenlendiği ülkenin kurallara taraf olması durumunda uygulanmakta iken, şimdi yeni kuralların getirdiklerini bir kez daha düşünmemiz gerekecektir!
Halen uygulanmakta olan kurallara göre; taşıyanın yük ile alakalı sorumluluğu: yükleme limanda başlayıp boşaltma limanında sona ererken, yeni ROTTERDAM KURALLARI ile, taşıyan stevedore/terminal de; yükü depolamaktan Freight Forwarding hizmetlerine kadar tüm süreçten sorumlu olacaktır! Taşıyan kimliği ile hareket eden taraf malın taşıyıcıya teslim noktasından alıcıya teslimine kadar yük ile alakalı sorumlu olacaktır. ROTTERDAM KURALLARI, taşıtanın taşıyana karşı sorumluluklarını bir hayli geniş şekilde ele almaktadır.
Konvansiyona genel olarak bakıldığında çok karmaşıktır. Bu sebeple de işlemlerde ilave maliyetler getirebileceği gibi, yanlış anlama ve yorumlara da yol açacaktır. Konvansiyona taraf olacak ülkelerin konvansiyon hükümlerine farklı yorumları sonucunda Denizyoluyla Mal Taşıma Hukuku nun birleştirilmesi hedefi tehlikeye düşecektir.
Her ne kadar ROTTERDAM KURALLARI uyarınca Forwarder lar taşıyan veya lojistik hizmet sağlayıcıları olarak bazı yeni avantajlar elde etmiş görünmekte iseler de, sadece yük zararı halinde değil, diğer hallerde de sorumluluklarını sınırlama hakkına sahip olmadan; aksine anlaşma yapılmadıkça gecikmeden sorumlu tutulmaları gönderici sıfatıyla hareket ettikleri zaman veya taşımayı gerçekleştiren fiili taşıyıcıdan tazminat isterken yeni Kurallar Forwarder lar aleyhine işleyebilecektir. Kuralların devreye girmesiyle Forwarder ların yönetsel yükleri de belirgin olarak artacaktır.
Dünya genelinde Forwarder ların üst çatı kuruluşu olan FIATA tutarlı bir şekilde MARITIME Plus (Denizyolu Artı tamamen Denizyoluyla yapılan taşımalar yanında kısmen denizyoluyla yapılan taşımalarında Konvansiyon kapsamında düzenlenmesi) anlayışına karşı çıkmış ve bunun yerine Limandan-Limana anlayışına uygun bir uluslararası Konvansiyon lehinde tutum belirlemiştir. ROTTERDAM KURALLARI nın benimsediği MARITIME Plus (Denizyolu Artı) ilkesi rahatsız edici bir belirsizliğe yol açmaktadır. ROTTERDAM KURALLARI dünya genelinde kabul edilecek olursa, FIATA, çok modlu taşımaların ve lojistik hizmetlerin kurallardan etkilenmediği varsayımı yerine; UNCTAD/ICC kurallarının değiştirilmesine yönelik çalışmalar gündeme getirilecek ve böylece uzun ve sonu belli olmayan bir sürece girilmesi söz konusu olabilecektir.
LAHEY/VISBY kuralları ile karşılaştırıldığında ROTTERDAM KURALLARI nın sağladığı bazı faydaların yanı sıra, sektör üzerinde yaratacağı ağır sorumluluklar yadsınamaz. LAHEY, LAHEY/VISBY veya 1978 HAMBURG KURALLARI nda yapılacak değişikliklerle daha basit bir değerleme sağlanabilir miydi diye? düşünmeden edemeyiz. Kurallarda meydana gelen önemli değişikliklerin, sadece gemi sahibi armatörün sorumluluğunda olması gereken bazı süreçlerin Freight Forwarder ların üzerine yüklendiğini de ifade edebiliriz. Kuralların uygulanmasında etkin rol alacakların sektörün aktörlerinden çok, Bazı Avrupa Devletleri ile Japonya, ABD ve Çin gibi denizcilik ve ticaret ülkelerinin tavrına bağlı olduğunu söylemek mümkündür.
Sektörümüzün üst çatı kuruluşu olan FIATA dan edinilen bilgilere göre; Birleşmiş Milletlere üye devletlerce kuralların kabul edilme sürecine girilme evresinde, üye ülkelerin iç hukuk rejimlerinin birbirlerinden farklılık göstereceğinden, FIATA nın yeni kurullar hakkında resmi bir görüş belirtmesinin yanlış olacağı vurgulanmaktadır. İlgi ülke hükümetlerinin bu kuralları onaylamadan önce sektörün görüşlerine başvuracağını dikkate alarak, bu görüşleri dikkatle incelemelerinde fayda görüldüğü önemle belirtilmektedir.
Ülkemizde de söz konusu kuralların kabulü ile ilgili Kamu-Sektör müşterek çalışmaları halen devam etmektedir. Kuralların ülkemiz tarafından kabulü halinde, sektörümüz üzerinde yaratacağı olumsuzluklar, kapsamlı bir rapor halinde Denizcilik ve Dış Ticaret Müsteşarlıklarına UTİKAD olarak sunulmuştur.
Uluslararası deniz ticaretine, denizyolu taşımacılığına yönelik yeni değerlendirmelerin yapıldığı ROTTERDAM KURALLARI ile ilgili, Kamu Yönetimince görüşlerine başvurulan sektörün diğer saygın kuruluşlarının da bu konuda gerekli hassasiyeti göstereceğine inanmaktayım.
İlginiz ve Sabrınız için Teşekkürler Müjdat MANDAL UTİKAD Genel Müdürü